Bugün[17 Kasım 2025]
itibarı ile 364 başlık/FaRk ile birlikte,
364 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.


Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(2/3)


- ALTI ile ALTI

( Rakam. İLE Bir nesnenin tabanı. )

( SIX vs. SIX )


- AMÂ[Ar.] ile A'MÂ[Ar.] ile AMA[Ar.]

( Körlük, görmezlik, manevi körlük, bilgisizlik. | Yağmur bulutları. | Altında ve üstünde hava bulun(may)an bulut. İLE Kör. | Bilgisiz/cahil. İLE Bağlaç, fakat. )


- AMİN[Fr. < AMONYAK] ile ÂMİN[Ar. < İbr.]

( Kimya terimi. [Amonyaktaki hidrojen yerine tek değerli hidrokarbonlu köklerin geçmesiyle oluşan ürünlerin genel adı.] İLE Dua. ["Allah kabul etsin" anlamında, duaların arasında ve sonunda kullanılır.] )


- AMPİRİK/EMPİRİK[İng. < EMPIRICAL] değil/yerine/= DENEYSEL/DENEYİMSEL, GÖRGÜL / DOLAYSIZCA


- AMPİRİK ile EMPİRİK

( İkisi de aynı anlamda fakat seslendirilişleri kişilerin yeğlemesine göre değişiyor. )


- ANI ile ... ÂNI


- AR[Fr. < Lat.] ile AR ile Ar

( Tarım alanları için yüz metrekare değerinde yüzey ölçü birimi. [Bir ar, kenarı on metre olan bir karenin alanıdır.] | Sanat. İLE Utanma, utanç duyma. İLE [kimya] Argon'un simgesi. )


- ARALIK/aralık ile Aralık

( Ara, boşluk. İLE/VE/DEĞİL/||/<> Onikinci/son ay. )


- ARIŞ/İRİŞ ile ARIŞ ile ARIŞ

( Kolun, dirsekten parmaklara kadar olan bölümü. İLE Çözgü. İLE Araba oku. )


- ARTIK ile ARTIK

( İçildikten, yenildikten ya da kullanıldıktan sonra geriye kalan. | Bir şeyin harcandıktan ya da kullanıldıktan sonra artan bölümü. | Daha çok, daha fazla. | [müzik] Büyük ve tam aralıkların yarım ses artmış durumu. İLE Bundan böyle, bundan sonra. )

( Ad/isim. | Önad/sıfat. İLE İlgeç/zarf. )


- AŞ ile AŞ

( Yemek. İLE Geçmenin, aşmanın buyruk kipi. )


- AS- ile AS ile AS ile As

( Ast sıfatının kısaltılmışı. Eklendiği sözcüğün, daha aşağı derecelisini anlatan, yeni sözcükler türetmeye yarayan ön ek. İLE Kutup gelinciği. Sansargillerden, yazın esmer kırmızı, kışın beyaz renkli, etçil bir hayvan. Kakım, ermin. [Lat. MUSTELA ERMINEA] İLE İskambil kâğıtlarında, bir. | Bir işte, başta gelen. [Assolist] İLE Arsenik'in simgesi. )


- A'SÂM[Ar. < USME] ile A'SAM ile ASAMM ile ÂSÂN[Fars.]

( Gerdanlıklar. | Tasmalar. İLE Ön ayakları sekili olan hayvan. İLE Sağır, işitmez. | Söz işitmez. | Sert, güç, tahammül edilmez. | Arap yazısında, ikinci ve üçüncü kökünde, uzun harf bulunan bir fiil. İLE Kolay. )

( SEKİ: Atın ayağında genellikle bileğe ya da dize kadar çıkan beyazlık. )


- AŞIK ile/değil ÂŞIK

( Baldır kemiği ile eklemleşerek, bileğin belirli başlı oynak merkezini oluşturan, ayak bileğinde bulunan, küçük kemiklerden biri. | Yapı çatılarında, uzun mertek, aşırma. | AŞIK ATMAK: Yarışmak. İLE/DEĞİL Vurgun, tutkun. )


- AŞIM/IZ ile AŞIM/IZ

( Önleyici ilacımız. İLE Yemeğimiz. )


- AŞK OLSUN ile/ve/||/<> AŞK OLSUN ile/ve/||/<> AŞK OLSUN

( Beğenilmeyecek bir davranış/tutum karşısında kınama, sitem bildiren söz. | "Aferin" anlamında bir davranışın, bir tutumun çok beğenildiğini bildiren söz. | Dervişler arasında kullanılan merhabalaşma. )


- ATIL ile/değil ÂTIL


- AY ile AY ile AY

( Birdenbire duyulan acı, ağrı, şaşırma, ürkme ya da sevinç anlatan bir söz. İLE Art arda gelen iki yeni ay arasında geçen süre. | Yılın on iki bölümünden her biri. | Bir ayın herhangi bir gününden ertesi ayın aynı gününe kadar geçen ya da yaklaşık otuz gün olarak kabul edilen süre. İLE Dünyanın uydusu olan gök nesnesi. )

( MOON vs. MOON vs. MOON )


- AYAN/AYÂN[Ar. < İYÂN] ile ÂYAN/Â'YÂN[Ar. < AYN]

( Belirli, açık. İLE Gözler. | İleri gelenler. | Meşrûtiyet dönemlerinde danışma meclisi niteliğindeki Âyan Meclisi üyeliği yapmış kişilerin her biri. )


- ÂYAR değil AYAR


- A'YEN[Ar.] ile ÂYEN, ÂHEN[Ar.]

( Büyük, iri gözlü. | Bakılan yer. | Çok açık, pek belirli. İLE Demir. )


- BÂ'[Ar.] ile BÂ'[Ar.]

( B harfinin Arapça okunuşu. [BÂ-İ MUVAHHİDE: Tek noktalı harf olmasından. | BÂ-İ TAHTÂNİYYE: Noktasının harfin altında olmasından.] İLE Kulaç. | Erişme, yetme. | Kuvvet, kudret, beceriklilik. | Şeref, kerem, vergili, verimli olma. )


- BÂD[Fars.] ile BÂD[Fars.]

( Olsun, ola, olaydı. İLE Yel, rüzgâr. | Soluk, nefes. | Ah sesi, ah çekme. | [tas.] Allah'ın yardımı. | Övme, söz. | Büyüklük taslama, kibir. | Şarap. )


- BAĞ ile BAĞ[Fars.]

( Bir şeyi başka bir şeye ya da çok sayıda olanı topluca birbirine tutturmak için kullanılan ip, sicim, şerit, tel vb. düğümlenebilir nesne. | Sargı. | Bağlam, deste, demet. | İlgi, ilişki, rabıta. | Kemikleri birbirine bağlamaya, iç organları yerinde tutmaya yarayan lif demeti. | Bir halat üzerine atılan sağlam, düzgün ve istendiğinde kolayca çözülebilen her türlü düğüm. | Nota yazarken yan yana gelen aynı ya da farklı değerdeki notaların birbirine bağlanarak çalınacağını belirtmek için yapılan yay biçimindeki işaret. İLE Üzüm kütüklerinin dikili bulunduğu toprak parçası. | Meyve bahçesi. )


- BAĞIL ile/ve/||/<> BAĞILLIK/İZÂFİYET/RÖLATİVİTE

( Görece. | Kendine özgü bir kımıldanışı olduğu hâlde başka bir nesneye uyarak sürüklenen nesnenin görünürdeki kımıldanışının niteliği. İLE/VE/||/<> Görece olma durumu. )


- BAHRİ ile BAHRÎ[Ar.]

( Uzun boyunlu, sivri gagalı, boynunun önü ve göğsü parlak beyaz olan, alçaktan ve hızlı uçan, suya bağımlı bir tür kuş. [Lat. PODICEPS CRISTATUS] İLE Denizle ilgili. )


- BALIK SIRTI değil BALIKSIRTI


- BARBAR[Fr. < BARBARE] ile/ve/||/<>/< BAR BAR

( Uygarlaşmamış kişi7topluluk. | Kaba saba, ilkel. | Kaba ve kırıcı. İLE/VE/||/<>/< Bağırma eylemiyle kullanılarak bağırışın öfkeli ve yüksek sesle olduğunu anlatan bir söz. | Bağırma eylemiyle "apaçık görünmek, ortada olmak" anlamında kullanılan bir söz. )


- BAŞI BAĞLI ile/değil BAŞI BAĞLI

( Baş örtülü. İLE/DEĞİL Eşi/nişanlısı/sözlüsü/sevgilisi olan. )


- BASİT ile BASİT

( Kolay, pratİk. İLE Aşağılayıcı, küçümseyici kullanım. )


- BAŞKA'NIN ile BAŞKAN'IN


- BAŞTANKARA ile BAŞTAN KARA

( Kuş. İLE Gitmek, etmek. )


- BE ile BE ile Be

( Türk abecesinin ikinci harfinin adı, okunuşu. İLE Ünlem. İLE Berilyum öğesinin simgesi. )


- BEBEK YAPALIM MI? ile "BEBEK YAPALIM" MI?

( Bebek sahibi olma ya da sevişme önerisi/sorusu. İLE Bebek semtine gitme önerisi/sorusu. )


- beberuhi ile Beberuhi

( Sevimsiz, budala. İLE Karagöz oyunundaki cüce. )


- BEKAR[Fr. < BÉCARRE] ile BEKÂR[Ar.] ile BÎ-KÂR[Fars.]

( Diyez'li ya da bemol'lü bir sesin eski durumuna getirilmesini gösteren nota imi. İLE Evlenmemiş/evli olmayan kişi. İLE İşsiz, güçsüz.["BEKÂR" değil BÎ-KÂR'lar evi] )


- BEL ile BEL ile BEL ile BEL

( İm, işaret. İLE İnsan gövdesinde, göğüs ile karın arasında, daralmış bölüm. | Bu bölümün, sırtın altına denk gelen bölgesi. | Hayvanlarda, omuz başı ile sağrı arası. | Dağ sırtlarında, geçit veren çukur yer. | Atmık, meni. | Geminin orta bölümü. İLE Toprağı kazmaya ya da kirizma yapmaya yarayan, uzun saplı, ayakla basılacak yeri tahta, ucu sivri kürek ya da çatal biçiminde bir tarım aracı. İLE Ses şiddetiyle ilgili birim.[< Graham Bell] | İletişim teknolojisinde iki farklı güç ya da şiddet değerini ya da bir gücün, bir referans güce oranını karşılaştırmak için kullanılan bir logaritmik birim. İki güç değeri P1 ve P2 ise aralarındaki fark, N = log10[p2 / p1] kadardır. Simgesi: B, b )


- BELLEME ile BELLEME

( Öğrenip akılda tutmak. | Sanmak. İLE Bel denilen araçla toprağı işlemek. )


- BENZETME ile "BENZETME"


- BETÜL ile/değil BETÛL

( ... İLE/DEĞİL Erkeklerden çekinen, nâmuslu kadın. | Ayrı kök salan fidan. )


- BE-YANI değil/< BEYÂN'I


- BÎD[Ar.] ile BİD[Ar.] ile BÎD[Ar.]

( Yok olma. İLE Arapça'daki bi edatının d,t ile başlayan sözcüklere katıldığı zamanki biçimidir. [Sözcüğü zarf yapar. (Bİ-D-DA'VÂ: Dâvâ ederek.)] İLE Söğüt ağacı. )


- BİLDİĞİM/İNANDIĞIM ŞEYİ YAPARIM ile/değil BİLDİĞİM/İNANDIĞIM ŞEYİ, YAPARIM


- BİLE BİLİRİZ ile/ve/değil/||/<> BİLEBİLİRİZ


- BİRLİKTE ile/ve BİRLİK'TE


- BİTMEK ile BİTMEK

( Tükenmek. İLE Yeşermek.[Bitki] )


- BOĞAZ ile BOĞAZ

( Boynun ön bölümü. İLE İki kara arasındaki bölüm. )


- C ile C

( Türk abecesinin üçüncü harfi. | Sınıflama ve sıralamalarda, maddelerin sırası harfle gösterildiğinde, üçüncü maddenin başına getirilen. | Nota imlerini harflerle gösterme yönteminde, "do" sesini gösterir. | Romen rakamlarında, 100 sayısını gösterir. İLE Karbon'un simgesi. | Elektrik sığasının simgesi. )


- ÇAKIR ile ÇAKIR

( Mavi hareli elâ göz. | Çakırdoğan. İLE Şarap. )


- ÇAPAK ile ÇAPAK

( Göz pınarında ve kirpiklerde birikerek pıhtılaşan ya da kuruyan akıntı. | Madenler dövülürken sıçrayan ince ufak parça. | Metal eşyada bulunan pürüz. İLE Sazan ailesinden, gövdesi yandan basık, boyu yarım metre kadar olabilen bir balık. )

( ... cum ABRAMIS BRAMA )


- ÇAPAR ile ÇAPAR

( Postacı, ulak. | Benekli. [hayvan ve bitkide] | Derisi, kılları ve gözleri, renk özdeği yokluğundan dolayı renksiz olan insan ya da hayvan. AKŞIN, ALBİNO. İLE Takadan büyük bir çeşit Karadeniz kayığı. )


- CAR CAR ile CARCAR

( Çok ve yüksek selenle, gürültülü bir biçimde konuşma. İLE Geveze, yaygaracı. )


- CAR ile CAR

( Çağrı, tellal ile duyurma, ilan. | Tehlike durumu, yardım, imdat. İLE Kadınların, boydan boya örtündükleri çarşaf, zar. )


- CARCUR ile CARCUR ile ÇAR ÇUR

( Gelişigüzel konuşmak. İLE Fermuar. İLE Savurganca tüketmek. )


- ÇAT ile ÇAT

( Sert bir şeyin, kırılırken çıkardığı ses. İLE İki derenin ya da iki yolun birleştiği yer, kavşak. )


- ÇAY ile ÇAY

( Çaygillerden bir ağaççık. | Bu ağaççığın özel işlemlerle kurutulan yaprağı. | Bu yaprakların haşlanması ile elde edilen, sarımtrak kırmızı renkli içecek. | Konukların, çay, börek, çörek gibi yiyeceklerle ağırlandığı toplantı. | Müzikli toplantı. İLE Dereden büyük, ırmaktan küçük akarsu. )


- ÇIKIŞ ile ÇIKIŞ

( Dışarı. İLE Yukarı. )


- ÇİL ile ÇİL ile CİL

( Ormantavuğügillerden, ormanlarda yaşayan bir kuş, dağtavuğu. İLE Çoğunlukla yüzde oluşan, kahverengi, küçük benekler. | Aynada oluşan leke. | Köklerdeki kıl gibi ince uzantılar. | Tüyünde, küçük benekler bulunan hayvan. | Yeni ve parlak. İLE Kuru saz otu. )


- CİVATA değil CIVATA[İt. < CHIAVARDA]


- DAHİ ile DÂHİ

( Bile. İLE Yaratıcı gücü olan kişi. )

( ... İLE Bir Milletin Bekâsı - Teoman Duralı... )


- DAL ile DAL ile DAL ile DAL ile DAL ile DAL ile DAL ile DAL

( Ağacın gövdesinden ayrılan kollardan her biri. | Kol, bölüm. | Canlıların bölümlenmesinde, sınıfların biraraya gelmesiyle oluşan birlik, şube. İLE Arka, sırt. | Kol. | Boyun, ense. İLE Çıplak, yalın. İLE Zaman belirten sözcüklerin karşısına getirildiğinde sözcüğün anlamını güçlendirir. İLE Arap abecesindeki yazaç/harf. İLE Suda derinlere doğru ilerlemek. İLE Düşlemek, düşünmek, dalmak. İLE Bir tür Hint yemeği. )


- DAR ile DÂR[Ar.] ile DÂR[Fars.]

( Ensiz. İLE Ev, yurt. İLE İdam mahkûmlarını asmak için dikilen direk. )


- DAYANAK = MABİH-İL-KIVAM = SUBSTRATUM[İng.] = SUBSTRAT[Fr., Alm.] = SUBSTSRATUM[Lat.] = HYPOKEIMENON[Yun.] = LECHO[İsp.]


- DEĞİN ile DEĞİN ile DEĞGİN

( "...'ya kadar/dek" gibi bir işin/durumun sona erdiği/ereceği zamanı/yeri gösteren sözcük. İLE Sincap. İLE İlişkin, üstüne, ait, dair. )


- DEK ile DEK[Fars.] ile DEK/TEK

( "...ya kadar" gibi, bir eylemin sona erdiği noktayı ya da zamanı anlatır. Bir işin, bir durumun sona erdiği zamanı ya da yeri gösteren bir söz; kadar, değin. | Belirtilen zamanı, yeri vb.ni içine almayacak bir biçimde; kadar, değin. İLE Düzen, hile, desise, entrika. | Dilenci. | Tokuşma, çatışma. | Sağlam. İLE Tek. )


- DEM[Ar.] ile DEM[Fars.]

( Kan. İLE An. | Zaman, çağ. | Soluk/nefes. | İçki. | Hazırlanan çayın renk ve koku bakımından, istenilen durumu. | Koku. | Pişirilen yemeklerin, yenilecek kıvama gelmesi. )


- DERDİ ... ile ... DERDİ


- DERİ[Yun.]/CİLT/CİLD[Ar.] ile CİLT

( Ten, deri. İLE Kitap kaplaması. )


- DERSİM ile Dersim

( Yapmam gereken ders. İLE Tunceli'nin önceki ya da eş adı. )


- DİL ile "Dİ:L"[< DEĞİL]


- DİL ile/ve/<> DİL ile/ve/<> DİL[Fars.]

( Ağızdaki, tad alma örgeni/aracı. İLE/VE/<> Konuşma(sesli aktarım/paylaşım) aracı. İLE/VE/<> Gönül/kalp. )


- DİL[Fars.] ile DÎL[Fars.] ile | [Tr.] DİL[Fars.] ile DİL[Fars.]

( Gönül, yürek/kalb. İLE Nokta. | Gönül, kalb. | Mandıra, ağıl. İLE | Ağız boşluğunda, tatmaya, yutkunmaya, sesleri boğumlamaya yarayan, etli, uzun, hareketli örgen. Tat alma örgeni. İLE Kişilerin, düşündüğünü ve duyduğunu bildirmek için sözcüklerle ya da işaretlerle yaptıkları anlaşma. Lisan. )


- DİLİM ile DİLİM ile DİLİM

( Ağzımdaki dil. İLE Kullandığım/konuştuğum dil. İLE Bir bütünden kesilmiş ya da ayrılmış ince, yassı parça. | Radyatör parçalarından her biri. | Belirli ölçülere göre oluşmuş bölüm. | Değişik anlatı türü, masal, efsane, bilmece vb. bir metnin, bir yapıtın, aslından az çok ayrılan değişik biçimli olanı, epizot. )


- DİN ile DİN ile DIN[Fr. < Yun.]

( ... İLE Bir şeyin en yüksek ve sivri noktası. | İlmek. İLE C.G.S. dizgesinde, bir gramlık bir kütlenin hızını, saniyede bir santimetre artıran güç birimi. [Bir Newton, 10[üssü]5 DIN'e eşittir.] )


- DİYAGRAM//DIAGRAM[İng./Fr. < Yun.] ile DİYAGRAM[Fr. < Yun.]

( Herhangi bir olayın değişimini gösteren çizge. İLE Bir çiçeğin, tüm ayrıntılarını gösteren taslak. )


- ... DİYE BİLİRİZ ile/değil ... DİYEBİLİRİZ


- DİYEBİLİYORUZ ile DİYE BİLİYORUZ


- DİZİ-NİN ile DİZİ-NİN ile DİZİN-İN

( Bacakların ortasındaki onun dizi. İLE Bölümleriyle izlenilenin. İLE Sıralamanın. )


- DOLANDIRMAK ile DOLANDIRMAK

( Üçkağıt. İLE Uzatmak. )


- EDÂ ile EDÂ

( Davranış, tavır. | Naz, işve. | Anlatış yolu. İLE Verme, ödeme. | Namazı kılma, yerine getirme. )


- EĞİLMEK["EYİLMEK" değil!] ile "EĞİLMEK"

( Fiziksel. İLE Yönelmek. )


- EKMEK ile EKMEK

( Undan yapılan yiyecek. İLE Bir tohumu/bitkiyi toprağa gömmek/dikmek. )


- EKO/AKS/AKSİSEDÂ/İNİKÂS[Ar. < AKS (çoğ. İN'İKÂSÂT)] değil/yerine/= YANKI/YANSI

( Işığın, parlak bir yere çarpıp geriye doğru yön değiştirerek kaynağını göstermesi. | Tepke. )


- EL ile EL

( Parmakların bulunduğu örgen. İLE Yabancı. )


- ELİBBÂ[Ar. < LEBÎB] ile ELİFBÂ/ELİFBE[Ar.]

( Akıllı, olgun, kâmil kişiler. İLE 33 harften oluşan Osmanlı abecesi. | Bir şeyin başlangıcı. | Bir örgü motifi. )


- ELİF ile ELÎF[< ÜLFET]


- 57.Cİ ALAY değil 57. ALAY

( Hem nokta koyup hem de -ci eki getirilmez! )

( )


- ESRE[Ar.] ile ESRE[Ar.] ile ÖTRE[Ar.]

( Arap yazısında/harflerinde bir ünsüzün, dar, düz ve kısa okunacağını gösteren im. İLE Eski zamanlardan söylenilegelen bilgi ve haberlerin sonucu. İLE Arap yazısında, bir sesin yuvarlak, dar ve kalın[u], Türkçe'de de yuvarlak[o, ö, u, ü] okunacağını gösteren im. )


- FÂNİ[Ar.] ile FANİ[Yun.]

( Ölümlü, gelip geçici, kalımsız. İLE İnsan gözünün algıladığı ışık şiddeti. )


- Fars ile FARS[Fr.]

( İran'ın güneybatısında oturan halk ya da bu halktan olan kişi. İLE İlkel, yalın güldürme öğelerinden yararlanan, kimi kez inanılırlığın sınırını aşan, güldürmeyi amaç edinen oyun. )


- FAVORİ[Fr.] ile FAVORİ[Fr.]/DULUK[Tr.]

( Gözde. İLE Sakal. )


- FEL FECRİ/FECİR değil VEL FECRİ/FECİR

( "Gözleri fel fecri okuyor." DEĞİL Gözleri vel fecri okuyor. )


- FELSEFE:
NİTELİKLİ SORU, SORMA "SANATI" ile/ve/||/<>
NİTELİKLİ, SORU SORMA "SANATI"


- FİL DİŞİ ile FİLDİŞİ

( Filin dişi. ile Renk. )


- FONT[Fr.] ile FONT[İng.]

( Dökme, demir, pik. İLE Yazı tipi. )


- GALİ-BA değil GALİBA


- GAYYÛR değil GAYÛR


- GEÇ ile GEÇ

( Zamanın sarkması, erken olmayan. İLE Geçmenin buyruk kipi. )


- GEN ile -GEN ile GEN[Yun. < GENESIS] / -JEN/JENİK/JENETİK

( Geniş. | Üçgen, dörtgen gibi geometri terimlerinde, "kenarlı" anlamıyla kullanılan ek sözcük. | İşlenmemiş, boş bırakılmış tarla. İLE Olan/olma, var olan/mevcud, varlık, sahip olma. [-gen ekinin kökeni kesin olarak bilinmemekle birlikte, Orhun Yazıtları'nda da bulunan "-gän" ekinin türevi olduğu düşünülmektedir.] İLE İçinde bulunduğu göze ya da organizmada özel bir etkisi olan, kuşaktan kuşağa ve gözeden gözeye geçen kalıtımsal öğe. )


- GENC[Ar.] ile GENÇ[Ar.]

( Hazine, define. İLE Yaşı, ilerlememiş olan. )


- GERİLİYOR/UZ[< GERİLEMEK] ile GERİLİYOR/UZ[< GERİLMEK]


- GİZ/SIR[Ar.] ile SIR

( Varlığı ya da bazı yönleri açığa vurulmak istenmeyen, gizli kalan, gizli tutulan şey. | İnsan usunun, yeterince açıklık getiremediği şey. | Bir işin, bir şeyin, dikkat, yetenek, deneyim ve sezgi yardımıyla kavranabilen, en zor, en ince yanı. | Bir amaca ulaşmak için kullanılan, başvurulan, özel ve gizli yazılar yazdırılan kişi. İLE Bazı nesnelere parlaklık vermek, dış etkilerden korumak, sızmalarını önlemek gibi amaçlarla sürülen, saydam ya da donuk vernik. | Aynaların arkasına ve kaplam metal eşyanın yüzüne sürülen, ince, metal tabaka. )


- GÖÇME ile (")GÖÇME(")

( Mekânlarda/"insanda"[bölge/yer değiştirme]. İLE/VE/<> Nesnelerde/"insanda[yaşlanma, sağlığını kaybetme].". )


- GÜL[Fars.] ile GÜL | ile GÜL

( | Çiçeklere verilen genel ad. İLE En güzel çiçeğe[çiçek olan güle] verilen ad. | İLE Gülmenin buyruk kipi. )

( Cins ad. İLE Özel ad. İLE ... )

( Genel. İLE Özel. İLE ... )


- HAÇ ile HAC(C)


- HADDİ'Nİ BİLDİRMEK ile HADDİNİ "BİLDİRMEK"

( Bir şeyin/durumun. İLE Bir kişinin/tutumun. )

( Sınırların bilgisini belirtmek/anlatmak. İLE Haddini aşanı engellemek.[bedelini ödetmek üzere ya da öncelikli olmamalı!] )


- HADESE(HUDÛS) ile HADESE(HADS)

( Olmak. İLE Sezgi./Sürat-i intikal. )


- HADİS ile HÂDİS(E)

( Peygamber sözü. İLE Meydana gelen. )


- HAKİM ile HÂKİM

( Hikmet sahibi. İLE Yargıç. )


- HÂL ile HAL

( Durum. İLE Sebze-Meyve toptan satış yeri. )


- HAL ile HÂL/GÖVEÇLİK ile HAL[Fr. < Cerm.] ile HAL

( Bir şeyin içinde bulunduğu koşulların ya da taşıdığı niteliklerin tümü, durum. | Davranış. | Şimdiki zaman, içinde yaşanılan zaman. | Güç, kuvvet, takat. | Kötü durum, sıkıntı, dert. İLE Genellikle üstü kapalı pazaryeri. İLE Çözme, çözülme eritme, karışık bir sorunun içinden çıkma, sonuca varma. İLE Tahttan indirme. )


- HALA değil HÂLÂ


- HAŞA ile HÂŞÂ

( Kalın kumaş parçası. İLE Asla. )


- HASIL ile HÂSIL[Ar.] ile HAŞIL

( Yeni başak tutmaya başlamış ekin. İLE Olan, ortaya çıkan, görünen. İLE Dokumacılıkta kullanılan, unlu ya da çirişli sıvı. [ÇİRİŞ: Çirişotunun kökünün öğütülmesiyle yapılan ve su ile karıştırılarak tutkal gibi kullanılan, esmer, sarı bir toz.] )


- HÂT ile/değil HATT


- HAYA[Fars.] ile HAYÂ'[Ar.] ile AYA

( Erbezi, husye/husâ, testis. İLE Utanma, utanç. | Namus, edep. | Günahtan kaçınma. İLE Avuç içi. )


- HAYA-TINDA değil/< HAYATINDA


- HAYIR ile HAYIR!

( "Yarar", iyilik, doğruluk, hoşluk. İLE Yanıt niteliği. | Öteki dillerdeki dilsel ve kavramsal karşılığı/kullanımı, Türkçe'de aynı biçimde değildir.
Anadolu kültürü ve geleneğindeki olumlama yaklaşımıyla olumsuz olana yapıcı bir ad verme ya da sözcük kullanma eğilimi/yeğlenmesi, bu sözcükte de yansımasını bulmuştur.
"Hayır!" sözcüğünün ve kullanımının sonundaki ünlem işareti ve vurgusu kalktığında, olumsuz olana olumsuzluğunu yansıtacak bir tanım/ifade yerine o olumsuzluktan sonraki olası olumluya zihni/dikkati yöneltmek üzere kullanılmıştır.
( HAYIR!'DA HAYIR VARDIR! )
[ Siz de hemen şimdi (ya da en kısa sürede) kendi HAYIR!'larınızı belirleyiniz! ]

& )


- HELÂ/HALÂ[Ar.]/KENEF[Ar. < KENİF]/KERİZ[Fars. < KARIZ]/AYAKYOLU/WC/TOILET[İng.]/00[Fr.]/TUVALET[Fr.] ile MEMİŞHANE ile TUVALET

( Ayakyolu. İLE Gece giysisi. )


- HER BİR/BEHER[Fars.] ile BEHER/BEHERGLAS[Alm. < BECHER/GLAS]

( Her bir. İLE Silindir biçiminde cam deney çubuğu. )


- HERHALDE ile HER HALDE

( Tahmin, belki. İLE Mutlaka, kesinlikle. )


- HUDÛD[Ar. < HADD] ile HUDÛD[Ar. < HADD]

( Sınırlar, uclar, bucaklar. İLE Yanaklar. | Yer kazmalar, yeri yarmalar. )


- İÇ ile İÇ

( Bir nesnenin/yerin dışı olmayan. İLE Sıvıların ağız yoluyla mideye sokulması/indirilmesinin öneri/buyruk kipi. )


- İDÂD[Ar.] ile İDÂD/İDED[Ar.] ile İDÂD[Ar. < ADD]

( Sayı, hesap. İLE Zor, kuvvet; zafer, üstünlük. İLE Hazırlama/hazırlanılma, geliştirme/geliştirilme. )


- İHTİYÂR ile İHTİYÂR

( Yaşlı. İLE Seçmek, üstün tutmak, katlanmak. )


- İHTİZÂZ[Ar.] ile İHTİZÂZ[Ar.] ile İHTİZÂZ[Ar.]

( Hazzetme, gönlü ferahlama. İLE Kendini alçak tutma, alçalma. İLE Titreme. | Sıçrayıp oynama, sallanma. )


- 2 YIL ÖNCE ile/değil 2. YIL/SENE


- İKSÂ'[< KİSVET(KİSVE değil!)] ile İKSÂ'

( Giydirme, giydirilme. İLE Kasvet, sıkıntı ver[il]me. )


- İLÂ[Ar.] ile ÎLÂ'[Ar.] ile İ'LÂ[Ar. < ULÜVV] ile ÎLÂ'[Ar.]

( ...ye (kadar), ... dek. İLE Yemin etme. İLE Yükseltme, yükseltilme, yüceltilme; şöhretini artırma. İLE Çok istekli kılma. )


- İMÂLE[Ar.] ile İMÂLE[Ar.]

( Meylettirme, bir tarafa eğme, yatırma. | Vezne uydurmak için, kısa heceyi gereğinden fazla uzun okuma. İLE [eskiden] İşçilere ödenen gündelik ücret. )


- İNKİLAP[Ar. < KELB] ile/değil İNKILÂP[Ar. < KALB]

( Köpekleşme. İLE/DEĞİL Toplum düzenini ve yapısını daha iyi duruma getirmek için yapılan köklü değişiklik, iyileştirme, devrim. | Bir durumdan başka bir duruma geçiş, dönüşüm. )


- İNTIBÂ[Ar. < TAB] ile İNTİBÂH[Ar.] ile İNTIBÂH[Ar.]

( Basılma, matbû olma. | Zihinde iz bırakma. | İzlenim. İLE Uyanma, uyanış. İLE Pişme. )


- İSBA[Ar.] ile İSBÂH[Ar. < SEBH] ile İŞBÂ'[Ar. < ŞİB]

( Arapların uzunluk ölçüsü.[kadem'in 1/12'si] İLE Suda yüzdürme/yüzdürülme. İLE Karnını doyurma, doyrulma. | Doyma. | Çoğalma, çoğaltılma. | Arap nazımında, vezin ve kâfiye zorunluluğundan dolayı sözcüğe bir harf katma. )


- İSTİŞHÂD[Ar.] ile İSTİŞHÂD[Ar.]

( Tanık getirme, tanık gösterme. | Şehit olma. İLE Edebî bir düşüncenin sağlamlığını kanıtlamak için, değerli yapıtlardan örnek gösterme. )


- İT ile İT

( Köpek. İLE İleri doğru devinim kazandırmanın buyruk kipi. )


- K ile K ile KA/KE ile KU

( Türk abecesinin on dördüncü harfi. İLE Potasyumun simgesi. İLE Türk abecesinin on dördüncü harfinin okunuşu. İLE Kurçatovyumun simgesi. )


- ...KA... ile/ve/değil/||/<>/> ...KÂ...

( İkamet, istikamet, tekabül, mukabil, enkaz/ı, erkan. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Tekâmül, kâğıt, erkân, iskân, eşkâl. )

(

)


- KAÇMAK ile "KAÇMAK"

( Kendi anlamı. İLE İzin istemek/izin isteyerek/bildirerek ayrılma.(Deyim/argo). )

( Hızla koşup bir yere saklanmak. | Kimseye bildirmeden bulunduğu yerden ayrılmak, firar etmek. | Kendini göstermemek, rastlaşmamaya çalışmak. | Kaçınmak. | Gaz, sıvı vb. şeylerin sızması. | İpinin kopması. | Girmek. | Bir yana doğru kaymak. | Görünmeden gitmek, savuşmak, sıvışmak. | Hızlı koşmak. | Yok olmak. | Benzemek, andırmak. | Kaçgöçe uymak. | Kadının, yasalara ve aile isteklerine karşı gelerek evlenmek için evinden ayrılması. | Rengi ağarmak, uçmak. | Yarışçının ötekilerden hızla ayrılıp arayı açması. | Futbol ve basketbolda, engelleyen adamdan kurtulmak ya da pas alabilmek için boş alana koşmak. İLE ... )


- KADININ ... ile KÂDI'NIN ...


- KADR ile/ve KADER/KADAR ile/ve KADER

( Parlaklık. İLE/VE Ölçü. | Ölçüsünde, derecesinde. | Büyüklüğünde, genişliğinde. | Dek. | Gibi. | Denli. | Süre belirten bir söz. | Miktarda, derecede. | Bir sayıdan sonra geldiğinde, kesinlikle belirli olmayan bir niceliği belirten söz. İLE/VE Özgürlük. )


- KALE ile/değil KÂLE (ALMAK/ALMAMAK)


- KALIN ile KALIN ile KALIN

( Nesnelerde, uzunluk ve genişlik dışında üçüncü boyutu çok olan. | Enli ve gür kaş. | Yoğun, akıcılığı az olan. | Etli, dolgun. | Pes ses. İLE Gelin olacak kıza erkek tarafından verilen para ya da armağan, ağırlık. İLE Mayalı hamurun parçalara ayrılıp tandırda pişirilmesiyle elde edilen ekmek türü. )


- KALP ile KALP ile KALP

( Göğüs orta boşluğunda, iki akciğer arasında, gövdenin her yanından gelen kirli kanı akciğerlere ve oradan gelen temiz kanı da gövdeye dağıtan organ, yürek. | Kalp hastalığı. | Sevgi, gönül. | Bir ülkenin, bir kuruluşun işleyiş, yönetim ve varlığını sürdürme bakımından en önde gelen yeri. | Duygu, his. İLE Bir durumdan başka bir duruma çevirme, dönüştürme. İLE Düzme, sahte, geçmez para. | İşe yaramaz, tembel. | Yalancı, kendine güvenilmeyen. )


- KAN ile KAN

( Gövdemizde dolaşan yaşamsal sıvı. İLE İnanmak. )

( BLOOD vs. BLOOD )


- KANMA ile KANMA

( Yanılma. İLE Yetinme. )


- KANON = KANUN, KAİDE = CANON[İng., Fr., İsp.] = KANON[Alm., Yun.]

( Herhangi bir konuda yetkelerin belirlediği seçimler bütünü. | Eşit aralıklarla ilerleyen ancak birlikte değil, art arda duyulan iki ya da daha çok sesin birbirini sürekli taklit etmesiyle oluşan bütün. )


- KAP[Fr. < CAPE] ile KAP ile KÂP/KÂB[Ar.]

( Giysi. İLE Mahfaza. İLE Aşık kemiği. )

( Gövdeyi omuzların üstünden çepeçevre saracak biçimde yapılan bir tür üst giysisi. | Kadınların giydiği kolsuz üstlük. İLE İçi gaz, sıvı ya da katı herhangi bir nesneyi alabilen oyuk nesne. | Kap kacak. | Türlü şeylerin taşınması ya da saklanması için kullanılan torba, kılıf, çanta, sepet, sandık vb. | Kapak, cilt. İLE Aşık kemiği. )


- KAPAN ile KAPAN

( Tuzak. İLE Büyük dükkan/depo.[ > Unkapanı ] )


- KAPAR ile KAPAR

( Kapatmanın geniş zamanlı tanımı/kullanımı. İLE Kapmanın geniş zamanlı tanımı/kullanımı. )


- KAR ile KÂR

( Kış mevsiminde yağan. İLE Kazanç. )

( Atmosferdeki su buharının yoğunlaşmasıyla oluşan ve yeryüzüne beyaz ve hafif billurlar biçiminde donarak düşen su buharı. İLE Alışveriş işlerinin sağladığı para kazancı. | İş. | Yarar, fayda. | Üretim etmenlerinden biri olan girişimcinin üretimden aldığı pay. | Maliyet fiyatıyla satış fiyatı arasındaki fark. )


- KARDEŞİM ile "KARDEŞİM!"


- KASIR[Ar. < KASR]["ka" uzun okunur] ile KÂSİR[Ar. < KESÎR < KESRET] ile KÂSİR[Ar. < KESR] ile KASIR[Ar. < KUSÛR]["ka" uzun okunur]/KASÎR[Ar. < KASR] ile KASR[Ar. çoğ. KUSÛR] ile KASÎL[Ar.]

( Zorla işleten. İLE Çok olan. İLE Kıran, kesreden. İLE Kısa, boysuz. Kısa kesme, kısaltma, kısma. | Azaltma, kesme, eksiklik. | İbarenin çok kısaltılması. | Aruzda tef'ile'nin son harfinin düşürülmesi. İLE Köşk, kâşâne, saray. İLE Hayvanlara yedirmek üzere zamanından önce biçilen yeşil ot. )


- KASMAK ile "KASMAK"

( Kasları gergin duruma getirmek. | Kısaltmak. | Daraltmak. | Bölmek, ayırmak. İLE Baskısı altında tutmak. )


- KAY ile KAY[Ar.]

( Yaz yağmuru. İLE Kusmak. )


- KELÎM[Ar. < KİLÂM] ile KELİM[Ar. < KELİME]

( Söz söyleyen, konuşan. | İkinci kişi.[muhâtab] İLE Sözler. )


- KELÎME değil KELİME


- KENDİ KENDİNE/KENDİNİ değil KENDİNİ


- KEŞÂN KEŞÂN[Fars.]

( Zorla, sürükleye sürükleye, çeke çeke götürerek. )


- Kİ[Fars.] ile -Kİ

( Anlam bakımından birbiriyle ilgili tümceleri birbirine bağlayan bir sözcük. | Özneyi, tümleci güçlendirerek tümcenin temel bölümüne bağlayan bir sözcük. | "Öyle, o kadar, o denli" vb.nden sonra, kullanıldığı tümceye güç katan bir sözcük. | İkinci tümcedeki yargının birincideki hareketin yapılışı sırasında görülerek şaşıldığını bildiren bir sözcük. | İki tümcede anlatılan durumların uyuşmazlığını bildiren bir sözcük. | Yakınma, kınama vb. duyguları anlatmak için bir tümcenin sonuna getirilen bir sözcük. | Bir soru tümcesinin sonuna getirildiğinde kuşku ya da kaygı anlatan bir sözcük. | Bazı sözcüklerin sonuna bir ek gibi eklenerek birtakım zarf, yeni edatlar oluşturan bir sözcük.[Belki, çünkü, hâlbuki, mademki, sanki] İLE Zaman, yer/konum ya da koşul belirten sözcük eki.[önceki, buradaki, sıcaklıktaki] )

( Ayrı yazılır. İLE Bitişik yazılır. )


- KİM ile KİM

( "Hangi kişi?" anlamında tümcede, özne, tümleç, nesne, yüklem görevinde kullanılan bir sözcük. İLE [eskiden] Ki bağlacı. )


- KIRKAMBAR ile KIRKAMBAR

( İçinde değişik türden şeyler bulunan kap ya da yer. İLE Çok konuda bilgisi olan kişi. | Çerçi. )


- KIRKAYAK ile KIRKAYAK

( Eklem bacaklıların çok ayaklılar sınıfına giren, taşların altında yaşayan, gövdesi yuvarlak ve uzun bir böcek. İLE "Kasık biti". )

( JULUS TERRESTRIS cum PTHIRUS PUBIS )


- KİŞİ ve/<> KİŞİ

( Kişi, başka bir kişiyle ile insan olur. )

( Bir kişiyi sevmekle başlayacak herşey! )

( Kişi, kaya gibi olmalı, hareket ettiren olursa kımıldamalı! )

( KİŞİ: Benden konuşan ve senden dinleyen. )

( KİŞİ: Altı yönden[ön-arka, sağ-sol, alt-üst] bakabilen. )

( PERSON and/<> PERSON )


- KİŞİ ile/değil KÎŞÎ

( Birey. İLE/DEĞİL Şemseddin Kîşî.[Kutbuddin Şirâzî'nin hocasıdır.] )


- KIŞLA ile KIŞLA ile KIŞLA ile KIŞLAK

( Askerlerin toplu olarak barındıkları yapıların tümü. İLE Koyun ve keçi sürülerinin gecelediği ya da kışın barındığı kapalı ağıl. İLE Kış ile [soğuk/kar ile] (baş etmek/edememek). İLE Kışın barınılan yer. | Kışın orduların, göçebe oymakların hayvanlarıyla birlikte yayladan inip konakladıkları yer. )


- KITA ile KITA ile KITA ile KITA

( Yeryüzündeki altı büyük kara parçasından her biri, ana kara. İLE Askerlerin bir komutanın emrinde biraraya gelmesinden oluşan birlik. İLE Dörtlük. İLE Parça, tane. )


- KUÇUKUÇU ile KUÇU KUÇU

( Köpek. İLE Ünlem. )


- KÜPÜR değil KUPÜR


- KUŞDİLİ ile KUŞ DİLİ

( Dişbudak. İLE Çocuk dili. )


- KUSMA/İSTİFRA[Ar.] ile/ve/||/<> KUSMAK

( Kusmak durumu. | Üzerine bir boya uygulandığında alttaki rengin üste çıkması. İLE Midenin içindekini basınçla ağızdan dışarı atmak, çıkarmak. | Reddetmek. | Boyanan ve temizlenen şeyler yeniden ortaya çıkmak. | İçinde birikmiş kinini, öfkesini söyleyerek açığa vurmak. )


- LAVTA[Alm. < Ar.] ile LAVTA[İt.]

( Mızrapla çalınan, gövdesi uddan küçük bir çalgı. İLE Ebe. | Doğacak çocuğu, ana rahminden çekmeye yarayan araç. | [eskiden] Erkek doğum uzmanı. )


- Lehçe ile LEHÇE[Ar.]/DİYALEKT[Yun.]

( Polonya dili. İLE Bir dilin, tarihsel, bölgesel, siyasal nedenlerden dolayı, ses, yapı ve sözdizimi özellikleriyle ayrılan kolu. )


- LÎSAN ile/değil LİSÂN

( İstanbul ağzı. İLE Anadolu ağzı. )


- l/L ile L ile La ile la[İt.]

( Türk abecesinin on beşinci yazacı/harfi. Sesbilim bakımından, dişeti ünsüzlerinin ötümlüsüdür. İLE Romen rakamları dizisinde, 50 rakamını gösterir. İLE [kimya] Lantan'ın simgesi. İLE [müzik] Gam (ll) dizisinde, "sol" ile "si" arasındaki ses. | Bu sesi gösteren nota imi. )


- MAHMÛD[Ar. < HAMD] ile Mahmûd[Ar.] ile Mahmûd (Kaşgarlı)[Ar.]

( Övülmeye değer, hamdolunmuş, senâ edilmiş. | Hz. Peygamber'in adlarından biri. İLE Ebrehe'nin Kâbe'yi yıkmak üzere getirdiği filin adı. İLE Türk bilgini, sözlük yazarı ve edibi. | Dîvân-ü Lügat-it Türk'ün yazarı. )


- MAHSUS[< HAS] ile MAHSÜS[< HİS]


- ENGEL/SAKINCA/MAHZUR[Ar.] ile ENGEL/SAKINCA/BEİS[Ar.]


- MAKSÛR/E[Ar. < KASR] ile MAKSÛRE[Ar. çoğ. MAKASÎR]

( Kısalmış/kısaltılmış, kasr olunmuş. | Alıkonulmuş. | Bir şeye ayrılmış. | Bazı Arapça sözcüklerin sonunda bulunan "Y" biçiminde yazılan Elif harfi. İLE Camilerde, etrafı parmaklıklı yüksek yer.[Biraz daha yüksek olursa "mahfil" denilir.] )


- MAKUL[Ar. < KAVL]["ku" uzun okunur] ile MA'KUL/MA'KULE[Ar. < AKL]["ku" uzun okunur]

( Söylenilmiş, denilmiş. Söylenilen söz. İLE Akıllıca, akla uygun, akıllıca iş gören, anlayışlı, mantıklı. )


- MÂL[Ar. çoğ. EMVÂL] ile -MAL[Ar.]

( Bir kişinin tasarrufu altında bulunan değerli ve gerekli şey. | Varlık, servet. | Para, nakit, gelir. | Tüccar eşyası. İLE "Süren, sürülen, takılan, sarılan" anlamlarıyla oluşumlar yapar.[RÛ-MÂL: Yüz süren.] )


- MÂLÎ[Ar.] ile MÂLÎ[Ar.] ile MALİ[Ar.] ile MÂLİH[Ar.]

( Malla, parayla ilgili. | Devlet, gelir ve giderlerinin yönetimine ait. İLE Çok fazla. | Dolu. İLE Afrika'da bir ülke. İLE Tuzlu. )


- MALUM ile/||/<> MÂLUM

( Elma. İLE/||/<> Bilgi. )

( Latince. İLE/||/<> Arapça. )

( ELEMA: Gizli, gizlenmiş. )


- MAMÜL değil MAMUL


- MÂNİ'[Ar. < MEN | çoğ. MENEA] ile MA'NÎ/MÂNÂ[Fars.] ile Mânî[Fars.] ile MANİ[Ar.]

( Geri bırakan, alıkoyan, engel olan, men eden. | Engel, özür. İLE Eş, benzer. İLE Ünlü Çin'li nakkaşın adı. Behram Şâpûr zamanında İran'a gelip Zerdüşt ve Îsâ dinlerinin karışımı olan bâtıl mezhebini yaymaya başlamış olmasından dolayı idam edilmiştir. [Erteng/Erjeng adlı yapıtı ünlüdür.] )


- MÂNİ/MÂNİA[Ar.] ile MÂNİ[Ar.] ile MANİ[Fr. < Yun. MANİA]

( Engel. İLE 1.,2. ve 4. mısraları uyaklı(kâfiyeli) halk şiiri. İLE Tutku, düşkünlük, saplantı, taşkınlık. )


- MANŞET[Fr.] ile MANŞET[Fr.]

( Bir gömleğin kol ağzına geçirilen, genellikle çift katlı kumaştan bölüm, kolluk. İLE Gazetelerin ilk sayfalarının üst bölümüne, iri harflerle konulan başlık. )


- MANTAR ile MANTAR ile MANTAR ile MANTAR ile MANTAR

( Bitkilerde koruyucu doku olarak görev yapan ve ana maddesi süberin olan ölü hücrelerden oluşan tabaka. İLE Mikroskobik ya da makroskobik olan parazit, saprofit ya da simbiyoz olarak yaşayan, klorofilsiz, öteki canlılar için zehirli ya da zehirsiz olan canlı yapı. İLE Esnek ve hafif olduğundan, şişe tıpası, cankurtaran simidi/yeleği, ayakkabı tabanı ve daha birçok şeyin yapımında kullanılan, geçirimsiz, meşe ağacı tabakası. | Bu tabakadan yapılan şişe tıpası. İLE [hayvanlar] Burun ucu. İLE Çoğunlukla yüzde, deri üzerinde, koyu kızıl ya da mor renkte oluşan bir deri sayrılığı. | Bazı mantarların yol açtığı bitki ya da hayvan hastalığı. )

( LİKEN: Mantar ve alglerin morfolojik ve fizyolojik bir bütün halinde meydana getirdikleri simbiyotik organizmalar. )

( [argo] MANTARLAMAK: Aldatmak, yalan söylemek. )

( MUSHROOM vs. PILEUS )

( FUNGİ cum ... )


- MÂT[Fars.] ile MAT[Fr.]

( Satranç oyununda yenilme. İLE Parlak olmayan, donuk. )


- MEBHÛS[Ar.] ile MEBHÛS[Ar. < BAHS] ile MEB'ÛS[Ar. çoğ. MEB'ÛSÂN]

( Sözü geçmiş, bahs olunmuş. İLE Solugan, tık soluk kişi/hayvan. İLE Gönderilmiş, ba's olunmuş. | Peygamber olarak gönderilmiş. | Halk tarafından seçilerek, mecliste yer alan kişi, milletvekili. )


- MECZÛM[Ar. < CEZM] ile MECZÛM[Ar. < CÜZÂM]

( Niyet edilmiş, kesin karar verilmiş. | Cezimli, son harfi harekesiz olarak okunan sözcük. ["İlm, cezb" gibi] İLE Cüzâmlı, miskinlik hastalığına/durumuna tutulmuş kişi. )


- MEFHÛM[Ar.] ile MEFHÛM[Ar. < FEHM | çoğ. MEFÂHÎM]

( Kömürleşmiş, kömür olmuş, fahim durumuna geçmiş. İLE Anlaşılmış, fehm olunmuş. | Sözden çıkarılan anlam, kavram. )


- MEFRÛZ[Ar. çoğ. MEFRÛZÂT] ile MEFRÛZ[Ar. < FARZ]

( Ayrılmış, bölünmüş, ifrâz olunmuş. İLE Farz kılınmış. | Varsayılan, farz olunan. )


- MEN[Ar.] ile MEN'[Ar.] ile MEN[Ar.] ile MENN[Ar.]

( O kişi ki, kim ki. İLE Yasak etme, bırakmama, durdurma, esirgeme, vermeme, önleme. İLE Ben. İLE Kudret helvası. | İyilik etme, bağışlama, ihsan etme. | Batman. | Edilen iyiliği başa kakma. )


- MENÎ[Ar.] ile MENÎ'[Ar.] ile MENÎ[Ar.] ile MENHÎ[Ar. | çoğ. MENÂHÎ]

( Ersuyu. İLE Sarp, erişmesi/ulaşması zor yer. İLE Benlik. İLE Haram olmuş, yapılması şer'an yasaklanmış şey. )


- MER'[Ar.] ile MER[Ar.]

( Adam, erkek, kişi. İLE [sayı] Elli[50]. )


- MERÂH[Ar.] ile MERAH[Ar. çoğ. MERAHÂN]

( Rahat edilecek yer. | Yer, mekân. | Arapça nahv cümlesinden ünlü yapıt. İLE Çok aşırı sevinme. )


- MERÂHİM[Ar. < MERHAMET] ile MERÂHİM[Ar. < MERHEM]

( Acımalar, merhametler. İLE Merhemler. )


- MERC[Ar. çoğ. MÜRÛC] ile MERC[Ar.]

( Çayır, çayırlık. İLE Herc ile birlikte kullanılır. [HERC Ü MERC: Karmakarışık, alt-üst.] )


- MEŞK[Ar.] ile MEŞK[Ar.]

( Yazı örneği. | Alışmak, öğrenmek üzere yapılan çalışma, alışma/alıştırma. | Yazı ya da müzik dersi. İLE Tulumdan yapılmış su kabı, saka kırbası. )


- MESRÛ'[Ar.] ile MEŞRÛ'/MEŞRÛA[Ar. < ŞER] ile MEŞRÛH/A[Ar. < ŞERH]

( Sar'a hastalığına tutulmuş, sar'alı. kişi. İLE Şeriatın izin verdiği, şer'an caiz olan, şeriata, hukuka/yasaya uygun. İLE Açıklanmış, şerh olunmuş. | Uzun uzadıya anlatılan. )


- MESRÛD[Ar. < SERD] ile MESRÛD[Fars.]

( Söylenilmiş, bildirilmiş, serd olunmuş. İLE Büyü, sihir, efsun. )


- MESTÛR[Ar. < SATR] ile MESTÛR/E[Ar. < SETR]

( Yazılmış, çizilmiş, satırlanmış. İLE Örtülü, kapalı, gizli. | Açık gezmeyen kadın. )


- ÖRÜT/DOKU/METİN[Ar.]/TEXT[İng.] ile/ve/||/<>/> METÎN ile/ve/||/<>/> Metin

( Bir yazıyı, biçim, anlatım ve noktalama özellikleriyle oluşturan sözcüklerin tümü. | Basılı ya da el yazması parça. İLE/VE/||/<>/> Acılar karşısında, dayanma gücünü yitirmeyen, sağlam, dayanaklı, değerli, kavî. İLE/VE/||/<>/> Kişi adı. )


- MEVLÂ ile Mevlâ

( İye, sahip. İLE Tanrı. )


- MEVZÛA[Ar. < VAZ] ile MEVZÛA[Ar.]

( Mevzû'nun müennesi. İLE [felsefe] Konut, postula. [İng./Fr. POSTULAT] )


- Mİ ile Mİ[İt.]

( Soru ek, ses uyumu kuralına uyarak, "mı, mu, mü" biçimlerine de girer. Sonuna getirildiği tümce ya da sözcüğe, söyleyiş biçimine, tonlamaya göre soru, şaşma, yadsıma anlamı katar. | Soru anlamıyla rica, emir tümceleri yapar. | Yinelenen iki sözcük arasında kullanılarak, sözcüğün anlamını pekiştirir. | Belirti geçmiş zamanlı bir tümce ile başka bir tümce arasında yer aldığında, birincisine koşul ya da neden, ikincisine de sonuç niteliği verir. İLE Gam dizisinde, re ile fa arasındaki ses ve bu sesi gösteren nota imi. )


- MİM[Ar.] ile MİM[Lat. < Yun.]

( Arap abecesinde, m harfinin adı. | Ebced hesabında, karşılığı 40 olan harf. | Bir bir yazının altına konulan im. İLE Eski Yunan ve Roma'da, yaşamı, töreleri taklit amacı güden komedi türü. | Bir oyuncunun, herhangi bir davranış ya da duyguyu, yüz ve gövde devinimleriyle anlattığı komedi türü. | Bu türü gerçekleştiren sanatçı. )


- Mİ'SÂL[Ar.] ile MİSÂL[Ar. < EMSÎLE]

( Ucu uzun ağaç, gelberi. İLE Örnek. | Masal. | Düş/rüyâ. | Benzer, andırır. | Yalnızca ilk harfi[fâsı], harf-i illet olan sözcük.[VASL, VÂİZ, YÜMÜN, MEYSÛR vb.] )


- MÎZAH değil MİZAH


- MUÂLLAK/A[Ar. < ALÂKA]/SÜRÜNCEME[Ar.] ile MUALLÂKA/T[Ar. çoğ. MUALLÂKÂT]

( Asılmış, asılı, ta'lîk edilmiş. | Bir yere dayanmadan, havada, boşta duran. | Sürüncemede kalmış iş. | Bağlı. | Kesin olmayan. | Açık hece.[bâ] | Bir yazı biçimi. İLE İslâm'dan önce, Arap şairlerinin beğenilip Kâbe duvarına asılmış olan ünlü kasideleri. [7 ya da 9 tanedir] )


- MÜCADELE değil MÜCÂDELE


- MÜCİDD[Ar. < CİDD] ile MÛCİD[Ar. < VÜCÛD] ile MÜCÎZ[Ar. < İCÂZET] ile MÛCİZ[Ar. < VECZ, VÜCÛZ]

( Çok çalışan. İLE Yeni bir şey oluşturan, icâd eden, vücut veren. | Düşünce ve anlam yaratan. İLE İzin veren, icâzet veren. İLE Kısaltan, îcâz eden. | Kısa, toplu. )


- MÜFERRES[Ar.] ile MÜFERREŞ[Ar.]

( Farsça'laştırılmış. İLE Döşenmiş, tefrîş edilmiş. )


- MUHÂKÂT[Ar.] ile MUHÂKÂT[Ar.]

( Birbirine öykü anlatma. İLE Birini, ahmak yerine koyma. )


- MUHAMMER[Ar. < HİMÂR] ile MUHAMMER[Ar. < HAMR] ile MUAMMER[Ar. < ÖMR]

( Eşeğe benzetilmiş, eşek denilmiş, tahmîr olunmuş. İLE Mayalanmış, ekşiyip kabarmış. | Yoğurulmuş. Kaynayıp kıvamını bulmuş. İLE Yaşayan, yaşamış, ömür süren. )


- MUHARREF[Ar. < HARF] ile MUHARREF[Ar.]

( Değiştirilmiş, üzerinde kalem oynatılmış, tahrîf edilmiş. İLE Bunak denilmiş, tahrif olunmuş. )


- MUHASSAL[Ar. < HUSÛL] ile MUHASSAL[Ar. < HUSÛL]

( Elde edilmiş, hâsıl edilmiş, tahsîl olunmuş. | Sözün kısası, işin sonu, hâsılı, hulâsa. İLE Elde edilen sonuç. | [fizik] Bileşke. )


- MUHÂZÎ[Ar. < HİZÂ] ile MUHÂZÎ[Ar. < HİZÂ] ile MUHAZZİ'[Ar.] ile MUHÂDİ'[Ar. < HAD, HID]

( Birbirinin karşısında ve aynı sırada bulunan. | Paralel. İLE Birbirinin karşısında bulunan, karşı sırada bulunan. İLE Ot ve saman kesmeye yarayan bir çeşit tarım makinesi. İLE Hile yapan, aldatan. )


- MUHLİS[Ar.] ile MUHLİS[Ar. < HULÛS]

( Saç ve sakalına kır düşmüş kişi. İLE Katkısız, hâlis. | Dostluğu, samimiyeti ve hali içten, gönülden olan. [eskiden, büyükten küçüğe yazılan resmî yazılarda, bir nezâket dili olarak "ben" anlamına gelen, "muhlisiniz" biçiminde kullanılırdı] )


- MÜHMEL[Ar. < HEML] ile MÜHMİL[Ar. < HEML]

( Boşlanmış, bakılmamış, bırakılmış, ihmâl edilmiş. | Abecede, noktasız harf. | Anlamsız, boş söz/tümce. İLE Boşlayan, bırakan, savsaklayan, ihmâl eden. )


- MUHTATIB[Ar. < HATAB] ile MUHTATIB[Ar. < HATAB]

( Nikâhla isteyen, ihtitâb eden. | Hutbe okuyan, nutuk veren. İLE Odun kesen ya da toplayan. | Baltalık. )


- MÜMEYYEZ[Ar. < MEYZ] ile MÜMEYYİZ[Ar. < MEYZ]

( Seçilmiş, ayrılmış, temyiz edilmiş. İLE Seçen, ayıran, temyîz eden. | Bir kurumda, yazıcıların yazdıkları yazıları düzelten kâtip. | Sınavda bulunup öğrencinin bilgisini sınayan kişi. )


- MÜNÂDÂ[Ar. < NİDÂ] ile MÜNÂDÂT[Ar. < NİDÂ]

( Seslenilmiş, çağrılmış, nidâ edilmiş. | Başına nidâ harfi getirilmiş olan sözcük.[Ya Ali] İLE Bağrışma, yaygara, velvele. )


- MÜREKKEP ile MÜREKKEP

( Yazı yazmak, desen çizmek ya da basmak için kullanılan, türlü renklerde sıvı madde. İLE Bileşmiş, bileşik. | ...-dan oluşmuş/olma. )

( ZEKÂB ile ... )


- MÜRG[Fars.] ile MÜRG[Fars.]

( Sümük. İLE Kuş. )

( MÜRG-ÂB: Su kuşu. | Ördek. | Kurbağa. )


- MÜSTAHREC[Ar. < HURÛC] ile MÜSTAHRİC[Ar. < HURÛC]

( Çıkarılmış, bir şeyden çıkarılmış, alınmış, bir kitaptan alınmış, istihrâç edilmiş. İLE Çıkaran, istihrâc eden. | Simgeden, anlam çıkarma gücünde olan. )


- MÜŞTÂK[Ar. < ŞEVK] ile MÜŞTAKK[Ar. < ŞAKK]

( İştiyaklı, özleyen, göreceği gelen, can atan. İLE Başka bir sözcükten çıkmış, türemiş, türeme. )


- MÜSTAKBEL[Ar. < KABL] ile MÜSTAHKİM[Ar. < KABL | çoğ. MÜSTAKBİLÎN]

( Karşılanan, istikbal edilen. | Önde bulunan, ilerideki, gelecek. | Gelecek zaman, istikbal sîgası. İLE Karşılayan, istikbâl eden. | Kıbleye dönen. )


- MÜSTEBDEL[Ar. < BEDEL] ile MÜSTEBDİL[Ar. < BEDEL]

( Değiştirilmiş, istibdâl edilmiş. İLE Değiştiren, istibdâl eden. )


- MÜSÛL[Ar.] ile MÜSÜL[Ar. < MİSÂL]

( Saygıdan dolayı ayakta durma. İLE Örnekler. | Platon'un, "İdealar" olarak bahsettiği. )


- MUZÎ'[Ar.] ile MÛZÎ[Ar. < EZÂ] ile MUZÎ'[Ar. < ZÂYİ] ile MUZÎ/E[Ar. < ZİYÂ] ile MÛZİH/MUVAZZİH[Ar. < VUZÛH]

( Meydana çıkaran, açığa vuran, izâa eden. İLE İnciten, eziyet veren, rahat bırakmayan, îzâ eden. İLE Kaybeden, zâyi' eden. İLE Işık veren, parlayan, parlak, ziyâlandıran. İLE Açıklayan, ayrıntılı olarak anlatan, îzâh eden. )


- NAHÎF[Ar.] ile NAHÎF/NAÎF[Ar. < NEHÂFET] ile NAHİF/NAİF[Fr.]

( Genizden gelen ses. İLE Zayıf, arık. İLE Kendini yetiştirmiş, doğal bir plastik sanat yeteneğine sahip sanatçılar tarafından yaratılan resim sanatı. | Güzel sanatların, özellikle resim alanında kendini yetiştirmiş sanatçısı ya da onun yapıtı. | Saf, deneyimsiz. | Acemice yapılan. )


- NAK'[Ar.] ile -NÂK[Ar.]

( Suda ıslanma. | Sıcak suda haşlama. | İlâç olarak çıkarılan su. | Hayvanın yiyeceğini soğuk su ile ıslatma. | Toz. İLE Adlara takılarak sıfat oluşturan bir edat.[-li,-lü anlamını verir][DERD-NÂK: Dertli. | ELEM-NÂK: Elemli.] )


- NAKİL ile NÂKİL

( Taşıma. İLE Taşıyan. )


- NAR ile NÂR

( Meyve. İLE Ateş. )


- NAZIM ile NÂZIM

( Manzume. İLE Düzenleyen. )


- NOTA[İt.] ile NOTA[İt.]

( Bir müzik sesini belirtmeye yarayan im. İLE Bir ülkenin, başka bir ülkeye ya da elçisine yaptığı bildiri. )


- O ve O

( THAT and THAT )


- OKU, BABAN GİBİ EŞEK OLMA!
ile/değil
OKU BABAN GİBİ, EŞEK OLMA!
ve/||/<>
A WOMAN, WITHOUT HER, MAN IS NOTHING
A WOMAN, WITHOUT HER MAN, IS NOTHING

( Virgülün/vurgunun/durağın nerede olduğu çok önemli! )

( )


- ÖZNE ile/ve/<> ÖZNE

( SUBJECT vs./and/<> SUBJECT )


- PALAS[Fr.] ile PALAS[argo]

( Lüks otel ya da gösterişli yapı. İLE Kolay, rahat. | Kolaylık gösteren, hoşa giden nesne, yer, kişi. )


- PARALANMAK ile PARALA(N)MAK

( Parasızken para elde etmek. İLE Parçala(n)mak. | Yıprat(/n)ıp eski(t)mek. )


- PERVÂZ[Fars.] ile -PERVÂZ[Fars.] ile PERVÂZE[Fars.] ile PERVÂZÎ[Fars.]

( Uçma, uçuş. | Saçak. | Göze/hücre. | Ayna. | Dolap. | Aynalı, ince ve uzun tahta. İLE "Uçan, uçucu" anlamlarıyla birleşik sözcük yapar.[BÂLÂ-PERVÂZ: Yüksekten uçan. | BÜLEND-PERVÂZ: İddialı, inatçı.] İLE Kır, gezinti için hazırlanan yemek. | Gece eğlencesi ışığı. | Altın ve gümüş yaprakların kırıntısı. İLE Divân-ı Hümâyün ve Defter-i Hâkânî kalemlerine devam ve hizmet etmeden ve de hâcegândan olmadan, yolunu bularak bu kalemlerden birinde ketebeden olduğuna dair kayıtlarına şerh verilen kişi. )


- PESEND[Fars.] ile/ve/||/<> -PESEND[Fars.]

( Beğenme, seçme. | Bir çeşit iğne işi. | Esmerleşmiş/mat altın. | Mushaflarla yazmaların ilk sayfalarıyla sure ya da bahis başlarında boya ile perdâh edilerek altınla karışık yapılmış olan biçimler. İLE Beğenen, beğenmiş.[MÜŞKÜL-PESEND: Güç beğenir. | HOD-PESEND: Kendini beğenmiş.] )


- PİST ile PİST[Fr.]

( Kedileri kovmak için kullanılan söz. İLE Gösteri yapmak, dans etmek vb. için düzenlenmiş, genellikle yuvarlak yer. | Bir havaalanında, uçakların kalkıp inmesine, park yerlerine gidip gelmesine yarayan, özel olarak hazırlanmış şerit. | Yarışlar ve koşular için özel olarak düzenlenmiş yer, yarışlık. )


- PUSULA[İt. < BUSSALO] ile/değil/yerine İLETECİK/BETİK/PUSULA[İt.]/TEZKERE[Ar.]

( Üzerinde kuzey-güney doğrultusunu gösteren bir mıknatıs iğnesi bulunan ve yön saptamak için kullanılan kadranlı aygıt. İLE/DEĞİL/YERİNE Küçük bir kâğıda yazılmış kısa mektup. | Üzerinde alacak hesabı yazılmış kâğıt. | Bir iş için izin verildiğini bildiren resmi kâğıt. | Genellikle ozanların yaşamlarıyla koşuklarından söz eden yapıt. )


- RÂ[Ar.] ile RÂ'[Ar.]

( R sesini verir. | Rebîülevvel ayına işarettir. İLE "rı" harfinin bir adı. )


- RAHİM ile RAHÎM

( Döl yatağı. İLE Koruyan, merhamet eden. )


- RÂKİP(/B) ile RAKÎP(/B)

( Binici. İLE Karşı(sında) olan. )

( RIDER vs. RIVAL )


- re ile Re

( Gam dizisinde, do ile mi arasındaki ses. | Bu sesi gösteren nota simgesi. İLE Renyum'un simgesi. )

Bugün[17 Kasım 2025]
itibarı ile 364 başlık/FaRk ile birlikte,
364 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(2/3)