U ve Ü ile başlayan FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibarı ile 28.406 başlık/FaRk ile birlikte,
28.406 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(72/115)
- MÜKENÂ[Ar. < MEKÎN] ile MÜKENNÂ[Ar. < KÜNYE]
( Oturanlar, yerleşenler. | İktidar ve vakar sahipleri. İLE Künyelenmiş, künyeli. )
- MÜKERRER[Ar. < KERR | çoğ. MÜKERRERÂT] ile MÜKERRİR[Ar. < KERR]
( Tekrarlı, tekrarlanmış, tekrar olunmuş. İLE Tekrar eden. | Birden çok suç işleyen. )
- MÜKERRER ile/ve MÜMESSEK
- MÜKERRER[< KERR | çoğ. MÜKERRERÂT]/RECURSION/RECURSIVE değil/yerine/= TEKRARLI / YİNELEMELİ
- MÜKESSER[Ar. < KESR | çoğ. MÜKERRERÂT] ile MÜKERRİR[Ar. < KESR]
( Kırılmış, kırık, teksîr edilmiş. İLE Kıran, teksîr eden. )
- MÜKEVVEN[Ar. < KEVN | çoğ. MÜKUVVENÂT] ile MÜKEVVER[Ar. < KEVR]
( Yapılmış, meydana getirilmiş, yaratılmış, tekvîn edilmiş. İLE Sarılmış, sarık. )
- MÜKEVVEN[Ar. < KEVN | çoğ. MÜKUVVENÂT] ile MÜKEVVİN[Ar. < KEVN]
( Yapılmış, meydana getirilmiş, yaratılmış, tekvîn edilmiş. İLE Yaratan, meydana getiren, tekvîn eden. )
- MUKİM ile SAKİN
( Bir evde oturan, ikamet eden. İLE Durgun, dingin. | Sessiz. | Kimseyi rahatsız etmeyen, kızgınlık göstermeyen. | Huysuzluğu, rahatsızlığı azalmış ya da geçmiş. | Bir yerde oturan. )
- MÛKIR[Ar.] ile MUKIRR[Ar. < KARÂR]
( Meyvelerinin çokluğu nedeniyle dalları sarkmış ağaç. İLE İkrar eden, doğruyu söyleyen, kusurunu, kabahatini gizlemeyen. | Birinin, kendinde hakkı olduğunu haber veren kişi. )
- MUKNİ[Ar.] değil/yerine/= İNANDIRAN
- MÜKREM[Ar. < KEREM] ile MÜKRİM[Ar. < KEREM]
( Ağırlanmış, ikrâm olunmuş. İLE Ağırlayan, ağırlayıcı, misafirsever, ikrâmcı, ikrâm eden. )
- MÜKRİM[Ar.] değil/yerine/= KONUKSEVER
- MUKTEDÎ[Ar. < KADV] ile MUKTEDİR[Ar. < KUDRET]
( Uyan, arkadan gelen, iktidâ eden. İLE Gücü yeten, becerebilen, iktidarlı. )
- MÜKTESEBAT[Ar.] değil/yerine/= EDİNÇ / KAZANILAN
- MÜKTESEP HAK/HAKK-I MÜKTESEP değil/yerine/= KAZANILMIŞ ÜLEV
- MUKTESİT[Ar.] değil/yerine/= TUTUMLU
- MUKTEZA/MUKTEZİ[Ar.] değil/yerine/= GEREKLİ
( Gereken, gerekli olan. | Bir iş yapılırken, gerekli işlemlerin tümü. )
- MUKTÎ[Ar.] ile MUKTİR[Ar.]
( Koruyan, kudretli. | Tanrı. İLE Kocasını, nafaka için sıkıştıran. )
- MÜLÂHAZA[< LÂHZ] değil/yerine/= DİKKATLE BAKMA | İYİCE DÜŞÜNME, DÜŞÜNÜŞ | DÜŞÜNCE
- MÜLÂHAZA[AR.] ile/||/<> MÜTALÂA[AR.]
- MÜLÂKAT[Ar. < LİKA] ile/ve/değil/yerine/<>/< LİYÂKAT
- MÜLÂKAT[Ar. < LİKA]["ka" uzun okunur] ile MÜLHAKAT[Ar. < MÜLHAK]["ka" uzun okunur]
( Kavuşma, buluşma, birleşme. | Görüşme. İLE Katmalar, ekler. | Bir merkeze bağlı olan yerler. )
-  MÜLÂKÎ[< LİKA]:
 BULUŞAN, KAVUŞAN | GÖRÜŞEN -<
- MÜLÂTIF[Ar. < LÜTF] ile MÜLÂTTIF[Ar. < LÜTF]
( Lâtife eden/edici. İLE Bir iyilikle gönül alan, taltîf eden. | Yumuşatıcı ilâç. )
- MÜLAYEMET[Ar.] değil/yerine/= UYSALLIK | BAĞIRSAK YUMUŞAKLIĞI
- MÜLÂYİM[Ar.] değil/yerine/= UYGUN | YUMUŞAK HUYLU
- MÜLÂZIM[Ar.]/MÜLÂZIM-I SÂNÎ[Osm.] değil/yerine/= TEĞMEN
( Bir işe girmek için bir süre parasız olarak o işe devam eden. | Teğmen. )
-  MÜLEVVEN[< LEVN]:
 RENGARENK, TÜRLÜ TÜRLÜ, HERCAİ | BOYALI, BOYANMIŞ -<
- MÜLEYYEN[Ar. < LÎNET] ile MÜLEYYİN[Ar. < LÎNET]
( Yumuşatılmış, telyîn edilmiş. İLE Yumuşatan, yumuşatıcı, telyîn eden, lînet veren. | Bağırsakları boşaltan, dışkının, dışarı çıkmasını kolaylaştıran ilaç. )
- MÜLHEM[Ar.] değil/yerine/= İÇE DOĞMUŞ, ESİNLENİLMİŞ
- MÜLHİT[Ar.] değil/yerine/= TANRISIZ
- MU'LİM[Ar. < ELEM] ile MU'LİN[Ar. < ALEN]
( Ağrıtan, sızlatan, inciten, elem veren. İLE İlân eden, genele bildiren, haber veren. )
- MÜLK DEVLETİ ya da POLİS DEVLETİ ile/değil/yerine HUKUK DEVLETİ
- MÜLK değil/yerine ACZ
( Mülk ile doyamazsın. DEĞİL/YERİNE Acz ile kendinde ve doyurucu olursun/kalırsın. )
- MÜLK ile/ve/||/<> MÜLÜK
- MÜLK değil/yerine ŞİRKET
- MÜLK[Ar.] değil/yerine/= YAPI | TAŞINMAZ
( Ev, dükkân, arazi, gibi taşınmaz mal. | Devletin egemenliği altında bulunan toprakların tümü, ülke. | Vakıf olmayıp doğrudan doğruya birinin malı olan yer ya da yapı. )
- MÜLKİYET ile/değil/yerine/< AİDİYET
( Kendine. İLE Kendini. )
-  MÜLTECİ:
 ÜLKESİNDE ile/ve/||/<> YERİNDEN EDİLMİŞ ile/ve/||/<> YERİNDE/MAHALİNDE [IDPs]
- MÜLTECİ ile KOŞULLU MÜLTECİ ile İKİNCİL KORUMA DURUMU
- MÜLTECİ ile ŞARTLI MÜLTECİ
( YUKK61 ile YUKK62 )
- MÜLTEFİT[Ar.] değil/yerine/= GÜLERYÜZLÜ
- MÜLTEMİS[Ar. < LEMS | çoğ. MÜLTEMİSÎN] ile MÜLTESİM[Ar.]
( Kayıran, iltimas eden. İLE Yaşmaklı. )
- MÜLTEZİLE" değil MUTEZİLE
- MULTİFERROİC İLE MAGNETOELECTRİC İLE SPİNTRONİCS ile/||/<> ÇOK İŞLEVLİ MALZEMELER
( Birden fazla düzen parametresi. )
( Formül: P·M coupling )
- MULTİPL/MULTIPLE[İng.] değil/yerine/= ÇOK, ÇOKLU
- MULTİPOLAR[İng.] değil/yerine/= ÇOK UÇLU
- MÜLZİM/E[Ar. < LÜZÛM] ile MÜLZİME[Ar.]
( Bir konuda baskın çıkarak susturan, susturucu kişi. | Gerekli gören, gerektiren. İLE Masa üzerindeki kâğıdın dağılmaması, uçmaması için üzerine konulan bir araç. )
- MÜMÂCEDE[Ar. < MECD] ile MÜMÂDEHE[Ar. < MEDH] ile MÜMÂHADE[Ar.]
( Övünme, biriyle "soyluluk" yarışında bulunma. İLE Övülmeye hak kazanmak üzere birbiriyle çekişme. İLE Övünme. )
- MUMAİLEYH[Ar.] değil/yerine/= ADI GEÇEN
- MÜMÂNAAT[Ar. < MEN] ile MÜMÂRÂT[Ar. < MEREY]
( Engel olma, önleme, men etme. İLE Çekişme, mücâdele. )
- MÜMAS[Ar. < MÜMASS] değil/yerine/= DOKUNAN | TEĞET
( Bir eğrinin yanından geçen ve ona ancak bir noktada değen doğru. )
- MÜMELLEK[Ar. < MÜLK] ile MÜMELLİK[Ar. < MÜLK]
( Mülk olarak verilmiş, temlîk edilmiş. İLE Mülk olarak veren kişi, temlîk eden. )
- MÜMESSEL[Ar. < MESL] ile MÜMESSİL[Ar. < MESL]
( Örnek getirilmiş, örnek olarak söylenilmiş, temsîl edilmiş. | Basılmış, tab edilmiş. İLE Benzeten, temsîl eden. | Kitap bastıran. | Biri ya da bir kurum adına hareket eden. | Oyuncu. | Gıdayı eriterek kan ve et yapan. | Sınıfta yoklama yapan ve düzeni sağlayan öğrenci. )
- MÜMESSİL ile VEKİL
- MÜMEYYEZ[Ar. < MEYZ] ile MÜMEYYİZ[Ar. < MEYZ]
( Seçilmiş, ayrılmış, temyiz edilmiş. İLE Seçen, ayıran, temyîz eden. | Bir kurumda, yazıcıların yazdıkları yazıları düzelten kâtip. | Sınavda bulunup öğrencinin bilgisini sınayan kişi. )
- MÜMHİL[Ar. < MEHL] ile MÜMİLL[Ar. < MELÂL]
( Bekleyen, mühlet/mehil veren. İLE Usandıran, bıktıran, melâl veren. )
- MÜMKÜN DEĞİL ile/değil KOLAY DEĞİL
- MÜMKÜN OLAMAZ değil/yerine/= OLANAKSIZ
- MUMLA ARAMAK ile/ve SAMANLIKTA İĞNE ARAMAK
- MÜMTAZ ŞAHSİYET değil/yerine/= SEÇKİN KİŞİLİK
- MÜMTELÎ[Ar. < MELÂ] ile MÜMTENİ'[Ar. < MEN]
( Mide dolgunluğuna uğramış. | Dolu, dolgun, dolmuş. İLE Çekinen, imtinâ eden. | Olamaz. | [mantık] Olamazlı. )
- MUMUKSHATTVA ile ...
( Doğru arzu, Nihai Prensip'i bilmek ve böylece özgürlüğe erişmek yolundaki içtenlik, ciddi istek. Vedanta'da Gerçek arayıcısının sahip olması gereken dört vasıftan biridir.
* Viveka(doğru ayırt edebilme),
* Vairagya(doğru tutkusuzluk),
* Sat-sampat(doğru davranış),
* Mumukshattva(doğru arzu). )
- MÜNÂDÂ[Ar. < NİDÂ] ile MÜNÂDÂT[Ar. < NİDÂ]
( Seslenilmiş, çağrılmış, nidâ edilmiş. | Başına nidâ harfi getirilmiş olan sözcük.[Ya Ali] İLE Bağrışma, yaygara, velvele. )
- MÜNÂDÎ[Ar. < NİDÂ] ile MÜN'ADİL[Ar. < ADÛL]
( Nidâ eden, tellâl. | Müezzin. İLE Doğru yoldan sapan, sapmış, in'idâl eden. )
- MÜNÂDİM[Ar. < NEDÎM] ile MÜN'ADİM[Ar. < ADEM]
( Ortam arkadaşı, nedimlik eden. İLE Yok olan, in'idâm eden. )
-  [ne yazık ki]
 !MÜNÂFIK[< NİFÂK] ile/ve/<> !MÜFSİD[< FESAD]
( Ara bozan, bölücü, karıştırıcı. İLE/VE/<> Ara bozan, karıştırıcı, fesatçı. )
- MÜNÂFIKLIK ile/ve FİSK-Ü FÜCÛR
- MÜNÂKAŞA[< NAKŞ] ile/değil/yerine İSTİŞÂRE[< ŞÛRÂ]
( Atışma, çekişme. | Tartışma. | İrdeleme. İLE/DEĞİL/YERİNE Yazılı olarak bildirilmesini isteme. )
( Polemik, tartışma, "söz dalaşı" ya da atışma değil "yazılı olarak tartışma, değerlendirme" anlamına gelmektedir.
Eski deyimiyle de, "Yazı ile bildirilmesini isteme" anlamına gelen, İSTİŞ'ÂR[çoğ. İSTİŞ'ÂRÂT] kullanılmaktaydı.
Sözlü iletişimde, zihni ve düşünceyi, kavramı ya da olguyu aktarma ve paylaşmada ve özellikle de düşünce ayrılıklarındaki savların konuşulması ve tartışılmasında, yetersizlik ve (kolay/tam) takip edilemezlik durumu oluşur/oluşabilir.
Buna engel olmak için, düşünülen, savunulan şey üzerindeki savların ve ayrıntıların, yazılı olarak sunulması, olası savrulmaları da engelleyebileceği yöntem(ler)le yani yazıyla çözülebilir.
Ayrışma/tartışma konusu, yazılı olarak sunulduğunda ya da alındığında, hem kişinin kendi düşüncelerini ve ayrıntılarını, yazı aynasında tekrar (tekrar) değerlendirilebilmesi, hem de ötekinin sözünü/savını doğru/yetkin/kapsamlı takip edebilme ve anlayabilme olanağı sağlanmış olur.
Dolayısıyla, "polemiğe girmeyelim" deyimi, tam aksine, 
""bu konuda, polemik yapmalıyız" biçiminde ve daha doğrusu da "bunu, karşılıklı olarak yazılı biçimde sunmalı ve tartışmalıyız" biçiminde olmalıdır. )
( CRITIQUE avec POLEMIC )
- MÜNÂKASA[Ar. < NOKSÂN | çoğ. MÜNÂKASÂT] ile MÜNÂKAŞA[Ar. < NAKŞ | çoğ. MÜNÂKAŞÂT] ile MÜNÂKAZA[Ar. < NAKZ]
( [alışveriş, ihâle gibi işlerde] Eksiltme. İLE Atışma, çekişme. | Tartışma. | İrdeleme. İLE İki sözün birbirini tutmaması, bir önceki sözün öteki ucu olan söz. )
- MÜNÂKKAH[Ar. < NAKH] ile MÜNAKKİH[Ar.]
( Soyulmuş, ayıklanmış, temizlenmiş, tenkîh edilmiş. | En iyisi seçilmiş. | Yönetim amacıyla fazlası kesilmiş masraf. | Uzun ve yararsız, dolma/doldurma[haşvsiz] söz. İLE Soyan, ayıklayan, temizleyen. )
- MÜNÂSAHA[Ar.] ile MÜNÂSAHA[Ar.] ile MÜNÂZAA[Ar. < NEZ | MÜNÂZAÂT]
( Öğütte bulunma, öğüt/nasîhat. İLE Bir vârisin, kendine kalan mirâsı alamadan ölmesi. | Birçok kişinin, birbirini ortadan kaldırarak birbirinin yerine geçmesi. İLE Ağız kavgası, çekişme. )
- MÜNÂSEBET[Ar. < NİSBET] değil/yerine/= İLİŞKİ/İLİŞİK/İLİNTİ
( UYGUNLUK | İLİŞİK | İLGİ, YAKINLIK, BAĞ | YANAŞMA, VESÎLE )
- MÜNÂSİB[< NİSBET] ile ...
( UYGUN, YERİNDE | YAKIŞIK, YARAŞIK )
- MÜNÂVEBE[Ar. < NEVBET] değil/yerine/= NÖBETLEŞME/KEŞİKLEME/ALMAŞ | NÖBETLE İŞ GÖRME
- MÜNÂZAA[Ar. < NEZ | MÜNÂZAÂT] ile MÜNÂZARA[Ar. < NAZAR]
( Ağız kavgası, çekişme. İLE Kurallara uygun olarak karşılıklı konuşma. | Bilimsel tartışma. )
- MÜNÂZARA[Ar.] ile MÜZÂKERE/KENGEŞ[Ar.]
( Kurallara uygun olarak karşılıklı konuşma. | Bilimsel tartışma. İLE Bir konuyla ilgili görüşme, danışma. | Sözlü sınav. | Etüt, mütalaa. )
- MÜNÂZİ'[Ar. < NEZ] ile MÜN'AZİL[Ar. < AZL]
( Ağız kavgası eden, çekişen, kavgacı. İLE Ayrılan, in'izâl eden. | Görevden alınmış, azl edilen. )
- MÜNCERR ile/ve/||/<>/< CERR
( Bir tarafa çekilip sürüklenen, sürülen, kayıp bir tarafa giden. | Varıp sona eren. | Sonuçlanan. İLE/VE/||/<>/> Çekme, sürükleme.| Arapça'da, ait olduğu adı, meksûr[kesreli=esreli] okutan harf ya da edat.[harf-i cerr] | Para, eşyâ vb. çekme. )
- MÜNCEZ[Ar.] ile MÜNCİZ[Ar.]
( Sözü yerine getirilmiş, incâz edilmiş. İLE Sözünü yerine getiren, incâz eden. )
- MÜNCÎ[Ar. < NECÂT] değil/yerine/= KURTARAN
- MÜNDEMİÇ[Ar.] değil/yerine/= İÇKİN
- MÜNEBBİH[Ar.] değil/yerine/= UYARICI
- MÜNEVVER[Ar. < NÛR] ile MÜNEVVİR[Ar. < NÛR]
( Aydınlatılmış, parlatılmış, nurlandırılmış, tenvîr edilmiş. | Aydın kişi. İLE Aydınlatan, parlatan, nurlandıran, tenvîr eden. )
- MÜNEZZEL/MÜNZEL[Ar. < NÜZÛL] ile MÜNEZZİL/MÜNZİL[Ar. < NÜZÛL]
( Aşağı indirilmiş, gökten indirilmiş, inzâl olunmuş. İLE Aşağı indiren, gökten indiren, inzâl eden. )
-  MÜNGÜZ ile MÜNGÜZ MÜNGÜZ
 [< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Her türlü hayvan boynuzu. İLE Bir çocuk oyunu. )
- MÜNHADİ'[Ar. < HUD'A] ile MÜNHADİR[Ar. < HUDÛR]
( Birinin hilesine düşme. İLE İnişe doğru, yokuş aşağı inen, inişli, inhidâr eden. )
- MÜNHANİ[Ar.] değil/yerine/= EĞRİ
- MÜNHASIR[Ar.] değil/yerine/= ÖZGÜ
- MÜNHEDİM[Ar. < HEDM] ile MÜNHEZİM[Ar. < HEZÎMET | çoğ. MÜNHEZİMÎN]
( Yıkılan, yıkılmış, harab olmuş, inhidâm eden. İLE Bozguna uğrayan/uğramış, bozgun, hezîmete uğrayan, inhizâm eden. )
- MÛNİS[< ÜNS]/YAVAŞ[Tr.] ile MÜLÂYİM[< LE'M]
( Alışılan/alışılmış, yadırganmaz, ünsiyetli. | Cana yakın, sevimli. | Kişilerden kaçmayan. İLE Uygun. | Yumuşak huylu, yavaş. | Pekliği olmayan. )
- MÜNKAD[Ar.] değil/yerine/= BOYUN EĞEN
-  [ne yazık ki]
 MÜNKER ile/ve/||/<> FAHŞA-YI MÜNKER
- MÜNKESİR[Ar. < KESR] değil/yerine/= KIRILMIŞ, KIRIK | KIRGIN, GÜCENMİŞ
- MÜNKİR[< NEKR] değil/yerine/= İNKÂR EDEN, KABUL ETMEYEN
- MUNSALİH[Ar.] ile MUNSARİH[Ar. < SARÂHAT]
( Barış/sulh üzere olan. İLE Açık, meydanda. )
- MUNSAP[Ar.] değil/yerine/= KAVUŞAN, KAVŞAK | [coğ.] AĞIZ
- MÜNTAHAP[Ar.] değil/yerine/= SEÇİLMİŞ, SEÇME
- MÜNTAHİP[Ar.] değil/yerine/= SEÇMEN
- MUNTAVÎ[Ar. < TAYY] ile MUNTAVİ'[Ar.]
( Dürülüp bükülen, toplanmış, devşirilmiş. İLE Söz dinler. )
- MUNTAZAM[Ar.] değil/yerine/= DÜZGÜN/DÜZENLİ
- MÜNTEHÂ[Ar. < NİHÂYET] ile MÜNTEHÎ[Ar. < NİHÂYET]
( Bir şeyin varabildiği en uzak yer, son derece, son kerte, nihâyet bulmuş. | Son uc. | Yazıcıoğlu Ahmet Bîcan'ın dini, tasavvufî düzyazı yapıtı. İLE Sona eren, biten, nihâyet bulan. | Son, en son. | Bir şeyi tamamlayan. )
-  MÜNTEVÎ[< NEV]:
 BİR ŞEY YAPMAYA NİYETLENEN -<
- MÜNZEVÎ[Ar. < ZUVVİYY / ZEYY] ile MÜCÂVİR[Ar. < CİVÂR]
( Topluluktan uzak duran, yalnız kalmayı seven. | Köşesine çekilip kimse ile görüşmeyen. İLE Komşu. | Mabet ya da tekke yakınlarına çekilip oturan. | Yurdunu ve diyârını terk ederek, zamanını ibadetle geçiren. )
- MÜNZİL[Ar. < NÜZÛL] ile MÜNZİR[Ar. < NEZR][>< MÜBEŞŞİR]
( Aşağı indiren, gökten indiren, inzâl eden. İLE Sonun kötülüğünü söyleyerek korkutan. )
- MÜPHEM[Ar.] ile/ve/||/<> ŞAİBE/Lİ[Ar.]
- MÜPHEMİYET[Ar.] değil/yerine/= BELİRSİZLİK
- MÜPTEDİ[Ar.] değil/yerine/= ÖĞRENMEYE YENİ BAŞLAYAN
-  [ne yazık ki]
 !MÜPTELA[Ar. < BELÂ] değil/yerine/= BAĞIMLI | DÜŞKÜN, TUTULMUŞ
- MÜPTELÂ/MÜBTELÂ[Ar. < BELÂ] ile MÜPTEZEL/MÜBTEZEL[Ar. < İBTİZÂL]
( Bağımlı. | Düşkün, tutulmuş. İLE Değersiz. )
- MÜPTEZEL/MÜBTEZEL[Ar. < İBTİZÂL] değil/yerine/= DEĞERSİZ, SAYGINLIĞINI YİTİRMİŞ, BAYAĞI KİŞİ, AŞAĞILIK KİŞİ
( Saygınlığını yitirmiş. | Çokluğundan dolayı değerini yitiren, değersiz. )
- MURÂBAA[Ar. < RAB] ile MURÂBAHA[Ar. < RİBH] ile MURABBA'[Ar. < RUB] ile MURABBÂ[Ar.]
( Yazlığa çıkmak üzere sözleşme yapmak. İLE Malı, kâr ile satma. | Tefecilik, yasaların üstünde, aşkın faiz alma. İLE Dörde çıkarılmış, terbi' olunmuş. | Dörtlü, dört şeyden olma. | Dört köşeli. | Kare. | Dört mısralık kıtalardan oluşan manzume. | Kenzî Hasan'ın edvarında geçen makam.[1700] İLE Terbiye edilmiş. | Kaynayıp kıvama geldikten sonra dondurulmuş meyve suyu tatlısı. )
- MURÂBATA[< RABT] ile BAĞLAMAK | DÜŞMANI, SALDIRACAĞI YERDE DURUP BEKLEME
( BAĞLAMAK | DÜŞMANI, SALDIRACAĞI YERDE DURUP BEKLEME )
-  MURÂBIT:
 NÖBET TUTAN ile/ve RABITA KURAN
- MÜRÂCAA[Ar.] ile MÜRÂCAA/T[Ar. < RÜCÛ | çoğ. MÜRÂCAÂT] ile MÜRÂCAHA[Ar. < RÜCHÂN]
( Sorulu yanıtlı olarak, karşılıklı konuşma biçiminde yazılmış şiir. İLE Geri dönme. | Başvurma, danışma, yardım isteme. İLE İyilikte, üstün gelmek üzere yarışma. )
- MÜRÂCAÂT[< MÜRÂCAAT] ile MÜRÂCAAT[< RÜCÛ]
( GERİ DÖNMELER, BAŞVURMALAR, DANIŞMALAR, YARDIM İSTEMELER ile GERİ DÖNME, BAŞVURMA, DANIŞMA, YARDIM İSTEME )
- MÜRACAAT[Ar.][MÜRACAT değil!] değil/yerine/= DANIŞMA/BAŞVURU
- MURAD IV ÇEŞMESİ / TAVUSLU ÇEŞME ile ...
( Gülhane Parkı'nda, Çinili Köşk'ün yanındadır. 1635'te, Sultan IV. Murad tarafından yaptırılmıştır. [Adını üzerindeki Tavuskuşu kabartmasından almıştır.] )
- MURÂD[< REVD] ile ...
( ARZU, İSTEK, DİLEK | MAKSAT, MERAM )
- MURAFAA[Ar.] değil/yerine/= DURUŞMA
( Duruşma. | Yargıtay'da yapılan duruşma. )
- MÜRÂÎ/LİK[< RİYÂ] değil/yerine/= İKİYÜZLÜ/LÜK
- MURÂKABE[< RAKB] değil/yerine/= DENETLEME/DENETİM
( BAKMA, GÖZETME, GÖZ ALTINDA BULUNDURMA | KENDİ İÇ ÂLEMİNE BAKMA, KENDİNİ HESABA ÇEKME, DALIP KENDİNDEN GEÇME | GECEYARISI, DİZÜSTÜ OTURULARAK, GÖVDENİN HİÇBİR UZVUNU KIMILDATMADAN, GÖZLER KAPALI DURUMDA DALINAN "TEFEKKÜR" HALİ )
- MURÂKEBE[Ar.] ile/ve/> MUKÂREBE[Ar.]
( Kontrol. İLE/VE/> (O) Kontrol sayesinde Allah'a yaklaşmak. )
( Biri öbüründen önce ya da ayrı değildir. Birlikte, beraberdir. )
( Allah'a yakın olanlar sürekli kontrol halindedir. Sürekli kontrol halinde olanlar da Allah'a yakın olanlardır. )
( Bakma, gözetme, göz altında bulundurma. | Kendi iç âlemine bakma, dalıp kendinden geçme. | Denetleme, kontrol. İLE/VE/> Yakınlık, akrabalık. )
- MURAKKA'[Ar. < RUK'A] ile MURAKKAA/T[Ar.]
( Terkî edilmiş, yamanmış, yama vurulmuş, yamalı. İLE Hattat meşknâmesi. Birbiri üstüne yapıştırılarak mukavva gibi olmuş bir kâğıt üzerine yazılan meşk, güzel yazı örneği. )
- MURAKKIM[< RAKAM] ile ...
( Pusulanın iğnesi. )
- MURASSA'[Ar.] ile MURASSAS[Ar.]
( Değerli taşlarla bezenmiş. | İki mısrası ya da iki fıkrası, sözcük sözcük birbiriyle aynı ölçü ve uyakta olan söz/beyit. | Bir yazı tarzı. | [müzik] Irak perdesiyle geveşt perdesi arasında bir perde adı. İLE Kalay ya da kurşunla kaplanmış. | Lehimlenmiş. )
- MURAT[Ar. < MURAD] ile/ve/||/<> ŞAE[Ar.]
( İstek/istemek. İLE/VE/||/<> Diledi, istedi, murad eyledi. )
- MURAT ile/ve/değil/||/<>/> MEŞAKKAT
- MÜREBBÎ[< TERBİYE] değil/yerine/= EĞİTİCİ | BESLEYEN
- MÜRECCAH[< RÜCHÂN] ile YEĞLENEN, TERCİH EDİLEN, ÜSTÜN TUTULAN
- MÜRECCEH[Ar.] değil/yerine/= YEĞ / YEĞREK
- MÜREFFEH[Ar. < RÜFÛH] ile MÜREFFİH[Ar. < RÜFÛH]
( Rahata, refaha, bolluğa kavuşturulmuş, terfîh edilmiş. İLE Rahata, refaha, bolluğa kavuşan, terfîh eden. )
- MÜREKKEB ile MÜELLEF
( Ayrım olmaz. İLE Ayrım olur/olabilir. )
- MÜREKKEB[Ar. < RÜKÛB | çoğ. MÜREKKEBÂT] ile MÜREKKİB[Ar. < RÜKÛB]
( İki ya da daha çok şeyin karışmasından meydana gelen, terkîb edilmiş. | Bileşik. | Yazı mürekkebi. İLE Bileşiği meydana getiren. | Bileşen. )
- MÜREKKEP "YALAMAK" ile "OKUMAK"
( Âharlanmış kağıt bezir işi mürekkebi emmediği için yanlış yazıldığında ıslatarak silmek mümkündür. Hattatlar ellerini tükürükleyerek ya da yalayarak yanlışlarını düzelttiklerinden "mürekkeb yalamak" deyimi ortaya çıkmıştır. )
- MÜREKKEP ile MÜREKKEP
( Yazı yazmak, desen çizmek ya da basmak için kullanılan, türlü renklerde sıvı madde. İLE Bileşmiş, bileşik. | ...-dan oluşmuş/olma. )
( ZEKÂB ile ... )
-  MÜREKKEPTE:
 ISI ve/||/<> ARAP ZAMKI[İS/KURUM]
( En iyi mürekkep, en çok sallanmış olan mürekkeptir.[Hacc'a gönderilir ve döndükten sonra kullanılırdı.] )
- MÜRETTEB[Ar.] ile MÜREKKEB[Ar.]
( Dizilmiş, yerli yerine konulmuş, tertîb olunmuş. | Bir şey/yer için ayrılmış, tâyin edilmiş. | Sonradan kurulmuş. | Danışıklı, uydurma, yalandan düzenlenmiş. İLE İki ya da daha çok şeyin karışmasından meydana gelen, terkîb edilmiş. | Bileşik. | Yazı mürekkebi. )
- MÜRETTEB[Ar. < RETB] ile MÜRETTİB[Ar. < RETB | çoğ. MÜRETTİBÎN]
( Dizilmiş, yerli yerine konulmuş, tertîb olunmuş. | Bir şey/yer için ayrılmış, tâyin edilmiş. | Sonradan kurulmuş. | Danışıklı, uydurma, yalandan düzenlenmiş. İLE Sıraya koyan, düzene sokan, tertîb eden. | Matbaada, yazı dizicisi. )
- MÜRG[Fars.] ile MÜRG[Fars.]
( Sümük. İLE Kuş. )
( MÜRG-ÂB: Su kuşu. | Ördek. | Kurbağa. )
- MÜRG / MURG/U[Fars.] değil/yerine/= KUŞ
- MÛRİS[Ar. < VERÂSET] ile MU'RİZ[Ar. < ARZ]
( Getiren, veren, kazandıran, îrâs eden. | Miras bırakan. İLE Yüz çeviren, başka tarafa dönen, i'râz eden. | Dokunaklı söz söyleyen, "taş atan", ta'rîz eden. )
- MÜRŞİT ile/ve USTA
( "ETİ SENİN, KEMİĞİ BENİM!" değil ONU, ETİNDEN VE KEMİĞİNDEN (SAPLANTISINDAN) AYIR! )
-  MURTAZÂ[< RIZÂ]:
 BEĞENİLMİŞ, SEÇİLMİŞ | HZ. ALİ'NİN LÂKABI -<
- MURTAZI'[Ar. < RIZÂ] ile MURZI'[Ar. < RIZÂ]
( Süt emen, irtizâ' eden. İLE Bebek emziren, ırza' eden. )
- MÜRTECÎ[Ar. < RECÂ] ile MÜRTECİ'[Ar. < RÜCÛ] ile MÜRTECİL[Ar.]
( Umucu, uman, ümitli, irticâ eden. İLE Geri dönen, irticâ eden. | Gerilik, geriye dönme taraflısı. İLE Düşünmeden, irticâlen, hemen söz ya da şiir söyleyen, hazırcevap. )
- MÜRTEHİS[Ar.] ile MÜRTEHİZ[Ar.]
( Ucuz sayan, irtihâs eden. İLE Rezîl olan, irtihâz eden. )
- MÜRTEKIB[Ar. < RAKB] ile MÜRTEKİB[Ar. < RÜKÛB | çoğ. MÜRTEKİBÎN]
( Bekleyen, göz hapsine alan, irtikab eden. İLE Kötü, yakışıksız iş yapan, irtikâb eden. | Rüşvet alan/yiyen. )
- MÜRTESEM/İRTİSAM[Ar.]/PROJEKSİYON[Fr., İng.] değil/yerine/= İZDÜŞÜM
- MÜRTEŞÎ[Ar. < RİŞVET] ile MÜRTEŞİH[Ar. < REŞH]
( Rüşvet alan, irtişâ eden. İLE Süzülmüş. )
- MÜRÛR-İ ZAMAN[Ar.] değil/yerine/= ZAMANAŞIMI/SÜREAŞIMI
- MÜRURUZAMAN değil/yerine/= OĞUR/SÜRE AŞIMI/YILLANMA
- MÜRÜVVET[< MER] değil/yerine/= KUTSEVİNÇ İNSÂNİYET, MERTLİK, YİĞİTLİK | CÖMERTLİK, İYİLİKSEVERLİK
- MÜRÜVVET ve/||/<>/>/< MUHABBET
- MUSA ile/ve/||/<> MUSA
( [Osmanlı döneminde] [Müslümanlar için "SİN" ile yazılan.] İLE/VE/||/<> Müslüman olmayanlar için "SAD" ile yazılan. )
- MÜŞÂ'[Ar.] ile MÜŞÂÂT[Ar.]
( Yayılmış, herkese duyurulmuş, şuyû bulmuş, işâa olunmuş. | Hissedarlar, ortaklar arasında birlikte kullanıldığı halde, hisselere ayrılmamış olan şey/yer. İLE Yarış etme. | İleri geçme. )
- MÛSÂ[Ar. < VESÂYET] ile MÛ-SÂ/Y[Fars.] ile Mûsâ[Ar.]
( Vasiyet olunan mal ve yarar. İLE Ustura. İLE Hz. Mûsâ peygamber. )
- MÜSÂADE[Ar. < SU'ÛD] değil/yerine/= İZİN
- MÜSAADE ile/ve/||/<> MÜSAİT
- MÜSÂADE[Ar. < SU'ÛD] ile MÜSÂMAHA[Ar. < SEMÂHAT]
- MÜŞABEHET[Ar.] değil/yerine/= BENZERLİK/BENZEŞLİK
- MUSADDA'[Ar. < SAD] ile MUSADDAR[Ar. < SUDÛR]
( Başı ağrıtılmış, tasdî' edilmiş. İLE Çıkmış, sudûr etmiş. )
- MUSADDAK değil/yerine/= ONAYLI/ONAMIŞ
- MÜSÂDERE (ETMEK) değil/yerine/= GÜCERLE ALIM/ALMAK
- MUSÂFAA[Ar.] ile MUSÂFAHA[Ar. < SAFH] ile MUSAFFÂ[Ar. < SAFVET] ile MUSÂFÂ/T[Ar. < SAFVET] ile MUSAFFAF[Ar. < SAFF]
( Birbirinin boynuna sarılma. | Gözün, her uzaklıkta bulunan nesneyi görebilme özelliği. İLE İki el ile tokalaşma.[İç tarafta kalan elin işaret ve orta parmakları, ötekinin bileğinin iç tarafında, nabzını duyabilecek, kişinin/dostunun durumunu/zihnini en derinden anlayan, anlamaya çalışan biçimdedir.] İLE Süzülmüş, yabancı maddelerden ayrılmış, tasfiye edilmiş. İLE Samimi ve saf/özlü/hâlis dostluk. İLE Sıra sıra, saf saf dizilmiş, tasfîf edilmiş. )
- MUSÂFAHA[Ar. < SAFH] ile/ve/||/+/<>/< EL SIKIŞMA, TOKALAŞMA
- MÜSÂFİR[< SEFER] ile YOLCU
( MİSÂFİR, YOLDAN GELEN, YOLCU | YOLCULUK SIRASINDA BİRİNİN EVİNE İNEN KONUK | KOMŞUYA GİDEN KİMSE )
- MUSAHABE[Ar.] değil/yerine/= KONUŞMA, GÖRÜŞME
- MÜŞÂHEDÂT ile/ve VİCDAN
( Duyuların dışa yönelik olması. İLE/VE Duyuların içe yönelik olması. İç duyuların kendini gözlemlemesi. )
- MÜŞÂHEDE[Ar. < ŞUHÛD] değil/yerine/= GÖRME | GÖZLEM
- MÜŞÂHEDE ve/<> MÜKÂŞEFE
( Görmek. VE/<> Perdeyi açmak. )
- MÜSAHHAR[Ar. < SİHR, SEHHAR] ile MÜSAHHAR[Ar. < SİHRİYY] ile MÜSAHHİR[Ar. < SİHRİYY]
( Büyülenmiş, büyülü, büyü ile aldanmış. İLE Teshîr olunmuş, elde edilmiş, ele geçirilmiş. | Tutkun, boyun eğmiş, itâat etmiş. İLE Ele geçiren, teshîr eden. )
- MUSAHHİR[Ar. < SAHR] ile MUSÂHÎ[Ar.]
( Boyun eğdiren, zapt eden, teshîr eden. | Elde eden. İLE Bir şeyin seçilmişi, hâlisi. )
- MÜSÂİD[Ar. < SÜÛD] ile MÜSÂİF[Ar.]
( Yardım eden. | Elverişli, uygun. | İzin veren, müsâde eden. İLE İş bitiren, uygunluk gösteren, müsâafe eden. )
- MÜSAİT[Ar.]["MÜSAYİT" değil!] değil/yerine/= UYGUN
- MÜŞÂKAT["ka" uzun okunur] ile MÜŞÂKAT[Ar.]
( Sıkıntıya dayanma üzerine yarışma. İLE Düşmanlık. Aykırılık. )
- MUSAKKÂ ile/||/<> GAYR-İ MUSAKKÂ
( Sulu[suyu olan] tarla. İLE/||/<> Susuz tarla. )
- MUSAKKAF ile/||/<> MUSAKKAFÂT ile/||/<> HÂNE
( Üstü damla örtülü (bina), gayrimenkul kiralarına ilişkin. İLE/||/<> Ev, han ve dükkan gibi üstü dam ile örtülü yerler. İLE/||/<> Ev. )
- MÜSÂLAHA[Ar. < SULH | çoğ. MÜSÂLAHÂT] ile MÜSÂLEME(T)[Ar. < SİLM]
( Barışma, uzlaşma. | Barış, güvenlik. İLE Barış içinde olma, barışlık, barışıklık. )
- MUSALLAT (OLMAK) ile/değil/yerine MÜDAHİL (OLMAK)
- MUSALLAT[Ar.] değil/yerine/= PEŞİNE DÜŞME/DÜŞEN
( Bir kişi ya da şeyin üzerine, bıktıracak kadar düşmek/düşen. )
- MUSALLAT değil/yerine/= SARKINTI
- MUSANNİF/CİLBENT[Fars.]/KLASÖR[Fr. < CLASSEUR] değil/yerine/= SIRALAÇ
- MUSARRA'[Ar. < SAR] ile MUSARRAH[Ar. < SARÂHAT]
( İki mısrası uyaklı olan beyit. İLE Açıkça söylenilmiş, belirtilmiş, apaçık. )
- MÜSÂVÂT ile/ve/> MUTÂBAKAT["MÜTÂBAKAT" değil!]
- MÜSÂVÎ[< SEVİYY] değil/yerine/= EŞİT | DENK
( EŞİT, BİRİNİN ÖTEKİNDEN FARKSIZ OLANI, AYNI HALDE VE DERECEDE BULUNAN )
- MÜSBET değil MÜSPET
- MÜSEBBA'[Ar. < SEB] ile MÜSEBBAA[Ar.]
( Yedili, yedi bölümden oluşan. | Yedigen.[Fr. HEPTAGONE] | Her beytine aynı ölçüde ve tek sayılı dizeyle aynı uyakta beş dize eklenen gazel, kâside. İLE Yedi kere okunması gereken dua. )
- MÜSEBBİHİ değil MÜSEBBİBİ
- MÜSEBBİP değil/yerine/= NEDEN OLAN/YOL AÇAN
- MÜSECCEL[Ar. < SECL] ile MÜSECCİL[Ar. < SECL]
( Deftere/sicile geçirilmiş, tescil edilmiş. | Mahkeme defterine geçirilmiş. İLE Deftere/sicile geçiren. | Mahkeme defterine geçiren. )
- MÜSECCEL değil/yerine/= KÜTÜKLÜ
- MÜSEDDES[< SÜDS] ile TESDÎS[< SÜDS] ile MÜSEMMEN[< SEMN] ile MUAŞŞER[< UŞR] ile TERKİB-İ BEND VE TERCİ-İ BEND
( Aynı vezinde altışar mısralık bendlerden oluşan nazım biçimi. | Altıgen. İLE Bir gazelin her beyitine dört mısra daha ekleyerek gazeli altılı bendler haline getirme. [tahmis türünde olduğu gibi genellikle eksik gazellere uygulanır] İLE Bendlerin mısra sayısı sekiz olan nazım biçimi. İLE Aynı ölçüde onar mısralık bendlerden oluşan nazım biçimi. İLE Uyakları nazım biçiminde düzenlenmiş "hane" adı verilen 5-10 beyitlik şiir parçalarının [genellikle 5-12 hane] "vasıta" denilen bir beyitle birbirine bağlanmasından oluşan nazım biçimi. )
- MÜSEDDES[Ar. < SÜDS] ile MÜSELLES[Ar. < SELÂSE] ile MÜSEMMEN[Ar.]
( Altıgen. İLE Üçgen. İLE Sekiz bölümden oluşan, sekizli. | Sekizer dizeli bentlerden oluşan koşuk. )
- MÜSELLES değil/yerine/= ÜÇGEN
- MÜSELLES-İ MÜTESÂVİYÜ'L-ADLÂ değil/yerine/= EŞKENAR ÜÇGEN
- MÜSEMMÂ[Ar. < SEMV < SÜMÜVV] ile MÜSÂMAHA[Ar. < SEMÂHAT]
( Tesmiye olunan, bir adı olan, adlanmış, adlı. | Muayyan, belirli zaman. İLE Görmemezliğe gelme, göz yumma, hoş görme. | Aldırış etmeme. | Savsaklama. )
- MÜŞFİK["MÜŞVİK" değil!] değil/yerine/= SEVECEN
- MUSHAF ile/ve/||/<>/< CÜZ
- MÜ'SÎ[Ar.] ile MÜSÎ[Ar. < SU]
( Kederli birini avutan. İLE Kötülükte bulunan, isâet eden. )
- MUSÎB[< SEVAB] ile ...
( İSÂBET EDEN, RASTGELEN, YANILMAYAN )
- MÜSİBET değil MUSİBET
- MUSICIAN vs. VIRTUOSO
- MÛSİKÎŞİNAS ile/ve MUTRİB
( Müzikle uğraşan. )
- MÛSİL[Ar. < VUSÛL] ile MÛSİR[Ar.] ile MUSİRR[Ar. < SARR]
( Ulaştıran, yetiştiren, vardıran, îsâl eden. İLE Zengin. İLE Direnen, ayak direyen, ısrâr eden. )
- MÜŞ'İR[Ar. < ŞUÛR] ile MÜŞÎR[Ar. < ŞEVR | çoğ. MÜŞÎRÂN]
( Yazı ile haber veren, bildiren, iş'âr eden. | [fizik] Gösterge. İLE Emir ve işâret eden. | En yüksek aşamadaki asker, Mareşal[Fr. < Cerm.]. )
-  MÜŞKİL[< ŞEKL]:
 GÜÇ, ZOR, ÇETİN | ENGEL, GÜÇLÜK, ZORLUK -<
- MÜŞKÜL[AR. MUŞKİL] ile/değil/yerine/>< MEŞGUL
- MUSLUK (OLMAK) değil/yerine SU (OLMAK)
- MUSON RÜZGÂRLARI ile MELTEM RÜZGÂRLARI
( Benzerlikleri devirli olmalarıdır. )
- MÜSPET/MÜSBET ile MENFÎ
( Olumlu. İLE Olumsuz. )
- MÜSRİF[Ar.] değil/yerine/= SAYPAK/TUTUMSUZ/SAVURGAN
- MUŞT[Ar. çoğ. MIŞÂT] ile MUŞT[Ar.]
( Tarak. İLE Yumruk, tokat. | [mecaz] Avuç. )
- MÜSTA'CEB[Ar. < ACEB] ile MÜSTA'CİB[Ar. < ACEB]
( Şaşılacak olan. İLE Şaşan, şaşakalan, isti'câb eden. )
- MUSTAFA KEMAL/ATATÜRK ile/ve/||/<>/< KÂZIM KARABEKİR
- MUSTAFA ile/ve/||/<> MUHTAR[< HAYIR]
- MÜSTA'Fİ[Ar. < AFV] ile MÜSTAGFİR[Ar. < GUFRÂN]
( İstifa eden, işinden kendi isteğiyle ayrılarına. | Suçunun bağışlanmasını isteyen. İLE İstiğfar eden, günahlarının bağışlanmasını Allah'tan dileyen. )
- MÜSTA'Fİ[Ar. < AFV] ile MÜSTASFÎ[Ar. < SAFÂ]
( İstifa eden, işinden kendi isteğiyle ayrılan. | Suçunun bağışlanmasını isteyen. İLE Safını/hâlisini alan, istisfâ eden. )
- MÜSTAHAKK[Ar. < HAKK]["MÜSTEHAK/MÜSTEHAKKINI VERMEK" değil!]/MÜSTAHİKK[aslı!] değil/yerine/= KARŞILIĞINI BULMUŞ (HAK ETMİŞ)
- MÜSTAHBER[Ar. < HABER | çoğ. MÜSTAHBERÂT] ile MÜSTAHBİR[Ar. < HABER]
( Haber alınmış, duyulmuş, işitilmiş, istihbâr olunmuş. İLE Haber alan, duyan, işiten, istihbâr eden. )
- MÜSTAHDEM/HADEME[Ar.] değil/yerine/= HİZMETLİ
- MÜSTAHFAZ[Ar. < HIFZ | çoğ. MÜSTAHFAZÎN] ile MÜSTAHFİZ[Ar. < HIFZ]
( Koruyan, hıfz eden. | [Tanzîmat'tan sonra] Kırk yaşını aşmış olan yurttaşların ve -muvazzaf ve rediflikten sonraki- askerlik hizmeti. İLE Koruyan, koruyucu. )
- MÜSTAHİL[Ar. çoğ. MÜSTAHÎLÂT] ile MÜSTAÎR[Ar. < ÂRİYET]
( Olanaksız, anlamsız, boş, saçma şey. İLE Ödünç alan, istiâre eden. | Kinâyeli konuşan. )
- MÜSTAHKEM[Ar. < HÜKM] ile MÜSTAHKİM[Ar. < HÜKM]
( Sağlamlaştırılmış, sağlam, istihkâm edilmiş, istihkâmlı. İLE Sağlamlaştıran, istihkâm eden. )
- MÜSTAHLEB[Ar. < HALB] ile MÜSTAHLİB[Ar. < HALB] ile MÜSTAHLİB[Ar. < HALB]
( Beyaz ve sübye tarzında yapılmış olan ilâç. | Sübye.[Fr. ÉMULSION] İLE Tırmalayan, istihlâb eden. İLE Sağan, istihlâb eden. )
- MÜSTAHSAL[Ar. < HÂSIL | çoğ. MÜSTAHSALÂT] ile MÜSTAHSİL[Ar. < HÂSIL | çoğ. MÜSTAHSİLÎN]
( Yetiştirilmiş, üretilmiş, hâsıl olmuş, istihsâl edilmiş. İLE Yetiştiren, yetiştirici, üretici, istihsâl eden, husûle getiren. )
- MÜSTAHSİL[Ar. < HÂSIL | çoğ. MÜSTAHSİLÎN] ile MÜSTAHSİR[Ar.]
( Yetiştiren, yetiştirici, üretici, istihsâl eden, husûle getiren. İLE Yorulup halsiz düşen. )
- MÜSTAHZAR[Ar. < HUZUR] ile/ve/||/<>/>/< MÜSTAHZIR[Ar.]
( Hazırlanmış, huzura getirilmiş, istihzar edilmiş. | Zihinde tutulmuş. İLE/VE/||/<>/>/< Hazırlayan, istihzar eden. )
- MÜŞTÂK[Ar. < ŞEVK] ile MÜŞTAKK[Ar. < ŞAKK]
( İştiyaklı, özleyen, göreceği gelen, can atan. İLE Başka bir sözcükten çıkmış, türemiş, türeme. )
- MÜSTAKBEL[Ar. < KABL] değil/yerine/= GELECEK
( KARŞILANAN | ÖNDE BULUNAN, İLERİDEKİ, GELECEK )
- MÜSTAKBEL[Ar. < KABL] ile MÜSTAHKİM[Ar. < KABL | çoğ. MÜSTAKBİLÎN]
( Karşılanan, istikbal edilen. | Önde bulunan, ilerideki, gelecek. | Gelecek zaman, istikbal sîgası. İLE Karşılayan, istikbâl eden. | Kıbleye dönen. )
- MÜSTAKÎL[Ar.] ile MÜSTAKİLL[Ar. < KILLET]
( Pazarlığın bozulmasını isteyen. İLE Başlı başına, kendi başına, kendin kendine, ayrıca, bağımsız. )
- MÜSTAKİLEN ile/||/<> MÜŞTEMİLÂT
( Yalnız, kendine ait. İLE/||/<> Taşınmazın kullanılmasını kolaylaştıran ek yapı. )
- MÜSTAKİLL[< KILLET] ile/ve/||/<> HÜR
( Başlı başına, kendi başına, kendin kendine, ayrıca, bağımsız. İLE/VE/||/<> Özgür. )
- MÜSTAKİLL[Ar. < KILLET] değil/yerine/= BAĞIMSIZ
( BAŞLI BAŞINA, KENDİ BAŞINA, KENDİ KENDİNE, AYRICA, BAĞIMSIZ )
- MÜSTAKÎM[Ar. < KIYÂM] değil/yerine/= DOĞRU, DÜZ, DİK | TEMİZ, NAMUSLU
- MUŞTALAMAK değil MUŞTULAMAK
( Muşta ile vurma. DEĞİL Sevinilecek bir işin, olayın vb. olduğunu, birine haber vermek, müjdelemek. )
- MÜSTA'MEL[Ar. < AMEL] ile MÜSTA'MER[Ar. < UMRÂN]
( Kullanılmış. | Eski, köhne. İLE Göçmen yerleştirerek, ma'mur, şen, bayındır bir duruma getirilen yer. [Fr. COLONIE] )
- MÜSTA'MER[Ar. < UMRÂN] ile MÜSTA'MİR[Ar. < UMRÂN]
( Göçmen yerleştirerek, ma'mur, şen, bayındır bir duruma getirilen yer. [Fr. COLONIE] İLE Bir yere göçmen yerleştirerek, orayı, ma'mur, şen, bayındır bir duruma getiren, sömüren, sömürgeci. [Fr. COLONISATEUR] )
- MÜSTANTİK[Ar.] değil/yerine/= SORGU YARGICI/HAKİMİ
- MUSTAR ile/değil/yerine/||/>< MUHTAR
( Şarap. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/>< Yapmayabilme ve yeğleme olanağını ve gücünü kullanan kişi. | "Hayır!" diyebilme farkındalığı/önceliği. )
- MUSTARİP ile MÜTEESSİR
( Acı çeken. İLE Kederli, hüzünlü, üzüntülü. | Birinin acısıyla acılanan. | Etkilenen. )
- MÜSTAS'AB[Ar. < SA'B] ile MÜSTASHAB[Ar. < SOHBET]
( Zor, güç olan, zor iş. İLE Yanında arkadaş olarak bulundurulan. )
- MÜSTASHAB[Ar. < SOHBET] ile MÜSTASHİB[Ar. < SOHBET]
( Yanında arkadaş olarak bulundurulan. İLE Yanına alan, beraber olunan, istishâb eden. )
- MÜSTASVEB[Ar. < SAVÂB] ile MÜSTASVİB[Ar. < SAVÂB]
( Doğru, mâkul, savap görülmüş, istisvâb edilmiş. İLE Doğru, mâkul, savap gören, istisvâb eden. )
- MUSTATÎL değil/yerine/= DİKDÖRTGEN
- MÜSTAVZI'[Ar.] ile MÜSTAVZİH[Ar. < VUZÛH]
( Pazarlık eden. İLE Açıklama isteyen, istîzah eden. )
- MÜSTAZHİR[Ar. < ZAHR] ile MÜSTAZÎ[Ar. < ZİYÂ]
( Dayanan, arka veren, istizhâr eden. İLE Işık alan, ışıklanan, ışıklı. | İyi, âlâ, makbul. )
- MÜSTEAR[Ar.] ile MAHLAS[Ar.]
( Eğreti olarak alınmış. | Türk müziğinde bir makam. İLE Bir kişinin ikinci adı. | Ozanların/yazarların, yapıtlarında kullandıkları takma ad. )
- MÜSTEBAD[Ar. < BU'D] değil/yerine/= OLACAĞI SANILMAYAN/UZAK GÖRÜLEN
itibarı ile 28.406 başlık/FaRk ile birlikte,
28.406 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(72/115)
(1996'dan beri)