H ile başlayan FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibarı ile 14.451 başlık/FaRk ile birlikte,
14.451 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(12/59)
- CİK CİK (ÖTMEK)
- ÇIKAR "AHLÂKI" ile/değil/yerine FERÂGAT AHLÂKI
( MORALS OF PROFIT vs. MORALS OF ABNEGATION )
- ÇIKAR(MENFAAT) ÇATIŞMASI ile/değil/yerine ÇIKAR İLİŞKİSİ
- HİZMET:
"ÇIKAR İÇİN" ile/değil/yerine/>< HAK İÇİN
- ÇIKAR ile/değil/yerine/>< ADÂLET
( Düşüncesiz ya da alçak düşünceleri olanlar için. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Yüksek düşünceleri olanlar için. )
- [ne yazık ki]
"ÇIKAR" ile/değil/yerine/>< AKIL
- ÇIKAR ile/ve/değil/yerine ALIŞVERİŞ
( [not] PROFIT vs./and/but RELATIONS
RELATIONS instead of PROFIT )
- ÇIKAR ile/değil/yerine/>< ÇIKARIM
- ÇIKAR ile/değil/yerine (")DEĞER(")
- ÇIKAR" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< FIRSAT
( davranis-tutum ypma ypa psikolojip bdvn )
- ÇIKAR >< GÜZEL/LİK
- ÇIKAR ile/değil/yerine/>< HAK
( Bir şey, çıkar ise hak değildir.
Hak ise çıkar değildir.
Hukukun abecesi budur. )
- ÇIKAR ile/değil/yerine HİZMET
- ÇIKAR ile/değil/yerine İLKE
( [not] PROFIT vs./but PRINCIPLE
PRINCIPLE instead of PROFIT )
- ÇIKAR ile/ve/||/<> KÂR
- ÇIKAR ile/değil/yerine KATKI
- ÇIKAR ile/değil/yerine OLASI ZARARLARI AZALTMA
- ÇIKAR ile/ve ÖNCELİK
- ÇIKAR ile/değil/yerine TAD/ZEVK
- ÇIKAR ile/değil/yerine/>< VİCDAN
( Çıkar konuşunca, vicdan susar fakat sus(turul)mamalıdır! )
- ÇIKAR/NEF'[Ar.] ile/yerine YARAR ile/yerine KÂR
( Ancak ayrılıkçılık ve çıkarcılık, dünyada gerçek ıstırabın ortaya çıkmasına neden olur. )
( It is only vs. separateness and self-seeking that real suffering appears in the world. )
- [ne yazık ki]
VEFÂ:
ÇIKARA ile/değil/yerine/>< KİŞİYE
- ÇIKARCI/LIK ile/ve YALAKA/LIK
- ÇIKARDAŞ ile/değil/yerine/>< ANLAMDAŞ
- ÇIKARIM" ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/< ÇAĞRIŞIM
- ÇIKARIM ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DOLAYIM
- ÇIKARIM ile/ve/||/<> ÖNGÖRÜ
( vs./and/||/<> FORECAST )
- ÇIKARIM ile/değil/yerine (SADECE) DÜŞÜNME
( [not] INFERENCE vs./but (ONLY) THINKING
(ONLY) THINKING instead of INFERENCE )
- ÇIKARIM ile/değil SOYUTLA(N)MA
- ÇIKARIMIZI GÖZETMEK ile/ve/değil/yerine/<> ZARAR GÖRMEMEK
- ÇIKAR/LAR ile/ve KORUMA
- ÇIKARLAR.
GENEL ile/ve/||/<>/< ÖZEL
- ÇIKARLAR/IMIZ GEREĞİNCE değil/yerine İLİŞKİLER GEREĞİNCE
- ÇIKARLARIMIZI, BİRİLERİNDEN/ÖTEKİLERDEN ...:
!ÖNDE/ÜSTTE TUTMA(MA)K ile/değil/yerine AYRI TUTMA(MA)K
- ÇIKAR(LAR)INI DÜŞÜNME/K ile/değil/yerine ONU(N)/ÖTEKİ(Nİ/N)/SENİ(N)/KENDİ (İYİLİĞİN/ÇIKARIN) (İÇİN) DÜŞÜNME/K
- ÇIKAR(LAR)INI "DÜŞÜNMEK/İSTEMEK/BEKLEMEK" değil/yerine/>< HAK ETTİKLERİNE VE/VEYA ETTİĞİN KADARINA RIZÂ GÖSTERMEK
- KORUMAK ile/ve SÜRDÜRMEK
( TO PROTECT/SAVE vs./and TO KEEP ON )
- ÇIKAR/MENFAAT ile/<> EĞİLMEK
( Nokta kadar çıkar/menfaat için virgül kadar eğilmeye değmez. )
- ÇIKARSAMA ile KANI
- ÇIKARSAMA ile/ve/<> USLAMLAMA
- ÇIKARSIZ ve/||/<> RİYÂSIZ
- ÇIKARTMA ile/değil ÇIKARMA
( KIBRIS "ÇIKARTMASI" değil KIBRIS ÇIKARMASI )
- ÇİL ile ÇİL[Oğuz] ile ÇİLDEY
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Gövde üzerinde kalan darp izi. İLE Gövdesel bir kusur. İLE Atın göğsünün üst tarafında ortaya çıkan bir çıban. )
- CİLÂ ile SAYKAL[Ar.]
( ... İLE Maden, ayna gibi nesneleri parlatmak için kullanılan cilâ. | Cilâlamakta kullanılan araç. | Bu cilâyı yapan kişi. )
- ÇİLE[Fars. < ÇİLLE] değil/yerine/= SIKINTI/KIRKÇA
- ÇİLECİ/LİK ile ADANMIŞ/LIK
- ÇİLEDEN ÇIKMAK ile/ve/||/<> ÇIĞIRDAN ÇIKMAK
- ÇİLEKEŞ değil/yerine/= KIRKÇI
- ÇİLEYİ (SEÇMEYİN!) ile/ve/değil/||/<>/< ÇİLEĞİ (SEÇMEYİN!)
- ÇILGIN/LIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< APTAL/LIK
- CİLLE ile CİLLE ile CİLLE ile CİLLE ile CİLLE ile CİLLE ile CİLLE ile CİLLE ile ÇİLE
( Madeni kalem ucu. İLE Sedir. İLE Üstü toprak ile örtülmüş küçük ve alçak ev. İLE İşin içine iyice girmek. İLE Hile. | İşkence. İLE Yalnız kişi. İLE Gerdek gecesi, gelin ile güveyi el ele dolaştırma geleneği. İLE Büyük testi. )
- CİMÂ'[Ar.] ile CİMÂH[Ar.] ile CİMA[İt.]/ÇIMA(/ÇIMACI)
( Birleşme. [insanda] İLE Atın sert başlı olması. İLE Gemiyi iskeleye bağlamak için kullanılan halat. | Halat ucu. (Vapur iskelelerinde halat/çıma uzatan ya da tutan işçi.) )
- CIMBIZ ile/değil/yerine BÜYÜTEÇ
( [not] TWEEZERS vs./but MAGNIFYING/BURNING GLASS
MAGNIFYING/BURNING GLASS instead of TWEEZERS )
- CIMON ve/||/<> PERO
(
)
( Barok tarzının önde gelen adlarından Paul Rubens'in,
1635'te yaptığı bu tablo, Rusya'nın St. Petersburg kentinde bulunan Hermitage Müzesi'nde sergileniyor.
Elleri bağlanmış yaşlı adam Cimon, dönemin iktidarı tarafından itirafa zorlanmak için açlığa mahkum edilmiş. Yeni doğum yapan kızı Pero, büyük zorluklarla gardiyanlara rüşvet vererek babasını ziyaret eder ve kendi sütüyle babasını açlıktan ve ölümden korumak için emzirir.
Kızın yüzündeki kaygı, kapıya baktığı açıkça görülen duruşu, babasının omzunu şefkatle kavrayışı, güçlü duruşu ve cesareti yansıtmış. Babanın, kızının memesini emerken yüzünde oluşan o çaresizliğini, ellerini koyuş biçimi ve gövde dili ile kabullenişini harika yansıtmış ressam.
Nasıl bakarsak o'yuz, o kadarız.
Ne okursak o'yuz, o kadarız.
Ne anlarsak o'yuz, o kadarız.
Ne yersek o'yuz, o kadarız.
Bakış açımız, bizi anlatır; baktığımız şey değil.
Sanatın gücü, işte budur. )
- ÇİN('Lİ) ile JAPONYA('LI)
( Çin-Tibet dil ailesindedir. İLE Ural-Altay dil ailesindedir.
[İkisinde de Kanji abece kullanılır.] )
( [saçları ve kaşları] Daha seyrek. İLE Daha yoğun. )
( [boy] Daha uzun. İLE Daha kısa. )
( [ten] Daha koyu, buğday. İLE Daha beyaz. )
- ÇIN ile ÇIN
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Doğru söz. İLE Doğruluk, doğruculuk. İLE + Dil )
- CİN/LİK ile HİN/LİK
- CİNSİYET değil/yerine/= EŞEY
- ÇIP ile ÇIPIK/ÇIPIQ ile ÇIPÇIRGA
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( İnce dal, ağacın sürgünü. İLE Yaş bir dal. İLE Serçe. )
- ÇİP[İng. < CHIP] değil/yerine/= KAMGA/YONGA
( Kesilen, yontulan ya da rendelenen bir şeyden çıkan parça. | Milimetrik yüzeyler üzerinde onbinlerce devre öğesinden oluşan ve son derece karmaşık elektronik devrelerin yerleştirildiği, genellikle silikon benzeri yarı iletken ürün. )
- ÇIPLAK ile/değil BÜRÜNMÜŞ
- ÇIPLAK/LIK ile/ve/değil/||/<> GÜÇSÜZ/LÜK
- ÇIPLAK/LIK(") ile/ve/değil/||/<>/< (")ŞEFFAF/LIK(")
( BÜREHNEGÎ/BEREHNEGÎ ile/ve ... )
- ÇIPLAK/LIK ile/ve/değil/||/<>/> ZAMAN ÜSTÜ/LÜK
- ÇIRAK[Fars. :Işık.] ve/<> ÇERAĞ[Fars.]
- ÇIRÇIR ile CIRCIRBÖCEĞİ
( Pamuğu, çekirdeğinden ayırmaya yarayan aygıt. | Küçük pınar. İLE ... )
- CIRILMAK ile/değil/yerine/>< (AZ/KARARINDA/ORANTILI) YEMEK
( Çatlayıncaya kadar yemek. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Az, ölçülü ve sağlıklı yemeği yeğleyelim! )
- ÇİRKİN/LİK ARAMAK/BULMAK ile/değil/yerine MAZERET ARAMAK/BULMAK
- ÇİRKİN/LİK ile/ve/değil/||/<> ÇİRKEF/LİK
- CIRLAK ile CIRTLAK
( Hoşa gitmeyen, tiz ses. | Cırcır böceği. İLE Cırlak. | Olgunluktan, ezilebilecek duruma gelmiş meyve/sebze. )
- CIRMALAMAK değil TIRMALAMAK
- ÇIRPINMA ile/ve/<> CANLANMA
- ÇİŞİ OLAN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İŞİ OLAN
- ÇIT ÇIKARMAMAK ile/ve/||/<> GIKININ ÇIKMAMASI
- CIVA ile METİL CIVA
- CİVATA değil CIVATA[İt. < CHIAVARDA]
- CIVATA[İt. < CHIAVARDA] ile MAPA[İt. < MAPPA]
( ... İLE Ucu halkalı cıvata. | Gemi içini aydınlatmaya yarayan zeytinyağıyla yanan siperli fener. )
- ÇİVİ ile/ve/||/<> RAPTİYE
- ÇİVİ ile/ve/değil/yerine/||/<> VİDA[İt. < VITE]
( İki şeyi birbirine tutturmak, bir nesneyi, bir yere sabitlemek için çakılan, ucu sivri, başlı, metal ya da ağaçtan yapılmış ufak çubuk. | Kalkan balığının üzerindeki düğmeye benzer kemiksi oluşum. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Döndürülerek bir yere sokulan burmalı çivi. )
(
)
- CIVIK ile/= MIÇÇIK
- CIVILITAS <> HUMANITAS <> VERITAS
- ÇİVİ/MIH[Fars.] ile KARFİÇE[Yun.]
( İki şeyi birbirine tutturmak, bir nesneyi bir yere sabitlemek için çakılan, ucu sivri, başlı, metal ya da ağaçtan yapılmış ufak çubuk. | Kalkan balığının üzerindeki düğmeye benzer kemiksi oluşum. İLE Orta boy demir çivi. )
- CIVRAK/CAVRAK ile/||/<> ÇEVİK[Fars. < ÇABUK]/TETİK/ATİK/KIRNAK
( Tez, çevik, kıvrak/divrek, acele eden. İLE/||/<> Kolaylık ve hızla davranan. )
- ÇİZGİ ile/ve/||/<> OMURGA
- ÇİZGİ ile WALLACE ÇİZGİSİ
( ... İLE Malay takımadalarındaki Asya ve Avustralya faunalarını birbirinden ayırır.[Adaların birbirine çok yakın olmasına karşın çizginin iki tarafındaki hayvanlar, evrimsel geçmişini yansıtan farkları yansıtır.] )
- ÇİZGİSEL ile/değil/yerine DOĞRUSAL
- CİZYE ile HUMUS ile FEY
- CİZYE[Ar.] ile MAKTÛ' CİZYE[Ar.]
( Müslüman olmayan teb'adan alınan vergi. İLE Fetih sırasında, ahâlîsi Müslüman olmayan yerlerin halkından sulh yoluyla tâyin olunan maktû bedel, vergi. )
- Çıfıt ile çıfıt
( Yahudi. İLE Hileci, düzenbaz. )
- CMB İLE BAO İLE TYPE IA İLE WEAK LENSİNG ile/||/<> KOZMOLOJİK PROBLAR
( Evren parametrelerini ölçme yöntemleri. )
( Formül: z = H₀d/c )
- ÇOCUĞA, "GELECEK HAZIRLAMAK" değil ÇOCUĞU, GELECEĞE HAZIRLAMAK
- ÇOCUĞU "ÖVÜNCE":
KİBİRLİ ile HIRSLI ile ÇABALI ile BENCİL ile AHLÂKLI
( "Zekâ" ve "kişiliğini" "översek". İLE (")Başarısını(") "översek". İLE Çabasını översek. İLE "Tipini" "översek". İLE İyi davranışlarını översek. )
- ÇOCUĞUMUZ, BÜYÜR VE GELİŞİRKEN:
"BEKLEDİĞİMİZ" ile/değil/yerine/>< GERÇEKTE OLAN
(
)
- [ne yazık ki]
ÇOCUĞUNA TAPMA ve ALAYCI TAVIR
( Modern kişinin, öncül ve ölümcül tutumları. )
( http://ahmetcorak.blogspot.com.tr/2010/01/ahtapor-anne.html )
- ÇOCUK DÜŞÜNCESİ ile/değil/yerine ŞİZOİD DÜŞÜNCE ile/değil/yerine BİRLİK DÜŞÜNCESİ
- ÇOCUK GELİŞİMİ KURAMLARINDA:
ABRAHAM MASLOW ve/||/<> ERIK ERIKSON ve/||/<> JEAN PIAGET ve/||/<> LAWRENCE KOHLBERG ve/||/<> JOHN BOWLBY
( Gereksinimler sıradüzenine işaret etmiştir. VE/||/<> Bireylerin, sorunlarını çözme olanaklarının bulunduğuna işaret etmiştir. Gelişimin, sekiz aşaması olduğunu öne sürmüştür. Benlik güçlerinin, gelişimsel sorunların başarılı biçimde çözülmesiyle kazanıldığına işaret etmiştir. VE/||/<> Bilişsel gelişimin aşamalarını ortaya koymuş ve çocukların, belirli gelişimsel aşamalara özgü, beceri ve davranışlarının olduğunu, kavramlarla açıklamıştır. VE/||/<> Piaget'in önerdiği, bilişsel gelişim kavramları ile ahlâkî kavramların kazanımı arasındaki ilişkiyi araştırmıştır. VE/||/<> Çocuğun, duygusal ve davranışsal gelişimi ile ilgisi olduğu düşünülen, anneye bağlanmaya vurgu yapmış ve bağlanma kuramını ortaya atmıştır. )
- ÇOCUK HAKLARI'NDA:
FELSEFÎ ile/ve/||/<> HUKUKÎ
( * Refah hakkı
* Korumacı haklar
* Yetişkin hakları
* Ebeveyne yönelik haklar
İLE/VE/||/<>
* Olumsuz durumlarda
* Olumlu durumlarda
* Etkin durumlarda )
- ÇOCUK HAKLARINDA:
NESEB HAKLARI ile/ve/||/<> MİRAS HAKLARI ile/ve/||/<> VASIF HAKLARI ile/ve/||/<> VASİYET HAKLARI
- ÇOCUK YETİŞTİRMEDE:
"OLDUĞU KADAR" ile/ve/değil/yerine/ ||/<>/> OLABİLDİĞİ KADAR
- ÇOCUK ile KİŞİ
- ÇOÇUK/ÇOÇUQ ile ÇOCUK
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Domuz yavrusu. İLE İnsan yavrusunun bebeklikten gençliğe/ergenliğe kadarki dönemi. )
- ÇOCUKLAR:
"İSTEDİĞİMİZ GİBİ" değil/yerine/< YETİŞTİRDİĞİMİZ GİBİ
- ÇOCUKLARA, DAHA İYİ BİR DÜNYA BIRAKMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DÜNYAYA, DAHA İYİ ÇOCUKLAR BIRAKMAK
- VÜCUB EHLİYETİ > HAK EHLİYETİ ve/||/<> EDÂ EHLİYETİ ve/||/<> FİİL EHLİYETİ ve/||/<> CEZAİ EHLİYET
- ÇOCUKLARI TERBİYE ETMEK ile/ve/değil/yerine KENDİMİZİ TERBİYE ETMEK
- ÇOCUKLARIN/BAŞKALARININ TAKİP ETTİĞİ/EDECEĞİ:
İŞARET PARMAĞIMIZ değil AYAK İZİMİZ
- ÇOCUKLARIN CEZÂLANDIRILMASINDA:
0 - 12 ile/ve/||/<> 13 - 15 ile/ve/||/<> 15 - 18
( Tam sorumsuzluk. İLE/VE/||/<> Tam sorumsuzluk ya da sınırlı sorumluluk. İLE/VE/||/<> Sınırlı sorumluluk. )
- ÇOCUKLARIN, KARANLIKTAN KORKMASI
ile/değil/ne yazık ki/>
"YETİŞKİNLERİN", AYDINLIKTAN KORKMASI
- ÇOĞALMA ile/<> BÖLÜNEREK ÇOĞALMA
- ÇOĞALTMAK ile/ve ARTIRMAK
( TO INCREASE vs./and SAVING/ECONOMIZING )
- ÇOĞAL(T)MAK ile/ve/||/<> YAYGINLAŞ(TIR)MAK
- ÇOĞALTMAK ile/ve/<>/> YAYMAK
- ANKLAV:
COĞRAFİ ile/ve/||/<> SİYASİ ile/ve/||/<> ETNİK
( Coğrafi Anklavlar:
Bir ülkenin topraklarının başka bir ülke tarafından çevrelenmiş olması.[Lesotho, Güney Afrika tarafından çevrelenen bir anklavdır.]
İLE/VE/||/<>
Siyasi Anklavlar:
Ülke içinde ülke olan, farklı devlet toprağıyla kuşatılmış siyasi yapılar.[Vatikan, İtalya sınırları içinde yer alan bir anklavdır.]
İLE/VE/||/<>
Etnik Anklavlar:
Farklı bir kültürün yaşandığı ve öteki kültürlerle sınırlandırılmış bölgeler.[Gettolar, küçük İtalyan bölgeleri ve Çin mahalleleri vb.] )
(
| Anklav Türü | Tanım | Örnek |
|---|---|---|
| Coğrafi Anklav | Coğrafi olarak bir ülkenin içinde tamamen çevrili olan bölge. | San Marino (İtalya içinde) |
| Siyasi Anklav | Politik nedenlerle başka bir ülke tarafından tamamen çevrelenmiş bölge. | Kaliningrad (Rusya'ya ait ancak diğer ülkelerle çevrili) |
| Etnik Anklav | Farklı etnik bir grubun çoğunlukta olduğu ve çevre ülkenin kültürel yapısından farklılık gösteren bölge. | Nagorno-Karabağ (Azerbaycan içinde Ermeni nüfus ağırlıklı) |
- ÇOĞU ÖLÜM ve/=/||/<> ERKEN ÖLÜM
- ÇOĞUL / ÇOK/LU ile/ve/=/||/<> KAVRAM
( Nesne(ler)de. İLE/VE/=/||/<> Düşüncede/anlıkta. )
- ÇOĞUL/LUK / ÇOK/LU ile/ve/değil/||/<> ÇEŞİT/Lİ/LİK
- ÇOĞULLUK ile/ve/||/<> SOYUTLAMA
- ÇOĞUNLUĞUN:
İSTEDİĞİNİ İSTEMEMEK ile/ve/<> İSTEMEDİĞİNİ İSTEMEK
- ÇOĞUNLUK/AZINLIK değil/yerine HEP BİRLİKTE
- ÇOĞUNLUK ile NİTELİKLİ ÇOĞUNLUK
- ÇOĞUNLUK ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/> SÜRÜ
- ÇOĞUNLUK ile/değil/yerine/<> YETERSAYI
( ... ile/değil/yerine/<> NİSAP )
- ÇOĞUNLUKÇULUK ile/değil/yerine ÇOĞULCULUK
- COHERENCE İLE TUNNELİNG İLE ENTANGLEMENT ile/||/<> BİYOLOJİK KUANTUM
( Canlılardaki kuantum etkileri. )
( Formül: Exciton transfer )
- [ne yazık ki]
(ÇOK) BENCİL/LİK değil/yerine/>< (ÇOK) BİLGİ(Lİ/LİK)
( Ne kadar bilgi, o kadar az bencillik; ne kadar az bilgi, o kadar çok bencillik. )
- ÇOK BİLMEK/BİLEN ile/ve/değil/yerine/||/<>/>
ÇOK BİLMEK/BİLEN / ÇOK BİLGİSİ OLMAK/OLAN
( Hiç yanıltmaz. [Her bilinen, her zaman, zemin ve koşul için "yeterince" hatta tamamen bilinir, emin olunan/olunur "kabul edilir."] İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Çok yanıltır. [Veriyle/bilgiyle uğraşmak, varolanlar ve varolabileceklerin tüm (olası) çeşitlilikleriyle uğraşmak demek olduğundan dolayı her ilerleyişte, çok sayıda, yeni bilinmez(lik)ler/veriler açığa çıkar. Dolayısıyla da bilinemeyecek sayıda (sonsuzlukta), bilmenin/verinin ve yeninin sınırı olmadığı kadar yanılmanın da sınırı olmaz/yoktur. Bu durum ve süreçten dolayı da yeni olanların karşısında, yanılma da kaçınılmazdır. Tabii bu süreç/yol da bir o kadar tetikleyicidir. Bilme isteğinin pek sonu olmadığından ve olmayacağından dolayı da yanılmaktan da kurtulma olanağı yoktur. Süreç ve sonuç itibariyle de iyi bir durum ve süreçtir.] )
- ÇOK DÜŞÜNME" ile/ve/değil/yerine İYİ/DOĞRU/YETERLİ/NİTELİKLİ DÜŞÜNME
( Çok düşün(ül)memeli, iyi/doğru/yeterli/nitelikli düşün(ül)meli! )
( [not] TO THINK MUCH vs./and/but TO THINK WELL/RIGHT/ENOUGH/QUALIFIED
TO THINK WELL/RIGHT/ENOUGH/QUALIFIED instead of TO THINK MUCH )
- ÇOK GÖRMEK/GÖRDÜĞÜMÜZ ile/değil/yerine HAK GÖRMEK/GÖRDÜĞÜMÜZ
( "Kendimize" hak gördüğümüzü, başkasına "çok" görmeyelim! )
- ÇOK İKEN ve/||/<> AZ İKEN
( Çok tüketme/yelim! VE/||/<> Çok çalış/alım! Dilenme/yelim! )
- ÇOK/GERÇEKTEN İSTEMEK ile/ve/<> TAM/DOĞRU İSTEMEK
( REQUEST SO MUCH vs./and/<> ENTIRE/RIGHT REQUEST )
- ÇOK İSTEMEK ile/yerine GERÇEKTEN İSTEMEK
( REQUEST SO MUCH vs. REALLY REQUEST/WANT
REALLY REQUEST/WANT instead of REQUEST SO MUCH )
- ÇOK KİŞİYLE ile/ve/||/<> AZ KİŞİYLE ile/ve/||/<> TEK BAŞINA
( Konuş. İLE/VE/||/<> Düşün. İLE/VE/||/<> Karar al. )
- ÇOK KONUŞMAK değil/yerine/>< AZ KONUŞMAK
( Sık sık pişman olunur. DEĞİL/YERİNE/>< Pek az pişman olunur. )
- ÇOK KULLANIM ile/ve/değil/||/<> KÖTÜ KULLANIM
- ÇOK SATANLAR ile/ve/||/<> ÇOK İLGİ GÖRENLER
- ÇOK SESLİLİK / İFADE HAKKI ile/değil DENSİZLİK
( "Sosyal medya"da. İLE/DEĞİL Günlük yaşamda. )
( Keyfiyette. İLE/DEĞİL Gerçeklikte. )
( "Kendi çıkarlarında." İLE/DEĞİL Ortak alanda, olanaklarda ve koşullarda. )
- ÇOK SEVMEK değil/yerine SEVMEK
( Neyi çok[gereğinden fazla] seversek, canımızdan olduran odur. )
- ÇOK SEVMEK ile/değil/yerine SEVMEK
- ÇOK ŞEYDEN HABERDAR OLMAK ile/ve/değil/yerine BİRBİRİMİZİ DİNLEMEK
- ÇOK VERİ/BAŞLIK/AYRINTI:
OLMAYANLAR ile OLANLAR
- ÇOK YAŞAMAK ile/ve/değil/yerine İYİ/NİTELİKLİ YAŞAMAK
( Nicelikli. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Nitelikli. )
( Yaşlanılan gün/saat/dakika/ÂN. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Yaşanılan gün/saat/dakika/ÂN. )
- ÇOK YORULMAK ile/ve/değil/||/<>/< ÇABUK YORULMAK
- [ne yazık ki]
ÇOK ile/değil/>< AZ
( Sözcük. İLE/VE/DEĞİL/||/>< Anlam.
"Yargı". İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Adâlet.
Geveze. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Konuşan.
Sevişen. İLE/VE/DEĞİL/||/>< Seven.
Yürüyen. İLE/VE/DEĞİL/||/>< İlerleyen. )
( "Yetmez." İLE/DEĞİL/>< Yeter. )
- [ne yazık ki]
"ÇOK BİLMİŞLİK" ile/ve/||/<> "GARANTİCİLİK"
( [ne yazık ki] Bir kişi, ne kadar bilmiyorsa, o kadar "bilir". İLE/VE/||/<> Ne kadar "korkuyor" ve "öfkeliyse", o kadar "garanticidir". )
- ÇOK/ÇOQ = ÇOTUR
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Alçak, aşağılık kişi. İLE Huysuz, öfkeli kişi. )
- ... ÇOK GELİŞİYOR ile ... HIZLI GELİŞİYOR
- ÇOKLUK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BEREKET
- ÇOK/LUK ve/||/<>/> ÇÖP/LÜK
- ÇÖKME ile/ve/||/<> BÜKÜLME
- ÇÖKMEK ile/ve/||/<> ÇÖREKLENMEK
- ÇÖKMEK ile/ve/değil/||/<>/< ÇULLANMAK
- ÇÖKMEK/ÇÖMELMEK ile APIŞMAK
( ... İLE Hayvanın yorgunluktan bacaklarını birbirinden ayırarak çöküvermesi. | Ne yapacağını kestirememek, şaşırmak. | Oturmak, bacakları ayırarak çömelmek. )
- ÇÖL ile/ve/||/<> OKYANUS
( DESERT vs./and/||/<> OCEAN )
- ÇOMAR ile ŞOPAR
( İri köpek, çoban köpeği. İLE Çingene çocuğu. | Şımarık, küstah, yaramaz olan. )
- COMPLETENESS İLE COMPACTNESS İLE LÖWENHEİM-SKOLEM ile/||/<> MODEL KURAM
( Mantık ve modeller. )
( Formül: ⊨ iff ⊢ )
- CONSERVATION ile/değil/yerine CONVERSATION
( Korumacılık. İLE/DEĞİL/YERİNE Konuşmak. )
- CONTEST vs. CONTEST
( Yarışma. İLE Tartışma, iddia/laşma, çekişme. )
- CONTROL vs. COST CONTROL
- ÇÖP ile ÇÖP ile ÇÖP ile ÇÖPİK/ŞÖPİK
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Herhangi bir şeyin dibindeki çökelti. | Değersiz kişi. İLE Tutmaç parçası. İLE Herhangi bir şeyin tortusu ya da sıkıldıktan sonra geriye kalan bölümü. İLE Meyve yendikten sonra geriye kalan ve atılan bölüm. )
- ÇÖP ve/<> KİLO
( Ancak/sadece kişinin/insanın oluşturdukları. )
- [ne yazık ki]
!ÇÖP ATMAK =/||/<> !"ÇÖP BIRAKMAK"
- ÇÖPE değil/yerine GERİ DÖNÜŞÜME
- COPENHAGEN İLE MANY WORLDS İLE PİLOT WAVE İLE QBİSM ile/||/<> KUANTUM YORUMLARI
( Kuantum mekaniği felsefi yorumları. )
( Formül: |ψ⟩ → |φ⟩ (çöküş) )
- COPENHAGEN İLE MANY WORLDS İLE PİLOT WAVE ile/||/<> KUANTUM YORUMLARI
( Kuantum mekaniğinin farklı felsefi yorumları. )
( Formül: ψ → |ψ⟩⟨ψ| )
- ÇORAP:
SICAK TUTAR ile/ve/||/<>/< SOĞUKTAN KORUR
- ÇORBA ile/değil/yerine TORBA
- COŞKU ile DİDİŞME
- COŞKU ve ŞİMDİ/LEŞTİRME
- Coşkulu KONUŞ!!!
- COŞKUNLUK ile CEZBE
- COŞMAK ile/ve AKMAK
- COŞMAK ile/ve/<> KOŞMAK
- COSMOLOGY vs. TEOLOGY vs. HUMAN
- COSMOS ile/ve TOPOS
( Küreyi/küreleri kapsayan. İLE/VE Kürenin içindekileri kapsayan. )
- ÇOTİRA ile ÇOTRA
( Çotiragillerden, dikenli, sert pullu, kısa ve geniş, siyaha yakın esmer bir balık. BALISTES CAPRISCUS[Lat.] İLE Ağaçtan yapılmış küçük su kabı. )
- COUNTABLE İLE UNCOUNTABLE İLE CARDİNAL İLE ORDİNAL ile/||/<> SONSUZLUK TÜRLERİ
( Farklı sonsuz büyüklükler. )
( Formül: ℵ₀ < 2^ℵ₀ = ℵ₁? )
- ÇÖZME GÜCÜ = AYIRMA GÜCÜ
- ÇÖZME ile ÇÖZÜNME ile ÇÖZÜNÜRLÜK ile ÇÖZÜNME ENTALPİSİ ile ÇÖZÜNMEYEN NESNE
( Bir katının, çözeltiye geçirilmesi. İLE Katı, sıvı ya da gaz durumundaki maddelerin, molekül ya da atomlarını birarada tutan güçleri yenerek bir başka madde içinde tek faz oluşturacak biçimde dağılmaları olayı. İLE Bir maddenin çözünmesine eşlik eden entalpi değişimi. İLE Bir maddenin, belirli bir sıcaklıktaki doygun çözeltisindeki derişimi. İLE Belirli bir çözücüde çözünmeyen madde. [Aksi belirtilmemişse çözücünün su olduğu anlaşılır.] )
- ÇÖZMEK ile/ve AŞMAK
- ÇÖZMEK ile/değil GİDERMEK
- ÇÖZMEK ile/ve/değil/yerine SÜZMEK
- ÇÖZ(ÜL)ME/Sİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÇÖZÜM/LE(N)ME/Sİ
( Tüm durum, sorun, koşul ve ayrıntıları, çözemeyebiliriz fakat çözebiliriz. )
- ÇÖZÜLMÜŞ/LÜK ile/ve/||/<> AŞILMIŞ/LIK
- ÇÖZÜM "BULMAK" ile ÇÖZÜM "YARATMAK"
- ÇÖZÜM:
ÇÖZMEK" değil/yerine/||/<>/< ÇÖZÜMLEMEK
- Çözüm için DİNLE!!!
- ÇÖZÜM ORTAKLIĞI ile YATIRIM ORTAKLIĞI
- ÇÖZÜM ÜRETMEK ile/ve ÇÖZÜM OTURTMAK
( FINDING SOLUTION vs. FIX THE SOLUTION )
- ÇÖZÜM ile/ve AÇIKLAMA
( SOLUTION vs./and EXPLANATION )
- ÇÖZÜM ile/ve/||/<>/< ANLAMAK
( SOLUTION vs./and/||/<>/< TO UNDERSTAND )
- ÇÖZÜM ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ARA ÇÖZÜM
( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Yukarı çekersek, ayak açıkta kalır. Aşağı çekersek, omuz. Neşeli kişiler, çözüm üreterek[dizlerini karnına çekerek] rahat uyur. )
- ÇÖZÜM ile ÇARE
( Genel ya da kavramsal bir olguya işaret eder. İLE Belirli bir olgu ya da soruna işaret eder. )
( Çare/ler...
Bbiledegil.blogspot.com.tr/2015/02/careler.html )
( ... ile BEYÂRİŞ )
( SOLUTION vs. WAY/HELP )
- ÇÖZÜM ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÇÖZÜMLEME
( Çözümleme/sorgulama(analiz), her durum/konu/ayrıntı için söz konusuyken; ("kökten/toptan") "çözüm", her durum için olanaklı değildir.
Sorumluluğumuz ve önceliğimiz de
çözmek değil çözümlemektir.
Çözümleme varsa çözüm ya da ara çözüm de yakınında bir yerde bulunacaktır. )
( [not] SOLUTION vs./and/but/||/<>/< ANALYSIS
ANALYSIS instead of SOLUTION )
- ÇÖZÜM ile/ve/||/<> DÜZENLEME
- ÇÖZÜM ile İDEAL
( SOLUTION vs. IDEAL )
- ÇÖZÜM ile/ve OYUN
( SOLUTION vs./and GAME )
- ÇÖZÜM ile/ve SONUÇ
( SOLUTION vs./and CONSEQUENCE/RESULT )
- ÇÖZÜM ile/ve/değil/yerine/> SÜREKLİ/ESASLI/KALICI/KÖKLÜ/GERÇEK ÇÖZÜM
( Bir olay ya da kişinin bir durumu/sorunu ile sınırlı/özel kalabilen. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/> Sürekli ve her koşulda, herhangi bir özel durumla sınırlı kalmayacak sürekli/kalıcı olan. )
( Seninle. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/> Senden sonra da! )
( Ne olduğu. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/> Ne/nasıl[ne/yin asıl] olması gerektiği. )
( [not] SOLUTION vs./and/>/but CONTINUAL/REAL SOLUTION
CONTINUAL/REAL SOLUTION instead of SOLUTION )
- ÇÖZÜM ile/ve TEDBİR
( SOLUTION vs./and PRECAUTION )
- ÇÖZÜM ile YANIT
( Geciken yanıt yanlış yanıttır. )
( Bir sorunun doğru çözümü, onun ancak evrensel, tarafsız bir araştırma ve sorgulama içinde çözümlenmesiyle bulunabilir. )
( Her sorunun kökeni geçmişte, çözümü gelecektedir. )
( SOLUTION vs. ANSWER/RESPONSE
Delayed response is wrong response.
Only in the dissolution of the problem in the universal solvents of enquiry and dispassion, can its right solution be found. )
- ÇÖZÜM:
"BİZDE" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BİREYDE
- ÇÖZÜMLEME ile/ve/||/<> AÇIKLAMA
- ÇÖZÜMLEME/ANALİZ ile/ve ELEŞTİRİ
( ANALYSIS vs./and CRITIQUE )
- ÇÖZÜMLEME ile ETKİLE(N)ME
( ANALYSIS vs. TO (GET) EFFECT )
- ÇÖZÜMLEME ve/> GELİŞTİRME
- ÇÖZÜMLEME ile/ve ÖZGÜRLEŞTİRME
( TO ANALYSE vs./and TO FREE )
- ÇÖZÜMLEME ile/ve RAHATLATMA
( TO ANALYSE vs./and TO RELIEVE/RELAX )
- ÇÖZÜMLEME ile/ve SERİMLEME
- ÇÖZÜMLEMELER('İ)
- ÇÖZÜMSEL ile/ve/değil/||/<> ÇÖZÜMLEYİCİ
- ÇÖZÜMSÜZLÜK ile/ve/> ÇARESİZLİK
( Çözümsüzlük hiçbir zaman çözüm değildir/olamaz! [kabul edilemez/edilmemeli, gözardı edilemez/edilmemeli, boş verilemez/verilmemeli, ertelenemez/ertelenmemeli!] )
- Çözümü KONUŞ!!!
- ÇÖZÜMÜN BİR PARÇASI DEĞİLSEK, SORUNUN BİR PARÇASIYIZDIR ile/ve/||/<> YAŞAMAKLA MEŞGUL OLMAZSAK, ÖLMEKLE MEŞGUL OLURUZ
- ÇÖZÜMÜNÜN BASİT/KOLAY OLMASI/OLMAMASI ile/ve/değil/yerine BİR ÇÖZÜMÜNÜN (VAR) OLMASI
- CP İHLALİ İLE T İHLALİ İLE CPT ile/||/<> SİMETRİ İHLALLERİ
( Temel simetriler ve kırılmaları. )
( Formül: K⁰ → π⁺π⁻ (CP ihlali) )
- CROWN ETHER İLE CRYPTAND İLE CALİXARENE ile/||/<> MAKROSİKLİK KONAKLAR
( İyon ve molekül tanıma yapıları. )
( Formül: 18-crown-6 + K⁺ )
- CSC İLE NİCHE İLE HETEROGENEİTY ile/||/<> KANSER KÖK GÖZELERİ
( Tümör içi göze çeşitliliği. )
( Formül: CD44+/CD24- (CSC marker) )
- CÜCE[Fars. < CİVCİV] ve/< DEV[Fars. < DÎV]
( MIDGET/DWARF and GIANT )
- CÜCE/LİK ile/>< YÜCE/LİK
- CÜCƏ[Azr.] = CİVCİV[Tr.]
- CÛD ile (CÛD-İ) KEREM ile (CÛD-İ) SEHÂ ile SADAKA
( El açıklığı. cömertlik. | Taşmak, dışlaşmak. | İstenilmeden vermek. İLE/VE/||/<>/> İstenildiğinde vermek. İLE/VE/||/<>/> Gerektiği kadar, ölçüsünde vermek. İLE/VE/||/<>/> Manevi olarak vermek. )
- ÇUHADAR ile/değil/||/<> ÇAŞNIGİR/ÇEŞNİGİR
( Saray hizmetinde yüksek derecede bir memurluk. | Sultanın giyeceklerine bakan görevli. İLE/||/<> Sarayda sofra hizmetlerine bakanlara verilen ad. )
- CUİŞ"[< JEWISH] ile/değil ÇAVUŞ
- ÇUKUR/KAPAN GEREKTİRMEDEN YAKALANAN TEK HAYVAN -ile
( MAYMUN )
- ÇULIK/ÇULIQ ile ÇULK/ÇULQ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Üveyik büyüklüğünde alacalı bir su kuşu. İLE Saldırgan kişi. )
- ÇULSUZ ile/ve/||/<> PAÇOZ ile/ve/||/<> ÇAPULCU/PLAÇKACI
( Giysisiz. İLE/VE/||/<> Kefal türünden bir balık. | [argo] Fahişe. İLE/VE/||/<> Düzene aykırı davranışlarda bulunan, düzeni bozan. | Yağmacı. )
- CÜMBÜR-CEMAAT değil CUMHUR-CEMAAT (GİTMEK)
- CUMHURİYET ANITINDA:
PIETRO CANONICA ve/||/<> SABİHA ZİYA
( )
- CUMHURİYET ile/ve DEMOKRASİ
( Belirli (bir) ideolojide. İLE/VE İdeolojiler arasında. )
( ONAFHANKELIJKHEIDPLEIN
[Paramaribo'daki, Cumhuriyet Meydanı'nın yerel adı.] )
- CUMHURİYET[Ar.] ile/ve ELERKİ/KAMUERK
- ÇÜN ile PES
- CUNDA[< İt.] ile CUNTA[< İsp.]
( Yatay serenlerin, iki başı. İLE Bir ülkede, yönetime el koyan kişilerden oluşan kurul. )
- CÜRET ile/ve/değil/||/<> BİLGİSİZLİK
- CÜRÜM ile/değil CİRİM(ECRÂM)
( Suç. İLE/DEĞİL Kütle/oylum[hacim]. )
- CÜRÜMDAŞ[Ar.] değil/yerine/= SUÇ ORTAĞI
- ÇÜRÜTÜLEBİLİR ile/değil AŞILABİLİR
- ÇUVGA ile ÇUVGA[KIFÇAK VE OĞUZ]
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Gideceği yere çabuk ulaşmak isteyen habercinin yol boyunca değiştirdiği, aktarma yaptığı atlar. İLE Keşif yapan kişi, kılavuz. )
- DAG[Argu] ile/ve/||/<>/> TEGUL[Oğuz]
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
- DAĞ ve/||/<>/> KAR
( Dağına göre kar... )
( MOUNTAIN and/||/<>/> SNOW )
- DAĞ ile/ve/||/<> KAR
( Dağına göre kar. )
( MOUNTAIN vs./and/||/<> SNOW )
- [NE] DAĞ ne de KASABA
- DAĞ ile TEPE
( ŞİMRÂH: Dağ tepesi. )
( BÎSÜTÛN: Âşık Ferhad'ın, sevgilisi Şîrîn'in emriyle Kermanşah civarında deldiği dağ. | Gökyüzü. )
( Sevgili Ersin Alok'un çektiği dağ fotoğraflarını görmek için burayı tıklayınız... )
(
)
( En yüksek dağlar:
Mauna Kea (Hawaii) 10.200 m.
Everest (Nepal) 8848 m.
K2 (Kaşmir) 8611 m.
Kangchenjunga (Nepal) 8600 m.
Makalu (Nepal) 8481 m.
Dhaulagiri (Nepal) 8172 m.
Nanga Parbat (Kaşmir) 8126 m.
Annapurna (Nepal) 8078 m.
Gasherbrum (Kaşmir) 8068 m.
Gosainthan (Tibet) 8013 m. )
( CEBEL[çoğul > CİBÂL] ile ... )
( KÛH ile ... )
( MOUNTAIN vs. HILL )
- DAĞILIM/DAĞILMAK ile/ve/değil/||/<>/< YAYILIM/YAYILMAK
- DAĞILMAK değil/yerine/>< DALMAK
- DAĞILMIŞLIK ile/ve/değil/yerine BOĞULMUŞLUK
- DAĞITIM ile/ve/<> BÖLÜŞÜM
- [ne yazık ki]
DAĞITMAK/DAĞILMAK ile/ve/||/<> SAVURMAK/SAVRULMAK
- DAĞLAR ile/ve/değil/yerine/||/<>/< FARKLAR
- DAHA "AKILLI" OLMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DAHA DİSİPLİNLİ OLMAK
- DAHA ÇOK OLANI ARAMAK değil/yerine DAHA AZ OLANIN TADINI ÇIKARMAK
itibarı ile 14.451 başlık/FaRk ile birlikte,
14.451 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(12/59)
(1996'dan beri)