U ve Ü ile başlayan FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibarı ile 28.406 başlık/FaRk ile birlikte,
28.406 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(55/115)
- KAMUTAY ile/ve/||/<> KURULTAY[Moğolca]
( Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin genel kurulu. İLE Ulusal ya da uluslararası bilimsel toplantı. | Bir kuruluşun, gündemindeki sorunları, temel konuları konuşmak ve yeni kurullar seçmek üzere belirli sürelerle ya da gerektikçe yaptığı genel toplantı. | Eski Türkler'de, devlet işlerinin görüşülüp karara bağlandığı kurul/meclis. )
- KAMUTAY ile/ve/||/<>/> OĞUŞLUK KAMUTAYI ile/ve/||/<>/> ULUS KAMUTAYI ile/ve/||/<>/> URAY KAMUTAYI
( MECLİS ile/ve/||/<>/> AİLE MECLİSİ ile/ve/||/<>/> MİLLET MECLİSİ ile/ve/||/<>/> BELEDİYE MECLİSİ )
- KAMYON ile KAPTIKAÇTI
( ... İLE Kamyonla otomobil arası motorlu yolcu taşıma aracı. | İskambille oynanan bir oyun. )
-  KÂN(OLUŞ) ||/> 
MEKÂN ile/ve/||/<>/> DUYU ile/ve/||/<>/> DUYGU ile/ve/||/<>/> HAL ile/ve/||/<>/> MAHAL ile/ve/||/<>/> MAKAM
||/> AKIL/KAVRAM
- KAN ÖBEKLERİ(GRUPLARI): İNSANDA ile HAYVANDA
( Başlıca, 4 kan öbeği vardır. Bunlar (A), (B), (AB) ve (0)'dır. Bunlara ek olarak, bazı alt öbekler de vardır. Ayrıca, kanda, Rh etmenleri de bulunmaktadır.
Bunlar (Rh pozitif) ve (Rh negatif) olarak adlandırılırlar. Kan naklinde, verilecek kanın ve alacak kişinin kan öbeğinin bilinmesi çok önemlidir. Yanlış kan verilmesi, ölüme dahi yol açabilir.
Bazı durumlarda (0) öbeği kan, (A), (B) ve (AB) öbeklerine verebilir. Bu bakımdan (0) öbeğine, "genel kan verici" denilir. (AB) öbeği ise her öbekten kan alabileceğinden dolayı "genel kan alıcı" olarak adlandırılır. İLE
 Domuzlarda 16, ineklerde 12, köpeklerde 7, kedilerde ise 2 kan öbeği vardır. )
( KAN VERMENİN YARARLARI
Kan vermenin hiçbir zararı ya da tehlikesi olmadığı gibi, tam aksine insan sağlığına yararı vardır.
18-65 yaş arası sağlıklı her kişi, 3 ayda bir kan verebilir. Gövdede, 300-400 ml. kan eksikliğinde, bünye bunu kapatmak için derhal çalışmaya başlar. Kemik iliği, kana döktüğü hücrelerin sayısını artırır. Bir yandan, taze kan, organlara oksijen taşınmasını kolaylaştırır. Kişi, canlılık kazanır. KAN VEREN, kendi sağlığına hizmet ederken, çok daha önemlisi YAŞAM KURTARIR. )
( SIKÇA SORULAN SORULAR
* Kimler kan bağışlayabilir?
18 - 65 yaş arası önemli bir sağlık sorunu olmayan, gövde ağırlığı 50 kg.'ın üzerinde olan kişiler.
* Ne sıklıkla kan verilebiilir?
Bağışlar arasında üç ay ara olacak biçimde yılda dört kez kan bağışlanabilir.
* Kan bağışlamaya gelirken yanımda neler getirmeliyim?
Resmi kimlik belgesi yeterlidir. (Yasal zorunluluk)
* Kan bağışı ne kadar zaman alır?
Kayıt, muayene, kan verme ve ikram işlemlerinin tamamı 30 - 35 dakika sürer.
* Acı hisseder miyim?
Evet çok az ama büyük acılar yaşamaktansa küçük acılara katlanmak gerekir.
* Her bağışımda formu doldurmam gerekli mi?
Evet. Formdaki sorulara vereceğiniz samimi ve doğru yanıtlar yapılacak tüm tarama testlerinden daha değerlidir.
* Gövdemizde ne kadar kan vardır?
Erişkin bir insanda, uygun kilonun %8'i kadar kan vardır. Yaklaşık olarak, 5.000 - 6.000 ml. olarak hesaplanmaktadır.
* Ne kadar kan alınıyor?
1 ünite. (450 ml. +/- 10 ml.)
* Sarılık geçirdim, kan bağışlayabilir miyim?
B ve C tipi geçirenler hiçbir zaman kan bağışı yapamazlar.
* Kan bağışlandıktan sonra herhangi bir değişiklik hisseder miyim?
Tavsiyelere uymuş iseniz yarım saat içinde günlük etkinliklerinize dönebilirsiniz. Ancak, aşırı dikkat gerektiren; uçak pilotu, iş makinesi operatörü, sürücülük gibi mesleklerde çalışanlar ve sporcuların kan bağışladıkları gün dinlenmeleri önerilir.
* Kanım kullanılmadan önce test ediliyor mu?
Mutlaka!
HIV[AIDS], HCV[C tipi sarılık], HBV[B tipi sarılık], Frengi[Sfilis] ve kan öbeği testi her bağışta yapılır. Lütfen (herhangi bir kuşkunuz nedeniyle) test sonucunuzu öğrenmek için kan bağışlıyorsanız, bunu yapmaktan vazgeçiniz.
* Test sonuçları pozitif (+) bulunmuşsa?
Paniğe kapılmayın, bu durumda doğrulama testleriniz yapılarak kan merkezi doktoru tarafından size bilgi verilecektir.
* Kansız kalır mıyım?
Hayır, bağış öncesi yapılan test sonucu kan düzeyi düşük [anemik] kişilerden kan alınamaz.
* Kilo alır mıyım / verir miyim?
Hayır. Kan bağışının bilimsel olarak kanıtlanmış bu tür yan etkileri yoktur.
* İlâç kullanıyorum, kan bağışlayabilir miyim?
Bazı ilâçlar kan bağışı için engel oluşturabilirler, bu durum tüm ilâçlar için geçerli değildir. Lütfen kullandığınız tüm ilâçları kan merkezi doktoruna bildiriniz.
* Kan bağışlamak alışkanlık ya da bağımlılık yapar mı?
Bilimsel olarak kan bağışının bağımlılık yaptığını gösteren bir çalışma yoktur.
* Kan bağışladığım zaman, AIDS ya da herhangi bir hastalık bulaşır mı?
Kan alım işlemlerinde kullanılan iğneler tek kullanımlık ve sterildir. Bu nedenle, AIDS gibi herhangi bir hastalığın bulaşma olasılığı yoktur. )
( 
 )
-  KAN:
 ACİL GEREKSİNİM ile/ve/<>/değil SÜREKLİ GEREKSİNİM
- KAN BAĞIŞI ve ÖRGEN BAĞIŞI
( 
 )
( 
 )
- KAN BİRLİĞİ ile/ve/yerine/değil CAN BİRLİĞİ
- KAN [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]
-  KAN ÖBEKLERİNDE:
 0- ile AB+
( Herkese[tüm kan öbeklerine] verebilir ve sadece kendi kan öbeğinden alabilir. İLE Herkesten[tüm kan öbeklerinden] alabilir ve sadece kendi kan öbeğine verebilir. )
( 
 )
- KAN [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]
- KAN TÜKÜRÜP ve/fakat/||/<>/> "KIZILCIK ŞERBETİ İÇTİM" DEMEK
- KAN ile KAN
( Gövdemizde dolaşan yaşamsal sıvı. İLE İnanmak. )
( BLOOD vs. BLOOD )
- KANAAT ile/ve/||/<> KALENDER
- KANAAT değil/yerine/= KANI/KANIKLIK
- KANAAT ile/ve/değil/yerine KANIT
- KANAATKÂR değil/yerine/= YETİNGEN
( Kazandığı ile meşgul olup, başkasının kazandığı ile meşgul olmamak. )
- KANADI OLMAK/ÇIRPMAK ile/ve/fakat/||/<>/> UÇAMAMAK
- KANAL ile KANALCIK
( Bazı bölgeleri sulamak, kurutmak amacıyla ya da gemilerin işlemesine elverişli, insan eliyle açılmış su yolu. | Telefon, telgraf, radyo, televizyon vb. araçlarla iletişimi sağlayan yol, hat. | Tahtanın liflerine dik yönde açılan kırlangıç kuyruğu biçimli girinti. | İçinden damar, sinir ya da bir sıvı geçen yol. | İki kıyı arasındaki dar ve derin deniz. İLE Küçük kanal. | Bir organizmadaki küçük kanal. )
- KANAL ile MİDİ KANALI
( Akdeniz ve Atlantik Okyanusu'nu birbirine bağlayan, bugün dünya miras dizininde bulunan Midi Kanalı'nın inşasını 1667'de Paul Riquet adlı bir iş adamı başlattı. Kral XIV. Luis'in desteklediği, su, para ve insan gücünün uyumlu bir karışımı olan 240 km.lik bu proje ancak 1680'de tamamlanabildi. )
- KANAL ile SU KANALI
( Doğal su yolu. İLE İnsan eliyle açılmış su kanalı. )
( CHANNEL vs. CANAL )
( CANALI: 1887'de İtalyan gökbilimci Giovanni Schiaparelli, Mars üzerinde uzun düz çizgiler olduğunu söyledi ve bunlara canali adını koydu. İngilizce'ye "channel" olarak değil "canal" olarak çevrilmesinden dolayı Mars'ta kayıp bir uygarlık olduğu söylentilerini başlatmıştır. )
- KANALİZASYON ve/||/<> HAMAM ve/||/<> KÜTÜPHANE
( Kentin kirini alır götürür. VE/||/<> Gövdenin kiri temizlenir. VE/||/<> Aklın boşlukları/"tozları" alınır. )
( Pis ve atık suların özel kanallar aracılığıyla belirli merkezlerde toplanıp atılmasını sağlayan düzen, lağım döşemi. VE/||/<> Yıkanılacak yer, yunak, ısıdam. | Para karşılığında yıkanma işinin yapıldığı yer. VE/||/<> Betiklik/kitaplık. | Betik satılan dükkân, betikevi. )
- KANARYA MAHALLESİ ve/||/<> KUŞ ADLI SOKAKLAR
( )
- KANARYAÇİÇEĞİ ile KANARYAOTU
( Çan çiçeğigillerden, sarı renkli bir çiçek. İLE Çuha çiçeğigillerden, tohumları kafes kuşlarına yem olarak verilen bir bitki. )
( TROPAEOLUM PEREGRINUM cum ALSINE MEDIA )
- KANAT TELEKLERİ ile/ve/<> KUYRUK TELEKLERİ
( El, Kol ve Kın Telekleri. İLE/VE/<> ... )
- KANAT ile/değil KANAAT
( Kuşlarda ve böceklerde uçmayı sağlayan örgen. | Balıklarda yüzgeç. | Bir uçağın havada durmasını sağlayan taşıyıcı aerodinamik güçlerin etkilediği yatay yüzey. | Kapı, pencere, dolap gibi dikine açılıp kapanan şeylerin kapağı. | Yan, taraf. | Meclis, parti vb. topluluklarda düşünce yönünden özellik gösteren taraflardan her biri. | Fırıldak biçiminde olan şeylerde kol. | Angıç. | Savaş düzenindeki ordunun iki yanından her biri, cenah. | Futbol, hentbol vb. takım oyunlarında hücum hattının sağ ve sol bölümü. İLE/DEĞİL Elindekinden hoşnut olma durumu, kanıklık, yeter bulma, yetinme, fazlasını istememe, doyum. | Kanma, inanma. | Kanış, kanı, inanç, düşünce. )
- KANDİL ve MÂHYA
( ... VE Ramazan ayında birden çok minaresi olan camilerin minareleri arasına gerilen iplere kandil ya da ampullerle yazılan yazılar, resimler. )
- KANDIR(IL)MAK ile/ve/değil/yerine İKNA ETMEK/EDİLMEK
- KANDIRMA ile/ve/<>/> "YUTTURMA"
- KANDIRMA/CA ile/ve/değil ŞAŞIR(T)MA/CA ile/ve/değil YANILTMA/CA / YANILSAMA
-  [ne yazık ki]
 KANDIRMADA:
 "APTAL/LIĞIMIZ" ile/ve/değil/||/<>/< "ONUN/ONLARIN" KARAKTERSİZ/LİĞİ
( Olmuyor. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Oluyor. )
- KANDIRMAK ile ALDATMAK
( TO DELUDE vs. TO DECEIVE )
- KANDIRMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ALGI OLUŞTURMAK
- KANDIRMAK ile/<> "ATLATMAK"
- KANDIRMAK/ALDATMAK ile/ve/değil AVUTMAK
- KANDIRMAK ile/ve/değil "BAŞTAN ÇIKARMAK"
( ... ile/ve/değil TEDSİYE )
- KANDIRMAK ile/ve/değil "GÖZÜNÜ BOYAMAK"
- KANDIRMAK ile/değil/yerine İSTEDİKLERİNİ/BEKLEDİKLERİNİ VERMEK
- KANDIRMAK ile/değil/yerine/>< KABUL/RÂZI ETTİRMEK
- KANDIRMAK ile KAFESLEMEK[argo]
( Kanmasını sağlamak, inandırmak, ikna etmek. | Aldatmak. | İçme, yeme isteğini karşılamak. İLE Çıkar sağlamak için birini aldatmak. )
- KANDIRMAK ile/değil OYALAMAK
- KANDIRMAK ile SANDIRMAK
- KANDIRMAK(YEMEK) ile/değil YANILTMAK
- KANGCHENJUNGA -ile
( Dünyanın üçüncü en yüksek dağı.[8598 m.]Sıkkım'da bulunur. )
- KANGURU ile KISA KUYRUKLU KANGURU
( 
 )
- KÂNÎ[Ar.] ile Kânî[Ar.] ile KANİ'[Ar. < KANÂAT | çoğ. KANİÛN, KANİÎN]["ka" uzun okunur]
( Dokunaklı/iğneli söz söyleyen, kinâye eden/söyleyen. İLE XVIII. yy.da Osmanlı edebiyatının şiir/nazım ve düzyazı/nesir üstadlarındandır. Hezl ve mizah tarzında yazdığı hoş mektuplarla ün kazanmıştır. İLE Hırs. )
- KANIK = TOKGÖZLÜ/KANAATKÂR
- KANIKSAMAK ile/ve/<> YADIRGAMAZ OLMAK
( ... ile/ve/<> İSTİNAS )
- KANIKSAMAK ile/ve BENİMSEMEK
( TO BE INURED TO vs./and TO MAKE ONE'S OWN )
- KANIKSAMAK ile/ve/||/<>/> ÖZÜMSEMEK ile/ve/||/<>/> İÇSELLEŞTİRMEK
- KANIN AKMASI ile/değil/yerine/>< MÜREKKEBİN AKMASI
- KANIT ARAMAK ile/değil/yerine KAVRAYIŞ
- KANIT/DELİL ile/ve İTİRAZ
( Hem filozofların, hem kelâmcıların birbirine yönelik yaptığı. )
( DELİL: Burhanın zihinde olması. (İNNE/İNNİ) )
( Kendiyle başka bir şeye işaret eden. İLE/>< ... )
( PROOF vs./and OBJECTION )
- KANIT ile/ve/||/<> BİLİMSEL BİLGİNİN OLANAĞI
- KANIT = DELİL = ARGUMENT[İng., Fr., Alm.] = ARGUMENTUM, ARGUERE[Lat.] = ARGUMENTO[İsp.] = APODEIXIS[Yun.]
- KANIT ile/ve İSPAT
( Fizik'te. İLE/VE Matematik'te. )
( EVIDENCE vs./and PROOF )
- KANIT[Ar.] ile KANIT[Ar. < KUNÛT]["ka" uzun okunur] ile KANİT[Ar. < KUNÛT]["ka" uzun okunur]
( Bir şeyin doğruluğu/gerçekliği konusunda kanı verici belge/öğe, delil. İLE Ümidi tamamen sönmüş, ümitsiz, kederli. İLE İtaatli, bağlı, dindar. )
- KANIT ve/||/<>/< KAVRAM
( EVIDENCE and/||/<>/< CONCEPT )
- KANIT ile/ve KAYNAK
( PROOF vs./and SOURCE )
- KANIT ile/ve/||/<> SAĞLAMA
- KANIT ve/<> SONSUZLUK
- KANIT/BURHAN ile/ve/||/<> KESİNLİK/YAKÎN
- KANITIN YOKLUĞU ve YOKLUĞUN KANITI
( İkisi de olamaz! )
( "Kanıtın yokluğu, yokluğun kanıtı değildir." )
- KANITLAMAK ile/ve/||/<>/> İKNÂ ETMEK
- KANITLAMAK ile İNANDIRMAK
( TO PROVE vs. TO PERSUADE )
- KANITLANABİLİRLİK -ile
( EVIDENTIALITY )
- KANIT(LANABİLİRLİK) ile/ve/||/<> ZORUNLULUK
- KANIT/LAR ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GÖSTERGE/LER
-  KANITLARI:
 SAKLAMAK ile/ve ÇARPITMAK ile/ve YOK ETMEK
- KANMA ile/ve/||/<>/> KANIŞ
( Söylenilen sözün, anlatılan konunun doğruluğuna inanmak. | Tatlı sözlere aldanmak. | Bir gereksinimini, bir isteğini yeteri kadar karşılamış olmak, doymak. | Yetinmek, iktifa etmek. İLE/VE/||/<>/> Kanma durumu. | Kanı, kanaat. | Aldanış, kanma. )
- KANMAK/KANDIRMAK ile/ve/değil/yerine/<>/> İKNA (OLMAK/ETMEK)
- KANMAK/ALDANMAK ile/ve/değil KAPILMAK
- KANON = KANUN, KAİDE = CANON[İng., Fr., İsp.] = KANON[Alm., Yun.]
( Herhangi bir konuda yetkelerin belirlediği seçimler bütünü. | Eşit aralıklarla ilerleyen ancak birlikte değil, art arda duyulan iki ya da daha çok sesin birbirini sürekli taklit etmesiyle oluşan bütün. )
- KANSER değil/yerine KONSER (OLSUN) ile/değil/yerine/>< DERT değil/yerine MERT (OLMAK)
( GAZ/GÜLMEK: "İçinde kalıp kanser olacağına dışına çıkıp konser olsun." :) )
- KANSER ile GANSER (SENDROMU)
- KANT ile/ve/||/<>/> SCHILLER ile/ve/||/<>/> FICHTE ile/ve/||/<>/> SCHLEIERMACHER ile/ve/||/<>/> SCHLEGEL ile/ve/||/<>/> HEGEL ile/ve/||/<>/> SCHELLING ile/ve/||/<>/> SCHOPENHAUER ile/ve/||/<>/> FUERBACH ile/ve/||/<>/> DARWIN ile/ve/||/<>/> SPENCER
( [Doğum Tarihi] 1724 ile/ve/||/<>/> 1759 ile/ve/||/<>/> 1762 ile/ve/||/<>/> 1768 ile/ve/||/<>/> 1770 ile/ve/||/<>/> 1772 ile/ve/||/<>/> 1772 ile/ve/||/<>/> 1775 ile/ve/||/<>/> 1788 ile/ve/||/<>/> 1804 ile/ve/||/<>/> 1809 ile/ve/||/<>/> 1820 )
( Wilhelm Schlegel, 22 Ocak 1798'de Jena'dan, Berlin'de kardeşi Friedrich Schlegel ile küçük bir evi paylaşan Schleiermacher'a, kardeşinin yarattığı skandallardan dolayı sitem dolu bir mektup yazar ve yakın zamanda taşınmış olduğu Berlin'den Jena'ya, kendinin yanına dönmesi için Friedrich'i ikna etmesini ister; zira kardeşi, Schiller ile girdiği tartışma sonrasında yayımladığı son metniyle tümden tozu dumana katmıştır. Öyle ki, aynı soyadını taşımasıyla Wilhelm dahi gözden çıkarılmanın eşiğine gelmiştir. Sonunda, Goethe, tartışmaya dahil olur ve Friedrich ile babacan bir konuşma yaparak, ondan kibarca, bundan sonra başka bir alan üzerine, başka bir yerde çalışmasını ister. Oysa Friedrich, bu tavsiye üzerine gittiği Berlin’de, çoktan kendi çevresini kurarak yeni bir edebi akımın öncülüğü görevini üstlenmiştir. Henüz 25 yaşındaki bir genç tarafından yazılıp böylesi büyük bir etki yaratan, yepyeni ve tümüyle özgün bir düşünsel hareketin öncüsü olan bu metin, Eleştirel Fragmanlar'dı ve yalnızca 37 sayfalık 127 aforizmadan oluşuyordu. Aradan geçen neredeyse iki yüz yıl boyunca Eleştirel Fragmanlar üzerine yüzlerce kitap yazılacaktı. Schlegel kimilerine göre yaygaracı, kimilerine göre dâhi olarak adlandırılacak ama her halükârda Romantik hareketin düşünsel temellendiricisi olarak tarih sahnesindeki yerini alacaktı... )
- KANTAR[Ar. < KİNTÂR]/BASKÜL[Fr. < BASCULE] değil/yerine/= TARTI (ARACI)
( Ağırlık sıfırken yatay duran bir kaldıraç koluna dik olarak tutturulmuş bir ibrenin sapmasıyla kütleleri tartan araç. | Tartılacak kütle alttaki çengele takıldığında sarmal bir yaya bağlı olan ve normal olarak sıfırı gösteren bir okun, yanlarda gösterilmiş ağırlık birimleri hizasına gelmesiyle kütle ağırlığını belirleyen bir tür tartı aracı, el kantarı. | 56,452 kilogram ağırlığında ya da kırk dört okkalık bir ağırlık ve sığa birimi. )
- KANTAR ile/ve/||/<>/< TOPUZU
- KANTAT[Fr. < CANTATE] ile/değil/yerine İLÂHÎ
( ... İLE/DEĞİL/YERİNE Kahramanlık ve din konularında yazılıp bestelenen şiir ya da bu şiirin orkestra eşliğindeki tek ya da çok sesli bestesi. )
-  KANT'I ETKİLEYENLER:
 LİZBON DEPREMİ(1755)[9.0] ile/ve/||/<> HUME VE NEDENSELLİK SORUNU ile/ve/||/<> ROUSSEAU VE ÖZGÜRLÜK SORUNU
-  KANT'IN, KRİTİK YAZIMI DÖNEMLERİNDE:
 YAZIM ÖNCESİ ile/ve/||/<> YAZIMI ile/ve/||/<> YAZIM SONRASI
( 1746 - 1770 ile/ve/||/<> 1781 - 1790 ile/ve/||/<> 1790 - 1804 )
- KANT'IN, YÜRÜYÜŞLERİNİN DAKİKLİĞİ ile/ve/||/<>/> BOZULMASI
( ... İLE/VE/||/<>/> 1789 Aydınlanma Devrimi'nin haberi ve coşkusundan dolayı. VE Rousseau'nun, eğitim felsefesi ile ilgili adlı "Emile" adlı kitabını okurken çok etkilenmiş olmasından dolayı. )
- KÂNÛN[Ar.] -ile
( Kış mevsiminin ilk ayı.[Aralık.] )
- KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME(KHK) ile/ve/değil/yerine/||/<> YASA
-  VARSIL/ZENGİN OLMAK:
 KANUN KADAR değil KARUN KADAR
- KÂNUN ile KURAL
- KANUN[Ar.] ile/ve/< SANTUR[Fars. < SENTÛR < Yun.]
( Parmaklarla. İLE/VE Kanun biçiminde fakat tokmaklarla çalınan bir çalgı. )
( YATUK: Kanun, santur gibi sazların ortak adı. )
- KANUN değil/yerine/= YASA
- KÂNUN-I EVVEL ile/ve KÂNUN-I SÂNÎ
- KANUNÎ ile KANUNÎ ile KANUNÎ
( Yasal. İLE Kanun çalan. İLE Kanuni Sultan Süleyman. )
- KANUN-U ESÂSÎ değil/yerine/= ANAYASA
- KANUN-U ESASÎ değil/yerine/= ANAYASA
( Anayasa, teşkîlât-ı esâsiye kānûnu. )
- KAOS = CHAOS[İng., Fr., Alm.] = KHAOS:UÇURUM[Yun.] = CAOS[İsp.]
- KAOS ile/ve/değil/||/<> TENÂKUZ
- KAOTİK değil/yerine/= KARMAŞIK
- KAP KALAYLAMAK ile/ve/<>/değil/yerine KALP KALAYLAMAK
- KAP ile BADYA
( ... İLE Ağzı geniş, yayvan, büyükçe su kabı. )
- KAP ile (")ÇAP(")
- KAP ile/değil DAĞAR
( ... İLE/DEĞİL Ağzı yayvan, toprak kap. | Dağarcık. )
- KAP ile GÜLABDAN[Fars.]
( ... İLE Gülsuyu serpmek/dökmek için kullanılan, ağzı emzikli, armut biçiminde küçük kap. )
- KAP ile GÜVEÇ
( ... İLE İçinde yemek pişirilen toprak kap. | Bu kapta pişirilen yemek. )
- KAP[Fr. < CAPE] ile KAP ile KÂP/KÂB[Ar.]
( Giysi. İLE Mahfaza. İLE Aşık kemiği. )
( Gövdeyi omuzların üstünden çepeçevre saracak biçimde yapılan bir tür üst giysisi. | Kadınların giydiği kolsuz üstlük. İLE İçi gaz, sıvı ya da katı herhangi bir nesneyi alabilen oyuk nesne. | Kap kacak. | Türlü şeylerin taşınması ya da saklanması için kullanılan torba, kılıf, çanta, sepet, sandık vb. | Kapak, cilt. İLE Aşık kemiği. )
- KAP ile KAPÇIK
( ... İLE Küçük kap. | Boş mermi kovanı. | Tahıl tanelerinde kabuk. )
- KAP ile KIRBA[Ar. < KİRBA]/KIRPA
( ... İLE İçinde su taşınılan, ağzı dar, altı geniş su kabı. | Çok su içen kişi. | Çocuklarda karın şişmesiyle beliren bir hastalık. )
- KAP ile MATARA[Ar.]
( ... İLE Yolculukta kullanılan, boyna ya da bele asılı olarak taşınan su taşıma kabı. )
- KAP ile YAĞDANLIK
( ... İLE Makine parçalarına yağ akıtmak için kullanılan, ince uzun bir borusu olan kap. )
- KAPALI ile/ve/||/<> DOLAYLI
- KAPALI ile/değil/yerine ÖRTÜLÜ
- KAPALI/LIK ile ÖRTÜK/LÜK ile GİZLİ/LİK
- KAPAMAK ile KAPATMAK
( Bir açıklığı örtmek için bir şeyi, açık yerin üzerine getirmek. | Hava bulutlarla kaplanmak, sıkıntılı bir hâl almak. | Bir şeyin görünmesine engel olmak. | Geçişi engellemek. | Tıkamak, içini doldurmak. | Su, elektrik gelişini kesmek. | Çalışamaz, görev ve iş yapamaz duruma getirmek. | Üzerinde durmamak, bir şey üzerinde konuşmayı bırakmak. | Bir yere sokup dışarı çıkmasına engel olmak, hapsetmek. | Ortalıktan alıp saklamak. | Karşılamak, denk gelmek. İLE Bir malı değerinden aşağı bir karşılıkla elde etmek. | Kapamak. | Bir kadınla nikâhsız yaşamak. | Yayımını yasak etmek, yayımına son vermek. | Herhangi bir yerin tüM tüketimlerini üstlenip başkalarını içeri almadan isteği doğrultusunda eğlenmek. | Bitirmek, unutturmak, söz edilmesini engellemek. )
- KAPAN ile/değil/yerine TUZAK
( Nesne. İLE Kavram. )
- KAPARO[İt. < CAPARRA]/BESMÂN[Fars.] ile/ve PEY/PEH[Fars.]
- KAPARO[İt. < CAPARRA] değil/yerine/= ÖNDELİK
- KAPASİTE ile "DURUM"
( CAPACITY vs. "STATE" )
- KAPASİTÖR İLE İNDÜKTÖR İLE DİRENÇ ile/||/<> PASİF DEVRE ELEMANLARI
( Üç temel pasif elektrik devre elemanı. )
( Formül: Z = R + j(ωL - 1/ωC) )
- KAPASİTÖR ile/||/<> İNDÜKTÖR
( Kapasitör elektrik enerjisi, indüktör manyetik enerji depolar )
( Formül: C=Q/V İLE L=Φ/I )
- KAPATMAK ile/ve/değil/yerine/ne yazık ki/||/>< ÜSTÜNÜ ÖRTMEK
- KAPI ile DERVAZE
( ... İLE Şehir ve kale kapısı. )
- KAPI ile/ve/||/<> GEÇİT
- KAPI ve/<> KIPI
( Zemin. VE/<> An.[Zaman] )
- KAPI ile/ve/gibi/||/<>/> TAPU
- KAPI ve/||/<>/> YAPI
- KAPIL[İng. < COUPLE] ile KAPIL
( Çift. İLE Kapma işine konu olmak. | Sürüklenmek. | Birine güvenip boş bulunarak aldanmak. | Birine tutulmak, bağlanmak, yoğun sevgi duymak. | Bir şeyin ya da birinin güçlü etkisinde kalmak. )
- KAPILANMA ile/ve/||/<> SABİTLENME
-  KAPILARI:
 AÇIK BIRAKMAK değil/yerine KAPALI TUTMAK
( Tuvalet kapısı gibi kapıların, içeridekiler tarafından kapatılması isteği, kendilerini saklamak üzere değil kapının önünden geçecek kişileri(/bayanları) içeriyi görmek zorunda bırakmamak içindir! [Lütfen özellikle bayanların rahatsızlığını dikkate alarak ve saygı göstererek tuvalet giriş kapılarını kapalı tutmaya özen gösterelim!...] )
- KAPILMA ile DUYGULANIM
( TO BE CARRIED AWAY vs. SENSATION )
- KAPISINDA BEKLEMEK ile/ve/<> OYALANDIRILMAK
- KAPİTAL ile/ve/||/<>/> KAPİTALİST ile/ve/||/<>/> KAPİTALİZM
- KAPİTALİSTLEŞME ile/ve/||/<> ULUSLAŞMA ile/ve/||/<> BİREYLEŞME
( Kâğıt para. İLE/VE/||/<> Gazete. İLE/VE/||/<> Roman. )
-  KAPİTALİZM:
 ÜRÜN ÜRETME değil/ne yazık ki/>< MÜŞTERİ ÜRETME
-  [ne yazık ki]
 KAPİTALİZM ve/> BİLGİSİZLEŞMEK ve/> YOKSULLAŞMAK
( Kapitalizm, okudukça cahil bırakır; çalıştıkça fakirleştirir. )
( CAPITALISM and/> IGNORANCE and/> TO GET POOR )
- KAPİTALİZM ile/ve SAVAŞ
- KAPİTALİZM ile/ve TÜKETİM TOPLUMU
( CAPITALISM vs./and CONSUMPTION SOCIETY )
-  KAPİTALİZMDE:
 KÂR ile/değil/ne yazık ki (")ARTI DEĞER(") (SÖMÜRÜSÜ)
- KAPİTÜLASYON[Fr./İng.]/İMTİYAZ[Ar.] AYRICALIK
( Bir ülkede yurttaşların zararına olarak yabancılara verilen ayrıcalık hakları. | [belirli koşullarla] Teslim olma, teslimiyet, silahları bırakma. | Teslim antlaşması, teslim koşullarını içeren belge. | Özet, hulâsa. )
-  KAPIYI:
 VURMADAN/ÇALMADAN AÇMAK/GİRMEK ile/değil/yerine VURARAK/ÇALARAK AÇMAK/GİRMEK
- KAPLAN-MEİER İLE COX İLE LOG-RANK ile/||/<> SAĞKALIM ANALİZİ
( Klinik çalışma istatistikleri. )
( Formül: S(t) = P(T>t) )
- KAPLUMBAĞA/TOSBAĞA ile TATLI SU KAPLUMBAĞASI
( REFŞ: Bir tür ırmak kaplumbağası.[Fırat ve Dicle'de bulunur.] )
( SÜLHAFİYYE[Ar.] | CHÉLONIENS[Fr.]: Kaplumbağalar. )
( 
 ile ... )
( SÜLHAFÂ[çoğ. SELÂHİF] ile ATÛM )
( KEŞEF, BÂHE, SENG-PUŞT ile ... )
( TURTLE vs./and ... )
( TESTUDO GRAECA cum EMYS ORBICULARIS )
( LA TORTUGA con ... )
- KAPLUMBAĞA ile İKİ KUYRUKLU KAPLUMBAĞA
- KAPLUMBAĞA ile YASSI BAŞLI VE YUMUŞAK KABUKLU KAPLUMBAĞA
( 
 )
( ... cum CHITRA CHITRA )
- KAPMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ALMAK
- KAPORA[İt. < CAPARRA] değil/yerine/= GÜVENMELİK
- KAPORTA[İt. < BOCCAPORTA] ile/ve/||/<> KAROSER[Fr. < CARROSSERIE] ile/ve/||/<> TAMPON[Fr. < TAMPON]
( Otomobilde, kaput ya da ön kapak. | Motorlu taşıtları örten, genellikle sacdan yapılmış dış bölüm. | Gemi içinin aydınlanması ve hava alması amacıyla güvertede açılmış bulunan camekânlı yer. | Kişinin yüz, giysi, ayakkabı vb.nden oluşan dış görünümü. İLE/VE/||/<> Otomobilde, mekanizmayı oluşturan motor, makine, tekerlek, şasi vb. bölümlerin dışında kalan, görünen dış bölüm. İLE/VE/||/<> Bir deliği kapamaya yarayan, herhangi bir nesneden yapılmış büyük tıkaç. | Bir darbenin şiddetini azaltmaya yarayan, içi yumuşak nesneyle dolu şey. | Çarpışmaların etkisini azaltmak için vagonların, otomobillerin ön ve arkalarında bulunan donanım. | Kanı silmek, durdurmak için kullanılan gazlı bez yumağı ya da sterilize edilmiş pamuklu özel parça. | Bir darbenin, çatışmanın şiddetini azaltan etken. )
- KAPRİS[Fr./İng. CAPRICE] ile GURUR
( Geçici, düşüncesizce, değişken istek. | Huysuzluk. İLE Kendini beğenme, büyüklenme, benlik, kibir. | Övünme. Kurum, çalım. )
( CAPRICE/WHIM vs. PRIDE )
- KAPSAM ile/ve/= BÜTÜNLÜK
( ŞÜMÛL ile/ve/= ... )
- KAPSAM ile İSTİAP
( ... İLE İçine alma, içine sığdırma. )
- KAPSAM ile/||/<> KAPSAM
- KAPSAM/AK ile/ve/değil/||/<>/< KAPLAM/AK
( Sınırları içine başka konuları ya da anlamları alma durumu. İLE Bir kavramın ve o kavramı dile getiren terimin içerdiği var olanların ve bireysel olayların bütünü. )
( Felsefede. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Mantıkta. )
- KAPSAM/LI ile/ve/||/<> KAPASİTE/Lİ
- KAPSAM/LI ile/ve/||/<> NİTELİK/Lİ
- KAPSAYICI/LIK ile/ve/||/<> KUCAKLAYICI/LIK
- KAPSAYICI/LIK ile/ve/||/<> OKŞAYICI/LIK
- KAPTIRMAK ile/ve/değil/||/<>/< KAPILMAK
- KAPÜŞONLU["KAPŞON" değil!] ile/değil TOGA["TOKA" değil!]
- KAPUT[Fr. < CAPUTE] ile KAPUT
( Asker paltosu.| Otomobil, kamyon vb. motorlu taşıtlarda motoru örten açılır kapanır biçimdeki kapak. | Prezervatif. İLE İskambilde el vermeden yenme. | Kötü, bozuk, işe yaramaz. )
- KAPUZ ile/ve AKABE ile/ve MUHAK
( Dar ve derin geçit. İLE/VE Tehlikeli geçit. İLE/VE Dağ geçidi. )
- KAPUZ ile KAPUZ
( Dar ve derin koyak. İLE İçine girilemeyen sık orman. [Sığla ormanı gibi.] )
- KÂR ETMEYE ÇALIŞMAK ile/değil/yerine/< ZARAR ETMEMEYE ÇALIŞMAK
- KÂR [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]
- KÂR [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]
-  KİŞİ/İNSAN:
 KÂR VAROLANI ile/değil/yerine DEĞERLER VAROLANI
- KAR YAĞIŞI ile KAR FIRTINASI/TİPİ
( ... İLE Görüş mesafesini yağan kar ile 400 metrenin altına düşüren, en az 3 saat süren ve 56 km/saat hızında ya da daha şiddetli rüzgârlar ile görülen kar fırtınası. )
- KÂR değil/yerine AR
- KAR[< Ar. Soğuk.] ile/ve/değil DOLU/GIRCI/KIRCI
( SELC[çoğ. SÜLÛC] ile/ve/değil ... )
(  BERF ile/ve/değil BEŞG, TEGERG[yağan dolu]
 BÂRÂN Ü TEGERG: Yağmur ve dolu.
 BERF-ÂB: Karsuyu, karlı soğuk su. | BERFÎN: Kardan, karla ilgili. | BERF-NÂK: Kış-yaz karlı olan, karı eksik olmayan. | BERF-PÂRE: Kar parçası. )
- KAR ile EBEBULGURU
( ... İLE Bulgur iriliğinde yağan kar. )
- KÂR ile GETİRİM/RANT[Fr.]
( ... İLE Bir mal ya da paranın, belirli bir süre içinde emek verilmeden sağladığı gelir. )
-  [ne]
([ne yazık ki] [ya]) "KÂR" ne de/ya da İNKÂR
- KÂR[Fars.] ile/ve/||/<> KÂM[Fars.]
( Alışveriş işlerinin sağladığı para kazancı. | İş. | Yarar, fayda. | Üretim etmenlerinden biri olan girişimcinin üretimden aldığı pay. | Maliyet fiyatıyla satış fiyatı arasındaki fark. İLE/VE/||/<> Ağzın üstü, damak. | Meram, arzu, emel, istek. | Lezzet, zevk. )
- KAR ile KÂR
( Kış mevsiminde yağan. İLE Kazanç. )
( Atmosferdeki su buharının yoğunlaşmasıyla oluşan ve yeryüzüne beyaz ve hafif billurlar biçiminde donarak düşen su buharı. İLE Alışveriş işlerinin sağladığı para kazancı. | İş. | Yarar, fayda. | Üretim etmenlerinden biri olan girişimcinin üretimden aldığı pay. | Maliyet fiyatıyla satış fiyatı arasındaki fark. )
- KAR' ile KAR' ile KA'R[çoğ. KUÛR] ile KÂR[Fars.] ile -KÂR[Fars.]
( Kapıyı çalma. İLE Hekimin, hastayı muayene ederken, ses almak üzere, bir örgene/uzva parmakla vurması. | Kapı çalma. | Su kabağı. İLE Çukur şeyin dibi, dip, son/nihayet. | Derinlik. İLE İş güç, iş. | Kazanç, temettü. | Meşguliyet; sanat. | İşleme, etki/te'sir. | Savaş. İLE "-li, -ci, eden, -edici" eklerinin karşılığıdır. Adları sıfat yapar.[HİLE-KÂR, İSYAN-KÂR, KANAAT-KÂR vb.] )
- KAR ile/ve/||/<>/> KARLIK
( Atmosferdeki su buharının yoğunlaşmasıyla oluşan ve yeryüzüne beyaz ve hafif billurlar biçiminde donarak düşen su buharı. İLE/VE/||/<>/> Kar kuyusu. | Dışı hasır örgüsüyle kaplı, içinde kar ya da buz koymak için bölmesi bulunan, soğutucu olarak kullanılan büyük şişe. )
- KAR ile/değil SULUSEPKEN/SEPKEN
( ... İLE/DEĞİL Yağmurla karışık yağan kar. )
- KÂR["KAR" degil!] ile/ve ZARAR
( Fahiş olmamak kaydıyla çeşitli koşullara göre değişebilir. İLE/VE Neresinden dönülürse kârdır. )
- KARA ASTRONOMİSİ ile/ve DENİZ ASTRONOMİSİ
- KARA ÇÖL ile/ve/<> KIZIL ÇÖL
- KARA DELİK ile/ve/||/<> OLAY UFKU
- KARA ENERJİ ile/ve KARA MADDE
- KARA KARA (DÜŞÜNMEK)
( ALE-L-İNFİRÂD )
( AVAZ AVAZ )
- KARA KARA DÜŞÜNME(NSH) ile/değil/yerine DÜŞÜNME
- KARA MEMELİLERİ ile/ve DENİZ MEMELİLERİ
( Doğumda, önce başları çıkar. İLE/VE Doğumda, önce kuyrukları çıkar. )
( ... İLE/VE Dünyada 85 tür deniz memelisi bulunmaktadır. )
( ... İLE/VE Deniz memelilerinin 10 türü, toplu olarak intihar etmektedir. )
- KARA TOPRAK ile/=/||/<> BİLGE
- KARA ile/ve/||/<> DENİZ
( BLACK vs./and/||/<> SEA )
- KARA ile KARA
( Yeryüzünün denizle örtülü olmayan bölümü, toprak. İLE En koyu renk, siyah, ak, beyaz karşıtı. | Bu renkte olan. | Esmer. | Kötü, uğursuz, sıkıntılı. | Yüz kızartıcı durum, leke. | İftira. )
- KARA ile KARANLIK
- KARABAŞ MARTI ile BÜYÜK KARABAŞ MARTI
( BLACK-HEADED GULL vs. GREAT BLACK-HEADED GULL )
( LARUS RIDIBUNDUS cum LARUS ICHTHYAETUS )
- KARABAŞ MARTI ile KÜÇÜK KARABAŞ MARTI
( BLACK-HEADED GULL vs. BONAPART'S GULL )
( LARUS RIDIBUNDUS cum LARUS PHILADELPHIA )
- KARABAŞ MARTI ile KÜÇÜK MARTI
( BLACK-HEADED GULL vs. GREAT BLACK-HEADED GULL )
( LARUS RIDIBUNDUS cum LARUS ICHTHYAETUS )
- KARABATAK / KARABATAK
- KARABATAK ile TEPELİ KARABATAK ile KÜÇÜK KARABATAK
( 
 )
- KARACA KURUCA ve/fakat/||/<>/> GÖNLÜME GÖRECE
- KARAÇALI = ÇALIDİKENİ
( Hünnapgillerden, kurak yerlerde yetişen, çiçekleri altın sarısı renginde, dikenli bir bitki. | İki kişinin arasına girerek ilişkileri bozan kişi. )
( PALIURUS SPINOSA )
-  KARACIL OMURGALILAR:
 SÜRÜNGENLER ile/ve/<> KUŞLAR ile/ve/<> MEMELİLER
-  KARAGÖZ OYUNUNDA:
 MUHÂVERE ile/ve/<> FASIL
- KARAKOL ile/ve/||/<>/> İLERİ KARAKOL
- KARAKOL yerine POLİS MERKEZİ
- KARAKTER[Fr., İng. < CHARACTER < Yun.]/SECİYE[Ar.] değil/yerine/= ÖZYAPI/IRA/İMCETÜR
- KARAKUL ile KARAKUL
( Bir tür kuş. İLE Asıl yurdu Buhara'da Karakul bölgesi olan ve yurdumuzda da yetiştirilen, tüyleri uzun ve kıvırcık bir cins koyun. )
-  KARAKURUM:
 HUNLAR ile/ve GÖKTÜRKLER ile/ve MOĞOLLAR
( Karakurum, tarihin en geniş topraklara sahip üç imparatorluğunun merkezi olmak üzere, bomboş bir arazinin ortasında kurulmuş ve Hunlar'a, Göktürkler'e ve Moğollar'a başkentlik etmiştir. )
- KARAKUŞ ile KARAKUŞ
( Kartal türünden kuşlara verilen ad. İLE Atların ayaklarında şiş yapan bir hastalık. )
- KARALAMA ile/ve/||/<>/>/< DIŞLAMA
- KARALAMA ile/değil/yerine ELEŞTİREL
- KARALAMAK ile/ve/||/<> ÇAMUR ATMAK
-  [ne yazık ki]
 !"KARALAMAK" ile/değil/yerine REDDETMEK
- KARALAMAK ile/ve/||/<> YÜKLENMEK
- KARAMBOL[Fr. < CARAMBOLE < İsp. CARAMBOLA] ile KARGAŞA
( Bilardo oyununda isteka ile vurulan bilyenin öbürlerine dokunması. | Çarpışma, birbirine çarpma. | Karışıklık, karmaşa. İLE Kışkırtma ve karışıklık yoluyla toplumda ortaya çıkan düzen bozukluğu. | Kalabalık, düzensizlik vb.nin yol açtığı karışıklık. )
- KARAMSAR/LIK >< İYİMSER/LİK ile/değil/yerine/>< GERÇEKÇİ/LİK
( Yelden yakınır. >< Yelin değişmesini bekler. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Yelkenleri/ni ayarlar. )
- KARAMSARLIK değil/yerine/>< KAVRAMSALLIK
- KARAMSAR/LIK ve/||/<>/>/< KORKAK/LIK
- KARAMSAR/LIK ile/ve KÖTÜMSER/LİK ile/ve OLUMSUZ/LUK (NEGATİF/LİK)
( BEDBÎN )
( PESSIMISTE )
( PESSIMIST )
- KARANFİL[Ar. < KARANFUL] ile KARAMUK
( Karanfilgillerden, güzel renkli çiçekler açan bir süs bitkisi. | Mersingillerden, Molük Adaları'nda, Filipinler'de ve Hindistan'da yetişen ve yaprakları sürekli yeşil kalan bir ağaç.[Caryophyllus aromaticus] | Bu ağacın karanfil yağı elde edilen ve baharat olarak kullanılan, ağız kokusunu gideren, acımsı, koyu renkli, küçük çivi biçimindeki tomurcuğu. İLE Karanfilgillerden, ekin tarlalarında biten, yaprakları karşılıklı, çiçeği pembe mor renkte, zararlı bir bitki. | Gövdede, kara renkli kabarcıklara neden olan bir hastalık. | Koyunlarda görülen bir hastalık türü. )
( DIANTHUS CARYOPHYLLUS cum AGROSTEMMAGITHAGO )
-  KAPILMAYALIM!: 
KARANLIĞA ve/||/<> KARAMSARLIĞA
-  KARANLIĞIN:
 OLUMSUZLUĞU ile/ve/||/<> DOĞURTUCULUĞU
-  KARANLIK:
 ZULÜM ile SIKINTI
( Algısı. İLE Duygusu. )
- KARANLIK ile ALACAKARANLIK
( TÂRÂN, TÂRÎK ile ... )
( DARKNESS vs. TWILIGHT )
- KARANLIK ile/ve/||/<> BULANIK
- KARANLIK ile/değil GÖLGE
( ... İLE/DEĞİL Göreli karanlık. )
- KARANLIK ile/ve/yerine KANDİL (-İN UYANDIRILMASI)
- KARANLIK ve SÖZ
( İçinde, ışık vardır. [görebilen için] VE İçinde, ümit vardır. [duyabilen/dinleyen için] )
( DARKNESS and WORD/PROMISE )
-  KARAR VERELİM! ve/||/<> HAZIRLANALIM! ve/||/<> BAŞLAYALIM! ve/||/<> ÖĞRENELİM! ve/||/<> 
ÇALIŞALIM! ve/||/<> DİNLEYELİM! ve/||/<> ÇABALAYALIM! ve/||/<> GÜLÜMSEYELİM! :)
( [başkaları] Ertelese de. VE/||/<> Düşlere dalsa da. VE/||/<> Sonraya bıraksa da. VE/||/<> Uyusa da. VE/||/<> Dilese de. VE/||/<> Konuşsa da. VE/||/<> Vazgeçse de. VE/||/<> Kaşlarını çatsa da. )
- KARAR = DECISION[İng.] = DÉCISION[Fr.] = ENTSCHEIDUNG[Alm.] = DECISIÓN[İsp.]
- KARAR ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DÜŞÜNCE
- KARAR ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DÜŞÜNMEK
- KARAR ile/ve SONUÇ
( DECISION vs./and CONSEQUENCE/RESULT )
-  DEĞİŞİM:
 KARARDA ile/ve/||/<> YAŞAMDA ile/ve/||/<> KİŞİDE
( Bir sözcükle. İLE/VE/||/<> Bir duyguyla. İLE/VE/||/<> Bir kişiyle[seninle/onunla]. )
- KARARI-DUVARI (OLMAMAK)
( Bir kişinin nasıl hareket edeceğinin bilinememesi. )
- KARARIMIZI MANTIKSALLAŞTIRMAK ile/ve/değil/yerine/>< UYGUN MANTIKTA KARARLILIK GÖSTERMEK
- KARARLI/LIK ile/ve/||/<> (ALÇAK)GÖNÜLLÜ/LÜK
- KARARLI/LIK ve/||/<>/< DAYANIKLI/LIK
- KARARLILIK yerine/ya da SEVGİ
( Sevgi )
- KARARLI/LIK ve/||/<> TUTARLI/LIK
- KARARLILIK ve ULAŞMAK
( DECESIVENESS and TO ATTAIN )
- KARARSIZ ile YERİNDE DURAMAYAN
- KARARSIZLIK ile/değil/yerine/>< KARARLILIK
( Kör bir bıçak gibidir.[parçalar/yırtar] İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Keskin bir bıçak gibidir.[bir kerede ve dümdüz keser] )
-  | KARARSIZLIK ve/ya da KORKAKLIK |
 ile/değil/yerine/>< 
CESÂRET
( | Tehlikeye sokar. VE Ölüme götürür/götürebilir. | İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Zafere taşır. )
- KARARTMA ile KARARTMAK
( Savaş durumunda düşman uçaklarından korunma amacıyla ışıkları örtme ya da söndürme biçiminde alınan önlemlerin tümü. İLE Rengini karaya çevirmek, esmerleştirmek, siyahlaştırmak. | Karanlık duruma getirmek. | Işığı kısmak ya da örtmek. | Kötü bir duruma getirmek. )
- KARASU ile KARASULARI
( Ağır akan su. | Çoğunlukla gözün iç basıncının çoğalmasıyla kendini gösteren, körlüğe neden olabilen bir göz sayrılığı. İLE Bir devletin, deniz kıyıları boyunca egemenliği altında tuttuğu belirli genişlikte su şeridi. )
- KARAT değil KIRAT[Ar.]
( Elmas, zümrüt vb. değerli taşların tartısında kullanılan, 0,20043 gramlık ağırlık ölçü birimi. | Nitelik, değer, düzey, seviye. )
-  KARATAVUĞUN ÖTÜŞÜ ...:
 SABAHA KARŞI ile/ve/ya da/||/<> GÜN BATIMINDAN SONRA
- KARATAVUK ile KIZILKUYRUK
( Karatavukgillerden, tüyleri kara, meyve ve böceklerle beslenen ötücü kuş. İLE Karatavukgillerden, kışın göçen, küçük, güzel bir kuş. )
( TURDUS MERULA cum PHOENICURUS )
-  | KARATE[Jp.] ile/ve/||/<> TEKVANDO[Korece] ile/ve/||/<> JUDO[Fr. < JIUJITSU(Jp.)] ile/ve/||/<> KUNGFU |
 ile/ve/değil/yerine/||/<>/< 
AIKIDO
( Ayak ve yumruk vuruşları üzerine kurulu, Japon kökenli bir dövüş yöntemi. İLE/VE/||/<> El ve kol vuruşlarından çok, ayak ve tekme tekniklerine önem veren, Uzak Doğu'ya özgü dövüş sanatı. İLE/VE/||/<> Jiujitsudan gelişmiş, tutmalara, fırlatmalara, hareketsiz bırakmalara dayanan, Japon kökenli silahsız yapılan dövüş sporu. İLE/VE/||/<> Kendini savunma temeline dayalı Çin kökenli spor.
İLE/VE/||/<>
Anatomi ve fizyoloji bilgisiyle saldırganın hareketini ve enerjisini kendine yansıtarak ve etkisiz duruma getirerek savunma bilgisi, felsefesi ve sporu.[AI-KI-DO: Evrensel enerjiyle uyumlanma yöntemi.] )
- KARA/TOPRAK UYGARLIĞI ile/ve/||/<>/> DENİZ UYGARLIĞI
( Bizim gibi olanlarla aynı zaman, zemin ve koşullarda gerçekleşebilir. İLE/VE/||/<>/> "Bizim gibi" olmayanlarla ilişkiye girme yetisinin ortaya çıktığı zemin ve koşullarda gerçekleşir. )
-  KARBON ATOMU ETKİLEŞİM DERECELERİ:
 +120 ºC ile -20 ºC arasındadır. -ile
- KARBON İLE AZOT İLE FOSFOR ile/||/<> BİYOJEOKİMYASAL DÖNGÜLER
( Elementlerin ekosistem içi döngüleri. )
( Formül: C₆H₁₂O₆ + 6O₂ ⇌ 6CO₂ + 6H₂O )
- KARBON ile GRAFİT[Fr. < Yun.]
( Atom numarası 6, atomsal kütlesi 12.01115, yoğunluğu 3.52 g/cm³, ergime derecesi 3500 °C, kaynama derecesi 4800 °C, elmazs, kömür ve grafit olarak serbestçe bulunan ve organik bileşiklerin ana elementini oluşturan, ısı ve elektriği oldukça iyi ileten, atomları, karbonda kristal yapının büyük bir sertlik kazanmasına yol açan, eşit aralıkta ve dört yüzlü, grafitte düzgün altıgen kafesler oluşturarak üst üste katmanlar biçiminde dizilmiş olan, duruma göre elektroartı ya da elektroeksi olabilen, doğal karbonun %98.9'unu oluşturan 12 kütle numaralı kararlı izotopu, tam olarak 12 birimlik atomik kütlesiyle en son atomsal kütle birimi [bağıl çekirdeksi kütle birimi] olarak, radyoaktif da denilen 14 kütle numaralı doğal radyoaktif izotopu, yayınladığı 156keV enerjili beta [β"] ışınları ve 5780 yıl yarılanma süresiyle, yaş belirlemede ve fotosentezde, karbonun metabolik yolunun açıklanmasında kullanılan, periyodik cetvelin dördüncü sütununda yer alan ametal. [Simgesi: C]
İLE
Kurşunkalem ve bazı aygıt parçalarının yapımında kullanılan, yumuşak, kolaylıkla toz durumuna gelebilen, gri siyah renkli, yapay olarak billurlaşabilen, bir çeşit doğal karbon. )
( CARBON vs. GRAFIT )
( LE CARBONE avec GRAFIT )
( KOHLENSTOFF mit ... )
- KARBONAT ile BİKARBONAT
( CO³²? iyonunu içeren bileşikler. İLE HCO³? iyonunu içeren bileşikler. )
- KARBONDİOKSİT ile/ve/||/<> METAN GAZI
( ... İLE 20 kat daha etkilidir. )
- KARBONDİOKSİT[Fr. < CARBONDIOXYDE] ile/ve/ne yazık ki/||/<>/> NİTRÖZ OKSİT
( Renksiz, kokusuz, yoğunluğu 152,0 °C'de ve 36 atmosfer basıncında kolayca sıvılaşan ekşimsi tatta bir gaz.[CO2] İLE/VE/NE YAZIK Kİ/||/<>/> Karbondioksitten, 300 kat daha zararlı sera gazı. )
- KARBÜR[Fr. < CARBURE] ile KOHENİT[Fr. < COHENITE]
( Karbonun başka bir öğeyle birleşmesinden oluşan nesne. İLE Gök taşlarında bulunan demir, nikel ve kobalt karbür. )
- KARDEŞ ile/ve ÜVEY KARDEŞ
( Anne-baba bir olan/lar. İLE/VE Ayrı anne ya da babadan olan/lar. )
( AH Lİ-ÜMM: Baba ayrı, anne bir kardeş. )
( AH, AHÂ, UHT[kızkardeş] ile/ve ... )
( BÂLÛ, DÂDER ile/ve DÂDENDER, DÂDER-ENDER )
- KARDEŞLER('İ)
itibarı ile 28.406 başlık/FaRk ile birlikte,
28.406 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(55/115)
(1996'dan beri)