Bugün[20 Ekim 2025]
itibarı ile 32.850 başlık/FaRk ile birlikte,
32.850 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.


Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(30/133)


- DEREBEYLİK ile/değil/yerine/<>/> DEVLET


- DERECE[Ar.]/DEGREE[İng.] değil/yerine/= DİZİL


- DERECE İLE RADYAN İLE GRADYAN ile/||/<> AÇI ÖLÇÜ BİRİMLERİ

( Açı ölçüm sistemleri. )

( Formül: 1 rad = 180°/π )


- DERECE/RADDE[Ar.] / KERTE/KERTİ[İt.] ile/ve/||/<> KERT ile/ve/||/<> İŞARET

( Gemi pusulasında kadranın ayrılmış olduğu on bir derece ve on beş dakika ölçüsünde bir açıya eşit olan otuz iki bölümden her biri. | Derece, radde[Ar.]. | İşaret için yapılmış çentik ya da iz, kerti. İLE Bir uçurumun ya da bir derinliğin keskin kenarı. İLE ... )

( DEGREE vs. ... vs. LEVEL )


- DERECE ile/ve DEĞER/LENDİRME

( DEGREE vs./and VALUE/EVALUATION )


- DERECE ile GRADO[İt.]

( ... İLE Bir sıvının içindeki alkol derecesi. )


- DERECE ile KERE/KEZ

( DEGREE vs. TIMES )


- DERECE ile SEVİYE

( DEGREE vs. LEVEL )


- DERECELENDİRİLEBİLİR ile DERECELENDİRİLEBİLİRLİK

( GRADABLE )


- [ne yazık ki]
DERE/IRMAK SELLERİ ile/ve/||/<> DAĞLIK ALAN (KURU VADİ) SELLERİ ile/ve/||/<> KENT SELLERİ ile/ve/||/<> KIYI SELLERİ ile/ve/||/<> BARAJ SELLERİ


- DEREPRES(S)E ile DEREPRESYON

( Baskıdan kurtulmuş. İLE Baskının kalkması. )


- DERGİ/GAZETE OKUMAK ZAMANINI VE YERİNİ BİLMEK[ARKADAŞ VE YAKINLARIN YANINDA değil!]


- DERGİ ile/ve/||/<>/> DÜŞÜNCE


- DERİ[Yun.]/CİLT/CİLD[Ar.] ile CİLT

( Ten, deri. İLE Kitap kaplaması. )


- DERİ[Yun.] ile DERÎ[Ar.]

( İnsan ve hayvan gövdesini kaplayan, tüy/kıl ya da pulla kaplı örtü. İLE Farsça'nın düzgünü/fasîhi/sahîhi. | Havası iyi, yeşilliği bol olan dağ eteği. )


- DERİ[Yun.] ile DERİ

( Ten, cilt. İLE Dernek. )


- DERİ ile KORUN

( ... İLE Üst derinin en dış tabakası. )


- DERİMİZİN "RENGİ" değil/yerine DEĞERLERİMİZİN RENGİ


- DERİN BİR SOLUK ve/||/<> DERİN BİR ŞÜKÜR


- DERİN DERİN (DÜŞÜNMEK)


- DERİN DÜŞÜNME ve/<> TAHAMMÜL

( CONTEMPLATION and/<> ENDURANCE )


- DERİN DÜŞÜNMEK(TEFEKKÜR) ile/ve UYUMAK

( Uykunun karanlığı bile tazeleyici ve gençleştiricidir. )

( Uyanıkken bilinçlisiniz; uyurken sadece canlısınız. )

( FİKR-İ AMÎK[Ar. < UMK]: DERİN DÜŞÜNCE )

( CONTEMPLATION vs./and TO SLEEP
Even the darkness of sleep is refreshing and rejuvenating. )


- DERİN KONU ile CİDDİ KONU

( DEEP SUBJECT vs. SERIOUS SUBJECT )


- DERİN OLAN değil KISA OLAN

( Kuyu. DEĞİL İp. )


- DERİN UYKU ile/||/<>/< ANILARIN YOKLUĞU

( Derin uykunun boşluğu tümüyle özel, belirli anıların yokluğundan dolayıdır. )


- DERİN/YOĞUN/GENİŞ DÜŞÜN(E)MEMEK ile/değil/<> BİLGİSİZLİK/DÜŞÜNCESİZLİK

( Bilgisizlik de, bilgi de zihindedir, gerçekte değil. )

( Bilgisiz olup, doğruyu savunacağına; bilgili olup, yanlışı savun! )

( [not] TO NOT (ABLE TO) THINK DEEP/INTENSIVE/WIDE vs./but/<> IGNORANCE/THOUGHTLESSNESS
Ignorance and knowledge are in the mind, not in the real. )


- DERİNLEŞTİRME ile/ve/||/<> DUYARLILAŞTIRMA


- DERİN/LİK ile/değil ABİS

( ... İLE/DEĞİL Okyanusların çok derin yeri ve daha özel olarak, güneş ışığının erişemediği bölüm. )


- DERİNLİK ile/ve/||/<> ÇOK ANLAMLILIK


- DERİNLİK ile/ve/<> İÇ İÇELİK


- DERİNLİK ve/||/<>/> İSKANDİL[İt.]

( ... VE/||/<>/> Denizin derinliğini ölçme. | Bu iş için kullanılan araç. )


- DERİNLİK ile/ve SERİNLİK

( DEEPNESS vs./and COOLNESS )


- DERİNLİK ile/ve/<> YAYILIM


- DERİŞİK >< SEYRELTİK

( MÜTEMERKİZ / MÜTEKÂSİF ile ... )

( KONSANTRE avec ... )


- DERİVASYON ile DERİVATİF/DERİVE

( Türev, türeme, türetme, köken. İLE Türev, türemiş. )


- DERİVE/DERIVED[İng.] değil/yerine/= TÜREMİŞ


- DERİVED ALGEBRAİC GEOMETRY ile/||/<> CLASSİCAL ALGEBRAİC GEOMETRY

( Derived algebraic geometry homotopical bilgi içeren şemalarken İLE classical algebraic geometry standart komütatif cebirsel geometridir )

( Formül: Simplicial commutative rings )


- DERİVED CATEGORY ile/||/<> TRİANGULATED CATEGORY

( Derived category kompleks kohomoloji kategorisiyken İLE triangulated category axiomatik üçgen yapı taşır )

( Formül: Exact triangle )


- DERLEME ile KOLAJ


- ... "DERLER" ile/değil/yerine/||/<>/< ... DİYE SORARLAR


- DERLEYİP TOPARLAMA ile/ve/<> ANIMSATMA


- DERMA-/DERMATO/DERMO- değil/yerine/= DERİ [İLE İLGİLİ]


- DERMA/DERMATO/DERMO- ile DERMAL/DERMATİK ile DERMABRAZYON ile DERMATOGLİFİKS ile DERMATOLOG ile DERMATOLOJİ ile DERMATOLOJİK ile DERMATOM ile DERMATOZ ile DERMİS ile DERMOAKTİF ile DERMOİD

( Deri [ile ilgili]. İLE Deri [ile ilgili]. İLE Deri kazıma. İLE Deri çizgileri, deri çizgibilim. İLE Deri sayrılıkları uzmanı. İLE Deri sayrılıkları bilimi. İLE Deri sayrılıkları [ile ilgili]. İLE Duyu alanı. İLE Deri sayrılığı. İLE Alt deri. İLE Deriyi etkileyen. İLE Derimsi. )


- DERMAN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DEVRÂN


- DERMATOZ ile/||/<> DERMATOLOJİ

( Deri hastalığı. İLE/||/<> Deri sayrılıkları bilimi. )


- DER-MİYÂN[Fars.] ile DER-NİYÂM[Fars.]

( Ortada, arada. İLE Kında, kılıfta, kına sokulmuş. )


- DERNEKLER [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]


- DERNEKLER [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]


- DERNEKLER [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]


- DERNEKLER [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]


- DERPİŞ ETMEK değil/yerine/= ÖNGÖRMEK/GÖZ ÖNÜNDE TUTMAK/USUNDAN GEÇİRMEK


- DERS ÇALIŞMAK ile/ve/> (NİTELİKLİ/AYRICALIKLI) ÇALIŞMAK

( STUDY vs./and/> WORKING )


- DERS YAPMAK ile/değil/yerine DERS(İ) İŞLEMEK


- DERS[Ar.] değil/yerine/= ÖĞRENCE/ÖĞREŞ


- DERS ile/ve/değil/yerine/||/<>/< OTURUM


- DERT ETMEK ile DERT EDİNMEK

( Kendinize zulmetmek için yollar icat etmeyin! )

( Don't invent self-inflicted cruelties. )


- DERT SAHİPLİĞİ ile/ve/değil ADANMIŞLIK


- DERT ile/ve ADANMA


- DERT ve/<> DERMAN

( DERMAN ARARDIM, DERDİME
DERDİM, BANA DERMAN İMİŞ

BURHAN ARARDIM, ASLIMA
ASLIM, BANA BURHAN İMİŞ )

( SÖYLEMEM KİMSEYE DERDİMİ,
DERMANIM OLMASIN DİYE! )

( Derdini bilen, dermanını bulmuş demektir. )

( Derdine derman olmayacak ortamda derdini konuşmak edepsizliktir! )

( I was seeking the recipe to my trouble...
I saw that, my trouble was the recipe...

I was seeking the evidence to my essense...
I saw that, my essense was the evidence... )


- DERT ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< DERS


- DERT ile/ve/= NİTELİK

( Baki olan bir dert edin! Bu fâni dünyada. )

( Ehl-i derdin sohbetine mahrem et! )

( Söylemem derdimi hemderde bile! )

( Allah derdinizi artırsın! )


- DERT ile SORUN

( TROUBLE vs. PROBLEM )


- DERT[Fars. < DERD] ile TASA

( Dert icat etmek zorunda değiliz! )

( Üzüntü. | Hastalık. | Ağrı. | Sorun, kaygı. | Ur. İLE Üzüntülü düşünce durumu, kaygı, endişe, gam. | Tatmin edici olmayan ya da tedirgin eden durumların ortaya çıkmasını önleyebilmede, güvensizlik içinde bulunulduğunda duyulan tedirgin edici düşünce ve duygu. )

( ... ile TÂSE )

( We need not invent trouble. )


- DERTLERİ "ÇOK/BÜYÜK" OLAN ve/||/<>/> GÜLÜŞÜ SICAK OLAN :)


- DERTLERİN ARTMASI ile/değil GERÇEKLERİN ANLAŞILMASI


- DERT/LERİNİ ANLATMAK ile/değil/yerine (NİTELİKLİ VE YÜKSÜZ) İLİŞKİ (KURMAK)


- DERTLEŞME ile/ve "DERS" (ÇIKARMAK)


- DERTLİ AĞIZ ile/ve/||/<> EHLİYETLİ KİŞİ


- DERTLİ ile/ve/<> EDİP ile/ve/<> ÂŞIK ile/ve/<> ÂRİF

( [Derdini] Yalın anlatan. İLE/VE/<> Hoş anlatan. İLE/VE/<> Haliyle anlatan. İLE/VE/<> Gülümseyişiyle örterek anlatan. )


- DERTSİZ KİŞİ ile/ve/<> AŞSIZ KİŞİ

( İnsan değil. [Bunu anlayın!] İLE/VE/<> Hayvan cinsi. [Bunu dinleyin!] )


- DER-UHDE[Fars.] değil/yerine/= ÜSTÜNE ALMA, YÜKLENME


- DERVÂ/DERVÂH[Fars.] ile DERVÂ[Fars.]

( Şaşkın, hayran. | Başaşağı asılmış, ters. | Gerekli/lâzım, zorunlu/zarûrî. İLE Hastalıktan yeni kurtulup yeterince kendine gelemeyen. | Sağlam, muhkem. | Doğru, gerçek. | Ayıp, utanma. | Cesâret, şecâat. | Sertlik, kabalık. )


- DERVİŞ:
DÜNYA ve/||/<> İKİYÜZLÜLÜK ve/||/<> VARLIK ve/||/<> YALAN ve/||/<> KÖSNÜ/ŞEHVET

( DERVİŞ: DAL ve/||/<> RA ve/||/<> VAV ve/||/<> YE ve/||/<> ŞIN )


- DERVİŞ =/||/<>/< DÜŞMANI OLMAYAN


- DERYA DENİZ (BİLGİ SAHİBİ OLMAK)


- DESCRIPTION vs./and EXPECTATION


- DESCRİPTİVE SET THEORY ile/||/<> CLASSİCAL SET THEORY

( Descriptive set theory Borel ve analytic kümeleri incelerken İLE classical set theory genel küme aksiyomlarını inceler )

( Formül: Projective hierarchy )


- DEŞELEMEK değil EŞELEMEK ya da DEŞMEK


- DESELERASYON/DECELERATION[İng.] değil/yerine/= YAVAŞLAMA


- DESEN ile/ve DAİRE/GEOMETRİ/NESNE

( NOKTA-ÇİZGİ ile/ve NOKTA-ALAN )


- DESERT vs. DESSERT


- DESİBEL İLE FON İLE SON ile/||/<> SES ŞİDDETİ BİRİMLERİ

( Ses şiddeti ölçüm birimleri. )

( Formül: dB = 10 log(I/I₀) )


- DESIGNATION vs. LIMITING


- DESİNLER DİYE YAPMAK değil/yerine İŞLET FİİLİN, DUYSUN KULAĞIN


- DESIRE / REQUEST / WANT vs. CHOOSING FREEDOM


- -DESİS ile/||/<> DESM-/DESMO-

( Bağlanma. İLE/||/<> Bağlı, bağlantı, ligament. )


- DEŞMEK ile/ve/değil/||/<>/> DELMEK

( Daha hafif. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Daha etkili. )


- DEŞMEK ile/ve/değil/||/<>/> KAZMAK


- DESMOSOM ile/||/<> SIKI BAĞLANTI

( Desmosom mekanik bağ İLE sıkı bağlantı sızdırmazlık. )

( Formül: Adezyon İLE bariyer )


- [ne yazık ki]
DESPOT[Fr. < DESPOTE | Yun. < DESPOTES(: Efendi.)] ile/ve/<> DESPOT[Yun.] ile/ve/<> DİKTATÖR[Lat. < DICTATOR] ile/ve/<> FAŞİST[İt. < FASCIO(: Demet, birlik.)] ile/ve/<> TİRAN[Yun. < TYRANNOS]

( Hiçbir koşul ya da yasaya bağlı olmadığı/olamayacağı, sınırlandırılamayacağı zannı ve/ya da iddiasıyla davranır.[Güçlerini keyfi kullanır, yasalara uymaz, topluma karşı acımasızdır.] İLE/VE/<> ... İLE/VE/<> "Yasaya" "bağlı" görünümünde, ölçüsüz, kişisel ve keyfî davranır. | Dizgeli/sistematik bir baskıcı "yönetim biçimi" uygular.[Genellikle acil durum ya da kriz dönemlerinde ortaya çıkar, siyasi muhalefeti bastırır, kişisel çıkarları için gücü kullanır.] İLE/VE/<> Faşizme bağlı olarak yönetir. Güçlü bir merkezi hükümete, şiddete ve milliyetçiliğe inanır, genellikle sivil özgürlükleri sınırlar. İLE/VE/<> Daha zalim ve baskıcı bir yöneticidir. Mutlak güce ve sınırsız yetkiye sahip olduğunu varsayar, topluma kıygı/zulüm uygular. )

( Bir ülkeyi, zora ve baskıya dayanarak "mutlakiyetçilikle" "yöneten" kişi. İLE/VE/<> Ortadoks Rumlar'ın, din başkanlarına verilen ad. İLE/VE/<> Her dediğini ve dilediğini yaptırmak isteyen kişi. İLE/VE/<> Tüm siyasal yetkileri kendinde toplamış kişi. | Zorba. İLE/VE/<> Eski Yunan'da, siyasal erki, tek başına elinde tutan kişi. | Siyasal erki, zorla ele geçiren, onu kötüye kullanan kişi. | Acımasız, gaddar. )

( İdi Amin[Uganda], Caligula[Roma İmparatorluğu] İLE/VE/<> ... İLE/VE/<> Adolf Hitler[Nazi Almanyası], Joseph Stalin[Sovyetler Birliği] İLE/VE/<> Benito Mussolini[İtalya] ve Francisco Franco[İspanya] İLE/VE/<> Antik Yunan'daki bazı "önderler" ve modern çağda Saddam Hüseyin[Irak], Pol Pot [Kamboçya], Robert Mugabe[Zimbabwe] tiran olarak tanımlanabilir. )

( İSTİBDAT: Uyruklarına hiçbir hak ve özgürlük tanımayan sınırsız tek erklik/monarşi, despotluk. )

( MÜSTEBİT ile/ve/<> ... )


- | DESPOT ile/<>/> SÜRÜ |
değil/yerine
YURTTAŞ

( | Yönetmeyi bilen, yönetilmeyi bilmeyen. İLE Yönetilmeyi bilen, yönetmeyi bilmeyen. | DEĞİL/YERİNE Yönetmeyi ve yönetilmeyi bilen. )


- DESTAN[Fars.] ile KISSA[Ar.]


- DESTEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DAYANAKÇA


- DESTEK ile/ve/<> DAYANIŞMA

( SUPPORT vs./and/<> SOLIDARITY )


- DESTEK ile/ve/<> PAYLAŞIM

( Ölçü, aynı şeye gülmek değil, aynı şeye ağlamaktır. )

( SUPPORT vs./and/<> SHARING )


- DESTEK ile/ve/<> SEFERBERLİK

( SUPPORT vs./and/<> MOBILIZATION )


- DESTEK ile/ve/<> TEŞVİK

( SUPPORT vs./and/<> ENCOURAGEMENT )


- DESTEKLEME ile/ve/||/<>/> BÜTÜNLEŞTİRME


- DESTEKLEME ile/ve/||/<> DENGELEME


- DESTEKLEME ile/ve/||/<> KOLLAMA


- DESTEKLEMEK ile/ve/||/<> PEKİŞTİRMEK


- DETAIL vs. DELICACY


- DETAIL vs. DIFFERENTIATION


- DETAIL vs. NUANCE


- DETAY[İng./Fr. < DETAIL]/TEFERRUAT[Ar.] değil/yerine/= AYRINTI/LAR


- DETERIORATE vs. DEGENERATE


- DETERMİNAN/T ile DETERMİNASYON ile DETERMİNE ile DETERMİNE ETMEK

( Belirleyen, belirleyici. İLE Belirlenim, belirleme, belirleyicilik. İLE Belirlenmiş, belirli. İLE Belirlemek. )


- DETERMİNANT ile/||/<> İZ (TRACE)

( Determinant matrisin tersinirliğini, iz ise köşegen elemanları toplamını verir )

( Formül: det(A) ≠ 0 ⟺ A tersinir\ntr(A) = Σaᵢᵢ = Σλᵢ (özdeğerler) )


- DETERMİNANT ile/||/<> TRACE

( Determinant hacim çarpan İLE trace köşegen toplamı. )

( Formül: det(A) İLE tr(A) )


- DETERMINATION vs. INSISTENCE


- DETERMINATION vs./and OBLIGATION


- DETERMINING vs. DETERMINED


- DETERMİNİSTİK KAOS ile/||/<> RASTGELE SÜREÇ

( Kaos belirli kurallı öngörülemez, rastgele gerçek stokastik. )

( Formül: Lorenz İLE Brown )


- DETERMİNİSTİK ile/||/<> STOKASTİK

( Deterministik sistemler öngörülebilir İLE stokastik sistemler rastgelelik içerir )

( Kolmogorov tarafından 1933 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1903-1987) (Ülke: Rusya) (Alan: Matematik) (Önemli katkıları: Olasılık teorisi aksiyomları) )


- DETERMİNİZM İLE İNDETERMİNİZM İLE OLASILIK ile/||/<> FİZİK FELSEFİ SORUNLARI

( Fiziğin temel felsefi soruları. )

( Formül: Hidden variables? )


- DETERMINUS ile/ve/değil/||/<>/< PERIAKTEON

( Karadakileri[sabitleri] ayırmada. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Kara[sabit] ile denizi[değişkeni] ayırmada. [sahne değiştirme] )


- DETOKSİFİKASYON/DETOXIFICATION[İng.] değil/yerine/= ARINDIRMA


- DETRACT vs. DISTRACT


- DEVAM EDEN değil/yerine/= SÜREGELEN


- DEVAM ETMEK değil/yerine/= SÜRDÜRMEK / SÜRMEK/SÜRÜP GİTMEK


- DEVAM ETMELİ!
YAŞAMAYA ve/||/<>/> SEVMEYE ve/||/<>/> GÜLMEYE :)


- DEVAM ETTİRMEK/İDAME("İTAM/İTAME" değil!) ETTİRMEK değil/yerine/= SÜRDÜRMEK/SÜRMESİNİ SAĞLAMAK


- DEVÂM[Ar.] ile DEVÂN[Ar.]

( Sürekli/daim olma, bir halde bulunma, sürme. | Sebat. | Bir işe, bir me'muriyete gidip gelme. İLE Koşan, seğirten, hızlı yürüyen. | Koşarak, hızla/sür'atle. )


- DEVAM ile/ve TAKİP


- DEVÂT[Ar.] ile/ve/=/||/<> DEVÎT[Ar.]

( Divit. Hokkadaki mürekkebe batırılarak yazı yazmaya yarayan ve değişik ucları olan bir kalem türü. )


- DEVE ile/ve/||/<> "ASLAN" ile/ve/değil/yerine/||/<>/> BEBEK


- DEVE/TEVE[dvnlgttrk] ile BERCÎS[Ar./Fars.]/BİRCÎS[Ar.]

( ... İLE Sütü çok olan deve. | Müşterî[Sakıt, Erendiz, Jüpiter, Mars] denilen yıldız. )


- DEVE ile/ve/değil HALAT


- DEVEKUŞUNA:
UÇ! DENİLİNCE ve/||/<> KOŞ! DENİLİNCE

( Ben, "deveyim" demiş. VE/||/<> Ben, "kuşum" demiş. )

( "İşimize geldiği gibi yaşama"nın, zavallılık seviyesindeki yansıması. )


- DEVELOPMENT vs. PROGRESS


- DEVELOPMENT vs. TO STRENGTHEN


- DEVICE vs. DEVISE


- DEVİM/DİNAMİK ile/ve KİNETİK

( DYNAMIC vs./and KINETICS )


- DEVİM ile/ve/<> DEVİNİM

( Hareket. İLE/VE/<> Çeşitleri. )


- DEVİMSEL/LİK[DİNAMİK(LİK)] ve VAR/LIK

( DYNAMIC and EXISTENCE )


- NESNE/İLKE:
DEVİNEN ile/ve/||/<> DEVİNDİREN


- DEVİNİM/DİNAMİK ile/ve ÇELİŞKİ

( DYNAMIC vs./and CONTRADICTION )


- DEVİNİM ile DEVİR

( Organik. İLE Mekanik. )

( MOTION/MOVEMENT vs. CYCLE/PERIOD )


- DEVİNİM ile/ve/||/<>/> DEVİR

( MOTION/MOVEMENT vs./and/||/<>/> CYCLE/PERIOD )


- DEVİNİM = HAREKET = MOVE, MOTION, MOVEMENT[İng.] = MOUVEMENT[Fr.] = BEWEGUNG[Alm.] = MOTUS[Lat.] = KINESIS[Yun.] = MOVIMIENTO[İsp.]


- DEVİNİM ile/ve HIZ

( MOVEMENT vs./and SPEED )


- DEVİNİM/DİNAMİK ile/ve İLİŞKİ

( DYNAMIC vs./and RELATION )


- DEVİNİM/DİNAMİK ile/ve SINIR

( DYNAMIC vs./and LIMIT )


- [ne yazık ki]
DEVİNİMSİZLİK ile/ve/değil DEĞİŞMEZLİK

( [not] LACK OF MOTION vs./and/but CONSTANTNESS )


- DEVİR/DEVRE[Ar.]/PERİYOT[İng. < PERIOD] değil/yerine/= DÖNEM/ÇEVRİM

( ... DEĞİL/YERİNE/= Sürekli ve düzenli değişme, devir. | Bir elektrik akımının, iletken üzerinde aldığı yol, devre. )


- DEVİR ile DEVİR

( Çağ. İLE Dönme, dönüş. | Dolaşma. | Aktarılma. | Bir malın iyeliğini ya da bir mal üzerindeki hakkı, bir başkasına geçirme. | Bir görevin, bir kişiden, bir başkasına geçmesi. | Sürekli ve düzenli değişme, çevrim. | Bir devinim, birbirinin aynı olan ve eşit zamanlarda yapılan başka devinimlerden oluştuğunda, devinimlerin her biri ya da bunların yapılması için geçen her zaman aralığı, periyot. )

( CYCLE/PERIOD vs. CYCLE/PERIOD )


- DEVİR[Ar.] ile TESELSÜL[Ar.]

( Dönme, dönüş. | Aktarılma. | Bir malın mülkiyetini ya da bir mal üzerindeki hakkı bir başkasına geçirme. | Bir görevin birinden bir başkasına geçmesi. | Sürekli ve düzenli değişme, çevrim. | Bir hareket, birbirinin aynı olan ve eşit zamanlarda yapılan başka hareketlerden oluştuğunda hareketlerin her biri ya da bunların yapılması için geçen her zaman aralığı, periyot. | Dolaşma. İLE Zincirleme. | Birbirine bağlı, birbiri ile ilgili şeylerin oluşturduğu dizi, sıra, silsile. | Birden fazla kimsenin bir borçtan dolayı sorumlu olması. )


- DEVİRLER:
GELİŞME ve OLGUNLUK ve ORTA YAŞLILIK ve YAŞLILIK

( Yaklaşık 30 yaşa kadar olan devir. VE Yaklaşık 35'lerden 40'a kadar olan devir. VE Yaklaşık 60 yaşlarına kadar uzanan devir. VE Hayat merkezlerinin tedricen zayıflamaya başladığı ölüme kadarki devir. )


- DEVİRLİ ONDALIK ile/||/<> DEVİRSİZ ONDALIK

( Devirli tekrar eder, devirsiz sonlanır )

( Formül: 0.333... İLE 0.25 )


- DEVİ(Y)ASYON ile DEVİTALİZASYON

( Sapma, eğrilme. İLE Öldürme, cansızlaştırma, duyarsızlaştırma. )


- DEVLET (ANLAYIŞI) ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DEĞER (ANLAYIŞI)


- DEVLET DÜZENİ ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<> HÜKÜMET DÜZENİ


- DEVLET ESKİ BAKANI değil ESKİ DEVLET BAKANI

(

)


- DEVLET:
ÖZGÜRLÜK ve/||/<> TUTKU ve/||/<> GENEL ve/||/<> ÖZEL ve/||/<> NESNEL ve/||/<> ÖZNEL

( Devlet, özgürlükle tutkunun, genelle özelin, nesnelle öznelin bireşimini[/tevhîdini] sağlar. [Devlet, sadece, bürokratik ve politik bir örgüt değildir!] )


- DEVLET:
TÜZE/HUKUK ile/ve/||/<> İKTİSAT ile/ve/||/<> SİYASET


- DEVLET ile HÜKÜMET


- DEVLET ve ÖMÜR


- DEVLET ile/ve/||/<> VATANDAŞ

( Sadece yükümlülükleri vardır. [Hak sahipliği söz konusu değildir.] İLE/VE/||/<> Hakları ve yükümlülükleri vardır. )


- DEVLET ile/ve/||/<> YÖNETİM/İDÂRE


- DEVLETİN (ÖNCELİKLİ/ZORUNLU) SORUMLULUKLARI:
EĞİTİM ve/||/<> SAĞLIK ve/||/<> GÜVENLİK ve/||/<> YARGI GÜVENCESİ


- DEVLETİN SÜREKLİLİĞİ/KALICILIĞI ile/ve/||/<> TOPLUMUN SÜREKLİLİĞİ/KALICILIĞI

( Siyaset ile. İLE/VE/||/<> Bilgi ve dil ile. )

( [simgesi/değeri/ölçütü] Bayrak. İLE/VE/||/<> Sancak. )

( BEKÂ-İ DEVLET ile/ve/||/<> BEKÂ-İ MİLLET )


- DEVLETİN YÜKÜMLÜLÜKLERİ V GÖREVLERİNDE:
OLUMSUZ ile/ve/||/<> OLUMLU

( Saygı gösterme, karışmama. İLE/VE/||/<> Geliştirme, yayma. | Koruma. | Yerine getirme, ortam hazırlama. )


- DEVLETİN/DİN'İN:
SAĞLADIKLARI VE KORUDUKLARI
ve/+/||/<>/>/<
TEMEL GÜVENCELERİ

( * CAN GÜVENLİĞİ
* AKIL SAĞLIĞI
* NESİL SÜREKLİLİĞİ
* MAL GÜVENLİĞİ
* DİN GÜVENCESİ

ve/+/||/<>/>

* SAĞLIK GÜVENCESİ
* EĞİTİM GÜVENCESİ
* GÜVENLİK GÜVENCESİ
* YARGI GÜVENCESİ )

( Giderdim, gönülden kini,
Kini olanın, olmaz dini! )

( ZARÛRİYÂT-I DİNİYYE / MAKÂSID-I HAMSE )


- DEVLETLÜ RE'FETLÜ ile RİF'ATLÜ ile SAÂDETLÜ

( Seraskerelere verilen unvan. İLE Askerlikte binbaşılarla, mülkiyede üçüncü rütbe sahiplerinin unvanı.[SÂLİSE] İLE Askerlikte albay/miralay ile korgeneral[birinci ferik], sivilde vezir ile mîrülümerâlık rütbeleri arasındaki kişilerin resmî unvanı. )


- DEVLETLÜ ile/ve ŞEVKETLÜ ile/ve ASÂLETLÜ ile/ve İSMETLÜ

( Sultanlara hitapta kullanılan unvan. | Refâh, saâdet ve nîmet sahibi, vezir ve müşir gibi büyük rütbe sahiplerine verilen unvan. İLE/VE Azamet ve heybet sahibi sultanlar için kullanılırdı. İLE/VE Yabancı elçilere verilen unvan. İLE/VE Derece bakımından yüksek kimselere, sultan ve şehzâdelerin hanımlarıyla kızlarına verilen bir unvan. )


- DEVR[Ar.] ve/||/<> DAİM[Ar.]


- DEVRALMAK[Ar.] değil/yerine/= GEÇİRALMAK


- DEVREMÜLK HAKKI değil/yerine/= DÖNEMEV ÜLEVİ


- DEVRİ DAİM ile/ve/değil/||/<>/< DEVR-İ DAİM


- DEVRİK ANTİKLİNAL ile DEVRİK KANAT ile DEVRİK KATMAN ile DEVRİK KIVRIM ile DEVRİK SENKLİNAL ile DEVRİK (STRATİGRAFİK) İSTİF

( Kanatlarından birinin eğim açısının 90 dereceyi aşarak bu kanattaki katmanların devrik konum kazandığı antiklinal. İLE Kıvrımlanma sürecinde, eğim açısı 90 dereceyi aşarak devrik konum kazanan bir istif ya da katmanlardan oluşan, öteki kanat ve kıvrım eksen düzlemi ile aynı yönde eğimli olan kıvrım kanadı. İLE Çökel kayaçlarda istiflenme kuramına uymayan, daha yaşlı olan alt yüzeyi üstte, daha genç olan üst yüzeyinin altta olacak biçimde ters yüz olmuş katman. İLE Kıvrımlanma sürecinde, kanatlarından biri, eğim açısının 90 dereceyi aşmasıyla devrik konum kazanan ve dolayısıyla iki kanadı ve eksen düzlemi aynı yönde eğimli olan jeolojik kıvrım. İLE Kanatlarından birinin eğim açısının 90 dereceyi aşarak bu kanattaki katmanların devrik konum kazandığı senklinal. İLE Üst üstelik ilkesine göre yatay olarak çökelmiş ancak sonraki jeolojik süreçlerde aynı yönde artarak 90 dereceyi aşan bir eğim açısı kazanmış, yaşlı üstte, genç altta olacak biçimde ters yüz olmuş istif. )

( OVERTURNED ANTICLINE vs. OVERTURNED LIMB vs. OVERTURNED BED vs. INVERTED FOLD/OVERFOLD/OVERTURNED FOLD/REVERSED FOLD vs. OVERTURNED SYNCLINE vs. INVERTED STRATIFICATION/OVERTURNED STRATIFICATION )

( ANTICLINAL DEVERSÉ/ANTICLINAL RENVERSÉ avec FLANC INVERSE avec STRATIFICATION RENVERSÉE avec PLI DéVERSÉ/PLI OBLIQUE/PLI RÉNVERSÉ avec SYNCLINAL DEVERSÉ/SYNCLINAL RENVERSÉ avec STRATIFICATION RENVERSÉE )

( GEKIPPTE ANTIKLINE mit INVERSSCHENKEL/LIEGENDSCHENKEL/ÜBERKİPPTER FALTENFLÜGEL/ÜBERKIPPTER FALTENSCHENKEL/VERKEHRT SCHENKEL mit ÜBERKIPPTES BETT mit GEKIPPTE FALTE/ÜBERKIPPTE FALTE mit GEKIPPTE SYNKLINE mit ÜBERKIPPTE AUFSCHICHTUNG )


- DEVRİK TÜMCE/CÜMLE ile/ve/yerine (DÜZGÜN/DOĞRU) TÜMCE/CÜMLE


- DEVRİLE DEVRİLE ile/değil/yerine/||/<>/></> EVRİLE EVRİLE


- DEVRİM "YAPMAK" ile/ve/<>/değil/yerine DEVRİM "YARATMAK"


- DEVRİM ile BAŞKALDIRI

( Sürekli devrim, sürekliliği ortadan kaldırır. )

( Baskıya/dayatmalara başkaldırmayan kişi, en başta, kendine karşı adâletsizdir. )

( REVOLUTION vs. REBELLION )


- DEVRİM ile/ve/değil/yerine/<> DEĞİŞİKLİK


- DEVRİM ile/ve/değil/||/<>/< DÖNÜŞÜM


- DEVRİM ile/ve/>/değil/yerine EVRİM

( Nedenlerini bilmediğimiz olaylara verdiğimiz ad. İLE/VE/>/DEĞİL/YERİNE Nedenlerini/nasıllarını, süreçlerini ve sonuçlarını bildiklerimiz. )


- DEVRİM = İNKILÂP = REVOLUTION[İng.] = RÉVOLUTION[Fr.] = REVOLUTION UMWÄLZUNG[Alm.] = REVOLUCION[İsp.]


- DEVRİM ve/ne yazık ki/||/<>/> !KIYIM


- DEVRİM ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SİVİL İTAATSİZLİK


- DEVRİMCİ/LİK ile/ve/<>/></> KORUMACI/LIK

( En radikal devrimciler bile devrimin ertesi günü, korumacı[muhafazakâr] olur. )


- DEVRİYE değil/yerine GEZGE


- DEVŞİRME ile/||/<>/> CİVELEK ile/||/<>/> ÇERİ ile/||/<>/> YENİÇERİ/SOLAK ile/||/<>/> CERRAH ile/||/<>/> BAŞESKİ ile/||/<>/> EŞKİNCİ ile/||/<>/> KETHÜDA ile/||/<>/> ODABAŞI ile/||/<>/> TURNACIBAŞI ile/||/<>/> ULÛFECİ ile/||/<>/> ASÂKİR-İ MANSURE

( Asker yetiştirilmek üzere Yeniçeri ocağına alınacak çocukları seçip toplama işi. İLE/||/<>/> Yeniçeri ocağına yeni girmiş delikanlı. İLE/||/<>/> Asker. İLE/||/<>/> Piyade askeri. İLE/||/<> Yeniçeri ordusunda görevli hekim. İLE/||/<> Yeniçeri bölüklerinin en kıdemsiz subayı ve erlerinin en kıdemlisi. İLE/||/<>/> Osmanlı sultanı ya da serdar ile savaşa giden ve ordunun vurucu gücünü oluşturan yeniçeri askerleri. İLE/||/<>/> Yeniçeri Ocağı'nda, Yeniçeri Ağası'ndan sonra gelen en yüksek subay. İLE/||/<>/> Yeniçeri kuruluşunda görevi alaylarda selâm törenlerini düzenlemek ve yönetmek olan subay. İLE/||/<> Yeniçeri Ocağı'nda bir bölüğünün komutanı. Son dönemde mübaşirlik yapanlara verilmiştir. İLE/||/<> Yeniçerilikte bir sınıf süvari askeri. İLE/||/<> İkinci Mahmut döneminde, yeniçeri ocağı kaldırıldıktan sonra kurulan yeni ordunun adı. )

( FERİK: Tümgeneral ya da korgeneral.
HASSA ORDUSU: Hükümdarı ve sarayı korumakla görevli askeri sınıf.
KAPIKULU: Ücretli Osmanlı askeri.
KARAKULAK: Emir çavuşu ya da haberci.
LAĞIMCILAR: Kapıkulu Ordusu'nda düşman kalesini yıkmak için tünel kazan askeri birlik.
LEVEND: Deniz askeri.
LİKATOR: Bulgarlar'dan oluşan Voynuk Teşkilatındaki küçük rütbeli subaylar.
LİVA: İki alaydan oluşan askeri birlik. | İlden küçük, ilçeden büyük olan yönetim bölgesi.
MALKOÇ: Akıncılar ocağının komutanı.
PENCİK: Asker yetiştirilmek için, savaş tutsaklarından beşte bir oranında ayrılan acemioğlan adayları.
PEYK: Postacılık, taşımacılık ve korumacılık yapan, törenlerde yer alan asker sınıfı.
REDİF: Son dönem Osmanlı ordusunda askerlik görevini bitirdikten sonra yedeğe ayrılan er.
REİS-ÜL KÜTTAB: XVII. Yüzyıla kadar Osmanlılarda Sultan divanı katiplerinin başı.
RİKABİYE: Sadrazam, vezir gibi devlet adamları tarafından devlet adamlarına verilen ad.
RİYALA: Tümgenerale eşit bir rütbe.
SAKA: Eyalet askerlerine bağlı bir sınıf.
SALMA: Osmanlı Devleti'nde kol gezen kolluk eri.
SARICA: Eyalet valilerinin buyruğundaki başıbozuk asker.
SEKBAN: Eyalet paşaları ve sancak beylerine bağlı olarak görev yapan bir sınıf asker. | Sınır boylarında görev yapan asker sınıfı.
SERASKER: Kara ordusu komutan. | Sadrazamlık görevi ile yükümlü olmayan ve Osmanlı ordusunun komutanlığını yapan vezirin ünvanı.
SİPAHİ: Osmanlılarda tımar sahibi atlı grup.
ÜMERA: Bey, amir, üst düzey subay.
VELEDEŞ: Kapıkulu süvarilerinin oğullarına verilen ad.
VÜZERA: Vezirler.
YASAVUL: İlhanlılarda ordu müfettişine verilen ad. )


- DEVŞİRME ile/değil/yerine ÖZÜMSEME


- DEVŞİRMEK ile/ve DENŞİRMEK

( Biraraya getirmek, derlemek, toparlamak. | Katlamak, düzgün duruma getirmek. | Asker olarak yetiştirilmek üzere Yeniçeri Ocağı'na alınacak çocukları seçip, toplama. İLE/VE Bir şeyin doğasını ya da niteliğini bozmak. )


- DEYİ ile DEYİM ile DEYİŞ

( Dil, söz, im, mimik gibi anlatım araçlarının tümü. | Hristiyan felsefesinde, Tanrı kelâmını, kişilere ulaştıran oğul [Hz. İsa], logos. İLE Genellikle, gerçek anlamından az çok ayrı bir anlam taşıyan, kalıplaşmış anlatım. İLE Söyleme/anlatım biçimi. | Halk koşuğu/türküsü. | Bir kişinin, bir konuyla ilgili anlattıkları. )

( KELÂM ile TÂBİR ile ÜSLÛP | İFÂDE )


- DEYİL" değil DEĞİL


- DEYİM ile ATASÖZÜ

( * Kavram ve durum bildirirler. İLE Bir yargı ifade ederler.
* Mecazlı anlamı vardır. İLE Bu, koşul değildir.
* Deyimlerde kesin hüküm, öğüt, yol göstericilik yoktur.[Bu yüzden genel kural oluşturmazlar.] İLE Kesin bir yargı bildirirler.
* Genellikle, öyküsü, efsanesi ve kaynağı vardır. İLE Anonimdir, söyleyenleri belirli değildir.
* Anlatım kalıbı olarak görebiliriz. İLE Tek başlarına bir tümcedir. )

( * İkisinde de sözcüklerde, mecaz, istiare ve kinâye vardır.
* Sözcük dizilişleri değiştirilemez.
* Sözcüklerin eş anlamlısını, sözcüğün yerine getirmek, olumlu bir sonuç vermez, sözü bozar.
* Biçim yönünden, birbirine benzerler. )

( TÂBİR/VECÎZE ile DARB-I MESEL )


- DEYİM ile DEĞİM

( Genellikle gerçek anlamından az çok ayrı, kendine özgü bir anlam taşıyan kalıplaşmış söz öbeği, tabir. İLE Liyâkat. )


- DEYİM/DİYİM ile/değil DİYEYİM


- DEYİM ile/değil DİYEYİM[YAZIDA]/DİYİM[KONUŞMADA]


- DEYİM ile/ve/||/<> TERİM


- DEYİRMEN değil DEĞİRMEN


- DEYİŞ ile/ve DEYİM


- DEYN ile/||/<> DÂYİN

( Borç. İLE/||/<> Alacaklı. )


- DEYUS[Ar. DEYYUS] ile/ve/||/<>/> PEZEVENK[Erm.]

( Karısının ya da kendine çok yakın bir kadının iffetsizliğine göz yuman kişi ve bu kişilere yönelik sövgü sözü. İLE Gizli ve yasal olmayan eşeysel ilişki öncesinde aracılık eden kişi, dümbük, godoş, muhabbet tellâlı, kavat, astik, dasnik. | Gizli ve yasal olmayan eşeysel ilişki öncesinde aracılık eden anlamında kullanılan sövgü sözü. )


- DF/DOCUMENT FREQUENCY[İng.] değil/yerine/= BELGE SIKLIĞI


- DFT İLE MD İLE MONTE CARLO İLE PHASE FİELD ile/||/<> HESAPLAMALI MALZEME

( Malzeme modelleme yöntemleri. )

( Formül: E[ρ] = T[ρ] + V[ρ] + U[ρ] )


- DFT ile/||/<> HARTREE-FOCK

( DFT elektron yoğunluğu, HF dalga fonksiyonu. )

( Formül: ρ(r) İLE Ψ )


- DHARMA[Sansk.] = DHAMMMA[Palice] = FA[Çince]

( 1) Evrensel Kanun.(Hakikat, öğreti, doğruluk, bir şeyin doğası.)
2) Yöntem ve yol.
3) Herhangi bir şey, fikir, nesne, kavram.
4) Buda'nın öğretisi.
5) Evreni yöneten ilke.
6) Zen yaşantısının özü.
7) Sözcüklerle iletilmesi olanaksız olan iç öğreti.
8) Sezgisel, doğrudan doğruya kavranan ve kişisel olarak deneyimlenen aydınlanmanın özü. | Adâlet, dürüstlük. )


- DİAGONAL ile/||/<> SİDE

( Diagonal köşe-köşe bağlantı İLE side yan kenar. )

( Formül: Vertex connection İLE boundary )


- DİAGONALİZATİON ile/||/<> JORDAN FORM

( Diagonalization köşegen benzer, Jordan üst üçgen blok. )

( Formül: P⁻¹AP diagonal İLE Jordan blocks )


- DİAMANYETİK İLE PARAMANYETİK İLE FERROMANYETİK ile/||/<> MANYETİK MALZEMELER

( Malzemelerin manyetik alan karşısındaki davranışları. )

( Formül: B = μ₀(H + M) )


- DİBEK ile DİNK

( Taştan ya da ağaçtan yapılmış, büyük havan. | Dibekte dövülmüş olan. İLE Pirinci, kabuğundan ayırmak ya da bulgur dövmek için kullanılan dibek. )


- DİCLE ile FIRAT


- DÎDÂR ile YÜZ, ÇEHRE

( YÜZ, ÇEHRE )


- DİDEM, YÜZÜNE NAZAR ile/ve/||/<> NAZAR, YÜZÜNE DİDEM


- DİDİK DİDİK (ARAMAK, ARAŞTIRMAK, KURCALAMAK, İNCELEMEK)


- DİDİKLEMEK ile/ve İNCELEMEK


- DİDİKLEMEK ile/ve/||/<> KURCALAMAK


- DİDİM ile/değil DEDİM

( "Aydın dedim" DEĞİL Aydın, Didim )


- DİDİNME ile/ne yazık ki DİDİŞME

( Kendi içinde. İLE/NE YAZIK Kİ Kişilerle, olanlarla, geçmişle. )


- DİDİNMEK ile/ve UĞRAŞMAK

( Uğraşlarınız arttıkça kaygılarınız azalır. [Hobileriniz arttıkça fobileriniz azalır.] )


- DİDİŞME ile DİDİŞİM

( El ya da sözle birbirini hırpalamak. | Geçimini sağlamak amacıyla güç koşullarda çalışmak, uğraşmak. İLE Konuşma ve tartışmayı, bir araç değil bir amaç sayan felsefe yöntemi. )

( ... avec ERİSTİK[< Yun.] )


- DİDİŞME ile/değil/yerine/>< TARTIŞMA


- DİDİŞMEK ile HİZİPLEŞMEK/KLİK[Fr. < CLIQUE]

( HİZİP[Ar. < HIZB]: Bölük, kısım. | Kur'ân-ı Kerîm'in her cüzünün beş sayfalık bölümü. | Bir siyasi partinin içinde, partinin izlemekte olduğu ana siyasi çizgiye karşı olan, ayrı bir teşkilat merkezi bulunan ve partinin çoğunlukla aldığı kararlara karşı savaşan parti içi grup, fraksiyon, klik. )


- DIE vs. DICE

( Zar. VS. Zarlar. )


- DİELEKTRİK ile/||/<> FERROMANYETİK

( Dielektrik elektrik alanı zayıflatır İLE ferromanyetik manyetik alanı güçlendirir. )

( Formül: κ > 1 İLE μᵣ >> 1 )


- DİELEKTRİK ile/||/<> İLETKEN (İKİLİ KARŞILAŞTIRMA)

( Dielektrik polarize olur, iletken serbest elektron taşır )

( Formül: Polarizasyon İLE iletim )


- DİELS-ALDER ile/||/<> SİKLOKATILMA [2+2]

( Diels-Alder [4+2] termal izinli, [2+2] fotokimyasal. )

( Formül: Dien + dienofil )


- DİFERANSİYASYON ile DİFERANSİYE ile DİFFERANSİYEL Dİ(Y)AGNOZ

( Ayrımlaşma, farklılaşma. İLE Ayrımlaşmış, farklılaşmış. İLE Ayırıcı tanı. )


- DİFERANSİYEL HESAP (BHASKARA) ile/||/<> DİFERANSİYEL HESAP (NEWTON)

( Bhaskara diferansiyel hesabın temellerini 12. yüzyılda buldu İLE Newton 17. yüzyılda sistematize etti. )

( Bhaskara II tarafından 1150 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1114-1185) (Ülke: Hindistan) (Alan: Matematik, Astronomi) (Önemli katkıları: Diferansiyel hesap, Lilavati, Bijaganita) )


- DİFERANSİYEL HESAP değil/yerine/= AYRIMSAL SAYIŞ


- DİFERANSİYEL İLE KISMİ TÜREVLİ İLE İNTEGRAL İLE STOKASTİK İLE NÜMERİK ile/||/<> DENKLEM TÜRLERİ

( Farklı denklem tiplerinin çözüm yöntemleri ve uygulamaları. )

( Formül: ∂²u/∂x² = (1/c²)∂²u/∂t² )


- DİFERANSİYELLENEBİLİR ile/||/<> SÜREKLİ

( Diferansiyel türevli, sürekli sadece kesintisizdir )

( Formül: Türev var İLE türev yok olabilir )


- DIFFERENCE vs. PROFIT


- DIFFERENCY vs. PRIVILEGE


- DIFFERENT vs. ASSERTIVE


- DIFFERENT vs. SEPERATED


- (not DIFFERENT THAN) DIFFERENT FROM


- DIFFERENT/DIFFERENCY vs. DIFFERENCE/Y OF QUALITY


- DİFFERENTİAL GALOİS THEORY ile/||/<> CLASSİCAL GALOİS THEORY

( Differential Galois theory diferansiyel denklem çözümlerinin Galois kuramıyken İLE classical Galois theory polinom denklem çözümlerinin kuramıdir )

( Formül: Picard-Vessiot extension )


- DIFFICULT vs. IMPOSSIBLE


- DİFRAKSİYON[Fr./İng. < DIFFRACTION] değil/yerine/= KIRINIM

( Işık, ses ve radyoelektrik dalgalarının karşılaştığı bazı engelleri dolanarak geçmesi. )


- DİFRAKSİYON ile/||/<> İNTERFERANS

( Difraksiyon engel arkası yayılma, interferans dalga girişimidir )

( Formül: Tek yarık İLE çift yarık )


- DİFÜZYON İLE OSMOZ İLE AKTİF TRANSPORT ile/||/<> HÜCRE TRANSPORTU

( Madde geçiş mekanizmaları. )

( Formül: 3Na⁺ out İLE 2K⁺ in )


- DİFÜZYON KONTROL ile/||/<> KİNETİK KONTROL

( Difüzyon kütle transferi sınırlı, kinetik elektron transfer. )

( Formül: id = nFADC/δ İLE Butler-Volmer )


- DİFÜZYON ile/||/<> AKTİF TAŞIMA

( Difüzyon pasif gradyan İLE aktif taşıma ATP karşı gradyan. )

( Formül: Fick yasası İLE pompa )


- DİFÜZYON ile/ve/<> DİFÜZYON SAYISI ile/ve/<> DİFÜZYON KAT SAYISI

( Bir düzeni oluşturan taneciklerin rastgele hareketler yaparak, düzenin bir bölgesinden, başka bir bölgesine taşınması. | Bir ışık demetinin pürüzlü bir yüzeyin yansımada ya da belirli madde içinden geçişte saçılması. | Ses dalgalarının ilerleme doğrultularının bir yansıyan ses şiddetine göre değişme derecesi.
İLE/VE/<>
Kararlı bir çözelti içinde çözünen bir maddenin difüzivitesinin, karakteristik bir süreyle çarpımının, katının merkezinden yüzeyine olan uzaklığının karesine bölümüne eşit olan ve kütle transferiyle ilgili çalışmalarda kullanılan boyutsuz sayı. [Simgesi ß]
İLE/VE/<>
Bir birim derişim gradiyentindeki, bir saniyede bir cm²'lik bir alanı, dik olarak geçen bir maddenin, gram cinsinden ağırlığı. | Homojen bir yarı iletkendeki difüzyon akım yoğunluğunun akım taşıyıcıları derişiminin, grandiyentine oranı. )


- DİFÜZYON ile/||/<> OSMOZ

( Difüzyon molekül hareketi İLE osmoz su hareketidir )

( Formül: Gaz yayılması İLE su geçişi )


- DİFÜZYON ile YAYINIM


- DİĞER TARAFTAN değil/yerine/= ÖTE YANDAN


- DİĞER ile/ve/değil/yerine/||/<>/&gt;&lt;/< DEĞER

( "DEĞER"lerimizi, "DİĞER"lerimizden ayıramıyorsak;
"MEĞER"lerimizi bir cebimize, "KEŞKE"lerimizi öteki cebimize koymak durumunda kalırız. )


- DİĞER değil/yerine/= ÖTEKİ/ÖTE/ÖBÜR/BAŞKA


- DİGİT- ile/||/<> DACTYL-/-DACTYLİA/DACTYLO-

( Parmak. İLE/||/<> Parmak, genellikle el parmakları. )


- DİGİTAL BİOLOGY ile/||/<> ANALOG BİOLOGY

( Digital biology dijital teknoloji entegrasyonu ile biyoloji yaparken İLE analog biology geleneksel non-digital yöntemler kullanır )

( Formül: Digital biomarkers )


- DİH[Fars.] ile -DİH[Fars.] ile DÎH[Fars.]

( Köy, karye. | Tek renkli, kenarları gümüş ya da altın motifli kumaş. İLE Veren, verici.[ÂRÂM-DİH: Rahatlık veren. | HACLET-DİH: Utanç verici.] İLE Köy, karye. )


- DIHK - > DÂHIK - > DAHHAK


- DİJİTAL ile/||/<> DEVRE

( Boolean cebiri ile dijital devre tasarımı )

( Claude Shannon tarafından 1937 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1916-2001) (Ülke: ABD) (Alan: Matematik, Elektronik) (Önemli katkıları: Bilgi teorisi, dijital devre tasarımı) )


- DİJKSTRA İLE BELLMAN-FORD İLE FLOYD-WARSHALL ile/||/<> EN KISA YOL

( Graf üzerinde mesafe algoritmaları. )

( Formül: O(V²) İLE O(VE) İLE O(V³) )

Bugün[20 Ekim 2025]
itibarı ile 32.850 başlık/FaRk ile birlikte,
32.850 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(30/133)