T ile başlayan FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibarı ile 9.229 başlık/FaRk ile birlikte,
9.229 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(26/38)
- TEPKİ:
"ÖZGÜRLÜĞE KARŞI" değil ÖLÇÜSÜZLÜK/KEYFİYET PROPAGANDASINA KARŞI
- TEPKİ (VERMEK) ile/ve/değil/yerine GERİBİLDİRİM
( AKS-ÜL-AMEL ile/ve/değil/yerine ... )
( [not] REACTION vs./and/but FEEDBACK
FEEDBACK instead of REACTION )
- TEPKİ VERMEK ile TEPKİ GÖSTERMEK
( RESPOND vs. REACT )
- TEPKİ ile/ve/değil DEĞERLENDİRME
( [not] REACTION vs./and/but EVALUATION )
- TEPKİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DIŞAVURUM
- TEPKİ ile/değil/yerine/>< DÜŞÜNMEK
( vs./and/||/<>/but/< TO THINK
TO THINK instead of REACTION )
- TEPKİ ile "KARŞI DURMAK"
- TEPKİ ile/ve/değil TEDİRGİNLİK
- TEPKİ ile/>< TEPKİ BOZUKLUĞU SENDROMU
( ... İLE/>< Beyin rahatsızlıklarıyla birlikte oluşan, tepki ve yanıt verme gibi yetileri aşırı derecede etkileyen bir sendrom. )
( REACTION vs./>< SPATIAL NEGLECT )
- TEPKİ ile TEPKİME
( vs./and/||/<> REACTION )
- TEPKİ ile/ve/değil/yerine TESPİT
( [not] REACTION vs./and/but TO DETERMINE
TO DETERMINE instead of REACTION )
- TEPKİ ile TETİKLENME
- TEPKİ ile/ve/değil/yerine TUTUM
( [not] REACTION vs./and/but ATTITUDE
ATTITUDE instead of REACTION )
- TEPKİ ile/ve/değil/yerine TUTUM
( [not] REACTION vs./and/but ATTITUDE
ATTITUDE instead of REACTION )
- TEPKİ ile/değil/yerine/>< YANIT
( "Tepki" mi, yanıt mı?
Restoranın birinde, bir gün, aniden bir hamamböceği belirdi ve orada bulunan bir kadının üzerine çıktı.
Kadın, korkudan çığlık atmaya başladı.
Titreyen seleniyle ve panikle hamam böceğini üzerinden elleriyle atmaya çalışırken zıplamaya başladı.
Onun bu tepkisi bulaşıcı olmuştu, bulunduğu yerdeki kişiler de paniklemişti.
Kadın, sonunda hamam böceğini üzerinden atmayı başardı derken... Başka bir kadının üzerine düştü hamam böceği.
Şimdi aynı şeyleri yaşamak için sıra başka bir kadındaydı.
Garson, hemen imdatlarına koştu.
Bu nöbet değişiminde, bu sefer de hamam böceği garsonun üzerine düştü.
Garson, dimdik durdu, kendini toparladı ve gömleğindeki hamam böceğinin davranışlarını gözlemledi.
Kendine yeterince güvendiğini gördüğünde, hamam böceğini parmaklarıyla tutarak, restorandan dışarı çıkardı.
Curcunayı izlerken, zihnimde birkaç düşünce oluştu ve merak etmeye başladım. Kadınların bu tiyatral, abartılı hareketlerinden hamam böceği mi sorumluydu?
Eğer öyleyse neden garson rahatsız olmadı?
Durumu, mükemmele yakın bir biçimde, hiçbir kargaşa çıkarmadan çözümledi ve çözdü.
Buna neden olan, hamam böceği değildi. Hamam böceğinin neden olduğu rahatsızlığı o kadınların giderebilecek beceriyi göstermemesiydi. Onları bu denli rahatsız eden buydu.
Fark ettim ki, babamın, karımın/kocamın ya da patronumun bağırması değildi beni rahatsız eden. Bana bağırmalarıyla başlayan rahatsızlığımla başa çıkamamam ya da başa çıkmaya çalışmamamdı.
Yoldaki trafik değildi beni rahatsız eden. Trafik sıkışıklığıyla oluşan sıkıntılı durumu çözemeyecek olmamdı.
Yaşamımdaki kargaşayı yaratan neden, sorunun kendinden çok benim ona verdiğim tepkiydi.
Öyküden çıkarılabilecek bazı dersler:
Anladım ki, yaşamdaki olaylara doğrudan ve ani tepki vermemeliyim. Onun yerine, olaylara ve durumlara yanıt vermeliyim.
Kadınlar, hamam böceğine tepki verirken, garson ise yanıt verdi.
Tepkiler, içgüdüsel olarak gösterilen "davranışlarken", yanıtlar ise etraflıca düşünülerek oluşturulmuş tutumlardır.
YAŞAMI anlamanın çok daha iyi ve kolay yolu.
MUTLU olan biri, yaşamındaki her şeyin yolunda olmasından dolayı mutlu değildir.
MUTLU olmasının nedeni, yaşamındaki olaylara karşı tutumunun gereken ve isabetli olmasıdır. )
( [not] REACTION vs./but/>< RESPONSE
RESPONSE instead of REACTION )
- [ne yazık ki]
"TEPKİ" ile/değil/></< YANIT VEREMEMEK
( Yanıt veremeyen, tepki verir. )
- TEPKİME ile TEPKİMELİ
- TEPKİMEK ile TEPKİ ile TEPKİN/LİK ile TEPKİLİ/LİK ile TEPKİSEL ile TEPKİSİZ/LİK ile TEPKİLİ UÇAK ile TEPKİSEL DAVRANIŞ
- TEPKİME/REAKSİYON HIZI ile TEPKİME/REAKSİYON MEKANİZMASI
( Kimyasal tepkimenin gerçekleşme hızı. İLE Kimyasal tepkimenin adım adım gerçekleşme yolu. )
- TEPKİSELLİK ile/değil/yerine İKNÂ
- TEPKİSELLİK ile/ve/değil/yerine İNANDIKLARINDAN VAZGEÇMEMEK
- TEPKİSELLİK ile/ve/değil/yerine SICAĞI SICAĞINA
- TEPKİSİZLİK ile/ve/<> HAZIR-YANITLI OLAMAMA KAYGISI
- TEPKİSİZLİK ile/ve/değil/||/<>/< SİLAHSIZLANMA
- TEPSERMEK = KURUYUP ÇATLAMAK
- TEPSİ ile/değil EVSECEK
( Fincan, tabak, bardak vb. şeyleri taşımaya yarayan, derinliği olmayan, türlü büyüklükte düz kap. | İçinde börek, tatlı vb. pişirmeye yarayan, az derin, geniş, düz kap. | Bu kap biçiminde olan. | Bir kabın alabileceği miktarda olan. İLE/DEĞİL Tahılın taşlarını ayıklamakta kullanılan, budaksız ağaçtan yapılmış az kenarlı tepsi. )
- TEPSİ ile SİNİ
- TER KOKUSU ile KOLTUKALTI KOKUSU
( Koku koltukaltından geliyorsa, "koltukaltın kokuyor" ya da "koltukaltından koku geliyor" demek gerekir. "Kokuyosun!" ya da "Ter kokuyosun! / Terlemişsin sen!" denilmez! )
( PERSPIRATION SMELL/STINK vs. ARMPIT SMELL/STINK )
- TER KOKUSU ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TEN KOKUSU
- TER TER (TEPİNMEK)
( "Direnmek, istememek, inat etmek, sinirlenmek" )
- ter.[Lat. < TERE] değil/yerine/= SÜR, OV
- -TER[Fars.] ile TER[Fars.]
( Üstünlük[Tafdîl] ve abartı[mübalaga] ilgeci[edatı] olarak sözcüklerin sonuna gelir. [MÜŞKÜL-TER: (en/pek/çok) Müşkül. | NAZİK-TER: (Daha/en/pek/çok) Nazik.] İLE Yaş, ıslak, nemli. | Taze. )
- TERK ile/ve/> HAYIR
( Güç ve hayırlar herkes içindir ve isteyen herkese hazırdır. )
( Dıştaki hiçbir şey bir değer ifade etmediği ve gönül her şeyi terk etmeye hazır olduğu zaman, zihinsel olgunluk düzeyine ulaşılmış demektir. )
( Power and grace are for all and for the asking.
A level of mental maturity is reached when nothing external is of any value and the heart is ready to relinquish all. )
( ABANDONMENT/FORSAKE/RENOUNCE/LEAVE vs./and/> NO )
- TERÂHÎ[Ar. < RAHVET] ile TERÂ'İ[Ar.]
( Gevşetme. Bir işte gevşeklik gösterme. | Geri çekilme, geri durma. | Gecikme. İLE Otlama, çayıra çıkma. )
- TERAKKİ[< RAKY] ile ...
( YUKARI KALKMA, YÜKSELME | İLERLEME | HALLERDE, MAKAMLARDA, BİLGİLERDE İLERLEME )
- TERAKKİPERVER[Ar. + Fars.] değil/yerine/= İLERİCİ
- TERÂKKUS[Ar. < RAKS] ile TERÂKUS[Ar. < RAKS]
( Durmadan, aşağı inip yukarı çıkma. | Dans etme. İLE Dans etme. [bkz. TELÂUB] )
- TERÂKÜM[Ar. < RÜKM] değil/yerine/= BİRİKME, YIĞILMA, TOPLANMA
- TERAPİ/THERAPY[İng.] değil/yerine/= SAĞALTIM
- TERAPİ ile TERAPİST
- SAĞALTIMLAR'I/TERAPİLER('İ)
- TERAS/LAMA[Fr.] değil/yerine/= SEKİ/LEME
- TERASLAMAK ile TERASLANMAK ile TERAS
- TERATOLOJİ ile ...
( Ucubeleri inceleyen bilim dalı. )
- TERAVİH ile TERAVİH NAMAZI
- TERAZİ MAHALLESİ :
( Kilyos'ta su terazisinin bulunduğu yerleşim bölgesi. )
- TERAZİ ile KABBÂN[Ar.] (KEPAN[Fars.])
( ... İLE Büyük terazi. )
- Terazi ile TERAZİ
( Burç. İLE Ölçme/tartma aleti. Bir kolun iki ucuna asılı iki kefeden oluşan tartı, mizan. | İp cambazlarının dengeyi sağlamak için kullandıkları uzun sırık. | Gövdenin, asılarak ya da dayanarak yere paralel bulunduğu denge duruşu. )
- TERAZİ ile TÎR-İ TERÂZÛ
( ... İLE Terazi kolu. )
- TERAZİLEMEK ile TERAZİLENMEK ile TERAZİ
- TERBİYE(EĞİTİM) ile/ve/> TÂLİM(ÖĞRETİM/ALIŞTIRMA) ile/ve/> TE'DİB(EDEB)(DAVRANIŞ/TUTUM)
( Davranış-eylem. İLE/VE Düşünce-bilgi. VE/> Terkib. )
( Göze dayanır. İLE/VE Kulağa dayanır. VE/> Davranıştır. )
( İyi-kötü. İLE/VE Doğru-yanlış. VE/> Güzel. )
( Örnek gerektirir. İLE/VE Bilen/hoca gerektirir. VE/> "Kişi kendin bilmek", haddini bilmek gerektirir. )
( Her yerdedir. İLE/VE Belirli bir yerdedir. VE/> Her yer ve zamandadır. )
( Bütüncüldür. İLE/VE Sıradüzenseldir. VE/> Estetiktir. )
( Kalb-i selîm. İLE/VE Akl-ı selîm VE/> Zevk-i selîm. )
( TO TRAIN vs./and PRACTICE/EXERCISE/DRILL and/> MANNER
Behaviour-action. VS./AND Idea-knowledge. AND/> Compound.
Base on eye. VS./AND Base on ear. AND/> Behaviour.
Good-bad. VS./AND Right-wrong. AND/> Beautiful.
Needed example. VS./AND Needed teacher. AND/> To know the self.
Everywhere. VS./AND Define place. AND/> Everywhere and anytime.
Integral. VS./AND Hierarchical. AND/> Aesthetical. )
- TERBİYE ETMEK:
ÇOCUKLARIMIZI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KENDİMİZİ
- TERBİYE ETMEK değil/yerine/= EĞİTMEK
- TERBİYE[< RÜBÜV, RUBUBİYET/RAB] ile ...
( BESLEYİP BÜYÜTME | EĞİTİM | GÖRGÜ | ALIŞTIRMA | HAFİF CEZALANDIRMA | TAVSİYE; KAYIRMA, KORUMA | Bazı yemeklere konulan limon, sirke, salça gibi şeyler. )
- TERBİYE[< RÜBÜV] ile TELBİYE
( Besleyip büyütme, beslenip büyütülme. | Eğitim. | Görgü. | Alıştırma. | Hafif cezalandırma. | Bazı yemeklere konulan limon, sirke, salça gibi şeyler. | Alıştırma.[hayvan] | Tavsiye, kayırma, koruma. İLE Hac sırasında hacıların "lebbeyk Allahümme lebbeyk" demesi. )
- TERBİYE[< RÜBÜV) ile TA'LÎM[< İLM]
( Besleyip, bütütme; Eğitim; Görgü; Alıştırma; Bedeni eğitmek. İLE Aklı eğitmek, öğrenme, öğretim. )
- TERBİYE ile/ve/||/<> TASFİYE ile/ve/||/<> TEZKİYE
- TERBİYE ile TERBİYE
( Besleyip büyütme. | Beslenip büyütülme. | Eğitim. | Görgü. | Alıştırma. | Hafif cezalandırma. | Tavsiye. | Kayırma, koruma. İLE Bazı yiyecekleri pişirmeden önce limon, salça gibi soslarda bekletme. )
- TERBİYE ve/<> TEZKİYE
( Aklı. VE/<> Kalbi. )
- TERBİYE ile YOK ETMEK
- TERBİYELEMEK ile TERBİYESİZLEŞMEK ile TERBİYE ile TERBİYECE ile TERBİYECİ/LİK ile TERBİYELİ/LİK ile TERBİYESİZ/LİK ile TERBİYESİZCE ile TERBİYELİ KÖFTE ile TERBİYELİ ÇORBA
- [ne yazık ki]
TERBİYESİZ ile/değil/yerine DİK KAFALI
- TERBİYESİZ ile HERGELE[Fars. | çoğ. HERÂGİ]
( ... İLE Terbiye ve görgüden uzak, bayağı, aşağılık kişi. | Eşek sürüsü. | Binek ve taşıta alışmamış huysuz hayvan. )
- TERBİYESİZLİK ile/ve/değil/<> İNAT
- [ne yazık ki]
TERBİYESİZLİK ile/ve/||/<>/< KEYFİYET
- TERBİYESİZ/LİK ile/ve SALAK/LIK, SALOZ[argo]
- TERBİYESİZ/LİK ile/ve "ŞEREFSİZ/LİK"
- TERBİYEVÎ/PEDAGOJİK değil/yerine/= EĞİTİMSEL/EĞİTSEL
- TERCANLI, KEMAL (...) :
( İki dönem Yenimahalle Muhtarı olarak görev yaptı. )
- TERCÎ'[Ar. < RÜCÛ | çoğ. TERCÎÂT] ile TERCİH[Ar. < RÜCHÂN | çoğ. TERCÎHÂT]
( Geri çevirme, döndürme. | Tekrarlama. İLE Üstün tutma, daha çok beğenme. )
- TERCİH ETMELİ!
- TERCİH ile/ve/değil EŞİK
- TERCİH ile/ve TERCİH-BİLÂ-MÜRACCAH
- TERCİH ile TERCİHLİ YOL
- TERCİH ile/ve/değil TEVHİD(BİREŞİM) NOKTASI
- TERCİH değil/yerine/= YEĞLEME
- Tercihen DİNLE!!!
- Tercihen SUS!!!
- TERCİHİM, BU/ŞU/O ile/ve/<>/değil/yerine TERCİHİM, BU/ŞU/O YÖNDE
- TERCÜMAN[Ar.] değil/yerine/= DİLMAÇ/ÇEVİRMEN
- TERCÜME[Ar.] ETMEK değil/yerine/= ÇEVİRMEK
- TERCÜME değil/yerine/= ÇEVİRİ
- TERCÜME ile/ve/<>/değil/yerine TE'LİF
- TERCÜME-İ HAL[Ar.]/BİYOGRAFİ[Fr./İng.] ile/değil/yerine YAŞAM ÖYKÜSÜ
- TERE OTU ile DERE OTU
( GARDEN CRESS vs. DILL )
( LEPIDIUM SATIVUM cum ANETHUM GRAVE OLENS )
- TERE[Fars.] ile ÇAYIRTERESİ
( ... İLE Turpgillerden, yabani bir bitki. )
( ... cum CARDEMINA PRATEMSIS )
- TERE[Fars.] ile KAZTERESİ
( ... ile
)
- TERE[Fars.] ile SU TERESİ
( Turpgillerden, yaprakları salata olarak yenen baharlı bir bitki. İLE Turpgillerden, su kenarlarında yetişen, tereye benzeyen, çok yıllık ve otsu bir bitki. )
( LEPIDIUM SATIVUM cum NASTURIUM OFFICINALE )
- TERE[Fars.] ile YABANTERESİ/HOROZCUK
- TEREBENTİN[Fr.] = TEREMENTİ
( Kozalaklılardan ve bazı ağaçlardan ya kendi kendine ya da ağacın çizilmesiyle akan, yağlı boya, yağlı vernik üretiminde ve inceltilmesinde kullanılan, ince, renksiz, kokulu reçine. )
- TEREDDİ[Ar. < REDY] değil/yerine/= SOYSUZLAŞMA, YOZLAŞMA
- TEREDDÜT[Ar.] ETMEK değil/yerine/= İKİRCİKLENMEK/DURAKSAMAK/VARGISIZ KALMAK
- TEREDDÜT/D[Ar. < REDD] ile ENDÎŞE[Fars. < DÂNİŞ]
( Kararsızlık. İLE Bilgiden/bilimden uzak olma. (durumu/sonucu) [DÂNİŞ: Biliş, bilgi, ilim.] )
- TEREDDÜT/ŞÜPHE değil/yerine/= İKİRCİK/DURAKSAMA/VARGISIZLIK
- TEREDDÜT ile TEREDDÜTLÜ ile TEREDDÜTSÜZ/LÜK
- TEREDDÜTLÜ ile TEREDDÜT ETMEK ile TEREDDÜT ile TEREDDÜT
( HESITANT vs. HESITATE vs. HESITATING vs. HESITATION )
( مردد بودن ile مردد ile متردد ile دودل ile درنگ کننده ile تامل کردن ile تردد کردن ile دل دل کردن ile مذبذب ile تامل ile تذبذب ile تردد ile درنگ ile دودلي ile ترديد ile شبهه )
( MARDAD BODAN ile MARDAD ile متردد ile DODEL ile DARANG KONANDEH ile TAMEL KARDAN ile TARDAD KARDAN ile DEL DEL KARDAN ile مذبذب ile TAMEL ile تذبذب ile TARDAD ile DARANG ile دودلي ile TARDYD ile SHABEHEH )
- TEREF[Ar.] ile TELEF[Ar. çoğ. TELEFÂT]
( Yumuşaklık. | İyi, lezzetli yemek. | İnce, güzel şey. İLE Yok etme, öldürme. | Boş yere harcama, yıpratma. )
- TEREK ile TEREKE
- TEREKE DEFTERLERİ ile/ve/değil MUHÂLEFÂT DEFTERLERİ
- TEREKKÜN[< RÜKN] ile ...
( Rükünleşme, erkândan olma. | Manen kuvvet bulma. )
- TEREKKÜP[Ar.] değil/yerine/= BİLEŞME
( Birkaç şeyin bileşmesinden oluşma. )
- TEREKTÜ'Ş-ŞEY'E[Ar.] ile LEHEYTU ÂNHU[Ar.]
- TERELELLİ = HAFİF VE HOPPA
- TERENNÜM:
LAFZÎ ile/ve/||/<>/> İKÂÎ
- TERENNÜM[çoğ. TERENNÜMÂT] ile/ve/||/<> TAGANNÎ[< GINÂ | çoğ. TAGANNİYÂT]
( Yavaş ve güzel bir sesle şarkı söyleme. | Kuşun şakıması, ötmesi. | İLE/VE/||/<> Zenginleşme. | Muhtaç olmama, yetinme. | Makamla okuma. )
- TERESSÜB[< RÜSÛB (çoğ. TERESSÜBAT)] değil/yerine/= TORTULANMA, DİBE ÇÖKME, DURULMA
- TERETTÜB[< RÜTÛB] değil/yerine/= SIRALANMA, SIRASINDA OLMA, SIRASI GELME | ÂİT OLMA, GEREKME | (BİR İŞİN ÜZERİNE) DÜŞME
- TEREVVU'[Ar.] ile TEREVVUH[Ar.]
( Korkma. İLE Bir şeyden koku alma. )
- TEREVVUH[Ar.] değil/yerine/= BİR ŞEYDEN KOKU ALMA
- TEREYAĞI ile TEREYAĞLI
- TERFİ ETMEK değil/yerine/= YÜKSELGİLENMEK/YÜKSELGİ ALMAK
- TERFİ ile TERFİH
( Derece, makam bakımından yükselme. | Yükseltme. İLE Ferahlatma, rahat yaşamasını sağlama, gönendirme. )
- TERFİ ile TERFİH ile TERFİK
- TERFİ değil/yerine/= YÜKSELGİ
- TERFİK[Ar.] değil/yerine/= BİRİNİ ARKADAŞ ALMA
( Birini arkadaş olarak yanına alma. | Arkadaş olarak yanına birinin verilmesi. )
- TERGAL[Fr.] = TERİLEN[İng. < TERYLENE]
( Yapay polyester lifleri ya da ipliği. | Bu iplikten yapılmış kumaş. )
- TERHÎB[Ar. çoğ. TERHÎBÂT] ile TERHÎB[Ar. < REHB | çoğ. TERHÎBÂT]
( Birine, "Merhaba" deme, hal-hatır sorma. İLE Çok korkutma/korkutulma. )
- TERHÎBEN[Ar.] ile TERHÎBÎ[Ar.]
( Korkutarak, korkutma yoluyla. İLE Çok korkmayla ilgili, çok korkutucu. )
- TERHÎM[Ar. < RAHM, RAHUM, RAHÂMET] ile TERHÎM[Ar. < RAHMET, MERHAMET, RUHM/RUHUM | çoğ. TERHÎMÂT] ile TERHÎN[Ar. < REHN]
( Bir adı kısaltma. İLE "Allah, rahmet eylesin." sözünü söylemek. İLE Rehin olarak verme, emânet bırakma. )
- TERHİS[Ar. < RUHSAT] değil/yerine/= OLUR VERME (RUHSAT/İZİN VERME)
( İzin verme. | Askerliği tamamlayanları ordudan bırakma. )
- TERHİS[Ar.] değil/yerine/= TÜMER
- TERÎKE[Ar.] ile TERİKE/TEREKE[Ar. çoğ. TERÎKÂT/TEREKÂT]
( Kalık, evlenme dönemi geçmiş, evde kalmış. | İtfaiye erlerinin başlarına taktığı kask. İLE Ölen kişinin bıraktığı şey. )
- TERİM:
AD ile/ve/||/<>/> GÖNDERİMİ
- TERİM SOĞUMASIN değil/yerine DİNLENMEYİ BİLMEK
- TERİM[TERMİNUS: Sınır tanrısı/putu.] ile JARGON
- TERİM = TERM[İng.] = TERME[Fr.] = AUSDRUCK[Alm.] = TERM[Lat.]
- TERİMLERİN/KAVRAMLARIN KULLANIMINDA:
FARKLILIK ile/ve/değil/yerine YEĞLEME
- TERİMLEŞTİRMEK ile TERİM ile TERİMLİ ile TERİM BİLİMİ ile TERİMLER DİZGESİ
- TERK
- TERK ETMEK ile/yerine GAİB OLMAK
( Duyup da/bilip de terk etmelidir. )
( SEN, SENİ TERK ETMEZSEN
"O",
"İÇİNDEYİM" KAHKAHASINI ATMAZ )
- TERK ETMEK ile/yerine GAİB OLMAK
( Duyup da/bilip de terk etmelidir. )
- TERK ETMEK ile/ve/değil/yerine İLİŞKİDE OLMAK
( [not] ABANDONMENT/FORSAKE/RENOUNCE/LEAVE vs./and/but TO BE RELATED
TO BE RELATED vs./and ABANDONMENT/FORSAKE/RENOUNCE/LEAVE )
- TERK ETMEK ile TERK EDİLMİŞ ile TERK EDİLMİŞ YER ile TERK EDİLME
( ABANDON vs. ABANDONED vs. ABANDONED PLACE vs. ABANDONMENT )
( رهاساختن ile دست کشيدن ile دل کندن ile ترککردن ile رها کردن ile صرفنظر کردن ile واکهداردن ile متروکه ile متروک ile ترک ile رهاسازي ile صرف نظر ile دلکندن ile متارکه )
( رهاساختن ile DAST KESHYDAN ile DEL KANDAN ile ترککردن ile RAYAA KARDAN ile SARFANZAR KARDAN ile VAKEHDARDAN ile METROKEH ile METROK ile TARK ile RAYAASAZY ile SARF NAZAR ile DELEKANDAN ile METARKEH )
- TERK ETMEK ile/ve VAZGEÇMEK
( Bilincine varmadığınız bir şeyi terk edemezsiniz. )
( Öteye devam etmek için terk etmek durumundasınız. )
( Önemli[öncelikli] olan, ne yaptığınız değil, ne yapmaktan vazgeçtiğinizdir. )
( Fiziksel vazgeçiş ve terk yalnızca bir içtenlik, bir samimiyet belirtisidir, fakat yalnızca içtenlik de özgürlüğe kavuşturamaz; uyanık bir idrak, istekli bir araştırma ve derin bir incelemeden doğan bir anlayışa gereksinim vardır. )
( Yapmanız gereken, tüm anıları ve beklentileri terk etmektir. )
( Dıştaki hiçbir şey bir değer ifade etmediği ve gönül her şeyi terk etmeye hazır olduğu zaman, zihinsel olgunluk düzeyine ulaşılmış demektir. )
( İç değerinizi bilmelisiniz, ona güvenmelisiniz ve günlük yaşantınızda, arzu ve korkularınızı feda ederek bunu belirgin kılmalısınız. )
( Duyup da/bilip de terk etmelidir. )
( Birinci adımdan vazgeçmeyen, ikinci adımı atamaz. )
( [Kendine/Bilgiye] Teslim olmadan terk edemezsin. )
( Ortak etmeni bulmak için tüm ayrımları terk etmek zorundasınız. Ancak evrensel olan ortaktır. )
( Gerçek vazgeçiş, terk edilecek bir şeyin bulunmadığını, çünkü size ait hiçbir şeyin bulunmadığını idrak ediştedir. )
( Sahte olandan vazgeçin, doğru olan kendi yerini bulacaktır. )
( Yanlış anlamalarınızı ortaya çıkarın ve onları terk edin, hepsi bu kadar. )
( Birine, vazgeçilmez olduğunu hissettirdiğinde, ilk vazgeçeceği kişi sen olursun. )
( You cannot abandon what you do not know.
To go beyond, you must abandon them.
It is not what you do, but what you stop doing that matters.
Mere physical renunciation is only a token of earnestness, but earnestness alone does not liberate. There must be understanding which comes with alert perceptivity, eager enquiry and deep investigation.
All you have to do is to abandon all memories and expectations.
You must know your inner worth and trust it and express it in the daily sacrifice of desire and fear.
The real giving up is in realising that there is nothing to give up, for nothing is your own.
Give up the false and the true will come into its own. )
( ... ile/ve SARF-I NAZAR )
( ABANDONMENT/FORSAKE/RENOUNCE/LEAVE vs./and GIVE UP )
- TERK ETMEK ile/ve/||/<> YOK ETMEK
- TERK ETMEK/EDİLMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< AYRILMAK
- TERK ile/ve OLMAMALI
- TERK ile DERK
( Bırakma, ayrılma. | Vazgeçme. | Bırakma, ihmal etme. İLE Anlama, kavrama. )
- TERK ile/ve/değil/yerine EZİYET
( Bazen, terk edilmektense eziyet görmeye bile râzı olabilirsin. )
- TERK ile/ve HAYIR
( Güç ve hayırlar herkes içindir ve isteyen herkese hazırdır. )
( Dıştaki hiçbir şey bir değer ifade etmediği ve gönül her şeyi terk etmeye hazır olduğu zaman, zihinsel olgunluk düzeyine ulaşılmış demektir. )
( ABANDONMENT/FORSAKE/RENOUNCE/LEAVE vs./and NO )
- TERK[Ar.] ile TAHLİYE[Ar.]
- TERK ile/ve TÖVBE
- TERK-İ DAVÂ / DEVAİ
- TERK-İ DÜNYA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TERK-İ DİYÂR
( Ölüm. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Bulunduğun ya da yerleştiğin bölgeden ayrılma/uzaklaşma. )
- TERK-İ DÜNYA ve/<>/> TERK-İ UKBÂ ve/<>/> TERK-İ HESTÎ/TERK
( * TERK-İ DÜNYA (Budizm'deki Yansıması: NİRMANAKAYA)
* TERK-İ UKBÂ(Dünyayı terk etmenin vereceği mutluluğu terk)(Cenneti ve nimetlerini terk) "(B.Y.: DHARMAKAYA)"
* TERK-İ TERK(/HESTÎ)(Kendi varlığını terk edip Hakk'ta fâni olmak) "(B.Y: SAMBOGAKAYA)" )
- TERKİ ile TERKİN ile TERKİP ile TERKİPLİ ile TERKİPSİZ
- TERKİB[< RÜKÛB | çoğ. TERKÎBÂT] ve İHTİLÂT[< HALT] ile/ve/<> MİZÂC[< MEZC | çoğ. EMZİCE]
( | Birkaç şeyi birleştirip karışık bir şey oluşturma. VE Karışma, katışma. | Karşılaşıp görüşme. | İLE/VE/<> Bir şeyle karıştırılmış olan başka şey. | Huy, tabiat. )
- TERKİB[Ar. < RÜKÛB] değil/yerine/= BİRLEŞTİRME
( BİRKAÇ ŞEYİ BİRLEŞTİRİP KARIŞIK BİR ŞEY MEYDANA GETİRME | BİRKAÇ ŞEYDEN MEYDANA GETİRİLMİŞ ŞEY | (dil bilg.)BİRLEŞTİRME | TAKIM | (kimya)SENTEZ )
- TERKİB ile TARAF
( Üst dile sahip olunur. İLE Tek bir dille sınırlı kalınır. )
- TERKİB-İ BENT ile/<> TERCİ-İ BENT
( [vasıta beyti] Değişir. İLE Değişmez. )
( )
- TERKİK[Ar. < RİKKAT] ile TERKÎK[Ar.]
( İnceltme. | Yumuşatma. | Nâzikâne anlatma. İLE Zayıflatma. Dili ya da ifadeyi bozuk/eksik kullanma. )
- TERKİN[Ar.] (ETMEK) değil/yerine/= ÇİZİP SİLMEK
- TERKİN değil/yerine/= ÇİZSİL
- TERKİN[Ar.] ile TERKÎN[Ar.]
( Boyama, yazma. İLE Belirli bir yerde ve saatte buluşma sözleşmesi. [MÎKAT: Bir iş için belirtilen zaman ya da yer.] )
- TERKİP ile EKLEKTİZM
- TERKİP ile/ve NAZIM
( Birleşim, birleştirme, bir araya getirme. | Tamlama. | [kimya] Bileşim. İLE/VE Düzenleyen, düzene koyan, tertip eden. | Manzume yazan kişi. | Şiir. )
- TERKİS[Ar. < RAKS] ile TERKİŞ[Ar. çoğ. TERKİŞÂT] ile TERKÎZ[Ar. < REKZ]
( Dans/raks ettirme, oynatma, oynatılma. İLE Sözcüğü süsleme, güzelleştirme. İLE Dikme, yere saplama, kurma. )
- TERKOS (TERKAN) METROPOLİTLİĞİ :
( Tarabya, Terkos (Terkan) Metropolitliğine bağlı bir Rum köyü idi. Metropolitin unvanı da "Terkos ve Neokirion Piskoposu" idi. Terkos yöresinde bulunan Rum sayısı azalınca Metropolitlik Tarabya'ya taşındı. Halen Metropolitlik Tarabya'dadır. )
- TER/LEME ile SICAK/ATEŞ
( ARKAN ile ... )
( SWEAT/PERSPIRE/PERSPIRATION/TRANSPIRATION vs. HOT/FEWER )
- TERLEMEK ile TERLETMEK
- TERLİ/LİK ile TERLİK ile TERLİKÇİ/LİK
- TERLİK/ŞIPŞIP/ŞIPIDIK[argo] ile/ve PANTUFLA[Yun.]
- TERLİK ile/ve NALIN[Ar.]/TAKUNYA[Yun.]
( Genellikle ev içinde giyilen, deri, naylon vb. şeylerden yapılan, arkası açık, hafif ve türlü biçimlerde ayak giysisi. | Beyaz patiskadan dikilen takke, başlık. İLE/VE Genellikle hamam vb. ıslak tabanlı yerlerde kullanılan, yüksek ökçeli, ağaçtan yapılmış bir tür ayak giysisi. )
- TERM vs. TIME
- TERM :/yerine TERİM, DÖNEM
- TERMAL İLETKENLİK ile/ve/||/<> ELEKTRİKSEL İLETKENLİK
( Isı iletme yeteneği. İLE/VE/||/<> Elektrik iletme yeteneği. )
- TERMAL İLETKENLİK ile/ve/||/<> ELEKTRİKSEL İLETKENLİK
( Bir nesnenin ısıyı iletme yeteneği. İLE/VE/||/<> Bir nesnenin elektrik akımını iletme yeteneği. )
- TERMAL/THERMAL[İng.] değil/yerine/= SICAK KAPLICA SUYU | ISIYLA İLGILİ)
- TERMAL[Fr.] değil/yerine/= KAPLICA
- TERMAL ile TERMAL KAMERA
- TERME ile Terme
( Bir tür yaban turpu. İLE Samsun iline bağlı ilçelerden biri. )
- TERMİK[Fr.] değil/yerine/= ISIL
( Isıl. | Isının üretilmesini, iletilmesini ve kullanılmasını inceleyen fizik dalı. )
- TERMİK değil/yerine/= ISIL
- TERMİKLEŞTİRMEK ile TERMİK ile TERMİK SANTRAL
- TERMİN[Alm.] ile/değil TEMRİN[Ar.]
( Belirlenmiş zaman, randevu. İLE/DEĞİL Alıştırma. )
- TERMINAL DÖNEM/TERMINAL PHASE[İng.] değil/yerine/= ÖLÜMCÜL EVRE
- TERMINAL[İng.] değil/yerine/= SON
- TERMİNAL[Fr./İng.] ile TERMİNAL[Fr./İng.]
( Otobüs, uçak vb. taşıtların yolcularını ilk aldığı ya da son bıraktığı yer. İLE Bir veri iletişim ortamında, veri giriş çıkışını sağlayan donanım birimi ya da donanım birimleri topluluğu. )
- TERMİNAL ile TERMİNAL DÖNEM
- TERMINASYON/TERMINATION[İng.] değil/yerine/= SONLANDIRMA
- TERMINOLOJİ/TERMINOLOGY[İng.] değil/yerine/= TERİM BİLİMİ
- TERMİNOLOJİ ile AKSİYOM/ATİK
( Terimler dizgesi. | Terim bilimi. İLE Kendiliğinden apaçık ve bundan dolayı öteki önermelerin ön dayanağı sayılan temel önerme, mütearife, belit. )
- TERMİT ile GÜNEYDOĞU ASYA AHŞAPTERMİTİ
( ... İLE Termit nüfusunun iki katıdır. )
( ... İLE 2.5 kat fazla yerler. )
( Kraliçe termit, hergün binlerce yumurtlar. [Yumurtalıkları genişledikçe kendi büyüklüğünün 300 katına kadar büyüyebilirler.] )
( Hindistan Kule Termiti [Odontotermes obesus], saniyede bir, günde 80.000'den fazla yumurta bırakırlar. )
( Formosa Termiti [Coptotermes Formosanus], karıncaları ve yuvarlak solucanları uzak tutmak için yuvasını naftalinle dezenfekte ederler. [Naftalin doğal olarak üretilmediğinden, hayvanın bunu nereden bulduğu ya da nasıl ürettiği bilinmiyor.] )
( Termitler tek eşlidir fakat Zootermopsis Nevadensis türünün %50'si eşlerini terk eder. )
( Hangi ağacı yiyeceklerine, çiğnemeye bağladıkları zaman çıkan titreşime göre karar verirler. [Ağaç lifleri çiğnendiği zaman çatırdar, bu ses, termit tarafından bir veri olarak algılanır ve ağacın tipini ve büyüklüğünü anlamalarını sağlar.] [Küçük ağaç parçalarını, mobilyaları büyük kütüklere tercih ederler.] )
( Ağaç yeme ve koloninin geri kalanını ağız ya da kıçlarından besleme işini kör işçiler yapar. )
( Bazı türlerde, işçiler, dışkılarını biraraya getirir ve üzerlerinde mantar yetişmesini sağlarlar. [Kuru mevsimlerde bile zengin protein kaynağına sahip olmalarını sağlar.] )
( Selülozu sindirebilmek için çok odalı mideleri vardır. [Bağırsaklarında 200 çeşit mikrop bulunur ve hepsi de ağaçtan enerji elde etmeye yardımcı olur.] )
( Betonun içine bile yuva yapabilirler. )
( Kuzey Amerika'daki binalara yangın ve su baskınlarından daha çok zarar verirler. [Dünya genelinde neden oldukları yıllık zarar 5 milyar doların üzerindedir.] )
( Didgeridoo[Aborjin'lerin üflemeli çalgısı] müzik aletleri, içi termitlerce oyulmuş okaliptüs yapraklarından yapılır. )
- TERMİT ile/değil HAMAMBÖCEĞİ
( Önceki adları olan Isoptera[eşit kanat] terk edilmiş ve Blattodea'ya dönüşmüşlerdir. [Kurama göre, ağaç yeme özelliklerini geliştirmeleriyle birlikte hamamböceğine benzeyen atalarından evrilmeye başlamışlardır.] )
- TERMİT ile TERMİTLER
- TERMO-RESPONSİVE POLİMER ile/||/<> PH-RESPONSİVE POLİMER
( Termo-responsive polimer sıcaklık değişimle davranış değiştirirken İLE pH-responsive polimer asitlik bazlık değişimle davranış değiştirir )
( Formül: LCST/UCST )
- TERMODİLÜSYON/THERMODİLUTION[İng.] değil/yerine/= SICAKLIK SEYRELTME
- TERMODİNAMİĞİN:
1. YASASI ile/ve/||/<>/> 2. YASASI
( Durum değişimi. İLE/VE/||/<>/> Durum yönü. )
( Durum değişimi. İLE/VE/||/<>/> Niteliği. )
- TERMODİNAMİK DENGE ile/ve/||/<> MEKANİK DENGE
( Bir yapının/sürecin enerji alışverişi yapmadığı durum. İLE/VE/||/<> Bir yapının/sürecin güçlerinin dengede olduğu durum. )
- TERMODİNAMİK ile/ve/||/<> ISI AKTARIMI
( Enerji ve iş arasındaki ilişkiyi inceleyen bilim dalı. İLE/VE/||/<> Isının bir yerden başka bir yere geçişini inceleyen bilim dalı. )
- TERMODİNAMİK ile KİNETİK
( Enerji ve iş ile ilgili bilim dalı. İLE Hareket ve hız ile ilgili bilim dalı. )
- TERMODİNAMİK ile/||/<> KİNETİK
( )
( Bilinmiyor tarafından keşfedildi/formüle edildi. )
- TERMODİNAMİK ile/ve/||/<> OPTİK
( Isı ve enerji dönüşümlerini inceler. İLE/VE/||/<> Işık ve görüntü olaylarını inceler. )
- TERMODİNAMİK ile/ve/||/<> TERMOELEKTRİK ile/ve/||/<> TERMOKİMYA ile/ve/||/<> TERMONÜKLEER
( Isı enerjisi ile kinetik enerji arasındaki ilgileri ve bu konuyla ilgili olayları inceleyen fizik kolu. İLE/VE/||/<> Isı enerjisi ile kinetik enerji arasındaki ilgileri ve bu konuyla ilgili olayları inceleyen fizik kolu. İLE/VE/||/<> Tepkimelere eşlik eden termik olayları inceleyen kimya dalı. İLE/VE/||/<> Ancak çok yüksek sıcaklıklarda, hafif elementler arasında doğan (çekirdeksel tepkime). )
- TERMODİNAMİK ile/||/<> YASA
( Termodinamiğin üçüncü yasası )
( Walther Nernst tarafından 1906 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1864-1941) (Ülke: Almanya) (Alan: Kimya) (Önemli katkıları: Nernst denklemi, termodinamik) (Nobel: 1920) )
- TERMODİNAMİK'TE:
GERİDÖNÜŞÜMSÜZLÜK ile/değil TERSİNMEZLİK
( TERMODİNAMİK: Isı enerjisi ile kinetik enerji arasındaki ilgileri ve bu konuyla ilgili olayları inceleyen fizik kolu. )
( [not] ... vs./but IRREVERSIBILITY )
- TERMODİNAMİK/THERMICS değil/yerine/= ISILDEVİNGİ
- TERMOELEKTRİK ile TERMOELEKTRİK PİL ile TERMOELEKTRİK MAŞA ile TERMOELEKTRİK ÇİFTİ
- TERMOGRAVİMETRİK ANALİZ ile/||/<> DİFERANSİYEL TARAMA KALORİMETRİSİ
( Termogravimetrik analiz kütle değişimini sıcaklığa karşı ölçerken, DSC ısı akışı değişimini ölçer )
( Formül: TGA eğrisi )
- TERMOKİMYA ile/||/<> KALORİMETRE
( Bomba kalorimetre )
( Pierre Eugène Marcellin Berthelot tarafından 1881 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1827-1907) (Ülke: Fransa) (Alan: Kimya) (Önemli katkıları: Organik sentez, termokimya) )
- TERMOMETRE
( THERMOMETER )
- TERMOMETRİ/THERMOMETRY[İng.] değil/yerine/= SICAKLIK ÖLÇÜMÜ
- TERMOPLASTİK İLE TERMOSET İLE ELASTOMER ile/||/<> POLİMER SINIFLARI
( Isıl davranışa göre polimer türleri. )
( Formül: Tg < Tkullanım < Tm )
- TERMOPLASTİK ile/||/<> TERMOSET
( Termoplastik ısıtınca yumuşar İLE termoset sertleşir geri dönmez )
( Formül: Lineer zincirler İLE çapraz bağlı ağ )
- TERMOREGÜLASYON/THERMOREGULATION[İng.] değil/yerine/= SICAKLIK DÜZENLENİM
- TERMOREGÜLATÖR/THERMOREGULATOR[İng.] değil/yerine/= SICAKLIKDÜZENLER
- TERMOS[Fr.] ile TERMOSTAT[Fr.]
( Yalıtım maddesiyle kaplı metal bir kılıf içine yerleştirilen, aralarında hava boşluğu bulunan çift çeperli cam şişeden oluşan, içine konan sıvının ısısını uzun süre koruyan kap. İLE Isıdenetir. )
- TERMOSTAT[Fr.]/THERMOSTATE[İng.] değil/yerine/= ISIDENETİR/SICAKLIKDENETİR
- TERMOTERAPİ/THERMOTHERAPY[İng.] değil/yerine/= SICAKLA SAĞALTIM
- TERMOTERAPİ değil/yerine/= ISI SAĞALTIMI
- TERMS :/yerine KOŞULLAR, TERİMLER
- [ne yazık ki]
!TERÖR ile/ve/=/||/<>/< FİNANS
- TERÖR ile TERÖRCÜ/LÜK ile TERÖRİST ile TERÖRİZM
- TERÖR/İST/İZM[Fr./İng.]/!TEDHİŞ/Çİ[Ar.] değil/yerine/= !YILDIRI/CI/LIK
- TERÖRİZE ETMEK ile/değil/yerine/>< TEORİZE ETMEK
- TERÖRİZM" ile/ve/değil/||/<> TÖRERİZM
( )
- TERRIBLE :/yerine KORKUNÇ, BERBAT
- TERRITORIAL[İng.] ile BÖLGESEL
( Belirli bir bölgeye ait. )
- TERRITORY :/yerine BÖLGE, TOPRAK
- TERROR :/yerine TERÖR
- TERRORISM :/yerine TERÖRİZM
- TERRORIST :/yerine TERÖRİST
- TERS AÇI ile İÇ TERS AÇI
( ... İLE İki koşut doğruyu kasan üçüncü bir doğrunun iki yanında ve koşutların içinde altlı üstlü ortaya çıkan dört açıdan her biri. )
- TERS-ÇEVİRİM ile ...
( REVERSIVE )
- TERS ÇEVİRMEK ile TERS ÇEVRİLMİŞ ile İNVERTÖR
( INVERT vs. INVERTED vs. INVERTER )
( قلب عبارت ile وارو کردن ile سخن واژگون ile وارونه کردن ile سوء تعبير ile واگردانيدن ile نگون کردن ile بالعکس کردن ile وارو ile برگشته ile نگون ile مقلوب ile وارونه ile نگونسار ile بر گرداننده ile وارونگر )
( GHALAB EBART ile VARO KARDAN ile SOKHAN VAJGON ile VARONEH KARDAN ile سوء تعبير ile VAGARDANYDAN ile NEGON KARDAN ile BALAX KARDAN ile وارو ile BARGASHTEH ile NEGON ile MOGHLUB ile وارونه ile NEGONSAR ile BAR GARDANANDEH ile VARONGAR )
- TERS-DÜZ OLMAK/ETMEK ile ALT-ÜST OLMAK/ETMEK
- TERS İLİŞKİ ile/değil TERSİNE BİR İLİŞKİ
( "Ters ilişki" sözü daha çok anal seks için kullanılmaktadır. İLE/DEĞİL Kavramlar üzerine yapılacak süreçteki sondan başa gidiş için "tersine/tersinden bir bakışla" ifadesi kullanılabilir. )
- TERS / TERSİ değil UC / UCU
- TERS ile AYKIRI
( "OPPOSITE" vs. INCONGRUOUS )
- TERS ile/değil/yerine/>< DERS
( [Almaya/anlamaya ...] Kapalıysa/k "gelir", ters. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Açıksa/k alır/ız her bir durumdan ders. )
- TERS ile/değil/yerine İLKELİ
- TERS ile/ve/<> KESİŞME
- TERS ile/değil SANKİ
- TERS ile TERS
( Gerekli olan duruma karşıt olarak. | Uygun olmayan, elverişsiz. | Gönül ve cesâret kırıcı, huysuz, sert. | Bir şeyin içe gelen yanı, arkası. | Kesici bir aygıtın kesmeyen yanı. | Bir şeyin karşıtı. İLE Hayvan pisliği. )
- TERS ile TERS ile TERS ÇEVİRME
( INVERSE vs. INVERSELY vs. INVERSION )
( معکوس ile وارون ile برعکس ile معکوسا ile وارونهسازي ile تقليب ile برگشتگي ile واژگوني ile وارونگري )
( MAKOOS ile VARON ile BARAKS ile MAKOOSA ile VARONESSAZY ile تقليب ile برگشتگي ile VAJGONY ile VARONGARY )
- TERS ile/değil TERSİNE
- TERS ile ZIT
( WRONG vs. THE OPPOSITE )
- TERSÂ ile/ve CEBÂNET
( Çok korkak, titrek. İLE/VE Korkaklık. )
- TERSANE[İt.] değil/yerine GEMİLİK
- TERSANE[İt. < TERSANA] değil/yerine/= GEMİLİK
- TERSANE ile TERSANELİ ile TERSANE SERGİSİ ile TERSANE KETHÜDASI
- TERSÂNE-İ ÂMİRE ile/ve/||/<> TOPHANE-İ ÂMİRE ile/ve/||/<> BARUTHANE-İ ÂMİRE
- TERSANELİ[İt.] değil/yerine/= DENİZ SUBAYI / ERİ
- TERSİL/TERTILE[İng.] değil/yerine/= ÜÇTE BİRLİK
- TERSİM[Ar.] değil/yerine/= RESMİNİ YAPMA
- TERSİNE ÇEVİRME ile YER DEĞİŞTİRME
- TERSİNEMEZLİĞİN ARTIŞI ve/||/<>/> "SABİTLİK"
- TERSİNEMEZLİK/ENTROPİ ile KARGAŞA ile KANSER
( Doğada. | Nesnelerde. İLE Toplumda. İLE Biyolojide. )
- TERSİNEMEZLİK/ENTROPİ ile/ve/||/<> ÖZDEŞLİK, ZAMAN, DÜZENSİZLİK, KATSAYI
( [zaman] Var. İLE/VE/||/<> Yok. )
( Bir dizgenin kuvantum mekaniksel olarak bulunabileceği farklı durumların sayısı. İLE/VE/||/<> ... )
(1996'dan beri)