T ile başlayan FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibarı ile 42.805 başlık/FaRk ile birlikte,
42.805 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(102/173)
- MENDİL HEDİYE ETMEK değil/ve İÇİNDEKİNİ GİZLEMEK
( Hediye edilen mendiller içindeki altın ya da paranın görünmemesini sağlamak içindi(r). )
- MENDİL[Ar.] değil/yerine/= SUVLUK
- MENEKŞE(< BENEFŞE[Fars.], BENEFSEC[Ar.]):
AFRİKA MENEKŞESİ ile CEZAYİR MENEKŞESİ ile DENİZ MENEKŞESİ/ÇAN ÇİÇEĞİ ile HERCAİ MENEKŞE/ALACAMENEKŞE ile MISIR/FRENK MENEKŞESİ
( Cezayir Menekşesi'nde, kanser hücrelerinin çoğalmasını durduran alkaloitler bulunur. )
( [Menekşegillerden, bir ya da çok yıllık otsu bitki. | Bu bitkinin, mor renkli, güzel kokulu çiçeği.]: ... İLE Zakkumgillerden, bahçelerde süs bitkisi olarak yetiştirilen, kendine özgü, mavi, açık mor renkli çiçekleri ve ortası çukur taçyaprakları olan bir bitki. İLE ... İLE Menekşegillerden, mor, sarı, beyaz renkte, menekşeye benzer çiçekleri olan bir bitki. | Bu bitkinin çiçeği. İLE Turpgillerden, çiçekleri hoş kokulu bir süs bitkisi türü. )
( )
( VIOLA: SAINT PAULIA IONANTA cum VINCA | CATHARANTHUS ROSEUS cum ... cum VIOLA TRICOLOR cum HESPERIS )
- MENEMEN["MELEMEN" değil!] ile Menemen
( Domates, soğan ve yeşil biber ile yapılan bir yemek. İLE İzmir iline bağlı ilçelerden biri. )
- MENEND/MÂNEND değil/yerine/= GİBİ, EŞSİZ, ÖRNEKSİZ
- MENEVİŞ/HÂRE[Fars.]/DALGIR[yerel] ile MENEVİŞ[Fars.]
( Bazı nesne, canlı, göz vb.nde dalgalanır gibi görünen parlak çizgiler. | Üzerinde dalgalı çizgiler bulunan kumaş. | Yeni yapılan duvarların arasına harçla birlikte doldurulan taş parçaları. İLE Terementi ağacının tohumu. )
- MENFAAT[Ar. < NEF] ile/ve/değil/yerine/> MASLÂHAT[Ar. < SULH]
( Yarar, kâr, çıkar. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/> İş, emir, husus, madde, keyfiyet. | Önemli iş. | Barış, dirlik-düzenlik. )
( Toplumun maslâhatı, bireyin menfaatı düşünülür. )
( Bir yığın olmaktan çıkıp ulus olmak, toplumsal maslahatı, kişisel menfaate yeğlemekle başlar. )
- MENFAAT[Ar.] değil/yerine/= ÇIKAR/YARAR
- MENFAATPERESTLİK değil/yerine/= ÇIKARCILIK
- MENFES[Ar. < NEFES] ile MENFEZ[Ar. < NÜFÛZ | çoğ. MENÂFİZ]
( Soluk alacak yer, soluk deliği. İLE Delik, yarık, ağız, nüfûz edecek yer. )
- MENFÛR[Ar. < NEFRET] değil/yerine/= İĞRENÇ
- MENFUR/MÜSTEKREH[Ar.] değil/yerine/= İĞRENÇ/TİKSİNÇ
- MENG ile MENG
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Kuş yemi. İLE Yüzdeki ben. )
- MENGENE[Yun.]/CENDERE[Fars.] değil/yerine/= KISKIÇ
- MENGGÜ ile
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Sonsuz [hâlid/ölümsüz] olan. | Sonsuzluk.[hulûd/ölümsüzlük] İLE ... )
- MENGİZ ile BENİZ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Yüzün rengi. )
- MENHÎ[Ar. çoğ. MENÂHÎ] ile MENHİR/MENHAR/MİNHİR/MUNHUR[Ar. çoğ. MENÂHİR]
( Haram olmuş, yapılması şer'an men edilmiş şey. İLE Burun deliği. )
- MEN-İ MUARAZA DÂVÂSI değil/yerine/= SATAŞMANIN ÖNLENMESİ ARANCI
- MENÎ[Ar.] ile MENÎ'[Ar.] ile MENÎ[Ar.] ile MENHÎ[Ar. | çoğ. MENÂHÎ]
( Ersuyu. İLE Sarp, erişmesi/ulaşması zor yer. İLE Benlik. İLE Haram olmuş, yapılması şer'an yasaklanmış şey. )
- [Fr. < Yun.] MENİSK ile MENİSK
( Bir yüzü içbükey, öbür yüzü dışbükey olan mercek. İLE Bazı eklemlerde, kemik arasında bulunan kıkırdak bölüm. )
- MENKİB[Ar. | çoğ. MENÂKİB] ile MENKIBE/MENKABE[çoğ. MENÂKIB]
( Omuz ve kol kemiğinin birleştiği yer. İLE Din büyüklerinin ya da tarihe geçmiş ünlü kişilerin, yaşamları ve olağanüstü davranışlarıyla ilgili öykü. )
- MENKUB[Ar. < NAKB]["ku" uzun okunur] ile MENKÛB[Ar. < NEKBET]
( Delinmiş, oyulmuş. İLE Tâlihsiz, nekbete düşmüş. | Gözden ve mevkiden düşmüş. )
- MENKUL/E[Ar. < NAKL]["ku" uzun okunur] ile MENKUR[Ar. < NAKR]["ku" uzun okunur] ile MENKÛR[Ar. < NEKR | çoğ. MENÂKÎR]
( Bir yerden, bir yere taşınmış, taşınan. | Ağızdan ağıza geçmiş söz/haber/öykü. İLE Delinmiş, oyulmuş. İLE İnkâr olunmuş. )
- MENKÛS ile/||/<> MENKÛS MİNH ile/||/<> MENSÛB ile/||/<> MÜSTESNÂ ile/||/<> MÜSTESNÂ MİNH
( Çıkan. İLE/||/<> Eksilen. İLE/||/<> Pay ya da bölünen. İLE/||/<> Çıkan. İLE/||/<> Eksilen. )
- MENSÛB[< NİSBET] ile ...
( BİR TARÎK'E, BİR ŞEYHE İNTİSÂB EDEN )
- MENSUBİYET[< NESEB] ile/değil/yerine AİDİYET
( Soy, ırk üzerinden. İLE/DEĞİL/YERİNE Uygarlık ve tarih üzerinden. )
( En "üst/son" noktalar üzerinden. İLE/DEĞİL/YERİNE En geri gidilemez, en alt/temel/ortak noktalar üzerinden. )
( Hayvanlarda. İLE/DEĞİL/YERİNE İnsanda. )
- MENSÛBİYET ve/||/<> MESÛLİYET
( Fikriyat, hissiayata dönüşmeden oluşmaz. VE/||/<> Hissiyat, hassasiyetlere dönüşmeden oluşmaz. )
- MENSUP[Ar.] değil/yerine/= ÜYE
- MENŞÛR[< NEŞR]/NEŞREDİLMİŞ değil/yerine/= AÇILMIŞ, YAYILMIŞ, DAĞITILMIŞ | PRİZMA
- MENŞUR/PRİZMA değil/yerine/= ...
- MENTAL[İng.] değil/yerine/= ZİHINSEL
- MENTAL :/yerine ZİHİNSEL
- MENTALİTE[Fr.]["MANTALİTE" değil!] değil/yerine/= ANLAYIŞ, BAKIŞ, ALGILAMA
- MENTION :/yerine BAHSETMEK
- MENU :/yerine MENÜ
- ME'NÛS[Ar.] ile MEN'ÛŞ[Ar.]
( Alışılmış, ünsiyet olunmuş. İLE Yukarı kaldırılmış. | Fakir düştükten sonra sevindirilmiş. | Hayır ile anılan ölmüş kişi. | Tabuta konulmuş. )
- MEN'ÛT[Ar.] ile MENÛT[Ar.]
( İyiliği, güzelliği söylenmiş, medh edilmiş. İLE Asılı, asılmış, rapt edilmiş. | Bağlı. )
- MENZİL ile/||/<> MERTEBE
( Üs ya da kök derecesi. | Basamak. İLE/||/<> Basamak, kademe. )
- MENZİL-İ CÂN değil/yerine/= İNSAN GÖVDESİ | ULVÎ ÂLEM
- MENZÛL[Ar. < NÜZÛL] ile MENZÛR[Ar.]
( İnmiş, nüzûl etmiş. İLE Va'd edilmiş, adanmış, nezr olunmuş. )
- MERÂH[Ar.] ile MERAH[Ar. çoğ. MERAHÂN]
( Rahat edilecek yer. | Yer, mekân. | Arapça nahv cümlesinden ünlü yapıt. İLE Çok aşırı sevinme. )
- MERÂHİM[Ar. < MERHAMET] ile MERÂHİM[Ar. < MERHEM]
( Acımalar, merhametler. İLE Merhemler. )
- MERÂÎ[Ar. < MİR'AT] ile MERÂÎ[Ar. < MER'A] ile MERÂİR[Ar. < MERÂRE]
( Aynalar. İLE Çayırlıklar, otlaklar. İLE Öd keseleri. )
- MERAK ile/ve/değil/< CEHÂLET
( [not] CURIOSITY vs./and/but/< IGNORANCE )
- MERÂK[Ar.] ile MERAK[Ar.] ile MERAKK[Ar.]
( Bir şeyi anlamak ya da öğrenmek için duyulan istek. | Bir şeyi edinmek, yapmak. Bir şeyle uğraşma isteği. | İstek, heves, düşkünlük. | İç darlığı. | Kuruntu, telâş. | Kaygı, tasa. | Dalgınlık, kara sevdâ. İLE Çorba. İLE [atta] Sağrı. | [astr.] Dübb-i ekber adlı yıldız kümesinin dörtgeninde bulunan, ikinci derece parlak yıldız. [İng./Fr. MERAK | Lat. BETA URSUS MAJORIS] )
- MERAK ile/ve/<> ŞAŞKINLIK
- MERAKLI ile/ve/değil/yerine İLGİLİ
- MERAKLI ile KIRKMERAK
( ... İLE Çok meraklı, her şeyi anlamak isteyen. )
- MERAM ANLATMAK değil/yerine/= İSTEĞİ BİLDİRMEK
- MERÂRE[Ar. çoğ. MERÂİR] ile MERÂRET[Ar.]
( Öd kesesi. İLE Acılık, tadsızlık. )
- MERÂSÎ[Ar. < MERSİYE] ile MERÂRET[Ar. < MERSÂ]
( Ağıtlar, mersiyeler. İLE Limanlar, gemilerin barındığı yer. )
- MERASİM[Ar.]/SERAMONİ/CEREMONY[İng.] değil/yerine/= TÖREN
- MERBÛT ile/||/<> MÜNÂKALE ile/||/<> TEDÂVÜL ile/||/<> LÂ-BÎ-ŞARTIN ile/||/<> MÜCEDDEDEN
( Bağlı. İLE/||/<> Bir taşınmazla ilgili yeni kayıtla eski kayıt arasında bağlantı kurma.[tedâvül] İLE/||/<> Tapu kayıtları oluşturulduktan sonra alım, satım, ifraz, intikal gibi nedenlerden dolayı kişiler arasında gelen değişiklikler. İLE/||/<> Koşula dayanmaksızın. İLE/||/<> Yeniden, zilyetlikten. )
- MERCAN ile/<> ANTOZA
( ... İLE/<> Çiçek hayvan. )
- MERCHANT and/||/<>/> MERCHANT AUXILIARIES
( Tâcir. VE/||/<>/> Tâcir yardımcıları. )
- MERCİ'[< RÜCÛ]:
DÖNÜLECEK YER | BAŞVURULACAK YER, KİŞİ -<
- MERCİMEĞİ ... :
"FIRINA VERMENİN" HAZZI ve/||/<>
EVSİZ(LER)E VERMENİN HUZURU
( EVSİZLERİ (DE) DÜŞÜN(ELİM)!!! )
( Aynada gördüğün, ben(evsiz) değil(im)!
Bu işte bir Evsizlik var!
Ne yersek paylaşıyoruz!...
Bu kurda-kuşa, bu bana, bu da bir evsize...
Evlenme teklifime yardım eder misin!?
Ben - Sen - O | Biz - Siz - Evsiz
3 taş oynamak için taşta oturmak/yatmak zorunda değilsin!
Yazın kaşın, kışın taşın! (İşimiz/yaşamımız bu/böyle!)
Düşün, taşın! Ya da kaşın!
"Evde yokuz!" / "Evdeyim!"
( Senin yalanın. / Benim yalanım. )
Benim görmem için pertavsız gerekebilir fakat
senin görmen(düşünmen) için bir evsiz görmen gerekmiyor!
Yaşar, ne(rede) yaşar; ne(rede) yaşamaz(. / ?)
Ah bir Çelik kapım olsa...
Evsiz Hercai
Neden, huzurlu evinizde, evsizler için bir Hadise çıkmasın? )
- MERCİMEK ve/||/<> TARHUN[Ar.]
( ... VE/||/<> Birleşikgillerden, tıpta kullanılan, güzel kokulu bir bitki. )
( ... cum ARTEMISIA DRACUNCULUS )
- MERCÛ/V[Ar. < RECÂ] ile MERCÛH/A[Ar. < RÜCHÂN]
( Ümit edilen. | Rica olunan. İLE Başka bir şeyin kendine üstün tutulduğu şey. | Düşmanından önce iddiasını kanıta yetkisi olmayan. )
- MERDEK/ADIG MERDEKİ = TORİGUZ MERDEKİ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Ayı yavrusu. = "Meme emen domuz". )
- MERDİVEN (MERDİVEN) değil BASAMAK BASAMAK
- MERDÛD[< REDD] ile REDDEDİLMİŞ, KOVULMUŞ | GERİ DÖNDÜRÜLMÜŞ, ÇEVRİLMİŞ
- MERDÛD[Ar.] ile FÂSİD[Ar.] ile MENHÎYYUN 'ANH[Ar.]
- MERE :/yerine YALNIZCA
- MEREC-EL-BAHREYN değil/yerine/= İKİ DENİZİN BULUŞTUĞU YER/NOKTA/ALAN
- MERELY :/yerine YALNIZCA
- MEREMMET/Çİ[Ar.] değil/yerine/= TAMİR/Cİ
- MEREOLOGY değil/yerine/= PARÇA BÜTÜN İLİŞKİLERİ
- MERE/SHEER vs. PURE
- MERET[Ar.] ile ZIKKIM[Ar.]
( Sıkıntı veren, hoşlanılmayan şeyler ya da kişiler için sövgü sözü olarak kullanılır. İLE Ağı, zehir. | İçki ve sigaranın, kötü ve zararlı etkisini belirtmek için kullanılır. )
- MERFÛ'[< REF] ile ...
( KALDIRILMIŞ, YÜKSELTİLMİŞ | HÜKÜMSÜZ BIRAKILMIŞ | ZAMME [O, Ö, U, Ü] İLE HAREKELENMİŞ HARF | [mat.] İFADE EDİLEN BİR KUVVETE YÜKSELTİLEN MİKTAR )
- MERG[Fars.] ile MERG[Fars.]
( Çayır, çimen. | Sebze. İLE Ölüm. )
- MERG-A-MERGÎ[Fars.] ile MERG-İ-ŞÂDÎ[Fars.]
( Genel ölüm, hastalıktan dolayı ölüm. İLE Sevinç ölümü. )
- SELÂM/MERHABA[Ar. < MERHAB: genişlik, bolluk. < RUH] değil/yerine/= UĞUROLA/ESENLEME/ESENLEM/ESEN
- MERHAMET:
ACIMAK değil/yerine/< ACITMAMAK
- MERHAMET[< RAHM] = CLEMENCY, MERCY[İng.] = CLÉMENCE[Fr.] = MILDE[Alm.] = CLEMENTIA[Lat.]
( Şefkat gösterme, acıma. | Birini esirgeme. )
- MERHAMET ile ACIMAK
( MERCY vs. PITY )
- MERHAMET ile/ve AF
( Taş kalpleri, en iyi mezar taşları yumuşatır. )
- MERHAMET ile/ve/<> KALBİN MERHEMİ
- KENDİNİ TANI/BİL!:
HÜRMET ve/<> MUHABBET ve/<> MERHAMET
( Kendini bilen, bilmeyenin kusuruna bakmaz. )
( Küçüğün, büyüğe gösterdiği/göstermesi gereken. VE/||/<> Herkese ve her şeye gösterebildiğimiz kadar gösterebileceğimiz/göstermemiz gereken.[Koşulsuz!] VE/||/<> Büyüğün, küçüğe gösterdiği/göstermesi gereken. )
- MERHAMET ile/ve SABIR
- MERHEM[Ar.]["MELHEM" değil!] ile POMAT[İt.]
( Deriye sürülerek kullanılan, içinde birçok etkili madde bulunan, yumuşak ve koyu kıvamda, yağlı ya da yağsız ilâç. | Çözüm/çare. İLE Genellikle saça sürülen, yağlı ve kokulu merhem. )
- MERHUM ile/ve/||/<> "MAHRUM"
( [Osmanlı mahkeme kayıtlarında] Vefât etmiş müslümanlar için kullanılan. İLE/VE/||/<> Vefât etmiş müslüman olmayanlar için kullanılan. )
- MERÎ[Ar.] ile MER'Î[Ar. < RİÂYET] ile MER'Î[Ar. < RÜ'YET] ile Merîh/MİRRÎH[Ar.]
( Mide ile gırtlak[bül'ûm] arasında bulunan yemek borusu. İLE Saygı gösterilen, riâyet edilen. | Gözetilen, yürürlükte olan. İLE Gözle görülen. İLE Dünyadan sonra güneşe en yakın olan gezegen. )
- MERİ[Ar.] ile YÜRÜRLÜKTE, GEÇERLİ
( Yürürlükte olan, geçerli olan. )
- MERİDYEN[Fr. < MERIDIÉN] ile/ve/||/<> KOŞUT/MÜVÂZİ/MÜTEVÂZİ/PARALEL[Fr. < PARALLÈLE]
( Ekvatoru dik olarak kestiği ve iki kutup noktasından geçerek dünyayı çevrelediği varsayılan daire. İLE/VE/||/<> Aynı düzlem içinde ikişer ikişer bulunan ve kesişmeyen. | Başlangıç meridyenine birer derecelik açılarla çizilen, Ekvator’a koşut ve arasında 111 km’lik uzaklık bulunduğu varsayılan çemberlerden her biri. | Aynı zaman içinde gelişen ya da aynı özellikleri gösteren olay, düşünce vb. )
( 180 ile/ve/||/<> 360 )
- MERİSTEM[Fr.] değil/yerine/= SÜRGEN DOKU
( Bitkilerde, kök ve sapların, gelişebilecek durumda olan uc bölümlerindeki, çok yüzlü, kolay üreyebilir hücrelerden oluşan bir doku türü. )
- MERIT PTAH ve/||/<> ENHEDUANNA ve/||/<> AGANICE ve/||/<> TAPPUTI-BELATIKALLIM ve/||/<> SONDUK ve/||/<> THEANO ve/||/<> AGLAONIKE ve/||/<> ASPASIA ve/||/<> HIPPARCHIA ve/||/<> PAN CHAO ve/||/<> HYPATIA
( Merit Ptah bilindiği kadarıyla, tarihte kayıtlı en eski kadın hekim ve bilim tarihinde adı geçen ilk kadındır. Krallar Vadisi'ndeki bir Mısır mezarına resmi çizilidir. Burada Merit Ptah, oğlu olan yüksek bir rahip tarafından "başhekim" olarak tasvir edilmiştir.
VE/||/<>
Astronom, matematikçi ve şair. Ay Tanrısı Nanna'nın Ur Kenti'ndeki ana tapınağının başrahibesi Enheduanna, yıldızlar ve ayın döngülerini kaydetmek için gözlemciler görevlendiren ilk rahibedir. Döneminde, gökcisimlerinin hareketlerini gösteren haritalar yapılmıştır. Enheduanna,ilk dinsel takvimlerden biri olan ay takviminin oluşturulmasına katkıda bulunur. Bu takvim, günümüzde hâlâ Paskalya Yortusu, Hamursuz Bayramı gibi dinsel uygulamaları tarihlendirmek için kullanılır. Çalışmalarının ve ilahilerinin yanında, Enheduenna'nın 42 epik şiiri de tabletler üzerinde günümüze ulaşmıştır. Kayıtlı edebiyat tarihinde birinci tekil şahıs kullanarak yazan ilk kişidir.
Enheduanna'ya ait taştan bir disk ve iki mühür günümüze kadar ulaşmıştır. Disk üzerinde üç yardımcısıyla birlikte görülen Enheduenna'nın kabartması profildendir. Bu kabartmanın arkasında, Enheduanna, "Nanna'nın (Ay Tanrısı) karısı ve Sargon'un kızı" olarak tanımlanır.
VE/||/<>
Doğa filozofu. Aganice, gezegenlerin hareketlerini tahmin edebilmek için bir sistem geliştirmiştir.
VE/||/<>
Mezopotamyalı kimyager. Tapputi-Belatikallim, çeşitli kimyasallarla çalışmalar yaparak parfüm ve kozmetik malzemeler elde etmiştir. Tapputi Belatikallim'in adı, günümüze bir tablet üzerinde gelmiştir.
Parfüm üretimi Mezopotamya'da çok önemliydi. Çünkü aromatik maddeler, kozmetik dışında ilaç ve dinsel amaçlarla da kullanılırdı. Parfümcülük araçları ve tarifleri, aşçılıkta kullanılanlara benzerdi. Parfüm üretiminde kullanabilmek için, bitkilerin özütlerini çıkaracak farklı kimyasal teknikler geliştirilmişti.
VE/||/<>
Silla Krallığı'nın kraliçesi ve astronom. Sonduk, Uzakdoğu'da bilinen ilk gözlemevini inşa ettirmiştir. Hanedanındaki tüm erkeklerin ölmüş olması nedeniyle MÖ 634'de tahta oturan Kraliçe Sonduk, MÖ 647'ye kadar Silla Krallığı'nı (bugünkü Kore) yönetir. Bu krallığa yöneticilik yapacak üç kadından ilkidir. Savaşlarla geçen hükümranlığı sırasında, krallığını bir arada tutabilmeyi başarır ve Çin'le ilişkilerini geliştirir. Sonduk'un yaptırdığı, ay ve yıldızların kulesi (Ch'omsong-dae) adıyla anılan gözlemevi, eski Silla Başşehri Kyongju'da, günümüze kadar ulaşmıştır.
VE/||/<>
Pisagorcu, Antik Ege'li filozof. Pisagor'un yandaşı ve karısı olan Theano, Pisagor'dan sonra Pisagorcu topluluğu yönetmiştir. Onun döneminde Pisagor öğretisi, Antik Ege'nin tümüne ve Mısır'a dek yayılır. Theano, yaşadığı zamanda hastalık sağaltıcı özelliğiyle de tanınmaktadır.
Theano başlangıçta, Pisagor'un dinleyicisidir. Ciddi ve sert ahlaklı filozofu, erdemleri ve bilgiye susamışlığıyla etkiler, böylece evlenirler. Yerel yönetim üzerindeki etkileriyle tepki çeken Pisagor'cu topluluk, en sonunda düşmanlarının saldırısına uğrar. Pisagor'un bu saldırıdan sağ çıkıp çıkmadığı bilinmemektedir. Ama bu olaylardan sonra dağılan Pisagor'cu topluluğu tekrar toparlayan Theano olmuştur. Kızları Damo, Mya, Arignote birlikte topluluğu manevi olarak bir arada tutmaya çalışmıştır.
Theano'dan bize anlamlı, kısa sözler ve ahlak öğütlerinden oluşan toplu anlatılar kalmıştır. Bir yandan kendi düşüncelerini, ama öbür yandan Pisagor'un düşüncelerini yazmıştır.
VE/||/<>
Antik Egeli, astronom. Aglaonike, ay tutulmalarının zaman ve konumunu tahmin etme konusunda uzmanlaşmıştır. Teselya'da yaşadı. Zamanın yaşayan kişileri, Aglaonike'nin istediğinde ayı kaybedebildiğini sanmış; bu niteliğini cinsiyetinden ötürü, bilimsel birikiminden çok güçlü bir büyücü olmasına bağlamışlardır. Tarihin ilk kadın astronomlarından olan Aglaonike'nin adını Venüs gezegeninde bir krater yaşatıyor.
VE/||/<>
Antik Ege'de yaşamış, Milet'li filozof. Aspasia Antik Ege düşüncesinde, özellikle Sokrates üzerinde etkili olmuştur. Sokrates'in Aspasia ile felsefi konuşmalar yaptığı ve bu düşünce alışverişinden çok şeyler öğrendiği bilinir. Hatta Sokratik yöntem olarak bilinen yöntemin, gerçekte Aspasia'nın yöntemi olduğunu ve öğrencisi Sokrates'in bunu gençlik yıllarında ondan öğrendiği tahmin edilmektedir.
Aspasia, 20'li yaşlarında Atina'ya gider ve kendinden 30 yaş büyük devlet adamı Perikles'le evlenir. Aspaisa'nın Perikles'in politikaları üzerinde çok etkili olduğu bilinir. Hatta, Perikles'in bazı konuşmalarını Aspasia'nın yazdığına ilişkin kanıtlar vardır.
Aspasia Atina'da Anaxagoras, Archimedes, Sophokles ve Sokrates gibi birçok filozofun müdavimleri arasında olduğu, devlet adamları, sanatçılar ve iyi eğitim almış kadınların geldiği, tartışmaların yapıldığı bir salon açar. Böylelikle bir kadın, Atina düşünce yaşamını derinden etkileyen bir oluşumu gerçekleştirmiş olur.
Aspasia'nın salonu uzun yıllar açık kalır ve Aspasia "üst düzeyde diyalektik ve retorik hocası" olarak aranan bir kişi olmayı sürdürür. Bugün Aspasia'nın bir büstü, İzmir Arkeoloji Müzesi'nde de yer almaktadır.
VE/||/<>
Kinik okulundan, Antik Ege'li filozof. Hipparchia felsefesiyle, Sokrates'in öğrencisi Antisthenes'in kurduğu Kinik okulundan sayılır. Kadınların geleneksel rollerinden kurtulmaları için de mücadele etmiştir. Ailesi, soylu ve zengindir. Hipparchia erkek kardeşi aracılığıyla, Kinik filozoflardan Krates ile tanışır. Kinizm, gereksinimsizlik öğretisini temsil etmektedir. Bu öğreti, gereksinimlerin insanı toplumun kurallarına ve zorlamalarına bağladığını söylerdi. Hipparchia, Krates'in öğretisinden o kadar etkilenir ki ailesinin karşı çıkmasına rağmen onunla evlenir ve devamında onun yoksul, göçebe hayatına katılır.
VE/||/<>
Çin'li tarihçi ve yazar. Pan Chao, Çin İmparatorluğu'nun tarihini anlatan ve birkaç kuşak tarihçinin üzerinde çalıştığı Han'ın Kitabı'nı tamamlamıştır. Ayrıca 8 adet kronolojik tablo hazırlamış ve astronomi üzerine bir de tez yazmıştır. En ünlü yapıtı ise, Kadınlar İçin Dersler'dir (Nu Jie). Ahlaki öğütler içeren bu kitapta Chao, kadınların erkeklere "mutlak itaatini" önerir. Pan Chao, edebiyatçıların ürünleri üzerine yorumlar ve şiirler de yazmıştır.
VE/||/<>
İskenderiye'li filozof ve matematikçi. Hypatia, Antikçağ'ın son dönemlerinin en etkili ve önemli bilgini, Yeni Platoncu felsefenin temsilcisidir. Üniversitede felsefe, matematik ve astronomi dersleri vermiştir. Hypatia, İskenderiye Üniversitesi'nde matematik dersleri veren ve bu okulun yöneticiliğini de yapan babası Theon tarafından, "yetkin bir insan olması" amacıyla yetiştirilir. Hypatia daha genç yaşlarda, soru sormayı, araştırmayı ve kuşku duymayı öğrenir. Babası onun, el sanatları, şiir, felsefe, din, astronomi, astroloji ve matematik konularında eksiksiz bilgilenmesi için elinden geleni yapar.
Hypatia hitabet sanatında da gelişir; güzel ve etkili konuşmasını öğrenir. Hypatia biraz büyüdüğünde, dünyayı dolaşmaya çıkar. Roma'ya ve Atina'ya gider. Yeni Platoncu düşünür Plutarkhos'dan dersler alır. Kimi kaynağa göre 1 yıl, kimine göre 10 yıl sonra İskenderiye'ye döner. Aranan ve sevilen bir öğretmen olur. Avrupa, Asya ve Afrika'nın çeşitli bölgelerinden gelen öğrenciler, sınıfını ve evini doldurur. Hypatia, güzelliği, bilgisi ve zekâsıyla, saygı ve hayran lık uyandırmaktadır.
Hypatia matematik üzerine birçok yapıt yazmıştır. Ne yazık ki, çoğu ünlü İskenderiye yangınında zarar gören bu yapıtlardan günümüze parçalar ulaşmıştır. En önemli yapıtı, cebirin babası sayılan Diophantos'un Aritmetica'sına yaptığı 13 ciltlik yorumdur. Hypatia, Diophantos'un eşitliklerine alternatif çözümler üzerinde çalışmıştır. Bunlar sonradan, Diophantos'un yapıtları içine alınmıştır. Hypatia'nın Diophantos'un astronomi üzerine çalışmalarına katkıda bulunan bir yapıtı daha vardır. Yine, Pergeli Apollonius'un konikleri hakkında 8 ciltlik bir çalışma kaleme aldığı bilinmektedir. Bu yapıtında, Apollonius'un teorisini anlaşılır bir biçimde açıklamaya çalışmıştır. Bundan başka babasıyla birlikte, Öklit üzerine en az bir kitap yazdığı sanılmaktadır.
MS 4. yüzyılda İskenderiye yeni yeni gelişen Hıristiyanlık ve pagan dinlerin çatışmasına sahne olmaya başlamıştır. İskenderiye Patrikhanesi'nin başına, Kiril adında sofu bir Hıristiyan atanır. Hypatia da pagan olduğu için, Kiril tarafından kışkırtılmış kişilerin saldırısına uğrar. Saldırganlar üniversitenin önünde, arabasında yakaladıkları Hypatia'yı, önce soyar; sonra bedenini parçalara ayırıp, yakarlar.
Hypatia'nın ölümü, Roma'nın Hıristiyanlaştığını ve aynı zamanda antik bilimlerin gerilediğini de gösterir. Hypatia, bugün Antikçağ'ın en çok tanınan bilim kadınlarındandır. )
( M.Ö. 2700
VE/||/<>
M.Ö. 22354
VE/||/<>
M.Ö. 1878
VE/||/<>
M.Ö. 1200
VE/||/<>
M.Ö. 600'ler
VE/||/<>
M.Ö. 500'ler
VE/||/<>
M.Ö. 500'ler
VE/||/<>
M.Ö. 460-401
VE/||/<>
M.Ö. 360-280
VE/||/<>
M.Ö. 50-112
VE/||/<>
M.Ö. 370-415 )
- MERIT vs. TALENT/CAPACITY
- MERİTOKRASİ ile ARİSTOKRASİ
- MER'İYÂT[Ar. < MER'Î] ile MER'İYET[Ar.]
( Gözle görülen şeyler. İLE Hükmü yürürlükte olma. | Gözle görülür olma. )
- MERİYET[Ar.] değil/yerine/= YÜRÜRLÜK, GEÇERLİLİK
( Gereğinin yapılır olması durumu. )
- MERKEP/MERKEB[Ar.] = EŞEK
- MERKEZ/SANTRAL/SENTIR[İng. < CENTER] değil/yerine/= ÖZEK
- MERKEZ ile EŞİT ile ORTA
- MERKEZ[Ar.] değil/yerine/= ORTAY
- MERKEZCİL KUVVET ile/||/<> MERKEZKAÇ KUVVETİ
( Merkezcil gerçek kuvvet merkeze doğru, merkezkaç sahte kuvvet dışa doğru )
( Formül: F_c = mv²/r (merkezcil) İLE F_cf = -mv²/r (merkezkaç) )
- MERKEZCİL KUVVET ile/||/<> MERKEZKAÇ KUVVETİ (İKİLİ KARŞILAŞTIRMA)
( Merkezcil merkeze doğru gerçek, merkezkaç dışa doğru görünürdür )
( Formül: Fc=mv²/r )
- MERKEZİ LİMİT İLE BÜYÜK SAYILAR İLE GLİVENKO-CANTELLİ ile/||/<> LİMİT TEOREMLERİ
( Olasılığın temel limit teoremleri. )
( Formül: √n(X̄ - μ) → N(0 İLE σ²) )
- MERKEZİ SİNİR ile/||/<> ÇEVRESEL SİNİR
( Merkezi beyin+omurilik, çevresel sinirler. )
( Formül: CNS İLE PNS )
- MERKEZİN:
KAYMASI ile/değil YER DEĞİŞTİRMESİ
- [ne yazık ki]
MERKEZİYETÇİ/LİK ile/ve/<> KEYFİYETÇİ/LİK
- MERKÜR ile/||/<> GÖZLEM
( Merkür geçişi gözlemleri )
( Ali Kuşçu tarafından 1460 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1403-1474) (Ülke: Semerkant/Osmanlı) (Alan: matematik) (Önemli katkıları: Risaletu Fethiyye, Ay gözlemleri, matematik ve astronomi) )
- MERMER ile/ve ONİKS[Yun.]/HACEBEKTAŞTAŞI/BALGAMTAŞI/MÜHRÜSENK
- MER-/-MERE/-MERİC ile/||/<> MER-/MERO- ile/||/<> GRAN-
( Bölüm, parça. İLE/||/<> Kalça. İLE/||/<> Parça. )
- MERS CORONAVİRUS/MİDDLE EAST RESPIRATORY SYNDROME CORONAVİRUS MERS-COV ORTA DOĞU SOLUNUM YETERSİZLİĞİ BELİRGESİ NEDENLİ KORONAVİRÜS -değil/yerine/=
- MERS-COV/MIDDLE EAST RESPIRATORY SYNDROME CORONAVIRUS[İng.] değil/yerine/= ORTA DOĞU SOLUNUM YETERSİZLİĞİ BELİRGESİ NEDENLİ KORONAVİRÜS
- MERS/MİDDLE EAST RESPIRATORY SYNDROME[İng.] değil/yerine/= ORTA DOĞU SOLUNUM YETERSİZLİĞİ BELİRGESİ
- MERSENNE ASAL ile/||/<> FERMAT SAYI
( Mersenne 2^p-1 formunda, Fermat 2^(2^n)+1 formunda. )
( Formül: M_p İLE F_n )
- MERSİYE[Ar.] değil/yerine/= AĞIT
( Birinin ölümü üzerine duyulan etkilenimi anlatmak için yazılan şiir. )
- MERT ile/ve/||/<> CÖMERT
( [derler ...] Canını alırlar. İLE/VE/||/<> Malını alırlar. )
- MERT/MERD[Fars.] ile ÖZÜ, SÖZÜ DOĞRU, YİĞİT
- MERT[Fars. < MERD] değil/yerine/= YİĞİT/ALP/KAHRAMAN
( CELÂDET: Yiğitlik, kahramanlık, bahadırlık. )
- YOKLUK:
MERTEBEDE ile SALTIK OLARAK
( Vardır. İLE Yoktur. )
- MERV
( Herşey, Merv'de başladı. )
- MERV ve/<> MERAGA ve/<> TEBRÎZ
- MERYEM ile 12 MERYEM
( Bulunduğu yeri terk eden. | Uzaklaşmış (olan). İLE Hz. İsa'nın annesi Kutsal Bakire Meryem, Havari James'in annesi Meryem, Evangelist=İncil'in dördüncü kitabının yazarı Yuhanna'nın (John) annesi Meryem, kim olduğu bilinmeyen ve esrarengiz bir kadın olarak kalan ve sadece 'ÖTEKİ' [Other] diye tanıtılan Meryem, fahişe Meryem, Mary Jacoby diye adı ve soyağacıyla belirtilmiş olan Meryem, Maria Magdalena [Mecdel'li Meryem], Mark'ın yazdığı ikinci kitapta adı geçen Bethany'li Meryem ve son olarak da Mısır'lı Meryem. [16.yy'da, iki Meryem daha eklenmiştir.] )
- MEŞÂ'[Ar.] ile MEŞÂ'[Ar.]
( Açıklanan, duyulan. | Bölünmeyip karışık ve ortak olan. İLE İshal yaptırıcı ilâç. )
- MESÂBE[Ar.] değil/yerine/= DERECE
( Derece, rütbe. | Kadar. | Konum, durum. )
- MESAFE KOYMAK ile/ve/<> MESAFE YARATMAK
- MESAFE KOYMAK ile MESAFE/Yİ KORUMAK
- MESAFE NAVLUNU ile/ve PİŞMANLIK NAVLUNU
( NAVLUN/FREIGTH[İng.]: Denizde mal taşıma karşılığı verilen ücret. )
( C.F. [COST - FREIGTH]: Mal bedeli ve nakliye ücreti içinde olmak üzere belirli bir yerde malın teslimi için yapılan satış. [Sigorta dahil değildir. Alıcı isterse teslim anına kadar risklerini karşılayacak sigortayı yaptırabilir.] )
( Beklenilmeyen bir drurum sonucunda geminin taşınmaz malı kaybetmesi nedeniyle navlun sözleşmesi sona ermekle birlikte bir miktar mal kurtarılmış ise bu mallar için ödenen ücret. İLE/VE Kiracının yolculuk başlamadan önce navlun akdinden vazgeçmesi halinde ödemekte zorunlu olduğu orandır. )
- MESAFE[Ar.] değil/yerine/= ARALIK
( [not] DISTANCE vs./and/but ... )
- MESAFELİ OLMAK ile/ve POLİTİK DAVRANMAK
- MESÂHA ETMEK[doğrusu MİSÂHA/T] değil/yerine/= YERİ ÖLÇME | YÜZÖLÇÜMÜ
( Ölçmek. )
- MESÂHA ile/||/<> İMTİHÂN
( Ölçüm. | Alan ölçümü. | Hacim ölçümü. İLE/VE/||/<> Deneme, sağlama. )
- MESÂHA ile/||/<> MİKYAS
( Ölçme, ölçümleme, yüz ölçümü. İLE/||/<> Ölçek. | Kıyas edecek alet. | Uzunluk ölçüsü. )
- MESAİ[Ar.]/VARDİYA[İt. < GUARDIA] değil/yerine/= ÇALIŞMA/EMEK
( Çalışma, emek. | Gemilerde, beklenen nöbet. | Gemide, nöbet yeri. | Nöbetleşe çalışma, posta. )
( TO WORK OVERTIME vs. SHIFT )
- MEŞÂİL[Ar. < MEŞ'AL/E] ile MEŞÂİR[Ar. < MEŞ'AR]
( Meş'aleler. İLE Hacı olmadan önce durulması gereken önemli yerler. | Duyular, hasseler. )
- MEŞÂİM[Ar. < MEŞÎME] ile MEŞÂÎM[Ar. < MEŞ'ÛM]
( Dölyatakları, sonlar. İLE Uğursuzlar. )
- MESAJ değil/yerine/= İLETİ/BİLDİRİ
( Bir devlet büyüğünün, bir sorumlunun, belirli bir nedenle ilgililere gönderdiği bildiri. | Yazı ya da sözle verilen, gönderilen bilgi. | Yazı ya da sözle anlatılması amaçlanan duygu ya da düşünce. )
- MESÂKİN[Ar. < MESKEN] ile MESÂKÎN[Ar. < MİSKÎN]
( Oturulacak yerler, meskenler. İLE Fazlasıyla fakir olanlar. | Miskinler, uyuşuklar. )
- MEŞAKKAT[Ar.] değil/yerine/= ZAHMET, SIKINTI, GÜÇLÜK, ZORLUK
( ZAHMET, SIKINTI, GÜÇLÜK, ZORLUK )
- MEŞAKKATLİ değil/yerine/= İNCE İŞLİ/EMEK İSTEYEN
- MEŞ'AL/E[Ar. < ŞU'L | çoğ. MEŞÂİL] ile MEŞ'AR[Ar.]
( Aydınlatıcı âlet, lamba, kandil. | Ucunda, alev çıkarak yanan bir madde bulunan sopa/değnek. İLE Hacı olmadan önce durulacak yerlerden her biri. | Duyu, hasse. )
- MESAME[Ar. çoğ. MESAMAT] değil/yerine/= GÖZENEK/LER
- MESÂMİ'[Ar. < MİSMA] ile MESÂMÎR[Ar. < MİSMÂR]
( Duyma/işitme aletleri. | Kulaklar. İLE Çiviler, mıhlar. )
- MESANE[Ar.] değil/yerine/= KAVUK/SİDİK TORBASI
- MESÂVÎ[Ar. < MESVA] ile MESÂVÎ[Ar. < SÛ'ÜN]
( Evler, haneler, meskenler. İLE Kötülükler, fenâlıklar. )
- MESCİD ile/ve MEKREM
- MESCİT ile/||/<> KÖŞK MESCİT
( Küçük cami. Anadolu'da minberi olmayan, vakit namazları için kullanılan küçük camiler. İLE/||/<> Genellikle Sultanhanı adı verilen bir dizi XIII. yüzyıl kervansarayının avlu ortasında dört kemer üstünde yer alan mescit bölümüne verilen ad. Osmanlı döneminde de kullanılmıştır. )
- MESCÛD ile SECDE EDİLEN | ALLAH
- MEŞE ile MEŞE[Fars. :Çalılık.]
( Misket. İLE Kayıngillerden, üçyüz kadar türü arasında, yaz-kış yapraklarını dökmeyenleri de bulunan, kerstesi dayanıklı bir orman ağacı. | Bu ağaçtan yapılmış olan. )
( Türkiye'de, 18 meşe türü vardır. )
( ... cum QUERCUS )
- MESEL[Ar.] ile MENKIBE[Ar.]
( Örnek, benzer, nümûne. | Dokunaklı, anlamlı, örnek alınacak söz. | Atasözü. | Eğitici ve ahlâka yararlı olan öykü/masal. İLE Din büyüklerinin ya da tarihe geçmiş ünlü kişilerin, yaşamları ve olağanüstü davranışlarıyla ilgili öykü. )
- BİLFARZ/MİSAL/MESELÂ[Ar.]/ÖRNEĞİN/YANİ ile/değil/yerine SÖZGELİMİ/SÖZGELİŞİ
- MESELE" ile "DAVÂ"
- MESELE ile/ve/değil/||/<>/< MEVZÛ
- MESELE değil/yerine/= SORUN
- ME'SEM/E[Ar.] ile MESEMM[Ar. çoğ. MESÂMM]
( Suç. Günah. İLE Deri üzerindeki küçük delik. )
- MESERRET[Ar. < SÜRÛR] değil/yerine/= SEVİNÇ, ŞENLİK
- MEŞGALE[Ar.] değil/yerine/= UĞRAŞI/İŞUĞRAŞ
( İŞ, İŞ GÜÇ, UĞRAŞILAN İŞ )
- MEŞGUL OLMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ETKİN OLMAK
- MEŞGUL OLMAK ile/ve HEMHAL OLMAK
- MEŞGUL[Ar. < ŞUGL]["gu" uzun okunur] [Ar.] ile MEŞKÛL[Ar.]
( Bir işle uğraşan, iş görmekte olan. | Doldurulmuş, tutulmuş, işgal edilmiş. | Tutuk, dalgın; dolgun. İLE Bileklerine kadar üç ayağı beyaz olan at. )
- MEŞGUL ile/değil/yerine/>< ÜRETKEN
- MEŞGUL ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< VERİMLİ
- MEŞGUL/İYET[Ar.] değil/yerine/= İŞLİ/LİK
- MESH/MEDICAL SUBJECT HEADING[İng.] değil/yerine/= TIBBİ KONU BAŞLIKLARI
- MESH[Ar.] ile MESH[Ar.]
( Silme, sığama. | Bir şeyi, elle sığama. | Abdest alırken ıslak eli, başın dört bölümünden bir bölümüne sürme. İLE Şeklini değiştirerek, çirkin bir duruma getirme. )
- MEŞHÛM[Ar. çoğ. MEŞÂHÎM] ile MEŞHÛN[Ar.]
( Yürekli, cesur. İLE Doldurulmuş, dolu. )
- MEŞHUR" ile/değil MEŞRÛ
- MESÎH[Ar.] ile MESÎH[Ar. < MESH] ile Mesîh[Ar.]
( Üzerine yağ sürülmüş olan. İLE Başka bir şekle, hayvan kılığına girmiş olan kişi, mesh olunmuş. | Acîbe, garîbe. İLE Hz. Îsâ.[elini sürdüğü hastaların, anında iyileşmesinden kinâye olarak] )
- MEŞİME/PLASENTA değil/yerine/= ETENE/SON/DÖLEŞİ
( Memelilerde, ana ile dölüt arasında kan alıp verme işini sağlayan örgen. | Meyya daprağında yumurtacıkların bağlı olduğu bölüm. )
- MESİRE[Ar.] değil/yerine/= GEZİNTİ/DİNLENME YERİ
- MEŞİYET ile/ve/||/<> TEVEKKÜL
( MEŞİYET: Sürekli istenç/irâde. | Belirleyicilik. )
- MEŞK[Ar.] ile MEŞK[Ar.]
( Yazı örneği. | Alışmak, öğrenmek üzere yapılan çalışma, alışma/alıştırma. | Yazı ya da müzik dersi. İLE Tulumdan yapılmış su kabı, saka kırbası. )
- MESKENET[Ar.] ile MÂZERET[Ar.]
( "Meskenet, mâzeret teşkil eder mi?" )
- MESKENET[Ar.] değil/yerine/= YOKSULLUK
( Miskinlik, beceriksizlik. | Yoksulluk. )
- MESKÛKÂT[< MESKÛK] ile MESKÛK
( Sikke durumuna getirilmiş madeni paralar, akçeler. İLE Kuşku uyandıran, kuşkulu/şüpheli. )
- MEŞKUL değil/< MEŞGUL[< ŞUGL]["gu" uzun okunur]
( MEŞKÛL[Ar.]: Bileklerine kadar üç ayağı beyaz olan at. DEĞİL Bir işle uğraşan. )
- MEŞKÛL[Ar.] ile MEŞKÛR[Ar. < ŞÜKR]
( Bileklerine kadar üç ayağı beyaz olan at. İLE Şükre, teşekküre değer, beğenilmiş, övülmüş, makbul. )
- MEŞKÛR[Ar. < ŞÜKR] ile MEMDÛH/A[Ar. < MEDH | çoğ. MEMDÛHÂT]
( Şükre, teşekküre değer, beğenilmiş, övülmüş, makbul. İLE Övülmüş, övülecek, medh olunmuş. )
- MESLEK LİSELERİNDE:
ALAN MESLEK PROGRAMI(AMP) ile/ve/||/<> ALAN TEKNİK PROGRAMI(ATP)
- MESLEK YÜKSEK OKULU(MYO) ile/ve/değil/yerine/||/<>/> FAKÜLTE
- MESLEK ile/ve HAL
- MESLEK ile İŞTİGAL
( ... İLE Uğraşma, ilgilenme, meşgul olma. )
- MESLEK ile/ve MEŞGALE
- MESLEK ile/ve/||/<>/> SEVDÂ
( "Karşılık" alınıyorsa/bekleniyorsa. İLE/VE/||/<>/> "Karşılık" alınmıyorsa/beklenmiyorsa. )
- MESLÛ'[Ar.] ile MESLÛH[Ar. < SELH]
( Gövdesinde ur bulunan kişi. İLE ... )
- MESNED/SİZ[Ar.] yerine DAYANAK/SIZ
- MESNET/MESNED değil/yerine/= DAYANAK/ORUNÇ
- MESNÛN ile ...
( Şekillendirilen, fırınlanmamış çamur. | Bilenmiş bıçak/çakı. | Sünnet olan şey.[EMR-İ MESNÛN )
- MESREBE[Ar. < MESÂRİB] ile MEŞREBE[Ar. < MİŞREBE][Ar. çoğ. MEŞÂRİB]
( Çayır, mera, otlak. | Göğüsten, karına kadar uzanan kıllı bölge. İLE Maşrapa. )
- MEŞRÛ MÜDÂFAA:
BİRLİKTE/ORTAK ile/ve/||/<> BİREYSEL/TEK BAŞINA
- MEŞRÛ ve/||/+/<>/> MAKUL ve/||/+/<>/> MASUM
( Tütün[sigara vb.], çevremizdeki en çok maruz kaldığımız ve en sorunlu dayatmalardandır ne yazık ki. Tabii, bizim izin/fırsat vermememiz dışında! )
- MESRÛ'[Ar.] ile MEŞRÛ'/MEŞRÛA[Ar. < ŞER] ile MEŞRÛH/A[Ar. < ŞERH]
( Sar'a hastalığına tutulmuş, sar'alı. kişi. İLE Şeriatın izin verdiği, şer'an caiz olan, şeriata, hukuka/yasaya uygun. İLE Açıklanmış, şerh olunmuş. | Uzun uzadıya anlatılan. )
- MESRÛD[Ar. < SERD] ile MESRÛD[Fars.]
( Söylenilmiş, bildirilmiş, serd olunmuş. İLE Büyü, sihir, efsun. )
- MEŞRÛ/İYET(GEÇERLİ/LİK) ile/ve/||/<> TUTARLI/LIK
- MEŞRÛİYET:
HUKÛKÎ ile/ve/||/<> KANUNÎ
- MEŞRÛİYET ile MEŞRÛTİYET
( Yasanın, kamu vicdanının ve dinin doğru bulduğu. İLE Hükümdarla yönetilen bir ülkede, hükümdarın başkanlığı altında parlamento yönetimine dayanan hükümet biçimi. | Osmanlı döneminde, 1876 anayasasıyla başlayan ve 1918 Mondros Antlaşması'na kadar süren ve I. ve II. Meşrutiyet dönemi adlarıyla anılan süre. )
- MEŞRÛLAŞTIRMA ile KILIFLANDIRMA
- MESRÛR[< SÜRÛR] ile NEŞELİ
( SEVİNMİŞ, NEŞELİ, MEMNUN, ARZUSUNA KAVUŞMUŞ )
- MEŞRÛTİYET[Ar.] değil/yerine/= KOŞULLULUK
- MESS :/yerine DAĞINIKLIK
- MESSAGE :/yerine MESAJ
- MEŞŞÂÎLİK ile/ve/||/<> İŞRÂKÎ/LİK
( 
İLE/VE/||/<>

Hikemî Meşşâî
| Meşşâî | İşrâkî | Bilim ve Mantık |
|---|---|---|
| Fârâbî (ö. 950/339) | Şihâbuddin Sühreverdî (ö. 1191/587) | İbn Heysem (ö. 1039/430) |
| İbn Sînâ (ö. 1037/428) | Şemsuddin Semerkandî (ö. 1303/702) | Ömer Hayyâm (ö. 1131/525) |
| Behmenyâr (ö. 1066/458) | Şemsuddin İsfahânî (ö. 1345/746) | Fahreddîn Râzî (ö. 1209/606) |
| Ebû'l Abbas Levkerî (ö. 1109/503) | Celâluddin Devvânî (ö. 1502/908) | Kemâluddin b. Yunus (ö. 1242/639) |
| Zeynüddîn Ömer Sâvî (ö. 1169/565) | Müneccimbaşı Ahmed Dede (ö. 1702/1113) | Nasîruddin Tûsî (ö. 1273/672) |
| Ebû'l-Hasan Beyhakî (ö. 1169/565) | Ebulfadl Tûsî (ö. 1314/713) | |
| Ebû'l-Berekât Bağdâdî (ö. 1152/547) | Abdurrahman Câmî (ö. 1492/898) | |
| Esîrüddîn Ebherî (ö. 1265/663) | Mehmed Emin Üsküdarî (ö. 1738/1151) | |
| Necmuddin Kazvînî (ö. 1276/675) | ||
| Kutbuddin Şîrâzî (ö. 1311/710) | ||
| Kutbuddin Râzî (ö. 1365/766) | ||
| Mirîm Çelebi (ö. 1525/931) | ||
| İbn Kemâl (ö. 1534/940) | ||
| Taşköprülüzâde (ö. 1561/968) | ||
| Muslihuddin Lârî (ö. 1571/979) | ||
| Takiyüddin Râsî (ö. 1585/993) | ||
| Kınalızâde Ali (ö. 1571/979) | ||
| Mehmed Emin Sivânî (ö. 1627/1036) |
İLE/VE/||/<>
İşrâkî
| İşrâkî | Meşşâî | Tasavvufî |
|---|---|---|
| İbn Sînâ (ö. 1037/428) | İbn Sînâ (ö. 1037/428) | İbn Arabî (ö. 1240/638) |
| Şihâbuddin Sühreverdî (ö. 1191/587) | Nasîruddin Tûsî (ö. 1273/672) | Mevlânâ (ö. 1273/672) |
| Şemsuddin Şehrezûrî (ö. 1297-98/697) | Seyyid Şerîf Cürcânî (ö. 1413/816) | Aydemir Cildekî (ö. 1361-62/762) |
| Kutbuddin Şîrâzî (ö. 1311/710) | İbn Kemâl (ö. 1534/940) | Fuzûlî (ö. 1556/963) |
| Kemâluddin Fârisî (ö. 1319/718) | Kınalızade (ö. 1604/1012) | Fazlı Ali Bey (ö. 1609/1018) |
| Celâluddin Devvânî (ö. 1502/908) | Kâtib Çelebi (ö. 1658/1067) | Şeyh Gâlib (ö. 1799/1213) |
| Müneccimbaşı Ahmed Dede (ö. 1702/1113) |
Kaynak: Türk Felsefe-Bilim Tarihi'nin Seyir Defteri - Türk Felsefe-Bilim Tarihi'nin Seyir Defteriİhsan Fazlıoğlu(Prof.Dr.) )
- MEŞŞÂT[Ar.] ile MEŞŞÂTA[Ar.]
( Tarak yapan, tarakçı. İLE Gelini süsleyen, gelin giysisi yapan kadın. )
- MEST ile/ve MESH
( Ayağa giyilen. İLE/VE Bir şeyi el ile sığama. )
- MESTÛRE[Ar. < SETR] ile MESTÛRE[Ar.]
( Örtülü, kapalı, gizli. | Açık gezmeyen kadın. İLE Tanıkları gizli olarak, temize çıkarmak üzere, yargıç tarafından ait oldukları makama yazılan yazı. )
- MESÛD ile SÜRÛRÎ
- MESÛL ve/||/<>/> MESÛD
- MESÛL(İYET)[Ar.] yerine SORUMLU/LUK
- MEŞ'ÛR[Ar. çoğ. MEŞ'ÛRÂT] ile MEŞHUR[Ar. < ŞÖHRET | çoğ. MEŞÂHÎR]
( Bilinçlenilmiş olan, bilinç[uygulama] durumuna geçmiş/yükselmiş olan. İLE Ünlü, ün kazanmış/almış/salmış. )
- MESUT/BAHTİYAR değil/yerine/= MUTLU/KIVANÇLI
- MESUT/MESUD[Ar.] değil/yerine/= MUTLU
- MEŞVERET[Ar.] değil/yerine/= DANIŞMA
( Danışma, bir iş üzerinde konuşma. )
( CONSULTATION )
- META ile/ve/||/<> HAYALÎ META
( Dönüşümdeki ürün. İLE/VE/||/<> Emek. )
- META[Yun.] ile METÂ'[Ar. < EMTİA]
( Öte. İLE Satılacak mal/eşya. | Elde bulunan var olan, anamal/sermaye. )
( QUAND, QUANDO avec ... )
- META ile TRANSANDANT
- METAANALİZ/META-ANALYSIS[İng.] değil/yerine/= TOPLU ÇÖZÜMLEME
- METABOLİC ENGİNEERİNG ile/||/<> NATURAL METABOLİSM
( Metabolic engineering hücresel metabolizmayı kasıtlı olarak değiştirirken İLE natural metabolism evrimsel optimize edilmiş doğal yollardır )
( Formül: Pathway optimization )
- METABOLİK/METABOLIC[İng.] değil/yerine/= ÖZÜMLEME-YADIMLAMA (İLİŞKİLİ)
- METABOLİK MÜHENDİSLİK İLE YOL OPTİMİZASYONU ile/||/<> ÜRETİM SİSTEMLERİ
( Mikroorganizmaların endüstriyel üretim için modifikasyonu. )
( Formül: Verim = g ürün/g substrat )
- METABOLIT/METABOLITE[İng.] değil/yerine/= ARA ÜRÜN
- METABOLOMİK ile/||/<> PROTEOMİK
( Metabolomik küçük molekül metabolitleri incelerken İLE proteomik protein ifadesini inceler )
( Formül: MS spektroskopisi )
- METABOLOMİK ile/||/<> TRANSKRİPTOMİK
( Metabolomik metabolit İLE transkriptomik mRNA. )
( Formül: Metabolite İLE mRNA analysis )
- METAFİZİK:
FİZİK ÖTESİ ile/ve/değil/||/<>/< SONRASI
- METAFİZİK/METAPSYCHICS[İng.] değil/yerine/= FİZİK ÖTESİ
- METAFİZİK ile/ve/değil/||/<>/< KURUNTU/VEHİM
- METAFİZİK ile/ve/||/<> MATEMATİK ve FİZİK
( İLM-İ ALÂ ile/ve/||/<> İLM-İ EVSÂT ve(/ile/ve/||/<>) İLM-İ EDNÂ )
( MANTIK - ÂLET İLMİ )
( Hareketsiz ve zihinde bağımsız. İLE/VE/||/<> Hareketsiz ve zihne bağımlı. İLE/VE/||/<> Hareketli ve zihinde bağımsız. )
( METAPHYSICS vs. MATHEMATICS vs. PHYSICS )
- METAFİZİK <> OLUMSALLIK/RASTLANTI <> FİZİK
( Olanaklı kılan. < OLUMSALLIK/RASTLANTI > Olanaklı kılınan. )
- METAFİZİK ile/ve/<> ONTOLOJİ ile/ve/<> EPİSTEMOLOJİ ile/ve/<> BİLİNÇ ile/ve/<> SÖZCÜK
- METAFİZİK ile VARLIKBİLİM
( METAPHYSICS vs. ONTOLOGY )
- METAFOR/METAPHOR[İng.] değil/yerine/= EĞRETILEME
- METAFOR ile ANALOJİ
( Bir şeyi, bir şeyden, başka yere "taşımak/ilişkilendirmek". İLE Aynı düşünme biçimiyle başka bir şeyi benzer kılmak. )
- METAKOGNİTİF değil/yerine/= ÜST BİLİŞ
- METAL KARBEN ile/||/<> METAL KARBÍN
( Karben M=CR₂ çift bağ, karbin M≡CR üçlü. )
( Formül: Fischer İLE Schrock )
- METAL-METAL BAĞI ile/||/<> KÖPRÜ LİGAND
( M-M direkt bağ Re₂Cl₈²⁻, köprü ligand üzerinden. )
( Formül: Dörtlü bağ İLE μ-Cl )
- METAL ile/||/<> AMETAL
( Metal elektron verir İLE ametal elektron alır )
( Formül: Katyon İLE anyon )
- METAL :/yerine METAL
- METAL[Fr. < Yun.] ile METHAL[Ar. < MEDHAL]
( Çok yüksek elektrik ve ısı iletkenliği, kendine özgü parlaklığı olan, oksijenli birleşimiyle çoğunlukla bazik oksitler veren nesne; maden. | Bu nesneden yapılmış olan. | Dizgi makinelerinde satırları oluşturmak için eritilen antimon ve kurşun alaşımı. İLE Giriş yeri, giriş. | Bir binâ ya da binâ bölümünde ilk girilen ve asıl bölüme geçişi sağlayan yer, giriş. | Boğaz, körfez, tünel, geçit, sokak gibi yerlerin girişi, ağız. | Bir kitabın başında ayrıca yer alan, yapıtı ve içindeki konuları açıklayıcı bölüm, başlangıç, giriş, takdim, girizgâh. | Bir ilme başlangıç ya da hazırlık amacıyla yazılmış kısa ve özlü yapıt, risâle. | Bir işe karışma, parmağı olma, etkisi bulunma. | Türk mûsikîsinde fasıl başlarında peşrev yerini tutan, peşrevden daha kısa ve çok daha serbest olan beste. )
- METAL ile SİDERİSMUS
( ... İLE Taşların/nesnelerin, insan/lar üzerindeki (olası) etkileri/etkileşimleri. [İng.][A name given by the believers in animal magnetism to the effects produced by bringing metals and other inorganic bodies into a magnetic connection with the human body.] | Bazı sinirsel hastalıklarda deri üzerinden madeni levya uygulanması esasına dayanan iyileştirme yöntemi, metal tedavisi. )
- METÂLİB ile/ve/+/||/<>/> MEZÂHİB
( İstenilen şeyler. İLE/VE/+/||/<>/> Tutulan yollar. )
- METALİK BAĞ ile/||/<> İYONİK BAĞ
( Metalik elektron denizi, iyonik elektron transferi )
( Formül: M_n → nM⁺ + ne⁻ (metalik) İLE M + X → M⁺X⁻ (iyonik) )
- METALİK CNT ile/||/<> YARIİLETKEN CNT
( Metalik (n,m) n-m = 3k, yarıiletken diğer. )
( Formül: İletken İLE band gap )
- METALİK/METALOİT[Fr.] değil/yerine/= MADENSEL
- METÂLORGANİK KAGE ile/||/<> METÂLORGANİK KAPSULA
( Metâlorganik kage açık çerçeve yapıyken İLE metâlorganik kapsula kapalı küresel yapıdır )
( Formül: Supramolecular cage )
- METALURJİ değil/yerine/= METALBİLİM
- METAMALZEME İLE FONONİK KRİSTAL İLE FOTONİK KRİSTAL ile/||/<> YAPAY MALZEMELER
( Tasarlanmış özel özellikli malzemeler. )
( Formül: n < 0 (metamalzeme) )
- METAMALZEME ile/||/<> DOĞAL MALZEME
( Metamalzeme negatif kırılma yapay, doğal pozitif kırılma. )
( Formül: n < 0 İLE n > 0 )
- METAMATERİAL İLE PHOTONİC CRYSTAL İLE PLASMONİCS ile/||/<> YAPAY MALZEMELER
( Tasarlanmış elektromanyetik özellikler. )
( Formül: n < 0 (negatif indeks) )
- METAMATERİAL ile/||/<> PHOTONİC CRYSTAL
( Metamaterial negatif refraktif indeks gösterebilirken İLE photonic crystal periyodik yapıyla photon band gap oluşturur )
( Formül: Negative refractive index )
- METAMORFOZ/METAMORPHOSIS[İng.] değil/yerine/= BAŞKALAŞIM
- METAMORFOZ[Fr. < Yun.] değil/yerine/= BAŞKALAŞMA
- METAMORPHISM vs. ALTERATION
- METAN[Fr. < Yun.] değil/yerine/= BATAKLIK GAZI
( Çürümekte olan karbonlu maddelerden çıkan, havada sarı bir alevle yanan, renksiz bir gaz.[CH4] )
- METÂNET[Ar.] değil/yerine/= DAYANIKLILIK
( Dayanıklılık, güçlü olma, metin olma, sağlamlık, muhkemlik. )
- METAPLAZİ/METAPLASIA YOZ[İng.] değil/yerine/= DÖNÜŞÜM
- METAPOPULASYON ile/||/<> KAYNAK-HEDEF
( Metapop bağlı populasyonlar, kaynak-hedef tek yön. )
( Formül: Çok yama İLE gradyan )
- METASTATİK/METASTATIC[İng.] değil/yerine/= SIÇRAMALI, YAYILIMLI
itibarı ile 42.805 başlık/FaRk ile birlikte,
42.805 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(102/173)
(1996'dan beri)