KA'dan KU'ya ilk iki yazacı aynı olan FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibarı ile 5.303 başlık/FaRk ile birlikte,
5.303 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(18/23)
- KAZÂ/KADÂ ile/ve/||/<>/> KADER/KADAR
( Gereksinim. İLE/VE/||/<>/> Ölçü. )
( Gerekeni/gereksinimi ölçülendirmek. )
( Tekil. İLE/VE/||/<>/> Çoğul. )
( Kaderin gerçekleşmesi/vukû bulması, bilinmesi, görülmesi. İLE/VE/||/<>/> Bilinmez. )
( Göz. İLE/VE/||/<>/> Bakış/bakma. )
( Zorunluluk/cebr. İLE/VE/||/<>/> Özgürlük[seçenek/yeğleme]. )
( Tümel. İLE/VE/||/<>/> Tikel. )
( Var oluş/olan. İLE/VE/||/<>/> Bilgi. )
- KAZA/SIZ BELÂ/SIZ (GİTMEK)
- KAZA ile FELÂKET
( ACCIDENT vs. DISASTER )
- KAZÂ ile GAZÂ
- KAZA ile HATA ile YEĞLEME/TERCİH
( 1 KEZ ile 2. KEZ ile 3. KEZ )
- KAZA değil/yerine/= İLÇE
- KAZA ile KASIT
( ACCIDENT vs. PURPOSE )
- KAZA ile KAZA ile KAZA
( İstem dışı ya da umulmayan bir olay dolayısıyla birinin, bir nesnenin ya da bir aracın zarara uğraması. | Zamanında kılınmayan namazı ya da tutulmayan orucu sonradan yerine getirme. İLE Yargı. | Kadılık görevi. İLE İlçe, kaymakamlık. )
- KAZÂ ile/ve/<>/> TESÂDÜF ile/ve/<>/> İSTİKRAR
( 1 kere olursa. İLE/VE/<>/> 2 kere olursa. İLE/VE/<>/> 3. kez olursa. )
- KAZA ile TESADÜFİ ile KAZARA ile KAZALAR
( ACCIDENT vs. ACCIDENTAL vs. ACCIDENTALLY vs. ACCIDENTS )
( سانحه ile داهيه ile اتفاق ile عارضه صرفي ile تصادف ile حادثه ile عرض ile پيشآمدي ile تصادفي ile عارضي ile عرضي ile غير اساسي ile اتفاقي ile بر حسب تصادف ile تصادفا ile بل ile سوانح ile عوارض ile حوادث )
( CENHEH ile داهيه ile ETEFAGH ile AREZEH SARFY ile TASADEF ile HADESEH ile ARZ ile PEYSHAMADY ile TASADEFY ile عارضي ile ARZY ile غير اساسي ile ETEFAGHY ile BAR HASB TASADEF ile TASADEFA ile BEL ile SAVANEH ile AVAREZ ile HAVADES )
- KAZAK/LIK ile KAZAKÇA ile KAZAK ÇÖMELMESİ
- KAZAK ile KAZAK ile KAZAK[Fr. < CASAQUE]
( Kazakistan Cumhuriyeti'nde yaşayan Türk soylu halk ya da bu halktan olan kişi. | Güney Rusya'da yaşayan, Slavlaşmış bir topluluk ve bu topluluktan olan kişi. İLE Rusya'da ve İran'da ayrı bir sınıf oluşturan atlı asker. | Karısına söz geçirebilen, dediğini yaptırabilen erkek, kılıbık karşıtı. İLE Baştan geçirilerek giyilen, genellikle kollu, örme üst giysisi. )
- KAZAN, ABDULLAH (ESKİŞEHİR,1963) :
( İlk ve Ortaokulu İstanbul'da tamamladı. Bir süre ticaretle uğraştı. Siyasete Refah Partisi saflarında başladı ve İlçe yönetim kurulunda başkan yardımcısı olarak görev aldı. Milli Gençlik Vakfı Sarıyer İlçe Başkanlığı görevinde bulundu. 1994 yerel seçimlerinde Sarıyer Belediye Meclisi üyeliğine seçildi ve Başkan Yardımcısı olarak görev yaptı. )
- Kazan'ın 20 km. kadar dışında bulunan bir tapınak, her bir kubbesinde bir tanesi yer alan ay, haç, yıldız ve öteki birçok dinin simgeleri ile tüm dinleri biraraya toplamak iddiasındadır. -ile/ve
- KAZAN ile/ve/<> ESKİ KAZAN
( Kazanka Irmağı'nın bir büklüm yaparak Volga'ya karıştığı topraklarda kurulmuştur. İLE/VE/<> Bölgeyi ikiye bölen Kazanka Irmağı'nın 45 km. kuzeyinde yer alıyordu. )
( Türk geleneklerine göre, Kazan, "Birleşme"yi simgeler. )
- KAZAN ile KAZAN
( Çok miktarda yemek pişirmeye ya da bir şey kaynatmaya yarayan büyük, derin kap. | Buhar makinelerinde, kalorifer tesisatında, suyun kaynatıldığı büyük derin kap. İLE Tataristan. )
- KAZAN ile TENCERE
- KAZANA/NA YANAŞIRSAK ve/||/<> KÖTÜYE YANAŞIRSAK
( Karası bulaşır. VE/||/<> Belâsı bulaşır. )
- KAZANAMAMAK ile KAYBETMEK
( NOT ABLE TO EARN/WIN vs. TO LOSE )
- KAZANÇ'TA:
TİCARET ile/ve/yerine ÜRETİM
- KAZANÇ/KÂR ile/değil/yerine YARAR/FAYDA
( Ne denli güzel ve kârlı olsa da hiçbir şey sonsuza kadar sürmez. )
( Yaptığımız/söylediğimiz/yediğimiz. İLE/DEĞİL/YERİNE Yapmadığımız/söylemediğimiz/yemediğimiz. )
( Gider/gelir, artar/azalır. İLE/DEĞİL/YERİNE Gitmez. )
( Başkaları da ister/katılır. İLE Başkaları istemez ve ne yazık ki pek katılmaz. )
( RİBH/RIBH ile ... )
( PROFIT vs. BENEFIT )
- KAZANÇ ile/ve HARCAMA
( Maliyetinin 6 katı. İLE/VE Gelirin yarısı kadarı üzerinden hareket ederek. )
( Kaybetmeyi ahlâksız kazanca tercih et. İlkinin acısı bir an, ötekinin vicdan azabı bir ömür boyu sürer. )
- KAZANÇ ile/ve/değil KAZANIM ile/ve/değil KÂR ile/ve/değil ÇIKAR
- KAZANÇ ile LÜTÛF
- KAZANÇ ile/ve PARA
- KAZANCI, GÜRKAN (SARIYER, 1947) :
( Sarıyerlidir. İlk ve Ortaokulu Sarıyer'de okuduktan sonra Bebek'teki Amerikan Kolejine devam etti. Sınavları kazanınca İ.Ü. Tıp Fakültesine devam etti ve 1973'te Tıp Doktoru olarak mezun oldu. Askerlik hizmetinden sonra Amerikan Hastanesi ve Fransız Lape Hastanesinde çalıştı. Devlet Uzmanlık sınavını kazanarak İzmir Eşrefpaşa Hastanesinden Üroloji Uzmanı olarak mezun oldu. Sırasıyla Aydın SSK, Kastamonu SSK Hastaneleri, 19 Mayıs Tıp Fakültesi ve Bostancı PTT Eğitim ve Araştırma Hastanesinde çalıştı. 2004'te emekli olduktan sonra Özel Okmeydanı ve Kadıköy Üniversal Hastanesinde çalıştı. )
- KAZANÇTA:
DÜNYALIK ile/ve AHİRET
( Amel ile. İLE/VE Emek ile. )
- KAZANILMIŞ YETİLER ile/ve İŞLETİLEBİLİR YETİLER ile/ve GELİŞTİRİLEBİLİR YETİLER
( OBTAINED FACULTIES vs./and OPERATABLE FACULTIES vs./and IMPROVABLE FACULTIES )
- KAZANIM ile/ve/değil/yerine/||/<>/> DONANIM
( "Kâr". İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Yarar. )
- KAZANIM ile/ve ELDE EDİŞ
( BENEFIT vs./and TO GET/OBTAIN )
- KAZANMA ile "HAKLILIK"
( Kazanmak, haklılık gibi bir beklentili, yanlı sonuç çıkarmaz! )
- KAZANMA ile EDİNİMCİ
( ACQUISITION vs. ACQUISITIVE )
( فراگيري ile تحصيل ile فرا گيري ile حصول ile اکتساب ile اکتساب کننده )
( FARAGYRY ile TAHSYLE ile FARA GYRY ile HOSUL ile EKTESAB ile EKTESAB KONANDEH )
- KAZANMAK" ile/değil/yerine/>< TARTIŞMAK
( "Kazanmak için başlanılmış" tartışma, kaybetmenin ilk adımıdır. )
- KAZANMAK ile/ve ELDE ETMEK
( İKTİSAB[< KESB] ile/ve ... )
( TO EARN/WIN vs./and TO OBTAIN )
- KAZANMAK ile/ve/değil/yerine/||/<> KATILMAK
- KAZANMAK ile/ve/değil/yerine KAZANÇLI ÇIKMAK
( Hiçkimse, sürekli olarak ve herşeyi kazanamaz fakat görülmesi gerekeni görebilirse herşeyde ve sürekli kazançlı çıkabilir. )
- KAZANMAK ile KAZANILMAK ile KAZANDIRMAK ile KAZANABİLMEK ile KAZAN ile KAZANÇ ile KAZANCI/LIK ile KAZANÇLI/LIK ile KAZANÇSIZ/LIK ile KAZAN TAŞI ile KAZAN KEBABI ile KAZAN DAİRESİ
- KAZANMAK ile YAKALAMAK
- KAZANMAK ile/yerine YARIŞMAK
( TO WIN vs. TO COMPETE
TO COMPETE instead of TO WIN )
- KAZANMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YAŞAMAK
- KAZANMAK ile ZAFER KAZANMAK ile KABUL GÖRMEK ile ERİŞİM KAZANMAK ile YÜKSEKLİK KAZANMAK ile SAYGI KAZANMAK ile KİLO ALMAK
( GAIN vs. GAIN A VICTORY vs. GAIN ACCEPTANCE vs. GAIN ACCESS vs. GAIN HEIGHT vs. GAIN RESPECT vs. GAIN WEIGHT )
( انتفاع ile راه يافتن ile جلب کردن ile بدست آوردن ile به دست آوردن ile نفع کردن ile نفع بردن ile بهره تقويت ile ضفر يافتن ile جلب موافقت ile تقرب جستن ile دست يافتن ile ارتفاع يافتن ile آبرو يافتن ile وزن زياد کردن ile چربيدن ile حال آمدن )
( ENTEFA ile RAH YAFTAN ile JALAB KARDAN ile BADAST AVARDAN ile BAH DAST AVARDAN ile NAF KARDAN ile NAF BARDAN ile BACPAREH TAGHOYT ile ZAFAR YAFTAN ile JALAB MOVAFEGHT ile TAGHARB JASTAN ile DAST YAFTAN ile ERTAFA YAFTAN ile ABRO YAFTAN ile VAZAN ZYAD KARDAN ile CHARBYDAN ile HAL AMADAN )
- KAZARA değil/yerine/= KAZAYLA/İSTEMEDEN
- KAZASKER MUSTAFA İZZET EFENDİ ile YESERİZÂDE KAZASKER MUSTAFA İZZET EFENDİ
- KAZDIRMAK ile KAZDIRTMAK ile KAZDIRILMAK
- KAZEİN ile KAZEİN TUTKALI
- KAZI ile KAZI ...
- KAZI ile KAZI ile KAZI/HAK[Ar.]
( Bir yeri kazma işi, hafriyat. İLE Yer altındaki tarihsel değeri olan şeyleri, yapıları ortaya çıkarmak amacıyla arkeologlarca toprağın belirli kurallara ve yöntemlere göre kazılması, araştırılması. İLE Maden, ağaç, taş üzerine, elle yazı ya da biçim oyma, kazı. | Kâğıttaki yazıyı kazıma, kazı )
- KÂZİB(KİZBİYET) ile SÂDIK(SIDKIYET)
( Vakıaya mutabık olup olmaması açısından. )
( Vakıanın önermeye mutabık olup olmaması açısından Hakikat ya da Bâtıl. )
- KAZIK KÖK = CEZR-İ AMÛDÎ = RACINE PIVOTANTE
- KAZIK yerine ÇİVİ(ÇÖP)
- KAZIKLAMAK ile KAZIKLANMAK ile KAZIK ile KAZIKLI ile KAZIKÇI/LIK ile KAZIK KÖK ile KAZIK FREN ile KAZIK MARKA ile KAZIKLI HUMMA
- KAZILMAK ile KAZIL
- KAZIM KARABEKİR İLKÖĞRETİM OKULU :
( Poligon İlkokulu adı ile 1983'te eğitim ve öğretime başladı. 1985'te ismi Kazım Karabekir İlkokulu olarak değiştirildi. Bilahare okul ilköğretim statüsüne alındı. )
- KAZIM KARABEKİR MAHALLESİ :
( İlçenin gecekondu mahallelerinden biri olup Dağevleri'nden 1989'da yapılan bir düzenleme ile ayrılarak Kazım Karabekir adıyla yeni bir mahalle oldu. Mahalle PTT Evleri, Çayırbaşı, Büyükdere ve Kocataş mahallelerinden sınır almaktadır. 1992 nüfus sayımına göre nüfusu 7.512' dir. )
- KAZIM KOYUNCU PARKI :
( Sarıyer Belediyesi tarafından Kocataş Mahlesinde yeni yapılan parkı Karadeniz Müziğinin efase ismi Kazım Koyucu'nun adı verilerek hizmete açıldı. Çocuklar için oyun gurubu, fitness ve dilenme alanı bulunuyor. )
- KÂZIM/KEZÎM[Ar. çoğ. KÂZIMÎN] ile KÂZIM/KAZIMA["ka" uzun okunur] ile KAZIM
( Kızgınlığını, öfkesini, hırsını yenen. İLE Kemirici.[hayvan] İLE Kazmak eylemi. )
- KÂZIM ile/ve/||/<>/> KÂZÎM
( Öfkesini tutan. [ara sıra] İLE/VE/||/<>/> Öfkesini tutan. [sürekli] )
- KAZIM ile KAZIMA ile KAZIMA RESİM
- KÂZIM ve/||/<>/> NÂZIM
( Öfkesini tutan. VE/||/<>/> Düzenleyen, düzene koyan, tertip eden. )
- KAZIMAK ile KAZ ile KAZA ile KAZI ile KAZALI ile KAZILI ile KAZASIZ/LIK ile KAZ TÜYÜ ile KAZ ADIMI ile KAZASIZCA ile KAZ KAFALI/LIK ile KAZA KIRIM ile KAZI BİLİMİ ile KAZA DAİRESİ ile KAZA KURŞUNU ile KAZI BİLİMCİ ile KAZI BİLİMSEL ile KAZASIZ BELASIZ ile KAZA KIRIM EKİBİ
- KAZIMAK ile KAZINMIŞ ile OYMACI ile OYMAK
( ENGRAVE vs. ENGRAVED vs. ENGRAVER vs. ENGRAVING )
( حکاکي کردن ile گراور کردن ile منقوش کردن ile منقوش ile کنده کار ile حکاک ile گراورسازي ile حکاکي ile گراور ile قلم )
( HOKAKY KARDAN ile GERAVAR KARDAN ile MONAGHOSH KARDAN ile MONAGHOSH ile KANDEH KAR ile HOKAK ile GERAVARSAZY ile حکاکي ile GERAVAR ile GHALAM )
- KAZIMAK ile/ve/değil/yerine SIYIRMAK
- KAZIMAK ile YAZILI ile YAZIT
( INSCRIBE vs. INSCRIBED vs. INSCRIPTION )
( حک کردن ile حکاکي کردن ile محاط کردن ile محاط ile ثبت ile نوشته خطي ile کتيبه ile کتابت )
( HAK KARDAN ile HOKAKY KARDAN ile MOHAT KARDAN ile MOHAT ile SABAT ile NOSHTEH KHATY ile KATYBAH ile KETABAT )
- KAZINMA ile EZİLME
- KAZINTI ile KAZINTILI ile KAZINTISIZ
- KAZITMAK ile KAZITTIRMAK
- KAZİYYE-İ MUHKEME/MUHKEM KAZİYE değil/yerine/= KESİN YARGI
- Kâzım ol! sonra KONUŞ!!!
- KAZLIÇEŞME ile/ve KAZLI ÇEŞME
( Yedikule'de bulunan bir semt. İLE/VE Yedikule dışında, Demirhane Caddesi'nde bulunan, ön yüzü kaz kabartmalı bir çeşme. [1537] [Su aranırken kazların konduğu yerde su bulunmasından dolayı] )
- KAZMA ile KESİK ile KESİCİ DİŞ
( INCISE vs. INCISION vs. INCISOR )
( حجاري کردن ile شکافتن ile شکاف ile ثنيه ile دندان پيش )
( HOJARY KARDAN ile SHKAFTAN ile SHKAF ile ثنيه ile DANDAN PEYSH )
- KAZMA ile KİRİZMA[Yun.]
( Herhangi bir araçla toprağı açmak, oymak. | Bu yolla çukur, kuyu, yol vb. oluşturmak. İLE Toprağı derince kazarak altını üstüne getirme. )
- KAZMA ile KÜLÜNG
( TAŞÇI KAZMASI )
- KAZMA ile/ve TIRPIT
( ... İLE/VE Bir tür kazma. )
- KAZMAK ile KAZI ile KAZILAR ile EKSKAVATÖR
( EXCAVATE vs. EXCAVATION vs. EXCAVATIONS vs. EXCAVATOR )
( حفر کردن ile ازخاک درآوردن ile گودبرداري ile کاوش ile حفاري ile خاک برداري ile حفريات ile حفر کننده ile حفار )
( HAFAR KARDAN ile AZKHAK DARAVARDAN ile GODBARDARY ile KAVESH ile HAFARY ile KHAK BARDARY ile حفريات ile HAFAR KONANDEH ile HAFAR )
- KAZMAK ile KAZICI ile KAZMA
( DIG vs. DIGGER vs. DIGGING )
( حفاري کردن ile بيلچه زدن ile کاوش کردن ile حفر کردن ile بيل زدن ile گودال کندن ile چاله کندن ile کننده ile آلت حفاري ile حفار ile حفاري ile حفر ile کنش ile کاوش ile گودبرداري )
( HAFARY KARDAN ile BEYLACHEH ZADAN ile KAVESH KARDAN ile HAFAR KARDAN ile BEYLE ZADAN ile GODAL KANDAN ile CHALEH KANDAN ile KONANDEH ile ALT HAFARY ile HAFAR ile HAFARY ile HAFAR ile KONASH ile KAVESH ile GODBARDARY )
- KAZMAK ile KAZIMAK
- KAZMAK ile KAZMAÇ ile KAZMACI/LIK ile KAZMA DİŞ
- KAZULET[Ar. < KAZÛRÂT] = KOCAMAN
- KB/BLOOD PRESSURE[İng.] değil/yerine/= KAN BASINCI
- KDS/DECİSION SUPPORT SYSTEM[İng.] değil/yerine/= KARAR DESTEK DÜZENİ
- KEDİ ile KAPLAN KESELİ KEDİ
- KEDİ ile KARA AYAKLI KEDİ(GYRA)
( ... İLE En ölümcül vahşi kedi.[%60 başarı oranıyla] )
- KEFALETLE SERBEST BIRAKMAK ile KAZAN ile KEFİL ile GARANTÖR
( BAIL vs. BAILER vs. BAILOR vs. BAILSMAN )
( باامانت سپردن ile ضامن شدن ile کفيل گرفتن ile کفيل دهنده ile امانت دهنده ile ضامن )
( BAAMANT SEPARDAN ile ZAMAN SHODAN ile KOFYLE GARAFTAN ile KOFYLE DAHANDEH ile EMANT DAHANDEH ile ZAMAN )
- KELÂM ERBÂBI ile/ve/<> KALEM ERBÂBI
- KELÂM ile/ve/||/<>/> KÂMİL
( Kâmil, kelâmı/sözü işittirendir. )
- KELÂM ile KAVL-İ ŞÂRİH
( Söz. İLE Açıklayıcı Söz. | Tanım. | Bir şeyin ne idüğünü/olduğunu belirleyen söz öbeği. )
- KELER ile KAFKAS KELERİ
( ... İLE Ağrı Dağı eteklerindeki kayalıklarda yaşar. )
( ... cum PARALAUDAKIA CAUCASIA )
- KEMER[Fars. :Bel.] ile/ve/değil KAMBERİYE
- KEMER ile KAŞ KEMERİ ile KEMERLİ ile ARŞİV ile ARŞİVLER ile KEMERLİ GEÇİT
( ARCH vs. ARCH OF THE EYEBROW vs. ARCHED vs. ARCHIVE vs. ARCHIVES vs. ARCHWAY )
( تاق ile طاق ile خم ابرو ile طاقدار ile بيگاني کردن ile آرشيو ile بيگاني ile دروازه طاقدار ile گذر سرپوشيده )
( TAGH ile TAGH ile KHAM EBRO ile طاقدار ile BEYGANY KARDAN ile ARSHYVE ile بيگاني ile DARVAZEH TAGHDAR ile GOZAR SARPUSHYDAH )
- KEMER değil/yerine/= KAYIŞ
- KEMİK ile KABURGA/GÖĞÜS KEMİĞİ
( EĞE KEMİĞİ(AZM-İ DIL'Î): (HZ. ADEM'İN) SOL KABURGA(SI) )
( ... ile BEVÂNÎ )
( BONE vs. RIB/STERNUM/BREAST BONE )
- KEMİK ile KALBUR KEMİĞİ
( ... İLE Alın kemiğinin arkasında, kalbur gibi küçük delikleri olan, kafatasının alt ve ön bölümünü oluşturan kemik. )
- KEMOTERAPİ İLE RADYOTERAPİ İLE İMMÜNOTERAPİ ile/||/<> KANSER TEDAVİLERİ
( Başlıca kanser tedavi yaklaşımları. )
( Formül: PD-1/PD-L1 blokajı )
- KEMOTERAPÖTİK/CHEMOTHERAPEUTIC[İng.] değil/yerine/= KANSER İLACI
- KENDİ FİYATINI VERMEK ile KANDIRMAK/"KAZIKLAMAK"
- KENDİLİĞİNDENLİK ile KADER
( KENDİLİĞİNDEN/LİK: Özün, özgür etkinliği. )
( Bir kez, her şeyin kendi kendine olduğunu idrak ettiğiniz zaman [buna ister kader, ister Tanrı ya da rastlantı deyin] işte o zaman sadece bir tanık olarak kalırsınız. )
( O uğraşarak gerçekleştirilemez, kendi gerçek doğanızı idrak ettiğinizde o kendiliğinden olur. )
( Hayatı, geldiği gibi kabul edin. )
( Accept life as it comes. )
( SPONTANEOUSLI/NESS vs. DESTINY
SPONTANEOUSLINESS: Free activity of the essence.
Once you realise that all happens by itself, [call it destiny, or the will of God or mere accident], you remain as witness only, understanding and enjoying, but not perturbed.
It cannot be done, it happens when you realise your true nature. )
- KENDİNDE/LİK ile/ve/||/<> KALICI/LIK
- KENDİNDE = BİZATİHİ = IN-ITSELF[İng.] = EN SOI[Fr.] = AN SICH[Alm.] = IN SE[Lat.] = KATH'HAUTO[Yun.]
- KENDİNDEN EMİN OLMAK ile/ve/değil KAYNAĞINDAN EMİN OLMAK
- KENDİNE YET(E)MEMEK ile/ve/değil/yerine KABUĞUNA SIĞ(A)MAMAK
- KENDİNİ ARAMAK ile/ve/<> KALICILIĞINI YAKALAMAK
- KENDİNİ GELİŞTİRMEK ve KABINI GENİŞLETMEK/DERİNLEŞTİRMEK
( Kendini aşmak isteyenler, "derler" deresinden geçmelidir. )
- KENDİNİ KAÇINMA değil KAÇINMA
- KENDİNİ:
KANDIRMAK ile/ve/||/<>/> KAPTIRMAK
- KENT ve/||/<>/> KAVRAM
( Kentin olmadığı yerde, sanat da olmaz. )
- KEPÇE ile KAVRAÇ
( Sulu yiyecekleri karıştırmaya ve dağıtmaya yarayan, uzun saplı, yuvarlak ve derince kaşık. | Bu kaşığın alabildiği miktarda olan. | Erimiş madeni, kalıba dökmek için kullanılan büyük kaşık. | Tahıl, kömür, kum vb.nin yüklenip boşaltılmasında kullanılan, tek ya da iki çeneden oluşmuş motorlu araç. | Bu aracın alabildiği miktarda olan. | Gemilerde, ortasında dümen evi bulunan yuvarlak kıç çıkıntısı. | Güreşte hasmın arkasından bacakları arasına el sokma oyunu. İLE Ağır taşları tutup kaldırmaya yarayan, iki tutaklı demir araç. )
- KERATOKONUS ile/||/<> KATARAKT
( Kornea biçiminin konik duruma gelmesi ile ilişkili bir göz sayrılığı. | Kornea biçiminin bozulması ile görme kaybı. İLE/||/<> Göz merceğinin bulanıklaşması ile görme kaybı. )
- KERE ile/ve KARE
( TIMES vs./and SQUARE )
- KEREN ile/değil KARAN
( Boynuzlu. İLE/DEĞİL Parlamak. )
( )
- KERESTE[Fars. < KERASTE] ile/= KALAS[< Romanya'da Galati kenti]
( Tomrukların boyuna biçilmesiyle elde edilen ve marangozlukla inşaatta kullanılan nitelikli ağaç. | Ayakkabı yapımında kullanılan gereç. | Kaba saba kişi, "kalas". İLE/= Kalın biçilmiş uzun tahta. | Ahşap yapılarda kiriş olarak kullanılan kalın biçilmiş uzun tahta. | Kaba, anlayışsız kişi, "kereste". )
- KERHÂNE ile KÂRHÂNE
- KERTENKELE ile KAPLAN KERTENKELE(ALTIN TEGU)
( ... cum TUPINAMBIS TEGUIXIN )
- KESE[Fars. KİSE] ile/ve/||/<>/> KASA[İt. CASSA]
( Cepte taşınan, içine para vb. konulan, kumaştan ya da örgüden küçük torba. İLE Para ya da değerli nesne saklamaya yarayan çelik dolap. )
- KEŞFETMEK ile KEŞFEDİLDİ ile KAŞİF ile KEŞFETMEK ile KEŞİF
( DISCOVER vs. DISCOVERED vs. DISCOVERER vs. DISCOVERING vs. DISCOVERY )
( پيدا کردن ile کشف کردن ile مکشوف کردن ile مکشوف ساختن ile منکشف کردن ile يافتن ile دريافتن ile منکشف ile کشف شده ile مکشوف ile کاشف ile يابنده ile پي بري ile يابش ile کشف ile اکتشاف )
( PEYDA KARDAN ile KESHOF KARDAN ile MAKESHOOF KARDAN ile MAKESHOOF SAKHTAN ile MANKESHOF KARDAN ile YAFTAN ile دريافتن ile منکشف ile KESHOF SHODEH ile MAKESHOOF ile KASHOF ile يابنده ile PEY BARY ile يابش ile KESHOF ile EKTESHAF )
- KEŞİF ile KEŞİF AMAÇLI ile KEŞFETMEK ile UZAYI KEŞFETMEK ile KAŞİF ile KEŞFETMEK
( EXPLORATION vs. EXPLORATORY vs. EXPLORE vs. EXPLORE SPACE vs. EXPLORER vs. EXPLORING )
( استخراج ile استکشاف ile پي گردي ile سياحت ile سياحت اکتشافي ile اکتشاف ile اکتشافي ile اکتشاف کردن ile سياحت کردن ile فضانوردي کردن ile پيگرد ile سياح ile مکتشف ile جستجوگر ile کاوشگر )
( ESTEKHARAJ ile استکشاف ile PEY GARDY ile سياحت ile سياحت اکتشافي ile EKTESHAF ile اکتشافي ile EKTESHAF KARDAN ile SYEHT KARDAN ile FAZANORDY KARDAN ile PEYGARD ile سياح ile مکتشف ile JASTAJVGAR ile KAVESHGAR )
- KESİK ile/ve/||/<> KÂĞIT KESİĞİ
- KESİN/LİK ile "KATI/LIK"
- KESİN/LİK ile KATI/LIK
( CERTAINTY vs. STERN/NESS )
- KEŞİŞFOKU ile KARAYİP KEŞİŞFOKU
( Tropik ya da astropik bölgelerde yaşayan. İLE Karayip'lerde yaşayan fok. )
( ... cum MONACHUS TROPICALIS )
- KESİT ile/ve KATMAN
( CROSS-SECTION vs./and LAYER )
- KESMEK ile KESİLMİŞ VE KURUTULMUŞ ile KES VE KURUT ile ELMAS KESTİ ile SAÇ KESMEK ile KESMEK ile İKİYE BÖLDÜM ile KATMANLAR HALİNDE KESİLMİŞ ile PARÇALARA AYIRMAK ile AYIRMAK ile KESMEK
( CUT vs. CUT AND DRIED vs. CUT AND DRY vs. CUT DIAMOND vs. CUT HAIR vs. CUT IN vs. CUT IN HALF vs. CUT INTO LAYERS vs. CUT INTO PIECES vs. CUT OFF vs. CUT OUT )
( جر ile گسيختگي ile گسستگي ile برش ile شکاف ile جراحت ile بريدگي ile دريدگي ile شکافتن ile مقطع ile خراش ile بريدن ile شکافدار ile گسيخته ile تراش دار ile بريده ile تکه کردن ile پاره کردن ile گسسته ile تراشه کردن ile قطعه کردن ile تراش دادن ile شکافته ile پارهکردن ile تقطيع کردن ile تقطيع ile شسته وروفته ile الماس تراشيده ile مو زدن ile چاک خورده ile شقه کردن ile ورقه ورقه کردن ile قطعه قطعه کردن ile ريزريز کردن ile قطع کردن ile منقطع ساختن ile بريده شده ile منقطع کردن ile منقطع ile برش دادن ile قطع جريان )
( JAR ile GOSYKHTGY ile گسستگي ile BARSH ile SHKAF ile JARAHAT ile BARYDEGY ile دريدگي ile SHKAFTAN ile MOGHATE ile KHARASH ile BARYDAN ile SHKAFDAR ile GOSYKHTEH ile TARASH DAR ile BARYDAH ile TAKEH KARDAN ile PAREH KARDAN ile GOSESTEH ile TARASHEH KARDAN ile GHATE KARDAN ile TARASH DADAN ile SHKAFTEH ile PARECKARDAN ile TAGHATYE KARDAN ile تقطيع ile SHASTEH VARVAFTEH ile OLMAS TARASHYDAH ile MO ZADAN ile CHAK KHORDEH ile SHGHEH KARDAN ile VARGHEH VARGHEH KARDAN ile GHATE GHATE KARDAN ile RYZARYZ KARDAN ile GHATE KARDAN ile MONAGHATE SAKHTAN ile BARYDAH SHODEH ile MONAGHATE KARDAN ile MONAGHATE ile BARSH DADAN ile قطع جريان )
- KEVN[Ar.] ve/||/<> KANUN[Ar.]
( Oluş. VE/||/=/<> Yasa. )
- KEYFİNE GÖRE TAKILMAK ile/ve KAFANA GÖRE TAKILMAK
- KİBAS/INCREASED İNTRACRANIAL PRESSURE SYNDROME[İng.] değil/yerine/= KAFA İÇİ BASINÇ ARTIŞI BELİRGESİ, KAFA İÇİ BASINÇ ARTIŞI SENDROMU
- KİBİRLİ" ile "KASINTI"
- KIBLE ve/<> KABUL ve/<> KABİLE
- KİBRİT[Ar.] değil/yerine/= KAV
( Ağaçların gövdesinde ya da dallarında yetişen bir tür mantardan elde edilen ve çabuk tutuşan, süngerimsi nesne. )
- KILBARAK/MİDİLLİ[Yun.] ve KATANA/KADANA[Mac.]
( Küçük at. VE İri yapılı at. )
- KILIBIK ile/değil/yerine KALBİ ILIK
- KILIBIK >< KAZAK
- KILIF ile KALIP
- KILIF ile KAP
- KİLİSE ile/ve/||/<>/> BAŞKİLİSE/KATEDRAL[Fr. < CATHÉDRALE]
( ... İLE/VE/||/<>/> Baş kilise. Bir kentin büyük kilisesi. )
- KILKAPAN/SAMANKAPAN/KEHRİBAR[Fars. < KEHRUBÂ ] ile KARAKEHRİBAR/OLTU TAŞI
( Süs eşyası yapımında kullanılan, açık sarıdan kızıla kadar türlü renklerde, yarı saydam, kolay kırılan ve bir yere hızlıca sürtüldüğünde hafif nesneleri kendine çeken, fosilleşmiş reçine. İLE Bu reçineden yapılmış: )
- KILLER :/yerine KATİL
- KİLO ile ÖLDÜRÜLDÜ ile KATİL ile ÖLDÜRME
( KIL vs. KILLED vs. KILLER vs. KILLING )
( مقبره ile مقتول ile کشته ile کشته شده ile آدم کش ile کشنده ile مقاتله ile کشنده مج ile قتل )
( MOGHABREH ile MOGHTOL ile KESHTEH ile KESHTEH SHODEH ile ADAM KESH ile KESHANDEH ile MOGHATLEH ile KESHANDEH MAJ ile GHTEL )
- KİMİ:
GİTTİKÇE ile KALDIKÇA
( Kalır. İLE Gider. )
- KİMLİK ile/ve/<> KABUL
( IDENTITY vs./and/<> ACCEPTANCE )
- KINIK BOYU ile/ve KAYI BOYU ile/ve BAYAT BOYU
( Selçuklu. İLE/VE Osmanlı. İLE/VE ... )
- KİRAZ ile DEFNE ile MEŞE ile AKÇAAĞACI ile KAYISI
(
)
( Kendinizi tanımlamak isteseydiniz ne olmak isterdiniz?
Kiraz kadar lezzetli, defne gibi yeşil, meşe gibi toprağın sigortası, akçaağaç kadar estetik ve kayısı kadar yararlı olmak isterdim. )
- KİREÇ TAŞI/KİLS[Ar.]/KALKER[Fr.] ile SİPOLİN[Fr. < İt.] ile KARST[Alm.]
( Kireç ocağında işlenerek kireç elde edilen, kalsiyum karbon tuzundan bileşik kayaç. İLE Katmanlarında iç içe daireler bulunan, billurlu bir kalker türü. İLE Kayaçların erimesiyle yer altı akıntıları olan, kireç taşı ve dolomit bölgesi. )
- KIRILMA('DA):
İNCELİK('TEN) ile/değil/<> KALINLIK('TAN)
( Her şey. İLE/<>/DEĞİL İnsan. )
- KIRLANGIÇ ile KEÇİSAĞAN/ÇOBANALDATAN/EBÂBÎL[Ar.] ile AKKARINLI EBÂBÎL[Ar.] ile KARASAĞAN EBÂBÎL[Ar.]
( ... İLE Dağ kırlangıcı. | Çobanaldatangillerden, kahverengimsi gri zemin üzerine benekli ve çizgili tüyleri olan, kanatları sivri, kuyruğu uzun, boynu kısa, başı iri ve enli, gagası ufak, kısa ve kancalı bir tür kuş. )
( ... İLE Kahverengilerdir fakat gökyüzünde uçarlarken siyah görünürler.
* Uzun, bumeranga benzer kanatları, kısa ve çatallı kuyrukları vardır.
* Kırlangıçlar gibi uçarken kanatlarını kırmazlar.
* Kırsal bir alanda görmek olanaksızdır.
* Yuvalarını çatıların gizli yerlerinde yaparlar ve yuvalarına çok hızlı girip çıkarlar.
* Bazı ebabillerin 21 yıl yaşadığı gözlenmiştir.
* Ebabil görmek için yaz aylarında gökyüzünün çok yükseklerine bakmak gerekir.
* Kırlangıçlar gibi, teller vb. yerlere tünemezler.
* Sadece üremek için bir yere konarlar.[Türkiye'nin bir çok yerinde ürerler.]
* Özellikle akşam üstü çatıların ve evlerin üzerinde çılgınca çığlıklar atarak hızla uçarken görebilirsiniz.
* Yaşamlarının büyük bir kısmını uçarak geçirirler. [Uçarken uyurlar.]
* Şehirde, binaların arasında görebilirsiniz.
* Yuvalarını binalardaki çatlaklarına, havalandırma boşluklarına, çatı aralarına yaparlar. Yuva yapmak için uçarken rastgele topladıkları tüy, ot ve tohumları kullanırlar.
* Avrupa'ya Mayıs'ın başında gelir ve genellikle iki hafta içinde, oldukça hızlı bir biçimde tüm kıtaya yayılırlar. [Kışı geçirmek için Afrika'nın güneyine geri dönerler.]
* Mardin'de çok sayıda görmeniz olanaklıdır. )
(
)
( HUTTÂF[çoğ. HATÂTİF] ile EBÂBİL )
( BELVÂYE, PİRİSTÛ/K, PİRİSTÜK PÎLVÂYE ile EBREHE, BÂLVÂNE, YALVÂNE )
( SWALLOW vs. SWIFT vs. ALPINE SWIFT vs. CHIMNEY SWIFT )
( HIRUNDO RUSTICA cum CAPRIMULGUS EUROPAEUS cum TACHYMARPTIS/MICROPUS MELBA cum CHATEURA PELAGICA )
- KİRLENME ile KARARMA
- KİRLİ PARA ile/||/<> KARA PARA
( Yasa dışı yollardan ya da insanlık suçlarıyla elde edilen. İLE/DEĞİL/||/<> Vergi kaçırarak elde edilen. )
- KİROGRAF ile KAYOGRAFİ
( CHIROGRAPHER vs. CHIROGRAPHY )
( کف بين ile طالع بين )
( KOF BEYNE ile طالع بين )
- KISACA ile/ve/değil/yerine/ne yazık ki/||/<>/< KABACA
- KİŞİ TANRI ile KAVRAM TANRI
- KİŞİ:
"YARGILAYAN" ile/değil/yerine/>< KATILAN
- KİŞİ:
"SERT" ile/ve/||/<>/> SICAKKANLI ile/ve/||/<>/> KARARLI
( Uzaktan bakıldığında. İLE/VE/||/<>/> Yaklaşıldığında. İLE/VE/||/<>/> Konuşmaya başladığında. )
- KİŞİ:
MUTLU ve/||/<>/> KARARLI ve/||/<>/> ONURLU ve/||/<>/> "BÜYÜK" ve/||/<>/> SAYGIN ve/||/<>/> İNSAN
( Sevgimiz kadar. VE/||/<>/> Bilgimiz kadar. VE/||/<>/> Ürettiğimiz kadar. VE/||/<>/> Paylaştığımız kadar. VE/||/<>/> Merhametimiz kadar. VE/||/<>/> Dürüstlüğümüz kadar. )
- KİŞİ/BİREY ile/ve/değil/yerine KAVRAM/DURUM/OLAY
( Bazı durumları yaşayan/deneyimleyen değil o durumu kim yaşarsa yaşasın aynı süreç ve sonuç deneyimlenebilecek olan. )
( Kişinin özgünlüğünün, özerkliğinin üst seviyede olması, sınırlanamaz, kısıtlanamazlığı, kapsayıcılığının derinliği ve genişliği, insanla bağlantılandırılan ve bağdaştırılanların yetersizliği/düşüklüğünden dolayı apayrı olarak ve hiçbir şeyle karıştırılmaması gerekliliği. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Kavramın/olayın kendi içinde ve kendine özgülüğünün gözönünde bulundurularak/dikkate alınarak değerlendirilmesi ve arı biçimde bırakılma gerekliliğinin ister kişi, isterse diğer tüm kavram ve olaylarla bağlantılandırılmasındaki/bağdaştırılmasındaki duyarlılık ve titizlik gerekliliği. )
( Kişiyi, kavramsallaştırma! Kavramı, kişiselleştirme!
[ GENEL ile ÖZEL'i karıştırma! ] )
( Düşüncenin üstesinden gelemeyen, düşünenin üstesinden gelmeye çalışır. )
( PERSON vs./and CONCEPT/EVENT )
- KİŞİLERİ:
"YENMEK" ile/değil/yerine/>< KAZANMAK
- KISIM ile/ve KASÎM
( Tasavvur ve tasdik, ilmin kısmıdır. İLE/VE Tasdik ve tasavvur, birbirinin kasîmidir. )
( Kısımlarla maksim arasında umum-husus-mutlak vardır. İLE/VE İki kasîm arasında mübayenet vardır. )
- KISIM ile/ve/||/<>/> KASSAM[Ar. < KASM]
( Bir bütünün bir bölümü. | Tür/nev, cins. İLE Bölen, taksim eden, kısım kısım ayıran. | Eskiden bir mîrâsı vârisler arasında bölen, yetimlerin hakkını muhâfaza ve idâre eden şer'î memur. )
( KASM: Parçalara ayırmak, bölmek. | KASSAMLIK: Kassam olan kişinin işi ve memûriyeti. )
- KISIR/LIK" ile "KABIZ/LIK"
- KİŞİSEL/ÖZEL KÖTÜLÜKLER ile/ve/||/<>/> KAMUSAL YARAR/KAZANÇ
- KİŞİSELLEŞTİRMEK ile KARAKTERLEŞTİRMEK
- KIŞKIR(T)MAK ile/ve/||/<> KAYNA(T)MAK ile/ve/||/<> KABAR(T)MAK
- KIŞKIRTMAK ile "KAMÇILAMAK"
- KIŞR[Ar. < KUŞÛR] ile KABUK
( KABUK )
- KİST/UR:
SIVI ile/ya da KATI
- KIYAK ile/ve/değil/yerine KATKI
( [not] "FAVOUR" vs./and/but CONTRIBUTION/ADDITION
CONTRIBUTION/ADDITION instead of "FAVOUR" )
- KIYAM ve/||/<> SÜKÛNET ve/||/<> KAVL(SÖZ) ve/||/<> HAYAT
( Hizmet ile. VE/||/<> Saygı ile. VE/||/<> Hikmet ile. VE/||/<> Edeb ile. )
- KIYÂM ve/||/<> SÜKÛNET ve/||/<> KAVL ve/||/<> HAYAT
( Hizmet ile olsun! VE/||/<> Hürmet ile olsun! VE/||/<> Hikmet ile olsun! VE/||/<> Edep ile olsun! )
- KIYAS KABUL ETMEZ değil/yerine/= KARŞILAŞTIRILAMAZ
- KIYAS/MUKAYESE değil/yerine/= KARŞILAŞTIRI/KARŞILAŞTIRMA
- KIYAS ile/yerine KARŞILAŞTIRMA
( Tanım/Örnek: Bir sayfanın ikiye bölünerek, iki ayrı olgunun/kavramın kendi özlerinin iki ayrı sütunda sadece veri olarak dizilişi ve öylece yorum eklemeden bırakılması. İLE Yapılan tablonun/karşılaştırmanın altına ekleme/yorum biçiminde göreceliliği, sınırlılığı ve kısıtlılığı potansiyelinin gözardı edilerek bir değerlendirme yapılması.(sınırı aşmak/bilmemek). Sonuç: Kıyasın değil, karşılaştırmanın daha yerinde, arı, saf, doğru olacağı ve kıyas yapmama gerekliliği. )
( Nispet. İLE/YERİNE Oran. )
( TO COMPARE vs. COMPARISON
COMPARISON instead of TO COMPARE )
- KIYASLAMAK ile/ve/> KARIŞTIRMAK
- KIYMET(DEĞER) ile/ve KABİLİYET(BECERİ)
( Değerlidir(kıymetli) (belki) fakat becerikli(kabiliyetli) midir (acaba)? )
- KIZAMIK ile KIZIL ile SUÇİÇEĞİ ile KABAKULAK/KABAŞİŞ/YAZMA ile KUDUZ
( MEASLES vs. SCARLET FEVER vs. CHICKENPOX vs. MUMPS vs. RABIES )
- KIZIL GERDANLI DALGIÇKUŞU ile KARA GERDANLI DALGIÇKUŞU
- KLASİK ile/ve/değil/yerine KADÎM
( Her dönem geçerli olan. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE ... )
( [not] CLASSICAL vs./and/but ANCIENT
ANCIENT instead of CLASSICAL )
- KLİŞE[Fr. < CLICHE] değil/yerine/= KALIP/BASMAKALIP
( Baskıda kullanılmak amacıyla, üzerine kabartma resim, biçim, yazı çıkarılmış metal levha. | Basmakalıp söz, görüş vb. )
- KLOSTROFOBİ[Fr./ing. < Yun.]["KLASTROFOBİ" değil!] değil/yerine/= KAPALI YER KORKUSU
- KMR/CARDIAC MAGNETIC RESONANCE[İng.] değil/yerine/= KARDİYAK MANYETİK REZONANS
- KNOCK :/yerine KAPIYI ÇALMAK
- KOAPTASYON/COAPTATION[İng.] değil/yerine/= KAVUŞUM
- KOBALT ile/> NİKEL ile/> KADMİYUM ile/> KURŞUN
( Atom numarası 27, atomik kütlesi 58.933, yoğunluğu 8.9 g/cm³, ergime sıcaklığı 1495 ºC, kaynama sıcaklığı 2870 ºC, kütle numaraları 54-62 arasında izotopları bulunan, ancak sadece 59 kütle numaralı izotopu [27Co59, %100] kararlı olan, 60 kütle numaralı radyoizotopu [Co60], 5.3 yıl yarılanma süresi ve 1.17 MeV ve 1.33 MeV enerjili iki gama fotonuyla tıpta ışın tedavisinde ve endüstride kullanılan, demir ve nikele benzeyen beyaz metal. Simgesi: Co
İLE/>
Atom numarası 28, atomik kütlesi 58.71, ergime sıcaklığı 1453 ºC, kaynama sıcaklığı 2732 ºC ve yoğunluğu 8.9 g/cm³ olan, 360 ºC'den sonra ferromanyetik özelliğini kaybeden, kütle numaraları 57-66 arasında izotopları bulunan, nikel pillerin ışına maruz kalmasıyla oluşan 63 kütle numaralı radyoizotopu [Ni63] radyoaktif izleyici olarak kullanılan, geçiş metalleri öbeğinden, manyetik özellikli alaşımlarda, trafolarda, elektrik iletkenliği düşük olduğundan, direnç malzemelerinde, elektrik ve elektronik devrelerde, seramik kaplama sanayiinde kullanılan, parlak beyaz metal öğe. Simgesi: Ni
İLE/>
Atom numarası 48, atomik ağırlığı 112.40, ergime sıcaklığı 320.9 ºC, kaynama sıcaklığı 765 ºC ve yoğunluğu 8.6 g/cm³ olan, 0.6 eV'un üstündeki nötronlar için saçılma etki kesitleri yüksek fakat soğurma etki kesitleri küçük, ısıl [0.0253 eV enerjili ya da 2200 m/s hızlı] nötronlar için soğurma etki kesiti çok yüksek [2450 b], saçılma etki kesiti çok düşük [5.6 b] olduğundan, reaktörlerin denetim çubuklarında ve ayrıca ölçüm aygıtlarında nötronlara karşı ekranlama işlevi için kullanılan, çinkoya benzeyen, genellikle çinko yataklarında, onunla birlikte bulunan beyaz metal öğe. Simgesi: Cd
İLE/>
Atom numarası 82, atomik kütlesi 207.2, ergime sıcaklığı 327.5 ºC, kaynama derecesi 1740 ºC ve yoğunluğu 11.35 g/cm³ olan, kütle numarası 190-218 arasında izotopları olan, maliyet/yoğunluk oranı düşük olmasından dolayı ve fiziksel ve mekanik özellikleri, ışından dolayı önemli bir değişikliğe uğramadığından dolayı, gama ışınlarına karşı etkin zırh malzemesi olarak ve özellikle nükleer reaktörlerde nötron+gamalara karşı zırhlamada, sanayide akü yapımında, elektrik iletiminde kullanılan kabloların kaplanmasında, silah sanayiinde mermi yapımında, inşaat sanayiinde bina çatılarının kaplanması ve ses yalıtımında, otomotiv ve gemi endüstirilerinde dengeleme ağırlığı, petrol sanayiinde oktan artırıcı olarak yakıt maddelerinde ve matbaacılıkta harflerin dökümünde kullanılan, kararlı izotopları Pb206[%25.1], Pb207[%21.7] ve Pb208[%52.3]'un sırasıyla uranyum[92U238], aktinyum[92U235, AcU] ve toryum[90Th232] radyoaktif serilerinin son halkalarını oluşturduğu mavimsi gri renkte çok ağır metal. Simgesi: Pb )
( Co İLE/> Ni İLE/> Cd İLE/> Pb )
( COBALT vs./> NICKEL vs./> CADMIUM vs./> LEAD )
( COBALT avec/> NICKEL avec/> CADMIUM avec/> LE PLOMB )
( KOBALT mit/> NICKEL mit/> KADMIUM mit/> BLEI )
- KÖK SÖKTÜRMEK ile KAN KUSTURMAK
- KÖK ile/ve KAYNAK
( ROOT vs./and SOURCE )
- KÖKEN ile/ve/değil/||/<>/< KAYNAK
- KÖKTEN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KALICI
- KOKU ve/<> KAŞINTI
- KOLAJ ile/değil KAKOFONİ
- KOLAYCILIK ile/ve/||/<> KAÇIŞ
- KOLAYLAŞTIRMA ile/ve/değil KAÇMA
( [not] TO FACILITATE vs./and/but TO ESCAPE )
- KÖLE ile KAMBER[Ar. < KANBER]
( ... İLE Sadık köle. )
- KOLESTEROL'DE:
İDEAL ile KABUL EDİLEBİLİR ile SINIRDA YÜKSEK ile YÜKSEK
( 180 altı. İLE 180 - 199 İLE 200 - 219 İLE 220 üstü. )
- KOLİN ile/ve/||/<> KARNİTİN
( Yumurta tüketimi ile alınır. İLE/VE/||/<> Et, süt ve süt ürünleri, enerji içecekleri ile alınır. )
(
)
- KOLTUKALTI BEZLERİ ve KULAK ARKASI BEZLERİ ve KASIKTAKİ BEZLER
( Kalpteki fazlalıklar depolanır. VE Beyindeki fazlalıklar depolanır. VE Karaciğerdeki fazlalıklar depolanır. )
( Kanın gereksinim duyulduğunda ve besin sağlayabilmek için özel değişikliğe tâbi tutabilmek üzere çukurlarda ve boşluklarda depo edilmesi zorunluluğu vardır. Nispeten daha güçlü örgenlerdeki fazlalıklar, genellikle daha zayıf örgenlere geçer. )
- KOMPARATİF/COMPARATIVE[İng.] değil/yerine/= KARŞILAŞTIRMALI
- KOMPLEKS/COMPLEX[İng.] değil/yerine/= KARMAŞIK | BİRLEŞİM | KARMAŞA
- KOMPLEKS ile KARMAŞA/KARMAŞIK
- KOMPLEKSİTE/COMPLEXITY[İng.] değil/yerine/= KARMAŞIKLIK
- KOMPLİKASYON/İHTİLAT değil/yerine/= KARMAŞIKLIK
- KOMPLİKE[Fr. < COMPLIQUE] yerine KARMAŞIK
- KOMPLİKE/COMPLICATED[İng.] değil/yerine/= KARMAŞIK
- KÖMÜRCÜ SAKASI ile KASIM SAKASI (KENESEKLİ SAKA)
( Her yerde görülebilen sakalara verilen ad. İLE Kasım ayında Karadeniz'den İstanbul'a göç etmiş olan sakalar. )
( GOLDFINCH vs. ... )
( CARDUELIS CARDUELIS cum ... )
- KONAK ile/ve KÂŞÂNE
- KONDANSASYON POLİMERİZASYONU ile KATILMA POLİMERİZASYONU
( Küçük moleküllerin ayrılmasıyla monomerlerin birleşmesi. İLE Monomerlerin doğrudan birleşmesi. )
- KONFOR ALANI ile/değil/ne yazık ki "KAYGI/KORKU" ALANI
- KONSEPT[İng. < CONCEPT] değil/yerine/= KAVRAM
- KONSEPT/CONCEPT[İng.] değil/yerine/= KAVRAM
- KONTRAKSİYON/CONTRACTION[İng.] değil/yerine/= KASILMA
- KONTRAKTIL/CONTRACTILE[İng.] değil/yerine/= KASILABİLİR
- KONTRAKTILITE/CONTRACTILITY[İng.] değil/yerine/= KASILABİLİRLİK
- KONTRALATERAL/CONTRALATERAL[İng.] değil/yerine/= KARŞI YAN
- KONTRAST/CONTRAST[İng.] değil/yerine/= KARŞIT
- KONTRAST/ZIDDİYET değil/yerine/= KARŞITLIK
- KONTRPLAKTA:
HUŞ ile KAVAK
- KONTRPULSASYON/COUNTERPULSATION[İng.] değil/yerine/= KARŞI VURUM
- KONTRTRANSFERANS/COUNTERTRANSFERENCE[İng.] değil/yerine/= KARS¸I AKTARIM
- KONU BİRLİĞİ ve/||/<>/> KAVRAMSAL TUTARLILIK ve/||/<>/> KURUMSAL OLUŞUM
- KONUM ve/||/<>/> KARŞI KONUM ve/||/<>/> BİLEŞTİRME
( POSITION and/||/<>/> OPPOSITION and/||/<>/> COMPOSITION )
- KONUŞMAK/KONUŞ(A)MAMAK ile/ve/||/<>/> KAVUŞMAK/KAVUŞ(A)MAMAK
- KONUŞMAK ile/ve/değil/yerine KANITLAMAK
( [not] TO TALK vs./and TO PROVE
TO PROVE instead of TO TALK )
- KONVOY[Fr. < CONVOI] ile/ve/değil/yerine/= KAFİLE[Ar. çoğ. KAVÂFİL]["ka" uzun okunur]
( Aynı yere giden taşıt ya da yolcu topluluğu. | Savaş gemilerince korunan yük gemileri taşıt dizisi. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/= Birlikte yolculuk eden topluluk, zümre, fırka. | Takım takım, sıra sıra gönderilen şeylerin her parçası. | Sıra ile gönderilen şeylerin her bir bölüğü. )
- KONYA < KAVANİA
- KOORDİNASYON BİLEŞİĞİ ile KARMAŞIK/KOMPLEKS İYON
( Merkezi bir metal iyonu ve bağlı ligandlardan oluşan bileşik. İLE Merkezi bir metal iyonu ve bağlı ligandlardan oluşan iyon. )
- KÖPEK / KANİŞ
( Uzun, kıvırcık tüylü bir cins köpek. )
- KÖPEK ile KANİŞ/RAKÎB/PODDLE[İng.< (Alm.: Suya atlamak. [ilk başta ördek avlamada kullanılmalarından dolayı])]
- KÖPEKBALIĞI ile KAPLAN KÖPEKBALIĞI
( ... İLE Üzerlerindeki çizgilerin kaplanların çizgilerine benzemesinden dolayı bu adı alır. Her birinin çizgileri parmak izi gibi kendine özgüdür. )
( ... İLE Bu köpekbalıkları, öteki köpekbalıklarını da avlarlar. )
( ... cum GALEOCERDO CUVIER )
( ... vs. TIGER SHARK )
- KÖPEKBALIĞI ile KARA YÜZGEÇLİ RESİF KÖPEKBALIĞI
- KÖPRÜ ile/ve/||/<> KANAL
- KÖPRÜ ile/ve KANTARA
( ... İLE/VE Taştan yapılan kemerli büyük köprü. )
- KOPUK/LUK ile KAYITSIZ/LIK
- KOPYA ile KAYIT
( COPY vs. RECORD )
- KÖR TALİH" ile "KARAYAZI"
- KORDON[Fr. < CORDON] ile/ve/||/<> KABLO[Fr. < CABLEAU]
( Genellikle ipekten yapılmış kalın ip. | Saat, madalyon vb.ni asmaya yarayan ince zincir. | İnce tellerden örülen ve özellikle ütü, ızgara vb. ev araçlarında kullanılan elektrik kablosu. | İnce uzun sıralar durumunda yapılmış oymalı duvar ya da mobilya süsü. | Teneke ve çinko nesnelerin üstüne süs yapmak için kullanılan araç. İLE/VE/||/<> Elektrik akımı iletiminde kullanılan ve yalıtkan bir nesne ile sarılı bulunan metal tel. )
- KORDON ile KORDON BÜKÜCÜ ile KABLOLU ile KABLOSUZ ile KORDON BENZERİ ile KORDONLAR
( CORD vs. CORD TWISTER vs. CORDED vs. CORDLESS vs. CORDLIKE vs. CORDS )
( سيم ile تار ile وتر ile حبل ile طناب ile زهتاب ile طناب دار ile بدون سيم ile وتري ile اوتار )
( SYM ile TAR ile VOTER ile HEBL ile TANAB ile ZEHTAB ile TANAB DAR ile بدون سيم ile وتري ile OTAR )
- KORKAK/LAR ile/ve/değil/yerine KAÇAN/LAR
- KORKAK ile/ve/<> KAYPAK
- KORKU ile/ve/değil/||/<>/> KAYGI
( KAYNAK: Korkunun kaynağını biliriz, ancak kaygının kaynağı belirsizdir.
SÜRE: Korku, daha kısa sürelidir, kaygı ise uzun süre devam eder.
ŞİDDET: Korku, kaygıdan daha şiddetlidir. )
( Beyinde. [amigdala'da]. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Zihinde.["bağlarda"] )
( [kaynağı] Dışarıda. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> İçeride. )
( Dışarıdan içeriye. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> İçeriden dışarıya. )
( Varoluşsal, zorunlu, geçerli, gerekli, etkili ve yetkin. İLE Anlamsız, değersiz, geçersiz, gereksiz, etkisiz ve yetkisiz. )
( Köpek/arı korkusu (yakındaysa/yakınlaşıyorsa)
"Köpek/arı kaygısı" (uzaktaysa/yakınlaşmasa da)
Uçak korkusu (binmeye yaklaştıkça)
"Uçak kaygısı" (binmeden ve düşmesi "düşüncesiyle")
Terk edilme korkusu (ondan daha önce terk edememe düşüncesiyle)
"Terk edilme kaygısı" (bitmeye yaklaştıkça)
[Deneyimleneceklerde, elde etmede, sınırlarda ve sınavlarda...]
Başaramama korkusu (zihnindeki ve "kendince" sınırsız "çözümleriyle")
"Başaramama kaygısı" (çıkarlarının kaybedilecek olması ya da çatışmasıyla)
[Varoluş sürecinde ve gereksiniminde...]
"Ben olamama" korkusu (ötekilerin "gücü" ya da "üstünlüğüyle")
"Ben olamama" kaygısı (aidiyet sağlayamamayla) )
( "KAYGI değil/yerine SAYGI" yazısı için burayı tıklayınız... )
( Korkunun bir bölümü, varolanlara bir zarar düşünmediğimiz zaman gider. )
( İhanetten uzak kaldığın kadar korkmazsın. )
( Zan gitmedikçe, korkudan ve kaygıdan kurtulamayız. )
( Gövde ve zihin sınırlılardır, onun için de incinmeye açıklardır, onların, korunmaya gereksinimleri vardır ve bu da korkuya yol açar. )
( Gelecek için antrenman, tutumlar geliştirme; bunlar korku işaretidir. )
( Acı çekmemiş olan, korkmaz. )
( İç ve dış arasındaki ayrımın yalnızca zihinde olduğunu idrak ettiğiniz zaman, artık korkunuz kalmaz. )
( Arzulardan ve korkulardan kurtulun, görüşünüz birdenbire berraklaşacak ve herşeyi olduğu gibi göreceksiniz. )
( İç değerinizi bilmelisiniz, ona güvenmelisiniz ve günlük yaşantınızda arzu ve korkularınızı feda ederek bunu belirgin kılmalısınız. )
( Arzudan ve korkudan kurtulmak bizi öyle korkutmasın. Bu hepimizin bildiğinden öyle farklı, çok daha yoğun ve ilginç bir yaşam sürdürebilmemizi sağlayacaktır. Öyle ki biz her şeyi kaybetmekle gerçekten her şeyi kazanmış oluruz. )
( Once you realise that all comes from within, that the world in which you live has not been projected onto you but by you, your fear comes to an end.
You are love itself - when you are not afraid.
An understanding mind is free of desires and fears.
The more you know yourself the less you are afraid.
Discover your mistake and be free of fear.
The body and the mind are limited and therefore vulnerable; they need protection which gives rise to fear.
Training for the future, developing attitudes is a sign of fear.
Who has not suffered is not afraid.
When you realise that the distinction between inner and outer is in the mind only, you are no longer afraid.
Be free of desires and fears and at once your vision will clear and you shall see all things as they are.
You must know your inner worth and trust it and express it in the daily sacrifice of desire and fear.
Do not be afraid of freedom from desire and fear. It enables you to live a life so different from all you know, so much more intense and interesting, that, truly, by losing all you gain all. )
( FEAR: [not] Forget Everything And Run VS./AND/||/<>/>/BUT Face Everything And Rise
Face Everything And Rise INSTEAD OF Forget Everything And Run )
( Bir kez, her şeyin içten geldiğini, içinde yaşadığınız dünyanın size değil, sizin tarafınızdan yansıtıldığını idrak ettiğinizde, korkularınız sona erer. )
( Biz, sevgiyiz.[korkmadığımızda] )
( Anlayan bir zihin, arzulardan ve korkulardan azâdedir. )
( Korku, bilmemekten ileri gelir. )
( Kendimizi ne kadar daha çok bilirsek, o kadar daha az kaygılanırız. )
( Hatanızı keşfedin ve korkudan kurtulun. )
( Gövdemizin sahibi olursak, korkuyu atarız. )
( Varolan bir şeyden çekinme. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Henüz gerçekleşmemiş bir şeyden çekinme. )
( )
( [CHAT GPT >]
Korku ve kaygı, genellikle birbiriyle karıştırılan, yakından ilişkili duygulardır ancak bunlar farklı deneyimlerdir.
Korku, algılanan bir tehdide tepki olarak yaşanan doğal, sağlıklı bir duygudur. Bizi zarardan korumaya yardımcı olan tehlikeye karşı doğal bir tepkidir. Korku, genellikle kısa ömürlüdür ve bulunduğunuz koşullarda belirli bir uyarana tepki olarak ortaya çıkar.
Kaygı ise sinirlilik ve huzursuzluk ile tanımlanan daha uzun süreli bir düşünce zinciridir. Kaygı, genellikle şu andaki belirli bir uyaran yerine gelecekteki olayların ya da kaygıların beklentisiyle tetiklenir. Acil bir tehlike olmadığında bile zamanla devam eden kronik bir durum olabilir.
Genel olarak korku, belirli bir tehdide ya da tehlikeye verilen bir yanıtken; kaygı, gelecekteki tehdit ya da tehlike olasılığına bir yanıttır. İki duygu da bizi harekete geçmeye ve kendimizi korumaya güdüleyebildiğinden ancak belirli durumlarda yardımcı olabilir. Ancak korku ya da kaygı kronikleştiğinde ya da aşırı duruma geldiğinde, zihinsel ve fiziksel sağlığımız üzerinde olumsuz etkileri olabilir.
[English]
Fear and anxiety are closely related emotions that are often confused with one another, but they are distinct experiences.
Fear is a natural, healthy emotion that is experienced in response to a perceived threat. It is a natural response to danger that helps to protect us from harm. Fear is generally short-lived and occurs in the present moment, in response to a specific stimulus.
Anxiety, on the other hand, is a more prolonged emotion that is characterized by feelings of worry, nervousness, and unease. Anxiety is often triggered by anticipation of future events or concerns, rather than by a specific stimulus in the present moment. It can be a chronic condition that persists over time, even when there is no immediate danger present.
In general, fear is a response to a specific threat or danger, while anxiety is a response to the possibility of future threats or dangers. Both emotions can be helpful in certain situations, as they can motivate us to take action and protect ourselves. However, when fear or anxiety becomes chronic or excessive, it can have negative effects on our mental and physical health. )
( REV', REV'A, HAVF ile/ve/değil/||/<>/> GAMM )
( BÂK, PERVÂ ile/ve/değil/||/<>/> ENDİŞE[< Pehlevice/Farsça]: Düşünüyorum] )
( [not] FEAR vs./and/||/<>/>/but ANXIETY/CONCERN )
( METUS cum//et/./||/<>/> ... )
- KORKU ile/ve/> KAÇMAK
- KORUMA ile KALICILIK
( VİKAYE["ka" uzun okunur!]: Koruma, kayırma, esirgeme. | Herhangi bir hastalık için önleyici tedbir alma. İLE ... )
( TO PROTECT/SAVE vs. PERMANENCE )
- KORUYUCU ile/ve/değil/||/<> KALKAN
- KOŞMA ile KAYABAŞI
( ... İLE Bir Anadolu ezgisi ve bu ezgiyle söylenen koşma. | Türk halk yazınında çoban türküsü. )
- KOŞULLULUK ile/değil/yerine KARŞILIKLILIK
( Yaparsa(n)/verirse(n) değil (o/sen) yaptıkça/verdikçe vermek/almak. )
- KOŞULSUZ = HAMLİ = CATEGORICAL[İng.] = COTÉGORIQUE[Fr.] = KATEGORISCH[Alm.] = KATEGORIKOS[Yun.]
- KÖTÜ/LÜK ile/ve/değil/||/<> KABA/LIK
- KOYAK ile/ve KAPUZ
( ... İLE/VE Dar ve derin koyak. | Kanyon. | İçine girilmeyen sık orman. )
- KOYUN ile/ve KARAGÜL
- KOYUN ile KARAGÜL/KARAKUL
( ... İLE Asıl yurdu Buhara'da Karakul bölgesi olan ve yurdumuzda da yetiştirilen, tüyleri uzun ve kıvırcık bir cins koyun. )
- KOYUN ile/ve KARAKAŞ
- KOYUN ile KARAMAN
( ... İLE Orta Anadolu'da yetiştirilen, kuyruğu iri ve yağlı bir tür koyun. | Türkiye'nin İç Anadolu Bölgesi'nde yer alan illerinden biri. )
- KOYUN ile KARAYAKA
( ... İLE Doğu Karadeniz kıyı bölgesinde bulunan, uzun kuyruklu, beyaz renkli bir tür koyun. )
(1996'dan beri)