E ile başlayan FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibarı ile 49.818 başlık/FaRk ile birlikte,
49.818 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(11/201)
- ANI ile/ve/||/<> DÜŞ/HAYAL
( Geçmişe taşıyan. İLE/VE/||/<> Geleceğe taşıyan. )
- ANI ile/değil GÖZLEM
- ANİ ile/değil HANİ
- ANİ ile/değil HANİ
( Ansızın, birden. İLE/DEĞİL Nerede, ne oldu, nerede kaldı? )
- ANI ve/<> TANI
- ÂNİD[Ar.] ile ANÎD[Ar. < İNÂD]
( İnat eden, inatçı. İLE Çok inatçı. )
- ANÎF[Ar. < UNF] ile ÂNİF[Ar.]
( Sert, şiddetli. | Kaba/kötü tutumda bulunan. İLE Pek yakında geçen. )
- [Ar.] ANÎK, ATAL[çoğ. A'TÂL] ile/ve/<> NUKRE, NUKRE-İ KAFÂ
( Ense. İLE/VE/<> Ense çukuru. )
- ANİLİN[Fr.] değil/yerine/= YAPAY BOYA YAPIMINDA KULLANILAN ÇİVİT BİTKİSİNDEN YA DA TAŞKÖMÜRÜNDEN ELDE EDİLEN SIVI
- ANIMA ile/ve ANIMUS
( Dişil. İLE/VE Eril. )
( CARL JUNG )
- ANİMALİZM[Fr.] değil/yerine/= HAYVANLARIN TANRILIĞI VE KUTSALLIĞI İNANCI
- ANİMASYON[Fr.] ile/ve/||/<> ANİMATÖR[Fr.] ile/ve/||/<> ANİMİST[Fr.] ile/ve/||/<> ANİMİZM[Fr.]
( Canlandırma. | Çizgi film. İLE/VE/||/<> Canlandırıcı, harekete geçirici, sunucu. İLE/VE/||/<> Animizm yanlısı, animizm ile ilgili. İLE/VE/||/<> Her nesnenin üst bir imge tarafından yönetildiğini kabul eden düzen ve inanç, canlıcılık. )
- ANİMİZM ile/||/<> POLİTEİZM
( Animizm doğa güçlerine ruh atfı İLE politeizm çok tanrılı inanç sistemidir. Animizm avcı-toplayıcı İLE politeizm tarımsal toplumların inancıdır. Göbeklitepe hayvan sembolleri animizm İLE Çatalhöyük ana tanrıça figürleri politeizm geçişini gösterebilir. )
- ANIMSAMA ile/ve/||/<>/> ANIMSAMA TEPESİ
( ... İLE/VE/||/<>/> 17-25 yaş arası. )
- ANIMSAMA ile/ve/||/<>/> ANMA
- ANIMSAMA ile/ve/değil ÇAĞRIŞIM
( Şimdi'ye getirme. İLE/VE/DEĞİL Şimdi'yi, geçmişe/geçmiştekine taşıma/bağlama. )
( LETHOLOGICA: "Dilimin ucunda fakat söyleyemiyorum" durumu. )
( BERGÜZÂR: Andaç, hatıra, hediye. )
( [not] TO REMEMBER vs./and/but RECALL )
- ANIMSAMA ile/ve/||/<> HESABA KATMA
- ANIMSAMA = TAHATTÜR = REMINISCENCE[İng.] = RÉMINISCENCE/RAPPELER[Fr.] = ANAMNESIS/ERINNERN[Alm.] = RECORDOR[Lat.] = ANAMNESIS[Yun.]
- ANIMSAMA ile/ve/||/<> ZEIGARNIK ETKİSİ
( ... İLE/VE/||/<> Yarım kalmış, tamamlanmamış şeylerin aniden ve daha kolay bir biçimde anımsanabildiği savunulan etki.[< Bluma Zeigarnik - 1920] )
- ANIMSAMAK ve/<> İÇSELLEŞ(TİR)MEK
- ANIMSAMAK ile/ve/||/<>/> ÖĞRENMEK
( Günlük konuşmada kullandığımız ve düşüncemizdeki gibi gerçekleşmeyen öğrenme işlevi ve sürecinin, öğrenme çeşitlerini bilmenin de kaygının nedeni/kaynağı ve sürecinde, kaygı duygu-durum bozukluklarında, hem doğru tanımlamak, hem de tersine çevirmek üzere ne kadar işe yarayacağını anımsamak durumundayız.
Bilindiği üzere, psikoloji araştırma ve deneylerinde, hayvanlardan ve özellikle de çeşitli nedenlerden dolayı sıçanlardan da yararlanılır. Kişinin, zihinsel ve bu doğrultuda, davranışsal ve tutumsal çözümlemelerinde, anımsamanın ve öğrenmenin sürecini de sıçanlar üzerinden şöyle ilginç bir deneyle anla(t)ma olanağımız bulunuyor.
Anımsama ile Öğrenme arasındaki farkları değerlendirebileceğimiz en verimli örnek ve deney ise Su Labirenti'dir.[Water Mase]
Sıçanın, sıçrayarak dışarı çıkamayacağı, ancak yüzerek bir çıkışa ulaşabileceğini düşündüren, 50 - 60 cm. derinliğindeki ve birkaç metre çaptaki, görüş mesafesi sıfır olan, boyalı bir suyla dolu havuzu, yüzeyinde, dörde böldüğümüzü varsayalım.
Havuzun bir çeyreğinde bulunan ve su üzerinde, sıçanı, batmadan taşıyabilecek bir mantarın çaprazındaki bir noktadan da sıçanı havuza bıraktığımızda, havuzun tamamında, suyun içinde ve herhangi bir yerinde yüzerken mantarı keşfetmesi ve üzerine çıkması, sıçan için bir çıkış kapısı ve bir kayıt olarak yerini almıştır.
Sıçan, yine aynı havuzun bambaşka bir noktasından tekrar havuza bırakıldığında, aynı çeyrekte bulunan mantarın, birkaç saniye daha hızlı keşfedilmeye başlandığı gözlemlenmektedir. Bu süreç ve tekrar sayısı arttıkça, sıçan, havuzun neresinden suya bırakılırsa bırakılsın, sürenin kısalmasıyla ve doğrudan bulunduğu çeyreğe ve noktaya yüzme biçiminde bir sonuca ulaşmaktadır. Bu durum, sıçanın, mantarın bulunduğu çeyreği ve yeri, öğrenmiş olması değil anımsaması ile ifade edilmektedir.
İkinci aşamada, mantar, havuzun içinden alınır ve sıçan, tekrar farklı çeyreklerden havuza bırakılır. Hangi çeyrekten ve kaç kere suya bırakılırsa bırakılsın, doğrudan, mantarın bulunduğu aynı çeyreğe yüzmekte ve mantarın bulunduğu noktanın etrafında yüzmektedir. Bu daha kapsamlı durum, süreç ve sonuç ise öğrenme ile ifade edilmektedir.
Kaygının ortadan kaldırılması için bilginin yanı sıra, zihnin işleyişinin de bilinmesi, çok belirleyici ve kolaylaştırıcı bir katkı sağlamaktadır. )
(
| Konu | Açıklama |
|---|---|
| Morris Su Labirenti/Morris Water Mase |
Hayvanların öğrenme, bellek ve uzamsal becerilerini değerlendirmek için kullanılan bir davranışsal testtir. 1981 yılında Richard G. Morris tarafından geliştirilmiştir. Nörobilim ve davranışsal bilimler için standart bir araçtır ve özellikle mekânsal bellek ile ilgili beyin bölgelerinin [örneğin, hipokampus] işlevlerini anlamada önemli bir rol oynar. |
| Yapı |
- Büyük, dairesel bir su havuzu. - Havuzun içinde, su yüzeyinin hemen altında gizli bir platform. - Su bulanıktır, böylece platform görerek değil dokunarak bulunur. |
| Amaç |
- Hayvanın gizli platforma ulaşmasını sağlamak. - Mekânsal öğrenme ve belleği test etmek. |
| Kullanım Alanları |
- Mekânsal öğrenme ve belleği değerlendirmesi. - Nörolojik bozuklukların incelenmesi (ör. Alzheimer, stres). - İlaç etkilerinin test edilmesi. |
| Testin Çalışma Aşamaları |
Eğitim aşaması: Hayvan platformun yerini öğrenene kadar tankta birkaç kez test edilir. Test aşaması: Platform kaldırılır veya yeni bir yere yerleştirilir; hayvanın önceki bilgileri kullanma becerisi değerlendirilir. |
| Ölçülen Parametreler |
- Platforma ulaşma süresi. - İzlenen yolun uzunluğu. - Platform çevresinde geçirilen süre (platform kaldırıldığında). |
| Avantajlar |
- Öğrenme ve belleği niceliksel olarak değerlendirme olanağı sağlar. - Hayvanın doğal yüzme davranışlarını kullanır. |
| Dezavantajlar |
- Hayvanlar için suya maruz kalmak stres yaratabilir. - Uygun araçlar ve teknik bilgi gerektirir. - Görme engelli hayvanlar için uygun değildir. |
| Konu | Açıklama |
|---|---|
| Öğrenme ve Anımsama ile İlişkisi |
Morris su labirenti, mekânsal öğrenme ve uzun süreli belleği ölçmek için kullanılır. - Anımsama (Hafıza): Test aşamasında platform kaldırıldığında, hayvanın geçmiş deneyimlerini kullanarak platformun konumunu anımsama becerisi ölçülür. - Öğrenme Süreci: Hayvan, tekrar edilen denemelerle platformun yerini öğrenir ve bu süreç hipokampal işlevleri yansıtır. - Nörolojik Bozukluklar: Alzheimer, travmatik beyin hasarı gibi durumlarda öğrenme ve bellek bozulmaları bu test ile tespit edilebilir. |
| Depresyon ile İlişkisi |
Depresyon, öğrenme, bellek ve bilişsel süreçlerde bozulmalara neden olabilir. - Stres ve Depresyonun Etkileri: Kronik stres ve depresyon, hipokampus oylumunda azalmaya ve bellek-öğrenme işlevlerinde bozulmaya yol açar. - HPA Aksı ve Kortizol: Depresyonda artan kortizol düzeyleri hipokampal plastisiteyi olumsuz etkiler, bu da labirent performansının düşmesine neden olur. - Antidepresan Tedaviler: Antidepresanlar hipokampus üzerindeki nöroplastik etkileri yoluyla bellek ve öğrenmeyi iyileştirebilir. Bu, test performansının artmasıyla gözlenebilir. |
( Ahmet Çorak'ın Tezi (
.pdf olarak da buradan indirebilir ve okuyabilirsiniz...) | Ahmet Çorak'ın Sitesi )
- ANIMSAMAMAK / ANIMSANMAMASI GEREKENLER
ile/ve/değil/yerine/||/<>/>
ANIMSAMAK / ANIMSAMAMIZ GEREKENLER
( Yaşadığımız, "olumlu"/"olumsuz", "büyük"/"küçük" herşeyi, sürekli anımsasaydık, delirirdik. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Bazen/çoğunlukla, bazı "olumlu"/"olumsuz", "büyük"/"küçük" bilgi ve deneyimleri, delirmemek, kendimizi kaybetmemek/korumak, korkmak/korkabilmek ve varoluşumuzun sürekliliği için anımsamamız/anımsayabilmemiz gerekir. )
- ANIMSA(T)MA ile/ve/||/<> ANIŞTIRMA
- ANIMSATMA ile ÖNE ÇIKARMA
- ANIMSA(YA)BİLMEDE:
ÖNCELİK ve/||/<> YOĞUNLUK ve/||/<> PEKİŞTİRME
- ANİONİC POLİMERİZASYON ile/||/<> CATİONİC
( Anyonik elektron verici, katyonik elektron çekici. )
( Formül: BuLi İLE BF₃ )
- ÂNÎSE[Ar.] ile ÂNİSE[Ar.]
( Sıkı bağlı şey. | Koyulaşmış/katılaşmış akıcı maddeler. [kan ya da mürekkep gibi] İLE Cana yakın kız/kadın. )
- ANIT ÇINAR AĞACI :
( Bilezikçi Çiftliğinde ve Bahçeköy caddesine yakın bir yerdedir. Ağaç bin yaşın üzerinde çevresi 15 - 20 metre, gövdesi kovuk olup, kovuk kısmı bir salon kadar büyüktür, içinde 25 - 30 kişi girip oturabilmektedir. )
- ANIT ve/<> KANIT
- ANITKABİR ile ANITMEZAR/MOZOLE[Fr. < MOUSELEE]
( Sevgili ATATÜRK'ümüzün, Ankara'daki anıt yapısı, mezarı/kabri. İLE Tarihî değeri olan kişilerin mezarı olarak yapılan anıt değerindeki yapı. )
- Anında KONUŞ!!!
- ANJİN ile/||/<> ANJİNA PEKTORİS
( Boğak. İLE/||/<> Göğüs ağrısı. )
- ANJİOGENEZ İLE METASTAZ İLE EMT ile/||/<> KANSER SÜREÇLERİ
( Kanserin yayılma mekanizmaları. )
( Formül: VEGF → Anjiogenez )
- ANJİOGENEZ ile/||/<> VASKULOGENEZ
( Anjiogenez mevcut tan dal İLE vaskulogenez yeni oluşum. )
( Formül: Dal İLE de novo )
- ANJİ[Y]OGENEZİ ile/||/<> ANJİ[Y]OPLASTİ ile/||/<> ANJİ[Y]OSPAZM
( Damarlanma. İLE/||/<> Damar onarımı. İLE/||/<> Damar kasılımı. )
- ANJİYOGRAFİ[Fr.] ile/ve/||/<> ANJİYOKARDİOGRAFİ[Fr.]
( Damarlara opak nesne verildikten sonra elde edilen radyografi. İLE/VE/||/<> Kalp boşlukları ve kalp tabanındaki büyük damarlar radyografisi. )
- ANJİYOLOJİ[Fr.] ile ANJİYOM[Fr.] ile ANJİYOSKOP[Fr.]
( Anatominin dolaşım örgenlerini inceleyen bölümü. İLE Damarların çoğalmasından ileri gelen tehlikesiz ur. İLE Kılcal damarları yerinden çıkarmadan, canlı üzerinde inceleme yapmaya yarayan büyüteç. )
- ANKA KUŞU :/<> TURNA KUŞU
- ANKADRMAN[Fr.] değil/yerine/= ÇERÇEVELEME
- ANKARA GEMİSİ:
SOLACE ile/ve/değil/< IRAQUOIS
( Ankara gemisinin ilk adı, "Solace" değildir. 1927 yılında, New Port News'te yapılan geminin, kızaktan, denize inen gövdesinde, "Solace"den önce, Altı Uluslar diye bilinen, Amerika Yerlisi kabilelerinin ortak adı olan, "Iraquois" yazılıydı. )
- ANKARA KEÇİSİ ile/ve YABAN KEÇİSİ(NÄFE[Fars.]) ile/ve AKDAĞ KEÇİSİ ile/ve MARKOR ile/ve ŞAMİ ile/ve ŞAMUA ile/ve TAR ile/ve TİFTİK
- ANKASTRE[Fr.] değil/yerine/= BİR OYUĞA, YUVAYA YERLEŞTİRİLMİŞ TESİSAT
- ANKA-YI LÂ MEKÂN ile ANKA-YI MAĞRİB
( Allah. İLE Zümrüd-ü Anka kuşunun bir adı. )
- ANKES[Fr.] ile ANKESMAN[Fr.] ile ANKESÖR[Fr.]
( Kasada bulunan. İLE Para ve değerli kâğıtları kasaya koyma. İLE Otomatik olarak çalışan para makinası. )
- ANKET[Fr. < Lat. INQUIRERE] değil/yerine/= SORMACA/SORUŞTURMA
- ANKİLOZ/ANKYLOSIS[İng.] değil/yerine/= DONUK EKLEM
- ANKİMOZ[Yun.] ile ANKİSTMAN[Fr.]
( Dış etki olmaksızın deri damarlarında kan toplanması. İLE Dokuda yabancı bir nesnenin oluşması. )
- ANKLAV[Fr.] değil/yerine/= BİR DEVLETİN TOPRAKLARINDA, BAŞKA BİR DEVLETE AİT ARSA
- ANKLAV ile EKSKLAV
( Bir devletin toprak parçasının başka bir devletin topraklarıyla çevrelenmesi durumu.[Başka bir ülkenin sınırları içinde yer alan yabancı toprak parçası.][Lesotho, Güney Afrika Cumhuriyeti tarafından çevrelenmiş bir anklavdır. | Vatikan da İtalya içinde yer alan bir anklavdır.] İLE Bir devletin topraklarının bir bölümünün, başka bir devletin toprakları nedeniyle ana ülkesinden ayrı kalması durumu.[Siyasi olarak bağlı olduğu ülkeye coğrafi açıdan bağlı olmayan toprak parçası.][Nahçıvan, Azerbaycan'a ait bir eksklavdır. | Alaska, ABD'ye ait bir eksklavdır çünkü ABD ile arasında Kanada bulunmaktadır. | Rusya'nın Kaliningrad bölgesi de eksklavdır. (Litvanya ve Polonya tarafından çevrelenmiştir.)] )
( Aynı toprak parçası ve çevreleyen ülke açısındandır. İLE Siyasi olarak bağlı olduğu ülke açısındandır. )
(
Anklav ve Eksklav Örnekleri
| Bölge | Bağlı Olduğu Ülke | Çevreleyen Ülke(ler) | Anklav mı? | Eksklav mı? |
|---|---|---|---|---|
| San Marino | San Marino | İtalya | Evet | Hayır |
| Lesotho | Lesotho | Güney Afrika | Evet | Hayır |
| Kaliningrad | Rusya | Litvanya, Polonya | Hayır | Evet |
| Cebelitarık | Birleşik Krallık | İspanya | Hayır | Evet |
| Alaska | ABD | Kanada | Hayır | Evet |
| Ceuta | İspanya | Fas | Hayır | Evet |
| Melilla | İspanya | Fas | Hayır | Evet |
| Vatikandan çevrili Roma (Vatikan anklavı) | İtalya | Vatikan | Hayır | Evet |
| Nakhçivan | Azerbaycan | Ermenistan, İran, Türkiye | Hayır | Evet |
- ANLA! ve/||/<>/> TAMAMLA!
- ANLADIĞIMIZI SANMAK ile/değil/yerine SANDIĞIMIZI ANLAMAK
- ANLADIĞINI SANMAK ile/ve/değil/||/<>/> BOĞMAK(MIŞ)
( Hiçbir ilişki ve süreç, tek taraflı değildir. Onun payı/hataları da ciddi bir orandadır. Tamamen senden dolayı değildir. Kendinde çok fazla "hata/suç/yanlış/yük" aramamak gerek. Pek kolay olamasa da "Bazen olur öyle" deyip geçebilmek, üstünde durmamak gerek... )
- ANLADIM değil PEKİ/Yİ["PİKİ" değil!] / hmmm
( [belirsiz/bilinmeyen bir şeyin sorulması/konuşulması durumunda] Belirsizliğe/bilinmeyene verilecek yanıt, "peki[pekiyi]" ya da "hmmm"dır. )
- ANLADIN MI? ile/değil/yerine ANLATABİLDİM Mİ?
- ANLAK/ZEKÂ ile DENEYİM/TECRÜBE
( Sahip olunan geçmiş eylem bilgilerinin ve sonuçlarının, şimdiki zamanda, uygulanabilir[/pratik] bilgi olarak, hızla ortaya çıkarılabilmesi Zekâ'ya işaret etmez. )
( INTELLIGENCE vs. EXPERIENCE )
- ANLAK/ZEKÂ ile İÇGÜDÜ
( INTELLIGENCE vs. INSTINCT )
- ANLAK/ZEKÂ" ile/ve/değil/||/<>/< BELLEK/HÂFIZA
- ANLAK = ZEKÂ = INTELLECT/INTELLIGENCE[İng.] = ENTENDEMENT/INTELLIGENCE[Fr.] = VERSTAND/INTELLIGENZ[Alm.] = INTELLECTUS/INTELLIGENITIA[Lat.] = INTELIGENCIA[İsp.]
- ANLAK/ZEKÂ ile/ve/değil/||/<>/< BİLİNÇ
- ANLAM:
ALGI/DÜZEN ve/||/<> İMGE
- ANLAM-ANLAYIŞ ile/ve/<> KAVRAM-KAVRAYIŞ
( MEANING-PARADIGM vs./and/<> CONCEPT-COMPREHENSION )
- ANLAM ARAYIŞI ile/ve/<> ANLAM ÇOKLUĞUNA YÖNELME
- ANLAM ARAYIŞI ile/ve/||/<> ANLAM VERME
- ANLAM:
BAĞLAM ile/ve/||/<> TANIM ile/ve/||/<> ÖLÇÜ
- [ANLAM BAKIMINDAN] SÖZ/LÂFIZ:
HAS ile/ve/||/<> ÂAM ile/ve/||/<> MÜŞTEREK ile/ve/||/<> MÜNKER
( el-FAZÜ'L-HASSA ile/ve/||/<> el-FAZÜ'L-ÂMME ile/ve/||/<> el-FAZÜ'L-MÜŞTEREK ile/ve/||/<> el-FAZÜ'L-MÜNKERE )
- ANLAM BİLİMİ ile DİL BİLİMİ ile YAZIN/EDEBİYAT BİLİMİ ile GÖK BİLİMİ ile HALK BİLİMİ ile İŞ BİLİMİ ile TOPLUM BİLİMİ ile TOPRAK BİLİMİ ile YER BİLİMİ/ARZİYAT
( İlim, gücümüz; iman, kılıcımız; sükût da delinmez zırhımız olsun! )
- ANLAM BOŞLUĞU ile/ve/değil ANLAM YİTİMİ
( [not] MEANING SPACE vs./and/but MEANING LOSS )
- ANLAM (BULMAK/ARAMAK) ve/<> HUZUR
- ANLAM BÜTÜNLÜĞÜ ile/ve PARÇA PARÇA ELE ALIŞ
( MEANING INTEGRITY vs./and HANDLE IN PIECE BY PIECE )
- ANLAM GENİŞLEMESİ ile/ve/ne yazık ki/||/<>/> ANLAM "ŞİŞ(İRİL)MESİ"
- ANLAM İYİLEŞMESİ ile/>< ANLAM KÖTÜLEŞMESİ
- ANLAM/KAVRAM:
NİCELİK EVRENSEL ve/||/<> TİKEL ve/||/<> TEKİL
- ANLAM KAYBI ile/ve/<> ANLAM KAYMASI
- ANLAM:
PARÇADA ile/ve/değil/||/<>/> BÜTÜNDE
- ANLAM [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]
- ANLAM SANATLARI'NDA:
İLHAM ile/ve/<> TEVRİYE[< VERÂ] ile/ve/<> İSTİHDAM ile/ve/<> MUGALATA-İ MANEVİYE ile/ve/<> TENÂSÜB[< NİSBET] ile/ve/<> LEFF Ü NEŞR ile/ve/<> TECÂHÜL-İ ÂRİF[/ÂNE/ÎN] ile/ve/<> HÜSN-İ TA'LÎL[< İLLET] ile/ve/<> SİHR-İ HELÂL ile/ve/<> İRSÂD ile/ve/<> MÜBALAĞA ile/ve/<> TEZAD ile/ve/<> İSTİĞRÂK[< GARK][GULÜVV] ile/ve/<> TEKRÎR[< KERR] ile/ve/<> RÜCÛ ile/ve/<> TEFRÎK[< FARK] ile/ve/<> KAT' ile/ve/<> TERDÎD[< REDD] ile/ve/<> İLTİFÂT ile/ve/<> TELMİH ile/ve/<> İRSÂL-İ MESEL
( İki ya da ikiden fazla anlamı olan bir sözcüğü, bir mısra ya da beyitte tüm anlamlarıyla kullanma sanatı. İLE/VE
Bir mısra ya da beyitte, birden fazla anlamı olan bir sözcüğü, anlamlarından sadece yakın anlamını söyleyip uzak anlamını kastetme sanatı. İLE/VE
Bir mısra ya da beyitte, bir sözcüğü hem gerçek, hem mecaz anlamlarını kastederek kullanma sanatı. İLE/VE
Anlamı birden fazla olan sözcük ve deyimleri beyitin anlamını değişik biçimlerde açıklanabilecek biçimde kullanma sanatı. İLE/VE
Bir konuyla ilgili birden fazla sözcüğü bir mısra ya da beyitte sıralama amacı gütmeden kullanmak. İLE/VE
Bir beyitte yer alan, birbiriyle ilgili sözcüklerin sıralanmasıyla yapılan edebî sanat. İLE/VE
Bir anlam inceliği yaratmak ya da bir lâtife yapmak amacıyla, bilinmiyormuş ya da başka türlü biliniyormuş gibi gösterme sanatı. İLE/VE
Nedeni bilinen bir olayı, düşsel ya da gerçekdışı ve güzel bir olaya bağlama yoluyla yapılan edebî sanat. İLE/VE
Bir sözcüğü ya da söz öbeğini hem kendinden önceki sözcüklerin sonunda, hem sözcüklerin başında anlamlı olacak biçimde kullanma. İLE/VE
Bir mısranın secî ya da uyağını bir iki sözcükle ima etme sanatı. İLE/VE
Bir sözün etkisini güçlendirmek için bir şeyi abartılı biçimde az ya da çok göstererek ve lâtifeli bir biçimde anlatma. İLE/VE
İki duygu/düşünce/hayal arasındaki birbirine karşıt özellikleri birarada söyleme. İLE/VE
Över gibi görünerek yermek, yerer gibi görünerek övme sanatı. İLE/VE
Söyleyişi güçlendirmek için belirli bir anlamdaki sözcüğü ya da söz öbeğini yineleme sanatı. İLE/VE
Bir sözün anlamını, bir kavramın gücünü pekiştirmek için, o sözden/kavramdan cayar gibi görünüp cayılmış görünen sözü/kavramı daha güçlü biçimde belirtmek. İLE/VE
İki şey arasındaki farkı belirtmek. İLE/VE
Söyleyişin gücünü artırmak için, sözü [mısrayı, satırı] yarıda kesmek. İLE/VE
Sözü, beklenmedik, çarpıcı bir sonuca bağlama sanatı. İLE/VE
Şiirde bir duygulanma ya da duygu değişikliğiyle şiirdeki konuyu değiştirmeden seslenilen kişiyi ya da varolanı değiştirmek. İLE/VE
Bilinen bir olay, kişi ya da nükte, fıkra, atasözünü dolaylı biçimde anlatma, ima etme sanatı. İLE/VE
Bir düşünceyi pekiştirmek amacıyla bir atasözü ya da o değerde bir söz öbeğini alıntılamak/kullanmak. )
- ANLAM TEKLİĞİ ile/ve/||/<> GÖRÜNÜŞ ÇOKLUĞU
- ANLAM VAROLANI ile/ve BİLGİ VAROLANI
( Anlam üretimi varsa. İLE/VE Veri ve bilgi sahibi. )
( Aşkın. İLE/VE Özdeş. )
( İnsan. İLE/VE Beşer. )
- ANLAM VERMEK ile ANLAM YÜKLEMEK
- ANLAM YİTİMİ ile/ve DİRENÇ YİTİMİ
( LOSS OF MEANING vs./and LOSS OF RESISTANCE )
- ANLAM ile/ve ALT ANLAM
( ... ile/ve HIPONOIA )
( MEANING vs./and SUB MEANING )
- ANLAM ile ANLAM VERİCİ
( Ne olmadığını anlamak, anlamaya olanak/ortam yaratır. )
- ANLAM ile/ve/<> ANLAM VERME
( MEANING vs./and/<> TO GIVE MEANING )
- ANLAM ile/ve/||/<>/> ANLAMA ile/ve/||/<>/> ANLAMLANDIRMA
- ANLAM ile/ve/<> ANLAMI ANLAMAK
( MEANING vs./and/<> TO UNDERSTAND THE MEANING )
- ANLAM ile/ve ANLAM'IN ANLAMI
- ANLAM ile/ve/<>/>/< BÜTÜNLÜK
( Anlam, bütünlük gerektirir. )
( Meaning needs integrity. )
( Anlamak, beğenmenin başlangıcıdır. )
( MEANING and/<> INTEGRITY )
- ANLAM ile/ve/değil/||/<> "ÇIKARIM"
- ANLAM ile/ve/> DAYANAK
( MEANING/SENSE vs./and/> SUPPORT )
- ANLAM ile/ve/||/<>/< DEĞER ile/ve/||/<>/< AMAÇ
( "Herkeste, [zannı] var." İLE/VE/||/<>/< "Herkeste var." İLE/VE/||/<>/< Herkeste yok. )
( MEANING and/< WORTH and/< AIM )
- ANLAM ve/=/||/<> FARK
( MEAN and/=/||/<> DIFFERENCE )
- ANLAM ile/ve İÇLEM
( ... İLE/VE Bir kavramın çağrıştırdığı kaplama giren niteliklerin ya da taşıdığı özelliklerin tümü. | Bir nesnenin içeriğini oluşturan şey. )
- ANLAM ile/ve/<> İMLEM
( MEANING vs./and/<> TO SYMBOLIZE )
- ANLAM ile/ve KAVRAM
( MEANING/SENSE vs./and CONCEPT )
- ANLAM ile KAVRAM
( vs./and/||/<> CONCEPT )
- ANLAM ile/ve/<> MUTLULUK
( MEANING vs./and/<> HAPPINESS )
- ANLAM ile/ve NEDEN/İLLET
( MEANING vs./and REASON )
- ANLAM ile/ve/<> SORUMLULUK
( MEANING vs./and/<> RESPONSIBILITY )
- ANLAM ile/ve/<> TAD
( Bir şeyin anlamı olmazsa, tadı/lezzeti de olmaz. )
( MEANING vs./and/<> EFFECT )
- ANLAM ve/<> TARİH ve/<> DİL
( MEANING/SENSE and/<> HISTORY and/<> LANGUAGE )
- ANLAMA ile/ve ANLAMLANDIRMA
( Yaşamı farklılaştırır. )
- ANLAM/A ile/ve/<> ANLAMLANDIRMA
( TO UNDERSTAND vs./and/<> TO GIVE A MEANING )
- ANLAMA ile/ve/=/||/<>/> SOYUTLAYABİLME
- ANLAMA ve YENİDEN YAŞAMA
( TO UNDERSTAND vs. RE-LIVING )
- ANLAMA ile/ve YORUMLAYICI ANLAMA
- ANLAMA ile/ve/değil/yerine ZEVK ETME
- ANLAMADAN-DİNLEMEDEN (KONUŞMAK)
- ANLAMADIĞI YA DA "BEĞENMEDİĞİ" KARŞISINDA:
(NE DEMEKSE?)
"BEYNİN YANMASI" ile/ve/||/<> "KULAĞIN TIRMALANMASI" ile/ve/||/<> "GÖZÜN KANAMASI"
- Anlamadıklarını, anlamanın kurallarıyla KONUŞ!!!
- ANLAMAK/ANLAMAMAK ile/ve/değil/yerine (EN AZINDAN) BİRAZ BİLGİ SAHİBİ OLMAK
- ANLAMAK ve/||/<>/>/< AKILLANMAK
- ANLAMAK ile/ve ALMAK
( MEANING vs./and TO GET )
- ANLAMAK ve/||/<> ANILARI OLMAK
( Ancak, anıları olanlar anlar. )
- ANLAMAK ve/||/<>/>/< BÜYÜMEK
- ANLAMAK ile/ve/> DEĞİŞİM/DÖNÜŞÜM
- ANLAMAK ve/||/=/<> DOĞMAK
- ANLAMAK ile/ve EYLEM
( Eylemin en yüksek biçimi, dildir/sözdür. )
( TO UNDERSTAND vs./and ACTION )
( VERSTEHEN mit/und AKTION/HANDLUNG )
- ANLAMAK ile/ve/değil/yerine/> İÇSELLEŞTİRMEK
- ANLAMAK ile/ve İDRAK ETMEK
- ANLAMAK ile/ve (İLKELERE BAĞLI) ÇEVİRİ
( MEANING vs./and (FAITHFUL) TRANSLATION )
- ANLAMAK ile/ve KAVRAMAK
( Anlamaya yardımcı olmak, gerçek yardımdır. )
( TO UNDERSTAND vs./and TO COMPREHEND
Helping to understand is real help. )
- ANLAMAK ve/||/<> UYGULAMAK
- ANLAMAK ile/ve/||/<> "YAKALAMAK"
- ANLAMAK ile/ve YANLIŞ ANLAMA(MA)K
( "MEANING" vs./and (NOT TO) WRONG MEANING )
- ANLAMAK ile "YARGI/LAMAK"
( Nezâketle dinlemek, akıllıca yanıt vermek, dengeli inceleme ve tarafsız karar vermek yargıcın özelliklerindendir. )
( TO UNDERSTAND vs. TO JUDGE/MENT )
- ANLAMAK ve/||/<>/>/< YAŞAMAK
- ANLAMAK ile/ve/||/<>/>/< YORUMLAYARAK ANLAMAK
- ANLAMAK/ANLA(YA)MAMAK ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/< VERMEK/VER(E)MEMEK
- ANLAMAMAK ile/değil/yerine/>< ANLAMAK
( En ağır yük. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Sıfır yük. )
( [not] NOT TO UNDERSTAND vs./but/>< TO UNDERSTAND
TO UNDERSTAND instead of NOT TO UNDERSTAND )
- ANLAMAMAK ile/değil ANLAYAMAMAK ile/değil KENDİNCE/KEYFİNCE ANLAMAK
( Düşünme becerisinin gelişmemiş olması nedeniyle. İLE/DEĞİL Veri yetersizliği/eksikliği nedeniyle. )
- ANLAMAMAK ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/< "BİLMEMEK / İLGİLENMEMEK / KATILMAMAK"
- ANLAMA(MA)K ile/ve İDRAK ETME(ME)K
( Haller sonsuz sayıdadır. Birini idrak edince hepsini idrak etmiş olursunuz. )
( (LACK OF) MEANING vs./and (NOT) TO COMPREHEND
The aspects are infinite in number. Realise one, and you will realise all. )
- ANLAMAMAK ile İLGİLENMEMEK
- ANLAMAMAK ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/< İŞİNE GELMEMEK
- ANLAMA(MA)K ile/değil KABUL ETME(ME)K
( [not] (NOT) TO UNDERSTAND vs./but (NOT) TO ACCEPT )
- ANLA(MA)MAK ile KAFANIN BASMA(MA)SI
- ANLAMAMAK ile/ve/değil (KONUYU) "KABUL EDEMEMEK"/KONUYA (VE AYRINTILARINA) "DİRENMEK"
- ANLAMAMAK ile/ve/<>/değil TEMBELLİK
( [not] NOT TO UNDERSTAND vs./and/<>/but LAZINESS/INDOLENCE )
- [ne yazık ki]
"ANLAMAMAZLIKTAN GELMEK" ile/ve/||/<> "İŞİNE GELMEMESİ"
- ANLAMAMIŞSIN/YANLIŞ ANLAMIŞSIN / ANLAMAMIŞSIN/YANLIŞ ANLAMIŞSIN değil SANIRIM ANLATAMAMIŞIM / ANLATAMAMIŞIMDIR BELKİ/SANIRIM
- ANLAMANIN:
SESİ ile/ve KURALLARI
( Hmmm.[içinden ve/ya da sesli!] İLE/VE 1. Nötr olmak. | 2. Nitelikli soru sormak. )
- ANLAMAYAN" VAR MI? / "KİM/LER ANLAMADI"? ile/değil/yerine/||/>< ANLAYAN VAR MI? / ANLAYAN KİM/LER?
- ANLAMAYA/ÖĞRENMEYE:
AÇIK ile/ve/||/<>/> ÂŞIK
- ANLAMAYI:
"UZATMAK" değil BİR AN ÖNCE/EN KISA SÜREDE
- ANLAMBİLİM = SEMANTICS[İng.] = SÉMANTIQUE[Fr.] = WORTBEDEUTUNGSLEHRE, SEMANTIK[Alm.] = SEMANTICO[İt., İsp.] = İLM el-DELÂLET[Ar.] = NAMÛGÂRŞİNASÎ[Fars.] = SEMANTIEK[Felm.]
- ANLAM'DA:
DÜŞÜNMÜŞLÜK ile/ve/değil YAŞANMIŞLIK
( IN THE MEANING: [not] TO THINK vs./and/but EXPERIENCE )
- ... ANLAMDA ile/ve/değil/||/<>/< ... ALANDA
- ANLAMDIRMAK değil ANLAMLANDIRMAK
- ANLAMIN:
KAYMASI ile İÇİNİN BOŞALMASI
( İkisi de, kavramın dizgesinden/bağlamından çıkmasıyla oluşmaya başlar. )
- ANLAMINA GELİYOR ile/yerine ANLAMINA DA GELİYOR
- ... ANLAMINDA ile/ve/<> ... ORANINDA
- ANLAMINDADIR/MANÂSINDADIR değil/yerine ANLAMINADIR/MANÂSINADIR
- ANLAMIYORSUN! / BENİ ANLAMIYORSUN! ile/değil/yerine SÖYLEDİKLERİMDE ANLAŞILMAYAN NEDİR?
( İkisi de, çok yanlış "ifade"lerdir! İkisinin yerine de,
"Söylediklerimde, anlaşılmayan nedir?" /
"Söylediklerimde, anlaşılmayan neyse onu açayım..." vb.,
kişiyi hedef almayan, konuşulan konunun üzerinde durulacak kavramları ve ifadeleri kullanmak gerekir! )
- ANLAMIYORUM ile/ve/değil/||/<>/>/< AKLIMDA(/ZİHNİMDE) TUTAMIYORUM
- ANLAM/KAVRAM ve/||/<> NİTELİK ve/||/<> İLİŞKİ ve/||/<> KİPLİK
- ANLAMLANDIRAMAMAK ile/ve/||/<>/> TAKILI KALMAK
- ANLAMLANDIRMAK ile/ve/||/<>/>/< ADLANDIRMAK
- ANLAMLANDIRMAK ile/ve/<>/> KAVRAMAK
- ANLAMLI BAKMAK ile ALICI GÖZÜYLE BAKMAK
- ANLAMLI YAŞAM ile/ve/yerine MUTLU YAŞAM
( Geçmiş ve/ya da gelecek üzerine kurulan. İLE/VE/YERİNE ÂN üzerine kurulan. )
- Anlamlı KONUŞ!!!
- ANLAMSAL ÖLÇÜT ile BİÇİMBİLİMSEL ÖLÇÜT ile SESBİLİMSEL ÖLÇÜT
( SEMANTIC CRITERIA vs. MORPHOLOGICAL CRITERIA vs. PHONOLOGICAL CRITERIA )
- ANLAMSIZ ile/ve/||/<> GEREKSİZ ile/ve/||/<> OLANAKSIZ
- ANLAMSIZ ile SAÇMA
( Saçma/abes olan bir şeye yönelmek, felsefî olarak olanaksızdır! )
( VÂHİ[< VEHY]: Anlamsız, yararsız, önemsiz.
TÜRREHÂT: Saçmasapan sözler. )
( MEANLESS/NON-SENSE vs. ABSURD )
- ANLAMSIZLIK ve KAVRAMSIZLIK ve İNSANSIZLIK
( Kişi kendi çabalarına yön verecek ışığı hayal gücünün imgelerinden değil, açık seçik düşünülmüş kavramlardan almalıdır. )
- ANLAMSIZ/LIK ile/ve "UZAK/LIK"
( Ederler dâvâsını, bilmezler mânâsını. )
( MEANING/LESS/NESS | ABSURDITY vs./and "DIGRESS" )
- ANLAR ile/ve/değil/<> AN'IN SÜREKLİLİĞİ
- ANLASAN ile ANLARSAN
- ANLAŞARAK, ANTLAŞMAK ile/ve/||/<> ANTLAŞARAK, ANLAŞMAK
- Anlaşarak KONUŞ!!!
- ANLAŞILABİLİR/LİK ile/ve/||/<>/< YALIN/LIK
- ANLAŞIL(A)MAZLIK ile/değil BİLMEMEK, BİLMEK İSTEMEMEK
- ANLAŞILAN/ANLAŞILIR/DOBRA[Bulg.] ile/ve/||/<>/> AŞILAN/AŞILIR
- ANLAŞILMA "BEKLENTİSİ" ile/değil/yerine/>< ANLAMAK
- ANLAŞILMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ANLAMAYA ÇABALAMAK
( Gereksinim. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Gereken. )
- ANLAŞILMAMA ile/değil KABUL EDİLMEME/GÖRMEME
- ANLAŞILMAMAK ile/ve/<>/değil/yerine/en azından YANLIŞ ANLAŞILMAMAK
- ANLAŞILMAMAK/ANLAŞILAMAMAK ile/ve/> YANLIŞ ANLAŞILMAK
( Kişiyi, en çok zorlayan, en ağrına giden şey anlaşıl(a)mamaktır. İLE/VE/> Anlaşılamamaktan daha zoru da vardır, o da yanlış anlaşılmış olmaktır. )
( Bir bitki için, güneşe yönelememek ve bir üst hareket eden canlı zincirine katılamamak, onlara "hizmet edememek"; bir aslana kediymişcesine yaklaşmak, pireyi yürütmek ne kadar ağır bir durumsa!... )
- ANLAŞILMASI AMACIYLA ile/ve/değil PEKİŞTİRMEK ÜZERE
- ... ANLAŞILMAZ! ile/değil/yerine HERKES, KABI KADARINI ALIR
- Anlaşılmak için KONUŞ!!!
- ANLAŞMA ile/ve/değil/<> ANTLAŞMA
( Anlama durumunun, kişilerin birbirinin dediklerini, konusu geçen noktayı ve içeriğini/kapsamını/ayrıntılarını duymuş, bilmiş, anlamış ve belirli bir yönde düşünce, duygu ve amaç bakımından birleşmiş olmayı belirtmektedir. İLE/VE/DEĞİL/<> Ahidleşme[toplulukta/toplumda] ve/ya da muahede[iki kişinin], karşılıklı olarak bağlayıcılık özelliğiyle/koşullarıyla sözleşmesi, yeminleşmesi. )
( [not] TO UNDERSTAND EACHOTHER vs./and/<>/but PACT/TREATY )
- ANLAŞMA ile/ve/||/<> UZLAŞMA ile/ve/||/<> ALTINI ÇİZME
- Anla-ş-mak için KONUŞ!!!
- Anlaşmak için SUS!!!
- ANLAŞMALI!
- ANLATABİLDİĞİN ile/ve/değil/yerine (ÇOK) İYİ ANLATABİLDİĞİN
( [not] WHICH YOU CAN EXPLAIN vs./and/but WHICH YOU CAN EXPLAIN VERY GOOD
WHICH YOU CAN EXPLAIN VERY GOOD instead of WHICH YOU CAN EXPLAIN )
- ANLATABİLMEK ile/ve/değil/||/<>/< YALIN ANLATABİLMEK
- ANLATAMAYACAĞINDAN(< BİLMEDİĞİNDEN) DOLAYI ANLATAMAMAK ile/ve/değil/||/<>/< "ANLATMAM/ANLATMAYACAĞIM" KARARI NEDENİYLE ANLAT(A)MAMAK
- ANLAT(A)MAZSAK:
ÖĞRENEMEYİZ ile/ve/||/<>/> ÖĞRETEMEYİZ
- Anlatarak KONUŞ!!!
- ANLATIM/AKTARIM:
YASALARLA ile/ve/<>/> MESELLERLE ile/ve/<>/> MİSALLERLE ile/ve/<>/> MASALLARLA ile/ve/<>/> KAVRAMLARLA
( Hz. Musa ve döneminde/dilinde. İLE/VE/<>/> Hz. İsa ve döneminde/dilinde. İLE/VE/<>/> Hz. Muhammed ve döneminde/dilinde. İLE/VE/<>/> Âriflerin dilinde. İLE/VE/<>/> Filozofların dilinde. )
( Tevrat'ın dili/usûlü/üslûbu. İLE/VE/<>/> İncil'in dili/usûlü/üslûbu. İLE/VE/<>/> Kur'ân-ı Kerîm'in dili/usûlü/üslûbu. İLE/VE/<>/> Âriflerin dili/usûlü/üslûbu. İLE/VE/<>/> Filozofların dili/usûlü/üslûbu. )
( Herkese, herkes için. İLE/VE/<>/> Yetişkinlere, yetişkinler için. İLE/VE/<>/> Gençlere, yetişkinlere, yetişkinler için. İLE/VE/<>/> Çocuklara, gençlere, yetişkinlere, sanatçılara. / Yetişkinler ve sanatçılarla. İLE/VE/<>/> Bilgelik aşkı olan herkese, bilgelerle, filozoflarla. )
- ANLATIM:
HZ. DAVUD'A ile HZ. MUSA'YA
( Yol-Yordam-Yöntem. İLE ... )
( Yakarışlarla. İLE Yasalarla. )
- ANLATIMDA:
BİRAZ SONRA değil DAHA SONRA
- ANLATIMDA:
"DÜNKÜ" değil "BİR GÜN ÖNCEKİ"
- ANLATIMDA:
"İKİLEME GİRMEK" ile/değil İKİLEME DÜŞMEK
- ANLATIMDA:
...'YI "BİLİYORSUNUZ" değil/yerine ...'YI BİLDİĞİNİZİ VARSAYIYORUM
- ANLATIMI/NI/SÖZÜ:
KISA "KESMEK" değil KISA TUTMAK
- ANLATIMLARDA:
BİRAZ SONRA değil DAHA SONRA, BİR SÜRE SONRA
- ANLATMAĞA ÇALIŞMAK/ÇALIŞAYIM değil ANLATMAYA ÇALIŞMAK/ÇALIŞAYIM
- ANLATMAK ile/ve/değil/||/<>/> ANIMSA(T)MAK
- ANLATMAK ile/ve/<> ANLAMAK
( İFADE ile/ve/<> İSTİFADE )
- ANLATMAK değil NAKL ETMEK
- ANLATMAK ile/ve/<> ÖĞRENMEK ÜZERE/İÇİN ANLATMAK
( TO EXPLAIN vs./and/<> TO EXPLAIN TO/FOR TO LEARN )
- ANLATMAK ile/ve ÖYLE/ŞÖYLE/BÖYLE ANLATMAK
- ANLATMAK ile/ve PAYLAŞMAK
( EXPLAINING vs./and SHARING )
- ANLATMAN" ile/değil ANLATIMIN
- METİN:
ANLATMAYA BAĞLI ile/ve/||/<> GÖSTERMEYE BAĞLI
- ANLATTIĞIMIZ ZAMAN OLAY OLUR değil ANLATSAK OLAY OLUR
- ANLAYABİLMEK ve/||/<>/</> ANLATABİLMEK
( Bir şeyi anlayabilmenin en iyi yolu, onu, en iyi biçimde anlatabilmeye çalışmaktır. )
- ANLAYACAĞINIZ BİÇİMDE ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ANLATABİLECEĞİM BİÇİMDE
- ANLAYAMAMA ile/ve/||/<> YORUMLAYAMAMA
- ANLAYAMAMAK ile/ve/<> AÇIKLAYAMAMAK
- ANLAYAMAMAK ile/ve/<> ANLAM VEREMEMEK
- [hem] ANLA(YA)MAMAK ile/ve/<>/değil/hem de KABUL ETMEMEK/EDEMEMEK
- ANLA(YA)MAMAK ile/ve/değil KABULLEN(E)MEMEK
- ANLA(YAMA)MAK ile/ve KAVRA(YAMA)MAK
( Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul-zurna az! )
( "Karga'nın Bülbül'ü, Bülbül'ün Karga'yı anlaması fakat aradakilerin anlayamaması" )
( (LACK OF) MEANING vs./and (LACK OF) COMPREHEND )
- ANLAYAMAMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< (YETERİ KADAR) İLGİLENEMEMEK
- ANLAYAN ile/ve UYGULAYAN ile/ve ÖNEMSEMEK
- ANLAYANA SİVRİSİNEK SAZ, ANLAMAYANA DAVUL-ZURNA AZ ile/ve/<> BİR TÜMCE YETER SÖZDEN ANLAYANA, DESTAN YAZSAN FARK ETMEZ, SÖZDEN ANLAMAYANA
- ANLAYANA ile/ve MERAKLILARINA!
- Anlayarak KONUŞ!!!
- ANLAYICI ile/ve ANLAMLANDIRICI
- ANLAYIŞ ile/ve DEĞİŞİM
( PARADIGM vs./and ALTERATION )
- ANLAYIŞ ile/ve HOŞGÖRÜ
( COMPREHENSION/UNDERSTANDING vs./and TOLERANCE )
( ... ile/ve UPARATI )
- ANLAYIŞ ile/ve OLUŞ
( COMPREHENSION/UNDERSTANDING/PARADIGM vs./and BEING )
- ANLAYIŞ ile/ve/<> TANIM
- ANLAYIŞ ile/ve/değil/yerine YAKINLIK
( Herkese ve her şeye gösterme! İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Her zaman, herkese ve her şeye göster! )
- ANLAYIŞ ile/ve/||/<> YAKLAŞIM
- ANLAYIŞ ile/ve/değil/yerine/<> YOL GÖSTERMEK
- ANLAYIŞ ile/ve/değil/||/<>/> YORUM
- ANLAYIŞ ile/ve ZEVK
( COMPREHENSION/UNDERSTANDING/PARADIGM vs./and PLEASURE )
- ANLAYIŞLI (OLMAK) ile/değil/yerine ANLAYAN (OLMAK)
- ANLAYIŞLI ile/ve/değil FEDÂKÂR
- ANLAYIŞLI/LIK ile BİLGİLİ/LİK / BİLGİSİZ/LİK
- Anlayışlı ol ve KONUŞ!!! -ve
- ANLI-ŞANLI
- ANLI ŞANLI -
- ANLIK/ZİHİN > US/AKIL ve/||/<>/> BETİMLEME > KAVRAM ve/||/<>/> OLASILIK > ZORUNLULUK (BİLİNCİ)
- ANLIK/ZİHİN ile/ve/||/<> ACUN/DÜNYA / GALAKSİ
- ANLIK ile/ve ANLAK
( [Tasarımsal] Us. İLE/VE Zekâ. | Açıklık, göz önü, karşı. | Bazı hayvanların yatıp yuvarlandığı tozlu yer. )
- ANLIK = ZİHİN = MIND[İng.] = MENS[Lat.]
- ANLIK(TA)/ZEKÂ(DA):
ALDANMAMAK ile/ve/||/<>/> ALDATABİLMEK
- ANLIK/ZİHİN:
SABİT ile/değil/yerine/>< GELİŞİME AÇIK/YAKIN
( "Zeki görünme isteğinde olur." İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Öğrenme isteğine sahip olur. )
( Zorluklardan kaçınır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Zorluklara kucak açar.
Engellerde, kolaylıkla vazgeçer. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Terslikler karşısında sağlam durur.
Çabayı, yararsız görür. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Çabayı, ustalığa giden yol olarak görür.
Yararlı olumsuz geribildirimleri "gereksiz görür." İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Eleştirilerden öğrenir. )
- ANLI/M/IZ değil ALNI/M/IZ
- ANMA GÜNÜ ile/yerine/değil ANLAMA GÜNÜ
( [not] ANNIVERSARY vs./but MEANING DAY
MEANING DAY instead of ANNIVERSARY )
- ANNE/BABA ile ÜVEY ANNE/BABA
( MÂDER ile MÂDER-ENDER )
( MOTHER vs. STEP MOTHER )
- ANNE ve/||/<> KIZ ile/ve/||/<> ABLA ve/||/<> KARDEŞ
- ANNE(/ANA) OLMAK ile/yerine ANNE(/ANA) KALMAK
- ANNE SÜTÜ:
ERİL BEBEK İÇİN ile/ve/||/<> DİŞİL BEBEK İÇİN
( Daha zengin ve enerji yoğun. İLE/VE/||/<> Potasyum ve kalsiyumca daha zengin. )
itibarı ile 49.818 başlık/FaRk ile birlikte,
49.818 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(11/201)
(1996'dan beri)