Bugün[04 Kasım 2025]
itibarı ile 28.406 başlık/FaRk ile birlikte,
28.406 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.


Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(49/115)


- İLK TANIŞTIĞIMIZ GÜN değil TANIŞTIĞIMIZ GÜN


- İLK TİYATRO VE OPERA


- İLK YANGIN KULELERİ -ile


- İLK YARDIMDA, AĞIZ/BOĞAZ DENETİMİ/KONTROLÜ:
ÇOCUKTA ile/ve/||/<> BEBEKTE

( İşaret parmağıyla. İLE/VE/||/<> Serçe parmağıyla. )


- İLK YARDIMDA "ABC":
HAVA YOLUNUN AÇIK TUTULMASI ve/||/<>/> SOLUNUMUN SAĞLANMASI ve/||/<>/> KAN DOLAŞIMININ DÜZENİ

( ABC
AIRWAY and/||/<>/> BREATHING and/||/<>/> CIRCULATION )


- İLK YARDIMDA ÖNCELİKLİLER:
YETİŞKİNDE ile ÇOCUKTA/BEBEKTE

( Kalbin çalışmasını sağlamak.[Yetişkinde: Çift el ile. | Çocukta: Tek el ile.] İLE Solunumunu sağlamak. )


- İLK YASA/KÂNUN

( Yılın ilk ve son ayları. )


- İLK ile/ve/değil BİLİNEN/BİLİNEBİLEN İLK


- İLK ile/ve/değil/||/<>/> ÖNCÜ


- İLKBAHAR NOKTASI ile SONBAHAR NOKTASI ile GÜN-TÜN EŞİTLİĞİ(EKİNOKS)

( 21 Mart. İLE 21/23 Eylül. İLE ... )

( ARISTARKOS: İlk büyük keşif olarak ekinoks noktalarını keşfetmiştir. )

( March 21. İLE September 21/23. )

( SPRING(VERNAL) EQUINOX vs. AUTUMNAL(FALL) EQUINOX vs. EQUINOX )

( ... avec ... avec ÉQUINOXE )

( ... ile ... ile TESÂVÎ-İ LEYL Ü NEHÂR )


- İLKE ile/ve/||/<>/>/< ARKE ile/ve/||/<>/>/< ERKE

( PRINCIPLE vs./and ARCHE vs./and AIM )


- İLKE ile/ve/<> BÜTÜNSELLİK/BÜTÜNLÜK

( PRINCIPLE vs./and/<> INTEGRITY )


- İLKE ile/ve/||/<> DAYANAK


- İLKE ile/ve/<> DÖNÜŞÜM

( PRINCIPLE vs./and/<> TRANSFORMATION )


- İLKE ile/ve/||/<> DÜZEN

( İlkelerimizin ışığında dünyaya katılamazsak, ilkelerimize karşın dünyaya katılmak zorunda kalırız. )

( Olgun kişiler, ilkesiz davranmaktan vazgeçerek kendilerine olan güveni ve meziyetlerini sağlamlaştırır. )

( PRINCIPLE vs./and/||/<> SETTING/ORDER/REGULARITY )


- İLKE ile/ve/||/<> ERDEM

( PRINCIPLE vs./and/||/<> VIRTUE )


- İLKE ve/=/<>/> HAKİKAT

( PRINCIPLE and/=/<>/> TRUTH )


- İLKE ile/ve KIBLE


- İLKE ile/ve/<> KİŞİ/İNSAN

( Bazen, bir ilke için herkesten, bazen bir kişi/insan için tüm ilkeler(imiz)den vazgeçebiliriz/vazgeçebilmeliyiz! )


- İLKE = MEBDE, UMDE = PRINCIPLE[İng.] = PRINCIPE[Fr.] = PRINZIP, GRUNDSATZ[Alm.] = PRINCIPIUM[Lat.] = ARKHE[Yun.] = PRINCIPIO[İsp.]


- İLKE ile/ve REFERANS

( PRINCIPLE vs./and REFERENCE )


- İLKE ve/||/<>/= ÜST SOYUTLAMA


- İLKE ile/ve VARSAYIM

( PRINCIPLE vs./and HYPOTHESIS )


- İLKE ile/ve/||/<> ZEMİN


- İLKECE BİLİNÇLİ ile/ve/||/<> İLKECE BİLİNÇSİZ

( )


- İLKEL DİNLER ile/ve AHLÂK DİNLERİ ile/ve KOZMİK DİNLER

( PRIMITIVE RELIGIONS vs./and MORAL RELIGIONS vs./and COSMIC RELIGIONS )


- İLKEL ile/ve/değil/||/<> BİRİNCİL

( [not] PRIMITIVE vs./and/||/<>/but PRIMARY )


- İLKEL ve/<> İLK EL


- İLKEL = İPTİDAİ = PRIMITIVE[İng.] = PRIMITIF[Fr.] = PRIMITIV[Alm.] = PRIMITIVUS < PRIMUS[Lat.] = PRIMITIVO[İsp.]


- İLKE/LER ile/ve EVRENSEL/LER


- İLKE/LER ile/ve/değil/<> EVRENSEL/LER


- İLKELER ile/ve/değil/||/<> İLKESELLİK

( Değişebilir/değiştirilebilir, geliştirilebilir, yok edilebilir. İLE/VE/DEĞİL/||/<> Aşılamaz, geçilemez, ertelenemez, göz ardı edilemez, askıya alınamaz, kenara konulamaz. )


- İLKE/LER ile/ve/<> KAVRAM/LAR

( Olmayanı oldurmak üzere/için. İLE/VE/<> ... )

( İlkelerle düşünürüz. İlkeler bizi birliğe getirir. )

( İlke'li düşünmek, niyettir. )

( Niyet, davranışları birleştiriyorsa ilkedir. )

( PRINCIPLE/S vs./and/<> CONCEPT/S )

( LI ile/ve/<> ... )


- İLKE/LER ile/ve/||/<>/>< KOŞUL/LAR

( İlkeler, koşullara göre oluşmazlar ve belirlenemezler! )


- İLKELERİM ile/değil/yerine İLKELER (VE İLKESELLİK)


- İLKELERİN:
VAROLMA SORUNSALI ile/ve İŞLEVSELLİĞİ ile/ve DEĞİŞİMİ ile/ve OLMAMASI ile/ve BİRLİĞİ ile/ve İNKÂRI


- İLKE/Lİ/LİK ile/ve/<> İŞLEV/SEL/LİK


- İLKEL/LİK değil/yerine/>< İLKELİ/LİK

( Kişiyi ayakta tutan, iskelet ve kas sistemi değil ilkeliliğidir. )

( )

( İlkel olmak istemiyorsak ilkeli olmak durumundayız. )


- İLKEL/LİK ile/ve/||/<> OLANAKSIZ/LIK


- İLKELLİK ile/ve/değil/yerine/||/=/<>/></> UYGARLIK


- İLKENİN:
GERÇEKLEŞTİRİLMESİ ile/ve/değil/||/<>/> DÜZENLEYİCİLİĞİ


- İLKESEL/İLKEYİ DÜŞÜNMEK/KONUŞMAK ile/ve İLKEYLE DÜŞÜNMEK/KONUŞMAK

( Anlayışı konuşmak, aklı anlamak. İLE/VE Şeyi, olayı anlamak. )

( Varlıksal. İLE/VE Varoluşsal. )


- İLKESELLİK ve/||/<>/< ZORUNLULUK


- İLKESİZLİK ile/ve/= DÜŞÜNCESİZLİK

( LACK OF PRINCIPLE vs./and/= THOUGHTLESSNESS )


- İLKİNDİ değil İKİNDİ


- İLKLER ve/<>/> İZLER


- ILLEGAL vs. SECRET/HIDDEN


- İLLEGAL değil/yerine/= YASADIŞI


- İLLET ile İLLET

( Sayrılık. | Sayrılık derecesine varan alışkanlık. | Bozukluk. | Kızdıran, sinirlendiren şey ya da kişi. İLE Neden. )


- İLLET ile/ve/<> MALÛL

( Sebep. İLE/VE/<> Sonuç. )


- İLLET-İ CELÎ ile/ve/||/<> İLLET-İ HAFÎ ile/ve/||/<> MÜNÂSEBET ile/ve/||/<> REY-İ HÜZZAK

( Zahir ve açık bir nedene dayanan yol. İLE/VE/||/<> Gizli bir nedene dayanan yol. İLE/VE/||/<> Mantıkî bir ilişkiye dayanan yol. İLE/VE/||/<> Bu alanda uğraşan âlimlerin oylarına dayanan yol. )


- ILLNESS vs. SICKNESS vs. AILMENT vs. DISEASE vs. MALADY


- İLLÜZYON[İng./Fr. < ILLUSION] değil/yerine/= YANILSAMA


- İLM el-YAKÎN ile AYN el-YAKÎN ile HAKK el-YAKÎN

( Okuyarak/duyarak eminlik/kesinlik. İLE Görerek eminlik/kesinlik. İLE Hakk'la, bizzat yaşayarak eminlik/kesinlik. )


- İLMEK İLMEK (İŞLEMEK/DOKUMAK) -ile


- İLM'EL YAKÎN ile/ve AYN'EL YAKÎN ile/ve HAKK'EL YAKÎN

( AVAM ile/ve EBRAR ile/ve MUKARREBÎN )

( TOWARD GOD vs./and WITH GOD vs./and IN GOD
BODILY/INTIMATE KNOWING vs./and BODILY/INTIMATE RECOGNITION vs./and BODILY/INTIMATE EXPERIENCING )

( TIZHI ile/ve TIREN ile/ve TIYAN )


- İLM'EL YAKÎN ile AYN'EL YAKÎN ile HAKK'EL YAKÎN

( Okuyarak/duyarak eminlik. İLE Görerek eminlik. İLE Hakk'la, bizzat yaşayarak eminlik. )


- İLM-EL-YAKÎN -ile

( KESİN BİLGİ )


- İLM-İ ÂLÂ/EVVEL ile/ve İLM-İ EVSAD ile/ve İLM-İ EDNÂ

( İLM-İ İLÂHÎ ile/ve İLM-İ RİYÂZÎ ile/ve İLM-İ TABİİ )

( Metafizik. İLE/VE Matematik. İLE/VE Fizik. )


- İLMİ EĞİTİM ve/<> İRFÂNÎ TERBİYE


- İLM-İ HEY'E(T) ile/= İLM-İ FELEK ile/= İLM-İ NÜCÛM/İLM el-NÜCÛM ile/= İLM-İ AHKÂM ile/= İLM-İ el-MİKAT

( ... İLE/= İLM-İ MİKAT'ta: Şemsedin Halili VE Muhammed Konevi. )


- İLM-İ İLÂHÎ ile/ve İLM-İ A'LÂ

( Hem hariçte, hem zihinde, maddeden ârî olan ilimler. )


- İLM-İ KELÂM ve İLM-İ FIKIH ve İLM-İ HÂL

( İman ve itikadı anlatan geniş ve derin ilim.[Bu ilmi anlatan kitaplara AKÂİD de denilir.] VE Gövde ile yapılacak ahkâm-ı islâmiye'yi bildiren ilim ve kitapları. VE Halk için, tahsili olmayanlar için yazılmış olan ve herkesin bilmesi, inanması ve yapması gereken kelâm, ahlâk ve fıkıh bilgilerini kısaca ve açıkça anlatan ilim ve kitapları. )

( SCIENCE OF THEOLOGY and SCIENCE OF JURISPRUDENCE and RELIGIOUS KNOWLEDGE )

( SCIENCE OF THEOLOGY and SCIENCE OF JURISPRUDENCE and RELIGIOUS KNOWLEDGE )


- İLM-İ TEDBİR-İ MÜLK ile/ve/||/<> İLM-İ TEDBİR-İ MENZİL


- İLM-İ VÜCÛD ile/ve İLM-İ MEVCÛD ile/ve İLM-İ MADDÎ

( Varlık bilimi. İLE/VE Varolan bilimi. İLE/VE Maddelerin/şeylerin bilimi. )


- İLM-İ ZÂHİR ile/ve/<> İLM-İ BÂTIN ile/ve/<> İLM-İ LEDÜN

( İlimler üç bölüktür.
- Sülûk yoluyla elde edilen ilim.
- Keşfe dayanan ilim.
- Sırra bağlı ilim.[Hiçbir biçimde belirtilmez.] )

( Ledün ilmi, bilineni unutma ilmidir. )

( Ledün ilmi, öğrenmek değil, unutma ilmidir. )

( Bildiklerimizi unıta unuta, ilimsiz bir ilim zuhur eder. )

( Bilip unutacağız, sıra kendimize gelecek. Kendimizi de, önce bileceğiz, sonra unutacağız. )

( Bugünkü Cennet-i İrfâna dahil olsalar uşşak, Yarınki va'dolan hûri veyâ gılmanı neylerler... )

( Su. İLE/VE/<> Saf su gibidir. )

( Su. İLE/VE/<> Süt. )


- İLMÎ ile/ve/değil ZEVKÎ


- İLMİHAL =/< İLM-İ HÂL


- İLMİNE, İRFÂN (İSTEYEN/ARAYAN) ile/ve DERDİNE, DERMÂN (İSTEYEN/ARAYAN)


- İLTİFAT DEĞİL!:
[ya] KİNÂYE ile/değil/ya da GERÇEK


- İLTİFAT[Ar. < LÜTÛF[çoğ.] < LÂTİF(< L-T-F)(< LETÂFET)] ile/ve/||/<> TALTİF[Ar. < LÜTÛF < T-L-F]

( Sözel ya da duygusal bir övgü ve ilgi gösterme biçimi. | Birine güler yüz gösterme, hatırını sorma, tatlı davranma. | İlgi gösterme, rağbet etme. | Söz söylerken, daha çok etki sağlamak için beklenmedik bir anda sözü, konu ile çok yakından ilgili birine ya da bir şeye yöneltme. | Yüzünü çevirerek bakma. İLE/VE/||/<> Daha çok, somut bir ödül ya da onurlandırma anlamı taşır. | Birini ödüllendirmek, takdir etmek. Birine lütûf ve ikramda bulunmak. | Yumuşatma, güzelleştirme. | | İyi ve güzel davranarak gönül almak. | Birini nişan, madalya, aylık artırma vb. şeylerle ödüllendirme. )

( Kişiye/kişilere, (beklentisiz/karşılık beklemeksizin ve incelerek) gülümsemek/tebessüm, yüz/bakış, dans, müzik, ses, şiir, ince sözcük, selen/sedâ ve/ya da soluk/nefes(konuşma/yanıt) ikram etmek... )


- İLTİFAT ve/+/||/<>/> CESÂRET VERMEK


- İLTİFAT ile HAKARET


- İLTİFAT[Ar. < İLTAFAT] değil/yerine/= İLGİKAYRI(/DÖNMEK/İLGİLENMEK/YÖNELMEK)


- İLTİFAT ile/ve/||/<>/>/< İTİBAR


- İLTİFAT ile/ve ONAY


- İLTİFAT ile/ve/değil/yerine/<> ŞÜKRAN


- İLTİHAP[Ar. değil/yerine/= YANGI


- İLTİMÂ[Ar.] ile İLTİMÂ'[Ar. < LEM | çoğ. İLTİMÂÂT] ile İLTİMÂH[Ar. < LEMH]

( Renk değiştirme. | Sararma, solma. İLE Parıldama, lem'alanma. İLE Bir şeye şaşkın şaşkın bakma. )


- İLTİMAS ile İLTİZAM

( Haksız yere, yasa ve kurallara uymaksızın kayırma, arka çıkma. | Birine, herhangi bir konuda öncelik ve ayrıcalık tanıma. İLE Kayırma, bir tarafı tutma. | Gerekli bulma. | Kesenek. )


- İLTİMAS[Ar.] değil/yerine/= KAYIRMA/KAYIRIŞ


- İLTİMAS ile ŞEFAAT ile İSAR ile TAFDİL[< FADL]

( Haksız yere, yasa ve kurallara uymaksızın kayırma, arka çıkma. | Birine herhangi bir konuda öncelik ve ayrıcalık tanıma. İLE Birinin suçunun bağışlanması ya da dileğinin yerine getirilmesi için o kişiyle Tanrı arasında, peygamberin yaptığı aracılık. İLE İkram; bahşiş. | Cömertlikle verme. | Dökme, saçma, serpme. | Kişinin, kendi, gereksinim duymasına karşın bahşiş vermesi. | Seçme. İLE Birini, ötekilerden üstün tutma. | En üstünlük. )


- İLTİSÂK[Ar. < LÜSÛK] ile İRTİBÂT[Ar. < RABT]

( BİTİŞME, KAVUŞMA, YAPIŞMA, BİRLEŞME | İKİ ORGANIN BİRBİRİNE YAPIŞMASI )


- İLTİSAKLI[Ar.] değil/yerine/= İLİŞKİLİ


- İLÜSTRASYON ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SANAT

( Yöntemli. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Yöntemsiz. )


- İLZÂM ile/ve/<> İCBÂR


- İM/İNTRAMÜSKÜLER İNTRAMUSCULAR[İng.] değil/yerine/= KAS İÇİ


- İM ile İM
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Askeri birlikler arasında kullanılması için Hakan'ın belirlediği gizli sözcük. İLE İşaret. )


- İMÂ ile/ve/||/<> KİNÂYE


- IMAGE vs. SYMBOL


- İMAJ ile/ve KARİZMA

( Sizin kendi hakkınızda taşıdığınız imaj, sahip olduğunuz en değişken şeydir. )

( Your self-image is the most changeful thing you have. )


- İMALÂT ile HASAT


- İMÂLE[Ar.] ile İMÂLE[Ar.]

( Meylettirme, bir tarafa eğme, yatırma. | Vezne uydurmak için, kısa heceyi gereğinden fazla uzun okuma. İLE [eskiden] İşçilere ödenen gündelik ücret. )


- ÎMÂLE[< MEYL] ile MEYL

( Bir tarafa eğme, yatırma, meyl ettirme. | Ölçüye/vezne uydurmak için kısa heceyi, gereğinden fazla uzun okuma. İLE/< Gönül akışı, sevme. | Hareketin başlangıcı.[Eğilim değil!] )


- İMAM ile/ve/||/<>/> CEMAAT

( "Osurursa." İLE/VE/||/<>/> "Sıçar." )


- İMÂME[Ar.] ile İMÂMET[Ar.]

( Sarık. | Tespih, çubuk gibi şeylerin baş tarafına geçirilen, çoğu kehribardan yapılmış olan uzunca bölüm, başlık. | Fildişi oyma ve kakmalarda görünüşü tâcı ve imâmeyi andıran motif. İLE İmamlık. )


- İMAM('ın yap(ma)tığı) ile CEMAAT('in yapma(ma)sı gerekenler)

( * İmam kunut okumazsa cemaat de okumaz. * İmam bayram namazlarındaki tekbirleri yapmazsa, cemaat de yapmaz. * İmam dört rekatlı namazın ikinci rekatinde oturmazsa cemaat de oturmaz. * İmam secde ayeti okuyup secde etmezse cemaat de etmez. * İmam secde-i sehiv etmezse cemaat de etmez. )


- İMAN -=

( "Emin"lik, "emin olmak" kökünden gelen bu sözcük, şüphe taşımayacak kadar apaçıklık ve kesinlik yansıtan durum ya da kavramları ifade eder.
Her ne kadar dinsel ve İslâmî bir terim olarak yerleşmişse de
her alanda/olguda kullanılabilir/kullanılabilmelidir.
( "Güneşin doğuşu" gibi doğadaki, bir şeyin "3 ya da 4 bacağı ile sürekli[dış etkenler devrede olmadan!] dik durabilmesi" gibi fizikteki ve
bilimdeki çeşitli kesinliklerde ve günlük yaşamdaki birçok olguda kullanılabilmesi olanaklı bir sözcüktür/terimdir. ) )


- İMAN ETTİM ve/||/<>/> TESLİM OLDUM

( AMENNA ve/||/<>/> ESLEMNA )


- İMAN:
İNANÇ ve/>/+ GÜVEN


- İMAN:
İTİMAT ile/ve/||/<> KANAAT


- İMAN ile/ve/<> AKIL

( Bir elinden, bir eline. İLE/VE/<> ... )

( FAITH vs./and/<> REASON )


- İMAN ile/ve BÂTIL İNANÇ/İ'TİKAD

( BÂTIL[Ar. < BUTLÂN]: Boş, beyhude, yalan; çürük. )

( FAITH vs./and SUPERSTITION )


- İMÂN ile/ve DİN

( Din mülkle, mülk orduyla, ordu malla, mal ülkenin imarıyla, ülkenin imarı, yönetilenlere adâletle sağlanır. )

( Din: Fıtratını bozmamak üzere konulmuş düzen. )

( İman, düşünce ve inancın pekişmişliği anlamına gelir. Her kavram, olgu için geçerli olabilir ve kullanılabilir. Din ve/ya da dine bağlı bir kavram değildir. )

( Güvenilir olmak. İLE/VE İhlâs. )

( FAITH vs. RELIGION )


- İMAN ve/||/<> EF'AL ve/||/<> İTMİNÂN


- İMAN ile/ve/||/<>/< EMAN

( Kendilik bilinci. İLE/VE/||/<>/< Güvenlik. )

( Kişide. İLE/VE/||/<>/< Mekânda. )

( Metafizik. İLE/VE/||/<>/< Fizik. )


- İMAN ve/> GÜVENLİ/RAHAT HAREKET ALANI


- İMÂN ile/ve/||/<> İMKÂN


- İMAN ve/||/<>/> ÖZGÜRLÜK

( Etkileşim durumunda olduğumuz ne varsa/oluyorsa, onlardan emin olduğumuz/olabildiğimiz oranda özgürüzdür/özgürleşiriz.[İman, dinsel ya da dinin sınırları/tekeli altında bir kavram değil emin olmaktır.] )


- İMAN ve/||/<>/< ÖZGÜVEN


- İMAN ile/ve/<> SALİH AMEL ile/ve/<> HAKKI TAVSİYE ile/ve/<> SABRI TAVSİYE


- İMAN ve/||/<> ÜMİT ve/||/<> ŞEFKÂT


- İMÂN ile VARSAYIM

( İlksel ya da Sonsal. İLE Sonsal. )

( Üç yanlış varsayım:
* Kişinin, başkaları ile meşgul olmasının gerekliliği,
* Kişinin, öbürüne değer biçebileceği,
* Öğrencinin ilerlemesinden, öğretmenin sorumlu olduğu. )


- YAPI/İMAR:
"BARIŞI" ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/> "AFFI"


- İMECE ile FASON(/FERLAKS SİSTEMİ-FRANSIZ/PUTTING-OUT SİSTEMİ)


- İMGE:
CANLANDIRAN ile/ve/||/<>/< "CANLI"


- İMGE ile/>< İLKE

( Çoğaltır. İLE Azaltır. )


- İMGE/LEME ile/ve/||/<> NESNE TAKLİDİ


- İMGELEM = MUHAYYİLE = IMAGINATION[İng., Fr.] = EINBILDUNGSKRAFT[Alm.] = IMAGINATIO[Lat.] = PHANTASIA[Yun.] = IMAGINACIÓN[İsp.]


- ÜÇGEN:
İMGELEM'DE ile/ve/||/<> US'TA

( Bölünebilir. İLE/VE/||/<> Bölünemez.[Töz'dür!] )


- İMGESEL DÖNEM ile/ve/||/<>/> SİMGESEL DÜZEN

( )


- İMGESEL ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KAVRAMSAL

( Bireysel. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Toplumsal. )


- İMGESEL ile/ve/||/<>/> SEZGİSEL ile/ve/||/<>/> KAVRAMSAL


- İMGESELLİK ve/||/<> DOĞRUDANLIK


- İMLÂ ile İBÂRAT ile ÎRAB


- İMLÂ ile/ve/||/<> İHYÂ


- İMLÂ[Ar. MELV] ile/ve/||/<> İMLÂ[Ar. < MEL]

( Yazım (kuralları).[< Söyleyip yazdırmak.] | Bir yapıtı ya da bir ezgiyi notaya alıp yazma. İLE/VE/||/<> [boşluğu/çukuru] Doldurmak. )


- İMLÂ ile/ve/||/<>/> MÜMLÎ


- IMMANUEL KANT'IN, ÜÇ KİTABI:
SAF AKLIN ELEŞTİRİSİ ile PRATİK AKLIN KRİTİĞİ ile YARGI GÜCÜNÜN ELEŞTİRİSİ

( Doğru ile yanlışı inceler. İLE İyi ile kötüyü inceler. İLE [Bir bölümünde] Güzel, çirkin ve yüceyi inceler. )


- IMMEDIATELY ALTERATION vs. SUDDEN ALTERATION


- IMMIGRATE vs. EMIGRATE


- IMMINENT vs. IMMANENT


- IMMORAL/ITY[Fr./İng.] değil/yerine/= TÖRETANIMAZ/LIK

( Daha üstün saydığı bir töre adına geçerli töreyi tanımayan. | Töre kurallarına aykırı olan. )


- IMPLICATION vs. IMPLICIT


- IMPORT and DISCOUNTED IMPORTS and IMPORT LEVY and IMPORT REGIME and IMPORT SUBSTITUTION and SAFETY CONTROLS ON IMPORTS and SUBSIDISED IMPORTS

( İthalat. VE Dampingli ithalat. VE İthalat prelevmanı. VE İthalat rejimi. VE İthalat ikâmesi. VE İthalattaki güvenlik kontrolleri. VE Sübvansyonlu ithalat. )


- IMPORTANT vs. PRECIOUS


- IMPORTANT vs. SPECIAL/PRIVATE


- IMPORTANT vs./and SERIOUS


- IMPRESSIVE vs./and DETERMINER


- IMPROVEMENT vs. CONTINUITY


- İMPULS İLE MOMENTUM İLE AÇISAL MOMENTUM İLE TORK ile/||/<> HAREKET BÜYÜKLÜKLERİ

( Doğrusal ve dönel hareketin temel nicelikleri. )

( Formül: J = Δp İLE τ = dL/dt )


- İMPULS İLE MOMENTUM İLE AÇISAL MOMENTUM ile/||/<> HAREKET BÜYÜKLÜKLERİ

( Korunum yasalarıyla ilişkili nicelikler. )

( Formül: J = ∫F dt = Δp )


- İMRENMEK ile/ve/||/<>/> İÇ ÇEKMEK


- İMSÂK[< MİSK] -ile

( BİR ŞEYDEN EL ÇEKME, PERHİZ | ORUCA BAŞLAMA ZAMANI | CİMRİLİK, PİNTİLİK | YALANCI SABAH )


- İMSAK ile İMSAK ile İMSAK

( Bir şeyden el çekerek, kendine hakim olma, perhiz. İLE Oruca başlama zamanı. İLE Cimrilik. )


- İMTİDÂD[< MEDD] değil/yerine/= UZAMA, UZANMA; YAYILMA, UZUN SÜRME | UZAY | NESNE (RES EXTENSA)


- İMTİHAN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İMKÂN


- İMTİHÂN[Ar. < MEHN] değil/yerine/= DENEME, SINAMA | SINAV


- İMTİNÂ (ETMEK) ile/ve/||/<>/>/< İHTİYÂR (ETMEK)


- İMTİNA ETMEK değil/yerine/= KAÇINMAK/SAKINMAK/GERİ DURMAK


- İMTİNA ile/ve/||/<>/< HAYÂ


- İMTİNÂ ile/ve/||/<> İHTİYAT

( Feragat edip geri durma. İLE/VE/||/<> İleriyi düşünürek/görerek davranma. | Sakınma. | Yedek. )


- İMTİNA[Ar.] ile İMTİSAL[Ar. < MİSL]

( Kaçınma, sakınma, çekinme. İLE Gerekeni yapma. | Bir örneğe göre davranma, uyma, benzemeye çalışma. | Alınan buyruğa tümüyle uyma. [İNKIYÂD] )


- İMTİNÂ[Ar.] ile İSTİNKÂF[Ar.]

( Çekinme. İLE Çekinme, geri durma, sakınma. )


- İMTİNÂ değil/yerine/= KAÇINMA/SAKINMA/ÇEKİNME/GERİ DURMA


- İMTİNÂ-İ ÂDÎ ile/ve/<> İMTİNÂ-İ HAKİKÎ

( Bir şeyin, varoluşunun olanaksızlığı. İLE/VE/<> Bir şeyin, yokluğunun, akılsal olarak olanaksızlığı. )

( Birinin, başka birinin çocuğu olduğu bilinen biri için, "benim çocuğumdur" demesi gibi. İLE/VE/<> Birinin, kendinden yaşça büyük biri için, "benim çocuğumdur" demesi gibi. [davası edil(e)mez/dinlenmez] )


- İMTİYÂZ[Ar.] değil/yerine/= AYRICALIK | FARKLI OLMAK


- İMTİZÂC[< MEZC] ile KARIŞABİLME | BİRBİRİNİ TUTMA, UYGUNLUK | UYUM SAĞLAMAK, İYİ GEÇİNME


- İMZA KOYMAK değil İMZA ATMAK


- İMZA[Ar.] ile/ve/||/<> İMCE/PARAF[Fr. < PARAPHE]

( ... İLE/VE/||/<> Sadece baş harflerle yazılan, kısa imza. )


- İMZAYI:
ADIN ALTINA ATMAK ile/ve/değil/yerine ÜSTÜNE ATMAK


- (not IN AVERAGE) ON AVERAGE


- IN CASE OF vs. IN THE CASE OF


- IN THE ESSENCE vs. AT THE BEHIND OF vs. BELOW


- IN THE TERM OF CHANGE vs./and NOT IN THE TERM OF CHANGE


- IN THIS/THAT CASE vs. IN THIS/THAT RESPECT(POINT)


- İN ile/ve/değil/||/<> AY İNİ

( )


- İNÂ'[Ar. < EVÂNÎ] ile İ'NÂ[Ar.] ile ÎNÂ'[Ar.] ile ÎNÂ'[Ar.]

( Kap kacak. İLE Zahmete uğratma. İLE Yemiş toplama zamanının gelmesi. İLE Geciktirme, alıkoyma. )


- İN'ÂM[< Nİ'MET | çoğ. İN'ÂMÂT] ile NÎMET VERMEK, İYİLİK ETMEK

( NÎMET VERME, İYİLİK ETME )


- İNAN ile İMAN

( DO BELIEVE vs. FAITH/FULLNESS )


- | "İNANAN" ile/ve/>< "KUŞKULANAN" |
değil/yerine/>
BAKMAYI BİLEN

( | "Mutludur." ile/ve/>< (")Bilgilidir.(") | DEĞİL/YERİNE Anlayandır. )


- [İNANÇ +] İLİM ile/ve/||/<> İRFAN ile/ve/||/<> HÜZÜN ile/ve/||/<> NEŞE ile/ve/||/<> [bunlar yoksa]

( Hikmet. İLE/VE/||/<> Rahmet. İLE/VE/||/<> Zarâfet. İLE/VE/||/<> Muhabbet. İLE/VE/||/<> Şiddet. )


- İNANÇ(İTİKAT) ile/ve/değil/yerine/<>/>< MÜŞÂHEDE


- [İNANÇ +]
KUŞKU ile/ve/||/<> CEHALET ile/ve/||/<> GAFLET ile/ve/||/<> HIRS ile/ve/||/<> KİBİR

( Nifak. İLE/VE/||/<> Taassub. İLE/VE/||/<> Gösteriş. İLE/VE/||/<> Fesad. İLE/VE/||/<> Zulüm. )


- İNANÇ ile/ve/<>/değil AKLINA/ÇIKARLARINA UYGUNLUK


- İNANÇ ile/ve/değil/yerine "BAKIŞ/GÖRÜŞ"


- İNANÇ ile/ve/değil/||/<> DAVRANIŞ

( Seni, daha iyi bir insan yapan, "inançların" değil davranışlarındır. )


- İNANÇ ile DEĞER

( FAITH/BELIEF vs. WORTH/VALUE )


- İNANÇ ile/ve/<> İBÂDET ile/ve/<> AHLÂK


- İNANÇ ile/değil/yerine İLKE


- İNANÇ ile/ve/<> İMAN

( Düşüncenin pekişmişliği. İLE/VE/<> İnancın pekişmişliği. )

( Herşeyin başlangıcı ve kaynağı olan düşünce, inancın da imanın da başlangıcı ve kaynağıdır. İLE/VE/<> İnanç, düşüncenin pekişmiş/yoğunlaşmış hali, iman da inancın pekişmiş/yoğunlaşmış halidir. )

( Kuramı, uygulamaya geçiren tek ve en önemli olgu. İLE/VE/<> ... )

( BELIEF vs./and/<> FAITH )


- İNANÇ" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İNSANLIK

( Sadece kişiyi ilgilendiriyor. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Herkesi ilgilendiriyor. )

( )


- İNANÇ ile/ve/değil/yerine/<>/>/< İTİBAR


- İNANÇ = İTİKAT = BELIEF[İng.] = CROYANCE[Fr.] = GLAUBE[Alm.] = FE, CREENCIA[İsp.]


- İNANÇ ile/ve/<>/değil KABUL

( [not] BELIEF vs./and/<>/but ACCEPTANCE )


- İNANÇ ile/ve/||/<> KÖK İNANÇ / ŞEMA


- İNANÇ ile/ve/değil/||/<>/< KURUNTU/VEHİM


- İNANÇ ile/ve TESLİMİYET


- İNANÇ ile/ve/değil/yerine TESPİT

( [not] BELIEF vs./and/but ESTABLISHING
ESTABLISHING instead of BELIEF )


- İNANÇ ile/ve/değil/||/<>/< VARSAYIM


- İNANÇ" ile/ve/değil/||/<>/< "YORUM"


- İNANÇLAR ile/ve/||/<> TEMEL İNANÇLAR


- İNANÇ/SIZLIK ile/ve/||/<> KUŞKU/ŞÜPHE

( Ne çıplaklık, ne dağınık saçlar, ne pislik, ne günlerce oruç tutmak, ne yerde yatmak, ne de bağdaş kurarak saatlerce bir yerde oturmak, kuşku ve isteklerden arınmamış bir kişiyi kurtarmaz. )

( DISBELIEF vs. DOUBT/SUSPICION )


- İNANÇ"TA:
KATI "AKILCILIK" ile/||/<> "İMANCILIK" |
ile/değil/yerine/><
ELEŞTİRİCİ AKILCILIK


- İNANDIĞINI BİLMEK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/></< BİLDİĞİNE İNANMAK


- İNANILMAZ BİR ŞEY/İŞ YAPMAMIZ ile/değil/yerine YAPTIĞIMIZ ŞEYİ/İŞİ, İNANILMAZ BİR BİÇİMDE YAPMAMIZ


- İNANIR ile/ve/<> ÖFKELİ İNANIR


- İNANMA ile/ve/değil/||/<>/>/< BIKMA


- İNANMA +/+/+ BİLME +/+/+ DÜŞÜNME +/+/+ GÜZELLİK

( Din. + Bilim. + Felsefe. + Estetik. )


- İNANMADAN AİT OLMAK" ile/değil AİT OLMADAN İNANMAK

( [not] "BELONG WITHOUT BELIEVE" vs./but BELIEVE WITHOUT BELONG )


- İNANMAK" ile/değil/yerine/>< ANLAMAK

( MEANING vs./and TO BELIEVE )


- İNANMAK ile/değil/yerine/>< BİLMEK

( [not] TO BELIEVE vs./but/>< TO KNOW
TO KNOW instead of TO BELIEVE )


- İNANMAK ile/ve/||/<> İKNA OLMAK


- İNANMAK ile/ve/değil/||/<>/< KABUL ETMEK


- İNANMAK ile/değil/yerine KABUL ETME(ME)K


- İNANMAK ile/ve/||/<> "YEMEK"/"YUTMAK"


- İNANMA/MA ile/ve/||/<> İTİBAR/SIZ


- İNANMIŞ ile DELİ


- İNAT (ETMEK/EDEN) ile/ve/değil/yerine/<> DİRENÇ/İHTİYÂR[< HAYIR] (GÖSTERMEK/GÖSTEREN)


- İNAT değil/yerine/>< İNCELİK

( İnat gördüğümüzde, ince/lâtif olalım.
[Keskin kılıç, yumuşak ipliği kesmez.] )


- İNAT değil/yerine/>< İNSAF


- [ne yazık ki]
İNAT ile/ve/||/<>/>< KAYITSIZLIK


- İNATÇI ile HARIN

( ... İLE Bir şeyden huylanıp yürümeyen, geri geri giden hayvan. | [mecaz] Hain, huysuz. | [mecaz] Obur. )


- İNAT/ÇI ile/ve/||/<> İNAK/ÇI


- INAUGURATE vs. INITIATE vs. INSTIGATE vs. PROMPT vs. SPARK vs. TRIGGER


- İNÂYET ile HİMMET ile FEYZ


- İNÂYET ile/ve/||/<> İHTİRÂ[çoğ. MUHTERİAT]

( Dikkat, çaba, özenme. | İyilik, ihsan, lütûf. İLE Benzeri görülmemiş bir şey yaratma, vucuda getirme/getirilme. )


- INCAPABLE vs. UNABLE


- İNCÂS[Ar. < NECİS] ile İNCÂZ[Ar. çoğ. İNCÂZÂT]

( Pisleme/pislenme, necîsleme, necâsetleme. İLE Yerine getirme. )


- İNCE "ELEYİP" SIK DOKUMAK değil İNCE EĞİRİP SIK DOKUMAK


- İNCE ÜNLÜ/RAKİK/RİKKAT ile/||/<> KALIN ÜNLÜ/İŞBA ile/||/<> KALIN ÜNLÜYE EĞME/İŞBA ile/||/<> REF ile/||/<> ÜNLÜ ALAN ile/||/<> ÜNLÜ ALMAYAN ile/||/<> ÜNLÜLENME

( Ağız boşluğunun ön bölümünde oluşan ünlüler (e, i, d, ü). | Yuvarlama. İLE/||/<> Ağız boşluğunun art bölümünde oluşan ünlüler (a, ı, o, u). İLE/||/<> Vezin gerektirdiğinden, sözcüğe bir yazaç ekleyerek ya da yazacı eğerek uzatmak. İLE/||/<> Bir sözcüğü zammeli[ötre - yuvarlak ünlülü (o, ö, u, ü)] okuma. İLE/||/<> Sesçil imlerden birini alan yazaç. İLE/||/<> Sesçil im almamış yazaç. İLE/||/<> Vezinde söz konusu olan ünsüzler ve ünlüler dışında olan, okunuşta veznin içine katılan ve anlamı değiştiren bir dizi ünlünün eklenmesi. )


- İNCE ve/||/<> İNCİ


- İNCELEMEK ile/ve/||/<>/>/< ARAŞTIRMAK ile/ve/||/<>/>/< SORGULAMAK


- İNCELEMEK ile İNCE ELEMEK


- İNCELEMEK ile/ve KURCALAMAK

( TO INVESTIGATE vs./and TO DELVE )


- İNCELİK ile/ve/||/<> DOĞRULUK ile/ve/||/<> GÜZELLİK

( Belde değil dilde. İLE/VE/||/<> Sözde değil özde. İLE/VE/||/<> Yüzde değil yürekte. )


- İNCELİK ve/||/<>/> İNCİNME


- KIRILMA('DA):
İNCELİK('TEN) ile/değil/<> KALINLIK('TAN)

( Her şey. İLE/<>/DEĞİL İnsan. )


- İNCELTME (SİMGESİ) ile/ve/||/<>/< İNCELİK

( İzlemek için burayı tıklayınız... )


- İNCİ ile İNCİ ÇİÇEĞİ(MÜGE[Fr. < MUGUET])


- İNCİ ile/ve/||/<> MERCAN

( [Divân Edebiyatında] Gözyaşını simgeler. İLE/VE/||/<> Kanlı gözyaşını simgeler. )

( Barış. İLE/VE/||/<> Feragat. )

( Hz. Hasan ve soyu. İLE/VE/||/<> Hz. Hüseyin ve soyu. )

( Kavuşmayı/vuslatı simgeler/nişânesidir. İLE/VE/||/<> ... )


- İNSAN/KİŞİ:
İNCİL'DE ve/||/<> KUR'ÂN'DA

( İmanı, ümidi ve şefkati olandır. VE/||/<> İman, ihlâs ve doğru/düzgün eylem/etkinlik peşinde koşandır. )


- İNCİNMEK ve/||/<>/> GELİŞMEK


- İNCİNMEMEK ve/||/<>/< AFFETMEK


- INCITEMENT vs. PROVOKE


- İNCİTME! ve/||/<>/> İNCİNME!

( Hz. Musa. VE/||/<>/> Hz. İsa. )

( İlk dersimiz. VE/||/<>/> Son dersimiz. )


- İNCİTMEMEK ile/ve/||/<>/> İNCİNMEMEK

( Dilin susturulmasıyla. İLE/VE/||/<>/> Zihin ve kalbin susmasıyla. )


- INÇKIR ile/||/<> İNÇKİR ile/||/<> INGRAN/İNGREN

( Ağlamak[hıçkıra hıçkıra]. İLE/||/<> Ağlamak[ince sesle]. İLE Ağlamak[dertli olarak, gizli gizli ağlamak, inlemek] )


- INCOME vs. INCREMENT vs. PROFIT vs. REVENUE


- INCONGRUOUS vs. "FAR"


- [not] INCONSISTENT ASSERTION vs. ASSERTION IN OUTSTANDING


- INCREDIBLE vs. IMPLAUSIBLE vs. UNBELIEVABLE


- INDEPENDENCE vs. ARBITRARINESS


- INDEPENDENCE vs./and SOLIDARITY


- İNDİFÂ[< DEF (çoğ. İNDİFÂÂT)] -ile

( MÜNDEFİ OLMA, ORTADAN KALKMA | YER YER BAŞGÖSTERME | PÜSKÜRME )


- İNDİRGEME ile/değil/yerine ATIF


- İNDİRGEME ile/değil/yerine AZALTMA


- İNDİRGEME ile/ve/değil/yerine/>< DAYANDIRMA


- [ne yazık ki]
İNDİRGEME ile/değil/yerine/>< DAYANDIRMA


- İNDİRGEME ile/değil/yerine DÖNÜŞ/KAYITIM/RÜCÛ/İRCÂ

Bugün[04 Kasım 2025]
itibarı ile 28.406 başlık/FaRk ile birlikte,
28.406 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(49/115)