U ve Ü ile biten FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibarı ile 3.908 başlık/FaRk ile birlikte,
3.908 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(9/17)
- KAPALI SORU ile/ve AÇIK SORU
- KAPALI ile/değil/yerine ÖRTÜLÜ
- KAPARİ[Yun.] değil/yerine/= GEBRE OTU
- KAPI KOLU ile/değil KAPI TUTAMAĞI
- KAPI ile/ve/gibi/||/<>/> TAPU
- KAPIKULU OCAĞI ile/||/<> KAPIKULU
( Osmanlı'nın sürekli ordusunu oluşturan ve doğrudan Sultan'a bağlı olan yaya, atlı ve teknik sınıftan asker ocaklarına verilen ad. [Kapıkulu ocaklarının kurulmasından önceki dönemde Osmanlı'nın askeri gücünü yayalar ve müsellemler oluşturuyordu. Kapıkulu askerleri, bölge askerleri ve donanma güçleri ile birlikte Osmanlı ordusunun üç ana bölümünden biriydi. Kapıkulu askerleri, yayalardan oluşan Yeniçeriler, Cebeciler, Topçular, Top Arabacıları ve süvarilerden oluşan sipahi, silahtar, sağ ulûfeciler, sağ garipler, sol gariplerden oluşmaktaydı. Kent güvenliğinden ve sınırların korunmasından sorumlu olan, silah olarak genellikle tüfek, kılıç, ok ve yayı kalkan, mızrak kullanan savaşçı bir sınıf olan kapıkuluların görevleri katı ve ödünsüz kurallara bağlanmıştı. Bu kurallara Kavanin-i Yeniçeriyan denirdi. Kapıkulu olacak kişinin ailesiyle ve diniyle tüm bağlarını koparması, aynı yeni doğmuş gibi, sultandan başka kimseye nesnel ya da duygusal herhangi bir bağ kurmaması gerekiyordu.] İLE/||/<> Ücretli Osmanlı askeri. )
- KAPİTALİZM ile/ve TÜKETİM TOPLUMU
( CAPITALISM vs./and CONSUMPTION SOCIETY )
- KAPLAN ile TAZMANYA KAPLANI/KURDU
( ... İLE Yeni Gine ve Avustralya anakarasına özgüdür.[Yaklaşık 4 milyon yıl önce evrilen, bilinen en büyük etçil keseli hayvanlardan biridir.][Avustralya'nın keşfinden sonra bilinen son Tazmanya kaplanı, 1936 yılında öldürülerek ne yazık ki soyu tüketilmiştir. :(] )
( ... cum THYLACINUS CYNOCEPHALUS )
( TIGER vs. THYLACINE )
- KAPNOMETRİ/CAPNOMETRY[İng.] değil/yerine/= SOLUKTA KARBONDIOKSIT ÖLÇÜMÜ
- KAPÜŞONLU["KAPŞON" değil!] ile/değil TOGA["TOKA" değil!]
- KÂR HADDİ değil/yerine/= KAZANÇ BUCU
- KAR ile EBEBULGURU
( ... İLE Bulgur iriliğinde yağan kar. )
- KÂR ile/ve/> TEMETTU'
- KARA DELİK ile/ve/||/<> OLAY UFKU
- KARADELİK ile/||/<> ÖNGÖRÜ
( Karadelik kavramının ilk öngörüsü )
( Pierre-Simon Laplace tarafından 1796 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1749-1827) (Ülke: Fransa) (Alan: Matematik, Astronomi) (Önemli katkıları: Laplace dönüşümü, olasılık teorisi) )
- KARAFATMA ile HAMAMBÖCEĞİ/KAKALAK ile HANIMBÖCEĞİ/GELİNBÖCEĞİ ile TAHTAKURUSU
( Kınkanatlılardan, böcek, kurt ve sümüklüböceklerle beslenen, tarıma yararlı, parlak siyah renkli bir böcek. İLE Hamamböceğigillerden, temiz tutulmayan yerlerde üreyen, zararlı bir böcek. İLE Kınkanatlılardan, kara benekli, kırmızı renkte, kurtçukları yemesinden dolayı yararlı sayılan bir böcek. İLE Yarımkanatlılardan, uzunluğu 3-5 milimetre, gövdesi oval ve yassı, kanatları körelmiş, oturulan, yatılan yerlerde üreyerek insan kanıyla beslenen, pis kokulu böcek. )
( ORIENTAL COCKROACH/BLACK BEETLE vs. COCKROACH/TICK/ACARID vs. CHINCH )
( CARABUS cum BLATTA ORIENTALIS cum COCCINELLA cum CIMEX LECTULARIUS )
- KARANLIĞIN:
OLUMSUZLUĞU ile/ve/||/<> DOĞURTUCULUĞU
- KARASU ile KARASULARI
( Ağır akan su. | Çoğunlukla gözün iç basıncının çoğalmasıyla kendini gösteren, körlüğe neden olabilen bir göz sayrılığı. İLE Bir devletin, deniz kıyıları boyunca egemenliği altında tuttuğu belirli genişlikte su şeridi. )
- KARATE KUŞAKLARINDA:
BEYAZ ile/ve/||/<>/> SARI ile/ve/||/<>/> TURUNCU ile/ve/||/<>/> YEŞİL ile/ve/||/<>/> MAVİ ile/ve/||/<>/> KAHVERENGİ(3. KYU) ile/ve/||/<>/> KAHVERENGİ(2. KYU) ile/ve/||/<>/> KAHVERENGİ(1. KYU) ile/ve/||/<>/> SİYAH (1. DAN) ile/ve/||/<>/> SİYAH (2. - 10. DAN)
- | KARATE[Jp.] ile/ve/||/<> TEKVANDO[Korece] ile/ve/||/<> JUDO[Fr. < JIUJITSU(Jp.)] ile/ve/||/<> KUNGFU |
ile/ve/değil/yerine/||/<>/<
AIKIDO
( Ayak ve yumruk vuruşları üzerine kurulu, Japon kökenli bir dövüş yöntemi. İLE/VE/||/<> El ve kol vuruşlarından çok, ayak ve tekme tekniklerine önem veren, Uzak Doğu'ya özgü dövüş sanatı. İLE/VE/||/<> Jiujitsudan gelişmiş, tutmalara, fırlatmalara, hareketsiz bırakmalara dayanan, Japon kökenli silahsız yapılan dövüş sporu. İLE/VE/||/<> Kendini savunma temeline dayalı Çin kökenli spor.
İLE/VE/||/<>
Anatomi ve fizyoloji bilgisiyle saldırganın hareketini ve enerjisini kendine yansıtarak ve etkisiz duruma getirerek savunma bilgisi, felsefesi ve sporu.[AI-KI-DO: Evrensel enerjiyle uyumlanma yöntemi.] )
- KARAYOSUNU ile KARAYOSUNLARI
( Çayır ve ormanlarda yumuşak bir bitki oluşturan çiçeksiz bitki. İLE Çiçeksiz bitkiler sınıfından, nemli yerlerde yetişen, birleşim ya da spor verme yoluyla üreyen, pek çok türü bulunan bir bitki ailesi. )
- KARBON DÖNGÜSÜ ile AZOT DÖNGÜSÜ
( Atmosfer, okyanuslar, kara ve canlılar arasında karbonun nasıl dolaştığını gösteren bir süreç. İLE Atmosfer, toprak, su ve canlılar arasında azotun nasıl dolaştığını gösteren bir süreç. )
- KARBONAT DÖNGÜSÜ ile/||/<> AZOT DÖNGÜSÜ
( Karbonat CO₂-CaCO₃, azot N₂-NO₃-NH₃ dönüşümleri )
( Formül: CO₂ + H₂O ⇌ H₂CO₃ İLE N₂ → NH₃ → NO₃ )
- KARBONİL ÖBEĞİ/GRUBU ile KARBONİL KARBONU
( C=O öbeğine sahip işlevsel öbek. İLE Karbonil öbeğine bağlı karbon atomu. )
- KARGA BURNU değil KARGABURNU
( Ucları karga gagası gibi kıvrık olan araçların ortak adı. | Tel bükmekte kullanılan ve ucları sivri koni biçiminde olan metalden bir kıskaç türü. | Sanayide küçük ve yuva içine yerleştirilmiş vidaları sökmeye yarayan ince, uzun ağızlı araç. 4. isim, halk ağzında Kapı mandalı. )
- KARÎHA değil/yerine/= DÜŞÜNME YETİSİ/GÜCÜ
( Kişide, kendiliğinde açığa çıkan düşünce ve amaç. | Doğa/tabiat. )
- KARMAŞIK ALGILAMA SÜREÇLERİ'NDE:
ÖRÜNTÜ ve/<> HAREKET ve/<> DERİNLİK
( PATTERN PERCEPTION and/<> MOVEMENT PERCEPTION and/<> DEPTH PERCEPTION )
- KARNI AÇ (OLAN) ile AÇGÖZLÜ
( Doyar. İLE Doymaz! )
- KARPAL TÜNEL BELİRGESİ/SENDROMU ile/||/<> DUPUYTREN KONTRAKTÜRÜ
( El bileğinde sinir sıkışması. İLE/||/<> Elin avuç içindeki dokunun kalınlaşması ve parmakların bükülmesi. )
- KARPAL TÜNEL BELİRGESİ/SENDROMU ile/||/<> TETİK PARMAK
( El bileğinde sinir sıkışması. İLE/||/<> Parmak tendonlarının yangılanması, bükülmesi sırasında takılma ya da parmağın kilitlenmesi. )
- KARPUZ ile ÇAKAL KARPUZU
( ... İLE Bazı tarlalarda çakal karpuzu olur. Çakallar, karpuzu yer, sonra da etrafı pislerler. Pislikteki bütün(hazma uğrayıp erimemiş) çekirdekler, karpuz ekiminden önce, örneğin kışın toprağa düşmüş olurlar. Toprak, karpuz mevsimi gelinceye kadar, çekirdeğin yarı kuvvetini alır. Zamanı gelince, o zayıf çekirdekten ufak bir karpuz olur. Buna "çakal karpuzu" denir. )
- KARPUZ ile DENSUKA KARPUZU
- KARPUZ ile EBU CEHİL KARPUZU
( ... İLE Zehirlidir. )
- KARŞILIKSIZ AŞK'TA:
ÜZÜNTÜ ile KIZGINLIK
- KARSİNOM/CARCINOMA[İng.] değil/yerine/= KÖTÜCÜL EPİTEL URU
- KARŞIT/I ile/değil/yerine ÖTEKİ UC/U
- KARTAL ile SEKRETER KUŞU
( ... İLE Avlarını, güçlü pençeleriyle ezerek öldüren tek yırtıcı kuş. )
( ... İLE Yiyecek kusabilmelerinin yanısıra su da kusabilirler. )
( ... İLE Boyları, 120 cm. civarındadır. )
- KARTON ile PASPARTU
( ... İLE Çerçeve biçiminde kesilmiş, ortası boş mukavva/karton. )
- KARTOPU ve/ne yazık ki/||/<>/> ÇIĞ
- KARTOPU ile KARTOPU ile KAR TOPU/TOPAĞI
( Hanımeligillerden, birçok türü süs bitkisi olarak yetiştirilen, zeytinimsi, meyvemsi, kırmızı renkte bir ağaççık.[Lat. VIBURNUM]. | Beyaz ve tombul. İLE Elle top biçiminde sıkıştırılmış, eğlence amacıyla karşılıklı atılan kar topağı. )
- KAS (GÜCÜ) ile/ve/<>/yerine/değil DÜŞÜNCE (GÜCÜ)
- KAŞIKÇI KUŞU ile KAŞIKÇIN
( Pelikan. İLE Ördekgillerden, gagası kaşık biçiminde, tüyleri ak, kara, kahverengi, ayakları kırmızı bir kuş. )
( PELECANUS ONOCROTALUS cum SPATULA CYLPEATA )
- KAŞIK'TA:
ÇİFTLİ ile/ve ÜÇLÜ ile/ve DÖRTLÜ
- KATASTROFİK/CATASTROPHİC[İng.] değil/yerine/= DEHŞET VERICİ, ÜRKÜTÜCÜ
- KATAZAN ile/ve BACAU ile/ve MURUT
( Şehirde yaşayanlar. İLE/VE Balıkçılıkla uğraşanlar. İLE/VE Irmak kıyısında yaşayanlar. )
( KOTA KİNABALU kabileleri. [BORNEO] )
- KATI ile ÜSSÜ ile BİR O KADAR DAHA
- KATILIM FONU ile/ve/değil/yerine/||/<> KATILIM HESABI
( Sermaye piyasası ürünlerinden olan portföyler.[Profesyoneller tarafından yönetilir.] İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Katılım bankalarının, fon toplamak için kullandığı tasarruf aracıdır. )
- KATILIM ve/+/||/<>/> COŞKU
- KATILIRIZ/KATILMAYIZ, ...:
"O(RASI), ÖNEMLİ DEĞİL" değil "O(RASI), AYRI BİR KONU"
- KATILMA POLİMERİZASYONU ile/||/<> KONDENZASYON POLİMERİZASYONU
( Katılma monomer açılır yan ürün yok, kondenzasyon H₂O çıkar. )
( Formül: Radikal İLE step-growth )
- KATILMA POLİMERİZASYONU ile/||/<> YOĞUNLAŞMA POLİMERİZASYONU
( Katılma çift bağ açılması, yoğunlaşma küçük molekül çıkışı )
( Formül: n(CH₂=CH₂) → -(CH₂-CH₂)_n- İLE nHOOC-R-COOH + nH₂N-R'-NH₂ )
- KATILMA TEPKİMESİ/REAKSİYONU ile YER DEĞİŞTİRME TEPKİMESİ/REAKSİYONU
( Bir moleküle bir öbek ya da atom eklenmesi. İLE Bir atom ya da öbeğin başka bir atom ya da öbekle yer değiştirmesi. )
- KATIRKUYRUĞU ile KATIRTIRNAĞI
( Baklagillerden, çiçekleri sarı ve şemsiye durumunda olan acı bir bitki. İLE Baklagillerden, dalları çok ince, çiçekleri sarı, bazı türleri hekimlikte idrar söktürücü olarak kullanılan bir bitki. )
( EUISETUM PASTUREL cum GENISTA SCOPARIA )
- KATRANRUHU ile KATRANTAŞI ile KATRANYAĞI
( Kayın katranının damıtılmasıyla elde edilen ve hekimlikte kullanılan renksiz, keskin kokulu ve yakıcı bir sıvı. İLE Birleşimindeki su miktarı çok olan bir tür yanardağ camı. İLE Katrandan elde edilen ve hekimlikte ilaç olarak kullanılan sıvı. )
- KAVALALI NAZIM BEY KÖŞKÜ :
( Sarıyer'den Şifasuyu mesiresine giderken Şifa Camii yanındadır. Sahibinin adı ile anılır. 200.yy başlarında yapıldığına inanılmaktadır. )
- KAVERNÖZ/CAVERNOUS[İng.] değil/yerine/= KOVUKSU
- KAVGA-GÜRÜLTÜ
- KAVÎ değil/yerine/= GÜÇLÜ
- KAVRAM OLGUSU ile/ve İÇ OLGULAR
( FACT OF CONCEPT vs./and INNER FACTS )
- KAVRAM ile/ve/<>/= ÖLÇÜ
( CONCEPT vs./and/<>/= MEASUREMENT )
- KAVRAMIN:
SONSUZLUĞU ile/ve/değil/<> SINIRLILIĞI
- KAVRAMLARIN OLUŞUMU ile/ve/||/<>/> SINIFLANDIRMA
- KAVUKLU ile PİŞEKÂR[Fars.]
( ... İLE Ortaoyununda, kavuklu ile konuşarak oyunu açan kişi. )
- KAVUN ile MAKUVA URI KAVUNU
- KAVUN ile YUBARİ KAVUNU
- KAYBETME KORKUSU değil KAVUŞMA ÜMİDİ
( Yakınlıkta. DEĞİL Uzaklıkta.
Yakınlık, uzaklıktan daha sıkıntılıdır. )
- KAYGI BOZUKLUĞU ve/||/<> İMGE
- KAYGI ile/ve/||/<>/> BAŞA ÇIKMA TUTUMU
- KAYGI ile/değil/ne yazık ki/||/<>/> KAYGININ "YORUMU"
- KAYGI ile KURUNTU
( ANXIETY vs. APPREHENSION )
- KAYIBOYU ile KARAKEÇELİ
- KAZIM KARABEKİR İLKÖĞRETİM OKULU :
( Poligon İlkokulu adı ile 1983'te eğitim ve öğretime başladı. 1985'te ismi Kazım Karabekir İlkokulu olarak değiştirildi. Bilahare okul ilköğretim statüsüne alındı. )
- KEÇİBOYNUZU ve ÇİTLEMBİK/MELENGİÇ/MENENGİÇ/MERLENGİÇ/MERLENGEÇ/DAVUN
( İkisinde de azcık fakat etkili/hoş bir tad için çok fazla uğraş vermek gerekir. )
- KEDGÜ = KEDÜT
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Her türlü giyilecek nesne. İLE Düğünlerde, gelinin ve damadın akrabalarının, evlenecek çiftin onuruna giydiği belirli bir giysi. )
- KEDİ ile MISIR MAU
- KEFELİKÖY SUYU :
( Kefeliköy'ün üst kısımlarından çıkan bu memba suyu, çok içildiğinde ku dökme özelliği olduğundan çok aranan ve beğenilen bir sudur. Sertlik derecesi 3 olan su, yörenin gecekondulaşması nedeniyle özelliğini kaybettiğinden kullanılmaktan vazgeçildi ve kapatıldı. )
- KEFİL[Ar.] değil/yerine/= YÜKÜMCÜ
- KEHÂNET ile ÖNGÖRÜ
( SOOTHSAYING/PREDICTION/PROPHECY/AUGURY vs. FORESIGHT/PRUDENCE )
- KEKİK(ŞEYTANOTU) ile/ve KOPUZLA
- KELEBEK OTU ile KELEBEK ÇİÇEĞİ
( Bir cins yaban yoncası. İLE İki çeneklilerden, aydınlık oda ve salonlarda zengin renkli ve çok dallı bir süs bitkisi. )
- KELEÇÜ[Oğuz] ile KELEGÜ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Sözcüklerle anlatma, konuşmak. İLE Tarla sıçanı soyundan, uzun arka ayakları olan küçük bir hayvan. )
- KELEPÇE:
AŞAĞILAYICI değil KORUYUCU
( Zanlı kişinin ellerinin/kollarının önden [ya da duruma/kişiye göre arkadan] kelepçelenmesi, olası ve çeşitli panik, korku ya da kaygılarla, ilk başta kendine daha sonra da çevresine zarar verme olasılığını engelleyebilmek ve kişiyi korumak üzeredir. Hakaret ya da aşağılayıcı bir davranış olarak düşünülmemeli/algılanmamalıdır. )
- KEMAN ile/ve ERHU
( ... İLE/VE Çin kemanı. )
- KEMER ile KÖPRÜ
( AQUEDUCT vs. BRIDGE )
- KENÇ LİYÜ ile SOFRA
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Hakan'ların şölenleri ya da bayramlarda kurulan, herkesin gönlünce, yağmalarcasına yemek yediği bir sofra. İLE ... )
- KENDİLİĞİN BÖLÜNMESİ(ŞİZOFRENİ) ile ÇOKLU KİŞİLİK BOZUKLUĞU
( Gerçeklerle olan ilişkilerin büyük ölçüde azalması, düşünce, duygu ve davranış alanlarında önemli bozulmaların ortaya çıkması vb. belirtiler gösteren bir akıl hastalığı. İLE ... )
( el-İNKİSÂM el-NEFSÎ ile ... )
( SCHIZOPHRENIE avec ... )
- KENDİLİĞİNDENLİK ile/ve/||/<> SUYUN KALDIRMA GÜCÜ
- KENDİNE ÖZEL değil KENDİNE ÖZGÜ
- KENDİNİ TANI = RECOGNIZE YOURSELF[İng.] = GNOTHI SEAUTONU
- KENDİR ile ÜSTÜPÜ[Yun.]
( ... İLE Gemi kalafatında, işliklerde, buharlı makinelerde, temizlik işlerinde kullanılan, didilmiş kendir. )
- KENDÜ ile KENDÜK[Kençek]
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Kendi. İLE Un ya da benzer şeyler konan fıçı benzeri toprak kap. )
- KEREKÜ[Türkmen] ile KEREKÜ[toplum]
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Çadır. İLE Kışlık ev. )
- KERJÜ ile KERŞEGÜ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Misket. | Saçma. İLE Sırtında yaralar bulunan [hayvan/at]. )
- KERTENKELE ile KAPLAN KERTENKELE(ALTIN TEGU)
( ... cum TUPINAMBIS TEGUIXIN )
- KERTENKELE ile/ve MONİTÖR KERTENKELE/KAYA MONİTÖRÜ
- KERTENKELE ile SU ANÖLÜ
( ... İLE Kosta Rika ve Orta Amerika'da görülmektedir.[Burnundan çıkardığı hava baloncuğu sayesinde su altında bulunduğu sırada tıpkı bir dalgıç gibi soluk alabiliyor.][18 dakikaya kadar su altında durabiliyor.] )
- KERTÜ ile KERTÜ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Ant, yemin. İLE Yalnızca hakikatin olduğu yer. )
- KEŞİF ile/ve/||/<>/> İŞGAL ile/ve/||/<>/> YERLEŞME ile/ve/||/<>/> SÖMÜRÜ
- KEŞİŞFOKU ile HAWAII KEŞİŞFOKU
( ... cum MONACHUS SCHAUINSLANDI )
- KEŞİŞFOKU ile KARAYİP KEŞİŞFOKU
( Tropik ya da astropik bölgelerde yaşayan. İLE Karayip'lerde yaşayan fok. )
( ... cum MONACHUS TROPICALIS )
- KESLİNÇÜ ile KERTENKELE
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Büyük kertenkele. İLE ... )
- KESTANE SUYU :
( Kestane suyu mesiresi içinden çıkan içimi güzel bir memba suyudur. Sertlik derecesi 3 tür. )
- KETENDERE KOYU :
( Rumelifeneri sınırları içindeki önemli koylardan biridir. Mevsiminde sayfiye alanı ve plaj olarak yararlanılmaktadır. Yakın zamanlara kadar balıkçıların çok yararlandığı bir yerdir. Son yıllarda bazı kısımları imara açıldığı için yapılaşmalara başlandı. )
- KETENPERE[Yun. < KATO PERA] değil/yerine/= ÖTEKİ TARAFIN AŞAĞISI | KASIMPAŞA[AŞAĞI BEYOĞLU]
- KETENTOHUMU (SAREK, ZAREK, ZEREK, ZEYREK, ZERPİK, BIZIKTAN, KIRBASÇEDENE) ile KETEN TOHUMU
( Keten bitkisinin, yağı çıkarılan ya da dövülerek hekimlikte kullanılan küçük taneleri. İLE [argo] Önemsiz, değersiz kişi. )
- KEYFÎ ile/değil ÇOKLU
- KEYİF ile/ve/||/<>/> UYKU
- KEZZAP/NİTRİK ASİT[Fr. < ACID NITRIQUE] ile/ve/||/<> ALTIN SUYU
( Organik maddeler üzerinde yakıcı ve sarartıcı bir etki gösteren, birleşiminde bir azot, üç oksijen ve bir hidrojen bulunan, yoğunluğu 1,52 olan, 86 °C'de kaynayan, sanayide kullanılan asit. [HNO3] İLE/VE/||/<> Bir kısım konsantre nitrik asit ile üç ya da dört kısım konsantre hidroklorik asitten oluşmuş, özellikle platin, altın vb. metalleri çözmekte kullanılan bir karışım. )
- KİBAS/INCREASED İNTRACRANIAL PRESSURE SYNDROME[İng.] değil/yerine/= KAFA İÇİ BASINÇ ARTIŞI BELİRGESİ, KAFA İÇİ BASINÇ ARTIŞI SENDROMU
- KILIÇPINAR SUYU :
( Kılıçpınar mesiresi içinden çıkan memba suyu olup içimi çok iyidir. )
- KİLİM ile TÜYLÜ
( ... İLE Uzun tüyleri olan kilim. )
- KİLYOS METEOROLOJİ İSTASYONU :
( Kilyos da eski caminin karşısında olup 1951'de açıldı. 1964 yılında dört katlı binasına taşındı. Burada faaliyetine devam ediyor. )
- KİLYOS SPOR KULÜBÜ :
( Fuat Bostan, Şevki Bezeroğlu, Selahattin Örs, Hasan Şenocak, Kamil İlhan ve Ethem Özgönül tarafından kuruldu. Futbol dalında faaliyet göstermekte olup, İstanbul Amatör Liginde yer almaktadır. )
- KİM OLDUĞUNU BELİRTMEMEK ile/ve/||/<>/> KİM OLDUĞUNU ANLATMA GEREKLİLİĞİ/ZORUNLULUĞU
( Bazen ve bazı durumlarda/koşullarda/ortamlarda, gereklilik ya da yeğleme/olumsallık[keyfiyet]. İLE/VE/||/<>/> Zorunluluk. )
- KİMİN, "HAKLI/HAKSIZ" OLDUĞU değil/yerine NEYİN, DOĞRU OLDUĞU
( Bir şeyin, haklı olduğunu bildiğin halde, o şeyden yana çıkmazsan, korkaksın demektir. )
- KİMİN:
"NE OLDUĞU" ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< NE OLACAĞI
( "Belirli" olabilir. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Belirsizdir. )
- KINIK BOYU ile/ve KAYI BOYU ile/ve BAYAT BOYU
( Selçuklu. İLE/VE Osmanlı. İLE/VE ... )
- KİRDEŞ ile/ve/||/<> KOMŞU
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Tek bir ev içinde birlikte ikamet edilen komşu. İLE/VE/||/<> ... )
- KİREÇ KLORÜRÜ ile KİREÇ KAYMAĞI
( ... İLE Bazı nesne ve yerleri mikroplardan arıtmakta, çamaşırları ağartmakta kullanılan, sarımsı beyaz renkte ve klor kokusunda, toz ya da sulandırılmış kireç klorürü. )
- KİREÇ ile/||/<>/> KİREÇSÜTÜ
( ... İLE/||/<>/> Badana için hazırlanmış sulu kireç. )
- KİREÇBURNU METEOROLOJİ İSTASYONU :
( Sarıyler İlçesindeki meteoroloji istasyonlarının merkezi durumundadır. )
- KİREÇBURNU SPOR KULÜBÜ :
( 1951 yılında Ahmet Poçar, Alaattin Kalender, İsmet Bozer, İsmet Ermetin, Raşit Yürüdü, Turgut Kalender, Fahrettin Sarıer ve Mehmet Gülümser tarafından kuruldu. Kulüp futbol dalında faaliyet göstermektedir. Bu kulüpten; Hüseyin Gülümser, Vecdi Poçar, Ferruh Engin. Engin Bilgin, Erman Ergin gibi sporcular yetişti. )
- KIRILGANLIĞIN GÜCÜ ve/||/<> UTANCI DİNLEMEK
( BRENE BROWN )
( İlgili konuşmayı, burayı tıklayarak izleyebilirsiniz... ve/||/<> İlgili konuşmayı, burayı tıklayarak izleyebilirsiniz... )
- KIRILMAMA NOKTASINDAKİ KİŞİ İÇİN SÖYLENİLECEK OLAN:
[ya] KALPSİZ ile/ya da GÜÇLÜ
- KİRLİ SU ile EPRİK
( ... İLE Çamaşırın az kirli suyu. )
- KİRLİ ile/ve/değil/<> TOZLU
- KISA KOLLU ile KISA, KISA KOLLU ile OMUZ ALTI ile KOLSUZ
- KİŞİ:
"BÜYÜK" ile/ve/||/<> AKILLI ile/ve/||/<> GÜÇLÜ
( Hatalarını kabul edebildiği ölçüde. İLE/VE/||/<> Hatalarından ders çıkarabildiği ölçüde. İLE/VE/||/<> Hatalarını düzeltebildiği ölçüde. )
- KİŞİ/İNSAN:
UYKU ve/||/<> UYANIKLIK ve/||/<> BEN'İN DENEYİMİ/FARKINDALIĞI
- KİŞİ, KİŞİNİN:
"KURDU" değil YURDU/AYNASI
- KİŞİ, KİŞİNİN KURDUDUR[HOMO HOMINUS LUPUS]:
"THOMAS HOBBES'UN SÖZÜ" değil PLAUTUS'UN SÖZÜ[ASINARIA'da]
- KİŞİ, KÖTÜ değil İŞİ(PARA DURUMU), KÖTÜ
- KİŞİ:
MUTLU ve/||/<>/> KARARLI ve/||/<>/> ONURLU ve/||/<>/> "BÜYÜK" ve/||/<>/> SAYGIN ve/||/<>/> İNSAN
( Sevgimiz kadar. VE/||/<>/> Bilgimiz kadar. VE/||/<>/> Ürettiğimiz kadar. VE/||/<>/> Paylaştığımız kadar. VE/||/<>/> Merhametimiz kadar. VE/||/<>/> Dürüstlüğümüz kadar. )
- KİŞİ UYUMU ile ...
( PERSON AGREEMENT )
- KİŞİ ve/||/<>/> GÖZGÜ/AYNA ve/||/<>/> YAZI
( Üçü de herşeyi yansıtır. )
( Ancak, üçüne baktığında, kendini görebilirsin. )
( Kişi, kendini, en iyi, yazı aynasında tanır ve gerçekleştirir. [ Öncelikli olarak, iki ayrı sayfada, şu iki dizini oluşturmakla başlamak gerek. 1- HAYIR! | 2- YAPMAYABİLECEKLERİM(İZ) ] )
( Kişi, kendini, üç ayna karşısında tanıyabilir ve gerçekleştirebilir.
İlk aynamız, öteki aynasında yani anne ve başka kişilerle olan ilişkilerinde, paylaşım ve iletişimlerimizdedir.
İkincisi, doğada ya da cam/ayna, metal, kamera gibi nesnelerdeki yansımalarındadır.
Üçüncüsü ise yazı aynasındadır, yazdıklarımızın ve yazabileceklerimizin yansımasındadır.
Yazma eylemi, ilk ikisi gibi dolaylı olmayıp doğrudan, kişinin kendini, zihnini ve yaşamını karşısına koyup gözlemlemesini ve düzenlemesini sağlayan, yaşamın gelişine ya da kendi "haz ve keyfî kararlarına" düş(ür)meyebileceği eylem ve tutumdur.
Yaparak, eyleyerek ve "Yaptığını yaz, yazdığını yap!" ilkesiyle ancak yazarak, kendine hizmet etmekle herkese, insanlığa hizmet etmiş ve yaşama katılmış olur.
Bir'e hizmet, bin'e hizmet;
bin'e hizmet, bir'e hizmettir.
-------------------------------------------
Kişi, ne yaparsa
kendi yapar, kendine yapar. )
- KİŞİ ve/= ÖYKÜ
( Kişi, mekândan, zamana geçendir. )
( HUMAN and/= STORY )
- KİŞİLER:
YANLIŞ <> KÖTÜ ile/değil/yerine/||/>< İYİ<> DOĞRU
( Ders bırakır. <> Deneyim bırakır. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/>< Mutluluk bırakır. <> İz bırakır. )
- KİŞİLERDE:
(")KÖTÜ(") ile/değil/yerine/>< (")İYİ(")
( [İlkesi]
Sahip olmak. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Olmak.
[Simgesi]
Yılan. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Elif. [ | ]
[Sıfatı]
Yalancı. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Dürüst.
[Hak(k)'a karşı]
Başkaldırır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Boyun eğer.
[Haksızlığa karşı]
Boyun eğer. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Başkaldırır.
[Öteki ile ilişkisi]
Sömürür. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< "Öteki" diye biri yoktur.
[Etkisi]
Korku salar. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Ümidi yayar.
[Duygusal durumu]
Korkak. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Sevecen.
[Görünüşü]
Her kılıfa girebilir. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Gülümser. :)
[İletişimde]
Yargılar ve suçlar. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Anlar ve eğitir.
[Toplumsal etkisi]
Köleleştirir. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Özgürleştirir.
[İş/hizmet karşısında]
Sorumluluk almaz. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Sorumluluk alır.
[Başarı yolunda]
Sonuç odaklıdır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Süreç odaklıdır.
[Uygarlığa katkısı]
Aydınlığı karartır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Karanlığı aydınlatır. )
- KİŞİLERİN/İNSANIN GÜCÜ ile/ve/||/<>/< SÖZCÜKLERİN GÜCÜ
( Sözcüklerin gücü anlaşılmadan, kişinin gücü anlaşılmaz. )
( Kişi, dilinin ardında gizlidir. )
( Söz(cük)leri/ni ve tutumunu değiştir... Dünya/n değişsin! )
- KİŞİLİK BOZUKLUĞU ile/değil/yerine KİŞİLİK ÖRGÜTLENMESİ
- KİŞİLİK BOZUKLUĞU ile KİŞİLİK YARILMASI
- KİŞİNİN, ...:
"DELİSİ" ile/ve/||/<> "NANKÖRÜ"
( Ulaşamadığı her şeyin. İLE/VE/||/<> Ulaştığı her şeyin. )
- KİŞİNİN:
İÇİNİN(ZİHNİNİN) "BOŞLUĞU" ve/||/<>/>/< DIŞIN/DIŞARIDAKİLERİN "ÖNEMİ"
- KİŞİ:
KONUŞTUĞU ile/ve/değil/fakat/||/<>/< SUSTUĞU
- KİŞİNİN, ...:
"MİZAH GÜCÜ" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< "AKIL GÜCÜ"
- KİŞİNİN:
SESSİZLİĞİ ile SUSKUNLUĞU
( Ağzın, kapalı tutulması. İLE Ağzın, kilitli tutulması. )
( Katlanılabilir. İLE Katlanılamaz. )
- KİŞİNİN/İNSANIN ÖYKÜSÜ ve/<> İSÂ'NIN ÖYKÜSÜ
- KISIR DÖNGÜ = DEVR-İ BATIL, FASİT DAİRE = CERCLE VICIEUX[Fr.] = ZIRKELBEWEIS[Alm.] = CIRCULUS VITIOSUS[Lat.]
- KISIR DÖNGÜ ile/değil YAYILMA
- KISIRKAYA KÖYÜ :
( İlçenin sahil şeridinde ye alan köylerden biridir. Gümüşdere ve Çiftalan'dan sınır alır. Son yıllar yazlık binaların ve daha sonra da sitelerin yapılması köyün büyümesine neden oldu. 1992 nüfus sayımına göre köy nüfusu 312 dir. )
- KISIRKAYA SPOR KULÜBÜ :
( Sarıyer'in Kısırkaya köyünde 03.05.2009 tarihinde Hikmet Atar'ın Başkanlığında Emin Atar, Süver Aksoy, Harun Bala ve Bilal Kurt tarafından kurulmuştur. Forma rengi Lacivert - beyaz'dır. İstanbul II. Amatör Kümesinde yer almakta olup, yaş grupları takımları bulunmaktadır. Sadece futbol dalında faaliyet göstermektedir. )
- KİŞİSEL MÜLK ile/ve/değil/yerine VAKIF MÜLKÜ
- KİŞİSEL VERİLERİN:
KORUNMASI HUKUKU ile/ve/||/<>/< İŞLENMESİNDEKİ İLKELER
- KİŞİYE ÖZGÜ ile/ve/değil/||/<>/< KİŞİYE ÖZEL
- KISMEN "DOĞRU" ile/ve/||/<>/> ABARTI
- KISMEN "DOĞRU" ile/ve/||/<> ÇARPITMA
- KITA KOLU ile KUTUP BAĞLANMASI
( Büyük moleküllerin dallandığı yapı. İLE Moleküller arası güçlü çekim güçleri. )
- KİVİ ile KİVİ
( Meyve. İLE Kivigillerden, kanatları küt olmasından dolayı uçamayan, bacakları güçlü, Yeni Zelanda'da yaşayan bir kuş. )
( ... cum APTERYX AUSTRALIS )
( ... ile APTERİKS[A: Yokluk. PTERYX: Kanat.] )
- KIVRIM ile BÜZGÜ
( ... İLE Dikişte kumaşın bir ucundan, istenilen yere kadar geçirilen bir ipliğin çekilmesi ile oluşan, kumaşın bolluğunu azaltan sık, küçük kıvrım. )
- KIVRIMLI ile/ve/değil BOĞUMLU
- KIYAM ve/<> RÜKÛ ve/<> SECDE
( Duruş. VE/<> Saygı. VE/<> Sevgi. )
- KIZIL GERDANLI DALGIÇKUŞU ile KARA GERDANLI DALGIÇKUŞU
- KIZILCIK KÖŞKÜ :
( Sarıyer vadisinin tam ortasında yani bugünkü Yusuf Ziya Öniş Stadının bulunduğu bağın içinde idi. Sahibi ise Türkiye'nin ilk Baro Başkanı Mehmet Raşit Efendi (1886 - 1908) idi. Bu muhteşem köşkte zamana direnemedi, harap oldu. Bağ satıldıktan sonra ise spor alanı yapılmak üzere köşk yıktırıldı. )
- KIZILGERDAN = | NAR BÜLBÜLÜ = KINALI = GÖĞSÜ KINALI |[yerel]
- KLON SEÇİLİMİ ile/||/<> KLON EKSPANSİYONU
( Klon seçilimi belirli özellikteki hücreleri seçerken İLE klon ekspansiyonu seçili hücreleri çoğaltır )
( Formül: Seçici basınç )
- KMY/BONE MINERAL DENSITY[İng.] değil/yerine/= KEMİK MINERAL YOĞUNLUĞU
- KOÇ ile SAKIZ KOÇU
( ... İLE Osmanlı döneminde Sakız Adası'ndan getirtilen koç. )
( ... İLE Sultan Abdülaziz, bunların meraklılarındandı. )
- KOCATAŞ BARBAROS İLKÖĞRETİM OKULU :
( Kocataş mahallesinde Kocataş İlkokulu adı ile 1984'te açıldı, 1990/1991 öğretim yılında Kocataş Barbaros İlköğretim okulu olarak ismi değiştirildi. )
- KOCATAŞ SUYU :
( Sarıyer'in en yüksek tepesi olan Kocataş tepesinden çıkmakta ve Mesarburnu caddesinde olan Yalının bahçesindeki depoya taşınmakta buradan halka sunuluyordu. 1985'ten sonra su akışı durduruldu. Uzun bir süre içerdeki depodan bidonlar doldurularak satılmaya başlandı. Son yıllarda satış da durduruldu. Sarıyer'in en mükemmel suyu olup sertlik derecesi 0.5 tir (Bazı kaynaklar sertlik derecesinin 1,5; 2 ve 3 olduğunu yazar). Kocataş suyunun tepedeki haznesi önemli tarihi eserlerdendir. Kocataş yalısı 1900'da yapıldığı ve suyunda o yıllarda bulunup yalıya aktarıldığı, su haznesinin de bu sırada yapıldığı kesindir. )
- KOÇBAŞI ile KOÇBOYNUZU
( XV. yüzyılın sonuna kadar kullanılan, kuşatılan bir kentin ya da kalenin sur ve kapılarını yıkmaya yarayan, ön tarafı koçun başına benzeyen ağır direk. | Bir ya da birkaç kişi tarafından taşınan, kol gücüyle vurularak genellikle kapıları kırmakta kullanılan demir araç. | Halı, kilim vb.nde bulunan çapaya benzer bir motif türü. İLE Üzerine ip iliştirmeye yarayan, iki kulaklı ahşap ya da metal çengel. | Eli belinde. )
- KOĞUŞ[Azr.] = AĞAÇ KAVUĞU[Tr.]
- KÖK KURDU ile/= DANABURNU
( Toprak içinde yaşayıp bitkilere, köklerini keserek zarar veren bir böcek. | Aslanağzı çiçeği. )
( GRYLLOTALPA VULGARIS )
- KÖK ile ÇİFT KÖKLÜ
( RHIZOME vs. RHIZOBIA )
- KÖK ile/ve/||/<> KÖKSÜ ile/ve/||/<> KÖKSÜZ
( ... İLE/VE/||/<> Ciğer otlarında ve yosunlarda kökü andıran, bitkinin tutunmasına yarayan bölüm. İLE/VE/||/<> Kökü olmayan. | Temeli, dayanağı ya da aslı olmayan. )
- KOKU ile/ve/||/<> DOKU
- KOKU ile/ve HİS
( GANDHA ile/ve ... )
- KOKU ve/<> KAŞINTI
- KOKU ile/ve/||/<>/> KORKU
( SMELL/ODOR vs./and/||/<>/> FEAR )
- KOKU ile/ve/||/<>/< ÖLÇÜ DÜZENLERİ
(
Japon Koku (石) Ölçü Düzeni
Temel Ölçü Birimleri ve Dönüşümleri
| Birim Adı | Japonca | Kanji | Koku Cinsinden | Litre | Pirinç (kg) |
|---|---|---|---|---|---|
| Koku | こく | 石 | 1 | 180.39 L | ~150/125 kg |
| To (Tō) | と | 斗 | 0.1 (1/10) | 18.039 L | ~15 kg |
| Shō | しょう | 升 | 0.01 (1/100) | 1.8039 L | ~1.5 kg |
| Gō | ごう | 合 | 0.001 (1/1000) | 0.18039 L | ~0.15 kg |
| Shaku | しゃく | 勺 | 0.0001 (1/10000) | 0.018039 L | ~0.015 kg |
| Sai | さい | 才 | 0.00001 (1/100000) | 0.0018039 L | ~0.0015 kg |
Samuray Maaş Düzeni (Kokudaka)
| Samuray Rütbesi | Yıllık Maaş (Koku) | Pirinç Karşılığı | Tarihsel Önem |
|---|---|---|---|
| Daimyō (Büyük Lord) | 10,000+ 石 | 1,500,000+ kg | Bağımsız han yöneticisi |
| Hatamoto (Doğrudan Vassal) | 100 - 9,999 石 | 15,000 - 1,499,850 kg | Shogun'a doğrudan bağlı samuray |
| Gokenin (Alt Vassal) | Düşük rütbeli samuray | ||
| Ashigaru (Yaya Asker) | 30 - 50 石 | 4,500 - 7,500 kg | Hafif silahlı piyade |
Modern Sake Üretiminde Kullanım
| Üretim Aşaması | Ölçü Birimi | Modern Karşılık | Açıklama |
|---|---|---|---|
| Pirinç Alımı | 俵 (Hyō/Tawara) | 60 kg/torba | 1 koku = 2.5 tawara |
| Sake Üretim Kapasitesi | 石 (Koku) | 180 litre | Büyük sakaguralar yıllık 10,000+ koku üretir |
| Perakende Satış | 升 (Shō) | 1.8 litre | Standart "isshōbin" (一升瓶) şişesi |
| Restoran Servisi | 合 (Gō) | 180 ml | Tek kişilik sake |
| Masu (Ahşap Kap) | 1 合 | 180 ml | Geleneksel sake içme kabı |
Vergi Düzeni ve Ekonomik Kullanım
| Dönem | Vergi Türü | Ölçü Sistemi | Detaylar |
|---|---|---|---|
| Edo Dönemi (1603 - 1868) | Nengu (年貢) | Koku bazlı | Köylüler ürettikleri pirincin %40 - 60'ını koku olarak vergi verirdi |
| Meiji Restorasyonu (1868) | Chiso Kaisei (地租改正) | Koku > Yen geçişi | Arazi vergisi pirinç yerine para ile ödenmeye başlandı |
| Modern Japonya | Sake Vergisi | Kilolitre bazlı | 1 koku = 0.18039 kilolitre olarak hesaplanır |
| Tarımsal Sübvansiyon | Gentan Seisaku | Hektar/Ton | Koku düzeni terk edildi, metrik düzen kullanılıyor |
- Kokudaka Düzeni: Edo döneminde bir han'ın (feodal bölge) zenginliği ve gücü, yıllık pirinç üretimi koku cinsinden ölçülürdü.
- Modern Kullanım: Günümüzde koku birimi resmi olarak kullanılmasa da sake endüstrisi, tarih, ekonomi, tarım ve sake üretimi gibi alanlarda ve geleneksel şölenlerde hâlâ ölçüt olarak kullanılır.
- 1 Gō Pirinç: Bir yetişkinin bir öğünlük pirinç gereksinimi olarak kabul edilirdi.
- Sake Üretim Oranı: 1 koku pirinçten yaklaşık 0.4 koku (72 litre) premium sake üretilebilir.
Tarihsel Han'ların Kokudaka Değerleri
| Han Adı | Kokudaka | Modern İl | Önem |
|---|---|---|---|
| Kaga Han | 1,025,000 石 | Ishikawa | En zengin han |
| Satsuma Han | 770,000 石 | Kagoshima | Meiji Restorasyonu'nda önemli rol |
| Owari Han | 619,500 石 | Aichi | Tokugawa ailesinin üç ana kolu |
| Sendai Han | 620,000 石 | Miyagi | Kuzeydoğu Japonya'nın en güçlü hanı |
- KOKU ile PİSLİK
( STINKY vs. DIRT )
- KOKU ile SASI
( ... İLE Küf ve çürük gibi kokan. | Kokuşmuş. )
- KOKU ile/ve/||/<> TAD/AROMA
( Burundan gelen. İLE/VE/||/<> Damaktan gelen. )
( Ortonazal. İLE/VE/||/<> Retronazal. )
- KOLAYLAŞTIRICI ARABULUCU ile/ve/<> DEĞERLENDİRİCİ ARABULUCU
- KOMŞU ile/ve/değil AKRABA
( Çoğu zaman ve durumda komşu akrabadan daha yakındır! )
( Komşu komşunun küll'üne[herşeyine] muhtaçtır. )
( Hayır dile komşuna, hayır gelsin başına. )
( CÂR[çoğ. CÎRÂN] ile/ve EKARİB[< AKREB (< KARÎB: Yakın.) (< KURB: Yakınlık. [KURBİYET: Arapça dilbilgisi yönünden yanlış olmakla birlikte kullanılmaktadır.])] )
( NEIGHBOUR vs./and RELATIVE )
- KOMŞU değil KONŞU
- KOMŞU ile/ve ÖTEKİ
( NEIGHBOUR vs./and OTHER )
- KÖMÜR ile/değil ÖKSÜ
( ... İLE/DEĞİL Yarı yanmış odun. )
- KOMUT ile/değil/yerine SORGU
- KONAK ile ŞATO[Fr. CHATEAU]
( ... İLE Avrupa'da, "soylu" kişilerin oturduğu, çevresi hendek, sur ve kulelerle çevrili konak. | Geniş toprağı olan, büyük konut. )
- KONDANSASYON POLİMERİZASYONU ile KATILMA POLİMERİZASYONU
( Küçük moleküllerin ayrılmasıyla monomerlerin birleşmesi. İLE Monomerlerin doğrudan birleşmesi. )
- KONDANSÖR değil/yerine/= YOĞUŞTURUCU
- KONDISYONEL/CONDİTIONAL[İng.] değil/yerine/= KOŞULLU
- KONİK/CONIC değil/yerine/= SÜĞÜRÜ
- KONKLAV ile PAPA SEÇİM KURULU
( Yeni bir Papa seçmek için toplanmış kardinaller meclisi. )
- KONKORDAN/CONCORDANT[İng.] değil/yerine/= UYUMLU
- KONNEKTİF DOKU/CONNECTIVE TISSUE[İng.] değil/yerine/= BAĞ DOKUSU
- KONSER SALONU değil/yerine/= DİNLETEY
- KONSÜLTASYON değil/yerine/= TANI GÖRÜŞÜMÜ
- KONTROL ile MALİYET KONTROLÜ
- KONU-KONŞU
( "Konu Komşu" olarak bilinse/geçse de çıkışı "Konu konşu"dur. )
- KONU ile/ve AMAÇ
( Amaç, en üstün önemi taşır. )
( The motive, matters supremely. )
( SUBJECT/TOPIC vs./and AIM/MOTIVE )
- KONU ile/ve/||/<> ANLATIM
( MEVZÛ ile/ve/||/<> İFÂDE )
- KONU ile BİÇİM
( SUBJECT/TOPIC vs. FORM )
- KONU ile DAVÂ
- KONU ile DURUM
( SUBJECT/TOPIC vs. SITUATION )
- KONU ve/> İDRAK ve/> MELEKE
- KONU ile ÖZNE
( Felsefe'de. İLE Dil'de. )
- KONU ile/ve YÜKLEM ile/ve KESİNLİK/BURHAN
- KONUNUN ÖZÜNÜ KAÇIRMA SAÇMA(LIK)LARI/SAFSATALARI:
KISIR DÖNGÜ ile/ve/||/<> İLGİSİZ AMAÇ ile/ve/||/<> İLGİSİZ SONUÇ ile/ve/||/<> İDDİAYI ZAYIFLATMA ile/ve/||/<> KONUYU SAPTIRMA
( BEGGING THE QUESTION vs./and/||/<> FALLACY OF IRRELEVANT PURPOSE vs./and/||/<> IRRELEVANT CONCLUSION vs./and/||/<> FALLACY OF STRAW-MAN vs./and/||/<> FALLACY OF RED HERRING )
- KONUŞ ve/||/<>/> EĞLEN ve/||/<>/> TARTIŞ ve/||/<>/> KORU
( Arkadaş gibi. VE/||/<>/> Çocuk gibi. VE/||/<>/> Eş gibi. VE/||/<>/> Kardeş gibi. )
- KOORDİNASYON AKSİYOMU ile/ve/||/<> BAĞLANTI BELİTİ
- KOORDİNE değil/yerine/= EŞGÜDÜMLÜ
- KOORDİNE[Fr. < COORDINNE] değil/yerine/= EŞGÜDÜMLÜ
- KOPKOYU
- KÖPRÜ ile AĞAÇ KÖPRÜ
( ... ile U BEIN(-MYANMAR): Dünyanın en uzun ağaç köprüsü.[Tik ağacından.] )
- KÖPRÜ ile/ve/<> AŞIT
( ... İLE/VE/<> Bir suyu ya da hendeği aşmak için kurulan küçük köprü. | Siper, kuytu yer. | Aşılacak yer. | Dağ geçidi. )
- KÖPRÜ ile ASMA KÖPRÜ
( BRIDGE vs. SUSPENSION BRIDGE )
- KÖPRÜ ile CHOLUTECA KÖPRÜSÜ
( ... İLE Honduras'ta, Choluteca ırmağı üzerinde, 484 metre uzunluğunda bir köprü.
[Honduras, fırtına ve kasırgalarıyla ünlü bir bölge. 1996 yılında, Choluteca ırmağı üzerinde yeni bir köprü inşâ etmeye karar verdiklerinde şiddetli hava koşullarına dayanmasını amaçladılar. Bir Japon firmasıyla antlaşma yapıldı ve onlar da çok sertleşebilen doğal güçlere dayanacak biçimde tasarlanmış sağlam bir köprü inşâ etti. Günümüzün tasarım ve mühendislik harikası olan yeni Choluteca köprüsü, 1998'de halkın hizmetine açıldı. Bireyler, ırmağın bir kıyısından öteki kıyısına geçerken yeni köprüye hayran kalmadan edemedi. Choluteca'nın gurur ve mutluluğuydu. O yılın Ekim ayında, "Mitch Kasırgası", Honduras'ı vurdu. Dört günde, -normalde altı aylık yağışa eşit olan- 190 santimetreküp yağmur yağdı. Her yerde yıkım oluştu. Choluteca ırmağı yükseldi ve tüm bölgeyi su bastı. Yedi bin kişi yaşamını kaybetti. Honduras'taki tüm köprüler, Yeni Choluteca köprüsü dışında yıkılmıştı. Bir sorun vardı. Köprü, olduğu gibi dururken, ona varan ve ondan çıkan yollar yok olmuştu. Önceden burada yol olduğuna gösterren en ufak bir belirti bile kalmamıştı ve hepsi bu kadar da değildi. Yaşanan taşkın, Choluteca ırmağını, yatağını değiştirmeye zorlamıştı. Yeni bir kanal yaratmıştı ve ırmak, artık köprünün altından değil yanından akıyordu. Sonuç itibarı ile köprü, kasırgaya dayanacak kadar sağlamdı ama hiçbir yere ulaşmayan bir köprü durumuna gelmişti. Dünya daha önce düşünemeyeceğimiz biçimlerde değişiyor. Ve Choluteca Köprüsü, çevremiz değiştikçe bize -kariyerimize, işimize, yaşamımıza- neler olabileceğinin harika bir örneği...] )
(
)
- KÖPRÜ ile/ve/değil EŞİK
- KÖPRÜ ile GEÇEK
( ... İLE Çok geçilen yer, işlek yol. | Küçük, tahta köprü. )
- KÖPRÜ ile/ve/||/<> KANAL
- KÖPRÜ ile/ve KANTARA
( ... İLE/VE Taştan yapılan kemerli büyük köprü. )
- KÖPRÜ ile SU KEMERİ
( ... İLE Üzerinde, su yolu bulunan, kemerli köprü. )
- KORKU ve ÜZÜNTÜ değil/yerine/>< BİREŞİM(TEVHİD)
( Gelecekle ilgili. VE Geçmişle ilgili. DEĞİL/YERİNE/>< Şimdide. )
- KORKU ile/ve/||/<>/> AĞRI ile/ve/||/<>/> GERGİNLİK
- KORKU ile/ve/||/<> AKIL
( İşin içine korku girdiği oranda, "akıl" da etkinleşir. Bir kişi, ne kadar korkusuz ise "aklını" o kadar az kullanır. )
( FEAR vs./and/||/<> REASON )
- KORKU ile ANLAYIŞ EKSİKLİĞİ
- KORKU ile/ve/<> BÂTIL İNANÇ
( Korku, bâtıl inançların temel kaynağıdır. )
- KORKU ve/> BERRAKLIK ve/> ERK(GÜÇ) ve/> YAŞLILIK
( BİLGİ KİŞİSİ
Görüşmelerimiz sırasında, ... tutarlı bir biçimde, "bilgi kişisi" sözcüklerini kullanıyor ya da bu kavrama göndermeler yapıyordu. Ama bununla ne demek istediğini hiç açıklamamıştı. Bunu, ona sordum.
"Bilgi kişisi, öğrenimin zorluklarına katlanmayı göze almış kişidir," diye yanıtladı. "Acele etmeden, bocalamadan, erk ve bilgi gizlerinin sökülmesi, çözülmesi yolunda, gidebileceği son aşamaya varmış olan bir kişidir."
"Her isteyen, bilgi kişisi olabilir mi?"
"Hayır, herkes olamaz."
"Bilgi kişisi olmak için insan ne yapmalıdır öyleyse?"
"Dört doğal düşmanına meydan okuyup onları yenmelidir."
"O dört düşmanını yenen bir kişi, bilgi kişisi olur mu?"
"Evet. Ancak, dört düşmanının her birini yenebilen kişiye, 'bilgi kişisi' denir."
"Bu düşmanları yenen herkes, 'bilgi kişisi' olur mu?"
"Hepsini yenen herkes, 'bilgi kişisi' olur."
"Bu düşmanlarla savaşıma geçmeden önce, yapılması gereken başka şeyler yok mudur?"
"Yoktur. Her isteyen, bilgi kişisi, olmayı deneyebilir ama çok azı gerçekten başarır bu işi -doğal bir şey bu-. Bilgi kişisi olma yolunda karşılaşılan düşmanlar, gerçekten korkunç şeylerdir; çoğu kişi, yenik düşer onlara."
"Nasıl düşmanlar bunlar, ... ?
Düşmanlar konusunda konuşmak istemedi. Bu konuyu anlamam için daha çok zaman olduğunu söyledi. Sözü değiştirmemek amacıyla benim bir bilgi kişisi olup olamayacağımı sordum. Bunu kimsenin kestiremeyeceğini bildirdi. Ama bir bilgi kişisi olup olamayacağımı gösteren herhangi bir ipucu bulunup bulunmadığını ısrarla sorunca, bunun, o dört düşmanla savaşımımın sonucuna bağlı olduğunu -onları yenebiliyor muyum yoksa onlara yeniliyor muyum- ama o savaşımın sonucunu şimdiden bilmesinin olanaksızlığını belirtti.
"Savaşımın sonucunu görebilmek için büyü yapmak ya da fala bakmak olanaklı mıdır?" diye sordum. Hiçkimsenin, ne araç kullanırsa kullansın, bu savaşımın sonucunu önceden bilemeyeceğini, kesin bir dille anlattı. Neden olarak da bilgi kişisi olmanın, geçici bir şey olduğunu gösterdi. Bu noktayı açıklamasını istediğimde, yanıtı şöyle oldu:
"Bilgi kişisi olmak sürekli değildir! Bir kişi, tam olarak bilgi insanı olamaz. Ancak, çok kısa bir an için olunuverir. Dört düşmanı yendikten sonra!"
"Söylesene, nasıl düşmanlar bunlar?"
Yanıt vermedi. Yine üsteledim ama konuyu değiştirdi ve başka şeyler anlatmaya başladı.
( Ertesi gün... )
Gitmeye hazırlanıyorken, birden, bilgi kişinin düşmanlarını yine sormak geldi içimden. Uzun süre uzakta kalacağımı, söyleyeceklerini yazarsam, bu konuları düşünme fırsatını bulabileceğimi anlatarak onu ikna etmeye çalıştım.
Bir süre, ikircikli, bekledi; sonra konuşmaya başladı:
"Bir kişi, öğrenmeye başlayınca, amaçlarının neler olduğunu kesin olarak bilmez. Başka bir niyeti vardır, amaçları belirgin değildir. Hiçbir zaman gerçekleşemeyecek ödüller ummaktadır. Çünkü, öğrenmenin "zorluklarını" bilmiyordur henüz."
"Yavaş yavaş öğrenmeye başlar -önceleri azar azar, sonra da büyük parçalar halinde-. Çok geçmeden, düşünceleri çatışır. Öğrendiği şey, umduğu, düşlediği gibi çıkmamıştır; bu durum, onu korkutur. Öğrenim, hiç de beklendiği gibi olmamıştır. Öğreniminin her adımı, yepyeni görevler yükler kişiye; kişinin korkuları, acımasızca birikir, baş kaldırır. Bir savaş alanına döner yaşamı.
"İşte, doğal düşmanların birincisiyle böyle karşılaşılır: Korkuyla! Yenmesi güç, hain, korkunç bir düşmandır korku. Tüm yol boyunca saklanır, ummadığın yerlerde, sinsi sinsi bekler seni. Eğer, onu karşında gördüğün zaman, kaçmaya başlarsan, unut artık bilgiye ulaşmayı."
"Korkup kaçan kişiye ne olur?"
"Bir şey olmaz. Ama öğrenemez bir daha. Korkusunu göğüslemesi, korkusuna karşın, öğrenme yolunda, bir adım daha ilerlemeyi göze alması gerekir. Bir adım daha, bir adım daha. Korkuyla dolmalı... Evet! Ama korksa da ilerlemeyi sürdürmeli, durmamalı! Bu işin yöntemi böyledir! Bu birinci düşmanın, pes edeceği bir an gelecektir. Kişiye, güven gelir. Niyeti daha da güçlenir. Öğrenmeyi, öyle korkutucu bir şey gibi görmez artık."
"Bu sevinçli an gelince, birinci doğal düşmanını yendiğini çok iyi bilir kişi."
"Hemen mi olur bu, yoksa, azar azar mı?
"Azar azar olur ama korkusunun kaybolması çabuk olur. Birdenbire olur."
"Ama yeni bir şeyler gelirse başına, yine korkmaz mı kişi?"
"Hayır. Korkusunu, bir kez yitirmeyegörsün. Kişi, artık yaşamında korku nedir bilmez. Korkunun yerini, zihin berraklığı alır -korkuyu silen bir zihin berraklığı-. Artık, o kişi, ne istediğini biliyordur; o isteklerini nasıl doyuracağını da biliyordur. Yeni öğrenimleri kazanmak için adımlarını nasıl atması gerektiğini sezer; her şey apaçık çıkmıştır ortaya. Artık, hiçbir şey saklı değildir bu kişiden."
"Bu da, ikinci düşmanın karşısına çıkarır onu: Berraklık! Ulaşılması, o denli zor olan zihin berraklığı, korkuyu kovar ama kör eder insanı aynı zamanda."
"Kişinin, kendinden kuşku duymasına yol açar, istediği şeyi yapabileceği inancını verir ona. Çünkü, o kişi, artık, herşeyi apaçık görebilmektedir. Berraklığın yüreklendirdiği kişi, bir türlü durmak bilmez. Ama büyük bir hata yapmaktadır. Bu işin, bir eksik yanı vardır. Kişi, kendini bu sözde erke bırakırsa, ikinci düşmanına boyun eğmiş sayılır. Ve öğrenme diye bir şey kalmaz. Sabırlı olması gereken yerde aceleci olacak ya da acele edilmesi gereken yerde sabırlı olmayı yeğleyecektir. Zaman gelecek, artık, yeni bir şey öğrenme yetisini yitirecektir."
"Bu tür bir yenilgiye uğrayan kişiye ne olur? Ölür mü?"
"Hayır, ölmez. İkinci düşmanı, bu kişinin, bir bilgi insanı olma çabasını kösteklemiştir; artık, bu kişi, bilgi insanı olmayı istemek yerine, devingen, kıvrak bir savaşçı olmayı yeğleyebilir. Ya da soytarı olmayı. Ne var ki, kendine pek pahalıya mal olan o berraklık, hiçbir zaman karanlığa ve korkuya dönüşmeyecektir. Yaşam boyunca, her şeyi açıkça görecektir ama yeni bir şey öğrenemeyecektir, öğrenme özlemi çekmeyecektir."
"Ama yenilmemek için yapabileceği bir şey yok mudur?"
"Korkuyu nasıl aşmışsa yine öyle yapmalıdır. Berraklığa, meydan okumalıdır. Elde ettiği berraklığı, önünü daha iyi görüp yeni adımlarını ona göre atmak için kullanmalıdır. En önemlisi de, berraklığının, bir yanlışlık sonucu ortaya çıktığını düşünmelidir. Ve öyle bir an gelecektir ki, bu berraklığın, gözleri önündeki bir noktadan başka bir şey olmadığını anlayacaktır. Böylece, ikinci düşmanını da yenmiş olacaktır. Artık, hiçbir şeyin, ona zarar veremeyeceği bir yere ulaşacaktır. Bu, bir hata olmayacaktır. Bu, gerçek bir erk(güç) olacaktır."
"Bu yere ulaşınca, ardından koştuğu erke, sonunda kavuştuğunu bilecektir. Ne isterse yapar artık bu erkle. Dostu, onun buyruğundadır artık. Ne isterse, yasa odur. Çevresinde ne varsa görmektedir. Ne var ki, üçüncü düşman dikiliverir karşısına: Erk!
"Düşmanların en güçlüsüdür erk. En doğal şey, ona boyun eğmektir. Öyle ya... O kişinin buyruğunda değil midir erk!? Buyurur; kimi sakıncaları göze ala ala, kendi yasalarını, kendi yapar. Çünkü, buyruk ondadır."
"Bu durumdaki biri, yaklaşmakta olan üçüncü düşmanın, pek farkına varmaz. Bir bakmışsın, birdenbire, haberi bile olmadan yitivermiş savaşımı. Düşmanı, onu, kıyıcı, tutarsız bir adam haline getirivermiş..."
"Erkini yitirir mi?"
"Hayır, berraklığını da erkini de hiçbir zaman yitirmez."
"Bilgi kişinindan farkı nedir, öyleyse?"
"Kendi erkine yenilen bir kişi, onu, doğru dürüst yönlendiremeden ölür gider. Yazgısının üstüne, yük gibi biner erki. Böyle biri, kendini yönetemez ve bilmez erkini, ne zaman ya da nasıl kullanması gerektiğini."
"Bu düşmanlardan birine yenilirsen, bu kesin bir yenilgi mi demektir?"
"Evet, kesin yenilgi olur bu. Bu düşmanlardan biri, insanı yenmeyegörsün, artık yapılabilecek bir şey kalmaz."
"Örneğin, erke yenilen bir kişi, yanlışını görerek, durumu düzeltebilir mi?"
"Düzeltemez. Bir kere yenilmeyegörsün, işi bitmiştir artık."
"Ya geçiciyse erke aldanması; ya erki teperse zamanında?"
"Savaşım sürüyor sayılır o durumda. Hâlâ 'bilgi insanı' olmaya çalışıyor demektir bu. Artık, hiç çabalamıyorsa, kendini koyuverirse yenilmiş olur bu kişi ancak."
"Ama bir insan yıllarca korkuya yenik düşebilir ve sonunda korkusunu yenebilir."
"Hayır, doğru değildir bu. Korkuya kapılırsan, korkuyu yenemezsin; çünkü, öğrenmekten ürküyorsundur, öğrenmek için çaba göstermiyorsundur. Ama korkusunun içinde yıllar boyunca sürdürürse öğrenme çabasını, ola ki, korkusunu yenebilir. Çünkü, kendini, korkuya tümüyle bırakmamıştır."
"Üçüncü düşmanı nasıl yeneriz?"
"Ona karşı çıkarak. Bile bile... Kendimizin olmadığını kavrayarak. Tüm öğrendiklerimizi, dikkatle ve inançla kullanarak, sürekli olarak sınırlarımızı zorlamayarak... Kendimizi denetleme durumunda, berraklığın ve erkin, hatalardan da kötü olduğunu görebilirsek, her şeyi denetimimiz altında bulundurduğumuz bir noktaya erişebiliriz. İşte, o noktada, erkimizi nasıl ve ne zaman kullanabileceğimizi biliriz. Üçüncü düşmanı böylece yenmiş oluruz."
"Bu da kişiyi, öğrenim yolculuğunun sonuna getirir. Bir de ne görürsün! Sonuncu düşman, karşına dikilmiş durmaktadır: Yaşlılık! Düşmanların en acımasızıdır bu. Hiçbir zaman, tümüyle yenemeyeceğimiz bir düşman... Sürekli olarak savaşıp uzak tutmaya çalışmaktan başka yapılacak bir şey yoktur."
"İşte, bu dönemde, kişi, hiçbir şeyden korkmaz; zihni berraktır, sabırsız değildir -tüm erkleri denetimi altındadır-. Ne var ki, bu dönem, aynı zamanda, boyun eğmeyen bir dinlenme isteğinin ortaya çıktığı bir dönemdir. Bir yere uzanmak, unutmak isteğine bırakırsa kendini; yorulur yorulmaz, sürdürdüğü çabayı bırakırsa, son olanağını kaybetmiş olur. Titrek, yaşlı bir yaratık durumuna sokuverir onu düşmanı. Çekilme arzusu, tüm berraklığını, erkini ve bilgisini bastırır."
"Ama kişi, silkinir de yorgunluğundan sıyrılır, yaşamının gereklerini sürdürürse, bu son yenilmez düşmanıyla savaşımda bir an bile olsa başarılı olursa, işte o zaman 'bilgi insanı' olmuş demektir. Berraklığın, erkin ve bilginin egemen olduğu bu an, yeterlidir onun için." )
- KORKU ile/ve/<>/değil ÇARESİZLİK
- KORKU ||/ve/yerine/|| CEHALET ||/ve/yerine/|| BİLGİ ||/ve/yerine/|| CESÂRET
( Korku, bilgisizlikten de, çok bilgiden de olur. )
( CESARET: Köprüyü geçmeyi göze alabilmek. )
- KORKU ile/yerine CİDDİYE ALMAK
- KORKU[PHOBOS] ile/ve/<> DEHŞET[DEIMOS]
( Mars'ın uydularının ve ["savaş tanrısı"] Ares'in aracını çeken atların adı. )
( 1877 - ASAPH HALL )
- KORKU > DEHŞET > NEFRET/(><)HAYRANLIK
- KORKU ile/ve/||/<> DENETİM ODAKLI KORKU
- KORKU ile/ve/değil/yerine DİKKAT
- KORKU = FEAR[İng.] = CRAINTE[Fr.] = FURCHT[Alm.] = METUS[Lat.]
- KORKU ile GERİLİM
- KORKU ile HAVF ile İTTİKÂ
( ... İLE Sevdiğini gücendirme korkusu. İLE Sakınma, Allah'tan korkma. )
- KORKU ve/||/<> HAZ
( Bireylerin, suç işleme nedenleri. )
- KORKU ile/ve İHÂNET
- KORKU ile İKİRCİK
( REV', REV'A ile TEREDDÜT )
( FEAR vs. HESITATION )
- KORKU ile/ve İMAN
- KORKU ile/ve/> KAÇMAK
- KORKU ile/ve/değil/||/<>/> KAYGI
( KAYNAK: Korkunun kaynağını biliriz, ancak kaygının kaynağı belirsizdir.
SÜRE: Korku, daha kısa sürelidir, kaygı ise uzun süre devam eder.
ŞİDDET: Korku, kaygıdan daha şiddetlidir. )
( Beyinde. [amigdala'da]. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Zihinde.["bağlarda"] )
( [kaynağı] Dışarıda. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> İçeride. )
( Dışarıdan içeriye. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> İçeriden dışarıya. )
( Varoluşsal, zorunlu, geçerli, gerekli, etkili ve yetkin. İLE Anlamsız, değersiz, geçersiz, gereksiz, etkisiz ve yetkisiz. )
( Köpek/arı korkusu (yakındaysa/yakınlaşıyorsa)
"Köpek/arı kaygısı" (uzaktaysa/yakınlaşmasa da)
Uçak korkusu (binmeye yaklaştıkça)
"Uçak kaygısı" (binmeden ve düşmesi "düşüncesiyle")
Terk edilme korkusu (ondan daha önce terk edememe düşüncesiyle)
"Terk edilme kaygısı" (bitmeye yaklaştıkça)
[Deneyimleneceklerde, elde etmede, sınırlarda ve sınavlarda...]
Başaramama korkusu (zihnindeki ve "kendince" sınırsız "çözümleriyle")
"Başaramama kaygısı" (çıkarlarının kaybedilecek olması ya da çatışmasıyla)
[Varoluş sürecinde ve gereksiniminde...]
"Ben olamama" korkusu (ötekilerin "gücü" ya da "üstünlüğüyle")
"Ben olamama" kaygısı (aidiyet sağlayamamayla) )
( "KAYGI değil/yerine SAYGI" yazısı için burayı tıklayınız... )
( Korkunun bir bölümü, varolanlara bir zarar düşünmediğimiz zaman gider. )
( İhanetten uzak kaldığın kadar korkmazsın. )
( Zan gitmedikçe, korkudan ve kaygıdan kurtulamayız. )
( Gövde ve zihin sınırlılardır, onun için de incinmeye açıklardır, onların, korunmaya gereksinimleri vardır ve bu da korkuya yol açar. )
( Gelecek için antrenman, tutumlar geliştirme; bunlar korku işaretidir. )
( Acı çekmemiş olan, korkmaz. )
( İç ve dış arasındaki ayrımın yalnızca zihinde olduğunu idrak ettiğiniz zaman, artık korkunuz kalmaz. )
( Arzulardan ve korkulardan kurtulun, görüşünüz birdenbire berraklaşacak ve herşeyi olduğu gibi göreceksiniz. )
( İç değerinizi bilmelisiniz, ona güvenmelisiniz ve günlük yaşantınızda arzu ve korkularınızı feda ederek bunu belirgin kılmalısınız. )
( Arzudan ve korkudan kurtulmak bizi öyle korkutmasın. Bu hepimizin bildiğinden öyle farklı, çok daha yoğun ve ilginç bir yaşam sürdürebilmemizi sağlayacaktır. Öyle ki biz her şeyi kaybetmekle gerçekten her şeyi kazanmış oluruz. )
( Once you realise that all comes from within, that the world in which you live has not been projected onto you but by you, your fear comes to an end.
You are love itself - when you are not afraid.
An understanding mind is free of desires and fears.
The more you know yourself the less you are afraid.
Discover your mistake and be free of fear.
The body and the mind are limited and therefore vulnerable; they need protection which gives rise to fear.
Training for the future, developing attitudes is a sign of fear.
Who has not suffered is not afraid.
When you realise that the distinction between inner and outer is in the mind only, you are no longer afraid.
Be free of desires and fears and at once your vision will clear and you shall see all things as they are.
You must know your inner worth and trust it and express it in the daily sacrifice of desire and fear.
Do not be afraid of freedom from desire and fear. It enables you to live a life so different from all you know, so much more intense and interesting, that, truly, by losing all you gain all. )
( FEAR: [not] Forget Everything And Run VS./AND/||/<>/>/BUT Face Everything And Rise
Face Everything And Rise INSTEAD OF Forget Everything And Run )
( Bir kez, her şeyin içten geldiğini, içinde yaşadığınız dünyanın size değil, sizin tarafınızdan yansıtıldığını idrak ettiğinizde, korkularınız sona erer. )
( Biz, sevgiyiz.[korkmadığımızda] )
( Anlayan bir zihin, arzulardan ve korkulardan azâdedir. )
( Korku, bilmemekten ileri gelir. )
( Kendimizi ne kadar daha çok bilirsek, o kadar daha az kaygılanırız. )
( Hatanızı keşfedin ve korkudan kurtulun. )
( Gövdemizin sahibi olursak, korkuyu atarız. )
( Varolan bir şeyden çekinme. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Henüz gerçekleşmemiş bir şeyden çekinme. )
( )
( [CHAT GPT >]
Korku ve kaygı, genellikle birbiriyle karıştırılan, yakından ilişkili duygulardır ancak bunlar farklı deneyimlerdir.
Korku, algılanan bir tehdide tepki olarak yaşanan doğal, sağlıklı bir duygudur. Bizi zarardan korumaya yardımcı olan tehlikeye karşı doğal bir tepkidir. Korku, genellikle kısa ömürlüdür ve bulunduğunuz koşullarda belirli bir uyarana tepki olarak ortaya çıkar.
Kaygı ise sinirlilik ve huzursuzluk ile tanımlanan daha uzun süreli bir düşünce zinciridir. Kaygı, genellikle şu andaki belirli bir uyaran yerine gelecekteki olayların ya da kaygıların beklentisiyle tetiklenir. Acil bir tehlike olmadığında bile zamanla devam eden kronik bir durum olabilir.
Genel olarak korku, belirli bir tehdide ya da tehlikeye verilen bir yanıtken; kaygı, gelecekteki tehdit ya da tehlike olasılığına bir yanıttır. İki duygu da bizi harekete geçmeye ve kendimizi korumaya güdüleyebildiğinden ancak belirli durumlarda yardımcı olabilir. Ancak korku ya da kaygı kronikleştiğinde ya da aşırı duruma geldiğinde, zihinsel ve fiziksel sağlığımız üzerinde olumsuz etkileri olabilir.
[English]
Fear and anxiety are closely related emotions that are often confused with one another, but they are distinct experiences.
Fear is a natural, healthy emotion that is experienced in response to a perceived threat. It is a natural response to danger that helps to protect us from harm. Fear is generally short-lived and occurs in the present moment, in response to a specific stimulus.
Anxiety, on the other hand, is a more prolonged emotion that is characterized by feelings of worry, nervousness, and unease. Anxiety is often triggered by anticipation of future events or concerns, rather than by a specific stimulus in the present moment. It can be a chronic condition that persists over time, even when there is no immediate danger present.
In general, fear is a response to a specific threat or danger, while anxiety is a response to the possibility of future threats or dangers. Both emotions can be helpful in certain situations, as they can motivate us to take action and protect ourselves. However, when fear or anxiety becomes chronic or excessive, it can have negative effects on our mental and physical health. )
( REV', REV'A, HAVF ile/ve/değil/||/<>/> GAMM )
( BÂK, PERVÂ ile/ve/değil/||/<>/> ENDİŞE[< Pehlevice/Farsça]: Düşünüyorum] )
( [not] FEAR vs./and/||/<>/>/but ANXIETY/CONCERN )
( METUS cum//et/./||/<>/> ... )
- KORKU ile/ve/||/<> KIZMA/ÖFKE ile/ve/||/<> ÜZÜNTÜ/ÜZÜLME ile/ve/||/<> UTANMA/UTANÇ[>< AÇGÖZLÜLÜK] ile/ve/||/<> İĞRENME/TİKSİNTİ | ile/ve/||/<> SEVİNÇ(NEŞE)/COŞKU ile/ve/||/<> ŞAŞIRMA/ŞAŞKINLIK/HAYRET
( Farklı coğrafyalarda yaşayıp farklı dilleri konuşsa da yeryüzünde yaşayan tüm bireyler, şu 6 ya da 7 duygu-durum için aynı yüz ifadesi ve mimikleri kullanıyor. )
(
)
(
)
- KORKU ile/ve/değil/yerine KORUMA
( [not] FEAR vs./and/but PROTECTION
PROTECTION instead of FEAR )
- KORKU ile/ve/||/<>/> ÖFKE
( FEAR vs./and/||/<>/> ANGER )
- KORKU ile/ve/değil/yerine OLGU
( [not] FEAR vs./and/but FACT
FACT instead of FEAR )
- KORKU ile/değil/yerine SEVGİ
( Bir kez, her şeyin içten geldiğini, içinde yaşadığınız dünyanın size değil, sizin tarafınızdan projekte edildiğini idrak ettiğinizde, korkularınız sona erer. )
( Bazen, bazı korkular da sevgiye dönüşebilmektedir. [STOCKHOLM SENDROMU] )
( Korkutamazsın beni, seviyorum seni! )
( Once you realise that all comes from within, that the world in which you live has not been projected onto you but by you, your fear comes to an end. )
( [not] FEAR vs./but LOVE
LOVE instead of FEAR )
itibarı ile 3.908 başlık/FaRk ile birlikte,
3.908 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(9/17)
(1996'dan beri)