H ile başlayan FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibarı ile 14.451 başlık/FaRk ile birlikte,
14.451 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(27/59)
- İLİŞKİYE GİRMEK ile/ve/||/<> İLİŞKİDE BULUNMAK
- İLİŞKİYİ:
YÜRÜYÜŞ GİBİ SÜRDÜRMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> DANS GİBİ SÜRDÜRMEK
- İLK ANTLAŞMA
- İLK ARACIN GELİŞTİRİLMESİ ile/ve/<>/> İLK ARAÇ > YAZI ile/ve/<>/> YAZI > MATBAA ile/ve/<>/> MATBAA > BİLGİSAYAR ile/ve/<>/> BİLGİSAYAR > İNTERNET ile/ve/<>/> İNTERNET > BLOK ZİNCİR
( 300.000 yıl öncesi. İLE/VE/<>/> 294.000 yıl. İLE/VE/<>/> 5430 yıl. İLE/VE/<>/> 450 yıl. İLE/VE/<>/> 40 yıl. İLE/VE/<>/> 30 yıl. )
- İLK "BASAMAĞINI" ATTI değil İLK ADIMINI ATTI
- İLK BATIK (TİCARİ) GEMİ : ULUBURUN
( M.Ö. XIV. yy.'da - Uluburun - Kaş )
- İLK BAYTAR, VETERİNER
- İLK DENİZ FENERİ
- İLK DENİZALTI (MODELİ) ile/ve/||/<>/> OSMANLI'DA DENİZALTI
( )
- İLK DİL ile/ve EVRENSEL DİL
( Tüm dillerde ortak dilbilgisel ilkeler arayabiliriz ancak bu, zorunlu olarak bir ilk dile dönmemizi gerektirmez. )
- İLK) FIRSAT/TA ile/ve/||/<> (İLK) BOŞLUK/TA
- İLK GÜNEŞ SAATİ -ile
( DİKİLİTAŞ )
- İLK HAREKET
- İLK HAYVAN HASTAHANESİ
( Dünyanın ilk Hayvan Hastahanesi olan Gurabahane-i Laklakan(Düşkün Leylekler Evi), XIX. yy'da, Osmanlı tarafından Bursa'da kurulmuştur. Sonbaharda geri dönemeyecek leyleklere yardım amaçlı kurulan bu hastahane, ayrıca sokak hayvanlarına ve çeşitli hayvanlara da yardım amaçlı kurulmuştur. )
- İLK KORKU[PRIMAL FEAR] ile/ve/||/<>/> UNBREAKABLE ile/ve/||/<>/> SPLIT ile/ve/||/<>/> GLASS
( Dört filmi de sırasıyla izlemenizi salık veririz... )
(
|
)
- İLK NEDEN ile/ve/||/<>/> YÖNELİM
- İLK:
ÖZÜR DİLEYEN ve/<>/|| AFFEDEN ve/<>/|| UNUTAN
( En cesurdur. VE/<>/|| En güçlüdür. VE/<>/|| En mutludur. )
- GALVANİ ve/||/<> VOLTA
( Kurbağalardaki elektriği keşfetti. VE/||/<> Pili, ilk kez oluşturan. )
( 1780 ve/||/<> 1799 )
- İLK SU SAATİ -ile
( M.Ö. 1397 )
- İLK ile/ve/değil BİLİNEN/BİLİNEBİLEN İLK
- İLK ile/ve/||/<> KÖK
( FIRST/INITIAL vs./and/||/<> ROOT )
- İLK ile/ve/değil/||/<>/> ÖNCÜ
- İLKA'["ka" uzun okunur] ile İLKAH["ka" uzun okunur]
( Bırakma/bırakılma, terk, atma. | Telkin etme, ilhâm etme. | Bir hatayı/kusuru başkasına yükleme. İLE Aşı vurma, dölleme/döllenme. )
- İLKE ile/ve/||/<>/>/< ARKE ile/ve/||/<>/>/< ERKE
( PRINCIPLE vs./and ARCHE vs./and AIM )
- İLKE ile/ve/||/<> DAYANAK
- İLKE ile/ve/||/<> DÜZEN
( İlkelerimizin ışığında dünyaya katılamazsak, ilkelerimize karşın dünyaya katılmak zorunda kalırız. )
( Olgun kişiler, ilkesiz davranmaktan vazgeçerek kendilerine olan güveni ve meziyetlerini sağlamlaştırır. )
( PRINCIPLE vs./and/||/<> SETTING/ORDER/REGULARITY )
- İLKE ve/=/<>/> HAKİKAT
( PRINCIPLE and/=/<>/> TRUTH )
- İLKE ile/ve KIBLE
- İLKE ile/ve/<> KİŞİ/İNSAN
( Bazen, bir ilke için herkesten, bazen bir kişi/insan için tüm ilkeler(imiz)den vazgeçebiliriz/vazgeçebilmeliyiz! )
- İLKE ile/ve/||/<> KURUM
- İLKE = MEBDE, UMDE = PRINCIPLE[İng.] = PRINCIPE[Fr.] = PRINZIP, GRUNDSATZ[Alm.] = PRINCIPIUM[Lat.] = ARKHE[Yun.] = PRINCIPIO[İsp.]
- İLKE ile/ve/||/<> ZEMİN
- İLKECE BİLİNÇLİ ile/ve/||/<> İLKECE BİLİNÇSİZ
( )
- İLKEL ile/ve/değil/||/<> BİRİNCİL
( [not] PRIMITIVE vs./and/||/<>/but PRIMARY )
- İLKEL ile/değil İLKSEL
- İLKEL = İPTİDAİ = PRIMITIVE[İng.] = PRIMITIF[Fr.] = PRIMITIV[Alm.] = PRIMITIVUS < PRIMUS[Lat.] = PRIMITIVO[İsp.]
- İLKE/LER ile/ve/<> KAVRAM/LAR
( Olmayanı oldurmak üzere/için. İLE/VE/<> ... )
( İlkelerle düşünürüz. İlkeler bizi birliğe getirir. )
( İlke'li düşünmek, niyettir. )
( Niyet, davranışları birleştiriyorsa ilkedir. )
( PRINCIPLE/S vs./and/<> CONCEPT/S )
( LI ile/ve/<> ... )
- İLKE/LER ile/ve/||/<>/>< KOŞUL/LAR
( İlkeler, koşullara göre oluşmazlar ve belirlenemezler! )
- İLKELERİN:
VAROLMA SORUNSALI ile/ve İŞLEVSELLİĞİ ile/ve DEĞİŞİMİ ile/ve OLMAMASI ile/ve BİRLİĞİ ile/ve İNKÂRI
- İLKE/Lİ/LİK ile/ve/<> İŞLEV/SEL/LİK
- İLKEL/LİK değil/yerine/>< İLKELİ/LİK
( Kişiyi ayakta tutan, iskelet ve kas sistemi değil ilkeliliğidir. )
(
)
( İlkel olmak istemiyorsak ilkeli olmak durumundayız. )
- İLKENİN:
GERÇEKLEŞTİRİLMESİ ile/ve/değil/||/<>/> DÜZENLEYİCİLİĞİ
- İLKESELLİK ve/||/<>/< ZORUNLULUK
- İLKESİZLİK ile/ve/= DÜŞÜNCESİZLİK
( LACK OF PRINCIPLE vs./and/= THOUGHTLESSNESS )
- İLKLER ve/<>/> İZLER
- ILLUSTRE ile/ve CARDINALE ile/ve REGALE ile/ve CURIALE
( Işık saçan dil. İLE/VE Kılavuz ve kural işlevi gören dil. İLE/VE Ulusal bir hükümdarlığın sarayında yer almaya lâyık dil. İLE/VE Hükümetin, yargının, bilgeliğin dili. )
- İLM el-YAKÎN ile AYN el-YAKÎN ile HAKK el-YAKÎN
( Okuyarak/duyarak eminlik/kesinlik. İLE Görerek eminlik/kesinlik. İLE Hakk'la, bizzat yaşayarak eminlik/kesinlik. )
- İLMÂ[Ar.] ile İLMÂ'[Ar.] ile İLMÂH[Ar.]
( Çalma. İLE Parlatma, lemeân ettirme. | Bir şeyi, olmadan önce işaretle bildirme. İLE Bir şeyi parıldatma. | Güzel bir bayanın, yüzünü gösterip hemen çekilmesi. )
- İLMEK İLMEK (İŞLEMEK/DOKUMAK) -ile
- İLM'EL YAKÎN ile/ve AYN'EL YAKÎN ile/ve HAKK'EL YAKÎN
( AVAM ile/ve EBRAR ile/ve MUKARREBÎN )
( TOWARD GOD vs./and WITH GOD vs./and IN GOD
BODILY/INTIMATE KNOWING vs./and BODILY/INTIMATE RECOGNITION vs./and BODILY/INTIMATE EXPERIENCING )
( TIZHI ile/ve TIREN ile/ve TIYAN )
- İLM'EL YAKÎN ile AYN'EL YAKÎN ile HAKK'EL YAKÎN
( Okuyarak/duyarak eminlik. İLE Görerek eminlik. İLE Hakk'la, bizzat yaşayarak eminlik. )
- İLM-İ HEY'E(T) ile/= İLM-İ FELEK ile/= İLM-İ NÜCÛM/İLM el-NÜCÛM ile/= İLM-İ AHKÂM ile/= İLM-İ el-MİKAT
( ... İLE/= İLM-İ MİKAT'ta: Şemsedin Halili VE Muhammed Konevi. )
- İLM-İ KELÂM ve İLM-İ FIKIH ve İLM-İ HÂL
( İman ve itikadı anlatan geniş ve derin ilim.[Bu ilmi anlatan kitaplara AKÂİD de denilir.] VE Gövde ile yapılacak ahkâm-ı islâmiye'yi bildiren ilim ve kitapları. VE Halk için, tahsili olmayanlar için yazılmış olan ve herkesin bilmesi, inanması ve yapması gereken kelâm, ahlâk ve fıkıh bilgilerini kısaca ve açıkça anlatan ilim ve kitapları. )
( SCIENCE OF THEOLOGY and SCIENCE OF JURISPRUDENCE and RELIGIOUS KNOWLEDGE )
( SCIENCE OF THEOLOGY and SCIENCE OF JURISPRUDENCE and RELIGIOUS KNOWLEDGE )
- İLM-İ MEDENİYE(T) ile/ve/||/<> İLM-İ SİYÂSE(T)
- İLMÎ ile/ve/değil ZEVKÎ
- İLMİHAL =/< İLM-İ HÂL
- İLMİNE, İRFÂN (İSTEYEN/ARAYAN) ile/ve DERDİNE, DERMÂN (İSTEYEN/ARAYAN)
- İLTİFAT[Ar. < LÜTÛF[çoğ.] < LÂTİF(< L-T-F)(< LETÂFET)] ile/ve/||/<> TALTİF[Ar. < LÜTÛF < T-L-F]
( Sözel ya da duygusal bir övgü ve ilgi gösterme biçimi. | Birine güler yüz gösterme, hatırını sorma, tatlı davranma. | İlgi gösterme, rağbet etme. | Söz söylerken, daha çok etki sağlamak için beklenmedik bir anda sözü, konu ile çok yakından ilgili birine ya da bir şeye yöneltme. | Yüzünü çevirerek bakma. İLE/VE/||/<> Daha çok, somut bir ödül ya da onurlandırma anlamı taşır. | Birini ödüllendirmek, takdir etmek. Birine lütûf ve ikramda bulunmak. | Yumuşatma, güzelleştirme. | | İyi ve güzel davranarak gönül almak. | Birini nişan, madalya, aylık artırma vb. şeylerle ödüllendirme. )
( Kişiye/kişilere, (beklentisiz/karşılık beklemeksizin ve incelerek) gülümsemek/tebessüm, yüz/bakış, dans, müzik, ses, şiir, ince sözcük, selen/sedâ ve/ya da soluk/nefes(konuşma/yanıt) ikram etmek... )
- İLTİFAT ve/+/||/<>/> CESÂRET VERMEK
- İLTİFAT ile/ve/||/<>/>/< İTİBAR
- İLTİFAT ile/ve ONAY
- İLTİFAT ile/ve/değil/yerine/<> ŞÜKRAN
- İLTİFATA TÂBİ OLAN:
HAKİKAT değil MÂRİFET
- İLTİMÂ[Ar.] ile İLTİMÂ'[Ar. < LEM | çoğ. İLTİMÂÂT] ile İLTİMÂH[Ar. < LEMH]
( Renk değiştirme. | Sararma, solma. İLE Parıldama, lem'alanma. İLE Bir şeye şaşkın şaşkın bakma. )
- İLTİMAS ile İLTİZAM
( Haksız yere, yasa ve kurallara uymaksızın kayırma, arka çıkma. | Birine, herhangi bir konuda öncelik ve ayrıcalık tanıma. İLE Kayırma, bir tarafı tutma. | Gerekli bulma. | Kesenek. )
- İLTİMAS ile ŞEFAAT ile İSAR ile TAFDİL[< FADL]
( Haksız yere, yasa ve kurallara uymaksızın kayırma, arka çıkma. | Birine herhangi bir konuda öncelik ve ayrıcalık tanıma. İLE Birinin suçunun bağışlanması ya da dileğinin yerine getirilmesi için o kişiyle Tanrı arasında, peygamberin yaptığı aracılık. İLE İkram; bahşiş. | Cömertlikle verme. | Dökme, saçma, serpme. | Kişinin, kendi, gereksinim duymasına karşın bahşiş vermesi. | Seçme. İLE Birini, ötekilerden üstün tutma. | En üstünlük. )
- İLTİSÂK[Ar. < LÜSÛK] ile İRTİBÂT[Ar. < RABT]
( BİTİŞME, KAVUŞMA, YAPIŞMA, BİRLEŞME | İKİ ORGANIN BİRBİRİNE YAPIŞMASI )
- İLTİSAKLI[Ar.] değil/yerine/= İLİŞKİLİ
- İLTİYÂ'[Ar.] ile İLTİYÂH[Ar.]
( İç heyecanlanması, alevlenmesi. İLE Susama. | Gövdenin/cildin güneşten yanması. | Şimşek çakması. | Yıldızın pırıltısı. )
- İLÜSTRASYON ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SANAT
( Yöntemli. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Yöntemsiz. )
- İLÜZYON değil/yerine GÖZBAĞI
- ÎMÂ'[Ar.] ile İ'MÂ[Ar.] ile İMÂ'[Ar. < EMEN]
( İşaret. | İşaretle/dolaylı anlatma. İLE Kör etme/edilme. İLE Cariyeler. )
- İMÂL ile/ve/||/<> İMÂR
- İMALÂT ile HASAT
- İMAM('ın yap(ma)tığı) ile CEMAAT('in yapma(ma)sı gerekenler)
( * İmam kunut okumazsa cemaat de okumaz. * İmam bayram namazlarındaki tekbirleri yapmazsa, cemaat de yapmaz. * İmam dört rekatlı namazın ikinci rekatinde oturmazsa cemaat de oturmaz. * İmam secde ayeti okuyup secde etmezse cemaat de etmez. * İmam secde-i sehiv etmezse cemaat de etmez. )
- İMAN -=
( "Emin"lik, "emin olmak" kökünden gelen bu sözcük, şüphe taşımayacak kadar apaçıklık ve kesinlik yansıtan durum ya da kavramları ifade eder.
Her ne kadar dinsel ve İslâmî bir terim olarak yerleşmişse de
her alanda/olguda kullanılabilir/kullanılabilmelidir.
( "Güneşin doğuşu" gibi doğadaki, bir şeyin "3 ya da 4 bacağı ile sürekli[dış etkenler devrede olmadan!] dik durabilmesi" gibi fizikteki ve
bilimdeki çeşitli kesinliklerde ve günlük yaşamdaki birçok olguda kullanılabilmesi olanaklı bir sözcüktür/terimdir. ) )
- İMAN ETTİM ve/||/<>/> TESLİM OLDUM
( AMENNA ve/||/<>/> ESLEMNA )
- İMAN:
İTİMAT ile/ve/||/<> KANAAT
- İMAN ve/||/<> EF'AL ve/||/<> İTMİNÂN
- İMAN ve/> GÜVENLİ/RAHAT HAREKET ALANI
- İMÂN ile/ve/||/<> İMKÂN
- İMAN ve/||/<>/> ÖZGÜRLÜK
( Etkileşim durumunda olduğumuz ne varsa/oluyorsa, onlardan emin olduğumuz/olabildiğimiz oranda özgürüzdür/özgürleşiriz.[İman, dinsel ya da dinin sınırları/tekeli altında bir kavram değil emin olmaktır.] )
- İMAN ile/ve/<> SALİH AMEL ile/ve/<> HAKKI TAVSİYE ile/ve/<> SABRI TAVSİYE
- İMAN ve/||/<> ÜMİT ve/||/<> ŞEFKÂT
- YAPI/İMAR:
"BARIŞI" ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/> "AFFI"
- İMECE ile FASON(/FERLAKS SİSTEMİ-FRANSIZ/PUTTING-OUT SİSTEMİ)
- İMECE ve/||/<> KUBAŞMAK
( Kırsal topluluklarda köyün zorunlu ve isteğe bağlı işlerinin köylülerce eşit şartlarda emek birliğiyle gerçekleştirilmesi. | Çok sayıda kişinin toplanıp el birliğiyle birinin ya da bir topluluğun işini görmesi ve böylece işlerin sıra ile bitirilmesi. VE/||/<> İmece ile iş yapmak, yardımlaşmak. )
- İMGE:
CANLANDIRAN ile/ve/||/<>/< "CANLI"
- İMGE = HAYAL = IMAGE[İng., Fr.] = BILD, VORSTELLUNG[Alm.] = IMAGEN[İsp.]
- İMGE ile İÇGÖRÜ
- İMGE/LEME ile/ve/||/<> NESNE TAKLİDİ
- İMGELEM = MUHAYYİLE = IMAGINATION[İng., Fr.] = EINBILDUNGSKRAFT[Alm.] = IMAGINATIO[Lat.] = PHANTASIA[Yun.] = IMAGINACIÓN[İsp.]
- İMGESEL DÖNEM ile/ve/||/<>/> SİMGESEL DÜZEN
( )
- İMGESEL ile/ve/||/<>/> SEZGİSEL ile/ve/||/<>/> KAVRAMSAL
- İMGESELLİK ve/||/<> DOĞRUDANLIK
- İMHÂ'[Ar. < MAHV] ile İMHÂ[Ar.]
( Yok etme, mahvetme/edilme. İLE Bileme, keskinleştirme. )
- İMLÂ ile İBÂRAT ile ÎRAB
- İMLÂ ile/ve/||/<> İHYÂ
- İMLÂ[Ar. MELV] ile/ve/||/<> İMLÂ[Ar. < MEL]
( Yazım (kuralları).[< Söyleyip yazdırmak.] | Bir yapıtı ya da bir ezgiyi notaya alıp yazma. İLE/VE/||/<> [boşluğu/çukuru] Doldurmak. )
- İMLÂ ile/ve/||/<>/> MÜMLÎ
- IMMORAL/ITY[Fr./İng.] değil/yerine/= TÖRETANIMAZ/LIK
( Daha üstün saydığı bir töre adına geçerli töreyi tanımayan. | Töre kurallarına aykırı olan. )
- İMPARATOR PENGUENİ ile/değil ADELİE PENGUENİ
( Güney Kutbu'nda yaşarlar. )
- İMPARATORLUK ile EMPERYALİZM
- İMTİHAN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İMKÂN
- İMTİNÂ (ETMEK) ile/ve/||/<>/>/< İHTİYÂR (ETMEK)
- İMTİNA ile/ve/||/<>/< HAYÂ
- İMTİNA[Ar.] ile İMTİSAL[Ar. < MİSL]
( Kaçınma, sakınma, çekinme. İLE Gerekeni yapma. | Bir örneğe göre davranma, uyma, benzemeye çalışma. | Alınan buyruğa tümüyle uyma. [İNKIYÂD] )
- İMTİNÂ[Ar.] ile İSTİNKÂF[Ar.]
( Çekinme. İLE Çekinme, geri durma, sakınma. )
- İMTİNÂ-İ ÂDÎ ile/ve/<> İMTİNÂ-İ HAKİKÎ
( Bir şeyin, varoluşunun olanaksızlığı. İLE/VE/<> Bir şeyin, yokluğunun, akılsal olarak olanaksızlığı. )
( Birinin, başka birinin çocuğu olduğu bilinen biri için, "benim çocuğumdur" demesi gibi. İLE/VE/<> Birinin, kendinden yaşça büyük biri için, "benim çocuğumdur" demesi gibi. [davası edil(e)mez/dinlenmez] )
- İMTİYÂZ[Ar.] değil/yerine/= AYRICALIK | FARKLI OLMAK
- İMZA[Ar.] ile/ve/||/<> İMCE/PARAF[Fr. < PARAPHE]
( ... İLE/VE/||/<> Sadece baş harflerle yazılan, kısa imza. )
- İN ile İn ile İN
( Yaban hayvanlarının, kendilerine yuva edindikleri kovuk. | Mağara. İLE İndiyum'un simgesi. İLE İnsan. )
- İNÂ'[Ar. < EVÂNÎ] ile İ'NÂ[Ar.] ile ÎNÂ'[Ar.] ile ÎNÂ'[Ar.]
( Kap kacak. İLE Zahmete uğratma. İLE Yemiş toplama zamanının gelmesi. İLE Geciktirme, alıkoyma. )
- İNAN ile İMAN
( DO BELIEVE vs. FAITH/FULLNESS )
- | "İNANAN" ile/ve/>< "KUŞKULANAN" |
değil/yerine/>
BAKMAYI BİLEN
( | "Mutludur." ile/ve/>< (")Bilgilidir.(") | DEĞİL/YERİNE Anlayandır. )
- İNANÇ(İTİKAT) ile/ve/değil/yerine/<>/>< MÜŞÂHEDE
- İNANÇ ile/ve/<>/değil AKLINA/ÇIKARLARINA UYGUNLUK
- İNANÇ ile/ve/değil/yerine "BAKIŞ/GÖRÜŞ"
- İNANÇ ile/ve/değil/||/<> DAVRANIŞ
( Seni, daha iyi bir insan yapan, "inançların" değil davranışlarındır. )
- İNANÇ ile DEĞER
( FAITH/BELIEF vs. WORTH/VALUE )
- İNANÇ ile/ve/<> İMAN
( Düşüncenin pekişmişliği. İLE/VE/<> İnancın pekişmişliği. )
( Herşeyin başlangıcı ve kaynağı olan düşünce, inancın da imanın da başlangıcı ve kaynağıdır. İLE/VE/<> İnanç, düşüncenin pekişmiş/yoğunlaşmış hali, iman da inancın pekişmiş/yoğunlaşmış halidir. )
( Kuramı, uygulamaya geçiren tek ve en önemli olgu. İLE/VE/<> ... )
( BELIEF vs./and/<> FAITH )
- İNANÇ" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İNSANLIK
( Sadece kişiyi ilgilendiriyor. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Herkesi ilgilendiriyor. )
(
)
- İNANÇ ile/ve/||/<> KÖK İNANÇ / ŞEMA
- İNANÇ ile/ve/değil/||/<>/< KURUNTU/VEHİM
- İNANÇ ile/ve/değil/||/<>/< VARSAYIM
- İNANÇ" ile/ve/değil/||/<>/< "YORUM"
- İNANÇLAR ile/ve/||/<> TEMEL İNANÇLAR
- İNANÇ/SIZLIK ile/ve/||/<> KUŞKU/ŞÜPHE
( Ne çıplaklık, ne dağınık saçlar, ne pislik, ne günlerce oruç tutmak, ne yerde yatmak, ne de bağdaş kurarak saatlerce bir yerde oturmak, kuşku ve isteklerden arınmamış bir kişiyi kurtarmaz. )
( DISBELIEF vs. DOUBT/SUSPICION )
- İNANÇ"TA:
KATI "AKILCILIK" ile/||/<> "İMANCILIK" |
ile/değil/yerine/><
ELEŞTİRİCİ AKILCILIK
- İNANDIĞINI BİLMEK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/></< BİLDİĞİNE İNANMAK
- İNANILACAK (OLAN) ile/ve ALKIŞLANILACAK (OLAN)
( Alkışı, en sessiz biçimde karşılayan, alkışı, hak etmiş demektir. )
- İNANILMAZ BİR ŞEY/İŞ YAPMAMIZ ile/değil/yerine YAPTIĞIMIZ ŞEYİ/İŞİ, İNANILMAZ BİR BİÇİMDE YAPMAMIZ
- İNANIR ile/ve/<> ÖFKELİ İNANIR
- İNANMA ile/ve/değil/||/<>/>/< BIKMA
- İNANMADAN AİT OLMAK" ile/değil AİT OLMADAN İNANMAK
( [not] "BELONG WITHOUT BELIEVE" vs./but BELIEVE WITHOUT BELONG )
- İNANMAK" ile/değil/yerine/>< ANLAMAK
( MEANING vs./and TO BELIEVE )
- İNANMAK ile/ve/||/<> İKNA OLMAK
- İNANMAK ile/ve/değil/||/<>/< KABUL ETMEK
- İNANMAK ile "KAPTIRMAK"
- İNANMAK ile/ve/||/<> "YEMEK"/"YUTMAK"
- İNAT ETMEK ile/ve/||/<> PES ETMEMEK ile/ve/||/<> VAZGEÇMEMEK
- İNAT değil/yerine/>< İNSAF
- [ne yazık ki]
İNAT ile/ve/||/<>/>< KAYITSIZLIK
- İNAT/ÇI ile/ve/||/<> İNAK/ÇI
- İNÂYET ile/ve/||/<> İHTİRÂ[çoğ. MUHTERİAT]
( Dikkat, çaba, özenme. | İyilik, ihsan, lütûf. İLE Benzeri görülmemiş bir şey yaratma, vucuda getirme/getirilme. )
- İNBÂ'[Ar.] ile İNBÂH[Ar.]
( Haber verme. İLE Uyandırma/uyandırılma. | Kımıldatma, hareket ettirme. )
- ÎNCÂ'[Ar. < NECÂT] ile İNCÂH[Ar.]
( Kurtarma/kurtarılma. İLE İşi bitirme/tamamlama. | İsteğe erme. )
- İNCE "ELEYİP" SIK DOKUMAK değil İNCE EĞİRİP SIK DOKUMAK
- İNCELEMEK ile/ve/||/<>/>/< ARAŞTIRMAK ile/ve/||/<>/>/< SORGULAMAK
- İNCELEMEK ile İNCE ELEMEK
- İNCELEMEK ile/ve KURCALAMAK
( TO INVESTIGATE vs./and TO DELVE )
- İNCELİK ile/ve/||/<> DOĞRULUK ile/ve/||/<> GÜZELLİK
( Belde değil dilde. İLE/VE/||/<> Sözde değil özde. İLE/VE/||/<> Yüzde değil yürekte. )
- İNCELME ile/ve/||/<>/> KESKİNLEŞME ile/ve/||/<>/> YETKİNLEŞME
- İNCELTME (SİMGESİ) ile/ve/||/<>/< İNCELİK
( İzlemek için burayı tıklayınız... )
- İNCİ ile İNCİ ÇİÇEĞİ(MÜGE[Fr. < MUGUET])
- İNCİNMEMEK ve/||/<>/< AFFETMEK
- İNCİR ile YABANİNCİRİ
( ... İLE Dutgillerden, Mısır'da yetişen ve kerestesi, eski Mısırlılar'ca mumyalara sanduka yapmakta kullanılmış olan bir ağaç. | Bu ağacın meyvesi. )
- İNCİTME! ve/||/<>/> İNCİNME!
( Hz. Musa. VE/||/<>/> Hz. İsa. )
( İlk dersimiz. VE/||/<>/> Son dersimiz. )
- İNCİTMEMEK ile/ve/||/<>/> İNCİNMEMEK
( Dilin susturulmasıyla. İLE/VE/||/<>/> Zihin ve kalbin susmasıyla. )
- INÇKIR ile/||/<> İNÇKİR ile/||/<> INGRAN/İNGREN
( Ağlamak[hıçkıra hıçkıra]. İLE/||/<> Ağlamak[ince sesle]. İLE Ağlamak[dertli olarak, gizli gizli ağlamak, inlemek] )
- İNDİRGEME ile/ve/değil/yerine/>< DAYANDIRMA
- İNDİRGEME ile EŞDEĞER TUTMA/"GÖRME"
- İNDİRGEME ile/değil EŞİK
- İNDİRGEME ile/ve/> İHMAL
- İNDİRGEME = İRCA = REDUCTION[İng.] = RÉDUCTION[Fr.] = REDUKTION[Alm.] = REDUCTIO[Lat.] = REDUCCION[İsp.]
- [NE YAZIK Kİ]
İNDİRGEME ile/ve/||/<> SINIRLAMA/KISITLAMA
- İNDİRGEME ile/ve YAPAY/KABA "BAĞLANTI/LANDIRMA"
- [ne yazık ki]
İNDİRGEME ile/ve/değil/||/<> YOK SAYMA
- İNDİRGEME ile/değil/yerine YORUM/LAMA
( [not] TO REDUCE vs./but TO INTERPRET
TO INTERPRET instead of TO REDUCE )
- İNDİRGEMECİLİK >< ÇEŞİTLİLİK
- İNDİRGEMECİLİK ile/ve/||/<> GEREKİRCİLİK ile/ve/||/<> NESNELLİK
- İNDİRGEMEK ile/ve/<> "DÜŞÜRMEK"
- İNDİRGEMEK ile/ve/||/<> EN AZINDAN
- İNDİRGEMEK ile/değil İNDİRMEK
( TENZİH ile/değil TENZİL )
- İNDİRGEMEK ile/ve/<>/> KALIPLAŞ(TIR)MAK
- [ne yazık ki]
İNDİRGEMEK ile/ve/ya da/||/<>/>< REDDETMEK / YOK SAYMAK
( Üçünü de yapmadan düşünmek ve hareket etmek gerekmektedir. )
- İNDİRGEMEK ile/ve/değil/||/<>/< SOYUTLAMAK
- İNDİRGEMEK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YALINLAŞTIRMAK/YALINLIK
- Ne peki? diye anlaşılması çok basit olanı karmaşıklaştırmadan KONUŞ!!!
- İNEĞİM" ile/değil İNEYİM
- İNEK ile/ve/||/<>/< BOLLUK/BEREKET İNEĞİ/KAMADHENU[Hintçe]
( ... İLE/VE/||/<>/< "Tüm ineklerin annesi".[Dişil başlı, dişil memeli, kuş kanatlı ve tavus kuyruklu olarak betimlenir.][Bazen de gövdesinde çeşitli tanrıları barındıran beyan bir inek olarak betimlenir.][Tanrıça "Devi"dir. İstenilen her şeyi veren inektir.]["Rahim/uterus", bir inek başına benzetilir.] )
- İNEKSİZ KALMAK ile/değil/yerine/>< İNEĞİ KAZANMAK
( Gelenekten kopmak, ilâhî feyzin kesilmesi. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Tanrılarla yeniden bağ kurmak. )
( "İnek, Ateş ve Kahraman" (İzzet Erş) kitabını da okumanızı salık veririz... )
(
)
- İNFÂK[< NAFAKA (çoğ. İNFÂKAT)] -ile
( VERMEK | NAFAKA VERİP GEÇİNDİRME, BESLEME )
- İNFÂK ile/ve/||/<> İBZÂL
( ... İLE/VE/||/<> Esirgemeden, bol bol verme, kullanma, yapma ya da söyleme. )
- İNFÂK ile/ve/||/<> KİŞİ
- İNFİAL değil/yerine/= KIZGINLIK/ÖFKE
- İNFİSÂD[Ar. < FESÂD] ile İNFİSÂH[Ar. < FESH] ile İNFİSÂH[Ar. < FESH]
( Bozulma, fesada uğrama. İLE Bozulma, etkisiz/hükümsüz kalma. İLE Bollaşma, genişleme. )
- İNGİLİZ SERVİSİ ile FRANSIZ SERVİSİ ile RUS SERVİSİ ile AMERİKAN SERVİSİ
( Uluslararası dört çeşit servis yöntemi vardır: * İNGİLİZ SERVİSİ: Misafirin sağ tarafından önüne koyulan sıcak ve boş yemek tabağına, garson tarafından fayansta, mutfaktan alınan yemek misafirin solundan, maşa ile yapılır. İLE * FRANSIZ SERVİSİ: Mutfaktan fayansta getirilen yemek misafirin solundan maşa vasıtasıyla kendi tabağına yaptığı servis biçimidir. İLE * RUS SERVİS: Servant servisi olup, mutfaktan getirilen yemekler misafir masasının yanındaki hazırlık masasında garson tarafından tabaklara konularak misafirin solundan yaptığı servis biçimidir. İLE * AMERİKAN SERVİSİ: Tabak servisi olup, yiyecekler ve garnitürleri mutfakta hazırlanarak tabakta getirilir. Ve misafirin uygun olan tarafından servis yapılır. Bu servis otellerin lobilerinde, kafeteryalarında, snack barlarında yapılır. Özelliği bir kurala bağlı olmamasıdır. )
- İNGİLİZÇE değil İNGİLİZCE
- İngilizce'de Sıklıkla Yanlış Söylenilen 100 Sözcük ve Deyimler -ve
( Bütün, ("Parçaların biraradalığı", "Bütünlük", "Entegrasyon/Integration/Integrity") anlamını taşıyan bir sözcüktür.
Tüm ise, (ingilizce "Whole/All") ile karşılık bulur. Parça parça olsa da, çeşitli oranlarda eksiklikler de olsa istisnasız ve ayırımsız, tamamıyla/tümüyle kapsamadır.
Bütün elmalar, bütün bireyler, bütün arabalar, bütün kitaplar, bütün örnekler, bütün ayrıntılar, bütün parçalar olmaz! Parçalarının ayrı ayrı kullanılma durumu olmayanlar için gereksiz/yersiz/fazladan bir sözcüktür "bütün".
Bir saksıdaki çiçeğin tüm yaprakları söz konusuysa, "bütün yapraklar" dendiğinde, --her sözcüğün, kendi anlamını taşıdığı bilgisiyle--, ucu sararmış/kırılmış, bir parçası kopmuş yapraklar devredışı bırakılmış olur, ki biz tamamını, hepsini demek istiyoruzdur.
Fransızca'da "sans" ve "cent" sözcükleri "san" diye okunur. Fransızca'yı iyi bilmeyen birinin/birilerinin zamanında "sans numero"yu numarasız ["sans" = -sız] değil de 100 olarak zannetmiş olmasından kaynaklanmıştır tuvaletlere yüz numara denmesi. II. Dünya Savaşı sonrası da Amerikan kültürü ve deyimleri bizi çok etkilediğinden dolayı bu iki sıfır da kalktı onun yerine -"çok değerli bir tanımmış gibi"- WC kullanıldı. )
( DOUBLEUR avec DOUBLURE
[ne pas] CENT NUMERO ! SANS NUMERO )
- İNGİLİZCE'NİN TARİHÇESİ...
( )
- İNHA[Ar.] ile YÖNERGE
( Resmi bir göreve atama ya da bir üst aşama için yazılan yazı. İLE ... )
- İNHİSÂR[Ar. < HASR] ile İNKİSAR[Ar. < KESR]
( Bir malın yapımının yalnızca bir kuruluşun elinde bulunduğu durum. | Devletin herhangi bir üretim alanını elinde tutması, satışı tek elden yönetmesi ve fiyata hâkim olması durumu. | Bir kişi ya da kuruluşun herhangi bir alanda kazandığı büyük güç. İLE Kırılma. | Gücenme. | İlenme, ilenç. )
- İNHİTÂT[Ar.] ile/||/<> İNZİLÂL[Ar. < ZELÎL]
( Son bulma, yıkılıp dağılma. | Güçten düşme, yaşlanma, inginlik. İLE Hor görme, aşağı tutma, aşağılama. )
- İNİŞ >< ÇIKIŞ ile/ve/||/<> GİDİŞ >< GELİŞ
- İN'İSÂM[Ar.] ile/değil/yerine/>< İN'İSÂR[Ar.]
( Sıkılma. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Koruma. )
- İNİSİYATİF ile/ve/<> GÖNÜLLÜLÜK
( Hem bireysellikte, hem/ve de toplumsallıkta. )
- İNİSİYATİF[Fr./İng. < INITIATIVE] değil/yerine/= ÖNCE(Cİ)LİK, ÖNCÜLÜK
- İNKA'["ka" uzun okunur] ile İNKA'["ka" uzun okunur] ile İNKÂH[Ar. < NİKÂH]
( Temiz/pak olma. İLE Suda ıslatma. İLE Nikâh etme/edilme. )
- İNKÂR ETMEK ile ANLAMAK
( TO DENY vs. TO UNDERSTAND )
- İNKÂR:
KABUL ETMEMEK ile/değil/||/<> KARŞI GELMEK/ÇIKMAK
- İNKÂR ile CAHT
( ... İLE Bile bile inkâr etme. )
- İNKÂR ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İNSAN
- İNKÂRCI/LIK ile/ve/değil/||/<>/< KUŞKUCU/LUK
- İNKİLAP[Ar. < KELB] ile/değil İNKILÂP[Ar. < KALB]
( Köpekleşme. İLE/DEĞİL Toplum düzenini ve yapısını daha iyi duruma getirmek için yapılan köklü değişiklik, iyileştirme, devrim. | Bir durumdan başka bir duruma geçiş, dönüşüm. )
- İNKITÂ[Ar.] ile KESİLME, ARASI KESİLME, TÜKENME, BİTME
( KESİLME; ARASI KESİLME )
- İNORGANİK[İng.]/ANORGANİK[Fr.] ile/||/<>/> KİMYASAL ile/||/<>/> ORGANİK
( )
( Karbon dışındaki ögelerin bileşiklerini inceleyen kimya dalı. İLE/||/<>/> ... İLE/||/<>/> Karbon bileşiklerini inceleyen kimya dalı. )
- İNŞÂ ile/ve/||/<> İFŞÂ
- İNŞÂ ile/ve/<> İHYÂ
- İNŞAALLAH ile/ve/<> MAAŞALLAH ile/ve/<> DUR BAKALIM
( Türk "felsefesi". )
- İNŞAAT YÜKSEK MÜHENDİSİ değil YÜKSEK İNŞAAT MÜHENDİSİ
(
)
- İNSAF ile/ve HAKKÂNİYET
( JUSTICE/MERCY vs./and EQUITY )
- İNSAF ile/ve/<>/> İMAN
- İNŞÂÎ ile/ve/||/<> KURUMSAL
- İNSAN BAĞIRSAĞI MİKROBİYATASINDA:
FIRMICUTES ile/ve/||/<> BACTEROIDETES ile/ve/||/<> ACTINOBACTERIA ile/ve/||/<> PROTEOBACTERIA
( %65 ile/ve/||/<> %15 ile/ve/||/<> ... ile/ve/||/<> ... )
( )
(
)
- İNSAN:
DÜNYANIN ve/||/<> TOPRAĞIN TUZU
(
)
- İNSAN:
"ET/KEMİK" ile/ve/değil/||/<>/< ALGI
- İNSAN GELİŞİMİ KURAMCILARINDA:
MARGARET MAHLER ile/ve/||/<> JOHN BOWLBY ile/ve/||/<> SIGMUND FREUD ile/ve/||/<> ERIK ERIKSON ile/ve/||/<> JEAN PIAGET ile/ve/||/<> DANIEL STERN
- BİREYSEL BAŞVURUDA:
İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ(AİHM)
ile/ve/değil/önce/||/<>/<
ANAYASA MAHKEMESİ(AYM)
( )
- KİŞİ(İNSAN) HAKLARININ:
TANINMASI ile/ve/<> KORUNMASI ile/ve/<> GELİŞTİRİLMESİ
- İNSAN KEMİĞİ ile/ve/||/<> HAYVAN KEMİĞİ
(
İnsan Kemiği ile Hayvan Kemiği arasındaki FaRkLaR
Morfolojik, Histolojik ve İşlevsel FaRkLaR
| Özellik | İnsan Kemiği | Hayvan Kemiği |
|---|---|---|
| GENEL YAPISAL ÖZELLİKLER | ||
| Genel Yapı | İnce, hafif, uzun | Kalın, ağır, yoğun |
| Kortikal Kalınlık | 2 - 5 mm | 5 - 15 mm |
| Medüller Kanal | Geniş | Dar ya da yok |
| Kemik Yoğunluğu | 1.8-2.0 g/cm³ | 2.0-2.5 g/cm³ |
| Trabeküler Yapı | İnce, seyrek | Kalın, yoğun |
| Yük Dağılımı | Vertikal (bipedal) | Horizontal (quadrupedal) |
| Yüzey Dokusu | Pürüzsüz, ince detaylı | Pürüzlü, kaba |
| Anatomik Bölge | İnsan | Hayvan |
|---|---|---|
| KAFATASI | ||
| Kranium | Büyük, yuvarlak | Küçük, uzun |
| Yüz Bölgesi | Küçük, vertikal | Büyük, horizontal |
| Alın | Belirgin, dik | Eğimli ya da yok |
| Çene | Küçük, yuvarlak | Uzun, çıkıntılı |
| OMURGA | ||
| Biçim | S biçiminde (çift lordoz) | Tek kavisli ya da düz |
| Vertebra Boyutu | Aşağı doğru büyür | Benzer boyutlarda |
| PELVİS | ||
| Biçim | Geniş, kısa, çanak biçiminde | Dar, uzun, bıçak biçiminde |
| İlium | Geniş, kıvrık | Dar, düz |
| Asetabulum Yönü | Laterale bakar | Ventrale bakar |
| EKSTREMİTELER | ||
| Üst Ekstremite | Manipülasyon için özelleşmiş | Lokomotor ya da özelleşmiş |
| El/Ön Ayak | Başparmak karşı konumlu | Pençe, toynak ya da yüzgeç |
| Alt Ekstremite | Uzun, düz, bipedal | Açılı, güçlü, quadrupedal |
| Mikroskopik Özellik | İnsan | Hayvan |
|---|---|---|
| Havers Kanalı Çapı | 20-100 μm | 100-200 μm |
| Osteon Yapısı | Düzenli, sirküler | Pleksiform ya da düzensiz |
| Lameller Düzen | Belirgin, düzenli | Türe göre değişken |
| Volkmann Kanalları | Az sayıda, düzenli | Çok sayıda, düzensiz |
| Sement Hatları | İnce, belirgin | Kalın, belirsiz |
| Tür | Uzunluk | Ağırlık | Korteks Kalınlığı |
|---|---|---|---|
| İnsan | 40 - 50 cm | 250 - 400 g | 3 - 5 mm |
| Sığır | 35 - 40 cm | 800 - 1500 g | 8 - 12 mm |
| At | 45 - 55 cm | 1000 - 2000 g | 10 - 15 mm |
| Köpek (büyük) | 20 - 30 cm | 100 - 200 g | 3 - 6 mm |
| Koyun | 18 - 22 cm | 150 - 250 g | 4 - 7 mm |
| Tanı Yöntemi | İnsan Belirteçleri | Hayvan Belirteçleri |
|---|---|---|
| Makroskopik | Karakteristik insan anatomisi | Türe özgü morfoloji |
| Boyut | Bilinen insan ölçüleri içinde | Çok küçük ya da çok büyük |
| Yüzey Dokusu | Pürüzsüz, düzenli | Pürüzlü, kaba |
| Eklem Yüzeyleri | Bipedal adaptasyon | Quadrupedal adaptasyon |
| DNA Çözümlemesi | İnsan mtDNA/Y-DNA | Tür spesifik DNA |
| İzotop Çözümlemesi | Karışık diyet paterni | Otçul/etçil patern |
| Kimyasal Kompozisyon | İkisi de %70 dirimsiz (hidroksiapatit) ve %30 dirimli (kollajen) içerir | |
| Göze Yapısı | İkisi de osteosit, osteoblast ve osteoklast içerir | |
| Doku Tipleri | İkisi de kompakt ve spongioz kemik dokusuna sahiptir | |
| Gelişim | İkisi de endokondral ve intramembranöz ossifikasyon ile gelişir | |
| İyileşme | İkisi de benzer remodeling ve iyileşme süreçlerine sahiptir | |
İnsan Kemiği Özellikleri
- Bipedal yaşama adapte
- Büyük beyin için geniş kranium
- İnce ve hafif yapı
- S biçiminde omurga
- Geniş pelvis
- Manipülasyon için özelleşmiş el
Hayvan Kemiği Özellikleri
- Quadrupedal yaşama adapte
- Güçlü çene ve diş yapısı
- Kalın ve yoğun yapı
- Düz ya da tek kavisli omurga
- Dar, uzun pelvis
- Özelleşmiş yapılar (toynak, pençe)
- İNSAN/KİŞİ:
DOĞA ve/<> TARİH
( Dirimsel[biyolojik] yanı, gövdesi itibariyle. VE/<> Zihni, bilgisi, deneyimleri, görgüsü, dili ve kültürü itibariyle. )
- İNSAN/KİŞİ:
[ya] KULAKTAN İHYÂ OLUR/YAŞAM BULUR ya da KULAKTAN İFNÂ/İMHÂ/YOK OLUR
- İNSAN/KİŞİ ve/<>/= BİLİNÇ/FARKINDALIK
( İNSAN: Varolmayanın, varlaştırılma süreci. )
( HUMAN and/<>/= CONSCIOUSNESS/AWARENESS )
- İNSAN/KİŞİ ile/ve İNSAN ADAYI
( ... İLE/VE Beşer. )
- İNSAN OLANLARIN DÜŞÜNEBİLİYOR OLMASI ile/değil DÜŞÜNEBİLEN HERKESİN, İNSAN OLMASI
- İNSAN:
SOĞUKTA ile/ve/değil/>< (")KARANLIKTA(")
( Yaşayamaz. İLE/DEĞİL/>< [Ancak/sadece, biyolojik (yığın) olarak] "Yaşar". )
- İNSAN YAŞAMI değil/yerine YAŞAM
( Hayvanların yaşamı değil yaşam süresi olur. )
( Nesnelerin, varoluş süresi olur. )
- İNSAN(/TOPLUM) ile/ve DOĞA
( Kişiler, başağa benzer. İçi boşken havadadır, doldukça eğrilir. )
( İnsan doğası, azalıp çoğalmaz. )
( Kişi, doğanın doğal devamıdır. )
( Düşünce rüzgâr, bilgi yelken, insanlık da kayığın kendidir. )
( İNSAN: Başkasına yararı olan. )
( Kişi, Havasız üç dakika, Susuz üç gün, Yemeksiz ancak üç hafta dayanır. )
( HUMAN(/SOCIETY) vs./and NATURE )
- İNSAN ve/||/<> EMEK
- İNSAN[Ar.]/ZÂT[Ar.] =/||/<>/< GÖZBEBEĞİ
- İNSAN ve/||/<> GÜVEN
( İNSAN: Kendine, insan emânet edilebilen. )
- İNSAN ile HERHANGİ BİR ŞEY('İ)
( Kişi, başlı başına bir şeydir! Hiçbir şeyle karıştırılamaz/karıştırılmamalıdır! )
( HUMAN vs. ANYTHING )
- İNSAN ile İKİ AYAKLI HAYVAN(CANLI)
( HUMAN vs. BIPED )
- İNSAN ile/ve İNSAN-I KÂMİL(/KÂMİL İNSAN/ÂDEM-İ MÂNÂ)
( HUMAN vs./and WISE PERSON )
- İNSAN ile/ve/||/<> İSYAN
- İNSAN ile/ve/||/<>/< MAYMUN/SÜRÜNGEN/BALIK
(
)
- İNSAN ve/||/<>/> MECZUB
( Ne kadar insan olunabilirse, toplumun dilinde, o kadar "meczub" olunur. )
- İNSANA/KİŞİYE SIĞABİLEN/SIĞAMAYAN ve/=/||/<> EVRENE SIĞABİLEN/SIĞAMAYAN
( Evren. VE/=/||/<> İnsan. )
- İNSANBİLİM'DE:
FARKLILAŞMA ile BİREYLEŞME
- İNSANCILIK = HUMANISM[İng.] = HUMANISME[Fr.] = HUMANISMUS[Alm.] = HUMANUS[Lat.]
- İNSANI İNSAN YAPAN" değil KİŞİYİ, İNSAN YAPAN ...DIR
- İNSANÎ KONULAR/DURUMLAR/OLAYLAR:
AŞILMASI GEREKEN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ANLAŞILMASI GEREKEN
- İNSANİ YETKİNLİK ve/||/<>/> SİYASET
- İNSANI/KİŞİLERİ MAKİNELEŞTİRMEK ile/ve/ne yazık ki/||/<>/> MAKİNELERİ İNSANLAŞTIRMAK
- KİŞİNİN AHLÂKI ile/ve HERHANGİ BİR ŞEYİN/NESNENİN "AHLÂKI"
( MORALS OF HUMAN vs./and MORALS OF OBJECT/SOMETHING )
- İNSANIN "DOĞASI" değil (BİR/ÇOK) NİTELİĞİ, DOĞASI KILMAK
( Kişi, belirli bir doğa ile doğmaz. Bir niteliği, doğası durumuna getirebilir.[TETABBU] )
- İNSAN'IN/KİŞİNİN DÜŞÜNMESİ ile/ve TANRI'NIN DÜŞÜNMESİ
( [mâhiyetçe değil derece olarak!] Bilkuvve'den bilfiil'e doğru. İLE/VE Bilfiil. )
- İNSANIN İNSAN OLMASI ile/ve/||/<> BİREYİN/KİŞİNİN İNSAN OLMASI
- İNSANIN/KİŞİNİN:
SÖZÜ ile/ve BAKIŞI ile/ve SUSMASI
(
)
( Gerek yok, her sözü, lâf ile beyâna
Bir bakış, bin söz eder, bakıştan anlayana... )
( Hikmet olmalı. İLE/VE İbret olmalı. İLE/VE Ders olmalı. )
itibarı ile 14.451 başlık/FaRk ile birlikte,
14.451 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(27/59)
(1996'dan beri)