Bugün[23 Ekim 2025]
itibarı ile 8.594 başlık/FaRk ile birlikte,
8.594 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.


Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(27/36)


- REZÂNET ile/>< REZÂLET

( Ciddiyet, ağırlık, ağırbaşlılık, temkinlilik, vakarlılık. İLE/>< Alçaklık, rezillik. | Utanılacak durum, utanç verici şey. | Arsızlık. | Maskaralık. )


- REZİDANS[Fr.] değil/yerine/= KONUT

( Yüksek devlet görevlileri, elçiler vb.'nin oturmalarına ayrılan konut. İLE ... )


- REZÎLET ile/ve REDÂET

( Nicelikte. İLE/VE Nitelikte. )


- REZİL/LİK(/REZÂLET) ile SEFİL/LİK(/SEFÂLET)

( VILENESS vs. MISERY )


- REZISTAN/RESISTANT[İng.] değil/yerine/= DİRENÇLİ


- RİÂYET değil/yerine/= GÜTME, GÖZETME | UYMAK, SAYGI, SAYMA | AĞIRLAMA

( GÜTME, GÖZETME | UYMAK, SAYGI, SAYMA | AĞIRLAMA )


- RİBAT ile ARALIKLI VE DÜZENLİ KONUMLANDIRMA

( )


- RİBAT ile/ve/||/<>/> KERVANSARAY


- RİBAT ile/ve/||/<> KULE


- RİBAT ile/ve/||/<>/> KÜTÜPHANELİ RİBAT


- RİBAT ile/ve/||/<>/> MESCİD


- RİBAT ile/ve/||/<>/> RİBAT-I MELİK/SULTANLAR RİBATI


- RİBAT ile/ve/||/<>/> RİBAT-I NİSÂ


- RİBAT ile/ve/||/<>/> ŞEHİR


- RİBAT ile/ve/||/<>/> ŞEHİR KULE


- RİF'AT ile RÜFÂT

( Yükseklik, yücelik. | Yüksek rütbe. İLE Çürümüş, un ufak olmuş. )


- [not] RIGHT vs. CONSTANT


- RIGHT vs. LEFT


- RIGHT vs. RIGHT


- RIGHT :/yerine DOĞRU, SAĞ


- RİJİT/RIGID[İng.] değil/yerine/= SERT


- RİK'AT[< RÜK'AT]:
REK'AT -<


- RİSÂLET VE NÜBÜVVET ile VELÂYET

( Örnek kişi. İLE ... )

( Yasalarla koruma. İLE Sevgiyle koruma. )

( Fark. İLE Tevhid. )

( Bildirme. İLE Çekim/câzibe. )

( Yönetir. İLE Yönetmez. )

( Korur. İLE Sunar. )

( Sunarak. İLE Sarılarak. )

( Bildirir. İLE Paylaşır. )

( Ümmetinin sınırlarıyla anlatarak. İLE Kendi sınırlarıyla anlayarak. İLE Sevgiyle/şefkatle. )


- RİSÂLET ile NÜBÜVVET ile VELÂYET


- RİSÂLET ile/ve/değil RİYÂSET


- RİSÂLET ile/ve/||/<> SİYASET


- RİSÂLET ile/ve ÜVEYSÎLİK

( Eğitim. İLE/VE Deha. )


- RİVÂYET ile/ve/değil/yerine/+/>< DİRÂYET[YETENEK]


- RİVÂYET ile/ve/<> İŞÂRET

( Büyüklerden. İLE/VE/<> Âlimlerden. )


- RİVÂYET[Ar.] değil/yerine/= SÖYLENTİ


- RİVÂYET ile/ve YORUM

( MERVÎ[Ar. < RİVÂYET]: Rivâyet olunan, birinden işiterek söylenilen, sağlam olarak bilinmeyen. İLE/VE ... )


- RİYÂSET[Ar.] ile BAŞKANLIK

( REİSLİK, BAŞ OLMA, BAŞKANLIK )


- RİYÂSET ile/ve/değil/yerine RİYÂET


- RİYÂZÂT[< RİYÂZET] ile RİYÂZİYÂT ile RİYÂZİYE

( NEFSİ KIRMALAR, DÜNYA LEZZETLERİNDEN SAKINMALAR, PERHİZLE, KANAATLA YAŞAMALAR | NEFSİN ARZU ETTİĞİ ŞEYLERİ VERMEMEK | NEFSİN DOĞASINDAN ÇIKMAK ile Oluş ve bozuluşlara konu olmayanların incelenmesi. (Matematik Bilimler) ile HESAPLA, MATEMATİKLE İLGİLİ | BİR YAZI ŞEKLİ )


- RİYÂZÂT ile/ve ORUÇ

( ... ile/ve SIYÂM )

( ... ile/ve RÛZE )


- RİYÂZÂT ORUÇ


- RİYBE[Ar.] ile TÖHMET[Ar.]


- RIZÂ >< MÜLKİYET

( [her yer] Cennet. >< Cehennem. )

( Nesnesini tüketmek ister. >< Mülkiyet ister. )


- RIZÂ ile/ve TESLİMİYET

( Teslim ol(a)mayan, teslim edemez. )


- RIZK ile/ve/değil HİDÂYET


- RIZK >/<> KAZÛRAT >/<> RIZK

( RZK > KZR <> RZK [~] )

( Doğadan kişiye/hayvana. > Kişide/hayvanda. <> Doğaya. )

( Gıda. > Besin-posa. <> Gübre-toprak-gıda. )

( Tohum/fidan/ağaç. > Yaprak/çiçek/meyve. <> Çürük yaprak/meyve-gübre-toprak-fidan/ağaç. )

( Mürşid. > Mürid. > Mürşid. )


- RIZK ile/ve/||/<> NASİB ile/ve/||/<> KISMET


- RNA/RIBONUCLEIC ACID[İng.] değil/yerine/= RİBONÜKLEİK ASIT


- ROAD vs. STREET


- ROBA[İt.] ile ...

( Giysi. | Bir giyeceğin göğüsle omuz arasında kalan bölümüne eklenen parça. )


- ROBOT ile/değil ÇOCUK


- ROBOT ile/||/<> OTOMAT

( İlk programlanabilir robotlar ve otomatlar )

( Cezeri tarafından 1206 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1136-1206) (Ülke: Cizre) (Alan: fizik) (Önemli katkıları: Robotik ve mekanik, su saatleri, otomatlar) )


- RODOKROZİT ile/||/<> AMETİST

( Pembe ile beyaz çizgili bir karbonat. İLE/||/<> Mor renkte bir kuvars türü. )


- RODONİT ile/||/<> JASPER

( Pembe ve siyah renkli bir mineral. İLE/||/<> Kırmızı, sarı ve kahverengi renklerde olabilir. )


- RODONİT ile/||/<> ONİKS

( Pembe ve siyah renkli bir mineral. İLE/||/<> Siyah ve beyaz şeritlere sahiptir. )


- RODONİT ile/||/<> RODOKROZİT

( Pembe ve siyah renkli bir mineral. İLE/||/<> Pembe ile beyaz çizgili bir karbonat. )


- ROL ile NORMAL YAŞAM

( ROLE vs. NORMAL LIFE )


- RÖLAKSAN/RELAXANT[İng.] değil/yerine/= GEVŞETICİ


- İZÂFİ[Ar.]/RÖLATİF[İng.] değil/yerine/= GÖRELİ


- ROMATOİD ARTRİT ile/||/<> OSTEOARTRİT

( Eklemlerde yangılanma ve bozunumu ile ilişkili bir bağışıklık sayrılığı. İLE/||/<> Eklem kıkırdağının aşınması ve bozulması. )


- ROOT :/yerine KÖK


- ROT[Fr.] ile/ve/||/<>/> BALANS

( Motorlu taşıtlarda, direksiyon ile tekerlek arasındaki bağlantıyı sağlayan demir çubuk. | Bu çubuğun ayarı. İLE/VE/||/<>/> Aracın, direksiyon bırakılsa bile düz gitmesini ölçme ve ayarlama. )


- ROTAXANE İLE CATENANE İLE KNOT ile/||/<> MEKANİK BAĞLI MOLEKÜLLER

( Topolojik olarak kilitli yapılar. )

( Formül: [2]rotaxane )


- ROZET[Fr.] değil/yerine/= İĞNE

( Yakaya vs. takılmak için çeşitli biçimlerde yapılan, bir kuruluşun simgesi sayılacak ufak kâğıt ya da metal nesne. | Musluğun, gizli döşenmiş boruya vidalandığı yerine çirkin görünüşünü kapatmak amacıyla kullanılan nikel ya da krom kaplanmış çember biçimli sac parça. )


- RUBAİ MÜCERRED ile/ve RUBAİ MEZİD

( 1 BAB ile/ve 1 BAB [2, 15, 50, 70] )

( FETHÜ ZAMMİN, FETHİ KESRİN, FETHÂTEN, KESRU FETHİN, ZAMMU ZAMMİN, KESRATEN )

( EZBERLEYİNİZ!!! )


- RUBA[İt.] değil/yerine/= GİYSİ


- RUBÛBİYET ile ...

( Terbiye eden, düzenleyen, geliştiren. )


- RÜCÛA KEFÂLET değil/yerine/= DÖNÜŞE YÜKÜMLÜK


- RÛH[Ar.] ile MÜHCE[Ar.] ile NEFS[Ar.] ile ZÂT[Ar.]


- RUHANİYET ile ...

( Kendine ve başkalarına iyilik yapma. )


- RUHSALLIK ve/< HALVET


- RUHSAT ile/ve EHLİYET


- RUHSAT[Ar.] değil/yerine/= YETKİLİK


- RÜKÛN:
ASLÎ ile/ve/||/<> ZAİT


- RÜKÛN ile/ve/||/<> ŞART ile/ve/||/<> HÜKÜM ile/ve/||/<> SENET

( SUPPORT avec/et/||/<> CONDITION avec/et/||/<> CONSEQUENCE LEGALE avec/et/||/<> PREUVES A L'APPUI )


- RULMAN/ROULEMENT[İng.] değil/yerine/= YUVARLANMA


- RÜŞD ile ...

( AŞKTA KEMALİNE ERMEK | DOĞRU YOLU BULUP GİTME, DOĞRU YOLDA GİTME | DOĞRU DÜŞÜNME, AKIL SAHİBİ OLMA | BÂLİĞ OLMA, BÜLÛĞA ERME, ERGİNLİK | HAYRA İSABET | TEVAZÛ )


- RÜŞD[Ar.] ile REŞED[Ar.]


- RÜŞT değil/yerine/= ERGİNLİK


- RUSÛH[Ar.] ile SEBÂT[Ar.] ile RUSUVV[Ar.]


- RÜŞVET[Ar.] değil/yerine/= ORUNÇ/URUNÇ, ETTİREÇ


- RÜYA ile/ve/<> MİT

( Bireysel. İLE/VE/<> Toplumsal. )

( Bireysel mitlerdir. İLE/VE/<> Ortak rüyalardır. )


- RÜ'YET ile ...

( GÖRME, BAKMA, GÖRÜLME, GÖRÜŞ | İDARE ETME, ÇEVİRME, YÖNETME | ARAŞTIRMA )


- RÜYET değil/yerine/= GÖRÜLÜM


- YEL/RÜZGÂR ile İMBAT

( ... İLE Yazın, gündüz denizden karaya doğru esen mevsim rüzgârı, deniz yeli. )


- YEL/RÜZGÂR ile LEVANT

( ... İLE Fransa ve İspanya kıyılarında esen sert bir rüzgâr. )


- s. op. s.[Lat. < SO OPUS SIT] değil/yerine/= GEREKTİĞİNDE, GEREK GÖRÜLÜRSE


- SÂ' ile SÂ' ile SAA/SİA[Ar. < VÜS'AT] ile -SÂ[Fars.] ile -SÂ/Y[Fars.]

( S harfinin Arapça adı. İLE Bin dirhemlik bir hubûbat ölçeği. İLE Genişlik, bolluk. | Güç, takat. İLE Benzetme edatı olan "âsâ"nın hafifletilmişi.[ANBER-SÂ: Anber gibi. | GAYR-SÂ: Gayır gibi.] İLE "süren/sürücü" anlamlarıyla birleşik sözcükler yapar.[CEBHE-SÂ: Yüz süren. | CEBÎN-SÂ/Y: Alın süren.] )


- SAADET ile/ve/||/<>/< BEREKET


- SAADET >< ŞEKÂVET


- SAADET ve/<> SELÂMET


- SAADET ile/ve/> SİYÂDET

( HAPPINESS vs./and/> LORDSHIP/SOVEREIGNTY )


- SAÂDET[Ar.] ile SÜREKLİ MUTLULUK

( SÜREKLİ MUTLULUK )


- SÂAT[Ar. çoğ. SÂÂT] ile SÂÂT[Ar. < SÂAT]

( Saat. | Zaman, vakit. | Belirli/muayyen vakit. | Kıyâmet. İLE Saatler. )


- SÂAT ile ...

( SAAT | VAKİT, ZAMAN | BELİRLİ ZAMAN | KIYÂMET )


- SAAT DÜNYA SAATLERİ


- SAAT ile/||/<> MEKANİK

( Altı silindirli mekanik saat )

( Takiyüddin tarafından 1559 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1526-1585) (Ülke: Osmanlı/Şam) (Alan: matematik) (Önemli katkıları: İstanbul Rasathanesi, astronomi aletleri, optik) )


- SAAT değil/yerine/= ÖYEN/ÖYLÜK/ÖYBİL/SAYAÇ


- SAAT ile PİRYOL[Marka adından]

( ... İLE Üzerinde kümbet biçiminde bir kapağı bulunan, oldukça büyük bir tür cep saati. )


- SAAT ile/ve SIHHAT(SAĞLIK)

( "SAATLER OLSUN!" değil "SIHHATLER OLSUN!" )


- SAAT değil/yerine/= UÇUR, ATLAK


- SABÎH[Ar. < SUBH] ile SÂBİH[Ar. < SİBÂHAT]

( Güzel, şirin, lâtif. İLE Yüzen, yüzücü. )


- SÂBÎHA[Ar. < SİBÂHAT] ile SÂBİHÂT[Ar. < SÂBÎHA]

( Gemi. İLE Gemiler. | Yıldızlar. | İmanlıların ruhları. )


- SABIR ile/ve/<>/değil/yerine ÂFİYET


- SABIR ve/<> HİZMET


- SABIR ile/ve KANAAT ile/ve MÜRÜVVET

( Tamamıyla nefs mertebesinden geçmeyen, mürüvvet sahibi olamaz. )


- SABIR ile/ve SEBÂT

( Allah'ın adlarının sonuncusudur. )

( PATIENCE vs./and PERSEVERANCE )


- SABIR ile/ve/<>/> SELÂMET

( SABIR GEREK EVVELÂ
SONRA TAHAMMÜL
SONRA TENEZZÜL
SONRA İLİM, İRFAN GEREK
SONRA AŞK, ŞEVK GEREK
SONRA YOKLUK
EN SONUNDA KİŞİLİK! [OLUŞUR] )

( Sabır, öyle bir iptir ki; sen kopacak/bitecek sanırsın, o, gittikçe güçlenir/çoğalır. )


- SABIR ile/ve TÂKAT


- SABİT/CONSTANT değil/yerine/= DURGAN/DURAĞAN


- SÂBİT[Ar. < SEBÂT, SÜBÛT] ile Sâbit[Ar.]

( Hareketsiz, kımıldamayan, yerinde duran. | İspat edilmiş, anlaşılmış. İLE Ünlü Türk şairlerindendir.[ö. 1716, h. 1124] )


- SABİT ile/ve/<>/değil/yerine BELİRLİ


- SABİT ile/ve DEĞİŞMEYEN

( FIXED vs./and INVARIABLE )


- SABİT ile/ve/değil HAREKET NOKTASI

( [not] FIXED vs./and/but MOTION POINT )


- SABİT ile İLİŞKİ

( FIXED vs. RELATION )


- SABİT ile/ve/||/<>/> KOZMİK SABİT[1917 < ARKÜTAS (M.Ö. 320)]


- SABİT ile ÖZSEL


- SABİT ile/ve/değil/yerine/||/<> SÂDIK

( [not] CONSTANT/FIXED vs./and/but/||/<> TRUE/TRUTHFUL
TRUE/TRUTHFUL instead of CONSTANT/FIXED )


- SABİT ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SADIK


- SABİT ile SÜREKLİ


- SABİT[Ar.] değil/yerine/= TANITLI


- SABİT ile/ve TEK

( FIXED vs./and UNIQUE )


- SABİT ile ZÂBİT

( Sabitleyen kişi/şey. İLE Tutan, saklayan, zabteden kişi/şey. | Rütbesi, teğmenden, binbaşıya kadar olan asker, subay. | Yönetme gücü olan, dediğini yaptıran. )


- SABREDİLEN BELÂ ve/<> ŞÜKREDİLEN NİMET

( İkisi de geliştirici/ilerleticidir. )

( Both of them are progressive. )


- SAÇ EKİMİNDE:
FUT ile/değil/yerine/> FUE


- SAÇ ile/değil POSTİŞ[İt.]

( ... İLE/DEĞİL Kadınların, genellikle başlarının arkasına taktıkları ek saç. )


- SAÇAKBULUT/SIRRUS[Lat.] ile/ve KÜMÜLONİMBUS

( En üst/yüksek bulut katmanı. İLE/VE En alt [dokuzuncu] bulut katmanı. )

( Sirrus bulutları, 12.000 m. yükseklikte, ince bir tabakadır. Gökyüzünde tamamen buzdan oluşan tek buluttur. [Yerkürenin ısısını düzenlemeye yardımcı olur.] )


- SAÇMA = ABES = ABSURD[İng., Alm.] = ABSURDE[Fr.] = ABSURDO/DA[İsp.]


- SAÇMA ile "SAKAT"


- SÂD/SÂDD[Ar. < SEDD] ile SÂD ile SA'D ile SAD ile SAD[Fars.]

( Kapayan, örten. | Aksu, göz perdesi. İLE Göz ağrısı/hastalığı. İLE Kutluluk. | Uğur. | Kutlu, uğurlu.[SA'D-ÜD-DÎN/SÂDETTİN: Dini uğurlu, kutlu kılan.] İLE Osmanlı ve Arap abecesinin onyedinci harfidir.[ebced hesabında 90 sayısının karşılığıdır] İLE Yüz/100. )


- SÂDÂD ile EFENDİLER

( EFENDİLER )


- SADAKA ile ISKAT[Ar.]

( ... İLE Düşürme, aşağı atma. | Düşürülme. | Ölenlerin, kılınmamış namazları ve tutulmamış oruçları için verilen sadaka. )


- SADÂKAT VE BAĞLILIK ve/||/<> FARKINDALIK VE ADÂLET ve/||/<> EDEB VE HAYÂ ve/||/<> FETA VE GÖNÜL

( HZ. EBÛ-BEKİR SIDDÎK ve/||/<> HZ. ÖMER el-FÂRUK/HATTÂB ve/||/<> HZ. OSMAN ZİNNUREYN ve/||/<> HZ. İMÂM-I ALİ )

( Çocukluk. VE/||/<> Gençlik. VE/||/<> Yetişkinlik. VE/||/<> Olgunluk. )


- SADÂKAT ile/ve/<> BAĞLILIK


- SADÂKAT ile/değil/yerine/>< DEĞİM/LİYÂKAT

( [İşinin ehli ...] Olmayanın "dayandığı". İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Olanın güvendiği. )


- SADAKAT[Ar. < SADAKA]["ka" uzun okunur] ile SADÂKAT[Ar. < SIDK]

( Sadakalar. | Müslümanların ellerinde bulunan ve fakirlere/düşkünlere verilen üç maldan biri. İLE Dostluk, içten bağlılık, vefâlılık. Doğruluk, yürek doğruluğu. )


- SADÂKAT ile/değil/yerine SAF BAKIŞ


- SADÂKAT ile/ve SÜREKLİLİK

( LOYALTY vs./and CONTINUITY )


- SADÂKAT ile/ve/<> VEFÂ

( ... İLE/VE/<> Sadakatin zirvesi. )


- SADÂKAT ile YALANSIZLIK

( LOYALTY vs. LACK OF LIE )


- SADÂRET ile/||/<> SADRAZAM

( Başbakanlık. İLE/VE/||/<> Başbakan. )


- SAD-CHİT ile ...

( Evrensel potansiyelin, aşkın(transandantal) durumu. )


- SÂDE[Ar. < SEYYİD] ile SÂDE[Ar. < SÂDEC/SÂZEC]/YALIN[Ar.]

( Seyyidler. İLE Düz, basit, yalın, gösterişsiz. | Süssüz. | Karışıksız, katkısız. | Derin düşünemeyen, bön, saf adam. | Yalnız, ancak. | Arasına, içine peynir vb. konulmamış hamur. )


- SADECE ..." ile "SALT ..."


- SADED[Ar.] değil/yerine/= ASIL

( Asıl konu. | Yakınlık, civar. | Düşünce, niyet, kasıt; girişim/teşebbüs. )


- SADED[Ar.] ile ÖZET

( Asıl konu. | Yakınlık, civar. | Düşünce, niyet, kasıt; girişim/teşebbüs. İLE ... )


- SADELİK ve/||/<> DAYANÇ(SABIR) ve/||/<> ŞEFKÂT ve/||/<> MERHAMET

( SIMPLICITY and/||/<> PATIENCE and/||/<> COMPASSION and/||/<> MERCY )


- SADI CARNOT ve/+/||/<>/> RUDOLF CLAUSIUS

( [1796 - 1832] ve/+/||/<>/> [1822 - 1888] )

( "Isı Makineleri" yazısının yayımlanması - 1824 )

( Isı Şelâlesi )


- SAF HAKİKAT ile/ve/<> EBEDÎ ÖZ


- SAF ... değil SALT ...


- SAFAHAT ile SEFAHAT

( Evreler, safhalar. İLE Eğlenceye düşkünlük. | Uçarılık. )


- SAFİR değil/yerine GÖKYAKUT

( Mavi renkli, değerli bir korindon türü. )


- SAFİR ile/||/<> KUNZİT

( Korund mineralinin mavi renkli çeşidi. İLE/||/<> Pembe ila mor renkte bir spoddumen. )


- SAFİR ile/||/<> TANZANİT

( Korund mineralinin mavi renkli çeşidi. İLE/||/<> Mavi ve mor tonlarında bir zoisit türü. )


- SÂFİYET ile/ve/||/<>/> İRFÂNİYET

( Kendinde/içten. İLE/VE/||/<>/> Ustadan/dışarıdan. )


- SAFİYET ve/||/<> SAMİMİYET


- SAF/LAŞTIRILMIŞ AKIL ile/ve/= NİYET ile/ve/= KALP

( PURIFIED REASON vs./and INTENTION = HEART )


- SAFLIK" ile/ve/değil/yerine/||/<> TESLİMİYET


- SÂF/SAFF[Ar. çoğ. SUFÛF] ile SÂF/SÂFÎ[Ar. < SAFÂ, SAFVET] ile SAFH[Ar.]

( Dizi, sıra, camide cemaatin sırası. İLE Temiz, katkısız, karışık olmayan, halis. | Bön, kolay aldanabilen, kurnazlığa aklı ermeyen. İLE Yüz çevirme. | Affetme, suç bağışlama.[AFV] )


- ŞAFT[İng. SHAFT] ile ŞAFT

( Bir makinenin dönme hareketini, öteki parçalara aktaran ve ucuna dişli çarklar, tekerlekler ya da pervane bağlanan demir mil. İLE Bilardoda, ıstaka çeşidi. )


- SAFV[Ar.] ile SAFVET[Ar.]


- SAĞ ile/ve/||/<>/> SELÂMET

( Sen. İLE/VE/||/<>/> Ben. )


- SAĞALTIM/PSİKOTERAPİ ile/değil/yerine SOHBET

( Çağrışımsal. İLE/DEĞİL/YERİNE Sanatsal. )


- SAĞIN = SAHİH = EXACT[İng., Fr.] = EXAKT[Alm.] = EXIGERE[Lat.] = EXACTO/TA[İsp.]

( Doğruluk kuralına uygun olan. | Sözün, anlatılmak istenilene tam karşılık olması, tam uygun düşmesi niteliği. )


- SAĞIN/EXACT[İng.] ile ...

( Doğruluk kuralına uygun olan. | Sözün anlatılmak istenene tam karşılık olması, tam uygun düşmesi niteliği, sahih. )


- SAĞLIK:
"HİZMET" ile/ve/değil/||/<>/< HAK


- SAĞLIK ile/ve GÜÇ/KUDRET

( image

image )

( HEALTH vs./and POWER )


- SAĞLIK = HEALTH[İng.] = SANTÉ[Fr.] = GESUNDHEIT[Alm.] = SALUTE[İt.] = SALUD[İsp.]


- SAĞLIK ve/> ONGUNLUK/SAADET/MUT

( Sağlık olmazsa saadet olamaz. )

( ASKLEPIOS )


- SAGU = AĞIT = MERSİYE

( İslâm'dan önce. = Halk yazınında. = Divan yazınında. )


- ŞAH MAT değil/yerine/= HAN DÜŞER


- SAH/SAHÂ[Ar.] ile SAH/SAHH[Ar. < SIHHAT]

( Cömertlik, elaçıklığı. İLE "doğrudur, yanlışsızdır" anlamına, resmî yazılara konulan bir işaret. )


- ŞAH ile/ve VEZİR ile/ve FİL ile/ve AT ile/ve KALE/ROK ile/ve PİYON[Fr. < Lat.]

( ... ile/ve FERZ/FERZÎN/FERZÂNE/FERZEND[Fars.] ile/ve PÎL ile/ve ... ile/ve RUH ile/ve PİYÂDE, BEYDÂK[Ar.] )

( KING vs. QUEEN vs. BISHOP vs. KNIGHT vs. ROOK vs. PAWN )


- SAHÂ'[Ar.] ile SÂHA[Ar. çoğ. SÂH, SÂHÂT]

( Cömertlik, elaçıklığı. İLE Alan, meydan, avlu. )


- ŞAHAB/ŞİHÂB[Ar.]/METEOR(İT) değil/yerine/= GÖKTAŞI

( Havayuvarı içinde oluşan sıcaklık değişmeleri, yel, yıldırım, yağmur, dolu gibi olaylara verilen ad. | Akanyıldız. )


- SAHÂVET[Ar.] değil/yerine/= EL AÇIKLIĞI

( CÖMERTLİK, EL AÇIKLIĞI )


- ŞAHESER[Ar.] değil/yerine/= BAŞYAPIT


- SAHİBİYİM ile/yerine (BU/ŞU/BURASI) BANA AİT


- ŞAHİD:
ÂYET ve HADİS ve İNSAN


- ŞÂHİD[Ar.] ile HÂZIR[Ar.]


- ŞÂHİD[Ar.] ile MÜŞÂHİD[Ar.]


- ŞÂHİD[Ar. < ŞEHÂDET | çoğ. ŞEVÂHİD] ile ŞÂHİD[Fars.]

( Tanık. | Senet yerine geçecek biçimde büyük bir yapıttan ya da kişiden alınan örnek. İLE Sevgili. | Güzel. )


- SAHÎN[Ar. < SUHÛNET] ile SAHÎN[Ar. < SİHAN]

( Sıcak, kızgın, ısınmış. İLE Kalın. | Sık. | Katı, pek. )


- SAHİPLENME ile/değil/yerine/< AİDİYET

( Kentte. İLE/DEĞİL/YERİNE/< Köyde, doğada. )


- ŞAHIS ŞİRKETİ ile/ve LİMİTED ŞİRKET


- TANIK/ŞAHİT ile/ve/değil GÖZLEMCİ


- ŞÂHİT ile/ve/||/<> NOTER


- ŞAHİT ile/değil ŞAYET


- ŞÂHİT ile ŞEHÎT

( Dünyaya gelerek. İLE/VE/||/<>/> Dünyadan giderek. )

( İzleyerek yaşayan. İLE/VE/||/<>/> Katılarak, deneyimleyerek yaşayan. )

( Sahip olan. İLE/VE/||/<>/> Olan. )


- ŞÂHİT/ŞÂHİD[Ar.]["ŞAİT" değil!] değil/yerine/= TANIK


- ŞAHSEN ile/ve/||/<> BİZZAT


- ŞAHSİYYE ile TABİYYE


- SAHTE ile/ve/||/<> TAKLİT


- ŞAİBE[< ŞEVB | çoğ. ŞEVÂİB] ile/değil ŞÂYİA[çoğ. ŞÂYİÂT]

( Leke, kusur, ayıp; noksan, nakîsa. | Art düşünce. | Hile. | Kir, leke | Kötü eser, iz. İLE/DEĞİL Yayılmış haber, yaygın olan, söylenti. )


- SÂİD[Ar. < SUÛD] ile SÂİD[Ar. çoğ. SEVÂİD] ile SAÎD[Ar. < SUÛD]

( Yukarı çıkan, yükselen, kalkan/kalkıcı. | Ön kol. | Pestten tize doğru giden çıkıcı dizi.[>< NÂZİL(İNİCİ): Tizden peste doğru] İLE Kolun dirsekle bilek arasındaki bölümü. İLE Yüksek. | Yukarı çıkan. )


- SÂİL[Ar. < SAVLET] ile SÂİL[Ar. < SUÂL]

( Saldırıcı/saldıran. İLE Soran, suâl eden. | Dilenci. | Akıcı/akan.[< SEYELÂN] )


- ŞAİR[Ar.]/POET[İng.] değil/yerine/= OZAN


- SAKAL ile HATT

( ... İLE Gençlerde yeni terleyen bıyık ya da sakal. )

( TEGİL: Sakalı yeni çıkmaya başlayan genç. )


- SAKAT[Ar.] değil/yerine/= ÇOLAK/SÖKEL


- SAKAT/ALÎL[Ar.] ile TOPAL

( ... İLE Yürürken, sağa sola bükülüp yuvarlanır gibi devinme nedeniyle verilen ad. )

( CRIPPLE/DISABLED vs. LAME )


- SAKÎ[Ar.] ile SÂKÎ[Ar. < SAKY | çoğ. SUKAT]

( Kırağı, çiy.[Fars. JÂLE, ŞEBNEM, BEŞG, BEŞM | Yun. DROSOSTALIDA] İLE Su veren/dağıtan. | Kadeh, içki sunan. | Baldıra, ya da baldır kemiğiyle ilgili. | İnsana/kişilere, Allah sevgisi/nuru saçan kişi. )


- ŞÂKÎ[Ar. < ŞİKÂYET] ile ŞAKÎ[Ar. < ŞEKÂVET]

( Şikâyetçi, şikâyet eden. İLE Bahtsız, kötü hareketli, haylaz, habîs. | Yol kesen, haydut. )


- SAKÎM[Ar. < SAKAMET] değil/yerine/= BOZUK/YANLIŞ/EKSİK

( Hasta, hastalıklı. | Yanlış. | Rivâyeti doğru, sağlam olmayan hadîs. )


- SAKİN/LİK ile/ve/<> SESSİZ/LİK, SÜKÛNET

( CALM/NESS vs./and/<> QUIET/NESS )


- SAKIT[Ar.] ile Sakıt

( Düşen, düşmüş. | Hükmü kalmamış, eski önemini yitirmiş. | Düşük. İLE Merih, Mars. )


- SAKLIKENT ile SAKLIKENT

( Fethiye'de. İLE Antalya'da. )


- SAKO[İt. < Yun.] değil/yerine/= ÜSTLÜK

( Paltoya benzer bir tür üstlük. )


- SAKSI ile VAZO[İt.]

( Toprak bulunur. İLE En fazla su bulunur. )

( Geniş. İLE İnce. )

( Pişmiş topraktan yapılan, içine toprak konularak çiçek yetiştirmekte yararlanılan kap. İLE Çiçek koymak için kullanılan kap. )


- SALÂBET[Ar.] ile KASVET[Ar.]


- SALÂBET[Ar. < SULB] değil/yerine/= KATILIK/SAĞLAMLIK

( Peklik, katılık, sağlamlık. | Manevi kuvvet, dayanma. )


- SALÂH ve/<> SALÂT


- SALÂHİYET ve/||/<> EHLİYET ve/||/<> KUDRET

( APTIDUTE et/||/<> CAPACITE et/||/<> PUISSANCE )


- SALÂHİYET[Ar.] değil/yerine/= YETKİ

( YETKİ, BİR İŞE KARIŞMAYA YA DA GÖREV GEREĞİ BİR İŞ YAPMAYA, BİR HAREKETTE BULUNMAYA HAKLI OLMA | BİR DÂVÂYA BAKABİLME )


- SALÂT ile ...

( NAMAZ | DUA | YÖNELİŞ | KURTULUŞ )


- SALÂT ve/||/<>/>/< ZEKÂT


- [ne yazık ki]
!SALDIRI ile/ve/||/<>/>/< !ŞİDDET

( Şiddet, saldırganlığın da ötesinde onun, nefret, düşmanlık gibi duygu ve etkinlik kazandığı biçimi ya da çeşit ve derecesidir. )


- SÂLİH ve/||/<> ZÂHİD

( ... VE/||/<> Dinin biçim yönüne fazla önem veren, aşırı, çok sofu. | Kendini, sadece dine veren. | Masiva'ya itibar etmeyen. )


- SALİSİLAT[Fr.] ile SALİSİLİK ASİT

( Salisilik asidin tuzu. | Salisilik asidin, türlü alkollerle ve fenollerle yaptığı ester. İLE Söğüt kabuğundan çıkarılan antiseptiklerle ilgili olan. [Aldehidin yükselgenmesiyle elde edilen, türlü uçucu yağlarda ester biçiminde bulunan, ekşi ya da tatlı olabilen, 155 °C'de ergiyen bir asit.] )


- SALİSİLİK ASİT ile GLİKOLİK ASİT


- SALT ile SALTIK

( Yalnız, tek, sırf. | İçinde yabancı bir öğe bulunmayan. | İçinde, kendine yabancı hiçbir şey karışmamış, arı. İLE Kendi başına var olan, hiçbir şeye bağlı olmayan, bağımsız, koşulsuz. | Koşulsuz, bağımsız, göreli olmayan ve kendi başına, tam sayılan bir olgunun niteliği. )


- SALT = SIRF, SAF, MAHZ = PURE[İng.] = PUR[Fr.] = REIN[Alm.] = PURUS[Lat.] = PURO[İsp.]


- SALT :/yerine TUZ


- SALTA[İt.] ile SALTA[İt.] ile SALTA[İsp.]

( Köpeğin, arka ayakları üzerinde ayağa kalkması. İLE Yakasız, iliksiz, kolları bolca bir tür kısa ceket. İLE Gergin duran bir halatı, biraz koyuverme eylemi. )


- SALTANAT değil/yerine/= YETKELİK

( Osmanlı Saltanatı ya da Padişahlık, Osmanlı döneminde kullanılan yönetim biçimine verilen addır. Yönetim biçimi Osmanlı Hanedanı üyesi sultanın görünüşte mutlak egemen olmasına dayalıdır. Saltanat sözcüğü, gösteriş ve zenginlik anlamında da kullanılır. Saltanat'ın bazı dönemlerinde, sultanın yetkin olmamasından dolayı, Haseki Sultan'lar ya da Valide Sultan'lar [hatta Mihrimah Sultan örneğinde görüldüğü gibi, sultan kızı] devlet yönetimine katılmış, hatta zaman zaman devleti yönetmiştir. Bu dönem, "Kadınlar Saltanatı" olarak bilinir. Dönem, büyük ölçüde Osmanlı'nın duraklama dönemine denk gelir. Kanuni Sultan Süleyman'ın yaşlılık döneminde [1550 civarı] başlamış, 1656 yılında Köprülü Mehmet Paşa'nın sadrazam oluşuna kadar devam etmiştir. Saltanat, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 01 Kasım 1922'de kabul ettiği "Osmanlı'nın münkariz olduğuna dair" 308 numaralı kararname ile kaldırılmıştır. Kararname, ilga yargısını geriye yürüterek "İstanbul'daki biçimi hükümetin 1920'de[16 Mart 1336] tarihe intikal ettiğini" bildirmiştir. Saltanatın kaldırılmasıyla Türk Tarihi'nin en uzun ömürlü devleti Osmanlı Devleti'nin 623 yıllık süreci resmen sona ermiştir. )


- SALTIK TİN:
SANAT ile/ve/||/<> DİN ile/ve/||/<> FELSEFE


- SALTIK = MUTLAK = ABSOLUTE[İng.] = ABSOLU[Fr.] = ABSOLUT[Alm.] = ABSOLUTUS[Lat.] = ABSOLUTO/TA[İsp.]


- SAMAN ile BART

( ... İLE Katı saman. )


- ŞÂME[Ar. çoğ. ŞÂM, ŞÂMÂT] ile ŞÂME[Ar.]

( [gövdede] Ben. İLE Akşam. )


- SAMED[Ar.] ile SEYYİD[Ar.]


- SAMED ve/||/<> SOMUT


- SAMEDÂNİYYET ile ...

( HİÇBİR ŞEYE GEREKSİNİMİ OLMAMAK, KENDİNDEN ÜSTÜNÜ OLMAMAK (ULÛHİYYET) )


- SAMET ve/<> SOMUT

( Dolu. VE/<> Dolu. )

( ETERNAL/ABSOLUTE and/<> CONCRETE )


- SAMİMİYET ile AÇIKLIK ile SAYDAMLIK/ŞEFFAFLIK

( Açıklığı ve iyilikseverliği sayesinde hem çevresine, hem de sonuç olarak kendine yararlı olan biri simgelenir. )

( SINCERE | INTIMACY vs. OPENNESS vs. TRANSPARENCY )


- SAMİMİYET ve/||/<>/< ADANMIŞLIK


- SAMİMİYET ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/> ÇIKAR


- SAMİMİYET ile/ve/<> DOĞALLIK


- SAMİMİYET >< ERKÂN

( Samimiyet oluşunca, erkân kalkar. )


- SAMİMÎ(YET) değil/yerine/= İÇTEN/LİK


- SAMİMİYET ve/||/<> SAMİMİ NİYET


- SAMİMİYET >< SAVUNMA

( "Savunmalarını" bırakmıyorsun ki, samimi olmasını istediğin kişi/ler bunu yapsın. )

( INTIMACY >< DEFENSE )


- SAMİMİYET >< YABANCILIK

( İki kişi, sadece samimi olduğunuda, artık birbirine yabancı değillerdir. )


- SAMİMİYET >< YALNIZLIK


- ŞAN[Ar.] ile ŞAN[Fr. < CHANT]

( Ün. | Gösteriş, gösterişlilik. İLE İnsan gırtlağından makamla çıkan ve perde ayrımlarıyla çeşitli duyumlar uyandıran ses dizisi. | Ünleme, ses çıkarma eğitimi. )


- SANAL ile SOYUT


- SANAT:
İSPAT değil İCRÂ


- SANAT ile ...

( DUA )


- SANAT = ART[İng., Fr.] = KUNST[Alm.] = ARS[Lat.] = TEKHNE[Yun.] = ARTE[İsp.]


- SANAT ve/||/<>/>/< BİREY OLMAK


- SANAT ile/ve/||/<>/> DAHA/EN SANAT/SİMGE


- SANAT ve/> DİN

( ... VE/> Sanatın doruğu. )


- SANAT ile/ve/değil DİNSEL DIŞLAŞIM


- SANAT ile/ve EĞLENCE

( ART vs./and ENTERTAINMENT )


- SANAT ile/ve/||/<> FARKLILIK


- SANAT ve/||/<> FELSEFE

( Hayranlık. VE/||/<> Hayret. )

( Doyumsuzluk sunar. VE/||/<> Doyum sunar. )

( Keşf. VE/||/<> Kurma. )

( Sanat olmasaydı, felsefe, edimselliğini yitirirdi. )


- SANAT ve/||/<>/> (< FELSEFE <) ve/||/<>/> KAVRAM ve ÖTESİ

Bugün[23 Ekim 2025]
itibarı ile 8.594 başlık/FaRk ile birlikte,
8.594 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(27/36)