Bugün[15 Kasım 2025]
itibarı ile 40.058 başlık/FaRk ile birlikte,
40.058 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.


Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(106/162)


- MUZA'AF[Ar.] ile MUZÂAF[Ar. < ZIF] ile MUZÂF[Ar. < ZAYF | çoğ. MUZÂFÂT]

( Bir o kadar daha çoğaltılmış, bir kat daha artmış, taz'îf edilmiş. İLE İki kat, kat kat, katmerli. | Aynı "orta harfi" ile "son harfi", aynı harfin tekrarından oluşan sözcük.[musrir:musirr / müdrir:müdirr | hâdid:hadd] İLE Katılmış, bağlanmış, bağlı, izâfe edilmiş. | [ad takılarında] Belirtilen, başka bir ada katılmış ve onu tamamlamış olan. )


- MUZA'FER[Ar.] ile MUZAFFER[Ar. < ZAFER]

( Safran renginde, sarı renkte. | Safranlı. [pilav vb.] İLE Üstün, üstünlük, zafer kazanmış. )


- MUZAFFER-ÂNE[Ar.] ile MUZAFFEREN[Ar.] ile MUZAFFERİYET[Ar.]

( Muzaffer olana yakışır biçimde. İLE Üstünlük kazanarak, üstün gelerek, muzaffer olarak. İLE Üstünlük, düşmana üstün gelme. Bir işi, gerektiği gibi başarma. )


- MÜZÂHAF ile ...

( Şiirde, vezin zorunluluğundan, bir harfi düşürülmüş, okunmamış ya da uzun(memdut) iken kısa okunmuş olan sözcük. )


- MUZÂHÎ[Ar. < ZAHY] ile MUZÂHİR/MÜZÂHİR[Ar. < ZAHR]

( Benzeyen, benzeyici. İLE Arka, taraflı çıkan, yardım eden, koruyan, zahîr olan. )


- MUZAHİR[Ar.] değil/yerine/= DESTEKLEYEN, YARDIM EDEN


- MÜZÂKERE ile/ve/||/<> PAZARLIK


- MÜZÂRAA[Ar.] ile MÜZÂRAA[Ar.]

( Zira ile satma. [ZİRA: 75-90 santimlik bir uzunluk ölçüsü.] İLE Ekincilik üzerine yapılan işler. | Toprağa, çalışmaya ve kazanca ortak olmak üzere kurulan şirket. )


- MÜZÂYEDE[Ar. < ZİYÂDE] değil/yerine/= ARTIRMA


- MÜZÂYEDE[Ar. < ZİYÂDE] ile/ve/||/<> MÜNÂKAŞA ile/ve/||/<> EMÂNETEN

( Açık artırma. İLE/VE/||/<> Açık eksiltme. İLE/VE/||/<> Kim uygun görülürse. )


- MUZCER[Ar. < ZUCRET] ile MUZCİR[Ar. < ZUCRET]

( Sıkıntılı, ıstıraplı. İLE Sıkıntı veren, ıstırap. )


- MUZDARİP/MUZTARİB[Ar. < DARB] ile MÜSTARİB[Ar. < ARAB] ile MÜSTAHLİB[Ar. < HALBB]

( Istırap çeken. İLE Araplaşmış olan, aslen Arap olmadığı halde sonradan Araplaşmış olan. İLE Tırmalayan, istihlâb eden. )


- MUZDARİP değil/yerine/= İÇVURUK/ÇEKENLİ


- Müze Kart'ınızı Alınız!


- MÜZE:
"KORUMA/SERGİLEME YERİ" ile/değil/||/<>/< ESİNLENDİRME YERİ/ARACI


- MÜZEHHEB[Ar. < ZEHEB] ile MÜZEHHİB[Ar. < ZEHEB]

( Altın suyuna batırılmış. | Yaldızlanmış. İLE Altın suyuna batıran, tezhipçi, tezhip eden. | Yaldıza batıran, yaldızcı. )


- MÜZEKKÎ[Ar. < ZEKÂT] ile MÜZEKKİR[Ar. < ZİKR]

( Temizleyen, aklayan, tezkiye eden. | Tanıklarını durumunu inceleyerek tanıkların kabul edilebileceğini kanıtlayan. | Cenâze töreninde, tezkiye eden. İLE Andıran, hatıra getiren, zikr ettiren. | Zikr eden, ibâdet eden. )


- MÜZELLİL[Ar. < ZÜLL ve ZİLLET] ile MÜZERRİ'[Ar. < ZER]

( Hakirleştiren, zelilleştiren. İLE Tohum eken makine. )


- MÜZEVİR/MUZEVVİR[Ar.] değil/yerine/= ARABOZAN

( İki kişinin arasındaki dostluğu ya da geçimi bozan "kişi". )


- MÜZEVVER[Ar. < ZEVER] ile MÜZEVVİR[Ar. < ZEVER]

( Uydurulmuş, düzme söz, haber, tezvîr olunmuş. İLE Yalanı, telleyip pullayan, arabozucu, tezvîr eden. )


- MÜZEYE GİR fakat "MÜZELİK OLMA!"


- MÜZEYYEN SOKAK :

( Bu sokağın adı eskiden Torik Sokak'tı. Yenimahalle - Sarıyer arasında eskiden pek çok sayıda balık tuzlayıcısı vardı. Bu nedenle sokağa Torik Sokak denilmişti ama zamanda tuzlayıcılar ortadan kalkınca sokağın ismi de "Müzeyyen Sokak" olarak değiştirildi. )


- MÜZEYYEN[Ar. < ZÎNET | çoğ. MÜZEYYENÂT] ile MÜZEYYİN[Ar. < ZÎNET]

( Süslenmiş, süslü, zînetlendirilmiş. İLE Süsleyen, tezyîn eden. )


- MUZÎ'[Ar.] ile MÛZÎ[Ar. < EZÂ] ile MUZÎ'[Ar. < ZÂYİ] ile MUZÎ/E[Ar. < ZİYÂ] ile MÛZİH/MUVAZZİH[Ar. < VUZÛH]

( Meydana çıkaran, açığa vuran, izâa eden. İLE İnciten, eziyet veren, rahat bırakmayan, îzâ eden. İLE Kaybeden, zâyi' eden. İLE Işık veren, parlayan, parlak, ziyâlandıran. İLE Açıklayan, ayrıntılı olarak anlatan, îzâh eden. )


- MÜZİĞİN PSİKO-FİZYOLOJİK ETKİLENİMLERİ

( * Kan dolaşımını etkiler.
* Damar basıncını bazı kişilerde yükseltebilir, bazılarında düşürebilir.
* Kas kasılmalarını artırır.
* Solunum hareketlerini etkiler ve serbestleştirir.
* Sindirim işlerinde olumlu etkileri vardır.
* Damar basıncının değişiklikleri, sedaların tonları, şiddetleri ve perdeleri ile orantılıdır.
* Kişiyi huzura kavuşturan psikojenik etkileri vardır. )


- MÜZİK KONSERİ değil KONSER[Fr., İng. < CONCERT]/DİNLETİ


- MÜZİK/ŞARKI ALBÜMLERİNDE:
10'DA BİRKAÇ ile 10'DA 10 ile 10'DA 100/1000

( Bir sanatçının, albümlerinde yaptığı müzik ve şarkıların ancak birkaçı, ötekilere göre çok daha fazla sevilir. İLE Bazı sanatçılarımızın, bazı albümlerinde bulunan parçaların, 10'unun da tutması, çok az sanatçının yakalayabildiği bir durum ve başarıdır. İLE Ancak birkaç sanatçımız da, 10 parçalık albümleriyle, bizde 100/1000 büyük şarkılık etki ve coşku uyandırıyor. Aşk şarkıları, bunların başında geliyor. Yazdığı sözleriyle, müziğiyle, buğulu hoş sadâsı, kişilere olan saygısı ve yakınlığıyla, sanat yaşamının başlangıcından beri aynı biçimde ve artarak devam eden tüm dinleyici/hayran kitlesine de baktığımızda, özellikle Yaşar'ım/ız, bu sanatçı ve şarkılara en iyi örneklerden biridir. Başarılarının artarak devamını dileyerek, saygı, sevgi ve teşekkürümüzü sunuyoruz... )


- MÜZİK ve/||/<> BEYİN

( )


- MÜZİK ile "KAPI GICIRTISI"


- MÜZİK ile/ve KLÂSİK MÜZİK


- MÜZİK ile/ve/<>/= MATEMATİK

( )


- MÜZİK ve/<> MİMARLIK

( [temelinde] Zaman. VE/<> Mekân. )

( Akan mimarlık. VE/<> Taşlaşmış/donmuş müzik.[Architektur ist erstarrte Musik.] )

( MUSIK und/<> ARCHITEKTUR )

( MUSIC and/<> ARCHITECTURE )


- MÜZİK ile/ve MÛSİKÎ

( Hakimiyet Simgesi. İLE/VE Medenî yükselişin son, sükûtun da ilk sanatıdır. )

( Türk ile Batı müziğinde 4 ses farkı vardır. )

( Türk mûsikîsinde, akord, Ney'e göre yapılır. )

( Türk mûsikîsinde, selen/sadâ[insan sesi] esastır! )

( Fâsık'ın fısk'ını, Âşık'ın aşkını artırır. )

( MÛSÎKÂR KUŞU: Gagasındaki deliklerden çıkan uyumlu sesten. )


- MÜZİK ile/ve/<> SÖZ

( Sözün bittiği yerde başlayan nutuk. )


- MÜZİKAL[Fr.] ile MÜZİKHOL[İng.]

( Müzikle ilgili. | Müzik eşliğinde sergilenen, film ya da tiyatro oyunu. İLE Fon müziğinden yararlanılarak eğlenceli, fantezi oyunların oynandığı yer. )


- MÜZİKÇİ/MÜZİSYEN[Fr.] ile MÜZİKSEVER

( Müzik yapan. İLE Müzik tutkusu olan, müziği seven kişi. )


- MÜZİK'TE:
"ÖZGÜN/LÜK" değil BİZE ÖZGÜ/LÜK


- MÜZİKTE:
SAZ ile/ve/||/<>/> ÂVAZ


- MÜZÎL[Ar. < ZEVÂL] ile MÜZİLL[Ar.] ile MÜZİLL[Ar. < ZELLE]

( Yok eden, gideren, izâle eden. İLE Zelil kılan, izlâl eden. İLE Ayak kaydırıcı. | Yanlış yaptıran, yanlış iş gördüren. )


- MUZİP değil/yerine/= TAKILGAN


- MUZIR[Ar. < ZARAR] ile MUZİP[Ar.]

( Zararlı, zarar veren, zarara sokan. | Yaramaz, herşeyi bozan/karıştıran. İLE Şaka yapmaktan hoşlanan, takılgan. )


- MUZIR ile ZIPIR


- MUZIRR[Ar. < ZARAR] ile MÜNZİR[Ar. < NEZR][>< MÜBEŞŞİR]

( Zararlı, zarar veren, zarara sokan. İLE Sonunun kötülüğünü söyleyerek korkutan. )


- MÜZİSYEN değil/yerine/= KÜYCÜ, KÜĞCÜ


- MÜZİSYEN ile/ve/ya da MÛSİKÎŞİNAS


- MÜZİSYEN ile VİRTÜÖZ

( MUSICIAN vs. VIRTUOSO )


- MÜZMEN[Ar. < ZAMAN] ile MÜZMİN/E[Ar. < ZAMAN]

( Müzmin duruma gelmiş. | [mecaz] Zayıflamış, halsiz düşmüş. İLE Üzerinden zaman geçmiş, eskimiş, süreğen hastalık. )


- MUZMER[Ar. < ZIMÂR | çoğ. MUZMERÂT] ile MUZMİR[Ar. < ZIMÂR]

( Gizli, saklı, örtülü, dışarı vurulmamış, içte saklı, ızmâr edilmiş. İLE İçinde saklayan, gizleyen, ızmâr eden. )


- MÜZMİN[Ar.]/CHRONIC[İng.]/KRONİK[Fr.] değil/yerine/= SÜREĞEN/SÜREGEN

( Ne kadar süreceği belirli olmaksızın sürüp giden. | Uzun zamandan beri süren. | Uzun zamandan beri süren, uzun süreli olan (hastalık). )


- MUZUR değil MUZIR


- MÜZZEMMEL[Ar.] ile MÜZZEMMİL[Ar.]

( Giysi içine sarılmış, tezmîl edilmiş. İLE Giysi içine saran, tezmîl eden. )


- MY PERSONAL IDEA vs. THAT IS THE WAY SHOULD/SHOULDN'T BE


- MYC-/-MYCES/-MYCEES/-MYCET-/-MYCETO-/MYCO-/-MYCOSİS ile/||/<> MYC-/MYCO-

( Mantar, mantar sınıfı, mantar enfeksiyonu, bir bölümün mantar enfeksiyonları. İLE/||/<> Mukus. )


- MY-/MYO- ile/||/<> MİO-/MEİO- ile/||/<> -STALSİS ile/||/<> TEN-/TENDO-/TENO-/TENONT-/TENONTO- ile/||/<> SARC-/SARCO- ile/||/<> SPLANCHN-/SPLANCHO-

( Kas, kasla ilgili. İLE/||/<> Daha az, daha küçük, kasılmanın azalması. İLE/||/<> Kasılma. İLE/||/<> Tendon. İLE/||/<> Et, kas. İLE/||/<> İç örgenlerle ilgili. )


- N-GLYCAN İLE O-GLYCAN İLE GPI ile/||/<> GLİKOZİLASYON

( Protein şeker modifikasyonu. )

( Formül: Asn-X-Ser/Thr motifi )


- N-TİPİ İLE P-TİPİ İLE İNTRİNSİK ile/||/<> YARI İLETKEN TÜRLERİ

( Silikon ve germanyumun katkılanma türleri. )

( Formül: E_g(Si) = 1.1 eV )


- NÂB[Ar. çoğ. ENYÂB] ile NA'B[Ar.] ile NÂB[Ar.]

( Azı dişi. | Yaşlı deve. İLE Karga ya da horoz gibi ötmek. İLE Arı, saf, hâlis. | Katıksız. | Berrak. | Oluk. )


- NÂBÎ[Ar.] ile NÂBİ'/NÂBİA[Ar. < NEBEÂN] ile Nâbî[Ar.]

( Haberci, haber veren. İLE Yerden çıkıp fışkıran, kaynayan, akan. İLE Büyük Türk şairi.[1626 - 1712][müzikte, Seyyid Nuh takma/müstear adıyla besteleri vardır.] )


- NABIZ ALINABİLEN BÖLGELER:
ŞAH DAMARI ile/ve/||/<> KOL DAMARI ile/ve/||/<> ÖN KOL DAMARI ile/ve/||/<> BACAK DAMARI

( Âdem elmasının iki yanında. İLE/VE/||/<> Kolun iç yüzü, dirseğin üstü. İLE/VE/||/<> Bileğin iç yüzü, baş parmağın üst hizası. İLE/VE/||/<> Ayak sırtının ortasında.
[Çocuk ve yetişkinlerde: Şah damarından.
Bebeklerde: Kol atardamarından.] )

( )


- NABIZ:
ERİL YOĞUN GÖVDEDE ile DİŞİL YOĞUN GÖVDEDE

( Sağ. İLE Sol. )

( ASDAGÂN: İnsanın kollarındaki nabız damarları. )


- NABZI/M/N ve/||/<>/> KALBİ/M/N

( [atsın, ...] Seksen. VE/||/<>/> Tek sen. )


- NÂCÎ[Ar.] ile NÂCİ'[Ar.] ile Nâcî[Ar.]

( Kurtulan, selâmete kavuşan, necat bulan. | Cehennemden kurtulmuş, cennetlik. İLE Sindirimi kolay yiyecek. İLE Birçok eseri bulunan, Tercemân-ı Hakîkat gazetesi yazarı.[öl. 1893] )


- NÂCİ ile/ve NECÎB


- NÂCİZ[Ar. çoğ. NEVÂCİZ] ile NÂ-ÇÎZ[Ar.] ile NÂCİS[Ar.]

( Azı dişi. İLE Değersiz, hiç sayılan, önemsiz, çok küçük şey. | Recâizâde Ekrem'in 1886'da basılmış, Fransızca'dan yaptığı çevirileri içeren bir kitabı. İLE Onulmaz hastalık. )


- NÂDÂN[Fars.] ile/değil/yerine/>< DÂNÂ[Fars.]

( Bilmez. | Nobran, kaba, terbiyesi kıt. | Kendini beğenmiş, kibirli. >< Bilen, bilici, bilgiç. )


- NÂDÂN değil/yerine/>< YÂRÂN


- NADAS ile/ve/değil/yerine/||/<> NEKÂHET

( Toprakta/bitkilerde. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Sayrıda/kişide. )


- NADİM[Ar.]/PİŞMAN[Fars. < PAŞMAN PAŞEMAN] değil/yerine/= ÖKÜNÇLÜ


- NÂDİR[Ar. < NEDRET | çoğ. NÂDİRÂT, NEVÂDİR] ile NADÎR/NAZÎR[Ar.]

( Seyrek, az, ender bulunur. İLE Taze. | Altın. )


- NÂDİR ile/ve/<> NÂDÎDE[Fars.]

( Seyrek, az, ender bulunur. İLE/VE/<> Görülmemiş, görülmedik. | Pek seyrek bulunan, çok değerli. )


- NADİR ile/değil TEK ile/değil YOK


- ENDER / NÂDİR/EN[Ar.] ile İSTİSNÂ/Î[Ar.]


- NAFAKA[Ar.] YÜKÜMÜ değil/yerine/= GEÇİMLİK YÜKÜMÜ


- NAFİ BABA CAMİİ :

( Rumelihisar'ın üst kısmında ve Nafi Baba mevkiinde bulunan camiidir. Tarihi özelliği yoktur. )


- NAFİ BABA SOKAK :

( Rumelihisarı sokaklarından biridir. İsmini Nafi Baba Tekkesi şeyhi Nabi Baba'dan almıştır. Nafi Baba tekkede 53 yıl şeyhlik yapmış ve şöhreti yakalamıştır. Yeniçeri ocaklarının kaldırılması üzerine Tekke binası 1926'da yıktırılmış 1839 yılında tekrar inşâ edilmiştir. Sokaklara isim verilirken şeyh unutulmamış ve bir sokağa "Nafi Baba Sokak" ismi verildi. )


- NAFİ BABA TEKKESİ/DERGÂHI :

( Boğaziçi Üniversitesi kampüsü içinde bulunan bu tekkeye şehitlik tekkesi de denilmektedir. Tekkenin adının duyulması Nafi Baba'nın postnişinliği döneminde oldu. Bu tekke de (Dergâhta) postnişinlik babadan oğula geçiyordu. )


- NAFİ BABA :

( Nafi Baba Dergâhı posnişiydi. Dergâh Rumelihisarı'nın üst kısımlarında bulunuyordu. Nafi Baba 1835'te İstanbul'da doğmuş ve 1908'de İstanbul'da ölmüştür. Dini bilimleri Silivri Müftüsü Sadık Efendi ile Adanalı İsmail Efendi'den tahsil etmiş, Fatih Camii dersi İmamlarından Musa Kazım Efendi'den de ders alarak bilgisini genişletmiştir. 1846'da kendisine İptidai Hariç İstanbul Müderrisliği unvanı verilmiştir. 1872'de Musıla - i Süleymaniye'ye müderrisliği, 1907'de Bilad - ı Mahreçten Halep Mevleviyeti'ne terfi ettikten sonra 1908'de vefât etmiştir. )


- NÂFÎ[Ar. < NEFY] ile NÂFİ'[Ar. < NEFY]

( Gideren, giderici, yok eden/edici. İLE Yararlı, kârlı. )


- NÂFIA MECLİSİ ile/ve/||/<> EBLİYE MECLİSİ

( Bayındırlık işleri. İLE/VE/||/<> Denetlemeler. )


- NÂFİA[Ar.] değil/yerine/= BAYINDIRLIK

( Bir yeri, geliştirip güzelleştirmek için yapılan işlerin tümü. )


- NÂFİLE[Ar.] ile NEDB[Ar.]


- NÂFİLE ile/ve/||/<> ZİYÂDE


- NAFTA[Fr.] ile NAFTALİN[Fr. < Doğu dillerinden]

( 100 - 250 °C'ler arasında damıtılan ürün. İLE Madenkömürü katranının, kuru kuruya damıtılmasından elde edilen, özel kokulu, beyaz, 1.158 yoğunluğunda, 80 °C'de ergiyen, 218 °C'de kaynayan, suda ergimeyen, alkol, benzol ve eterde, kolaylıkla eriyen, antiseptik bir hidrokarbon. )


- NAG ile NAG YILAN ile NAG YILI
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Timsah. İLE "Ejderha". İLE Türk takviminin oniki yılından biri. )


- NAGA ile ...

( Hint mitolojisinde yarı kişi, yarı yılan varlık. )


- NAGBİGA ile ...

( Kendi kendine şair olan. )


- NAĞME ile/ve NAKARAT


- NAĞRA değil NARA[Ar. < NARE]

( Haykırma, bağırma. | "Sarhoş ya da külhanbeyi" bağırması. )


- NÂH[Fars.] ile NAH[Fars.]

( Göbek. İLE Tel. | İp. | Değerli kumaşlardan yapılan bir çeşit halı, kilim. )


- NAH ile/değil NARH[Fars.]

( İşte. İLE/DEĞİL Tüketiciyi korumak amacıyla özellikle temel gereksinim nesneleri için resmî makamlarca belirlenen ve her yerde geçerli olan fiyat. )


- NAHHÂT[Ar.] ile NAHHÂT[Ar.]

( Kereste kesicisi, doğramacı, marangoz, tahta/ağaç oymacısı. İLE Kibirli, gururlu. )


- NÂHİB[Ar. < NEHB] ile NAHÎB[Ar. çoğ. NAHB] ile NAHÎB[Ar.]

( Yağmalayıcı/yağma eden, talanlayan/talanlayıcı, çapulcu. İLE Korkak. İLE Avaz avaz ağlama. )


- NAHÎF[Ar.] ile NAHÎF/NAÎF[Ar. < NEHÂFET] ile NAHİF/NAİF[Fr.]

( Genizden gelen ses. İLE Zayıf, arık. İLE Kendini yetiştirmiş, doğal bir plastik sanat yeteneğine sahip sanatçılar tarafından yaratılan resim sanatı. | Güzel sanatların, özellikle resim alanında kendini yetiştirmiş sanatçısı ya da onun yapıtı. | Saf, deneyimsiz. | Acemice yapılan. )


- NAHÎF/NAÎF[Ar. < NEHÂFET] ile/ve/değil/||/<>/< ZARİF[Ar. < ZARÂFET]


- NAHIL[Ar. < NAHL] ile ...

( Anıtsal süs. Gümüş ya da mumdan yapılarak gelinlerin önünde götürülmesi ya da sonra gelin odasına konulması zamanında âdet olan süs ağacı. | Hurma ağacı. )


- NAHÎL[Ar. < NAHL] ile NÂHİL/E[Ar. < NAHL] ile NÂHİL[Ar. < NAHL] ile NÂHİL[Ar.]

( Hurma ağacı. İLE İnce, zayıf, arık. İLE Kalburcu. İLE Susuz, suyu olmayan. )


- NÂHİR[Ar. < NAHR] ile NAHÎR[Ar.]

( Çürüyüp ufalanmış kemik. İLE Burundan hırlama. )


- NÂHİRE[Ar.] ile NAHÎRE[Ar.]

( Ayın birinci günü. | Ayın sonu, son gecesi. İLE Ayın ilk günü ya da son gecesi. )


- NÂHİS[Ar.] ile NAHÎS[Ar. < NAHS]

( Kıtlık yılı. İLE Uğursuz. | Kıtlık. )


- NAHİV[Ar.]/SENTAKS[Fr., İng.] değil/yerine/= SÖZ DİZİMİ


- NAHİV ve FIKIH USÛLÜ ve TEFSİR USÛLÜ


- NAHİV[Ar.] ile SÖZ DİZİMİ

( SÖZ DİZİMİ )


- NÂHL[Ar. çoğ. NÜHÛL] ile NAHL[Ar.]

( Dişil bal arısı. İLE Hurma ağacı. | Zamanında, âdet olan süs ağacı. | Gümüş ya da mumdan yapılarak gelinlerin önünde götürülmesi ve sonra gelin odasına konulması. | [yazında/edebiyatta] İnce, uzun, nârin gövdeli dilber. )


- NAHZ[Ar.] ile NAHZ[Ar.]

( Bir şeyle dürtme. | Biber gibi şeyleri havanda dövme. İLE [cerrahlıkta] Ameliyatta kesilecek kemiği açma. )


- NAÎB[Ar.] ile NÂİB[Ar. < NEVB| çoğ. NÜVAB]

( Karga ve çirkin sesli kuşların ötüşü. İLE Birinin yerine geçen, vekil. | Kadı vekili. | Kadı, şeriat hükümlerine göre hüküm veren hâkim. | Nöbet bekleyen, nöbetle gelen. )


- NAÎB[Ar.] ile NAÎK[Ar.]

( Karga ve çirkin sesli kuşların ötüşü. İLE Karga ötüşü. | Horoz sesi. )


- NAİL (OLMA) ile/ve/||/<> NASİB (OLMA)


- NAİL OLMAK:
ZEVK ve/<> SEVİNÇ


- NÂİL OLMAK ile/ve/<> LÂYIK OLMAK/OLABİLMEK


- NÂİL[< NEYL] ile ...

( MURADINA EREN, ERMİŞ, ELE GEÇİREN | (OLMAK) ile ABCDEF ( ERİŞMEK )


- NAİLE SAĞLAM VEREM SAVAŞ DİSPANSERİ :

( Sarıyer Merkez Mahallesinde Orta Çeşme Caddesi üzerindedir. 1955'ten beri aynı binada hizmet vermektedir. Bu dispanserin dernek başkanlığını 1997 yılına kadar 42 yıl süre ile Yaşar Hanım (Ağatan) yaptı. Dernek binasının yanındaki Çobanoğlu Köşkü dispanserin lojmanı olarak kullanılmaktadır. )


- NÂİM[Ar. < NEVM | çoğ. NÂİMÎN, NİYÂM, NÜVVÂM, NÜVVEM, NÜYYEM] ile NÂİM[Ar. < Nİ'M] ile NAÎM[Ar.]

( Lezzeti alınan her türlü yiyecek, bollukta yaşayış. | Cennetin bir bölümü. | Uyuyan, uykuda bulunan. İLE Taze, körpe. | Yumuşak, kemiksiz şey. İLE Bollukta yaşayış. | Cennetin bir bölümü. )


- NAÎR[Ar.] ile NÂİR[Ar. < NÂR]

( Haykıran, na're atan. İLE Parlayan. )


- NAK'[Ar.] ile -NÂK[Ar.]

( Suda ıslanma. | Sıcak suda haşlama. | İlâç olarak çıkarılan su. | Hayvanın yiyeceğini soğuk su ile ıslatma. | Toz. İLE Adlara takılarak sıfat oluşturan bir edat.[-li,-lü anlamını verir][DERD-NÂK: Dertli. | ELEM-NÂK: Elemli.] )


- NAKA'["ka" uzun okunur] ile NÂKA[Ar.]

( Temiz olma, paklanma. İLE Dişil deve, maya. )


- NAKALE[Ar.] ile NAKARE[Ar.]

( Haberciler, nakledenler. | Eşyayı bir yerden başka bir yere taşıyanlar. | Bir maddenin geçmesine uygun, elverişli olan şeyler. | Bir kitabı/yazıyı bir dilden başka bir dile çevirenler, aktaranlar. | Elektrik akımını ya da ısıyı ileten maddeler/iletkenler. İLE ... )


- NAKARE["ka" uzun okunur][Fars.] ile NÂ-KÂRE[Fars.]

( Davul, kös. | Dümbelek. İLE İşe yaramaz, yararsız. | Tembel, üşengen, uyuşuk. )


- NAKED SİNGULARİTY İLE FİREWALL İLE FUZZBALL ile/||/<> KARADELİK PARADOKSLARI

( Karadelik fiziği problemleri. )

( Formül: S = A/4 (Bekenstein-Hawking) )


- NAKÎ[Ar.] ile NAKÎ'[Ar.]

( Temiz, pak. İLE Kandırıcı/kandıran. )


- NAKİL (ETMEK) ile/ve/değil/yerine/||/<>/< AKIL (ETMEK)


- NAKİL ile NÂKİL

( Taşıma. İLE Taşıyan. )


- NÂKIL[Ar. < NAKL | çoğ. NÂKILÂN] ile NÂKIR["ka" uzun okunur]

( Taşıyan. | Geçiren. | Çeviren.[bir dilden] | Duyduğunu anlatan. | İletken.[Fr. CONDUCTEUR] İLE Nişana isabet olan ok. | Delen, oyan, kazan. )


- NÂKİL[Ar.] ile NAKÎR[Ar. < NAKR]

( Dönen, nükûl eden. | Kaçınan, çekinen.[MUHTERİZ] İLE Hurma çekirdeğinin arkasındaki beyaz çukur. | Pek küçük, önemsiz şey. )


- NAKÎS[Ar. < NOKSÂN] ile NÂKİS[Ar. < NEKS | çoğ. NEVÂKİS] ile NAKÎZ[Ar. < NAKZ]

( Eksik. İLE Başını sürekli öne eğen kişi. | Alçak, adi, bayağı. İLE Karşı, zıt. )


- NÂKIS/A[Ar. < NAKS] ile NAKIŞ[Ar.] ile NÂKIZ[Ar. < NAKZ]

( Eksik, noksan, tam olmayan. | Kusurlu, kusuru olan. | [matematikte] -[eksi] imi/işareti. İLE Genellikle kumaş üzerine, renkli iplikler ya da sırma ve sim kullanarak, elle, makineyle yapılan işleme. | Özellikle duvar ve tavanları süslemek için yapılan resim. | Beste ve semailerin, dört yerine iki haneli olanlarına verilen ad. | [mecaz] Hile. İLE Bozan, bozucu, bozma, çözme, kırma. )


- NAKİT PARA değil NAKİT


- NAKİT ile/ve/< PEŞİN[< Fars. PÎŞÎN: Önceki.]


- NAKL ETMEK ile BEYÂN ETMEK


- NAKL[Ar.] ile NAKR[Ar.]

( Bir şeyi başka bir yere götürme. | Taşıma, aktarma, geçirme. | Aynısını başka bir şey üzerine alma. | Masal/öykü anlatma, söyleme. | Çeviri yapma, tercüme etme. | [coğrafya] Taşın.[Fr. TRANSPORT] İLE Vurma. | Kuşun yem toplaması. | Oyma, kazma, taş oyma, heykel yapma, taş oymacılığı. )


- NAKLEN[Ar.] ile NAKLÎ[Ar.]

( Nakil yoluyla. | Anlatma ya da öykü yoluyla. İLE Akla değil, nakle dayanan. )


- NAKLÎ BİLGİ ile/ve KEŞFÎ BİLGİ


- NAKLÎ İLİMLER(ULÛM-U NAKLİYE):
ULÛM-U ŞER'İYE ve/||/<> ULÛM-U LİSÂNİYE VE ÂLİYE[< ÂLET]


- NAKŞ (ETMEK):
HARF[HRF] ile/ve/<> RAKAM[RKM] ile/ve/<> KİTAP/KETEBE[KTB]

( Üçünün de anlamı, "Kazıyarak nakşetmek"tir. )


- NAKS[Ar.] ile NAKŞ[Ar.]

( Eksiklik, noksan. | Eksiltme, azaltma. İLE Resim. | Duvarlara, tavanlara yapılan yağlı ya da sulu boya resim, süsleme sanatı. | İpekle, sırma ile işletme. | Hile, renk. )


- NA'L[Ar.] ile NÂL[Ar.]

( Ayakkabı, pabuç. | Nal. | Oturacak yerlerin en aşağısı. İLE Kamış düdük. | Kamış. | Kamış kalemin içindeki saz. | Şeker kamışı. | İnleyen/inleyici. )


- NAL[Ar.] ile NALÇA[Ar. + Fars.]

( At, eşek, öküz vb. yük hayvanlarının tırnaklarına çakılan, ayağın biçimine uygun demir parçası. İLE Ayakkabıların altına çakılan demir. )


- NÂLÂN[Fars.] değil/yerine/>< HANDÂN[Fars.]

( İnleyici, inleyen. DEĞİL/YERİNE/>< Gülen, gülücü, güler, sevinçli. )

( "Son Hıçkırık"[Hülya Koçyiğit - Kartal Tibet] filmini de izlemenizi salık veririz. )


- NALBANT ÇEŞME SOKAK :

( İsmini bu sokak üzerinde bulunan Nalbant Mehmet Ağa'nın 1797 yılında yaptırdığı çeşmeden almıştır. Ayrıca Nalbant Çeşme ismini taşıyan altı geçici sokak daha var. )


- NALBANT MEHMET EFENDİ TEKKESİ :

( Rumelihisarı kalesi içinde bulunan bir tekkedir. Tekkeyi kuran Nalbant Mehmet Efendi olduğu için bu isimle anılmaktadır. Kalenin onarılması ve içindeki mahallenin kaldırılması sırasında tekke de kaldırıldı. )


- NALBUR MEHMET EFENDİ HAMAMI :

( Rumelihisarı kalesi içinde Nalbur Mahmut Efendi tarafından yaptırılan ve yaptırılanın adını taşıyan hamam da zamanla yıkılıp yok oldu. )


- NALBURİ MEHMET EFENDİ DERGÂHI :

( Rumelihisarında bulunuyordu, son şeyhi Şeyh Kamil Efendi olup Nakşibent tarikatı mensubuydu. )


- NALLI MESCİD ile ...

( Bâbıâli'dedir. [XV. yy.] )


- NAMAZ:
DÜŞÜNCE ve EYLEM BİRLİĞİ/BULUŞMASI


- NAMAZ KILMAK yerine NAMAZI EDÂ ETMEK


- NAMAZ KILMAK değil NAMAZI KILMAK


- NAMAZ ile/ve/||/<>/< AHLÂK

( [Zorunlu/Farz!] 5 vakit. İLE/VE/||/<>/< 24 saat boyunca, her an. )


- NAMAZDA OKUNAN BESMELE ile NAMAZ DIŞINDA OKUNAN BESMELE

( Sessiz. İLE Sesli/sessiz. )


- NAMAZDAN ÖNCE ESTAĞFİRULLAH ile/ve NAMAZDAN SONRA OKUNAN ESTAĞFİRULLAH


- NAMAZGAH ÇEŞMESİ :

( Bahçeköy'de Belgrad Ormanı içindeki Sultan Mahmut II. Bendinin sağ yanındaki yamaçtadır. Duvar çeşmesi hüviyetindedir. Kim tarafından ne zaman yapıldığı bilinmiyor. )


- NAMAZGÂH SOKAK :

( Rumelikavak mezarlığının ilerisinde bulunan bir sokaktır. Eski dönemlerde burada açık hava mescidi vardı. Yani alanda bir kıble taşı bulunuyor ve namaz vaktinde bu alan namaz kılma yeri olarak kullanılıyordu. Sırf bu nedenle bu sokağa Namazgâh Sokak adı verilmiştir. )


- NAMAZGÂH :

( Rumelikavağı'ndaki namazgâh eski mezarlığın kuzey tarafında idi. Namazgâhın tarihi Kavak Hisarları'nın yapıldığı yıllara kadar iner (IV. Murat dönemi: 1623 - 1640). Cumhuriyetin ilk yıllarından bu yana sadece ismi kaldı. Namazgâh taşı ve namaz kılınan yeri yıkılıp gitmiş. Aynı yerde suyu akmayan bir çeşme ve namazgâh ismini taşıyan İETT otobüsleri durağı var. )


- NAMAZIN RÜKNLERİ, USÛLÜ, ÂDÂBI(ERKÂN-I SALÂT)

( Namaz kılarken ayakta durunca elif olur, rükûya eğilince dal olur, secdede -yandan bak- mim harfidir. Yani namaz kılınca adam olunur! )


- NAMIK KEMÂL FIKRALARI değil NÂM-I KEMÂL FIKRALARI


- NAMIK KEMAL ve/||/<>/< ABDÜLLÂTİF SUPHİ PAŞA


- ... KEMAL:
NAMIK ile YAŞAR ile ORHAN

( 21 Aralık 1840 - 02 Aralık 1888 İLE 15 Eylül 1914 - 02 Haziran 1970 İLE 06 Ekim 1923 - 28 Şubat 2015 )


- NAMINA ile/değil/yerine ADINA


- NÂMİYE ile ĞAZİYE ile MÜVELLİDE

( Büyüme. İLE Beslenme. İLE Üreme. )


- NAMLI ile NAMLI

( Samanından ayrılmamış arpa yığını. )


- NÂMÛS[Ar.] ile/değil/<> NOMOS[Yun.]

( Yasa. | Ar, edep, hayâ, ırz. | Temizlik, doğruluk. | Allah'a yakın olan büyük melek. | Esrâr sahibi. | Sinek. | Derinden gelen ses. İLE/DEĞİL/<> Yasa. )


- NAMUS-U EKBER ile/ve NAMUS-U ESGAR

( Tanrı. İLE/VE Para. | Sessiz adâlet. )


- NÂ-MÜTENÂHÎ[Fars., Ar.] değil/yerine/= SONSUZ


- NÂM-ZED ile ...

( NİŞANLI, SÖZLÜ, YAVUKLU | ADAY | MİRAS BIRAKANIN FEVKALÂDE İKAME YOLUYLA TAYİN ETTİĞİ MİRASÇI | LEHİNE VASİYET YAPILAN KİMSE )


- NANE ile/değil BUHRİYE


- NANE ile NARPIZ

( ... İLE Yaban nanesi. )


- NANE ile SU/YABAN NANESİ/YARPUZ

( .. İLE Ballıbaklagillerden, çiçekleri birbirinden ayrı halka durumunda, nane türünden, güzel kokulu bir bitki. )

( MENTHA SATIVA cum MENTHA PULEGIUM )

( ... ile YARPUZ/YAPRUZ/YALPUZ/NARPUZ )


- NANKÖR[Fars.]["NAMKÖR" değil!] değil/yerine/= İYİLİKBİLMEZ


- NANO TEKNOLOJİ ve/<>/|| NENE(NİNE) BİLGELİĞİ


- NANO TEKNOLOJİ ile/ve/<> SÜPER İLETKEN/LER

( )


- NAR ile NÂR

( Meyve. İLE Ateş. )


- NÂR ile/||/<>/< NUR

( Nar'ını, nur ile yıkamak/yakmak. )


- NARA[Ar. < NARE] ile/ve/||/<>/> ÇIĞLIK

( Haykırma, bağırma. | Sarhoş ya da külhanbeyi bağırması. İLE/VE/||/<>/> Acı, ince ve keskin selen. )


- NARASYON/U değil/yerine/= ÖYKÜ/SÜ


- NARATOR[İng. < NARRATOR] değil/yerine/= ANLATICI


- NÂRCÎL[Ar.] ile NÂRÇÎL[Ar.]

( Hindistan cevizi. İLE Hindistan cevizi. )


- NARENCİYE[Ar.] değil/yerine/= TURUNÇGİLLER


- NARH[aslı NİRH] değil/yerine/= NARK, ÇARŞIDA, PAZARDA SATILAN ŞEYLER İÇİN RESMÎ MAKAMLARCA GÖSTERİLEN FİYAT


- NARİN/NAZENİN değil/yerine/= İNCEYİN/YEPELEK


- NARSİSİSTİK ile HİSTRİYONİK


- NARSİSİZM:
BİRİNCİL ile/ve/||/<>/> İKİNCİL


- NARSİSİZM/NARSİSİST ile SOLİPSİZM/SOLİPSİST


- NÂS[Ar.] ile/ve/||/<> İHTİYÂR[Ar.]


- NÂS[Ar. < İNS] ile NAS/NASS[Ar. < NUSÛS] ile NA'S/NA'SE[Ar.]

( Kişiler, halk, herkes. İLE Açıklık, sarihlik, kat'îlik. | Anlamında açıklık, kesinlik bulunan Kur'an-ı Kerîm ayetinin delil olarak gösterileni. | [felsefe] İnak, dogma. | [eskiden] Sadece bir anlama gelen sözcük. İLE Uykusu gelme, uyku bastırma, ımızganma. | Zayıflık, bitkinlik, kuvvetsizlik. )


- NÂS[Ar.] ile SUBE[Ar.]


- NÂS[Ar.] ile VERÂ[Ar.]


- NASAF[Ar.] ile NÂ-SÂF[Fars. Ar.]

( Uşak, hizmetçi. İLE Saf/hâlis olmayan, karışık. | Kirli, pis. )


- NASARA ile/ve NÂSİRUN

( Yardım etmek. İLE/VE Yardım edici. )


- NASFET/NISFET[Ar.] değil/yerine/= HAK VE ADÂLETE UYGUNLUK


- NASH İLE PARETO İLE CORRELATED ile/||/<> DENGE KAVRAMLARI

( Oyun kuramınde denge türleri. )

( Formül: BR(σ₋ᵢ) = σᵢ )


- NASH İLE PARETO İLE STACKELBERG ile/||/<> DENGE KAVRAMLARI

( Oyun kuramınde farklı denge türleri. )

( Formül: BR₁(s₂) ∩ BR₂(s₁) = Nash )


- NASI değil NASIL?


- NAŞİ[Ar.] değil/yerine/= ÖTÜRÜ/DOLAYI


- NASÎB ile NASB

( Pay, kısmet. | Birinin elde edebildiği şey. İLE Bir memurluğa tâyin. | Dikmek, saplamak. )


- NÂSIH/NASÎH[< NUSH (çoğ. NASÂYİH)] ile ÖĞÜT VEREN, NASÎHAT EDEN | KUŞATMA


- NÂSİH[Ar. < NESH] ile NASÎH[Ar. çoğ. NUSAHÂ]

( İptal eden, nesh eden. | Kopyasını çıkaran, istinsâh eden. İLE Öğüt veren, nasihat eden. )


- NASİHAT ile/ve/||/<> NASİP[Ar. NASİB]


- NASİHAT değil/yerine/= ÖĞÜT


- NASİHAT ile TEMBİH[Ar. < TENBİH]

( Öğüt. İLE Uyarı, uyarma, uyarım. )


- NASIL BİLİRDİNİZ?:
ALLAH'A OLAN MUHABBETİYLE ve/<> İNSANA/KİŞİLERE OLAN HİZMETİYLE


- NASIL GÖRDÜĞÜNÜ DEĞİŞTİR ve/<>/> NASIL DEĞİŞTİĞİNİ GÖR


- NASIL GÖRÜNDÜĞÜMÜZ ile NE BİLDİĞİMİZ

( Ne bildiğimizi değiştirir. İLE Nasıl göründüğümüzü değiştirir. )


- NASIL OLSA (ŞU/RADA VAR) ile/değil/yerine NEYSE Kİ, ŞU/RADA VAR


- NASIL ...:
"TAKDİR EDERSEN/İZ" ile/ve/değil/yerine/<> "UYGUN GÖRÜRSEN/İZ"


- NASIL YARARLANIRIM? değil/yerine/>< NASIL YARARLI OLABİLİRİM?


- NÂSİL[Ar. < NESAK] ile NÂSİR[Ar. < NESR] ile NASÎR[Ar. < NASR] ile NASL[Ar. çoğ. NİSÂL, NUSÛL] ile NASR[Ar.]

( Kıl dökücü ilâç. İLE Yayan, saçan. | Düzyazı/nesir yazan. İLE Yardımcı, nusret eden. İLE Ok, kargı, temren gibi şeylerin ucundaki sivri demir. İLE Yardım. | Üstünlük. )


- NASİ-/NASO- ile/||/<> RHİN-/-RHİNE/RHİNO-/-RHİNOUS/-RHİNİA/-RRHİNİA

( Burun, buruna ait. İLE/||/<> Burun, burunun belirli durumları ile ilgili. )


- NASIP[Ar.] değil/yerine/= ATAMA


- NASİP ile/ve/değil/yerine AZİM

( Nasip bilmeyip, azim biliriz. )


- NASİP ile/ve İHSAN


- NASİP ile KISMET

( Kısmetse gelir Yemen'den, değilse gelir çenenden. )


- NASİP ile/ve KISMET

( Bu kurda, bu kuşa, bu da nasip olursa bana. )

( image

image )


- NASİP ve MÜESSER


- NASIP ile NASİP

( Atama. İLE Birinin payına düşen şey. | Birinin elde edebildiği, sahip olabildiği şey. | Kısmet, talih, baht. | Günlük kazanç. )


- NASİPLENME ile/ve/||/<> PAYINI ALMAK


- NASİR[Ar.] değil/yerine/= DÜZYAZAR


- NASÎR[Ar.] ile VELÎ[Ar.]


- NÂS(I)R[Ar.] ile YARDIMCI, YARDIM EDEN

( YARDIMCI, YARDIM EDEN )


- NASRETTİN HOCA PARKI :

( Tarabya Mahallesindedir. 1.950,00 m²'lik bir alanı kapsamaktadır. 1.230,00 m²'lik yeşil alanı, 150,00 m²'lik çocuk oyun parkı ve 220,00 m²'lik spor alanı bulunmaktadır. )


- NAT'[Ar. çoğ. ENTÂ', NUTÛ'] ile NA'T[Ar. çoğ. NUÛT]

( Sofra bezi. | Meşinden yapılan döşek.[Fr. NATTE] İLE Bir şeyi överek/medhederek anlatma, vasıflandırma. | Hz. Muhammed'i övmek üzere yazılan şiirler. )


- NATS[Ar.] ile NATŞ[Ar.]

( Nadas. İLE Bünyenin gücü ve şiddeti. )


- NATURA NATURANS ile/ve NATURA NATURATA

( Doğuran doğa. İLE/VE Doğan doğa. )

( Hakikat. İLE/VE Zâhir. )

( NOMEN ile/ve FENOMEN )


- NATURAL ALTERATION vs. ARTIFICIAL ALTERATION


- NATURAL AND COMPULSORY vs. NATURAL BUT NOT COMPULSORY vs. NEITHER NATURAL, NOR COMPULSORY


- NATURAL İLE YONEDA İLE KAN ile/||/<> KATEGORİ TEOREMLERİ

( Temel kategori kuramı sonuçları. )

( Formül: Nat(Hom(A ile-) İLE F) ≅ F(A) )


- NATURAL PHILOSOPHY ile/ve/değil NATURAL SCIENCE

( Doğanın nedensel anlaşılması. İLE/VE/DEĞİL Doğanın matematiksel/niceliksel, deneysel(experimental), mekanik açıklaması. )


- NATURAL vs. USUAL/ORDINARY


- NATURE vs. NORTURE


- TABİÎ[Ar.]/NATÜREL[İng. < NATURAL] değil/yerine/= DOĞAL


- NAVİGASYON değil/yerine/= YOL BUL/YOL GÖSTERİCİ


- NAVLUN SÖZLEŞMESİNDE:
ISKARÇA ile/ve KIRKAMBAR ile/ve TRİPÇARTER

( Tam gemi kiralanması. İLE/VE Parça mal taşıma sözleşmesi. İLE/VE Yolculuk üzerine navlun. )


- NÂY[Ar.] ile -NÂY/NÂ-[Ar.] ile NA'Y[Ar.]

( Kamış. | Ney, kamıştan yapılan düdük. İLE Sözcüğün başına getirilerek sözcüğü olumsuzlaştıran bir edat. İLE Ölüm haberi getirme. )


- NÂY ile NEY


- NAYLON POŞETLER(İ KULLANMAK) yerine/değil FİLE/SEPET (KULLANMAK)


- NA'Z/İNTİÂZ[Ar.] ile NÂZ[Ar.]

( Güçlenme, kıvama gelme. | Kalkma. İLE Kendini beğendirmek için takınılan yapmacık. | Bir şeyi beğeniyormuş gibi görünme. | Şımarıklık. | Yalvarma, ricâ. )


- NAZ ile/ve/||/<> CAZ


- NAZ ile/ve/değil GAZ


- NAZ ile NAS


- NAZ ile NAS


- NAZ ve/>< ŞEVK

( Süreksizlik. VE/>< Süreklilik. )

( İSTİĞNA: Önerilen bir işe karşı nazlanma, nazlı davranma. | Doygunluk, gönül doygunluğu. )


- NAZAR[Ar.] değil/yerine/= BAKMA, GÖZ ATMA | DÜŞÜNME | GÖZ DEĞME


- NAZAR ideğil/yerine/>< ÇALIŞMAK

( Nazar etme, ne olur; çalış, senin de olur! )


- NAZAR ile/ve RASAT/RASAD


- NAZAR[Ar.] ile RÜ'YET[Ar.]


- NAZAR[Ar.] ile TE'EMMÜL[Ar.]


- NAZARDA, DAKİK ve/||/<> HALDE, RAKİK

( DAKİK-ÜL NAZAR, RİKKAT-ÜL HAL )


- NAZARGÂH-I İLÂHÎ ile/ve AYİNE-İ İLÂHÎ


- NAZARÎ ERDEM ile/ve FİKRÎ ERDEM ile/ve HULKÎ ERDEM ile/ve AMELÎ ERDEM(SANATLAR)


- NAZARÎ HİKMET ile/ve AMELÎ HİKMET

( Fikir üretir. İLE/VE Tedbir üretir. )


- NAZARÎ değil/yerine/= KURAMSAL

( TEORİK )


- NAZAR/NAZÂRET[Ar.] ile NAZAR[Ar. çoğ. ENZÂR]

( Altın. | Tazelik. İLE Bakma, göz atma. | Düşünme. | Göz değme. | İltifat. | İtibar. | Yan bakış. | Güzel, dilber. )


- NÂZİL[Ar. < NÜZÛL] ile NAZÎR[Ar.] ile NAZÎR[Ar. < NAZAR]

( Yukarıdan aşağı inen/inici. | Bir yere konan, bir yerde konaklayan. | [müzikte] İnici, tizden pese doğru giden dizi. İLE Taze. | Altın. İLE Benzer, eş. )

Bugün[15 Kasım 2025]
itibarı ile 40.058 başlık/FaRk ile birlikte,
40.058 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(106/162)