
T ile biten FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibarı ile 8.590 başlık/FaRk ile birlikte,
8.590 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(9/36)
- DERT ve/<> DERMAN
( DERMAN ARARDIM, DERDİME
DERDİM, BANA DERMAN İMİŞ
BURHAN ARARDIM, ASLIMA
ASLIM, BANA BURHAN İMİŞ )
( SÖYLEMEM KİMSEYE DERDİMİ,
DERMANIM OLMASIN DİYE! )
( Derdini bilen, dermanını bulmuş demektir. )
( Derdine derman olmayacak ortamda derdini konuşmak edepsizliktir! )
( I was seeking the recipe to my trouble...
I saw that, my trouble was the recipe...
I was seeking the evidence to my essense...
I saw that, my essense was the evidence... )
- DERT ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< DERS
- DERT ile KONU
( TROUBLE vs. SUBJECT/ISSUE )
- DERT ile MERAM
- DERT ile/ve MUHABBET
- DERT ile/ve/yerine NEŞE
( Paylaştıkça, azalır. İLE/VE Paylaştıkça, artar. )
- DERT ile/ve/= NİTELİK
( Baki olan bir dert edin! Bu fâni dünyada. )
( Ehl-i derdin sohbetine mahrem et! )
( Söylemem derdimi hemderde bile! )
( Allah derdinizi artırsın! )
- DERT ile SIKINTI
( Kendinize zulm etmek için yollar icat etmeyin! )
( TROUBLE vs. DISTRESS/BOREDOM )
- DERT ile SORUN
( TROUBLE vs. PROBLEM )
- DERT[Fars. < DERD] ile TASA
( Dert icat etmek zorunda değiliz! )
( Üzüntü. | Hastalık. | Ağrı. | Sorun, kaygı. | Ur. İLE Üzüntülü düşünce durumu, kaygı, endişe, gam. | Tatmin edici olmayan ya da tedirgin eden durumların ortaya çıkmasını önleyebilmede, güvensizlik içinde bulunulduğunda duyulan tedirgin edici düşünce ve duygu. )
( ... ile TÂSE )
( We need not invent trouble. )
- DERT ile/değil/yerine UĞRAŞ
- DERVİŞ:
DÜNYA ve/||/<> İKİYÜZLÜLÜK ve/||/<> VARLIK ve/||/<> YALAN ve/||/<> KÖSNÜ/ŞEHVET
( DERVİŞ: DAL ve/||/<> RA ve/||/<> VAV ve/||/<> YE ve/||/<> ŞIN )
- DERVİŞ = MURABUT[Ar.]
( ... = Kuzey Afrika'da, dervişlere verilen ad. )
- DERVİŞ ile UPASAKA[Hint]
( Sûfî, mutasavvıf, mürid. | Aranıldığı yerde, aranıldığında bulunan. İLE Bazı belirli kurallara göre yaşayan, sıradan bir insan. [Bir tür Derviş, Fakir] )
- DESERT vs. DESSERT
- DESERT :/yerine ÇÖL
- DESİKANT ile DESİKASYON ile DESİKATÖR
( Kuru tutan, nem alıcı. İLE Kuru tutma. İLE Kurutucu. )
- DESIRE vs. THOUGHT
- DESPOT[Fr.] değil/yerine/= BUYURGAN
- [ne yazık ki]
DESPOT[Fr. < DESPOTE | Yun. < DESPOTES(: Efendi.)] ile/ve/<> DESPOT[Yun.] ile/ve/<> DİKTATÖR[Lat. < DICTATOR] ile/ve/<> FAŞİST[İt. < FASCIO(: Demet, birlik.)] ile/ve/<> TİRAN[Yun. < TYRANNOS]
( Hiçbir koşul ya da yasaya bağlı olmadığı/olamayacağı, sınırlandırılamayacağı zannı ve/ya da iddiasıyla davranır.[Güçlerini keyfi kullanır, yasalara uymaz, topluma karşı acımasızdır.] İLE/VE/<> ... İLE/VE/<> "Yasaya" "bağlı" görünümünde, ölçüsüz, kişisel ve keyfî davranır. | Dizgeli/sistematik bir baskıcı "yönetim biçimi" uygular.[Genellikle acil durum ya da kriz dönemlerinde ortaya çıkar, siyasi muhalefeti bastırır, kişisel çıkarları için gücü kullanır.] İLE/VE/<> Faşizme bağlı olarak yönetir. Güçlü bir merkezi hükümete, şiddete ve milliyetçiliğe inanır, genellikle sivil özgürlükleri sınırlar. İLE/VE/<> Daha zalim ve baskıcı bir yöneticidir. Mutlak güce ve sınırsız yetkiye sahip olduğunu varsayar, topluma kıygı/zulüm uygular. )
( Bir ülkeyi, zora ve baskıya dayanarak "mutlakiyetçilikle" "yöneten" kişi. İLE/VE/<> Ortadoks Rumlar'ın, din başkanlarına verilen ad. İLE/VE/<> Her dediğini ve dilediğini yaptırmak isteyen kişi. İLE/VE/<> Tüm siyasal yetkileri kendinde toplamış kişi. | Zorba. İLE/VE/<> Eski Yunan'da, siyasal erki, tek başına elinde tutan kişi. | Siyasal erki, zorla ele geçiren, onu kötüye kullanan kişi. | Acımasız, gaddar. )
( İdi Amin[Uganda], Caligula[Roma İmparatorluğu] İLE/VE/<> ... İLE/VE/<> Adolf Hitler[Nazi Almanyası], Joseph Stalin[Sovyetler Birliği] İLE/VE/<> Benito Mussolini[İtalya] ve Francisco Franco[İspanya] İLE/VE/<> Antik Yunan'daki bazı "önderler" ve modern çağda Saddam Hüseyin[Irak], Pol Pot [Kamboçya], Robert Mugabe[Zimbabwe] tiran olarak tanımlanabilir. )
( İSTİBDAT: Uyruklarına hiçbir hak ve özgürlük tanımayan sınırsız tek erklik/monarşi, despotluk. )
( MÜSTEBİT ile/ve/<> ... )
- DEST -ile
( EL )
- DETAŞMAN/DETACHMENT[İng.] değil/yerine/= AYRILMA
- DETAY[İng./Fr. < DETAIL]/TEFERRUAT[Ar.] değil/yerine/= AYRINTI/LAR
- DETECT :/yerine TESPİT ETMEK
- DETERMINAN/DETERMINANT[İng.] değil/yerine/= BELİRLEYİCİ
- DETERMİNAN/T ile DETERMİNASYON ile DETERMİNE ile DETERMİNE ETMEK
( Belirleyen, belirleyici. İLE Belirlenim, belirleme, belirleyicilik. İLE Belirlenmiş, belirli. İLE Belirlemek. )
- DETERMİNANT ile/||/<> İZ (TRACE)
( Determinant matrisin tersinirliğini, iz ise köşegen elemanları toplamını verir )
( Formül: det(A) ≠ 0 ⟺ A tersinir\ntr(A) = Σaᵢᵢ = Σλᵢ (özdeğerler) )
- DETERMİNANT ile/||/<> TRACE
( Determinant hacim çarpan İLE trace köşegen toplamı. )
( Formül: det(A) İLE tr(A) )
- DETRACT vs. DISTRACT
- DEVÂT[Ar.] ile/ve/=/||/<> DEVÎT[Ar.]
( Divit. Hokkadaki mürekkebe batırılarak yazı yazmaya yarayan ve değişik ucları olan bir kalem türü. )
- DEVE ve AT
( HUFF Ü HÂFİR )
- DEVE ile/ve/değil HALAT
- DEVE ile/ve MUT
( 20 Teneke. İLE/VE 20 Kile. 50 şiniklik[8 kilo] tahıl ölçeği. )
( ... İLE/VE MÜDD: Mut, kara mut, batman türünden bir ölçek. )
- DEVELOPER ile DEVELOPMENT ile DEVELOPMENTAL
( Geliştirici. İLE Gelişim. İLE Gelişimsel. )
- DEVELOPMENT :/yerine GELİŞME
- DEVİM = MOTION[İng.] = MOUVEMENT[Fr.] = BEWEGUNG[Alm.] = MOTUS[Lat.]
- DEVİNİM = HAREKET = MOVE, MOTION, MOVEMENT[İng.] = MOUVEMENT[Fr.] = BEWEGUNG[Alm.] = MOTUS[Lat.] = KINESIS[Yun.] = MOVIMIENTO[İsp.]
- DEVİR ile NÖBET
( ... vs. SHIFT )
( ... con VARDİYA: Gemilerde beklenen nöbet. | Gemide nöbet yeri. | Nöbetleşe çalışma. [VARDA: Dikkat et!(Denizcilik terimidir)] )
( DEVR ile MÜNÂVEBE )
- DEVİR/PERİYOT değil/yerine/= GEÇİSÜRE
- DEVLET:
TÜZE/HUKUK ile/ve/||/<> İKTİSAT ile/ve/||/<> SİYASET
- DEVLET ile/ve/<> BAHÇE
- DEVLET değil/yerine/= GENERK
- DEVLET ile HÜKÜMET
- DEVLET[Ar.] ile MÜLK[Ar.]
- DEVLET ve ÖMÜR
- DEVLET ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TÜZE/HUKUK
( "Yüce". İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< En yüce. )
- DEVLET ile/ve/||/<> VATANDAŞ
( Sadece yükümlülükleri vardır. [Hak sahipliği söz konusu değildir.] İLE/VE/||/<> Hakları ve yükümlülükleri vardır. )
- DEVLET ile/ve/||/<> YÖNETİM/İDÂRE
- DEVİR/DEVR ile/değil/yerine BEREKET
- DEVRAN ile/ve/||/<> SEYRAN ile/ve/||/<> HAYRET ile/ve/||/<> MERAK ile/ve/||/<> İLİM
- DEVRİK ANTİKLİNAL ile DEVRİK KANAT ile DEVRİK KATMAN ile DEVRİK KIVRIM ile DEVRİK SENKLİNAL ile DEVRİK (STRATİGRAFİK) İSTİF
( Kanatlarından birinin eğim açısının 90 dereceyi aşarak bu kanattaki katmanların devrik konum kazandığı antiklinal. İLE Kıvrımlanma sürecinde, eğim açısı 90 dereceyi aşarak devrik konum kazanan bir istif ya da katmanlardan oluşan, öteki kanat ve kıvrım eksen düzlemi ile aynı yönde eğimli olan kıvrım kanadı. İLE Çökel kayaçlarda istiflenme kuramına uymayan, daha yaşlı olan alt yüzeyi üstte, daha genç olan üst yüzeyinin altta olacak biçimde ters yüz olmuş katman. İLE Kıvrımlanma sürecinde, kanatlarından biri, eğim açısının 90 dereceyi aşmasıyla devrik konum kazanan ve dolayısıyla iki kanadı ve eksen düzlemi aynı yönde eğimli olan jeolojik kıvrım. İLE Kanatlarından birinin eğim açısının 90 dereceyi aşarak bu kanattaki katmanların devrik konum kazandığı senklinal. İLE Üst üstelik ilkesine göre yatay olarak çökelmiş ancak sonraki jeolojik süreçlerde aynı yönde artarak 90 dereceyi aşan bir eğim açısı kazanmış, yaşlı üstte, genç altta olacak biçimde ters yüz olmuş istif. )
( OVERTURNED ANTICLINE vs. OVERTURNED LIMB vs. OVERTURNED BED vs. INVERTED FOLD/OVERFOLD/OVERTURNED FOLD/REVERSED FOLD vs. OVERTURNED SYNCLINE vs. INVERTED STRATIFICATION/OVERTURNED STRATIFICATION )
( ANTICLINAL DEVERSÉ/ANTICLINAL RENVERSÉ avec FLANC INVERSE avec STRATIFICATION RENVERSÉE avec PLI DéVERSÉ/PLI OBLIQUE/PLI RÉNVERSÉ avec SYNCLINAL DEVERSÉ/SYNCLINAL RENVERSÉ avec STRATIFICATION RENVERSÉE )
( GEKIPPTE ANTIKLINE mit INVERSSCHENKEL/LIEGENDSCHENKEL/ÜBERKİPPTER FALTENFLÜGEL/ÜBERKIPPTER FALTENSCHENKEL/VERKEHRT SCHENKEL mit ÜBERKIPPTES BETT mit GEKIPPTE FALTE/ÜBERKIPPTE FALTE mit GEKIPPTE SYNKLINE mit ÜBERKIPPTE AUFSCHICHTUNG )
- DEZENFEKTAN/DISINFECTANT[İng.] değil/yerine/= BULAŞSAVAR
- DFT ile/||/<> HARTREE-FOCK
( DFT elektron yoğunluğu, HF dalga fonksiyonu. )
( Formül: ρ(r) İLE Ψ )
- D-HİDROKSİLASETALDEHİT ile D-HİDROKSİASETOFENON
( Aldehit öbeğina sahip bir ketoz. İLE Keton öbeğina sahip bir ketoz. )
- DİASPOR ile/||/<> AMETİST
( Işık altında renk değiştiren bir mineral. İLE/||/<> Mor renkte bir kuvars türü. )
- DİASPOR ile/||/<> KYANİT
( Işık altında renk değiştiren bir mineral. İLE/||/<> Mavi renkli ve sertliği değişken bir mineral. )
- DİCLE ile FIRAT
- DIET :/yerine DİYET
- DIFFERENCE vs. PROFIT
- DIFFERENT :/yerine FARKLI
- DIFFICULT :/yerine ZOR
- DİFÜZYON İLE OSMOZ İLE AKTİF TRANSPORT ile/||/<> HÜCRE TRANSPORTU
( Madde geçiş mekanizmaları. )
( Formül: 3Na⁺ out İLE 2K⁺ in )
- DİGİT- ile/||/<> DACTYL-/-DACTYLİA/DACTYLO-
( Parmak. İLE/||/<> Parmak, genellikle el parmakları. )
- DİKİT ile/ve/<> SARKIT
( Mağaraların tabanında, yukarıdan damlayan kireçli suların katılaşmasıyla oluşan kolonlardan her biri. İLE/VE/<> Mağaraların tavanında oluşan, genel olarak koni biçiminde olan, kalker birikintisi, damlataş. )
( STALAGMİT[< Fr. < Yun.] cum/et/<> STALAKTİK[< Fr. < Yun.] )
- DİKKAT (HIYATÂT)
- DİKKAT değil/yerine/= GÖZEÇ
- DİKKAT ile/ve MEDİTATİF DİKKAT ile/ve KONTEMPLATİF DİKKAT
( Odaklanma. İLE/VE Özenli ve düzenli odaklanma. İLE/VE Dikkat etmeden dikkat/odaklanma. )
( Bilinçli yetersizlik. İLE/VE Bilinçli yeterlilik. İLE/VE Bilinçsiz Yeterlilik.
[ BİLİNÇSİZ YETERLİLİK
^
BİLİNÇLİ YETERLİLİK
^
BİLİNÇLİ YETERSİZLİK
^
BİLİNÇSİZ YETERSİZLİK ] )
( Focusing. WITH/AND/||/<>/> Careful and orderly focusing. WITH/AND/||/<>/> Attention without attention/focusing.
Conscious incapacity. WITH/AND/||/<>/> Conscious sufficiency. WITH/AND/||/<>/> Unconscious sufficiency.
[ UNCONSCIOUS SUFFICIENCY
^
CONSCIOUS SUFFICIENCY
^
CONSCIOUS INCAPACITY
^
UNCONSCIOUS INCAPACITY ] )
( ATTENTION vs./and MEDITATIVE ATTENTION vs./and CONTEMPLATIVE ATTENTION )
- DİKKAT ile/ve ÖZEN
( ATTENTION vs./and CARE )
- DİKKAT ile/ve/||/<>/> RİKKAT( ile/ve/||/<>/> ZARÂFET ile/ve/||/<>/> MELÂHAT)
( Zihinde. İLE/VE/||/<>/> Kalpte. İLE/VE/||/<>/> Eylemde. İLE/VE/||/<>/> Yüzde. )
( İlgi, özen. İLE/VE/||/<> İncelik. | Merhamet, acıma. İLE/VE/||/<>/> Aklı, kötü düşüncelerden, kuruntu/vehm ve kuşku/şüphe/zanlardan arındırmak. İLE/VE/||/<>/> Güzellik, yüz güzelliği. )
( [özellikle] Kullandığımız sözcüklerde. İLE/VE/||/<> Kurduğumuz tümcelerde. İLE/VE/||/<>/> Davranışlarımızda. İLE/VE/||/<>/> Bakış ve duruşumuzda. )
( ATTENTION vs./and/||/<>/> GRACE vs./and/||/<>/> ELEGANCE vs./and/||/<>/> BEAUTY )
- dil.[Lat. < DILUE] değil/yerine/= SULANDIR, SEYRELT
- DİL FELSEFESİ'NDE:
MANTIK ile/ve BELÂGAT ile/ve USUL-Ü FIKIH
- DİL FELSEFESİ'NDE:
NAHİV ve/<> MANTIK ve/<> BELÂGAT ve/<> USUL-Ü FIKIH
- DİL = LANGUAGE[İng.] = LANGUE[Fr.] = SPRACHE[Alm.] = LINGUA[İt.] = LENGUA[İsp.]
- DİL ve/<> MANEVİYAT
- DİL ve NİYET
- DİL ve SANAT
- DİL ve/||/<> SANAT ve/||/<> AHLÂK
( Kişilerin, düşündüklerini ve duyduklarını bildirmek üzere, işaret ya da sözcüklerle yaşadıkları anlaşma. VE/||/<> Kişinin, hem kendine, hem de hemcinslerine yönelik 'iyilik' ülküsüne yaklaşma çabası ile hak-ödev bağlantısı çerçevesinde kurduğu ilişkiler manzumesini ve bunları belirleyen kurallar düzeni. VE/||/<> Yarar kaygısından git gide uzaklaşıp 'güzellik' değerlendirişine, elden geldiğince uygun ürün ortaya koymanın anlamını dışavurmanın yolu yordamıdır. )
( Dilde, mucize olmaz. )
- DİLBİLGİSİ/VERİ/BİLGİ/INPUT ile/ve/||/<>/> MANTIK/ANLAYIŞ/İŞLEM ile/ve/||/<>/> SÖZ SÖYLEME SANATI/BİLGELİK/ÇIKIŞ
( Klasik. İLE/VE/||/<>/> İçrek[ezoterik]. İLE/VE/||/<>/> Modern. )
( GRAMMAR/DATA/KNOWLEDGE/INPUT vs./and/||/<>/> LOGIC/COMPREHENSION/PROCESS vs./and/||/<>/> RHETORIC/WISDOM/OUTPUT )
- DILIGENCE vs. TO BE INTELLIGENT
- DİLÜE ile DİLÜE ETMEK ile DİLÜENT ile DİLÜSYON
( Seyreltik, seyreltilmiş. İLE Seyreltmek, yoğunluğunu azaltmak. İLE Seyreltici. İLE Seyreltme. )
- DIMENSION :/yerine BOYUT
- DİMİNUENDO[İt.] -ile
( Sesi, gittikçe azaltarak. | Müzik parçasının başında, > imiyle gösterilen nota terimi. )
- DİMYAT ile Dimyat
( Seyrek ve yuvarlak taneli bir tür üzüm. İLE Mısır'da bir Akdeniz limanı ve Dimyat ili'nin başkenti. [Nil deltasında, Kahire'nin 300 km. kuzeyindedir.] )
( Dimyat'a, pirince giderken, eldeki bulgurdan olmak. )
- DİN:
İMAN ve/<> ÜMİT ve/<> AŞK
- DİN:
İMAN/İTİKÂT ile/ve İBÂDET ile/ve MUAMELÂT
( RELIGION: FAITH/BELIEF vs./and WORSHIP vs./and TRANSACTIONS )
( RELIGION: FAITH/BELIEF vs./and WORSHIP vs./and TRANSACTIONS )
- DİN:
SAMİMİYET ve/||/<> YALANSIZLIK
- DİN ile/ve HAYAT
- DİN ile/ve/değil/||/<> MEZHEB/MEZHEP ile/ve/değil/||/<> TARİKAT
( Bir dinin çeşitli görüş ayrılıkları nedeniyle ortaya çıkan kollarından her birine verilen ad.["DOKTRİN" olarak da adlandırılır] | Yol. İLE/VE/DEĞİL/||/<> Aynı dinin içinde bazı yorum ve uygulama farklarına dayanan, bazı ilkelerde birbirinden ayrılan Tanrı'ya ulaşma ve onu tanıma yollarından her biri. | Bir şeyhe bağlı kişiler için konulmuş olan manevi, ahlâkî ve toplumsal kuralların tümü ve bu kurallara göre örgütlenmiş kurum. | Yol. )
- DİN ile/ve ŞERİAT
- DÎN[Ar.] ile ŞERÎ'AT[Ar.]
- DİN ile SİYASET
( RELIGION vs. POLITICS )
- DİN ile/ve/=/<> ÜMİT
- DİNAMİT ile/değil DİNAMİK
- DİNAYET değil DİYANET
- DİNAYET değil DİYÂNET
- DİNC[Azr.] = SAKİN, RAHAT[Tr.]
- DİN-İ İSLÂM ile/ve/<> DİN-İ FITRAT ile/ve/<> HAKK DİN
( Hz. Muhammed. İLE/VE/<> Hz. İbrahim. İLE/VE/<> Hz. Musa. )
- DİNLE! ve dinlet!
- DİOPSİT ile/||/<> HİDDENİT
( Genellikle yeşil renkte bulunur. İLE/||/<> Yeşil ila sarı renkte bir spoddumen. )
- DİP ile ALT
- DİPLOMAT ile BÜROKRAT
( Uluslararası konularda ülkesini temsil etmekle görevlendirilen kişi. İLE Devlet dairesinde çalışan kişi. )
( Türkiye'de Bürokrat: "Devletin her türlü nimetine tâlip, her türlü külfetinden uzak kişi." )
- DİPNOT ile PARANTEZ
( FOOTNOTE vs. PARENTHESIS )
- DIRAFT[İng. < DRAFT] değil/yerine/= TASLAK
- DİRÂYET[Ar.] ile 'ILM/İLM[Ar.]
- DIRECT vs. INDIRECT
- DIRECT :/yerine YÖNLENDİRMEK, DOĞRUDAN
- DIRECTION :/yerine YÖN, TALİMAT
- DİRECTİONAL DERİVATİVE ile/||/<> GRADİENT
( Directional yön türevi, gradient ∇f vektör alan. )
( Formül: Specific direction İLE vector field )
- DİREK ile GRANDİ[İt.]
( ... İLE Geminin, baştan ikinci direği. )
- DİREKT/DİRECT[İng.] değil/yerine/= DOĞRUDAN
- DİREKT ile DİREK
- DİREKT değil/yerine/= DOĞRUCA
- DİREKT değil/yerine/= DOĞRUDAN
- DİREKT değil/yerine/= DOLAYSIZ/DOĞRUDAN/ARACISIZ
- DİREKTİF/TÂLİMAT değil/yerine/= YÖNERGE/BUYURU
- DİRENÇLİ DANIŞAN ile/ve/değil/||/<>/< BİLGİSİZ/BECERİKSİZ SAĞALTIMCI[TERAPİST]
( Yoktur. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Vardır. )
- DİRENME (İSTİLÂD)
- DİREŞİM/SEBÂT ile/ve/<> DAYANÇ/SABIR
( CONSTANCY vs./and/<> ENDURANCE )
- DIRT :/yerine KİR
- DİŞ = TOOTH[İng.] = DENT[Fr.] = ZAHN[Alm.] = DENTE[İt.] = DIENTE[İsp.]
- DISASTER :/yerine FELAKET
- DISCOVER vs. INVENT
- DİSFAZİ ile DİSFONİ ile DİSFEMİ/REKÂKET[Ar.]
( Söz yitimi, konuşma bozukluğu. İLE Ses bozukluğu. İLE Tutukluk/kekemelik/pepemelik. )
- DIŞKI ile/ve/||/<>/> DIŞKI FOSİLİ(KOPROLİT)
- DİSKRET ile/||/<> DİSKRİMİNAN ile/||/<> DİSOSİYASYON
( Ayrı, farklı. İLE/VE/|| Ayırt edici. İLE/VE/|| Ayrışma. | Uyumsuzluk. )
- DİSKRET ile/||/<> SÜREKLİ
( Diskret matematik ayrık yapıları İLE sürekli matematik sürekli yapıları inceler )
( Cauchy tarafından 1821 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1789-1857) (Ülke: Fransa) (Alan: Matematik) (Önemli katkıları: Limit teorisi, analiz) )
- DİSKRİMINAN/DISCRIMINANT[İng.] değil/yerine/= AYIRT EDICİ
- DİSKRİMİNANT ile/||/<> KÖK
( Diskriminant kök durumunu İLE kök çözümü verir )
( Formül: Δ=b²-4ac İLE x değerleri )
- DİSKRİMİNANT ile/||/<> KÖKLER TOPLAMI
( Diskriminant köklerin varlığını belirlerken İLE kökler toplamı Vieta formülüyle bulunur )
( Formül: Δ = b² - 4ac\nx₁ + x₂ = -b/a\nx₁ · x₂ = c/a )
- DİSPERSİON CORRECTİON ile/||/<> STANDARD DFT
( D3 dispersiyon düzeltme vdW, standart eksik. )
( Formül: DFT-D3 İLE pure DFT )
- DISPOSABLE[İng.] değil/yerine/= TEK KULLANIMLIK / KULLAN AT
- DİSPOSİBLE değil/yerine/= KULLAN AT
- DISTANT :/yerine UZAK
- DISTINCT :/yerine FARKLI
- DISTINCTIVE vs. DISTINCT
- DISTRICT :/yerine İLÇE
- DİVALAN/DİVALENT[İng.] değil/yerine/= İKİ DEĞERLİKLİ
- DİVAN DÜZYAZILARINDA:
TEZKİRE ile/ve TARİH ile/ve SEFARETNAME ile/ve SEYAHATNAME ile/ve SİYASETNAME ile/ve MÜNAZARA ile/ve MÜNŞEAT ile/ve EVLİYÂ TEZKİRESİ ile/ve KISAS-I ENBİYÂ
- DİVAN ŞİİRİ TÜRLERİ [DİNSEL OLMAYAN/LAR]:
BAHÂRİYE ile/ve/<> CEMREVİYE ile/ve/<> FAHRİYE ile/ve/<> IYDİYE ile/ve/<> MEDHİYE ile/ve/<> MERSİYE ile/ve/<> HİCVİYE ile/ve/<> GAZAVATNÂME ile/ve/<> SAKİNÂME ile/ve/<> HAMAMNÂME ile/ve/<> SAHİLNÂME ile/ve/<> KIYÂFETNÂME ile/ve/<> SURNÂME ile/ve/<> LÛGAZ ile/ve/<> MUAMMÂ ile/ve/<> HEZLİYÂT ile/ve/<> TARİH DÜŞÜRME ile/ve/<> ŞEHR-ENGİZ ile/ve/<> DÂRİYE
( XIII. yy.'dan, XIX. yy.'a kadar, 3182 Dîvân Şairi vardır. )
( Bahar nitelemeleriyle başlanarak birini övmek için yazılan kasîde. | Baharın gelişiyle doğanın uyanışını, değişimini, güzelleşmesini konu edinen kasîdeler. İLE/VE/<>
Bayramlar, baharlar gibi cemre vesilesiyle, dönemlerindeki önemli kişiler için yazılan şiirler. İLE/VE/<>
Bir kişinin[devletli, bir başka şair ya da şairin kendinin] övüldüğü şiirler. İLE/VE/<>
Dönem büyüklerinden birini bayramın gelişi dolayısıyla öven kasîde türü. İLE/VE/<>
Bir kişiyi [devlet ya da tasavvuf ileri gelenlerini] övmek için yazılan manzum yapıtlar. İLE/VE/<>
Bir ölenin/vefâtın ardından duyulan acıyı anlatmak, öleni övmek için yazılan manzum yapıtlar. İLE/VE/<>
Bir kişiyi, kurumu, toplumsal olayı, geleneği yeren/taşlayan manzum türü. [Siham-ı Kaza - Nef'î] İLE/VE/<>
Savaşları, kahramanlıkları, zaferleri anlatan manzum ya da mensur yapıtlar. [İlk gazavatnameler XV. yy.'da yazılmaya başlanmıştır] İLE/VE/<>
İçki ve içki âlemlerinin övülerek anlatıldığı manzum yapıtlar. İLE/VE/<>
Hamamları, hamam eğlencelerini ve hamamdaki güzelleri betimlemek üzere yazılan manzum yapıtlar. [ilki: Deli Birader - Gazalî] İLE/VE/<>
İstanbul kıyıları ile buralardaki yerlerinin anlatıldığı şiirlerin genel adı. [Fennî] İLE/VE/<>
Kişilerin karakterlerini, fiziksel görünümlerini [göz rengi, boy uzunluğu/kısalığı vb.] temel alarak açıklamaya çalışan yapıtlar. İLE/VE/<>
Sarayın mutlu günlerini [evlenme, doğum şenlikleri vb.] anlatann manzum yapıtlar. İLE/VE/<>
Hece vezniyle yazılmış manzum bilmece. İLE/VE/<>
Belirli kurallara göre düzenlenip çözülebilen manzum bilmece. İLE/VE/<>
Alaylı bir dille yazılmış manzum türü. [zarif bir nükte ya da güzel bir mazmun kadar kaba şakalara, taşlamalara ve sövgülere de yer verilir] İLE/VE/<>
Önem verilen bir olayın ya da bir yapının kuruluş yılını bildiren bir tümce, bir mısra ya da beyit yazmak. İLE/VE/<>
[Fars.: "Şehir karıştıran"] Bir kenti, o kentin güzelliklerini, doğal ve sosyal özelliklerini anlatan manzum yapıtlar. İLE/VE/<>
Yeni yaptırılmış saray, köşk, yalı benzeri binalar için yazılmış kasîdeler. )
- DİVAN ŞİİRİ TÜRLERİ [DİNSEL]:
TEVHÎD ile/ve/<> MÜNÂCÂT[< NECV] ile/ve/<> NAAT ile/ve/<> MİRÂCİYE ile/ve/<> MAKTEL-İ HÜSEYİN ile/ve/<> HİLYE ile/ve/<> MEVLİD ile/ve/<> KIRK HADİS ile/ve/<> MENÂKIBNÂME ile/ve/<> KISSA ile/ve/<> SİYER
( Tanrı'nın birliğini ve ululuğunu anlatan şiir/ler. İLE/VE/<>
Allah'a dua etme, yalvarma. | Allah'a dua konulu şiirler/manzûme. İLE/VE/<>
Hz. Muhammed'i övmek, ona yakarma, şefaat dileme amacıyla yazılmış şiir/ler. İLE/VE/<>
Hz. Muhammed'in mirâcını anlatan şiirler. İLE/VE/<>
Hz. Hüseyin'in Kerbela'da şehit edilişini konu alan ve acıklı bir üslûpta yazılan yapıtlar. İLE/VE/<>
Hz. Muhammed'in fiziksel ve kişisel özelliklerini, örnek davranışlarını konu alan yapıtlar. İLE/VE/<>
Hz. Muhammed'in doğumunu ve kısaca yaşamını övgüyle anlatan yapıtlar. İLE/VE/<>
Hz. Muhammed'in kırk sözünden oluşan yapıtlar. İLE/VE/<>
Din büyüklerinin, tarikat kurucularının, ermişlerin olağanüstü yaşamlarını anlatan yapıtlardır. İLE/VE/<>
Öğüt verici ve öğretici öykü, fıkra, masal, menkıbe türü yapıtlar. İLE/VE/<>
Hz. Muhammed'in yaşamını anlatan yapıtlar. )
- DİVAN ile/ve KÜLLİYAT
- DİVÂN-I MUHASEBAT[Ar.] değil/yerine/= SAYIŞTAY
- DİVİM ile/ve GİDİŞAT
- DIVISION vs. PART
- DIVISION vs. UNIT
- DİYABET ile/ve/||/<> ALZHEIMER
( Washington Üniversitesi’nde yürütülen bir çalışma, kan şekerindeki yükselmenin, Alzheimer hastalarında rastlanılan amyloid beta kaynaklı plak oluşumunu da tetiklediğini ortaya çıkardı. Böylece, diyabet ile Alzheimer arasında doğrudan bir bağ olduğu kesinleşti.
Ayrıntıları için burayı tıklayınız... )
- DİYABET ile/||/<> DİYABETİK
( Şeker hastalığı. İLE/||/<> Şeker hastalığıyla ilgili. )
- Dİ(Y)ABET ile Dİ(Y)ABETİK
( Şeker sayrılığı. İLE Şeker sayrılığı [ile ilgili], şeker sayrısı. )
- DİYABET ile/||/<> PREDİYABET
( Kan şekeri seviyelerinin sürekli yüksek olması ile ilişkili bir metabolik sayrılık. İLE/||/<> Kan şekeri seviyelerinin normalden yüksek ancak diyabet tanısı koyulacak kadar yüksek olmaması. )
- Dİ(Y)ALİZ ile Dİ(Y)ALİZAT ile Dİ(Y)ALİZÖR
( Süzme, süzülme. İLE Süzüntü. İLE Süzücü. )
- DİYÂNET >< HIYÂNET/İHÂNET
- DİYET yerine BESİDÜZEN
- Dİ(Y)ET ile Dİ(Y)ETETİK ile Dİ(Y)ETİSYEN
( Besidüzeni, beslenme. İLE Besinbilim, besinbilim [ile ilgili]. İLE Beslenme uzmanı. )
- DİYET ile/ve/değil REJİM[Fr.]/PERHİZ[Fars.]
( ... İLE/VE/DEĞİL Yönetme, düzenleme biçimi, düzen. | Perhiz. | Bir devletin yönetim biçimi. | Akarsu debisinin, yıl boyunca gösterdiği değişikliklerin tümü. )
( [not] DIET vs./and/but REGIMEN )
- DİYOT İLE TRANSİSTÖR İLE MOSFET ile/||/<> YARI İLETKEN AYGITLAR
( Temel elektronik devre elemanları. )
( Formül: I_c = βI_b (transistör) )
- DİZE/MISRA / KOŞA/BEYİT ile/ve/||/<>/> TÜMCE/CÜMLE
- DİZGİ ile KATRAT
( ... İLE Basımcılıkta dizgi işinde kullanılan bir ölçü birimi. | Dizgide harfler arasına konulan yazısız metal parçası. )
- DNA:
ADENİN ve/||/<> TİMİN ve/||/<> GUANİN ve/||/<> SİTOZİN ve/||/<> FOSFAT ve/||/<> DİOKSİRİBOZ ŞEKER
( Adenin, Timin ile birleşir. VE/||/<> Sitozin, Guanin ile birleşir. )
- DOÇENT değil/yerine/= BİLGEN
- DOCUMENT :/yerine BELGE
- DOĞA:
ACZ ve HAYRET
- DOĞA KAYNAKLI FELÂKET/ÂFET ile/ve İNSAN KAYNAKLI FELÂKET/ÂFET ile/ve TEKNOLOJİ KAYNAKLI FELÂKET/ÂFET
( ... İLE/VE Savaş. İLE/VE ... )
( Sonrasında nefret duygusu oluşturmaz. İLE/VE Sonrasında nefret uyandırır. İLE/VE ... )
( Birbirimizin karşısına çıplak çıkmak zorunda olsaydık, birbirimizi gırtlaklamak daha zor gelirdi. )
( NATURAL DISASTER vs. DISASTER BY HUMAN vs. DISASTER BY TECHNOLOGY )
- DOĞA:
SOMUT ile/ve/||/<> ÖZSEL
- DOĞA/TABİAT ile/ve/=/</değil RAHMET/RAHMAN
( Şuurlu. İLE/VE Şuur. )
( Rahmetin görüntüleri. )
- DOĞA ile/ve SANAT
( Sanat, sırrını bilenler için bir tutam otun içinde saklıdır. Bilmeyenler ise onu bir dağın ardında zannederler. )
( ... İLE/VE Doğanın karşısında kazanılmış zafer. )
( “Doğa, sanat gibi görüldüğünde; sanat ise doğa gibi görüldüğünde güzeldir.” )
( Güzellik, teknikteki doğadır; sanatsallıktaki özgürlüktür. )
- DOĞA = TABİAT = NATURE[İng., Fr.] = NATUR[Alm.] = NATURA[Lat.] = PHYSIS[Yun.] = NATURALEZA[İsp.]
- DOĞADA:
YASA değil KUVVET
- DOĞAL DURUM:
"DURMAK" değil HAREKET
- DOĞAL FİYAT ile/ve PİYASA FİYATI
( FİYAT: İki ürünün orantısı. )
- HAREKET:
DOĞAL ile/ve/||/<> ZORLAMALI
- DOGMA vs. JUDGEMENT
- DOGMA vs. VERDICT
- DOĞRU-DÜRÜST[Fars.] ile/değil/yerine/||/<> DOĞRU-DÜZGÜN
- DOĞRULUK = HAKİKAT = TRUTH[İng.] = VÉRITÉ[Fr.] = WAHRHEIT, RICHIGKEIT[Alm.] = VERITAS[Lat.] = ALÉTHEIA[Yun.] = VERDAD[İsp.]
- DOĞRULUK ve/||/<> İYİLİK ve/||/<> YÖN(ELİM)/İSTİKÂMET
( Hak ve hakikatte. VE/||/<> Eylemde. VE/||/<> Davranışta. )
( el-SIDK fi'l-HAKK ve/||/<> el-HAYR fi'l-AMEL ve/||/<> el-İSTİKAMET fi'l-AHVAL )
- DOĞRUSAL HAREKET ile/ve DAİRESEL/DÖNGÜSEL HAREKET
( HAREKET-İ MÜSTAKİME ile/ve HAREKET-İ MÜSTEDİRE )
- DOĞUBEYAZIT değil DOĞUBAYAZIT
- DOĞURTMA = İSTİLÂT, SANAT-I TEVLİT = MAIEUTICS[İng.] = MAIEUTIQUE[Fr.] = MAIEUTIK[Alm.] = MAIEUTIKE[Yun.]
- DOKU ve KOKU/TAT ile/ve/||/<> DUYU(İŞİTME ve GÖRÜ/GÖRME)
- DOKÜMAN[Fr., İng. < DOCUMENT]["DÖKÜMAN" da değil!] değil/yerine/= BELGE
- DÖLLEYİCİ KELÂM yoksa ŞERİAT
- DOLU ile BERED[Ar.]
( ... İLE En çok fırtınalı havada yağan dolu. )
- DOMİNANS ile/||/<> DOMİNANT
( Baskınlık. İLE/VE/|| Baskın. )
- DOMİNANT İLE RESESİF İLE KODOMİNANT ile/||/<> ALLEL ETKİLEŞİMLERİ
( Allellerin fenotipe etki biçimleri. )
( Formül: F₂: 3:1 (dominant) )
- DOMİNANT İLE RESESİF İLE KODOMİNANT ile/||/<> KALITIM PATTERNLERİ
( Alel ilişkileri. )
( Formül: AA İLE Aa İLE aa )
- DOMINANT :/yerine BASKIN
- DOMİNAN/T ile DOMİNANS
( Baskın, başat. İLE Baskınlık, başatlık. )
- DOMİNANT ile/||/<> RESESİF
( Dominant baskın gen İLE resesif çekinik gendir )
( Formül: AA/Aa görünür İLE aa )
( Gregor Mendel tarafından 1865 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1822-1884) (Ülke: Avusturya) (Alan: Biyoloji) (Önemli katkıları: Kalıtım yasaları, modern genetiğin kurucusu) )
- DÖNEL HAREKET ile/||/<> ÖTELEME HAREKETİ
( Dönel eksen etrafında, öteleme doğrusal harekettir )
( Formül: ω=dθ/dt İLE v=dx/dt )
( Aristoteles tarafından -350 yılında keşfedildi/formüle edildi. (-384--322) (Ülke: Antik Yunan) (Alan: Felsefe, Mantık, Biyoloji) (Önemli katkıları: Mantık, etik, metafizik) )
- DÖNER DİSK ELEKTROT ile/||/<> DÖNER HALKA-DİSK
( RDE kütle transferi, RRDE ara ürün tespiti. )
( Formül: Tek İLE çift elektrot )
- DONKEY PLEASURE vs. PLEASURE OF ARTIST
- DORSUM[İng.] değil/yerine/= SIRT
- DÖRT LEVENT değil DÖRDÜNCÜ LEVENT
- 4S:
SPOR ve/ SEKS[UYKU / GÜNEŞ] ve/ SANAT ve/ SEYAHAT
( SPORT and SEX and ART and TRAVEL )
- DOST -ile
( HAKÎKÎ SEVGİLİ, ALLAH )
( SEVEN VE SEVİLEN KİMSE )
- DOST ve/>< DERT
( Dostu olanın, derdi olmaz. )
- DOST ile KARDEŞLİK
( Kardeş olma durumu, karındaşlık, uhuvvet. | Kardeş kadar yakın sayılan kimse, yakın dost. | Birlik, beraberlik. | Adı bilinmeyen kişilere söylenilen bir seslenme sözü. )
- DOSTLUK:
"KUSURSUZ/LUK" değil/yerine SAMİMİYET
- DOUBLE :/yerine ÇİFT
- DOUBT :/yerine ŞÜPHE
- DRAFT vs. BILL
( Tasarı, poliçe, çek. İLE Yasa tasarısı. )
- DRAFT :/yerine TASLAK
- DRUG ELUTİNG STENT değil/yerine/= İLAÇSALAR KAFES
- DRUPA, TEK ÇEKİRDEKLİ ETLİ MEYVE = SİMÂR-I TUFFÂHÎYE-İ MÜLTEZİKATÜ'N-NEVÂT = MÉLONIDE À NUCULES, DRUPE
- DUA ve/<> MANEVİYAT
- DUA ile/ve/değil/<> SOHBET
- DÜALİST değil/yerine/= İKİCİ
- DUBLE/DOUBLE[İng.] değil/yerine/= ÇİFT
- DÜCNE[Ar. çoğ. DÜCEN, DÜCÜNÂT] ile DÜCÜNNE[Ar. çoğ. DÜCÜNÂT]
( Karanlık, kapalı hava. İLE Bulut, kat kat olma, karanlık. | Yağmur yağma. )
- DUCT -ile
( Salgı kanalı. )
- DUCT- ile/||/<> -FERENT
( Kanal, iletim yolu. İLE/||/<> Taşıyan, ileten. )
- DÜET değil/yerine/= İKİLİ
- DÜĞME ile/ve ÇITÇIT
- DÜKKAN değil/yerine/= KEPİT
- DUMAN ile BULUT
( ACÂC: Bulut. | Duman. )
( SMOKE ile CLOUD )
- DÜNYA ile/ve/<> ÂHİRET
( Ahlâk. İLE/VE/<> İlim. )
- DÜNYA -/<> A'RAF/BERZAH -/<> ÂHİRET
( ... <-> İnsan. <-> ... )
- DÜNYA = WORLD[İng.] = MONDE[Fr.] = WELT[Alm.] = MUNDUS[Lat.] = MUNDO[İsp.]
- HİKMET:
DÜNYEVÎ ile/ve/<> NEFSÂNÎ ile/ve/<> ŞEYTANÎ ile/ve/<> İLÂHÎ
( Toplumsal. İLE/VE/<> Psikolojik. İLE/VE/<> Siyasal. İLE/VE/<> Tanrısal[Teolojik], [Din, Mârifetullah]. )
- DURAĞAN ile SABİT
- DURAĞANLIK/ATÂLET(OTURMA/YATMA) ile/değil/yerine/>< HAREKET
( Üşütür ve giydirir. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Isıtır ve soyundurur. )
- DURAĞANLIK/ATÂLET ile/değil/yerine/||/<> DURUŞ
- DURMA = DÜZGÜN DOĞRUSAL DEVİM/HAREKET
( Aralarında fark yoktur. )
- DURMA ile/||/<> DÜZGÜN DOĞRUSAL DEVİM HAREKET
( )
( Bilinmiyor tarafından keşfedildi/formüle edildi. )
- DURUM = VAZİYET = SITUATION[İng., Fr., Alm.] = SITUS[Lat.] = SITUACION[İsp.]
- DÜRÜST[Fars.] değil/yerine/= DOĞRU
- DÜRÜŞT[Fars.] ile/değil/yerine/>< DÜRÜST[Fars.]
( Sert; gücendirici, kırıcı. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Sözünde ve davranışlarında, doğruluktan ayrılmayan, doğru, onurlu. | Doğru, yanlışsız. )
- DÜRÜST/LÜK >< BİLGİSİZ/LİK(CEHÂLET)
- DÜŞMAN/LIK ile/değil/yerine/>< DOST/LUK
( Dostluğunun bedelini ödemekten kaçınanın, "düşmanlığı"nı önemsemeyebilirsin. Fakat düşmanlığının bedelini ödemeye hazır olanın, "dostluğu"nu ciddiye al! )
( Düşmanın en büyük hilesi, "dostluğudur". )
( Dedikodu/nu eder. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Uyarır/ikaz eder. )
( )
( [ölümü] Unutturan. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Anımsatan. )
( "Ne yapmamız gerektiğini" gösterir. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Ne yapabileceğimizi gösterir. )
( Her canımızı sıkanla. VE Her elimizi sıkanla. [Olmayalım!] )
( Her başımızı ağrıtanı düşman bilmeyelim/saymayalım. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Her başımızı okşayanı dost bilmeyelim/saymayalım. )
( Düşmana sus. İLE/VE/>< Dost ile konuş. )
( ADÂVET ile/değil/yerine/>< SÂDIK[< SIDK] )
- DÜŞMAN/LIK ve/||/<> YAKIN/LIK
( "Hiçbir şey, çetin düşmanlar kadar birbirine yakın değildir." )
- DUST :/yerine TOZ
- DÜŞÜNCE ile/ve/||/<>/>/< DİKKAT
( Düşünceler dedikleriniz, zihnin yüzeyindeki dalgacıklardır ancak. )
( Yaşamınızdaki en önemli şeye -kendinize-, bölünmez dikkatinizi verin. )
( Zorlamasız, kendi benliği ile kısıtlanmamış bir dikkat ve ilgi gerekir. )
( Olgun kişi, dikkatini içine yönelterek, meziyetlerini geliştirir. )
( Dikkat, Şimdi'ye geri getirir. )
( Dikkat, özgürleştirir. )
( Dikkatsizlik, tutsaklaştırır. )
( Dikkatsizlik, köreltir; dikkat, berraklaştırır. )
( Öteye ulaşmak için uyanık bir sükûnete ve sessiz dikkate gereksinimimiz vardır. )
( Dikkatsizliğiniz yüzünden kendi çevrenizde inşâ etmiş olduğunuz hapishaneyi inceleyin. )
( Başparmağınız işaret parmağınıza dokunuyor. İkisi de dokunuyor ve dokunuluyor. Dikkatinizi başparmağınızda topladığınız zaman başparmak hissedendir ve işaret parmağı da nesne. Dikkat odağını değiştirin, ilişki de tersine döner. )
( Attention liberates. )
( Inattention obscures, attention clarifies. )
( It needs effortless, un-self-conscious attention.
To go beyond, you need alert immobility, quiet attention.
Attention brings you back to the present.
Study the prison you have built around yourself by inadvertence.
Your thumb touches your forefinger. Both touch and are touched. When your attention; is on the thumb, the thumb is the feeler and the forefinger - the self. Shift the focus of attention and the relationship is reversed. )
( THOUGHT vs./and/||/<>/>/< ATTENTION )
- DÜŞÜNCE = FİKİR = THOUGHT[İng.] = PENSÉE[Fr.] = GEDANKE[Alm.] = PENSAMIENTO[İsp.]
- DÜŞÜNCEMİZİ DEĞİŞTİREBİLMEK:
"ZAAFİYET" değil MEZİYET
- DUT ile KÂĞIT DUTU/KÂĞIT AĞACI
( ... İLE Dutgillerden, Çin'de ve Japonya'da yetişen, kabuğundan kâğıt yapılan bir ağaç. )
( ... cum BROUSSENETIA PAPYRIFERA )
- DUT ile ŞAH DUTU
- DUT ile URMU DUTU
( .. İLE Kahramanmaraş'ın, yüksek yaylalarında yetişir. )
- DUT ile/||/<> YER
( Dutu yemezsen/silkelemezsen yer, yer! )
- DUYARLILIK = HASSASİYET = SENSIBILITY[İng.] = SENSIBILITÉ[Fr.] = SENSIBILITÄT, SINNLICHKEIT[Alm.] = SENSIBILIDAD[İsp.]
- DUYARLILIK/HASSASİYET ile/ve/değil/yerine KAYGI/ENDİŞE [>< BİLGİ/BİLİNÇ]
- DUYARLI/LIK/HASSASİYET ile TİTİZ/LİK
( Durumunuzun ne denli nazik olduğunu fark ettiğiniz anda uyanık ve tetiksizsinizdir. )
( SENSITIVENESS vs. FASTIDIOUSNESS/FUSSINESS
The moment you have seen how fragile is your condition, you are already alert. )
- DUYGU = HİS = FEELING, SENTIMENT, (EMOTION)[İng.] = SENTIMENT[Fr.] = GEFÜHL[Alm.] = SENTIMIENTO[İsp.]
- DUYGU ile/ve/değil/yerine/||/<>/< NİYET
- DUYGULARA BAŞVURMA SAÇMA(LIK)LARI/SAFSATALARI:
TEHDİT ile/ve/||/<> DUYGU ile/ve/||/<> ÖNYARGILI DİL ile/ve/||/<> MAZERET
( ARGUMENT FROM FORCE vs./and/||/<> ARGUMENT TO PITY vs./and/||/<> PREJUDICIAL LANGUAGE vs./and/||/<> FALLACY OF SPECIAL PLEADING )
- HAKİKAT:
"DUYULUR OLAN" değil DÜŞÜNÜLÜR OLAN
- DUYUMSADIKLARIMIZ:
SOMUT değil SOYUT
- DUYUSAL KANIT ile/ve/||/<> TÜMEL KANIT
( Anlık/zihin. İLE/VE/||/<> Us/akıl. )
- DUYUSAL SOYUT ile/ve/değil/||/<>/>/< SOYUT
( Doğa. İLE/VE/||/<>/>/< Akıl. )
- DÜZEN ve/||/<>/>/< SÜKÛNET
- DÜZGÜN DAİRESEL HAREKET ile DÜZGÜN DOĞRUSAL HAREKET
( Açısal hızın sabit kaldığı hareket. İLE Hız vektörünün yön ve büyüklüğünün doğru boyunca değişmediği [sabit kaldığı] hareket. )
( UNIFORM CIRCULAR MOTION vs. UNIFORM LINEAR MOTION )
( LE MOUVEMENT CIRCULAIRE UNIFORME avec LE MOUVEMENT lINÉAIRE UNIFORME )
( GLEICHFÖRMIGE KREISBEWEGUNG mit GLEICHFÖRMIGE LINEARBEWEGUNG )
itibarı ile 8.590 başlık/FaRk ile birlikte,
8.590 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(9/36)