Bugün[15 Kasım 2025]
itibarı ile 40.058 başlık/FaRk ile birlikte,
40.058 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.


Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(67/162)


- İÇİN İÇİN (AĞLAMAK/GÜLMEK/ÜZÜLMEK/DÜŞÜNMEK)


- İÇİNDE BOŞALMAK ile İÇİNE BOŞALMAK


- OL!:
İÇİNDE ve/||/<> KIÇINDA ve/||/<> BAŞINDA ve/||/<> YANINDA

( Tarlan varsa. VE/||/<> Teknen varsa. VE/||/<> İşin varsa. VE/||/<> Eşin varsa. )


- İÇİNDE OLMAK ile/ve PARÇASI OLMAK

( TO BE IN IT vs./and TO BE PART OF )


- İÇİNDE ile/ve/değil/||/<>/>/< İÇİNDEKİ İÇİNDE(FİH-İ MA FİH)


- İÇİNDEN SÖYLENİLMESİ GEREKEN ile AĞIZDAN DIŞARIYA ÇIKMASI/ÇIKMAMASI GEREKEN


- İÇİNE GİRİLEMEZLİK / NÜFÛZ EDİLEMEZLİK[İng. IMPENETRABILITY]:
ÂN'A ve/||/<> NESNEYE

( TEMPORAL and/||/<> SPATIAL )


- İÇİNE GİRMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İNCELEMEK


- İÇİNİ DOLDURMAK ve/||/<>/> ARDINI GETİRMEK


- İÇİNİN ...:
KAYNAMASI ile/ve/||/<>/> KAYMASI


- İÇKİ:
1 ŞİŞE (İÇEN/İ) ile 2 ŞİŞE (İÇEN/İ) ile 3 ŞİŞE (İÇEN/İ)

( "Aslan" yapar. İLE "Maymun" yapar. İLE "Domuz" yapar. )


- İÇKİ ile/ve/değil/yerine İÇECEK


- İÇKİ ile/değil/yerine İÇİT

( İçinde alkol bulunan içecek. | İçki içme işi. İLE/DEĞİL/YERİNE İçilecek şey. )


- SİMGE:
İÇKİN ile/ve/||/<> AŞKIN


- İÇKİN/IMMANENT ile/ve TİNSEL/AŞKIN/TRANSANDANS

( İçrek/Ezoterik bilgi. İLE/VE Evrenselin bilgisi. )

( AŞKINSAL/TRANSANDANTAL: Ampirik deneyimi ya da matematiği vb. olanaklı kılanlar.
* Uzay - Zaman
* İmgelemin/Muhayyilenin Şemaları
* Kategoriler(Şemaların birliği)
* Saf akıl kavramları/muhakemeyi olanaklı kılanlar]
(Bunların hepsi saf ya da apriori olarak [ampirik olmayan olarak] var olanlar.)
(Kendinde şey[Ding an sich] ya da Tanrı, Ruh gibi numen değillerdir.)
(Ampirik olanı belirleyen olarak var olabilenler.)
(Ampirik deneyimin teşrihi[Alm. Zergliederung] üzerinden, anlamlı bir biçimde konuşulabilenler.)

Zergilederung (İng. Dissection): Ampirik deneyimin şerh edilmesi üzerinden söz konusu deneyimi olanaklı kılan unsurların açığa çıkarılması. )


- İÇKİN ile/ve İÇSEL

( IMMANENT vs./and INTERNAL )


- İÇKİN = MÜNDEMİÇ = IMMANENT[İng., Fr., Alm.] = IMMANENS[Lat.]


- İÇKİN ile/ve SAKLI

( IMMANENT vs./and HIDDEN )


- İÇKİN/LİK ile/ve/değil BAŞAT/LIK


- İÇKİYLE SARHOŞ/LUK ile/değil/yerine AŞK İLE SARHOŞ/LUK

( Biri, iki gösterir. İLE/DEĞİL/YERİNE İkiyi [çeşitliliği/herşeyi], bir gösterir. )


- ICO[INITIAL COIN OFFERING] ile/>< IPO[INITIAL PUBLIC OFFERING]


- ICP-MS İLE ICP-OES İLE XRF İLE NAA ile/||/<> ELEMENT ANALİZİ

( Element tayini spektroskopi yöntemleri. )

( Formül: m/z izotop oranı )


- İCRÂ ve/> İHYÂ


- İCRAAT[Ar.] değil/yerine/= İŞ YAPMA; UYGULAMALAR


- İCRÂÎ KURUL ile/ve/||/<>/< İSTİŞÂRÎ KURUL


- İÇSEL FUKARALIK ile/ve/<> EN BÜYÜĞÜN SAHİPLENİLMESİ

( INNER POVERTY vs./and/<> TO CLAIM THE BIGGEST )


- İÇSEL TARİH ile/ve/||/<> DIŞSAL TARİH


- İÇSEL" ve/||/<> DÜŞÜNSEL


- İÇSEL ile İÇKİN


- İÇSELLEŞTİRME ile/||/<> BENİMSEME


- İÇSELLEŞTİRME ve/||/<> COŞKU


- İÇSELLEŞTİRME ve/+/||/<>/> İŞSELLEŞTİRME


- İÇSELLEŞTİRME ile/ve/||/<>/> KAVRAMA/KAVRAMSALLAŞTIRMA


- İÇSELLEŞTİRME ile/ve/||/<>/>/< KAYNAĞINA YÖNELME/KAYNAĞINDAN YARARLANMA


- İÇSELLEŞTİRME ile/ve YAŞAMA YANSITMA

( INTERNALIZATION vs./and PROJECTION TO THE LIFE )


- İÇSELLEŞTİRMEK ile/değil (İYİ) ANLAMAK


- İÇSELLEŞTİRMEK ile/>< KURTULMAK


- İÇSEL/LİK ile/ve/||/<> İLKESEL/LİK


- İÇTEN BOZULUŞ ile/ve DIŞTAN BOZULUŞ

( INNER CORRUPTION/SPOIL vs./and OUTER CORRUPTION/SPOIL )


- [ne yazık ki]
İÇTEN PAZARLIKLI ile ÇIKARCI


- İÇTEN PAZARLIKLI ile İKİYÜZLÜ


- İÇTENPAZARLIK/ÇI ile/ve/||/<> YALAN/CI


- İÇTEPİ ile İÇGÜDÜ

( Toplumda(kilerde)n. İLE Doğadan. )

( ... vs. INSTINCT )


- İCTEZE'E[Ar.] ile BİH[Ar.] ile İKTEFÂ BİH[Ar.]


- İCTİBÂ ile/ve/||/<>/> İSTİFÂ ile/ve/||/<>/> İHTAR ile/ve/||/<>/> İSTİNÂD

( Seçme. | Toplama. İLE/VE/||/<>/> Affını isteme. | Bir işten kendi isteğiyle çekilme. İLE/VE/||/<>/> Anımsatma. | Dikkatini çekme, tenbih. İLE/VE/||/<>/> Dayanma. | Güvenme. | Senet, delil, hüccet sayma. )


- İCTİHÂD[< CEHD]/İÇTİHAT ve İSTİNBÂT

( Nefsin, güç tüketerek bir şey elde etmesi. | Gücü, kuvveti yettiği kadar çalışma. | Fıkıh'ta, yed-i tûlâ sahibi, büyük din âlimlerinin, Kur'ân-ı Kerîm ve Ahâdis-i Nebevviye'ye dayanarak ortaya koydukları şer'î düstur. | Birinin, bir şeyden, anlam ve hüküm çıkararak, o iş hakkındaki düşüncesi, görüşü. İLE Bir söz ya da işten, gizli bir anlam çıkarma. Açık olmayarak, dolayısıyla, zımnen anlama. )


- İCTİHAD ile FIKIH

( Dil + Anlam. Büyük din âlimlerinin Kur'ân-ı Kerim ve Hadis-i Nebeviyye'ye dayanarak vazettikleri karar. İLE -Fetva, -Mezhep, -Kanun, -Yargı )


- İCTİHAD ile İSTİDLÂL


- İCTİHÂD[Ar.] ile KIYAS[Ar.]


- İÇTİHAT, İÇTİHÂD["İŞTİYAT" değil!] değil/yerine/= GÖRÜŞ; ANLAYIŞ/KAVRAYIŞ

( Görüş, özel görüş, anlayış, kavrayış. | Yasada ya da örf ve âdet tüzesinde uygulanacak kuralın açıkça ve ikirciksiz olarak bulunmadığı konularda, yargıcın ya da tüzecinin düşüncelerinden doğan sonuç. )


- İCTİMA-İ NAKİZEYN ile İRTİFÂ-İ NAKİZEYN


- İCTİMÂ-İ ŞERÂİT ve/||/<> İMTİNÂ-İ MEVÂNİ

( Koşulların, biraraya gelmesi. VE/||/<> Engellerin, ortadan kalkması. )


- İCTİNÂB[Ar.] ile İMTİNÂ[Ar. < MEN]

( Sakınma, çekinme, uzaklaşma. İLE Çekinme, geri durma. | Olanaksızlık, olamayış. )


- İCTİNÂB/İHTİYAT[Ar.] değil/yerine/= SAKINMA, ÇEKİNME, UZAKLAŞMA


- İCTİRÂ'[Ar. < CÜR'ET] ile İCTİRÂ'[Ar. < CÜR'A] ile İCTİRÂH[Ar.]

( Yeltenme, cesâret etme, cür'et etme. İLE Suyu birden içme.[soluk almadan] İLE El emeği karşılığından kazanılan para ile geçinme. )


- İCTİVÂ'[Ar.] ile İCTİVÂR[Ar.]

( İğrenme, tiksinme. İLE Civar, komşu olma, muhit yapma. )


- İD ile/ve/||/<> EGO ile/ve/||/<> SÜPER EGO


- İDÂD[Ar.] ile İDÂD/İDED[Ar.] ile İDÂD[Ar. < ADD]

( Sayı, hesap. İLE Zor, kuvvet; zafer, üstünlük. İLE Hazırlama/hazırlanılma, geliştirme/geliştirilme. )


- İDAM" ETMEK/ETTİRMEK ile/değil/yerine/>< İDAME ETMEK/ETTİRMEK


- İDAM değil/yerine ADÂLET

( [not] DEATH PENALTY but JUSTICE
JUSTICE instead of DEATH PENALTY )


- İDÂM[Ar.] ile İ'DÂM[Ar. < ADEM]

( Katık, ekmeğe katık edilen şey. İLE Bir kimsenin yasa/yargı gereği ölümü. )


- [ne yazık ki]
İDAM ile/ve/değil/<> İTHAM


- İDARE ETMEK ile/değil/yerine ÇÖZÜM BULMAK


- İDARE ETMEK ile/ve/<> OYALAMAK


- "İDARE ETMEK" ile YETİNMEK


- İDÂRE[Ar.] ETMEK değil/yerine/= YÖNETMEK/YÖNETİM


- İDÂRÎ KOLLUK ile/ve/<> ADLÎ KOLLUK

( ... İLE/VE/<> Uzmanlık gerektirir. )


- İDÂRÎ ile İRÂDÎ

( Yönetimsel. İLE Yapma bilgisi/isteği. )


- İDDİA ETMEK/EDİLEN ile/değil/yerine İLERİ SÜRMEK/SÜRÜLEN


- [ne yazık ki]
"İDDİA (ETMEK)" ile/ve/değil/||/<>/>/< (")MASTÜRBASYON(")


- İDDİA ile/ve BENCİLLİK

( Bencillik, parçanın adına ve bütünün zararına, açgözlülük etmek, ele geçirmek, biriktirmek demektir. )

( Tüm çatışmaların kökeninde "ben" ve "benim" fikirleri yatar. )

( Sadece kendi ötenize, egonuzdan öteye uzanmalısınız, o zaman onu bulacaksınız. )

( Bencillik, ıstırabın nedenidir. )

( Kendinin, gövde ve zihin olmadığını bilen bir kişi, bencil olamaz, çünkü bencillik nedeni olabilecek bir şeye sahip değildir. )

( Tek kötülük, budalalık ve bencilliktir. )

( Bencillik merkezi yok olduğu zaman, tüm haz arzusu ve ıstırap korkusu biter. )

( ASSERTION vs./and EGO
To be selfish means to covet, acquire, accumulate on behalf of the part against the whole.
The ideas of 'me' and 'mine' are at the root of all conflict.
You have only to reach out beyond yourself, and you will find it.
Selfishness is the cause of suffering.
A man who knows that he is neither body nor mind cannot be selfish, for he has nothing to be selfish for.
Stupidity and selfishness are the only evil.
When the center of selfishness is no longer, all desires for pleasure and fear of pain cease. )


- İDDİA ile DAYANAK

( İddiaya itiraz edilmez! Ancak "delil"lerine edilebilir. )

( UMDE: Dayanılacak, güvenilecek şey/kişi/yer, destek. | İlke. | Herkesin güvendiği kişi. )

( CLAIM vs. BASE )


- İDDİA ile/değil/yerine DAYANAKÇA


- İDDİA ile/ve/||/<>/> GEREKÇE

( ASSERTION vs./and/||/<>/> JUSTIFICATION )


- İDDİA ile/değil/yerine HAKİKAT


- İDDİA ile/ve/değil İMÂ

( [not] ASSERTION vs./and/but ALLUSION/IMPLICATION )


- İDDİA ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/> İNANÇ


- İDDİA ile/ve/değil/<> İNAT


- İDDİA ve/> İSPAT

( İddia ettin mi, ispat isterler. )

( HALLAC-I MANSUR )


- İDDİA değil/yerine NEŞE


- [ne yazık ki]
İDDİA ile/ve/||/<>/< ÖFKE


- İDDİA ile/ve/değil/yerine ÖNESÜRÜM


- İDDİA ile/değil/yerine/> ÖZGÜVEN

( Özgüven oluşunca/oluşursa, "iddia" sonlanır. )


- İDDİA ile/değil/yerine SALİH AMEL


- İDDİA ile SUÇLAMA

( CLAIM vs. BLAME/ACCUSATION )


- İDDİA ile YÂDES/T[< Fars. YÂD DÂŞ][LÂDES değil!]

( ... İLE Bellekte/hatırda tutulan şey. )


- İDDİACI OLMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İDDİALI OLMAK


- İDDİALI DEĞİL değil İDDİA ETMİYOR


- İDDİALI ile/ve YETKİN


- İDE ile IDEEFIXE


- İDEA:
RASYONEL ile/ve/||/<> ESTETİK


- İDEA ile/ve/||/<> İMGE

( Kişide. İLE/VE/||/<> Düşünmek isteyenlerde. )


- İDEAL İLE GERÇEK İLE VAN DER WAALS ile/||/<> GAZ DAVRANIŞLARI

( Gazların farklı koşullardaki davranış modelleri. )

( Formül: (P + a/V²)(V - b) = RT )

( Johannes van der Waals tarafından 1873 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1837-1923) (Ülke: Hollanda) (Alan: Fizik) (Önemli katkıları: Van der Waals kuvvetleri, gerçek gaz denklemi) (Nobel: 1910) )


- İDEAL İLE REEL İLE VAN DER WAALS ile/||/<> GAZ YASALARI

( Gaz davranışı modelleri. )

( Formül: (P + a/V²)(V - b) = RT )

( Johannes van der Waals tarafından 1873 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1837-1923) (Ülke: Hollanda) (Alan: Fizik) (Önemli katkıları: Van der Waals kuvvetleri, gerçek gaz denklemi) (Nobel: 1910) )


- İDEAL OLAN ile/ve GERÇEK OLAN

( Değişmeyen. İLE/VE Değişen. )

( İdeal olanlar içeriksizdir. )


- İDEAL ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GEREKLİLİK


- İDEAL yerine ÜLKÜ


- İDEALİZM = MEFKÛRECİLİK, İFTİKÂRİYE = IDEALISM[İng.] = IDÉALISME[Fr.] = IDEALISMUS[Alm.]


- ... İDEASI" ile/değil ... İDDİASI


- Demek ki ile her inancına ve kişisel sonuçlarına bağlamadan KONUŞ!!! -ile/ve


- IDENTITY vs. PERSONALITY


- İDEO- ile/||/<> İDİO- ile/||/<> LOG-/-LOGİA/-LOGO-/-LOGY-/-OLOGY ile/||/<> AUT-/AUTO-

( Düşünce, fikir. İLE/||/<> Kendiliğinden oluşan, kendine özgü, ayrı, değişik. İLE/||/<> Düşünce, konuşma, sözcük, mantık, doktrin, öğreti, sav, bilim. İLE/||/<> Kendi, aynı, kendi kendine, kendine ait, öz [otoimmün: Bağışıklık sisteminin kendi gözelerine saldırması]. )


- İDEO- ile/||/<> İDİO- ile/||/<> LOG-/-LOGİA/-LOGO-/-LOGY-/-OLOGY ile/||/<> AUT-/AUTO-

( Düşünce, fikir. İLE/||/<> Kendiliğinden oluşan, kendine özgü, ayrı, değişik. İLE/||/<> Düşünce, konuşma, sözcük, mantık, doktrin, öğreti, sav, bilim. İLE/||/<> Kendi, aynı, kendi kendine, kendine ait, öz [otoimmün: Bağışıklık sisteminin kendi gözelerine saldırması]. )


- İDEOLOJİK TAVIR ile SONUÇ ODAKLILIK


- İDİL ile/= VOLGA

( Tatarlar'ın dilinde. İLE/= Ruslar'ın dilinde. )

( Avrupa'nın en uzun ırmağıdır. )


- IDISI-DIDISI(YLA) (ANLATMAK)


- İD(İ)(Y)OPATİK ile İD(İ)(Y)OSENKRAZİ ile İDİ(Y)OT

( Nedeni bilinmeyen. İLE Özgün duyarlık. İLE Geri anlaklı/zekâlı. )


- İDLÂL değil/yerine/= NAZ ETME, NAZLANMA | AŞIRI DERECEDE NAZLANMA


- İDOL ile/ve/||/<>/> İLÂH


- İDOLA = SANEM[Ar.] = PUT[Fars.] = IDOL[İng.] = IDOLE[Fr.] = IDOL[Alm.] = EIDOLON[Yun.] = ÍDOLO[İsp.]


- İDRÂK[< DERK] ile ANLAYIŞ, AKIL ERDİRME | YETİŞME, ERİŞME | OLGUNLAŞMA | [fels. ALGI]

( ANLAYIŞ, AKIL ERDİRME | YETİŞME, ERİŞME | OLGUNLAŞMA | [fels. ALGI] )


- İDRAK:
DERK ile/ve/<> EDREKE

( Kovayı, suya atıp su almak. İLE/VE/<> Koşarak ulaşıp elde etmek. )


- İDRAK (ETMEK/EDEMEMEK) ile/ve/||/<>/> İZAH (ETMEK/EDEMEMEK)


- İDRAK[Ar.] değil/yerine/= ALIMLAMA


- İDRAK >< HAYRET


- İDRÂK[Ar.] ile İHSÂS[Ar.]


- İDRAK ve/||/<> İHYÂ


- İDRAK ile/ve İLİM


- İDRAK ve/||/<>/> İNŞÂ


- İDRAK ve/=/||/<>/>/< İTİBÂR


- İDRAK ile/ve/> NİYET


- İDRÂK[Ar.] ile VİCDÂN[Ar.]


- İDRAK-İ HİSSÎ ve/ İDRAK-İ HAYALÎ ve/ İDRAK-İ VEHMÎ ve/ İDRAK-İ AKLÎ

( * HUZUR-I MADDE | İKTİNAF-I MADDÎ | CÜZÎ ve ... ve ... ve ... )


- İDRAR YOLLARI HASTALIKLARI ile/ve/||/<> "İDRAK YOLLARI HASTALIKLARI"

( Gövdede. İLE/VE/||/<> Zihinde. )


- IDUK/IDUQ ile IDUK TAG/IDUQ TAG
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Kutsanmış herhangi bir şey. İLE Geçit vermeyen ve uzayıp giden dağ. )


- ÎFÂ[< VEFÂ] ile/ve/<> İCRÂ[< CEREYÂN | çoğ. İCRÂÂT]

( Ödeme, yerine getirme. | Bir işi yapma. | İş görme. İLE/VE/<> Akıtma, akıtılma. | Yapma, yerine getirme, bir işi yürütme. | Bir müzik parçasını çalarak gösterme. | Borçlunun, alacaklıya karşı ödemekle yükümlü bulunduğu bir şeyi, adlî bir oluşum aracılığıyla elde etme. )


- İFÂ[Ar. < VEFÂ] ile/ve EDÂ'

( Bir işi yerine getirme. İLE/VE Yerine getirme. | Ödemek. )


- İFÂ[Ar. < VEFÂ] ile/ve İS'ÂF

( Bir işi yerine getirme. İLE/VE Birinin isteğini kabul edip yerine getirme. )


- İFÂ[< VEFÂ] değil/yerine/= YERİNE GETİRME | BİR İŞİ YAPMA | İŞ GÖRME


- İFADE (EDİLEBİLEN) ile/ve/||/<>/>/< İŞARET (EDİLEBİLEN)


- İFADE ETMEK ile DİLE GETİRMEK


- İFADE HAKKI ve/||/<>/>/< ÖTEKİ HAKLAR


- İFADE[Ar.] değil/yerine/= DEYİŞ/SÖYLEYİŞ


- İFADE değil/yerine/= DIŞAVURUM


- İFADE ile/ve/||/<>/> EDEBİ İFADE


- İFADE ve/<> İÇGÖRÜ


- İFÂDE ile/ve/||/<>/> İSTİFÂDE


- İFDÂL[Ar.] ile TEFADDUL[Ar.]


- İFHÂM[Ar. < FUHÛM] ile İFHÂM[Ar. < FEHM]

( Ağız açtırmama, susturma. İLE Anlatma/anlatılma, bildirme/bildirilme. )


- İFK[Ar.] ile KEZİB[Ar.]


- İFKÂR[Ar.] ile İHBÂL[Ar.]


- İFLÂ[Ar.] ile İFLÂH[Ar.]

( Memeden ayırma, sütten kesme. İLE Kutlu, başarılı olma. | Kötü bir durumdan kurtulup iyi bir duruma girme, felâh bulma, selâmete çıkma. )


- İFLÂH (OLMA[MA]K) ile İSLÂH (OLMA[MA]K)


- İFLÂS[Ar.] ile/değil/yerine/>< İFLÂH[Ar.]

( Borçlarını ödeyemediği mahkeme kararı ile tespit ve ilân olunan iş adamının durumu. | Yenilgiye uğrama, değerini yitirme. | İşlevini ya da görevini yapamama. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Kutlu, başarılı olma. | Kötü bir durumdan kurtulup iyi bir duruma girme, felâh bulma, selâmete çıkma. )


- İFLÂS[Ar.] ile/değil/yerine/>< İHLÂS[Ar.]


- İFNÂ / İCBÂR değil/yerine İKNÂ


- İFNÂ ile/değil/yerine İCBAR ile/değil/yerine İKNÂ


- İFRAĞ[Ar.] değil/yerine BOŞALTIM

( Bir şeyi, başka bir biçime çevirme. | Boşaltım. DEĞİL/YERİNE ... )


- İFRAT/TEFRİT ve/> TENKİT" değil/ne yazık ki/||/<>/< İFRAT ve/>< TEFRİT


- İFRÂZ ile/||/<> MUKÂTAA

( Parçalara ayırma. İLE/||/<> Bir bütünün, bölümlere ayrılması ve kesim olarak belirlenmesi. [Osmanlı toprak sisteminde ya da devlete ait gelir kalemlerinin belirli bölümlere ayrılması. Daha sonra bu bölümler, belirli bir ücret karşılığında kiraya verilirdi.][Aynı zamanda bağ, bahçe, arsa durumuna getirilen ekim toprağı için verilen vergi için de kullanılırdı.]. )


- İFŞÂ ETMEK ile AFİŞE ETMEK

( İÇERİK[sanatta]: Yapıtın ifşâ ettiği fakat afişe etmediği. Sezdirdiği fakat göstermediği. )


- İFŞÂ ile İFTİRA


- İFŞÂ ile İMÂ

( Gizli bir şeyi yayma, ortaya dökme, açığa vurma. İLE İşaret. | İşaretle/dolaylı anlatma. )


- İFŞÂ ile/ve/<> KEŞF

( Varoluş. İLE/VE/<> Şuur. )

( Yukarıdan aşağı.[İNZAL] İLE/VE/<> Aşağıdan yukarı.[URÛC] )


- İFSÂD[< FESAD] değil/yerine/= BOZMA, FESÂDÂ UĞRATMA/UĞRATILMA


- İFŞALAMAK değil İFŞA ETMEK


- İFTÂ'[Ar. < FETVÂ] ile İFTÂH[Ar. < FETH]

( Fetvâ verme, bir işi fetvâ ile halletme. İLE Açma, fethetme. )


- İFTÂR[< FITR] ||/<>/> İSRAF |
ile/değil/yerine/><
ORUÇ

( "Kaptırıp koyvermek." İLE/DEĞİL/YERİNE Kendini tutmak. )


- İFTAR KÖŞKÜ ile İFTARİYE KÖŞKÜ

( Dolmabahçe Sarayı arkasındaydı. [Şimdi yerinde yoktur.] İLE Topkapı Sarayı'nda, Bağdat Köşkü'nün yanındadır. )

( ... İLE ŞAHNİŞİN[< Fars.]: Çıkıntılı ve kapalı balkon. )

( 1741'de, I. Mahmud tarafından. İLE 1640'ta, Sultan İbrahim Han tarafından. )


- İFTERÂ[Ar.] ile İHTELAKA[Ar.]


- İFTİDA'[Ar. < FİDYE] ile İFTİDÂH/İFTİZÂH[Ar. < FADÂHAT/FAZÂHAT]

( Fidye vererek kölelikten kurtulma. İLE Kırma, kırıp ufalama. | Rezil/maskara olma. )


- İFTİHÂR (ETMEK)/MEMNUNİYET değil/yerine/= KIVANÇ (DUYMAK)/ÖVÜNÇ, ÖĞÜNMEK


- İFTİKÂL[Ar.] ile İFTİKAR["ka" uzun okunur]

( Fazla çalışma, bir işte çok emek harcama. İLE Fakirlik gösterme. | Büyük/çok gereksinimi olma. | Alçakgönüllülük. )


- İFTİRA ile/ve/||/<> ÇAMUR ATMAK


- İFTİRA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İDDİA


- [ne yazık ki]
!İFTİRA ile !İFK

( Birine, aslı olmayan bir suç yükleme. İLE Bir suçu, birine yükleme. )


- BÜHTÂN ile KARA ÇALMA/KARALAMA, YALAN

( YALAN, İFTİRA )


- İFTİRA ile/ve KARALAMA/KARAMA/KARA ÇALMAK/KARA SÜRMEK

( !TAKVÎL[çoğ. TAKVÎLÂT], İSNÂD[çoğ. İSNÂDÂT] ile/ve ... )


- İFTİRÂS[Ar.] ile İFTİRÂZ[Ar. < FARZ]

( Yırtıp paralama, zorla yere yıkma. İLE Gerekli sayma, farz kılma. )


- İFTİTÂH TEKBİRİ ile/ve/<> İSTİFTÂH TEKBİRİ ile/ve/<> TAHRİME TEKBİRİ ile/ve/<> TEŞRÎK TEKBİRİ

( Namaza başlarken alınan ilk tekbir. İLE/VE/<> Namaza başlarken alınan ilk tekbir. İLE/VE/<> İhrama girmek gibi yapılmaması gerekenlerin başladığı tekbir. İLE/VE/<> Arefe Günü, Sabah namazı ile başlayıp Kurban Bayramı'nın 4. günü ikindi namazına kadar, namazların farzını kılıp selâm verdikten sonra ara vermeden, yerinden kalkmadan, dünya kelâmı konuşmadan yerine getirilir ve vaciptir. )

( ... İLE/VE/<> ... İLE/VE/<> Allah-u Ekber[Allah sözü farzdır, Ekber sözü vacib'tir. El kaldırıp kulağa götürmek ise sünnettir.] İLE/VE/<> Vaciptir. )

( "ALLAHÜ EKBER(ALLAH ULULARIN ULUSUDUR)", "ALLAHÜ EKBER, ALLAHÜ EKBER, LÂİLÂHE İLL'ALLAHÜ V'ALLAHÜ EKBER, ALLAHÜ EKBER VE Lİ-LLÂH-İL HAMD" )


- İG ile İRİG/İDRİG[Argu] ile İRİG ile İRİG ile İRİG ile İRİNG ile İRİNÇÜ
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Sayrılık. İLE Katı olan herhangi bir şey. İLE Çürümüş herhangi bir nesne. İLE Sadık ve becerikli. İLE Uyuz olmuş birinin kafası.[yara kabukları nedeniyle] İLE iririg. İrin, cerahat. İLE Günah. )


- İĞAĞACI ile İĞDE

( Anayurdu, Asya'nın dağlık bölgeleri olan, bazı türlerinde yaprakları kışın dökülen, odunu, tornacılık ve kaplamacılıkta kullanılan, kömürü ile karakalem resim yapılan küçük bir ağaç. İLE İğdegillerin örnek bitkisi olan bir ağaç. | Bu ağacın, zeytin biçiminde, kabuğu kırmızıya çalan, sarı renkte, beyaz unlu, tadı mayhoş yemişi. )

( EVONYMUS cum ELAEAGNUS )


- İĞFÂL ile/değil/yerine/>< İFÂ

( Bir kadını aldatma, baştan çıkarma. | Bir ya da kadının ırzına geçme; tecavüz etme. | Aldatma, ayartma, kandırma, baştan çıkarma. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Bir işi yapma, yerine getirme. | Ödeme. )


- İĞFAL["İFAL" DEĞİL!] ile/değil/yerine/||/>< İFLÂH


- İGİŞ = UGUŞ
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Huysuzlaşmış, denetimden çıkmış hayvan. )


- İGİT[Oğuz] = YALAN
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]


- IGNAZ SEMMELWEIS ile/ve/||/<> LOUIS PASTEUR

( 01 Temmuz 1818 - 13 Ağustos 1865 İLE/VE/||/<> 27 Aralık 1822 - 28 Eylül 1895 )

( )


- İĞNE ile/ve/||/<>/> AKUPUNKTUR[Fr./İng. < ACUPONCTURE/ACUPUNCTURE]

( ... İLE/VE/||/<>/> Gövdenin belirli noktalarına genellikle altın iğne batırılarak yapılan sağaltım. )


- İĞNE ile BİZ

( ... İLE Meşin gibi şeyler dikilirken iğneye yol açmak için kullanılan, bir sapa çakılmış ince çivi gibi, kalın iğne. )


- İĞNE ile/değil/< ÇUVALDIZ[< Fars. CÜVÂL-DÛZ, BENDERZ]

( Dikim sağlayan alet. İLE/DEĞİL Çuval gibi şeyleri dikmekte kullanılan büyük iğne. )

( İğneyi, başkasına; çuvaldızı, kendimize batırmalıyız! )


- İĞNE ile/ve/değil/yerine/||/<> İBRE

( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Ölçü aygıtlarında, sayı ya da im göstermeye yarayan, devingen iğne. | Çam, ardıç, sedir gibi ağaçların yaprağı. )


- İĞNE ile KLİPS[Fr. < CLIPS]

( ... İLE Yaylı bir pensle tutturulmuş küpe, iğne vb. )


- IGNORANCE vs. TO BE FAR


- IGNORANCE vs./and HATRED/SPITE/GRUDGE


- IGNORANCE vs./and TRADE/COMMERCE


- IGNORE vs. NEGLECT


- IGO ile INGO ile PVO ile BINGO ile TGO ile HO

( INTERSTATE/INTERGOVERNMENT ORGANIZATIONS vs. INTERNATIONAL NONGOVERNMENTAL ORGANIZATIONS vs. PUBLIC VOLUNTARY ORGANIZATIONS vs. BUSINESS INTERNATIONAL NONGOVERNMENTAL ORGANIZATIONS vs. TRANSGOVERNMENTAL ORGANIZATIONS )


- İĞRETİ" ile/değil EĞRETİ/İĞRENÇ


- İĞTİLÂ[Ar.] ile İĞTİLÂL[Ar.] ile İHTİLÂL[Ar. < HALEL, çoğ. İHTİLÂLÂT]

( Hızlı, çabuk yürüme. İLE İçme. | Giysiyi, üst üste giyme. | Hayvanın, çok susaması. İLE Bozukluk, bozulma, karışıklık, düzensizlik. | Bir devletin siyasi, toplumsal ve iktisadi yapısını ya da yönetim düzenini değiştirmek amacıyla tüze kurallarına ve yasalara uymaksızın güç kullanarak yapılan geniş halk devimi. )


- İĞTİLÂF[Ar.] ile İHTİLÂF[Ar. < HİLÂFET, çoğ. İHTİLÂFÂT] ile İTİLÂF[Ar. < ÜLFET, çoğ. İTİLÂFÂT]

( Kılıf içine girme. İLE Ayrılık, uymayış/uymama, anlaşmazlık, aykırılık. İLE Alışma, ülfet etme. | Uyuşma, uygunluk. )


- İGTİMÂD/İGMÂD[Ar. < GIMÂ] | İĞTİLÂF/İGLÂF[Ar. < GILÂF] [Ar.] ile İTİMAD[Ar. < AMD]

( Kınına/kılıfına sokma. İLE Dayanma, güvenme. | Emniyet, güven. )


- İGTİMÂS[Ar.] ile İGTİMÂZ[Ar.]

( Suya dalma. İLE Gözünü yumma. )


- İĞTİNAM[Ar.] değil/yerine/= YAĞMA


- İGUANA ile/ve/<> DENİZ İGUANASI

( ... İLE/VE/<> Galapagos Adaları'nda yaşamaktalardır. )

( Kara iguanaları, rengârenktir. İLE/VE/<> Koyu renktedir. )


- IGUANA ile GALAPAGOS KARA IGUANASI ile GALAPAGOS DENİZ IGUANASI


- İHÂLE ETMEK ile/ve EMÂNET ETMEK


- İHÂN[Ar. < VEHN] ile İHAN[Ar. < İHNET]

( Birini zayıf, güçsüz tutma, güçsüzleştirme. | Birini hor görme, tahkir etme. İLE Öfkeler, hiddetler, gazaplar. )


- İHANET ETMEK değil/yerine/= SATKINLIK ETMEK


- İHÂNET ile/ve/<> GÜNAH


- İHÂTA DUVARI ile/ve/||/<> İSTİNÂD DUVARI

( Daha kısadır.[Bahçe ya da binayı çevreler] İLE/VE/||/<> Daha uzundur. Yükseklik önemlidir.[Toprağın tipi ve kayması hesaplanarak kalınlık belirlenir.] )

( İncedir. İLE/VE/||/<> Kalındır[taşla örüldüğünden]. )


- İHÂTA değil/yerine/= KAVRAYIŞ/ANLAYIŞ

( Bir şeyin etrafını çevirme, sarma, kuşatma. | Tam kavrayış, anlayış, geniş bilgi. )


- İHBÂL[Ar.] ile İFKÂR[Ar.]


- İHBAR ile/ve İTİRAF

( DENUNCIATION vs./and CONFESSION )


- İHBÂRÎ ÖNERME ile İNŞÂÎ ÖNERME


- İHBÂT[Ar.] ile TEKFÎR[Ar.]


- İHCÂM[Ar.] ile KEFF[Ar.]


- İHDÂ[müennesi[Ar.] ile AHAD] ile İHDÂ'[Ar. < HEDİYYE]

( Bir. İLE Armağan yollama, hediye verme/etme/gönderme. )


- İHDÂL[Ar.] ile İHDÂR[Ar.] ile İHDÂR[Ar. < HADR]

( Islatma, ıslatılma. İLE İptal etme, hükümsüz bırakma. İLE Bir örgenin/uzvun hissini iptal etme, uyuşturma. [İng. ANESTHESIA | Fr. ANESTHÉSIE] | Genç kızı yaşmaklandırma, ferâce giydirme. )


- İHKÂM[Ar.] ile İTKÂN[Ar.]


- İHKÂM[Ar.] ile RASF[Ar.]


- İHKÂMU'Ş-ŞEY'[Ar.] ile İBRÂMUHU[Ar.]


- İHLÂK[Ar.] ile İ'DÂM[Ar.]


- [ne yazık ki]
İHLÂL ile/ve/||/<> JUS COGENS İHLÂLLERİ


- IHLAMUR ile JÜT[Bengal dilinden]

( ... İLE Ihlamurgillerden, Hindistan ve Bengaldeş'te yetişen, ip ve çuval yapımında kullanılan, liflerinden yararlanılan bir bitki. | Bu bitkinin liflerinden yapılan dokuma. )

( ... cum CORCHORUS CAPSULARIS )


- İHLÂS:
YANLIŞIN KARŞITI değil YALANIN KARŞITI


- İHLÂS[Ar.] ile İHLÂS[Ar. < HULÛS | çoğ. İHLÂSÂT]

( Bozma, sakatlama, halel getirme. İLE Temiz/doğru/hâlis sevgi. | Gönülden gelen dostluk, samimiyet, doğruluk, bağlılık. | Yalandan uzaklaşma. )

( HULUS[Ar.]: Gönül temizliği. )


- İHLÂS ile/ve İLİM

( Rab. İLE/VE Süs. )


- İHLÂS ve/||/<>/> İSLÂM[< SLM] ve/||/<>/> İMÂN[< EMN] ve/||/<>/> İKÂN[< YAKÎN] ve/||/<>/> İHSÂN[< HÜSN]

( Elimizde ve dilimizde. VE/||/<>/> Zihnimizde.[İSLÂM: Bilinçli ihlâs.] VE/||/<>/> Kalbimizde. VE/||/<>/> Kalbimizde. VE/||/<>/> Kalbimizde. )

(

)


- İHLÂS ve/||/<> SEKÎNE


- İHMAL ETMEK ile/ve/değil/yerine İMAL ETMEK


- İHMAL/İHMALKÂRLIK değil/yerine/= SAVSAMA/SAVSAKLAMA/SAVSAKLIK/BOŞLAMA


- [ne yazık ki]
İHMAL ile/ve/||/<>/> İHLÂL


- İHMÂL ve/||/<>/> İHTİMÂL/OLASILIK (ARTIŞI)


- İHMAL ile/ve/değil/yerine İMHAL

( Boşlama, önemsememe, bırakma. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Mühlet verme. )

( ["]Allah, ihmal etmez, imhal eder.["] [Mühlet verir.] )


- [ne yazık ki]
İHMAL ile/ve/<> İŞGÜZARLIK


- İHMAL ile TERK

( NEGLIGENCE vs. ABANDONMENT )


- İHMAL[Ar.] ile/değil/yerine/>< İMAR[Ar.]


- İHMÂLÎ ile/ve/<> İCRÂÎ


- İHMALKÂR değil/yerine/= SAVSAK/SAVSAGAN/SAVSAMACI/BOŞLAGAN/BOŞLAMACI


- İHRÂK[Ar.] ile İHRÂK[Ar. < HARK]

( Dökme, akıtma. İLE Yakma, yakılma. )


- İHSÂN ETMEK ile İKRÂM ETMEK

( İstenileni vermek. İLE Elindekini vermek. )


- İHSAN FAZLIOĞLU BETİKLERİNDE:
KENDİLİK ile/ve/||/<> KİMLİK


- İHSAN ve/<> EDEB


- İHSÂN[Ar.] ile İCMÂL[Ar.]


- İHSÂN[Ar.] ile İFDÂL[Ar.]


- İHSÂN ile/ve/||/<>/< İSÂR

( Fazlasıyla vermek. İLE/VE/||/<>/< Kendi muhtaçken vermek. )


- İHSÂN[Ar.] ile NEF'[Ar.]


- İHSÂNEN[Ar.] ile İHSÂNÎ[Ar.]

( İyilik ederek, bağışlayarak, ihsan suretiyle. İLE İhsana ait, ihsan ile ilgili, ihsan yoluyla. )


- İHSAS[Ar.] değil/yerine/= DUYUM


- İHTÂ'[Ar.] ile İHTÂR[Ar. < HUTÛR | çoğ. İHTÂRÂT]

( Hataya düşürme/düşürülme. | Yanılma/yanıltılma. İLE Anımsatma. | Dikkatini çekme, tenbih. )


- İHTAR[Ar.] ile/ve/||/<>/> İHBAR[Ar.]

( Uyarma, dikkat çekme, uyarı. | Bir şeyi, birine anımsatma. İLE/VE/||/<>/> Bildirme, bildirim, haber verme. | Suçlu saydığı birini ya da suç saydığı bir olayı yetkili kuruma gizlice bildirme, ele verme. )


- İHTÂR[Ar.] değil/yerine/= UYARI/UYARMA


- İHTELAKA[Ar.] ile İFTERÂ[Ar.]


- İHTİBÂR[Ar.] ile TECRÎB[Ar.]


- İHTİBÂRSIZ İHTİYÂR ile/değil/yerine İHTİYÂR

( Deneyimsiz/ihtibarsız ihtiyâr, ne doğru, ne de sağlıklı olur. )


- İHTİCÂC[Ar.] ile İSTİDLÂL[Ar.]


- İHTİDÂ'[Ar. < HADA] ile İHTİDÂ'[Ar. < HİDÂYET] ile İHTİDÂ'/İHTİZÂ'[Ar.]

( Hilekârlık, hilecilik. | Aldatma, oyun etme. İLE Doğru yola girme. İslâm dinini kabul etme, müslüman olma. İLE Alçakgönüllülük/tevâzu. )


- İHTİDÂ'[Ar. < HİDÂYET] ile İMTİDÂD[Ar. < MEDD]

( ALÇAKGÖNÜLLÜLÜK, TEVAZÛ [bkz. İHTİZÂ] | HÎLEKÂRLIK | ALDATMA | DOĞRU YOLA GİRME, HİDAYETE ERME | İSLÂM DİNİNİ KABUL ETME, MÜSLÜMAN OLMA )


- İHTİFÂL[Ar.] ile İNFİÂL[Ar. < Fİ'L | çoğ. İNFİÂLÂT]

( Büyük kalabalıkla yapılan anma töreni. İLE Gücenme, darılma. )


- İHTİKÂK[Ar. < HİKKE] ile İHTİKAK["ka" uzun okunur]

( Değme, birbirine sürünme. | Kaşınma. İLE İki taraftan her birinin "hak benimdir" diye ayak diremesi. )

Bugün[15 Kasım 2025]
itibarı ile 40.058 başlık/FaRk ile birlikte,
40.058 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(67/162)