H ile başlayan FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibarı ile 5.913 başlık/FaRk ile birlikte,
5.913 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(7/25)
- HAKİKAT ile/ve MAHİYET
( Her hakikatin mahiyeti olur ama her mahiyetin hakikati olmayabilir. )
( TRUE NATURE/ESSENTIAL CHARACTER vs./and TRUTH )
- HAKÎKAT[Ar.] ile MA'NÂ[Ar.]
- HAKİKAT ile MECÂZ ile KİNÂYE
( Kök.(Mutabakat). İLE İkinci anlam yüklemek.(Tazammun/Akıl). İLE Hakikat ile mecâz arasında bırakmak.(İltizam). )
- HAKİKAT ile/ve/değil MUTÂBAKAT
( HAKİKAT: Düşünce dünyası ile dış dünya arasındaki uyuşma/mutâbakat. )
( [not] TRUTH vs./and/but FACT | HARMONY )
- HAKİKAT =/||/<> NOKTA
- HAKİKAT ve/||/<>/> ÖZGÜRLÜK ve/||/<>/> DOYUM
- HAKİKAT ile/ve/<> ÖZNİTELİK
( HAKİKAT: KENDİYLE ÖZDEŞ OLAN )
- HAKİKAT ile/ve/değil SIDKİYET
- HAKİKAT ile/ve/değil SIDKİYET
- HAKİKAT ve/||/<>/= TAŞ/BİTKİ/HAYVAN
- HAKİKAT ile/<> UPUYGUNLUK
- HAKİKAT ile/ve/değil VAK'A
( [not] TRUTH vs./and/but FACT )
- HAKİKAT ile/ve VAKIA ile/ve SIDKİYET
- HAKİKAT ile/<>/>< YANILSAMA
- HAKİKAT ile YORUMLAR
( Vardır/yoktur. İLE Vardır. )
- HAKÎKAT[Ar.] ile ZÂT[Ar.]
- HAKİKATA OLAN BAĞLILIK ile/ve/<> KİŞİYE/İNSANLIĞA YAPILAN HİZMET
( Bir'e hizmet, bin'e hizmet; bin'e hizmet, bir'e hizmet. )
( DEVOTION TO TRUTH vs./and/<> SERVICE/ATTENTION TO HUMAN/ITY )
- HAKİKATE "SAHİP OLMAK" değil HAKİKATTEN HABERDAR OLMAK
- HAKİKATE YAKLAŞMAK ile/ve HAKİKATTEN UZAKLAŞMAK
( İki uc da çıldırmaya/delirmeye neden olur. )
- HAKİKATE YAKLAŞMAK ile/ve HAKİKATTEN UZAKLAŞMAK
( İki uc da çıldırmaya/delirmeye neden olur. )
- HAKİKATE YOL ile/ve/<> HAKİKATTE YOL
( Vardır/olur. İLE/VE/<> Yoktur/olmaz. )
- HAKİKA-TEN değil/< HAKİKATEN
- HAKİKATEN[Ar. + Fars.] ile HAKİKATTEN[Ar. + Tr.]
( Arapça olan Hakikat sözcüğünün, Farsça olan -en eki kullanılarak hakikate ilişkin/ait olarak. İLE Hakikat sözcüğüne, Türkçe "-den" eki kullanılarak temel/esas/öz ile ilgili, oradan[hakikatten] olan[bilgi/haber/durum/(")deneyim(")]. )
- HAKİKATEN/SAHİDEN değil/yerine/= GERÇEKTEN
- HAKİKATİ İFADE EDEN ile HERŞEYİ/HERKESİ BAĞLAYICI
- HAKİKAT-İ KÂBE ve HAKİKAT-İ KIBLE
- HAKİKAT-İ MUHAMMED ve/=/<> ÖVÜLEN AHLÂK
- HAKİKAT'İ ZİKR ETMEK ile/ve HAKİKAT'İN ŞÜKRÜ
- HAKİKAT/İ ile/ve/değil/<> OLGUSALLIK/I
- HAKİKATİ:
[ya] ARAMA! ve/ya da/<> HERKESE VE HER YERDE/ZAMAN AÇIKLAMA!
( [Kişiyi] Yalnız kılar. VE/YA DA/<> Maskara eder. )
- HAKİKÂTİNİ DAĞITMAK ile/ve HAKİKÂTİNDEN VAZGEÇMEK
- HAKİKATLERİN SANATI ile SANATIN HAKİKATLERİ
- HAKİKAT/REALİTE değil/yerine/= GERÇEKLİK
- HAKİKATTE:
[ne] ŞAH ne de PADİŞAH
- HAKİKATTE:
YALAN ile/ve/||/<> YANLIŞ
- HAKİKAT'TEN ÖĞRENMEK ile/ve/<> HAKİKATEN ÖĞRENMEK
( TO LEARN BY TRUTH/REALITY vs./and/<> TO LEARN BY TRUTH )
- HAKİKÎ:
AYNÎ/HARİCÎ ile/ve/<> ZİHNÎ
( NEFS EL-EMR )
- HAKİKİ CEVHER ile/ve GÖRELİ CEVHER
( Tanrı. İLE/VE Yaratılanlar. )
( Descartes! )
- MEVCUD:
HAKİKÎ ile/ve FARAZÎ/İHTİRAÎ
( Kişiyi/zihni gerektirmez. İLE/VE Kişiyi/zihni gerektirir. )
( Muhalif değil ve fakat mutabık da değildir. İLE/VE ... )
- HAKİKİ OLMAYAN ile/değil/yerine/>< HAKİKİ
( Yinelemesinde yiten. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Yinelemesinde yitmeyen. )
- HAKİKÎ değil/yerine/= ÖZUYGUN
- HAKİM ... ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GALİP ...
- HAKİM BAKIŞ ile/ve/değil/yerine/ne yazık ki/||/<>/< YAYGIN BAKIŞ
- HAKİM OLMAK" ile/ve "SAHİP ÇIKMAK"
- HÂKİM OLMAK ile/ve/<> VÂKIF OLMAK
- HAKİM YEL YÖNÜ -ile
( Herhangi bir yerde, rüzgârın yıl içinde en fazla estiği yön. )
- HAKİM/LİK ile HAKİM RÜZGAR
- HAKİM ... ile BASKIN ...
- HÂKİM ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BİLİRKİŞİ
( Yöntemi/usûlü bilir ve süreci takip etmekle görevli ve yetkilidir. Esasa dayalı bilgi, belge ve kanıtlara dayanarak son kararı belirler. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Esası, içeriği[konuyu, alanı ve terimlerini] (daha) iyi/geniş/derin bilir ve/ya da belirler.[Bazı/çoğu davada, hâkimin değil/yerine bilirkişilerin ortak görüşleri ve uzlaşımsal kararı önceliklidir ya da dikkate alınmalıdır.] )
- HÂKİM ile/ve/değil/yerine/||/<> HÂDİM
( Ancak, hizmet eden [hâdim], [duruma/olguya] hâkim olur. )
- HÂKİM[Ar.] ile HAKEM[Ar.]
- HAKİM ile HÂKİM
( Hikmet sahibi. İLE Yargıç. )
- HAKÎM ile HÂKİM ile HAKEM ile HEKİM
( Bilge, hikmet sahibi. İLE Hüküm veren, yargıç. İLE Karar veren. İLE Tabip, tıp doktoru. )
( BİCİŞK ile ... ile ... ile ... )
( ... ile PULENU ile ... ile ... )
- HAKİM ile/ve/<> MUHTESİB
- HÂKİM ile/<> (SULH/CEZA) SORGU HAKİMİ
- HÂKİM değil/yerine/= YARGIÇ
- Hâkim'e KONUŞ!!!
- HAKİMEVİ SOSYAL TESİSLERİ :
( Tarabya'nın üst kısımlarında hakim ve savcıların sosyal ihtiyaçlarının karşılanması için kurulan bir tesis olup Hakimevi olarak isimlendirilmiştir. )
- HAKİM/HÜKÜMRAN değil/yerine/= EGEMEN
- HAKİMİYET ile BASKIN ile HAKİM OLMAK ile EGEMENLİK
( DOMINANCE vs. DOMINANT vs. DOMINATE vs. DOMINATION )
( غلبه ile تفوق ile حاکمه ile چيره ile حکم فرما ile حکمفرما ile غالب ile تسلط داشتن ile تفوق جستن ile تسلط يافتن ile تفوق يافتن ile مسلط شدن ile مستولي شدن ile استيلاء يافتن ile مستولي گرديدن ile استيلاء ile سلطه ile تسلط ile تحکم )
( GHLEBEH ile تفوق ile HAKAMEH ile CHYRAH ile حکم فرما ile HOKMFARMA ile GHALEB ile TASALT DASHTAN ile TAFOGH JASTAN ile TASALT YAFTAN ile TAFOGH YAFTAN ile MOSALT SHODAN ile MOSTOLY SHODAN ile ESTYLA YAFTAN ile MOSTOLY GARDYDAN ile استيلاء ile SALTEH ile TASALT ile TAHKAM )
- HAKİMİYET değil/yerine/= EGEMENLİK
- HAKİMİYET ile/yerine UYUM
- HAKÎR ile/değil HAKİR
( Değersiz, aşağı, bayağı. İLE Eskiden şalvar ve üç etek entâri yapmakta kullanılan, işlemeli görüntüsü verecek biçimde dokunmuş, sağlam ve kalın bir kumaş çeşidi. )
- HAKÎR[Ar.] (GÖRMEK) ile/||/<> HOR[Fars.] (GÖRMEK)
( Önemsiz, değersiz, bayağı, adi kişi. İLE/||/<>Değersiz, aşağı, bayağı. )
- HAKÎR[Ar.] ile SAGÎR[Ar.]
- HAKK BİLMEK ile/ve HAKK'TAN BİLMEK
( Vahdet-i Hakk'ı bilenin, dili lâldir, aklı mat. )
( Allah, Hakk'ın küllî mertebesidir. )
( Allah bilence olsun. )
( HAKK: Kendiyle kaim olan varolan. )
( İNSAN HAKK'TA, HAKK İNSAN'DA; HAK EDENE! )
- HAKK:
DOĞA ve/<> TARİH
( HAKK: Doğa ile tarihin birliği. )
( DIVINE TRUTH: NATURE and/<> HISTORY )
- HAKK:
GÖRDÜĞÜMÜZ değil GÖRDÜKLERİMİZDE YANSIR(TECELLÎ EDER)
- HAKK ve/<> HADD
- HAKK ile/ve/<> HÂK
( Bizzâtihî varlık. İLE/VE/<> Toprak. )
( ... İLE/VE/<> Kendine varlık vermeyen. )
- HAKK ile/ve/> HALK
( Hakk'ın zuhuru halktır. )
( Allah. İLE/VE/> Hakk'ın sıfatları. Hakk'ın perdesi. )
( Derdimiz. İLE/VE/> Kendi dertleri, kendilerine yeter. )
( Kendimiz/de/n. İLE/VE/> Başkası/nda/n. )
( DIVINE TRUTH vs./and/> CREATION/PEOPLE )
- HAKK ve/||/=/<> HAREKET[BİZÂTİHÎ]
- HAKK ve SABIR
- HAKK ve/||/=/<> VARLIK ve/||/=/<> İNSAN
( Varlıkbilimsel. VE/||/=/<> Bilgibilimsel. )
( Kişinin sırrı. VE/||/=/<> Hakk'ın zâhiri. )
- HAKK ile/ve/<> VUCUD
( Varlık.[verili olarak] | SAMED İLE/VE/<> Varlık.[kazanılmış olarak] )
( İlk doğuş. İLE/VE/<> Hakk'tan oluşan. )
( Görünmüyor. İLE/VE/<> Görünüyor. )
- HAKK'A KAVUŞMAK ile/ve/<> HAK ETTİĞİNE KAVUŞMAK
- HAKK'A RAZI OLMAK ile/ve HAKKINA RAZI OLMAK
( İltifatına aldanma, hakaretine yerinme! )
( Allah'a en yakın olduğun an, en küçük göründüğün andır. )
( HAK: Rabbin sana tahsis ettiği. )
- HAK(K)'A TESLİM OLMAK ve/||/<>/>/< KENDİNLE BARIŞIK OLMAK
- HÂKKA[Ar.] ile HAKKA["ka" uzun okunur]
( Sürekli musîbet, âfet, keder. | Kıyâmet günü. İLE Doğrusu.[el-HAKK, HAKKAN, HAKİKATEN] )
- HAKKAK["ka" uzun okunur] ile HAKKÂK[Ar. < HAKK]
( Kutucu, hokkacı. İLE Hak eden. | Mühür vs. kazıyan kişi. )
- HAKKÂK değil/yerine/= OYMACI
( Oyma/hak işleri yapan zanaatkâr. )
- Hakkaniyet için DİNLE!!!
- HAKKARİ ile HAKKARİ["HAKARİ" değil!]
( Güç, güçlü, savaşçı.[Soğukla ve doğa koşullarıyla mücadele eden.] İLE Türkiye'nin Güneydoğu bölgesi ili. )
- HAKKARİ ile HAKKARİLİ/LİK
- HAKKATEN" değil HAKİKATEN
- HAKKETMEK ile HAKKEDEBİLMEK
- HAKKETMEK değil/yerine/= KAZIMAK
- HAKK-I KARÂR ile/||/<> HAKK-I ŞURB
( Arazi yasasının 78. maddesinde belirtilen nizâsız, on yıllık zilyetlik. İLE/||/<> Su hakkı. )
- HAKK'I, KİŞİYLE TANIMAK ile/ve/||/<> KİŞİ'Yİ, HAKK'LA TANIMAK
- HAKK-I MESİL değil/yerine/= SU YOLU ÜLEVİ
- HAKK-I MÜRUR değil/yerine/= GEÇİT ÜLEVİ
- HAKKI PAŞA KONAĞI :
( Sarıyer'de Dursun Fakih Sokaktadır. 20. yy. başlarında yapıldığı söylenen köşk Cumhuriyet döneminden önce Özel Hayriye İlkokulu olarak kullanılmış. Mareşal Fevzi Çakmak (Kavaklı Fevzi) ilkokulu bu okulda okudu. Konak sonraları ikiye bölündü. Tarihi değere olan konak onarıma muhtaç durumdadır. )
- HAKK-I ŞÜRB değil/yerine/= İÇME ÜLEVİ
- ... HAKKI İÇİN değil HAKKI BÂKÎ OLSUN/KALSIN
- HAKKIN, SENİN YANINDA OLDUĞUNA İNANMAK ile/ve/değil/yerine/<> KENDİNİN, HAKKIN YANINDA OLDUĞUNA İNANMAK
- HAKKINDA KİTAP YAZILAN İLK SULTAN -ile
( I. AHMED )
- HAKKINDA KONUŞMAK ile DEDİKODU
( Çocukların ağzı fakat "büyüklerin" içi konuşur. )
( Konuştuğunda hayır söyle ya da sus! )
( "Bir Dedikodu Ne Kadar Hızlı Yayılabilir?" yazısı için burayı tıklayınız... )
( TO TALK ABOUT vs. GOSSIP )
- ... HAKKINDA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ... ÜZERİNE
- HAKKINDA ile YÜZ HAKKINDA ile BU KONUDA ile ÖLMEK ÜZERE ile DOĞUM YAPMAK ÜZERE ile BAŞLAMAK ÜZERE
( ABOUT vs. ABOUT FACE vs. ABOUT THIS vs. ABOUT TO DIE vs. ABOUT TO GIVE BIRTH vs. ABOUT TO START )
( حدود ile به حدود ile در باره ile راجعبه ile پيرامون ile در حدود ile در شرف ile در ب^ره ile در مورد ile جهت ديگر ile در ين باره ile در دم مرگ ile زائو ile راهي )
( HADUD ile BAH HADUD ile DAR BAREH ile راجعبه ile PEYRAMON ile DAR HADUD ile DAR SHARF ile DAR BE^RAH ile DAR MOORD ile JOHAT DYGAR ile DAR YNE BAREH ile DAR DAM MORG ile ZAO ile RAHY )
- [ne yazık ki]
HAKKINI ARAMAK ve/||/<>/></> ZULÜM/ZALİM
( Bazı "kişilerin" nasıl zâlimleştiğini görmek istiyorsak, hakkımızı aramayı denemek yeterli olacaktır. )
- HAKKINI İADE ETMEK ve/<> HAKKINI TESLİM ETMEK
- HAKKINI TESLİM ETMELİ!
- HAKKINI VERMEK değil HAKKINI TESLİM ETMEK
- ... HAKKI ("VERMEK") ile/ve/değil/||/<>/< ... FIRSATI (TANIMAK)
- HAKKIYLA değil/yerine/= GEREĞİYLE
- Hakkını teslim etmek için DİNLE!!!
- HAKK'LA İSTEMEK ve/<> HALK'LA İSTEMEK
- HAKK'TAN "SIKILMAK" ile HALK'TAN SIKILMAK
- HAK'LA İSTEMEK ve/<> HAKK'LA İSTEMEK
- HAKLAMAK ile HAKLAŞMAK ile HAKLAYABİLMEK
- HAK/LAR [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]
- HAKLAR:
SINIRLANDIRILAMAZ OLANLAR ile/ve/||/<> SINIRLANDIRILABİLİR OLANLAR
- HAKLAR ve/||/<>/< HAKLARIN HAKLARI
- HAKLARI:
TESİS ETMEK ve/||/<>/>/< TESLİM ETMEK
- HAKLARIMIZIN ANIMSATILMASINDA:
"SARKITMA" değil/>< ANINDA/DERHAL
- Hakların için KONUŞ!!!
- HAKLI BULMAK ile/ve/değil/yerine SAVUNMAK
( [not] TO ACKNOWLEDGE TO BE RIGHT vs./and/but DEFENCE
DEFENCE instead of TO ACKNOWLEDGE TO BE RIGHT )
- HAKLI ÇIK(AR)MA ÇABASI ile/ve KÂRLI ÇIK(AR)MA ÇABASI
- HAKLI ÇIKMAK ile/değil/yerine/>< HAKLI OLMAK
- HAKLI/HAKSIZ ÇIKARMAYA ÇALIŞMAK ile/değil/yerine ANLAMAYA ÇALIŞMAK
- HAKLI OLAN ile/değil/yerine AKLI OLAN
- HAKLI OLAN ile/ve/değil/yerine/||/<> HAKÇA OLAN
- HAKLI OLANI, GÜÇLÜ KILAMAMAK ve/ne yazık ki/> GÜÇLÜ OLANI, "HAKLI KILMAK"
- HAKLI OLARAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< HALİYLE
- HAKLI OLARAK ile/ve/değil/||/<>/< YERİNDE/GEREKLİ/İSABETLİ OLARAK
- HAKLI OLMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< AKLI OLMAK
- HAKLI ile HAKİKİ
- HAKLI ..." ile/değil/yerine YERİNDE
(BİR KARAR/SONUÇ/TUTUM)
- HAKLILIK/HAKSIZLIK:
MECAZ değil HUKUK
- HAKLILIK/HAKSIZLIK ile/ve/değil/||/<> İSABETLİLİK/İSABETSİZLİK
- HAKLI/LIK ve/değil/||/+/<>/< AKILLI/LIK
- [ne/hem] "HAKLI/LIK" ile/ve/ya da/ne de/hem de/<>/>< KIZGIN/LIK
( Ne kadar (")haklı(") olduğumuzu zannetsek de, ne kadar kızgın olsak da,
bazı/çoğu durumu, sakinlikle ve akılla[/tüzeyle] çözerek -ve de en azından çözümleyerek- ilerlemek gerekir. )
- HAKLI/LIK ile/ve VERİCİ/LİK
- HAKLILIK/HAKSIZLIK" ile/değil ABARTI
- HAKLISIN yerine DOĞRU
- HAKLISIN ile/değil O KONUDA HAKLISIN
- HAKLISIN!/YANLIŞSIN! değil DOĞRU!/YANLIŞ!
- HAKSIZ "GÜÇ" ile GÜÇSÜZ HAK
( Zulüm oluşturur. İLE Çözümsüzlük/çaresizlik oluşturur. )
- HAKSIZ/LIK ile HAKSIZCA ile HAKSIZ YERE
- HAK-SIZ ile HAKK-SIZ
- HAKSIZLIĞA/YANLIŞ ANLAŞILMAYA:
MÂRUZ KALMAK ile/ve/+/değil/yerine/> MAĞDUR OLMAK ile/ve/+/değil/yerine/> MÜŞTEKÎ OLMAK
- HAKSIZLIK ile/değil BİLİNÇ FARKLILIKLARI
- HAKSIZLIK ve/||/<> İYİLİK
( Toza yaz. VE/||/<> Mermere yaz. )
- [ne yazık ki]
HAKSIZLIK ve/||/<>/>/< ÖFKE
( Haksızlık etme. öfkenle hareket etme! )
- HAKSIZ/LIK ile/ve/||/=/<>/> ZULÜM/ZÂLİM
- HAKSÖZ, HİKMET (MESTANLI, BULGARİSTAN, 1937 - 2017) :
( İlkokulu Şumnu'daki Vakıflar İptidaisinde tamamladı. Yine Şumnu'daki Muhtelit Türk Rüştiyesine yazıldı. Üçüncü sınıfta iken Türkiye'yle göç ettirildiler (1951). Ortaokulu Vize'de tamamladı ve Balıkesir Necati Öğretmen Okulundan mezun olunca (1956) Eğitim Enstitüsü Edebiyat bölümüne devam etti ve mezun olarak meslek hayatına atıldı. Anılarını kapsayan "Göç Yolları" (2015) adlı kitabını yayınladı. )
- HAL ÇARESİ değil/yerine/= ÇÖZÜM YOLU
- HAL DEĞİŞİMİ ile/||/<> FAZ GEÇİŞİ (İKİLİ KARŞILAŞTIRMA)
( Hal değişimi genel, faz geçişi spesifik dönüşümdür )
( Formül: katı-sıvı-gaz )
- HAL EHLİ ile/ve/<> AŞK EHLİ
( Gayretlerinden doğan. İLE/VE/<> Aşkından doğan. )
( Sükût kıvâmındaki çığlığı, ne kardaş, ne de arkadaş; sadece hâldaş olanlar duyar. )
- Hâl ehline zâten SUS!!!
- Hâl ehliyle hem sus, hem KONUŞ!!!
- HAL-HATIR (SORMAK)
- Hâl için DİNLE!!!
- HAL-YOL (ETMEK)
- HAL ile/ve AN
- HAL ile/ve AN
- HAL ve/< ÂSÂN[Fars.]
( Durum. VE/< Kolaylık. )
- HAL ile/ve/< DİL
( Her dille karışıktır hal dili. )
( Herkes kendi halini iyi bilir ve kendi halini söyler. )
( Tasavvuf ve hâl, kelâmın bittiği yerde başlar. )
( Tasavvuf âlemi, ilme değil, hâle sığar. )
( Yerini beğenen hapı yutmuştur. Sürekli düşer. )
( Dilden sonra hâl başlar. )
- HAL değil/yerine/= DURUM
- HAL ile/ve HAKK
( Peygamber ve büyük kişilerin halleri, ardından gelenlere yardımda bulunabilmelidir. )
- HÂL ile HAL
( Durum. İLE Sebze-Meyve toptan satış yeri. )
- KİŞİ/İNSAN:
HAL ve/<> HAL
- HAL ile HÂL/GÖVEÇLİK ile HAL[Fr. < Cerm.] ile HAL
( Bir şeyin içinde bulunduğu koşulların ya da taşıdığı niteliklerin tümü, durum. | Davranış. | Şimdiki zaman, içinde yaşanılan zaman. | Güç, kuvvet, takat. | Kötü durum, sıkıntı, dert. İLE Genellikle üstü kapalı pazaryeri. İLE Çözme, çözülme eritme, karışık bir sorunun içinden çıkma, sonuca varma. İLE Tahttan indirme. )
- HÂL[çoğ. AHVÂL] ile HÂL[çoğ. AHVÂL] ile HAL[Ar.] ile HAL'[Ar.] ile HÂL[Fars., Ar.]
( Annenin eril kardeşi, dayı. İLE Şimdiki zaman, geçmiş ve gelecek olmayan zaman. | Oluş, bulunuş, sûret, keyfiyet, durum, vaziyet. İLE Pazar yeri; Çözme. İLE Soyma. | Boşanma. | Tahttan indirme. Sultanın makamını terk etmek zorunda bırakılması. İLE Gövdede oluşan ben, nokta. )
- HAL ile/ve HAVA
- HAL ile/ve HAVA
- HAL <> HULÛL <> MAHAL
- HAL ve/> MAHAL ve/> TAHALLÜL
- HAL ile MAKAM
( ... ile/ve CÂH/E )
- HÂL ile MAKAM
( Her bireye bakma, kişilerin hallerine bak. Hangisinin hâli kâmilse ona bak. )
( Seni kaldır, beni kaldır! O hali yakalayalım! )
( Bizim için ne din, ne mezhep, ne millet var, yekpâre bir hâl. )
( Geçici. İLE Kalıcı. )
- HAL ile MECAL
( CONDITION vs. POWER )
- HAL ile/ve/||/<>/> MELEKE
( Geçici. İLE/VE/||/<>/> Kalıcı. )
- HAL ile/ve/||/<> TAKAT
- HÂL ve/> TEMKİN ve/> SÜKÛN
- HÂLÂ ile/ve/||/<> DAİMA/SÜREKLİ
- HALA değil HÂLÂ
- HALA/HÂLA[Ar. çoğ. HÂLÂT]/EME/BİBİ ile HÂLÂ[Ar.]["HAYLA" değil!] ile HALÂ'[Ar.]
( Babanın kızkardeşi/ablası. İLE Şimdi, henüz, süregiden. İLE Boşluk. | Ayakyolu, helâ. )
- HÂLÂ ile HÂLEN
- HALÂ ile HAYYİZ
- HÂLÂ ile/ve/değil/||/<> HENÜZ
- HÂLÂ ile/ve/değil/||/<> HER ZAMAN
- HALÂ ile/ve MELÂ
( Fârâbî'nin, HALÂ risâlesinin okunmasını salık veririz. )
- HÂLÂ değil/yerine/= ŞİMDİYE DEK
- HALA ile/ve TEYZE
( Babayla kardeşlik bağlantısı olan dişil gövdeli kişi. İLE/VE Anneyle kardeşlik bağlantısı olan dişil gövdeli kişi. )
( BÎBÎ[: Sayın bayan, hanım, ev hanımı. | Hala.] ile/ve ... )
( AUNT[Father's sister]. vs./and AUNT[Mother's sister]. )
- HALAÇ ile HALAÇÇA
- HALÂK[Ar.] ile HALAK[Ar.] ile HALAK[Ar. < HALKA]
( Pay, hisse, nasip. İLE Paçavra, yıpranmış eski şey. İLE Halkalar. )
- HALÂK[Ar.] ile NASÎB[Ar.]
- HALAKA/HALKA[Ar.] ile HALAKA[Ar. < HÂLİK]
( Ortası boş, yuvarlak biçim, daire biçiminde olan şey. | Bir çeşit ufak, yağlı ve tuzlu simit. İLE Berberler. )
- HALÂKA ile/ve/||/<> İBDÂ'
( Bir şey aracılığıyla yaratmak. İLE/VE Örneksiz, malzemesiz yaratmak. )
( Gelenek. İLE/VE/||/<> Örneksiz olarak bir şey meydana getirme, yaratma. | Yeni ve güzel bir yapıt oluşturma. | Yoktan ortaya koyma, icâd. )
- HALAKAT[Ar. < HALKA | "ka" uzun okunur] ile HALÂKAT[Ar.]
( Halkalar. İLE Halukluk, iyi ahlâklılık. | Dümdüzlük, düzlük. )
- HALÂS[Ar.] ile KURTULMA, KURTULUŞ
( KURTULMA, KURTULUŞ )
- HÂLÂT[Ar. < HALET] ile HÂLÂT[Ar. < HALA] ile HALAT[Yun.]
( Durumlar, haller, suretler, keyfiyetler, nitelikler. | Meyl, muhabbet, aşk, visal. İLE Halalar. İLE Kenevirden yapılmış çok kalın ip. )
- HALAT ile BORİNA[< İt.]
( ... İLE Dört köşe yelkenlerin, yan yakalarına, alt tarafa doğru bağlanan halat. )
- HALAT ile/ve/<> ÇIMA/CI[İt. CİMA]
( ... İLE/VE/<> Gemiyi iskeleye bağlamak için kullanılan halat. | Halat ucu. )
- HALAT ile GOMBA
( Hasır halat. )
- HALAT ile HALAT ÇEKME ile HALAT FİTİLİ ile HALAT TAMBURU ile HALAT IZGARASI
- HALAT ile İSTİNGA[İt.]
( ... İLE Yelkenleri toplamak için kullanılan halat. )
- HALAT ile İSTRALYA[İt.]
( ... İLE Gemide, direk ve çubukları baş tarafından, burundan tutan halat. | Geminin kaburgalarını birbirine bağlayan demir kuşak. )
- HALAT ile KALÇETE[İt. < CALCETTA]
( ... İLE Elle örülerek yapılan yassı halat. )
- HALAT ile RODA[İt.]
( ...İLE Düzgün sarılmış halat yumağı. )
- HALAT ile SALMASTRA[İt.]
( ... İLE Halat tellerinden, saç gibi örülmüş olan ip. | Özellikle makinelerde birbirine sıkıca değen iki yüzey arasına yerleştirilerek, bu yüzeyler arasına, su, buhar ya da yağların sızmasını önleyen urgan. )
- HALAT ile SARDUN[Yun.]
- HALAT ile/ve SART
( ... İLE/VE Hasır halat. )
- HALAT ile SELVİÇE[İt.]
( ... İLE Gemi armasında bulunan, oynak halat. )
- HALAT ile ŞIPKA
( ... İLE Torpillere karşı ve daha başka işler için gemilerde kullanılan, halattan örülmüş ağ. )
- HALAT ile VARAGELE
( ... İLE Bir şeyi bir yerden başka bir yere çekmek için kullanılan halat. )
- HALAT'LARDA:
BRAGA/MARSPET/PATRISA ile/ve GOMANA ile/ve KANDİLİSA ile/ve İSTRUMAÇA ile/ve VARAGELE ile/ve YOMA
( Gemilerde kullanılan halat. İLE/VE Gemi demirinin bağlı olduğu halat. İLE/VE Gemideki serenleri kaldırmaya yarayan halat. İLE/VE Birbirine takılmış halat. İLE/VE Bir şeyi bir yerden başka bir yere çekmek için kullanılan halat. İLE/VE 3-4 kat kol bükülmüş halat. )
- HALAT/ZİNCİR ile/ve/||/<> AGANTA[İt. < AGGUANTA]
( ... İLE/VE/||/<> Yısa ya da laçka edilmekte olan bir halatın ve zincirin kısa bir süre elde tutulup bırakılmaması için verilen emir. )
- HALÂVET değil/yerine SEVİMLİLİK/ŞİRİNLİK/TATLILIK
- HALÂVET[Ar.] ile TATLILIK, ŞİRİNLİK | ZEVK
( TATLILIK, ŞİRİNLİK | ZEVK )
- HALAY ile HORON
( Doğu'da. İLE Karadeniz'de. )
- HALAYIK/LIK ile HALAYIKLI
- HALB[Ar.] ile HALB[Ar.]
( Süt sağma. İLE Pençeleme, parçalama. | Birinin aklını başından alma. )
- HÂLBUKİ değil/yerine/= OYSA
- HALBUKİSİ" değil HALBUKİ
- HALDIR HALDIR (ÇALIŞMAK)
- HALDUR HULDUR (HAREKET ETMEK)
- HALE/HEALTHY LIFE EXPECTANCY[İng.] değil/yerine/= SAĞLIKLI YAŞAM BEKLENTISİ
- HÂLE[Ar.] değil/yerine/= AYLA
( Bazı yıldızların, özellikle ayın çevresinde görülen geniş ve aydınlık teker. | Hristiyanlıkta aziz sayılanların resimlerinde başları çevresinde çizilen daire. | Bazı kutsal kişilerin başı etrafında gösterilen ışık çevresi. )
- HÂLE[Ar.] ile HÂLE[Ar. çoğ. HÂLÂT]
( Bazen ay ve güneşin etrafında görülen parlak daire, ay ağılı. İLE Annenin kızkardeşi, teyze. | Meme çevresinde bulunan koyu renkli daire. )
- HALEF değil/yerine/= ARDIL
- HALEF ile HALEF SELEF/LİK
- HALEF ile SELEF[çoğ. ESLÂF]
( Bir makamın devredildiği kişi. İLE Bir makamın devralındığı kişi. )
( Sonraki, ardıl. İLE Önceki, öncel. )
- HALEL ile/değil/yerine/>< HELÂL
- HÂLEN değil/yerine/= ŞİMDİ/ŞİMDİLİK
- HALEP ve/> ARŞIN
( Orada. VE/> Burada. )
- HÂLET değil/yerine DURUM
- HALETMEK ile HALET
- HALF/HALFE[Ar.] ile HALF[Ar.]
( Yemin etme. | Yemin. İLE Art, arka. | Kötü evlât. )
- HALF[Ar.] ile HALEF[Ar.]
- HALF[Ar.] ile KASEM[Ar.]
- HALF :/yerine YARIM
- HÂLÎ -ile
( HÂL'E MENSUP, ŞİMDİKİ )
- HALI FABRİKASI ile/değil HALI İPİ FABRİKASI
- HÂL-İ HAZIRDA ... ile HÂLEN ...
- HALİ SABIKA İRCA değil/yerine/= ESKİSİNE DÖNDÜRME
- HALİ-VAKTİ (YERİNDE OLMAK)
- HALI/KİLİM ile/ve BERCED[Ar.]
( ... İLE/VE Kalın kilim. | Türk halısı. )
- HALİ[Ar.] değil/yerine BOŞ/ISSIZ
- HALI ile/||/<> DEMİRCİ HALISI
- HALI ile HALI ÇANTASI ile HALI KAPLI ile HALI KAPLAMA
( CARPET vs. CARPETBAG vs. CARPETED vs. CARPETING )
( گليم ile فرش ile فرش کردن ile مفروش کردن ile زيرانداز ile زيلو ile خورجيني ile مفروش )
( GOLYM ile FARSH ile FARSH KARDAN ile MOFROSH KARDAN ile زيرانداز ile زيلو ile خورجيني ile MOFROSH )
- HÂLÎ[Ar.] ile HÂLÎ[Ar.] ile HÂLİ'[Ar.] ile HALÎ'[Ar.] ile HALÎ[Fars., Ar.]
( Tenha, boş, sahipsiz yer. | Açık yer. İLE Hâle/duruma mensup. Şimdiki. İLE Boşanmış adam.[HÂLİA: Boşanmış bayan.] İLE Soyulmuş. | Kovulmuş. İLE Gamsız, uğraşsız/gailesiz, kayıtsız. | Evlenmemiş adam. )
- HALI ile KELLE[Fars.]
( ... İLE 3x4 m² olan halı. )
- HALI ile/ve KİLİM ile/ve SUMAK
- HALÎ[Ar.] ile MÂZÎ[Ar.]
- HALI ile NAH[Fars.]
( ... İLE Değerli kumaşlardan yapılan bir çeşit halı, kilim. )
- HALI ile PAZIRIK HALISI
( ... İLE Tarihte bilinen ilk halıdır. )
- HALI ile PAZIRIK HALISI
- HÂLİB[Ar.] ile HÂLİB[Ar. çoğ. HALEBE/HÂLİBE(dişil)] ile HALÎB[Ar.]
( Sütçü. | Sidik borusu, üretra. İLE Aldatıcı, hilekâr. İLE Süt, taze süt. )
- HALİÇ[< KERAS, KEROESSA] ile HALİÇ
( Eminönü - Eyüp arası. İLE Moda, Kalamış koyu. )
(1996'dan beri)