E ile başlayan FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibarı ile 49.818 başlık/FaRk ile birlikte,
49.818 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(117/201)
- MADDÎ ile/ve/değil/>< MÜCERRED
( ... İLE/VE/DEĞİL/>< Maddî olmayan. )
- MADEM EĞER ÖYLEYSE" değil ÖYLEYSE (ya da MADEM ÖYLE)
- MADEM Kİ ÖYLE "SÖYLÜYORSA/YAPIYORSA" değil MADEM Kİ ÖYLE SÖYLÜYOR/YAPIYOR
- MADEN DELİ BEKİR AĞA CAMİİ :
( Mahallenin tam ortasında ve dar sokaklar arasındadır. 1900 yılında Delir Bekir Ağa tarafından yaptırılmış olup, 1971 yılında büyük onarım gördü. )
- MADEN İFAKAT SAÇMACI SAĞLIK OCAĞI :
( Bu sağlık ocağı Maden Mahallesi Şifa Suyu mevkiinde olup hayırsever iş adamı Yüksek Mimar Yılmaz Saçmacı tarafından yaptırılarak halkın hizmetine sunuldu. )
- MADEN İŞÇİSİ İÇİN:
YERÜSTÜ değil/ne yazık ki/<>/>< YERALTI
( Açlık var ve kesin. DEĞİL/NE YAZIK Kİ/<>/>< Ölüm var ve olasılık. )
- MADEN MAHALLESİ :
( İlçenin sahil şeridinde olmayan mahallelerinden biridir. Sarıyer, Yenimahalle, Rumelikavak ve Zekeriyaköy'den sınır alır. Maden mahallesi ismini, semtin batı tarafındaki yarlarının toprak renginin sarı olması ve bu alanlardan yabancı firmaların altın madeni çıkarmalarından almıştır. Mahalleye ilk yerleşim 93 harbi (1877 Osmanlı Rus Harbi) nedeni ile meydana Balkanlardan ve Kafkaslardan gelen büyük göçle oldu. Mahallenin göçmenlerden oluşması nedeniyle ilk ismi Muhacirköy'dü. Bu isim tutmadı. Maden köy olarak değil mahalle olarak kaldı. 1992'de yapılan nüfus sayımı sonucunda mahallenin nüfusu 11.595'tir. )
- MADEN OCAKLARI :
( Uskumruköy'e girerken sol taraftaki büyük ağaçlık ve toprağı alınmış alan maden sahasıdır. Buradan yıllarca maden çamuru alınarak işlenmek üzere fabrikalara gönderildi. Alandaki derin çukur doldurulmadığından yapay göl meydana geldi. )
- MADEN SİNEMASI :
( Maden Tepeüstü mevkiindeydi. 1968'de açılmış ve 1971'de faaliyetine son verilmişti. Sahibi Sami Hasbek'ti. )
- MADEN SPOR KULÜBÜ :
( 1956'da Alaattin Atkoşturan, Ahmet Ayten, Ahmet Gülderen, Şeref Tekneciler, Rıfat Atlaş ve Ali Özgül tarafından gayri federe olarak kuruldu. 1981'de tescili yapılarak resmiyet kazanan kulüp futbol dalında faaliyet göstermekte olup İstanbul Amatör Liginde yer almaktadır. )
- MADEN YATAĞI ile/ve/||/<>/> MADEN OCAĞI
- MADEN ile/ve/<> ERGENE
( ... İLE/VE/<> Maden yeri. )
- MADEN ile/ve/||/<> MADEN-İ ENVÂR[< NUR]
- MADENCİ ARİF BEY YALISI :
( Yeniköy, Köybaşı Caddesindeki 15 kapı. No.lu binanın bir adı da Süreyya Bey yalısı olup 19. yy. ortalarında yapılmıştır. )
- MADENCİ SOKAK :
( Maden Mahallesi ile Şifa Suyu mesiresi arasındaki alan sarı toprağı ile dikkat çeker. Osmanlı döneminde bu alandan yıllar yılı altın madeni çıkarıldı. Geliri gideri karşılamadığı zaman da alan kapatıldı. Madenin çıkarılmasını temin eden Maden İşçileri unutulmamış ve adı bu sokağa verilmiştir. )
- MADEN-İ HÂS ve/||/<> KAVÎ İLTİMAS ve/||/<> DERK-İ TEMAS
( Yaşamda ya da herhangi bir işte, başarılı olabilmek için gerekli olanlar:
Altın(para/sermaye). VE/||/<> Ayrıcalık sağlayan/sunan, güçlü ve güvenilir biri. VE/||/<> Tanıyan/anlayan biriyle ilişki/yakınlık. )
( 
)
- MADEN/TAŞ/LİNYİT[Fr. < Lat.] KÖMÜRÜ ile/değil ODUN KÖMÜRÜ
( Madenleri odunla, maden kömürüyle ya da linyit kömürüyle eritmek olanaklı değil/di. İLE/DEĞİL Maden, ancak odun kömürüyle eritilebilir/di. )
( Bileşimindeki karbon oranı %60-70 olan, kahverengi ya da siyah, taşıl kömür. İLE Odunun kömürleştirilmesiyle elde edilen, kalori değeri düşük kömür, mangal kömürü. )
( Jeolojik dönemler boyunca dönüşüme uğrayarak büyük bir kalori gücü kazanan, bitki fosillerinden oluşan doğal yakıt. İLE/DEĞİL Odunun, kömürleştirilmesiyle elde edilen, kalori değeri düşük kömür. )
( ... ile/değil ÂLÂS )
- MADIMAK ile/||/<> SİNOP MADIMAĞI
( İlkbaharda, kırlarda yetişen, ufak yeşil yapraklı, yenilebilen bir kır bitkisi. )
- MADRÛB ile/||/<> MADRÛB FÎH ile/||/<> TAD'ÎF
( Çarpılan. İLE/||/<> Çarpan. İLE/||/<> İki katını alma işlemi. )
- MADUR değil MAĞDUR
- MAFSAL[Ar.] değil/yerine/= EKLEM
- MAFYA ile/ve/||/<> CUNTA
- MAFYA ile/ve/<> (")HÜKÜMET(")
( FaRkLaR'ı değil önemli bir ortak yanları vardır. İkisinde de haktan, hukuktan eser yoktur ve/ya da olmayabilir (ne yazık ki[hükümet için]). )
- MAGANDA ile MAÇO
- MAGÂNİM[Ar. < MAGNEM] ile MAGÂRİM[Ar. < MAGREM]
( Ganimetler, düşmandan ele geçirilen mallar. İLE Ödenilecek borçlar, diyetler. )
- MAĞARA[Ar.] değil/yerine/= İN
( Bir yamaca ya da kaya içine doğru uzanan, barınak olarak kullanılabilen yer kovuğu. | Karst bölgelerinde, kireçtaşlarının erimesiyle oluşan, büyük, birbirine koridorlarla bağlı yeraltı kovukları. )
- MAĞARA ve/> MAĞAZA
- MAĞARA ile/ve/||/<> YERALTI
( Platon. İLE/VE/||/<> Dostoyevski. )
- MAĞARUL = AVAR
( )
- MAĞAZA ile/ve/<> REYON[Fr. < RAYON]
( ... İLE/VE/<> Bir mağazanın yalnız bir tür eşya satılan bölümü. )
- [ne yazık ki]
MAĞDUR ETMEK ile/ve/değil/||/<>/> MAĞDUR GÖSTERMEK
- MAĞDUR HAKLARI ile/ve/<> SANIK HAKLARI
- MAĞDUR/HASTA EDEN/ETMEK ile/ve/değil/||/<>/< MAĞDUR/HASTA OLAN/OLMAK
- [ne yazık ki]
MAĞDUR ile/ve/||/<> MAZLUM
- MAĞDUR ile/ve/||/<> MUZDARİP/MUZTARİB[< DARB]
- MAĞDUR ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/>< ZÂLİM
- MAĞDUR/İYET[Ar.] değil/yerine/= KIYGIN/LIK
( Haksızlığa uğramış kişi. )
- MAĞDUR/İYET ile MAHCUB/İYET
- MAĞLUP/MAĞLUBİYET değil/yerine/= YENİK/YENİLEN/YENİLGİ/SIMAK
( Bir savaşta, yarışmada kaybetme, yenilme. | Bir işte, bir uğraşta başarısızlığa uğrama, kaybetme. )
- MAGMA[Yun.] değil/yerine/= ISI/SICAK YUVARI
( Yerin içinde, sıvı ya da hamur kıvamında, uçucu gazlarla doymuş olarak bulunan eriyik. )
- MAGNETİC LEVİTATİON ile/||/<> ELECTROMAGNETİC LEVİTATİON
( Magnetic levitation kalıcı mıknatıs alanlarıyla yüzdürme yaparken İLE electromagnetic levitation elektromanyetik bobinlerle yüzdürme yapar )
( Formül: Meissner effect )
- MAGNETİC MONOPOLE ile/||/<> ELECTRİC CHARGE
( Magnetic monopole tek kutuplu manyetik yük olacakken İLE electric charge bilinen elektriksel temel yüktür )
( Formül: Dirac quantization )
- MAGNETOHYDRODYNAMİCS ile/||/<> FLUİD DYNAMİCS
( Magnetohydrodynamics iletken akışkanların manyetik alanda davranışını incelerken İLE fluid dynamics sadece akışkan mekaniğini inceler )
( Formül: Lorentz force )
- MAGNEZYUM EKSİKLİĞİ ve/||/<>/> KALSİYUM EKSİKLİĞİ
( Magnezyum eksikliği, aynı zamanda kalsiyum eksikliğine neden olur. Çünkü, gövdenin kalsiyumu emmesi için magnezyuma gereksinimi vardır. )
- MAGNEZYUM MAGNEZYUM SÜLFAT
( Atom numarası 12, atom ağırlığı 24.30, yoğunluğu 1.7 olan, gümüş renginde, parlak bir alevle yanan, çok hafif bir öğe. [Simgesi: Mg.] İLE Kimyasal formülü MgSO₄ olarak bilinen bir bileşiktir. Magnezyum, kükürt ve oksijen içerir. Yapısı gereği, inorganik bir tuzdur. Genellikle heptahidrat formundaki sülfat minerali olan, "Epsomit" ya da öteki adıyla, "Epsom tuzu" durumunda bulunmaktadır. "Epsom" adını ise, İngiltere'de bulunan bir yerleşim yerinden almıştır. )
( Magnezyum, klasik bir öğedir. İLE Magnezyum sülfat ise, bir bileşik olarak nitelendirilir. Yani, magnezyumun yapısına; kükürt ve oksijen ilavesiyle oluşur. Saf magnezyumdan, daha kompleks yapıda olup; farklı öğelerin magnezyum ile birleşmesinden oluşur. Magnezyum, temel öğe ve metabolizmanın yapı taşlarından biri iken; magnezyum sülfat, onun farklı nesnelerle birleşimidir.
Magnezyum sülfat, endüstri açısından; üst düzey kullanım alanına sahip bir bileşiktir. Epsom tuzu, genellikle magnezyum sülfat olarak bilinmektedir. Epsom tuzu, sofra tuzundan; tümüyle farklı bir bileşiktir. Epsom tuzunun da, magnezyumdan ayrı olarak; belirli işlevleri ve yararları bulunmaktadır.
Sofra tuzuna benzer görünüme sahip epsom tuzu, genellikle banyolarda eritilir. Bu yüzden, "banyo tuzu" olarak da bilinir. Sofra tuzuna benzese de tadı belirgin oranda farklıdır. Epsom tuzu, son derece acı bir tada sahiptir. Tadı nedeniyle, yemeğe ekleme amaçlı olarak pek kullanılmaz. )
- MAGNİTÜT/MAGNİTUDE[İng.] değil/yerine/= BÜYÜKLÜK | ÖNEM
- MAGNON İLE PHONON İLE PLASMON İLE POLARON ile/||/<> KUASİPARÇACIKLAR
( Kollektif uyarılmalar. )
( Formül: ω = ck (phonon) )
- MAGRİB[Ar. < GARB | çoğ. MAGARİB] ile Magrib[Ar.]
( Batı. | Akşam. İLE Batı tarafında olan ülkeler. | [Afrika için] Mısır ötesindeki kuzey bölümü.[İspanya, Portekiz] )
- MAGRİB-İ AKSÂ[Ar.] ile MAGRİB-İ EDNÂ[Ar.] ile MAGRİB-İ ESVÂT[Ar.] ile MAGRİB OCAKLARI[Ar.]
( Fas, Marakeş. İLE Trablus ve Berberiye. İLE Tunus, Cezâyir. İLE Trablus, Tunus ve Cezâyir. )
- MAGRİS[Ar. < GARS | çoğ. MAGARİS] ile MAGRİZ[Ar. çoğ. MAGARİZ]
( Fidanlık, fidan yetiştirilen yer. İLE Bir şeyin dahil edildiği yer, bir şeyin çıktığı, büyüdüğü geliştiği yer, kuyruk dibi. | Büyükayı[Dübb-i Ekber] denilen yıldız takımının dörtgeniyle kuyruğunun birleşme noktasında bulunan, kümenin dördüncü parlak yıldızı. )
( ... cum URSUS MAJORIS )
- MAĞRUR[Ar.] değil/yerine/= GURURLU
- MAĞRUR ile/ve/değil/yerine/||/>< MAĞDUR
( Mağdur olan, mağrur olur. )
( "Mağrurun" değil mağdurun yanında olmayı yeğleriz/yeğlemeliyiz... )
- MAGRÛS/E[Ar. < GARS] ile MAGRÛZ[Ar.]
( Toprağa dikilmiş. İLE Taze. )
- MAĞŞUŞ[Ar.] değil/yerine/= KARIŞIK
- MAGZÂ[Ar.] ile MAGZÂ[Ar. çoğ. MAGAZÎ]
( Amaç, istek, meram. İLE Gazâ, savaş öyküleri. | Savaş. )
- MÂH[Fars.] ile MÂH[Fars.]
( Ay. | Yılın 1/12'si. İLE Geçersiz [para]. | Rezil, münâfık, alçak. )
- MÂHÂBİS[Ar. < MAHBES] ile MAHÂBÎS[Ar. < MAHBÛS] ile MAHÂBİZ[Ar. < MAHBEZE]
( Hapishaneler. İLE Hapsedilmiş, bir yere kapatılmış olanlar. İLE Ekmek fırınları/dükkanları. )
- MAHADAKASH ile CHIDAKASH ile PARAMAKASH
( Mahadakash doğadır, var olanlar, okyanusudur, duyular aracılığıyla temas kurulabilen her şeyi ile fiziksel uzaydır. İLE Brahman'ın sınırsız bilgi yönü, farkındalık alanı. Hem bireysel, hem evrensel bilinç anlamında da kullanılır. Zamanın zihinsel uzayıdır, algılama ve idraktir. İLE Paramakash zamansız ve uzaysız (mekânsız) gerçektir, zihinsiz, ayırt edilemez, sonsuz potansiyel güçtür. )
( Mahadakash is nature, the ocean of existences, the physical space vs. all that can be contacted through the senses. WITH Chidakash is the expanse of awareness, the mental space of time, perception and cognition. WITH Paramakash is the timeless and spaceless reality, mindless, undifferentiated, the infinite potentiality. )
- MAHÂFİL[Ar. < MAHFİL] ile MAHÂFİR[Ar. < MİHFER/E]
( Oturulacak, görüşülecek yerler, toplantı yerleri. | Büyük camilerde, sultanlara ya da müezzinlere ayrılmış etrafı parmaklıkla çevrilmiş olan yerler. İLE Hattatların, yanlışı kazımakta kullandıkları, bir çeşit kalemtraş. | Beller. Kazmalar. )
- MAHAL ile/||/<> MÂFEVK ile/||/<> EMÂKİN ile/||/<> HÂNE ile/||/<> MESKEN ile/||/<> MINTIKA ile/||/<> SÜKNÂ
( Yer. İLE/||/<> Üst mahal. İLE/||/<> Mahaller, mekanlar, mevkiler, yerler. İLE/||/<> Ev. İLE/||/<> Kişinin fiilen oturduğu yer, konut. İLE/||/<> Bölge, yer, mahal. İLE/||/<> Oturma [oturulacak yer]. )
- MAHAL/MEVZİ[Ar.] değil/yerine/= YER/YÖRE
- MAHALL[Ar. < HULÛL | çoğ. MAHÂLL] ile MAHÂLL[Ar. < MAHALL]
( Yer. İLE Yerler. )
- MAHALLE BASKISI ile/değil ÖRGÜTLÜLÜK
- MAHALLE ile/değil/||/<> MAHAL'E
- MAHALLİ[Ar.] değil/yerine/= YÖRESEL/YEREL
- MAHÂRET ile/ve/||/<> HAMARAT
( Beceri. İLE/VE/||/<> Ev işlerinde, çok çalışkan ve becerikli kadın. )
- MAHATMA GANDHI
( Gandhi'nin yaşamla ilgili sorulara verdiği yanıtlar...
- En hoş gün?
Bugün...
- En kolay olan?
Yanılmak...
- En büyük engel?
Korku...
- En büyük yanlış?
Vazgeçmek...
- Tüm kötülüklerin temeli?
Bencillik...
- En iyi oyalanma biçimi?
Çalışmak...
- En büyük çöküş?
Ümitsizlik...
- En iyi eğitmenler?
Çocuklar...
- En temel olan?
İletişim...
- En çok mutlu eden?
Başkalarına yararlı olmak, iyilik yapmak...
- En büyük gizem?
Ölüm...
- En büyük kusur?
Huysuzluk...
- En tehlikeli kişi?
Yalancı...
- En zararlı düşünce?
Kıskançlık...
- En hoş armağan?
Bağışlama...
- En kısa yol?
Düz, doğru yol...
- En güçlü duygu?
İç huzur...
- En iyi koruyucu?
Iyimserlik, keşfetmek...
- En gerekli kişiler?
Sevgili ve dostlar...
- Yaşamdaki en harika olan?
Sevmek...<3
)
- MAHAYANA (OKULU) ile/ve HİNAYANA (OKULU)
( Büyük yol. İLE/VE Küçük yol. )
( DA CHENG ile/ve XIAO CHENG )
- MÂHÂZÂ/MAAHÂZÂ değil/yerine/= BUNUNLA BİRLİKTE, BÖYLEYKEN, BÖYLE İSE DE
- MAHÂZÎL[Ar. < MAHZÛL] ile MAHÂZÎR[Ar. < MAHZÛR]
( Rezil/rüsva olan kişiler. İLE Sakınılacak, korkulacak, hazer olunacak şeyler, engeller, sakıncalar. )
- MAHBES[Ar. < HABS] ile MAHBEZ[Ar. çoğ. MAHÂBİZ]
( Hapsolunma yeri, hapishane, zindan, cezaevi. İLE Ekmek fırını/dükkanı. )
- MAHCÛB ile MEKŞUF
- MAHCUBİYET ile/ve/değil/||/<> MAHVİYET
- MAHCUBİYET[Ar.] değil/yerine/= UTANGAÇLIK/SIKILGANLIK
- MAHCUR[Ar.] değil/yerine/= KISITLI
- MAHDUM[Ar.] ile/ve/||/<> KERÎME[Ar.]
( Erkek çocuk. İLE/VE/||/<> Kız çocuk. )
- MAHDUT[Ar. < HADD] ile/ve/||/<>/>/< MAZBUT[Ar. < ZABT]
- MAHDUT[Ar.] değil/yerine/= SINIRLANMIŞ
- MAHFAZA[Ar.] değil/yerine/= KORUNCAK
- MAHFİL-İ KAZÂ değil/yerine/= ADÂLET MEYDANI
- MAHFÛZ[Ar. < HIFZ] ile MAHFÛZ[Ar.]
( Saklanmış, hıfz olunmuş. | Korunmuş, gözetilmiş. | Gizlenmiş. | Ezberlenmiş. İLE Alçalmış. )
- MAHFUZ[Ar.] değil/yerine/= KORUNAN/KORUNMUŞ/SAKLANMIŞ/SAKLI
- MAHFUZ[Ar.]["MAFUZ" değil!] değil/yerine/= SAKLANMIŞ/KORUNMUŞ
( MAHFUZEN: Gözaltında olarak. )
- MÂHÎ[Ar. < MAHV] ile MÂHÎ[Fars. | çoğ. MÂHİYÂN]
( Yok edici/mahvedici, yok eden/mahveden. İLE Balık. | Güneybalığı'nın a yıldızı. [Fr. FORMALHAUT] | Aylık. )
- MAHİR[Ar.] değil/yerine/= USTA/BECERİKLİ
( MÂHİRÂNE[Ar., Fars.]: Becerikli bir biçimde, becerikli olarak, ustaca. )
- MAHİYET ile CEVHER
( Mâhiyet + Suret + Ârazlar. İLE/VE Öz. )
( Mâhiyet, taksim edilmez. )
( Mâhiyetten istisna yapılmaz. )
( CONFIGURATION vs./and QUIDITY/ESSENCE )
- MAHİYET ve HAKİKAT ve HÜVİYET(KİMLİK)
( Nedir? VE Mahiyetin dış dünyadaki karşılıkları. VE Kişisel özelliklerle birlikte olan hakikat. )
( Bir kavramın efrâd-ı zihniyesinde olan. VE Bir kavramın efrâd-ı hariciyesinde olan. VE Hakikat mea't-teşahhus. )
( "Anka Kuşu" gibi kavramlarda/örneklerde sadece mahiyet vardır. )
( İnsan/Birey için geçerlidir. )
( Mâhiyet, taksim edilmez. )
( Mâhiyetten istisna yapılmaz. )
- MAHİYET[Ar.] değil/yerine/= İÇYÜZ
- MAHİYET[Ar.] ile MAİYET[Ar.]
( Öz. İLE Tören alayı. )
- MÂHİYET ile/ve/<> MÂLİYET
- MAHİYET[Ar.] değil/yerine/= ÖZLÜK/İÇYÜZ
( Bir şeyin durumu. | Kişi. )
- MÂHİYET ile/ve/değil/= VARLIK
( Hiçbir nitelik ve nicelik, mahiyete yüklen(e)mez. )
( [not] QUIDITY/ESSENCE vs./and/but/= EXISTENCE )
- AYRIM:
MAHİYETİ GEREĞİ ile/ve/||/<> SURETİ GEREĞİ
- MÂHİYET'TE VARLIK:
AYNİYET ile/ve GAYRİYET ile/ve CÜZZİYET
- MAHKEME ile/ve/<> İSTİNAF (MAHKEMESİ)
( ... İLE/VE/<> Mahkemenin verdiği kararı kabul etmeyerek, bir kararı, istinaf mahkemesine götürme. | [eskiden] [MAHKEMESİ]: İlk derecedeki mahkemelerle Yargıtay arasında yer alan mahkeme. )
- MAHKEME ile/ve/||/<>/> UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ
- MAHKÛM ETMEK ile/ve/yerine ELEMEK
- MAHKUM İKİLEMİ ile/ve/||/<> NEWCOMB SORUNU
- MAHKÛM (OLMAK) ile/ve MECBUR (OLMAK)
- MAHKÛM[AR.] ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/< MUHTAÇ[AR.]
- MAHKÛMİYET ile/ve/> MAHRÛMİYET
( İki ucta da olmayacak/kalmayacak biçimde hareket etmek gerek. )
- MAHLAS ile/ve/||/<> TAPŞIRMA
( Şair ya da yazarların kullandığı takma ad. İLE/VE/||/<> Şairin adına son dörtlükte yer vermesi. )
- MAHLEB[Ar. çoğ. MAHÂLİB] ile MAHLEB[Ar.]
( Aslan, kedi, doğan gibi hayvanların çengelli pençeleri. İLE İdris ağacı. | Bal. )
- MAHLEB[Ar.] ile MAHLEB[Ar. çoğ. MAHÂLİB]
( Gülgillerden, 6-10 m. yüksekliğinde bir ağaç. Kokulu kiraz, İdris ağacı. | Bu ağacın, baharat olarak kullanılan, nohut büyüklüğündeki yemişi. | Bal. İLE Aslan, kedi, doğan gibi hayvanların çengelli pençesi. )
( PRUNUS MAHALEB cum ... )
- MAHLÛK[Ar. < HALK] ile MAHLÛK[Ar.]
( Yaratılmış, halk olunmuş. İLE Traş edilmiş baş/yüz. )
- MAHLÛL[Ar. < HALL] ile MAHLÛL[Ar.]
( Çözülmüş, dağılmış, hallolunmuş. | Erimiş, eritilmiş, eriyik. | Sahipsiz maaş ya da memurluk. | Mirasçısı bulunmayan ve hükümete kalan miras. İLE Delinmiş, öbür tarafına işlenmiş olan şey. )
- MAHLUL[Ar.] değil/yerine/= ÇÖZÜLMÜŞ/DAĞILMIŞ
- MAHMUD I ÇEŞMESİ ile MAHMUD I ÇEŞMESİ ile MAHMUD I ÇEŞMESİ ile MAHMUD I ÇEŞMESİ ile MAHMUD I ÇEŞMESİ ile MAHMUD I ÇEŞMESİ
( Fatih'te, İskender Paşa Camisi karşısındadır. İLE Nişantaşı, Bayıldım Caddesi'ndedir. İLE Kandilli'dedir. İLE Taksim - İstiklâl Caddesi'nin başındadır. İLE Topkapı Sarayı'nda, 3. bahçedeki Kuşhane Kapısı'nın yanındadır. İLE Tophane Meydanı'nda, Tophane[Nusretiye] Camisi ile Kılıç Ali Paşa Camisi arasındaki meydandadır. )
( 1747'de. [Barok üslûbunda.] İLE 1748'de. İLE 1751'de. İLE 1732'de. İLE 1735'te, Sultan II. Mahmud tarafından. İLE 1732'de, Sultan I. Mahmud emriyle, annesi Saliha Sultan için, Türk Rokoko üslûbunda, Mimar Mehmed Ağa'ya yaptırtılmıştır. [İstanbul'un en yüksek çeşmesidir.][Tophane Çeşmesi olarak da bilinir.] )
- MAHMUD BEY TÜRBESİ ile MAHMUD PAŞA TÜRBESİ
( Üsküdar'da, Aziz Mahmud Hüdai Sokağı başındadır. İLE Bayezıd'ta, Mahmud Paşa Camisi arkasındadır. )
( Sadrazam Kayseri'li Halil Paşa'nın oğlu Mahmud Bey'in türbesidir. [XVII. yy.] İLE Sadrazam Mahmud Paşa [ö. 1474] ve oğlunun türbesidir. )
- MAHMUD PAŞA CAMİSİ ile MAHMUD ÇAVUŞ CAMİSİ
( Kapalı Çarşı yakınında, Mahmud Paşa semtindedir. İLE Sütlüce'dedir. )
( 1463'te, Sadrazam Mahmud Paşa emriyle, Mimar Atik Sinan'a yaptırtılmıştır. [Türkler'in İstanbul'da yaptırdığı ilk camilerdendir.] İLE 1538'de, Kızlar Ağası Mahmud Ağa tarafından. [Sütlüce Camisi olarak da bilinir.] )
- MAHMÛD[Ar. < HAMD] ile Mahmûd[Ar.] ile Mahmûd (Kaşgarlı)[Ar.]
( Övülmeye değer, hamdolunmuş, senâ edilmiş. | Hz. Peygamber'in adlarından biri. İLE Ebrehe'nin Kâbe'yi yıkmak üzere getirdiği filin adı. İLE Türk bilgini, sözlük yazarı ve edibi. | Dîvân-ü Lügat-it Türk'ün yazarı. )
- MAHMUT (II) MEYDAN ÇEŞMESİ :
( Boyacıköy Hekim Ata Caddesi ile Boyacıçeşme sokağının birleştiği yerde üst yanı kesme taştan ön cephesi mermer olan büyük bir meydan çeşmesidir (H.1253, M.1837). Tamamen mermer olan çeşmenin denize bakan cephesinde dört sütun bulunmaktadır. Sütunda ikişerli olarak ayana taşının üstündeki kitabe taşını taşımaktadır. Kitabenin üst kısmında ve kornişin üstünde ve ortada bir madalyon yer almaktadır. Madalyon boru, kılıç ve değişik silahlarla donatılmıştır. Madalyonun içinde Sultan Mahmut (II) nin tuğrası bulunmaktadır. Çeşme, Sarıyer Belediye Başkanlığının işbirliği ile Türkan Sabancı tarafından annesi Pakize Civelek ve babası Mehmet Civelek anısına 25 Aralık 1995'te onarılmıştır. Suyun akışı vardır. )
- MAHMUT ÇAVUŞ MESCİDİ :
( İstinye'de ana cadde üzerinde ve İstinye Devlet Hastanesi yakınındadır. Mahmut Çavuş isimli biri tarafından yaptırılan mescit 1974'te onarım gördü. Son kez 2004'te büyük onarım gören mescit 1930' lu yıllarda ilkokul olarak kullanıldı. )
- MAHMUT HAN (II) ÇEŞMESİ :
( Kireçburnu'ndaki İstanbul Vilayet Evinin hemen yanında bulunmaktadır (H.1230, M.1814). Çeşmenin kitabesi ve ayna taşı mermer olup diğer yanları sıva ile örtülmüştür. Çeşmenin onarım sırasında özelliğini kaybettiği düşünülebilir. Üzerinde Mahmut Han (II) nin, kazınarak bozulmuş tuğrası vardır. Çeşmenin suyu yoktur. )
- MAHMUT HAN (II) ÇEŞMESİ :
( Tarabya Parkının içindeki bu çeşme, örnek sütun çeşmelerdendir (H.1247, M.1831). Çeşme dört köşe mermer bir sütun biçimindedir. Sütun yüksekliği üç metreden fazladır. En tepe kısmında oyma bir süs ve dört cephesinde ise kitabesinin birer beyit yer almaktadır. Tarih düşüren son mısra şöyle bitmektedir: Han Mahmûd âba zibâ çeşme bünyâd eyledi". )
- MAHMUT HAN (II) ÇEŞMESİ :
( Boyacıköy'de Hekim Ata Caddesi ile Boyacı Çeşme sokağının birleştiği yerde bulunan bu çeşmenin yüzü mermerle kaplı olup, çeşmeyi Padişah Mahmut (II), sadrazam Hüsrev Mehmet Paşa'ya babası Abdülhamit (I)'in ruhu için yaptırmıştır (H.1254, M.1838). )
- MAHMUT HAN (II) ÇEŞMESİ :
( İstinye'de bulunduğu (H.1250, M.1834) Ata tarihine atfen "İstanbul Çeşmeleri" ve "İstanbul Çeşmeleri ve Sebilleri" kitaplarında bildirilen bu çeşme ile ilgili başkaca herhangi bir bilgi elde edilememiştir. )
- MAHMUZ[Ar.] değil/yerine/= ÇIKINTI
( Tavukgillerin ve bazı kuşların ayakları ardında bulunan, boynuz yapısındaki sivri uzantı. | Eski tür savaş gemilerinde, su kesimi altında, ileriye doğru uzanan, karşısındaki gemiyi batırabilen uzantı. | Köprü ayaklarında, basıncı azaltmak için suyun geldiği ve gittiği yanlardaki çıkıntı. )
- MAHPUS[Ar.] değil/yerine/= KAPATILMIŞ
( Kapatılmış, hapsedilmiş. | Bir çeşit tavla oyunu. )
- MAHREF[Ar.] ile MA'REF[Ar.]
( Yemiş sepeti. İLE Yüzün, sürekli açık görünen yeri/yerleri. )
- MAHREK[Ar. < HAREKET] ile MAHREK[Ar.]
( [mat.] Hareketli bir noktanın güttüğü yol. | Bir gök nesnesinin hareketinde, ağırlık merkezinin geometri bakımından yeri, yörünge. [Fr. ORBITE] İLE Yakacak yer. )
- MAHREK[Ar.] değil/yerine/= YÖRÜNGE
( Yürüyen bir noktanın izlediği ya da çizdiği yol. | Bir gökcisminin, devinme süresince aldığı yol. )
- MAHREM[Ar. < HARÂM | çoğ. MAHÂRİM] ile MAHREM[Ar.]
( Haram. Şeriatın yasak ettiği şey. | Nikâh düşmeyen, şeriatçe evlenilmesi yasak edilen. | Şeriatçe, kadının kendinden kaçmadığı erkek. | Biriyle çok samimi, içli-dışlı olan. | Gizli olan, herkese söylenilmeyen. | Herkesçe bilinmemesi gereken. | Tanrı'nın sırlarını öğrenmeye başlayan kişi. İLE İki dağ arasındaki yol. )
- MAHREM-İ ESRÂR ile/ve/||/<> MAHREM-İ RÂZ
( Kendine sır söylenilen kimse, sırdaş. İLE/VE/||/<> Kendine sır verilmiş kişi. | Allah'ın sırrıan âşinâ olmayan başlayan kişi, velî. )
- MAHRUM ile MAZLUM
- MAHRUM[Ar.] değil/yerine/= YOKSUN
- MAHRÛMİYET ile/ve/||/<>/> MAĞDURİYET
- MAHRUT[Ar.] değil/yerine/= KONİ
- MAHRÛT ile/||/<> MAHRÛT KÂİM ile/||/<> MAHRÛT MÂİL ile/||/<> MAHRÛT MUDALLA ile/||/<> MAHRÛT NÂKIS
( Koni. İLE/||/<> Dik koni. İLE/||/<> Eğik koni. İLE/||/<> Çokgen koni. İLE/||/<> Kesik koni. )
- MAHŞER[Ar.] ile MAŞER[Ar.]
( Kıyâmet günü dirilenlerin toplanacaklarına inanılan yer. | Büyük kalabalık. İLE İnsan topluluğu, toplum. )
- MAHSUB[Ar. < HİSÂB | çoğ. MAHÂSİB] ile MAHSÛB[Ar.]
( Hesaba katılmış, hesap edilmiş. | Büyük bir zâta mensup kişi. İLE Kızamık çıkarma. )
- MAHSUBEN[Ar.] ile/değil BİNAEN[Ar.]
( Sayılca. İLE/DEĞİL Dayanarak. )
- MAHSUBEN[Ar.] değil/yerine/= SAYILCA
- MAHSÛD[Ar. < HASED] ile MAHSÛD[Ar.]
( Kıskanılan, hased olunan/edilen. İLE Ekini biçilmiş, hasad edilmiş. | Biçilmiş ekin. )
- MAHSUM" değil MASUM
- MAHSUN[Ar. < HISN] ile MAHZÛN[Ar. < HAZÎNE] ile MAHZÛN[Ar. < HÜZN]
( Güçlendirilmiş, istihkâmlı. İLE Hazinede saklanılan şey. İLE Hüzünlü, tasalı, kaygılı. )
- MAHSUP değil/yerine/= SAYIŞIK
- MAHSÛR[Ar.] değil/yerine/= KISIĞ
- MAHSÛR[Ar. < HASR] ile MAHSÛR[Ar.] ile MAHZUR[Ar.]
( Yorulmuş, feri gitmiş göz. İLE Kuşatılmış, muhâsara edilmiş. | Sınırlanmış, belirli edilmiş, hasredilmiş. | Men edilmiş. | Sıkıştırılmış, tazyik edilmiş. İLE Sakınılacak, korkulacak şey. | Engel. | Sakınca. )
- MAHSUS[< HAS] ile MAHSÜS[< HİS]
- MAHSÛS[Ar. < HİSS] ile MAHSÛS[Ar. < HUSÛS | çoğ. MAHÂSÎS, MAHSÛSÂT] ile MAHZÛZ[Ar. < HAZZ]
( Duyumsanan, hissedilen. İLE Başkasında bulunmayan, sadece bir kişiye ait olan. | Birine ayrılmış olan. | Lâyık. | Ayrı, müstakil, başlı başına. | Özel olarak. | İsteyerek, bile bile. | Şakadan. İLE Hoşlanmış, haz etmiş. )
- MAHSUS ile/ve/değil/yerine MÂKUL
( Elimizle/gözümüzle, duyularımızla. İLE/VE/DEĞİL Beyin, akıl ile. )
- MAHSUS[Ar.]["MASUS" değil!] değil/yerine/= ÖZELLİKLE
- MAHÛLE[Ar.] değil/yerine/= DUL
( Kocası ölmüş kadın. İLE Eşi ölmüş ya da eşinden boşanmış kadın ya da erkek. )
- MAHSUR ile MAHZUR
- MAHV[Ar.] ile/değil/yerine HAVF[Ar.]
- MAHZÛR[Ar. < HAZR] ile MAHZÛR[Ar. < HAZER]
( Haram edilmiş, yanına yaklaşılması yasak edilmiş, haram. İLE Sakınılacak, korkulacak şey. | Engel. | Sakınca. )
- ENGEL/SAKINCA/MAHZUR[Ar.] ile ENGEL/SAKINCA/BEİS[Ar.]
- MÂ-İ CÂRİ ile/||/<> MÂ-İ LEZÎZ ile/||/<> LEB-İ DERYA
( Akarsu. İLE/||/<> İçilecek su, lezzetli su, memba suyu. İLE/||/<> Deniz kenarı, sahil. )
- MAİ[Ar. < MA: Su.] değil/yerine/= MAVİ/GÖKÇE
- MAİLLARD İLE CARAMELİZATİON İLE FERMENTATİON ile/||/<> GIDA REAKSİYONLARI
( Pişirme ve işlemedeki kimyasal değişimler. )
( Formül: Amino asit + Şeker → Aroma )
- MAİN[Ar.] değil/yerine/= KARE/EŞKENAR DÖRTGEN
- MAİŞETİ TEMİN[Ar.] değil/yerine/= GEÇİMİNİ SAĞLAMAK
- MAİYET ile MAHİYET
( Birlikte bulunma. İLE Nitelik. )
- MAJOR ARC ile/||/<> MİNOR ARC
( Major büyük yay >180°, minor küçük yay <180°. )
( Formül: Greater İLE less than semicircle )
- MAJÖR/MAJOR[İng./Fr.] değil/yerine/= BÜYÜK/ÖNEMLİ
( Büyük, önemli. | Bir makam, bir akort ya da bir aralığın oluşma biçimi. | Büyük önerme. )
- MAJORANA FERMİYON ile/||/<> ELEKTRONLAR
( Majorana fermiyon kendi antiparçacığıyken, elektron ayrı antiparçacığa (pozitron) sahiptir )
( Formül: ψ = ψ† )
- MAJORANA İLE WEYL İLE DİRAC İLE ANYONS ile/||/<> EGZOTİK KUASİPARÇACIKLAR
( Topoljik madde fiziği. )
( Formül: γ = γ† (Majorana) )
( Paul Dirac tarafından 1928 yılında keşfedildi/formüle edildi. )
- MAJORITY vs. MINORITY
- MAJORITY vs. PLURAL
- MAJORITY and ABSOLUTE MAJORITY and QUALIFIED MAJORITY and QUORUM and UNANIMITY and UNANIMOUSLY
( Çoğunluk. VE Salt çoğunluk. VE Nitelikli çoğunluk. VE Karar yeter sayısı, nisap. VE Oybirliği. VE Oybirliğiyle. )
- MAKABLE TEŞMİL değil/yerine/= GERİ YÜRÜTÜM
- MA'KAD ile/değil MAK'AD[Ar.]
( Akd edilecek, sözleşilecek yer. İLE/DEĞİL Oturulacak yer, minder. | Oturak yeri, geri, kıç. )
- MAKADÎR[Ar. < MİKDÂR/MAKDÛR] ile MAKADİR[Ar. < MAKDERET]
( Miktarlar, kısımlar. İLE Kudretler, kuvvetler. )
- MAKADÎR-İ MÜŞTEREKE[Ar.] ile MAKADÎR-İ MÜTENÂSİBE[Ar.]
( Aynı ölçü ile ölçülebilen miktarlar. İLE Orantılı çokluklar. )
- MAKAK ile ASLAN KUYRUKLU MAKAK
(
)
( Uzunluğu 60 cm., kuyruğu 30 cm.'dir. Kuyruğunun ucu püsküllüdür. Hindistan'da yaşarlar. )
( ... cum MACACA SILENUS )
- MAKAM [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]
- MAKAM/MANSIP/MESNET/MEVKİ değil/yerine/= ORUN
- MAKAM-MEVKÎ (PEŞİNDE KOŞMAK)
- MAKAM [PAYLAŞILAMIYOR/PAYLAŞILMIYOR]
- MAKAM [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]
- MAKAM ile/ve HUZUR
- MAKAM ile/ve KİŞİ
- MÂKAM ile MAHLÂS
- MAKAMDA OLMAK ile/ve/değil MAKAMDAN GÖRÜNMEK
- MAKAMDA OLMAK ile/ve/değil MAKAMDAN GÖRÜNMEK
- MAKAMDA YÜKSELİŞ ile/ve/değil/yerine HİZMETTE YÜKSELİŞ
( Allah'ın kudretiyle bitişen kişi, hepimize ücretsiz ve menfaatsiz olarak hizmet eder. )
( Bir meyve ağacı, uzaktan hep yaprak görünür. Yanına yaklaşınca meyveleri görünmeye başlar. Yaprak olmasa meyve yetişemez. O kadar yaprağın hizmeti o meyveler içindir. )
( Keşkül Dergisi'nden: Hizmet I, Hizmet II )
- MAKARA-KUKARA
- MAKARA ile MANDAR[Yun.]
( ... İLE Gemilerde kullanılan küçük makara. )
- MAKARA ile TURNO[İt. ]
( ... İLE Tek dilli, bir tekerlekli makara. )
- MAKARACIYAN KONAĞI/KAVALOĞLU KONAĞI :
( Yenimahalle Haydar Doğ sokağının solunda mükemmel bir konaktır. Makaracıyan'ın konağına Tevfik Kavaloğlu sahip olunca, konak eskisine sadık kalınarak yenilendi. )
- MAKBUL ile/ve MERGUB
- MAKBUZ[Ar.] değil/yerine/= ÖDENDİ BELGESİ
- MAKE LOVE vs. SCREW
- MAKET HELİKOPTERDE:
4 KANALLI ile/ve/<>/> 6 KANALLI
( )
- MAKİ[İt.] ile MAKİ/LEMUR
( Akdeniz dolaylarında, yaygın, bodur ağaç ve çalılardan oluşan bitki örtüsü. İLE Makigillerden, Madagaskar Adası'nda sık rastlanılan, uzun kuyruklu, yumuşak tüylü bir memeli primat. )
- MAKİNA YAPMAK ile/ve/değil/||/<>/>/< MAKİNA YAPAN MAKİNA YAPMAK ile/ve/değil/||/<>/>/< "YAPAY ZEKÂ" ÜRÜNLERİ/ARAÇLARI GELİŞTİRMEK/OLUŞTURMAK
- MAKİNA ile/ve/değil/||/<>/< ÇARK
- MAKİNA ile/ve/değil MEKANİZMA
- MAKİNALAŞ(TIR)MA ile/ve/||/<> YABANCILAŞ(TIR)MA
- MAKİNE ÖĞRENMESİ ile/||/<> DERİN ÖĞRENME
( Makine öğrenmesi genel, derin öğrenme çok katmanlı sinir ağları )
( Formül: y = f(Wx + b) İLE çok katmanlı f₁(f₂(...f_n(x))) )
- MAKİNE'DE:
DÖRT AŞAMA ve/||/<>/> DÖRT KİŞİ
( )
- MAKİS[Ar. < KIYÂS] ile MÂKİS[Ar.]
( Kıyas edilebilir, benzetilebilir. İLE Duraksayan, mekseden. )
- MAKLÛB-İ MUAVVEC ile/ve/<> MAKLÛB-İ MÜCENNAH
( Bir sözcükteki harflerin, düzensizce yer değiştirmesiyle ortaya başka bir sözcüğün çıkması. İLE Söylenişleri aynı iki sözcükten birini, beytin başında, öbürünü sonunda getirme sanatı.
[Gül ruhun hecriyle lâl olmuş gönül ey gonca-fem
Gel bana ben ağlayayım bülbül gibi sen bak da gül.] )
- MAKOSEN değil MOKASEN
- MAKRİSO, İSRAİL (İST. 1941) :
( Lise eğitiminden sonra iş hayatına atıldı. Çeşitli işlerde çalıştıktan sonra kendi ithalat ve ihracat firmasını kurdu. Sarıyer Spor Kulübü'nde 3 dönem yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptı. )
- MAKRO MİNERALLER ile/ve MİKRO MİNERALLER(ESER ÖĞELER/ELEMENTLER)
( Gövdenin günlük gereksiniminin 100 miligramdan fazla olduğu öğeler. İLE/VE Gövdenin günlük gereksiniminin 100 miligramdan az olduğu öğeler. )
- MAKRO- ile MEGA- ile MİKRO-
( İri, büyük. İLE Büyük, -milyon. İLE Küçük .... )
- MAKROCYCLİC KİMYA ile/||/<> CROWN ETHER KİMYASI
( Makrocyclic kimya büyük halka yapıları genel olarak incelerken İLE crown ether kimyası spesifik iyon bağlama halka yapılarını inceler )
( Formül: Makrocycle )
- MAKROSİKLİK ile/||/<> AÇIK ZİNCİR
( Makrosiklik crown/porfi rin, açık zincir en, dien. )
( Formül: Halka İLE lineer )
- MAKSAT/MAKSAD[Ar.] ile/ve/değil/||/<> MURAT/MURAD[Ar.]
- MAKSAT ve/||/<>/> ANLAM
- MAKSAT[Ar. < KASD]/AMAÇ[Fars.] değil/yerine/= EREK
- MAKSAT ile/ve/||/<>/> HÜKÜM
- MAKSİMAL[/MAXIMAL[[İng.] değil/yerine/= EN ÇOK | EN YÜKSEK
- MAKSİMUM/MAXIMUM[İng.] değil/yerine/= EN ÇOK | EN YÜKSEK
- MAKSİMUM değil/yerine/= EN ÇOK/YÜKSEK
- MAKSİMUM ile EN GEÇ
- MAKSİMUM ile/||/<> MİNİMUM
( Maksimum en büyük İLE minimum en küçük değerdir )
( Formül: max İLE min )
- MAKSÛM ile/||/<> MAKSÛM ALEYH ile/||/<> MENSÛB İLEYH
( Bölünen. İLE/||/<> Bölen. İLE/||/<> Payda ya da bölen. )
- MAKSÛR/E[Ar. < KASR] ile MAKSÛRE[Ar. çoğ. MAKASÎR]
( Kısalmış/kısaltılmış, kasr olunmuş. | Alıkonulmuş. | Bir şeye ayrılmış. | Bazı Arapça sözcüklerin sonunda bulunan "Y" biçiminde yazılan Elif harfi. İLE Camilerde, etrafı parmaklıklı yüksek yer.[Biraz daha yüksek olursa "mahfil" denilir.] )
- MAKSÛRE[Ar. çoğ. MAKASÎR] ile MAHFÎL[Ar. çoğ. MAHÂFİL]
( Camilerde, etrafı parmaklıklı yüksek yer. İLE Oturulacak/görüşülecek yer, toplantı yeri. | Büyük camilerde, sultanlara ya da müezzinlere ayrılmış ve etrafı parmaklıkla çevrilmiş olan, yerden ve maksûreden daha yüksek yer. )
- MAKSÛRE ile MAHFİL
( Camilerde etrafı parmaklıklı yüksek yer. İLE Biraz daha yüksek ise mahfil denilir. )
- MAKTA ile/ve HÜSN-Ü MAKTA
( Kasîde ya da gazelin ilk beyiti. İLE/VE Kasîde ya da gazelin sondan bir önceki beyiti. [yazarın mahlası makta beyitinde değilse bu beyittedir] )
- MAKTA'[Ar. < KIYÂS] ile MAKTAA[Ar.]
( Kesilen yer, bir şeyin kesildiği yer, eski kamış kalemlerin, yontulduktan sonra üzerine yatırılıp uclarının kesildiği, sert ağaçtan ya da kemikten yapılan alet. | [mat.] Kesit. | Bir gazel ya da kasîdenin son beyti. İLE Üzerinde kamış kalemin ucu kesilerek düzeltilen kemik, şimşir ya da madenden yapılmış alet. )
- MAKTÛ'/MAKTÛA[Ar. < KAT | çoğ. MAKATÎ'] ile MAKTÛA[Ar. < KAT | çoğ. MAKTÛAB]
( Kesilmiş, kat olunmuş. | Değeri biçilmiş, pazarlıksız. | Götürü. İLE Gazete, dergi ve benzeri şeylerden kesilmiş parça. [Fr. COUPURE] )
- MAKTUL ile/ve/değil/||/<> MÂDUM
- MAKTUL[Ar.] değil/yerine/= ÖLDÜRÜLEN
- MAKUL KUŞKU ile YETERLİ KUŞKU ile AĞIRLIKLI KUŞKU
( ... İLE Dava açmadaki belirleyeci. İLE ... )
- MAKUL ve/||/<>/> MAKBUL
( Akılcı, akla uygun. VE/||/<>/> Kabul edilir/edilebilir. )
- MAKUL[Ar. < KAVL]["ku" uzun okunur] ile MA'KUL/MA'KULE[Ar. < AKL]["ku" uzun okunur]
( Söylenilmiş, denilmiş. Söylenilen söz. İLE Akıllıca, akla uygun, akıllıca iş gören, anlayışlı, mantıklı. )
- MÂKUL ile/ve MEŞRÛ
( Usa/akla uygun olan. | Akıllıca iş gören, mantıklı. | Aşırı olmayan, uygun, elverişli. İLE/VE/+/||/<> Yasanın, kamu vicdanının ve dinin doğru bulduğu. )
- MAKULÂT[Ar. < MAKULE]["ku" uzun okunur] ile MA'KULÂT[Ar. < MA'KUL]["ku" uzun okunur] ile ME'KÛLÂT[Ar.]
( Takımlar, çeşitler, sınıflar/kategoriler. İLE Aklın uygun bulduğu, akıl ile bilinen şeyler. [Fr. PRÉDICABLES] İLE Yiyecekler. )
- MÂKULÂT ile MÂHİYET
- MÂKULÂT ile/ve MÂNEVİYAT
- MÂKÛLÂT ile/ve/değil/||/<>/> MEKÛLÂT(DENKÖBEKLER/SONSAL SINIFLAR/KATEGORİLER)
( Akıllar/akledilirler. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Sonsal sınıflar/kategoriler. )
- MÂKUZ değil MÂKUS
( Ters çevrilmiş, baş aşağı getirilmiş. | Uğursuz, kötü. )
- MAKYAJ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GÜLÜMSE/MEK
( Kişinin en güzel/iyi/büyüleyici/olmazsa olmaz/değerli/etkili/sınırsız/sürekli makyajı, gülümsemesidir. )
- MAKYAJ[Fr.] değil/yerine SÜSLEM / YÜZ BOYAMA
- MAKYAJLI ile/yerine MAKYAJSIZ
- MAL "TAKASI" ile/ve KÜLTÜR "TAKASI"
- MAL ve/||/<> ARKADAŞLIK ve/||/<> AŞK
( [Değeri yoktur!] Cömertlik yoksa. VE/||/<> Vefâ yoksa. VE/||/<> Karşılık yoksa. )
- MAL/META ile/değil/yerine CAN
- MAL ile/ve/||/<> DEĞER/TUTAR/SEMEN[Ar. çoğ. ESMÂN]
- MAL ile/ve/||/<> EMTİA
( Birinin, tüzel kişinin sahip olduğu, taşınır ya da taşınmaz varolanların tümü. İLE/VE/||/<> Alınıp satılabilen, her türlü tecim nesnesi. )
- MAL ile/ne yazık ki/>< KAPAROZ
( ... İLE/NE YAZIK Kİ/>< Yolsuzca ya da zorla elde edilen mal. )
- MÂL[Ar. çoğ. EMVÂL] ile -MAL[Ar.]
( Bir kişinin tasarrufu altında bulunan değerli ve gerekli şey. | Varlık, servet. | Para, nakit, gelir. | Tüccar eşyası. İLE "Süren, sürülen, takılan, sarılan" anlamlarıyla oluşumlar yapar.[RÛ-MÂL: Yüz süren.] )
- MAL ile MARDA[Yun.]
( ... İLE Değerini kaybetmiş[ıskarta(İt.)] mal. )
- MALA GÜVENMEK ile/ve/<> AMELE GÜVENMEK
( İkisi de yanlışa/hataya götürür. )
- MALA KEFÂLET ile/ve KİŞİYE KEFÂLET
- MALAK/BALAK ile/ve/||/<>/> MANDA
( Manda yavrusu. İLE/VE/||/<>/> ... )
- MALAKİT[Fr. MALACIHTE < Yun.] değil/yerine/= BAKIRTAŞI
( Yeşil renkli, yontulup parlatılabilen, doğal bakırlı, hidratlı karbonat. )
- MÂLÂYÂNÎ ile/ve "KELLİM KELLİM LÂ YENFÂ'"
- MÂLÂYÂNÎ ile/değil LÂTÎFE(MİZAH)
- MALAYLAR ile/ve/<> DAYAKLAR
( [Borneo Adası'nda yaşayan] Müslüman olan yerel halk. İLE/VE/<> Öteki dinlerden olan yerel halk.[Ada nüfusunun 1/4'ünü oluşturmaktalardır.(Yaklaşık 3.5 milyon)]
[Yerel halkla birlikte, Hint, Çin ve Avrupa'lı topluluklar da yaşamaktadır.] )
- MALDI ile/||/<> ESI
( MALDI lazer matriks büyük İLE ESI sprey yumuşak çoklu yük. )
( Formül: Katı İLE çözelti )
- MALDİV ve/<> ADALARI
( 1196 adadan oluşur ve toplam yüzölçümü 298 km²'dir. Başkenti Male'dir. )
( Delikanlı, hırsızlık olayının çok nadir olduğu Maldiv'in ünlü bir plajına vardığında, yine de giysilerinin çalınmasını nasıl engelleyebileceğini düşündü. Denize girmeden önce giysilerinin üzerine, "Bu giysiler, dünya ağır sıklet şampiyonunundur!" diye bir bilgi bıraktı.
Bir süre sonra denizden çıkan delikanlı, giysilerinin çalınmış olduğunu gördü. Yerine ise şöyle bir bilgi bırakılmıştı.
"Bu giysileri çalan, dünya maraton şampiyonudur!" )
( MALODIIP[: Çiçek hevengi.]
[HEVENK[< Fars.]: Bir ipe geçirilmiş ya da birbirine bağlanmış, yaş yemiş ya da sebze bağı.] )
( DİVEHİ: Maldiv dili. )
- MAL/EŞYA [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]
- MAL/EŞYA [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]
- MALEZYA BAYRAĞI'NDA:
AY ve/<> YILDIZ ve/<> MAVİ ve/<> SARI
( İslâm'ı simgeler. VE/<> Eyaletleri simgeler. VE/<> Birlik'i simgeler. VE/<> Kraliyeti simgeler. )
( Malezya'yı oluşturan 13 eyalet, Malezya bayrağı ile birlikte kendi eyalet bayrağını kullanmaktadır. )
itibarı ile 49.818 başlık/FaRk ile birlikte,
49.818 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(117/201)
(1996'dan beri)