G ile başlayan FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibarı ile 34.754 başlık/FaRk ile birlikte,
34.754 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(43/140)
- EŞELEMEK ile KAZMAK/KAZIMAK
- ESEME/ESTEM/MANTIK ile/ve/<> ALGI DÜZENEĞİ(/"DÜŞÜNCE KALIBI")(/PARADİGMA)
- ESEME/MANTIK ile/ve/<> ANLAMA YÖNTEMİ
( LOGIC vs./and/<> METHOD OF MEANING )
- ESEME = MANTIK = LOGIC[İng.] = LOGIQUE[Fr.] = LOGIK[Alm.] = LOGIKE[Yun.] = LÓGICA[İsp.]
- ESEMES değil SEMESE/SMS
- ESEN, HİLAL (İSTANBUL, 1962 - 2011) :
( Sarıyerli sinema sanatçısı. Çocuk yaşta setlerle buluştu ve çocuk filmlerinde oynadı. Kısa sürede kendini kabul ettirdi ve "Gönül Ferman Dinlemez", "Çiçeksiz Bahçe", "Şafak Yıldızı" ve "Canım enim" gibi pek çok dizi ve sinema filminde başarı ile oynadı. 2011'de genç yaşta vefât etti. )
- ESEN, KAZIM (1895 - 1975) :
( Öğretmen Okulunu bitirdi. Öğretmen olarak uzun yıllar Sarıyer 14. İlkokulunda görev yaptı ve Müdür olarak emekli oldu. Sarıyer'in 14 kurucusundan birdir. Ulusal kurtuluş Savaşı sırasında Sarıyer'deki direniş örgütünün kurulmasında aktif görev üstlendi. )
- ESER ESEYAN YALISI/GÜLAĞA BALABAN YALISI :
( Sarıyer'de Mesarburnu Caddesi üzerindedir. 1871 yılında inşâ edilmiştir. Yalı el değiştirmiş ve Söylemezoğlu ailesine geçmiştir. Son sahibi ise Gülağa Balaban olmuş ve yalıyı satın almıştır. Yalı bu isimle anılmaktadır. )
- ESER ÖĞELER(ELEMENTLER) ile/ve ULTRA ESER ÖĞELER(ELEMENTLER)
( Gövdenin günlük gereksiniminin 100 miligramdan az olduğu elementler. İLE/VE Eser elementlerin binde biri kadar yani günde 100 mikrogram gerekli olan elementler. )
( Kritik önemi olan [esansiyel] elementler [Canlılığın devamı için mutlaka alınması gereken olmazsa olmaz elementlerdir.]: Magnezyum, demir, çinko, bakır, mangan, molibden, krom, selenyum, kobalt, flor, iyot, boron, nikel, vanadyum ve silikon. )
- ESER[Ar.] ile ESER[Ar. çoğ. ÂSÂR]
( Serçe kuşu. İLE Nişan, iz, alâmet. | Te'lif. | Basılmış kitap. | Hadîs-i şerîf. | Tarih, vakayi kitabı. | Bir kimsenin meydana getirdiği şey. | Te'sir. )
- ESER ile/ve/<>/=/|| ÖĞRENCİ
- ESER ile/ve/<>/|| ŞAH-ESER
- EŞEŞEYSEL/LİK ile/değil HEMEŞEYSEL/LİK
( Eşeysel işlevler, beyin ve eşeşeysellik - Sinan Canan )
( [not] HOMOSEXUALITY vs./but BISEXUALITY )
- EŞEYSEL BOŞALMA ile/ve HEYECANSAL BOŞALMA
( En doğal haliyle, gövdenin ve eşeysel örgenlerin fiziksel devinim ile gerçekleştiği yakınlık ve paylaşımın, titreme, sarsılma, penisten/vajinadan özel sıvının(belsuyu) dışarı çıkması gibi çeşitli dışavurumlar ve yoğunluklar yaşanması. İLE Bir düşüncenin/hayalin/projenin/işin gerçekleşmesi yönündeki enerjinin içinde bulunulan ana yaklaşması, geç kalma, bir aracı kaçırmada yaşanan heyecan gibi çok çeşitli özel durumlar ile yaşanabilen heyecanlar ve kendinden geçiş derecesindeki mutlulukların yaşanması durumu ve eşeysel uyarılma/yoğunluk ve boşalım deneyimi. )
( ŞEKKÂZ: İlişki sırasında girişten/duhûlden önce boşalan kişi. )
( SEXUAL EJACULATION vs./and EXCITABLE EJACULATION )
- EŞEYSELLİK/SEKS ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SARILMAK
( ... ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KOÇA )
- EŞEYSELLİK/SEKS:
"GÜÇ KAYBETMEK" ile/değil/yerine DENGELENMEK/UYUMLANMAK/FABRİKA AYARLARINA GERİ DÖN(DÜR)MEK
- EŞEYSELLİK/SEKS ile/değil SEVGİNİN (ÇEŞİTLİ) (FİZİKSEL) DIŞAVURUMLARI
- EŞEYSELLİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ARKADAŞLIK/DOSTLUK
( BAHNÂME: Eşeysellik ilminden bahseden kitaplardır. [Daha önceleri tıp kitabı olarak çalışılmıştır.] )
(
ARKADAŞ-SEVGİLİ OLABİLMEK
Kişi, bazen arkadaşlarına sevgili gibi davranıyor. Sahipleniyor, kıskanıyor ama gırtlağına çökmeden. Tatlı tatlı flört ediyor ama sınırları aşmadan. Birlikte gülmekten ölüyor, çok ama çok eğleniyor, dağıtıyor, yerlere düşüyor, gecenin cılkını çıkarıyor ama o arkadaş ya, sevgili değil ya, hiç sorun olmuyor. Her şeyi konuşuyorlar, pek fazla sansür uygulamıyor, sürekli anlatıyorlar, fazlasıyla ilgili oluyor; kulaklarını kocaman kocaman açıp, dinliyor. En önemlisi de büyük bir coşkuyla sonsuza kadar yapılan işler üzerine konuşabiliyorlar, çünkü iş paylaşılabiliyor, birlikte benzer işler üretiliyor. Müthiş bir "zevkle" dedikodu yapabiliyor, hatta kendi karısını, kocasını, sevgilisini bile çekiştirebiliyor. Arkadaşlık, bu açıdan kişinin yaşamını sürdürebilmesi için büyük bir avantaj oluyor.Ama kişiler, sevgilisine her zaman arkadaş gibi davranamıyor. Bir kere, eleştiriler, haliyle bu kadar net dile getirilemiyor. Sevgiliyle bir arkadaşla konuşulduğu gibi her zaman rahat da konuşulamıyor. Tehlikeli sularda dolaşmaktan kaçınmak gerekiyor. Çünkü sonuçları var bunun, bedelleri var bunun, ödemek gerekiyor, burnundan fitil fitil getirebilir, dikkatli olmak gerekir, çünkü sevgililik onuru yaralanıyor. Kişiler, sevgiliyken, evliyken çok daha duyarlılaşıyor. En küçük davranışa bile "Bana bunu nasıl yapar?" oluyor. Oysa arkadaşının kaldırabileceği sınırlar çok daha geniş. Kişi, her zaman sevgiliyi dinlemek de istemiyor. Tüm gün başkalarını dinlemiş olduğundan sıkılmış oluyor, gına gelmiş oluyor. Ya da öteki, seni dinlemek istemiyor. Eve bir sessizlik çöküyor, "Tetiği ilk kim çekecek?" diye gergin bir bekleyişe giriliyor. Bir de tabii sevgiliyle ya da kocayla sabahlara kadar zıplanıp eğlenilemiyor. Kalabalık içinde işin içine baskalarının ne düşüneceği girdiğinden gerilim artıyor, "biz"i düşünmekten "ben" karambole gidiyor.
Sevgiliyle başka bir koza yaratılıyor, o koza içine giriliyor. Hiç itirazım yok, o da güzel ama ayrı kategorilerdeki ilişkiler gibi sanki: Arkadaş olunca başka şeyler paylaşılıyor, sevgili ya da evli olunca başka şeyler paylaşılıyor. Bana daha iyisi, bu iki kategoriyi birleştirebilmek gibi geliyor. Bunun ideal bir şey olduğunu düşünüyorum: Arkadaş-sevgili olabilmek. Hem arkadaşın, hem de sevgilin gibi olabileceğin biri, hem arkadaşlığı, hem de sevgililiği paylaşabileceğin biriyle üretmek, gülmek, ağlamak, konuşmak, çekiştirmek çok daha heyecan verici geliyor. Kolay bir şeyden söz etmiyorum tabii. Arkadaş gibi zamanı geldiğinde geri çekilebilmek, uygun düştüğünde de sevgili gibi saldırabilmek, bu iki rolü birbirine karıştırmadan oynayabilmek her baba yiğidin harcı değil. Ama yapabilenler de yok değil. Yapabilenler mutluluğu ve güzellikleri yakalayabiliyor.
DEĞERİNİ/Zİ BİLİN!
Kırlangıç, birine âşık olmuş.Penceresinin önüne konmuş, tüm cesaretini toplamış, tüylerini kabartmış, güzel durduğuna ikna olduktan sonra....
Küçük sevimli gagasıyla cama vurmuş.
Tık...tık...tık...
Adam, cama bakmış. Ama içeride kendi işleriyle ugraşıyormuş. Bir meşgulmüş, bir meşgulmüş! Kimmiş onu işinden alıkoyan?
Minik bir kırlangıç!
Heyecanlı kırlangıç, telâşını bastırmaya çalışarak, deriiin bir nefes almış, şirin gagasını açmış, sözcükler dökülmeye başlamış:
- Hey adam! Ben seni seviyorum. Nedenini, niçinini sorma! Uzun zamandır seni izliyorum. Bugün cesaret buldum konuşmaya. Lütfen pencereyi aç ve beni içeri al. Birlikte yaşayalım.
Adam, birden parlamış.
- Yok daha neler?
- Durduk yerde sen de nereden çıktın şimdi? Olmaz alamam! demiş.
Gerekçesi de sersemceymiş:
- Sen kuşsun! Hiç kuş, insana âşık olur mu?
Kırlangıç, mahçup olmuş. Başını önüne eğmiş. Ama pes etmemiş, bir süre sonra tekrar pencereye gelmiş, gülümseyerek bir kez daha denemiş:
- Adam, adam! Haydi aç artık şu pencereni. Al beni içeri! Ben sana dost olurum. Hiç canını sıkmam.
Adam kararlı ve ısrarlı:
- "Yok, yok! Seni içeri alamam" demiş. Biraz da kabaymış, sözü kısa kesmiş:
- İşim gücüm var, git başımdan!
Aradan bir zaman geçmiş, kırlangıç, son kez adamın penceresine gelmiş:
- "Bak soğuklar da başladı, üşüyorum dışarıda. Aç şu pencereyi al beni içeri. Yoksa, sıcak yerlere göç etmek zorunda kalırım. Çünkü, ben ancak sıcakta yaşarım. Pişman olmazsın, seni eğlendiririm. Birlikte yemek yeriz, bak hem sen de yalnızsın! Yalnızlığını paylaşırım..." demiş.
Bazıları, gerçekleri duymayı sevmezmiş. Adam bu yalnızlık sorununa içerlemiş. Pek sinirlenmış.
- Ben yalnızlığımdan memnunum demiş. Kuştan onu rahat bırakmasını istemiş. Düpedüz kovmuş. Kırlangıç, son denemesinden de başarısızlıkla çıkınca, başını önüne eğmiş, çekip gitmiş.
Yine aradan zaman geçmiş. Adam, önce düşünmüş, sonra kendine itiraf etmiş:
- "Hay benim akılsız başım!" demiş.
- Ne kadar aptallık ettim! Beklenmedik bir anda karşıma çıkan bir dostluk fırsatını teptim. Niye onun teklifini kabul etmedim? Şimdi böyle kös kös oturacağıma, zevkli vakit geçirirdik birlikte.
Pişman olmuş olmasına ama iş işten geçmiş. Yine de kendi kendini rahatlatmayı ihmal etmemiş:
- Sıcaklar başlayınca, kırlangıcım nasıl olsa yine gelir. Ben de onu içeri alır, mutlu bir yaşam sürerim.
Ve çok uzunca bir süre, sıcakların gelmesini beklemiş. Gözü yollardaymış. Yaz gelmiş, başka kırlangıçlar gelmiş. Ama... Onunki hiç görünmemış!
Yazın sonuna kadar penceresi açık beklemiş ama boşuna. Kırlangıç yokmuş!
Gelen başka kırlangıçlara sormuş ama gören olmamış. Sonunda danışmak ve bilgi almak için bir bilge kişiye gitmiş.
Olanları anlatmış. Bilge kışi, gözlerini adama dikmiş ve demiş ki:
- Kırlangıçların ömrü altı aydır...
* * * * *
Yaşamda bazı fırsatlar vardır, sadece bir kez elimize geçer ve değerlendiremezsek uçup gider.
Yaşamda bazı kişiler vardır, sadece bir kez karşımıza çıkar, değerini bilemezsek kaçıp gider. Ve asla geri gelmez. )
( [not] SEXUALITY vs./and/but/||/<>/< FRIENDSHIP
FRIENDSHIP instead of SEXUALITY )
- EŞEYSELLİK ile EŞEYSEL BİRLEŞME/BİRLİKTELİK
- ESFÂ[Ar.] ile ESFÂR[Ar. < SEFER] ile ESFÂR[Ar. < SİFR]
( En saf/temiz. İLE Yolculuklar, yola gidişler. | Düşmana karşı gidişler. İLE Büyük kitaplar, ciltler. )
- EŞFAK[Ar. < ŞEFÎK] ile EŞFÂK[Ar. < ŞAFAK]
( Daha şefkatli, çok merhametli. İLE Şefkatler, merhametler, acımalar. )
- EŞGAL[Ar. < ŞUGL] ile EŞGAL[Ar. < MEŞGUL] ile EŞKÂL[Ar. < ŞEKL]
( İşler. İLE Çok işi olan. İLE Şekiller, biçimler, sûretler, tarzlar. )
- EŞGAL ile EŞKÂL
- EŞGÜDÜM(KOORDİNASYON) ile/değil EŞZAMANLI/LIK(SENKRON/İZASYON)
( [not] COORDINATION vs./but SYNCHRONIZATION )
- EŞGÜDÜM ile/ve/||/<> İŞBİRLİĞİ
- EŞHÂ[Ar. < ŞEHÎ] ile EŞHÂR[Fars.]
( En çok sevilen, sevilerek/istekle yenilen şey. İLE Kalye taşı denilen radyom hamızı. | Nişadır. )
- EŞHEL[Ar.] ile EŞHER[Ar. < ŞEHÎR]
( Koyun gözlü, elâ gözlü adam, kırmızı ile karışık koyu mavi, elâ.[dişili/müennes ŞEHLÂ] İLE En/pek ünlü, çok iyi tanınmış. )
- EŞİ-MENENDİ/MÂNENDİ (BULUNMAMA/OLMAMA)
- EŞİĞİNİ YÜKSELTMEK ile/yerine KENDİNİ GELİŞTİRMEK
- EŞİK ile/ve/||/<> ARALIK
- EŞİK ile/ve/||/<> BEŞİK
- EŞİK ile/ve/||/<> BEŞİK
- EŞİK ile/ve/||/<> KURUCU UNSUR
- EŞİKALTI ALGI ile/ve KOLAYLAŞTIRMA(PRIMING)
- ESİN ve/||/<>/> BESİN
- ESÎNE[Ar.] ile ESİNNE[Ar. < SİNÂN]
( Kirişin bir katı. | Yalın kat tasma. İLE Kılıçlar. | Süngüler. | Bileği taşları. )
- Eşini/sevgilini iyi DİNLE!!!
- ESİR DÜŞMEK değil TESLİM OLMAMAK
- ESİR ile ESİR
( Tutsak. | Köle. | [mecaz] Bir düşünceye ya da bir kişiye, körü körüne bağlı olan kişi. İLE Atomlar arasındaki boşluğu ve evrenin tamamını doldurduğu varsayılan, ağırlığı olmayan, ısı ve ışığı ileten töz. | Hava. )
- ESÎR[Ar. < Yun.] ile ESÎR[Ar. çoğ. ÜSERÂ]
( Evreni dolduran ve tüm cisimlere işleyen, fizikçilere ışık, harâret ve elektrik gibi şeylere aktarım aracılığı hizmeti gördüğü varsayılan, tartısız, esnek ve akıcı hafif bir cisim. İLE Savaşta düşman eline düşen kimse, tutsak. | Kul, köle. | Düşkün, vurgun. )
- ESİR ile/ve/>< HEYULA/MEZC
( [Oluş-bozuluşa ...] Uğramayan. İLE/VE/>< Uğrayan.[ilk nesne][bir şeyin, her şey olabilme olanağı] )
- EŞİT HAK ile/ve/||/<>/>/< EŞİT PAYLAŞIM
- EŞİT OLAMAMA ile/ve/||/<> TAYİN EDİLEMEME
- EŞİT OLMA ile/ve/||/<> EŞİT OLMAMA
( Yaşamda. İLE/VE/||/<> Doğa(l)da. )
- EŞİT OLMASINA YAKIN TUTMAYA ...:
ÇALIŞMAK ve/||/<> ÇABALAMAK
- EŞİT ile/ve BENZERLİK ile/ve FARK
( Benzerliklerin en üst olduğu nokta. İLE/VE Benzerliklerin ayrılmaya başladığı nokta/lar. İLE/VE Benzerliklerin en alt olduğu nokta. )
- EŞİT ile "BİR"
( ... ile YEKSÂN[: Düz. | Bir, beraber. | Her zaman.] )
- EŞİT ile EŞDEĞER
- EŞİT ile/ve/değil EŞİK
- EŞİT ile GİBİ
- EŞİT ile/ve/||/<>/> REŞİT
- EŞİT[ = ] ile YAKLAŞIK OLARAK EŞİT[ = ile ]
- EŞİTLEME ile EŞDEĞERLİLİK
- EŞİT/LEME ile/değil/||/<>/> EŞ/LEME
- EŞİTLİK ADÂLETİ ve/||/<> ONUR ADÂLETİ
- EŞİTLİK ADÂLETİ ile/ve/<> ORAN ADÂLETİ
- EŞİTLİK/MÜSÂVAT ile/ve/değil/yerine/< TÜRE/ADÂLET
( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/< Güçsüzün hakkının/haklarının savunulması/korunması. )
( Kişilerin eşitliği, sadece adâletin [en kısa sürede] sağlanması için [tüze/hukuk önünde] geçerlidir. [ille de bir farkı olacaksa/oldurulacaksa, sadece bilgileri/bildikleri/marifetleri iledir/kadardır.] )
(
)
(
)
( [CHAT GPT >]
Eşitlik, ırklarına, cinsiyetlerine, dinlerine ya da öteki özelliklerine bakılmaksızın tüm bireylere aynı biçimde davranılması gerektiği düşüncesini belirtir. Bu, herkesin aynı fırsatlara ve haklara sahip olması ve kimliğinden dolayı dezavantajlı ya da ayrımcılığa uğramaması gerektiği anlamına gelir.
Öte yandan, adâlet, yasaların âdil ve uygun biçimde yönetilmesini ve de âdil bir toplumun sürdürülmesini ifade eder. Bireylerin hukuka ve ahlâkî ilkelere göre haklarını almasını ve yanlış davranışın cezalandırılmasını içerir.
Eşitlik ve adâlet, genellikle birbiriyle ilişkili olsa ve örtüşebilse de aynı şey değildir. Eşitlik, herkese aynı biçimde davranmakla ilgiliyken, adâlet, bireylerin hak ettiklerini almasını ve yanlışların ele alınmasını sağlamakla ilgilidir. Bir toplumun eşit olup da âdil olmaması ya da tam eşitlik olmadan adâletin olması olanaklıdır.
[English]
Equality refers to the idea that all people should be treated the same, regardless of their race, gender, religion, or other characteristics. It means that everyone should have the same opportunities and rights, and should not be disadvantaged or discriminated against based on their identity.
Justice, on the other hand, refers to the fair and proper administration of laws and the maintenance of a just society. It involves ensuring that individuals receive what they are due, according to the law and moral principles, and that wrongdoing is punished.
While equality and justice are often related and can overlap, they are not the same thing. Equality is about treating everyone the same, while justice is about ensuring that people receive what they are entitled to and that wrongdoing is addressed. It is possible for a society to be equal but not just, or for there to be justice without complete equality. )
( [not] EQUALITY vs./and/but/< JUSTICE
JUSTICE instead of EQUALITY )
- EŞİTLİK ile/ve/değil BERABERLİK
- EŞİT/LİK ile DENK/LİK
( MÜSÂVÎ[< SEVİYY] ile MÜTEKABİL[< KABL] )
(
| Kavram | Açıklama | Kullanım Alanları | Örnek |
|---|---|---|---|
| Eşit / Eşitlik | Aynı niceliğe, değere veya ölçüye sahip olma durumudur. | Matematik, hukuk, felsefe, sosyal bilimler | 2 + 3 = 5 ifadesinde sol ve sağ taraf birbirine eşittir. |
| Denk / Denklik | Aynı etkiye, sonuca ya da işlevselliğe sahip olma durumudur. | Matematik, mantık, eğitim, mühendislik | Bir dikdörtgen ile aynı alanı kaplayan bir paralelkenar denktir. |
(
| Anlamı | Kullanım Alanları | Örnek | |
|---|---|---|---|
| = (Eşittir) | İki tanımın tam olarak aynı değerde olduğunu gösterir. | Temel matematik, cebir, denklem çözme | 2 + 3 = 5 x=10 (x'in değeri 10'dur.) |
| ≡ (Denk ya da Özdeşlik) | İki tanımın belirli bir bağlamda, her zaman eşdeğer olduğunu gösterir. | Cebir, modüler aritmetik, mantık | Cebirde: (x + 1)2 ≡ x2 + 2x + 1 (Bu eşitlik, her x için doğrudur.) Modüler Aritmetikte: 17 ≡ 5 (mod 6) (17 ve 5, 6'ya bölündüğünde aynı kalanı verir.) |
- EŞİT/LİK ile/ve/değil EŞDEĞER/LİK
- EŞİT/LİK ile/ve/değil/<>/< EŞDEĞERLİ/LİK
- EŞİT/LİK ile/ve/= <> EŞİK/LİK
- EŞİTLİK ile/ve/||/<>/> FIRSAT EŞİTLİĞİ
- EŞİTLİK ile/ve/değil/||/<> FIRSAT/OLANAK/KOŞULLAR EŞİTLİĞİ
- EŞİTLİK ile HAKKANİYET
( EQUALITY vs. JUSTICE/EQUITY )
- EŞİTLİK ve KONFOR
( Ancak mezarda olur. )
- EŞİTLİK = MÜSÂVÂT = EQUALITY[İng.] = ÉGALITÉ[Fr.] = GLEICHHEIT[Alm.] = AEQUALITAS[Lat.] = IGUALDAD[İsp.]
- EŞİT/LİK ile/ve/değil/||/<>/< ORTAK/LIK
- EŞİT/LİK ile/ve PARALEL/LİK
- EŞİTLİK ile/ve PAYLAŞIM
( EQUALITY vs./and SHARING )
- EŞİTLİK ve/=/||/<>/>/< SAVAŞÇILARI
( Özellikle hukuk mantığı ve tarihi açısından, "Eşitlik Savaşçısı[On The Basis of Sex]"'nı izlemenizi öneririz... )
(
)
- EŞİT/LİK ile/ve/<> UYUMLU/LUK
- EŞİTLİK/TESÂVÎ ile TESÂVUK
- ESK/ELECTRONIC HEALTH RECORD[İng.] değil/yerine/= ELEKTRONİK SAĞLIK KAYDI
- EŞKA["ka" uzun okunur] ile EŞKAH[Ar.]
( Daha/en/pek şakî, haydut. İLE Al renkli at. | Kızıl donlu hayvan. | Kırmızı yüzlü adam. )
- ESKALASYON değil/yerine/= ARTIŞ/TIRMANIŞ
( İhalelerde sözleşme fiyatının maliyetlerdeki artışa göre güncellenmesi. )
- ESKATOLOJİ ile/ve FUTUROLOJİ
- ESKATOLOJİK ile/ve/||/<>/> ONTOLOJİK
- ESKEF[Ar. çoğ. ESÂKİF] ile ESKEFE[Ar.]
( Eskici, kunduracı, köşker. İLE Eşik, kapının basamağı. )
- EŞKENAR ile/||/<> İKİZKENAR
( Eşkenar tüm kenarlar, ikizkenar iki kenar eşittir )
( Formül: 3 eşit İLE 2 eşit )
- ESKİ ASLI değil ASLI
- ESKİ ASTRONOMİ ile YENİ ASTRONOMİ
( Hey'et-i Kadîme. İLE Hey'et-i Cedîde. )
( OLD ASTRONOMY vs. NEW ASTRONOMY )
- ESKİ ÇAĞ ile/ve/||/<>/> ANTİK ÇAĞ ile/ve/||/<>/> ORTA ÇAĞ ile/ve/||/<>/> YENİ ÇAĞ
( Eski zamanlarda başlayıp yazının bulunuşuna kadar geçen süre. İLE/VE/||/<>/> Eski Yunan ve Roma uygarlıklarının gelişip yayıldığı çağ. İLE/VE/||/<>/> Batı Roma İmparatorluğu'nun çöküşünden [476] 1453'e ya da 1492'ye kadar süren çağ. İLE/VE/||/<>/> Orta Çağın bitiminden [1453 ya da 1492'den] Fransız İhtilali'ne [1789] kadar süren çağ. )
- ESKİ DİL ile TEMEL DİL
- ESKİ DÖNEM DÜŞÜNCEYE(AKADEMİSYENLERE) GÖRE:
ÖLÇÜLEBİLİRSE ile ÖLÇÜLEMEZSE
( "Bilim." İLE "Şiir." )
- ESKİ EŞYA ve/||/< ESKİ DÜŞÜNCE
( At! VE/||/<> At! )
- ESKİ KÖYE, YENİ ÂDET GETİRMEK ve/değil/yerine/||/<> EZBER BOZMAK
- ESKİ OTO SANAYİ ATATÜRK PARKI :
( Huzur Mahallesindedir. 395,00 m²'lik bir alanı kapsamaktadır.150,00 m²'lik yeşil alanı bulunmaktadır. )
- ESKİ QUITO ile/ve/<> YENİ QUITO
( Yaşayan hazine olarak tanımlanan eski Quito, 1978 yılında, Dünya Miras Dizini'ne giren, dünyadaki ilk kenttir.[İkinci sırada giren ise Polonya'nın Krakov kentidir.] İLE/VE/<> Ekvador'un başkenti. )
- [ne yazık ki]
!SAVAŞLAR:
ESKİ ile/ve/<>/> YENİ
( XVII. yy. İLE/VE/<>/> XX. yy. ve sonrası. )
- ESKİ SULAR CADDESİ :
( Kaptan Sokaktan başlayan ve Hünkarsuyu ve Kestanesuyu Fabrikalarına giden caddedir. Bu cadde ilçenin ilk asfaltlanan caddesidir. )
- ESKİ YUNAN'DA:
SIVI HACİM ÖLÇÜLERİ ile/ve KATI HACİM ÖLÇÜLERİ
( Katule[0,27 litre] ve amphora[19,44 litre]. İLE/VE Khoniks[1,08 litre] ve Medimnos[51,84 litre] )
- ESKİ ZAPTİYE (POLİS) KARAKOLU/ASKERLİK ŞUBESİ :
( Yeniköy, Köybaşı Caddesi üzerindeki 203 kapı No.lu bina 19. yy. sonlarında yapılmış Zaptiye (Polis) Karakolu binasıdır. Bu binanın eşleri; Büyükdere Topçu Karakolu, Sarıyer Orduevi ve Yenimahalle/Pazarbaşı'ndaki Jandarma karakolu binasıdır. Aynı amaç için yapılan bu binalardan Yeniköy Eski Zaptiye (Polis) Karakolu 1923 yılında Askerlik Şubesi yapılmış halen aynı amaçla kullanılıyor. )
- EŞKİ değil EKŞİ
- ESKİ ile/değil/yerine ESKİL/BAYRI/KADÎM
- ESKİ ile KLÂSİK
( OLD vs. CLASSICAL )
- ESKİ ile YIKKIN/HARAP
( OLD vs. RUINED )
- ESKİCİ ile/değil/yerine/>< KUYUMCU
( [İş/alıcı/satıcı (bulmak) için...] Bağırır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Bağırmaz. )
- ESKİME ile YIPRANMA
- ESKİYLE "SAVAŞMAK" ile/değil/yerine YENİSİNİ YARATMAK
- ESKS/ELECTRONIC HEALTH RECORD SYSTEM[İng.] değil/yerine/= ELEKTRONİK SAĞLIK KAYIT DÜZENİ
- EŞLEME ile/ve/||/<> EŞLEŞTİRME ile/ve/||/<> EŞİTLEME
- EŞLEME ile/ve/||/<>/> ROL DEĞİŞTİRME ile/ve/||/<>/> AYNA ile/ve/||/<>/> YARDIMCI TEKNİKLER
- EŞLERİN ÖRTÜŞMEZLİĞİ AÇMAZI(PARADOKSU)'NDA:
LEIBNIZ ve GEOMETRİ ile/ve/||/<> EŞLER ve ÖRTÜŞMEZLİK ile/ve/||/<> YERLERİN, UZAYDA FARKLILAŞMASI(1768)
( IMMANUEL KANT )
- EŞLEŞTİRME ile/değil/yerine İLİŞKİLENDİRME
- EŞLEŞTİRME ile/değil/yerine KIYASLAMA
- EŞ/LEŞTİRME ile ÖZDEŞ/LEŞTİRME
- ESMA SULTAN KASRI ile ESMA SULTAN YALISI
( Çamlıca'da, Millet Parkı karşısında, Sarıkaya'daydı. İLE Ortaköy'dedir. )
( Sultan II. Mahmud'un kız kardeşi Esma Sultan'a aitti. İLE 1875'te, Sultan Abdülaziz'in kızı Esma Sultan için Mimar Serkis Balyan'a yaptırılmıştır. [1975 yılında yanarak sadece dört duvarı kalmıştır.] )
- ESMÂ'[Ar. < İSM] ile ESMÂ'[Ar. < SEM] ile ESMAH[Ar.]
( Adlar. İLE Kulaklar, kulak işitmeleri. İLE En semahatli, eli açık, pek cömert. )
- ESMÂ ile/ve/||/<> EŞRÂ/T
- ESNÂ'[Ar. < SİNY] ile ESNA'[Ar.] ile ESNÂH[Ar. < SİNH] ile ESNÂN[Ar. < SİNN]
( Ara, aralı, vakit, sıra. İLE "Efdal" gibi "bülent, yüksek". İLE Asıllar, kökler. İLE Dişler. )
- EŞNÂ[Ar. < ŞENÎ] ile EŞNA'[Fars.]
( Daha/pek şenî, fenâ, kötü ve çirkin. İLE Çok değerli mücevher. | Yüzgeç, yüzücü. )
- ESNAF[Ar.]/ARTİZAN[Fr. < ARTISAN] ile/ve/||/<> EŞRAF
( Küçük sermaye ve zanaat sahibi. | Başlıca düşüncesi, mesleğinin tüm inceliklerinden yararlanıp bunları karşısındakinin zararına kullanarak ve meslekte kötü örnek oluşturarak çok para kazanmak olan kişi. İLE/VE/||/<> Bir yerin zenginleri, ileri gelenleri, sözü geçenleri. )
- ESNEKLİK ve/||/<>/> SAĞLAMLIK/GÜÇ ve/||/<>/> BİLGELİK/İRFAN/HİKMET
( Çocuk gibi. VE/||/<>/> Demir gibi. VE/||/<>/> Bilge gibi. )
- ESNEME'DE[İng.]:
AÇLIKTAN ile CAN SIKINTISINDAN/MELAL[Ar.] ile SİNİR YORGUNLUĞUNDAN ile OKSİJENSİZLİKTEN
- ESNEMEDE [AĞZIN EL İLE KAPANIŞINDA]:
SOL ELİN DIŞI ile/ve/değil/yerine SAĞ ELİN AVUÇİÇİ
( Tüm genel/günlük koşullarda. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Namazda. )
- ESPERANTO ile/ve POLİGRAFİ
( 1887'de, Polonya'lı Zamenhof (Dr.) tarafından ortaya atılan ve dünyadaki tüm bireylerin anlaşabilmeleri için düzenlenmiş, 16 kurala dayanan, kolay bir yapma dil. İLE/VE ... )
- EŞREF[Ar. < ŞERÎF] ile Eşref[Ar.]
( Daha/pek/en şerefli/onurlu. İLE Hicivleriyle tanınmış şair.[Eserleri: Hasbihal, İran'da Yangın Var, İstimdat, Deccâl, Külliyât-ı Eş'âr. 1846 - 1911] )
- ES-SELÂMÜN ALEYKÜM değil/ya da ES-SELÂM-Ü ALEYKÜM değil/ya da SELÂMÜN ALEYKÜM
( PEACE BE UPON YOU (FORMAL) but/or PEACE BE UPON YOU (VARIANT) but/or PEACE BE UPON YOU )
- ESSENCE vs./and NATURE
- EŞ/SEVGİLİ [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]
- EŞ/SEVGİLİ [PAYLAŞILAMIYOR/PAYLAŞILMIYOR]
- EŞSÖZ -ile
- ESTÂR[Ar. < SİTR] ile ESTÂR[Ar. < SATR]
( Örtüler, perdeler. İLE Yazı sıraları, dizileri. )
- EŞTÂT[Ar. < ŞETÎT] ile EŞTÂD[Fars.]
( Takımlar, sınıflar, fırkalar, çeşitler, nevîler. İLE Güneş ayının 26. günü. | O güne memur sayılan melek. | Zend'de bir sûrenin adı.[Zerdüşt] )
- ESTEK-KÖSTEK
- ESTER ile ETER
( Karboksilik asidin alkolle tepkimesi sonucu oluşan bileşik. İLE İki alkolün su kaybederek oluşturduğu bileşik. )
( Karboksil ve alkil öbeği içeren bileşikler. İLE Oksijen atomu aracılığıyla iki alkil ya da aril öbeği bağlı bileşikler. )
- ESTER ile/||/<> ETER
( Ester RCOOR' İLE eter ROR' yapısındadır )
( Formül: C=O var İLE C=O yok )
- ESTETİK ALGI ile ESTETİK DEĞER
- ESTETİK ALGI ile ESTETİK YARGI
( Felsefe. İLE Bilim. )
( Bakışma. İLE Konuşma. )
( Öznel. İLE Toplumsal. )
- ESTETİK CERRAHİ ile/ve/<>/< PLASTİK CERRAHİ
- ESTETİK DEĞER ile/ve SANATSAL DEĞER
( Doğal. İLE/VE Yapay. )
- ESTETİK ELEŞTİRİ ile İZLENİMCİ ELEŞTİRİ
- ESTETİK NESNE ile/ve ESTETİK ÖZNE
- ESTETİK ÖNERME/YARGI ile/ve MANTIKSAL ÖNERME/YARGI
- ESTETİK ÖZNE ile/ve/> ESTETİK NESNE ile/ve/> ESTETİK TAVIR ile/ve/> ESTETİK HAZ ile/ve/> ESTETİK YARGI ile/ve/> DEĞER
- ESTETİK YARGILAR ile/ve ETİK YARGILAR
( ... İLE/VE Kısmen bazı hayvanlarda da görülebilir. )
- ESTETİK ile/ve/||/<> BAKIŞIM(SİMETRİ)
- ESTETİK ile ESTETİZE
( AESTHETIC vs. AESTHETISED )
- ESTETİK ile ESTETİZE
( AESTHETIC vs. AESTHETISED )
- ESTETİK değil/yerine/= GÜZELDUYU
- ESTETİK ile KİÇ(KITSCH[Alm.])
- ESTETİK ile/ve/<> SANAT
( Estetik, sanatın ahlâkıdır. )
( Estetik, duyarlılıkta oluşan tikel anlamın şeyleşmesini/nesneleşmesini hem duyarlılık, hem de nesneleşme yönünden inceleyen bilimdir. )
( Sanatın nesneleri, estetiktir fakat estetiğin nesneleri, sorun yaratır. )
( Estetik duygulanım, estetik değildir. )
( Estetik için süreklilik gerekir. )
( Estetik duyuş, kavrama dayanmaz. )
( Estetiği kuran, şiirdir. )
( İLM-İ MAHÂSİN ile/ve/<> FENN )
- EŞÜK ile EŞÜK
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Yatak örtüsü. İLE Bir bey ya da hakan öldüğü zaman, ona gösterilen saygının bir işareti olarak mezarının üzerine örtülmesi için yollanan işlemeli kumaş. )
- [Ar.] ESVÂB[< SEVB] ile/değil ESBÂB[< SEBEB]
( Giyimler, giyilecek şeyler. İLE/DEĞİL Nedenler/sebepler, aracılar/vâsıtalar, lâzımalar. )
( ESBÂB-I MÛCİBE: Gerek(tir)en/icâb eden nedenler/sebepler. )
- EŞVÂK[Ar. < ŞEVK] ile EŞVÂK[Ar. < ŞEVK]
( Şiddetli istekler/arzular, neşveler. İLE Bitkilerin dikenleri. | Kemiklerin uzamaları. )
- EŞYA[çoğ. < ŞEY] ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< KİŞİLER
( Kullanılması için. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Sevilmesi için.
[fakat ne yazık ki...] "Dünyadaki kargaşanın nedeni, eşyaların sevilmesi, insanın kullanılmasıdır." )
- EŞYA UNUTMAK ile BEBEK/ÇOCUK UNUTMAK
- EŞYÂ'[Ar. < ŞEY] ile EŞYÂ'[Ar. < ŞÎA] ile EŞYÂH[Ar. < ŞEYH]
( Nesneler, varolanlar. | Çamaşır, yolcunun sandığı/bavulu/sepeti, evin masası, koltuğu, perdesi vb. nesneler. İLE Bölükler, yardımcılar, cemâatler. İLE Yaşlılar, ihtiyarlar. )
- EŞYALARI:
VİTRİNDE/SANDIKTA/... TUTMAK/SAKLAMAK ile/yerine/değil KULLANMAK
( "Bir gün kullanılır", "Misafir için" vb. düşünceler/tutumlar yerine kullanalım onları! )
- EŞYALARI/ÇANTAYI:
BIRAKMAK, ORTAMA GÜVENMEK yerine/değil YANINDA TUTMAK, SAHİP ÇIKMAK
( Eşyanın/çantanın yanınızda tutulmasının gerekliliği, çalınmaması için değil/yanısıra, bir hasar/kayıp ya da hırsızlık durumunda orada bulunan herkesi zan altında bırakmaması içindir. )
- EŞYANIN TABİATI değil/yerine/= NESNELERİN DOĞASI
- EŞZAMAN/SENKRON[Fr. < SYNCHRONE] >< YADINKURUN/ASENKRON[Fr. < ASYNCHRONE]
( Aynı zaman içinde hareket eden. >< Başlama ve bitme anları başka olan (olaylar). )
- ET "UYGARLIĞI" ile/değil/yerine ANLAM/MÂNÂ UYGARLIĞI
- ETAMİN[Fr. < ÉTAMINE] ile KANAVİÇE[İt. < CANOVACCIO]
( Pamuk ya da ketenden, seyrek dokunmuş, delikli bir tür kumaş. İLE El işleri için kullanılan seyrek dokunmuş keten bezi. | Bu bezin üzerine yapılan işleme. | Çuval olarak kullanılan kendirden ya da kenevirden yapılmış seyrek bez. )
- ETEM PAŞA SEYMEN PARKI :
( Kilyos Mahallesinde olup, 500,99 m²'lik bir alanı kapsamakta olup, 250 m²'lik yeşil alanı bulunmaktadır. )
- ETHEREUM ile ALGORAND
- ET(H)İK = İLM-İ AHLÂK = ETHICS[İng.] = ÉTHIQUE[Fr.] = ETHIK[Alm.] = ETHICA[Lat.] = ETHIKE[Yun.] = ÉTICA[İsp.]
- ETİ SENİN, KEMİĞİ BENİM! değil ONU, ETİNDEN VE KEMİĞİNDEN (SAPLANTISINDAN) AYIR!
- ETİK ile/ve/< ESTETİK
( Birlikte görmek/tutmak gerekiyor. )
- ETİKET[Fr. < ÉTIQUETTE] değil/yerine/= EDERCE
- ETİKET[Fr. < Alm.] ile/= YAFTA[Fars. < YAFTE]
( Bir malın, tür, miktar vb. niteliklerini ya da kitap, defter vb. şeylerin, kime ait olduğunu belirtmek, belirli kılmak için üzerlerine konulan küçük kâğıt. | Toplum içindeki davranışlarda izlenecek yol.TEŞRİFAT İLE/= Üzerine asıldığı ya da yapıştırıldığı şeylerle ilgili herhangi bir bilgi veren, yazılı kâğıt parçası. )
- ETİLEN[Fr. < ÉTHYLÈNE] ile ASETİLEN[Fr. < ACÉTYLÈNE]
( Yanıcı, renksiz, az kokulu, 0,97 yoğunluğunda karbon ve hidrojen bileşimi. İLE Renksiz, sarımsak kokulu, güçlü ve beyaz bir ışık vererek yanan hidrokarbonlu bir gaz. )
- ETİM (NE?) ile/ve/||/<>/> BUDUM (NE?)
- ETİMOLOJİK MEŞRÛLAŞTIRMA ile MİMOLOJİK MEŞRÛLAŞTIRMA
- ETİO- ile/||/<> RHİZ-/-RHİZA/RHİZO- ile/||/<> CARY-/CARYO-/KARY-/KARYO-
( Neden. İLE/||/<> Kök. İLE/||/<> Tane çekirdek. )
- ETK/ELECTRONIC MEDICAL RECORDING[İng.] değil/yerine/= ELEKTRONİK TIBBİ KAYIT
- ETKEN/ETMEN = ÂMİL = FACTOR[İng., İsp.] = FACTEUR[Fr.] = FAKTOR[Alm.]
- ETKEN ile/ve BELİRLEYİCİ
( FACTOR vs./and DETERMINATOR )
- ETKEN ile/ve/değil/yerine/||/<> BİLEŞEN
- ETKEN ile ETKİN
- ETKEN ile ETMEN
- ETKEN ile NEDEN
( AGENT/FACTOR vs. REASON/CAUSE )
- ETKEN ile VESİLE
( AGENT/FACTOR vs. MEANS )
- ETKER NEDEN = EFFICIENT CAUSE[İng.] = CAUSE EFFICIENTE[Fr.] = WIRKENDE URSACHE[Alm.] = CAUSA EFFICIENS[Lat.]
- ETKİ ALANI ile/ve/<> DENETİM/KONTROL ALANI
( EFFECT FIELD vs./and/<> CONTROL FIELD )
- ETKİ > TEPKİ ile/değil/yerine/> ETKİ > ANLAM > TEPKİ
- ETKİ <> TEPKİ ile/ve/değil ETKİ <> YORUM <> TEPKİ
( Hayvanlarda. İLE/VE/DEĞİL İnsanda. )
- ETKİ ile/ve/<> DENETİM
( EFFECT vs./and/<> CONTROL )
- ETKİ ile/ve/||/<> GEÇİŞ
- ETKİ ile/ve/||/<> İTKİ
( Dışarıda/n. İLE/VE/||/<> Dışarıda/n ve/ya da içeride/n. )
( Nesnelerde/n. İLE/VE/||/<> Hayvan ve insanda/n. )
- ETKİ ile/ve/||/<>/> İZ
- ETKİ ile KATKI
( EFFECT vs. CONTRIBUTION )
- ETKİ ile MANDELA ETKİSİ
( ... İLE Geniş bir kitlenin, gerçekleşmemesine karşın bir olayın yaşandığına inanması durumu. )
- ETKİ ile/ve/> NEDEN
( EFFECT vs./and/> REASON )
- ETKİ ile/ve/<> ÖZELLİK
- ETKİ UYGUN/GEREKLİ/YUMUŞAK TEPKİ
- ETKİ ile/ve YANKI
( EFFECT vs./and REVERBERATION )
- ETKİ/DÖNGÜ:
KUZEY KUTBUNDA ile/ve/||/<>/>< GÜNEY KUTBUNDA
( www.facebook.com/video.php?v=592603574202831 )
- ETKİ/LEME ile ENGEL/LEME
( Engeller bir ölçüde kalktığında, O, bir anda içinize doğar. )
( Sana engel olmaya çalışanlar, başaracağına, en çok inananlardır. )
( It will dawn on you suddenly, when the obstacles are removed to some extent. )
( IMPRESS vs. HINDRANCE/OBSTRUCTION )
- ETKİLEMEYE ÇALIŞMAK (İÇİN) KONUŞMAK/ANLATMAK ile/ve/değil/yerine (SADECE) KENDİNİ ANLATMAK/TANIMLAMAK (İÇİN) KONUŞMAK/ANLATMAK
- ETKİLENMEK = AFFECT[İng.] = AFFECTER[Fr.] = AFFIZIEREN[Alm.] = AFFICERE[Lat.]
- ALE ETKİSİ ile/||/<> ALLEE ETKİSİ ile/||/<> BULMER ETKİ ile/||/<> POZİSYON ETKİSİ ile/||/<> TETRİS ETKİSİ ile/||/<> WAHLUND ETKİSİ ile/||/<> YANLIŞ ORTAKLIK ETKİSİ
( Bireylerin kendi türünden bireylerin varoluşundan sağladığı kazancı. İLE/||/<> Tür içindeki bireylerin, aynı türde olanların çevresinde olmasından dolayı kazandığı avantaj.[İlk olarak, 1930 yılında, Warder Clyde Allee tarafından ileri sürülmüştür.] İLE/||/<> Seçilim sürdükçe genetik çeşitlilik azalır, çünkü çeşitlilik doğa tarafından seçilip azaltılır. Bu azalma, ebeveynlerin populasyona göre fenotip çeşitlilik miktarı ile doğru orantılıdır. Çeşitliliğin artışı ise genetik mekanizmalar aracılığıyla sağlanır. İLE/||/<> Genin dışavurumuna [ve fenotipe olan etkisinin] genellikle komşu genlerle olan etkileşiminden etkilendiği ve genlerin mekansal yerleri değiştiğinde (translokasyonda olduğu gibi) ekpresyonunun da değiştiği genetik etki. İLE/||/<> Bireylerin bir etkinliğe çok fazla zaman harcaması sonucu bu etkinliğin düşüncelerini, zihinsel imajını ve düşlerini etkilemesi. İLE/||/<> Bir popülasyon içinde bulunan alt popülasyonlardaki alel frekansının dağılımından ötürü, popülasyon genelinde heterozigotluğun kuşaklar içinde azalması.[1928 - Sten Wahlund] İLE/||/<> Başka kişilerle davranış, tutum, inanç bakımından benzerliklerinin abartılması. )
- ETKİLEŞİM ile/ve DEĞİŞİM
( INTERACTION vs./and ALTERATION )
- ETKİLEŞİM ile/ve/||/<>/> EYTİŞİM
- ETKİLEŞİMLİ ve/||/<> DEVİNGEN
- ETKİLEŞME ENERJİSİ ile/ve/||/<> TEPKİME HIZI
( Kimyasal etkileşimin başlaması için gerekli olan enerji miktarı. İLE/VE/||/<> Birim zamanda gerçekleşen kimyasal değişim hızını tanımlar. )
- ETKİLİ UZAKLIK ile UZAK UZAKLIK
( Kısa uzaklıkta sinyal ya da etkilerin iletilmesi. İLE Uzun uzaklıktaki sinyal ya da etkilerin iletilmesi. )
- ETKİN ile/ve BASKIN
( AFFECTIVE vs./and DOMINANT )
- ETKİN ile ETKEN
- ETKİN ile/ve/<> ETKİLİ
- ETKİN = FAAL = ACTIVE[İng.] = ACTIF[Fr.] = AKTIV[Alm.] = ACTIVO[İsp.]
- ETKİ/N ile/ve/<> YETKİ/N
- ETKİNLİK/PERFORMANS =/ve İLETİŞİM =/ve GÜDÜLENME =/ve YETKİNLİK/LER
( NE? ve NEDEN? ve NASIL? )
- ETKİNLİK = FAALİYET, FAİLİYET = ACTIVITY[İng.] = ACTIVITÉ[Fr.] = AKTIVITÄT, TÄTIGKEIT[Alm.] = ACTIVIDAD[İsp.]
- ETKİNLİK ile/ve/||/<> NESNELERİN BÜTÜNLÜĞÜ
- ETKİNLİK ile/ve/değil/yerine/> ÜRETİM
( [not] ACTIVITY vs./and/but TO PRODUCE
TO PRODUCE instead of ACTIVITY )
- ETKİNLİK/FİİL ile/ve DAVRANIŞ ile/ve EYLEM
( İş üretir. Durumu değiştirmektir. İLE/VE Psişik durumların dışavurumu. İLE/VE Bilinçli, amaçlı etkinlik. )
- ETKİSİ ALTINA ALMAK ile/ve/||/<> YÖNLENDİRMEK
- RUH:
ETKİSİYLE/SONUÇLARIYLA BİLİNEN ile/ve/<> İÇERİĞİYLE/KAPSAMIYLA BİLİN(E)MEYEN
- ETMEK ile ETREK
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Ekmek. İLE Görünüşü sağlıklı, al yanaklı kişi. )
- ETMEN" ile/değil ETMEYİN
- ETRA'[Ar.] ile ETRÂH[Ar. < TERAH]
( Dere gibi akan su. İLE/VE Kaygılar, tasalar, gamlar, kederler. )
- ETRAF ile/ve/||/<> EŞRAF
- ETRAFINDA:
"ÇOK KİŞİ" değil/yerine (SADECE) KİŞİ/ADAM
- ETS/EARLY DIAGNOSIS SYSTEM[İng.] değil/yerine/= ERKEN TANILAMA DÜZENİ
- ETÜT/ETÜD[Fr. < ETUDE] değil/yerine/= ÇALIŞMA
( Herhangi bir konuda yapılan inceleme, araştırma. | Ön çalışma. | Belirli bir konuyu inceleyen, araştıran yapıt ya da yazı. | Öğrencilerin, bir belletmenin gözetimi, denetimi altında ders çalışması, mütalaa, müzakere. )
- ETÜZ SİNEMASI :
( Rumelihisarı'ndaki ikinci sinema idi. 1970/1971 yıllarında Nedim Etüz Bey tarafından açılan bu sinema sadece üç yıl hizmet verdi ve 1973'te kapandı. )
- [ne yazık ki]
ET YİYENLER ile LEŞ YİYENLER
( [Ar., Fars.] LÂHİME ile CÎFE-HÂR )
( BUGAS[Ar.]: Leş yiyen kuşlar. )
( MEYTE/MEYYİTE/CÎFE[çoğ. CİYEF][Ar.]/LÂŞE[Fars.]/CARCASS[İng.]: Hayvan leşi. )
( DED ile CÎFE-HÂR, LÂŞE-HÂR, MEYTE-HÂR )
( CARNIVOROUS vs. SCAVENGER )
- EU- ile/||/<> COSM-
( İyi, güzel. İLE/||/<> Kozmetik, güzellik, düzenli. )
- EUCLİDEAN İLE HYPERBOLİC İLE ELLİPTİC İLE PROJECTİVE ile/||/<> GEOMETRİ TÜRLERİ
( Farklı aksiyom sistemleri. )
( Formül: K = -1 İLE 0 İLE +1 )
- EUDOS ile/ve/||/<>/> SCHEMA/FORM ile/ve/||/<>/> MORPHE[/FİGÜR/ŞEKİL/BİÇİM]
- EULER İLE HAMİLTON İLE ÇİN POSTACI ile/||/<> GRAF PROBLEMLERİ
( Klasik graf kuramı problemleri. )
( Formül: Derece toplamı = 2E )
( Leonhard Euler tarafından 1750 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1707-1783) (Ülke: İsviçre) (Alan: Matematik) (Önemli katkıları: Analiz, sayılar teorisi, graf teorisi) )
- EULER İLE RUNGE-KUTTA İLE ADAMS ile/||/<> ODE ÇÖZÜCÜLER
( Adi diferansiyel denklem sayısal çözümleri. )
( Formül: y_{n+1} = y_n + hf(x_n İLE y_n) )
( Leonhard Euler tarafından 1750 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1707-1783) (Ülke: İsviçre) (Alan: Matematik) (Önemli katkıları: Analiz, sayılar teorisi, graf teorisi) )
- EULER İLE RUNGE-KUTTA İLE ADAMS ile/||/<> ODE ÇÖZÜM YÖNTEMLERİ
( Diferansiyel denklem sayısal çözümleri. )
( Formül: yₙ₊₁ = yₙ + hf(tₙ ileyₙ) )
( Leonhard Euler tarafından 1750 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1707-1783) (Ülke: İsviçre) (Alan: Matematik) (Önemli katkıları: Analiz, sayılar teorisi, graf teorisi) )
- EULER ve LAGRANGE ve KANT
( Klâsik mekaniğin matematiğini üretmiştir. VE Klâsik mekaniğe en mükemmel biçimini vermiştir. VE Klâsik mekaniğin felsefesini yapmıştır. )
( Euler sayısı, topolojik değişmezdir. )
( )
- EUPNE ile APNE
( Solunumun normal hali. İLE Solunumun durması. )
- EURY- ile/||/<> PLAT-/PLATY-
( Geniş, enli. İLE/||/<> Geniş, enli, yaygın. )
- -EURYSİS ile/||/<> TENS- ile/||/<> TRACT-
( Gerilme, genişletici ameliyat. İLE/||/<> Gerilme. İLE/||/<> Çekme, germe. )
- EUS/ENDOSCOPIC ULTRASOUND[İng.] değil/yerine/= ENDOSKOPİK ULTRASON, İÇ GÖREÇLEMEYLE ULTRASON
- EV ile/||/<> AİLE
- EV ve/||/<>/> EVRE
( HOME/HOUSE and/||/<>/> PHASE/STAGE )
- EV ile/ve HÂNE
- EV ile/ve/değil/||/<>/< KOMŞU
( Alma. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Al. )
- EVÂN[Ar. çoğ. ÂVİNE] ile EVÂM[Ar.]
( Vakit, zaman, çağ. İLE Borç, ödünç. | Renk, boya. )
- EVC[Fars.] ile EVC[Ar. | çoğ. EVCÂT]
( Makam. İLE Yüce, yüksek, bir şeyin en yüksek noktası, doruk. )
- EVC[Ar. çoğ. EVCÂT] ile EVC[Ar.]
( Yüce, yüksek bir şeyin en yüksek noktası, doruk. İLE Segâh dörtlüsünün ırak perdesindeki şeddi ile uşşak dörtlüsünün karışmasından oluşan eski bir makamdır. )
- EVCÂ'[Ar. < VECÂ] ile EVCÂR[Ar.]
( Ağrılar, sancılar, acılar, sızılar. İLE İçinde gizlenmek üzere oluşturulan çukurlar, siperler. )
- EVCEL[Ar.] ile EVCER[Ar.]
( Çok korkak. İLE Çok çekingen. )
- EVCİL ile EVCİMEN
- EVCİLİK değil EVLİLİK
- EVCİMEN, BEKİR SITKI PROF. DR. (İST. 1926 - 1979) :
( Büyükdereli olup, ilk ve orta öğretimini burada tamamlamış, askerlik görevini takiben 1951'de kayıt olduğu İ.Ü. Üniversitesi Orman Fakültesinden 1955'te Orman Yüksek Mühendisi olarak mezun oldu. 1956'da İ.Ü. Orman Fakültesi Ormancılık Politikası ve Amenajman Kürsüsüne asistan olarak atandı. 1961 yılında hazırladığı "Türkiye Sedir Ormanlarının Ekonomik Önemi ve Amenajman Esasları" adlı çalışması ile Doktor unvanını aldı. İngiltere ve ABD de çalışma konuları ile ilgili olarak bilimsel araştırma ve incelemelerde bulundu. 1966'da "Türkiye'deki Aynı Yaşlı Ormanların Optimal Kuruluşa Götürülmesi İmkânları Hakkında Araştırmalar" konulu tezi hazırladı ve Doçent unvanını aldı. 1973 - 1974 arasında Almanya'da Freiburg ve Göttingen Üniversitesi Orman Fakültesinde bilimsel çalışmalarda bulundu. 1976'da Profesörlük unvanını aldı, 1979'da vefât etti. )
- EVDE BAKIM ile/ve/||/<> HASTAHANEDE BAKIM
- EVE/EWE/YEVE/YEWE = EVEK/EWEK
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Oğuzların bir kolu. İLE Tez canlı, aceleci kişi. )
- EVET DERİM/DEMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< HAYIR DİYEMEM(EK)
( Özellikle de sevdiğin birinden alabileceğin "evlilik teklifi"ne... )
- EVHAM ile VESVESE
- EVİÇ ile HADİD
- EVİNDE YEMEK ile BAŞKASINDA YEMEK
( ... İLE Nedense daha tatlı gelir. )
( Buyurun misafirler, davranın bizimkiler. )
- EVİN/EWİN ile TAHIL
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Tahıl tanesi, tohum. İLE ... )
- EVİNİ ve/||/<>/< ZİHNİNİ/KALBİNİ
( Konuk gelecekmiş gibi temiz tut! VE/||/<>/< Ölüm gelecekmiş gibi temiz tut! )
itibarı ile 34.754 başlık/FaRk ile birlikte,
34.754 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(43/140)
(1996'dan beri)