Bugün[15 Kasım 2025]
itibarı ile 40.058 başlık/FaRk ile birlikte,
40.058 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.


Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(98/162)


- MEKTEB-İ TIBBİYE-İ MÜLKİYE[Ar.] ile MEKTEB-İ TIBBİYE-İ ŞAHÂNE[Ar.]

( Tıp fakültesi. İLE Askerî tıp okulu. )


- MEKTEP SOKAK :

( Rum kilisesinin üst kısmında bulunan sokakta Rum İlkokulu olması nedeni ile sokağa Mektep Sokak adı verilmiştir. Zamanla Rum ilkokul 1930 yılların sonunda yandı, okul kilisenin içinde eğitime devam etti bir süre. Okul zamanla yıkılıp gitti, arsası üzerinde Yenimahalle Spor Kulübü binası var. )


- MEKTEP[Ar.] değil/yerine/= OKUL


- MEKTUP değil/yerine/= BİTİ/BETİK


- MEKTUP ile/ve FERMAN

( BİTİK/G[Sözün yakalanıp saklandığı, muhafaza edildiği yer. | Sözün bittiği(türediği), ozlaştığı yer.] ile/ve YARLIĞ )


- MEKTUP ile SİRKÜLER

( ... İLE Birçok kişiye ulaştırılmak üzere çoğaltılmış mektup. )


- MEKTUP ZARF


- MEL- ile/||/<> BUCCO- ile/||/<> -MELİA/-MELAS ile/||/<> MEL-/-MELO- ile/||/<> BRACHİ-/BRACHİO- ile/||/<> -PELLİC/PELYCO- ile/||/<> POD-/-POD/-PODİA/PODO-

( Yanak. İLE/||/<> Yanaklarla ilgili. İLE/||/<> Kol ve bacaklar. İLE/||/<> Ekstremite, kol ve bacaklarla ilgili durumlar. İLE/||/<> Kollarla ilgili, kol. İLE/||/<> Belirli tipte, pelvisle ilgili. İLE/||/<> Ayakla ilgili, ayaklı, ayakların oluşumuyla ilgili. )


- MELÂ[Ar.] ile MELÂ'[Ar.] ile MELÂH[Ar.]

( Sahra, ova. İLE Cemaat. İLE Çekirge. )


- MELÂİK[Ar. < MİL'AKA] ile MELÂİK/E[Ar. < MELEK]

( Tahta kaşıklar. İLE Melekler. )


- MELÂİN[Ar. < MEL'ANE/T] ile MELÂİN[Ar. < MEL'ÛN]

( Lânete neden olanlar, lânet edilmeye değer işler/hareketler. İLE Herkesin lânet ve nefretini kazanmışlar, mel'unlar. )


- MELÂL[Ar.] ile/ve/||/<> MEHCUR/E[Ar. < HİCR]

( Sıkıntı. İLE/VE/||/<> Uzaklaşmış, uzakta kalmış, ayrı düşmüş. Bırakılmış, metruk, unutulmuş, gayr-i müstâmel. | Saçma sapan, hezeyan. Amel edilmeyen. Kullanılmaz olmuş. Ayrılmış. )


- MELÂL[Ar.] / GAM/M[Ar.] değil/yerine/= SIKINTI


- MELÂMİ'[Ar. < LEM'A] ile MELÂMÎ[Ar. < MELÂMET | çoğ. MELÂMİYYÛN] ile MELÂMİH[Ar. < LEMHA]

( Parıltılar. İLE Her türlü gösterişten uzak, dünya malından yüz çeviren, dervişliği, rintliği kendine ilke edinen kişi. Melâmiye tarikatından olan.[Hem tarikattir, hem de değildir | Ne tarikat, ne de değildir] İLE Lemhalar[: Bir kez bakma. | Parıltı, parlama.]. | Bir şeyin başka bir şeye benzeme noktaları. | Güzellik ya da çirkinlik yapıtları. )


- MELÂMÎ ile/değil/yerine MELÂMET NEŞELİ/NEŞESİ OLAN (BİRİ)


- [ne yazık ki]
LÂNET ETMEK, LÂNET OKUMAK ["NALET" değil!]/MELÂNET[Ar. < LA'N] değil/yerine/= BÜYÜK KÖTÜLÜK/İLENÇLİK/KARGIŞLIK, KARGIMAK/UZAKLAŞTIRMA


- MELANKOLİ değil/yerine/= KARAKAYGI


- MEL-ANKOLİK" değil MELANKOLİK


- MELEK ile İNSAN

( Memur. İLE Halîfe. )


- MELEK ile/ve/||/<>/> MELEKE

( Doğa/da, canlı/da[bitki/de, hayvan/da]. İLE/VE/||/<>/> İnsan/da. )

( Kavram. İLE/VE/||/<>/> Yeti. )


- MELEKLERDE:
"KANAT" değil İLİŞKİ


- MELES ile MELEZ[Ar. < MELES] ile MELEŞ

( Köpeklerin yaşı. İLE İki kuzulu koyun. İLE Değişik türden hayvan ya da bitkiden üremiş [hayvan ya da bitki]. | Değişik ırkta ana babadan doğmuş olan kişi. | Katışık, karışık. )


- MELEZ[Ar. < MELES]/METİS[Fr.] değil/yerine/= KIRMA/AZMA/ARADA


- MELHÛZ[Ar.] değil/yerine/= UMULAN/BEKLENEN

( Düşünülebilen, olabilen, hatıra gelen, mülâhaza edilen. )


- MELİHA AVNİ SAHİLHANESİ :

( Sarıyer Mehmet Akif Ersoy Parkı karşısındadır. 19. yy. sonunda yapılan bir sahilhanedir. Meliha Avni Sözen'e aittir. )


- MELİK[Ar. çoğ. MÜLÛK] ile MELÎK[Ar. çoğ. MÜLEKÂ]

( Hükümdar, sultan, padişah, hâkan. | Allah'ın adlarındandır. İLE Allah'ın adlarındandır. | Mal sahibi. | Hükümdar, sultan, padişah, hâkan. )


- MELİK[Ar.] ile MİLK[Ar.]


- MELİSSA/MALISSA[Lat.] değil/yerine/= OĞULOTU


- MELODİ ile/ve/||/<> RİTİM ile/ve/||/<> ARMONİ

( EZGİ ile/ve/||/<> DİZEM ile/ve/||/<> UYUM )

( Tek sesli. | Kurallı ses dizisi. İLE/VE/||/<> Düzenli aralıklarla yineleme niteliği. | Bir dizede ya da notada, vurgu, uzunluk ya da ses özelliklerinin, durakların, düzenli bir biçimde yinelenmesinden doğan ses uygunluğu. | Uyumlu üslûp. | Vezin. [DÜZÜN/TARTIM] İLE/VE/||/<> Çok sesli/porteli. )

( Müziğin, ikinci kategorisidir. [Tek sesli(monofonik) ya da eş sesli(homofonik) olabilir.] [Melodi dünyasındaki hareket yeteneği, 30 hz. ile 15.000 hz. arasında sınırlıdır.] İLE/VE/||/<> Müziğin, ilk ve en temel kategorisidir. Müziğin her tarzı, ritme sahiptir; ritim olmaksızın hiçbir müzik var değildir. İLE/VE/||/<> Müziğin, üçüncü ve son kategorisidir. Ritim ve melodi, ardışıktır. Armoni ise kendi içinde, art ardalığa ve bir birlikte oluşa sahiptir. )


- MELTEM BOZOFLU ile MELTEM BOZOKLU

( Yönetmen. İLE Oyuncu. )


- MELTEM ile FRİŞKA[İt. < Cerm.]

( ... İLE Yelkeni dolduramayacak kadar hafif rüzgâr. )


- MELTEM ile IPILTI/NESİM

( ... İLE Hafif esinti. )


- MELTEMLERDE:
KARA VE DENİZ MELTEMLERİ ile DAĞ VE VADİ MELTEMLERİ

( Gündüz, deniz meltemi; gece, kara meltemi oluşur. İLE Gündüz, vadi meltemi; gece, dağ meltemi olur. [Dağlarda nem oranı az olduğundan vadi ve ovalara göre daha erken ısınır, daha erken soğur.] )

( Deniz meltemi, özellikle Ege kıyılarında görülen, öğleden sonra, denizden karaya doğru esmeye başlayan yeldir. )


- MEMÂT[Ar.] değil/yerine/= ÖLÜM

( ÖLÜM )


- MEMBA/MENBA değil/yerine/= BULAK/KAYNAK/PINAR

( MENBA'[< NEBEÂN: Kaynama.]: Kaynağın görünmeyen bölümü. Kaynak. )


- MEMDUH PAŞA YALISI :

( Tarabya Kireçburnu arasında ve deniz cepheli olup bahçe içindedir. Bu yalıya Nazlı Tılabar Yalısı ve Şinasi Bilgin Sahilhanesi de denilmektedir. İnşa tarihi 1900'dır. Yalı birkaç kez el değiştirdi. Önce Nazlı Tılabar'a daha sonra da Bilgin ailesine geçti. Tarihi eser bir yalıdır (bkz. Memduh Paşa). )


- MEMDUH PAŞA :

( Memduh Paşa (1839 - 1925), II. Sultan Abdülhamid (1876 - 1909) döneminde 13 yıl Dâhiliye Nazırlığı yapmıştır. 1893'te Ankara valisi iken vezir oldu ve 1895'te Dâhiliye Nazırlığına getirildi. 1908 inkılâbından sonra jurnalcilik ve rüşvetçilik suçlanarak birçok adamı ile birlikte Sakız'a sürüldü. Umumi af üzerine İstanbul'a döndü. Boğaziçi'nde Kireçburnu'nda uzun müddet yaşadıktan sonra 86 yaşında öldü. "Avsad - ı Sudur" ismini taşıyan bir divanı vardır. )


- MEME/CİCİK ile KULAK MEMESİ

( CİCİK: İnsan ya da hayvan memesi. )

( SEDY/SEDYE/SEDYÜN ile ŞAHME
HALME[çoğ. HALEMÂT]: Meme başı.
HALME-İ SINÂİYYE: Emzik. )

( BREAST vs. EAR LOBE )

( PİSTÂN ile ... )


- MEMELİ DERİLERİNDEKİ BEZLER:
SEBASÖZ ile/ve/||/<> APOKRİN ile/ve/||/<> EKRİN

( Bu bezler, birlikte çalışarak ter üretir. Birçok memeli türde, sebasöz ve apokrin bezleri, baskın ter bezleridir ve kıl köklerine yakın bir yerde bulunur. Bu bezlerin salgıları, kılları; yağlı, bazen köpüren bir karışım haline getirir. )

( Kürkü olmamasının yanı sıra, insan, olağanüstü sayıda ekrin bezi sahibidir. Bu sayı, 2 milyon ile 5 milyon arasında değişkenlik gösterir ve günde 12 litreye kadar ince, sulu ter üretilebilmesini sağlar.

Ekrin bezleri, kıl kökleri yakınında kümelenmez, bunun yerine deri yüzeyine görece yakın bir yerde bulunur ve küçük delikler[porlar] aracılığıyla ter boşaltımı yapar. Çıplak derinin ve sulu terin bu kombinasyonu, terin doğrudan kürkte birikmesinden çok doğrudan çıplak deride birikmesine neden olur ve insanın aşırı ısınmasını engeller. Bu soğutucu sistemimiz sayesinde, sıcak bir günde yapılacak bir maratonda, atlara üstünlük sağlayabiliriz. )


- MEMELİ TAKIMLARI:
MONOTREMATA ve/||/<> MARSUPIALIA ve/||/<> PROBOSCIDAE ve/||/<> SIRENIA ve/||/<> EDENTATA ve/||/<> RODENTIA ve/||/<> LAGOMORPHA ve/||/<> PRIMATA ve/||/<> CARNIVORA ve/||/<> CETARTIODACTYLA [ARTIODACTYLA | CETACEA] ve/||/<> PERISSODACYLA ve/||/<> CHIROPTERA ve/||/<> INSECTIVORA

( Platypus, ekidna. VE/||/<> Kangurular, opossumlar, kolalar. VE/||/<> Filler. VE/||/<> Deniz inekleri[manatlar]. VE/||/<> Tembel hayvanlar, karıncayiyenler, armadilolar. VE/||/<> Sincaplar, kunduzlar, oklu kirpiler, fareler. VE/||/<> Tavşanlar, Amerikan tavşanları, pikalar. VE/||/<> Lemurlar, maymunlar, insan benzeri maymunlar, kişiler. VE/||/<> Köpekler, kurtlar, ayılar, kediler, sansarlar, susamurları, ayıbalıkları, morslar. VE/||/<>
[ARTIODACTYLA]
* Koyunlar, domuzlar.
* Sığırlar, geyikler.
* Zürafalar.
||
[CETACEA]
Balinalar, yunuslar, domuz balinaları. VE/||/<> Atlar, zebralar, tapirler, gergedanlar. VE/||/<> Yarasalar. VE/||/<> "Gerçek böcekçiller", bazı köstebekler, bazı cüce fareler. )

( Yumurta bırakırlar. Meme ucları yoktur.[Sütü annenin kürkündenn emerler.] VE/||/<> Embriyonik gelişimlerini marsupial kese içinde tamamlarlar. VE/||/<> Uzun kaslı bir hortuma, kalın gevşek deriye, üst azı dişlerinin uzamasıyla oluşmuş iki uzun fildişine sahiplerdir. VE/||/<> Sucul otoburlardır. Yüzme özelliğine sahip yüzgeç benzeri ön üyeleri vardır fakat arka üyeleri yoktur. VE/||/<> Dişilleri yok ya da indirgenmiştir. VE/||/<> Törpüleme özelliğine sahip törpü biçiminde sürekli büyüyen kesici dişlere sahiptirler. VE/||/<> Törpü benzeri kesici dişleri vardır. Ön üyelerinden daha uzun olan arka üyeleri zıplamak ve koşmak üzere uyum sağlamıştır. VE/||/<> Hepçillerdir[Omnivor]. Başparmaklarını öteki parmaklarının karşısına getirebilirler. Yüzün önüne yönelmiş gözler, çok iyi gelişmiş beyin kabukları vardır. VE/||/<> Etçillerdir. Kesici özellikte, kesip koparmak üzere sivri uclu kesici dişlere sahiplerdir. VE/||/<> Her bir ayakta çift tırnaklı toynağa sahiplerdir. Otoburlardır. || Balık benzeri gövdeye sahip deniz hayvanlarıdır. Ön üyeleri kürek biçiminde ve arka üyeleri yoktur. Yalıtım için kalın bir yağ tabakaları vardır. VE/||/<> Otoburlardır. Her bir ayakta tek tırnaklı bir toynağa sahiplerdir. VE/||/<> Uçmaya uyum sağlamışlardır. Uzun olan parmaklarında gövde ve bacaklara kadar uzanan, geniş, katlanabilen deriye sahiplerdir. Böcek yiyen memelilerdir. )


- ÖYKÜLER:
MEMLEKET ile/ve/||/<> GURBET


- MEMLEKET[Ar. çoğ. MEMÂLİK] değil/yerine/= YURT/ELİ


- MEMNUN (OLMAK) ile/ve/||/<> HOŞNUT (OLMAK) ile/ve/||/<> TATMİN (OLMAK)


- MEMNUN (OLMAK) ile/ve/değil/yerine/||/<>/< RÂZI (OLMAK)


- MEMNUN OLMAMAK ile/ve/değil/||/<>/< ŞİKÂYETÇİ OLMAK


- MEMNUN[Ar.] ile/ve/||/<> MECNUN[Ar.]


- MEMNUNİYET ile KABUL

( SATISFACTION vs. ACCEPTANCE )


- [Ar.] MEMNUNİYET ile MEMNUİYET

( Kıvanma, kıvanç. İLE Yasak olma, yasak edilme durumu. )


- MEMNUNİYET ile MUTLULUK

( Tüm mutluluk, öz varlığınızı hoşnut etmekle gelir. )

( Mutluluğumuzun, nesnelere, olaylara ve kişilere bağlı olduğuna "inanmak", gerçek doğamızla ilgili bilgisizliğimizden kaynaklanır. )

( Mutluluğu, saldırıya ve değişikliğe uğratılamaz olan gerçek mutluluğu ararsanız, dünyayı, acıları ve hazları ile ardınızda bırakmalısınız. )

( Bağımsızlığınızı idrak edin ve mutlu kalın. )

( Kederin nedeni, cehalettir. Mutluluk, anlayışı izler. )

( PLEASED/GLAD vs. HAPPINESS
All happiness comes from pleasing the self.
To believe that you depend on things and people for happiness is due to ignorance of your true nature.
If you seek real happiness, unassailable and unchangeable, you must leave the world vs. its pains and pleasures behind you.
Realise your independence and remain happy.
Ignorance causes sorrow. Happiness follows understanding. )


- MEMORIES vs. MEMOIRS


- MEMORY vs. REASON


- MEMSÛS[Ar.] ile MEMSÛS[Ar.]

( Dokunulmuş, mesolunmuş. İLE Emilmiş, sorulmuş, massolunmuş. | Baldır, incik. )


- MEMTÛL[Ar.] ile MEMTÛR[Ar.]

( Çekiçle döğülmüş, işlenmiş. İLE Üzerine yağmur yağmış. )


- ME'MÛL[Ar. < EMEL] ile ME'MÛR[Ar. < EMR | çoğ. ME'MÛRÎN, MEÂMÎR]

( Ümit olunan/edilen, beklenilen, amaç edinilen. | Ümit. İLE Emir almış olan kişi. | Bir işle görevlendirilen kişi. Devlet hizmetinde maaş ya da ücretle çalıştırılan kişi, görevli. | Emrolunan, emirle yaptırılmış olan iş/şey. )


- MEMUR ile/değil/yerine AHBAB


- [Ar.] MEMUR ile MEMUL

( Devlet hizmetinde aylıkla çalışan kişi, görevli. | Bir işle görevlendirilmiş olan, yükümlü. İLE Umulan, düşünülen. )


- MEMURLUKTA:
DERECE ile/ve/||/<> KADEME

( Memurlar ilk olarak sınava tâbi tutularak geçerli olan puanı aldıktan sonra ilk olarak devlet bünyesinde çalışma üzere atanmaktadır. Bu atama işlemi ile ilk olarak derece sahibi olarak görevlerine başlamaktadır. İLE/VE/||/<> memurun çalışma süresine ve daha sonrasındaki puanlarına göre ilerleyişine bağlıdır. )

( Devlet memurluğu puanlama düzeni, ilk olarak 9 rakamı ile devlet memuru olarak derecelenerek göreve başlamaktadır. Derece sözcüğü, memurluk durumu içinde genel olarak yükselme olarak tanımlanmaktadır. Buna ek olarak dereceden sonra kademe olarak yükselerek çalışmaya devam edilmektedir. Kademe ise genel olarak memurluk durumu için ilerleme sözcüğü ile tanımlanmaktadır.

Derece ile başlanılan memurluk görevi, puanlama düzeni ile yükselerek kademe olarak devam etmektedir. Memurluk içinde kademe sahibi olan yani derecesi yükselen memurlar, sadece durum olarak değişmemektedir. Buna bağlı olarak maaşları da belirli bir oranda artmaya devam etmektedir.

Memurluk için derecenin ilerlemesi yani kademe sahibi olmak maşın da yükselmesi demektir.

En düşük memurluk derecesi 15 sayısı ile başlamaktadır. Bu sayıdan başlayarak ilerleyen dönemlerde elde edilen derece ilerlemesine bağlı olarak en yüksek kademe rakamı olan 1 rakamına kadar çıkabilmektedir. Derece olarak en yüksek 1 rakamı kabul edilirken kademe söz konusu olduğunda bu rakam değişkenlik gösterebilmektedir. Kademe puanlama düzeni ise en düşük 1 rakamından başlayarak en yüksek 3 rakamına kadar devam edebilmektedir.

Memurların derecesinin ve kademesinin belirlenmesi ise örneğin 6/2 biçiminde bir tanımlama yapılmaktadır. Bu biçimde tanımlanan memurluk durumunun açılımı ise 6. derece ile 2. kademe biçimindedir. )


- MEMZÛC[Ar. < MECZ] değil/yerine/= KARIŞIK, KARIŞMIŞ


- MEN YE'TÎNÎ FE LEHÛ DİRHEMUN[Ar.] ile VELLEZÎ YE'TÎNÎ FE LEHÛ DİRHEMUN[Ar.]

( Kim bana gelirse bir dirhem ona aittir. İLE Bana gelene, bunun için bir dirhem veririm. )


- MEN[Ar.] ile MEN'[Ar.] ile MEN[Ar.] ile MENN[Ar.]

( O kişi ki, kim ki. İLE Yasak etme, bırakmama, durdurma, esirgeme, vermeme, önleme. İLE Ben. İLE Kudret helvası. | İyilik etme, bağışlama, ihsan etme. | Batman. | Edilen iyiliği başa kakma. )


- MEN ile/ve/||/<>/> MENDE
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Ben. İLE/VE/||/<>/> Bende, benim yanımda. )


- MEN- ile/||/<> -MENİA/MENO-

( Ay. İLE/||/<> Âdet/menstrüasyon, âdet/menstrüasyonla ilgili. )


- MEN'[Ar.] ile SADD[Ar.]


- MEN'Â'[Ar.] ile MEN'Â[Ar. çoğ. MENÂÎ]

( Ölüm haberi. İLE Ölüm haberi, kara haber. )


- MENÂBİ'[Ar. < MENBA] ile MENÂBİR[Ar. < MİNBER]

( Kaynaklar, menbalar. İLE Minberler. )


- MEN'AF[Ar. < MENÂİF] ile Menâf[Ar.]

( Dağın sivri tepesi. İLE İslâm'dan önce, Araplar'ın putu. )


- MENÂFİ'[Ar. < MENFAAT] ile MENÂFÎH[Ar. < MİNFÂH]

( Yararlar, çıkarlar, menfaatler. İLE Körükler. )


- MENÂHÎ[Ar. < MENHÎ] ile MENÂHİR[Ar. < MENHİR] ile MENÂİR[Ar. < MENÂRE]

( Haram olmuş, yapılması şer'an men edilmiş şeyler. İLE Burun delikleri. İLE Minâreler. )


- MENÂHİS[Ar. < MİNHAS] ile MENÂHİZ[Ar. < MİNHAZ]

( Uğursuz şeyler. İLE Burun delikleri. )


- MENÂÎ[Ar. < MEN'Â] ile MENÂÎH[Ar. < MENÂHE]

( Ölüm haberleri, kara haberler. İLE Ölü için ağlanacak yerler. )


- MENAJER[Fr. < MENAGE] ile/değil MENEJER[İng. < MANAGER]

( Yemek düzeninde [menaj], masada bulunması gereken araçların genel adı ve/ya da yedeklerinin bulundurulduğu küçük dolaplar. İLE/DEĞİL Yürütücü, yönetici, işgüder. )


- MENÂKIB ile SÎRET


- MENÂKIBNÂME[Ar.] ile/ve/||/<> TEZKİRE[Ar.]

( Önemli kişilerin övülecek özelliklerini anlatan yazılar. İLE/VE/||/<> Divan şairlerinin yaşamlarını ve şiirlerini genellikle öznel bir bakış açısıyla değerlendiren yapıt. )


- MENÂKÎR[Ar. < MİNKAR] ile MENÂKİR[Ar. < MÜNKER]

( Yırtıcı kuşların gagaları. | Taşçı kalemleri. İLE Günah ve kötü şeyler. )


- MENÂM[< NEVM] ile NEAM

( Uyunacak yer, yatak odası. | Uyku. | Düş, rüya. İLE Hayır! )


- MENAPOZ/MENOPOZ[Fr. < Yun.] değil/yerine/= YAŞDÖNÜMÜ


- MENÂR[Ar. < NÛR] ile MENÂRE[Ar. < NÛR | çoğ. MENÂİR/MENÂVİR]

( Nur, ışık yeri. | Fener kulesi. | Yol işaretleri. İLE Minâre. | Işık kulesi. )


- MENÂT[Ar.] ile Menât[Ar.]

( Asma yeri, ilişip asılacak yer. İLE [Cahiliye döneminde] Kâbe'de, "Hüzeyl" ve "Huzâa" kabîlelerinin ma'bûdu olmak üzere konulan sanem. )


- MENÂ'TÜHÛ 'ANİ'L-Fİ'Lİ[Ar.] ile SENEYTHU 'ANHU[Ar.]


- MENBA'[Ar. < NEBEÂN] ile KAYNAĞIN GÖRÜNMEYEN BÖLÜMÜ, KAYNAK | PINAR [NEBEÂN]

( KAYNAĞIN GÖRÜNMEYEN KISMI, KAYNAK | PINAR [NEBEÂN ile ABCDEF ( KAYNAMA] )


- MENBA değil MEMBA


- MENDİL HEDİYE ETMEK değil/ve İÇİNDEKİNİ GİZLEMEK

( Hediye edilen mendiller içindeki altın ya da paranın görünmemesini sağlamak içindi(r). )


- MENEKŞE(< BENEFŞE[Fars.], BENEFSEC[Ar.]):
AFRİKA MENEKŞESİ ile CEZAYİR MENEKŞESİ ile DENİZ MENEKŞESİ/ÇAN ÇİÇEĞİ ile HERCAİ MENEKŞE/ALACAMENEKŞE ile MISIR/FRENK MENEKŞESİ

( Cezayir Menekşesi'nde, kanser hücrelerinin çoğalmasını durduran alkaloitler bulunur. )

( [Menekşegillerden, bir ya da çok yıllık otsu bitki. | Bu bitkinin, mor renkli, güzel kokulu çiçeği.]: ... İLE Zakkumgillerden, bahçelerde süs bitkisi olarak yetiştirilen, kendine özgü, mavi, açık mor renkli çiçekleri ve ortası çukur taçyaprakları olan bir bitki. İLE ... İLE Menekşegillerden, mor, sarı, beyaz renkte, menekşeye benzer çiçekleri olan bir bitki. | Bu bitkinin çiçeği. İLE Turpgillerden, çiçekleri hoş kokulu bir süs bitkisi türü. )

( )

( VIOLA: SAINT PAULIA IONANTA cum VINCA | CATHARANTHUS ROSEUS cum ... cum VIOLA TRICOLOR cum HESPERIS )


- MENEKŞE ÇEŞMESİ :

( Rumilefeneri'nde ve mezarlık yolu üzerinde yapılmış bir hayrat çeşmedir. 2008'de Nuri Menekşe tarafından yapılıp hayrat edildiği için bu ismi almıştır. )


- MENEKŞE REÇELİ ile FULYA REÇELİ


- MENEKŞE, FERHAN (YENİMAHALLE/SARIYER, 1950) :

( Makine Mühendisi işadamı. Ticaretle uğraşmaktadır. Sarıyer Yeni Merkez Camii, Sarıyer Ali Kethüda Camii ve Yenimahalle Camii üyesidir. Yenimahalle ve Sarıyer yeni Merkez Camii yönetim kurullarında uzun süreler görev yaptı. )


- MENEKŞE, KEREM (İST. 1979) :

( Sarıyer altyapısında iken Beşiktaş'a gitti. Bu kulüpten geri alındı. Yaş gruplarında oynadıktan sonra profesyonel kadroya alındı ve 7 sezon (1997 - 2004) profesyonel kadroda kaldı. Bu süre içinde 116 lig, 2 kupa, 1 turnuva, 33 PAF - Ümit, 15 Amatör lig maçı olmak üzere 167 resmi ve 42 özel maçla birlikte toplam olarak 209 maçta oynadı. Lig maçlarında 2 ve özel maçlarda da 2 olmak üzere 4 gol attı. Bu gollerden birini kendi kalesine attı. )


- MENEMEN["MELEMEN" değil!] ile Menemen

( Domates, soğan ve yeşil biber ile yapılan bir yemek. İLE İzmir iline bağlı ilçelerden biri. )


- MENEND/MÂNEND değil/yerine/= GİBİ, EŞSİZ, ÖRNEKSİZ


- MENENGİÇ AĞACI ile/>/= FISTIK AĞACI

( Aşısız. İLE/<>/= Aşılı. )


- MENFAAT[Ar. < NEF] ile/ve/değil/yerine/> MASLÂHAT[Ar. < SULH]

( Yarar, kâr, çıkar. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/> İş, emir, husus, madde, keyfiyet. | Önemli iş. | Barış, dirlik-düzenlik. )

( Toplumun maslâhatı, bireyin menfaatı düşünülür. )

( Bir yığın olmaktan çıkıp ulus olmak, toplumsal maslahatı, kişisel menfaate yeğlemekle başlar. )


- MENFA'AT[Ar.] ile NE'MÂ'[Ar.]


- MENFA'AT[Ar.] ile Nİ'MET[Ar.]


- MENFES[Ar. < NEFES] ile MENFEZ[Ar. < NÜFÛZ | çoğ. MENÂFİZ]

( Soluk alacak yer, soluk deliği. İLE Delik, yarık, ağız, nüfûz edecek yer. )


- MENFÛR[Ar. < NEFRET] değil/yerine/= İĞRENÇ


- MENFUR/MÜSTEKREH[Ar.] değil/yerine/= İĞRENÇ/TİKSİNÇ


- MENG ile MENG
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Kuş yemi. İLE Yüzdeki ben. )


- MENGENE[Yun.]/CENDERE[Fars.] değil/yerine/= KISKIÇ


- MENGİZ ile BENİZ
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Yüzün rengi. )


- MENGÛŞ ile ...

( BEKTAŞİYYE'DE MÜCERRED BABALARIN KULAĞINA TAKTIĞI KÜPE )


- MENHÎ[Ar. çoğ. MENÂHÎ] ile MENHİR/MENHAR/MİNHİR/MUNHUR[Ar. çoğ. MENÂHİR]

( Haram olmuş, yapılması şer'an men edilmiş şey. İLE Burun deliği. )


- MENHÛS[Ar. < NAHS] ile MENHÛS[Ar.] ile MENHÛŞ[Ar.]

( Uğursuz, nuhûsetli.[MEŞ'ÛM] İLE Kuyruğunun yanları uyuz olan deve. İLE Yılan, akrep gbi hayvanlar tarafından sokulmuş. )


- MENÎ[Ar.] ile MENÎ'[Ar.] ile MENÎ[Ar.] ile MENHÎ[Ar. | çoğ. MENÂHÎ]

( Ersuyu. İLE Sarp, erişmesi/ulaşması zor yer. İLE Benlik. İLE Haram olmuş, yapılması şer'an yasaklanmış şey. )


- MENİ[Ar.] ile NUTFE[Ar.]


- MENKİB[Ar. | çoğ. MENÂKİB] ile MENKIBE/MENKABE[çoğ. MENÂKIB]

( Omuz ve kol kemiğinin birleştiği yer. İLE Din büyüklerinin ya da tarihe geçmiş ünlü kişilerin, yaşamları ve olağanüstü davranışlarıyla ilgili öykü. )


- MENKUB[Ar. < NAKB]["ku" uzun okunur] ile MENKÛB[Ar. < NEKBET]

( Delinmiş, oyulmuş. İLE Tâlihsiz, nekbete düşmüş. | Gözden ve mevkiden düşmüş. )


- MENKUL[Ar. < NAKL] ile ME'KÛL[Ar.]

( Nakledilmiş, bir yerden, bir yere taşınmış, taşınan. | Ağızdan ağıza geçmiş. [söz, haber, öykü] İLE Ekl olunmuş, yenilmiş şey, yiyecek. )


- MENKUL/E[Ar. < NAKL]["ku" uzun okunur] ile MENKUR[Ar. < NAKR]["ku" uzun okunur] ile MENKÛR[Ar. < NEKR | çoğ. MENÂKÎR]

( Bir yerden, bir yere taşınmış, taşınan. | Ağızdan ağıza geçmiş söz/haber/öykü. İLE Delinmiş, oyulmuş. İLE İnkâr olunmuş. )


- MENKUS[Ar. < NAKS]["ku" uzun okunur] ile MENKÛS[Ar. < NÜKS] ile MENKUŞ[Ar. < NAKŞ]["ku" uzun okunur] ile MENKUZ[Ar. < NAKZ]["ku" uzun okunur]

( Eksik olan. İLE Baş aşağı çevrilmiş, tersine dönmüş. | Hastalığı tekrar etmiş. | Sol ön ayağında beyaz bulunan ve Araplarca kabul görmeyen at. İLE İşlenmiş, nakış olunmuş, resim yapılmış, boya ile süslenmiş. | Nakışlı pencere, alçı pencere. İLE Bozulmuş, hükümsüz bırakılmış, nakz edilmiş. )


- MENŞE'[Ar. < NEŞ'ET] ile MENŞER[Ar.]

( Bir şeyin çıktığı, neşet ettiği yer, esas, kök. | Yetişilen yer, bitirilen okul. İLE Dağıtılan, neşr edilen yer. )


- MENSİM[Ar. | çoğ. MENÂSİM]:
Deve tırnağı. -ve


- MENSUBİYET[< NESEB] ile/değil/yerine AİDİYET

( Soy, ırk üzerinden. İLE/DEĞİL/YERİNE Uygarlık ve tarih üzerinden. )

( En "üst/son" noktalar üzerinden. İLE/DEĞİL/YERİNE En geri gidilemez, en alt/temel/ortak noktalar üzerinden. )

( Hayvanlarda. İLE/DEĞİL/YERİNE İnsanda. )


- MENSÛBİYET ve/||/<> MESÛLİYET

( Fikriyat, hissiayata dönüşmeden oluşmaz. VE/||/<> Hissiyat, hassasiyetlere dönüşmeden oluşmaz. )


- MENSUP değil/yerine/= KATNAŞ


- MENŞÛR[< NEŞR]/NEŞREDİLMİŞ değil/yerine/= AÇILMIŞ, YAYILMIŞ, DAĞITILMIŞ | PRİZMA


- MENTALİTE[Fr.]["MANTALİTE" değil!] değil/yerine/= ANLAYIŞ, BAKIŞ, ALGILAMA


- ME'NÛS[Ar.] ile MEN'ÛŞ[Ar.]

( Alışılmış, ünsiyet olunmuş. İLE Yukarı kaldırılmış. | Fakir düştükten sonra sevindirilmiş. | Hayır ile anılan ölmüş kişi. | Tabuta konulmuş. )


- MEN'ÛT[Ar.] ile MENÛT[Ar.]

( İyiliği, güzelliği söylenmiş, medh edilmiş. İLE Asılı, asılmış, rapt edilmiş. | Bağlı. )


- MENZİL[Ar. < NÜZÛL | çoğ. MENÂZİL]:
Bir günlük yol. | Mesafe. -<


- MENZİL[< NÜZÛL] ile ...

( Yollardaki konak yeri. | Ev. | Bir günlük yol. | Mesafe. )


- MENZİL[Ar.] değil/yerine/= ERİM


- MENZÛL[Ar. < NÜZÛL] ile MENZÛR[Ar.]

( İnmiş, nüzûl etmiş. İLE Va'd edilmiş, adanmış, nezr olunmuş. )


- MER'[Ar.] ile MER[Ar.]

( Adam, erkek, kişi. İLE [sayı] Elli[50]. )


- MER'[Ar.] ile RACUL[Ar.]


- MER'Â[Ar.] ile MER'A[Ar. < RA'Y]

( Aynalar. İLE Çayırlık, otlak. )


- MERÂH[Ar.] ile MERAH[Ar. çoğ. MERAHÂN]

( Rahat edilecek yer. | Yer, mekân. | Arapça nahv cümlesinden ünlü yapıt. İLE Çok aşırı sevinme. )


- MERÂHİM[Ar. < MERHAMET] ile MERÂHİM[Ar. < MERHEM]

( Acımalar, merhametler. İLE Merhemler. )


- MERÂÎ[Ar. < MİR'AT] ile MERÂÎ[Ar. < MER'A] ile MERÂİR[Ar. < MERÂRE]

( Aynalar. İLE Çayırlıklar, otlaklar. İLE Öd keseleri. )


- MERAK ETME(!) ile/ve/değil/yerine ENDİŞELENME(!)


- MERÂK[Ar.] ile MERAK[Ar.] ile MERAKK[Ar.]

( Bir şeyi anlamak ya da öğrenmek için duyulan istek. | Bir şeyi edinmek, yapmak. Bir şeyle uğraşma isteği. | İstek, heves, düşkünlük. | İç darlığı. | Kuruntu, telâş. | Kaygı, tasa. | Dalgınlık, kara sevdâ. İLE Çorba. İLE [atta] Sağrı. | [astr.] Dübb-i ekber adlı yıldız kümesinin dörtgeninde bulunan, ikinci derece parlak yıldız. [İng./Fr. MERAK | Lat. BETA URSUS MAJORIS] )


- MERAK ile/ve/<> ŞAŞKINLIK


- MERAKLI ile/ve/değil/yerine İLGİLİ


- MERAKLI ile KIRKMERAK

( ... İLE Çok meraklı, her şeyi anlamak isteyen. )


- MERAL OKAY SENARİSTLER PARKI :

( Kefeliköy'de bulunmakta olup 344,00 m²'lik bir alan üzerindedir.30,00 m²'lik yeşil alanı, 80,00 m²'lik çocuk oyun alanı vardır. )


- MERAM ANLATMAK değil/yerine/= İSTEĞİ BİLDİRMEK


- MERAMET ile/değil MERHAMET

( Üstünkörü tamir. İLE/DEĞİL Birinin ya da bir başka canlının karşılaştığı kötü durumdan dolayı duyulan üzüntü, acıma. )

( SUPERFICIAL REPAIR vs./not MERCY )


- MERÂRE[Ar. çoğ. MERÂİR] ile MERÂRET[Ar.]

( Öd kesesi. İLE Acılık, tadsızlık. )


- MERÂSÎ[Ar. < MERSİYE] ile MERÂRET[Ar. < MERSÂ]

( Ağıtlar, mersiyeler. İLE Limanlar, gemilerin barındığı yer. )


- MERÂTİB ile ...

( Manevî yolculuk. )


- MERATİB'ÜL FUHUM ile/ve MERATİB'ÜL UKUL


- MERÂVÎH[Ar. < MİRVAHA] ile MERÂVİH[Ar. < MİRVAHA]

( Ovalar, çöller. | Etrafı açık ve rüzgârlı yerler. İLE Yelpâzeler. )


- MERC[Ar. çoğ. MÜRÛC] ile MERC[Ar.]

( Çayır, çayırlık. İLE Herc ile birlikte kullanılır. [HERC Ü MERC: Karmakarışık, alt-üst.] )


- MERCAN AĞA CAMİSİ ile MERCAN AĞA MESCİDİ

( Bayezıd'ta, Mercan Yokuşu'ndadır. İLE Kapalı Çarşı'da, Tığcılar Sokağı'ndadır. )

( XVIII. yüzyıl başında, Dârüssaâde Ağası Mercan Ağa tarafından onartılan bir camidir. [Dârüssaâde Ağası Camisi adıyla da bilinir.] İLE Dârüssaâde Ağası Mercan Ağa tarafından. [ö. 1721] )


- MERCAN ile KUPA MERCANI

( ... ile )


- MERCAN ile ŞAPTAŞI

( ... İLE Kızıldeniz'den çıkarılan, beyaza çalan renkte, pek çok dalı olan mercan türü. )


- MERCÂNİYE[Ar.] ile ...

( Mercanlar, mercangiller. )


- MERCANKÖŞK[Fars.]/MERZENGÜŞ[Fars.]/ŞİLE ile YABANİ MERCANKÖŞK/FAREKULAĞI

( Ballıbabagillerden, küçük yapraklı, güzel kokulu bir saksı bitkisi. İLE ... )

( ORIGANUM MAJORANA cum ORIGANUM VULGARE )


- MERCEK ile CODDINGTON MERCEĞİ


- MERCHANT and/||/<>/> MERCHANT AUXILIARIES

( Tâcir. VE/||/<>/> Tâcir yardımcıları. )


- MERCİMEK AHMET ile/ve/<> SİNAN PAŞA

( Nesrin temsilcisi. İLE/VE/<> Süslü nesrin temsilcisi. )

( )


- MERCİMEK ÇORBASI ile EZOGELİN ÇORBASI


- MERCİMEK ile DHAL

( ... İLE Sulu mercimek yemeği.[Nepal'de] )


- MERCİMEK ve/||/<> TARHUN[Ar.]

( ... VE/||/<> Birleşikgillerden, tıpta kullanılan, güzel kokulu bir bitki. )

( ... cum ARTEMISIA DRACUNCULUS )


- MERCÛ/V[Ar. < RECÂ] ile MERCÛH/A[Ar. < RÜCHÂN]

( Ümit edilen. | Rica olunan. İLE Başka bir şeyin kendine üstün tutulduğu şey. | Düşmanından önce iddiasını kanıta yetkisi olmayan. )


- MERDÂNE[Fars.] değil/yerine/= DÖNDÜRE


- MERDÂNE[Ar.] ile MERDÂN/E[Fars.]

( Türlü işlerde kullanılan, silindir biçiminde araç. | Oklava. İLE Erkeğe yakışır biçimde, mert/çe, yiğit/çe. )


- MERDEK ile MERTEK

( Domuz yavrusu. İLE Yapıda kullanılan, dört köşe ya da yuvarlak, kalınca sırık. )


- MERDİVEN (MERDİVEN) değil BASAMAK BASAMAK


- MERDÛD[< REDD] ile REDDEDİLMİŞ, KOVULMUŞ | GERİ DÖNDÜRÜLMÜŞ, ÇEVRİLMİŞ


- MERDÛD[Ar.] ile FÂSİD[Ar.] ile MENHÎYYUN 'ANH[Ar.]


- MEREC-EL-BAHREYN değil/yerine/= İKİ DENİZİN BULUŞTUĞU YER/NOKTA/ALAN


- MEREMMET/Çİ[Ar.] değil/yerine/= TAMİR/Cİ


- MERE/SHEER vs. PURE


- MERET[Ar.] ile ZIKKIM[Ar.]

( Sıkıntı veren, hoşlanılmayan şeyler ya da kişiler için sövgü sözü olarak kullanılır. İLE Ağı, zehir. | İçki ve sigaranın, kötü ve zararlı etkisini belirtmek için kullanılır. )


- MERFÛ'[< REF] ile ...

( KALDIRILMIŞ, YÜKSELTİLMİŞ | HÜKÜMSÜZ BIRAKILMIŞ | ZAMME [O, Ö, U, Ü] İLE HAREKELENMİŞ HARF | [mat.] İFADE EDİLEN BİR KUVVETE YÜKSELTİLEN MİKTAR )


- MERG[Fars.] ile MERG[Fars.]

( Çayır, çimen. | Sebze. İLE Ölüm. )


- MERG-A-MERGÎ[Fars.] ile MERG-İ-ŞÂDÎ[Fars.]

( Genel ölüm, hastalıktan dolayı ölüm. İLE Sevinç ölümü. )


- MERGEN, ERGİN (ÇORLU, 1935) :

( Siyasal Bilgiler Fakültesinden mezun oldu. Maliye Bakanlığı bünyesinde hesap uzmanı olarak çalıştı. Bilahare özel teşebbüste çalıştı. Taksim Otelcilik A.Ş. in Genel Müdürlüğü görevinde bulundu. Sarıyer Spor Kulübü'nde 1 dönem yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptı. )


- MERHABA["MERABA" değil!] ve/||/<>/> NARHABA

( Bana güvenebilirsin! VE İşlerinizin bereketi [nar gibi] çok olsun! )


- SELÂM/MERHABA[Ar. < MERHAB: genişlik, bolluk. < RUH] değil/yerine/= UĞUROLA/ESENLEME/ESENLEM/ESEN


- MERHALE ile/ve MERÂSİM


- MERHALE ile MERTEBE


- MERHAMET:
ACIMAK değil/yerine/< ACITMAMAK


- MERHAMET[< RAHM] = CLEMENCY, MERCY[İng.] = CLÉMENCE[Fr.] = MILDE[Alm.] = CLEMENTIA[Lat.]

( Şefkat gösterme, acıma. | Birini esirgeme. )


- MERHAMET ile ACIMAK

( MERCY vs. PITY )


- MERHAMET ile/ve AF

( Taş kalpleri, en iyi mezar taşları yumuşatır. )


- MERHAMET ile/ve/<> KALBİN MERHEMİ


- KENDİNİ TANI/BİL!:
HÜRMET ve/<> MUHABBET ve/<> MERHAMET

( Kendini bilen, bilmeyenin kusuruna bakmaz. )

( Küçüğün, büyüğe gösterdiği/göstermesi gereken. VE/||/<> Herkese ve her şeye gösterebildiğimiz kadar gösterebileceğimiz/göstermemiz gereken.[Koşulsuz!] VE/||/<> Büyüğün, küçüğe gösterdiği/göstermesi gereken. )


- MERHAMET ile/ve SABIR


- MERHEM[Ar.]["MELHEM" değil!] ile POMAT[İt.]

( Deriye sürülerek kullanılan, içinde birçok etkili madde bulunan, yumuşak ve koyu kıvamda, yağlı ya da yağsız ilâç. | Çözüm/çare. İLE Genellikle saça sürülen, yağlı ve kokulu merhem. )


- MERÎ[Ar.] ile MER'Î[Ar. < RİÂYET] ile MER'Î[Ar. < RÜ'YET] ile Merîh/MİRRÎH[Ar.]

( Mide ile gırtlak[bül'ûm] arasında bulunan yemek borusu. İLE Saygı gösterilen, riâyet edilen. | Gözetilen, yürürlükte olan. İLE Gözle görülen. İLE Dünyadan sonra güneşe en yakın olan gezegen. )


- MERİDYEN[Fr. < MERIDIÉN] ile/ve/||/<> KOŞUT/MÜVÂZİ/MÜTEVÂZİ/PARALEL[Fr. < PARALLÈLE]

( Ekvatoru dik olarak kestiği ve iki kutup noktasından geçerek dünyayı çevrelediği varsayılan daire. İLE/VE/||/<> Aynı düzlem içinde ikişer ikişer bulunan ve kesişmeyen. | Başlangıç meridyenine birer derecelik açılarla çizilen, Ekvator’a koşut ve arasında 111 km’lik uzaklık bulunduğu varsayılan çemberlerden her biri. | Aynı zaman içinde gelişen ya da aynı özellikleri gösteren olay, düşünce vb. )

( 180 ile/ve/||/<> 360 )


- MERIT vs. TALENT/CAPACITY


- MER'İYÂT[Ar. < MER'Î] ile MER'İYET[Ar.]

( Gözle görülen şeyler. İLE Hükmü yürürlükte olma. | Gözle görülür olma. )


- MERKAB/E, MARKAB[Ar. çoğ. MERÂKIB] ile MERKEB[Ar. < RÜKÛB | çoğ. MERÂKİB]

( Gözetleme, gözleme yeri/kulesi. | Gökyüzünün kuzey yarım küresinde Feres-i Ekber[Pegasus] burcunun büyük dörtgeninin büyük kenarının sağ köşesinde bulunan yıldız. [Lat. BETA PEGASUS] İLE Vapur, gemi, kayık gibi şeyler. | Eşek. )


- MERKEP/MERKEB[Ar.] = EŞEK


- MERKEZ CAMİİ :

( Cumhuriyet Mahallesindeki Merkez Camii 1999'da yapılmış olup tarihi özelliği yoktur. )


- MERKEZ/SANTRAL/SENTIR[İng. < CENTER] değil/yerine/= ÖZEK


- MERKEZ ile EŞİT ile ORTA


- MERKEZ ile/ve/<> EV

( HESTIA: Yuva/ocak tanrıçası. )


- MERKEZCİL KUVVET ile/||/<> MERKEZKAÇ KUVVETİ (İKİLİ KARŞILAŞTIRMA)

( Merkezcil merkeze doğru gerçek, merkezkaç dışa doğru görünürdür )

( Formül: Fc=mv²/r )


- MERKEZCİL ile MERKEZÎ

( Merkeze doğru yaklaşan. İLE Merkezde olan, merkezi oluşturan. )


- MERKEZCİ/LİK ile/ve/<>/> BAĞIMLI/LIK


- MERKÜR ile TrES-2b

( ... İLE Evrendeki en karanlık gezegendir. Yüzeyine ulaşan ışığın %1'ini bile yansıtmadığından, kömürden bile karadır. Kendi yıldızına olan uzaklığı, Merkür'ün, Güneş'e olan uzaklığı kadar olmasına karşın Merkür, %10'luk ışık yansıtması yaparken, TrES-2b, %1'den bile az yansıtmaktadır. Bilimkişileri, hâlâ bu gizemli durumu çözebilmiş değildir. )


- MERKÜR = UTARİT[Ar.]

( Güneşe en yakın olan gezegen. )

( Bilinen hiçbir uydusu bulunmamaktadır. Merkür gezegeninin düşük yerçekimi nedeniyle yeterli atmosferi olmadığından, 450 °C'ye kadar çıkan ısı, geceleri -175 °C'ye kadar düşebilmektedir. )

( Merkür dışında tüm gezegenlerin yörüngeleri yaklaşık aynı düzlemdedir. )


- MERMER KONAK ile MERMER KÖŞK

( Kadıköy'de, Moda Caddesi'ndedir. İLE Beylerbeyi Sarayı'nın arka bahçesindedir. )

( Bahriye Nâzırı Mahmud Muhtar Paşa'ya aitti. [Mahmud Muhtar Paşa Köşkü adıyla da bilinir. Kadıköy Kız Lisesi olarak kullanılmaktadır.] İLE ... )


- MERMER ile KAYMAKTAŞI/SUMERMERİ/BEKTAŞİTAŞI/ALBATR[Fr. ALBÂTRE < Yun.]

( ... İLE Parlatılmaya uygun, yumuşak, beyaz, yarı saydam bir çeşit mermer. )


- MERMER ile/ve/||/<>/> KEFEKİ/KÖSELE TAŞI

( ... İLE/VE/||/<>/> Mermerleri parlatmakta kullanılan taş. | Kunduracıların, üstünde kösele dövdükleri taş. | Avadanlıkların ağızlarındaki pürüzleri düzeltmek ve inceltmek için kullanılan bir taş türü. )


- MERMER ile SOMAKİ[Ar.]

( ... İLE Kızıl ya da yeşil renkte, damarlı ve çok sert bir porfir türü mermer. | Bu mermerden yapılmış olan. )


- MERMERCİ AÇIK HAVA TİYATROSU :

( Reşitpaşa Mahallesinde Değirmentepe mevkiinde bulunmaktadır. )


- MER-/-MERE/-MERİC ile/||/<> MER-/MERO- ile/||/<> GRAN-

( Bölüm, parça. İLE/||/<> Kalça. İLE/||/<> Parça. )


- MERMİ[Ar.] değil/yerine/= KURŞUN


- MERSİN BALIĞI ile BELUGA MERSİN BALIĞI

( ... ile )

( Mersinbalığıgillerden, ılık denizlerde, göllerde yaşayan, tatlı sularda yumurtlayan bir balık. İLE ... )

( STURGEON / ACIPENSER STURIO vs. BELUGA STURGEON )


- MERSİN[Ar. < Yun.] ile BEYAZ MERSİN


- MERSİN[Ar. < Yun.] ile YABAN MERSİNİ/KEÇİYEMİŞİ

( Mersingillerden, yaprakları yaz kış yeşil kalan, beyaz çiçekli bir ağaç. İLE Fundagillerden, çiçekleri beyaz ya da pembe, yaprakları taneli bir bitki. )

( MYRTUS COMMUNIS cum VACCINIUM MYRTILLUS )


- MERSİNBALIĞI ile MERSİNMORİNASI

( Mersinbalığıgillerden, ılık denizlerde, göllerde yaşayan, tatlı sularda yumurtlayan bir balık. İLE Mersinbalığıgillerden, Karadeniz, Hazar Denizi ve bu denizlere açılan ırmaklarda yaşayan bir balık. )

( STURGEON / ACIPENSER STURIO cum HUSO HUSO )


- MERSİNLİ AHMET KAMP TESİSİ :

( Spor kompleksinin ana tesisidir. Milli takımlar için kamp yeri olarak kullanılmaktadır. Kafeteryası, salonları, restaurantı, toplantı salonları vardır. )


- MERSİNLİ AHMET SPOR TESİSLERİ :

( Merkez Sarıyer Mahallesinde çağlayan mevkiindedir. Alan özel mülkiyet iken Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü tarafından satın alınarak spor kompleksi yapıldı. Alanda içinde futbol sahası, iki kapalı spor salonu ve bir de kamp tesisi var. )


- MERSİYE[Ar.] değil/yerine/= AĞIT

( Birinin ölümü üzerine duyulan etkilenimi anlatmak için yazılan şiir. )


- MERT, METİN (DETLEF MÜLLER) (DUİSBURG, ALMANYA. 1965) :

( Almanya'nın Westfelia Herne 04 kulübünden kaleci olarak transfer edildi ve 7 sezon (1988 - 1995) Sarıyer'de tescilli kaldı. Bu süre içinde 139 lig, 19 kupa, 3 turnuva maçı olmak üzere 161 resmi ve ayrıca 50 özel maçla birlikte toplam olarak 211 maçta oynadı. Lig maçlarında 166, kupa maçlarında 29, turnuva maçlarında 7 olmak üzere resmi maçlarda 202, özel maçlarda 31 olmak üzere toplam olarak 233 gol yedi. Sarıyer'de oynarken hem Türk vatandaşı, hem de Müslüman oldu. Trabzonspor'a transfer ederek Sarıyer'den ayrıldı. Kaleci antrenörü olarak görev yapıyor. )


- MERT ile/ve/||/<> CÖMERT

( [derler ...] Canını alırlar. İLE/VE/||/<> Malını alırlar. )


- MERT/MERD[Fars.] ile ÖZÜ, SÖZÜ DOĞRU, YİĞİT


- MERT[Fars. < MERD] değil/yerine/= YİĞİT/ALP/KAHRAMAN

( CELÂDET: Yiğitlik, kahramanlık, bahadırlık. )


- MERTEK[Erm.] değil/yerine/= SIRIK

( Yapıda kullanılan, dört köşe ya da yuvarlak, kalınca sırık. )

( "Elif'i görse, mertek zanneder.": Bilgisizleri ve en alt seviyedeki bilgisizliklerinin derecesini tanımlamak üzere kullanılan deyim. )


- MERV

( Herşey, Merv'de başladı. )


- MERV ve/<> MERAGA ve/<> TEBRÎZ


- MERYEM ve/||/<>/< İTİKÂF

( Ayrılıp kenara çekilen. VE/||/<>/< Bir yere kapanıp ibadetle zaman geçirme.[özellikle, Ramazan'ın son on gününde, camide, maksûrede kapanarak] )


- MESÂ'[Ar.] ile MESÂ'[Ar.]

( Akşam. İLE Kuyumcu eşyası. )


- MEŞÂ'[Ar.] ile MEŞÂ'[Ar.]

( Açıklanan, duyulan. | Bölünmeyip karışık ve ortak olan. İLE İshal yaptırıcı ilâç. )


- MESA" değil MESELA


- MESAA/MESA değil MESELA


- MESÂBE[Ar.] değil/yerine/= DERECE

( Derece, rütbe. | Kadar. | Konum, durum. )


- MESÂFE[Ar. çoğ. MESÂFÂT, MÜSÂF] ile KAT'-I MESÂFE

( Ara, uzaklık. İLE Yol alma. | [jeod.] Bir tür arazi ölçme ve hesaplama yöntemi. )


- MESAFE NAVLUNU ile/ve PİŞMANLIK NAVLUNU

( NAVLUN/FREIGTH[İng.]: Denizde mal taşıma karşılığı verilen ücret. )

( C.F. [COST - FREIGTH]: Mal bedeli ve nakliye ücreti içinde olmak üzere belirli bir yerde malın teslimi için yapılan satış. [Sigorta dahil değildir. Alıcı isterse teslim anına kadar risklerini karşılayacak sigortayı yaptırabilir.] )

( Beklenilmeyen bir drurum sonucunda geminin taşınmaz malı kaybetmesi nedeniyle navlun sözleşmesi sona ermekle birlikte bir miktar mal kurtarılmış ise bu mallar için ödenen ücret. İLE/VE Kiracının yolculuk başlamadan önce navlun akdinden vazgeçmesi halinde ödemekte zorunlu olduğu orandır. )


- MESAFE[Ar.] değil/yerine/= ARALIK

( [not] DISTANCE vs./and/but ... )


- MESAFE ile GENİŞLİK

( DISTANCE vs. WIDTH )


- MESAFE ile YÖN

( DISTANCE vs. DIRECTION )


- MESAFELİ OLMAK ile/ve POLİTİK DAVRANMAK


- MESAFEYİ:
"ARTIRMAK" değil AÇMAK


- MESÂHA ETMEK[doğrusu MİSÂHA/T] değil/yerine/= YERİ ÖLÇME | YÜZÖLÇÜMÜ

( Ölçmek. )


- MESÂHA-İ MUHÎTİYYE ile/ve MESÂHA-İ SATHİYYE

( Taban çevresi. İLE Bir yerin, toprağın yüzünün ölçümü, yüzölçümü. )


- MEŞÂHİR[Ar. < MEŞHER] ile MEŞÂHÎR[Ar. < MEŞHÛR]

( Sergiler, sergilenecek, teşhir olunacak yerler. İLE Ünlü kişiler. )


- MESÂİB[Ar. < MUS'AB] ile MESÂİB[Ar. < MUSÎBET]

( Zor işler. İLE Felâketler. | Uğursuzlar. )


- MEŞÂİL[Ar. < MEŞ'AL/E] ile MEŞÂİR[Ar. < MEŞ'AR]

( Meş'aleler. İLE Hacı olmadan önce durulması gereken önemli yerler. | Duyular, hasseler. )


- MESÂİL[Ar. < MES'ELE] ile MESÂİR[Ar. < MİS'AR]

( Meseleler. İLE Ateş küsküleri, ateş karıştırmaya yarayan demirler. )


- MEŞÂİM[Ar. < MEŞÎME] ile MEŞÂÎM[Ar. < MEŞ'ÛM]

( Dölyatakları, sonlar. İLE Uğursuzlar. )


- MESAJ değil/yerine/= İLETİ


- MESÂKİN[Ar. < MESKEN] ile MESÂKÎN[Ar. < MİSKÎN]

( Oturulacak yerler, meskenler. İLE Fazlasıyla fakir olanlar. | Miskinler, uyuşuklar. )


- MEŞAKKAT[Ar.] değil/yerine/= ZAHMET, SIKINTI, GÜÇLÜK, ZORLUK

( ZAHMET, SIKINTI, GÜÇLÜK, ZORLUK )


- MEŞAKKATLİ değil/yerine/= İNCE İŞLİ/EMEK İSTEYEN


- YUL/YULA/MEŞALE[Ar.] ile KÜÇÜK MEŞALE

( ... ile BLOSS )


- MEŞ'AL/E[Ar. < ŞU'L | çoğ. MEŞÂİL] ile MEŞ'AR[Ar.]

( Aydınlatıcı âlet, lamba, kandil. | Ucunda, alev çıkarak yanan bir madde bulunan sopa/değnek. İLE Hacı olmadan önce durulacak yerlerden her biri. | Duyu, hasse. )


- MESAME[Ar. çoğ. MESAMAT] değil/yerine/= GÖZENEK/LER


- MESÂMİ'[Ar. < MİSMA] ile MESÂMÎR[Ar. < MİSMÂR]

( Duyma/işitme aletleri. | Kulaklar. İLE Çiviler, mıhlar. )


- MESARBURNU CADDESİ :

( Büyükdere'den başlayan Piyasa Caddesinin Bülbül Sokağı başında sona ermesi ile Mesarburnu Caddesi başlar ve Sarıyer'in Kumsal (Hacı Ömer) meydanına kadar gelir. )


- MESARBURNU DALYANI :

( Sarıyer Vapur İskelesinin batısında ve Sarıyer Vehbi Koç Vakfı Lisesi önünde kuruluyordu. Çok uzun yıllardan beri kurulmamaktadır. )


- MESARBURNU SİNEMASI :

( Mesarburnu Caddesi üzerindeki Orduevi'nin karşısındaki Benzin İstasyonunun bulunduğu alandaydı. 1940 yılında açılan bu sinema 1944 yılında faaliyetine son verdi. )


- MESARBURNU TABYASI :

( Bu tabya Sarıyer'de Mesarburnu'nda (Vapur iskelesi karşısında üstte) bir belge de tabyanın 1821'de yeniden inşâ edildiği, Tabyaya Tophane'den verilecek mühimmatın kaydı vardır. Tabla 1864'te yıkılmış olduğundan arsanın yola bırakılan kısımları haricindeki bölümleri satılmıştır. )


- MESARBURNU :

( Sarıyer Vehbi Kaç Vakfı Lisesinden Sarıyer Vapur İskelesine kadar olan alan Mesarburnu'dur. Kocataş dağ silsilesi buradan başlar. Kocataş dağı yamaçlarına eski dönemlerde mezarlıkların bulunması nedeni ile bu ismi almıştır. Mesarburnu'nun en uç çıkıntısına Orduevi (Mahfel) ve Vapur İskelesi var. )


- MEŞATLIK :

( Sarıyer'in Koru Mahallesinin üst kısımlarında ve en tepe noktada idi. Daha doğrusu Koru ile Yenimahalle arasındaki yükseltide idi. Çok eski tarihi bir meşatlıktı. Burada Bizans dönemi lahit ve mezar taşları bulunuyordu. 1960'dan sonra burada gömü yapılmadığı gibi 1985'ten sonra da bu meşatlık çocuk parkı yapıldı. (Bkz. Kocayemiş Parkı) )

Bugün[15 Kasım 2025]
itibarı ile 40.058 başlık/FaRk ile birlikte,
40.058 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(98/162)