U ve Ü ile başlayan FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibarı ile 28.406 başlık/FaRk ile birlikte,
28.406 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(37/115)
- GAMBOT[İng. < GUN-BOAT] değil/yerine/= TOPÇEKER / SAVAŞ GEMİSİ
( Ağır top taşıyan küçük savaş gemisi. | Top çeken araç. )
- GAN İLE VAE İLE DİFFUSİON ile/||/<> GENERATİVE MODELLER
( Veri üretebilen model türleri. )
( Formül: min_G max_D V(D ileG) )
- GANÎ[çoğ. AĞNİYÂ] -ile
( ZENGİN, VARLIKLI | ALLAH'IN ADLARINDAN BİRİ )
- GARÂBET[Ar.] ile KARABET
( Yadırganacak yönü olma, gariplik, tuhaflık. | Ne demek olduğu herkesçe anlışılmayacak sözcük ve tâbirlerin söz arasında kullanılması. İLE Yakınlık. | Hısımlık. )
- GARANTİ" ile/ve/değil/||/<>/< "CEPTE"
- GARANTİ ile/ve/değil/yerine TEDBİR
( [not] GUARANTEE vs./and/but PRECAUTION
PRECAUTION instead of GUARANTEE )
- GARANTİCİ/LİK ile/ve/değil/||/< KORKAK/LIK
( Doğru yolu görüp de gitmemek, korkaklıktır. )
- GARAZ değil GAREZ
- GARAZ değil/yerine/= HEDEF, GAYE, MEYİL, İSTEK
- GARB ile/||/<> ŞARK ile/||/<> MAĞRİB
( Batı. İLE/||/<> Doğu. İLE/||/<> Garp, batı, batıda bulunan. )
- GARDROP/GARDIROP[Fr. < GARDE-ROBE] değil/yerine/= GİYSİLİK, GİYSİ DOLABI
- GARÎB[Ar. < GURBET/GARÂBET] ile GARİB[Ar. < GURÛB | "ga" uzun okunur]
( Kimsesiz, zavallı. | Gurbette, kendi memleketinin dışında bulunan, yabancı. | Tuhaf, şaşılacak, bambaşka. | Dokunaklı. İLE Batan. )
- GARÎB ve/<> KARÎB
( Garib olan, karîb olur. )
- [ne yazık ki]
GARİBAN ile/ve/değil/||/<> GARİBE
( Kimsesiz, zavallı, garip olan. İLE/VE/DEĞİL/<> Şaşılacak şey, yadırganacak şey. )
- GARİP[Ar.] değil/yerine/= ELGİN
- GARİP ile/ve/||/<> ESİR ile/ve/||/<> ÂŞIK
( Kolay kolay sağaltılamayacak olanlar... )
- GARİP/GARİBAN[Ar.] değil/yerine/= KİMSESİZ
- GARİP ile/ve/değil/||/<>/< YOKSUN
- GARİPÇE ile/değil/yerine GEREKÇE
- GARİPSEMEK ile YADIRGAMAK
( TO FIND STRANGE vs. TO REGARD AS A STRANGER )
- GARİZ değil GALİZ
( Kaba ve çirkin. )
- GARS ile/||/<> KAL ile/||/<> KÂL
( Ağaç, fidan dikmek. İLE/||/<> Ağaç sökme, çıkarmak. İLE/||/<> Söz, konuşmak. )
- GASBETMEK değil/yerine/= KAPALLAMAK
- GASP değil/yerine/>< FERÂGAT
- GASP değil/yerine/= KAPAL
- [ne yazık ki]
!GASP ile/ve/||/<>/> !KARMANYOLA[İt. < CARMAGNOLA]
( Bir nesneyi, sahibinin izni ve haberi olmadan zorla alma. İLE/VE/||/<>/> Kent içindeki ıssız yollarda ölümle korkutarak yapılan soygunculuk. )
- GASTE/GAZTE değil GAZETE
- GASTRONOMİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/> ASTRONOMİ
( Damağını tatmin etmek için yaşamını yok etmek/eden olmak. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Uzayın/doğanın derinliklerini araştırmak/araştıran olmak. [gerek] )
- GASTRULATİON İLE NEURULATİON İLE ORGANOGENESİS ile/||/<> EMBRİYONİK EVRELER
( Embriyo gelişim aşamaları. )
( Formül: Ektoderm → Sinir )
- GATE İLE ANNEALİNG İLE TOPOLOGİCAL ile/||/<> KUANTUM BİLGİSAYAR TÜRLERİ
( Farklı kuantum hesaplama yaklaşımları. )
( Formül: |ψ⟩ = Σαᵢ|i⟩ )
- GAUSS İLE EİSENSTEİN İLE HURWİTZ ile/||/<> TAM SAYI HALKALARI
( Farklı sayı sistemlerindeki tam sayılar. )
( Formül: N(a+bi) = a² + b² )
( Carl Friedrich Gauss tarafından 1801 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1777-1855) (Ülke: Almanya) (Alan: Matematik) (Önemli katkıları: Sayılar teorisi, istatistik, manyetizma) )
- GAUSS İLE ORTALAMA İLE TEMEL ile/||/<> YÜZEY EĞRİLİKLERİ
( Yüzeylerin eğrilik ölçüleri. )
( Formül: K = det(II)/det(I) )
( Carl Friedrich Gauss tarafından 1801 yılında keşfedildi/formüle edildi. )
- GAVÎ[Ar. çoğ. GAVÛN, GUVÂT | "ga" uzun okunur] ile GAVÎ[Ar.]
( Azgın, azmış, yoldan çıkmış adam. İLE Çok azmış, çok azgın. )
- GAVS[Ar. çoğ. AGVÂS] ile GAVS[Ar.]
( Yardım, muâvenet. | Yardım istemek için bağırma, medet. | Yardımcı, imdada yetişen.[GAVS-I A'ZAM: Abdülkadir-i Geylânî] İLE Suya dalma, dalgıçlık. | İçine girmek için bir şeyi derinleştirme, iyice anlama. )
- GAVTA[Ar. çoğ. AGVÂS] ile GAVTA[Ar.]
( Toprağın çukurluğu. | Sulak yer, ağaçlık yer. Düzlük, ova. İLE Su içindeki derinlik. )
- GAYB/GAİB ile/ve/değil EŞİK
- GAYB ile HAZIR
- GAYB ile YOK/VAROLMAYAN
- GAYE[Ar.]/AMAÇ[Fars.] değil/yerine/= EREK
- GÂYE/LİMİT değil/yerine/= SINIR
- GAYET[Ar.] değil/yerine/= PEK
- GAYR değil/yerine AKIL
- GAYR'A BENZEMEK değil/yerine HAKK'A BENZEMEK
- GAYRET[Ar.]/EFOR[Fr./İng. < EFFORT] (ETMEK) değil/yerine/= ÇABA/LAMAK
- GAYRET ve/||/<>/< HAYRET
- GAYRET ve/||/<>/> RİAYET
- GAYRET ile/ve/> TEVHİD
- GAYR-I HABERİYE(İNŞAÎ) ile HABERİYE(MEŞKÛKE)
( Emir, nehy, soru. İLE Şekk, şüphe. )
- GAYRİ İHTİYARİ ile DİRENÇ/İSTEM/İSTENÇ DIŞI/KENDİLİĞİNDEN
- GAYRÎ ile/değil/yerine DAHİLÎ
- GAYR/Î ile/değil GAYB/Î
- GAYRİMENKUL[Ar.] değil/yerine/= TAŞINMAZ
- GAYRİSAFİ MİLLİ HÂSILA değil/yerine/= KESİNTİSİZ ULUSAL GELİR
- GAYÛR[< GAYRET] değil/yerine/= GAYRETLİ, ÇOK ÇALIŞKAN | DAYANIKLI [GAYYÛR değil!]
- GAYZERİT[Fr. < GEYSÉRITE] değil/yerine/= KAYNAÇTAŞI
( Volkan bölgelerinde oluşan silisli çökelti. )
- GAZ BULUTU ile HİMİKO BULUTU
( ... İLE Tüm evrende, gözlemlenebilen en büyük nesnedir.[Bizden 12 milyar ışık yılı uzaklıktaki gaz bulutu] )
- GAZ VERMEK" ile/değil/yerine/||/<>/>< "GAZ ALMAK"
- GAZ ve/<> KABIZLIK/İNKIBAZ
- GAZÂ[Ar.] ile/||/<> CİHAD[Ar.]
- GAZAL[Ar.] ile GAZEL[Ar.] ile GAZEL[Ar.]
( Ceylan. İLE Divan Edebiyatı'nda, beş ile onbeş beyit arasında değişen, ilk beytinin dizeleri birbiriyle, sonraki beyitlerinin lirik konularda yazılan nazım biçimi. | Lâtif. | Bayanlar için söylenilen güzel ve aşk dolu söz. | Türk müziğinde, belirli bir kurala bağlı olmadan, bir kişi tarafından, herhangi bir makamda gezinerek sesle yapılan taksim. İLE Sonbaharda kuruyup dökülen ağaç yaprağı. )
- GAZANFER ÖZCAN ve/||/<> FECRİ EBCİOĞLU
( )
- GAZAP ile GADAP
( Gadap kibirden beslenir, kibirin kökü şirktir. )
( İkisi de aynıdır. Z'nin D olarak okunmasından dolayı fark varmış gibi algılanır. )
- GAZETE OKUMAK ile/ve/<>/||/değil/yerine KİTAP OKUMAK
- GAZETE ile/ve/||/<> RESMÎ GAZETE
- GAZETECİ ile/ve FOTOĞRAFÇI
- GAZETECİ/LİK ile/ve/değil/||/<> YAZAR/LIK
- GÂZİ ile GÂZİ ile GAZÎ
( Savaştan, sağlam ya da (az/çok) yaralı çıkan. İLE Mustafa Kemal ATATÜRK İLE "Gezi" için gaz yiyen. )
- GAZZÂLÎ ÖNCESİ ile/ve SONRASI
( Meşşaîlerin diliyken, Gazzâlî sonrasında, aklın küllî dili haline geldi. Bu nedenle Kategoriler konusu Mantık'tan çıkartılıp Fizik'e aktarıldı. )
- GEBE, YÜKLÜ -ile
( HÂMİLE[Ar.], ÂBİST/E[Fars.] (ÂBİSTENÎ )
- GEBELİK ile/ve/||/<>/> EBELİK
( Ben/sen. İLE/VE/||/<>/> Ben/o. )
- GEBERMEK/MÜRT[Fars.]/CIZLAMI ÇEKMEK[argo] ile ÖLMEK
( Hayvanlar üzerine/için. İLE Kişiler üzerine/için. )
- GEÇ!:
EMİR VERMEK ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/< DÜŞÜNCESİNİ/İSTEĞİNİ DÜMDÜZ SÖYLEMEK
( Bazı/çoğu (bilgisiz/görgüsüz) kişi/ler, bazen/çoğunlukla kendini, herkesin/herşeyin merkezinde "görenler"/zannedenler, başkalarına söylediklerini, emir olarak değil zihninde ne varsa, hiçbir dilbilgisine sahip olmadan ya da uymadan, kabalıkla söyler. Bunu görür görmez, anladığımız anda, üstlerine fazla gitmemek ve bunları karıştırmamak gerekir. [Bazen de hadlerini bildirmek gerekiyorsa bildirilebilir tabii.] )
- GEÇ EVLENMEK ile/değil/yerine/>< GENÇ EVLENMEK
- GEÇ GELEN/KALAN "ADÂLET" ile/değil/>< ADÂLET
( Geç gelen "adâlet", adâlet değildir! )
- GEÇ KALMIŞLIK ile/ve/||/<> GERİ DÖNÜLEMEZLİK
- GEÇ TANIMA/ANLAMA! değil/yerine GENÇKEN TANI/ANLA!
- GEÇ ile/ve GÜÇ
[BİR ŞEYİN:
GEÇ OLMASI ile/ve GÜÇ OLMASI/OLMAMASI]
( Olsun. İLE/VE Olmasın! )
- GECE:
BUBAŞ ile/ve/||/<>/> ARABAŞ ile/ve/||/<>/> OBAŞ
( Çay içilip çerez yenen akşam saati. İLE/VE/||/<>/> Yatmadan önceki zaman dilimi. İLE/VE/||/<>/> Gecenin sabaha yakın olan bölümü, sahur vakti. )
- GECE-GÜNDÜZ (DÜŞÜNMEK, ÇALIŞMAK)
- GECE/KARANLIK ile/ve/değil KAR FIRTINASI/TİPİ
- GECE[< GEÇ(>< ERKEN)]/TÜN/DÜN ile/ve/değil/yerine/<>/>< GÜN/DÜZ
( Birlik/Vahdet. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<>/>< Çokluk/Kesret. )
( Gece/karanlık önceliklidir. )
( [Fars., Ar.] ŞEB-TÂ-BE-SEHER: Geceden sabaha kadar. )
( ŞEB Ü RÛZ: Gece gündüz. | RÛZ Ü ŞEB: Gündüz gece. )
( MELEVÂN: Gece ile gündüz.[MÂ-DÂM-EL-MELEVÂN: Gece ve gündüz devam ettikçe. | MÂ-TEÂKAB-EL-MELEVÂN: Gece ile gündüz birbiri ardı sıra geldikçe.] YA'FUR[çoğ. YAÂFÎR]: Gecenin beşte/altıda bir gibi bölümü. )
( Hakikat. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<>/>< Şeriat. )
( TÜNMEK: Havanın kararıp gece olması. )
( LEYL ile/ve/değil/yerine/<>/>< ... )
( DÜN, ŞEV, ŞEB[çoğ. ŞEBÂN], TAHT-I ABNÛSÎ ile/ve/değil/yerine/<>/>< NEHÂR, RÛZ, TAHT-I ÂC )
( [not] NIGHT vs./and/but/<>/>< DAYTIME/DAYLIGHT
DAYTIME/DAYLIGHT instead of NIGHT )
- GEÇERLİ BİLGİ ile GEÇERSİZ BİLGİ
( Bilginin yanlış olduğu yerde yorumun doğruluğu yanlışlığı konuşulmaz. / Usûlü yanlışın füruğu tartışılmaz. )
( VALID KNOWLEDGE/INFORMATION/DATA vs. INVALID KNOWLEDGE/INFORMATION/DATA )
- GEÇERLİ DURUM/KONJONKTÜR ile BAĞLAM/KONTEKST
- GEÇERLİ ile/ve/||/<> İŞLEYEN
- GEÇERLİK ile/ve/değil/||/<>/> GEÇERLİLİK
- GEÇERLİLİK ile/ve/<> BAĞLAYICILIK
- GEÇERLİ/LİK ile/ve/= GERÇEK
( Gerçek, samimi eylemin meyvesidir. )
( Bİ-L-Fİ'L: Gerçekten. )
( VALID vs./and/= REAL
Truth is the fruit of earnest action. )
- GEÇERLİLİK ve/||/<> TUTARLILIK ve/||/<> TARİHSELLİK
- GEÇERLİ/LİK ile/ve/<>/değil YETERLİ/LİK
- GECESEFÂSI ile GECE SEFÂSI
( İkiçeneklilerden, gece açan küçük kokulu çiçekleri olan, otsu bir bitki. İLE Yaz gecelerinde, havanın ve doğanın güzelliklerini yaşamak üzere yapılan etkinlik, yürüyüş, dolaşma. )
- GEÇİCİ ÇÖZÜM ile/ve/değil/||/<>/< ARA ÇÖZÜM
- GEÇİCİ ile/ve ALDATICI
( TEMPORARY vs./and ILLUSION )
- GEÇİCİ ile/ve KALICI
( Kendi, istikrarlı, sabit olmayan bir zihinde, herhangi bir şey nasıl kalıcı olabilir? )
( Geçici olanın içindeki kalıcı olanı, gerçek olmayanın içinde gerçek olanı araştırın. )
( Geçicilik, gerçek olmayışın kanıtıdır. )
( Geçicilik, gerçekdışılığın en iyi kanıtıdır. )
( Olgun kişinin nutuğu, içerikli; yaşama biçimiyse kalıcı olmalıdır. )
( TEMPORARY vs./and PERMANENT
How can anything be steady in a mind which itself is not steady?
Enquire what is permanent in the transient, real in the unreal.
Transiency is the best proof of unreality. )
- GEÇİCİ ile/ve/değil ÖZEL
- GEÇİCİ = TRANSITIENT, TRANSITIVE[İng.] = TRANSITIF[Fr.] = ÜBERGEHEND[Alm.] = TRANSIENS[Lat.]
- GEÇİCİ/LİK ile/ve/<> GEÇİŞLİ/LİK
- [ne yazık ki]
(")GECİKEN/GECİKMİŞ ADÂLET(") =/||/> ADÂLETSİZLİK
- GECİKME ile/ve/<> "FİJİ ZAMANI"
( ... İLE/VE/<> Fiji'lilerin randevuya geç kaldıklarındaki mazeretleri ve sözleri. )
- GECİKME HABER VERMEK
- GECİKME ile "SÜRÜNCEME"
( ... İLE Bir işin, sonuçlanıncaya kadar boş yere uğradığı gecikmelerin tümü. )
- GECİKTİRME ile/ve/değil/yerine/<> ÖTELEME
- GEÇİLEMEZ ile/ve/değil/||/<>/< GEÇİŞTİRİLEMEZ
- GEÇİM yoksa SEÇİM
- GEÇİMSİZ/LİK ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/< SEVGİSİZ/LİK
- GEÇİRMEK ile GEÇİŞTİRMEK
- GEÇİRMEK ile KAKALAMAK
- GEÇİRMEK ile/ve/değil/||/<>/< ULAŞTIRMAK
- GEÇİŞ METALİ ile/||/<> ANA GRUP METALİ
( Geçiş d orbitalli, ana grup s/p orbitalli metaldir )
( Formül: Fe İLE Cr İLE Na İLE Al )
- GEÇİŞ ile/ve/||/<> SÜREKLİLİK
- GEÇİŞKEN/LİK ile/ve/||/<> İLİŞKİLİ/LİK
- GEÇİŞLER/KAPILAR:
DAR değil/yerine GENİŞ
- GEÇİŞLİ ile/>< GEÇİŞSİZ
( TRANSITIVE vs./>< INTRANSITIVE )
- GEÇİŞTİRMEK ile/değil/yerine DİNDİRMEK
- GEÇİŞTİRMEK ile/ve/<> ÖTELEMEK
- GEÇİT ile/ve KOYAK/KISIK/KLÜZ
( ... ile/ve VADİ )
- GECKO İLE LOTUS İLE VELCRO ile/||/<> DOĞADAN İLHAM
( Biyolojik sistemlerin taklit edilmesi. )
( Formül: Süperhidrofobik θ > 150° )
- GEÇMEK/GEÇKİN ile/ve/||/<> AŞMAK/AŞKIN
- GEÇMİŞ, "BUGÜNÜN UZANTISI" değil BUGÜN, GEÇMİŞİN UZANTISI
- GEÇMİŞ İNANÇ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GEÇMİŞİN KOŞULLARI
- GEÇMİŞ ile/ve/<>/> ŞİMDİ ile/ve/<>/> GELECEK
( Anılardadır. İLE/VE/<>/> Hayal gücündedir. )
( Değişmezdir. İLE/VE/<>/> Belirsizdir. )
( Değiştiremeyiz fakat bilebiliriz. İLE/VE/<>/> Bilemeyiz fakat değiştirebiliriz. )
( Constant. vs./AND/<>/> Unknown/indefinite.
In memory. vs./AND/<>/> In imagination.
We cannot change but we can/should know. vs./AND/<>/> We cannot know but we can/might/should change. )
( "Şimdi"ye odaklanmış olan bir şey, benimledir. Çünkü ben, sonsuz şimdiyim, an içinde var olanım. Şimdi olan olaya verdiğim de kendi gerçekliğimdir. )
( A thing focussed in the now is with me, for I am ever present; it is my own reality that I impart to the present event. )
( Nesneler ve düşünceler, sürekli değişmektedir. Şu anda olanın gerçek olduğu deneyimi ise asla değişmez; düşlerde bile. )
( Things and thoughts have been changing all the time. But the feeling/experience that what is now is real has never changed, even in dream. )
( PAST vs./and/<>/> FUTURE )
- GEÇMİŞ ile/ve/değil/||/<> GELENEK
- GEÇMİŞE DÖNME İSTEĞİ ile/değil/yerine GEÇMİŞLE İLİŞKİ KURMAK
- GEÇMİŞE SAPLANIP KALMAK değil/yerine/>< GEÇMİŞİ DE DİKKATE ALMAK
- GEÇMİŞE SAPLANMAMAK ve/||/<> GELECEĞE ODAKLANMAMAK
- GEÇMİŞE YÖNELİK değil GEÇMİŞE DÖNÜK
- GEÇMİŞİ:
AYDINLATMAK ile/ve/||/<>/> ANLAMAK
( Tarih uzmanlarınca. İLE/VE/||/<>/> Her bir kişi, düşünür ve felsefe uzmanlarınca. )
- GEÇMİŞİN, BİZİ BIRAKMAMASI değil/yerine/></> BİZİM, GEÇMİŞİ BIRAKMAMIZ
- GEÇMİŞİN KÖLESİ OLMAK değil/yerine/>< GELECEĞİN MİMARI OLMAK
- GEÇMİŞİNDE YAŞAMAK" ile/ve/<>
"GELECEKTE YAŞAMAK" |
değil/yerine/><
ŞU ANDA OLMAK
( | Pişmanlık, suçluluk, şikâyet, üzüntü ve kızgınlık yaşatır. İLE/VE/<> Kaygı, gerginlik, huzursuzluk yaşatır. |
DEĞİL/YERİNE/><
Özgürlük, neşe, hafiflik, bilgelik yaşatır. )
- GEÇMİŞTEN GELEN ile GEÇMİŞTEN KALAN
- GEDÂ[çoğ. GEDÂYÂN] -ile
( DİLENCİ, YOKSUL )
- GEĞİRMEK ile/ve OSURMAK
( Kültürlere göre ikisi de çok büyük ayıp/yanlış/hata olarak da, sıradan bir durum olarak da algılanabilmekte/değerlendirilebilmektedir. )
( Bazı kültürlerde, yemek sırasında yellenme bile sıradan bir durum olarak karşılanabilmektedir. )
( FLATUS VOCES )
( Üstten. İLE/VE Alltan. )
( Ağızdan. İLE/VE Anüsten. )
( TECEŞŞÜ', TEFTÎH[< FETH | çoğ. TEFTÎHÂT] ile/ve ZARTA )
( ÂRÛG, ÂCÜL ile/ve ... )
( TO BELCH, BURP, ERUCTATION vs./and TO FART )
- GEKO ile YAPRAK KUYRUKLU GEKO
( ... cum UROPLATUS PHANTASTICUS )
- GEL DENİLEN YERE GİTMEYE AR EYLEME; GELME DENİLEN YERE GİDİP YERİNİ DAR EYLEME ile MİSAFİR UMDUĞUNU DEĞİL, BULDUĞUNU YER
- GEL-GİT/MED-CEZİR ile BEŞ GÜNDE BİR OLAN GEL-GİT
( TIDE vs. NEAP TIDE )
- GEL-GİT ile/ve/||/<> GİT-GEL
- GELECEĞE (BİR/KAÇ) ÇOCUK BIRAKMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÇOCUK(LAR)A GELECEK BIRAKMAK
- GELECEĞİ MERAK ETME!(K) ile/değil/yerine GEÇECEK OLANI İYİ DÜŞÜN!(MEK)
( Nasıl olsa gelecek. İLE/DEĞİL/YERİNE Zihninden hiç silinmeyecek. )
- GELECEĞİ "TAHMİN ETMEK" değil/yerine GELECEĞİ YARATMAK
- GELECEK/TE:
BELİRSİZ/LİK ile/ve/||/<> BİLİNMEZ/LİK
- GELECEKTEN ÜMİDİ/Nİ KESMEK ile/ve/değil/<> YAPACAKLARINDAN VAZGEÇMEK
- GELEN-GEÇEN
- GELEN TELEFONU/MESAJI/ÇAĞRIYI/MEKTUBU:
HER ŞEYİ BİR YANA ATARAK, KONTROLDIŞI/BİLİNÇDIŞI YANITLAMAK değil/>< ORTAMI/ÇEVREYİ/KİŞİYİ/KİŞİLERİ GÖZÖNÜNDE BULUNDURARAK UYGUN ZAMANDA, UYGUN TUTUM İLE YANITLAMAK
- GELEN ile/ve/||/<> GEÇEN
- GELENEK:
DÜZ değil KIRILMALI
- GELENEK-GÖRENEK
- GELENEK-GÖRENEKLER [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]
- GELENEK ile/ve/değil/<> BELLEK
( Sürüyorsa/yaşanıyorsa. İLE/VE/DEĞİL/<> "Yaşatılmaya" çalışılıyorsa. )
- GELENEK ile/ve/değil/<> ÇOĞUNLUK
- GELENEK ile/ve DİZGE
( TRADITION vs./and SYSTEM )
- GELENEK ve/> GELECEK
( TRADITION and/> FUTURE )
- GELENEK ile/ve GELENEKÇİ GELENEK
( TRADITION vs./and TRADITIONAL TRADITION )
- GELENEK ile/ve/<> GENELLİK
- GELENEK ile/ve/<> GEREKLİLİK
( TRADITION vs./and/<> NECESSITY )
- GELENEK ile/ve/değil/<> GÖRENEK
( ... İLE/VE/DEĞİL/<> Bir şeyi, eskiden beri görüldüğü gibi yapma alışkanlığı. )
- GELENEK ile/ve/<> MODERNİTE
- GELENEKÇİLİK ile/değil/yerine/>< GELENEK
( Yaşayanların, ölmüş durumudur. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Ölmüşlerin, yaşayan durumudur. )
- GELENEKSEL ENTELEKTÜEL ile/ve/<> ORGANİK ENTELEKTÜEL
( Öğretmenler, yöneticiler vb. İLE/VE/<> Kurum, sınıf, küme vb. )
- [ne yazık ki]
GELENEKSEL KİŞİ ile MODERN KİŞİ
( Ebeveynlerine tapar. İLE Çocuklarına tapar. )
- GELENEKSEL MİTOLOJİ ile/ve DİNSEL MİTOLOJİ
- GELENEKSEL ile/ve/değil/yerine/||/<> KAVRAMSAL
- GELENEKSELCİLER ile MODERNİSTLER
( Şimdisi olmayan bir geçmişi yaşayanlar. İLE Geçmişi olmayan bir şimdide yaşayanlar. )
- GELENEKSELLEŞME/GELENEKSELLİK ile/ve/||/<>/< KURUMSALLAŞMA/KURUMSALLIK
- GELENEKSELLİK ile/ve/||/<>/< KALICILIK
- GELENEKTE:
İNŞÂ ile/ve/ya da İMHÂ
- GELENEKTE:
SÜREKLİLİK ile/ve/||/<> ELEŞTİRELLİK
- GELENEKTE:
SÜREKLİLİK ile/ve/<> TUTARLILIK
( CONTINUITY vs./and/<> CONSISTENCE :IN TRADITION )
- GELENEKTE, TEVHİD:
AKIL ÜZERİNDEN ile/ve/> KALP VE DUYGU ÜZERİNDEN
( Tenzih ile. İLE/VE/> Teşbih üzerinden. )
( İkisinde de, sur üflenerek çağrılırdı. )
- GELEN-GİDEN
- GELİN -=
( Eve gelen kişi. GELEN > GELİN
[ Evlenecek/evlenmiş olan, evin, eril çocuğunun eşi olarak gelen bayan için kullanılmış ve yerleşmiştir. ] )
- GELİN-DAMAT ve/||/<> SAĞDIÇ
( ... VE/||/<> Düğünde, gelin ya da güveye kılavuzluk eden kişi. )
- GELİN/KELİN[dvnlgttrk] ve/<> DAMAT/GÜVEY
( İ'SÂR[Ar.]: Gelin olma çağına gelme. )
( ARÛS ve/<> ARÎS )
( BEYÛ/BEYÛG ve/<> ARÎS )
( BRIDE and/<> GROOM )
- GELİN! yerine GELMEK İSTEYENE DUYURULUR
- GELİNCİK ile/<> KAKIM/KAKUM/ERMİN/AS/AZ[dvlgtrk]
( ... İLE/<> Kutup gelinciği. Sansargillerden, yazın, esmer kırmızı, kışın beyaz renkli gelincik. )
(
İLE/<>
)
( WEASEL vs./<> ERMINE )
( MUSTELA NIVALIS cum/<> MUSTELA ERMINEA )
- GELİP GEÇEN ve/||/<>/> GÜLÜP GEÇMEK
- [ne yazık ki]
GELİR ADÂLETSİZLİĞİ ile/ve/||/<>/> "SERVET" ADÂLETSİZLİĞİ
- GELİRİNİ KULLANMA/TÜKETME:
YAŞAMAK ÜZERE ve/||/<>/> HAYIR İŞLEMEK ÜZERE ve/||/<>/> "HAYIR!" DİYEBİLMEK ÜZERE
- GELİŞİGÜZEL "ÇOK ANLAMLILIK" ile/değil/yerine ÇOK ANLAMLILIK
- GELİŞİGÜZEL ile/ve/değil/yerine/||/<>/>< KENDİNCE
- GELİŞİGÜZELLİK ile/ve KEYFÎLİK
( CASUAL vs./and ARBITRARINESS )
- GELİŞİM VE DEĞİŞİM İÇİN:
ZORUNLULUK ile/ve/||/<> YOKLUK
- GELİŞİM ve/||/<> ARINMA ve/||/<> YOZLAŞMAMA
- GELİŞİM ile/ve DÖNÜŞÜM
( DEVELOPMENT/IMPROVEMENT/PROGRESS vs./and TRANSFORMATION )
- GELİŞİM ile/ve/||/<> GELİŞMEK
( DEVELOPMENT vs./and/||/<> EVOLVE )
- GELİŞİM ile/ve/||/<>/> KALKINMA
- GELİŞİM ile/ve/||/<>/> OLGUNLAŞMA
- GELİŞİM ile/ve OLUŞUM
( DEVELOPMENT vs./and FORMATION/CONSTITUTION )
- GELİŞİM ile/ve/||/<>/> UYGARLIK
- GELİŞİM ve/||/<>/>/< UYGULAMA
- GELİŞİM/DEĞİŞİM:
YUKARIDAN, AŞAĞI ile/ve/değil/yerine/||/<> İÇTEN, DIŞA
( 
)
- GELİŞME ile/ve/değil/yerine/||/<> OLGUNLAŞMA
- GELİŞMİŞ ÜLKE:
YOKSULLARIN BİLE ARABAYA BİNDİĞİ ÜLKE
değil/yerine/><
VARSILLARIN BİLE OTOBÜSE BİNDİĞİ ÜLKE
- GELİŞMİŞLİĞİN, OLGUNLUĞUN/KEMÂLÂTIN SONU:
YALINLIK ve/||/<> SÜKÛT
- GELİŞMİŞ/LİK ve/||/<>/> YALINLAŞ(TIRIL)MIŞ/LIK
( Yalınlaşmak/yalınlaştırabilmek, gelişmişliğin, en son durumudur. )
- GELİŞTİRME ile/ve/<> ÖNÜNÜ/ÖTESİNİ AÇIK TUTMAK
( TO DEVELOP vs./and/<> TO MAKE/KEEP OPEN THE FURTHER )
- GELİŞ(TİR)MEK ile/ve/değil/yerine/||/<> İYİLEŞ(TİR)MEK
- GEMİLERİ YAKMAK ile/ve KÖPRÜLERİ ATMAK
- [ne yazık ki]
GEMİNİN BATMASI ile/ve/değil/||/<>/> SULARIN ÇEKİLMESİ
( Her zaman gemiler batmaz. Bu kez sular çekildi. )
- GEMLEMEK ile/değil KETLEMEK
- GEN ve/||/<>/> HAPLOGRUP ve/||/<>/> Y SOYAKTARANI
- GENÇ / YAŞLI diye bir şey yok!
- GENÇKEN ÇABALA!:
"PARA/ÇIKAR KAZANMAK" İÇİN değil/yerine ÖĞRENMEK İÇİN
( WHEN YOU ARE YOUNG: [not] TO EARN but WORK TO LEARN
WORK TO LEARN instead of TO EARN :WHEN YOU ARE YOUNG )
- GENÇLİK ile/<>/>< YETİŞKİNLİK ile/<>/>< YAŞLILIK
( [ne yazık ki] Zaman ve enerji vardır fakat cepte (pek/yeterince) para yoktur/olmaz. İLE/<>/>< Para ve enerji vardır fakat (pek/yeterince) zaman yoktur/olmaz. İLE/<>/>< Zaman ve para vardır fakat (yeterince) enerji yoktur/olmaz. )
(
)
( Genç/lik, bilse; yaşlı/lık, yapabilse...
Si jeunesse savait, si vieillesse pouvait. )
- KİŞİ/İNSAN:
GENÇLİK/TE ile YAŞLILIK/TA
( "Uçan bir kuş". İLE "Virân bir baykuş". )
( Günler "kısa", yıllar "uzun." İLE Günler "uzun", yıllar "kısa." )
( Güzelliğimizle varız... İLE Sağlık ve paramızla varız... )
- GENEL AF ile/ve/değil KISMÎ GENEL AF
- GENEL-GEÇER ile/ve/değil/||/<> DEĞİŞMEZ
- GENEL GERÇEKLİK ile/ve/||/<>/>/< ETKİLİ GERÇEKLİK
- GENEL İDARE değil/yerine/= GENEL YÖNETİM
- GENEL [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]
- GENEL VEKÂLETNÂME değil/yerine/= GENEL YETKİDEŞLİK BELGESİ
- İMAN:
GENEL(İCMÂLİ) ile/ve/||/<>/>/< AYRINTILI/AÇIKLAMALI(TAFSİLÎ)
- GENEL ile DÜZENLİ/SÜREKLİ GENEL
( GENERAL vs. REGULAR/CONTINUAL GENERAL )
- GENEL ile GELENEKSEL
( GENERAL vs. TRADITIONAL )
- GENEL ile/ve/değil/<> KABUL
- GENEL ile ÖZEL
( GENERAL vs. REAL )
- GENEL ile/ve/<> ÖZEL
( Beyan. İLE/VE/<> Örnek. )
( Zıtlar vardır fakat zıtlık yoktur. )
( Hastalık "yoktur", hasta vardır. )
( Bazen ve/ya da bazı durumlarda/koşullarda, bir ilke için "herkesten", bazen de bir kişi/insan için tüm ilkeler("imiz")den vazgeçebilmeliyizdir/vazgeçmeliyizdir! )
- GENEL" ile/ve/değil/yerine/||/<> YAYGINLIK
- GENELDE ile/ve/değil TEMELDE
- GENELGE ile/ve/||/<>/> YÖNERGE
( Bağlayıcılığı vardır. İLE/VE/||/<>/> Bağlayıcılığı yoktur. )
- GENELLEME:
"GENİŞ DÜŞÜNMEK" değil GEVİŞ GETİRMEK
- GENELLEME ile/ve/değil ABARTMA
( [not] GENERALIZATION vs./and/but TO EXAGGERATE )
- GENELLEME ile/ve/> AYRIMCILIK
- GENELLEME ile/değil BENZETME/TEŞBİH
( [not] GENERALIZATION vs./but SIMILE )
- [ne yazık ki]
GENELLEME ve/||/<>/< BİLGİSİZLİK
- GENELLEME ile/ve "BÜYÜLTMEK"
( GENERALIZATION vs./and TO EXAGGERATE )
- GENELLEME ile ÇIKARIM
( GENERALIZATION vs. INFERENCE )
- GENELLEME ile/ve/değil/yerine DEĞİLLEME
( [not] GENERALIZATION vs./and/but NEGATION
NEGATION instead of GENERALIZATION )
- GENELLEME ile/ve EKSİK TÜMEVARIM
( Her şeyi genelleştirmeyi seven kişi, çoğunlukla yalan söyler. )
- GENELLEME ile/değil/yerine/>< EMİN OLARAK
- GENELLEME ile/ve/<> EZBERİNİ SÖYLEMEK
- GENELLEME ve/||/< GENELLEMENİN FARKINDALIĞI
- GENELLEME ile/ve/||/<>/> HATA
( GENERALIZATION vs./and MISTAKE )
- GENELLEME ile/değil/yerine/>< İCTİHÂD
- [ne yazık ki]
GENELLEME ile/ve/||/<>/< "İDDİA"
( [ne yazık ki] Ne kadar çok "genelleme" yapı(lı)yorsa, o kadar çok iddia edilir/eder. )
- [ne yazık ki]
GENELLEME ile/ve/ya da/||/<>/= İNDİRGEME ile/ve/ya da/||/<>/= ÖZDEŞLEŞTİRME ile/ve/ya da/||/<>/= "KÖKTENCİLİK" ile/ve/ya da/||/<>/= "TOPTANCILIK" ile/ve/ya da/||/<>/= "SONUÇ ODAKLILIK"
( Tüm genelleme ya da indirgemeler, tamamen yanlıştır! )
( GENERALIZATION vs./and TO REDUCE, REDUCTION vs./and IDENTIFICATION vs./and RADICALISM vs./and WHOLENESS vs./and FOCUSING TO CONSEQUENCE/RESULT )
- GENELLEME ile/ve/<> İNDİRGEME ile/ve/<> SİLME ile/ve/<> ÇARPITMA
- GENELLEME ile/ve/<>/|| KABUL
- GENELLEME ile/ve/<> ÖTEKİLEŞTİRME
- GENELLEME ile/ve/değil "SIÇRAMA"
( [not] GENERALIZATION vs./and/but "TO LEAP" )
- GENELLEME ile/ve/değil SINIRLAMA
( [not] TO DEFINE vs./and/but LIMITING )
- GENELLEME ile TOPTANCI TUTUM
( GENERALIZATION vs. WHOLENESS ATTITUDE )
- [ne yazık ki]:
"GENELLEME" ile/ve/||/<>/> "YARGILAMA"
- GENELLEME ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YORUM
- GENELLEME ile/ve/değil YUVARLAMA
- Genellemeden KONUŞ!!!
- GENELLEMEK" ile/ve/değil/yerine/||/<> ADLANDIRMAK
- GENELLEŞTİRME ile/yerine OLASILIK OLARAK (DEĞERLENDİRME)
( TA'MÎM[< UMÛM] ile/yerine ... )
( TO GENERALIZE vs. (TO VALUE) TO BE AS POSSIBILITY
(TO VALUE) TO BE AS POSSIBILITY instead of TO GENERALIZE )
- GENELLEŞTİRME ile/değil ÖRNEKLENDİRME
- GENELLEŞTİRME = TAMİM = GENERALIZATION[İng.] = GÉNÉRALISATION[Fr.] = GENERALISATION[Alm.] = GENERALIS[Lat.]
- GENELLİKLE ile/ve/değil/||/<>/< BÜYÜK/YÜKSEK OLASILIKLA
itibarı ile 28.406 başlık/FaRk ile birlikte,
28.406 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(37/115)
(1996'dan beri)