
T ile biten FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibarı ile 8.594 başlık/FaRk ile birlikte,
8.594 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(17/36)
- İSTİ'DÂD ve YÖNELİM
- İSTİDÂD-I SÂİD[Ar.] ile İSTİDÂD-I YED[Ar.]
( Bileğin alışması. İLE Elin alışması. )
- İSTİDLÂL[< DELÂLET] -ile
( BİR DELİLE DAYANARAK BİR ŞEYDEN BİR SONUÇ ÇIKARMA, DELİL İLE ANLAMA | DELÂLETTE BULUNMASINI İSTEME, AYARTMAYA ÇALIŞMA )
- İSTİDLÂL[Ar.] ile İSTİDLÂL[Ar. < DELÂLET | çoğ. İSTİDLÂLÂT]
( Ayartmaya çalışma, dalâlette bulunmasını isteme. İLE Bir delile dayanarak bir şeyden sonuç çıkarma, delil ile anlama. )
- İSTİFA ile/||/<> FERAGAT
- ISTIFÂ'[< SAFVET] ile/ve/< İSTİ'FA'[< AFV]
( Bir şeyin hâlisini, temizini seçip alma. | Ayıklama. | Seçme, seçkinlik. İLE/VE Affını isteme. | Bir işten, kendi isteğiyle çekilme. )
- İSTÎFÂ'[Ar. < VEFÂ] ile İSTİ'FÂ'[Ar. < AFV] ile İSTİFHÂM[Ar. < FEHM | çoğ. İSTİFHÂMÂT] ile İSTİHFÂ'[Ar.]
( Tamamıyla alma/alınma, ödetilme. İLE Affını isteme. | Bir işten kendi isteğiyle çekilme. İLE Sorma, anlama. Anlamak, öğrenmek için sorma. İLE Saklanma, gizlenme. )
- İSTİFHÂM[< FEHM (çoğ. İSTİFHÂMÂT)] -ile
( SORMA, ANLAMA | ANLAMAK, ÖĞRENMEK İÇİN SORMA )
- İSTİĞFAR ve İBÂDET
- İŞTİHÂ'[Ar. < ŞEHVET] ile İŞTİHÂR[Ar. < ŞÖHRET]
( İstek, meyil. | Yemek yeme isteği, iştah. İLE Ün alma, ünlü olma, şöhret bulma, şöhretlenme, meşhur olma. )
- İSTÎHÂLE[Ar. < HAVL | çoğ. İSTİHÂLÂT] ile İSTÎHÂRE[Ar. < HAYR]
( Olanaklı/mümkün olmayış, olanaksızlık/imkânsızlık, olamazlık. | Bir durumdan/halden başka bir duruma/hâle geçiş. [KEVN <> FESAD] | Başkalaşma. [İng. METAMORPHOSE, METAMORPHOSIS | Fr. MÉTAMORPHOSE] İLE Bir işin hayırlı olup olmayacağını öngörmek üzere abdest alıp dua edip uykuya yatma. | Hayırlı olmayı arzu etme.[Fr. ONIROMANCIE] )
- İSTİHÂRE[Ar. < HAYR] ile İSTİ'ÂRE[Ar. çoğ. İSTİÂRÂT] ile İSTİŞÂRE[< ŞÛRÂ | çoğ. İSTİŞÂRÂT]
( Allah'a sual etmek. Bir durumun/işin hayırlı olup olmayacağını öngörmek üzere abdest alıp dua edip uykuya yatma. [Uyku durumu/hali koşulu/şartı yoktur.] | Hayırlı olmayı arzu etme.[Fr. ONIROMANCIE] İLE Ödünç alma, birinden eğreti bir şey alma. | Bir sözcüğün anlamını geçici/eğreti olarak başka bir sözcük üzerine kullanma. İLE Düşünce sorma, danışma. Sohbet ederek sual etmek. )
- İSTİHSÂL[Ar. < HÂSIL çoğ. İSTİHSÂLÂT] ile İSTİHZAR[Ar. < HUZÛR (çoğ. İSTİHZÂRÂT)]
( Elde etme, ele geçirme/geçirilme, çıkarma, meydana getirme, hâsıl etme. | Üretim, üretme. Üretme. İLE Hazırlama. | Anımsama. )
- İSTİHZA' yerine İSTİ'FÂF(<İFFET)
- İSTİHZÂ[Ar.] ile SUHRİYYET[Ar.]
- İSTİKAMET[Ar.] değil/yerine/= DOĞRULTU
- İSTİKÂMET ve/<> HÜRMET ve/<> KIRAAT
- İSTİKÂMET[Ar.] ile İSÂBET[Ar.]
- İSTİKÂMET[Ar.] değil/yerine/= YÖN, DOĞRULTU
- İSTÎKAN["ka" uzun okunur] ile İSTİKÂN/E/T[Ar.]
( Kesin/yakînen bilme/biliş. İLE Alçakgönüllülük. | Küçülme. )
- İSTİKFÂL[Ar.] ile İSTİKFÂL[Ar. < KEFÂLET]
( Çekmecede/kasada kilit altında bulundurma. İLE Kefil olma, kefilliği kabul etme. )
- ISTILÂ[Ar.] ile ISTILÂH[Ar. < SULH | çoğ. ISTILAHÂT]
( Ateşte ısınma. İLE Terim, tabir, ilim/bilim sözü/sözcüğü. )
( ... İLE Barış sağlatan kavram. )
- İSTİMÂ'[Ar.] ile İSTİMÂ'[Ar. < SEM | çoğ. İSTİMÂÂT]
( Birinin ziyaretine gitme. İLE Dinleme/dinlenilme, duymalar/işitme. | Dinleyip kabul etme. | Kulak verip dinleme. )
- İSTİMATÖR[İt.] -ile
( Gümrüklerde, mallara değer biçen görevli. )
- İSTİMDÂT[Ar. < MEDED] değil/yerine/= YARDIM İSTEME
- İSTİ'NÂD[Ar. < İNÂD] ile İSTİNÂD[Ar.]
( İnat etme, direnme. İLE Dayanma. | Güvenme. | Senet, delil, hüccet sayma. )
- İSTİNBÂ'[Ar.] ile İSTİNBÂT[Ar.]
( Haber sorma, bilgi isteme. İLE Bir söz ya da işten gizli bir anlam çıkarma. Açık olmayarak, dolayısıyla, zımnen anlama. )
- İSTİNBÂT[Ar.] ile/ve/||/<> İSTİDLÂL[Ar.] ile/ve/||/<> İSTİBSÂR[Ar.]
( Bir söz ya da işten gizli bir anlam çıkarma. Açık olmayarak, dolayısıyla, zımnen anlama. İLE Bir delile dayanarak bir şeyden sonuç çıkarma, delil ile anlama. İLE Basiretli olmak. Düşünceli, hesaplı ve dikkatli iş yapmak ve hareket etmek. )
- İSTİRÂHAT[Ar.] değil/yerine/= DİNLENME
- İSTÎRÂHAT[Ar. < RÂHAT] ile İSTÎRÂHÂT[Ar. < İSTÎRÂHAT]
( Rahat etme, dinlenme. İLE Dinlenmeler. )
- İŞTİRÂK[< ŞİRKET] değil/yerine/= ORTAK OLMA, ORTAKLIK | KATILIM
- İSTİRÂK[Ar. < SİRKAT] ile İSTİ'RÂK[Ar.] ile İŞTİRÂK[Ar. < ŞİRKET]
( Çalma/çalınma, hırsızlık. İLE Terlemek üzere/için yatmak. İLE Ortaklık, ortak olma, paydaşlık. | Bir işte yer alma, paydaşlık etme. | Bir işe, bir düşünceye katılma, katılım. | İktisadi devlet teşekküllerinin ya da kamu iktisadi kuruluşlarının ya da bağlı ortaklıklarının, sermayelerinin en az yüzde onbeşine, en çok yüzde ellisine sahip bulundukları anonim şirketler. | Bir ortaklık ile işletme arasında, sözkonusu ortaklığın yönetimine ve ortaklık politikalarının belirlenmesine katılma anlamında sürekli bir bağ yaratan, doğrudan ya da dolaylı sermaye ve yönetim ilişkisi. )
- İŞTİRÂK[Ar. < ŞİRKET] ile/ve/<>/< İŞTİYÂK[Ar. < ŞEVK]
( Ortaklık, ortak olma, paydaşlık. | Bir işte yer alma, paydaşlık etme. | Bir işe, bir düşünceye katılma, katılım. | İktisadi devlet teşekküllerinin ya da kamu iktisadi kuruluşlarının ya da bağlı ortaklıklarının, sermayelerinin en az yüzde onbeşine, en çok yüzde ellisine sahip bulundukları anonim şirketler. | Bir ortaklık ile işletme arasında, sözkonusu ortaklığın yönetimine ve ortaklık politikalarının belirlenmesine katılma anlamında sürekli bir bağ yaratan, doğrudan ya da dolaylı sermaye ve yönetim ilişkisi. İLE/VE/<>/< Şevklenme, göreceği gelme, özleme. )
- ISTIRAP ve HAREKET
- İSTİRDAT[Ar.] değil/yerine/= KURTARMA, GERİ ALMA
- İSTİŞ'ÂR[Ar. çoğ. İSTİŞ'ÂRÂT] ile İSTİŞHÂR[Ar.]
( Yazı ile bildirilmesini isteme. [POLEMİK: Yazarak/yazılı tartışma.] İLE Ün kazanma, şöhret bulma. )
- İSTİŞÂRE[< ŞÛRÂ (çoğ. İSTİŞÂRÂT)] değil/yerine/= DÜŞÜNCE SORMA, DANIŞMA
- İSTİSÂRE[Ar.] ile İSTİŞÂRE[Ar. < ŞÛRÂ (çoğ. İSTİŞÂRÂT)]
( Tozutma, toz savurma. | Fitnecilik, fesatçılık etme. İLE Fikir sorma, danışma. )
- İSTİŞÂRE[< ŞÛRÂ | çoğ. İSTİŞÂRÂT] ile TEÂTÎ[< ATÂ]
- İSTİŞFÂ'[Ar. < ŞİFÂ] ile İSTİŞFÂ'[Ar. < ŞEFÂAT]
( Şifa talebetme, hastalığa ilâç arama, derdine derman arama. İLE Şefâat isteme, birinin aracılığını dileme. )
- İSTİŞHÂD[Ar.] ile İSTİŞHÂD[Ar.]
( Tanık getirme, tanık gösterme. | Şehit olma. İLE Edebî bir düşüncenin sağlamlığını kanıtlamak için, değerli yapıtlardan örnek gösterme. )
- İSTİSKAL[< SIKLET] değil/yerine/= SOĞUK DAVRANMA
( Ağır görme, huzurundan hoşlanmama. | Soğuk davranışlarla hoşlanmadığını belirginleştirme. Yüz vermeme, kovarcasına davranma, kovma. )
- İSTİSRÂ'[Ar. < SÜR'AT] ile İSTİSRÂR[Ar.]
( Hızlandırma, süratlendirme. İLE Odalık alma. )
- İSTİTÂ'AT[Ar.] ile KUDRET[Ar.]
- İSTİ'TÂF[Ar. < ATF | çoğ. İSTİ'TÂFÂT] ile İSTÎTÂF[Ar.]
( Yardım ve merhamet dileme. İLE Kaplama. )
- İSTİVÂ'[Ar.] ile İSTİKÂMET[Ar.]
- İŞTİYÂT[Ar.] ile GAZAB[Ar.]
- İSVEÇ/ŞİVED ile İSVİÇRE
( SWEDEN vs. SWITZERLAND )
- İSYAN ile/ve/değil/yerine FERYAD
- İSYAN ile HAREKÂT
( REBELLION vs. OPERATIONS )
- İSYAN ile/ve ŞİKÂYET
( UPRISING vs./and COMPLAINT )
- İSYAN ile/ve/||/<> ŞİKÂYET
- İT(") ve/||/<>/> (")BİT(")
( İtle yatan, bitle kalkar. )
- İT ve/||/<>/> BİT
( ile yatan. VE/||/<>/> ile kalkar. )
- İT ile İD
( Köpek. İLE Dürtü, bilinçaltı.[İd-egp-süper ego] )
- İT ile İT
( Köpek. İLE İleri doğru devinim kazandırmanın buyruk kipi. )
- IT :/yerine O, ONU (CANSIZ/ HAYVAN)
- İTAAT ile/ve/değil/<> DÜZEN
- İTAAT ile/değil/yerine/>< İTTİHAT
- İTAAT ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KABUL
- İTAAT" ile/ve/||/<>/> "RAHAT"
- İTAAT ile/ve/değil/yerine/||/<>/< RIZÂ
- İTAAT ile/ve/değil/yerine/<> "TAPMAK" ile/ve/değil/yerine/<> TESLİMİYET
( [not] OBEY vs./and "WORSHIP" vs./and/but/<> SUBMISSION
SUBMISSION instead of OBEY and "WORSHIP" )
- İTAAT ile/ve/değil/<> TESLİMİYET
- İTAATKÂR/MUTÎ[Ar. < TÂAT] değil/yerine ESLEK
( Başkasının buyruk ya da dileklerini yerine getiren, yumuşak başlı. )
- ÎTÂD[Ar.] ile İTÂD[Ar. < ATÂ]
( Kazık çakma. İLE Süt sağarken ineğin ayağına geçirilen ip. )
- İTÂT[Ar.] ile İTÂAT[Ar. < TAV]
( Düşmanlık, zıtlık. İLE Boyun eğme, dinleme, alınan emre göre davranma. )
- İTHAL/İTHALAT değil/yerine/= DIŞALIM
- İTHAM ile İSNÂD
- İTİBAR/HAYSİYET[Ar.] değil/yerine/= SAYGINLIK/ÖZSAYGI
- İTİBAR[Ar. < UBÛR | çoğ. İTİBÂRÂT] ile İHTİBÂR[Ar. < HABER]
( Saygı gösterme. | Önem verme. | Onur/şeref, haysiyet. | Bir şeyin, gerçek değil kararlaştırılan değeri. | İbret alma. | [ticaret] Söz ya da imzanın değeri. [İng./Fr. CREDIT] | Değer. İLE [bir kimseyi] Yoklama, deneme, sınama. )
- İ'TİDÂD[Ar. < ADD] ile İ'TİDÂD[Ar.]
( Sayma, iddet çekme. | Nazlanma. | Gururlanma. İLE Bir şeyi kol üzerine alma. | Yardım isteme. )
- ÎTİDAL ve/<> FAZÎLET
- İ'TİKAL["ka" uzun okunur] ile İ'TİKÂL[Ar.] ile İ'TİKÂL[Ar. < EKL | çoğ. İ'TİKÂLÂT]
( Devenin dizini büküp bağlama. | Güreşte sarmaya getirip yıkma. | Sağmak için koyunun ayaklarını iki bacağı arasına alma. İLE Zorlaşma, müşkilleşme. İLE Kemirerek yeme. | Yaranın gövdeyi sarması/yemesi. | Deniz dalgalarının, karaları döverek aşındırması/oyması.[EROZYON, İng. EROSION, Fr. ÉROSION] )
- İTİKAT ile İNANÇ
- İ'TİLÂF[Ar. < ÜLFET | çoğ. İ'TİLÂFÂT] ile İHTİLÂF/ŞİKAK[Ar. < HİLÂFET | çoğ. İHTİLÂFÂT]
( Uyuşma, anlaşma. İLE Antlaşmazlık, uyuşmazlık/uymayış/uymama, ayrılık, aykırılık. )
- İTİMÂD[Ar. < AMD] ve/> İ'TİKAD[Ar. < AKD]
( Dayanma, güvenme. | Güven, emniyet. VE/> Düğümlenip kalma, bir şeye bağlanma. | İnanma, gönülden onaylayarak inanma. )
- İ'TİMÂD[Ar.] ile KEVN[Ar.]
- İ'TİMÂD[Ar.] ile MUSÂKKE[Ar.]
- İ'TİMÂD[Ar.] ile SÜKÛN[Ar.]
- İTİMAT[Ar.] değil/yerine/= GÜVEN/GÜVENÇ
- İTİMAT değil/yerine/= GÜVEN/GÜVENÇ
- İTİMAT ve İTİKAT
- İTİMAT ve İTİKAT
- İTİRAF ile/ve/değil/ne yazık ki TEHDİT
- İ'TİZÂM[Ar. < AZÎMET] ile İ'TİZÂM[Ar.]
( Gitmeye hazırlanma, gidiş. İLE Büyüklük satma, azamet. )
- İTKİ = İLCÂ = IMPULSE, APPETITE[İng.] = IMPULSION, APPÉTIT[Fr.] = IMPULS, TRIEBE[Alm.] = IMPULSIO, APPETITUS[Lat.] = IMPULSO[İsp.]
- ITLÂ'[Ar.] ile ITLÂ'[Ar. < TULÛ] ile ITRÂ'[Ar. < TARÂVET]
( Havalı şeylere heves etme. | Bir şeyin üstüne bir şey sürme. İLE Bildirme, haberli kılma. İLE Abartılı, aşırı derecede övme. )
- İTTİFAK ile/ve MUTABAKAT
- İTTİHÂD[< VAHDET] değil/yerine/= BİR OLMA, BİRLEŞME, BİRLİK | AYNI OLMA, AYNI ANLAMI TAŞIMA | ALLAH VARLIĞINDA YOK OLMAK
- İTTİHAT ile/ve/||/<> UHUVVET ile/ve/||/<> MÜSÂVAT
- ITTILÂ'[Ar.] ile ITTILÂ[Ar. < TULÛ | çoğ. ITTILAÂT]
( Kokulu şeyler sürünme. İLE Öğrenme, tanıma, bilme, haberli olma. )
- İTTİSAL ile/ve VUSLAT
- IU/INTERNATIONAL UNIT[İng.] değil/yerine/= ULUSLARARASI BİRİM
- İVAZLI AKİT değil/yerine/= KARŞILIKLI BAĞIT
- İVEĞEN PANKREATİT ile/||/<> SÜREĞEN PANKREATİT
( Pankreasın ani yangılanması. İLE/||/<> Pankreasın uzun süreli yangılanması ve kalıcı hasar. )
- İYİ NİYET ile/ve/değil/||/<>/>/< ADÂLET
- İYİ = HAYIR = GOOD[İng.] = BIEN[Fr.] = GUT[Alm.] = BONUS[Lat.] = AGATHOS[Yun.] = BUENO/NA[İsp.]
- İYİLİK ile/ve/||/<> DOĞRULUK ile/ve/||/<> CESÂRET ile/ve/||/<> VEFÂ
( Kötülüğe karşın. İLE/VE/||/<> Yanlışa karşın. İLE/VE/||/<> Zorluğa karşın. İLE/VE/||/<> Mesafeye karşın. )
- İYİLİK ile/ve HİZMET
( Her kişi, yapmadığı tüm iyiliklerden suçludur. )
( İyilik, sağırın duyabildiği, körün görebildiği bir dildir. )
( GOODNESS/KINDNESS vs./and TO SERVE, SERVICE )
- İYİLİK ile/ve/değil/yerine/||/<> HİZMET
- İYOT[Fr. < Yun.] ile/ve/<> İYODÜR[Fr.]
( Atom numarası 53, atom ağırlığı 126,92 olan, doğada deniz suyunda, sodyum iyodür durumunda rastlanılan, bazı deniz bitkilerinde de çokça birikmiş olarak bulunan, mavimsi esmer renkte, katı bir öğe. [simgesi: I] İLE/VE/<> İyotun, bir öğe ya da bir bileşikle verdiği bileşim. )
- İYOT ile/ve/<> İYOTLAMA
( ... İLE/VE/<> İçme sularındaki mikropların, iyot etkisiyle giderilmesi. | Organik bir bileşikte, hidrojenin, iyotla yer değiştirmesi. )
- İZÂ'[Ar.] ile ÎZÂ'[Ar.] ile İZÂA/İZÂAT[Ar.] ile İZÂA/İZÂAT[Ar. < ZIYÂ]
( Sıra, hizâ. İLE İyiliğe karşı iyilik etme. | Kedere, mihnete uğratma. | Korkma. İLE Açığa vurma. İLE Kaybetme, zâyi etme. )
- İZÂFÂT[Ar.] ile İZÂFET[Ar.]
( Ad/isim tamlamaları/takımları, izâfetler. | Dünya ile olan bağlar, ilgiler. | Zincirleme ad/isim takımı. İLE İki şey arasındaki bağ, ilgi. | Ad/isim tamlaması/takımı. )
- İZÂFE[Ar.] ile İZÂFET[Ar.]
( Katma, ekleme, zammetme. | Karıştırma. İLE İki şey arasındaki bağ, ilgi. | Ad/isim tamlaması/takımı. )
- İZAHAT ile/ve NASİHAT
- İZÂN ve/<> FERÂSET
- İZİN ile/ve/<>/< SALÂHİYET
- İZLÂL[Ar.] ile İHÂNET[Ar.]
- İZLENİM ile TESPİT
( IMPRESSION vs. TO DETERMINE )
- İZMARİT" değil/yerine/= MENEKŞE
- İZZET ile İZZET-İ NEFS ile İZZETİYET
( SAYGI/HÜRMET | DEĞER/KIYMET | KUVVET, KUDRET | YÜCE, YÜCELİK, ULULUK ile ONUR/ŞEREF, HAYSİYET ile VARLIK )
- JACKET :/yerine CEKET
- JADE ile/||/<> JADEİT
( Yeşil, beyaz, sarı, kahverengi ve siyah renklerde olabilir. İLE/||/<> Genellikle daha parlak ve serttir. )
- JADEİT ile/||/<> KUNZİT
( Genellikle daha parlak ve serttir. İLE/||/<> Pembe ila mor renkte bir spoddumen. )
- JADEİT ile/||/<> NEFRİT/NEPHRİTE
( Genellikle daha parlak ve serttir. İLE/||/<> Daha yumuşak ve yaygın bir yeşim türü. )
- JADEİT ile/||/<> SERPANTİN
( Genellikle daha parlak ve serttir. İLE/||/<> Yeşil tonlarında ve genellikle benekli bir mineral. )
- JAİNİST(/CAYN) ile ADEMÎ
- JANDARMA ÖZEL HAREKAT(JÖH) ile/ve/||/<> POLİS ÖZEL HAREKAT(PÖH)
- JANT[Lat.]/İSPİT[Yun.] değil/yerine/= KURÇ
- JEST ile/ve/||/<> MİMİK
- JET :/yerine JET
- JİLET ile/ve/||/<> BALTA
( Keskindir ama odunu parçalayamaz/kesemez. İLE/VE/||/<> Güçlüdür ama traş edemez. )
( )
- JİLET ile NEŞTER/BİSTURİ
- JİLET[Azr.] = YELEK[Tr.]
- JOHANN GOTTLIEB FICHTE ve/||/<> WILHELM von HUMBOLDT
( 19 Mayıs 1762 - 27 Ocak 1814 ve/||/<> 22 Haziran 1767 - 08 Nisan 1835 )
( İlk üniversitenin kurulması için baskın, etkin ve üstün çaba gösterenler.[1809 - Berlin] )
- JOHN LOCKE ile/ve/||/<>/> ALEXANDER VON HUMBOLDT ile/ve/||/<>/> MARTIN HEIDEGGER ile/ve/||/<>/> FERDINAND DE SAUSSURE ile/ve/||/<>/> LUDWIG WITTGENSTEIN ile/ve/||/<>/> JACQUES DERRIDA
( 29 Ağustos 1632 - 28 Ekim 1704 İLE/VE/||/<>/> 14 Eylül 1769 - 06 Mayıs 1859 İLE/VE/||/<>/> 26 Eylül 1889 - 26 Mayıs 1976 İLE/VE/||/<>/> 26 Kasım 1857 - 22 Şubat 1913 İLE/VE/||/<>/> 26 Nisan 1889 - 29 Nisan 1951 İLE/VE/||/<>/> 15 Temmuz 1930 - 09 Ekim 2004 )
- JOINT :/yerine EKLEM, ORTAK
- JOURNALIST :/yerine GAZETECİ
- JUDGMENT :/yerine YARGI
- JUNGLE vs. FOREST
- JUST :/yerine SADECE, ADİL
- JUSTICE :/yerine ADALET
- JUVENİLE BEHÇET ile/||/<> ERİŞKİN BEHÇET
( Juvenile Behçet 16 yaş öncesi başlar İLE erişkin Behçet 20-40 yaş arası başlar. Juvenile formda nörolojik tutulum daha sık İLE erişkinde vasküler tutulum daha yaygındır. İkisi de benzer tanı kılavuzları İLE juvenile form daha agresif tedavi gerektirir. )
( Hulusi Behçet tarafından 1937 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1889-1948) (Ülke: Türkiye) (Alan: Dermatoloji, İmmünoloji) (Önemli katkıları: Behçet hastalığını 1937 yılında tanımladı. Üçlü semptom kompleksini (ağız yaraları, genital yaralar, göz iltihabı) bir hastalık olarak ortaya koydu. İsmini taşıyan ilk Türk doktor.) )
- KAÂT ile/||/<> OYMA AJUR
( Oyma. Herhangi bir biçim ya da yazının kâğıttan oyarak çıkarılmasıyla oluşturulan bir süsleme sanatı. Oyulup çıkarılarak başka yere yapıştırılır.["Erkek oyma", oyulan bölüme ise "dişi oyma" denilir.] İLE/||/<> Delikli olarak uygulanan süsleme biçimi. )
- KABA ile/ve/||/<>/> KUBAT
( ... İLE/VE/||/<>/> Kaba, biçimsiz. | Davranışları kaba olan. )
- KABÂHAT ile/değil/yerine/= SUÇ
( Uygunsuz hareket, çirkin, yakışıksız davranış, suç, kusur, töhmet. | Hafif hapis, para cezası ya da meslek ve sanattan alıkonulma ile cezalandırılan suç. İLE Törelere, ahlâk kurallarına aykırı davranış. | Yasalara aykırı davranış. )
- KABAK ile JACKFRUIT
( ... İLE Tayland'da yetişen, iri kabağa benzeyen bir meyve.[Dünya üzerinde ağaçta yetişen en büyük meyvedir.] )
- KABARTMA TOZU ile SODYUM BİKARBONAT
( BAKING POWDER vs. BAKING SODA )
- KABİLİYET[Ar.] değil/yerine/= YETENEK/BECERİ
- KÂBİLİY(Y)ET değil/yerine/= YETENEK
- KABİN[Fr. < CABINE] ile KABİNE[Fr. < CABINET]
( Küçük, özel bölme. | Gemilerde, uçaklarda, uzay gemilerinde, küçük bölme. | Uçakta, yolcuların oturduğu bölüm. | Plajda, soyunma yeri. İLE Bakanlar Kurulu, hükûmet. | Hekim muayenehanesi. | Bölüm/kabin. | Tuvalet/helâ. )
- KABLELMİLAT değil/yerine/= MİLÂTTAN ÖNCE
- KABUKLULAR:
İSTİRİDYE(SELCE[Ar.], SADEF[Fars.], OYSTER[İng.], OSTREA EDULIS[Lat.]) ile MİDYE/BELEHU'L-BAHR[Ar.]/MUSSEL[İng.] ile SHELL ile KTENIA ile LANGUST(İN)[Lat. PALINURUS VULGARIS] ile KARAVİDES(/KEREVİT) ile KRILL ile PAVURYA ile KARİDES[Yun.](SHRIMP) ile KREOPEK
( MISRÂ': İstiridye gibi deniz kabuklularından kabuklarının her biri. )
( İstiridyeler, doğal ortamlarında 80 yıla kadar yaşayabilirler. )
( İstiridyelerin bir inciyi tamamlamaları 15 - 20 yıllarını alır. [1 ton istiridyeden ancak 3 inci çıkar. Mükemmel küre biçiminde olma olasılıkları ise milyonda birdir.] )
( )
- KABUL ile/ve MERHAMET
( ACCEPTANCE vs./and MERCY )
- Kabut et! ve SUS!!!
- KABZ değil/yerine/>< FERÂGAT
- KABZİYET ile GAZAP
( Allah'ın verdiği sıkıntı. İLE Kuldan kaynaklanan sıkıntı. )
- KÂD[Ar.] ile KADD[Ar.] ile KÂD[Ar.]
( Mahzûn olma. İLE Boy. İLE Hırs. )
- KADD[Ar.] ile KATT[Ar.]
( Uzunlamasına kesmek. İLE Enine kesmek. )
- KADER-KISMET
- KADER ile/ve/değil/||/<>/< AKIBET
- KADER ile/ve/<> FITRAT
- KADÎ/KADI/KAZI[Ar. < KAZÂ | çoğ. KUZÂT]["ka" uzun okunur] ile KADİH[Ar. < KADH]["ka" uzun okunur]
( Yapan, yerine getiren. İLE Kötüleyici, zemmedici. )
- KÂDI ile MÜÇTEHİT[Ar.]
( Tanzimata kadar her türlü davaya, Tanzimat ile Medeni Kanun arasındaki dönemde ise yalnız evlenme, boşanma, nafaka, miras davalarına bakan mahkemelerin başkanları. İLE Ayet ve hadislere dayanarak yargıya varan, karar veren din düşünürü. )
- KADÎM SANAT değil KADÎM KÜLTÜRLERİN SANATI
( Tiyatro[< değişim] )
- KADIN ve ERKEK:
EŞİT ile/ve/değil/||/<>/>/< EŞ
( Eşitlik, ancak hak ve koşullar/olanaklar itibariyle, tüze ve tıpta geçerli olmak üzere, hâkim ve hekim önünde söz konusudur.
Hiçkimse de kimseyle kıyaslanamaz ve ölçülendirilemezdir. Kadın ve erkek "farkı/ayrımı" ise anlamsız bir genelleme sonucunda oluşan gereksiz, yersiz, karşılıksız, anlamsız ve boş bir "çabadır"/zorlamadır. )
- KADÎR[Ar. < KUDRET] ile KADİR["ka" uzun okunur] ile KADR[Ar.]
( Tükenmez kudret sahibi olan Allah.[Allah'ın adlarından] İLE Güçlü, kuvvetli, kudretli, kudret sahibi. | Allah. İLE Değer, itibar. | Onur, şeref, haysiyet, meziyet. | Derece, rütbe. | Yıldızları, parlaklık derecelerine göre birbirinden ayırdetmek için yapılan sınıflandırmada her dereceden biri.[Birinci kadirden(en parlak) altıncı kadire kadar olan yıldızlar gözle görülebilir; teleskobun kuvveti arttıkça daha küçük kadirdeki yıldızları görmek olanaklıdır.][Güneşin parlaklığı sıfırıncı kadirdendir.] )
- KÂDİR[Ar.] ile MUKÎT[Ar.]
- KADRAN/QUADRANT[İng.] değil/yerine/= DÖRTTE BİR
- KAFATASI = SCULL, CRANIUM[İng.] = LE CRÂNE[Fr.] = SCHÄDEL[Alm.] = TESCHIO[İt.] = CRANEO[İsp.] = CALVA[Lat.] = TO KRANION[Yun.] = CUMCUME(T)[Ar.] = KÂSEH-İ SER[Fars.] = SCHEDEL[Felm.]
- KÂFİL[Ar. < KEFÂLET] ile KÂFİR[Ar. < KÜFR, KÜFRÂN(:
örten, setr eden) | çoğ. KÂFİRÛN, KEFERE, KÜFFÂR] ile KAFR[Ar. çoğ. KUFÂR]
( Üstüne alan, kefâlet eden. | Ödeyen, kefil olan. İLE Hakk'ı tanımayan/bilmeyen. | Allah'ın varlığına ve birliğine inanmayan. | Küfreden/küfredici. | İyilik bilmeyen, nankör. | [mecaz] Zeki, becerikli, kurnaz, yaman, cana yakın, sevimli. İLE Susuz, otsuz, ıssız çöl. )
- KÂFİR ile MÜLHİD[< LÂHD]
( ... İLE Allah'ı inkâr eden, dinsiz. )
- KAFTAN ile/ve/değil/||/<> HİLAT
( ... İLE/VE/DEĞİL/||/<> Sultanların, gönül almak, ödüllendirmek için birine giydirdikleri değerli kumaştan yapılmış kaftan. )
- KÂĞIT ile ABADİ[Fars.]
( ... İLE Kalınca ve açık saman renginde, yarı mat bir kâğıt türü. )
- KÂĞIT ile AYDINGER[< EIDINGER özel adından]
( ... İLE Parlak yüzeyli, saydam, mimarlıkta çizim için kullanılan özel bir kâğıt. )
- KÂĞIT ile/>< ÇELİK YÜNÜ
(
Özellik | Kâğıdın Yanması | Çelik Yününün Yanması |
---|---|---|
Kimyasal Süreç |
|
|
Yanma Ürünleri | Karbondioksit [CO2] ve su [H2O] | Demir[III] oksit [Fe2O3] |
Kütle Değişimi |
|
|
Karşılaştırma |
|
|
- KÂĞIT ve/||/<>/> GAZETE ve/||/<>/> ROMAN
( [olmasaydı, ...] Kapitalizm olmazdı. VE/||/<>/> Ulus olmazdı. VE/||/<>/> Birey olmazdı. )
( "Kitap, Kütüphane, Yazı, Okuma Kültürü, Yayıncılık" Konulu Kitaplar )
- KÂĞIT ve/||/<>/> KİTAP
( Gibi sessiz. VE/||/<>/> Gibi dolu. [olmayı yeğle(yebil)menin önemi/önceliği] )
- KÂĞIT ile KONÇİNA[Yun.]
( ... İLE İkiliden altılıya kadar olan oyun kâğıtları. )
- KÂĞIT ile KUŞEKÂĞIDI/PAPYEKUŞE[Fr. < COUCHE]
( ... İLE Kalın, ağır gramajlı parlak, düzgün, pürüzsüz, kaygan bir tür kâğıt. )
- KÂĞIT ile PAPİRÜS[Yun. < Lat.]
( Hiçbir kağıt parçası, 7 kezden fazla ikiye katlanamaz. )
( ... İLE Papirüsgillerden, Nil kıyılarında yetişen bir bitki. | Eski Mısır'lıların, papirüs saplarından yaptığı kâğıt. | Bu kâğıda yazılmış el yazması. )
( PAPER vs. PAPYRUS )
( ... cum CYPERUS PAPIRUS )
- KÂĞIT ile PELÜR[Fr.]
( ... İLE Daktiloda, yazıyı çoğaltmak için kullanılan için kâğıt. )
- KAĞIZ[Azr.] = KÂĞIT[Tr.]
- KAHİR EKSERİYET[Ar.] değil/yerine/= EZİCİ ÇOĞUNLUK
- KAHR[Ar.] ile KUDRET[Ar.]
- KÂİN[Ar.] ile SÂBİT[Ar.]
- KÂİNÂT ile/ve/||/<> ÂLEM
( Ol(un)an. İLE/VE/||/<> Bil(in)en. )
( (B)ilim. İLE/VE/||/<> Bilinen kainat. )
- KÂİNAT[Ar.] ile/ve/değil/yerine/<>/= EVREN
( Ay altı [olan/lar(/kâin)]. İLE/VE/<> Ay üstü. )
- KÂİNAT ve/<> KANAAT
- KÂİNÂT ile/ve MEVCÛDÂT
- KAİNÂT ve MÜVELLEDÂT
- KAKTÜS ile/ve/değil SUKKULENT
- KÂL ve/> HÂL ve/> SÜKÛT
- KALÇA/PELVİS ile KIÇ/BÜZÜK(GÖT[< GÖDEN]/DÜBÜR,DÜBR/VERÂ'/MAKAT/MÂBAD/ŞERC/ANÜS/REKTUM)
( TEDBİR[< DÜBÛR]: Bir şeyi te'min edecek ya da önleyecek yol, çare. | Kul iradesi. )
( HIP/HAUNCH/HUCKLE/NATES vs. BUTTOCK(/ASS/ARSE) )
- KALE ile/ve/||/<>/> RİBAT
( İlk yapı türü. )
( )
- KALP GÖZÜ(FUAD, BASİRET) ile/ve GÖZ
( ... İLE/VE Can alıp, veren. [Azrail] )
( Göz açık olmalı, aklını bulunduğu yere almalı. )
- KALSİT ile/||/<> ARAGONİT
( Kalsiyum karbonat minerali. İLE/||/<> Kalsiyum karbonatın bir diğer polimorfüdür. )
- KAMAROT[İt. < CAMAROTO] ile HİZMET GÖREVLİSİ/HİZMETÇİ
( Gemilerde yolcuların hizmetine bakan görevli. İLE ... )
- KAMET[Ar.] ile GAMET[Fr. < Yun.]
( Boy. | Camide, namaza kalkmak için okunan ezan. İLE Eril ya da dişil üreme gözesi. )
- KÂMET[Ar.] ile KÂMET[Ar.]
( Boy, endam. İLE Farz olan namazdan önce okunan iç ezan. )
- KAMET ve KIYÂMET
- KÂMİL/MUKAYYEDÂT ile EKSİK/MUTLÂKÂT
( Vurmalı sazlar dışındaki telli ve nefesli sazlar için geçerlidir. )
- KAMYON ile KAMYONET
( Motorlu büyük yük taşıtı. | Bu taşıtın taşıyabildiği miktarda olan. İLE Yük taşıyan küçük kamyon, pikap. )
- KANAAT ile/ve/||/<> KALENDER
- KANAAT değil/yerine/= KANI/KANIKLIK
- KANAAT ile/ve/değil/yerine KANIT
- KANÂ'AT[Ar.] ile KASD[Ar.]
- KANAAT ile/değil/yerine/||/<>/< KAVRAM
- KANAAT ile/ve/değil/yerine/||/<>/> YAKÎN
- KANAAT ile/ve/<>/değil/yerine YEĞLEME/TERCİH
- KANAMA:
YERLEŞME ile/ve/||/<> ÂDET
( Gebe kaldıktan yaklaşık 10 - 14 gün sonra oluşan az miktarda hafif lekelenme ya da kanama olarak tanımlanır. [Bu durum, gebelikte rahim duvarına yumurtanın yerleşmesi sırasında ortaya çıkar ve genellikle uzmanlar tarafından normal karşılanır.][Döllenmiş yumurtanın rahmin iç tabakasına yapışmasıyla oluştuğu düşünülen hafif bir kanama türüdür.][Genellikle kendi kendine durur ve özel bir tedavi gerektirmez.] İLE/VE/||/<> ... )
- KANAT ile/ve/değil/||/<> ANGIÇ
( ... İLE/VE/DEĞİL/||/<> Araca daha fazla yük yüklemek üzere yanlarda oluşturulan parmaklık, kanat. )
- KANAT ile/değil KANAAT
( Kuşlarda ve böceklerde uçmayı sağlayan örgen. | Balıklarda yüzgeç. | Bir uçağın havada durmasını sağlayan taşıyıcı aerodinamik güçlerin etkilediği yatay yüzey. | Kapı, pencere, dolap gibi dikine açılıp kapanan şeylerin kapağı. | Yan, taraf. | Meclis, parti vb. topluluklarda düşünce yönünden özellik gösteren taraflardan her biri. | Fırıldak biçiminde olan şeylerde kol. | Angıç. | Savaş düzenindeki ordunun iki yanından her biri, cenah. | Futbol, hentbol vb. takım oyunlarında hücum hattının sağ ve sol bölümü. İLE/DEĞİL Elindekinden hoşnut olma durumu, kanıklık, yeter bulma, yetinme, fazlasını istememe, doyum. | Kanma, inanma. | Kanış, kanı, inanç, düşünce. )
- KANEPE değil/yerine/= ÇEKYAT
- KANIT ile/ve/||/<> BİLİMSEL BİLGİNİN OLANAĞI
- KANIT = DELİL = ARGUMENT[İng., Fr., Alm.] = ARGUMENTUM, ARGUERE[Lat.] = ARGUMENTO[İsp.] = APODEIXIS[Yun.]
- KANIT ile/ve İSPAT
( Fizik'te. İLE/VE Matematik'te. )
( EVIDENCE vs./and PROOF )
- KANIT[Ar.] ile KANIT[Ar. < KUNÛT]["ka" uzun okunur] ile KANİT[Ar. < KUNÛT]["ka" uzun okunur]
( Bir şeyin doğruluğu/gerçekliği konusunda kanı verici belge/öğe, delil. İLE Ümidi tamamen sönmüş, ümitsiz, kederli. İLE İtaatli, bağlı, dindar. )
- KANIT ve/||/<>/< KAVRAM
( EVIDENCE and/||/<>/< CONCEPT )
- KANIT ile/ve KAYNAK
( PROOF vs./and SOURCE )
- KANIT ile/ve/||/<> SAĞLAMA
- KANIT ve/<> SONSUZLUK
- KANIT ile/ve/değil/||/<> TANIK
- KANIT/LAR ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GÖSTERGE/LER
- KANT ile/ve/||/<>/> SCHILLER ile/ve/||/<>/> FICHTE ile/ve/||/<>/> SCHLEIERMACHER ile/ve/||/<>/> SCHLEGEL ile/ve/||/<>/> HEGEL ile/ve/||/<>/> SCHELLING ile/ve/||/<>/> SCHOPENHAUER ile/ve/||/<>/> FUERBACH ile/ve/||/<>/> DARWIN ile/ve/||/<>/> SPENCER
( [Doğum Tarihi] 1724 ile/ve/||/<>/> 1759 ile/ve/||/<>/> 1762 ile/ve/||/<>/> 1768 ile/ve/||/<>/> 1770 ile/ve/||/<>/> 1772 ile/ve/||/<>/> 1772 ile/ve/||/<>/> 1775 ile/ve/||/<>/> 1788 ile/ve/||/<>/> 1804 ile/ve/||/<>/> 1809 ile/ve/||/<>/> 1820 )
( Wilhelm Schlegel, 22 Ocak 1798'de Jena'dan, Berlin'de kardeşi Friedrich Schlegel ile küçük bir evi paylaşan Schleiermacher'a, kardeşinin yarattığı skandallardan dolayı sitem dolu bir mektup yazar ve yakın zamanda taşınmış olduğu Berlin'den Jena'ya, kendinin yanına dönmesi için Friedrich'i ikna etmesini ister; zira kardeşi, Schiller ile girdiği tartışma sonrasında yayımladığı son metniyle tümden tozu dumana katmıştır. Öyle ki, aynı soyadını taşımasıyla Wilhelm dahi gözden çıkarılmanın eşiğine gelmiştir. Sonunda, Goethe, tartışmaya dahil olur ve Friedrich ile babacan bir konuşma yaparak, ondan kibarca, bundan sonra başka bir alan üzerine, başka bir yerde çalışmasını ister. Oysa Friedrich, bu tavsiye üzerine gittiği Berlin’de, çoktan kendi çevresini kurarak yeni bir edebi akımın öncülüğü görevini üstlenmiştir. Henüz 25 yaşındaki bir genç tarafından yazılıp böylesi büyük bir etki yaratan, yepyeni ve tümüyle özgün bir düşünsel hareketin öncüsü olan bu metin, Eleştirel Fragmanlar'dı ve yalnızca 37 sayfalık 127 aforizmadan oluşuyordu. Aradan geçen neredeyse iki yüz yıl boyunca Eleştirel Fragmanlar üzerine yüzlerce kitap yazılacaktı. Schlegel kimilerine göre yaygaracı, kimilerine göre dâhi olarak adlandırılacak ama her halükârda Romantik hareketin düşünsel temellendiricisi olarak tarih sahnesindeki yerini alacaktı... )
- KANT ve/||/<> SCHLEIERMACHER
( bkz. Fakültelerin Çatışması - I. Kant )
- KANTAT[Fr. < CANTATE] ile/değil/yerine İLÂHÎ
( ... İLE/DEĞİL/YERİNE Kahramanlık ve din konularında yazılıp bestelenen şiir ya da bu şiirin orkestra eşliğindeki tek ya da çok sesli bestesi. )
- KAOLİN ile/ve/||/<>/< KAOLİNİT
( Porselen yapmakta kullanılan bir tür ak ve gevrek kil. İLE/VE/||/<>/< Arı kilin temel maddesini oluşturan hidratlı alüminyum silikat. )
- KAPAT! ile/ve/||/<> YARDIR!
( "Çok hızlı ya da yoğun yapmak/yaşamak" üzere verilen "destek" ve/ya da coşku "sözleri"... )
- KAPI ile/ve/||/<> GEÇİT
- KAPİTAL ile/ve/||/<>/> KAPİTALİST ile/ve/||/<>/> KAPİTALİZM
- | KAPİTALİZM ve BİREY | ile ULUS/MİLLET
( [ne yazık ki] | Birbirimizden uzaklaş(tır)arak. | DEĞİL/YERİNE/>< Birbirimize yaklaşarak. )
- KAPUT[Fr. < CAPUTE] ile KAPUT
( Asker paltosu.| Otomobil, kamyon vb. motorlu taşıtlarda motoru örten açılır kapanır biçimdeki kapak. | Prezervatif. İLE İskambilde el vermeden yenme. | Kötü, bozuk, işe yaramaz. )
- KÂR ile GETİRİM/RANT[Fr.]
( ... İLE Bir mal ya da paranın, belirli bir süre içinde emek verilmeden sağladığı gelir. )
- KARACAOT = ÇÖREK OTU
( Bir tür çöpleme. | Çörek otu. )
( HELLOBORUS NIGER )
- | KARARSIZLIK ve/ya da KORKAKLIK |
ile/değil/yerine/><
CESÂRET
( | Tehlikeye sokar. VE Ölüme götürür/götürebilir. | İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Zafere taşır. )
- KARAT değil KIRAT[Ar.]
( Elmas, zümrüt vb. değerli taşların tartısında kullanılan, 0,20043 gramlık ağırlık ölçü birimi. | Nitelik, değer, düzey, seviye. )
- KARBOKSİLİK ASİT ile ESTER
( -COOH öbeğine sahip organik asitler. İLE -COOR öbeğine sahip organik bileşikler. )
- KARBONAT ile BİKARBONAT
( CO³²? iyonunu içeren bileşikler. İLE HCO³? iyonunu içeren bileşikler. )
- KARBONAT ile SODYUM KARBONAT
( Karbonik asidin bazlarla birleşerek oluşturduğu tuzların genel adı. | Sodyum bikarbonat. | Genellikle sindirimi kolaylaştırmak için suya katılan kimyasal birleşim. İLE Sabun yapımında, temizlik işlerinde kullanılan, güçlü bir alkali tuz.[Na2CO3] )
- KARBON/AZOT ile KİYANUS
( ... İLE Doğada serbest olarak bulunmayan fakat çok sayıda nesnenin birleşimine giren, karbon ve azottan oluşan bir gaz. )
- KARBONDİOKSİT ile/ve/||/<> METAN GAZI
( ... İLE 20 kat daha etkilidir. )
- KARBONDİOKSİT[Fr. < CARBONDIOXYDE] ile/ve/ne yazık ki/||/<>/> NİTRÖZ OKSİT
( Renksiz, kokusuz, yoğunluğu 152,0 °C'de ve 36 atmosfer basıncında kolayca sıvılaşan ekşimsi tatta bir gaz.[CO2] İLE/VE/NE YAZIK Kİ/||/<>/> Karbondioksitten, 300 kat daha zararlı sera gazı. )
- KARBONDİOKSİT ile/ve/||/<> OKSİJEN
( Gözesolunum sonucu açığa çıkan gaz. İLE/VE/||/<> Fotosentez sonucu açığa çıkan gaz. )
( Hayvanda/n ve insanda/n. İLE/VE/||/<> Bitkide/n. )
- KARBONHİDRAT ile PROTEİN
( Karbon, hidrojen ve oksijenden oluşan organik bileşikler. İLE Karbon, hidrojen, oksijen ve azot içeren organik bileşikler. )
( vs./and/||/<> PROTEIN )
- KARBONMONOKSİT ile/ve/||/<>/> KARBONİL[Fr. < CARBONILE]
( 0,97 yoğunluğunda, renksiz, kokusuz, zehirleyici bir gaz. [Bol miktarda ısı açığa çıkararak mavi bir alevle yanar ve hava ile birleşerek birçok uygulama alanı olan patlayıcı bir karışım oluşturur.] [simgesi CO]. İLE/VE/||/<>/> Birleşme değeri 2 olan karbonmonoksit. )
- KARDİYAK AREST/CARDİAC ARREST[İng.] değil/yerine/= KALP DURMASI
- KARDİYAK ARREST ile/||/<> KALP YETMEZLİĞİ
( Kalbin aniden durması. İLE/||/<> Kalbin gövdeye yeterli kan pompalayamaması. )
- KARDİYAK OUTPUT/CARDİAC OUTPUT[İng.] değil/yerine/= KALP DEBİSİ
- KARDİYOMİYOPATİ ile/||/<> PERİKARDİT
( Kalp kasının yapısal ya da işlevsel bozukluğu. İLE/||/<> Kalp zarının yangılanması. )
- [ne yazık ki]
KARGAŞA ile VURTUT
( ... İLE Silah kullanılan kargaşa. | Uzun uzun çekişerek, sıkı pazarlık ederek. )
- KARÎHA[Ar.] ile TABÎ'AT[Ar.]
- KARİKATÜRİST ile/ve/değil/yerine ÇİZER
- KARINCA ile/ve AKKARINCA/DİVİK/TERMİT ile/ve ÖTEKİ KÜÇÜK CANLILAR
( Karıncaların bilinen 8000 türü vardır. 130 milyon yıldır yaşıyorlar. İLE 2600 termit türü vardır. )
( Dünyadaki toplam böceklerin %1'ini karıncalar oluşturur. [1 kentilyon olarak hesaplanmıştır.] )
( Günde ancak birkaç dakika uyurlar. )
( Sualtında 19 gün yaşayabilirler. )
( Ağaç karıncası kafası kopuk olarak 24 saat yaşayabilir fakat kolonisi dışında tek başına yaşayamaz. )
( Toplam kütleleri, insanın toplam kütlesinden daha fazladır. )
( Karınca, açgözlülüğü simgeler. )
( KARINCA[< KARNI İNCE]'den geldiği söylenir. )
( KÖRE: Karınca yuvası. )
( NEMLİYYE[Ar.]/FORMICIDÉES[Fr.]: Karıncalar. )
( ŞÜTÜR-MUR[Fars.]: Mitolojik, büyük bir karınca. )
( NEML[çoğ. NİMÂL] ile ... ve ... )
( MÛR[çoğ. MÛRÂN] ile ... ve ...
MÛR[Fars.]: Karınca. | Yoksulluk simgesi. | Pas hastalığı.
MÛRÇE[Fars.]: Küçük karınca. | Metal, maden pası. | Alçak, rezil, değersiz kişi. )
( ANT vs. TERMITE and all other bugs )
( FORMICA cum ... cum ... )
( LA HORMIGA con ... con ... )
- KARMAŞIK ALGILAMA SÜREÇLERİ'NDE:
ÖRÜNTÜ ve/<> HAREKET ve/<> DERİNLİK
( PATTERN PERCEPTION and/<> MOVEMENT PERCEPTION and/<> DEPTH PERCEPTION )
- KARNE[Fr. < CARNET] değil/yerine/= BELGE
( Öğrencilere dönem sonlarında okul yönetimleri tarafından verilen ve her dersin başarı durumu ile devam, sağlık, yetenek ve genel gidiş durumlarını gösteren belge. | Kişilerin bir haktan yararlanmaları için bir kuruluş tarafından verilen belge. )
- KARŞI/T ile ÖTEKİ/ÖBÜR(DİĞER)
( OPPOSITE vs. OTHER )
- KARŞILIKSIZ HİZMET ile/ve/<> GÖNÜLLÜ HİZMETÇİLİK
itibarı ile 8.594 başlık/FaRk ile birlikte,
8.594 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(17/36)