U ve Ü ile başlayan FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibarı ile 28.406 başlık/FaRk ile birlikte,
28.406 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(101/115)
- TEVCÎH[AR. < VECH] ile/ve/||/<> TEVDÎ[AR. < VED]
( Çevirme, yöneltme, döndürme, söz atma, bakma, anlam verme, yorumlama, rütbe/mevki verme. İLE Bırakma, emânet etme, vedâlaşma. )
- TEVDÎ[Ar. < VED] değil/yerine/= BIRAKMA, EMÂNET ETME | VEDÂLAŞMA[Ar.]
- TEVECCÜH[< VECH] değil/yerine/= ÇEVRİLME, YÖNELME, DOĞRULMA | BİR YERE DOĞRU HAREKET ETME | GÜLERYÜZ GÖSTERME, YAKINLIK DUYMA | HOŞLANMA, SEVGİ | NASİP VE MÜYESSER OLMA
- TEVECCÜH değil/yerine/= GÜLERYÜZ/İLGİ
- TEVEKKELÎ[Ar.] değil/yerine/= NEDENSİZ, BOŞ YERE/BOŞUNA
- TEVEKKÜL ve/||/<>/> RIZÂ ve/||/<>/> SABIR
( Ulaşamadığına gösterdiğin. VE/||/<>/> Ulaştığına gösterdiğin. VE/||/<>/> Kaybettiğine gösterdiğin. )
- TEVEKKÜLLÜ değil/yerine/= KUTGÜVENÇLİ
- TEVELLÂ/TEVELLÎ[< VELY] değil/yerine/= BİRİNE YANAŞMA | BİRİNİ DOST TUTMA | İYİ AHLÂK | EHL-İ BEYT'İ, HZ. ALİ'Yİ SEVME, ONLARDAN MEDET VE ŞEFÂAT İSTEME, KENDİLERİNE OLAN YAKINLIK, BAĞLILIK
- TEVELLU'[Ar.] ile TEVELLÜH[Ar. < VELEH | çoğ. TEVELLÜHÂT]
( Sevme, aşk ve ilginin oluşması. İLE Şaşakalma. )
- TEVELLÜT[Ar. < VİLÂDET] değil/yerine/= DOĞMA | DOĞUM (ZAMANI)
- TEV'EM[Ar.] ile İKİZ | EŞ, BENZER
( İKİZ )
( EŞ, BENZER )
- TEVESSÜ[Ar. < VÜSET] ile TEVESSÜL[Ar. < VESÎLE]
( Genişleme, yayılma. İLE Sarılma. | İnanma. | Neden gösterme. | Başvurma, girişme. )
- TEVESSÜL ile/ve/||/<> TENEZZÜL
- TEVEŞÜ ile TEVEŞÜL
- TEVFİK FİKRET ile/ve/||/<>/> ATATÜRK
( Kimseden ümmîd-i feyz etmem, dilenmem perr-ü-bâl
Kendi cevvim, kendi eflâkimde kendim tâirim,
İnhinâ tavk-ı esâretten girandır boynuma;
Fikri hür, irfanı hür, vicdânı hür bir şâirim.
(Kimseden bir yarar ummam ben, dilenmem kol kanat.
Kendi boşluk, kendi gökkubbemde kendim gezginim.
Bir eğik baş, bir boyunduruktan ağırdır boynuma;
Fikri hür, irfânı hür, vicdanı hür bir şairim.)
Tevfik Fikret )
( )
- TEVHÎD[< VAHDET] ile/ve/<> MÜNÂCÂT[< NECV]
( Klasik Türk dînî şiir müziğinde bir biçim. Güftesinin konusu Allah'ın birliğidir. Allah'ın tevhîd ve azameti hakkındadır. İLE/VE/<> Allah'a dua etme, yalvarma. | Allah'a dua konulu manzûme. Divan Edebiyatı'nda, Tanrı'yı öven koşuk türü ya da koşuğun bir bölümü. )
- TEVHÎD ve/< ADÂLET ve/< MUHABBET
- TEVHİD ile/ve/||/<> FITRAT
- TEVHİD ve/<> İLİM ve/<> TERBİYE ve/<> EDEB
- TEVHÎD ile/ve/<> İTTİHÂD
- TEVHİD ve SÜKÛNET
( Tevhîd, sükûnettir. )
- TEVHİD ve/=/||/<> YOGA ve/=/||/<> SYMBOLON
- TEVHİD-İ EF'AL ve TEVHİD-İ SIFAT ve TEVHİD-İ ZÂT
( FİİLLERİN BİRLİĞİ ve NİTELİKLERİN, BİLGİNİN BİRLİĞİ ve KENDİNİ DIŞLAŞTIRABİLME OLANAKLILIKLARI )
( İLKELERİ: HAYR ve DOĞRULUK/SIDDIKİYET ve GÜZELLİK/CEMÂL )
( A ve S ve K )
( AYN ve SİN ve KAF )
( KİŞİ )
( 3 NOKTA, ŞIN )
( HARF-İ MUKEDDÂ )
- TEV'ÎD[Ar. çoğ. TEV'ÎDÂT] ile TEHDÎD[HÜDÛD | çoğ. TEHDÎDÂT]
( Sözle korkutma. İLE Birinin gözünü korkutma, göz dağı verme. )
- TE'VÎD[Ar.] ile TEV'ÎD[Ar. çoğ. TEV'ÎDÂT]
( Eğriltme, eğritilme. İLE Sözle korkutma. )
- TE'VÎLEN[Ar. < MEÂL] ile TE'VÎLÎ[Ar. < MEÂL]
( Te'vîl ederek, sözü çevirerek. İLE Te'vîl ile ilgili. )
- TEVİL-İ GARİB ile TEVİL-İ BAİD ile TEVİL-İ MÜSTEBÂD
( Yakın yorum. İLE Uzak yorum. İLE Zoraki yorum. )
- TEVKİ'[Ar. < VUKÛ] ile TEVKİÎ[Ar.]
( Sultan buyruklarına çekilen nişan. | Padişahın nişanlı buyruğu. İLE Tevki'ci. Padişah buyruklarına nişan işaretini yapan memur, tuğrakeş. )
- TEVKÎD[Ar. < EKD] ile TEVKİD[Ar. çoğ. TEVKİDÂT] ile TEVKİT[Ar. < VAKT]
( Sağlamlaştırma. İLE Tutuşturup yakma. İLE Vakti, saati belirli kılma. )
- TEVKİF[Ar.] değil/yerine/= DURDURMA | TUTUKLAMA
- TEVKİFHANE[Ar.] değil/yerine/= TUTUKEVİ
- TEVKÎL[Ar. < VEKÂLET] ile TEVKÎR[Ar. < VEKAR | çoğ. TEVKİRÂT]
( Vekil etme. İLE Güzel karşılama, ağırlama, ululama. )
- TEVLİT[Ar.] değil/yerine/= DOĞURMA, DOĞURTMA | NEDEN OLMA, OLUŞTURMA
- TEVLİYET[Ar.] değil/yerine/= VAKIF MALLARINA BAKMA GÖREVİ
- TEVSİ[Ar.] ile TEVŞİ[Ar.]
( Genişletme, yayma. İLE Süsleme. )
- TEVSÎH[Ar. < VESAH] ile TEVŞÎ'[Ar.] ile TEVŞÎH[Ar. < VİŞÂH | çoğ. TEVŞÎHÂT]
( Kirletme. | Paslandırma. İLE Süsleme. İLE Süsleme, süslendirme. Süslü giysi giydirme. | Mukayyed kâfiye ile şiir yazma, çifte kâfiye. | Kur'ân-ı Kerîm'i, usûl, âdâb ve erkânı ile okuma. | Mevlîd bahirleri arasında, dînî ve tasavvufî mahiyette kasîde ve beste okuma. | Türk dînî müziğinde bir biçim.[Na't, tekkelerde ve başka yerlerde okunduğu halde, tevşîh denilenler, mevlîd ve mi'râciyye arasında tegannî edilir.] )
- TEVZÎ'[< VEZ |çoğ. TEVZÎÂT] ile TEVZÎÎ[Ar.]
( Dağıtma/dağıtılma. | Herkese payını dağıtma, üleştirme. İLE Dağıtma, üleştirme ile ilgili. )
- TEYAKKUZ[Ar. < YAKAZA] değil/yerine/= SAKLIK/UYANIKLIK
( Uyanma, uykudan kalkma. | Uyanık olma, uyanıklık, açıkgözlülük. )
- TEYAKKUZ[Ar.] değil/yerine/= SAKLIK/ANIKLIK/UYANIKLIK
- TEYEMMÜM[Ar. < YEMAM] ile TEYEMMÜN[Ar. < YÜMN]
( Su bulunmayan yerde su niyetiyle toprak, kum vb. şeylerle abdest alma. İLE Uğur sayma, uğur olarak kabul etme. )
- TEYİD ile TASDİK
- TEYZE ile YENGE/BULA
( Annenin kız kardeşi ya da ablası. İLE Amca ya da dayının eşi.[< "yeni gelen" ya da "yanına gelen"] )
- TEYZEZÂDE[Tr. + Fars.]/KUZEN[İng. < COUSIN] değil/yerine/= TEYZENİN OĞLU
- SAV/TEZ ile/ve/||/<>/> | ÖNSAV/HİPOTEZ ile/ve/||/<>/> KARŞISAV/ANTİTEZ | ile/ve/||/<>/> BİREŞİM/SENTEZ
( Sav. İLE/VE/||/<>/> | Varsayım[ispatta geçici olarak kabul edilen doğrular][faraziye]. İLE/<> Karşı Sav. | İLE/VE/||/<>/> Bireşim. )
- TEZ ile TAVIR
- TEZ[Fars.] ile TEZ[Fr.]
( Çabuk olan, hızlı. | Hızlı bir biçimde. İLE Sav. | Üniversitelerde öğrencilerin ya da öğretim üyelerinin hazırlayıp bazen bir sınav kurulu önünde savundukları bilimsel çalışma. )
- TEZAD ile/ve KOMİK
- TEZAD ile/ve/> MİZAH
( OPPOSITION vs./and/> COMEDY )
- TEZÂD ile TENÂKUZ
( KARŞIT ile ÇELİŞİK/ÇELİŞKİ )
( ÇELİŞKİ/TENAKUZ: Hem nitelik, hem nicelik. )
- TEZAHÜR[< ZUHÛR] ile ...
( MEYDANA ÇIKMA, BELİRME, GÖRÜNME | BELİRTİ | BİRBİRİNE YARDIM ETME [İng. TO APPEAR] )
- TEZÂHÜR[Ar.] ile/<> TEBÂRÜZ[Ar.]
- TEZAHÜR ile/ve/||/<>/> TESİR
- TEZBÎL[Ar.] ile TEZBÎR[Ar. < ZEBR | çoğ. TEZBÎRÂT]
( Toprağı gübreleme. İLE Yazma, yazılma. )
- TEZEHHUR[Ar.] ile TEZEHHÜR[Ar. < ZEHRE | çoğ. TEZEHHÜRÂT]
( Denizin köpürüp taşması. İLE Çiçeklenme. | [kimya] Çiçeksime, tuzlanma.[Fr. EFFLORESCENCE] | Üst derinin üstünde görülen ufak ufak kabarcıklar. )
- TEZEKKÜR ile/ve/||/<>/> TEDEBBÜR
( Geçmişe yönelik. İLE/VE/||/<>/> Geleceğe yönelik. )
( İlgili yazıyı okumak için burayı tıklayınız... )
- TEZELLÜL ile/değil/yerine/< TEVÂZÛ
( Aşağılanma. İLE/DEĞİL/YERİNE/< Alçakgönüllülük. )
( "Alçakgönüllüğün" aşırısı ve sonu. İLE/DEĞİL/YERİNE/< ... )
- TEZELZÜL[Ar.] değil/yerine/= SARSILMA, SALLANMA
- TEZGÂH[Fars. < DESTGÂH] ile ISDAR/ISTAR
( Genellikle dükkânlarda satıcıların önündeki uzun masa. | Kahve, meyhane vb.nde müşterilerin üzerinde yiyip içtikleri uzun masa ya da büfe. | Üzerinde genellikle el ya da küçük makinelerle iş görülen yapım aracı. | Tersane. | Genellikle yasal olmayan bir işi yapmak için tutulan uygunsuz yol. İLE Halı, kilim dokunan tezgâh. )
- TEZGÂHLAMAK ile DOLANDIRMAK
( Dokunacak bezi tezgâha yerleştirmek. | Bir iş için hazırlık yapmak, işe girişmek. | Yasal olmayan bir işi gerçekleştirmek için plan yapmak. İLE Dolanma işini yaptırmak. | Dolaştırmak. | Birini aldatarak parasını ya da malını elinden almak. )
- TEZGÂHTAR ile ESNAF/SÛKA[Ar.]
( TEZGÂH[< Fars. DEST-GÂH: Dokuma aleti, atölye. | Zenginlik.] )
- TEZGÂHTAR ile "TEZGÂHTAR"
( Satışla uğraşan. İLE Üçkağıtçı. )
- TEZVÎR[< ZEVR | çoğ. TEZVÎRAT] değil/yerine/= YALAN DOLAN | ARABOZUCULUK
- TEZYÎF[Ar. < ZEYF] ile/ve/||/<> İSTİHFAF[Ar.]
( Değersiz gösterme. | Alay etme. İLE/VE/||/<> Küçümseme, hor görme, tahkir. )
- TEZYÎF[Ar. < ZEYF] ile/ve/||/<> TAHKİR[Ar.]
( Değersiz gösterme. | Alay etme. İLE/VE/||/<> Aşağılama, onur kırma, onuruna dokunma. | Hakaret. )
-  [ne yazık ki]
 TEZYÎF[Ar. < ZEYF] değil/yerine/= DEĞERSİZ GÖSTERME | ALAY ETME
- THALES KURAMI ve/||/<> ÜÇGENLER KURAMI
( Piramidin yüksekliğini bulmak için yere dikilen bir çubuğun gölgesinin uzunluğunun, çubuğun uzunluğuna eşit olmasını beklemek ve o anda piramidin gölgesinin uzunluğunu ölçerek piramidin yüksekliğinin ölçülmesi. | Bir dik üçgende, dik açının tepe noktasından hipotenüse indirilen dikmenin, iki tarafında kalan iki üçgen, birbirine ve asıl üçgene benzer üçgenlerdir. VE/||/<> ... )
- THANK YOU vs. NO, THANK YOU
- (THE AWARE OF) FAST ALTERATION vs. (THE AWARE OF) SLOW ALTERATION
- THE FREEDOM vs./and CAPTIVITY OF THE FREEDOM
- [not] THE LOVE/HATE OF HISTORY vs. INFORMATION/KNOWLEDGE OF HISTORY
- THE PERSON DOES NOT TO TALK BY/IN THE WISDOM vs. THE PERSON DOES NOT TO TALK IN IGNORANCE
- (not THE REST) THE REST OF
- THE SELF OF ... vs. THE REASON OF ...
- THE THING, IF HAPPENS, WOULD NOT BE A PROBLEM vs. THE THING, WHICH WOULD BE BETTER IF NOT HAPPENS
- THEIA ile/ve/||/<> DÜNYA
( İlgili konuşmayı izlemek için burayı tıklayınız... )
- THEORY vs. PRACTICE
- THEORY vs. SCENARIO
- THEORY vs./and UTOPIA
- THEREFOR vs. THEREFORE
- THIS vs. THIS EXIST TOO
- THOMAS PAINE ile/ve/||/<>/>< EDMUND BURKE
- THOUGHT vs. ATTENTION
- THRILL vs. SHIVER vs. RIGOR vs. VIBRATION
- TIBÂ[Ar. < TAB] ile TIBÂA[Ar.]
( Yaradılışlar, âdetler. İLE Kılıç yapma zanaatı. | Kitap vs. basma işi. )
- TİBET MANDALASI ile/ve/||/<> HİNT MANDALASI
( )
- TİBET ve TEBES (MISIR)
-  TİCARET:
 T ile/ve/||/<> İ ile/ve/||/<> C ile/ve/||/<> A ile/ve/||/<> R ile/ve/||/<> E ile/ve/||/<> T
( Tecrübe/deneyim. İLE/VE/||/<> İtibar/saygınlık. İLE/VE/||/<> Cesaret. İLE/VE/||/<> Risk. İLE/VE/||/<> Emek. İLE/VE/||/<> Tedbir. )
- TİCARET ile/değil KAÇAKÇILIK
- TIFIL[Ar. < TIFL | çoğ. ETFÂL] değil/yerine/= KÜÇÜK ÇOCUK
- TÎHÛ[Fars.] ile ...
( Çil kuşu. )
-  [ne yazık ki]
 TIKANIKLIK ile/ve/||/<> KISIR DÖNGÜ
- TIKANMA ile/ve/||/<> ENGELLENME
- TIKANMAK ile/ve/||/<>/>/< TÜKENMEK
- TİKEL/LER ile/ve/||/<> NİTELİK/LER ile/ve/||/<> İLİŞKİ/LER
- TIKMAK ile/ve/||/<>/> TIKAMAK
- TİLMÎZ[Ar.]["TIRMİZ" değil!] ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TÂLİP[Ar. < TÂLİB]
- TİMBRE değil/yerine/= TINI, SOLUK
- TİMSAH ile GÖZLÜKLÜ, KAYMAN TİMSAHI
- TİMSAH ile TUZLU SU TİMSAHI
( ... İLE 7 m. uzunluğunda ve 1 ton ağırlığındadır. )
( ... İLE Hem tatlı sularda, hem de deniz sularında yaşarlar. )
( ... İLE 15 dk.'ya kadar su altında, havasız kalabilmektedir. )
( ... İLE Avustralya'da, Mangrow ormanlarında yaşarlar. )
-  TİN: 
BÜTÜNSEL ve/||/<> BAŞLANGIÇ
-  TİN:
 DUYARLILIK ile/ve/||/<> HAYAL GÜCÜ ile/ve/||/<> İRÂDE
- TİN TİN (GİTMEK/YÜRÜMEK)
( Sessiz, patırtısız bir biçimde. )
- TİN ile/ve KÜLTÜR
( Üretilenlerin, birlik sezgisi. | İnsan eliyle üretilmişler/oluşturulmuşlar. | İnsanı oluşturan ve insandan oluşan herşey. | Nedenselliği, kendinde/içkin olan. | Düşüncenin kaynağı olan (düşünce). )
( TİN: Düşüncenin edimselliği. )
( SPIRIT vs./and CULTURE )
( JINGSHEN ile/ve VENHUA )
- TÎN ve/||/+/<> MÂRİC
( Toprak ve su. VE/||/+/<> Ateş ve hava. )
- TİN ve/||/<>/< ŞAŞMA
( Şaşma, tin'in kapısıdır. )
- TİN/AN = SPIRIT[İng.] = ESPRIT[Fr.] = GEIST[Alm.] = SPIRITUS[Lat.] = PNEUMA, NOUS[Yun.] = ALIENTO[İsp.]
- TİNDEN DOĞMA ve/||/<> YENİDEN DOĞMA
- TİNDEN DOĞMUŞ OLAN ile/ve/||/<>/> YENİDEN DOĞMUŞ OLAN
- TINGIR MINGIR ile LANGIR LUNGUR
( Kuru, çınlamalı ve yankılı bir sesle. İLE Metalsi bir ses çıkararak. | [mecaz] Dikkatsizce, savruk bir biçimde. )
- TINGIR TINGIR
- TINGIR ile TINGIRTI ile TINI ile TINLAMA
( Metal bir nesnenin sert bir yüzeye düştüğü zaman çıkardığı ses. | Parasız, züğürt. | Boş. | Para. İLE Tıngırdayan bir şeyin çıkardığı sesin adı. İLE Türlü müzik araçlarının verdiği sesleri birbirinden ayırt etmeyi sağlayan ses özelliği. | Bir nesnenin titreşiminden çıkan sesi, başka nitelikteki bir nesnenin aynı yükseklikte çıkan sesinden ayırt ettiren özellik, tınnet. | Söyleniş biçimi, vurgusu. İLE "Tın" sesinin biraz sürüp gitmesi, çınlaması. )
- TINI değil/yerine/= SOLUK
-  TİN'İN DOYUMU: 
SEVİLEREK değil SEVEREK
- TİNSEL BENLİK ile/ve/<> AŞKIN BENLİK
( SPIRITUAL SELF vs./and/<> TRANSCENDENTAL SELF )
( JINGSHEN ZIWO ile/ve/<> CHAOYUE ZIWO )
- TİN/SEL ile/ve TOPLUM/SAL
( SPIRITUAL vs./and SOCIAL )
- TIP ile/ve/||/<> ADLÎ TIP
- TİP[Fr./İng. < TYPE] ile TİPLEME
( Öykü, roman, tiyatro gibi uzun anlatıma dayalı edebî yapıtlarda kişi kadrosu içinde yer alan ve belirli bir düşüncenin, topluluğun zihniyetini ve ideolojinin temsilciliğini yüklenen kişi. | Kendine özgü kişiliği olmayan, genellikle bilinen kalıplardaki kişileri gösteren oyun kişisi. İLE Belirli bir tipin tüm çapraşık özelliklerini, bunu en iyi, en rahat, en inandırıcı biçimde temsil edebilecek kişiyle canlandırmak. )
- TIPA TIP (AYNI OLMAK)
( Benzemek. )
- TIPTA, 4P: PREDİKTİF ve/||/<> PREVANSİYON ve/||/<> PERSONALISED ve/||/<> PROAKTİF
-  TIPTA:
 GENEL CERRAHİ ile/ve/||/<> İÇ(DAHİLİYE) ile/ve/||/<> KADIN-DOĞUM ile/ve/||/<> ÇOCUK HASTALIKLARI
- TIRAK ile -TIRAK/TRAK[Fr. < TRAC] ile TRAKA[İt.] ile TRAKE[TRACHÉE < Lat. < Yun.] ile TRAKİT[Fr. TRACHYTE < Yun.] ile TRAKTÖR[Fr. TRACTEUR < Lat.] ile TRAKUNYA[Yun. DRANKONTION]
( Çarpan ya da kırılan bir şeyin çıkardığı tok ses. İLE Benzer/yaklaşık.[mavimsi / kırmızımsı vb.] | Oyuncunun sahneye çıkacağı sırada ya da oyun sırasında, kaygıya ve/ya da korkuya kapılması, rolünü unutması. İLE Yelkenli teknelerde bir mandar aracılığıyla çekilerek direğe çıkıp bakım ve onarım yapılan oturaklı sepet. İLE Soluk borusu. | Eklem bacaklılarda bulunan solunum kanalı. İLE Fazla miktarda feldispat, çok az kuvarz içeren, kırılınca pürüzlü bir yüzeye sâhip olan açık renkli volkan taşı. İLE Tekerlekleri arâzi ve sürülmüş tarla gibi yumuşak zeminde dönebilen/devinebilen, genellikle çift sürmede kullanılan, arkasına römork takılarak kamyon görevi gören motorlu taşıt. İLE Çarpan balık. )
- TİRB[Ar.] ile/ve/||/<> ZEMÎL[Ar.] ile/ve/||/<> SEMÎR[Ar.] ile/ve/||/<> SAHİB[Ar.] ile/ve/||/<> REFÎK[Ar.] ile/ve/||/<> HİLL[Ar.] ile/ve/||/<> NECİY[Ar.]
( Bizimle aynı yaşta olan. İLE/VE/||/<> İş arkadaşımız. İLE/VE/||/<> Oturduğumuz yerde bize arkadaşlık eden. İLE/VE/||/<> Bizimle geceleri konuşan. İLE/VE/||/<> Uzun süre bizimle arkadaşlık eden. İLE/VE/||/<> Yolculuk arkadaşımız. İLE/VE/||/<> Bizi kalbine yerleştiren. İLE/VE/||/<> Sırdaş. )
- TİRBUŞON[Fr. < TIRE-BOUCHON] değil/yerine/= BURGU
( Delik açmaya yarayan delgiye takılı sarma, yivli, keskin, çelik alet. | Tıpa çekmeye yarayan, ucu sivri ve helis biçiminde demir araç. | Yerin orta ve derin katmanlarına inebilmeyi sağlayan delici araç. | Telli sazlarda, telleri germeye yarayan mandal. )
- TİREMEK = AĞIRLIĞINI KARŞILAYABİLMEK
- TIRESOME vs. TIRING
- TIRMÎZÎ ile/ve/değil TİLMÎZİ[Ar. | çoğ. TELÂMÎZ/E]
( ... İLE/VE/DEĞİL Öğrencisi/talebesi. | Çırağı. )
- TIRNAK İÇİNDE ile/ve/||/<> KENDİ İÇİNDE
- TIRNAK MAKASI [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]
- TIRNAK MAKASI [PAYLAŞILAMIYOR/PAYLAŞILMIYOR]
- TIRTIKLAMAK = ÇALMAK/AŞIRMAK
- TIRTIL ile/değil/<>/> NİMFA ile/değil/<>/> KELEBEK
( Tırtılın, "son" dediği şeye, dünyanın geri kalanı, "kelebek" der. )
- TİRYÂKİ değil/yerine/= DÜŞKÜN
-  [ne yazık ki]
 PARA BATIRMA YANILIMINDA:
 TITANIC ile/ve/||/<>/> CONCORDE
( İlgili yazıyı okumak için burayı tıklayınız... )
( ON SUNK COST FALLACY: TITANIC and/||/<>/> CONCORDE )
- TİTİZLİK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< ÖZEN
- TİTİZLİK ile/ve/||/<>/> PİMPİRİK/LİK / PİMPİRMEK
( ... İLE/VE/||/<>/> Gereksiz yere titizlik gösteren. | Kuşkucu. | Çok yaşlı ve güçsüz kişi. | Harap, bozuk, virâne. )
- TİTRASYON ile/||/<> DİLÜSYON
( Titrasyon analiz İLE dilüsyon seyreltmedir )
( Formül: Analiz İLE hazırlık )
- TİTREŞİM ile/ve/<> DÖNÜŞÜM
( vs./and/||/<>/and TRANSFORMATION )
-  TİYATRO:
 OYUNU, GERÇEKLEŞTİRMEK İÇİN ve/||/<> GERÇEĞİ, OYUNLAŞTIRMAK İÇİN
-  TİYATRO:
 "ZENGİN MESLEĞİ" değil/fakat ZENGİN MESLEK
- TİYATRO ve/=/||/<> HALK SAĞLIĞI
- TİYO değil TÜYO
- TİZ[Fars.] değil/yerine/= İNCE, KESKİN (SES)
- TO ADOPT vs. "TO SUPPORT/LIKE"
- TO APPROVE vs. TO GET FIXED
- TO ASCRIBE vs. TO RECONCILE
- TO ASK vs. TO SAY
- TO ASK/REQUIRE vs./and TO BELIEVE
- TO ASSIMILATE vs. TO SIMULATE
- TO ASSUME vs. TO PRESUME
- TO ASSURE vs. TO ENSURE vs. TO INSURE
- TO ATTRACT ATTENTION vs. TO AROUSE INTEREST
- TO BE CARRIED AWAY vs. SENSATION
- TO BE DEVIDED vs. TO DISPERSE
- TO BE INSUFFICIENT vs. INCAPACITY
- TO BE READY vs. EXPECTATION
- TO BEGIN-TO FINISH vs. TO BEGIN-TO COMPLETE
- TO BELIEVE vs. TO AGREE
- TO BELIEVE vs. TO GET BASE
( TO BELIEVE instead of TO GET BASE )
- [not] TO BLAME vs. TO CRITICIZE
- TO BLAME vs. TO DETERMINE
( TO DETERMINE instead of TO BLAME )
- TO CALL/TO SEEK/TO SEARCH vs./and TO SHARE
- [not] TO CHANGE vs. ALTERATION
( ALTERATION instead of TO CHANGE )
- [not] "TO CHEAT" vs. NOT ABLE TO EXPLAIN
- TO CHEAT vs. "TO CONCOCT"
- TO CLOSE vs. TO GET CLOSER
- TO COLLAPSE vs. TO DISPERSE
- TO COMMEND vs. TO COMMENT
- TO COMPARE vs. "TO KNOCK"
- TO COMPLAIN vs. TO SQUEAL/SNITCH
- TO COMPOSE vs. TO COMPRISE
- TO CONCEPT vs. TO CONCEPTUAL
- TO CONFER POWERS and/||/<> TO CONFER RIGHTS
( Yetki vermek. VE/||/<> Hak vermek. )
- TO CONFUSE vs. TO COMPARE
- TO CONFUSE vs. TO DELVE
- TO CONFUSE vs. TO LOSE
- TO CONFUSE vs. TO NOT CONFUSE
- TO CONFUSE vs. TO RESEARCH
- TO CONFUSE vs. TO UNITE
- TO CONSOLIDATE vs. TO RIVET
- TO CONSTITUTE to(with) TO SHAPE
- TO CONTINUE vs. TO LIVE
- TO CONTROL AT THE END vs. TO CONTROL AT THE BEGINNING AND CONTINUOUSLY
( TO CONTROL AT THE BEGINNING AND CONTINUOUSLY instead of TO CONTROL AT THE END )
- TO CONVINCE vs. TO PERSUADE PERSUASION
- TO DEFINE vs. EVALUATION
- TO DEFINE vs. LIMITING
- TO DELUDE vs. TO DECEIVE
- TO DESCRIBE vs. TO PLAN
- TO DETERMINE vs. "TO ARRANGE"
- TO DETERMINE vs. TO PUT/BRING FORWARD
- TO DETERMINE/ACCEPTANCE THE PIECE vs. TO DETERMINE/ACCEPTANCE THE ENTIRE/WHOLENESS
- TO DETERMINE vs./and TO CLEAR
- TO DIE vs. TO BE DESTROYED
- [not] TO DISAPPEAR vs. TRANSFORMATION
- TO DISCLOSE vs. TO EXPOSE/TO REVEAL vs. TO DIVULGE
- TO DISTORT vs. TO REFLECT BACK
- TO DIVIDE vs. TO SEPARATE
- [not] TO ENCOURAGE vs./and (ONLY) EXPLAINING
- TO END/FINISH vs. TO COMPLETE
- TO EVALUATE vs. TO CHARACTERIZE/TO DESCRIBE
- TO EXAGGERATE vs./and TO GENERALIZE
- TO EXCITE vs. TO INCITE
- TO EXCLUDE vs. TO LEAVE OUT
- TO EXCLUDE vs. TO PRETEND NOT TO SEE/TO TURN A BLIND EYE
- [not] TO FACILITATE vs./and TO ESCAPE
- TO FIND STRANGE vs. TO REGARD AS A STRANGER
- TO FINISH vs. CLOSING
- TO FINISH vs. TO BRING TO END
- TO FINISH vs. TO CONSUME
- TO FINISH vs. TO END UP
- TO FINISH vs. "TO PUNCTUATE"
- TO FINISH vs. TO SOLVE
- TO FIX/DETERMINE vs./and TO CATCH
- TO FOLLOW vs. TO CONTINUE
- TO FORGET vs. NEGLIGENCE
- [not] TO FORGET vs. PASSING FAST
- TO GENERALIZE vs. (VALUE) TO BE AS POSSIBILITY
( [VALUE] TO BE AS POSSIBILITY instead of TO GENERALIZE )
- [not] TO GET ANGRY vs. TO SAY DIRECT
- TO (GET) COMPLETE vs. TO BE
- TO (GET) DEVOTE vs./and TO DONATE
- TO GET FINISH vs. TO RELEASE
- TO GET FURTHER/BEYOND vs. TO POSTPONE/DELAY
- TO (GET) INFORM(ATION) vs. TO TEACH/LEARN
- TO GET RELATION vs./and TO DEEPEN
- [not] TO GET/GIVE PROMISE vs. TO GET/GIVE APPROVAL/CONSENT
- TO GIVE PERMISSION vs. TO GIVE AN OPPORTUNITY
- TO GIVE vs. TO GIVE AS A GIFT
- [not] TO GIVE vs. TO GIVE IN RIGHT TIME
- TO GIVE vs. TO TAKE
- TO GIVE UP vs. TO POSTPONE/DELAY
- TO GIVE vs./and TO GIVE UP
- TO GIVE/TO TAKE vs. SHARING
- TO HIDE vs. TO SAVE
- TO INTENSIFY vs. ATTENTION
( ATTENTION instead of TO INTENSIFY )
- TO KNOW and TO DEFINE and TO UNDERSTAND
- TO KNOW vs. AWARENESS
( tu now vit eveyr-nıs )
- TO LEAN vs. TO LEAN AGAINST/OVER
- TO LEARN vs. TO GET INFORMATION
- [not] TO LIE vs./and NOT TO SAY THE TRUTH
- TO LISTEN/PRETEND TO LISTEN vs. INDIFFERENCE/UNCONCERN/NEGLIGENCE
- TO LIVE THE PERSONAL LIFE vs. TO LIVE IN THE PERSONAL LIFE
- TO LOCATE vs. TO FIT WELL
- TO MAKE BETTER vs. TO CORRECT
- TO MAKE DEEPEN vs. TO FEED
- TO MAKE DEEPEN vs. TO FIT WELL
- TO MIX vs. GET INSIDE
- TO NARROW vs. REDUCTION
- TO NOT (ABLE TO) THINK DEEP/INTENSIVE/WIDE vs. IGNORANCE/THOUGHTLESSNESS
- TO OBSERVE vs. TO SCAN
- TO ORGANIZE vs. SUMMARIZE
- TO PERCEIVE vs. TO EXCEED
itibarı ile 28.406 başlık/FaRk ile birlikte,
28.406 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(101/115)
(1996'dan beri)