Bugün[09 Kasım 2025]
itibarı ile 34.754 başlık/FaRk ile birlikte,
34.754 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.


Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(71/140)


- KASAP ÇAYIRI SOKAK :

( Maden Mahallesinin üst kısımlarında yer alan alana Kasap Çayırı denir. Bu alan uzun yıllar mera ve otlak, kurban kesim yeri olarak kullanıldığı için bu alana giden sokağa "Kasap Çayırı Sokak" ismi verilmiştir. )


- KASAP ÇAYIRI :

( Maden mahallesinin kuzey tarafındadır. Bu çok büyük alanın bir kısmı Maden, bir kısmı Rumelikavağı bir kısmı da Zekeriyaköy sınırları içindedir. İmara açılan yerlerde siteler ve kaçak yerleşme nedeni ile pek çok yarım kalmış bina vardır. Kasap Çayırı'nda birkaç çiftlik ve mandıra, kurbanlık koyun yetiştirildiği, eski dönemlerde hayvan kesimi yapıldığı için Kasap Çayırı ismini aldığı anlaşılmaktadır. )


- KASAP HÜSNÜ BEY YALISI/SALİH DALGA YALISI :

( Sarıyer'de Yenimahalle caddesi üzerindedir. Tarihi eser yalılardan olup, bütünü ile yeniden onarılarak yenilenmiştir. 20. yy başlarında inşâ edilmiştir. Kasap Hüsnü Beye ait olan yalıyı bilahare Salih Dalga satın almıştır. )


- KASAP, SAMİ (BAHÇEKÖY, 1938) :

( Orman İşletmesinden emeklidir. 1992 - 1994 döneminde DYP den Bahçeköy Belediye Meclisi üyesi olarak görev yaptı. )


- KASAP, SUAT (BAHÇEKÖY, 1965) :

( Özel sektörde çalışmaktadır. 2004 - 2009 döneminde Bahçeköy Belediye Meclisinde ANAP Üyesi olarak görev yaptı. )


- KASAPOĞLU, SEMA (İSTANBUL, 1950) :

( Kireçburunlu olup, hayatını spora adayan bir spor insanı. "Her kız spor yapmalı" parolası ile Kireçburnu Spor Kulübü bünyesinde 6 - 16 yaş arası kız çocuklarına futbol eğitimi veren Çim Filizleri Projesini başlattı. Kulüp bünyesinde ücretsiz kız futbol okulu kurdu. 2009 yılında Fair Play Birliği (CIFP) tarafından Fair Play Şeref Diploması ödülü aldı. Milli Olimpiyat Komitesi üyesi olup, IOC Kadınlar ve Spor Ödülünü (2011) aldı. )


- KASAR ile !KAŞAR


- KASÂVET[Ar.] ile/ve AZAP[Ar.]

( Üzüntü, tasa, kaygı, sıkıntı. İLE Büyük sıkıntı, eziyet, ezinç. | İslâm inanışına göre, dünyada günah işlemiş olanlara, daha sonra[ahirette] verilecek cezâ. )


- KASD[Ar.] ile NAHV[Ar.]


- KASEM/YEMİN[Ar.] değil/yerine/= ANT


- KAŞI-GÖZÜ (SEÇİLME(ME)K, ANLAŞILMAMAK)


- KASİD[Ar. < KASD | çoğ. KASİDÂN]["ka" uzun okunur] ile KÂSİD[Ar. < KESÂD] ile KASÎD[Ar.]

( Kasdeden, tasarlayan, kıyan. | Postacı, haberci, tatar, ulak. İLE Sürümsüz, geçmez, aranmaz. İLE Kasîde. )


- KASÎDE[çoğ. KASÂİD] -ile

( ONBEŞ BEYİTTEN AŞAĞI OLMAMAK ÜZERE ÖVGÜ [EN ÇOK DOKSANDOKUZ BEYİT OLUR] )


- KASÎDE ile ŞİTÂİYYE

( ... İLE Giriş bölümü kıştan bahseden ya da kış betimlemeleriyle başlayan kasîde. )


- KAŞIĞI/ÇATALI BIRAKMAK:
İÇBÜKEY ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DIŞBÜKEY

( Kaşığı tabağın içine ya da herhangi bir zemine sırtı tabana değecek biçimde bırakmak, hem kaşıkta kalıntının bulunmasına, hem de tabaktaysa/tenceredeyse tabağın içine kayarak batmasına neden olabilir. Çözümü ise sırtı havaya gelecek biçimde kaşığı ters bırakmaktır. )


- KASIK YARIĞI/ÇATLAĞI ile KASIK BAĞI

( Kasık fıtığı. İLE Fıtığı içeride tutmak için kullanılan bağ. )


- KAŞIK ile KASTANYET[Fr.]/KASTANUELAS[İsp.]/CATERERS/PALILLOS ile CROTALUM

( ... İLE ... İLE Eski Yunanistan ve antik Roma'da. )


- KAŞIKÇI KUŞU ile KAŞIKÇIN

( Pelikan. İLE Ördekgillerden, gagası kaşık biçiminde, tüyleri ak, kara, kahverengi, ayakları kırmızı bir kuş. )

( PELECANUS ONOCROTALUS cum SPATULA CYLPEATA )


- KAŞIKLA VERİP, KEPÇEYLE ALMAK değil/yerine KOŞULSUZ VE BEKLENTİSİZ VERMEK/HİZMET


- KAS(IL)MAK ile/değil/yerine/>< KAT(IL)MAK


- KASIM[< KISMET]["ka" uzun okunur] ile KASIM[çoğ. KAVÂSIM]["ka" uzun okunur] ile KASIM[Fars.] ile Kasım[Ar. < KÂSİM] ile KASIM[Ar. < KÂSİM]

( Taksim eden, ayıran, bölen. | [matematik] Bölen. İLE Kırıcı, ezici, ufaltıcı. İLE İnce, narin, çabuk kırılabilen. İLE Yılın on birinci ayı, son teşrin, teşrin-i sâni. İLE Kışın başlangıcı sayılan 08 Kasım günü başlayıp Hıdırellez'in ilk günü olan 06 Mayıs'a kadar altı ay süren dönem. )

( Yüz elli, yaz belli. )

( Kasım'ın 150. günü (08 Nisan) olunca, kötü havalar geçer, yazın ucu görünür. )

( Kasım'dan on gün evvel ek, on gün sonra ekme. )


- KAŞIMAK ile/ve/||/<> KIŞKIRTMAK ile/ve/||/<> TETİKLEMEK


- KASIMPAŞA CAMİSİ ile KASIM PAŞA CAMİSİ

( Eyüp'te, Zal Mahmud Paşa Caddesi'ndedir. İLE Kasımpaşa'da, Bahariye Caddesi'ndedir. )

( Cezri[kökten] Kasım Paşa Camisi olarak da bilinir. İLE 1533'te, Rumeli Beylerbeyi Güzelce Kasım Paşa tarafından yaptırılmış, Mimar Sinan yapıtıdır. [Cami-i Kebir adıyla da bilinir.] )


- KASINMA ile KASINÇ/KRAMP[Fr. < CRAMPE]

( Kasılıp kalmak. | Büyüklenmek, kibirlenmek, kendini beğenmek. İLE Bir ya da birkaç kasın istem dışı, ağrılı ve geçici olarak kasılması. )


- KAŞI(N)MAK ile DOKUNUYORMUŞ/SİLİYORMUŞ/KAŞIYORMUŞ/SADECE ELİNİ KOYMUŞ GİBİ YAPMAK


- KAŞINMAK değil/yerine/ya da/>< DÜŞÜNÜP TAŞINMAK


- KAŞI(N)MAK ile KARIŞTIRMAK

( İHTİKÂK["ka" uzun okunur], İNHİKÂK ile ... )


- KAŞINTI ile KARINCALANMA


- KASIR[Ar. < KASR]["ka" uzun okunur] ile KÂSİR[Ar. < KESÎR < KESRET] ile KÂSİR[Ar. < KESR] ile KASIR[Ar. < KUSÛR]["ka" uzun okunur]/KASÎR[Ar. < KASR] ile KASR[Ar. çoğ. KUSÛR] ile KASÎL[Ar.]

( Zorla işleten. İLE Çok olan. İLE Kıran, kesreden. İLE Kısa, boysuz. Kısa kesme, kısaltma, kısma. | Azaltma, kesme, eksiklik. | İbarenin çok kısaltılması. | Aruzda tef'ile'nin son harfinin düşürülmesi. İLE Köşk, kâşâne, saray. İLE Hayvanlara yedirmek üzere zamanından önce biçilen yeşil ot. )


- KASIR ile/ve YALI KASIR

( ... ile/ve SİNANPAŞA KÖŞKÜ / İNCİLİ KÖŞK [Sarayburnu - Çatladıkapı arasında] )


- KASIRGA ile SİKLON KASIRGA[Fr. < Yun.] ile VORTEKS[İng. < VORTEX] ile DENİZ ETKİSİ KAR(DEK)

( ... İLE Atmosferde bir alçak basınç alanı çevresinde, hızla dönen rüzgârların oluşturduğu, şiddetli fırtına. İLE Kuzey Yarım Kürede, saat yönünün tersine dairesel hareketle kendi ekseni etrafında dönen hava akımı. İLE ... )


- KASIRGA ile TAYFUN[İng. TYPHOON][ŞİDDETLİ KASIRGA]

( Atlantik Okyanusu'nda ve dünyanın dönüş [saat] yönündedir. İLE Okyanuslarda, Çin Denizi ile Hint Denizi'nde görülen, dünyanın dönüş [saat] yönüne zıt olarak, Doğu'dan, Batı'ya doğru oluşan, güçlü kasırga. )

( BÂD-GERD ile BERJ/BEVJ )

( HURRICANE vs. TYPHOON )


- KASIRN ile ZEMHERÎR[ZÂM(Fars.): Kış. + HARÎR(Ar.): Uğuldayan.]/KARAKIŞ

( Kışın başlangıcı sayılan 08 Kasım günü başlayıp yazın başlangıcı sayılan 06 Mayıs'a [Hıdrellez'e] kadar süren zaman. İLE Aralık'ın 20'si ile Şubat'ın 01'i arasındaki ilk 40 günlük en etkili, soğuk/kara kış. )


- KASİS[Fr. < CASSIS] ile ÇUKUR/TÜMSEK

( Kara yolunda oluşmuş çukurlar ve tümsekler. | Yollarda araçların hızını düşürmek için yapılan, türlü biçimlerde tümsek. | Bir yolun doğrultusunu dik kesen bir yandan öbür yana geçen ark. )


- KASIT ile/ve/<> AYRIM


- KASIT ile/ve/değil/||/<>/< BAĞLAM


- KASIT ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< DAYANAKÇA


- KASIT ile/||/<> KISIT


- KASITLI (OLARAK) ile/ve/değil/yerine ÖZELLİKLE


- KASK ile BARET


- KAŞKAVAL[İt. < CACIOCAVALLO] ile KAŞKAVAL[İt. < CACCIOCAVALLA]

( [argo] Aptal, sersem. İLE Gabya ve babafingo çubuklarının topuk taraflarında açılan deliklerden geçirilerek ucları mavnalara dayanan, demir ya da ağaç takoz. )


- KASKO[İt. < CASCO] değil/yerine/= GÜVENCELİK


- KASKO[İt. < CASCO] ile/ve/||/<>/> TRAFİK KORUNCU

( image )

( Her araç için zorunludur. İLE/VE/||/<>/> Zorunlu değildir. )

( [amacı] Kaza durumunda, suçsuz olan tarafın hasarının, suçlu tarafın sigorta şirketinin ödemesini sağlamaktır.[Suçu olmayan kişiyi mağdur etmemek için alınan bir önlemdir.][Terör, sel, su baskını, yanma vb. olaylara güvence vermez.] İLE/VE/||/<>/> Kaza yapılan araçta oluşan tüm masrafları karşılamaktır.[Çarpmaya, çalınmaya, yanma, sel ve deprem gibi olaylar sonucunda da hasar görmüş aracın tamir masraflarını ya da tamamının ücretini karşılamaktadır.][Süresi 1 yıldır] )


- KASNAK ile KASNAKLAMAK

( Enli çember. | Kalbur, tel vb. şeylerin tahta çemberi. | Nakış işlemek için gergef gibi kullanılan, kumaşı germeye yarayan, tahtadan çember. | Bir sütunun gövdesini oluşturan silindir biçimindeki taşların her biri. | Kıyıları oluk biçiminde pervazlı, metal ve tahtadan yapılmış çember. | Pehlivanların giydikleri kispetin bele gelen bölümü. | Makinelerde, bir milden başka mile hareket geçiren kayışların takıldığı demir çember. İLE Kasnak içine almak, çemberlemek. | Kollarını dolayarak kavramak. | Yapılarda, betonun şişmesini önlemek ve direncini artırmak için sıkıştırılmış betonun çevresini metalden bir kasnak içine almak. )


- KASR - I HÜMAYUN :

( Maslak Kasırları kampüsü içindedir. İki katlı ve yarı kagirdir. Birinci kat taş, ikinci kat ise ahşaptır. Pencereleri ve süslemelerinin güzelliği dikkat çeker. Kasa - ı Hümayün'de Sultan Abdülhamid'in (1876 - 1909) bizzat yaptığı ve üzerinde A.H. arması bulunan bir kapı vardır. Milli saraylara ait olup, Müze - saray olarak gezilebilmektedir. )


- KAST[Ar. < KASD] ile KAST[Fr. < CASTE]

( Amaç, istek, maksat. | Öldürmeyi, yaralamayı ya da zarar vermeyi isteme, kötü niyet. İLE Ayrıcalıklar bakımından yukarıdan aşağıya doğru kesin ölçülerle sınırlanmış bulunan, en koyu biçimiyle Hindistan'da görülen toplumsal sınıfların her biri. )


- KASTÂL[Ar.] ile KASTAR[Ar.] ile KÂSTÂR[Ar.]

( Şeker tozu. İLE Yalancı. İLE Pamuk ipliğini ya DA bezini bol ve soğuk su ile yıkayarak ağartma işi. )


- KASTEN/KASTİ/MAHSUS değil/yerine/= İSTEYEREK/İSTENEREK/BİLEREK/AMAÇLI/AMAÇLICA


- KAT İRTİFAKI ile/ve/||/<> KAT MÜLKİYETİ

( Kat irtifakı tapusu olan gayrimenkulün denetimi belediye tarafından yapılmaz. Kat mülkiyetli tapularda ise belediye projeye uygunluk kontrolü yaptıktan sonra yapı kullanımı için izin belgesi verir. Bu belge daha sonra tapuya gönderilir ve kat mülkiyetli tapuya çevrilir. )


- KAT/KATT[Ar.] ile KAT'[Ar.]

( Katı bir şeyi enine kesme, yontma. | Tahıl fiyatlarının yüksekliği. | Geçme, ilerleme, yol alma. | Kağıtları oyarak dantel gibi süslü biçimler oluşturma sanatı. | Sözün etkisini artırmak ve dinleyenin anlayışına bırakmak için sözü bitirmeden kesme. [şöyle şöyle oluyor, dikkat edin, yoksa ...] İLE Kesme, keslme, biçme. | Halletme, karar verme, sona erdirme, bitirme. )


- KAT ile KAT[Ar.]

( Bir yapıda iki döşeme arasında yer alan daire ya da odaların bütünü. | Bir yüzey üzerine az ya da çok kalın bir biçimde, düzgün olarak yayılmış bulunan şey. | Üst üste konulmuş şeylerden her biri, tabaka. | Giyeceklerde takım. | Apartman dairesi. | Ön, yan. | Huzur. | Bükülen ya da kıvrılan bir şeyin her kıvrımı. | Makam, mevki. | Kez, defa, misil. | Katman. | Tekrarlanan bir sayının toplamı. İLE Kesme, kesilme. | İlgiyi kesme. | Sonuca bağlama, bitirme. | Kesme. )


- KAT'Â[Ar.] ile KAT'EN[Ar.]

( Hiçbir zaman, asla. İLE Asla, hiçbir zaman. )


- KAT'Â[Ar.] ile KATIA["ka" uzun okunur]

( Hiçbir zaman, asla. İLE Katı'ın dişili/müennesi. | Katı' sanatı ile yapılmış dantel gibi kâğıt oyması yapıt. | Kesen, kesici. )


- KATALİZÖR ile/>< İNHİBİTOR

( Tepkime hızını artıran nesne. İLE/>< Tepkime hızını azaltan nesne. )


- KATALİZ/ÖR[Fr. < CATALYSE/UR] değil/yerine/= TEZGEN

( Kimyasal tepkimenin olmasını ya da hızının değişmesini molekül yapısını değiştirmeden sağlayan, katalitik etkiye yol açan nesne. )

( KATALİZ: Bir nesnenin kimyasal bir tepkimede hiçbir değişmeye uğramadan tepkimenin olmasını ya da hızının değişmesini sağlayan etkisi. )


- KATAR[Ar. < KİTÂR] ile MARŞANDİZ[Fr. < MARCHANDISE]

( Tren. | Taşıt dizisi. | Bir arada giden ya da uçan hayvan dizisi. İLE Yük katarı/treni. )


- KATARAKT[Fr. < CATARACTE]/ENÜÇ[dvnlgttrk] değil/yerine/= PERDE, AKBASMA, AKSU


- KATAR[Ar. < KİTAR] ile KATAR

( Tren. | Taşıt dizisi. | Bir arada giden ya da uçan hayvan dizisi. İLE O, ekler/katar. )


- KATARSİZ/KATARSİS değil KATARZİS


- KATARZİS["KATARSİZ" değil!] ile/ve/||/<> ABREAKSİYON


- KATEGORİ[Fr. < CATÉGORIE | İng. CATEGORY < Yun.] değil/yerine/= ULAM/DENKÖBEK

( Aralarında herhangi bir bakımdan ilgi ya da benzerlik bulunanların tamamı. )


- KATEGORİK/HARFÎ/DOKTRİNEL AHLÂK ile/yerine GNOSTİK/İRFAN/TEVHİD AHLÂKI

( Dış dinamikleriyle hareket. İLE/YERİNE İç dinamikleriyle hareket. )


- KATEGORİLER:
ARİSTOTELES'TE ile/ve/||/<>/> KANT'TA ile/ve/||/<>/> HEGEL'DE

( [ 2/3/4. dersler...] )


- KATEGORİLERİ BİLMEK ile/değil KATEGORİLERLE BİLMEK


- ANAYASA:
KATI ile/ve/değil/yerine/<> ESNEK


- KAT'I MÜKAFTİ/PARABOL değil/yerine/= ...


- KATI[Ar.] ile KATI[Ar.] ile KATI'[Ar. < KAT]["ka" uzun okunur] ile KAT'Î[Ar.]

( Sert. [>< YUMUŞAK] | Hoşgörüsüz, acımasız, merhametsiz. | Düşünce ve davranışlarında belirli ilkelere sıkı sıkıya bağlı olan. | Sıvıların ve gazların tersine, içinde bulunduğu kabın ya da üstünde bulunduğu yerin biçimini almayan. [sulp] | Çok, aşırı derecede. İLE Kuş vb. hayvanların sindirim kanalları üzerinde bulunan kaslı, öğütücü mide. [taşlık, konsa] İLE Kesen, kat eden, durduran. İLE Kesip atan, ikirciye düşmeye olanak bırakmayan, kesin. )


- KATI ile/||/<> PLATONİK KATILAR


- KATI ile/>< SIVI

( Belirli biçim ve oyluma sahip nesne. İLE/>< Belirli biçimi olmayan, akışkan nesne. )

( SOLIDS vs./>< LIQUIDS )


- KATI ile ÜSSÜ ile BİR O KADAR DAHA


- KATÎ[Ar.] ile YAKÎN[Ar.]

( Kesin. İLE Sağlam, kesin bilgi. | Bir şeyi iyice, kesinlikle bilme. )


- KÂTİB[< KİTÂBET (çoğ. KETEBE, KÜTTÂB)] -ile

( YAZI YAZAN )


- KATİL BAL ARISI / AFRİKALILAŞTIRILMIŞ ARI ile AVRUPA BAL ARISI


- KATİL BALİNA ile YALANCI KATİL BALİNA


- KATİL[Ar.] değil/yerine/= ÖLDÜRÜMCÜ/ÖLDÜREN


- KATILA KATILA (GÜLMEK)


- KATI/LIK" ile/ve/değil ISRAR/CI/LIK


- KATILIM SAĞLAMAK ile/değil/yerine/||/<>/< KATILMAK


- KATILIM ve/+/||/<>/> COŞKU


- KATILIM ile/ve ERGİNLENME/İNTİSAB/İNİSİYASYON

( ... İLE/VE Perdenin arkasına geçmek/geçebilmek. | İç âlemine yolculuk. )

( Katılım, nefsani arzulardan uzaklaşmakla başlar. )


- KATILIM ve/||/<>/< İLGİ


- KATILIM ile/ve PAYLAŞIM

( PARTICIPATION vs./and TO SHARE )


- KATILIM ve/||/<> ÜSTLENME


- KATILIM/CILIK ve SÜRPRİZ

( Eşeysellik/sevişme, katılım ve sürpriz gerektirir. )


- KATILIMLARINIZDAN DOLAYI ile/değil KATILIMINIZDAN DOLAYI


- KATILIRIZ/KATILMAYIZ, ...:
"O(RASI), ÖNEMLİ DEĞİL" değil "O(RASI), AYRI BİR KONU"


- KATILMAK ile/ve KARŞI DURMAMAK

( PARTICIPATION vs./and NOT TO OPPOSE )


- KATILMAK ile KATILMAK

( Katma işi yapılmak. | Bir topluluğa girmek, iştirak etmek, iltihak etmek. | Ortak olmak, benimsemek. | Hak vermek. İLE Aşırı derecede gülme, ağlama, gıdıklanma, korkma vb. tepkiler sırasında, solunum kaslarının kasılmasından dolayı soluğun kesilmesi. )


- KATIM ile KATIMLIK

( Katma durumu/eylemi. İLE Bir kezde katılacak miktarda olan. )


- KÂTİP[Ar.]/SEKRETER[Fr.] değil/yerine/= YAZMAN/YÖNETİCİ YARDIMCISI


- KATIRKUYRUĞU ile KATIRTIRNAĞI

( Baklagillerden, çiçekleri sarı ve şemsiye durumunda olan acı bir bitki. İLE Baklagillerden, dalları çok ince, çiçekleri sarı, bazı türleri hekimlikte idrar söktürücü olarak kullanılan bir bitki. )

( EUISETUM PASTUREL cum GENISTA SCOPARIA )


- KATIŞMAZ/LIK ile/ve/<> BİTİŞMEZ/LİK


- KATKI ile/ve/<>/değil/yerine/|| DEVAM ETTİRME


- KATKI ile/ve/<> GELİŞME


- KATKI ile/ve/||/<>/> KAZANIM


- KATKI ile/ve/||/<>/> PAY

( Katkı vermeyen, pay alamaz. )


- KATKIYA ...:
AÇIK/LIK ile/ve/||/<>/> UYGUN/LUK


- KATLİAM[Ar. KATL+ÂMM] değil/yerine/= KIRIM


- KATLANDIĞIMIZ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YAŞADIĞIMIZ/YAŞAYABİLECEKLERİMİZ

( Çoğunluk. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Azınlık. [bazı yeğlemelerimizle böyle sürmek/kalmak zorunda olmadan!] )


- KATLANMA/TAHAMMÜL[Ar.] ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DAYANÇ/DAYANCA/SABIR

( Katlanmak. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Direnmek. )

( Maddî olanlara. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Manevî olanlara. )

( PATIENCE vs./and/<> ENDURANCE )


- KATLA(N)MAK ile BÜK(ÜL)MEK


- KATLANMAK değil/yerine DAYANÇ/SABIR


- [ne yazık ki]
KATLANMAK" ile/ve/||/<>/> "KANIKSAMAK" ile/ve/||/<>/> "KABULLENMEK" ile/ve/||/<>/> "ONAYLAMAK"

( Çoğu soruna "tanık olmaktan" dolayı. [ve giderek ...] İLE/VE/||/<>/> Çoğu soruna "katlanmaktan" dolayı. [ve giderek ...] İLE/VE/||/<>/> Çoğu sorunu "kanıksamaktan" dolayı. [ve giderek ...] İLE/VE/||/<>/> Çoğu sorunu "kabullenmekten" dolayı. )


- KATLETMEK ile/değil/yerine/>< KATETMEK


- KATMAK ile/ve/||/<>/> KARMAK

( Bir şeyin içine, üstüne ya da yanına, niteliğini değiştirmek ya da niceliğini artırmak için başka bir şey eklemek, karıştırmak. | Bir araya getirmek. | Birlikte göndermek. | Döllenmeyi sağlamak için erkek hayvanı dişinin yanına salmak. İLE/VE/||/<>/> Karıştırmak, birbirine katmak. | Toz durumundaki bir şeyi sıvı ile karıştırarak çamur ya da hamur durumuna getirmek. )


- KATMAK ile/ve KAZANDIRMAK


- KATMANDU'DAKİ TAPINAKLAR:
SWAYAMBHUNATH ile/ve/||/<> BOUDHANATH ile/ve/||/<> PASHUPATINATH ile/ve/||/<> BACHARESVARI ile/ve/||/<> KAMASUTRA ile/ve/||/<> GUHYESVARI ile/ve/||/<> NYATOPOLA-BHIMSEN


- KATMANLAŞTIRMA ile/ve DERİNLEŞTİRME


- KATMAN/LI ile KAT/LI

( Yatay. İLE Dikey. )


- KATMER, İSMET (SARIYER, 1946) :

( Maden ilkokulundan sonra Denizcilik Bankası Sanat Okulu (Taşkızak)'ndan mezun oldu. Ticaret hayatına atıldı. Siyasete atıldı Halkçı Parti Sarıyer İlçe Başkanlığı, Sarıyer Belediye Başkanlığı Adayı, Türkiye Demokrat parti İlçe Bakanlığı, Sarıyer Pertevniyal İlkokulu Koruma Derneği Başkanlığı (5 yıl), İstinye Anadolu Kız Meslek Lisesi Derneği Başkanlığı, Maden Spor Kulübü Başkanlığı (5 yıl), Sarıyer Spor Kulübü Yönetim Kurulunda üye ve altyapı sorumlusu olarak görev yaptı. )


- KATOLİK/LİK ile/ve ORTODOKS/LUK

( Aristo'cu. İLE/VE Platon'cu. )


- KATOLOG değil KATALOG


- KATRANRUHU ile KATRANTAŞI ile KATRANYAĞI

( Kayın katranının damıtılmasıyla elde edilen ve hekimlikte kullanılan renksiz, keskin kokulu ve yakıcı bir sıvı. İLE Birleşimindeki su miktarı çok olan bir tür yanardağ camı. İLE Katrandan elde edilen ve hekimlikte ilaç olarak kullanılan sıvı. )


- KATRE/KATRA[Ar. çoğ. KATER, KATARÂT] değil/yerine/= DAMLA

( Damla, damlayan şey. )


- KATRE[Ar. çoğ. KATER, KATARÂT] ile/ve/||/<> ZERRE[Ar.]

( Denizde/deryada. İLE/VE/||<> Güneşte/şemste. )


- ... değil KATSAYI


- KAVAF[Ar. < HAFFÂF] ile/değil/yerine/>< ESNAF[çoğ. Ar. < SINIF]

( Ucuz, özenmeden ve bayağı cins ayakkabı, kemer, cüzdan yapan ya da satan esnaf. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Küçük sermaye ve zanaat sahibi. | [mecaz] Başlıca düşüncesi, mesleğinin tüm inceliklerinden yararlanıp bunları karşısındakinin zararına kullanarak ve meslekte kötü örnek oluşturarak çok para kazanan kişi. )


- KAVÂİD[Ar.] değil/yerine/= DİLBİLGİSİ


- KAVAK ÇEŞMESİ :

( Rumelikavağı Çayırbaşı mevkiinde bulunduğu (H.1315, M.1897) İstanbul Çeşmeleri" kitabında belirtilen bu çeşme yerinde bulunamamıştır. )


- KAVAK HİSARLARI :

( Rumelikavağı'nda Mahallenin tam ortasında bulunan kaleye Kavak Hisarları denildiği gibi Rumelikavak Kalesi de denilmektedir. Bu kale 1624'te IV. Murat tarafından yaptırıldı. 1785'te Sultan I. Abdülhamid (1774 - 1789) döneminde Fransız Mimar Tavşan'a yeni iki kale inşâ ettirildi. Kalelere Sultan III. Selim (1789 - 1807) tarafından bazı ilaveler yaptırıldı. Sultan III. Mustafa (1807 - 1808) de Fransız Mimar Totti'ye birbirine karşı duran iki kale yaptırdı. Bu kaleye Kavak Hisarları denilmiştir ve askeri amaçlı kullanılmaktadır. )


- KAVAK ile AKÇAKAVAK/AKKAVAK/HOLLANDA KAVAĞI

( Söğütgillerden, sulak bölgelerde yetişen, boyu bazı türlerinde 30-40 metreye değin çıkan, kerestesinden yararlanılan uzun boylu bir ağaç. İLE Söğütgillerden, yapraklarının altı beyaz olan bir tür kavak. )

( POPULUS cum POPULUS ALBA )


- KAVAK ile ÇALIKKAVAK

( ... İLE Dalları, sepetçilikte kullanılan bir kavak türü, sepetçi kavağı. )


- KAVAK ile/değil ÇINAR[Fars. < ÇENÂR]

( Anadolu Kavağı'ndakiler, çınardır. )

( Söğütgillerden, sulak bölgelerde yetişen, boyu bazı türlerinde 30-40 metreye değin çıkan, kerestesinden yararlanılan uzun boylu bir ağaç. İLE İki çeneklilerden, otuz metreye kadar uzayabilen, gövdesi kalın, uzun ömürlü, geniş yapraklı bir ağaç. )

( POPULUS cum PLATANUS )


- KAVAK / KARAKAVAK

( ... İLE Yüksekliği 35 metre kadar olabilen, kabuğu koyu renkli bir tür kavak. )

( POPULUS cum POPULUS NIGRA )


- KAVALALI NAZIM BEY KÖŞKÜ :

( Sarıyer'den Şifasuyu mesiresine giderken Şifa Camii yanındadır. Sahibinin adı ile anılır. 200.yy başlarında yapıldığına inanılmaktadır. )


- KAVAL'DA:
DİLSİZ, HORLATMALI[Diatonik] ile/ve DİLSİZ[Kromatik] ile/ve DİLLİ[Diatonik] ile/ve DİLLİ[Kromatik] ile/ve DÜDÜK KAVAL


- KAVALOĞLU, HAKKI (İST:) :

( Yenimahalleli olup Sarıyer Lisesi mezunudur. Genç yaşta siyasete atılmış ve parti kademelerinde ilçe yönetim kurulu üyesi ilçe başkanlığı gibi görevler üstlenmiş, iki dönem İl Genel Meclisi üyesi olarak Sarıyer'i temsil etmiş ve İl Genel meclisi Daimi Encümen üyesi olarak görev yapmıştır. Yönetici olarak özel firmalarda üst düzeyde yönetici olarak çalışmaktadır. )


- KAVALOĞLU, VEHBİ (...) :

( Yenimahalleli balıkçı reislerinden bir dönem Yenimahalle Muhtarı olarak görev yaptı. )


- KAVALYE ile KAVALYE[Fr.]

( Eski evlerin çatılarında kullanılan kayrak taşlarını tutmaya, kaymamasına yarayan kama.[kullanılan ağaç, suyu emerek ve şişerek tutan ve su sızdırmayan özellikte] İLE Dansta ve toplantılarda bayanlara eşlik eden bay. )


- KAVÂRİ'[Ar. < KARİA] ile KAVÂRÎR[Ar. < KARÛRE]

( Şiddetli esen rüzgârlar. | Ansızın gelen büyük belâlar. | Kıyâmetler. | Belâdan kurtulmak üzere okunan dualar. İLE Gözbebekleri. | Sırçadan/camdan, bazen de gümüşten yapılan kablar. | Sidik kabları. )


- KAVAS İSMAİL EFENDİ :

( Rumelikavağında muhtar olarak görev yaptı. )


- KAVEL KABLO FABRİKASI :

( İstinye'nin iç kısımlarında ve Dereiçi mevkiinde bulunan Kavel Kablo Fabrikası uzun yıllar çalıştırıldıktan sonra buradan şehir dışına taşındı. )


- KAVGA[Fars. < GAVGA: Gürültü.] ile !SAVAŞ


- KAVGA ile/yerine TARTIŞMA

( Her kavganın temelinde, taraflardan birinin cahilliği yatar. )

( ARBEDE ile/yerine MÜNÂZARA )

( !FIGHT vs. ARGUE
ARGUE instead of !FIGHT )


- KAVGA ile/ve/değil/yerine TUTUM

( [not] !FIGHT vs./and/but ATTITUDE
ATTITUDE instead of !FIGHT )


- KAVGA ile ZULÜM


- KAVGACI/LIK ile/değil/yerine/>< KARARLI/LIK


- KÂVÎ[Ar. < KEYY | çoğ. KÂVİYÂN] ile KAVÎ[Ar. < KUVVET]

( Dağlayan, yakan/yakıcı. [Fr. CAUSTIQUE] İLE Güçlü, kuvvetli. | Güvenilir, sağlam. )


- KAVİM ile/ve/||/<>/< AŞÎRET/BOY ile/ve/||/<>/< KABÎLE ile/ve/||/<>/< AKRABA ile/ve/||/<>/< AİLE


- KAVİS[Ar.]/KURVATÜR/CURVATURE[İng.] değil/yerine EĞMEÇ/YAY

( Yay ya da buna benzer şeylerin biçimi. | Bir eğrinin sınırlı bir bölümü. )


- KAVL/KAVİL[Ar.] ile/ve/<> KELÂM

( Yok olanı, var ettiğimiz olana verdiğimiz ad. İLE/VE/<> Var olana ilim vermek. )


- KAVM[çoğ. AKVAM] -ile

( EVLİYÂ ZÜMRESİ )

( İNSAN TOPLULUĞU )

( BİR PEYGAMBERİN GÖNDERİLDİĞİ TOPLULUK )


- KAVONOZ değil KAVANOZ[Yun.]

( Plastik, cam vb. nesnelerden yapılmış ağzı geniş, çeşitli boylarda kap. )


- KAVRA! ve/> AT!


- KAVRAM "KARGAŞASI" değil KAVRAM KARMAŞASI

( Kargaşa, kişiler arasında olandır. )


- KAVRAM KARMAŞASI ile/ve/değil (KASITLI) KAVRAM SAPTIRMASI


- KAVRAM KARMAŞASI ile/değil ZİHİN/DÜŞÜNÜŞ KARMAŞASI


- KAVRAM/KONU/DURUM/SORUN:
"KİŞİ/LER ÜZERİNDEN" (KAVRAM/DURUM) ile/değil/yerine/>< KAVRAM/DURUM ÜZERİNDEN (KİŞİ/LER)


- KAVRAM OLGUSU ile/ve İÇ OLGULAR

( FACT OF CONCEPT vs./and INNER FACTS )


- KAVRAM:
TANIMLAMAK ile/ve/||/<> ZORUNLULUKLARINI GÖSTERMEK


- KAVRAM ÜRETMEK ile/ve/değil/||/<> KURAM ÜRETMEK


- KAVRAM ile/ve/<> ANLAM

( Zihnin, nesne ve olgulara bakan tarafı. İLE/VE Sözcüklere/terimlere bakan tarafı. )

( İçi/dışı yoktur/olmaz. İçeriği vardır. İLE/VE/<> İçi/bâtını ve dışı/zâhiri vardır. )

( Nesneler/olgular/olaylar dünyasıdır. İLE/VE/<>Değerler dünyasıdır. )

( Sözcüğün anlamı, nesnenin kavramı olur. )

( CONCEPT vs./and/||/<> MEANING )


- KAVRAM ile/ve/<> AYRIM

( CONCEPT vs./and/<> SEPERATION )


- KAVRAM ile AYRINTI


- KAVRAM ve/<> BELİRGİNLİK

( CONCEPT and/<> CLARITY )


- KAVRAM ile/ve/<> BETİMLEME

( CONCEPT vs./and/<> TO DESCRIBE )


- KAVRAM ile/ve/<> BİLİNÇ

( CONCEPT vs./and/<> CONSCIOUSNESS )


- KAVRAM ve/<> BÜTÜN/LÜK


- KAVRAM ile/ve/<> ÇÖZÜM

( CONCEPT vs./and/<> SOLUTION )


- KAVRAM ile/ve/<> DERİNLİK

( CONCEPT vs./and/<> PROFUNDITY/DEEPNESS )


- KAVRAM ile/ve/değil EŞİK


- KAVRAM ile/ve/<> FİLOZOF ÇIĞLIĞI


- KAVRAM ile/ve/<> İMGE

( )

( CONCEPT vs./and/<> IMAGE )


- KAVRAM ile İMGE

( İlke. İLE Eylem. )


- KAVRAM ile KARÎNE


- KAVRAM ile/ve/<> KAVRAM BAĞLAMI

( CONCEPT vs./and/<> CONTEXT OF CONCEPT )


- KAVRAM ile/ve/değil/||/<>/>/< KAVRAM ÇİFTLERİ


- KAVRAM ile/ve/||/<> KAVŞAK


- KAVRAM ile KENDİ


- KAVRAM ile/||/<> KÜME


- KAVRAM ile/ve/||/<>/> KURAM

( Bir kuramın varoluşu[ontolojisi] yoksa herhangi bir kuramdır. )

( Kavram ve kuram, genellikle bilim, felsefe ve öteki akademik alanlarda kullanılan iki temel kavramdır.

Bir kavram, genellikle bir düşüncenin ya da bir şeyin anlıksal[zihinsel] karşılığıdır/temsilidir. Kavramlar, genellikle somut ya da soyut var olanları tanımlamak için kullanılır. "masa", "adâlet", "eşitlik" gibi kavramlar, düşünceleri ya da nesneleri karşılar/temsil eder.

Dilde simgeler ya da sözcükler olarak tanımlanır ve bireylerin düşünme ve iletişim kurma yeteneklerini yönlendirir.

Genellikle bir nesnenin ya da bir durumun temel özelliklerini ya da niteliklerini tanımlamak için kullanılır.

İLE/VE/||/<>/>



Bir kuram, genellikle bir görüngüyü, bir olguyu ya da belirli bir alanı açıklamak ya da açıklamak için geliştirilmiş dizgeli bir açıklamadır.

Genellikle gözlemlere dayanarak olgu ve görüngüleri anlamak, öngörmek ya da açıklamak için kullanılır.

Bilimde, felsefede, matematikte ve öteki alanlarda kullanılır.[evrim, kütleçekim kuramı]

Genellikle bir dizi varsayım, ilke ve kavramın bir araya getirilmesiyle oluşturulur ve denenir. Bilimsel yöntemle desteklenir. Bilişsel karşılıklardır ve genellikle düşünceleri ya da nesneleri tanımlamak için kullanılır ancak dizgeli açıklamalardır. Genellikle gözlemlere dayanarak olgu ve görüngüleri anlamak ya da açıklamak için kullanılır. Ancak kavramları kullanarak tanımlama yapılır. )

( FaRkLaR Kılavuzu içinde daha geniş tarama olarak şu sayfaları da okuyabilirsiniz...

FaRkLaR.net/kavram/kavram

FaRkLaR.net/kavram/kuram )

( CONCEPT vs./and/||/<>/> THEORY )


- KAVRAM ve/<> KURUM


- KAVRAM ile/ve KURUM ile/ve KARŞILIK

( Zihinde. İLE/VE Toplumda. İLE/VE Gövdede. )


- KAVRAM ve/<> KURUM ve/<> UYGARLIK ve/<> BULUNÇ/VİCDAN


- KAVRAM = MEFHUM[Ar. < FEHM] = CONCEPTION, NOTION[İng.] = CONCEPT, NOTION[Fr.] = NOTIO, BEGRIFF[Alm.] = CONCEPTUS, NOTIO[Lat.] = LOGOS, ÉNNOIA, HOROS, NOEMA[Yun.] = CONCEPCÍON[İsp.]


- KAVRAM ile/ve/<> NİYET

( Felsefe. İLE/VE/<> Kavrama niyet girince, ideolojiye dönüşür. )

( CONCEPT vs./and/<> INTENTION )


- KAVRAM ile/ve/<>/= ÖLÇÜ

( CONCEPT vs./and/<>/= MEASUREMENT )


- KAVRAM ve ÖNERME ve ÇIKARIM

( CONCEPT and PROPOSITION and INFERENCE )


- KAVRAM ve SABİTE

( CONCEPT and CONSTANT/STATIC )


- KAVRAM ile/>< SAÇMA


- KAVRAM ve/||/<>/= SAF DÜŞÜNCE/DÜŞÜNME


- KAVRAM ile SALTIK

( CONCEPT vs. ABSOLUTE )


- KAVRAM ile SALTIK


- KAVRAM ile/ve/<> SİMGE

( İndirgeme. İLE/VE/<> Çoğaltma. )

( ... İLE/VE/<> Bireşim/tevhid. )

( Aralarında belirli özellikleri paylaşan bir öbek nesne ya da olaya verilen simgedir. İLE/VE/<> İçinde bulunduğumuz anın ve çevrenin esiri olmaktan bizi kurtarır ve daha önceden görmüş olduğumuz dış çevreyi ve o çevre içinde yer alan deneyimlerimizi istediğimiz zaman yeniden yaratma olanağını bize verir. )

( Simgeler bizi geçmişe, geleceğe ve dışarıda gözlenmesi olanaksız olan yaratıcılığa götürür. )

( Simge, zâtı/sizi gösterir/işaret eder. )

( Olanı gösterir. İLE/VE/<> Olanaklılığı gösterir. )

( Reduction. VS./AND/<> Increase. )

( CONCEPT vs./and/<> SYMBOL )


- KAVRAM ile/ve/<> SİMGE

( İndirgeme. İLE/VE Çoğaltma. )

( Aralarında belirli özellikleri paylaşan bir grup nesne ya da olaya verilen simgedir. İLE/VE İçinde bulunduğumuz anın ve çevrenin esiri olmaktan bizi kurtarır ve daha önceden görmüş olduğumuz dış çevreyi ve o çevre içinde yer alan deneyimlerimizi istediğimiz zaman yeniden yaratma olanağını bize verir. )

( Simgeler bizi geçmişe, geleceğe ve dışarıda gözlenmesi olanaksız olan yaratıcılığa götürür. )

( Olan'ı gösterir. İLE/VE/<> Olanaklı olan'ı gösterir. )

( Olguyu açıklar. İLE/VE "Kişisel deneyimler"i ansıtan ve her bireyde farklı yansımaları işaret eden bir özellik gösterir. )

( Kavramsal düşünme, öğrenmeye ve belirlemeye yardım eder. İLE/VE Simgesel düşünme, yorumlamaya olanak tanır. )

( "Küptaş", geometrinin taşta gösterimi olarak "bilimsel us"u simgeler. )

( Mâbedi, herhangi bir yapıdan ayıran en temel özellik, onun baştan sona simgesel bir donanımda olmasıdır. | Mâbedin yapımında kullanılan hemen her nesne ya da öğe, kendi nesnel ve özdeksel yapısından başka bir değeri göstermekle birer simgedir. [Bilge Süleyman, mâbedi, Tanrı'ya değil Tanrı'nın adına yaptırmıştır.] )

( Adlar, bir nesneyi/kişiyi değil de, bir değeri/erdemi ya da ilkeyi gösteriyorsa simgesellerdir. )

( CONCEPT vs./and SYMBOL
Reduction. WITH/AND Increase. )


- KAVRAM ve/||/<> SİMGE ve/||/<> İÇ DENEYİM


- KAVRAM ile/ve/<> SINIR

( CONCEPT vs./and/<> LIMIT )


- KAVRAM ile/ve/<>/= SÜREÇ

( CONCEPT vs./and/<>/= PROCESS )


- KAVRAM ile/ve/<> TAM AYIRD EDİCİ (BİLGİ)

( CONCEPT vs./and/<> DISTINGUISHED (INFORMATION) )


- KAVRAM ile/ve TARTIŞMA

( vs./and/||/<> DISCUSSION )


- KAVRAM ile/ve/||/<>/>/< TERİM

( Genel/leştirir. İLE/VE/||/<>/>/< Özel/leştirir. )

( Kavramlar, felsefededir. İLE/VE/||/<>/>/< Öteki disiplinlerde terim adını alır, terime dönüşür. )

( Kavramlar, terimlerin aklıdır. )

( ISTILAH: BARIŞ/SULH )

( ... İLE/VE/<> Bir bilim, sanat, meslek dalıyla ya da bir konu ile ilgili özel ve belirli bir kavramı olan sözcük. | Geleneksel mantıkta, özne ya da yüklem. )

( Felsefenin ve terim(ler)in bilinci. İLE/VE/||/<>/>/< Nesnenin bilinci. )

( VORSTELLUNG mit/und/||/<>/>/< AUSDRUCK )

( MEFHUM ile/ve/||/<>/>/< ISTILAH )

( CONCEPT vs./and/||/<>/>/< TERM )


- KAVRAM ile TERİM


- KAVRAM ve/||/<>/> TİKEL SANAT

( KANT ve/||/<>/> HEGEL )


- KAVRAM ile/ve TÜMEL


- KAVRAM ve/<> TUTARLILIK

( CONCEPT and/<> CONSISTENCY )


- KAVRAM ile/ve/<> YAŞAM

( ... İLE/VE/<> Üzerine konuşulamayan. )

( CONCEPT vs./and/<> LIFE )


- KAVRAMA/ANLAMA ile MATEMATİK/FİZİK(DIANOIA)


- KAVRAM/A ile/ve KAPSAM/A

( COMPREHENSION vs./and CONTAIN )


- KAVRAMA ile KAPSAMA

( COMPREHENSION vs. CONTAIN )


- KAVRAMA(DA) ile/ve/değil/||/<>/> ANLAMA(DA)

( Kalırsın. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Dönüşürsün. )

( Kavramak, anlamanın sınırında biter. )

( Tinsel. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Ussal. )

( BİR ŞEYİN: Nedenlerini bilmek. İLE/<> Niyetlerini bilmek. )

( Geçmişle ilgilidir. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Gelecekle ilgilidir. )

( [not] Spiritual. WITH/AND/||/<>/>/but Rational. Mental. )

( [not] MEANING vs./and/<>/but COMPREHENSION )


- KAVRAMAK ve BELLEMEK


- KAVRAMAK ile/ve/değil/||/<>/< DENEYİM(LEMEK)


- KAVRAMAK ve/||/<>/> HEYECAN


- KAVRAMAK ile/ve İNANMAK

( COMPREHENSION vs./and TO BELIEVE )


- KAVRAM/AK ile/ve SINIR/LAMAK

( COMPREHENSION vs./and (TO) LIMIT )


- KAVRAMDA değil KAVRAMIN OLGUSUNDA


- KAVRAMI/MEFHUMU GÖRMEK ile/ve/değil/||/<>/< KAVRAM/MEFHUM İLE GÖRMEK

( )

( Mefhumu Görmek, Mefhum ile Görmek - İhsan Fazlıoğlu )


- KAVRAMIN:
AKILSALLIĞI ile/değil TARİHSELLİĞİ

( Tüm filozoflarda. İLE/DEĞİL Hegel'de. )

( Kavramlar, aklın görüleridir. )


- KAVRAMIN:
SONSUZLUĞU ile/ve/değil/<> SINIRLILIĞI


- KAVRAM'IN:
YAŞI ve KATMANLARI

( CONCEPT'S: AGE and LAYERS )


- KAVRAMLAR:
"TEŞBİH EDİLEN/LER" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TESBİH EDİLEN/LER

( Zihin ile bilinenler/bilinebilenler. İLE/VE/||/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Akıl ile bilinenler/bilinebilenler. )


- KAVRAMLAR ile/ve/<> KONU/LAR

( CONCEPTS vs./and/<> SUBJECTS/TOPICS )


- KAVRAM/LAR ve ÖZDEŞLİK

( CONCEPT/S and IDENTITY )


- KAVRAM/LAR ile/ve/<> SINIR KAVRAM/LAR

( CONCEPT/S vs./and/<> LIMIT CONCEPT/S )


- KAVRAM/LAR ile/ve SINIR KAVRAM/LAR


- KAVRAM/LAR ile/ve/||/<> SÖZCÜK/LER

( Mantıkta, en küçük birim. İLE/VE/||/<> Dilde, en küçük birim. )

( KAVRAM: Bilincin dilbilgisi. )

( Şeylerin kavramı, sözcüklerin anlamı olur. )

( Kavram, her defasında üretilmesi gerekli olandır. )

( Kavram, tekil şeylerin özünü değil şeylerdeki evrensel öğeyi açıklar. )

( Kavram, zaman ile ilişki içinde değil zamansal olmayan varoluş [bengilik] türü altında kavranmalıdır. )

( Kavramlar, dışsal nesnelerin imgesi değildir. )

( Her kavram, bütünsel bir süreçtir ya da sürecin bütünselliğidir. )

( Düşünen her bir kişi için, kavram gereksinimi vardır ve bunlar, dünyanın neresinde ve ne zaman üretilirse üretilsin, artık, insanlığın malıdır. )

( Kavramlar dünyasına giren her kişi, evrensellikle bağ kurmuştur. Bunun ayırdında olmak, aydınlanmaya başlamak demektir. )

( Sözcük, bir köprüdür. )

( Sözcükler, bizi ancak kendi sınırlarına kadar götürebilir. )

( Sözcükler, gerçekleri iletmez, onları işaret eder. )

( Sözcükler, işaret eder ama açıklayamaz. )

( Sözcükler ve sorular, zihinden gelir ve bizi orada tutar. )

( Sözcük ile anlamı arasındaki bağlantı nedeniyle, sözcükler değerlilerdir ve eğer kişi, sözcüğü çok büyük bir dikkatle incelerse, kavramın ötesine geçerek, onun kökenindeki deneyime ulaşır. )

( Kişilik ötesine geçtiğinizde artık sözcüklere gereksiniminiz olmaz. )

( Sözcükler olmayınca anlaşılacak ne kalır? Anlama gereksinimi, yanlış-anlamadan doğar. Söylediğim/iz doğrudur fakat size göre o sadece bir kuram. Onun, doğru olduğunu nasıl anlayabileceksiniz? Dinleyin, anımsayın, düşünün, gözünüzde canlandırın. Ve günlük yaşamınızda uygulayın! Bana/bize/ona sabır gösterin ve herşeyden çok, kendinize sabır gösterin, çünkü tek engeliniz kendinizsiniz.

Yol, sizden geçerek kendinizden öteye götürür. Siz, sadece belirli, özel olanın gerçek, bilinçli ve mutlu olduğuna inandıkça ve ikilem ötesi gerçeği, hayal ürünü bir soyut kavram olarak red ve inkâr ettikçe, benim/bizim sadaka verir gibi, kavramlar ve soyutlamalar dağıttığımı/zı düşüneceksiniz. Fakat bir kez kendi varlığınız içindeki gerçeğe dokundunuz mu, o zaman, size en yakın ve en sevgili olanı tarif etmekte olduğumu/zu göreceksiniz. )

( Without words, what is there to understand? The need for understanding arises from misunderstanding. What I say is true, but to you it is only a theory. How will you come to know that it is true? Listen, remember, ponder, visualise, experience. Also apply it in your daily life. Have patience with me and, above all have patience with yourself, for you are your only obstacle.

The way leads through yourself beyond yourself. As long as you believe only the particular to be real, conscious and happy and reject the non-dual reality as something imagined, an abstract concept, you will find me doling out concepts and abstractions. But once you have touched the real within your own being, you will find me describing what for you is the nearest and the dearest. )

( The word itself is the bridge.
Words can bring you only unto their own limit.
Words do not convey facts, they signal them.
Words indicate, but do not explain.
Words and questions come from the mind and hold you there.
Words are valuable, for between the word and its meaning there is a link and if one investigates the word assiduously, one crosses beyond the concept into the experience at the root of it.
Once you are beyond the person, you need no words. )

( Sözcükler, hem tarihsel süreçte dikey, hem de farklı alanlarda, yatay kullanımları nedeniyle çok değişik anlamlara sahip olabilirler. )

( Kavramları/karşılıkları, kişilerde(zihinlerinde) bulunmayan, sadece sözel seviyedeki "düşünme" ve "kullanımlar", kişiler arasında, iletişim kazalarına, anlaşmazlıklara ve/ya da doğrudan şiddete kaynak oluşturur. )

( Söz(cük)leri/ni ve tutumu/nu değiştir... Dünya/n değişsin! )

( ... İLE/VE/||/<> Sabitlenemeyeni, sabitlemek. )

( Kavramlar, aklın görüleridir. )

( CONCEPTS vs./and/<> WORDS )

( CONCEPTUS cum/et/<> ... )

( ... ile/ve/<> YAN )

( MEFHUM ile/ve/<> KELİME )

( DER BEGRIFF mit/und/||/<> ... )


- KAVRAMLARDA:
HAKÎKÎ ile/ve İTİBÂRÎ ile/ve VEHMÎ


- KAVRAMLARIN TRANSANDANTAL ANALİTİĞİ ile/ve/||/<> İLKELERİN TRANSANDANTAL ANALİTİĞİ


- KAVRAMLAŞTIRMA ile KAVRAMSALLAŞTIRMA

( TO CONCEPT vs. TO CONCEPTUAL )


- KAVRAMSAL BİRLİK ile/ve/<> ZAMANSAL AYRIM


- KAVRAMSALLAŞTIRMA ve TÜMEL/LER


- KAVRAMSAL/LIK ile/ve ARI KAVRAMSAL/LIK

( Şey var. İLE/VE Şey yok. Anlamanın anlamı. Bir şeyi anlamaz ama bir şeyle anlaşılır. Bilmenin bilmesini bilmek. Toplanma[cem]. )


- KAVRAMSAL/LIK ile/ve/<> KURUMSAL/LIK

( Üst kavramlar, altındakileri örgütleyen kavramlardır. )


- KAVRAM/SAL/LIK ile/ve/<> OLGU/SAL/LIK

( Tanımlanan her şey, kendine değil ona dairdir/yöneliktir. Tüm fizik ve metafizik, olgu ve kavramlar içindir. )


- KAVRAMSALLIK >< ÖZDEŞLİK


- KAVRAMSIZLIK ile/ve/<> CEHALET


- KAVRANAMAZLIK ile/ve/||/<>/> KAVRANAMAZLIĞIN, KAVRANAMAZLIĞININ KAVRANMASI


- KAVRAYABİLME ve/||/<>/> ESNEKLİK ve/||/<>/> YARATICILIK


- KAVRAYIŞ ve/||/<>/> KAPSAYICILIK


- KAVRULMUŞ BADEM değil/yerine ÇİĞ BADEM


- KAVS-I URÛC KAVS-I NÜZÛL


- KAVUK ile/değil KOVUK

( Pamuktan yapılmış, üzerine sarık sarılan erkek başlığı. | İçi boş şey. | İdrar torbası. İLE/DEĞİL Bir şeyin oyuk durumunda bulunan iç bölümü. )


- KAVUK/ERSUSA ile/||/<> KALLAVİ ile/||/<> YUSUF

( Kavuk. İLE/||/<> Sadrazam, vezir kavuğu. İLE/||/<> Sultan, sadrazam, vezirler ve yüksek dereceli devlet erkanının giydiği kavuk. )


- KAVUN ile DİVLEK/DÜĞLEK/DÜVLEK

( ... İLE Kalın kabuklu, olgun kavun. | Olgun, ufak kavun. | Kelek. )


- KAVUN ile/ve/||/<>/< KELEK ile/ve/||/<>/< DÜĞLEK

( Güneş gördükçe olgunlaşır. İLE/VE/||/<>/< Başlangıçta ve toprak üstünde kalan bölümüdür. İLE/VE/||/<>/< Yeni oluşmaya başladığı küçükkenki durumuna verilen addır. )

( Meyve olur. İLE/VE/||/<>/< Turşu olur. İLE/VE/||/<>/< ... )


- KAVUN ile MAKUVA URI KAVUNU


- KAVUN ile YUBARİ KAVUNU


- ... değil KAVUNİÇİ

( Pembeye çalan sarı renk. | Bu renkte olan. )


- KAVUŞAMAYANLARIN YAŞADIĞI AŞK ile/ve/değil/<> KAVUŞANLARIN YAŞATTIĞI AŞK


- KAVUŞMA ile/ve/||/<> BULUŞMA


- KAVUŞMA/VUSLAT ve/değil ÖZGÜRLÜK


- AŞK:
KAVUŞMADAN(VUSLATTAN) ÖNCE değil/yerine/<> KAVUŞMADAN(VUSLATTAN) SONRA


- KAVUŞMAK/VUSLAT ile/ve KARIŞMA(MA)K

( Vuslatın tadı, hasretindedir. Vuslata doyulur, hasrete doyulmaz. )

( Vuslatta gına vardır. )


- KAVUŞSAK ile KAVUŞTAK

( DAÜSSILA ile NAKARAT )


- KAVUŞUM AYI ile/ve/!=/||/<> YILDIZ AYI


- KAVUŞUM ile/ve/||/<> KAVUŞUM DÖNEMİ

( Yer yuvarlağı bir ucta kalmak üzere, yerin, güneşin ve herhangi bir gezegenin bir doğru üzerine gelmesi. İLE/VE/||/<> Bir gezegenin, iki kavuşumu arasında geçen zaman aralığı. )


- KAVUZ ile KAVUZLULAR

( Buğdaygillerin başağında, başakçıkları ya da çiçeği saran kabuk. | İçi boş, kabuklu yemiş. İLE Bir çeneklilerden, çiçeklerinde renkli taç yaprağı yerine kavuz denilen yeşil renkte yaprakçıklar bulunan bitki takımı. )


- KAVVAM[AR.] ile/değil KAVRAM

( Gözleyen ve koruyan. İşlerin sorumluluğunu alıp iyi yöneten. İLE/VE/||/<>/< Bir nesnenin ya da düşüncenin zihindeki soyut ve genel tasarımı. )


- KAVZAMAK[yerel] ile/=/<>/< KAVRAMAK

( Sıkı tutmak, kavramak. | Korumak, muhafaza etmek. İLE/=/<>/< Elle sıkıca tutmak. | Bir nesne ya da düşünceyi her yönüyle anlamak. | Motorlu araçlarda debriyaj pedalı görev yapmak. | Motorlu araçlarda lastik yolu kavramak. )


- KAYA KELERİ ile KERTENKELE/KELER

( Bulunduğu yerin rengine girme özelliğiyle bilinir. İLE ... )

( ... İLE Türkiye'de 64 kertenkele türü bulunmaktadır. [Hiçbiri zehirli değildir.] )

( Dünyada, 150 kadar türü bulunmaktadır. Yalnızca Madagaskar'da, 75 kadar tür bulunmaktadır. İLE ... )

( EBÛ KALEMÛN, BÛKALEMÛN, HİRBÂ/HIRBÂ' ile ZABB/DABB[çoğ. ZIBÂB/ZUBBÂN] )

( ÂFTÂB-GERDEK ile SÛSMÂR, BEZAGA, BÜJMEJE )

( SQUAMATA: Kertenkeleleri ve yılanları içeren öbek.
CHAMELEON vs. LIZARD )

( CHAMAELEON VULGARIS, CHAMAELEO CHAMAELEON cum LACERTILIA/SAURIA )

Bugün[09 Kasım 2025]
itibarı ile 34.754 başlık/FaRk ile birlikte,
34.754 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(71/140)