Bugün[22 Ekim 2025]
itibarı ile 8.594 başlık/FaRk ile birlikte,
8.594 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.


Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(21/36)


- MEDENÎ(YET) değil/yerine/= UYGAR/LIK


- MEDED[Ar.] değil/yerine/= YARDIM


- MEDYATİK ZİHNİYET ile AKADEMİK ZİHNİYET ile SİSTEMİK ZİHNİYET ile BİLGE ZİHNİYET

( 50-100 günü öngermek. İLE 50-100 yılı öngermek. İLE 500-1000 yılı öngermek. İLE 5000 - ~ yılı öngörmek. )

( MEDIATICAL MIND vs. ACADEMICAL MIND vs. SYSTEMATICAL MIND vs. WISE MIND
Prudence in 50-100 days. WITH Prudence in 50-100 years. WITH Prudence in 500-1000 years. WITH Prudence in 5000 -
years. )


- MEET :/yerine TANIŞMAK, BULUŞMAK


- MEFRAT[Ar.] ile MEFRED[Ar.]

( Pek/çok büyük. İLE Kocaman, iri, büyük. )


- MEFRUŞAT[Ar.] değil/yerine/= DÖŞEME

( Ev döşemek için gerekli eşya. )


- MEFRÛZ[Ar. çoğ. MEFRÛZÂT] ile MEFRÛZ[Ar. < FARZ]

( Ayrılmış, bölünmüş, ifrâz olunmuş. İLE Farz kılınmış. | Varsayılan, farz olunan. )


- MEFSÛL[Ar. < FASL] ile MEFRÛZ[Ar. çoğ. MEFRÛZÂT]

( Ayrılmış, ayrışık, fasl olunmuş. İLE Ayrılmış, bölünmüş, ifrâz olunmuş. )


- MEFTÛL[Ar. < FETL] ile MEFTÛR[Ar. < FITRET] ile MEFTÛR[Ar. < FÜTÛR]

( Bükülmüş, kıvrılmış, fitil durumuna getirilmiş. İLE Yaratılmış, fıtretlenmiş. | Tabîî, cibillî. İLE Bezgin, bezmiş, kederli, ümitsiz. )


- MEGALİT ile/||/<> KÜLLİYE

( Prehistorik çağlardan itibaren Ege çevresinde uygulanmış, kısa tarafından giriş bulunan ön olan dehliz ve dikdörtgen bir odadan oluşan ev biçimi. Yunan tapınağının ilk örneği. İLE/||/<> Değişik işlevli yapılardan oluşan yapılar topluluğuna verilen ad. )


- MEGATON[Fr., İng.] ile MEGAVAT[Fr., İng.]

( Bir milyon ton değerinde kütle birimi. [Simgesi: Mt] | Nükleer bir bombanın ya da merminin gücünü ölçmeye yarayan birim. İLE Bir milyon vat değerinde elektrik güç birimi. [Simgesi: MW] )


- MEHÂBET[Ar. < HEYBET] ile ULULUK, KORKUNÇLUK, AZÂMET; BÜYÜK GÖRÜNME


- MEH-ŞÎD[Fars.] ile MEH-TÂB[Fars.]

( Ay. | Ayışığı. İLE Ayışığı. )


- MEKÂN ile/ve HAREKET

( HAREKET: GEÇMİŞ-ŞİMDİ-GELECEK'İN BÜTÜNLÜĞÜ )

( TOPOS/KHORA İLE/VE ... )


- MEKÂN[Ar.] ile MEKÂNET[Ar.]


- MEKÂN ve ZAMAN ve HAREKET

( PLACE and TIME and MOVEMENT )


- MEKÂRİMEL AHLÂK ve/<> EFENDİMİZ/HZ. MUHAMMED

( MEKÂRİM: Kerâmetin bulunduğu birçok yer. | İstemeden verilenlerin[merhamet, kanaat, hilmiyet, af, cömertlik] makamı. )


- MEKTUPLARDAKİ FELSEFE:
HANNAH ARENDT ile KARL JASPERS ile MARTIN HEIDEGGER

( image )


- MEKÛLÂT = ECNÂS-I ÂLİYE


- MELÂHAT[Ar.] ile/ve SABÂHAT[Ar. < SUBH] ile/ve BEŞENC[Fars.]

( Güzellik, yüz güzelliği. İLE/VE Güzellik, lâtiflik, yüz güzelliği. İLE/VE Yüz lâtifliği, güzelliği, parlaklığı ve gençliği. )


- MELÂİN[Ar. < MEL'ANE/T] ile MELÂİN[Ar. < MEL'ÛN]

( Lânete neden olanlar, lânet edilmeye değer işler/hareketler. İLE Herkesin lânet ve nefretini kazanmışlar, mel'unlar. )


- MELÂMET ile KALENDERÎLİK

( Yetro ekolü. İLE ... )


- MELÂMET ile MEL'ANET[Ar. < LÂ'N]


- [Fr.] MELANİT ile MELANİT[< Lat.]

( Doğal demir ve kalsiyum silikat. İLE Aslı pikrik asit olan patlayıcı bir madde. )


- MELEKLERDE:
"KANAT" değil İLİŞKİ


- MELEKUT < MÜLK

( Melekut âlemi, mülk âleminden izlenir. )


- ME'LÛF[< ÜLFET] ile ...

( ÜLFET EDİNİLMİŞ, ALIŞILMIŞ, ALIŞMIŞ | HUY EDİLMİŞ, HUY )


- MEMÂT[Ar.] değil/yerine/= ÖLÜM

( ÖLÜM )


- MEMLEKET ile/ve YÖRE


- MEMLEKET[Ar. çoğ. MEMÂLİK] değil/yerine/= YURT/ELİ


- MEMNUNİYET ile KABUL

( SATISFACTION vs. ACCEPTANCE )


- MEMNUNİYET değil/yerine/= KIVANIKLIK


- [Ar.] MEMNUNİYET ile MEMNUİYET

( Kıvanma, kıvanç. İLE Yasak olma, yasak edilme durumu. )


- MEMNUNİYET ile MUTLULUK

( Tüm mutluluk, öz varlığınızı hoşnut etmekle gelir. )

( Mutluluğumuzun, nesnelere, olaylara ve kişilere bağlı olduğuna "inanmak", gerçek doğamızla ilgili bilgisizliğimizden kaynaklanır. )

( Mutluluğu, saldırıya ve değişikliğe uğratılamaz olan gerçek mutluluğu ararsanız, dünyayı, acıları ve hazları ile ardınızda bırakmalısınız. )

( Bağımsızlığınızı idrak edin ve mutlu kalın. )

( Kederin nedeni, cehalettir. Mutluluk, anlayışı izler. )

( PLEASED/GLAD vs. HAPPINESS
All happiness comes from pleasing the self.
To believe that you depend on things and people for happiness is due to ignorance of your true nature.
If you seek real happiness, unassailable and unchangeable, you must leave the world vs. its pains and pleasures behind you.
Realise your independence and remain happy.
Ignorance causes sorrow. Happiness follows understanding. )


- MEMUR/İYET değil/yerine/= İŞYAR/LIK


- MENÂFİ'[Ar. < MENFAAT] ile MENÂFÎH[Ar. < MİNFÂH]

( Yararlar, çıkarlar, menfaatler. İLE Körükler. )


- MENÂKIB ile SÎRET


- MENÂKIBNÂME ve/||/<> MAKÂMÂT


- MENÂT[Ar.] ile Menât[Ar.]

( Asma yeri, ilişip asılacak yer. İLE [Cahiliye döneminde] Kâbe'de, "Hüzeyl" ve "Huzâa" kabîlelerinin ma'bûdu olmak üzere konulan sanem. )


- MENEND/MÂNEND değil/yerine/= GİBİ, EŞSİZ, ÖRNEKSİZ


- MENENJİT[Fr.] ile ...

( Ateş, şiddetli baş ağrısı, kusma, ense katılaşması, sayıklama gibi belirtilerle ortaya çıkan beyin zarları yangısı. )


- MENENJİT ile/||/<> ENSEFALİT

( Beyin zarlarının yangılanması. İLE/||/<> Beyin dokusunun yangılanması. )


- MENFAAT[Ar.] değil/yerine/= ÇIKAR/YARAR


- MENFA'AT[Ar.] ile NE'MÂ'[Ar.]


- MENFA'AT[Ar.] ile Nİ'MET[Ar.]


- MENFAAT ile/ve ZAAF

( Köleliğe neden olurlar. )


- MENFÛR[Ar. < NEFRET] değil/yerine/= İĞRENÇ


- MENİERE ile/||/<> LABİRENTİT

( İç kulakta sıvı birikimi ile baş dönmesi ve duyma kaybı. İLE/||/<> İç kulağın yangılanması ile baş dönmesi ve duyma kaybı. )


- MENŞE'[Ar. < NEŞ'ET] ile MENŞER[Ar.]

( Bir şeyin çıktığı, neşet ettiği yer, esas, kök. | Yetişilen yer, bitirilen okul. İLE Dağıtılan, neşr edilen yer. )


- MENSÛB[< NİSBET] ile ...

( BİR TARÎK'E, BİR ŞEYHE İNTİSÂB EDEN )


- MENSUBİYET[< NESEB] ile/değil/yerine AİDİYET

( Soy, ırk üzerinden. İLE/DEĞİL/YERİNE Uygarlık ve tarih üzerinden. )

( En "üst/son" noktalar üzerinden. İLE/DEĞİL/YERİNE En geri gidilemez, en alt/temel/ortak noktalar üzerinden. )

( Hayvanlarda. İLE/DEĞİL/YERİNE İnsanda. )


- MENSUBİYET değil/yerine EHLİYET


- MENSUBİYET değil/yerine/= KATNAŞLIK


- MENSÛBİYET ve/||/<> MESÛLİYET

( Fikriyat, hissiayata dönüşmeden oluşmaz. VE/||/<> Hissiyat, hassasiyetlere dönüşmeden oluşmaz. )


- MENUET ile ...

( Bir tür dans. )


- MEN'ÛT[Ar.] ile MENÛT[Ar.]

( İyiliği, güzelliği söylenmiş, medh edilmiş. İLE Asılı, asılmış, rapt edilmiş. | Bağlı. )


- MERÂHİM[Ar. < MERHAMET] ile MERÂHİM[Ar. < MERHEM]

( Acımalar, merhametler. İLE Merhemler. )


- MERÂÎ[Ar. < MİR'AT] ile MERÂÎ[Ar. < MER'A] ile MERÂİR[Ar. < MERÂRE]

( Aynalar. İLE Çayırlıklar, otlaklar. İLE Öd keseleri. )


- MERAK ile/ve/değil/< CEHÂLET

( [not] CURIOSITY vs./and/but/< IGNORANCE )


- MERAMET ile/değil MERHAMET

( Üstünkörü tamir. İLE/DEĞİL Birinin ya da bir başka canlının karşılaştığı kötü durumdan dolayı duyulan üzüntü, acıma. )

( SUPERFICIAL REPAIR vs./not MERCY )


- MERBÛT[< RABT] ile ...

( RAPTOLUNMUŞ, BAĞLANMIŞ, BAĞLI | ULAŞMIŞ, BİTİŞMİŞ, BİTİŞİK | İLİŞTİRİLMİŞ, EKLENMİŞ, ...YA BAĞLI )


- MERBÛT ile/||/<> MÜNÂKALE ile/||/<> TEDÂVÜL ile/||/<> LÂ-BÎ-ŞARTIN ile/||/<> MÜCEDDEDEN

( Bağlı. İLE/||/<> Bir taşınmazla ilgili yeni kayıtla eski kayıt arasında bağlantı kurma.[tedâvül] İLE/||/<> Tapu kayıtları oluşturulduktan sonra alım, satım, ifraz, intikal gibi nedenlerden dolayı kişiler arasında gelen değişiklikler. İLE/||/<> Koşula dayanmaksızın. İLE/||/<> Yeniden, zilyetlikten. )


- MERCHANT and/||/<>/> MERCHANT AUXILIARIES

( Tâcir. VE/||/<>/> Tâcir yardımcıları. )


- MERCİMEK AHMET ile/ve/<> SİNAN PAŞA

( Nesrin temsilcisi. İLE/VE/<> Süslü nesrin temsilcisi. )

( )


- MERDÛD[< REDD] ile REDDEDİLMİŞ, KOVULMUŞ | GERİ DÖNDÜRÜLMÜŞ, ÇEVRİLMİŞ


- MERDÛD[Ar.] ile FÂSİD[Ar.] ile MENHÎYYUN 'ANH[Ar.]


- MERET[Ar.] ile ZIKKIM[Ar.]

( Sıkıntı veren, hoşlanılmayan şeyler ya da kişiler için sövgü sözü olarak kullanılır. İLE Ağı, zehir. | İçki ve sigaranın, kötü ve zararlı etkisini belirtmek için kullanılır. )


- MERGUB[< RAĞBET] ile ...

( RAĞBET EDİLMİŞ, BEĞENİLMİŞ, HERKESCE SEVİLİP ARANILMIŞ | İSTENİLEN, SEVİLEN )


- MERHAMET ile ACIMAK

( MERCY vs. PITY )


- MERHAMET ile/ve AF

( Taş kalpleri, en iyi mezar taşları yumuşatır. )


- MERHAMET ile/ve/<> KALBİN MERHEMİ


- KENDİNİ TANI/BİL!:
HÜRMET ve/<> MUHABBET ve/<> MERHAMET

( Kendini bilen, bilmeyenin kusuruna bakmaz. )

( Küçüğün, büyüğe gösterdiği/göstermesi gereken. VE/||/<> Herkese ve her şeye gösterebildiğimiz kadar gösterebileceğimiz/göstermemiz gereken.[Koşulsuz!] VE/||/<> Büyüğün, küçüğe gösterdiği/göstermesi gereken. )


- MERHAMET ile/ve SABIR


- MERÎ[Ar.] ile MER'Î[Ar. < RİÂYET] ile MER'Î[Ar. < RÜ'YET] ile Merîh/MİRRÎH[Ar.]

( Mide ile gırtlak[bül'ûm] arasında bulunan yemek borusu. İLE Saygı gösterilen, riâyet edilen. | Gözetilen, yürürlükte olan. İLE Gözle görülen. İLE Dünyadan sonra güneşe en yakın olan gezegen. )


- MERİT ile/ve MARAZ


- MER'İYÂT[Ar. < MER'Î] ile MER'İYET[Ar.]

( Gözle görülen şeyler. İLE Hükmü yürürlükte olma. | Gözle görülür olma. )


- MERİYET değil/yerine/= YÜRÜRLÜK


- MERİYET[Ar.] değil/yerine/= YÜRÜRLÜK, GEÇERLİLİK

( Gereğinin yapılır olması durumu. )


- MERKEZ ile/ve/değil BAŞKENT


- MERKEZ ile ÇAP ile ALAN ile HAT

( AHAD ile ALLAH ile RAHMA ile RABB )


- MERKEZ ile EŞİT ile ORTA


- MERKEZ ile/ve TAHT

( CENTER vs./and THRONE )


- MERKEZCİL KUVVET ile/||/<> MERKEZKAÇ KUVVETİ

( Merkezcil gerçek kuvvet merkeze doğru, merkezkaç sahte kuvvet dışa doğru )

( Formül: F_c = mv²/r (merkezcil) İLE F_cf = -mv²/r (merkezkaç) )


- MERKEZCİL KUVVET ile/||/<> MERKEZKAÇ KUVVETİ (İKİLİ KARŞILAŞTIRMA)

( Merkezcil merkeze doğru gerçek, merkezkaç dışa doğru görünürdür )

( Formül: Fc=mv²/r )


- MERKEZİYET değil/yerine/= ÖZEKLİK


- MERKÜR = UTARİT[Ar.]

( Güneşe en yakın olan gezegen. )

( Bilinen hiçbir uydusu bulunmamaktadır. Merkür gezegeninin düşük yerçekimi nedeniyle yeterli atmosferi olmadığından, 450 °C'ye kadar çıkan ısı, geceleri -175 °C'ye kadar düşebilmektedir. )

( Merkür dışında tüm gezegenlerin yörüngeleri yaklaşık aynı düzlemdedir. )


- MERSİYE[Ar.] değil/yerine/= AĞIT

( Birinin ölümü üzerine duyulan etkilenimi anlatmak için yazılan şiir. )


- MERT ile/ve/||/<> CÖMERT

( [derler ...] Canını alırlar. İLE/VE/||/<> Malını alırlar. )


- MERT/MERD[Fars.] ile ÖZÜ, SÖZÜ DOĞRU, YİĞİT


- MERT[Fars. < MERD] değil/yerine/= YİĞİT/ALP/KAHRAMAN

( CELÂDET: Yiğitlik, kahramanlık, bahadırlık. )


- MERTEBE ile/ve HAZRET


- MESÂHA ETMEK[doğrusu MİSÂHA/T] değil/yerine/= YERİ ÖLÇME | YÜZÖLÇÜMÜ

( Ölçmek. )


- MESÂİB[Ar. < MUS'AB] ile MESÂİB[Ar. < MUSÎBET]

( Zor işler. İLE Felâketler. | Uğursuzlar. )


- MEŞAKKAT[Ar.] değil/yerine/= ZAHMET, SIKINTI, GÜÇLÜK, ZORLUK

( ZAHMET, SIKINTI, GÜÇLÜK, ZORLUK )


- MESAME[Ar. çoğ. MESAMAT] değil/yerine/= GÖZENEK/LER


- MESCİD ile/ve MEKREM


- MESCİT ile/||/<> KÖŞK MESCİT

( Küçük cami. Anadolu'da minberi olmayan, vakit namazları için kullanılan küçük camiler. İLE/||/<> Genellikle Sultanhanı adı verilen bir dizi XIII. yüzyıl kervansarayının avlu ortasında dört kemer üstünde yer alan mescit bölümüne verilen ad. Osmanlı döneminde de kullanılmıştır. )


- MESCÛD ile SECDE EDİLEN | ALLAH


- MESERRET[Ar. < SÜRÛR] değil/yerine/= SEVİNÇ, ŞENLİK


- MEŞGUL/İYET[Ar.] değil/yerine/= İŞLİ/LİK


- MEŞHÛRÂT ile MAKBÛLÂT

( İnsan ile var olanlar arasında ilişki kuran kabûller. İLE İnsan ile Tanrı arasında ilişki kuran kabûller. )


- MEŞÎHAT ile ...

( Şeyhülislâmlık makamı. | Şeyhlik. )


- MEŞİYET ile/ve/||/<> TEVEKKÜL

( MEŞİYET: Sürekli istenç/irâde. | Belirleyicilik. )


- MEŞİ(Y)(Y)ET[Ar.] ile/ve/> İRÂDE/İSTENÇ[Ar.]

( İrâdeden önce gelir. İLE/VE/> ... )


- MESKENET[Ar.] ile MÂZERET[Ar.]

( "Meskenet, mâzeret teşkil eder mi?" )


- MESKENET[Ar.] değil/yerine/= YOKSULLUK

( Miskinlik, beceriksizlik. | Yoksulluk. )


- MEŞKÛR[Ar. < ŞÜKR] ile MEMDÛH/A[Ar. < MEDH | çoğ. MEMDÛHÂT]

( Şükre, teşekküre değer, beğenilmiş, övülmüş, makbul. İLE Övülmüş, övülecek, medh olunmuş. )


- MESRÛD[Ar. < SERD] ile MESRÛD[Fars.]

( Söylenilmiş, bildirilmiş, serd olunmuş. İLE Büyü, sihir, efsun. )


- MEŞRÛİYET ile MEŞRÛTİYET

( Yasanın, kamu vicdanının ve dinin doğru bulduğu. İLE Hükümdarla yönetilen bir ülkede, hükümdarın başkanlığı altında parlamento yönetimine dayanan hükümet biçimi. | Osmanlı döneminde, 1876 anayasasıyla başlayan ve 1918 Mondros Antlaşması'na kadar süren ve I. ve II. Meşrutiyet dönemi adlarıyla anılan süre. )


- MEŞRÛTİYET[Ar.] değil/yerine/= KOŞULLULUK


- MEŞŞÂT[Ar.] ile MEŞŞÂTA[Ar.]

( Tarak yapan, tarakçı. İLE Gelini süsleyen, gelin giysisi yapan kadın. )


- MEST ile/ve KAMARÇİN

( Ayağa giyilen. İLE/VE Mest'in üzerine giyilen. )


- MEST ile/ve MESH

( Ayağa giyilen. İLE/VE Bir şeyi el ile sığama. )


- MEST[Ar.] ile MEST[Fars. çoğ. MESTÂN]

( Mesh edilen ve üzerine pabuç giyilen, kısa konçlu, hafif ve yumuşak ayakkabı. İLE Sarhoş. )


- MESÛD ile SÜRÛRÎ


- MESÛL ve/||/<>/> MESÛD


- MESÛL(İYET)[Ar.] yerine SORUMLU/LUK


- MEŞ'ÛR[Ar. çoğ. MEŞ'ÛRÂT] ile MEŞHUR[Ar. < ŞÖHRET | çoğ. MEŞÂHÎR]

( Bilinçlenilmiş olan, bilinç[uygulama] durumuna geçmiş/yükselmiş olan. İLE Ünlü, ün kazanmış/almış/salmış. )


- MEŞVERET[Ar.] değil/yerine/= DANIŞMA

( Danışma, bir iş üzerinde konuşma. )

( CONSULTATION )


- MET değil/yerine/= KABARMA


- META:
ÖTE ile/ve/değil ÜST


- METÂ'[Ar.] ile MENFA'AT[Ar.]


- META ile TRANSANDANT


- METALİK CNT ile/||/<> YARIİLETKEN CNT

( Metalik (n,m) n-m = 3k, yarıiletken diğer. )

( Formül: İletken İLE band gap )


- METALİK/METALOİT[Fr.] değil/yerine/= MADENSEL


- METAMORPHISM vs. DEVELOPMENT


- METANET değil/yerine/= DAYANIKLIK/SAĞLAMLIK


- METÂNET[Ar.] değil/yerine/= DAYANIKLILIK

( Dayanıklılık, güçlü olma, metin olma, sağlamlık, muhkemlik. )


- METELİKSİZ/ZÜĞÜRT/KOKOZ[argo] değil/yerine/= PARASIZ


- METEOR ile METEOROİT


- METİN[Ar. < METN]/TEKST/TEXT/TEKSTİL[İng./Fr. < TEXTILE] değil/yerine/= ÖRÜT | DOKUMACILIK DOKUMA


- METÎN/E[Ar. < METÂNET] ile METN[Ar. < MÜTÛN]

( Sağlam, dayanaklı, metânetli. İLE Bir yazıyı, biçim ve noktalama özellikleriyle birlikte oluşturan sözcüklerin tümü. )


- USÛL/METOD/OLOJİ[Fr. < Yun.] değil/yerine/= YÖNTEMBİLİM


- METOT(/D)//METHOD[İng.] değil/yerine/= YÖNTEM


- METROPOLİT[Fr. < Yun.] değil/yerine/= ...

( Ortodoksların Patrik'ten sonra gelen ve bir bölgenin din işleriyle uğraşan din adamı. )


- MEVÂİD[Ar. < MÂİDE] ile MEVÂİD[Ar. < MEV'İD] ile MEVÂİD[Ar. < MEV'ÛD/MÎÂD]

( Sofralar. İLE Söz verilen yerler, söz vermeler, vaidler. İLE Va'd olunmuş şeyler. | Belirli, muayyen şeyler. | Belirli zamanlar. )


- MEVÂKIT[Ar. < MEVKIT] ile MEVÂKİT[Ar. < MÎKAT]

( Önceden belirtilmiş zamanlar. İLE Bir iş için belirlenen vakitler. | Hacıların, ehrâma büründükleri yerler. )


- MEVÂLİD[Ar. < MEVLİD] ile MEVÂLÎD[Ar. < MEVLÛD]

( Doğulan yerler, mevlitler. İLE Yeni doğmuş bebekler. | Mevcutlar. )


- MEVCÛD ve/||/<>/> İCÂD

( Varolanlar olmadan, türetme[/icâd] olmaz. )

( İnsan. VE/||/<>/> Ürettikleri/üretilenler. )


- MEVCÛD[Ar.] ile KÂİN[Ar.]


- MEVCUD ile/ve/değil MÜTEAYYİN

( Varolan. İLE/VE/DEĞİL Meydanda olan, meydana çıkan, belirli. Göze konu olan. )


- MEVCUD ile/ve/değil MÜTEHAYYİZ

( Varolan. İLE/VE/DEĞİL Yer kaplayan. )


- MEVCUD ile/ve/<>/= ŞEY


- MEVCUT ile/değil GEÇERLİ

( EXIST vs./and VALID )


- MEVCUT ile HÂDİS

( EXIST vs. BEING )


- MEVCUT ile ZÂHİR


- MEVDUAT[Ar.] değil/yerine/= YATIRIM

( Belirli bir süre sonunda ya da istenildiğinde geri alınmak üzere, bankalara yatırılan para. )


- MEVEDDET[Ar.] ile/ve/||/<> HUB[Ar.]

( Kişiye özgü sevgi. İLE/VE/||/<> Sevgi. )


- MEVLEVÎ/MEVLEVİYE[Ar.] ile MEVLEVİYE/T[Ar.]

( Mevlâya mensup. | Mevlânâ Celâleddin-i Rûmî'nin tarikati, yolu ve bu tarikatten olan kişi. İLE Mevlevîlik. | Mollalık. | Müderrislikten sonraki ilmiye pâyesi. )


- MEVLİD[Ar. < VELÂDET | çoğ. MEVÂLİD] ile MEVLÛD[Ar. < ELÂDET | çoğ. MEVÂLİD]

( Kişinin doğduğu yer. | Doğma, dünyaya gelme. | Doğulan zaman. | Hz. Muhammed'in doğumunu anlatan manzum eser.[en yaygın olanı, Süleyman Çelebi'nin yazdığı kitaptır.] İLE Yeni doğmuş bebek. | [galat] Mevlid. )


- MEVLİD[Ar. < VELÂDET | çoğ. MEVÂLİD] ile MEVRİD[Ar. < VÜRÛD | çoğ. MEVÂRİD]

( Kişinin doğduğu yer. | Doğma, dünyaya gelme. | Doğulan zaman. | Hz. Muhammed'in doğumunu anlatan manzum eser.[en yaygın olanı, Süleyman Çelebi'nin yazdığı kitaptır.] İLE Varılacak yer/yol. )


- MEVLİD[< VELÂDET] ile ...

( İNSANIN DOĞDUĞU YER | DOĞMA, DÜNYAYA GELME | DOĞULAN ZAMAN | HZ. MUHAMMED'İN DOĞUMUNU ANLATAN MANZUM ESER )


- MEVLİD ile MİRÂCİYE

( VESİLETÜN NECÂD ile ... )


- MEVT ile/ve/değil/||/<>/< FEVT

( Kişilerin/toplumun huzurundan kaybolmak. İLE/VE/DEĞİL/<>/< Allah'ın huzurundan kaybolmak. | Bir daha ele geçememek üzere kaybetme, elden çıkarma, kaçırma. )

( Geçmiş. İLE/VE/DEĞİL/<>/< Gelecek. )

( Matem. İLE/VE/DEĞİL/<>/< Hüzün. )

( Ayrılık, ölümden beterdir. )

( Fevt, mevt'ten daha zordur.
[Kaybedecek olduğunu bilmek, kaybetmekten daha zordur.] )

( [not] DEATH vs./and/but/||/<>/< LOSS )


- MEVTÂ[Ar. < MEYT, MEYYİT] ile MEVTÂ'[Ar.]

( Ölüler, ölmüşler. İLE Ayağın bastığı yer. )


- MEVT-İ EBYED ile/ve MEVT-İ AHMER ile/ve MEVT-İ AHTER ile/ve MEVT-İ ESVED

( BEYAZ ÖLÜM ile/ve KIRMIZI ÖLÜM ile/ve YEŞİL ÖLÜM ile/ve SİYAH ÖLÜM )

( Yeme-içmeyi tutmak/kesmek. İLE/VE Şehveti tutmak/kesmek. İLE/VE Dış görünüşe önem vermemek. [hem başkalarının, hem de kendinin] İLE/VE Halkın arasına karışmak. [TERK-İ TERK] )


- MEVZU - MAHMUL - ZAMAN - MEKÂN - İZÂFET - KUVVE - FİİL - CÜZ - KÜLL - ŞART


- MEVZUAT[Ar.] değil/yerine/= KONUDAM/KONULAKLAR

( Bir ülkede, yürürlükte olan yasa, tüzük, yönetmelik vb.'nin tümü. )


- MEY'A[Ar.] ile MEY'A/T[Ar.]

( [bitkibilim] Karagünlük. İLE Bir şeyin, tazelik zamanı. | Yere dökülen nesnenin akıp gitmesi. )


- MEYÂMİN[Ar. < MEYMENET] ile MEYÂMÎN[Ar. < MEYMÛN]

( Bereketler, uğurlar, mutluluklar. İLE Bereketliler, uğurlular, kutlular. )


- MEYÂSİR[Ar. < MEYSERE] ile MEYÂSÎR[Ar. < MEYSÛR/E < YÜSR | çoğ. MEYSÛRÂT] ile MEYÂZİR/MEÂZİR[Ar. < Mİ'ZER]

( Zenginlikler. | Sol kanatlar/cenahlar. Ordunun sol kanadı. İLE Kolaylanmış, kolaylatılmış, kolay. İLE Güzel eserler, nişanlar, izler. )


- MEYL/TEMÂYÜL ile/ve/> HAREKET

( Hareketten önceki ilk durum, hareketin başlangıcı. İLE/VE/> ... )


- MEYL ve/> MUHABBET ve/> AŞK ve/> BULMAK VE OLMAK

( MÜEBBED MUHABBET )


- MEYL ve MUHABBET ve EHİL


- MEYMENE[Ar.] ile MEYMENET[Ar. < YÜMN | çoğ. MEYÂMİN][>< NÜHÛSET]

( Ordunun sol kanadı/cenahı. İLE Bereket, mutluluk/saadet, uğurluluk. )


- ME'YÛS[< YE'S]/NEVMÎD[Fars. < NÂ-ÜMÎD] değil/yerine/= ÜMİTSİZ


- MEYVE = SEMERE = FRUIT


- MEZÂR[Ar. < ZİYÂRET | çoğ. MEZÂRÂT] ile MEZÂRR/MAZARR[Ar. < MAZARRAT]

( Ziyaret yeri. | Ölünün gömüldüğü yer, kabir, sin. İLE Zararlar, ziyanlar. )


- MEZAT[Ar.] değil/yerine/= AÇIK ARTIRMA


- MEZELLET[Ar.] değil/yerine/= ALÇALMA, BAYAĞILAŞMA


- MEZÎD ile/||/<> MEZÎD ALEYH

( Artırılan İLE/||/<> Artan. )


- MEZİYET ile/ve YETENEK

( Bir kişiyi ya da nesneyi benzerinden üstün gösteren nitelik. İLE/VE Bir şeyi anlama/yapabilme niteliği. | Bir duruma uyma konusunda kişide bulunan ve doğuştan gelen güç. | Kişinin kalıtımsal olarak öğrenmesini çerçeveleyen sınır. | Dışarıdan gelen etkiyi alabilme gücü. )

( Yeteneklerinin farkedilmemesi, kişide üzüntü, çevresindekilerdeyse kayba yol açar. )

( MERIT vs./and TALENT/CAPACITY )


- MEZRÛ'[Ar. < ZER | çoğ. MEZÂRİ'] ile MEZRÛ'[Ar. çoğ. MEZRÛÂT]

( Ziraat olunmuş, ekilmiş, çift sürülüp tohum atılmış. İLE Arşınla ölçülmüş olan. )


- MEZUNİYET ile EMEKLİLİK


- MİÂD[Ar. < VA'D çoğ. MEVÂİD] yerine SÜRECİNİ TAMAMLADI


- MİAD[Ar.] ile MÎÂD[Ar.]

( Mîdeler, kursaklar. İLE Belirtilen [yıpranma süresi] zaman ya da yer. | Bir şeyin yapılması için tanınan süre. )


- MİCROREACTOR İLE CONTİNUOUS FLOW İLE DROPLET ile/||/<> AKIŞ KİMYASI

( Sürekli akış reaktör sistemleri. )

( Formül: Re < 100 (laminar) )


- MIDDLE vs. MIDST


- MIGHT :/yerine -EBİLİR


- MİGMATİT[Fr. < Yun.] değil/yerine/= KAYAÇ

( Tortul katmanlar arasına magma girmesiyle oluşan değişim kayacı. )


- MİHAN[Ar. < MİHNET] ile MİHÂN[Fars. < MİH]

( Sıkıntılar. İLE Büyükler, ulular. )


- MİHNET ve MEŞAKKAT

( Zevk edinmek, tevhiddir. )

( İrfanın gerekleri. )


- MİHNET(SIKINTI) ile/değil/yerine/<>/&gt;&lt;/< MİNNET


- MİHNET[Ar.] değil/yerine/= SIKINTI/ÜZÜNTÜ

( ZAHMET, EZİYET | GAM, KEDER, SIKINTI, DERT | BELÂ, MUSİBET )


- MİHNET ile/ve/<> TÂKAT


- MİHSAD[Ar.] ile MİNCEL[Ar. < MENÂCİL] ile MİŞVEL[Ar. < ŞEVLET: Yuvarlak kuyruk.]

( Ekin orağı. İLE Ekin orağı. İLE Küçük orak, orakcık. )


- MİKA[Fr.] ile BİYOTİT[< Biot]

( Püskürük ve başkalaşmış kayalar içinde bulunan, alüminyum silikat ile potasyumdan oluşmuş, yapraklar durumunda ayrılabilen parlak bir mineral, evrenpulu. | Bu mineralden yapılmış olan. İLE Bir çeşit kara renkli mika. )


- MÎKAT[Ar. < VAKT | çoğ. MEVÂKÎT]["ka" uzun okunur] ile Mîkat["ka" uzun okunur]

( Bir iş için belirtilen vakit/zaman ya da yer. İLE Mekke yolu üzerinde, hacıların, ihrâma girdikleri yer. )


- MİKROFİLAMENT değil/yerine/= İPÇİK


- MİKROFİLAMENT ile MİKROTÜBÜL

( Göze iskeletinde ince iplikçikler. İLE Göze iskeletinde kalın tüpler. )


- MİKROFİLAMENT ile/||/<> MİKROTÜBÜL

( Mikrofilament aktin İLE mikrotübül tübülin proteinidir )

( Formül: 7nm İLE 25nm )


- MİKROGLİA ile/||/<> ASTROSİT

( Mikroglia bağışıklık fagositoz İLE astrosit destek kan-beyin. )

( Formül: Immune İLE support )


- MİKROTÜBÜL ile MİKROFİLAMENT

( Göze iskeletini oluşturan boru biçimindeki protein yapıları. İLE Göze iskeletini oluşturan ince ipliksi protein yapıları. )


- MİKROTÜBÜL ile/||/<> MİKROFİLAMENT

( Mikrotübül tübulin kalın İLE mikrofilament aktin ince. )

( Formül: 25nm İLE 7nm )


- MİKTAR/MİKDAR ile ADET

( Geometrik (büyüklük). [Atomik değildir.] [Sürekli parçalara ayrıldığından dolayı] İLE Aritmetik. )


- MİLÂD ile/ve 0 (SIFIR[Ar. < SİFR])


- MİLÂD ile KIRILMA


- MİLÂD[Ar.] (I DOLMAK ile/ve/değil/||/<> MİÂD[Ar.] (I DOLMAK)

( Herhangi bir olayın başlangıcı. | Öncesi ve sonrası. | Hz. İsa'nın doğduğu gün. İLE/VE/DEĞİL/||/<> Belirtilen süre, sürecini tamamlamak. )


- MİLÂD ile/ve/> MİHENK


- MİLİTARİST değil/yerine/= ORDUCU/SÜERCİ


- MILK :/yerine SÜT


- MİLKAT[Ar.] ile MİLKAT[Ar.]

( Cerrah maşası. İLE Bir yerden, bir şey almaya yarayan âlet. )


- MİLLET ile/ve/||/<>/> İLLET


- MİLLET ile/ve/||/<> MİLLİYET


- MİLLET ile/ve/||/<>/> MİNNET


- MİLLET[Ar.] değil/yerine/= ULUS


- MİLLET ile/ve ÜMMET ile/ve MEZHEB

( Bir dine bağlı/tâbi olmak. İLE/VE Bir peygambere bağlı/tâbi olmak. İLE/VE Bir imama bağlı/tâbi olmak. | Bir müctehidin çıkardığı hükümlerin tümü. )


- MİM ile/ve VÜCÛD

( Vücûd mim'le bilinir ve MEVCÛD olur. )


- MİMAR SİNAN(SİNAN-I CEDİD) ile/ve SİNAN-I ATİK

( ... İLE/VE Fatih Camii'nin mimarı. [Fatih'in yaptırdığı ilk yapıttır.] )

( Kanunî Sultan Süleyman ve II. Selim döneminde yaşayan. İLE/VE Fatih Sultan Mehmet döneminde yaşayan. )


- MİMAR ve/ TERİM ve/ KURUM ve/ TEKKE/TARİKÂT


- MİMARLIK ile/ve/||/<>/> İNŞAAT


- MİNNET ile/ve/<> İSTİGNÂ'[< GINÂ]

( İyiliğe karşı duyulan şükür hissi. | Birine, iyilik etmek. | Yapılan iyilikleri sayarak başa kakmak. | İyilik karşısında kendini borçlu hissetmek. | Yapılan bir iyiliği, verilen bir şeyi başa kakma [Minnetin bu bölümü, İslâm'da yasaklanmıştır.] | Görülen iyiliğe karşı teşekkür etme. | Allah-u teâlâya, hamd ve senâ etmek, şükretmek. | Nîmete kendi eliyle, kendi çalışmasıyla kavuşmadığını, Allah-u teâlânın lütfu ve ihsânı. | İyiliğe karşı duyulan şükür hissi, başa kakma. | Yapılan bir iyiliği, başa kakma. İLE/VE/<> Cenab-ı Hakk'tan başka kimsenin minneti altına girmemek. | Gönül tokluğu. | Elindekini kâfi bulmak. | Zenginlik istememek. | Muhtaç olmayıp zengin olmak. | Nazlanmak. | Azâmet ve tekebbür etmek. )


- MİNNET[Ar.] ile Nİ'MET[Ar.]


- MİNNET[Ar.] ile/ve ŞÜKRAN[Ar.]

( Bir iyiliğe, bir iyilik yapana yönelik, kendini borçlu görme. | Görülen iyiliğe yönelik teşekkürde bulunma. İLE/VE İyilik bilme, gönül borcu. )


- MİNNET/TARLIK = GRATITUDE, GRATEFULNESS[İng.] = RECONNAISSANCE, OUGRATITUDE[Fr.] = DANK ODER DANKBARKEIT[Alm.] = GRATIA SEU GRATITUDO[Lat.]


- MİRÂC ile/ve MİRÂT

( Mîrâc mîrât ile oluşur. )


- MİRAS/TEREKE ile/değil İNAM/EMÂNET

( EMÂNET VE İLTİZAM USULLERİ )

( STUART MILL [1806-1873]: Kişinin malı üzerindeki tasarruf hakkının sınırsız ve kayıtsız olarak tanınmasını fakat miras yoluyla servet edinme hakkının sıkı biçimde sınırlanması gerektiğini belirtir. [Mirasın yarattığı eşitsizlikle yaşam mücadelesinin doğal şartlarının bozulduğunu, en beceriklinin değil, servetçe ayrıcalıklıların üstünlük sağladıklarına işaret eder.] )

( [not] INHERITANCE vs./but DEPOSIT )


- MİRAS ile/değil EMÂNET

( [not] INHERITANCE vs. DEPOSIT )


- KALIT/MİRAS[Ar.] ile/ve/||/<> TEREKE/METRÛKÂT[Ar.]

( Ölen kişiden kalanlar. İLE/VE/||/<> Ölen birinin bıraktığı şeyler. )


- MİR'ÂT ile MİR'AT-I HAKÎKÎYE

( Ayna. | Ünlü bir çeşit lâle. İLE Hakikat aynası. )


- MİRKET ile/değil ÇİZGİLİ FİRAVUN FARESİ


- MİRSÂD/MİRSAD[Ar. çoğ. MERÂSİD] ile MİRSÂT[Ar. çoğ. MERÂSÎ]

( Gözetme yeri. | İlk 3 sayısının başyazarı, Muallim Naci olan ve 26 Mart 1891'de yayımlanmış olan haftalık edebiyat dergisi. İLE Gemi demiri, lenger. )


- MISIR'DA:
42 EYALET ile/ve/<> 42 TANRI


- MİSKET ile CİCOZ

( ... İLE Cam ya da toprak bilyelerle oynanan çocuk oyunu. | Bu oyundaki bilyelerin her biri. | [argo] Hiç yok. )


- MİSKET[Fr. < Ar.] ile MİSKET[Fr. < İt.] ile BİLYE[İt. < BIGLIA]

( Hoş kokulu meyveleri nitelemek için kullanılır. İLE Bomba ve şarapnellerin içinde bulunan kurşun ya da demir tanelerin adı. | Bilye. )


- MİSKET ile ZEYBEK

( ... İLE Özellikle Batı Anadolu efelerine verilen ad. | Efelere özgü, yerel oyun ve bu oyunun müziği. )


- MİSL/MİSİL[Ar.] değil/yerine/= KAT

( Eş, benzer. | Miktar. | Kat. )


- MISTAKE vs. BLANK/DEFICIT


- MISTAKE vs. DEFICIT


- MİSTİSİZM ve ŞİİR ve SANAT


- MİT ile/ve KADER

( Kültürün alışkanlıklarımızdaki karşılığı. İLE/VE ... )


- MİT ile/ve KOLLEKTİF BİLİNÇALTI


- MİT ile/ve/<> KUTSAL/LIK


- MİT ile LEJANT

( ... İLE Zamanla biçim değiştirmiş tarih olayı. | Para ve madalyon gibi şeyler üzerindeki yazı. )


- MİT ile/ve/||/<> MASAL

( Evrenseldir. İLE/VE/||/<> Toplumsal öğeler egemendir. )

( Belirli ya da belirsiz bir zaman söz konusudur. İLE/VE/||/<> Zaman önemli değildir. )

( Olaylar, kısmen de olsa gerçeğe dayanır. İLE/VE/||/<> Olaylar düş ürünüdür. )

( Yer öğesi bazen gerçek, bazen de düşseldir. İLE/VE/||/<> Olaylar, düş ürünü yerlerde geçer. Ülkenin birinde geçmiş olması yeterlidir. )

( Bilgi vermeyi amaç edinmiştir. İLE/VE/||/<> Aktöre/ahlâk değerlerini öne çıkarır. Arkadaşlık, sadakat, vefâ gibi duygular, kavramlar öne çıkarılır. )


- MİT ile M.İ.T.

( ... İLE Milli İstihbarat Teşkilâtı. )


- MİT/MİTOS[Fr. < Yun.] ile/ve/||/<>/> MİTOLOJİ[Fr. < Yun.]/ESÂTÎR[Ar.]

( Tarih öncesine dayanan efsane. Dirimli öykü. Şiirsel felsefe. | Geleneksel olarak yayılan ya da toplumun hayal gücü etkisiyle biçim değiştiren, tanrı, tanrıça, evrenin doğuşu ile ilgili imgesel, alegorik bir anlatımı olan halk öyküsü. İLE/VE/<>/> Mitleri, doğuşlarını, anlamlarını yorumlayan, inceleyen bilim. | Bir ulusa, bir dine, özellikle Yunan, Latin uygarlığına ilişkin mitlerin, efsanelerin tümü. )

( Antik Yunan'da Ksenophanes (M.Ö. 565-470), Homeros ve Hesiodos'un tanrısal mitos anlatımlarını eleştirmiş ve yadsımıştır. Bu eleştiri sonucunda mitler, din ve metafizikten arındırılmış ve bağımsız bir mitos öğretisi ortaya çıkmıştır. Ancak yaşamdan yansıtılarak oluşturulmuş mitoslar, bu kez, yaşamdan kopuk ansal kurgular biçimini almıştır. )

( Toplumların yaratıp yaşattığı mitler, geleneği yaşatmakla birlikte, özlem, umut ve beklentilerin yansıtıldığı bir geleceğin dünyası niteliğine de bürünmektedir. Bu tür mitler, gerçek yaşamın zorlukları karşısında bunalan bireylerin, özledikleri yaşamı kurmayı gelecek kuşaklara bıraktığı birtakım tasarımlar niteliğindedir. Bireysel olarak ele alındığında mitos dönemi, ana rahminden konuşmanın başlamasına kadar geçen ve bebeklik süreci olarak adlandırılan döneme karşılık gelmektedir. )

( Bir mit duygusal bağlılık yönünden içi boşaldığında masala dönüşür. Duyguları etkileme gücünü yitirir. Ansal yorumlama ile de kurgu biçimini alır. )

( Mit ilk önce metafiziksel kozmogoni ile aşılmıştır. Artık mitsel simgeler arasındaki anlamlı bağ (ritus) yerini düşünceler arasındaki anlam bağına, mantık'a(düşünbiçim) bırakmıştır. Metafiziksel kozmogoni bir yandan felsefi spekülasyon biçimini alırken öte yandan miti dine dönüştürmüştür. Dinsel mit ise "tarih bilinci" ile aşılmıştır. Kişinin varoluşu, tarihsel bilinç yoluyla, gerçek ve olgusal kavranışına yükselmiştir. )

( Paganist (putperest) mitler, kişinin karşısında eşyayı, doğa parçalarını ve hayvanları yüceltmiş ve kutsallaştırmıştır. Buna karşın imgesel (imgetapar, hayalperest) mitler, doğaüstü imgeleri kişinin karşısında yüceltmiş ve kutsallaştırmıştır. Aydınlanmaya temel oluşturan mitler ise, insan yaşamını ve özellikle insan aklının tutsaklıktan ve yanılsamadan kurtuluşunu simgelemiş olanlardır. Ezoterik okullar bu tür mitlerden yararlanmışlardır. )

( Yaşamdan yansıtılarak oluşturulmalarına karşın mitler tarihsel değildir. Bir başka deyişle, tarihsel bir zaman ve mekân göstermezler. Mitlerin zamanı ve mekânı aşkındır. Mitler okunduğunda ya da ritüel eşliğinde canlandırıldığında, kişi mitsel zaman ve mekâna geçer. Mite katılır ve onu coşkuyla yaşar. Tarihsel olaylar bir kere olur ve geri dönüşsüzdür. Oysa mitler, canlandırılıp yaşanabilir. )

( Günümüzde, psikolojide ortaya çıkan gelişmeler, insan davranışlarının arkasında simgesel (arketipal) bir altyapının etkin olduğunu ortaya çıkarttığı için, mitos yeniden önem kazanmıştır. Artık mitosa, bir zamanlar olmuş bitmiş fantastik masallar gözüyle bakılmamakta, aksine, yaşayıp gelen ve halen yaşamakta olan, insan davranışlarını etkileyen ve yaşamın anlamlandırılmasında etkinliği olan bir öğe gözüyle bakılmaktadır. )

( Mitosu, bireyin duygu ve hayal dünyasında oluşan, gelişen bir psişik gereksinim olarak ele aldığımızda, modern toplumların modern mitlerin halen önemini koruduğu anlaşılmaktadır. )

( Mitoloji, evrendeki(insandaki/doğadaki) kaderi araştırma işidir. )

( Mitoloji, kişinin bulunduğu yeri anlamlandırma işidir. )

( Mitler yazıldıklarından itibaren mit olmaktan çıkmaya başlamıştır. )

( Mitte tipoloji yoktur, arkeler vardır. )

( Mitler, düzyazıya döküldüğü anda doktrindir. )

( Sanatçıların hazinesi. İLE/VE/||/<>/> Filozofların hazinesi. )


- MİT ile/ve/değil PROPAGANDA ARACI


- MİT ile/ve/<> PUT/TOTEM

( Doğru düşünmeyi engeller. İLE/VE/<> Doğru inancı engeller. )


- MİT ile/ve/||/<> SAKLAMA


- MİT ile/ve TARİH ÖNCESİ


- MİT ve/||/<>/> ÜMİT


- MİTOKONDRİ ile/ve/||/<>/< KLOROPLAST

( Gözelerde enerji üreten organel ve enerji üretim merkezi. İLE/VE/||/<>/< Bitki gözelerinde fotosentezi gerçekleştiren organel. )


- MİTOKONDRİ ile KLOROPLAST

( Gözenin enerji santrali olarak bilinen organeli. İLE Fotosentez için gerekli olan yeşil pigmentleri içeren organel. )


- MİTOKONDRİ ile/||/<> KLOROPLAST

( Mitokondri ATP üretir İLE kloroplast fotosentez yapar )

( Formül: Solunum İLE fotosentez )

( Lynn Margulis tarafından 1967 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1938-2011) (Ülke: ABD) (Alan: Biyoloji) (Önemli katkıları: Endosimbiyotik teori) )


- MİYOKARDİT ile/||/<> ENDOKARDİT

( Kalp kasının yangılanması. İLE/||/<> Kalp iç zarının yangılanması. )


- MİYOKARDİT ile/||/<> PERİKARDİT

( Kalp kasının yangılanması. İLE/||/<> Kalp zarının yangılanması. )


- MİYOKART[Fr.] değil/yerine/= YÜREK KASI


- MİZAÇ(HASLET) ile/ve KARAKTER

( Doğuştan gelen özellikler. İLE/VE Sonradan oluşan kişisel özellikler. )

( Kişiler, iyi öğrenciler gibi, karakterlerini, açıklıkla ve devamlılıkla geliştirmelidir. )

( ĞARîZİTU'T-TAB ile/ve MUKTESEBETUN TUTBE' LEHA )

( TEMPERAMENT/DISPOSITION vs./and CHARACTER )


- Mİ'ZÂD/Mİ'ZED[Ar.] ile MÎZÂD[Ar.]

( Ağaç budama bıçağı. | Kolçak, pazvant. İLE Sevinç, neşe/sürûr. )

Bugün[22 Ekim 2025]
itibarı ile 8.594 başlık/FaRk ile birlikte,
8.594 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(21/36)