
2'li FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibariyle 4.800 başlık/FaRk ile birlikte,
4.797 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(6/21)
- DEMET ile SALKIM
( BUNCH vs. WISTERIA/WISTARIA )
( BÂKA ile UNKUD[çoğ. ANÂKID] )
- DEMİR ile ŞERİTLİ DEMİR KAYALARI
- DEMOKRASİ:
DİSİPLİN REJİMİ ile/değil DİSİPLİNLİ REJİM
- DENETİMLİ SİNİRCE/NEVROZ ile DENETİMSİZ SİNİRCE/NEVROZ ile ÇILDIRI/PSİKOZ
( İdeoloji. İLE Psikiyatrik. İLE Kendi sınırlarını da aşarsa. )
- DENEY ile/ve/||/<>/> DENETIMLİ DENEY
- DENEYİM ile KULLANIM
( Deneyim, kişinin başına gelen değil, başına gelenle ne yaptığıdır. )
- DENEYİM ile/ve PAYLAŞIM
( EXPERIENCE vs./and SHARING )
- DENGE ve/=/< DÖNGÜ
( BALANCE and/=/< TRANSFORMATION )
- ADYABATİK DENGE ile/||/<> DEVİNGEN/DİNAMİK DENGE ile/||/<> GENETİK DENGE ile/||/<> KESİNTİLİ DENGE
( Termodinamikte, bir düzenin sınırlarından ısı akışının gerçekleşmediği ya da giren ısının çıkan ısıya eşit olduğu denge durumu. İLE/||/<> Kısa dönemde çok fazla değişiklik olmasına karşın, uzun dönemde pek fazla morfolojik değişimin gözlenmediği durumlar.[Net evrimsel değişimin az olduğu durumlar için kullanılır.] İLE/||/<> Popülasyonun jenerasyondan jenerasyona evrim geçirmediği; genetik havuzdaki frekansların sabit kaldığı durum. İLE/||/<> Türlerin uzun süre değişmediğini, çevresinde oluşan büyük değişiklikler sonucu bir anda değiştiğini belirten evrimsel modelleme. )
- DENGELİ ile/ve/||/<> BÜTÜNLÜKLÜ
- DENGELİ ile/ve/||/<> İYİLEŞTİRİCİ
- DENGESİZ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DALGALI
- MİZAÇ:
DENGESİZ ile/ve DENGELİ
( 8 ile/ve 1 )
- DENGESİZ ile/değil DENGİ(/N/M) DEĞİL
- DENİZ KAPLUMBAĞALARI ALT SINIFLARINDA:
SİNİ ile D.KAPLUMBAĞASIGİLLER ile ZEYTİN RENKLİ ile ARCHELON ile PROTOSTEGA ile TOXOCHELYIDAE ile THALASSEMYDIDAE ile PROTOSTEGIDAE
( İki yılda bir çiftleşirler.[Altı yuvaya kadar, her yuvaya yüzden fazla yumurta bırakabilir.][Yavrular, yaklaşık altmış günde yumurtalarından çıkar.] İLE ... İLE ... İLE ... İLE ... İLE ... İLE ... )
- DENİZ OTOBÜSLERİNDE:
AUTHORISED PERSONNEL ONLY yerine ANCAK YETKİLİ KİŞİ GİREBİLİR
- DENİZ YILANI ile ÇİZGİLİ DENİZ YILANI ile MERCAN YILANI ile OK YILANI ile MIZRAK YILANI ile SU YILANI
( Hint Okyanusu'ndan Büyük Okyanus'a kadar ılık sahil sularında bulunurlar. Tamamının yüzgeç benzeri bir kuyruğu bulunur ve çoğu onlara yılan balığı benzeri bir görüntü kazandıran yandan basık bir gövdeye sahiptir. Solungaçları bulunmaz ve soluk alabilmek için düzenli olarak yüzeye çıkmak zorunda kalırlar. Bazıları tüm yılanlar arasındaki en güçlü zehire sahiptir. Bazıları uysal yaradılışlı ve sadece uğraşıldıklarında ısırırlarken iken bazıları da daha fazla saldırgandır. 62 türü kapsayan 17 cins bulunmaktadır. İLE Kırmızı olan gövdesinde, halka biçiminde siyah lekeler bulunan bir Amerikan yılanı. İLE Başı pullu, boyu iki metre kadar olan, zehirli ve tehlikeli bir yılan. İLE Andlar'ın doğusunda, Güney Amerika'nın kuzey kesimlerindeki tropik alçak bölgelerinde bulunan bir çukur engerek türüdür. Tanımlanmış herhangi bir alt türü bulunmamaktadır. İLE Suyılanıgillerden, uzunluğu 50 cm. olan, su kenarlarında ve bağlarda yaşayan bir yılan. )
( 50'den fazla deniz yılanı türü bulunmaktadır. )
( Deniz yılanlarının bazıları, en zehirli kara yılanı olan kara mambalar kadar zehirli olabilir. )
( PELAMIS PLATURUS cum ELAPS CORALLINUS cum ZAMENIS GAMONENSIS cum BOTHROPS ATROX cum CERASTES HASSELQUISTII, NATRIX NATRIX )
- DENİZLİ[< DONGUZLU] ile/ve VAN ile/ve MALATYA ile/ve NİĞDE ile/ve UŞAK ile/ve ISPARTA
- DENSİZ/LİK ile/ve/<> DALLAMA/LIK ile/ve/<> DANGALAK/LIK ile/ve/<> DALYARAK/LIK
- DENSİZ/LİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< HEVESLİ/LİK
- DENSİZ/LİK ile/ve/<> PATAVATSIZ/LIK
- DEPAR[Fr.] değil/yerine ÇIKIŞ
- DEPENDENCE vs. ATTACHMENT
- DEPENDENT vs. DEPENDANT
- DERDE:
DERMAN ile/ve/değil/yerine/||/<> TESELLİ
- DERDE DEVÂ ile/ve/değil DERDE TESELLİ
- DERİN/YOĞUN/GENİŞ DÜŞÜN(E)MEMEK ile/değil/<> BİLGİSİZLİK/DÜŞÜNCESİZLİK
( Bilgisizlik de, bilgi de zihindedir, gerçekte değil. )
( Bilgisiz olup, doğruyu savunacağına; bilgili olup, yanlışı savun! )
( [not] TO NOT (ABLE TO) THINK DEEP/INTENSIVE/WIDE vs./but/<> IGNORANCE/THOUGHTLESSNESS
Ignorance and knowledge are in the mind, not in the real. )
- DERİNLİK ile/ve/<> YAYILIM
- DERLEMELİ!
- DERLİ TOPLU (OLMAK, HALE GETİRMEK/SOKMAK)
- DERT/LERİNİ ANLATMAK ile/değil/yerine (NİTELİKLİ VE YÜKSÜZ) İLİŞKİ (KURMAK)
- DERTLİ AĞIZ ile/ve/||/<> EHLİYETLİ KİŞİ
- DERTLİ ile/ve/<> EDİP ile/ve/<> ÂŞIK ile/ve/<> ÂRİF
( [Derdini] Yalın anlatan. İLE/VE/<> Hoş anlatan. İLE/VE/<> Haliyle anlatan. İLE/VE/<> Gülümseyişiyle örterek anlatan. )
- DERTSİZ KİŞİ ile/ve/<> AŞSIZ KİŞİ
( İnsan değil. [Bunu anlayın!] İLE/VE/<> Hayvan cinsi. [Bunu dinleyin!] )
- DESCARTES ile/ve/||/<>/< VIETE
( ... İLE/VE/||/<>/< Descartes'in hocası. )
- DESCRIPTION vs./and EXPECTATION
- DESTEK ile/ve/<> PAYLAŞIM
( Ölçü, aynı şeye gülmek değil, aynı şeye ağlamaktır. )
( SUPPORT vs./and/<> SHARING )
- DESTEKLEMELİ!
- DEVAMLI[Ar.] değil/yerine/= SÜREKLİ
- DEVİNİM = HAREKET = MOVE, MOTION, MOVEMENT[İng.] = MOUVEMENT[Fr.] = BEWEGUNG[Alm.] = MOTUS[Lat.] = KINESIS[Yun.] = MOVIMIENTO[İsp.]
- [ne yazık ki]
DEVİNİMSİZLİK ile/ve/değil DEĞİŞMEZLİK
( [not] LACK OF MOTION vs./and/but CONSTANTNESS )
- DEVLET TAHVİLİ değil/yerine/= GENERK ÇEVRİLİ
- DEVLETİN (ÖNCELİKLİ/ZORUNLU) SORUMLULUKLARI:
EĞİTİM ve/||/<> SAĞLIK ve/||/<> GÜVENLİK ve/||/<> YARGI GÜVENCESİ
- DEVLETLÜ RE'FETLÜ ile RİF'ATLÜ ile SAÂDETLÜ
( Seraskerelere verilen unvan. İLE Askerlikte binbaşılarla, mülkiyede üçüncü rütbe sahiplerinin unvanı.[SÂLİSE] İLE Askerlikte albay/miralay ile korgeneral[birinci ferik], sivilde vezir ile mîrülümerâlık rütbeleri arasındaki kişilerin resmî unvanı. )
- DEVLETLÜ ile DEVLETLÜ İNÂYETLÜ ile DEVLETLÜ NECÂBETLÜ ile DEVLETLÜ RE'FETLÜ ile DEVLETLÜ SEMÂHATLİ ile DEVLETLÜ SİYÂDETLÜ ile DEVLETLÜ UTÛFETLÜ[< UTÛF: Şefkât göstermek.]
( Sultanlara hitapta kullanılan unvan. | Refâh, saâdet ve nîmet sahibi, vezir ve müşir gibi büyük rütbe sahiplerine verilen unvan. İLE Sarayın kızlarağasına verilen unvan. İLE Şehzâdeler hakkında kullanılan unvan. İLE Seraskerelere verilen unvan. İLE Şeyhülislâmlar hakkında kullanılan unvan. İLE Mekke şerîfine, Hz. Muhammed'e intisâb şerefinde bulunan kişilere hitapta kullanılan unvan. İLE Vezirlere, müşirlere, sultan damatlarına verilen unvan. )
- DEVLETLÜ ile/ve ŞEVKETLÜ ile/ve ASÂLETLÜ ile/ve İSMETLÜ
( Sultanlara hitapta kullanılan unvan. | Refâh, saâdet ve nîmet sahibi, vezir ve müşir gibi büyük rütbe sahiplerine verilen unvan. İLE/VE Azamet ve heybet sahibi sultanlar için kullanılırdı. İLE/VE Yabancı elçilere verilen unvan. İLE/VE Derece bakımından yüksek kimselere, sultan ve şehzâdelerin hanımlarıyla kızlarına verilen bir unvan. )
- DEVRİLE DEVRİLE ile/değil/yerine/||/<>/></> EVRİLE EVRİLE
- DEVRİM ve/ne yazık ki/||/<>/> !KIYIM
- DEVRİMCİ/LİK ile/ve/<>/></> KORUMACI/LIK
( En radikal devrimciler bile devrimin ertesi günü, korumacı[muhafazakâr] olur. )
- DEVVÂNÎ >< DEŞTEKÎ
- DIAM/DIGITAL IMAGING ADOPTION MODEL[İng.] değil/yerine/= DİJİTAL GÖRÜNTÜLEME BENIMSEME MODELİ
- DİFAZİK/DİPHASİC[İng.] değil/yerine/= İKİ EVRELİ
- DIFFERENCE vs. PROFIT
- (not DIFFERENT THAN) DIFFERENT FROM
- DIFFERENT/DIFFERENCY vs. DIFFERENCE/Y OF QUALITY
- DIFFICULT vs. IMPOSSIBLE
- DİFÜZYON ile YAYINIM
- DİKENLİ OKLU KİRPİ ile BREZİLYA OKLU KİRPİSİ
- [ne yazık ki]
DİKENLİ TELLER(/SİYE[N]Ç) ile/ve/||/<> JİLETLİ TELLER
( DİKENLİ TELLER
Madenlerden tel ekme tekniğini bulmakla yetinmeyen kişi, bu icadından çeşitli sanat ve sanayi
dalları yarattı. Kafes ve kümes telinden, gelin ve telgraf teline uzanan tel türlerinden biri de dikenli teldir. Kadayıf telinden çok devedikenine benzeyen dikenli tele "teldikeni" de
denebilirmiş ama, adı konmuş bir kere, değişmesi zor. Bozkırda sığır güden kovboylar için üretilen
dikenli tel, savaşlarda toplama kamplarında kullanılmış. Kimi ülkeler telin üretimini, kimi
ticaretini yasaklamış; ötekiler de tüketimi. Ülkemizde dikenli telle ilgili yasal kısıtlamalar
olup olmadığı kesin bilinmiyor. Ancak nerede "yasak" levhası varsa onun yakınında dikenli tel
örgü bulunması yabancı konuklarımızın hemen dikkatini çekiyor. Çünkü, yasak ya da tehlikeli
bölge simgesi olan dikenli telin tüketim düzeyi, ülkenin kültür düzeyi ile yapısal ve açısal
sorunlarını gösteriyor. Filtreli sigara ve Calcium(kuvvet) iğnesi türünden Frenk icatlarına
fazlaca düşkün olan milletlerin dikenli tel tüketme eğiliminin giderek yükseldiği saptanmış.
Yakın geleceğin üst düzey devlet yöneticiliğine aday olan sevgili evlatlarımıza karşı dikenli
telin saldırganca kullanıldığı da anlaşılmış. Üstelik, eskiçağlarda "dikendutu" olarak bilinen
böğürtlen çitleri yerine, günümüzde dikenli telörgüler kullanılması da çocuklarımızı hiç mutlu
etmiyormuş. Nüfusunun yüzde elli oranında şehirli, yüzde yetmiş oranında okuryazar olmasıyla
övünen Türkiye'deki dikenli tel tüketimi, plancılarla iktisatçıların tüylerini diken diken eden
bir artış hızına ulaşmış. Kesin olmayan ilk hesaplamalara göre yıllık yüzde yüzyirmisekiz
dolayındaki tüketim artışı, resmi enflasyon rakamlarını üçe katlayabilen tek tüketim kalemidir.
Bu denemede, dikenli telin şehir halkı ile topluma etkileri üzerinde durulmakta, güncelleşen
milli soruna medeni bir çözüm yolu aranmaktadır.
Dikenli telin güvenilir tarihçesi ne yazık ki hâlâ yazılmamış. Tüm bildiklerimiz, yabancı dillerdeki
ünlü ansiklopedilerden aktarılıyor. İlk üretim patenti 1874 yılında alınmış. Amerikalı mucit,
madeni tele diken takmanın teknik kolayını (aletini) bulmuş. Erkeksi görüntüsünü vurgulamak
için, bu yeni icada "sakallı tel" adı verilmiş. Çoğu sakallı olan yiğitlerimiz, Birinci Dünya
Savaşı sırasında Mısır'da tanıştıkları yeni silaha "dikenli tel" adını koymuşlar. Sakalın traş
çaresi var da dikeninki yok. Dikenli tel örgüler, o gün bugündür, düşmanlara, kaçakçılara,
hırsızlara, savaş esirlerine tutuklulara, gözaltına alınanlara karşı bir güvenlik önlemi (aracı)
olarak, inşaat şantiyelerinde, Hazine'den tahsisli resmi konutlarda, spor-eğitim ve turizm
tesislerinde, yasak ve hassas bölgelerde, saray, köşk, müze ve çocuk bahçelerinde kullanılıyor.
Kendi ülkelerinde dikenli teli belki hiç görmemiş olan kimi diplomatlar, bizdeki yaygın
kullanıma özenerek, Kançılarya ve Rezidansların bahçe duvarlarını dikenli tellerle takviye
etmeye başlamışlar. Bilinen çoğu örnek olaylar, dikenli tel çitlerin, aslında etkili olmadığını
ve sadece "yasak" anlamında kullanıldığını ortaya koyuyormuş.
Genellikle güvenilir kaynaklardan alınan derlenen doğrulanmamış bilgilere göre, 1890'da 2000 ton
olan dünya dikenli tel üretimi, 1930'da yaklaşık 200.000 tona, 1980'de 22.888.900 metrik tona
ulaşmış. Avrupa, Akdeniz ve İslam ülkeleri arasındaki tüketim hızı artışında Türkiye yıllardır
ilk sıraları koruyormuş. BM istatistikleri, sanayi ülkelerinde üretilen üstün nitelikli dikenli
tellerin daha çok gelişmekte olan ülkelerde tüketildiğini gösteriyormuş. Sivil amaçlı projelerde,
DT-7-ASA 9000 TSE standardına uygun (galvanizli çelikten yapılmış) piyasada "Kirpi" mal diye
bilinen ithal mallar ihracatında adı geçen ülkeler, dikenli tel kullanılmasını tümden yasaklamışlar.
Hatta, et ve süt paketleri üzerinde "Dikenli telsiz çiftliklerde üretilmiştir" damgası vuruluyormuş.
Afrika İnsan Hakları Derneği'nin 1986 tarihli araştırması da, dikenli telin hayvanlardan çok
yurttaşlara ve şehirlilere karşı kullanıldığı gerçeğini ortaya koymuş.
İlk "Dikenli Tel Yasası" 1894'te İngiltere'de yürürlüğe girmiş. Yasa, dikenli telin insana ve
hayvanlara zarar verecek biçimde kullanılmasını yasaklamış. Meskûn yerlerde ve yol kenarında kurulu
tel örgüler kaldırılmış, yasaya uymayan kişi ve kurumlara ağır cezalar kesilmiş. Yasa başarılı olmuş.
Medeni ülkelere sokulmayan dikenli teller, günümüzde artık medeniyet merkezi sayılan şehirlerde
görülüyor. "Gülü seven dikenine katlanır" sözü uyarınca, dikenl tel, en çok da, anıt ve sanat
yapıları, okullar, luna-parklar ile çocuk bahçelerinde "yasak" (girilmez/geçilmez/dokunulmaz)
anlamında kullanılıyor. Kime karşı, neden yasak? Malı mı koruduğu yoksa canı mı sakındığı?
belirsiz olan yasağın kendi, tehlikesinden büyük bir simge! "Dikkat Köpek Var!" ihbarı gibi,
"Dikkat Dikenli Tel" diye uyarmak gerekir hemşerileri.
Dikenli telden korunmak için neler yapılabilir? Telin dikenlerini traşlayan elektriklitraş makine
patenti 1974'te alınmışsa da, yapılan pazar araştırmaları sonunda, talep azlığı nedeniyle
üretime geçilememiş. Uluslararası Hayvanları Koruma Derneği'nin dergisine göre, en basit ve
ucuzundan bir tel makası ve iki kalifiye işçi ile yaklaşık 200.000 metrelik tel örgünün üç günde
kesilip kaldırılacağı; diken-traş makinelerine hiç ihtiyaç bulunmadığı anlaşılmış. Bu yüzden
diken traşlama makinesi yerine, çim-biçme makineleri alınması tavsiye ediliyor.
En kolay ve etkili çözümü Türk çocukları bulmuş. Dikenli telleri, birer yay teli gibi gerip
birbirine bağlayarak tel örgülerde 40-50 santimetrelik pencereler açmayı öğrenmişler. Çok büyük
değil ama geçmeye yetiyor. Gönüller şen olsun! Büyüklerce tasarlanan tel engellerin çocuklara
karşı etkili olmadığı görülüyor. Uzun sözün kısası, dikenli tel, öyle aşılmaz, geçilmez, sağlam
ya da dayanıklı bir engel değildir. Tırmalar, yaralar, belki sakatlar ama kararlı kişileri
durduramaz. Hele bizim mahalle çocuklarını asla!
Dikenli telle yıllardır içli-dışlı yaşamaya alışmış bir toplumdaki dikenli tel alışkanlığı nasıl
giderilebilir? Günlük yaşamımızın parçası olan tellerden vazgeçilebilir mi? Şili, Peru ve
Uruguay'daki ilk denemeler, yasağın karaborsaya yol açtığı ve milli standarda uymayan malların
piyasaya sürüldüğünü göstermiş. Halkın taklitlerden sakınması güçleşmiş. Ayrca, "Dikenli tel
kullanmak yasaktır" levhalarının dikenli telle çevrilmesi de -resmi tüketimin artmasına yol
açarken- muhalefet basınında çıkan karikatürlere konu olmuş.
Dikenli telin sakıncası yalnızca ele-göze batmasından, gelip geçen vatandaşların elbise ve eteklerini
yırtmasından, her ay yüzler ve binlerce çocuğa yok yere tetanoz serumu yapılmasından ibaret
değildir. Asıl üzerinde durulması gereken sorun, dikenli telin gelişigüzel kullanımından doğan duygusal
tepki ve manevi yıkıntılardır. AT ülkeleri, Belediyeler Biriği Genel Kurulu, dikenli telle korunmuş
kent mekânlarının, hemşeriye hakaret, çocuklara saldırı, milli onura saygısızlık, kamu yararına
"muzır" olduğuna karar vermiş.
Güney Amerika'da 1985'te yapılan bir kamuoyu yoklamasına göre, dikenli telli şehirlerde yetişen
çocukların, küçüklerini sevmediği, büyüklerini saymadığı, vatandaşlık görevlerini yerine getirmediği
görülmüş.* Yakın Doğu'nun Sincan özerk yöresinde at koşturan soydaşlarımızla geçen yaz yapılan
bilimsel söyleşide, Uygurlar'ın dikenli tel örgüleri hiç bilmedikleri anlaşılmış. New York
Belediyesi de, Batı Yakası'nın Öyküsü filminden sonra okul bahçeleri çevresindeki tel
örgüleri tümden kaldırmaya karar vermiş. Çünkü bu okullarda yetişmiş çocukların 2-3 katlı
binalara merdivensiz tırmandıkları görülmüş.
Dikenli telden yapılmış en ünlü engel, Birinci Savaş'ta Avusturya (Alp) Cephesi'nde savaşan ve
zafer kazanan İtalyan piyadelerinin "Konçertino" (Küçük Konçerto) adını verdikleri
istihkam (savaş) aracıdır. Akordiyon körüğü gibi açılıp kapanabilen, rüzgarlı kış gecelerinde,
memleket ezgilerini anımsatan özlem dolu sesler çıkaran dikenli kangallar bir dönem Napoliten
serenadlar kadar ün kazanmış. İtalyan savaşçılarn kara mizahı, medeniyet yolunda ilerleyen
insanlık onuru için görkemli bir esin kaynağı olabilir mi? diye düşünüyorum.
Fantastik çözüm yolları geliyor insanın aklına. Önce, dikenli tel örgülerin önünde ya da
arkasına yerleştirilecek sanayi tipi, kuvvetli hava üfüren vantilatörlerle, dikenli tellerin
müzik yapma gücü kanıtlanabilir ve amatör müzikseverlerin bu telleri dev akordiyonlar gibi
çalması sağlanabilir. İkinci ve daha etkili çözüm yolu olarak şehir merkezi (Centrum) çevresinden
sökülecek dikenli tellerden yapılacak Santurlar, Belediye konservatuvar öğrencilerine parasız
dağıtılabilir. Hele bir düşünün, değerli dostlarım: "Konser ya da Konçerto alanı: Giriş Serbesttir!
Alışageldiğimiz, dikenli yasaklar yerine kulağa ne kadar hoş geliyor, değil mi?
Yasaklar konusunu işleyip de, dikenli tel örgülere yer vermeyen kimi usta sanatçılarımıza buradan
kişisel bir çağrıda bulunmak istiyorum. Yaşar Kemal gibi yazarlar, dikenli tel yasaklarına karşı
bir kampanya açabilir. Kampanyanın koordinatörlüğünü belirlemek üzere uluslararası yarışmalar
da düzenlenebilir. Belediye Başkanlığı, İl Eğitim Müdürlüğü ile İlçe Zabıta Amirliği'nin açılacak
yarışmaya danışman olarak katılması sağlanabilir. En çok (kilo ya da kilometre) dikenli teli en
kısa zamanda söküp kaldıran yerel örgüte, çocuk ve yaşlı hemşerilerden kurulu yarışma jürisi
tarafından Büyük Belde Belediyeler Birliği (BBBB)'nin Başarı Beratı (BB) verilebilir. Yarışmayı
kazanan örgüt bandosu ile Konservatuvar Santur Heyeti'nin şehir merkezinde konserler vermesi de
düşünülebilir. Tanıtma Vakıflarımız, yeni spor dalının, Akdeniz ve Balkan Oyunları ile Olimpiyat
programına alınması için harekete geçirilebilir. Uluslararası yarışmalardaki ulusal başarılara
yıllardır özlem duyan ülkemiz, bir yandan altın madalyaları toplarken, barışcı çabalarındaki
başarısından dolayı Nobel'e aday da olabilir. Belki hayal denecek ama dikenli tel örgülerimizin
kaldırılabileceğini ve şehir merkezlerinin dikensiz, toplu-taşıma raylar ile örülebileceğini
sanıyorum. Dikensiz şehir merkezlerinde yetişen kuşakların güllere karşı daha duyarlı ve saygılı
olacaklarını da hayal ediyorum.
Dikenli tel, ekili tarlaları, başıboş sürülere karşı başarıyla korumuştur. Endüstrileşen ülkelerde
bostana giren danalar tasarım önlemleriyle durduruldu. Zamana ayak uyduramayan ve geri kalmış
ülkelerde, şehirlerin konut, eğitim, sağlık, üretim, ulaşım, dinlenme ve savunma bölgeleri
birbirine karışınca, tel örgülü yasaklar kaçınılmaz olmuş. Çağdaş Belediyeler, savaşı anımsatan
yasakları yaşatmak yerine dikensiz mekanlar yaratmak yolunu seçti. Kent bölgeleri yasalarla
belirlenince dikenli tel yasaklara gerek kalmamış. Parklarda, hipodromda, Hisarda, stadyumda,
okulda ve otoyoldaki dikenli "yasak"ların yerini biz de deneyebiliriz. Halk dilinde "köşeyi
dönmek" başarmak anlamına gelir. Oysa Hemşeri, köşeleri değil, kestirmelerin dikkenarlardan
yaklaşık, üçte-bir oranında daha kısa ve kârlı olduğunu keşfetmiştir. Dikdörtgen prizmanın
köşegenleri yaya trafiğe açılınca, köşeleri bekleyen dikenler işlevsiz kalır. Böylece, uygar
davranışa duyarlı şehir tasarımı, dikenli telin kullanma gerekçesini ortadan kaldırır. Dikenli
tele çözüm bulan Belediye (Başkanı), "Gidemediğin yer senin değildir." sözüyle ünlü Sivas Valisi
Halil Rıfat Paşa gibi, tarihe geçebilir. Gidilen her yer belediyenin, vatandaşın malı olur,
vatan olur. Bu öneri de, kuşkusuz, biraz hayal-kurgudur ama gerçek-üstü kuruntu değildir.
Vatandaşımıza, "Girebildiğin her yer senindir. Bu vatan senindir" diyebilmeliyiz.
* Manuel Scorza, Dikenli Tel adlı belgesel romanında (Türkçesi 1975), dikenli teli bir
silah gibi kullanan sömürgecilere yenik düşen ve tüm otlaklarını yitiren Peru'lu köylülerin
öyküsünü anlatır. Köyün rahibi, dikenli tel örgüyü "Şeytanla top oynayan kişinin işine",
Yerli-köylülerse, "Tanrı'nın Gazabına" benzetmişler, Tanrı'ya yalvarmışlarsa da sonuç hiç
değişmemiş!
Sayın Bozkurt Güvenç'in, İnsan ve Kültür adlı kitabından... )
( )
- DİKİŞ-NAKIŞ
- DİKKAT ETMELİ!
- DİKKAT/Lİ ile/ve ÖZEN/Lİ
( HEED vs./and CARE/FUL/PAINSTAKING )
- DİKKATSİZLİK ile/ve/değil/< İLGİSİZLİK
- DİKKATSİZLİK ile/ve/değil/< KONTROLSÜZLÜK
- DİL ile KAYIŞ DİLİ
( ... İLE Kaba ve çirkin sözler kullanılarak konuşulan dil. )
- DİLBİLGİSEL ile DİLBİLGİSEL BİÇİMBİRİM ile DİLBİLGİSEL CİNS ile DİLBİLGİSEL DURUM ile DİLBİLGİSEL GÖRÜNÜŞ ile DİLBİLGİSEL KOŞULLAMA
( GRAMMATICAL vs. GRAMMATICAL MORPHEME vs. GRAMMATICAL GENDER vs. GRAMMATICAL CASE vs. GRAMMATICAL ASPECT vs. GRAMMATICAL CONDITIONING )
- DİLBİLGİSİ/VERİ/BİLGİ/INPUT ile/ve/||/<>/> MANTIK/ANLAYIŞ/İŞLEM ile/ve/||/<>/> SÖZ SÖYLEME SANATI/BİLGELİK/ÇIKIŞ
( Klasik. İLE/VE/||/<>/> İçrek[ezoterik]. İLE/VE/||/<>/> Modern. )
( GRAMMAR/DATA/KNOWLEDGE/INPUT vs./and/||/<>/> LOGIC/COMPREHENSION/PROCESS vs./and/||/<>/> RHETORIC/WISDOM/OUTPUT )
- DİLBİLİM ve/||/<>/> DİL ve/||/<>/> TÜMELLER ve/||/<>/> TANIM ve/||/<>/>
ÖNERME ve/||/<>/> YARGI ve/||/<>/> ÇIKARIM ve/||/<>/> TASIM/KIYAS
- DILEMMA vs. HESITATION
- DİLENCİ ile ISKATÇI
( ... İLE Iskat verilen kişi. | Mezarlık dilencisi. )
- DİLİ, DOĞRU KULLANMAK:
HER VATANDAŞIN/KİŞİNİN GÖREVİ ve/||/<>/> KENDİNE VE TOPLUMA YAPTIĞI YATIRIM
- Dilimsiz KONUŞ!!!
- DİLLE ZİKİR ile/ve KALPLE(SESSİZ) ZİKİR
( Zikr-i celî, Zikr-i cehrî, Zikr-i alâniye, Zikr-i lisâni. İLE Zikr-i hâfî, Zikr-i kalbi. )
- Dilsiz ve gönülsüz KONUŞ!!!
- [ne yazık ki]
DİLSİZ ve/||/<>/< SESSİZ ve/||/<>/< BİLGİSİZ
( Haksızlıklara karşı. VE/||/<>/< Hukuksuzluklara karşı. VE/||/<>/< Devletin hukuki denetiminde. )
- Dilsizi DİNLE!!!
- Dilsizlerle KONUŞ!!!
- DILTHEY ve/<> GADAMER
- DİN:
(YAŞAMSAL BİR) OLGU ve/<> (BİR) YANSIMA/TECELLİ ve/<> (YÜKSEK BİR) ANLAYIŞ/İDRAK ve/<> (YÜCE/ULVÎ BİR) KEŞİF ve/<> (YÜCE/ÂLÎ BİR) DENEYİM
- DİN +/+/+ MAL +/+/+ SU +/+/+ GÜÇ
( RELIGION + PROPERTY + WATER + POWER )
- DİNGİNLİK ile HAREKETSİZLİK
( Hareketsiz kalma, eylemde bulun; çünkü etkinlik hareketsizliğe üstündür; hareketsizlik manevi yaşamı köreltir. )
( Ayrılık ve görünümlerin bir ve bütün olduğunu kavramak için aklın sakinleştirilmesi ve dinginlik kazanması gereklidir. )
( INERTIA vs. MOTIONLESS )
- DİNİ İNANÇ ile/ve/değil "DİNİ KAYGI"
- DİNLEMEK/DİNLER GİBİ GÖRÜNMEK ile İLGİSİZLİK/KAYITSIZLIK
( TO LISTEN/PRETEND TO LISTEN vs. INDIFFERENCE/UNCONCERN/NEGLIGENCE )
- DİNLEMEK ve/||/<>/>/< AŞKINLIK
( TO LISTEN and/||/<>/>/< TRANSCENDENTALNESS )
- DİNLEMELİ!
- DİNLEYELİM! ve/||/<> YÜZLEŞELİM! ve/||/<> ANLAYALIM!
( [Yoksa ...] Dilimiz, bizi sağır eder. VE/||/<> Kalbimiz, bizi tutsak eder. VE/||/<> Zihnimiz, bizi deli eder. )
- DİNOZOR ile/ve/||/<> TÜYLÜ DİNOZOR
( Büyüklerde. İLE/VE/||/<>/< Küçüklerde. )
- DİNSİZ ile/ve/değil/||/<>/< DENSİZ
- DİNSİZ/LİK ile/ve İLGİSİZ/LİK
( GÂVUR/"GEVUR"[Fars. < GEBR]: Ateşe tapan, mecûsî. | Dinsiz. | Müslüman olmayan. | Merhametsiz, acımasız. | İnatçı. )
- DIRECT vs. INDIRECT
- DİREKSİYON/DİDON/GİDON[Fr. < GUIDON] ile/değil YÖNELTEÇ
( ... İLE/DEĞİL Bisiklette. )
( )
- DİRENÇLİ DANIŞAN ile/ve/değil/||/<>/< BİLGİSİZ/BECERİKSİZ SAĞALTIMCI[TERAPİST]
( Yoktur. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Vardır. )
- DIŞ BARIŞ ve/<>/< İÇ BARIŞ
( İç barışı sağlayamayan, dış barışı gerçekleştiremez.
Dış barışa hizmet etmeyen, iç barışa ulaşamaz! )
- DIŞ GÖÇ ile/ve/||/<> İÇ GÖÇ
- DIŞ ile/ve/değil GERİ
( [not] OUT vs./and/but BACK )
- DIŞA BAKIŞ ile/ve/||/<>/> İÇE BAKIŞ
( Düş kurdurur. İLE/VE/||/<>/> Uyanış yaşatır. )
- DİSABİLİTE/DISABILITY[İng.] değil/yerine/= ENGELLİLİK | YETİ YİTIMİ
- DIŞAVURUM ile HAYKIRIŞ
( EXPRESSION vs. SHOUT )
- DIŞAVURUM ile PAYLAŞIM
( EXPRESSION vs. SHARING )
- DISBELIEF vs. DOUBT/SUSPICION
- DISCIPLINE vs. STERNNESS
- DISCORIDES :
( İlk bitkibilim kitabı.[Ayasofya kütüphanesindedir.] )
- DISINTERESTED vs. UNINTERESTED
- ... DİSİPLİNİ ile/değil/yerine ... DİLİ
- DİSİPLİN(LER):
INTER ile/ve/||/<>/> MULTI ile/ve/||/<>/> TRANS ile/ve/||/<>/> OMNI ile/ve/||/<>/> HOLİSTİK
( İkili. İLE/VE/||/<>/> Çoklu. İLE/VE/||/<>/> Çeşitli. İLE/VE/||/<>/> Karışık. İLE/VE/||/<>/> Bütüncül. )
- DIŞLAŞIM ile DIŞAVURUM
- DIŞLAŞMIŞ GÜÇ ile/ve GÜCÜN DIŞLAŞMIŞ OLANLARI
( EXTERNALIZED POWER vs./and THE POWERS WHICH EXTERNALIZED )
- DIŞLAYICI
( EXCLUSIVE )
- DIŞLAYICI ile/değil/yerine KAPSAYICI
- DİSLEKSİ ile DİSGRAFİ ile DİSKALKULİ ile PARAFAZİ[Fr. < Yun.]
( Okuma becerilerindeki güçlükler. İLE Yazma becerilerindeki güçlükler. İLE Matematik becerilerindeki güçlükler. İLE Sözcük karışıklığı. )
( "10 Maddeyle Disleksi" [okumak için burayı tıklayınız...] )
- DİŞLİ BALİNALAR ile/ve DİŞSİZ/ÇUBUKLU BALİNALAR
( Dişleri yaşam boyu değişmeden kalır. )
( )
( 1. Grönland Balinası | 2. Katil Balina | 3. Kuzey Atlantik Balinası | 4. İspermeçet Balinası | 5. Deniz Gergedanı | 6. Mavi Balina | 7. Çatalkuyruklu Balina | 8. Beyaz Balina )
( ODONTOCETI cum/et MISTICETI )
- DİŞLİ ile/ve/||/<> ÇARK
- DISMORFİK/DISMORPHİC[İng.] değil/yerine/= BOZUK BİÇİMLİ
- DISPERSE vs. SCATTER vs. SPREAD vs. STREW
- DIŞSATIM ile/ve DIŞALIM
( İHRACAT/TASDÎR ile/ve İTHALAT/İSTİRÂD )
( EXPORT vs./and IMPORT )
- DISTINCTIVE vs. DISTINCT
- DISTRESS/BOREDOM vs./and REMEDY
- DİSTRİBÜTÖR["DİSPÜTÖR" değil!][İng. DISTRIBUTOR][Fr. DISTRIBUTEUR] değil/yerine/= DAĞITICI/DAĞITIM
- DISUSE vs. MISUSE
- DİVALAN/DİVALENT[İng.] değil/yerine/= İKİ DEĞERLİKLİ
- DÎVÂN EDEBİYATI ile TANZİMAT EDEBİYATI
- DİVAN EDEBİYATI ve/||/<>/> WALTER G. ANDREWS
( "Bu dünyadan Walter G. Andrews da geçti" - İsmail Güleç yazısını okumak için burayı tıklayınız... )
- DİZGE ile/ve/<> BÜTÜNLÜKLÜ DİZGE
( SYSTEM vs./and/<> SYSTEM IN INTEGRITY )
- DOĞA:
VAROLUŞSAL ile/ve GÖRÜNGÜ
- DOĞADA / VERİLİ VAROLANDA:
3 KEZ VERİLİ VAROLAN ile/ve 2 KEZ VERİLİ VAROLAN ile/ve 1 KEZ VERİLİ VAROLAN
( İnsan. İLE/VE Hayvan. İLE/VE Bitki ve nesne/ler. )
( Kendini kendine konu kılabilen. İLE/VE Güdü(m)lü. İLE/VE Âtıl. )
( Yer değiştirebilen bir merkezlilikte. İLE/VE Merkezsiz. İLE/VE Merkezsiz. )
- DOĞAL SEÇİLİM ile/ve/değil/||/<>/> BİRİKİMLİ SEÇİLİM
- DOĞAN ile DOĞAN GÖRÜNÜMLÜ ŞAHİN
- DOĞAN ile KIZIL ENSELİ DOĞAN
( ... İLE Kıyıdan uzak, kurak ve kayalık arazilerde yaşarlar. [Kuzey Afrika'da] [Kayalık yarlarda yuva yaparlar.] )
( ... vs. BARBARY FALCON )
( ... cum FALCO PELEGRINOIDES )
- DOĞAN ile TEPELİ DOĞAN
( ... ile SIKAR[< SAKR]["ka uzun okunur"] )
- DOGMA vs. VERDICT
- DOGMA ile VARGI
( DOGMA vs. VERDICT )
- DOGMA ile YARGI
( DOGMA vs. JUDGEMENT )
- DOĞRU SEÇİM ile/ve/<> DENGELİ TÜKETİM
- DOĞRU/YANLIŞ! SÖYLÜYORSUN! değil DOĞRU!/YANLIŞ!
- DOĞRU-YANLIŞ YOK/TUR! ile/değil/ya da [BAĞLAMINDA ve GÖRELİ OLARAK] DOĞRU-YANLIŞ OLMAZ/OLMAYABİLİR
( Doğru-yanlış, bir şeyin ne olmadığı ve olmayacağı üzerine buluşmak olduğundan, olan/lar, olabilecek/ler üzerine kullanıl(a)maz/değildir! )
- DOĞRU-YANLIŞ ile DOĞRU-YALAN
( RIGHT-WRONG vs. TRUE-FALSE )
- DOĞRU/YANLIŞ ile/ve/değil/yerine EN AZ YANLIŞ
( Bazen/bazı durum/konu/olaylarda, doğru ya da yanlış üzerinden değil, en az yanlışı düşünerek[hesaplayarak, göze alarak] hareket etmek, karar almak durumunda/zorunda kalabilir/olabilirsiniz. )
- DOĞRU/YANLIŞ ile/ve/değil GEÇERLİ/GEÇERSİZ
( [not] TRUE/FALSE vs./and/but VALID/INVALID )
- DOĞRU/YANLIŞ ile/ve/değil İDEOLOJİK TUTUM
( [not] TRUE/FALSE vs./and/but IDEOLOGICAL ATTITUDE )
- DOĞRU/YANLIŞ ile İYİ/KÖTÜ ile GÜZEL/ÇİRKİN/YÜCE
( Genelde kötü ve iyi, bir âdet ve gelenek meselesidir ve sözcüklerin nasıl kullanıldığına göre, ya sakınılır ya da hoş karşılanır. )
( Mükemmel olmayanı, mükemmel olan uğruna seve seve fedâ edersek, iyi ve kötü "tartışmaları" artık olmayacaktır. )
( Kötülük, hiçbir zaman hem iyiliği, hem de kendini tanıyamaz; iyilikse eğitildikçe zamanla hem kendine, hem de kötülüğe ilişkin bilgilerle donanır. )
( YÜCE: Fizik ya da metafizik güçlerden koruyan. )
( Usually the bad and the good are a matter of convention and custom and are shunned or welcomed, according to how the words are used. )
( RIGHT/WORNG vs. GOOD/BAD vs. NICE[/BEAUTIFUL]/UGLY )
- DOĞRU/YANLIŞ ile İYİ/KÖTÜ ile GÜZEL/ÇİRKİN/YÜCE
- DOĞRU ile GEÇERLİ
- DOĞRU ile/ve ÖZGÜN
( Her zaman geçerli. İLE/VE Modern çağda geçerli. )
( RIGHT vs./and ORIGINAL/AUTHENTIC )
- DOĞRU ile/ve YANLIŞ
( Amacına yakınlaş(tır)mak. İLE/VE Amacından uzaklaş(tır)mak. )
( RIGHT/TRUE vs./and WRONG/FALSE )
- DOĞRU ile YANLIŞ
( Doğru/nun kullanım/ı ile. İLE Yanlış/ın kullanım/ı ile. )
( Ne doğrular var, adamı, yoldan eder;
Ne yanlışlar var, insanı, adam eder. )
- DOĞRU ile/ve/değil YAYGIN
( [not] RIGHT vs./and/but COMMON )
- DOĞRUCA (ÜZERİNE) BAKIŞ ile/yerine SÜREGİDEN BAKIŞ
( DIRECT LOOKING vs. LOOKING PERIODICAL
LOOKING PERIODICAL instead of DIRECT LOOKING )
- DOĞRUDAN YARDIM ile/değil/yerine DOLAYLI YARDIM
( Politikacıdan gelir. İLE/DEĞİL/YERİNE Bilgelerden gelir. )
- DOĞRU-DÜZGÜN
- DOĞRULAMAK = VERIFY[İng.] = VÉRIFIER[Fr.] = VERIFIZIEREN[Alm.]
- DOĞRU/LUK ile/ve/değil GEÇERLİ/LİK
( [not] RIGHT/RIGHTEOUSNESS vs./and/but VALID/VALIDITY )
- DOĞRULUK = HAKİKAT = TRUTH[İng.] = VÉRITÉ[Fr.] = WAHRHEIT, RICHIGKEIT[Alm.] = VERITAS[Lat.] = ALÉTHEIA[Yun.] = VERDAD[İsp.]
- DOĞRULUK ile/ve/||/<>/>/< YARDIM
- DOĞRUSUN!/YANLIŞSIN! değil DOĞRU!/YANLIŞ!
- DOĞRUYA EN YAKIN ile/ve YANLIŞTAN EN UZAK
( THE CLOSEST TO THE STRAIGHT vs./and THE FAREST FROM THE FALSE )
- DOĞRU/YETKİN DAVRANIŞ/EYLEM(SÂLİH AMEL):
BARIŞ ve/<> KURTULUŞ[KURTARICI EYLEM]
( Kendinle. VE/<> Hizmetle/eylemle. )
- DOĞUŞ ile ORTAYA ÇIKIŞ
- DOKTOR ile/ve (SÜREKLİ) TALEBE/ÖĞRENCİ
( Ancak doktorasını tamamlayan kişi öğrenciliğe tam olarak başlamış kişidir. )
- DOKUMACI ile ÇULHA[Fars. < CÜLÂH]
( ... İLE El tezgâhında bez dokuyan kişi. )
- DOLANDIRICI ile/değil KALPAZAN
( ... İLE/DEĞİL Sahte para basan ya da piyasaya süren kişi. | Yalan ve hile ile iş gören kişi. )
- DOLANDIRICI ile TAVCI
( ... İLE Birini kandırarak, yüze gülerek aldatan kişi. | Yurt dışından geldiğini söyleyerek üzerindeki değeri düşük altın ya da mücevherleri çok değerli gösterip dolandırıcılık yapan kişi. )
- DOLAŞIM ile/değil DOLAYIM
- DOLAYLI ELERKİ(DEMOKRASİ) ile/değil/yerine DOLAYSIZ/TEMSİLSİZ ELERKİ(DEMOKRASİ)
- DOM/DOCUMENT OBJECT MODEL[İng.] değil/yerine/= BELGE NESNESİ MODELİ
- DONANIM ile/ve/<> DENEYİM
( RIGGING vs./and/<> EXPERIENCE )
- DONANIM ile/ve YATKINLIK
- DONDURMA/BİSKÜVİ[Fr./İng. BISCUIT] ile KEDİDİLİ
( Un, şeker ya da tuzla yapılan ince, gevrek bir tür kuru pasta. İLE Genellikle dondurmanın yanında yenilen bir tür tatlı bisküvi. )
- DÖNGÜ ile ALIŞKANLIK
( CYCLE/CYCLONE vs./< HABIT )
- DÖNGÜ ile/ve ANKH
( CYCLE/CYCLONE vs./and ANKH )
- DÖNGÜ ile/ve BOKBÖCEĞİ/KHEBER[Mısır'da]
( )
( CYCLE/CYCLONE vs./and SCARAB )
( ... cum GEOTRUPES STERCORARIUS )
- DÖNGÜ ile/ve/||/<> DEVİNİM
- DÖNGÜ ile DÜZEN/DİZGE
( CYCLE/CYCLONE vs. SYSTEM )
- DÖNGÜ ile/ve/değil EŞİK
- DÖNGÜ ile/ve/<> OLUŞUM
- DÖNGÜ ile/ve/||/<> SALINIM
- DÖNGÜ ile/ve/değil SÜREKLİLİK
( [not] CYCLE/CYCLONE vs./and/but CONTINUITY )
- DÖNÜŞ ile/değil DÖNÜŞTÜRME
- DÖNÜŞLÜ
( REFLEXIVE )
- DÖNÜŞTÜRÜCÜ ile/ve/değil/yerine UZLAŞTIRICI
- DÖNÜŞÜM ile/ve/değil/||/<>/< DÖNGÜ
- DORSAL[İng.] değil/yerine/= SIRT/ARKA (İLİŞKİLİ)
- DÖRT DİREK/EVTÂD-I ERBAA:
HÂCE ŞABAN-I VELÎ ve HÂCE BAYRAM-I VELÎ ve HÜNKÂR-I VELÎ ve MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN RUMÎ
- MİNERALLERDE:
DÖRT YÜZLÜ ile/ve/||/<> ZİNCİR ile/ve/||/<> YAPRAK
( Dünyada en bol bulunan mineraller, silisyum, oksijen ve demir gibi öteki öğelerden oluşan silikatlardır. Bir silikat mineralinin en baskın yapısal bileşeni merkezinde bir silisyum atomu bulunduran ve dört oksijen atomundan oluşan bir dört yüzlüdür. Farklı silikat minerallerinde, birbirine göre farklı biçimlerde sıralanan ve farklı öğelerden oluşan bir karışım içeren silisyum-oksijen dört yüzlüleri bulunur. )
- DOSE vs. LEVEL
- DOSTLUK ve/||/<> YARDIM
( Eli. VE/||/<> Seli. )
- DÖVÜŞ ile/değil GÜÇLÜ GENİN AKTARILMASI
- DOYGU/RIZK:
BOL ile/ve/<>/değil/yerine BEREKETLİ
- DRAMATIC vs. TRAGIC
- DRAWBACK vs. INCONVENIENCE
- DRIVER yerine SÜRÜCÜ
- DUAL[İng.] değil/yerine/= İKİLİ
- DUBLAJ/CI[Fr.] değil/yerine/= SESLENDİRME / SÖZLENDİRİCİ/SESLENDİRMECİ/SELENDİRMEN/SELENDİREN
- DUDAKSIL HARFLER ile/ve YARI DUDAKSIL HARFLER
( B | M | P ile/ve V | F )
( Bugünkü B harfi, Etrüsk abecesinden alınmıştır. )
( B harfi, EYEF'i [OB tamgasını] işaret etmektedir. )
( B: Bel'in simgesi. [B, b] | Bor'un simgesi. [B] | Elektrik alınganlığın simgesi. [B] | Manyetik akı yoğunluğunun(indüklemenin) simgesi. [B] | Temel tanecik fiziğinde, Baryon sayısının simgesi. [B] | Basınç birimi Bar'ın simgesi. [b] | Optik gerilme katsayısı brevster'ın simgesi. [b] | Yüzeyce genleşme katsayısının simgesi. [b] | ...'LI V
M: Baş kuvantum sayısı n = 3 'e karşılık gelen elektron tabakasının simgesi. [M] | Kuvvet momentinin simgesi. [M] | Mach sayısının simgesi. [M] | Madelung sabitinin simgesi. [M] | Milyon anlamındaki Mega [10&sup6;]'nın simgesi. [M] | Kütlenin simgesi. [m] | Manyetik kuvantum sayısının simgesi. [m] | Manyetik momnetin simgesi. [m] | Metrenin simgesi. [m]
P: Basıncın simgesi. [P, p] | Dinamik ağdalılık birimi poiz'in simgesi. [P] | Ettingshausen katsayısının simgesi. [P] | Fosforun simgesi. [P] | Gücün simgesi. [P] | Paritenin simgesi. [P] | Poynting vektörünün simgesi. [P] | Atomda, yörüngesel kuvantum sayısı l = 1 'e karşılık gelen elektron tabakalarının simgesi. [p] | Momentumun simgesi. [p] | Piko [10¯¹2;] 'nun simgesi. [p] | Plank'ın simgesi. [p] | Protonun simgesi. [p, ¦p, 1p¹] | Yarı iletken tipinin [p tipi] simgesi. [p]
İLE/VE
F: Fahrenheit derecesinin simgesi. [ºF] | Faraday sabitinin simgesi. [F] | Farad'ın simgesi. [F] | Flor'un simgesi. [F] | Kuvvetin simgesi. [F] | Coriolis parametresinin simgesi. [f] | Fanning sürtünme katsayısının simgesi. [f] | femto'nun simgesi. [f] | Frekans'ın simgesi. [f] | Odak uzaklığının simgesi. [f] | Yörüngesel kuvantum sayısı l = 3 'e karşılık gelen elektron alt tabakasının simgesi. [f]
V: Elektrik potansiyel farkı, gerilim ve voltajın simgesi. [V] | Hacmin simgesi. [V] | Vanadyum öğesinin simgesi. [V] | Hızın simgesi. [v] )
( HURÛF-İ ŞEFE )
- DÜET değil/yerine/= İKİLİ
- DUHEM ile/ve/||/<> QUINE (TEZİ)
( 10 Haziran 1861 - 14 Eylül 1916 İLE/VE/||/<> 25 Haziran 1908 - 25 Aralık 2000 )
- DÜNYA ve/||/<> AY
( İlgili konuşmayı izlemek için burayı tıklayınız... )
( [çapı] 12.756 km.[çevresi 40.000 km.] VE/||/<> 3474 km.[4/1] )
( Arasındaki uzaklık, 356.000 - 406.000 km. )
( Ay, her yıl 4 cm. kadar dünyadan uzaklaşmaktadır. )
( Işıkla ulaşma uzaklığı, gönderim süresiyle 1.27 saniye, dönüşüyle birlikte toplam 2.54 saniyedir. )
( ... VE/||/<> -233 ile 123 °C arasındadır.[Atmosferin olmaması nedeniyle] )
( ... VE/||/<> Aydaki yerçekimi, dünyanın altıda biridir. [60 kg. = 10 kg.] )
( ... VE/||/<> Güneş Sistemi içinde beşinci büyük doğal uydudur. Dünya'nın yörüngesindeki dönüşünü 27.3 günde tamamlar ve her 29.5 günde tekrar eden Ay'ın evreleri oluşur. )
( ... VE/||/<> Ay'ın yüzeyi, çoğunlukla oksijen, silikon, magnezyum, demir, kalsiyum, alüminyum ve titanyumdan oluşur. )
( İnsan eliyle yapılmış hiçbir yapı, aydan çıplak gözle görülemez. )
- DÜNYADA EŞEYSELLİK/SEKS ile/ve UZAYDA/BOŞLUKTA/YERÇEKİMSİZ ALANDA EŞEYSELLİK/SEKS
- DÜNYANIN ÇEVRESİNİ DOLAŞAN İLK KİŞİ:
MACELLAN değil HENRY
( Ferdinand Macellan, dünyanın etrafındaki turunu tamamlayamadı. 1521'de, Filipinler'de henüz turun yarısındayken öldürüldü. [Macellan, 1511'de, Portekiz'den çıkıp Hint Okyanusu'nu geçerek önce Uzakdoğu'yu ziyaret etti. Henry'i, 1511'de, Malezya'daki bir köle pazarında buldu ve onu geldiği yoldan Lizbon'a götürdü. 1519'da çıkılan dünya turu girişimi de dahil olmak üzere bundan sonraki tüm yolculuklarında Henry, Macellan'ın yanında gitti. Bu yolculuk, öteki yönden, yani Atlas Okyanusu'nu ve Büyük Okyanus'u geçerek gerçekleşti. Bu yüzden, 1521'de Uzakdoğu'ya vardıklarında, Henry dünyanın etrafını tam olarak dolaşmış olan ilk kişi oldu. )
- DURDURUCU ile/ve YAPTIRICI
( STOPPER vs./and SANCTER )
- DURGUN BAKIŞ ile/ve DARGIN BAKIŞ
- DURING vs. FOR
- DURING vs. IN
- DÜRTÜLER ile/ve/||/<> KAYGI ile/ve/||/<> SAVUNMALAR
- DÜRÜLÜ-BÜKÜLÜ
- [DURUM > DUYGU > DÜŞÜNCE > DAVRANIŞ >= ... ]
ile
[DURUM > DÜŞÜNCE > DAVRANIŞ > DUYGU >= ... ]
ile
[DUYGU > DURUM > DAVRANIŞ >= ... ]
ile
[DÜŞÜNCE > DAVRANIŞ > DURUM > DUYGU >= ... ]
( Sorun. İLE Çözüm. İLE Âşık. Düşünme[sonradan]. İLE Biliminsanı. )
- DURUMU/OLAYI BÜYÜLTMEYE:
"YAKIN" ile/ve/değil/<> "AÇIK"
( Cahil ve/ya da ahmak kişiler[zihin(li)ler]dir. )
- DURUM/VAZ:
TAHKİKÎ ile/ve/||/<>/> TEVİLÎ
- DURUŞ ile/ve/||/<> BAKIŞ
- DURUŞ ve/<> SAYGI ve/<> SEVGİ
( Kıyam. VE/<> Rükû. VE/<> Secde. )
- DÜRÜST/LÜK >< BİLGİSİZ/LİK(CEHÂLET)
- DOĞRULUK/DÜRÜSTLÜK[Fars.] ile/ve/<> SAYGI
( Dürüst olmayan cezalandırılır. İLE/VE Saygı göstermeyene toplumda yer verilmez. )
( Teşekkür ve özür dilemeyi bilmek/uygulamak ile. )
( TO BE HONEST vs./and RESPECT )
- DÜŞKÜNLÜK ile/ve/değil/yerine ÖNCELİK (VERMEK/VERİLEN)
( [not] FONDNESS/ADDICTION vs./and/but PRIORITY
PRIORITY instead of FONDNESS/ADDICTION )
- DÜŞKÜNLÜK ile/ve/değil/yerine SEVGİ
( Sevgi, tutkunluk ve düşkünlük göstermez, düşkünlük ise sevgi değildir. )
- DÜŞLEMELİ/HAYAL ETMELİ!
- DÜŞMAN(") ile/ve/değil KARŞI GÜÇ
- DÜŞÜK ile YETERSİZ
( "LOW" vs. INSUFFICIENT )
- DÜŞÜNCE:
GİZEMLİ değil GİZLİ
- DÜŞÜNCE ile/ve VARSAYIM
( IDEA vs./and HYPOTHESIS )
- DÜŞÜNCEDEN DAHA ZARARLI OLAN:
"USTA SALDIRICI" ile/ve/değil/||/<> ACEMİ SAVUNUCU
- DÜŞÜNCESİZLİK ile DÜŞÜNEMEMEK/DÜŞÜNEMEMİŞ OLMAK
( THOUGHTLESSNESS vs. NOT ABLE TO THINK )
- DÜŞÜNEN ile/ve/<> DÜŞÜNCELİ
- DÜŞÜNME ile/ve/<> DİL
( Düşünme, sözcüklerle gerçekleşmez. İLE/VE/<> Düşünme, sözcükleri kullanır! )
( Beyin-el ilişkisi ve zihin-dil ilişkisi sürekli akılda tutulmalı! )
( Bir şey ki, söylemesen de olur! SÖYLEME! )
( Düşünme/düşünce, dil kullanımıdır. )
( Kişi, dilinin ardında gizlidir. )
( İNTÂK[< NUTK]: Dile getirme, söyletme. | Akledilen şeyleri idrak etmek. )
( Türk dilinin kökenlerini araştırmanın birinci koşulu, sağlıklı bir dil felsefesi bilgisi
edinmek, bu felsefenin ışığında yürümeyi bilmek, araştırılan sorunlara, bu felsefenin
yöntemiyle yaklaşmaktır.
Bir topluluğun dilinde, o topluluğun yaşama anlayışını, yaşama biçimini, olaylara, doğaya
bakışını yansıtmayan sözcüklerin hepsi yabancı kökenlidir.
Kavramlarını üretirken somuttan soyuta yönelmeyi başaramayan bir toplumun dilinde
soyut var olanları içeren sözcüklerin bulunması bir olasılıktan öteye geçemez.
Bir toplumun düşünce ortamında bulunmayan şeyin, kavramı da yoktur.
Kavramlar, düşünsel içeriklerin taşıyıcısıdır.
Dilcinin, bilge olması kaçınılmazdır.
Dilin gerçeğini, ancak bilge dilci kavrayabilir.
Bir aydın, başka dillerden aldığı sözcüklerle düşünemez, üretemez, ancak aktarır,
bellekten belleğe gönderir.
Doğal yapısı ağacın yetişmesine elverişli olmayan bir ülkede, orman ürünleriyle ilgili
kavramlar üretilebilir mi? Kişi, bilmediği bir nesneye, bildiği bir adı verebilir mi?
Düşünsel alanda yeri olmayan bir kavram içeriğinin sözcüğe girmesi söz konusu değildir.
Soyut var olanlar üretemeyen bir topluluğun dilinde, soyutu yansıtan kavramın yeri yoktur.
Anlamsal içerik, o sözcüğü konuşan topluluğun düşünsel çevresiyle bağlantılıdır.
Bir dille konuşup yazmak, o dili bilmek değildir, önemli[öncelikli] olan, o dille düşünmek, üretmek,
düşünsel bir alan oluşturmaktır.
Dilin yüzeysel özelliklerine bakarak kökenine inmeye çalışmak, yanıltıcıdır, saptırıcıdır.
Kökte bulunmayan anlamı sözcükte aramak da dil bilincinden yoksunluk demektir.
Dilin ayakta durmasını, yaşamasını, yayılmasını sağlayan, yazıdır.
Dil, insan/kişi ile insan/kişi, dille vardır.
Dili yaşatan, geçmişten geleceğe taşıyan yazıdır. )
( TO THINK vs./and/<> LANGUAGE )
- DÜŞÜNMELİ!
- DÜŞÜNMEMENİN BEDELİ(/YÜKÜ/AĞIRLIĞI) ile/değil/yerine DÜŞÜNMENİN "BEDELİ"
( Çoktur! İLE/DEĞİL/YERİNE Yoktur! )
- DÜŞÜNMEMİŞ OLMAK ile/değil YETERSİZLİK/ZAYIFLIK/GERİLİK
( ... ile/değil REKÂKET )
( [not] HAVEN'T THOUGHT ABOUT vs./but INSUFFICIENCY/WEAKNESS/BACKWARD )
- DÜŞÜNÜŞ ile SORGULAMA
( ... İLE Sonuç ya da kararda tutarlılık/bütünlük elde etmek üzere ayrıntılı/derinlemesine düşünme. )
- DUTY vs. MISSION vs. TASK
- DUYARLILIK = HASSASİYET = SENSIBILITY[İng.] = SENSIBILITÉ[Fr.] = SENSIBILITÄT, SINNLICHKEIT[Alm.] = SENSIBILIDAD[İsp.]
- DUYARSIZLIK ile/ve TEPKİSİZLİK
( INSENSITIVITY vs./and NON-REACTING )
- DUYGULANIM = TEESSÜR = AFFECTION[İng., Fr.] = AFFEKT, AFFEKTION[Alm.] = CARIÑO[İsp.]
- DÜŞÜNSEL İZLENİMLER:
DİNGİN ile/ve/||/<> ŞİDDETLİ
( Eylemlerde, sanat yapıtlarında ve doğa nesnelerinde, güzellik, biçimsizlik. İLE/VE/||/<> Sevgi, nefret, sevinç, keder. )
( David Hume )
- DUYGUSALLIK ve/> DENETİMSİZLİK/KONTROLSÜZLÜK
- DUYU ve/||/<>/> ALGI ve/||/<>/> BETİMLEME ve/||/<>/> TASARIM
- DUYULAR:
DİRENÇSİZ/DİRENÇDIŞI/"İSTEMEDEN"(GAYR-I İHTİYÂRÎ) ile/ve/||/<>/> HEM DİRENÇLİ(İHTİYÂRÎ), HEM DE DİRENÇSİZ; NE DİRENÇLİ, NE DE DİRENÇSİZ ile/ve/||/<>/> DİRENÇLİ(İHTİYÂRÎ)
( Duyma(kulak) ve koklama(burun). İLE/VE/||/<>/> Dokunma/fiziksel duyumsama(deri). İLE/VE/||/<>/> Bakma(göz) ve tad(ağız/dil). )
- DUYU/M ile/ve ALGI
( SENSE/SENSATION vs./and PERCEPTION )
- DUYUMSAMALI/HİSSETMELİ!
- DÜYÜN değil DÜĞÜN
- DUYUSAL["SENSÜEL" değil!] = HİSSÎ = SENSITIVE[İng.] = SENSITIF[Fr.] = SENSITIV, EMPFINDLICH[Alm.] = SENSITIVO[İsp.]
- | DÜZ/"DONUK" BAKIŞ ile/ve DİK BAKIŞ | ile/değil/yerine/>< YANSIZ/NÖTR BAKIŞ
- DÜZ ÇİZME ile/ve/yerine KÖRÜKLÜ ÇİZME
- DÜZ YÖNELTEÇ/GİDON ile/ve/>< TERS YÖNELTEÇ/GİDON
( )
- DÜZEN ile/ve "DÜZENSİZ" DÜZEN
- DÜZEN ile/>< DÜZENSİZLİK
( KOZMOS ile/>< KAOS )
( Düzen, düzensizliğin anlaşılması ile oluş(turul)ur. )
- DÜZENLEYİCİ(KOMPOZİTÖR) ile YARATICI
- DÜZENLİ GÖÇ ile/ve/||/<> DÜZENSİZ GÖÇ
- DÜZENLİ ile/ve DİSİPLİNLİ
( SYSTEMATIC vs./and DISCIPLINED )
- DÜZENLİ ile/ve SIÇRAMALI
- DÜZEN/Lİ/LİK ile/ve/||/<>/> KURUM/SAL/LIK
- DÜZENSİZLİK İÇİNDE/Kİ DÜZEN ile/ve DÜZEN İÇİNDE/Kİ DÜZENSİZLİK
( REGULARITY IN DISORDER vs./and DISORDER IN REGULARITY )
- DÜZENSİZLİK ile KEŞMEKEŞLİK
( LACK OF REGULARITY vs. DISORDER )
itibariyle 4.800 başlık/FaRk ile birlikte,
4.797 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(6/21)