G ile başlayan FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibarı ile 34.754 başlık/FaRk ile birlikte,
34.754 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(62/140)
- İLKEL/LİK değil/yerine/>< İLKELİ/LİK
( Kişiyi ayakta tutan, iskelet ve kas sistemi değil ilkeliliğidir. )
(
)
( İlkel olmak istemiyorsak ilkeli olmak durumundayız. )
- İLKEL/LİK ile/ve/||/<> OLANAKSIZ/LIK
- İLKELLİK ile/ve/değil/yerine/||/=/<>/></> UYGARLIK
- İLKENİN:
GERÇEKLEŞTİRİLMESİ ile/ve/değil/||/<>/> DÜZENLEYİCİLİĞİ
- İLKESEL/İLKEYİ DÜŞÜNMEK/KONUŞMAK ile/ve İLKEYLE DÜŞÜNMEK/KONUŞMAK
( Anlayışı konuşmak, aklı anlamak. İLE/VE Şeyi, olayı anlamak. )
( Varlıksal. İLE/VE Varoluşsal. )
- İLKESELLİK ve/||/<>/< ZORUNLULUK
- İLKESİZLİK ile/ve/= DÜŞÜNCESİZLİK
( LACK OF PRINCIPLE vs./and/= THOUGHTLESSNESS )
- İLKİN AĞIZLILAR ile/ve/değil/||/<>/> İKİNCİL AĞIZLILAR
( Bilateria öbeğinden çokhücrelilerin ayrıldığı iki alt öbekten biridir. Embriyonik gelişim sırasında blastopor, tüm yaşam boyunca ağız olarak kalırken, öteki öbek olan ikincil ağızlılarda anüse dönüşür; ağız başka yerde oluşur. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Hayvanlar âleminin üst şubesidir. Protostomia'ya girmeyen hayvanları kapsayan ve alt âlem olan Eumetazoa'nın Bilateria dalının bir taksonudur. )
( PROTOSTOMIA cum/et/||/<>/> DEUTROSTOMIA/DEUTEROSTOMES )
- İLKİNDİ değil İKİNDİ
- İLKLER ve/<>/> İZLER
- İLKMEN, ŞEREF NURİ (SENİCE, 1903 - 1983) :
( Üniversite öğretim üyesi. Kuleli Askeri Lisesini bitirdikten sonra 1922 yılında Yüksek Orman Mektebine girdi. Buradan mezun olduktan sonra İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesini tamamladı ve hukuk diploması aldı. İktisat Bakanlığının yabancı ülkelerde eğitim - öğretim yapacaklara verdiği bursu kazandı, Münih Üniversitesi İktisat Fakültesinde Prof. Dr. Dicterih'in yanında "Der Shutzwald in de Tükei" konulu doktora tezini hazırladı ve sınavları başarı ile vererek Doktor unvanını kazandı. Yurda döndükten sonra, Ankara Ziraat Enstitüsü Ziraat Fakültesi, Ziraat İktisadi ve Politikası Enstitüsünde Friedrich Falke'nin yanında çalışmaya başladı ve 1935 yılında Şef Asistanlığa yükseltildi. Ayrıca bu süreler içinde konunu ile ilgili ve Almanca olarak verilen pek çok dersin Türkçe çevirisini yaptı. 1940 yılında "Türkiye Vergi Sisteminde Hayvanlar Vergisi" adlı doçentlik tezini tamamlayarak Doçent oldu. 1941 yılında Yüksek Ziraat Fakültesindeki derslerinin yanında, A.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesinde Genel Ekonomi ve Ziraat Politikası derslerini okuttu. Aynı biçimde 1953 - 1954 yıllarında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesinde de Ziraat Politikası dersini verdi. 1944 yılından itibaren İstanbul'da Orman Fakültesinde çalışmaya başladı. 22.06.1945 tarihinde Profesörlüğe yükseltildi. 1952 - 1958 yılları arasında İstanbul Üniversitesinde Senato üyeliği ve 1956 - 1958 yılları arasında Orman Fakültesi Dekanlığı yaptı. YAYIMLADIĞI KİTAPLARI: Maliye, Sosyal Halısa Bakımından İş Produktivitesi ve Buna Tesir eden Amiller, Türkiye'de Vergi Sisteminde Hayvanlar Vergisi, Zirai İstihsal Vasıtalarındaki Noksanlıklar (Ayrı Baskı) ve pek çok bilimsel makale. )
- İLKOKUL değil İLKÖĞRETİM (OKULU)
- İLK/ORTA/LİSE/ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİSİ OLMAK:
BİRİNCİ SINIFTA değil İKİNCİ SINIFTA
- İLLET ile İLKE
- İLLET ile İLLET
( Sayrılık. | Sayrılık derecesine varan alışkanlık. | Bozukluk. | Kızdıran, sinirlendiren şey ya da kişi. İLE Neden. )
- İLLET-İ CELÎ ile/ve/||/<> İLLET-İ HAFÎ ile/ve/||/<> MÜNÂSEBET ile/ve/||/<> REY-İ HÜZZAK
( Zahir ve açık bir nedene dayanan yol. İLE/VE/||/<> Gizli bir nedene dayanan yol. İLE/VE/||/<> Mantıkî bir ilişkiye dayanan yol. İLE/VE/||/<> Bu alanda uğraşan âlimlerin oylarına dayanan yol. )
- İLLET-İ MADDİYE ile/ve İLLET-İ SÛRİYE ile/ve İLLET-İ FAİLE ile/ve İLLET-İ GAİYE
( Ne'den/Hangi şeyden? İLE/VE Nasıl?/Ne surette? İLE/VE Kim? İLE/VE Ne için/Niçin? )
- İLLÜZYON[İng./Fr. < ILLUSION] değil/yerine/= YANILSAMA
- İLM-EL-EDDÂN ile/ve/||/<> İLM-EL-LEDÜN
( Gövdenin/bedenin bilgisi. İLE/VE/||/<> Allah bilgisi. )
- İLM el-YAKÎN ile AYN el-YAKÎN ile HAKK el-YAKÎN
( Okuyarak/duyarak eminlik/kesinlik. İLE Görerek eminlik/kesinlik. İLE Hakk'la, bizzat yaşayarak eminlik/kesinlik. )
- ILM/İLM[Ar.] ile MA'RİFET[Ar.]
- ILM/İLM[Ar.] ile RESH[Ar.]
- ILM/İLM[Ar.] ile RÜ'YET[Ar.]
- ILM/İLM[Ar.] ile ŞEHÂDET[Ar.]
- ILM/İLM[Ar.] ile ŞU'ÛR[Ar.]
- ILM/İLM[Ar.] ile TAKLÎD[Ar.]
- ILM/İLM[Ar.] ile TEBYÎN[Ar.]
- ILM/İLM[Ar.] ile/ve/||/<>/> YAKÎN[Ar.]
- ILM/İLM[Ar.] ile/>< ZANN[Ar.]
- ILM/İLM[Ar.] ile ZİKR[Ar.]
- İLMÂ[Ar.] ile İLMÂ'[Ar.] ile İLMÂH[Ar.]
( Çalma. İLE Parlatma, lemeân ettirme. | Bir şeyi, olmadan önce işaretle bildirme. İLE Bir şeyi parıldatma. | Güzel bir bayanın, yüzünü gösterip hemen çekilmesi. )
- İLM'EL YAKÎN ile/ve AYN'EL YAKÎN ile/ve HAKK'EL YAKÎN
( AVAM ile/ve EBRAR ile/ve MUKARREBÎN )
( TOWARD GOD vs./and WITH GOD vs./and IN GOD
BODILY/INTIMATE KNOWING vs./and BODILY/INTIMATE RECOGNITION vs./and BODILY/INTIMATE EXPERIENCING )
( TIZHI ile/ve TIREN ile/ve TIYAN )
- İLM'EL YAKÎN ile AYN'EL YAKÎN ile HAKK'EL YAKÎN
( Okuyarak/duyarak eminlik. İLE Görerek eminlik. İLE Hakk'la, bizzat yaşayarak eminlik. )
- İLM-EL-YAKÎN -ile
( KESİN BİLGİ )
- İLMEN YAKÎN değil İLM EL-YAKÎN
- İLM-İ ÂLÂ/EVVEL ile/ve İLM-İ EVSAD ile/ve İLM-İ EDNÂ
( İLM-İ İLÂHÎ ile/ve İLM-İ RİYÂZÎ ile/ve İLM-İ TABİİ )
( Metafizik. İLE/VE Matematik. İLE/VE Fizik. )
- İLM-İ CEFR(/CİFR) ile İLM-İ REML ile İLM-İ VEFK
- İLMİ EĞİTİM ve/<> İRFÂNÎ TERBİYE
- İLM-İ HEY'E(T) ile/= İLM-İ FELEK ile/= İLM-İ NÜCÛM/İLM el-NÜCÛM ile/= İLM-İ AHKÂM ile/= İLM-İ el-MİKAT
( ... İLE/= İLM-İ MİKAT'ta: Şemsedin Halili VE Muhammed Konevi. )
- İLM-İ HUDÛRÎ ile/ve/<> İLM-İ HUSÛLÎ
( Bilen ile bilinenin aynı olduğu ilim. İLE/VE/<> Bilen ile bilinenin ayrı olduğu ilim. )
( Hazır/huzur olan. İLE/VE/<> Edinilen. Hasıl olan. )
( Sûfi'nin bilgisi. İLE/VE/<> Âlim'in bilgisi. )
( Ancak husûlî ilim ikiye ayrılır. )
- İLM-İ İLÂHÎ ile/ve İLM-İ A'LÂ
( Hem hariçte, hem zihinde, maddeden ârî olan ilimler. )
- İLM-İ KELÂM ve İLM-İ FIKIH ve İLM-İ HÂL
( İman ve itikadı anlatan geniş ve derin ilim.[Bu ilmi anlatan kitaplara AKÂİD de denilir.] VE Gövde ile yapılacak ahkâm-ı islâmiye'yi bildiren ilim ve kitapları. VE Halk için, tahsili olmayanlar için yazılmış olan ve herkesin bilmesi, inanması ve yapması gereken kelâm, ahlâk ve fıkıh bilgilerini kısaca ve açıkça anlatan ilim ve kitapları. )
( SCIENCE OF THEOLOGY and SCIENCE OF JURISPRUDENCE and RELIGIOUS KNOWLEDGE )
( SCIENCE OF THEOLOGY and SCIENCE OF JURISPRUDENCE and RELIGIOUS KNOWLEDGE )
- İLM-İ MEDENİYE(T) ile/ve/||/<> İLM-İ SİYÂSE(T)
- İLM-İ NAHV ile İLM-İ MAHV
- İlm-i Siyâse(t) ile KONUŞ!!! -ile
- İLM-İ SİYASET ile/ve İRFAN
- İLM-İ TEDBİR-İ MÜLK ile/ve/||/<> İLM-İ TEDBİR-İ MENZİL
- İLMÎ TEVHÎD ile/ve/değil/yerine HÂL TEVHÎDİ
( Ham. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Olgun. )
( Tevhidi anlayan, mağaradan çıkar. )
( Evvelâ hâl gerek, neylesin ilim. )
- İLM-İ VÜCÛD ile/ve İLM-İ MEVCÛD ile/ve İLM-İ MADDÎ
( Varlık bilimi. İLE/VE Varolan bilimi. İLE/VE Maddelerin/şeylerin bilimi. )
- İLM-İ ZÂHİR ile/ve/<> İLM-İ BÂTIN ile/ve/<> İLM-İ LEDÜN
( İlimler üç bölüktür.
- Sülûk yoluyla elde edilen ilim.
- Keşfe dayanan ilim.
- Sırra bağlı ilim.[Hiçbir biçimde belirtilmez.] )
( Ledün ilmi, bilineni unutma ilmidir. )
( Ledün ilmi, öğrenmek değil, unutma ilmidir. )
( Bildiklerimizi unıta unuta, ilimsiz bir ilim zuhur eder. )
( Bilip unutacağız, sıra kendimize gelecek. Kendimizi de, önce bileceğiz, sonra unutacağız. )
( Bugünkü Cennet-i İrfâna dahil olsalar uşşak, Yarınki va'dolan hûri veyâ gılmanı neylerler... )
( Su. İLE/VE/<> Saf su gibidir. )
( Su. İLE/VE/<> Süt. )
- İLMÎ ile/ve/değil ZEVKÎ
- İLMİHAL =/< İLM-İ HÂL
- İLMİNE, İRFÂN (İSTEYEN/ARAYAN) ile/ve DERDİNE, DERMÂN (İSTEYEN/ARAYAN)
- İLRÜK[Uç]/İLDRÜK ile SEDEFOTU
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Sedefotugillerden bir bitki. İLE ... )
- İLTİFAT DEĞİL!:
[ya] KİNÂYE ile/değil/ya da GERÇEK
- İLTİFAT[Ar. < LÜTÛF[çoğ.] < LÂTİF(< L-T-F)(< LETÂFET)] ile/ve/||/<> TALTİF[Ar. < LÜTÛF < T-L-F]
( Sözel ya da duygusal bir övgü ve ilgi gösterme biçimi. | Birine güler yüz gösterme, hatırını sorma, tatlı davranma. | İlgi gösterme, rağbet etme. | Söz söylerken, daha çok etki sağlamak için beklenmedik bir anda sözü, konu ile çok yakından ilgili birine ya da bir şeye yöneltme. | Yüzünü çevirerek bakma. İLE/VE/||/<> Daha çok, somut bir ödül ya da onurlandırma anlamı taşır. | Birini ödüllendirmek, takdir etmek. Birine lütûf ve ikramda bulunmak. | Yumuşatma, güzelleştirme. | | İyi ve güzel davranarak gönül almak. | Birini nişan, madalya, aylık artırma vb. şeylerle ödüllendirme. )
( Kişiye/kişilere, (beklentisiz/karşılık beklemeksizin ve incelerek) gülümsemek/tebessüm, yüz/bakış, dans, müzik, ses, şiir, ince sözcük, selen/sedâ ve/ya da soluk/nefes(konuşma/yanıt) ikram etmek... )
- İLTİFAT ve/+/||/<>/> CESÂRET VERMEK
- İLTİFAT ile HAKARET
- İLTİFAT[Ar. < İLTAFAT] değil/yerine/= İLGİKAYRI(/DÖNMEK/İLGİLENMEK/YÖNELMEK)
- İLTİFAT ile/ve/||/<>/>/< İTİBAR
- İLTİFAT ile/ve ONAY
- İLTİFAT ile/ve/değil/yerine/<> ŞÜKRAN
- İLTİHAP[Ar. değil/yerine/= YANGI
- İLTİMÂ[Ar.] ile İLTİMÂ'[Ar. < LEM | çoğ. İLTİMÂÂT] ile İLTİMÂH[Ar. < LEMH]
( Renk değiştirme. | Sararma, solma. İLE Parıldama, lem'alanma. İLE Bir şeye şaşkın şaşkın bakma. )
- İLTİMAS ile İLTİZAM
( Haksız yere, yasa ve kurallara uymaksızın kayırma, arka çıkma. | Birine, herhangi bir konuda öncelik ve ayrıcalık tanıma. İLE Kayırma, bir tarafı tutma. | Gerekli bulma. | Kesenek. )
- İLTİMAS ile ŞEFAAT ile İSAR ile TAFDİL[< FADL]
( Haksız yere, yasa ve kurallara uymaksızın kayırma, arka çıkma. | Birine herhangi bir konuda öncelik ve ayrıcalık tanıma. İLE Birinin suçunun bağışlanması ya da dileğinin yerine getirilmesi için o kişiyle Tanrı arasında, peygamberin yaptığı aracılık. İLE İkram; bahşiş. | Cömertlikle verme. | Dökme, saçma, serpme. | Kişinin, kendi, gereksinim duymasına karşın bahşiş vermesi. | Seçme. İLE Birini, ötekilerden üstün tutma. | En üstünlük. )
- İLTİSÂK[Ar. < LÜSÛK] ile İRTİBÂT[Ar. < RABT]
( BİTİŞME, KAVUŞMA, YAPIŞMA, BİRLEŞME | İKİ ORGANIN BİRBİRİNE YAPIŞMASI )
- İLTİSAKLI[Ar.] değil/yerine/= İLİŞKİLİ
- İLTİYÂ'[Ar.] ile İLTİYÂH[Ar.]
( İç heyecanlanması, alevlenmesi. İLE Susama. | Gövdenin/cildin güneşten yanması. | Şimşek çakması. | Yıldızın pırıltısı. )
- İLÜSTRASYON ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SANAT
( Yöntemli. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Yöntemsiz. )
- İM/İNTRAMÜSKÜLER İNTRAMUSCULAR[İng.] değil/yerine/= KAS İÇİ
- İM ile/ve/<> HAREKE[Ar.]
( ... İLE/VE/<> Arap yazısında, kısa ünlü yerine kullanılan im. )
- ÎMÂ'[Ar.] ile İ'MÂ[Ar.] ile İMÂ'[Ar. < EMEN]
( İşaret. | İşaretle/dolaylı anlatma. İLE Kör etme/edilme. İLE Cariyeler. )
- İMÂD[Ar.] ile İ'MÂD[Ar.]
( Direk, sütun. İLE Direk dikme. )
- IMAGO DEI ile/ve/||/<>/> IMAGO HUMANI
- İMÂL ile/ve/||/<> İMÂR
- İMALÂT ile HASAT
- İ'MÂLÂT[Ar. < İ'MÂL] ile İMÂLÂT[Ar. < İMÂLE]
( Bir fabrikanın ya da bölgenin sanaiye ait yaptığı işler. İLE Vezne uydurmak için, kısa heceyi gereğinden fazla uzun okumalar. )
- İMAM HASAN EFENDİ ÇEŞMESİ :
( Uskumruköy köy içinde ve Gümüşdere'ye giden cadde üzerinde bulunan bu çeşme (H.1286, M.1870), 1999 yılında S. Akdemir ailesi tarafından onarılmış ve onarım sonucu eski hüviyetini tamamıyla kaybetmiştir. Kitabesi şöyledir: Eğer mümin ise bu âbı/ Nasib olsun ana kevser şerabi/ Sahib - ül hayrat Cami - i Şerif imamı / Kastamonulu Hasan Efendi İbn - i Mustafa (1286)". )
- İMAM SUYU ÇEŞMESİ :
( Emirgan Camii bahçesindeki bu çeşme onarımlardan sonra eski hüviyetini tamamen kaybetmiştir (M. 1957). )
- İMAM SUYU ÇEŞMESİ :
( Emirgan'da Emirgan Mektebi Sokaktadır (M. 1958). Bu çeşmenin ilk yapılış tarihi belli değildir. Çeşme birkaç kez onarıldı ve her seferinde bir başka yere taşındı. Bu çeşmede İmam memba suyu kullanıldığı için "İmam Suyu Çeşmesi" adını almıştır. Kitabesinde şöyle yazmaktadır: A. Özaltın Gel iç, 1958". Çeşme 1958 yılında A. Özaltın tarafından onarılmıştır. )
- İMÂME[Ar.] ile İMÂMET[Ar.]
( Sarık. | Tespih, çubuk gibi şeylerin baş tarafına geçirilen, çoğu kehribardan yapılmış olan uzunca bölüm, başlık. | Fildişi oyma ve kakmalarda görünüşü tâcı ve imâmeyi andıran motif. İLE İmamlık. )
- İMAMI AZAM CAMİİ :
( Fatih Sultan Mahmut mahallesinde bulunan bu camii de her hangi bir tarihi özelliği yoktur. )
- İMAMI AZAM CAMİİ :
( Fatih Sultan Mahmut mahallesinde bulunan bu camii de her hangi bir tarihi özelliği yoktur. )
- İMAM('ın yap(ma)tığı) ile CEMAAT('in yapma(ma)sı gerekenler)
( * İmam kunut okumazsa cemaat de okumaz. * İmam bayram namazlarındaki tekbirleri yapmazsa, cemaat de yapmaz. * İmam dört rekatlı namazın ikinci rekatinde oturmazsa cemaat de oturmaz. * İmam secde ayeti okuyup secde etmezse cemaat de etmez. * İmam secde-i sehiv etmezse cemaat de etmez. )
- İMAMOĞLU YALISI :
( Sarıyer, Yenimahalle üzerindedir. İmamoğlu Yalısı olarak bilinmektedir. 19. yy son çeyreğinde inşâ edilmiş olan yalı zamanla el değiştirdi ve tamamen yıkılarak eskisine uygun biçimde yenilendi. )
- İMAN -=
( "Emin"lik, "emin olmak" kökünden gelen bu sözcük, şüphe taşımayacak kadar apaçıklık ve kesinlik yansıtan durum ya da kavramları ifade eder.
Her ne kadar dinsel ve İslâmî bir terim olarak yerleşmişse de
her alanda/olguda kullanılabilir/kullanılabilmelidir.
( "Güneşin doğuşu" gibi doğadaki, bir şeyin "3 ya da 4 bacağı ile sürekli[dış etkenler devrede olmadan!] dik durabilmesi" gibi fizikteki ve
bilimdeki çeşitli kesinliklerde ve günlük yaşamdaki birçok olguda kullanılabilmesi olanaklı bir sözcüktür/terimdir. ) )
- İMAN:
BİLGİ ve/+ SEVGİ
( Birbirimizi sevmedikçe eminlik/imân sağlanamaz! Emin olmadıkça da hiçbir adım atamayız! )
- İMAN ETTİM ve/||/<>/> TESLİM OLDUM
( AMENNA ve/||/<>/> ESLEMNA )
- İMAN ile/ve/<> AKIL
( Bir elinden, bir eline. İLE/VE/<> ... )
( FAITH vs./and/<> REASON )
- İMAN ve/<> AMAN
- İMAN ile/ve BÂTIL İNANÇ/İ'TİKAD
( BÂTIL[Ar. < BUTLÂN]: Boş, beyhude, yalan; çürük. )
( FAITH vs./and SUPERSTITION )
- İMAN ve/||/<> EF'AL ve/||/<> İTMİNÂN
- İMAN ile/ve/||/<>/< EMAN
( Kendilik bilinci. İLE/VE/||/<>/< Güvenlik. )
( Kişide. İLE/VE/||/<>/< Mekânda. )
( Metafizik. İLE/VE/||/<>/< Fizik. )
- İMAN ve/> GÜVENLİ/RAHAT HAREKET ALANI
- İMAN ile/ve/<> HİCRET ile/ve/<> CEHD
- İM'ÂN[Ar. < MAAN] ile ÎMÂN[Ar. < EMN]
( Bir işte çok ileri varma, çok dikkatli olma. | İnceden inceye araştırma. İLE İnancın pekişmişliği, emin olma. | İslâm dinini kabul etme. )
- İMÂN ile/ve/||/<> İMKÂN
- İMAN ve/<> İRFAN
( Akılsal. VE Sezgisel. )
- İMAN ve/||/<>/> ÖZGÜRLÜK
( Etkileşim durumunda olduğumuz ne varsa/oluyorsa, onlardan emin olduğumuz/olabildiğimiz oranda özgürüzdür/özgürleşiriz.[İman, dinsel ya da dinin sınırları/tekeli altında bir kavram değil emin olmaktır.] )
- İMAN ve/||/<>/< ÖZGÜVEN
- İMAN ve/||/<> ÜMİT ve/||/<> ŞEFKÂT
- İMANDA EKSİKLİK ile İNTİKAL VE İRFANDA EKSİKLİK
( İddiamız yok, eksiğimiz çok! )
- İMEYL/E-MAIL NUMARASI değil/yerine/= E-POSTA BULUNAĞI
- IMGA = INGA
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Hazinedar. İLE Süfli ve ahlâksız, rezil ve aşağılık. )
- İMGE:
CANLANDIRAN ile/ve/||/<>/< "CANLI"
- İMGE = HAYAL = IMAGE[İng., Fr.] = BILD, VORSTELLUNG[Alm.] = IMAGEN[İsp.]
- İMGE ile İÇGÖRÜ
- İMGE ile/>< İLKE
( Çoğaltır. İLE Azaltır. )
- İMGE ile/ve/<> İMGE
( Patlayana kadar zamanla dolu olan. )
( IMAGE vs./and IMAGE )
- İMGE ile/ve/değil/<> SİMGE
( Zihinde ve zihnin tanımlanamaz ayrıntılarındaki/derinliklerindeki karşılığı/varlığı. İLE/VE/<> Zihindeki ayrıntıların ve kombinasyonların işaret, çizim, resim ve fotoğraflandırılmış, kabalaştırılmış[kesifleştirilmiş] hali. )
( [eski dönemlerde][> İMGE] IMAGO: Ölen (önemli) kişinin/kralın, -ölmeden önce- balmumundan yapılmış sûreti. | Çifte varoluş, ölümle yaşam arasında varolan. [Ölüme de gönderme yapan!] İLE/VE/<> ... )
( [M.S. I. yüzyıldaki kayıtlardan] Uzaklara giden sevdiği kişinin gölgesinin hatlarını/konturunu çıkarma. İLE/VE/<> ... )
( [modern dönemde] Anlamı, kendine sabitleyen, öznesine göndermeyen. [TEMSİL | İng. REPRESENTATION] İLE/VE/<> ... )
( Buluşturan/buluşturur. İLE Ayrıştıran/ayrıştırır ve buluşturan/buluşturur. )
( Kavramayı sağlatan. İLE Birliği sağlatan. )
( Aklın bilgiye ve hikmete kavuşması, neredeyse tüm uygarlıklarda ortak olarak Güneş, Işık, Nur simgeleri ile belirtilmektedir. )
( İmgeleme ve arzunun son bulmasıyla birlikte varlık da sona erer ve şu ya da bu oluş saf varoluşla kaynaşıp birleşir, ki onu tarif olanaklı değildir, o ancak yaşanabilir. )
( İşitilen ve okunan sözler ancak zihnimizde imgeler yaratır fakat biz zihinsel bir imge değiliz. )
( Gerçek olmayanı yaratan imgelemedir, onu devam ettiren ise arzudur. )
( İmgenin ardında ve ötesinde olan idrak ve eylem gücüsünüz. )
( Simgeler, tek bir anlama indirgenemez. )
( Simgenin imgesi olmaz ama imgenin simgesi olur. )
( Zihnimizin aynasında imgeler görünür ve kaybolur. Ayna kalır. )
( RÂBITA: İmge ile simgenin buluşturulması. )
( Sürekli dolaşımda olan/kalan/bırakılan. [JACQUES DERIDA (ö. 1930)] )
( The innards created by imagination and perpetuated by desire.
Words, heard or read, will only create images in your mind, but you are not a mental image.
You are the power of perception and action behind and beyond the image.
In the mirror of your mind images appear and disappear. The mirror remains. )
( IMAGE vs./and/<> SYMBOL )
( XINGXIANG ile/ve/<> ... )
- İMGE ile/ve SİMGE
( Zihinde ve zihnin tanımlanamaz ayrıntılarındaki/derinliklerindeki karşılığı/varlığı. İLE/VE Zihindeki ayrıntıların ve kombinasyonların işaret, çizim, resim ve fotoğraflandırılmış, kesifleştirilmiş(kabalaştırılmış) hali. )
( ... İLE/VE Çoklu yorum. )
( Eylem'e yöneliktir. İmgelediğine yönelir. İLE/VE Düşünme'ye yöneliktir. )
( ... İLE/VE İnsan için en temel simge, cogito kaynaklı "ben" simgesidir. )
( ... İLE/VE * Yansıtıcıdır.
* Gösterirken gizleyen bir özelliğe sahiptir.
* İzleyiciyi düşünsel etkinliğe çağırır.
* Temsil ettiği soyut ve aşkın değerlerin anımsanmasını, anlaşılmasını ve paylaşılmasını sağlayan bir anahtardır.
* Bilenler arasında tanıma, tanışma ve anlaşma aracı olarak işlev görür.
* Belirli bilgi ve anlayışı, âşina olmayanların zihninden gizler ve âşina olanlara açar.
* Sezginin ve keşfin anahtarıdır.
* Arketipleri(ilk örnekleri) gösterdiği gibi onları yeniden üretir. )
( ... İLE/VE Zamandan ve mekândan bağımsız bir hakikati gösterirler.[Zaman-mekânı aşkın bir ide/ilke'yi gösterebilmek sadece simge ile olanaklıdır.] )
( ... İLE/VE Farklı zaman ve mekânda ortak doğası olan nesneleri gösterebilmesidir. )
( ... İLE/VE 3 temel özelliği...
* Bir ilkeyi gösteriyor olması.
* Farkları birliğe getirmesi.
* Çok anlamlılığa açık olması. )
( ... İLE/VE "Zamanda olan"ı, "zamana aşkın olan" ilişkilendirmede önemli bir rol oynar. )
( IMAGE vs./and SYMBOL
IMAGE vs./and IMAGE
SYMBOL vs./and SYMBOL )
- İMGELEM = MUHAYYİLE = IMAGINATION[İng., Fr.] = EINBILDUNGSKRAFT[Alm.] = IMAGINATIO[Lat.] = PHANTASIA[Yun.] = IMAGINACIÓN[İsp.]
- ÜÇGEN:
İMGELEM'DE ile/ve/||/<> US'TA
( Bölünebilir. İLE/VE/||/<> Bölünemez.[Töz'dür!] )
- İMGELEMEK ile/ve DOĞALLIK
( IMAGINATION vs./and NATURALNESS )
- İMGELERDEN ARINMA ve/> SAF BİLİNÇ > MÂBED
- İMGESEL DÖNEM ile/ve/||/<>/> SİMGESEL DÜZEN
( )
- İMGESEL ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KAVRAMSAL
( Bireysel. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Toplumsal. )
- İMGESEL ile/ve/||/<>/> SEZGİSEL ile/ve/||/<>/> KAVRAMSAL
- İMGESELLİK ve/||/<> DOĞRUDANLIK
- İMHÂ'[Ar. < MAHV] ile İMHÂ[Ar.]
( Yok etme, mahvetme/edilme. İLE Bileme, keskinleştirme. )
- İMİR[Oğuz] ile İNGİR
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Sis, pus. İLE Alacakaranlık. Karanlık ile aydınlığın karışımı. )
- İMKÂN değil/yerine/= OLANAK
- İMLÂ ile/ve/||/<> İHYÂ
- İMLÂ[Ar. MELV] ile/ve/||/<> İMLÂ[Ar. < MEL]
( Yazım (kuralları).[< Söyleyip yazdırmak.] | Bir yapıtı ya da bir ezgiyi notaya alıp yazma. İLE/VE/||/<> [boşluğu/çukuru] Doldurmak. )
- İMLÂ ile/ve/||/<>/> MÜMLÎ
- IMMANUEL KANT'IN, ÜÇ KİTABI:
SAF AKLIN ELEŞTİRİSİ ile PRATİK AKLIN KRİTİĞİ ile YARGI GÜCÜNÜN ELEŞTİRİSİ
( Doğru ile yanlışı inceler. İLE İyi ile kötüyü inceler. İLE [Bir bölümünde] Güzel, çirkin ve yüceyi inceler. )
- IMMANUEL KANT'TA, İNSANIN DÖRT YETENEĞİ
( * DUYARLILIK(İHSAS)
* HAYAL GÜCÜ(MUHAYYİLE)
* İDRAK(MÜDRİKE)
* US(AKIL) )
- İMPAKT/IMPACT[İng.] değil/yerine/= ETKİ
- İMPARATOR PENGUENİ ile/değil ADELİE PENGUENİ
( Güney Kutbu'nda yaşarlar. )
- İMPARATOR[İt. < IMPARATORE] değil/yerine/= İLHAN
- İMPARATOR ile/||/<> KAYSER[Ar. < KAYSAR]
( ... İLE Roma ve Bizans imparatorlarına verilen san/unvan. )
- IMPLANT[İng.] değil/yerine/= EKİT, DOKU EKİMİ
- İMPLİSİT BİLGİ/IMPLICIT KNOWLEDGE[İng.] değil/yerine/= ÖRTÜK BİLGİ
- İMPLİSİT/IMPLICIT[İng.] değil/yerine/= ÖRTÜK
- IMPORT and DISCOUNTED IMPORTS and IMPORT LEVY and IMPORT REGIME and IMPORT SUBSTITUTION and SAFETY CONTROLS ON IMPORTS and SUBSIDISED IMPORTS
( İthalat. VE Dampingli ithalat. VE İthalat prelevmanı. VE İthalat rejimi. VE İthalat ikâmesi. VE İthalattaki güvenlik kontrolleri. VE Sübvansyonlu ithalat. )
- İMPULS/IMPULSE[İng.] değil/yerine/= UYARI | DÜRTÜ
- İMPULS[İng. < IMPULSE] değil/yerine/= UYARIM/UYARAN
- İMPULSİF/IMPULSIVE[İng.] değil/yerine/= DÜRTÜSEL
- İMRAHOR ile İMRAHOR ile İMRAHOR
( Hasköy'ün kuzeyinde bulunan bir semt. İLE Üsküdar İskelesi - Doğancılar arasında bir semt. İLE Yedikule'de bir semt. )
( ... İLE ... İLE Adını Sultan II. Bayezıd'ın imrahoru[has ahırların bakıcısı] İlyas Bey'in Bizans kilisesinden çevirttiği bir camiden alır. [Mirahor, İlyas Bey Mescidi olarak da tanınır.] )
- İMSAK ile İMSAK ile İMSAK
( Bir şeyden el çekerek, kendine hakim olma, perhiz. İLE Oruca başlama zamanı. İLE Cimrilik. )
- İMSÂS[Ar. < MASS] ile İMSÂS[Ar.]
( Emdirme/emdirilme. | Suda erimiş ilâcı şırınga etme. İLE Değdirme, elle tutup sevme, messettirme. )
- İMSÂS[Ar. < MASS] ile İMTİSÂS[Ar. < MASS]
( Emdirme/emdirilme. | Suda erimiş ilâcı şırınga etme. İLE Emme, emerek çekme, soğurma. | [biyolojide] Soğurulma, emilme.[İng. ABSORPTION | Fr. ABSORBTION] )
- İMTİDÂD[< MEDD] değil/yerine/= UZAMA, UZANMA; YAYILMA, UZUN SÜRME | UZAY | NESNE (RES EXTENSA)
- İMTİHAN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İMKÂN
- İMTİNÂ (ETMEK) ile/ve/||/<>/>/< İHTİYÂR (ETMEK)
- İMTİNA ETMEK değil/yerine/= KAÇINMAK/SAKINMAK/GERİ DURMAK
- İMTİNA ile/ve/||/<>/< HAYÂ
- İMTİNÂ ile/ve/||/<> İHTİYAT
( Feragat edip geri durma. İLE/VE/||/<> İleriyi düşünürek/görerek davranma. | Sakınma. | Yedek. )
- İMTİNÂ[Ar.] ile İSTİNKÂF[Ar.]
( Çekinme. İLE Çekinme, geri durma, sakınma. )
- İMTİNÂ-İ ÂDÎ ile/ve/<> İMTİNÂ-İ HAKİKÎ
( Bir şeyin, varoluşunun olanaksızlığı. İLE/VE/<> Bir şeyin, yokluğunun, akılsal olarak olanaksızlığı. )
( Birinin, başka birinin çocuğu olduğu bilinen biri için, "benim çocuğumdur" demesi gibi. İLE/VE/<> Birinin, kendinden yaşça büyük biri için, "benim çocuğumdur" demesi gibi. [davası edil(e)mez/dinlenmez] )
- İMTİYÂZ[Ar.] değil/yerine/= AYRICALIK | FARKLI OLMAK
- İMTİZÂC[< MEZC] ile KARIŞABİLME | BİRBİRİNİ TUTMA, UYGUNLUK | UYUM SAĞLAMAK, İYİ GEÇİNME
- İMZA BEYANNÂMESİ ile/ve/||/<>/> İMZA SİRKÜLERİ/SİRKÜSÜ
( Gerçek kişi için, bireysel. İLE/VE/||/<>/> Tüzel kişi/kuruluş için. )
- İMZA KOYMAK değil İMZA ATMAK
- İMZA ile CEMAL SÜREYYA'NIN İMZASI
- İMZA[Ar.] ile/ve/||/<> İMCE/PARAF[Fr. < PARAPHE]
( ... İLE/VE/||/<> Sadece baş harflerle yazılan, kısa imza. )
- İMZAYI:
ADIN ALTINA ATMAK ile/ve/değil/yerine ÜSTÜNE ATMAK
- ÎN/İYN[Ar. < AYNÂ] ile ÎN[Fars.]
( İri ve güzel gözlüler. İLE Bu. )
- İN/MAĞARA ile SON GOONG
( ... İLE Vietnam'da bulunan, dünyanın en büyük mağarası, başkent Hanoi'den 450 kilometre uzaklıkta, Phon Nhake Bang Doğal Yaşam Parkı'nın içinde yer alıyor. Mağaranın genişliği, yaklaşık olarak 146 kilometre. Son Goong, Vietnam dilinde, "Dağı ve ırmağı olan mağara" anlamına geliyor. )
- IN VIVO ile/ve/||/<>/>< IN VITRO
( Dirimlide/canlıda. İLE/VE/||/<>/>< Organizma dışında, canlı dışı, yapay ortamda. )
( Gövdeyi bütün olarak ele alır ve bu bağlamda araştırma gerçekleştirme olanağı sağlar. İLE/VE/||/<>/>< Gövdenin belirli parçalarını ele alan ve bu doğrultuda araştırma gerçekleştiren yapı. )
- İN ile İn ile İN
( Yaban hayvanlarının, kendilerine yuva edindikleri kovuk. | Mağara. İLE İndiyum'un simgesi. İLE İnsan. )
- İNÂ'[Ar. < EVÂNÎ] ile İ'NÂ[Ar.] ile ÎNÂ'[Ar.] ile ÎNÂ'[Ar.]
( Kap kacak. İLE Zahmete uğratma. İLE Yemiş toplama zamanının gelmesi. İLE Geciktirme, alıkoyma. )
- INACCESSİBLE İLE MEASURABLE İLE WOODİN ile/||/<> BÜYÜK KARDİNALLER
( Set kuramı büyük sonsuzluklar. )
( Formül: Con(ZFC + LC) )
- İNAK = NASS = DOGMA[İng., Alm.] = DOGME[Fr.] = DOGMA[Yun.]
- İNAL, PROF. DR. SELAHATTİN (TARSUS, 1909 - 1996) :
( Üniversite öğretim üyesi. İlk, orta ve lise öğrenimini Adana7da yaptı. 1933'te Yüksek Orman Mektebinden mezun oldu. Bir süre Eskişehir Merkez Orman Mühendisliği görevinde bulundu. 1935 yılında ormancılık öğrenimini tamamlamak ve Doktora yapmak üzere Viyana'ya gönderildi. 1939'da "Viyana'da "Hochschule für Budenkultur"u tamamlayarak Orman Mühendisi unvanını aldı. II. Dünya Savaşı başlayınca 1939'da yurda döndü ve Y. Z. Enstitüsü Orman Fakültesinde Ormancılık Politikası ve Amenajman Kürsüsünde asistanlığa atandı. 1940 doktorasını tamamlamak üzere tekrar Viyana'ya gitti ve "Meşe Ağacı Kabuğundaki Tanen Miktarının Yetişme Muhiti ile Olan İlgisi" tezini tamamlayarak doktor unvanını aldı ve yurda döndü.1942 - 1944 tarihleri arasında başasistan olarak görev yaptı. 12.06.1950'de "Palamut Meşesi Ormanlarının Coğrafi Dağılışı, Ekonomik Önemi ve Amenajmanı Esasları". Tezi ile Doçent oldu. 27.02.1956'da profesörlüğe yükseltildi. 1960 - 1962 yılları arasında İ.Ü. Orman Fakültesinde Dekanlık görevini yürüttü. Bir ay süre ile Rektör Vekilliği yaptı. 18.97.1966 tarihinde Türkiye Bilimsel Araştırma Kurumu'nun Tarım ve ormancılık Grubu Yürütme Komitesi Üyeliğine seçildi.. Bu görevi Nihat Erim Hükümetinde Orman Bakanı olarak atandığı 26.03.1971 tarihine kadar yaptı. Bakanlık görevinde iken kendi isteği ile emekli oldu.16.04.1073 Naim Talu KOALİSYON Hükümetinin kurulması ve Bakanlık görevinin sona ermesini takiben 16.05.1975 günü SEKA Genel Müdürlüğü Yönetim Kurulu üyeliğine atandı ve görevi altı yıl sürdürdü. )
- İN'ÂM[< Nİ'MET | çoğ. İN'ÂMÂT] ile NÎMET VERMEK, İYİLİK ETMEK
( NÎMET VERME, İYİLİK ETME )
- İNAN, NEJAT (İST. 1956) :
( Giresunspor'dan transfer edildi ve dört sezon (1976 - 1977 ve 1078 - 1981) Sarıyer'de tescilli kaldı. Bu süre içinde 27 lig, 2 B takımlar ligi, 2 kupa maçı olmak üzere 31 resmi ve ayrıca 33 özel maçla birlikte toplam olarak 64 maçta Sarıyer forması giydi. Lig maçlarında 2 ve özel maçlarda 8 gol kaydetti. )
- İNAN ile İMAN
( DO BELIEVE vs. FAITH/FULLNESS )
- İNAN / İNANCA ile/ve/<>/> İNANÇ
( Süreç. İLE/VE/<>/> Sonuç. )
( Bireysel. İLE/VE/<>/> Toplumsal. )
- | "İNANAN" ile/ve/>< "KUŞKULANAN" |
değil/yerine/>
BAKMAYI BİLEN
( | "Mutludur." ile/ve/>< (")Bilgilidir.(") | DEĞİL/YERİNE Anlayandır. )
- [İNANÇ +] İLİM ile/ve/||/<> İRFAN ile/ve/||/<> HÜZÜN ile/ve/||/<> NEŞE ile/ve/||/<> [bunlar yoksa]
( Hikmet. İLE/VE/||/<> Rahmet. İLE/VE/||/<> Zarâfet. İLE/VE/||/<> Muhabbet. İLE/VE/||/<> Şiddet. )
- İNANÇ/İNANDIRILMA ile KOŞULLANMA/KOŞULLANDIRILMA
( BELIEF vs. CONDITIONING )
- İNANÇ(İTİKAT) ile/ve/değil/yerine/<>/>< MÜŞÂHEDE
- [İNANÇ +]
KUŞKU ile/ve/||/<> CEHALET ile/ve/||/<> GAFLET ile/ve/||/<> HIRS ile/ve/||/<> KİBİR
( Nifak. İLE/VE/||/<> Taassub. İLE/VE/||/<> Gösteriş. İLE/VE/||/<> Fesad. İLE/VE/||/<> Zulüm. )
- İNANÇ ile/ve/değil/yerine "BAKIŞ/GÖRÜŞ"
- İNANÇ ile DEĞER
( FAITH/BELIEF vs. WORTH/VALUE )
- İNANÇ ile/ve/<> İBÂDET ile/ve/<> AHLÂK
- İNANÇ" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İNSANLIK
( Sadece kişiyi ilgilendiriyor. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Herkesi ilgilendiriyor. )
(
)
- İNANÇ = İTİKAT = BELIEF[İng.] = CROYANCE[Fr.] = GLAUBE[Alm.] = FE, CREENCIA[İsp.]
- İNANÇ ile/ve/||/<> KÖK İNANÇ / ŞEMA
- İNANÇ ile/ve/<> SEVGİ ile/ve/<> BİLGİ
( Toplumsal yönetimde, kişiler üzerinde oynanan alanlar. )
( BELIEF vs./and/<> LOVE vs./and/<> KNOWLEDGE )
- İNANÇ ile/ve YAŞAM
( BELIEF/FAITH vs./and LIFE )
- İNANÇLAR ile/ve/||/<> TEMEL İNANÇLAR
- İNANÇ"TA:
KATI "AKILCILIK" ile/||/<> "İMANCILIK" |
ile/değil/yerine/><
ELEŞTİRİCİ AKILCILIK
- İNANDIĞINI BİLMEK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/></< BİLDİĞİNE İNANMAK
- İNANILACAK BİLİM değil/yerine GÜVENİLİR BİLİM
- İNANILACAK (OLAN) ile/ve ALKIŞLANILACAK (OLAN)
( Alkışı, en sessiz biçimde karşılayan, alkışı, hak etmiş demektir. )
- İNANILMAZ BİR ŞEY/İŞ YAPMAMIZ ile/değil/yerine YAPTIĞIMIZ ŞEYİ/İŞİ, İNANILMAZ BİR BİÇİMDE YAPMAMIZ
- İNANIR ile/ve/<> ÖFKELİ İNANIR
- İNANMA ile/ve/değil/||/<>/>/< BIKMA
- İNANMA +/+/+ BİLME +/+/+ DÜŞÜNME +/+/+ GÜZELLİK
( Din. + Bilim. + Felsefe. + Estetik. )
- İNANMADAN AİT OLMAK" ile/değil AİT OLMADAN İNANMAK
( [not] "BELONG WITHOUT BELIEVE" vs./but BELIEVE WITHOUT BELONG )
- İNANMA(MA)K ve/<> SEVME(ME)K
( (NOT) TO BELIEVE and/<> (NOT) TO LOVE )
- İNANMAK" ile/değil/yerine/>< ANLAMAK
( MEANING vs./and TO BELIEVE )
- İNANMAK ile/ve BEKLEYİŞ/BEKLENTİ
( TO BELIEVE vs./and EXPECTATION )
- İNANMAK ile/ve İNANMAK İSTEMEK
( TO BELIEVE vs./and WANT TO BELIEVE )
- İNANMAK ile "KAPTIRMAK"
- İNANMAK ile/> KENDİNİ KAPTIRMAK
( TO BELIEVE vs./> TO GET CARRIED AWAY )
- İNANMAK ve/<> ÜMİT ETMEK
( TO BELIEVE and/<> TO HOPE )
- İNANMAKLA değil İNANARAK
- İNANMA/MA ile/ve/||/<> İTİBAR/SIZ
- İNAT (ETMEK/EDEN) ile/ve/değil/yerine/<> DİRENÇ/İHTİYÂR[< HAYIR] (GÖSTERMEK/GÖSTEREN)
- İNAT ETMEK ile/ve/||/<> PES ETMEMEK ile/ve/||/<> VAZGEÇMEMEK
- İNAT değil/yerine/>< İNCELİK
( İnat gördüğümüzde, ince/lâtif olalım.
[Keskin kılıç, yumuşak ipliği kesmez.] )
- İNAT/ÇI ile/ve/||/<> İNAK/ÇI
- İNÂYET ile HİMMET ile FEYZ
- İNÂYET ile/ve/||/<> İHTİRÂ[çoğ. MUHTERİAT]
( Dikkat, çaba, özenme. | İyilik, ihsan, lütûf. İLE Benzeri görülmemiş bir şey yaratma, vucuda getirme/getirilme. )
- İNBÂ'[Ar.] ile İNBÂH[Ar.]
( Haber verme. İLE Uyandırma/uyandırılma. | Kımıldatma, hareket ettirme. )
- İNBİK/İNBİR değil İMBİK
- ÎNCÂ'[Ar. < NECÂT] ile İNCÂH[Ar.]
( Kurtarma/kurtarılma. İLE İşi bitirme/tamamlama. | İsteğe erme. )
- İNCÂS[Ar. < NECİS] ile İNCÂZ[Ar. çoğ. İNCÂZÂT]
( Pisleme/pislenme, necîsleme, necâsetleme. İLE Yerine getirme. )
- İNCE BAĞIRSAK ve/||/<> ZONULİN BAĞLARI
- İNCE "ELEYİP" SIK DOKUMAK değil İNCE EĞİRİP SIK DOKUMAK
- İNCE ÜNLÜ/RAKİK/RİKKAT ile/||/<> KALIN ÜNLÜ/İŞBA ile/||/<> KALIN ÜNLÜYE EĞME/İŞBA ile/||/<> REF ile/||/<> ÜNLÜ ALAN ile/||/<> ÜNLÜ ALMAYAN ile/||/<> ÜNLÜLENME
( Ağız boşluğunun ön bölümünde oluşan ünlüler (e, i, d, ü). | Yuvarlama. İLE/||/<> Ağız boşluğunun art bölümünde oluşan ünlüler (a, ı, o, u). İLE/||/<> Vezin gerektirdiğinden, sözcüğe bir yazaç ekleyerek ya da yazacı eğerek uzatmak. İLE/||/<> Bir sözcüğü zammeli[ötre - yuvarlak ünlülü (o, ö, u, ü)] okuma. İLE/||/<> Sesçil imlerden birini alan yazaç. İLE/||/<> Sesçil im almamış yazaç. İLE/||/<> Vezinde söz konusu olan ünsüzler ve ünlüler dışında olan, okunuşta veznin içine katılan ve anlamı değiştiren bir dizi ünlünün eklenmesi. )
- İNCE ve/||/<> İNCİ
- İNCELEMEK ile/ve/||/<>/>/< ARAŞTIRMAK ile/ve/||/<>/>/< SORGULAMAK
- İNCELEMEK ile İNCE ELEMEK
- İNCELEMEK ile/ve KURCALAMAK
( TO INVESTIGATE vs./and TO DELVE )
- İNCELİK ile/ve/||/<> DOĞRULUK ile/ve/||/<> GÜZELLİK
( Belde değil dilde. İLE/VE/||/<> Sözde değil özde. İLE/VE/||/<> Yüzde değil yürekte. )
- İNCELİK ve/||/<>/> İNCİNME
- KIRILMA('DA):
İNCELİK('TEN) ile/değil/<> KALINLIK('TAN)
( Her şey. İLE/<>/DEĞİL İnsan. )
- İNCELME ile/ve/||/<>/> KESKİNLEŞME ile/ve/||/<>/> YETKİNLEŞME
- ^ İNCELTME İMİ(olarak kullanım) ile/ve UZATMA İMİ(olarak kullanım)
değil
DÜZELTME İMİ(olarak kullanım)
- İNCELTME (SİMGESİ) ile/ve/||/<>/< İNCELİK
( İzlemek için burayı tıklayınız... )
- İNCİ ile İNCİ ÇİÇEĞİ(MÜGE[Fr. < MUGUET])
- İNCİ ile/ve/||/<> MERCAN
( [Divân Edebiyatında] Gözyaşını simgeler. İLE/VE/||/<> Kanlı gözyaşını simgeler. )
( Barış. İLE/VE/||/<> Feragat. )
( Hz. Hasan ve soyu. İLE/VE/||/<> Hz. Hüseyin ve soyu. )
( Kavuşmayı/vuslatı simgeler/nişânesidir. İLE/VE/||/<> ... )
- İNCİK CİNCİK
- INCIK-CINCIK CINCIK BONCUK
( CINCIK: Bardak, kadeh, tabak gibi sırçadan ya da porselenden yapılan şeyler, züccaciye. )
- İNCİNMEK ve/||/<>/> GELİŞMEK
- İNCİNMEMEK ve/||/<>/< AFFETMEK
- İNCİR AĞACI ile/değil KOKAR AĞACI
- İNCİR ÇEKİRDEĞİ ile/||/<> HİNDİSTAN CEVİZİ
- İNCİR/YEMİŞ/BALLIDARI ile BURUK İNCİR/YEMİŞ
( ... İLE Dalında kuruyan, kimyasal kullanılmış incir. )
- İNCİR/YEMİŞ/BALLIDARI ile ÖTEKİ MEYVELER
( Bilgeliği simgeler. İLE ... )
( TİN ile ... )
( FIG vs. OTHER FRUITS
Signs the wisdom. WITH ... )
( FICUS CARICA cum ... )
- İNCİR ile İNCİRSİ MEYVE
( ... İLE Gerçek bir meyve olmayan, yumurtalardan değil çiçeklikten oluşan, incire benzer meyve. )
- İNCİR ile KAYA İNCİRİ
( ... İLE Susuz ve ilaçsız, kendi kendine yetişen siyah kaya incirleri, olgunlaşıp yere düşünce toplanıp önce güneşte kurutulur. Sonrasında, çuvallara sıkıştırılarak bastırılıp saklanıyor. Yeneceği zamandan 4-5 gün önce çıkarılıp mersin, kekik ve defne yaprağı ile kaynatılan suya bandırılır ve tekrar kurutulur. Sonra da unlanıp yenir. Hava alan kâğıt ya da bez kesede saklanıp birkaç hafta içinde yumuşacık halde tüketilir. )
( ...ile
)
- İNCİR ile LOP İNCİR
( ... İLE İri ve yumuşak bir tür incir. )
- İNCİR ile MISIR/FRENK, HİNT, KİLİS, PABUÇ İNCİRİ / DİKENLİ İNCİR / BABUTSA / KAYNANADİLİ / KÜREKYEMİŞİ
- İNCİR ile PATLICAN İNCİRİ
( ... İLE İncirin, iri ve mor bir türü. )
- İNCİR ile YABANİNCİRİ
( ... İLE Dutgillerden, Mısır'da yetişen ve kerestesi, eski Mısırlılar'ca mumyalara sanduka yapmakta kullanılmış olan bir ağaç. | Bu ağacın meyvesi. )
- İNCİR ve ZEYTİN
( TİN ve ZEYTÛN )
( Çok çekirdekli. VE Tek çekirdekli. )
( Tek/çok. VE 2 )
( Beyin. VE Gözbebeği. )
( KÂBE: Beyin. )
- İNCİTME! ve/||/<>/> İNCİNME!
( Hz. Musa. VE/||/<>/> Hz. İsa. )
( İlk dersimiz. VE/||/<>/> Son dersimiz. )
- İNCİTMEK/İNCİNMEK ile/ve ZEDELEMEK/ZEDELENMEK
( TO HURT/INJURE/STRAIN vs./and TO BRUISE )
- İNCİTMEMEK ile/ve/||/<>/> İNCİNMEMEK
( Dilin susturulmasıyla. İLE/VE/||/<>/> Zihin ve kalbin susmasıyla. )
- INÇKIR ile/||/<> İNÇKİR ile/||/<> INGRAN/İNGREN
( Ağlamak[hıçkıra hıçkıra]. İLE/||/<> Ağlamak[ince sesle]. İLE Ağlamak[dertli olarak, gizli gizli ağlamak, inlemek] )
- İNDEKS/LEME / ENDEKS/LEME / INDEX[İng.] değil/yerine/= DİZİNLEME | LİSTE | İŞARET | GÖSTERGE
- INDEPENDENCE vs. ARBITRARINESS
- INDEPENDENCE vs./and SOLIDARITY
- İNDİFÂ[< DEF (çoğ. İNDİFÂÂT)] -ile
( MÜNDEFİ OLMA, ORTADAN KALKMA | YER YER BAŞGÖSTERME | PÜSKÜRME )
itibarı ile 34.754 başlık/FaRk ile birlikte,
34.754 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(62/140)
(1996'dan beri)