U ve Ü ile başlayan FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibarı ile 28.406 başlık/FaRk ile birlikte,
28.406 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(13/115)
- BÂZIA[Ar.] ile CÂİFE[Ar.]
( Deriyle birlikte biraz da etin kesilmesi biçimindeki yara. İLE Boşluğa(cevfe) kadar giden yara. )
( Adli Tıp'ta önemlidir. Cezası değişir. )
- (BAZI/ÇOK) ÖZEL BİLGİLER [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]
- (BAZI/ÇOK) ÖZEL BİLGİLER [PAYLAŞILAMIYOR/PAYLAŞILMIYOR]
- (BAZI/ÇOK) ÖZEL DURUMLAR [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]
- (BAZI/ÇOK) ÖZEL DURUMLAR [PAYLAŞILAMIYOR/PAYLAŞILMIYOR]
- (BAZI/ÇOK) ÖZEL EŞYALAR [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]
- (BAZI/ÇOK) ÖZEL EŞYALAR [PAYLAŞILAMIYOR/PAYLAŞILMIYOR]
- ... BAZLI[< İng. BASE] değil/yerine/= TEMELLİ
- BB84 İLE E91 İLE B92 ile/||/<> KUANTUM KRİPTOGRAFİ
( Kuantum mekanikli güvenlik. )
( Formül: |0⟩ İLE |1⟩ İLE |+⟩ İLE |-⟩ )
- BEARER SHARES and REGISTERED SHARES
( Hamiline yazılı hisse senedi. VE Nama yazılı hisse senedi. )
-  BEBEĞİN, ANNE SÜTÜNÜ ...:
 NASIL ALDIĞI ile/ve/||/<>/> NASIL SONLANDIRILDIĞI
- BEBEK BAKIMINDA, EN ÖNEMLİLER... -ile
( BEBEĞİ, ÜŞÜTMEMEK VE DÜŞÜRMEMEK! )
-  BEBEK BESLENMESİNDE:
 BİBERON ile/değil/yerine EMZİRME
( Annenin zanları ile. İLE/DEĞİL/YERİNE Bebeğin gereksinimi kadarı ile. )
- BEBEK CAMİİ değil/< HÜMÂYUN-U ÂBÂD
- BEBEK/ÇOCUK ile APALAK
( ... İLE Tombul, gürbüz, iri bebek ya da küçük çocuk. )
-  BEBEK/ÇOCUK GELİŞİMİNDE:
 BAĞLANMA ile/ve/||/<>/> AYRIŞMA ile/ve/||/<>/> KİMLİK KAZANIMI
( 0 - 18 ay. İLE/VE/||/<>/> 18 - 36 ay. İLE/VE/||/<>/> 36 - 72 ay. )
- BEBEK YAPALIM MI? ile "BEBEK YAPALIM" MI?
( Bebek sahibi olma ya da sevişme önerisi/sorusu. İLE Bebek semtine gitme önerisi/sorusu. )
- BEBEK ile/ve/<>/> ÇOCUK
( Ortalama 1 yaşına ulaşana kadar "Bebek", daha sonra "Çocuk" tanımına geçer. )
( ÇAĞA: Çocuk, bebek. )
( BABY vs./and/<>/> CHILD )
- BEBEK ile/ve/<>/> ÇOCUK ile/ve/<>/> ERGEN ile/ve/<>/> GENÇ ile/ve/<>/> ORTA YAŞ ile/ve/<>/> YAŞLI
( [yaş arası] 0-1 İLE/VE/<>/> 1-12. İLE/VE/<>/> 12-18. İLE/VE/<>/> 18-65. İLE/VE/<>/> 66-79. İLE/VE/<>/> 79-99.[Dünya Sağlık Örgütü'nün kabulü olarak] )
- BEBEK ile TAŞ BEBEK
( ... İLE Genellikle alçı vb. yapılmış oyuncak bebek. | Yaşı ilerlemiş olmasına karşın genç görünen kişi. )
- BEBEK ile/ve/değil YENİ DOĞAN
( Yeni doğan bebekler, 440 hz yüksekliğinde ve la notasıyla ağlar. )
( ... ile/ve/değil NEVZAT )
( RADIUN ile/ve/değil ... )
-  BEBEK/ÇOCUK GELİŞİMİNDE İLİŞKİLER:
 İKİLİ ile/ve/||/<>/> ÜÇLÜ ile/ve/||/<>/> TOPLUMSAL
- BEBEK ile/ve/<> ÇOCUK/İN[Türkçe]
( Coşturur. İLE/VE/<> Eğlendirir. )
( Ortalama 1 yaşına ulaşana kadar "Bebek", daha sonra "Çocuk" tanımına geçer. )
( ... ile EN: Büyük çocuk, yetişkin kişi. )
( Çocuktan al haberi! )
( RADÎ'[< REDÂ/REZÂ]: Süt emen bebek. ile TIFIL[çoğ. ETFÂL] )
-  BEBEKLERDE:
 GAZ ile REFLÜ ile KOLİK[Fr. < COLIQUE]
-  BEBEK/LİK EVRELERİ/NDE:
 OTİSTİK ile/ve/> SİMBİYOTİK ile/ve/> AYRIŞMA VE BİREYLEŞME
( 0-2 ay. İLE/VE/> 2-5 ay. İLE/VE/> 6-30 ay. İLE/VE/> 30 ay sonrası. )
( NORMAL AUTISTIC PHASE vs./and/> NORMAL SYMBIOTIC PHASE vs./and/> SEPERATION-INDIVIDUATION PHASE )
-  BEBEKTE:
 BOŞLUK DUYUSU ile/ve/||/<> YÜKSEKLİK
-  BEBEKTE) EK GIDADA:
 PİRİNÇ değil/yerine İRMİK / YULAF
- BEC İLE FERMİ GAS İLE RYDBERG ile/||/<> ULTRA SOĞUK ATOMLAR
( Mutlak sıfır yakını atom fiziği. )
( Formül: Tc = 2πℏ²n^(2/3)/mkB )
- BEÇ[Macarca < BÉCS] TAVUĞU ile DAĞ TAVUĞU ile ORMAN TAVUĞU ile SUDAN TAVUĞU
( 
 ile ... ile ... ile ... )
( Anavatanı, Afrika'dır. Boyları, 40 – 71 cm. ve ağırlıkları 700 - 1600 gram arasında değişir. İLE ... İLE ... İLE ... )
( Osmanlılar döneminde, Viyana'dan getirildiğinden dolayı Viyana tavuğu anlamına gelen "Beç Tavuğu" denilmiştir. "Beç", Osmanlı Türkçesi'nde, Viyana'nın adı olup Türkçe'ye, Macarca Bécs adından geçmiştir. İLE ... İLE ... İLE ... )
( NUMIDA MELEAGRIS cum ... cum ... cum ... )
- BECÂYİŞ[Ar.] ile TAKAS[Ar.]
( Karşılıklı yer değiştirme. İLE Değişim. | İki ülke arasında yapılan alışverişin, karşılıklı olarak malla ödenmesi. )
- BECEREMİYORUM değil/yerine YÜZ VERME!
-  BECERİ: 
SÖYLEMEK değil/yerine DİNLEMEK
( Dinlemeyenler, öğrenemezler. 
Öğrenemeyenler, bilemezler. 
Bilemeyenler, olamazlar. )
- BECERİ ile/ve BAŞARI
( Başarının tek şartı sadece samimi ve ciddi istektir. )
( Gereksiz olana gösterilen sürekli ve kararlı direnç, başarının sırrıdır. )
( Başarıncaya kadar denemeye devam edin! )
( Başarı, ancak yorulmaksızın doğru çabaları göstererek kazanılır. )
( Alçakgönüllü yaşama biçimi olanlar, başarıya ulaşır. )
( Başarıyı en kötü biçimde kullanmak, onunla övünmektir. )
( Kişi, başarı için gerekli olan özelliklere yeterli ölçüde sahiptir. )
( Memnuniyet verici sınırlama. Başarı. )
( Anımsanması gerekeni anımsamak, başarının sırrıdır. )
( SKILL/ABILITY vs./and SUCCESS
Earnestness is the only condition of success.
Steady resistance against the unnecessary is the secret of success. )
- BECERİ ile/ve/||/<> TÂLİ(H)
( Kişide, ikisinin de bulunması gerek. )
- BECERİ ile/ve/||/<>/< YETKİNLİK
- BECERİKSİZ/LİK ile/değil TİTİZ/LİK
( [not] CLUMSINESS/INCOMPETENCE vs./but FASTIDIOUSNESS/FUSSINESS )
- BEDAVA[Fars. < YEL] değil/yerine/= ÜCRETSİZ/EDERSİZ/CABA
( MÜFT yerine ... )
( MECCÂNEN yerine BİLÂ-BEDEL )
- BEDÂVET ile/değil/yerine/>< HADÂRET
- BED-BAHT değil/yerine/= MUTSUZ
- BEDBAHT[Fars.] değil/yerine/= MUTSUZ
- BEDEL (ÖDEMEK) ile/ve/<>/değil/yerine KEFÂLET (ÖDEMEK)
- BEDEL-İ FERÂĞ ile/||/<> BEDEL-İ MİSL ile/||/<> BEDEL-İ MÜSEMMÂ ile/||/<> TAKDÎR-İ BEDEL ile/||/<> MUBÂDİL
( Mîrî arazi ve çifte kiralı [icareteynli] vakıf taşınmazlarının tasarruf haklarının devredilmesi karşılığı alınan para. İLE/||/<> Arazi hukukunda tasarruf hakkı karşılığı emsaline uygun ödenen para. İLE/||/<> Akitte tayin olunan bedel. İLE/||/<> Bir gayrimenkul malın emsaline göre bedelini takdir etme . İLE/||/<> Başkasının yerine getirilmiş, bir şeye bedel tutulmuş. )
- BEDEN ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< BEN
- BEDEN/VÜCUT[Ar.] değil/yerine/= YİN/ETYİN
- BEDENDE (OLMAK) ile/ve/değil BEDENDEN (OLMAMAK)
- BEDEVÎ[Ar.] ile Bedevî[Ar.]
( Göçebe. | Çölde yaşayan. [BEDÂVET: Bedevîlik, göçebelik.] İLE Seyyit Ahmed-ül-Bedevî tarafından kurulan tarikat. )
- BEDEVÎ ile/değil/yerine/>< MEDENÎ
- BEDÎHE[Ar.] ile/ve/değil/yerine/||/<>/> REVİYYE[Ar.]
( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Bir konuda uzun uzun düşünmek. )
( İlk aşama. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Son aşama. )
-  BEDÎHÎ:
 TANIMLANABİLİR YAPIDA OLMAYAN ile/ve DELİL GETİRİLEBİLİR YAPIDA OLMAYAN
- BEDÎHİ/YAT[Ar.] ile/ve/||/<> BEDÎ'İ/YAT[Ar.]
( Apaçık olan. İLE/VE/||/<> Görkey/li. | Güzel, güzellik. Güzellik ölçülerine uyan, gözü gönlü okşayan, beğenilen. | Güzel sanatlar, sanat felsefesi. )
-  BEDİZ/BURXAN ile BEDİZLİG
 [< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Put. İLE Süslü. )
- BEDR-İ KEMÂL[Ar.] ile BEDR-İ KÂMİL[Ar.]
( Bir yazı çeşidi/tarzı. İLE Ayın ondördüncü gecesi. )
- BEE ile/değil BE ile/değil B
( Arı. İLE/DEĞİL Olmak. İLE/DEĞİL Yazaç. )
- BEFORE vs. LATER
- (not BEFORE YESTERDAY) THE DAY BEFORE YESTERDAY
- BEGÂYET[Fars. BE + Ar. GÂYET] değil/yerine/= SON DERECE
- BEĞEN ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< SARIL
( Facebook'ta. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< www.Good4Trust.org 'da. )
- BEĞENİ ALMAK değil/yerine BEĞENİLMEK
- BEĞENİ ile SAĞBEĞENİ
( ... İLE Güzeli, çirkinden ayırt edebilme yetisinin en yükseği. )
- BEĞENİLMEK ve/||/<>/>/< KABUL EDİLMEK
- BEĞENİP BEĞENMEMEK değil/yerine BECERİP BECERMEMEK
( Yapılması gerekenlerin ya da düşünülmesi gerekenlerin, beğenilip beğenilmemesi değil becerip becerememek ya da ne kadar becerebildiğindir öncelikli(önemli) olan. )
-  BEĞENMEME:
 HER KOŞULDA ile HİÇBİR KOŞULDA
- BEGINNING vs. ORIGIN
- BEGINNING vs. PROCESS
- BEGONVİL[< MICHEL BÉGON - 1690] ile/değil BUGENVİL[< LOUIS ANTOINE DE BOUGAINVILLE][Brezilya-1768]/CEMİLE[Kıbrıs'ta]
( 
 ile/değil 
 )
( İlgili yazıyı okumak için burayı tıklayınız... )
- BEHAVE TOGETHER vs. BEING TOGETHER
- (not BEHAVE WITH) BEHAVE TOWARDS
- BEHAVIOUR vs. ATTITUDE
- BE-HEME[Fars.]-HÂL[Ar.] değil/yerine/= MUTLAKA, ELBETTE
( MUTLAKA, ELBETTE )
- BEHER İLE BALON İLE BÜRET İLE PİPET ile/||/<> LABORATUVAR CAM MALZEMELERİ
( Temel lab ekipmanları. )
( Formül: ±0.05 mL (büret) )
-  BEHİYE[< BEHÂ]:
 GÜZEL -<
- BEING EMBEDED vs. BEING TRUE/REAL
- BEING IN THE STATE OF vs. OBLIGATION
( biing in dı steyt of vit obligeyşın )
- BEİS[Ar. < BE'S]["BEYİS" değil!]/MAHZUR[Ar.] değil/yerine/= SAKINCA/DOKUNCA
- BEKÂ ile/ve/||/<> EBEDİYET ile/ve/||/<> HALİDİYET
( Sonun/sonunun olmaması. İLE/VE/||/<> Öncesi ve sonrasında fark olmama. İLE/VE/||/<> Önünün olup sonunun olmaması. )
- BEKÂ ve/||/<>/>/< VEFÂ
- BEKÂR ile/ve/||/<>/> BAKAR
- BEKAR[Fr. < BÉCARRE] ile BEKÂR[Ar.] ile BÎ-KÂR[Fars.]
( Diyez'li ya da bemol'lü bir sesin eski durumuna getirilmesini gösteren nota imi. İLE Evlenmemiş/evli olmayan kişi. İLE İşsiz, güçsüz.["BEKÂR" değil BÎ-KÂR'lar evi] )
- BEKÂR[Azr.]/Bİ-KÂR[Fars.] = İŞSİZ GÜÇSÜZ[Tr.]
- BEKÂR ile/değil MÜCERRED
- BEKÂRA, "KARI/KOCA" BOŞAMAK KOLAY GELİR ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DAVULUN SESİ, UZAKTAN HOŞ GELİR
- BEKAS[Fr. < BÉCASSE] değil/yerine/= ÇULLUK
( Çullukgillerden, Avrupa, Asya ve Kuzey Afrika'da yaşayan, 32 cm. uzunluğunda, tüyleri kahverengi ve kül rengi, göçebe, uzun gagalı bir kuş. )
( SCOLOPAX RUSTICOLA )
- BEKÇİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BAHÇIVAN[Fars. < BAĞÇEVAN] OLMAK
- BEKÇİ ile ASES ile ASESBAŞI
( Bir şeyi ya da bir yeri bekleyip korumakla görevli kişi. İLE Gece bekçisi. | Osmanlı döneminde, Yeniçeri Ocağı'nın kaldırılmasından önceki güvenlik görevlisi. İLE Yeniçeri Ocağındaki askerî görevinin yanı sıra, başkentin düzenini korumakla da yükümlü olan yirmi sekizinci ortanın çorbacıbaşısı. )
- BEKÇİ ile BEN-VÂN
( ... İLE Tarla/harman/ekin bekçisi. )
- BEKÇİ ile DİZDAR[Fars.]
( ... İLE Kale bekçisi. )
- BEKÇİ ile/ve/||/<>/< GÖZETİCİ ile/ve/||/<>/< KURTARICI (OLMAK/OLMAMAK)
- BEKÇİ ile KİZİR
( ... İLE Köy bekçisi/kâhyası. )
- BEKÇİ ile/||/<>/< PAZVANT
( ... İLE/||/<> Rumeli'de gece bekçilerine verilen ad. )
- BEKÇİ ile/ve/<> POLİS
( ... İLE/VE/<> Şehir. [Şehirleşmiş yaşamı, şehirde yaşama kurallarını takip eden.] )
( 
 )
( Silah kullanabilir, kimlik sorabilir, parmak izi ve fotoğraf alabilir. İLE/VE/||/<> 
Polisin yetkisinin olup da bekçilerin olmadığı durumlar...
* Önleme arama
* Denetim yapma
* İstihbarat toplama, iletişimin tespiti, teknik araçla izleme
* Suça el koyma
* İfade alma
* Olay yeri inceleme
* Adlî arama ve el koyma
* Gözaltına alma
* Kişilerin ikametgah ve ev adreslerinden ayrılmamalarını isteme
* Teşhis yaptırma
* Yer gösterme yaptırma )
( ... ile/ve/<> ÂCÂN )
- BEKÇİ ile/ve/değil/||/<> TÜRBEDAR
-  BEKLEME:
 GEVŞEK ile/ve/||/<> SIKI ile/ve/||/<> SAF
-  BEKLEMEDİĞİMİZ KİŞİDEN ile/>< BEKLEDİĞİMİZ KİŞİDEN
:GELDİĞİNDE/GELİRSE
( "Olumsuz" olarak "değerlendirilir/yorumlanır". İLE/>< Olumludur. )
- BEKLEMEK ile/ve/değil/yerine/||/<> DAYANÇ/SABIR
- BEKLEMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÖNGÖRMEK
- BEKLEMEK ve/> YORGUNLUK
- BEKLENİLEN ile/ve/değil/yerine SONUÇ
-  BEKLENTİ SIRALAMASI:
 "YÖNETİCİLERE GÖRE" ile/değil/yerine/>/>< ÇALIŞANLARA GÖRE
( 
 )
- BEKLENTİ ile/ve/=/||/<>/>/< BATKI/HÜSRAN
( EXPECTATION, ANTICIPATION and/>/= DISAPPOINTMENT )
- BEKLENTİ ile/yerine BEKLEMEK
( Beklenti içinde olmamak esastır. )
( EXPECTATION vs. TO WAIT
TO WAIT instead of EXPECTATION )
- BEKLENTİ ile/ve ÇIKAR
( EXPECTATION, ANTICIPATION vs./and PROFIT )
- BEKLENTİ ile/ve/||/<>/> DAYATMA
( Aralarında çok ince bir çizgi ya da geçiş vardır. )
- BEKLENTİ ile/ve/=/||/<>/>/< DERT
- BEKLENTİ ile/ve/<>/< EZBER / KALIP / KABUL
- BEKLENTİ ile/yerine ÖNGÖRÜ
( FORESIGHT instead of EXPECTATION, ANTICIPATION )
- BEKLENTİ(DE OLMAK) değil/yerine/>< KABUL (ETMEK)
( Hiçbir şey için! DEĞİL/YERİNE/>< Her şeyi. )
( Expect(ation) (for) nothing but accept(ion) (for) everything! )
( not EXPECTATION but/>< ACCEPTION
ACCEPTION instead of EXPECTATION )
- BEKLENTİDE OLMA(MA)K ile/ve/değil/yerine/>< "RAHATLIK"
-  BEKLENTİDE/İSTEKTE:
 YENİ/Sİ ile/ve/<> DAHA FAZLASI/ÇOK
- BEKLENTİYE YANIT ARAMAK ile/yerine (SADECE ANLAMAK İÇİN/ÜZERE) SORU SORMAK
( Yeter ki, soru sormasını bil! Taşlar bile seninle konuşur. )
( TO SEARCH FOR EXPECTATION vs. TO ASK [JUST TO UNDERSTAND]
TO ASK [JUST TO UNDERSTAND] instead of TO SEARCH FOR EXPECTATION )
- BEKLENTİYİ YÖNETMEYE ODAKLANMAK ile/ve/değil/yerine/||/<> ÇÖZÜM ÜRETMEYE ÇABALAMAK
-  BEKMES[Oğuz] = PEKMEZ
 [< Divân-ü Lugât-it-Türk]
- BEL BEL / MEL MEL (BAKMAK) -ile
- BEL (EVLÂDI) değil/yerine YOL (EVLÂDI)
- BEL EVLÂDI ile/ve/<> YOL EVLÂDI ile/ve/<> NEFES EVLÂDI
- BEL ile BEL ile BEL ile BEL
( İm, işaret. İLE İnsan gövdesinde, göğüs ile karın arasında, daralmış bölüm. | Bu bölümün, sırtın altına denk gelen bölgesi. | Hayvanlarda, omuz başı ile sağrı arası. | Dağ sırtlarında, geçit veren çukur yer. | Atmık, meni. | Geminin orta bölümü. İLE Toprağı kazmaya ya da kirizma yapmaya yarayan, uzun saplı, ayakla basılacak yeri tahta, ucu sivri kürek ya da çatal biçiminde bir tarım aracı. İLE Ses şiddetiyle ilgili birim.[< Graham Bell] | İletişim teknolojisinde iki farklı güç ya da şiddet değerini ya da bir gücün, bir referans güce oranını karşılaştırmak için kullanılan bir logaritmik birim. İki güç değeri P1 ve P2 ise aralarındaki fark, N = log10[p2 / p1] kadardır. Simgesi: B, b )
- BELÂ -ile
( GAM, KEDER, MUSÎBET, ÂFER, CEZÂ, GAYET ZOR İŞ, BÜYÜK GAİLE | EVET, HAYHAY, PEKÎ )
- BELÂ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< AŞK
( Bin. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Bir. )
- BELÂ ile BELÂ-Yİ MÜBREM
( ... İLE Kaçınılmaz belâ. )
- BELÂBİL[Ar. < BELBÂL] ile BELÂBİL[Ar. < BÜLBÜL]
( Vesveseler, telâşlar, tasalar, kuruntular. İLE Bülbüller. )
-  BELÂ'DA:
 ŞERİAT ile TARİKAT ile HAKİKAT ile MÂRİFET
( Sabreder. İLE Rızâ gösterir, şükr eder. İLE Nedenini araştırır, ilmini yapar. İLE Hizmet eder. )
- BELÂGAT ile/ve/||/<> BEDÂHET
( İyi konuşma, sözle inandırma yeteneği. | Söz sanatlarını inceleyen bilgi dalı. Retorik. | Konuya tüm yönleriyle kavrayarak, hiçbir yanlış ve eksik anlamaya yer bırakmayan, yorum gerektirmeyen, yapmacıklıktan uzak, düzgün anlatma sanatı. | Bir şeyde, gizli olan derin anlam. İLE/VE/||/<> Apaçık olma durumu. | Bir konuda, hazırlıksız konuşabilme yeteneği. )
- BELDE[Ar. çoğ. BİLÂD, BÜLDÂN] ile BELED[Ar.]
( Şehir, kasaba, memleket. İLE Şehir, memleket. )
-  FIKRA/ESPRİ:
 BELDEN AŞAĞI ile/değil/||/<>/= DİZ ÜSTÜ
-  BELDİR = DORUK
 [< Divân-ü Lugât-it-Türk]
- BELEDİYE ile/||/<> İHTİSAB ile/||/<> ŞEHR EMİNİ
( ... İLE/||/<> Osmanlı döneminde belediyenin işlevini yerine getiren yönetim birimi. İLE/||/<> Belediye başkanı. )
- BELEDİYE[Ar.] değil/yerine/= URAY
-  BELEK ile BELEK/BÖLEK ile BELEK ile BELEK/BELİK ile BELEK ile BELEK ile BELEK
 ile/değil 
BELLEK
( Çocuk bezi. | Kundak. | Beşiğe konulan yatak. İLE Armağan. | Düğün armağanı, çeyiz. | Kumaş, yazma. İLE Korku, korkak. İLE Alacalı, karışık renkli. İLE Üzerinden yol geçen tepe. İLE Saç örgüsü. İLE Antalya'nın bir ilçesi. İLE/DEĞİL Yaşantıları, öğrenilen konuları, bunların geçmişle ilişkisini, bilinçli olarak anlıkta saklama olanağı/gücü, hafıza. | Bir bilgisayarda, programı değişmeyen verileri, yapılacak iş için gerekli olan ara sonuçları toplayan bölüm. )
- BELEŞ/Çİ/LİK ile/ve/<> OTLAKÇI/LIK
- BELGİ ile/ve/<> BELGİN
( Bir şeyi, benzerlerinden ayıran özellik. | Duyuş, düşünüş ve inanıştaki ayırıcı özellik. İLE Tam ve kesin olarak belirlenmiş olan. )
( ŞİAR/ALÂMET/NİŞAN ile/ve/<> SARİH )
-  BELGİT/SENET ÇEŞİTLERİ'NDE:
 ADİ ile RESMİ ile RE'SEN DÜZENLENMİŞ/TANZİM EDİLMİŞ ile TASDİKLİ ile HATIR ile KIYMETLİ ile TİCÂRÎ ile EMTİA
- BELGÜ -ile
( AYET )
- BELİ ile/değil BERİ
( Evet.[Fars.] | Bele işaret eden. İLE Konuşanın önündeki iki uzaklıktan kendine daha yakın olanı belirten bir söz. | Bu uzaklıkta bulunan. | ...-den bu yana. )
- BELIEF vs./and SUBMISSION
( İNANÇ ile/ve TESLİMİYET )
- BELIEF vs./and STRUGGLE
- (not BELIEVE TO) BELIEVE IN
- BELİRGİNLEŞTİRME ile/ve/||/<> AÇIĞA ÇIKARMA
- BELİRGİN/LİK ile KESİN/LİK
( CLARITY vs. CERTAINTY )
- BELİRLEME, OLUMSUZLAMADIR ile/değil/yerine OLUMSUZLAYARAK BELİRLEME
( ... İLE/DEĞİL/YERİNE Olumsuzlama, kendini de olumsuzlayabildiğinden dolayı. )
( SPINOZA ile HEGEL )
- BELİRLEME ile/ve SINIRLAMA
( DESIGNATION vs./and LIMITING )
- BELİRLEME ile/ve/>/<> SONSUZ DEĞİLLEME
( TO DETERMINE vs./and/>/<> INFINITE NEGATION )
- BELİRLEMEK/BELİRLEYİCİ ile SONSAL SINIFLAMA / SONSALLIK / KATEGORİZASYON
( DESIGNATION vs. CATEGORIZE )
- BELİRLENİM ile/ve/||/<> İLİŞKİSELLİK
- BELİRLENİM ile/ve/||/<> ZORUNLULUK
- BELİRLE(N)ME, BELİRLENİM = DETERMINATION[İng.] = DÉTERMINATION[Fr.] = DAS BESTIMMEN[Alm.] = DETERMINAZIONE[İt.] = DETERMINACION[İsp.] = CONSTITUTIO, DEFINITIO, DETERMINATIO[Lat.] = HO HORISMOS, HE TAKSIS[Yun.] = VUCHA(T), MÂL[Ar.] = TAYÎN[Fars.] = BEPALING[Felm.]
- BELİRLE(N)ME ile/ve/||/<> ETKİLE(N)ME
- BELİRLENMİŞLİK ile/ve/||/<> SONSUZLUĞUN OLANAKSIZLIĞI
- BELİRLEYİCİ ile/ve/değil/<> ÖLÇÜT
- BELİRLEYİCİ/LİK ile/ve/<> OYALAYICI/LIK
- BELİRLİ) BİR MİKDAR ile BİR ÖLÇEK
-  BELİRLİ BİR:
 SÜREYLE ile/ve/||/<>/>/< SIRAYLA
- BELİRLİ HATA ile BELİRSİZ HATA
( Nedeni bilinen, sonuçlara ancak ve sadece tek bir yönde etki eden ve giderilebilen, sistematik hata ile eş anlamlı bir hata sınıfı. İLE Ölçme sırasında kaçınılmaz, küçük, kontrol edilemeyen değişkenlerin etkisinden kaynaklanan belirsizlikler. )
( SYSTEMATIC ERROR vs. RANDOM ERROR )
- BELİRLİ NEDENLER ile/ve/||/<>/> BELİRLİ KOŞULLAR ile/ve/||/<>/> BELİRLİ SONUÇLAR
( Geçmiş. İLE/VE/||/<>/> Şimdi. İLE/VE/||/<>/> Gelecek. )
- BELİRLİ ile BAŞAT
- BELİRLİ/LİK ile/ve BELKİLİ/LİK
( Olanaklı/lık. İLE/VE Olası/lık. )
- BELİRLİ/LİK ile/ve ZORUNLU/LUK
( DETERMINEDNESS vs./and OBLIGATION )
- BELİRME ile/ve/<> TAŞMA
- BELİRSİZ SÖZ/MUĞLAK İFADE ile/değil/yerine KAVRAM
- BELİRSİZ ile BELİRLİ (BİR) BELİRSİZ
- BELİRSİZ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÖRTÜK
- BELİRSİZ ile/ve/||/<>/> SONSUZ ile/ve/||/<>/> TEK
( Tek aynada. İLE/VE/||/<>/> Karşılıklı aynanın arasında. İLE/VE/||/<>/> Birbirine bakan üç aynanın[üçgen içinde] ortasında. )
-  BELİRSİZLİK /= TEHLİKE:
 EN KÖTÜ ile/ve/||/<>/> EN İYİ ile/ve/||/<>/> EN OLASI
- BELİRSİZLİK İLKESİ ile/||/<> TAMAMLAYICILIK İLKESİ
( Belirsizlik konum-momentum kesinliğini sınırlar, tamamlayıcılık dalga-parçacık ikiliğini açıklar )
( Formül: ΔxΔp ≥ ℏ/2\nΔEΔt ≥ ℏ/2 )
( Werner Heisenberg tarafından 1927 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1901-1976) (Ülke: Almanya) (Alan: Fizik) (Önemli katkıları: Belirsizlik ilkesi, kuantum mekaniği) (Nobel: 1932) )
- BELİRSİZLİK/KARARSIZLIK ile/değil/yerine/>< "EN KÖTÜ KARAR/ZARAR"
( Alınacak/alınabilecek "en kötü karar" ya da "en büyük zarar" bile zihnin kaldıramayacağı/taşıyamayacağı belirsizlik ve kararsızlıktan çok daha iyidir. )
-  BELİRSİZLİK SAÇMA(LIK)LARI/SAFSATALARI:
 GÖNDERMELİ ile/ve/||/<> VURGULAMA ile/ve/||/<> ÇOK ANLAMLILIK
( FALLACY OF: EQUIVOCATION vs./and/||/<> ACCENT vs./and/||/<> AMPHIBOLY )
- BELİRSİZLİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ARA DURUMLAR
- BELİRSİZLİK ile/ve/||/<> ARADA KALMAK
- BELİRSİZ/LİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> BELİRGİN/LİK
( Zihnin baş edemediği ve neredeyse her an tükenebileceği tek durum. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Zihnin ve sürecin rahatlayabildiği ve yaşayabildiği tek durum. )
- BELİRSİZ/LİK ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/< BÖLÜNMÜŞ/LÜK
- BELİRSİZLİK <>/>< BÜTÜNLÜK
( INDEFINITENESS <>/>< INTEGRITY )
- BELİRSİZ/LİK ile/ve/=/||/<> DEĞERSİZ/LİK
- BELİRSİZLİK ile/ve/değil/||/<>/< GERİLİM
( [not] UNCERTAINTY vs./and/||/<>/but VOLTAGE
VOLTAGE instead of UNCERTAINTY )
- BELİRSİZLİK ile/ve/||/<>/> KARARSIZLIK
- BELİRSİZ/LİK ile MUTLAK
( INDEFINITENESS vs. ABSOLUTE )
- BELİRSİZLİK ile/ve/||/<>/>/< OLANAKSIZLIK
- BELİRSİZ/LİK ile/ve/||/<> OLUMSUZ/LUK
( Zihnin, işleyebildiği tek durum/koşul belirginlik; rahat edemediği tek durum ise belirsizliktir. )
- BELİRSİZLİK ile/ve/değil/yerine/<> ÜMİT
- BELİRSİZLİK ile/ve/||/<> ÜMİTSİZLİK
( Dışarıda, bazı/çoğu şeyde olabilir. İLE/VE (FAKAT)/||/<> İçeride ve hiçbir "şey/durum" için olmamalıdır! )
- BELİRTKE ile BELİTKE
( Bir özlü sözle birlikte kullanılan im. | Soyut bir şeyin, bir kavramın simgesi olan varolan ya da eşya. AMBLEM | Gösterge. İLE Belitler dizgesi. [BELİT/AKSİYOM: Kendiliğinden, apaçık olan ve böyle olduğundan dolayı öteki önermelerin ön dayanağı olan temel önerme.] )
- BELİRTME ile BİLDİRME
( TO STATE vs. TO NOTIFY )
- BELİT(AKSİYOM) = MÜTEARİFE = AXIOM[İng.] = AXIOME[Fr.] = AXIOM[Alm.] = AXIOMA[Yun.] = AXIOMA[İsp.] -ile
( Kendiliğinden, apaçık ve bundan dolayı öteki önermelerin ön dayanağı sayılan temel önerme. İLE Bir gücün, maddi bir etkenin, bir düşüncenin ortaya çıkması. | İnsan etkinliğinin ya da iradesinin açığa çıkması. | Hareket, iş. | Anamalın, belirli bir bölümü. | Hisse senedi. | Bir oyuncunun, sahne üzerindeki hareketi. | Oyunun temasını geliştiren, başlıca olay, öykü, gelişim. )
- BELKİ OLABİLİR" değil [sadece] "BELKİ" ya da "OLABİLİR"
( Hem "belki", hem de olasılık yanyana ifade edilmez. Olasılık, "belki"yi kapsar! )
- BELKİ ile/değil/yerine ACABA
- BELKİ ile/ve/||/<> İLGİNÇ
- BELKİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SANIRIM
- BELL İLE CHSH İLE GHZ ile/||/<> KUANTUM EŞİTSİZLİKLERİ
( Yerel gerçekçiliği test eden eşitsizlikler. )
( Formül: S ≤ 2 (klasik) İLE S ≤ 2√2 (kuantum) )
- BELLEĞE DAYANARAK YAŞAYAN ile BELLEĞİ (GEREKTİĞİNDE) KULLANARAK YAŞAYAN
- BELLEĞİNDEN SİLMEK ile/ve/> ETKİSİNDEN/"BÜYÜSÜNDEN" KURTULMAK
( REMOVE FROM MEMORY vs./and/> RELEASE FROM EFFECT/CHARMING )
- BELLEK [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]
- BELLEK YİTİMİ ile DUYUM YİTİMİ ile ACI YİTİMİ ile SÖZ YİTİMİ ile HAREKETLERDEKİ DÜZENSİZLİK
( ZIYÂ-İ HÂFIZA ile ZIYÂ-İ HİSS ile ZIYÂ-İ ELEM ile ZIYÂ-İ KELÂM ile ZIYÂ-İ İNTİZÂM )
( AMNÉSIE avec ANESTHÉSIE avec ANALGÉSIE avec APHASIE avec ATAXIE )
- BELLEK ve/||/<> DİL
( MEMORY and/||/<> TONGUE )
- BELLEK ile/ve GELECEK
- BELLEK ile/ve/değil ÖNCELİK
- BELLEK ile/ve/||/<> TOPLUMSAL BELLEK
- BELLEKTE TAŞIMAK ile/değil/yerine BİLMEK
( Bilgi 2'dir. 1. Hakkında veri sahibi olmak. 2. Nerede bulacağını/bulabileceğini bilmek. [Bu çağda olması gereken ve öncelikli olan nerede bulabileceğini bilmektir.] )
( [not] TO CARRY ON MEMORY vs. TO KNOW
TO KNOW instead of TO CARRY ON MEMORY )
- BELLEKTE TUTMAYA ÇALIŞMAK ile/ve/değil/yerine "HEYBEYE ATMAK"
- BELLEME ile BELLEME
( Öğrenip akılda tutmak. | Sanmak. İLE Bel denilen araçla toprağı işlemek. )
- BELLEMEK ile/ve/yerine EZBERLEMEK[Fars.]
( ... İLE/VE/YERİNE Kalbe yazmak. )
- BELLEMEK ile/yerine SORGULAMAK/DÜŞÜNMEK
( Sormaz ki bilsin, sorsa bilir; bilmez ki sorsun, bilse sorar. )
( TO MEMORIZE vs. INTERROGATE/TO THINK
INTERROGATE/TO THINK instead of TO MEMORIZE )
- BELLETİCİ AHLÂK ile/yerine DÖNÜŞTÜRÜCÜ AHLÂK
( MORALS OF MEMORIZE vs. TRANSFORMAL MORALS
TRANSFORMAL MORALS instead of MORALS OF MEMORIZE )
- BELLİ/BELİ" değil/< BELİRLİ
- BELSUYU(MENİ) İZİ ile DİŞ MACUNU İZİ
- BEN, BİR BAŞKASIDIR ile/ve/||/<> BAŞKASI, BENDİR
- BEN DE SİZDENİM ve/||/<>/> BENİM GİBİ/DURUMUMDA OLAN BAŞKA BİRİ DAHA VAR MI?
( Çok sıradışı bir ortamda/bölgede/toplumda/durumda, kişinin ilk düşündükleri. )
- BEN İSTEDİM DİYE değil SEN İSTER İSEN
- BEN KİMİM Kİ/BİZ KİMİZ Kİ ile BEN KİMİM Kİ/BİZ KİMİZ Kİ
( Cahilin sözü. İLE Âlimin sözü. )
- BEN OLMA GEREKSİNİMİ ile/ve/||/<>/> AİT OLMA GEREKSİNİMİ
( En temel/öncelikli gereksinimler. )
- BEN OLMAYAN ile/ve/<> ÖTEKİ(LEŞTİRME)
-  BEN, SENİ ...-BEN DE SENİ ...
 ile/ve/ne yazık ki/||/<>/> 
BEN, SENİN ...-BEN DE SENİN ...
( [İlişkilerin] Başlangıcında. İLE/VE/NE YAZIK Kİ/||/<>/> Sürecinde ve/ya da sonunda. )
-  BEN:
 "ŞUYUM/BUYUM, BU/ŞU KADARIM!" ile/ve/değil/yerine/||/<>/></>/< BEN'İM
- BEN, UZAYDA ile/ve/değil/||/<>/>/< UZAY, BENDE
- BEN ile/ve/değil/||/<>/< ben
( Başkalarının yanındaki. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Mutlak. )
- BEN ile/ve/<> BEN OLMAYAN
( Birlik. İLE/VE/<> Çokluk. )
- BEN ve/||/<>/> BEN'İ (NASIL KURTARABİLİRİM?)
- BEN ile/ve/değil/yerine/||/<>/></< BİZ
( Biz, ancak birlikte (olarak) bir adam ediyoruz/ederiz. )
( Sorun. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>< Çözüm. )
( Ben'in yaratıcı gücü, başlangıçtır. )
( [not] ME vs./and/but/||/<>/>< WE/US
WE/US instead of ME )
- BEN ile/ve/<>/> BİZ ile/ve/<>/> KENDİ/LİK
- BEN ile/ve ET BENİ
( [Ar..] ŞÂME[çoğ. ŞÂM, ŞÂMÂT] ile/ve SÜÛL )
( HİND/HİNDÛ: Siyah ben. )
( HÂL, ŞÂM ile/ve BÂDÂME )
( MOLE vs./and ... )
- BEN değil/yerine FAKİR
- BEN ile/ve NEFS/NEFİS
( Nefsinin öğretmeni, vicdanının öğrencisi ol! )
- BEN ile/ve/<> SEN
( Varlığım sensin, bilincin ben-im. )
( ME vs./and/<> YOU )
- BENÂT-I NÂŞ[Ar. < BİNT]/BENETNASH[Fr.]/ETA URSUS[Lat.]/ALKAID[İng.] -ile
( Dübb-i Ekber denilen yıldız kümesinin kuyruğunun ucunda bulunan kümenin en sönük yıldızı. )
- BENCE ile/ve/değil/yerine BENİM/SENİN İÇİN, BANA/SANA GÖRE
- BENCE ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KANAATİMCE
- BENCİ/LİK ile BENCİL/LİK
( Bencillik, parçanın adına ve bütünün zararına, açgözlülük etmek, ele geçirmek, biriktirmek demektir. )
( Kişi, iç gerçeklerini gözardı eder etmez bencilliğe sürüklenebilir. )
( Dar görüşlü, çiğ kişiler, varlığı bencilce kullanırken, büyük kişiler sahip olduklarını başkalarının yararına değerlendirirler. )
( Başkalarına yararlı olabilmek için esneklik, bencillikten kurtulmak ve insan doğasını anlamak gerekir. )
( Bencillik ıstırabın nedenidir. )
( Bencillik tüm kötülüklerin kaynağıdır. )
( Kendinin, gövde ve zihin olmadığını bilen bir kişi, bencil olamaz. Çünkü, bencillik nedeni olabilecek bir şeye sahip değildir. )
( Savunmak zorunda olduğunuz bir egonuz olduğu sürece şiddet kullanmak zorundasınız. )
( Tek kötülük, budalalık ve bencilliktir. )
( Bencillik merkezi yok olduğu zaman, tüm haz arzusu ve ıstırap korkusu biter. )
( Kişi, kendini sürekli yenilemeli ve başkalarını da meziyetiyle etkileyerek bencillikten uzaklaşmalıdır. )
( Selfishness is the source of all evil.
That as long as you have a self to defend, you must be violent. )
( SELF-SATISFIED(/SELF-SATISFACTION) vs. EGOIST(/EGOISM) / SELFISHNESS )
-  [ne yazık ki]
 !"BENCİLLEŞME" ile/değil/yerine/||/<>/< BİREYLEŞME
- BENCİL/LİK ile/değil/yerine BİREYSEL/LİK
- BENCİL/LİK ile ÇIKARCI/LIK
( AFERİST: Çıkarcı, vurguncu, dalavereci. )
- BENCİLLİK değil/yerine/>< DAYANIŞMA
- BENCİLLİK ile/>< ELEŞTİRİ
-  [ne yazık ki]
 BENCİLLİK ile/ve/değil/||/<>/< KEYFİLİK
-  [ne yazık ki]
 BENCİLLİK ile/ve/||/<>/> NEFRET VE DÜŞMANLIK
- BENCİL/LİK ile/ve/> SAHTEKÂR/LIK
- BENCİL/LİK ile/ve/> SORUMSUZ/LUK
-  [ne yazık ki]
 BENCİL/LİK ile/ve/<>/değil SORUMSUZ/LUK
- BENDE KUSUR VAR değil BİR HATA YAPMIŞIM
- BENDE YOK, SENDE DE OLMASIN ile/değil/yerine SENDE VAR, BENDE DE OLSUN
- BENDENİZ ile BEN DENİZ
( Bende[: hizmetçi/köle]'niz. İLE Adım, Deniz'dir. )
-  [ne yazık ki]
 "BEN" DEYİP DURAN ile KENDİNİ/KENDİNDEKİNİ DAYATAN
- BENEFIT vs. PROFIT
- BENEFIT vs. TO GET/OBTAIN
- BENEK ile/değil ÇİL
( [not] FLECK vs./but FRECKLE )
- BENEKLİ YUNUS ile BÜYÜK ŞİŞE BURUNLU YUNUS
( Derinlerde avlanırlar. İLE/VE Sığ sularda avlanırlar. )
( ... İLE Karayipler'de yaşarlar. )
( 
 ile 
 )
( ... cum TURSIOPS TURUNCATUS )
- BENGİ ZAMAN ile/ve ARDIŞIK ZAMAN ile/ve DÖNGÜSEL/ÇEVRİMSEL ZAMAN
( Olguları verir. İLE/VE Tarihsel olguları verir. İLE/VE Kendini tekrarlayan olguları verir. Üretim birimleri sürecini gösterir.[doğa, mevsimler, ekip-biçme.] )
( Kıpı/an/şimdi. İLE/VE Geçmiş-Şimdi-Gelecek. İLE/VE ... )
( Kairos. İLE/VE Kronos. İLE/VE ... )
- BENHUR ve TITANIC ve YÜZÜKLERİN EFENDİSİ(YÜZÜK KARDEŞLİĞİ)
( Bugüne kadar sadece bu üç film, onbir dalda Oscar ödülü kazanmıştır. )
- BENİ ANLAMADIN değil DEDİĞİMİ ANLAMADIN
- BENİ ANLAYIN ile/değil/yerine/< DEDİĞİMİ ANLAYIN
-  BENİ/SENİ/ONU: 
"ENTERESE ETMEZ" değil 
(FAZLA/YETERİNCE) İLGİLENDİRMİYOR
- BENÎKA[Ar. | çoğ. BENÂYIK] -ile
( Giysinin koltukaltındaki parçası. )
- BENİM DE CANIM VAR, BEN DE İNSANIM ile/ve/||/<> BENİM CANIM YOK MU? BEN İNSAN DEĞİL MİYİM?
- BENİM OL! değil KENDİ(N) OL(SUN)!
- BENİM YEĞLEDİĞİM/TERCİHİM ile/ve/değil/yerine/||/<> BİLİMİN YEĞLEDİĞİ/TERCİHİ
itibarı ile 28.406 başlık/FaRk ile birlikte,
28.406 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(13/115)
(1996'dan beri)