DA'dan DU'ya ilk iki yazacı aynı olan FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibarı ile 1.262 başlık/FaRk ile birlikte,
1.262 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(4/6)
- DANSİ(TO)METRE ile DANSİTE
( Yoğunlukölçer. İLE Yoğunluk, [filmde] koyuluk. )
- DANTEL ile DANTELLİ ile DANTELSİZ ile DANTEL AĞACI
- DANTELAĞACI -ile
( Dulaptalotugillerden, Antillerde yetişen, sünger gibi kullanılan, kabuk lifleri dantele benzeyen bir ağaç. [Lat. LAGETTA] )
- DAPDAR
- DAR AÇI ile/||/<> GENİŞ AÇI
( Dar açı <90° İLE geniş açı >90° )
( Formül: Akut İLE obtüz )
- DAR GÖRÜŞLÜ ile YALITMAK ile YALITIM ile İZOLASYON ile YALITKAN
( INSULAR vs. INSULATE vs. INSULATING vs. INSULATION vs. INSULATOR )
( جزيرهاي ile غير آزاد ile روپوش دار کردن ile عايق دار کردن ile عايق کردن ile عايق ile ماده عايق ile عايق گذاري ile نارسانا ile بندآور ile مقره ile عايق کننده )
( JAZYRAYAAY ile غير آزاد ile ROPOSH DAR KARDAN ile AYGH DAR KARDAN ile AYGH KARDAN ile AYGH ile MADEH AYGH ile AYGH GOZARY ile NARSANA ile بندآور ile MOGHAREH ile AYGH KONANDEH )
- DAR KAFALILIKTAN BIKTIM"
( "DAR KAFALILIKTAN BIKTIM"
1964 yılında, ABD'de bir öğretmen dergisinde, Alexander Cassandra imzalı bir yazı yayımlanır:
Bir fizik hocası ile öğrencisi, sınav sorusuna verilen yanıt hakkında antlaşmazlığa düşerler ve deneyimli öğretmen, Cassandra'nın hakemliğine başvururlar.
Soru şöyledir:
"Bir binanın yüksekliğini, bir barometrenin yardımı ile nasıl bulursunuz?"
Öğrenci de bu soruya yanıt olarak,
"Barometreye bir ip bağlar, binanın çatısından aşağı sarkıtır ve barometrenin yere değdiği noktada ipi ölçerim" yazar.
Tabii ki, öğretmenin beklediği yanıt bu olmasa da binanın yüksekliğinin bu yöntemle ölçülebilirliği de ortadadır.
Cassandra, tartışmayı uzatmamak için öğrenciden hemen o anda bu soruyu başka bir yanıt ile yanıtlamasını ister.
Öğrenci, bu kez:
"Ama bir tek yanıt yok, pek çok yöntem var" diye yanıt verir.
Casandra, "Peki" der. "Düşünebildiğin kadar yanıt ver o zaman. Ama olanaklıysa yanıtların en az birinden fizik çalışmış olduğunu anlayalım."
Öğrencinin ilk yanıtı şöyle olur:
"Barometreyi çatıdan aşağı bırakırsınız ve bir kronometre ile kaç salisede yere çarptığını hesaplayıp x=1/2 x g x t2 formülü ile yüksekliği bulursunuz." Beklenilen yanıt bu olmasa da yanıt, fizik bilgisi içermektedir.
Öğrenci, yanıtlarını sıralamayı sürdürür: “Güneşli bir günde, barometreyi dik tutup gölgesini ölçersiniz ve sonra da binanın gölgesini ölçüp orantıyı barometrenin yüksekliği ile çarparsınız”
Bu yanıt da doğrudur.
Öğrencinin üçüncü yanıtı da şu olur: "Merdivenleri çıkarken, duvar boyunca barometrenin yüksekliğini defalarca işaretleyerek çıkar ve işaret sayısı ile barometrenin yüksekliğini çarparsınız"
Bu da doğrudur elbette ama dördüncü yanıt öğretmenlerin küçük dillerini yutmalarına neden olur; çünkü yanıttan öğrencinin fiziği çok iyi bildiği anlaşılmaktadır:
"Küçük bir ipe bağladığınız barometreyi önce yerde sonra da çatıda sallar ipin uzunluğu ve sallanma periyodları arasındaki farklarla Newton'un g katsayısını hesaplar, iki g katsayısı arasındaki farktan binanın yüksekliğini hesaplayabileceğiniz oranı bulursunuz"
Söylenilecek bir şey kalmamıştır, öğrencinin sınıfı geçtiği açıktır.
Öğrenci, yarattığı etki ile gülümser ve der ki: “Ama bence yapılacak daha doğru şey, kapıcıya gidip barometreyi hediye edip karşılığında binanın yüksekliğini söylemesini istemekten ibarettir.”
Hep beraber gülmeye başladılar.
Cassandra, hayranlıkla sorar öğrenciye:
"Peki, öğretmeninin senden beklediği yanıtı da biliyor musun?"
Öğrenci, alaylı bakışlarla yanıt verir:
"Evet, çatıda ve yerde hava basıncını ölçerek aradaki farktan hesaplamamız gerekiyor yazmamı bekliyordu"
Cassandra merakla şu soruyu sorar: "Peki madem istenilen yanıtı biliyordun, neden yazmadın?"
Öğrenci, omuzlarını silkerek şöyle der:
"Çünkü dar kafalılıktan bıktım."
Yaşamı, tek bilinmeyenli bir denklem gibi ele almak, altı boş kulağa hoş sloganlarla konuşup zamana göre kendini geliştirmeyen, saplantı slogan hükümlere göre yaşamak ve mevzî alıp dayatmaya çalışmak kolaycılığı hiçkimseyi ve de toplumları bir yere götürmez.
Yaşamda, soruların pek çoğunun tek bir yanıtı yoktur.
Başarının, çalışmaktan önce geldiği tek yer sözlüktür. )
- DAR YORUM ile/||/<>/>< GENİŞ YORUM
- DÂR-ÜL ACEZE ile/||/<> DÂR-ÜL BEDÂYİ ile/||/<> DÂR-ÜL ELHAN ile/||/<> DÂR-ÜL FÜNÛN ile/||/<> DÂR-ÜL MUALLİMAT ile/||/<> DÂR-ÜL MUALLİMİN ile/||/<> DARÜŞŞAFAKA ile/||/<> DARÜŞŞİFA
( Düşkünler evi.[1895] İLE/||/<> İstanbul Belediyesi'ne ait ilk tiyatro.[1913] İLE/||/<> İstanbul'da kurulan ilk müzik okulu.[1917] İLE/||/<> Üniversite, fenler evi.[1845] İLE/||/<> İstanbul'da kurulan ilk kız öğretmen okulu.[1869] İLE/||/<> İstanbul Fatih'te kurulan erkek öğretmen okulu.[1848] İLE/||/<> İstanbul Fatih'te, Abdülaziz'in desteğiyle kurulan yoksul, öksüz ve yetimlere ait yatılı lise. İLE/||/<> Sağlık yurdu. )
- DAR'ÜL-HARB ile/değil/yerine/>< DAR'ÜL-İSLÂM
( Savaş. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Barış. )
- DÂR[Fars.] ile -DÂR[Fars.] ile DÂR[Fars.] ile DAR/DARR[Ar.][Fars.]
( Darağacı. | Ağaç. | Direk. İLE Tutan.[DEFTER-DÂR: Defter tutan.] | Sahip, malik.[ALÂKA-DÂR: İlgili. | HİSSE-DÂR: Hisseli. | HÜKÜM-DÂR: Hükme sahip.] İLE Savaş.[DÂR Ü GÎR: Kavga, savaş.] İLE Sıkıntı, belâ. | Zarar. )
- DAR ile DÂR[Ar.] ile DÂR[Fars.]
( Ensiz. İLE Ev, yurt. İLE İdam mahkûmlarını asmak için dikilen direk. )
- DAR ile DARA ile DARP ile DARU ile DARI ile DARICA ile DAR AÇI ile DAR HAT ile DARASIZ ile DAR PAÇA ile DAR ÜNLÜ ile DARA DAR ile DAR BOĞAZ ile DAR VAKİT ile DAR ZAMAN ile DAR ARALIK ile DAR DARINA ile DAR KAFALI/LIK ile DAR GELİRLİ/LİK ile DAR GÖRÜŞLÜ/LÜK ile DARI DARINA
- DAR ile SIĞ
- DARA DÜŞMEK ile DÂRA GELMEK
( İdam edilmek, dâr ağacına gelmek. )
- DARÂ'AT[Ar.] ile ZÜLL[Ar.]
- DARAĞACI ile DARAĞACI
( GALLOWGLASS vs. GALLOWS )
( سرباز پياده ile دار ile چوبه دار ile صلابه )
( SARBAZ PEYADEH ile DAR ile CHUBEH DAR ile صلابه )
- DARALMA" ile/ve/<> SIKILMA
- DARALMA ile/ve/<> BUNALMA
- DARALMA ile DARLAMA
- DARALMA ile/ve/||/<> SIKILAŞMA
( CONTRACTION vs. ... )
- DARALMAK ile DARALTMAK ile DARALTILMAK ile DARALABİLMEK ile DARALTTIRMAK ile DARALIVERMEK ile DARALTABİLMEK ile DARALTIVERMEK
- DARALTILABİLMEK ile DARALTI ile DARALTIŞ ile DARALTICI
- DARALTILMIŞ OLAN ile ODAKLANILMIŞ OLAN
- DARALTMA ile İNDİRGEME
( TO NARROW vs. REDUCTION )
- DARALTMA ile SIKIŞTIRMA
- DARAVANOĞLU, DİMİTRİ (SARIYER, ...) :
( Kolleksiyoncu. Sarıyer'de doğdu. Ailesinin anlattığı birbirinden çok farklı gerçek ve gerçeküstü öykülerle büyüdü. Arzusu arkoloji okumaktı ama olmadı. Yıldız Teknik Üniversitesi Elektrik Mühendisliğinden mezun oldu. Tarih ve arkolojiye merak sardı. Aile fotoğraflarını toplamakla işe başladı. Fotoğraftaki kişilerin isimlerini tespit ederek önemli bir boşluğun doldurulmasını sağladı. Ayrıca tarihi belge, eşya mad alyonlar topladı. Biriktirdiklerin tanzim ederek adını verdiği "Dimitri'nin Müzesi" isimli adeta "Anıları, tazeleyen dijital bir müze" meydana getirdi. Çalışmalarını kurduğu blog ve web sitesinde yayınladı. )
- DARB[Ar.] ile CİNS[Ar.]
- DARB ile/ve MUTTASIL
( İki harfi birbirine katmak. İLE/VE ... )
- DARB ile/ve PEKİŞTİRME
- DARBE GENİŞLİĞİ ile DARBE GENLİĞİ
( Darbenin düşmeye başladığı an ile yükselme zamanının sonu arasındaki zaman farkı. İLE Bir darbenin, tam değeri, sayısal bir değer verildiğinde belirlenebilen tepe, ortalama, etkin, anî vb. değerleri ya da bunlardan biri. )
( PULSE WIDTH vs. PULSE AMPLITUDE )
( L'ÉTENDUE DU POULS avec L'AMPLITUDE DU POULS )
( PULSESBREITE mit IMPULSAMPLITUDE )
- DARBE ile/ve/||/<> BASKI
- DARBE ile ETKİLENDİ ile ÇARPMA
( IMPACT vs. IMPACTED vs. IMPACTION )
( اثابت ile اصابت کردن ile اثر شديد ile تماس ile بهم فشردن ile بهم چسبيده ile گير افتادگي ile بهم فشردگي )
( ASABAT ile ESABAT KARDAN ile ASAR SHODYD ile TAMAS ile BACPAM FESHARDAN ile BACPAM CHASBYDAH ile GYR AFTADEGY ile BACPAM FESHARDEGY )
- DARBE ve/||/<>/>/< ZORBA
- DARBETMEK ile DARBELEMEK ile DARBE ile DARBECİ/LİK
- DARBUKA'DA:
MADENİ DARBUKA ile/ve KÜP(SERAMİK) DARBUKA
- DARBUKA ile/değil BONGO
- DARBUKA ile/değil ÇİFTENAĞRA
( ... İLE/DEĞİL Birbirine bağlı, küçük iki dümbelekten oluşan çalgı. )
- DARBUKA ile DARBUKACI/LIK
- DARE SOOF ile CESARET
( DARE SOOF vs. DARE )
( بمبارزه طلبيدن ile يارا بودن ile جرات کردن ile دره صوف )
( BAMBARZEH TALABYDAN ile YARA BODAN ile JARAT KARDAN ile DAREH SOF )
- DARE :/yerine CESARET ETMEK
- DÂREYN değil/yerine/= DÜNYA İLE ÂHİRET, İKİ ÂLEM
( )
- DARGIN/LIK ile/ve/<> DURGUN/LUK
- DARGIN/LIK ile/ve KIRGIN/LIK
- DARGINLAŞMAK ile DARGIN/LIK
- DARI DARINA
- DARI ile AKDARI
( Buğdaygillerden, tohumları, gerektiğinde buğday yerine besin olarak kullanılan, kuraklığa dayanıklı bir bitki. | Mısır. İLE Buğdaygillerden, bir yıllık ya da daha uzun yaşayabilen otsu bir bitki türü. )
( PANICUM cum PANICUM MILLACEUM )
- DARI ile/değil DARA
- DARI ile HİNTDARISI
( ... İLE Buğdaygillerden, doğu ülkelerinde ekilen, taneleri yenilen, darıya benzeyen bir bitki. )
( ... cum SORGHUM VULGARE )
- DARI / KARACADARISI
( Buğdaygillerden, hayvan yemi olarak kullanılan bir ot. )
- DARI ile KATALAN DARISI
- DARI ile SÜPÜRGE DARISI
( ... İLE Buğdaygillerden, sıcak bölgelerde yetişen ve çiçek saplarından süpürge yapılan, darıya benzeyen bir bitki. )
- DARILMA ile DARILMACA
- DARILMA ile/değil/yerine/>< DAYANMA
- DARILMAK ile DARILTMAK ile DARILABİLMEK ile DARILIVERMEK
- DARILMAK ile/değil/yerine/>< SARILMAK
- DARK MATTER ile/||/<> DARK ENERGY
( Dark matter görülmeyen kütle etkisi yaparken İLE dark energy evrenin hızlanan genişlemesine neden olur )
( Formül: Λ-CDM model )
- DARK :/yerine KARANLIK
- DARKNESS :/yerine KARANLIK
- DARLAŞMAK ile DARLAŞTIRMAK ile DARLAŞABİLMEK ile DARLAŞTIRILMAK
- DARLIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>< FERAHLIK
- DARMA DUMAN (OLMAK, HİSSETMEK)
- DARMADAĞIN (OLMAK)
- DARMADUMAN
- DARPHANE değil/yerine/= DAMGAEVİ
- DARR[Ar.] ile DARR[Ar.] ile DÂRR[Ar.]
( Sıkıntı, belâ. İLE Zarar. İLE Zararlı. )
- DARR[Ar.] ile DARRÂ'[Ar.]
- DARR[Ar.] ile DURR[Ar.]
- DARRÂ[Ar.] ile BE'SÂ'[Ar.]
- DARRÂ[Ar.] ile MENFAAT[Ar.]
( Mihnet, keder. Şiddet. Belâ. İLE Yarar, kâr, çıkar. )
- DARRÂ ile DARRE
( Mihnet, keder. Şiddet. Belâ. İLE Kuma. )
- DARTMAQ[Azr.] = ÇEKMEK, ÇEKİŞTİRMEK[Tr.]
- DARÜL ELHAN / NAĞMELER -ile
( Konservatuvar.[İlk müzik/sanat okuludur.][Şehzade Camii ile Binbirdirek arasındaki Vefa Lisesi sokağındaydı.] )
- DARÜLACEZE değil/yerine/= DÜŞKÜNLEREVİ/BAKIM YURDU
- DÂRÜLFÜNÛN ile/ve DÂRÜLFÜNÛN
( Basın Müzesi. İLE/VE Ayasofya'da bulunan üniversite binasıydı. )
( 1828 - 1930 yılları arası süreli yayınlar bulunmaktadır. Ayrıca çeşitli kurslar ve sergiler düzenlenmektedir. İLE/VE ... )
( Çemberlitaş'ta, II. Mahmud Türbesi yanında. İLE/VE Yanarak 1933'te yok olmuştur. )
( 1865 yılında inşa edilmiştir. 1988'den beri müze olarak kullanılmaktadır. İLE/VE ... )
- DÂRÜLHADİS ile/ve DÂRÜLHADİS
( 24 odalı bir medrese. "Öğretmen yeri" anlamına gelmektedir. İLE/VE Medrese. )
( Sultanahmed Camisi ile Türbesi arasında. İLE/VE Toptaşı - Üsküdar'da. [Atik Valide Camii külliyesinde.] )
( 1616 yılında inşa edilmiştir. İLE/VE 1583 yılında III. Murad'ın annesi Nurbanu Sultan, Mimar Sinan'a yaptırtmıştır. )
- DARUMA[Jap.] -ile
( Zen'in kurucusu ve pirler dizisinin 28.'si. Çin'deki birinci pir olarak kabul edilen Bodhi Dharma'ya Japonca'da verilen ad. )
- DÂRÜSSAÂDE ile/ve DÂRÜSSAÂDE
( İstanbul'un "Mutluluk Evi" anlamına gelen eski bir adı. İLE/VE Topkapı Sarayı'nda, Dârüssaâde ağalarının [Sultanların özel işlerine bakan] oturduğu daire. "Saadet Yeri ve Saray" anlamına gelmektedir. )
- DARÜŞŞAFAKA LİSESİ :
( Darüşşafaka Lisesi 30.03.1863'te Sultan Abdülaziz'in fermanı ile Cemiyet - i Tedrisiye - i İslamiye adıyla Maliye Nazırı Yusuf Ziya Paşa, Gazi Ahmet Muhtar Paşa, Tevfik Paşa, Hariciye Nazırı Sakızlı Es'ad Paşa ve Trabzonlu Ali Naki Efendi tarafından kuruldu. Okulun açılışındaki amaç; okuma imkânı olmayan çocuklara (yetimlere) eğitim ve öğretim sağlamaktı. Okul 1865'te Beyazıt'taki Valide Mektebi'nde eğitime başladı. Akabinde Aksaray'da Ebubekir Paşa Mektebi açıldı. Modern okulların açılmaya başlanması üzerine yoksul ve yetenekli Türk ve İslam çocuklarına daha iyi eğitim verilmesi amacı ile Darüşşafat - ül İslamiye kuruldu. Bu okul Fatih Çarşamba'da 1873'te açıldı ve okulun adı Darüşşafaka olarak değiştirildi. Darüşşafaka bir hayır kurumu tarafından ilk defa açılan bir okul olma özelliğini taşır. Yardımseverlerin bağışları ile yaşayan okul 1955'te Kolej statüsüne geçti ve yabancı dilde eğitime başladı. 1972 yılında kız öğrencilere de eğitim vermeye başladı. Darüşşafaka'nın Fatih Çarşamba'daki binaları yetersiz kalınca Sarıyer ilçesinde Çamlıtepe (Derbent) de yeni ve modern kampüs inşâ edildi ve 1995'te eğitim vermeye başlandı. Darüşşafaka Lisesi içinde ilköğretim okulu da bulunmaktadır. )
- DARÜŞŞAFAKA MAHALLESİ :
( Darüşşafaka ilçenin yeni ve en modern mahallelerinden biridir. 2003'te Çamlıtepe (Derbent) mahallesinden ayrılarak yeni bir mahalle olarak kuruldu. Darüşşafaka mahallesi, İstinye, Poligon, Çamlıtepe (Derbent), Pınar Mahallesi ve Büyükdere Caddesinden sınır alır. Mahalle ismini sınırları içinde bulunan Darüşşafaka okulundan aldı. Bu mahalle sitelerin kurulması ile meydana gelen bir mahalle olarak dikkat çeker. Mahallenin en eski yerleşim bölgesi dere içi mevkiindeki gecekonduların bulunduğu mahaldir. Gecekonduların yer aldığı mahallin dışındaki yerler sitelerle kaplıdır. Mahallede 44 site bulunuyor. Dairesi sayısı ise 2972'dir. )
- DARÜŞŞAFAKA SAĞLIK BİRİMİ :
( Darüşşafaka mahallesinde Sarıyer Sağlık Grup Başkanlığına bağlı olarak sağlık hizmeti vermektedir. )
- DARÜŞŞAFAKA SPOR KULÜBÜ :
( Darüşşafaka Derneğine bağlı olarak faaliyet gösteren Türkiye'nin bilhassa basketbol dalında en popüler kulüplerinden biridir. Yıllardan beri I. Türkiye Deplasmanlı Liginde yer almakta ve Türkiye'yi uluslararası yarışmalarda başarı ile temsil eden kulüplerimizden biridir. Darüşşafaka Okulu kampüsü içinde mükemmel tesislerinde faaliyet göstermekte, basketbol, voleybol, yüzme, hentbol, tenis ve karate dallarında yüzlerce sporcuya hizmet vermektedir. Değişik dallarda milli takım forması giymiş sporculara sahiptir. )
- DARÜŞŞİFA:
FATİH ile/ve/||/<> HASEKİ ile/ve/||/<> SÜLEYMANİYE ile/ve/||/<> ATİK VÂLİDE SULTAN ile/ve/||/<> SULTAN AHMED ile/ve/||/<> TOPKAPI SARAYI ENDERUN
- DARVAN ile/ve/<> SANÂ
( Sanâ'ya 2 fersah mesafede. [Yemen] )
- DARWIN'İN (")İSABETLİLİĞİ("):
ZİHİN İÇİN ile/değil GÖVDE İÇİN
- DARWIN/İZM ile/değil SPENCER/İZM
- DARWIN ile/ve/||/<>/> MİTHAT EFENDİ
( ... İLE/VE/||/<>/> Kitaplarının ilk Türkçe çevirilerini yapan. )
- DARWİNİAN EVRİM ile/||/<> LAMARCKİAN EVRİM
( Darwin doğal seçilim, Lamarck kazanılmış özellik. )
( Formül: Seçilim İLE kalıtım )
( Jacques Charles tarafından 1859 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1809-1882) (Ülke: İngiltere) (Alan: Biyoloji) (Önemli katkıları: Evrim teorisi, doğal seçilim) )
- DAS CAPITAL:
1867 ile/ve/||/<>/> 1873
( I. basım. İLE/VE/||/<>/> II. basım. )
- DÂS[Fars.] ile DÂSE[Fars.]
( Orak. İLE Orak. )
- DASEİN ile/||/<> DAS MAN
( Varlık ve Zaman )
( Martin Heidegger tarafından 1927 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1889-1976) (Ülke: Almanya) (Alan: Felsefe) (Önemli katkıları: Varlık ve Zaman, Dasein) )
- DATA INTEGRITY[İng.] değil/yerine/= VERİ BÜTÜNLÜĞÜ
- DATA MINING[İng.] değil/yerine/= VERİ MADENCİLİĞİ
- DATA OBJECT[İng.] değil/yerine/= VERİ NESNESİ
- DATA TAG[İng.] değil/yerine/= VERİ ETİKETLEME
- DATA vs. INFORMATION vs. KNOWLEDGE vs. AWARENESS/WISDOM
- DATA WAREHOUSE[İng.] değil/yerine/= VERİ SAKLAĞI
- DATA[İng.] değil/yerine/= VERİ
- DATA :/yerine VERİ
- DATABEYZ[İng. < DATABASE] değil/yerine/= VERİTABANI
- DATÇA'DA:
OVABÜKÜ ve/||/<> HAYITBÜKÜ ve/||/<> PALAMUTBÜKÜ
- DATÇA[< DADIA/DADYA] ile/ve/değil/||/<>/> BETÇE[< BEDIA/BEDYA]
- DATCHA ile DATÇA
( Rusya'da, hafta sonu evleri. İLE Türkiye'nin Muğla ilinde bulunan, Marmaris'ten 65 km. sonra ulaşılabilen bir ilçe. )
- DATE :/yerine TARİH, BULUŞMA
- DATUM[İng.] değil/yerine/= VERİ
- DAUGHTER :/yerine KIZ EVLAT
- DAV/GÛR[Fars.] ile/ve ÂNE[Ar.]
( Yabani eşek. Zebra. İLE/VE Yabani dişil eşek. | Yabani eşek sürüsü. )
- DÂVÂ "GÜTMEK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/> "DÂVÂ GÖRMEK"
- DAVÂ[Azr.] = KAVGA[Tr.]
- DAVA ile DAVA
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Ilgın ağacının meyvesi.[Bitkisel boya yapımında kullanılır.] İLE Bükülerek halka biçimine sokulup el ile dirsek arasına geçirilen ve buradan eğrilen yumak. )
- DÂVÂ ile/ve/||/<>/< DÂVET
( TRIAL vs./and SUMMON/SUMMONS )
- DÂVÂ ile/ve DELİL ile/ve İSPAT
( BEYYİNE: Bir olayın doğruluğunu ortaya koyabilen yöntem. | Duruşma sırasında bir savı gerçekleştirmek için başvurulan belge, tanıt, tutamak, delil. )
( TRIAL vs./and PROOF vs./and TO PROVE )
- DAVÂ ile/ve/||/<>/> DEVÂ
- DAVÂ ile/ve/||/<>/> DURUŞMA
( CASE vs./and/||/<>/> TRIAL )
- DAVÂ ile/ve/değil/yerine HİZMET
- DAVA ile KASA BIÇAĞI ile VAKA ÇALIŞMASI ile VAKALAR
( CASE vs. CASE KNIFE vs. CASE STUDY vs. CASES )
( جعبه ile غلاف ile محفظه ile قضيه ile مورد ile مطلب ile حالت ile پرونده ile چاقوي بزرگ ile بررسي موردي ile مراتب ile مواردي ile موارد ile قضايا )
( JABEH ile GHLAF ile MOHFEZEH ile GHZYYEH ile MOORD ile MOTLAB ile HALT ile PRONDEH ile CHAGHOY BOZORG ile BARRESY MOORDY ile MARATAB ile MOVARDY ile MOVARD ile قضايا )
- DAVÂ ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< MÂNÂ
( Bilmezler mânâsını, ederler dâvâsını. )
- DAVÂ ile ŞEKVÂ
( ... İLE Şikâyetin, mahkemelik olmadan, dava haline getirilmesi. )
- DAVÂ değil/yerine/>< TERK-İ DAVÂ
- DAVACI ile/>< DAVALI
( PLAINTIFF vs./>< DEFENDANT )
- DAVALAŞMAK ile DAV ile DAVA/LIK ile DAVACI/LIK ile DAVALI/LIK ile DAVA ADAMI ile DAVA VEKİLİ ile DAVA ARKADAŞI ile DAVA VEKİLLİĞİ
- DAVAR[Ar.] ile GELE[Fars.]
( Keçi/koyun sürüsü. )
- DAVAR ile/değil/yerine BU DA VAR
( … İLE/DEĞİL/YERİNE
)
- DAVAR ile DAHA VAR["DAA VAR" değil!]
( Koyun ve keçiye verilen ortak ad. İLE Bir seviyeye doğru olan uzaklık/koşul/zaman. )
- DAVAR ile DAVAR/SELLE
( ... İLE Keçi/koyun sürüsü. )
- DAVAR ile MAL
( Koyun, keçi. İLE Öküz, inek. )
( MÂŞİYE[çoğ. MEVÂŞÎ] )
- DAVET EDİLDİ ile DAVETLİ
( INVITED vs. INVITEE )
( طلبيده ile مدعو )
( طلبيده ile MADO )
- DAVET YURDU/DAR-ÜD-DAVET[Ar.] ile/ve/||/<>/> YANIT YURDU/DAR-ÜL-İCÂB[Ar.] ile/ve/||/<>/> BARIŞ YURDU/DAR-ÜL-İSLÂM[Ar.]
( Duyuru/tebliğ süreci. İLE/VE/||/<>/> İman ve kabul süreci. İLE/VE/||/<>/> Uygulama ve hâkimiyet süreci. )
(
Özet (Hızlı Bakış)
Üç kavram, İslâm'ın toplumlar üzerinde davet, icabet ve hâkimiyet süreçlerini sıralayan bir sınıflandırma sunar. Tarihsel olarak Mekke Davet dönemi (darü'd‑davet), Medine'nin icabet örneği (darü'l‑icâbe) ve Raşid halifeler dönemi de darü'l‑islâm hâline dönüşmeyi gösterir.
Kavramların Dilsel ve Kavramsal Kökeni
Dar (دَار) Arapçada ilk anlamı olarak “ev/yurt/mekâna işaret eder; âdeta bir alanı belirtir. Helal‑haram, ikamet ve hâkimiyet bağlamında kullanıldığında "dâr" terimi bir hukûkî/ontolojik mekânı tanımlar.
İslâm sözcüğü, salt "teslimiyet"/"itaat" anlamını taşımakla birlikte burada dinin adı olarak kullanılmıştır; dolayısıyla darü'l‑islâm "İslâm'ın hâkim olduğu bölge" anlamına gelir. Da‘vet çağrı/davet etme eylemini; icâbe ise cevabı/kabulü gösterir. Bu sözcüklerin birleşimiyle oluşan terimler, süreçsel bir mantık taşır.
Terim Tanımları - Ayrıntılı
- Darü'd‑Davet (دار الدعوة): İslâm'ın hâkim olmadığı, fakat İslâm mesajının sözlü/kitabî/tebliğ faaliyetleriyle ulaştırıldığı alan. Temel ilişki: davet (da‘ve).
- Darü'l‑İcâbe (دار الإجابة): Davete olumlu yanıt verilmiş; insan topluluklarının önemli bir kısmı İslâm'ı kabul etmiş; sosyal/ruhsal dönüşüm başlamıştır; hâkimiyet kısmi olabilir.
- Darü'l‑İslâm (دار الإسلام): İslâm hukukunun ve siyasal otoritenin hâkim olduğu bölge. Burada şer‘î düzen normatif olarak uygulanır; zimmî ilişkileri, vergi (cizye gibi) ve kamu düzeni bu çerçevede düzenlenir.
Kavramlar Arası Mantıksal İlişki
Bir bölge için ideal‑tip bir süreç şöyle özetlenebilir: Darü'd‑Davet > Darü'l‑İcâbe > Darü'l‑İslâm. Bu, tarihsel süreçleri modellemek için kullanışlıdır ama pratikte aşamalar iç içe geçebilir: örneğin bir şehirde bazı kabileler icabet ederken bazıları davet aşamasında kalabilir.
Tartışmalı Noktalar ve İlmî Yaklaşımlar
Bu kavramsallaştırma klasik Fıkıh (İslâm hukuku) literatüründe ve âlimlerin siyaset‑tebliğ düşüncesinde değişik biçimlerde ele alınmıştır. Modern tarihçi ve fıkıh mütefekkirleri, kavramların sabit sınırlar taşıdığı fikrine itiraz eder; zira hâkimiyet ve kabul dereceleri coğrafî, sosyal, ekonomik unsurlara göre değişir. Aşağıda birkaç önemli eleştiri‑nokta özetlenmiştir:
- Sabit sınırlar eleştirisi: "Darü'l‑islâm" ile "darü'l‑harb" arasındaki çizgi bazen bulanıktır; ticaret yolları, azınlık hakları, savaş hali gibi etkenler sınırları belirler.
- Modern devlet anlayışı: Klasik dönemdeki hâkimiyet modelleri modern egemenlik ve devlet yapısıyla birebir örtüşmez. Dolayısıyla kavramların modern uygulamaya aktarılması sıkça tartışılır.
- Etik ve tebliğ stratejileri: Davet‑icabet ilişkisinin ahlâkî zemini ve yöntemleri (zorlama mı, ikna mı vb.) farklı düşünürlerce farklı şekillerde yorumlanır.
Tarihsel Karşılıklar: Mekke, Medine, Raşid Halifeler
Aşağıda üç dönem için ayrıntılı açıklamalar, önemli olaylar ve dönemin kavramsal karşılığı verilmiştir. Her bölüm tarihsel bağlam, toplumsal yapı ve örnek olaylarla desteklenir.
Mekke Dönemi (610 - 622) - Darü'd‑Davet
Kısa tanım: Peygamberliğin başlangıcından hicrete kadar geçen süre. İslâm'ın ilk tebliğleri Mekke toplumuna ulaşır ama siyasal hâkimiyet yoktur.
- Sosyal Durum: Kabile toplum yapısı, müşrik elitlerin hâkimiyeti, ticaret merkeziliği.
- Tebliğ Metodları: Sözlü davet, şahsi örneklik, azınlık halinde ibadetler (örtülü/topluluk içinde).
- Örnek Olaylar: İlk mümin toplulukların kenarda kalması; Ebu Talib ve Hz. Hatice gibi destekleyici şahısların rolü; baskı ve işkenceler.
- Kavramsal Karşılık: Darü'd‑Davet — çünkü İslâm hâkim değildir; davet sürmektedir.
Medine Dönemi (622 – 632) - Darü'l‑İcâbe
Kısa tanım: Hicret ile birlikte Medine'de İslâm toplumunun kurulması, anayasal düzenlemeler (Medine Vesikası), kabileler arası sözleşme ve icabetin kurumsallaşması.
- Sosyal Durum: Ensar‑muhacir dayanışması, kabileler arası ittifaklar, Yahudi topluluklarıyla sözleşmeler.
- Kurumsal Gelişmeler: Medine Vesikası (şehari yönetme ve toplumlar arası ilişkiler çerçevesi); namaz, oruç, zekât gibi toplumsal ibadetlerin düzenlenmesi.
- Örnek Olaylar: Akabe Biatları, Medine Vesikası, savaş ve sulh antlaşmaları (Bedir, Uhud, Hendek gibi olayların toplumsal etkileri).
- Kavramsal Karşılık: Darü'l‑İcâbe - davete icabet edilmiş, topluluk İslâmî kimliği benimsemiştir; hâkimiyet kısmi ama târihî dönüştürücüdür.
Raşid Halifeler Dönemi (632 – 661) - Darü'l‑İslâm
Kısa tanım: Hz. Ebû Bekir, Ömer, Osman ve Ali dönemlerini kapsayan süreç; fetihler, devletleşme, şer‘î hukukun uygulama zemini.
- Sosyal Durum ve Yönetim: Merkezi otorite, valilik‑eyalet sistemi, vergi‑tahsil mekanizmaları, askeri teşkilatlanma.
- Kurumsal Gelişmeler: Fetihlerle genişleyen coğrafya; şer‘î düzenin kamusal alana taşınması; zimmî düzenlemeleri, cizye, vakıf uygulamaları.
- Örnek Olaylar: Suriye ve Mısır fetihleri, Hz. Ömer'in adalet uygulamaları, şeriatın idarî hayata entegrasyonu.
- Kavramsal Karşılık: Darü'l‑İslâm - İslâm'ın hem toplumsal hem de siyasî hâkimiyetinin kurumsal görünümü.
Karşılaştırmalı Tablo
| Dönem / Kavram | Özellik | Sosyal Durum | Örnek Olaylar |
|---|---|---|---|
| Mekke - Darü'd‑Davet | Tebliğ / davet | Kabile egemenliği, azınlık Müslümanlar | Peygamber'in tebliğleri, baskılar |
| Medine - Darü'l‑İcâbe | İcabet / kabul | Toplumsal dönüşüm, anayasal düzen (Medine Vesikası) | Akabe Biatları, Medine Vesikası |
| Raşid Halifeler - Darü'l‑İslâm | Hâkimiyet / uygulama | Devletleşme, şer‘î uygulama | Fetihler, şer‘î uygulamalar |
Ayrıntılar ve Uygulama Örnekleri
Uygulamada, bir bölge aynı anda farklı kategorilere bölünebilir: şehir merkezleri darü'l‑islâm iken çevre köyler darü'd‑davet aşamasında olabilir. Ayrıca zaman içinde aynı bölge farklı aşamalardan geçer. Modern çalışmalarda bu kavramların yorumlanmasında hukûkî ve tarihsel bağlam dikkate alınır.
Zaman Çizelgesi (Kısa)
- 610: Peygamberliğin başlangıcı (ilk vahiy)
- 610 – 622: Mekke döneminde tebliğ - Darü'd‑Davet
- 622: Hicret - Medine toplumunun kuruluşu
- 622 – 632: Medine dönemi - Darü'l‑İcâbe
- 632 – 661: Raşid halifeler dönemi - Darü'l‑İslâm'ın kurumsallaşması
Kaynakça ve Okuma Önerileri
Bu belge. akademik amaçlı kaynakça yerine öneri niteliğindedir. Daha ayrıntılı akademik okuma için klasik fıkıh eserleri (İbn Hazm, İbn Kudâme, el‑Mâverdî) ve modern çalışmalar (tarihçiler ve İslâm hukuku araştırmaları) tavsiye edilir. Ayrıca Medine Vesikası ve Akabe Biatları ile ilgili birincil kaynak metinleri incelenmelidir.
- DAVET:
SÖZ İLE ile/ve/değil/||/<>/< HÂL İLE
- DAVET/İYE değil/yerine/= ÇAĞRI KÂĞIDI, OKUNTU
- DAVET ile DAVET MEKTUBU ile DAVET ETMEK ile TEKLİFLERİ DAVET ET
( INVITATION vs. INVITATION LETTER vs. INVITE vs. INVITE OFFERS )
( صلا ile دعوت ile وعده خواهي ile وعدهگيري ile دعوت نامه ile دعوت کردن ile صلا در دادن ile وعده گرفتن ile دعوت به عمل آمدن ile فراخواندن ile فرا خواندن ile مهمان کردن ile بمزايده گذاشتن )
( SALA ile DAVAT ile VADEH KHAHY ile وعدهگيري ile DAVAT NAMEH ile DAVAT KARDAN ile SALA DAR DADAN ile VADEH GARAFTAN ile DAVAT BAH AMEL AMADAN ile FARAKHANDAN ile FARA KHANDAN ile MOTEOMAN KARDAN ile BAMZAYDAH GOZASHTAN )
- DAVET ile DAVETLİ ile DAVETÇİ/LİK ile DAVETSİZ/LİK
- DAVET ve/<>/> İCÂBET
- DAVID RICARDO ile/ve/||/<>/> ADAM SMITH
( 16 Haziran 1723 - 17 Temmuz 1790 İLE/VE/||/<> 18 Nisan 1772 - 11 Eylül 1823 )
- DAVID = MAHBUB
- DAVLUMBAZ/TAVLUMBAZ/DAVLUNBAZ[Ar. TABL + Fars. -BÂZ]/KÜLÂH[Fars. < KULAH: Şapka.] değil/yerine/= TÜMSEK/ÇIKINTI
( Mutfak duvarlarında ocak, fırın vb.nin dumanını toplayıp bacaya vermeye yarayan emici ile donatılmış, piramidimsi biçimde çıkıntı. | Ocağın üzerinde, eşya koymaya yarayan raf. | Üzeri oymalı, işlemeli, birkaç gözü olan bir çeşit dolap. | Yandan çarklı vapurların çarklarını örten yarım daire biçimindeki kapak. | Otomobillerin tekerleklerini örten yarım daire biçimindeki kapak. | Kaptan köşkü, gemilerdeki yönetim yeri. | Aralık, antre. | Gözenek. | Yüksek. )
- DAVNLOD[İng. < DOWNLOAD] değil/yerine/= İNDİRMEK
- DAVRANIM(CONDUCT) BOZUKLUĞU ile/ve ANTİSOSYAL KİŞİLİK BOZUKLUĞU
( 18 yaş altındakilerin olumsuz davranış/tutumlarında tanımlanan. İLE/VE 18 yaş üstündekilerin olumsuz davranış/tutumlarında tanımlanan. )
- DAVRANIŞ:
"KİŞİYE GÖRE" değil/yerine/>< İNSAN GİBİ
- DAVRANIŞ/TUTUM ile/ve/değil/yerine/||/>< DÜŞÜNMEK
- DAVRANIŞ = BEHAVIOUR[İng.] = COMPORTEMENT[Fr.] = VERHALTEN[Alm.] = COMPORTARSE[İsp.]
- DAVRANIŞ ile DAVRANIŞÇILIK ile DAVRANIŞÇI ile DAVRANIŞLAR
( BEHAVIOR vs. BEHAVIORISM vs. BEHAVIORIST vs. BEHAVIORS )
( رفتار ile اخلاق ile سلوک ile رفتار گرائي ile رفتار گراي ile سير )
( RAFTAR ile AKHLAGH ile SELOK ile رفتار گرائي ile RAFTAR GERAY ile SYR )
- DAVRANIŞ ile DAVRANIŞSAL ile DAVRANIŞÇILIK ile DAVRANIŞ BİLGİSİ ile DAVRANIŞ BOZUKLUĞU
- DAVRANIŞ ile/ve/değil EŞİK
- DAVRANIŞ ile/ve İSTİKRARLI DAVRANIŞ
( Kişi, beklenti ve davranışlarında sade olmalıdır. )
( BEHAVIOUR vs./and STABLE BEHAVIOUR )
- DAVRANIŞ ve/<> İYİ NİYET
( Davranışların en iyisi iyi niyetten, niyetin en iyisi ise bilimden ortaya çıkandır. )
- DAVRANIŞ ile/ve/<> KURTARICI DAVRANIŞ
- DAVRANIŞ ile/ve/||/<> ÖRÜNTÜ
- DAVRANIŞ ile/ve TUTUM
( Koşullarınızı (belki) değiştiremezsiniz, fakat tavır ve tutumunuzu değiştirebilirsiniz. )
( Başkalarına açık davranırsanız kaybetmezsiniz. )
( Davranışlarda üç amaç: * Yarar, * Haz, * İyi. )
( Kendi tutumunuzu değiştirebilirsiniz. )
( Tutum, fırsatı kendine çeker. )
( Önemli[öncelikli] olan, ne yaptığınız değil, ne yapmaktan vazgeçtiğinizdir. )
( Gövdenin öfkesini gözleyin, davranışlarınız kontrol altında olsun. Hiç kimseye davranışlarınızla zarar vermeyin. )
( [sometimes] We cannot change our circumstances but our attitudes we can change.
We can change our attitude. )
( BEHAVIOUR vs./and ATTITUDE )
- DAVRANIŞ ve TUTUMLAR'DA
- DAVRANIŞLARIMIZ:
"İYİ/KÖTÜ" ile/ve/değil/||/<> GÜÇLÜ/ZAYIF
- DAVRANIŞSAL YAKLAŞIM ile/ve/||/<> BİLİŞSEL YAKLAŞIM
- DAVRANMAK ile ARABULUCU OLARAK HAREKET ETMEK ile DİKKATSİZCE HAREKET ETMEK ile DİKKATLİ DAVRAN ile İHTİYATLI DAVRANMAK ile ÇEKİNGEN DAVRANMAK ile DELİ GİBİ DAVRANMAK ile ALDATICI DAVRANMAK ile DÜRÜST OLMAYAN BİR ŞEKİLDE DAVRANMAK ile APTALCA DAVRANMAK ile NAZİK DAVRAN ile SERT DAVRANMAK ile TEDBİRSİZCE DAVRANMAK ile ALÇAKÇA DAVRANMAK ile BECERİKSİZCE DAVRANMAK ile AHLAKSIZCA DAVRANMAK ile CİMRİ DAVRANMAK ile HAREKETE GEÇMEK ile APTALCA DAVRANMAK
( ACT vs. ACT AS MEDIATOR vs. ACT CARELESSLY vs. ACT CAUTIOUSLY vs. ACT CONSERVATIVELY vs. ACT COYLY vs. ACT CRAZY vs. ACT DECEITFULLY vs. ACT DISHONESTLY vs. ACT FOOLISHLY vs. ACT GENTLY vs. ACT HARSHLY vs. ACT IMPRUDENTLY vs. ACT IN A DASTARDLY WAY vs. ACT INEXPERTLY vs. ACT LEWDLY vs. ACT MISERLY vs. ACT OUT vs. ACT STUPIDLY )
( پرده ile يفا کردن ile اقدام کردن ile اقدام به عمل آوردن ile روح دادن ile واسطه شدن ile سهل انگاري کردن ile مدارا کردن ile محافظه کاري کردن ile ناز کردن ile غر دادن ile خل بازي در آوردن ile خل گري کردن ile نادرستي کردن ile احمقانه رفتار کردن ile مليمت کردن ile درشتي کردن ile خشونت کردن ile دست از پا خطا کردن ile ناجوانمردي کردن ile ناشيگري کردن ile هرزه گي کردن ile خست ورزيدن ile تقليد کردن ile حماقت کردن ile خريت کردن )
( PARDEH ile YFA KARDAN ile EGDAM KARDAN ile EGDAM BAH AMEL AVARDAN ile RUH DADAN ile VASETEH SHODAN ile SONPAL ENGARY KARDAN ile MADARA KARDAN ile MOHAFEZEH KARY KARDAN ile NAZ KARDAN ile GHAR DADAN ile KHAL BAZY DAR AVARDAN ile KHAL GARY KARDAN ile NADRESTY KARDAN ile AHMAGHANEH RAFTAR KARDAN ile MOLYMAT KARDAN ile DARSHTY KARDAN ile KHSHOONT KARDAN ile DAST AZ PA KHATA KARDAN ile NAJAVANMARDY KARDAN ile NASHYGARY KARDAN ile NPARZEH GY KARDAN ile KHAST VARZYDAN ile TAGHALYD KARDAN ile HAMAGHT KARDAN ile KHARYT KARDAN )
- DAVRANMAK ile DAVRANILMAK ile DAVRANDIRMAK ile DAVRANABİLMEK
- DAVRANMAK ile KİNCİ DAVRANMAK
( BEHAVE vs. BEHAVE SPITEFULLY )
( رفتار کردن ile ادب نگاهداشتن ile درست رفتار کردن ile سلوک کردن ile غرض راني کردن )
( RAFTAR KARDAN ile ADAB NEGAHODASHTAN ile DAREST RAFTAR KARDAN ile SELOK KARDAN ile GHARZ RANY KARDAN )
- DAVUL'DA:
MEYDAN DAVULU ile/ve KOLTUK DAVULU ile/ve NAĞARA
( TABL )
( DÜHÜL )
- DAVUL" ile/değil/yerine "SİVRİSİNEK"
( Anlamayana. İLE/DEĞİL/YERİNE Anlayana. )
( Az. İLE/DEĞİL/YERİNE Saz. )
- DAVUL/GONG ile TAMTAM
( ... İLE Orkestrada yer alan bir tür Çin gongu. | Afrika yerlilerinin çaldığı davul. | Bazı olayları haber vermeye ya da açıklamaya yarayan, davulla yapılan ses. )
- DAVUL ile CEMBE
( ... İLE Mali'de kullanılan bir davul. )
- DAVUL ile DAVUL BİNBAŞI ile DAVUL DERİSİ ile DAVULCU ile BAGET
( DRUM vs. DRUM MAJOR vs. DRUMHEAD vs. DRUMMER vs. DRUMSTICK )
( تبيره زدن ile کوس ile چليک ile طبل ile تنبک زدن ile تبيره ile ضرب ile تنبک ile کوش ile طبل زدن ile طبل بزرگ ile روي طبل ile طبل زن ile طبال ile چوب طبل )
( TABYRAH ZADAN ile KOS ile CHELYK ile TABL ile TANBAK ZADAN ile تبيره ile ZAB ile TANBAK ile KOOSH ile TABL ZADAN ile TABL BOZORG ile ROY TABL ile TABL ZAN ile طبال ile CHUB TABL )
- DAVUL ile DAVULCU/LUK
- DAVUL ile DÜNBEK
( ... İLE Bekçi davulu. | Dümbelek. )
( TABBÂL: Davulcu. )
- DAVUL ile/ve/değil/<> KHAMU-AT
( ... İLE/VE/DEĞİL/<> Soyotlar, şamanlarının davullarına verdikleri addır. "Şaman atı" anlamına gelmektedir. )
- DAVUL ile/ve SÜRTMELİ DAVUL
- DAVUL ile TİMBAL[Fr.]
( ... İLE Bakırdan yapılan, küre biçiminde bir davul türü. )
- DAVUL ve/||/<> TOKMAK
( Davul, ayrı kişide; tokmak, ayrı kişide olmaz! )
- DAVULDA:
TOKMAK ile/ve/||/<> BIZBIZ
( ... İLE/VE/||/<> Davula sol elle vurulan ince değnek. )
- DAVULLAR'DA:
TRAMPET[İng. < DRUMBEAT] ile/ve KÖS[Fars. < KÛS]/GROSKES ile/ve NAKKARE[Ar.] ile/ve TIMPANO
( İki değnek ile çalınan küçük davul. İLE/VE Büyük davul. İLE/VE Mehterhanede kullanılan davul. İLE/VE Orkestra'da kullanılan davul. )
- DAVULLAR'DA:
TSUZIMI ile/ve MIRDANGA/MRIDANGA/MRIDANGAM ile/ve DUNDUN
( Japonya'ya özgü. İLE/VE Hindistan'a özgü. İLE/VE Nijerya'ya özgü. )
- DAVUT ile DAVİD MİLGARD
( DAVID vs. DAVID MILGARD )
( داود ile ديويد ميلگارد )
( DAVAD ile DYVEYD MYLEGARD )
- DAY :/yerine GÜN
- DAYAK YEMEKTEN:
KORKMAK ile/ve/değil/<> KENDİNE YEDİREMEMEK
- DAYAK ile/ve/||/<>/< DAYATMA
- DAYAKLAR ile/ve/değil/yerine PENANLAR
( [kafatası avcılığı] Yapmışlardır. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Yapmamışlardır. )
( Iban, Kayan, Kenyan, Melanau ve Murat aşiretleri olarak ayrılmışlardır. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Nereden geldikleri kesin olarak bilinmiyor. [Miri kentinin 100 km. güneyinde yer alan Nia Mağarası'nda yapılan arkeolojik kazılar, Penanlar'ın atalarının 50.000 yıl önce bu topraklara yerleştiğini ortaya çıkarmıştır.] )
- DAYALI ile/ve/değil/||/<>/< DAYANIKLI
- DAYALOĞLU, AHMET :
( Zekeriyaköylü'dür. 1954 - 1960 yılları arasında muhtarlık yaptı. )
- DAYALOĞLU, MUSTAFA (1878 - 1953) :
( Zekeriyaköy'lüdür. Kirazlıbahçe mesiresinin kurucusu ve sahibidir. 1930 - 1934 yılları arasında Zekeriyaköy muhtarlığı yaptı. )
- DAYALOĞLU, ŞERAFETTİN :
( Zekeriyaköy'lüdür. 1968 - 1973 yılları arasında muhtar olarak görev yaptı. )
- DAYAMA ile DAYATMA
( Nesnelerde. İLE "Davranış ve tutumlarda". )
- DAYAMAK ile DAYANMAK ile DAYATMAK ile DAYAKLAMAK ile DAYANILMAK ile DAYATILMAK ile DAYAKLANMAK ile DAYANDIRMAK ile DAYATTIRMAK ile DAYANABİLMEK ile DAYATABİLMEK ile DAYATIVERMEK ile DAYAYABİLMEK ile DAYAYIVERMEK ile DAYAK/LIK ile DAYALI ile DAYAKLI ile DAYAKSIZ ile DAYAK ARSIZI ile DAYAK DÜŞKÜNÜ ile DAYAK KAÇKINI ile DAYALI DÖŞELİ ile DAYAMSIZ DÖŞEMSİZ
- DAYAMAK ile KARINLAMAK
( ... İLE Gemi yanını dayamak. )
- DAYAN(AMA)MAK" ile "KALDIR(AMA)MAK
- DAYAN(DIR)MAK ile "TAKILMAK"
- DAYANAK/DAYANGAÇ ile/ve ZEMİN
( SUPPORT/BASE vs./and SOIL/GROUND )
- DAYANAK/LIK ile DAYANAKLI/LIK ile DAYANAKSIZ/LIK ile DAYANAK NOKTASI
- DAYANAK ile/ve ARKAPLAN
( SUPPORT vs./and BACKGROUND )
- DAYANAK ile DAYANAKÇA
- DAYANAK ile DÜZLEM
- DAYANAK = MABİH-İL-KIVAM = SUBSTRATUM[İng.] = SUBSTRAT[Fr., Alm.] = SUBSTSRATUM[Lat.] = HYPOKEIMENON[Yun.] = LECHO[İsp.]
- Dayanakçalı KONUŞ!!!
- Dayanamayacakların için önceden düşün ve KONUŞ!!! -ve
- DAYANÇ'TA/SABIR'DA:
METÂNET ile HOŞGÖRÜ ile DUA ile GÖZYAŞI ile HASRET ile AŞK
( Acıya sabredersek. İLE Kişilere sabredersek. İLE Dileğe sabredersek. İLE Duygulara sabredersek. İLE Özleme sabredersek. İLE Sevgiye sabredersek. )
( Madem görüyorsunuz... O zaman, hoşgörün!
[Âşık Veysel] )
- DAYANÇ/SABIR:
BOYUN EĞMEK değil/yerine ÇABA GÖSTERMEK
- DAYANÇ/SABIR:
EMEK/ÇABA ve/+/||/<>/> SÜREKLİLİK
- DAYANÇ/SABIR:
SÜREYE ile/ve/değil SÜRECE
- DAYANÇ/SABIR ile/ve/<> "KENDİNİ TUTMAK"
- DAYANÇ/SABIR ile/ve BAŞARI
( Eğer sabır gösterirseniz, başarmamak olanaksızdır. )
( If you persevere, there can be no failure. )
( Büyük başarıların sahipleri, küçük işleri titizlikle yapabilme sabrını gösteren kişilerdir. )
( PATIENCE vs./and SUCCESS )
- DAYANÇ/SABIR ile/ve/<> DAYANIKLILIK
( PATIENCE vs./and/<> ENDURANCE )
( ... cum/et/<> FORTITUDO )
- DAYANÇ/SABIR ile/ve/<> DİNGİNLİK
( PATIENCE vs./and/<> INERTIA )
- DAYANÇ/SABIR ve DOĞRU (ZAM)ANLAMA
( PATIENCE and TIMING )
- DAYANÇ/SABIR ve/<> GÜÇ
( PATIENCE and/<> POWER )
- DAYANÇ/SABIR ile/ve/<> İSTİKRAR
( SABIR ÇİÇEĞİ / GIAN AGAVE[Lat.] [Ancak 10 yılda açar.] )
( PATIENCE vs./and/<> STABILITY )
- DAYANÇ/SABIR ile İSYAN ETMEMEK
- DAYANÇ/SABIR ile/ve/<> KANAAT
( Kanaat eden aziz olur, Kanaatsizlik eden zelil olur. [azza men kanea, zelle men tamea] )
( PATIENCE vs./and/<> CONTENTMENT )
- DAYANÇ/SABIR ve/<> KARARLILIK
- DAYANÇ/SABIR ile/ve MÜCADELE (ETMEK)
( Sabırla koruk tut, yaprağı Atlas olur. )
( PATIENCE vs./and TO STRUGGLE )
- DAYANÇ/SABIR ile/ve/<> RIZÂ
- DAYANÇ/SABIR ile/ve/> SELÂMET
( Sabrın sonu, selâmettir. )
- DAYANÇ/SABIR ile/ve SIĞINMA
( PATIENCE vs./and SHELTER )
- DAYANÇ/SABIR ile/ve/||/<> ŞÜKÜR
( PATIENCE vs./and/<> GRATITUDE )
- DAYANÇ/SABIR ile/ve/||/<> TEVEKKÜL
- DAYANÇ/SABIR ile/ve/<> UYUM
( Olgun kişi, zayıf ve kendinden aşağı unsurlara karşı sabır gösterir ve onlara önem verir. )
( Uyumsuzluğu, ihtiyârını devrede tutmayan kişi yaratır. )
( PATIENCE vs./and/<> HARMONY )
- DAYANIKLI TÜKETİM ARACI ile/ve/||/<> DAYANIKSIZ TÜKETİM ARACI
- DAYANIKLI/LIK ile/ve/||/<> AĞIRBAŞLI/LIK
( METÂNET ile/ve/||/<> VAKAR )
- DAYANIKLI/LIK ile SAĞLAM/LIK
( ENDURANCE vs. STRENGTH )
( FORTITUDO cum ... )
- DAYANIKLI ile DAYANIKLI TÜKETİM MALLARI
( DURABLE vs. DURABLE GOODS )
( شلاق خور ile پردوام ile باودام ile لگد خور ile کالاهاي ديرپاي )
( SHALAGH KHOR ile پردوام ile BAVDAM ile LEGAD KHOR ile KALANPANAY DYREPAY )
- DAYANIKLILIK ile/ve DAYANIŞMA
( ENDURANCE vs./and/<> SOLIDARITY )
- DAYANIKLILIK ile DAYANMAK ile DAYANIKLI
( ENDURANCE vs. ENDURE vs. ENDURING )
( دوام ile تاب ile طاقت ile مداومت ile پرطاقتي ile بردباري کردن ile مداومت بامري دادن ile مداومت کردن ile دوام آوردن ile پايدار ile با دوام )
( DAVAM ile TAB ile طاقت ile MADAVMAT ile پرطاقتي ile BARDBARY KARDAN ile MADAVMAT BAMERY DADAN ile MADAVMAT KARDAN ile DAVAM AVARDAN ile PAYDAR ile BA DAVAM )
- DAYANIKLILIK = FORTITUDE[İng.] = FORCE D'ÂME[Fr.] = GEISTESKRAFT[Alm.] = FORTITUDO[Lat.]
- DAYANIKLILIK ve/||/<> GÖNÜL FERAHLIĞI ve/||/<> MERHAMET ve/||/<> SABIR
( Daha yüksek bir terbiye yoktur. VE/||/<> Daha büyük bir mutluluk yoktur. VE/||/<> Daha kutsal bir görev yoktur. VE/||/<> Daha etkili bir güç yoktur. )
- DAYANIKSIZLAŞMAK ile DAYANIKLI/LIK ile DAYANIKLIK ile DAYANIKSIZ/LIK
- DAYANILMAZ ile HOŞGÖRÜSÜZLÜK ile HOŞGÖRÜSÜZLÜK
( INTOLERABLE vs. INTOLERANCE vs. INTOLERANCY )
( طاقت فرسا ile تحمل ناپذير ile عدم تحمل ile نابردباري ile ناشکيبايي ile عدم قبول )
( طاقت فرسا ile TAHMAL NAPAZYR ile ADAM TAHMAL ile نابردباري ile NASHKYBAYY ile ADAM GHABOL )
- DAYANILMAZLAŞMAK ile DAYANILMA ile DAYANILMAZ/LIK
- DAYANIM ile DAYANIM ÖMRÜ
- DAYANIŞMA:
MEKANİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ORGANİK
- DAYANIŞMA ile DAYANIŞMACI/LIK ile DAYANIŞMALI
- DAYANIŞMA ile/ve/<> GÜVEN
( Kişiler, kendilerine değil birbiriyle dayanışma içindelerse güven duyabilir ve yansıtabilir. [özellikle de eşler ve ortaklar!] )
( Aslanlar [ve birçok güçlü görünen hayvan] bile tek başına yeterli güçte değildir. Ancak birlikte ve dayanışmayla ayakta kalırlar. )
( Loncaları inceleyiniz. )
( SOLIDARITY vs./and/<> TRUST/CONFIDENCE )
- DAYANIŞMAK ile DAYANIŞABİLMEK ile DAYANIŞ
- DAYANMA:
AÇLIĞA ile/ve/||/<>/> SUSUZLUĞA ile/ve/||/<>/> HAVASIZLIĞA
( 60 gün. İLE/VE/||/<>/> 6 gün. İLE/VE/||/<>/> 6 dk. )
- DAYANMA ile DAYANMA GÜCÜ ile DAYANMA ÖMRÜ
- DAYANMA ile KATLANMA
- DAYANMAK ile ABANMAK
( TO LEAN vs. TO LEAN AGAINST/OVER )
- DAYANMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BIRAKMAK
- DAYANMAK ile/ve/değil/||/<>/< ODAKLANMAK
- DAYANMAK ile SIĞINMAK
( TO RELY vs. TO TAKE REFUGE )
- DAYANMAK ile YASLANMAK
( TO LEAN vs. TO LEAN AGAINST )
- DAYANMAQ[Azr.] = DURMAK[Tr.]
- DAYANTI = UKNUM = HYPOSTASIS[İng.] = HYPOSTASE[Fr.] = HYPOSTASE[Alm.] = HYPOSTASIS[Yun.]
- DAYATILAN ile/değil/yerine BENİMSETİLEN
- DAYATIŞMAK ile DAYATIŞ
- DAYATMA/CI "ÇÖZÜMLER" ile/değil/yerine/>< GERÇEK/SAĞLAM ÇÖZÜMLER
- DAYATMA ile/ve/</değil "BİLDİĞİNİ OKUMA"
- DAYATMA ile/ve/= ARKASINDAN İŞ ÇEVİRMEK
- DAYATMA ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/< BASKI
- DAYATMA ile BASTIRMA
- DAYATMA değil/yerine/>< DAYANIŞMA
- DAYATMA ile DAYATMACI/LIK
- DAYATMA değil/yerine ESİNLENME
( [not] TO INSIST but TO BE INSPIRED
TO BE INSPIRED instead of TO INSIST )
(1996'dan beri)