Bugün[01 Ocak 2026]
itibarı ile 3.105 başlık/FaRk ile birlikte,
3.105 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.


Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(10/14)


- TANITMAK ile TANITLAMAK ile TANITILMAK ile TANITLANMAK ile TANITTIRMAK ile TANITABİLMEK ile TANITIVERMEK ile TANITLAYABİLMEK ile TANIT ile TANITI ile TANITLI ile TANITSIZ ile TANITICI/LIK ile TANITICI REKLAM


- TANIYABİLMEK ile TANIYIVERMEK


- TANIYORUM ile/ve/ne yazık ki UTANIYORUM


- Tanımadığının yanında susuyorsan tanıdığının yanında da SUS!!!


- TANJANSİYALITE/TANGENTIALITY[İng.] değil/yerine/= ÇEVRESEL KONUŞMA


- TANK, PROF. DR. TURAN (SİLİSTRE/ROMANYA, 1933) :

( Üniversite Öğretim Üyesi. İstanbul Haydarpaşa Lisesi Fen bölümünü bitirdi ve 1956'da İ.Ü. Orman Fakültesinden derece ile mezun oldu. Askerliğini takiben 1958'de İ.Ü. Orman Mahsülleri Değerlendirme Kürsüsüne asistan olarak atandı. "Türkiye'de Göknar Türlerinin Kimyasal Bileşimi ve Selüloz Endüstrisinde Değerlendirme İmkânları" tezi ile "Ormancılık Bilimleri Doktoru" unvanını aldı. 1970'de "Türkiye Kayın ve Gürgen Türlerinin Nötra Sülfit Yarı Kimyasal (NSSC) Metodu ile Değerlendirilme İmkânları" konulu tezi ile "Üniversite Doçenti" unvanını kazandı. 1980'de "Selüloz Üretimi Bakımından Doğu Çınarı Odununun Bazı Özellikleri Üzerine Araştırmalar" konulu tezi ile profesörlüğe yükseltildi. 1983'ten emekli olana kadar Orman Ürünleri Kimyası ve Teknolojisi Anabilim Dalı Başkanlığını sürdürdü. Anabilim Başkanlığı dışında 1983 - 1986 yılları arasında TÜBİTAK – Orütar Ünitesinin Başkanlığını, 1988 - 1994 yılları arasında Orman Endüstrisi Mühendisliği Bölümü Başkanlığını, 1985 - 1988 yılları arasında Orman Fakültesi Dekan Yardımcılığı görevlerini üstlendi. Fakülte içinde değişik kurul ve komisyonlarda bulundu. Kitap ve makale olarak pek çok yanını var. )


- TANK, YILMAZ (GİRESUN, 1966) :

( Peyzaj işleri ile uğraşmaktadır. 1999 - 2004 döneminde Bahçeköy Belediye Meclis Üyesi (ANAP) olarak görev yaptı. )


- TANK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> KULE


- TANK :/yerine TANK


- TANKER ile TANKERCİ/LİK


- TANNÂNE/SENFONİ ile ...

( Sonat biçiminde orkestra yapıtı. )


- TANRI APOLLON'A BAĞLANAN SANATLAR
ile/ve/||/<>/>
TANRI DIANISOS'A BAĞLANAN SANATLAR

( Plastik sanatlar. İLE/VE/||/<>/> Şiir, müzik, dans. )

( Birey. İLE/VE/||/<>/> Birleşme. )


- TANRI MİSAFİRİ


- TANRI OLMAK ile/ve TANRININ BAKIŞ AÇISINDA KONUMLANMAK


- TANRI:
NOUS ve/||/<>/> LOGOS'UN, AŞKINSAL BİRLİĞİ


- TANRI'NIN VARLIĞI" ile "TANRI"NIN "VARLIĞI"

( "Tanrıya ait olan", tüm var olanlar. İLE Tanrı'nın olup olmadığı düşüncesi/tartışması. )


- TANRI'NIN VARLIĞI ile/değil TANRI'NIN BİRLİĞİ


- TANRI'NIN VARLIĞI ile/değil TANRI'NIN BİRLİĞİ


- TANRI'NIN:
BİLİNMESİ ile/değil KENDİNİ BİLDİRMESİ


- TANRI'YI İDRAK ile/ve TANRI'YA İMAN ile/ve TANRI'YI FARK ETME

( Taabbüd/ibâdet ile. İLE/VE Düşünme/tefekkür ile. İLE/VE Dilde/zihinde tekrar, zikr ile. )


- TANRI/ALLAH:
FERDİYET/BİREYSELLİK ve/> CEMÂL/ESTETİK


- TANRI/OĞAN = ALLAH = GOD[İng.] = DIEU[Fr.] = GOTT[Alm.] = DEUS[Lat.] = THEOS[Yun.] = DIOS[İsp.]


- TANRI/SAL ile/ve/değil KUT/SAL


- TANRI/SALLIK / TANRI/LAR ile/ve/<> DEĞİŞMEZ(LİK)LER


- TANRI ile/ve EN ÜSTÜN BİLİNÇ


- TANRI ile/||/<> EVREN ile/||/<> RUH

( Saltık ilke. İLE/|| Uyum/düzen. İLE/|| Bütünlük. )

( Zât. İLE/|| Sıfat. İLE/|| Ef'al/fiil. )


- TANRI ile İLKE

( TANRI: Dünyanın estetik tutarlılığının ölçüsü.[WHITEHEAD] )


- TANRI ve/<> KELÂM ve/<> HAYAT


- TANRI ile/ve KÜLTÜR


- TANRI ile/ve KUTSAL

( TANRI: Özneye yapılan yatırım. )


- TANRI = OĞAN


- TANRI ile/ve ÖZVARLIK


- TANRI ile SANRI


- TANRI ile/ve/değil TANRI ANLAYIŞI


- TANRI ile TANRI SENİ KORUSUN ile TANRI KORUSUN ile TANRI BÜYÜKTÜR ile EN İYİSİNİ ALLAH BİLİR ile TANRI BİZİ KORUSUN ile LANET OLSUN ONA ile TANRI KORKUSU ile TÜRLERİN TANRISI ile TANRIYA TAPAN

( GOD vs. GOD BLESS YOU vs. GOD FORBID vs. GOD IS GREAT vs. GOD KNOWS THE BEST vs. GOD SAVE US vs. GOD DAMN HIM vs. GOD FEARING vs. GOD OF SPECIES vs. GOD WORSHIPPER )

( جل الخالق ile خداوند ile رب ile حق تعالي ile خدا ile الرحيم ile جهانبان ile جان آفرين ile مفتح الابواب ile جانافرين ile الرحمن ile مغني ile غفور ile جهان آفرين ile الله ile اله ile يزدان ile پروردگار ile مالک يوم الدين ile قادر مطلق ile خداوندگار ile آفريدگار ile آفريننده ile منان ile روزي ده ile مستعان ile ايزد ile رزاق ile باريتعالي ile خدا شکرت بده ile خدا شکرتبده ile خدا لعنتشکند ile خدا لعنتش کند ile خدا ترس ile خدا نکند ile خداي ناخواسته ile استغفرالله ile خدا بزرگ است ile والله اعلم ile ربالنوع ile پناه بر خدا ile حق پرست )

( جل الخالق ile KHODAVAND ile RAB ile حق تعالي ile KHODA ile الرحيم ile JACPEHANBAN ile JAN AFARYNE ile مفتح الابواب ile JANAFERYNE ile الرحمن ile مغني ile GHFOR ile JACPEHAN AFARYNE ile OLLAH ile ALEH ile YZADAN ile PRORDEGAR ile MALK YVAM ALDYNE ile GHADAR MOTALGH ile KHODAVANDEGAR ile AFARYDEGAR ile AFARYNANDEH ile MENAN ile RUZY DAH ile MOSTEAN ile AYZAD ile REZAQ ile باريتعالي ile KHODA SHKARAT BADEH ile KHODA SHKARTABADEH ile KHODA LANTESHKAND ile KHODA LANTESH KAND ile KHODA TARS ile KHODA NAKAND ile KHODAY NAKHASTEH ile ESTEGHAFAROLA ile KHODA BOZORG EST ile والله اعلم ile ربالنوع ile PENAH BAR KHODA ile HAGH PAREST )


- TANRI ile Tanrı

( Çok tanrıcılıkta var olduğuna inanılan, insanüstü varolanlardan her biri, ilâh. İLE Evrende var olan her şeyi yaratan, koruyan, tek ve yüce varlık, Yaradan, Allah, Rab, İlâh, Mevlâ, Hâlik, Hüdâ, Hû, Oğan. )

( İYİ VE ADÂLET | Varolmanın olmazsa olmaz niteliklerinin birliği. )

( GOD vs. God )


- TANRIBİLİM = İLÂHİYAT = THEOLOGY[İng.] = THÉOLOGIE[Fr.] = THEOLOGIE[Alm.] = TEOLOGIA[İsp.]


- TANRIÇA MAET ile ...

( ADALET VE DOĞRULUK TANRISI/KORUYUCUSU (MAET YASALARI/KURALLARI) )


- TANRILAR ile/ve/||/<> TANRIÇALAR

( )


- TANRILAŞMAK ile TANRILAŞTIRMAK ile TANRI/LIK ile TANRICI/LIK ile TANRIÇA ile TANRISAL/LIK ile TANRISIZ/LIK ile TANRI BİLİMİ ile TANRI BİLİMCİ/LİK ile TANRI KAYRASI ile TANRI VERGİSİ ile TANRI MİSAFİRİ


- TANRILAŞTIRMAK ile/değil/yerine BAŞATLAŞTIRMAK


- TANRILAŞTIRMAK ile TANRISALLAŞTIRMAK


- TANRININ EMRİ ile/ve/değil/= HAKİKATİN CÂZİBESİ


- TANRININ YABANCILAŞMASI ile/ve TANRININ KENDİNE DÖNMESİ

( Doğa. İLE/VE İnsan. )


- TANRISAL GÖRÜ ile/ve/değil ORTAK AKIL


- TANRISAL KRALLIK ile/ve DÜNYEVÎ KRALLIK


- TANRISAL ile/ve/değil/<> TÜMEL


- TANSÎF[Ar. < NISF] ile TASNÎF[Ar. < SINIF | çoğ. TASNÎFÂT]

( Yarı yarıya bölme, iki eşit bölüme ayırma. İLE Sınıf sınıf, takım takım ayırma, sınıflama, bölümleme. | Eser ve kitap haline getirme. )


- TANSİYOMETRE[Fr.] değil/yerine/= GERİLİMÖLÇER


- TANSİYON ALETİ/SPHYGMOMANOMETER[İng.] değil/yerine/= KAN BASINÇÖLÇER


- TANSİYON ÖLÇÜMÜ'NDE:
SOL KOL değil SAĞ KOL değil BACAK

( Sol Kol'dan alınan değerler, Sağ Kol'a göre[doğru olan] 1'er derece daha yüksektir[sol kolun kalbe yakın olması nedeniyle]. )


- TANSİYON[Fr.] değil/yerine/= KAN BASINCI | GERİLİM


- TANSİYON/BLOOD PRESSURE | TENSION[İng.] değil/yerine/= KAN BASINCI | GERILIM


- TANSİYON değil/yerine/= GERİLİM, GERGİNLİK, BASINÇ


- TANSİYON ile/ve/||/<> GÖVDE ISISI

( 50 - 100[küçük] | 100 - 140[büyük] İLE/VE/||/<> 36.5 )


- TANSİYON değil/yerine/= KAN BASINCI


- TANSİYON ile TANSİYON ALETİ ile TANSİYON DÜŞÜRÜCÜ


- TANTAL ile

( Atom numarası 73, atom ağırlığı 180,88, yoğunluğu 16,6 olan, 3000 °C'ye doğru eriyen ve siyah bir toz durumunda elde edilen bir öğe. [simgesi Ta] İLE ... )


- TANTANA[Ar.] ile/ve/||/<> TATAVA
ile/değil/yerine
TERÂNE[Fars.]

( Görkem. | Gürültü patırtı, kuru gürültü. | Gereksiz, boş söz. İLE/VE/||/<> Çok fazla söz. İLE/DEĞİL/YERİNE Ezgi, nağme, uyum, makam. | Dört dizeden oluşan, birinci, ikinci ve dördüncü dizeleri, birbiriyle uyaklı olan şiir. | Tekrarlana tekrarlana, usanç verici bir durum alan söz. )


- TANTANA ile TANTANACI/LIK ile TANTANALI ile TANTANASIZ


- TANTRA[Sansk.] ile ...

( Mahayana Budizmi'nin pek çok okullarını etkilemiş olan Hinduizm'in bir kolu. Tantra doktrini, tutkulardan kurtulmanın en doğru, en kestirme yolunun isteklere karşı koymak ve istekleri doygunlaştırmak olduğunu savunur. Bu doktrinde eşeysel simgeler önemli bir yer tutar. )


- TANZANİT ile/||/<> GARNET

( Mavi ve mor tonlarında bir zoisit türü. İLE/||/<> Genellikle kırmızı tonlarda olan bir taş. )


- TANZANİT ile/||/<> IOLİT

( Mavi ve mor tonlarında bir zoisit türü. İLE/||/<> Mavi-mor renklerde bir kordiyerit türü. )


- TANZANİT ile/||/<> SAFİR

( Mavi ve mor tonlarında bir zoisit türü. İLE/||/<> Korund mineralinin mavi renkli çeşidi. )


- TANZANYA ile TAZMANYA

( Afrika'da bir ülke. [Afrika'nın zirvesi olan [5895 m.] Klimanjaro Dağı'nın bulunduğu] İLE Yeni Zelanda'nın alt kısmında bir ada. [Tazmanya Canavarı'nın yaşadığı] [ABEL TASMAN'ın bulması nedeniyle.] )


- TANZİFAT[Ar.] değil/yerine/= TEMİZLİK İŞLERİ

( Belediyece yaptırılan temizlik işleri. )


- TANZİFAT ile TANZİFAT AMELESİ ile TANZİFAT ARABASI


- TANZİM ETMEK değil/yerine/= DÜZENLEMEK


- TANZİM OLUNMAK/TERTİP OLUNMAK değil/yerine/= DÜZENLENMEK


- TANZÎM[Ar. < NAZM] ile DÜZELTME, DÜZENLEME, DÜZEN VERME, YOLUNA KOYMA

( DÜZELTME, DÜZENLEME, DÜZEN VERME, YOLUNA KOYMA | NESİR YA DA NAZIM OLARAK YAZMA )


- TANZİM/AT ile/değil TAZMİN/AT


- TANZİM ile TANZİM SATIŞI


- TANZİM ile TERTİP


- TANZİMAT FERMANI ile/ve/||/<>/> ISLÂHAT FERMANI

( 03 Kasım 1839 İLE/VE/||/<>/> 18 Şubat 1856 )


- TANZİMAT) FERMAN(I) ile/değil HATT-I HÜMÂYÜN


- TANZİMAT ile TANZİMAT

( İdari işlerin düzeltilmesi için alınan önlemlerin ve uygulamaların tamamı. İLE Sultan Abdülmecit döneminde, 1839'da, Gülhane Hat-ı Hümâyunu adıyla anılan bir buyrukla duyurulan, yönetimi iyileştirme tasarısı ve bu iyileştirmenin yapıldığı dönem. )


- TANZİMAT ile TANZİMATÇI/LIK


- TANZÎR[Ar.] ile TANZÎR[Ar. < NEZÂRET | çoğ. TANZÎRÂT]

( Tazelendirme, tazeleştirme. İLE Benzetme/benzetilme. | Bir şiirin anlamca, biçimce benzerini yapma. )


- TAO-KIAO ile JU-KIAO ile ŞE-KIAO


- TAO[Çince] ile ...

( Yol, patika. Tanrı. | En yüksek ve tanımlanamaz gerçeklik. | Değişimde, değişmeden kalan. | Zen'de Tao sözcüğünün Taoculuktakinden değişik bir anlamı vardır. Zen'in iç öğretisi; ancak yaşam deneyle ulaşılabilecek Gerçek anlamındadır. | Birlik. | Yokluk. | Yol ya da akan ve sürekli olarak değişen gerçeklik. | En yüksek ve tanımlanamayan gerçeklik.[Kozmik Tao] | Değişimde değişmeden kalan. | TEO, TE, T, THE, [Ar.]el- )


- TAP :/yerine HAFİFÇE VURMAK, MUSLUK


- TAPALAMAK ile TAPABİLMEK ile TAPALANMAK ile TAPANLAMAK ile TAPA ile TAPAN ile TAPALI ile TAPASIZ


- TAPE :/yerine BANT, KASET


- TAPİ ile/ve PATA


- TAPI ile TAPİ[Fr. TAPIS]

( Tapınılan nesne. İLE ... )


- TAPİ ile TAPİR


- TAPILASILIK ile SEVİMLİ ile HAYRANLIK

( ADORABILITY vs. ADORABLE vs. ADORABLENESS )

( قابليت پرستش ile قابل پرستش )

( GHABELYT PARESTESH ile GHABEL PARESTESH )


- TAPINAK ÖNCE HİPOTEZİ ile/||/<> YERLEŞİM ÖNCE HİPOTEZİ

( Tapınak önce hipotezi dini yapılar yerleşim öncesi İLE yerleşim önce hipotezi ekonomi dinsel yapıları doğurdu der. Göbeklitepe tapınak önce görüşünü destekler İLE geleneksel Neolitik Devrim kuramı yerleşim-tarım-din sırasını öneriyordu. Cauvin sembolik devrim İLE Childe ekonomik devrim vurgusu yaptı. )

( Klaus Schmidt tarafından 1995 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1953-2014) (Ülke: Almanya) (Alan: Arkeoloji) (Önemli katkıları: Göbeklitepe'yi keşfetti ve kazılarını yönetti (1995-2014), Neolitik Devrim teorilerini değiştirdi, tapınak-yerleşim önceliği hipotezi) )


- TAPINAK/MÂBED[Ar.] ile/ve/değil/||/<>/>/< BETİKLİK/KÜTÜPHANE


- TAPINAK ile ANFİPROSTİL[Yun.]

( ... İLE Ön ve arka yüzleri sütunlu, Eski Yunan tapınağı. )


- TAPINAK ile/ve/değil DEPO


- TAPINAKLARDA:
GÖBEKLİTEPE ve/||/<> NEVALİ-ÇORİ ve/||/<> JERF EL AHMAR ve/||/<> ARKAİM ve/||/<> GİLGAL ve/||/<> MALTA ADASI ve/||/<> CUICUILCO ve/||/<> KURGANLAR ve/||/<> SOLOVETSY ADALARI ve/||/<> STONEHENGE ve/||/<> AVEBURRY ve/||/<> CASTLERIGG ve/||/<> NEWGRANGE

( Urfa'da. VE/||/<> Urfa'da. VE/||/<> Suriye'de. VE/||/<> Rusya'da[Kazakistan'ın kuzeyinde]. VE/||/<> Golan tepelerinde.[İsrail'in doğusu] VE/||/<> Malta'da. VE/||/<> Meksika'da. VE/||/<> Altay Dağları'nda. VE/||/<> Rusya'da. VE/||/<> İngiltere'de VE/||/<> İngiltere'de VE/||/<> İngiltere'de VE/||/<> İrlanda'da. )


- TAPINCA/PUT[Fars. < BUT]/İDOLE[Fr.]:
SOY ile/ve/||/<> MAĞARA ile/ve/||/<> ÇARŞI ile/ve/||/<> TİYATRO

( bkz. Francis Bacon )

( IDOLA TRIBUS avec IDOLA SPECUS avec IDOLA FORI avec IDOLA THEATRI )


- TAPINCAK/SANEM[Ar.]/PUT[Fars. < BUT]/FETİŞ[Fr.] ile ONGUN/TOTEM[Fr.]

( Gözle görünen, gözle görüldüğü kadarıyla yetinerek tapınma. | Bazı ilkel toplumlarda doğaüstü güç ve etkisi olduğuna inanılan canlı ya da cansız nesne. | Haç. | Uğurlu sayılan şey. | Tapınırcasına sevilen şey ya da kişi. | Saplantılı bir biçimde eşeysel coşku uyandıran ötekine ait giysi, ayakkabı vb. nesne. İLE İlkel toplumlarda topluluğun ondan türediği sanılan ve kutsal sayılan hayvan, ağaç, rüzgâr vb. herhangi bir doğal nesne. )


- TAPINCAK/SANEM[Ar.]/PUT[Fars. < BUT]/FETİŞ[İng. FETISH | Fr. < FETICHE] ile/ve/değil/||/<>/> KÜLT[İng. CULT | Fr. CULTE]

( Bazı ilkel toplumlarda doğaüstü güç ve etkisi olduğuna inanılan canlı ya da cansız nesne. | Haç. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Din. | Yerel özellikler taşıyan dinî törenler. | Belirli bir dönemde yoğun ilgi gören. [yapıt/kitap/film vb.] )


- TAPINCAK ile TAPINCAKÇILIK


- TAPINILAN değil İNŞÂ EDİLEN

( Beden, Allah'ın melekutunu miras almayacaktır. )


- TAPINMA, ULULAMA = DEVOTION[İng.] = FERVEUR[Fr.] = VEREHRUNG[Alm.] = DEVOTIO[Lat.]


- TAPINMA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< "TUTUNMA"


- TAPINMA ile/ve/<>/> ADANMA

( Dinde. İLE/VE/<>/> Sanatta. )


- TAPINMA ile/ve/değil/||/<>/< BAĞIMLILIK


- TAPINMA ile/ve/<> ÖZDEŞLEŞME


- TAPINMA ile/değil/yerine RÂBITA


- TAPINMA ile/değil/yerine/>< TUTARLILIK (ÇABASI)


- TAPINMAK ile TAPIKLAMAK ile TAPIŞLAMAK ile TAPIŞLANMAK ile TAPINABİLMEK ile TAPI ile TAPIŞ


- TAPİR[Brezilya yerlilerinin dilinden]/TAPIRUS[Lat.] ile ...

( İki metre uzunluğunda, kısa hortumlu bir hayvan. Asya ve Avrupa'nın tropikal bölgelerinde yaşar. )

( image )


- TAPIRDAMAK ile TAPIRTI

( "Tapırtı" sesi çıkarmak. İLE Yürürken çıkan ayak sesini andırır sesin adı. )


- TAPIŞLAMAK = TAPIKLAMAK

( Hamurun üzerini düzeltmek için hafif hafif vurarak elle sıvamak. )


- TAPMAK:
GENELLEME ve/ya da/<> İNDİRGEME ve/ya da/<> ÖZDEŞLEŞTİRME


- TAPMAK ile/değil/yerine "BAŞ KESMEK"


- TAPMAK ile/değil/yerine HAYRAN/HASTASI OLMAK

( [not] "WORSHIP" vs./but ADORE
ADORE instead of "WORSHIP" )


- TAPMAK ile/değil KUTSAMAK


- TAPMAK ile/ve/değil/<> ÖZDEŞLEŞMEK

( TO ADORE vs./and/<> TO IDENTIFY )


- TAPMAMALI!


- TAPMAQ[Azr.] ile TAPMAK[Tr.]

( Arama sonucunda meydana çıkarmak, bulmak. İLE "Tanrı" diye tanımak, kulluk etmek. )


- TAPOGRAFİK değil TOPOGRAFİK


- TAPON[Fr.] değil/yerine/= NİTELİKSİZ, ESKİ, ELDE KALMIŞ


- TAPON ile TAPONCU/LUK ile TAPON MAL


- TAPTIRMAK ile TAPTIRABİLMEK


- TAPU:
MAVİ ile/ve/||/<> PEMBE

( Ortada bir arsa olduğunu fakat üzerinde bir yapının bulunmadığını tanımlar. Ayrıca, yapının inşaatına yeni başlandığını da simgeler. Kat mülkiyetine geçilmediğini tanımlar. İLE/VE/||/<> Mülke ait inşaat işlerinin bitmesinden sonra projede onaylı olan bağımsız alanların yer aldığını, mülkün kullanım alanlarını ve aynı zamanda belirli payların olduğunu gösterir. Kat mülkiyeti alınmış yapılar için verilir. )


- TAPU ile/ve/||/<>/< KADASTRO[Fr. < CADASTRE]

( Bir taşınmazın üstündeki mülkiyet hakkını gösteren belge. | Tapu işlerinin yürütüldüğü kuruluş. İLE/VE/||/<>/< Bir ülkedeki her çeşit arazi ve mülk yerinin, alanının, sınırlarının ve değerlerinin devlet eliyle belirlenip plana bağlanması. )


- TAPULAMAK ile TAPU ile TAPUCU/LUK ile TAPULU ile TAPUSUZ ile TAPU KÜTÜĞÜ ile TAPU MEMURU ile TAPU SİCİLİ


- TÂR U PÛD[Ar.] değil/yerine/= ARIŞ[Fars. < ERŞ/EREŞ] İLE ARGAÇ[Ar.]

( İplik ve atkı. )

( TÂR: İplik, tel. | PÛD: Argaç, dokumada, enlemesine atılan atkı. )


- TAR'DA:
KAFKAS ile/ve ŞİRAZ

( Gövdesi, dut ağacıdan ve tek parçadır. Sapı ceviz ağacındandır. İLE/VE ... )

( TAR )


- TAR'IN TELLERİNDE:
AĞ TEL ile/ve SARI TEL ile/ve KÖK TEL ile/ve BAM TELİ ile/ve 1. ÇİFT ZENG TELİ ile/ve 2. ÇİFT ZENG TELİ

( [orta oktav] Do İLE/VE [orta oktav] Sol İLE/VE [-1. oktav] Do İLE/VE [-2. oktav] Sol İLE/VE [+2. oktav] Sol İLE/VE [+2. oktav] Do )

( Suyu simgeler. [Su gibi akıcıdır.] İLE/VE Ateşi simgeler. [Ateş gibi yakıcıdır.] İLE/VE Toprağı simgeler. [Toprak gibi sabitleyicidir.] İLE/VE Kararlılık duygusu ve mutmainlik sağlar/sunar. İLE/VE 1. ve 2. çift zeng telleri, coşku, özgürlük ve rahatlama duygusu sağlar/sunar. )

( Sayın Nevcivan Özel'in Facebook sayfası için burayı tıklayınız...
[Katkıları için teşekkür eder, tüm çalışmalarında başarılarının devamını dileriz!]

)

( TAR )


- TARABYA ANA ÇOCUK SAĞLIĞI VE AİLE PLANLAMA MERKEZİ :

( Tarabya Kefeliköy (Haydar Aliyev) caddesi üzerindedir. )


- TARABYA AYA PARASKEVİ RUM ORTADOKS KİLİSESİ :

( Tanzimatın ilanında sonra kusseli olarak inşâ edilen ilk kiliselerden biridir. 1868 yılında Banker Zarifi ailesinin maddi yardımları ile inşâ edildi. Ayazması vardır. Kilise bahçesinde mezarlar bulunuyor. Haç planlı. Üç nefli ve kubbeli bazilika olarak inşâ edilen kâgir yapının kubbesini sekiz sütün desteklemektedir. )


- TARABYA BURNU :

( Tarabya koyunu Büyükdere tarafındaki çıkındı, yani en uç noktaya Tarabya burnu denilir. Burnun körfez tarafında eskiden Tarabya Vapur iskelesi vardı. Otelin tam önü Tarabyaburnu'nun en uç noktasıdır. )


- TARABYA DALYANI :

( Tarabya koyunda kurulan bu dalyan çok uzun yıllardan beri kurulmamaktadır. )


- TARABYA DENİZ SAVAŞI :

( 1352'de Cenevizlilerle Venedikliler arasında Tarabya koyu açığında yapılan deniz savaşında Ceneviz filosu. Venediklileri çok hırpalamış, kaptan Nicolas Pisani ustaca manevra ile Tarabya koyuna girerek Venedik donanmasını kurtarmıştır. )


- TARABYA DERESİ :

( Tarabya'da Hayat Sokak üst taraflarından çıkan dere, derelerin tanzim temizlenme çalışmaları sırasında üzeri kapatıldı. )


- TARABYA FENERİ :

( Büyük Tarabya otelinin üst kısmında, tepede bulunan ve gemilere yer gösteren fener bulunuyordu. Ne var ki zamanla kullanılmaz olup ortadan kaldırıldı. )


- TARABYA HAMAMI :

( Tarabya'nın tarihi eserlerinden biri olmasına karşın, yıkılıp gitti. Kalıntılarından bile eser yok. Tarabya hamamına içkiciler çok rağbet ettikleri için "İçkicilere Tarabya Hamamı" denildiği bazı eserlerde yer almaktadır. )


- TARABYA KOYU :

( Tarabya koyu Boğaziçi'nin en önemli koylarından biri olup hemen her rüzgara kapalıdır. Yat ve kotraların yoğun bulunduğu, küçük balıkçıların da yararlandığı koyun antik çağlardaki ismi "Oldias Kalos" tu. )


- TARABYA MAHALLESİ :

( Sahil şeridinde yer alan bir mahalle olup, Yeniköy, Kireçburnu, Ferahevler, Çamlıtepe (Derbent) ve Cumhuriyet Mahallelerinden sınır almaktadır. Tarabya'nın antik çağdaki ismi Pharmacias (Pharmakeion), bir diğer ismi de Pharmacias (Farmakkues) idi. Bu isimler zehirleyici, öldürücü ilaç anlamına geliyordu. Efsaneye göre Kalkida Kralının kızı babasının hazinelerine sahip olabilmek için hazineyi korumakla görevli olanlardı zehirlemiş, arta kalanı da kendi içmişti. Bu efsane nedeni ile semte zehirli anlamını veren Farmakeus denilmiş. Yüz yıllar sonra 55. yy. da hastalanan Patrik Attikos buraya gelmiş ve hastalığına şifa bulup iyileşince semtin adını da şifa ve terapi anlamına gelen Therapia (Tedavi - şifa) ya dönüştürdü. Zamanla Therapia Tarabya oldu. Sultan II. Selim (1566 - 1574) boğaza yaptığı bir gezi sırasında burada balık yemiş ve çok beğendiği bu yerde bir kasır yapılmasını Sadrazam Sokulu Mehmet Paşa'ya emretmiş. Yapılan kasrın ismini de "Servi Çemenzari" koydurmuş. Semte de Keyif" anlamına gelen "Terabiye" adını vermiş ve bu isim zamanla Tarabya'ya dönüşmüştür. 1992 nüfus sayımına göre mahallenin nüfusu 15.905'dir. )


- TARABYA MERKEZ CAMİİ :

( Tarabya'da çarşı içindedir. 1959 yılında yaptırılan camiin tarihi bir özelliği yoktur. )


- TARABYA ÖZEL UFUK İLKÖĞRETİM OKULU :

( Tarabya'da bulunan Özel Ufuk İlköğretim Okulu eğitim hizmeti vermektedir. )


- TARABYA PLAJI :

( Boğaziçi'nde ilk deniz hamamı (Plaj) Tarabya'da açıldı, 28,09.1870'de İstanbul Şehremaneti Kadıköy, Adalar ve Boğaziçi'nde 21'i erkek ve 5' i hanımlara ait olmak üzere 26 deniz hamamı (Plajı) açılması kararını aldı. Bu karar üzerine 1871 yazında Tarabya'da ilk deniz hamamı (plajı) açıldı. Deniz hamamı bir süre kapanmasına karşın tekrar Tarabya Plajı adı altında açıldı. Hala faaliyette olan plaj Alman Büyükelçiliği yazlık binaları karşısındadır. )


- TARABYA RESTAURANTLARI :

( Tarabya restaurantları ve içkili gazinoları ile dolu bir semttir. Çok tarihlerden beri bu özelliğini korumaktadır. Eskiden Hristo, Bogos, Garabet, Serafi, Paella, Villa Varif, Karadut gibi gazinoları sonraları; Lamek, Köşem, Bistro, Caliypso, Balıkçı gibi gazinolar izledi. Gazinoların pek çoğunda müzik yapılır. )


- TARABYA RUM İLKÖĞRETİM OKULU :

( Tarabya'da bulanan Rum İlköğretim Okulu açık olmasına karşın öğrencisi almadığı için eğitim hizmeti verememektedir. )


- TARABYA RUM MEZARLIĞI :

( Tarabya'da Rum mezarlığı bulunmakta; Kostantinos (Ayios) Eleni (Ayia) Kilisesi, Ayayani Kilise ve Aya Anastas Kilisesi bahçesi içinde bulunmaktadırlar. )


- TARABYA SAĞLIK OCAĞI :

( Tarabya'da çarşı içindeki Sağlık Ocağı, Sarıyer Sağlık Grup Başkanlığına bağlı olup, Sağlık Ocağı içinde Ana Çocuk Sağlığı bölümünde bulunmaktadır. )


- TARABYA SPOR KULÜBÜ :

( 1946 yılında Agop Arat, Yorgo Haritanidis, Mayk Mikelyan ve Morfi Haralopboptos tarafından kuruldu. Kulübün renkleri lacivert - kırmızı'dır. Önceleri futbol ve basketbol dallarında faaliyet gösterirken halen futbol dalında faaliyetine devam etmektedir. Tarabya Spor Kulübü 2 kez Grup Şampiyonluğu ve 5 kez de grup ikinciliği kazandı. Halen amatör ligde mücadele etmektedir. İhtiyacına yanıt verecek tesisleri vardır. Yetiştirdiği en önemli isim Sabri Dino ve Haydar Erdoğan'dır. )


- TARABYA SURP ANDON ERMENİ KATOLİK KİLİSESİ :

( 1871 yılında Andon Tırgır Yaver Paşa tarafından yaptırılan küçük bir kilisedir. Tarabya'nın üst kısımlarında bulunuyor. Aziz Antuan'a ithaf edilmiştir. Görkemli ana giriş kapısı ile dikkat çeker. İki çan kulesi vardır. Kagir kilisenin iç kısmında üç sunak ve bir kürsü bulunuyor. )


- TARABYA TABYASI :

( Tarabya tabyasının 18. yy da savunma amaçlı yapıldığı, 1815 yılında onarım gördüğü kayıtlarda var. Yeri ise Kireçburnu ile Kalender Tabyası arasında gösterilmiştir. 1864'te tabyanın topları kaldırılmış, yer arsa haline getirilmiştir. )


- TARABYA TALEBE YURDU :

( Tarabya'da bulunan Tarabya Talebe Yurdu 1991'den beri hizmet vermektedir. )


- TARABYA TOKATLIYAN OTELİ :

( Tarabya Tokatlayan Oteli 1900'lerin başında sahibi Mıgırdıç Tokatlayan tarafından Hotel Pelata'nın yerine Fransız Mimar Alexander Vallaury'e yaptırıldı. Otel mükemmel mimarisi, zemin dâhil beş katlı oluşu ve elektrik kullanan nadir otellerden biri olması ile dikkat çeken bir oteldi. I. Dünya Savaşı, İstanbul İşgali ve milli mücadele dönemlerinde zamanın önemli siyaset adamlarının ağırlandığı, devlet adamlarının tercih ettiği bir oteldi. Bilhassa II. Dünya Savaşı sırasında değişik devletlere ait ajanların çok yoğun ilgi gösterdiği bir otel olarak bilinir. Bu muhteşem otelin sahibi zamanla borçlanır ve sonuç olarak Karadenizli bir iş adamı olan İbrahim Gültan otelin sahibi olur ve ismini de "Tarabya Konak" oteli olarak değiştirir. Bu muhteşem otel 19.4.1954 tarihinde yanarak kül oldu. İbrahim Gültan İnşaata izin alamayınca satış yapıldı ve yeni sahibi T.C. Emekli Sandığı oldu. Otel inşaatı 1957'de başladı, 1965 yılında tamamlandı ve 1966 yılında da Grant Tarabya Hotel ismi ile hizmete açıldı. Bu otel 2002'de büyük onarım için kapatıldı, onarım devam ederken 5.4.2006 özelleştirme sonucu 145,3 milyon dolara Bayraktar Holding'e satıldı. Onarımı tamamlanan otel Şubat 2013'te açıldı. Otelin 168 delüx, 80 suiti ve 1 kral dairesi var. Otelin ismi "The Grand Tarabya Hoteli". )


- TARABYA VAPUR İSKELESİ :

( Tarabya burnunda, Büyük Tarabya Otelinin batı tarafında bulunuyordu. Tarihe karışan iskelelerden biridir. İskele önceleri ahşaptı. 1911'de yıktırılarak yerine yenisi yapıldı. Yıllarca hizmet veren bu iskele motorlu taşıtların fazlalığı nedeniyle şehir hatları rekabet gücünü kaybedince iskelede 1984 yılında kapatıldı, bir süre sonra da iskele yerinden söküldü. )


- TARABYA YOLCU GEMİSİ :

( Şirket - i Hayriye'ye ait yolcu gemisidir. 1853'te İngiltere'de East Cowes'da. John Robert White tezgâhlarında yandan çarklı yolcu gemisi olarak yapıldı. Teknesi ahşaptı ve 188 gros tonluk, uzunluğu 46,4 metre, genişliği 9,8 metre, su kesimi 2.9 merte idi. 60 beygir gücünde tek silindirli buharlı makinesi vardı. 1854'te hizmete girdi, 1864'te hizmet dışı bırakıldı. Baca No.su 2 idi. )


- TARABYA YOLCU GEMİSİ :

( Şirket - i Hayriye işletmesine ait 57. Baca No. lu bu gemi 1906'da İskoçya, Glaskow'da Fairfield Shipb. Cop. Tezgâhlarında yolcu gemisi olarak inşâ edildi. 122 gros, 53 net tonluktu. Teknesi çelik saçtandı. Fairfeld yapımı, 190 beygir gücünde tripil (3 silindirli) buhar makinesi vardı ve uskurluydu. 18.4.1906'da hizmete girdi. Saatte 10 mil yapıyordu. Yaz - kış 250 yolcu alabiliyordu. 15 Ekim 1064'te hizmet dışı bırakıldı. )


- TARABYA :

( 1946'da Agop Arat, Yorgo Haritanidis, Mayk Mikakelyan ve Morfi Haralopbopkos tarafından kuruldu. Futbol dalında faaliyet göstermekte ve İstanbul Amatör Liginde yer almaktadır. Sabri Dino, Haydar Erdoğan ve Zafer Biryol gibi sporcular yetiştirmiş bir kulüptür. )


- TARAF OLMAK ile/değil/yerine/||/<>/< EMEK VERMEK


- TARAF OLMAK ile/değil/yerine/||/>< KATILIMCI OLMAK


- TARAF OLMAK ile/ve TARAF TUTMAK


- TARAF" ile KARAKTER

( "SIDE" vs. CHARACTER )


- TARAF/TAR ile/ve YANDAŞ


- TARAFEYN ile/||/>< VASATEYN

( Dışlar. İLE/||/>< İçler. )

( "a:b = c:d" orantısındaki "a" ve "d" İLE/||/>< "a:b = c:d" orantısındaki "b" ve "c" )


- TARAFLILIK ile/ve YANILGI

( SIDED vs./and ILLUSION )


- TARAFSIZ OLMAK ile/ve/||/<>/>/< DÜRÜST OLMAK

( Dürüstlük, bizi gerçeğe götürecektir. )

( Tek yükümlülüğümüz, kendimize karşı dürüst olmaktır. )

( Dürüstlük ve arınmışlık, engelleri kaldırır. )

( Kişi, kendi tarihiyle uğraşırken, kendi mânevî dünyasıyla, anlam dünyasıyla uğraştığından dolayı tarafsız kalamaz; bu, kişinin doğasına aykırıdır fakat dürüst olabilir. )

( Integrity will take you to reality.
Integrity and purity remove the obstacles. )

( Dürüst olup olmadığınızı, size, sizden başka kim söyleyebilir? )

( Bazı konularda ve ayrıntılarında tarafsız olamayabiliriz fakat (daha) dürüst olabiliriz. )

( TO BE HONEST vs./and/||/<>/>/< TO BE NEUTRAL )


- TARAFSIZ/LIK ile BAĞIMSIZ/LIK


- TARAFSIZLAŞTIRMAK ile TARAF ile TARAFLI/LIK ile TARAFSIZ/LIK ile TARAFSIZCA ile TARAFSIZ BÖLGE


- TARAFTA/LIK ile/ve/değil/yerine ETRAFTA/LIK


- TARAFTA/LIK ile/ve/değil/yerine ETRAFTA/LIK


- TARAFTAR (OLMAK) ile/değil/yerine TARAF (OLMAK)

( Bedeli/sorumluluğu yok. İLE Bedeli/sorumluluğu çok. )


- TARAFTAR OLMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> TAVIR ALMAK


- TARAFTAR değil/yerine/= DESTEKÇİ


- TARAFTAR ile/değil/yerine TAKİPÇİ


- TARAFTÂR değil/yerine/= YANDAŞ


- TARAK ile KAŞAĞI

( ... İLE Sırtı kaşımak için kullanılan uzun saplı, ucu kaşık ya da el biçiminde, tırnaklı araç. )


- TARAK ile SAÇ FIRÇASI

( ŞÂNE ile ... )


- TARAK ile TARAK BENZERİ

( COMB vs. COMBLIKE )

( شانه کردن ile خار کردن ile قشو کردن ile شانه ile شانهاي )

( SHANEH KARDAN ile KHAR KARDAN ile GHSHO KARDAN ile SHANEH ile SHANEYAY )


- TARAKLAMAK ile TARAK ile TARAKLI ile TARAKÇI/LIK ile TARAKSIZ ile TARAK İŞİ ile TARAK OTU ile TARAKLILAR ile TARAK DUBASI ile TARAK KEMİĞİ ile TARAK OTUGİLLER


- TARAKSI ile TARAKSI KAS


- TARAMA ve/||/<>/> TANIMA


- TARAMAK ile SÜPÜRMEK


- TARAMAK ile TARAK GEMİSİ

( DREDGE vs. DREDGER )

( لاروبي کردن ile لاروب )

( LAROBY KARDAN ile لاروب )


- TARAMAK ile TARTMAK ile TARTILMAK ile TARTTIRMAK ile TARTABİLMEK ile TAR ile TARH ile TART ile TARZ ile TARALI ile TARAÇA ile TART SUÇU


- TARANMAK ile TARANABİLMEK


- TARAŞ ile/ve/||/<> TARAŞLAMAK

( Tarla, bağ, bahçe vb. yerlerden toplanan üründen artakalanlar. İLE/VE/||/<> Tarla, bağ, bahçe vb. yerlerden kaldırılan üründen artakalanları toplamak. )


- TARAS değil TERAS[Fr. < TERRASSE]

( Bir yapının damında çevresi, üstü açık yer, ayazlık, taraça. | Damın, genellikle çamaşır sermeye yarayan ve üstü çinko ile döşeli bulunan düz bölümü, tahtaboş. | Seki. )


- TARAŞLAMAK ile TARAŞ


- TARASSUD[Ar. < RASAD] değil/yerine/= GÖZETME, BEKLEME, DİKKATLE BAKMA, GÖZLEME


- TARATMAK ile TARATTIRMAK ile TARATABİLMEK


- TARÂVET[Ar.] değil/yerine/= TAZELİK, TAZE OLMA, KÖRPELİK


- TARAVET ile TARAVETLİ


- TARAYABİLMEK ile TARAYICI/LIK


- TARAZLAMAK ile TARAZLANMAK ile TARAZ ile TARAZLI ile TARAZSIZ


- TARÇIN:
ÇİN ile/değil/yerine SEYLAN

(

)


- TARÇIN ve/||/<> KİMYON

( Şekerin etkisini azaltmaya ve gövdedeki dengeyi sağlamaya yarar. VE/||/<> Bakliyatların sindirimini kolaylaştırıcı etkisi/katkısı vardır. )


- TARÇIN ile TARÇINİ ile TARÇINLI ile TARÇINSIZ ile TARÇIN RENGİ


- TARD ile KOĞMA, SÜRME, UZAKLAŞTIRMA | GÖREVDEN, OKULDAN UZAKLAŞTIRMA


- TARDETMEK ile TARDEDİLMEK


- TARDİF DISKINEZİ/TARDIVE DYSKINESIA[İng.] değil/yerine/= GEÇ DEVİNIM BOZUKLUĞU


- TARDİF DISTONİ/TARDIVE DYSTONIA[İng.] değil/yerine/= GEÇ GERİM BOZUKLUĞU


- TARDION ile/ve FOTON/LUXON ile/ve TACHION

( Işık hızı altı. İLE/VE Işık hızı üstü/ötesi. )


- TARET[İng. < TURRET] değil/yerine/= TOPÇU KULESİ

( Gemilerde ya da kalelerde, topçu konumlarında, topun, makine bölümünü ve topçuları koruyacak biçimde yapılmış zırhlı kule. )


- TARGET vs. SUCCESS


- TARGET vs./and ASSERTION


- TARGET :/yerine HEDEF


- TARH değil/yerine/= ÇIKARMA


- TARH ile TARH ile TARH

( Bahçelerde çiçek dikmeye ayrılmış yer. İLE Vergi koyma. İLE Çıkarma. )


- TARHANA[< DAR HANE] ile OVMAÇ

( ... İLE Hamuru ovularak yapılmış kırıntılarla pişirilmiş çorba. | Taze tarhana. )


- TARHANA/LIK ile TARHANA ÇORBASI


- TÂRÎ[Ar. < TARÂVET] ile TÂRÎ[Ar. < TARÂ]

( Taze, tarâvetli. İLE Ansızın çıkan, birdenbire görünen. )


- TÂRİD[Ar. < TARD] ile TARÎD[Ar.]

( Kovan, tardeden. İLE Kovulmuş, çıkartılmış, matrûd. )


- TARİF EDİLEMEZ ile/yerine/değil/ve DUYULARA GETİRİLEMEZ

( [not] NOT POSSIBLE TO DESCRIBE vs./and/but NOT POSSIBLE TO BRING SENSES
NOT POSSIBLE TO BRING SENSES vs. NOT POSSIBLE TO DESCRIBE )


- TARİF-İ LAFZÎ ile TARİF-İ İSMÎ ile TARİF-İ HAKİKÎ


- TÂRİF[Ar.] değil/yerine/= TANIM


- TÂRİF[Ar.] ile TARÎF[Ar. < TURFA] ile TA'RÎF[Ar. < İRFÂN | çoğ. TA'RÎFÂT] ile TAHRÎF[Ar.]

( Yeni. İLE Az bulunan, nadir, zarif şey. | Etraflıca anlatma, bildirme. | Bir maddeyi tüm gerekli noktalarını içine alır biçimde bir ibâre ile anlatma. İLE ... )


- TARİF[Ar.] ile/ve/||/<> TASVİR[Ar.]

( Ne[< kavram.] İLE/VE/||/<> Nasıl[< bilim]. )

( DEFINITION vs./and/||/<> DESCRIPTION )


- TÂRİF ile/değil/||/<>/> ÂRİF

( Ârife, târif gerekmez. )


- TARİF ile TAVZİH


- TARİFLENDİRMEK ile TARİF ile TARİFE ile TARİFLİ ile TARİFELİ ile TARİFSİZ/LİK ile TARİFESİZ


- TARİH (YAZIMI), ...:
PLANSIZ ve/||/<> AMAÇSIZ (OLMALI!)


- TARİH [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]


- Tarih Makaleleri - İhsan Fazlıoğlu


- TARİH TARİH BİLGİSİ


- TARİH ANLATIRKEN:
...DI'LI ANLATIM ile/yerine/değil ...MIŞ'LI ANLATIM


- TARİH AŞKI/TARİH NEFRETİ değil/yerine TARİH BİLGİSİ

( [not] THE LOVE/HATE OF HISTORY vs. INFORMATION/KNOWLEDGE OF HISTORY
INFORMATION/KNOWLEDGE OF HISTORY instead of THE LOVE/HATE OF HISTORY )


- TARİH AŞKI/TARİH NEFRETİ değil/>< TARİH BİLGİSİ

( Yanlışı. >< Doğrusu. )


- TARİH BİLGİSİNDE:
USÛL ve/||/<>/> KAVÂRİN ve/||/<>/> AHVAL ve/||/<>/> HAVÂDİS

( Yöntemler. VE/||/<>/> Yasalar. VE/||/<>/> Durumlar. VE/||/<>/> Haberler. )


- TARİH BİLİNCİ ve/<> SORUMLULUK

( HISTORY and/<> RESPONSIBILITY )


- TARİH DÜŞÜRMEDE:
TARİH-İ TAM ile TARİH-İ MÜCEVHER ile TARİH-İ MÜHMEL ile TA'MİYELİ TARİH

( Bir mısranın tüm harflerinin toplanmasıyla. İLE Sadece noktalı harflerin toplanmasıyla. İLE Sadece noktasız harflerin toplanmasıyla. İLE Çözülecek bilmece gibi düzenlemelerle yapılan. )


- TARİH FELSEFESİNİN:
YAPILABİLİRLİĞİ ile/ve/||/<> YAPILAMAZLIĞI


- Tarih Makaleleri - Halil İnalcık


- TARİH METAFİZİĞİ ile/ve/<> TARİH EPİSTEMOLOJİSİ

( Büyük oranda, tarihin belirli bir amaca, hedefe göre okunmasıdır. İLE/VE/<> Tarihsel bilginin kaynakları, yapısı, yöntemleri üzerinde durur. )

( Büyük oranda, Alman tarih-felsefe okulunun etkisini taşır. İLE/VE/<> Anglo-sakson merkezli bir okuldur. )

( Tarihi, daha çok, bir milletin gelecek hedefi açısından ele alır. İLE/VE/<> Tarihî bilginin çözümlemesini yapar. )


- TARİH OLMAK ile/ve TARİHE MAL OLMAK


- TARİH ÜSTÜ ile EVRENSEL

( Her olayda, evrenin tamamı yansır. )

( Kişisel olanla evrensel olan birbirinden ayrılamaz. )

( Gövde ile evren arasında bir ayrım yapılamaz. )

( Evren, bir Armonik-Bütün'dür. )

( Universale neque ante rem nec post rem, sed in re: Evrensel, ne nesneden önce ne de sonradır. Evrensel ya da tümel, tikel nesnelerde var olur, nesnenin kendindedir. )

( In every event the entire universe is reflected.
The particular and the universal are inseparable.
No distinction between the body and the universe. )

( OVERHISTORY vs. UNIVERSAL )


- TARİH YAZIMI:
GELENEKSEL ile/ve/||/<>/> BÜTÜNSEL ile/ve/||/<>/> YENİ SİNEMA ile/ve/||/<>/> MİKRO


- TARİH-FELSEFE İLİŞKİSİNDE:
I. AŞAMA ile/ve/<> II. AŞAMA ile/ve/<> III. AŞAMA

( Aristoteles - İbn Sînâ'cı aşama. İLE/VE/<> Fahrettin Râzî - İbn Haldun'cu aşama. İLE/VE/<> Kant - Dilthey aşaması. )


- TARİH:
"GÜÇLÜLER" değil İYİLER

( Tarih, "güçlüleri" değil iyileri yazar. )


- TARİH:
EYLEM ve/||/<> GEREKSİNİM


- TARİH:
GELECEK ve/||/<> GEREKSİNİM


- TARİH:
MERKEZİ, HER YERDE ve/||/<> ÇEPERİ, HİÇBİR YERDE


- TARİH:
OLGUSAL ile/ve/||/<> KAVRAMSAL


- TARİH:
"GEÇMİŞ" değil YARIN

( Tarih, geçmiş değil yarındır! )


- TARİH:
OLDUĞU GİBİ ile/değil/ne yazık ki "OKUNDUĞU" GİBİ


- TARÎH[Ar.] ile/değil/< TÂRİH[Ar. < ERH | çoğ. TEVÂRÎH]

( İşe yaramadığından dolayı bir yana atılmış şey. İLE/DEĞİL Tarih. )


- TARİH/SEL/LİK ile/ve/değil/||/<>/> TİN/SEL/LİK

( SPIRIT vs./and HISTORICAL/NESS )


- TARİH/TÜRKÇE YAZILIMI değil TARİH YAZIMI


- TARİH ile "İLERLEMECİ TARİH"


- TARİH ile/ve/<> ANLAM

( Kişinin, eylemlerinin incelenmesi. )

( HISTORY vs./and/<> MEAN )


- TARİH ve/||/=/<> ARKEOLOJİ


- TARİH ile/ve/<> BAĞLAM


- TARİH ile/ve/<> BELLEK

( HISTORY vs./and/<> MEMORY )


- TARİH ve/<> COĞRAFYA

( HISTORY and/<> GEOGRAPHY )


- TARİH ve/< DAYANAKÇA ve/< KAYNAK


- TARİH ile/ve/||/<> DÜŞÜNCE TARİHİ

( [Kişilerin] Nasıl, düşünmeden hareket ettiklerinin öyküsü. İLE/VE/||/<> Nasıl, hareket etmeden düşündüklerinin öyküsü. )


- TARİH ile EFSANE


- TARİH ile/ve/||/<> ELEŞTİREL TARİH