Y ile biten FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibarı ile 2.096 başlık/FaRk ile birlikte,
2.096 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(5/10)
- HAYY -ile
( ALLAH'IN ADLARINDAN | DİRİ, CANLI )
- HAYY[Ar.] ile HAYEVÂN[Ar.]
- HAZ = PLEASURE, JOY[İng.] = PLAISIR, JOIE[Fr.] = LUST[Alm.] = LAETITIA[Lat.] = HEDONE[Yun.] = GUSTO, PLACER[İsp.]
- HBOT/HYPERBARIC OXYGEN THERAPY[İng.] değil/yerine/= YÜKSEK BASINÇ OKSİJEN SAĞALTIMI, HİPERBARİK OKSİJEN TEDAVİSİ
- HEALTHY :/yerine SAĞLIKLI
- HEAVILY :/yerine YOĞUN ŞEKİLDE
- HEAVINESS vs. PRIORITY
- HEAVINESS vs. PRIORITY
- HEAVY :/yerine AĞIR
- HEDY[Ar.] ile BEDENE[Ar.]
- HEDY[Ar.] ile BEYÂN[Ar.]
- HELEZON değil/yerine/= SARMAYAY
- HELYOTERAPİ/HELIOTHERAPY[İng.] değil/yerine/= GÜNEŞLE SAĞALTIM
- HENRY ile/||/<> YASASI
( Gazların çözünürlüğü yasası )
( William Henry tarafından 1803 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1774-1836) (Ülke: İngiltere) (Alan: Kimya) (Önemli katkıları: Henry yasası) )
- HER ŞEY ile/ve/||/<> GERİ KALAN NE VARSA
- HER ŞEY ile HER ŞEY
( EVERYTHING vs. EVERYTHING THAT )
( همه چيز ile هر چيزي ile هر چيز ile هرآنچه )
( CPEHMEH CHYZ ile NPAR CHYZY ile NPAR CHYZ ile NPARANCHEH )
- HER ŞEY ile/ve/değil/||/<>/>/< HER ŞEYDE
- HER ŞEY ile HER ŞEY('İ)
( EVERY THING vs. EVERY THING )
- HER ŞEY ile HERŞEY('İ)
( Her şey, her şeyle ilişkili olduğu için hiçbir şeyi, sadece ve tek başına "her şey" olarak düşünemez ve dillendiremezsin. )
( Her şey, biraraya getirilmiş parçalar anlamını taşır. )
( EVERY THING vs. EVERYTHING
Everything implies a collection of particulars. )
- HEREDİTE/HEREDITY[İng.] değil/yerine/= KALITIM, SOYA ÇEKİM
- HEREDİTER/HEREDITARY[İng.] değil/yerine/= KALITIMSAL
- HERHANGİ BİR ŞEY ile HERHANGİ BİR ŞEY('İ)
( ANYTHING vs. ANYTHING )
- HERITAGE and LEGACY
- HERKES ile/ve/değil/||/<>/< HER BİREY
- HER ŞEY İLE HER ŞEY ile/ve HER ŞEY İLE BİR ŞEY
( EVERYTHING WITH EVERYTHING vs./and EVERYTHING WITH A THING )
- HERŞEY ve CESÂRET
- HERŞEY ile/ve/değil/yerine ÇOK ŞEY
- HERŞEY ile/ve GÜVENİLİRLİK
( Masum ve basit olana güvenme cesâretine pek az kişi sahiptir. )
( EVERYTHING vs./and RELIABILITY
Very few are those who have the courage to trust the innocent and the simple. )
- HER ŞEY ilefakat HERKES/TE
( Olabilir. İLE/FAKAT Olamaz. )
- HER ŞEY ile/ve HER ŞEYE HER ŞEYİ SÖYLEYEBİLMEK
( HER SÖYLEDİĞİN DOĞRU OLMALI HER DOĞRUYU SÖYLEMEK DOĞRU DEĞİLDİR HER SÖYLEDİĞİN HAKK OLMALI HER HAKK'I SÖYLEMEK HAKKIN DEĞİLDİR )
- HER ŞEY ile HER ŞEY('İ)
( EVERYTHING vs. EVERYTHING )
- HER ŞEY ile HİÇBİR ŞEY
( Zamanla telâfi edilebilir. İLE Geçip giden zaman, hiçbir şeyle telâfi edilemez. )
- HESAP VERİLEBİLİRLİKTE:
DİKEY ile/ve/||/<> YATAY
( Oy/seçim. İLE/VE/||/<> ... )
- HETEROCHRONY İLE HETEROTOPY İLE HETEROMETRY ile/||/<> EVRİMSEL GELİŞİM
( Gelişim değişiklikleri ve evrim. )
( Formül: Paedomorphosis )
- HETEROJENİSITE/HETEROGENICITY[İng.] değil/yerine/= AYRI TÜRELLİLİK
- HETEROTOPİ/HETEROTOPY[İng.] değil/yerine/= KONUM DIŞILIK
- HEY :/yerine HEY
- HEYHEYLENMEK ile HEYHEY
- HİÇBİR ŞEY
- HİÇBİR ŞEY ile HİÇBİR ŞEY('İ)
( RIEN )
( NOTHING vs. NOTHING )
- HİGHER CATEGORY ile/||/<> CLASSICAL CATEGORY
( Higher category n-morphism içeren genelleştirilmiş kategoriyken İLE classical category sadece 1-morphism içerir )
( Formül: (∞ ile1)-category )
- HIGHLY :/yerine OLDUKÇA
- HIGHWAY :/yerine OTOYOL
- HIMSS/HEALTHCARE INFORMATION AND MANAGEMENT SYSTEMS SOCIETY[İng.] değil/yerine/= SAĞLIK BİLGİ VE YÖNETİM SİSTEMLERİ DERNEĞİ
- HİNDİ:
turkey ile/||/<> PERU ile/||/<> ETİYOPYA KUŞU ile/||/<> BUKALEMUN ile/||/<> FRANSIZ KIZI/ĞALOPÛLÂ ile/||/<> TACCHINO[: Kuş.]
( Türkçe'de
İngilizce'de. İLE/VE/||/<> Portekizce'de. İLE/VE/||/<> Arapça'da. İLE/VE/||/<> Farsça'da. İLE/VE/||/<> Yunanca'da. İLE/VE/||/<> İtalyanca'da. )
- HİPERAKTİVİTE/HYPERACTIVITY[İng.] değil/yerine/= AŞIRI HAREKETLİLİK
- HİPERSENSITİVİTE/HYPERSENSITIVITY[İng.] değil/yerine/= AŞIRI DUYARLILIK
- HİPERTROFİ/HYPERTROPHY[İng.] değil/yerine/= İRİLEŞİM
- HİPERVİSKOZİTE/HYPERVISCOSITY[İng.] değil/yerine/= AĞDALILIK
- HİPOAKTİVİTE/HYPOACTIVITY[İng.] değil/yerine/= ETKINLİK AZALMASI
- HİSTOLOJİ/K/HISTOLOGY[İng.] değil/yerine/= DOKUBİLİM/SEL / DOKU/SAL
- HISTORY :/yerine TARİH
- HOBİ[İng. < HOBBY] değil/yerine DÜŞKÜ/OYNAÇ
- HODGE THEORY ile/||/<> MORSE THEORY
( Hodge theory harmonik formlarla kohomoloji incelerken İLE Morse theory kritik nokta analizi ile topoloji inceler )
( Formül: Hodge decomposition )
- HOLIDAY :/yerine TATİL
- HOLOGRAPHİC DUALİTY ile/||/<> MİRROR SYMMETRY
( Holographic duality farklı boyutlarda eşdeğer kuramlarken İLE mirror symmetry Calabi-Yau manifoldlarının dualitesidir )
( Formül: Type IIA/IIB )
- HOLY :/yerine KUTSAL
- HOMEOPATİ/HOMEOPATHY[İng.] değil/yerine/= BENZERİ BENZERLE SAĞALTIM
- HOMOTOPY ile/||/<> ISOTOPY
( Homotopy sürekli deformasyon İLE isotopy homeomorfizm yoluyla. )
( Formül: Continuous deformation İLE homeomorphic )
- HONEY :/yerine BAL
- HOSTILITE/HOSTILITY[İng.] değil/yerine/= DÜŞMANLIK
- HOSTILITY ile/değil/yerine/>< HOSPITALITY
( Düşmanlık. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Konukseverlik. )
- HOY -ile
( Ter damlası. )
- hp ile dy
- -HÜMÂ[Ar.] ile HÜMA/Y[Ar.]
( Arapça dilbilgisinde iki kişiyi gösterir. Sürü konulan yerler. İLE Devlet kuşu. | Saâdet, kutluluk. )
- HUMAN vs. HUMAN IN HUMANITY
- HUNGRY :/yerine AÇ
- HÜSEYİN BEY ile/ve/||/<> HÜSEYİN EFENDİ
( ... İLE/VE/||/<> İlk Şehr emini. )
( Hüseyin Efendi'nin oğlu. İLE Hüseyin Bey'in babası. )
- HUY değil/yerine/= ALIŞKI/ÂDET[Ar.]
- HUY[Aniden "gelen"/çıkan.] değil/yerine/>< ERDEM
- HUY ile/ve HAL
( Hay âlemine, huy âleminden geçilir. )
( SECİYYE ile/ve ... )
- HUY değil/yerine HUY EDİNMEK
( Bilinçsiz. DEĞİL/YERİNE Farkındalıkla. )
- HUY ile/ve/||/<>/> OYUN/U
- HUY ile/ve/değil/yerine TUTUM
- HÜZÜN = MELANCHOLY[İng.] = MÉLANCOLIE[Fr.] = MELANCHOLIE[Alm.] = MELANCHOLIA[Lat.]
- HYGİ- ile/||/<> -İA ile/||/<> -İASİS/-ASİS/SİS- ile/||/<> -İATRICS/-İATR/-İATRY ile/||/<> -İTİS ile/||/<> NOS-/NOSO-/NOSUS- ile/||/<> PATH-/-PATH/-PATHİA/-PATHİC/PATHO-/-PATHY ile/||/<> THERAP- ile/||/<> PHLOGO- ile/||/<> CAUST-
( Bir durumu, patolojik durumu anlatan son ek. İLE/||/<> Etki ve gelişim süreci, hastalık, patolojik durum. İLE/||/<> Sayrılığın sağaltımıyla ilgili, iyileşme. İLE/||/<> Sayrılık, özel bir bölümün yangısal durumu. İLE/||/<> Sayrılık, özel bir bölümün sayrılık durumu. İLE/||/<> Sağlık. İLE/||/<> Bir sayrılık ilgili, sayrılığa ait, sayrı. İLE/||/<> Sağaltım ile ilgili. İLE/||/<> Yangı ile ilgili. İLE/||/<> Yanma. )
- I AM vs. MINE/MY
- IC/INSPIRATUVAR KAPASITE INSPIRATORY CAPACITY[İng.] değil/yerine/= SOLUK ALIM SIĞASI
- İÇBÜKEY/OBRUK/MUKAAR[Ar.]/KONKAV[Fr. < CONCAVE] ile DIŞBÜKEY/MUHADDEB[Ar.]/KONVEKS[Fr. < CONVEXE]
( MUHÂSIR[< HASR], MUKAAR ile SATH-I MUHADDEB )
( CONCAVE vs. CONVEX )
- İÇBÜKEY ile İÇBÜKEYLİK
( CONCAVE vs. CONCAVITY )
( مقعر ile تقعر )
( MOGHER ile تقعر )
- ICD-O/INTERNATIONAL CLASSIFICATION OF DISEASES-ONCOLOGY[İng.] değil/yerine/= ULUSLARARASI HASTALIK SINIFLANDIRMASI-ONKOLOJİ
- İÇE AKTARMAK ile İTHAL EDİLEBİLİR ile ÖNEM ile ÖNEMLİ ile ÖNEMLİ ŞEY ile İTHAL ile İTHAL MALLAR ile İTHALATÇI ile ISRARCI OLMAK ile ISRARCI
( IMPORT vs. IMPORTABLE vs. IMPORTANCE vs. IMPORTANT vs. IMPORTANT THING vs. IMPORTED vs. IMPORTED GOODS vs. IMPORTER vs. IMPORTUNATE vs. IMPORTUNE )
( بهکشور آوردن ile ورود ile کالاي رسيده ile کالاي وارده ile وارد کردني ile اعتبار ile اهميت ile مهم ile پر اهميت ile با اهميت ile امهات ile وارده ile وارداتي ile ورودي ile واردات ile وارد کننده ile سماجتآميز ile عاجز کننده ile سماجت کردن ile مصرانه خواستن ile مصرانه )
( BACPEHKESHOR AVARDAN ile VORUD ile KALAY RESYDAH ile KALAY VARDEH ile VARD KARDANY ile ETEBAR ile HAMYT ile MANPAM ile PAR HAMYT ile BA HAMYT ile AMEHAT ile VARDEH ile VARDATY ile VORUDY ile VARDAT ile VARD KONANDEH ile سماجتآميز ile AJZ KONANDEH ile SAMAJAT KARDAN ile MASRANEH KHASTAN ile MASRANEH )
- ICT/INFORMATION AND COMMUNICATION TECHNOLOGY[İng.] değil/yerine/= BİLGİ VE İLETİŞİM TEKNOLOJİLERİ
- IDENTIFY :/yerine TANIMLAMAK
- IDENTITY vs. PERSONALITY
- IDENTITY :/yerine KİMLİK
- IDEO- ile/||/<> IDIO- ile/||/<> LOG-/-LOGIA/-LOGO-/-LOGY-/-OLOGY ile/||/<> AUT-/AUTO-
( Düşünce, fikir. İLE/||/<> Kendiliğinden oluşan, kendine özgü, ayrı, değişik. İLE/||/<> Düşünce, konuşma, sözcük, mantık, doktrin, öğreti, sav, bilim. İLE/||/<> Kendi, aynı, kendi kendine, kendine ait, öz [otoimmün: Bağışıklık sisteminin kendi gözelerine saldırması]. )
- IDEO- ile/||/<> IDIO- ile/||/<> LOG-/-LOGIA/-LOGO-/-LOGY-/-OLOGY ile/||/<> AUT-/AUTO-
( Düşünce, fikir. İLE/||/<> Kendiliğinden oluşan, kendine özgü, ayrı, değişik. İLE/||/<> Düşünce, konuşma, sözcük, mantık, doktrin, öğreti, sav, bilim. İLE/||/<> Kendi, aynı, kendi kendine, kendine ait, öz [otoimmün: Bağışıklık sisteminin kendi gözelerine saldırması]. )
- İDEOLOJİ = İLM-İ SUVER-İ AKLİYE, FİKRİYAT, İLM-İ TASAVVUR = IDEOLOGY[İng.] = IDÉOLOGIE[Fr.] = IDEOLOGIE[Alm.] = IDEOLOGÍA[İsp.]
- İDİYOSENKRAZİ/IDIOSYNCRACY[İng.] değil/yerine/= ÖZGÜN DUYARLIK
- İFFET = UT = CHASTITY[İng.] = CHASTETÉ[Fr.] = KEUSCHHEIT[Alm.] = CASTITAS[Lat.]
- İFŞÂ ile VAHİY
- İHKÂMU'Ş-ŞEY'[Ar.] ile İBRÂMUHU[Ar.]
- İKBÂL[Ar.] ile MUDİYY[Ar.] ile MECÎ'[Ar.]
- İKİ YIL ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ALTMIŞ YIL
( Konuşabilmek için gerekli zaman. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Susabilmek ve susabilmeyi anlayabilmek için geçen [ya da bu kadar uzun sürmeyebilecek] zaman. )
- İKİ(2) ile HER ŞEY/HERKES/HER ZAMAN
( TWO vs. EVERYTHING/EVERYBODY/EVERYTIME )
- İKİYE BÖLMEK ile İKİYE BÖLÜNMÜŞ ile İKİYE BÖLME ile İKİYE BÖLÜNMÜŞ ile AÇIORTAY
( BISECT vs. BISECTED vs. BISECTION vs. BISECTIONAL vs. BISECTOR )
( دو بخش کردن ile دونيم کردن ile دونيم ile دو نيم ile تنصيف ile دو نيمي ile نيمساز ile منصف )
( DO BAKHSH KARDAN ile DONYM KARDAN ile دونيم ile DO NEYM ile تنصيف ile DO NEYMY ile NEYMOSAZ ile MANSEF )
- İKRÂ ile/ve/değil/||/<> VAHİY
- İLETİŞİM TÜRLERİ:
KİTLE İLETİŞİMİ ile/ve/değil/||/<>/< ÖRGÜTSEL DÜZEY ile/ve/değil/||/<>/< ÖBEKLERARASI DÜZEY ile/ve/değil/||/<>/< KİŞİLERARASI DÜZEY ile/ve/değil/||/<>/< KİŞİSEL DÜZEY
- İLHAM ile VAHİY
( Kuşkulu. İLE Kuşkusuz. )
( ... İLE Özdeki kaydın, açığa çıkması. )
- İLK HERŞEY
- İLK SARAY
- ILLNESS vs. SICKNESS vs. AILMENT vs. DISEASE vs. MALADY
- İLTİFAT ile/ve ONAY
- IMMORAL/ITY[Fr./İng.] değil/yerine/= TÖRETANIMAZ/LIK
( Daha üstün saydığı bir töre adına geçerli töreyi tanımayan. | Töre kurallarına aykırı olan. )
- IMMÜNİTE/IMMUNITY[İng.] değil/yerine/= BAĞIŞIKLIK
- IMMUNOENGİNEERİNG ile/||/<> NATURAL IMMUNİTY
( Immunoengineering bağışıklık sisteminin mühendislik yaklaşımla düzenlenmesiyken İLE natural immunity doğal bağışıklık yanıttır )
( Formül: CAR-T therapy )
- IMMUNOFLUORESCENCE ile/||/<> IMMUNOHISTOCHEMISTRY
( Immunofluorescence floresan işaretleme kullanırken İLE immunohistochemistry enzim işaretleme kullanır )
( Formül: Antikor lokalizasyon )
- IMMÜNOJENİTE/IMMUNOGENICITY[İng.] değil/yerine/= BAĞIŞIKLILIK YETISİ
- IMMÜNOLOJİ/IMMUNOLOGY[İng.] değil/yerine/= BAĞIŞIKLIK BİLİMİ
- IMMÜNOMODÜLATÖR/IMMUNOMODULATORY[İng.] değil/yerine/= BAĞIŞIKLIK UYUMLAŞTIRICI
- IMMÜNOTERAPİ/IMMUNOTHERAPY[İng.] değil/yerine/= AŞI TEDAVİSİ, BAĞIŞIKLIK SAĞALTIMI
- IMPLY :/yerine İMA ETMEK
- IMPORT and DISCOUNTED IMPORTS and IMPORT LEVY and IMPORT REGIME and IMPORT SUBSTITUTION and SAFETY CONTROLS ON IMPORTS and SUBSIDISED IMPORTS
( İthalat. VE Dampingli ithalat. VE İthalat prelevmanı. VE İthalat rejimi. VE İthalat ikâmesi. VE İthalattaki güvenlik kontrolleri. VE Sübvansyonlu ithalat. )
- IMPROVEMENT vs. CONTINUITY
- [IN] ONE DAY vs. [IN] SAME DAY
- INCIDENT :/yerine OLAY
- INCREASINGLY :/yerine GİDEREK
- INCREMENT OF PRODUCTION vs./and SEARCH/LOOK FOR QUALITY
- INDEPENDENCE vs./and SOLIDARITY
- INDEX THEORY ile/||/<> RİEMANN-ROCH
( Index diferansiyel operatör, R-R cebirsel geometri. )
( Formül: Differential operator İLE algebraic geometry )
- INDIVIDUAL[İng.] değil/yerine/= BİREY
- INDIVIDUAL :/yerine BİREY
- INDIVIDUALSIM vs. INDIVIDUALITY
- INDUSTRY :/yerine ENDÜSTRİ
- INFER vs. IMPLY
- INFERTILITE/INFERTILITY[İng.] değil/yerine/= KISIRLIK
- INFORMATION THEORY ile/||/<> COMMUNİCATION THEORY
( Information theory bilginin matematiksel ölçümü ve kodlamasını incelerken İLE communication theory bilgi aktarım sistemlerini mühendislik açısından inceler )
( Formül: Shannon entropy )
- INITIALLY :/yerine BAŞLANGIÇTA
- INJURY :/yerine YARALANMA
- İNOTROPİ/INOTROPY[İng.] değil/yerine/= KASILMA GÜCÜ
- INQUIRY :/yerine SORUŞTURMA, SORGU
- İNSAN GELİŞİMİ KURAMCILARINDA:
MARGARET MAHLER ile/ve/||/<> JOHN BOWLBY ile/ve/||/<> SIGMUND FREUD ile/ve/||/<> ERIK ERIKSON ile/ve/||/<> JEAN PIAGET ile/ve/||/<> DANIEL STERN
- İNSANBİLİM = BEŞERİYAT = ANTHROPOLOGY[İng.] = ANTHROPOLOGIE[Fr., Alm.] = ANTHROPOS:İNSAN. LOGOS:BİLİM[Yun.] = ANTROPOLOGÍA[İsp.]
- İNSANCILLIK = POLITENESS, COURTESY[İng.] = HUMANITÉ[Fr.] = MENSCHENFEUNDLICHKEIT[Alm.] = HUMANITAS[Lat.]
- İNSANLIK = BEŞERİYET, İNSANİYET = HUMANITY[İng.] = HUMANITÉ[Fr.] = HUMANITÄT, MENSCHHEIT[Alm.] = HUMANITAS[Lat.]
- INSPIRATUVAR/INSPIRATORY[İng.] değil/yerine/= SOLUKALIM İLİŞKİLİ
- INSTABILITE/INSTABILITY[İng.] değil/yerine/= DENGESİZLİK
- INTEGRANT vs. COMPLEMENTARY
- INTELLIGENCE vs./and SKILL/ABILITY
- INTENSITY :/yerine YOĞUNLUK
- INTEREST vs. SYMPATHY
- INTEROPERABILITE/INTEROPERABILITY[İng.] değil/yerine/= BİRLİKTE ÇALIŞABİLİRLİK
- INTERSECTİON THEORY ile/||/<> CHERN CLASS THEORY
( Intersection theory cebirsel çeşitlerin kesişim çarpımını incelerken İLE Chern class theory vektör bundle karakteristik sınıflarını inceler )
( Formül: Intersection product )
- İNVAZİV RADYOLOJİ/INTERVENTIONAL RADIOLOGY[İng.] değil/yerine/= GİRİŞİMSEL RADYOLOJİ
- İNZİVÂ'[< ZUVİYY < ZEYY] -ile
( BİR KÖŞEYE ÇEKİLME, ÇEKİLİP HİÇBİR İŞE KARIŞMAMA | DÜNYA İŞLERİNDEN VAZGEÇME )
- İRITABILITE/IRRITABILITY[İng.] değil/yerine/= HUZURSUZLUK | TEPKİSELLİK
- IRK değil/yerine/= SOY
- İŞ ile İLGİLENİLEBECEK BİR ŞEY
( BUSINESS vs. SOMETHING TO INTEREST )
- İŞAR ile İŞARİ OY
- İSG/OCCUPATIONAL HEALTH AND SAFETY[İng.] değil/yerine/= İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ
- IST/IMMÜNOSÜPRESİF TEDAVİ/IMMUNOSUPPRESSIVE THERAPY[İng.] değil/yerine/= BAĞIŞIKLIK BASKILAYICI SAĞALTIM
- İSTÎKA'["ka" uzun okunur] ile İSTÎKA'["ka" uzun okunur] ile İSTİKA'[Ar. < SAKY]["ka" uzun okunur] ile İSTİKA/İSTEKA[İt. < Cerm.]
( Olacak/gerçekleşecek, vuku' bulacak diye endişelenme. İLE Olmasını bekleme, olacak diye endişeye düşme. İLE İçecek su alma, su isteme. İLE Ayakkabıların altını parlatmak için kunduracıların kullandığı kemik. )
- İSTİKLÂL MARŞI ve/||/<>/< MEHMET ÂKİF ERSOY
( Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim, milletimindir ancak.
Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilâl!
Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celâl?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helâl...
Hakkıdır, Hakk'a tapan, milletimin istiklâl!
Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.
Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
"Medeniyet!" dediğin tek dişi kalmış canavar?
Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, sakın.
Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın.
Doğacaktır sana va'dettiği günler Hakk'ın...
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.
Bastığın yerleri "toprak!" diyerek geçme, tanı!
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı;
Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki fedâ?
Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan, şühedâ!
Canı, cananı, bütün varımı alsın da Hüdâ,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüdâ.
Ruhumun senden, İlâhi, şudur ancak emeli:
Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.
Bu ezanlar -ki şahadetleri dinin temeli-
Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli.
O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım,
Her cerihamdan, İlahi, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır ruh-ı mücerred gibi yerden na'şım;
O zaman yükselerek arşa değer belki başım.
Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl.
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, Hakk'a tapan, milletimin istiklâl!
Mehmet Âkif ERSOY )
- İSTÎLÂ'[Ar. < VELY] ile İSTİ'LÂ'[Ar. < ULÜVV]
( Bir yeri kuvvet kullanarak ele geçirme. | Yayılma, kaplama. | Basma.[Jeoloji'de] İLE Yükselme. | Üste çıkma, üstün gelme. )
- IVUS/İNTRAVASKÜLER ULTRASONOGRAFİ INTRAVASCULAR ULTRASONOGRAPHY[İng.] değil/yerine/= DAMAR İÇİ ULTRASONOGRAFİ
- İZİN ile/ve/değil/yerine ONAY
( [not] PERMISSION vs./and/but TO APPROVE
TO APPROVE instead of PERMISSION )
- İZOVELOSITE/ISOVELOCITY[İng.] değil/yerine/= EŞ HIZ
- JACK NOCHOLSON ile JACK STRAW ile JACKSON ile KRİKO ile KUTUDAKİ JACK ile HER İŞİN USTASI ile ÇAKAL ile JACKSTAY
( JACK NOCHOLSON vs. JACK STRAW vs. JACKSON vs. JACK vs. JACK IN THE BOX vs. JACK OF ALL TRADES vs. JACKAL vs. JACKSTAY )
( جک زدن ile جک ile علي ورجه ile جک نيکولسن ile هر کاره ile جک استراو ile شغال ile جکسون ile بند تير )
( JAK ZADAN ile JAK ile ALY VARJEH ile جک نيکولسن ile NPAR KAREH ile JAK ESTERAV ile SHGHAL ile JAKSON ile BAND TYR )
- JAKETATAY ile JAKETATAYLI
- JASPER ile JASPERY
( JASPER vs. JASPERY )
( ژاسب ile يشمي )
( ZHASB ile يشمي )
- JERSEY ADASI ile/ve/<> GUERNSEY
( Victor Hugo, Jersey Adası'nda, kanal adalarından olan Guernsey'e sürgüne gönderilmiştir ve ünlü kitabı "Sefiller"i burada kaleme almıştır.[1850] )
- JİGOLO ile DREAMBOY
- JİM ile JİMMY
( JIM vs. JIMMY )
( جيم ile چابک دست )
( جيم ile CHABAK DAST )
- JOHN BOWLBY ile/ve/||/<>/> MARY AINSWORTH ile/ve/||/<>/> MARY MAIN
( 1907 - 1990 ile/ve/||/<>/> 1913 - 1999 ile/ve/||/<>/> 1943 - 2023 )
- JOHN ile JOHN ASHCROFT ile JOHN CRAY ile JOHN GLENN ile JOHN KERRY ile JOHN PAUL II
( JOHN vs. JOHN ASHCROFT vs. JOHN CRAY vs. JOHN GLENN vs. JOHN KERRY vs. JOHN PAUL II )
( يوحنا ile جان ile يحيي ile جان اشکرافت ile جان کري ile جان کلن ile ژان پل دوم )
( يوحنا ile JAN ile YHEYY ile JAN ESHEKRAFT ile JAN KARY ile JAN KALAN ile ZHAN PEL DOM )
- JOINT AND SEVERALLY and JOINT AND SEVERALLY RESPONSIBLE (LIABILITY)
( Ortaklaşa/müştereken ve müteselsilen. VE Ortaklaşa/müştereken ve müteselsil sorumlu/luk. )
- JOKEY ile JOKEYLİK
( JOCKEY vs. JOCKEYING )
( چابک سوار ile سوارکار ile سوار کاري کردن ile سوارکاري )
( CHABAK SAVAR ile SAVARKAR ile SAVAR KARY KARDAN ile SAVARKARY )
- JOURNEY :/yerine YOLCULUK
- JOY :/yerine NEŞE
- JUDGEMENT ABILITY[İng.] değil/yerine/= YARGILAMA YETISİ/MUHAKEME BECERİSİ
- JURY :/yerine JÜRİ
- JUSTICE vs. EQUALITY
- JUSTICE vs. EQUITY
- JUSTICE vs. MERCY
- JUSTIFY :/yerine HAKLI ÇIKARMAK
- K-THEORY ile/||/<> COBORDİSM
( K-theory vektör bundle İLE cobordism manifold sınır. )
( Formül: Vector bundles İLE manifold boundaries )
- KABİLE ile/ve/değil/||/<>/> KÖY
- KADIKÖY ile KADIKÖY TAŞI
- KALAY ile/ve/||/<>/> KALAYLAMA
( Atom numarası 50, atom ağırlığı 118,7, yoğunluğu 7,29 olan, 232 °C'de eriyen, gümüş beyazlığında, kolay işlenebilen, yumuşak bir öğe. [simgesi Sn] | Kalaylanmış bir kabın üzerindeki alaşım tabakası. | Aldatıcı görünüş. | Sövme, küfür. İLE Oksitlenmeden korumak için bir metal parçasını ya da kabı kalay tabakası ile kaplamak. | Eksiklikleri, kusurları görünüşte gizlemeye çalışmak. | Sövmek. )
- KALAYLAMAK ile KALAYLANMAK ile KALAYLATMAK ile KALAY ile KALAYCI/LIK ile KALAYLI ile KALAYSIZ
- KALİTE/Lİ[Fr./İng. < QUALITY] değil/yerine/= NİTELİK/Lİ
- KAMER ile KAMERA ile KAMERİ ile KAMERSİZ ile KAMERİ AY ile KAMERİ YIL ile KAMER BALIĞI ile KAMERA ŞAKASI ile KAMERİ TAKVİM
- KAMPİMETRİ/CAMPİMETRY[İng.] değil/yerine/= GÖRME ALAN ÖLÇÜMÜ
- KAMUTAY ile/ve/||/<> KURULTAY[Moğolca]
( Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin genel kurulu. İLE Ulusal ya da uluslararası bilimsel toplantı. | Bir kuruluşun, gündemindeki sorunları, temel konuları konuşmak ve yeni kurullar seçmek üzere belirli sürelerle ya da gerektikçe yaptığı genel toplantı. | Eski Türkler'de, devlet işlerinin görüşülüp karara bağlandığı kurul/meclis. )
- KAMUTAY ile/ve/||/<>/> OĞUŞLUK KAMUTAYI ile/ve/||/<>/> ULUS KAMUTAYI ile/ve/||/<>/> URAY KAMUTAYI
( MECLİS ile/ve/||/<>/> AİLE MECLİSİ ile/ve/||/<>/> MİLLET MECLİSİ ile/ve/||/<>/> BELEDİYE MECLİSİ )
- KAN ÖBEKLERİNDE:
0 ile/değil BOMBAY
( ... İLE/DEĞİL 250 bin kişide bir görüldüğü tahmin edilmektedir. Beklenilenden farklı bir kan öbeğiyle olan doğumda, Bombay olabilir şüphesiyle yaklaşılabilir. Yani, çiftlerin her birinin kanı 0 öbeği olduğu durumda, çocuğun kan öbeğininin A ya da B olması pek beklenmez, ancak bu tarz bir durumda çiftlerden herhangi birinin kan öbeğinin Bombay olma olasılığı üzerinde durulabilir. )
- KANT'TA, TEMEL AYRIMLAR:
A PRIORI | A POSTERIORI ile/ve/||/<> TEZÂHÜR | KENDİNDE ŞEY ile/ve/||/<> GÖRÜ | KAVRAM
( ... und ERSCHEINUNG | DING AN SICH und ANSCHAUUNG | BEGRIFF )
- KAPASİTE[Fr./İng. CAPACITY] değil/yerine/= SIĞA/YETENEK/YETİ
( Bir kondansatörün, elektrik yığma sınırı. )
( Bir şeyi içine alma, sığdırma sınırı, kapsama gücü, sığa. | Belirli bir alana sığabilecek kişi ya da nesne sayısı. | Bir işletmenin üretim miktarı. | Bir kondansatörün elektrik yığma sınırı, sığa. | Anlama, kavrama yeteneği. )
- KAPİLER/CAPİLLARY[İng.] değil/yerine/= KILCAL | KILCAL DAMAR
- | KAPİTALİZM ve BİREY | ile ULUS/MİLLET
( [ne yazık ki] | Birbirimizden uzaklaş(tır)arak. | DEĞİL/YERİNE/>< Birbirimize yaklaşarak. )
- KAPNOMETRİ/CAPNOMETRY[İng.] değil/yerine/= SOLUKTA KARBONDIOKSIT ÖLÇÜMÜ
- KARABUĞDAY ile/||/<>/< KARABUĞDAYGİLLER
( ... İLE/||/<>/< Taçsız iki çeneklilerden, ravent, kuzukulağı, kurtpençesi, çobandeğneği ve karabuğday gibi sapları boğumlu, çiçekleri başak ya da salkım durumunda bazı türleri hekimlikte kullanılan bitkileri içinde toplayan bir aile. )
- KARAÇİ ile KÜÇÜK KÖY
( KÜÇÜK KÖY )
- KARAİM = KARAY
( Çoğu Türk soyundan olan ve genellikle Polonya ve Litvanya topraklarında oturan bir Musevi topluluğu. )
- KARAR ile/ve ONAY
( DECISION vs./and APPROVAL/ACKNOWLEDGEMENT )
- KARAVAN ile KERVANSARAY ile KERVANSARAY EV SAHİBİ
( CARAVAN vs. CARAVANSERAY vs. CARAVANSERAY HOST )
( کاروان ile کاروانسرا ile کاروانسر دار )
( KARVAN ile KARVANSARA ile KARVANSAR DAR )
- KARAY ile KARAYA
- KARIN KASLARIMIZI, YERÇEKİMİNE:
DİKEY değil YATAY
( Karın kasları, ayakta durduğumuz sürece, çeşitli mide/bağırsak "şişirme/şişkinliğinden" ve yerçekimine karşı koyamadığından dolayı, zamanla aşağı/yere doğru sarkma durumuna geçmektedir. Bu duruma, en etkili çare/çözüm/destek ise karnınızı, yere paralel olacak biçimde havada/boşlukta bırakmaktır. Karın duvarı/kasları, kendini çok hızlı toparlayacak ve sıkılaştıracaktır. [Her gün birkaç dakikalık mekik çekmeden ya da fazla zorlanmadan karın kaslarınızı sıkılaştırabilirsiniz.][Ellerinizin/dirseklerinizin üzerinde ya da bir koltuğun karşısına, karnınız havada/boşlukta kalacak biçimde, bir sandalye/koltuk/puf vs. üzerine yüzükoyun uzanarak da bunu sağlayabilirsiniz. Bu çok fazla zorlanmayacağınız uygulamayı her gün 2-3 dk. bile yapsanız etkisi/artısı büyük olacaktır. Tabii zamanla olabildiği kadar dayanmanızı ve süreyi artırmanızda yarar vardır. Belki daha sonra mekik çekmeye başlamak için güç ve güdülenme de sağlayacaktır.] )
- KARŞIT = ZIT = CONTRARY[İng.] = CONTRAIRE[Fr.] = KONTRÄR[Alm.] = CONTRARIUS[Lat.] = CONTRARIO/RIA, OPUESTO/TA[İsp.]
- KARY ile/||/<> KURÂ
( Köy. İLE/||/<> Köyler. )
- KAŞEKSİ/CACHEXIA, CACHEXY[İng.] değil/yerine/= HASTALIKLI ZAYIFLIK
- KATALEPSİ/CATALEPSY[İng.] değil/yerine/= KASILAKALIM
- KATIR ile ZEEBRASSE/ZONKEY[İng.]
( ... İLE Eşeklerle çiftleştirilen zebraların yavrularına verilen ad. [her 10.000 melezden sadece biri doğurgandır] )
- KATKI ile/ve/||/<>/> PAY
( Katkı vermeyen, pay alamaz. )
- KAVİM ile/ve/||/<>/< AŞÎRET/BOY ile/ve/||/<>/< KABÎLE ile/ve/||/<>/< AKRABA ile/ve/||/<>/< AİLE
- KAVİTE/CAVITY[İng.] değil/yerine/= BOŞLUK
- KAY ile KAY[Ar.]
( Yaz yağmuru. İLE Kusmak. )
- BAĞLANMA:
KAYGILI <> KAÇINGAN
ile
GÜVENLİ <> KAYITSIZ-KAÇINGAN <> KORKULU-KAÇINGAN <> TAKINTILI
(
Düşük Kaygı
Düşük Kaygı
Yüksek Kaygı
Yüksek Kaygı
Yetişkin bağlanma biçimleri, iki temel bağlamda sınıflandırılır...
- Kaygı: İlişkilerde terk edilme korkusunun şiddetini gösterir.
- Kaçınma: Yakınlık kurmaktan rahatsızlık duyma derecesini yansıtır.
Dört Temel Biçim:
- Güvenli (Secure): Dengeli ilişkiler kurabilenler.
- Kayıtsız-Kaçıngan (Dismissing-Avoidant): Yakınlıktan kaçınan, bağımsızlığı vurgulayanlar.
- Takıntılı (Preoccupied): Aşırı ilişki odaklı, onay gereksinimi yüksek bireyler.
- Korkulu-Kaçıngan (Fearful-Avoidant): Yakınlık istemesine karşın reddedilmekten korkanlar.
)(
Bağlanmada, Güvenli, Kaçıngan, Kaygılı, Takıntılı FaRkLaR'ı...
| Türkçe | İngilizce | Kaygı Seviyesi | Kaçınma Seviyesi |
|---|---|---|---|
| Güvenli Bağlanma | Secure Attachment | Düşük | Düşük |
| Kayıtsız-Kaçıngan | Dismissive-Avoidant Attachment | Düşük | Yüksek |
| Korkulu-Kaçıngan | Fearful-Avoidant Attachment | Yüksek | Yüksek |
| Takıntılı | Anxious-Preoccupied Attachment | Yüksek | Düşük |
- Bağlanma Kuramı: Attachment Theory (John Bowlby)
- Kaygılı Bağlanma: Anxious Attachment (genel)
- Kaçıngan Bağlanma: Avoidant Attachment (genel)
- Düzensiz Bağlanma: Disorganized Attachment (çocuklukta görülen karmaşık biçim)
( ATTACHMENT: AVOIDANCE <> ANXIETY vs. SECURE <> DISMISSING AVOIDANT <> FEARFUL AVOIDANT <> PREOCCUPIED )
- KAYKILMAK ile KAY ile KAYA/LIK ile KAYI ile KAYA LİFİ ile KAYA SUYU ile KAYA TUZU ile KAYA BALIĞI ile KAYA HANİSİ ile KAYA HOROZU ile KAYA KELERİ ile KAYA SANSARI ile KAYA ÖRÜMCEĞİ ile KAYA GÜVERCİNİ ile KAYA SARIMSAĞI ile KAYA BALIĞIGİLLER
- KBTA/CORONARY COMPUTED TOMOGRAPHYANGIOGRAHY[İng.] değil/yerine/= KORONER BİLGİSAYARLI KESITÇEKİM DAMAR GÖRÜNTÜLEMESİ, KORONER BİLGİSAYARLI TOMOGRAFİK ANJIOGRAFİ
- KEDİ ile MARGAY
( ... İLE Adeta minyatür bir leoparı andıran, tüyleri ve yuvarlak yüzüyle yetişkin haliyle bile oldukça sevimli görünen Margay, geçmişte eşsiz kürkü yüzünden aşırı avlanmış ve soyu tükenme tehlikesi ile karşı karşıya kalmıştır. Margayların boyları, 35 ile 50 cm. arasında değişirken, 2-4 kilo ağırlıkta olurlar. Kedi ailesinin en iyi tırmanma ustaları olan Margay'ın tırnakları özellikle sert ve keskindir. )
- KEFELİKÖY :
( Kefeliköy eski bir yerleşim bölgesidir. Öteden beri ayrı bir mahalle olarak algılanan Kefeliköy önceleri Büyükdere'ye, daha sonra Çayırbaşı'na, 1984'te Cumhuriyet Mahallesi ayrı bir muhtarlık olunca buraya bağlandı. Kefeliköy'ün Bizans öncesi dönemdeki ismi Dionysos bir efsane nedeni ile Dikata Petra idi. Kefeliköy halkını Osmanlılar döneminde 1475 yılında fethedilen Kefe'den getirilen göçmenler oluşturduğundan semtin isminin buradan geldiği düşünülebilir. Bilahare Kırım Savaşı (1853 - 1856) nedeni ile getirilen göçmenler de burada iskan edildiler. )
- KEMOTERAPİ/CHEMOTHERAPY[İng.] değil/yerine/= İLAÇLA KANSER SAĞALTIMI | İLAÇLA SAĞALTIM
- KENDİLİĞİNDENLİK = TAVİYET = SPONTANEITY[İng.] = SPONTANÉITÉ[Fr.] = SPONTANEITÄT[Alm.] = SPONTANEUS[Lat.] = ESPONTANEIDAD[İsp.] = TZU-JAN[Çince]
- KENDİLİK EVRELERİ'NDE:
0-2 ve/||/<>/> 2-6 ve/||/<>/> 7-15 ve/||/<>/> 15-30 AY
( Ortaya çıkmakta olan kendilik. VE/||/<>/> Çekirdek kendilik. VE/||/<>/> Öznelerarası kendilik. VE/||/<>/> Sözel kendilik. )
- KENDİNDE ŞEY = BİZATİHİ ŞEY = THING IN ITSELF[İng.] = CHOSE EN SOI[Fr.] = DING AN SICH[Alm.]
- KENDİNDE ŞEY ile/ve/||/<> KENDİ BAŞINA ŞEY
( bkz. KANT )
( DING AN SICH mit/und/||/<> ... )
- KENDİNDE ŞEY ile/ve KENDİ İÇİN ŞEY
( NEFS'ÜL EMR ile/ve ... )
( DING AN SICH ile/ve FUR SICH )
( RES cum/et REBUS )
- KENDİNDE (VARLIK/ŞEY) ile/ve/||/<>/+ KENDİ İÇİN (VARLIK/ŞEY) ile KENDİNDE VE KENDİ İÇİN VARLIK
( EXISTENCE IN SELF vs. EXISTENCE FOR SELF vs. EXISTENCE IN SELF AND FOR SELF )
- KESİLECEK ŞEY ÜZERİNDE BIÇAĞI ÇEVİRMEK[İTMEK/BASTIRMAK değil!]
- KETHÜDA/LIK ile KETHÜDA BEY
- KEY vs. MASTER KEY
- KEY ile ...
( İyice, hakkıyla, iyi, pek adam akıllı. )
- KEY :/yerine ANAHTAR, TEMEL
- KƏND[Azr.] = KÖY[Tr.]
- KIBT/CONE BEAM COMPUTERIZED TOMOGRAPHY, CONE BEAM COMPUTED TOMOGRAPHY[İng.] değil/yerine/= KONİK IŞINLI BİLGİSAYARLI TOMOGRAFİ
- KIL-TÜY
- KIL-TÜY
( HERC Ü MERC
SER-Â-PÂ, SER-TE-SER
BERG Ü ŞÂH
ZÂNÛ-BE-ZÂNÛ / ZÂNÛ-BER-ZÂNÛ
ÜFTÂN Ü HÎZÂN
REFTE REFTE
BÂRÂN-DÎDE
BÎ-SER Ü BÛN
ÇÂR-NÂ-ÇÂR, HÂH NÂ HÂH, KÂM-U NÂ-KÂM
ÂVEND )
- KIRMIZILAŞMAK ile KIRMIZILAŞTIRMAK ile KIRMIZ ile KIRMIZI/LIK ile KIRMIZILI ile KIRMIZI ET ile KIRMIZI OY ile KIRMIZI KART ile KIRMIZ BÖCEĞİ ile KIRMIZ MADENİ ile KIRMIZI NOKTA ile KIRMIZI PLAKA ile KIRMIZI ÇİZGİ ile KIRMIZI ÇÜRÜK ile KIRMIZI BAYRAK ile KIRMIZI BÜLTEN ile KIRMIZI GÖMLEK ile KIRMIZI PASAPORT
- KİROTERAPİ/CHIROTHERAPY[İng.] değil/yerine/= ELLE SAĞALTIM
- KİŞİ/BİREY ile/ve/değil/yerine KAVRAM/DURUM/OLAY
( Bazı durumları yaşayan/deneyimleyen değil o durumu kim yaşarsa yaşasın aynı süreç ve sonuç deneyimlenebilecek olan. )
( Kişinin özgünlüğünün, özerkliğinin üst seviyede olması, sınırlanamaz, kısıtlanamazlığı, kapsayıcılığının derinliği ve genişliği, insanla bağlantılandırılan ve bağdaştırılanların yetersizliği/düşüklüğünden dolayı apayrı olarak ve hiçbir şeyle karıştırılmaması gerekliliği. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Kavramın/olayın kendi içinde ve kendine özgülüğünün gözönünde bulundurularak/dikkate alınarak değerlendirilmesi ve arı biçimde bırakılma gerekliliğinin ister kişi, isterse diğer tüm kavram ve olaylarla bağlantılandırılmasındaki/bağdaştırılmasındaki duyarlılık ve titizlik gerekliliği. )
( Kişiyi, kavramsallaştırma! Kavramı, kişiselleştirme!
[ GENEL ile ÖZEL'i karıştırma! ] )
( Düşüncenin üstesinden gelemeyen, düşünenin üstesinden gelmeye çalışır. )
( PERSON vs./and CONCEPT/EVENT )
- KİŞİLİK = ŞAHSİYET = PERSONALITY[İng.] = PERSONALITÉ[Fr.] = PERSÖNLICHKEIT, PERSONALITÄT[Alm.] = PERSONALIDAD[İsp.]
- KISKANÇLIK = JEALOUSY[İng.] = JALOUSIE[Fr.] = EIFERSUCHT[Alm.] = ZELOTYPIA[Lat.]
- KİTAB UL-KUNİY ile ...
( Abbasîler zamanında, Türkistan'da biraraya getirilen Kanallar kitabı. )
- KIZILAY ile KIZILHAÇ
( RED CRESENT vs. RED CROSS )
- KMY/BONE MINERAL DENSITY[İng.] değil/yerine/= KEMİK MINERAL YOĞUNLUĞU
- KOAGÜLOPATİ/COAGULOPATHY[İng.] değil/yerine/= PIHTILAŞMA SAYRILIĞI
- KOHORT ÇALIŞMASI/COHORT STUDY[İng.] değil/yerine/= ORTAK ÖZ ÇALIŞMASI, DÖNEMDAŞ ÇALIŞMASI
- KOLAY KOLAY ile/değil HİÇ
- KOLAY ile/>< DEĞER
( Kolay, değerin düşmanıdır. )
( vs./and/||/<> VALUE )
- KOLAY ile/ve EKONOMİK
( EASY vs./and ECONOMICAL/LY )
- KOLAY ile/ve/değil EN KOLAY
( Doğa, kolayı değil en kolayı tercih eder. )
( [not] EASY vs./and/but THE EASIEST
Nature prefers the easiest, not the easy one! )
- KOLAY ile KOLAY DEĞİL
( EASY vs. NOT EASY )
- KOLAY ile KOLAY SANDALYE ile KOLAY DİNLEME ile KOLAY PARA ile KOLAY TEMPOLU ile TOPLANMASI KOLAY ile GEÇMESİ KOLAY ile TAKLİT EDİLMESİ KOLAY AMA ZOR
( EASY vs. EASY CHAIR vs. EASY LISTENING vs. EASY MONEY vs. EASY PACED vs. EASY TO COLLECT vs. EASY TO PASS vs. EASY YET DIFFICULT TO IMITATE )
( روان ile سهل ile کاري ندئرد ile بي زحمت ile آسان ile بدون درد سر ile بي درد سر ile صندلي راحتي ile آهنگ ملايم ile سودبادآورده ile راهوار ile سهل الوصول ile سهل العبور ile سهل و ممتنع )
( RAVAN ile SONPAL ile KARY NADAERD ile BEY ZAHMAT ile ASAN ile BEDON DARD SAR ile BEY DARD SAR ile SANDELY RAHATY ile AHANG MOLAYM ile SOODBADAVARDEH ile RANPAVAR ile سهل الوصول ile سهل العبور ile سهل و ممتنع )
- KOLAY ile/ve/||/<> KOLAYCA ile/ve/||/<> KOLAYCACIK ile/ve/||/<> KOLAYLAMAK
( Sıkıntı çekmeden, yorulmadan yapılabilen, emeksiz, zahmetsiz, güç(II) ve zor karşıtı. | Kolaylık. | Kolayca, sıkıntısız bir biçimde, basitçe. İLE Oldukça kolay. | Kolaylıkla, sıkıntı çekmeden. İLE Çok kolay. | Çok kolay bir biçimde: İLE Bir işi bitirmek üzere olmak, bir işin sonuna yaklaşmak. )
- KOLAY ile KOLAYCILIK
( FACILE vs. FACILENESS )
( سهل الحصول ile راحتي )
( سهل الحصول ile RAHATY )
- KOLAY ile/ve SIRADAN
( EASY vs./and ORDINARY )
- KOLAY ile/ve UYGULAMA/PRATİK
( ÂSÂN ile/ve ... )
( EASY vs./and PRACTICAL )
- KOLAY ile/>< ZOR
( [hiçbir şey ...] Göründüğü kadar kolay değildir. İLE/VE/>< Zannedildiği kadar zor değildir. )
( EASY vs./>< DIFFICULT )
(1996'dan beri)