L ile biten FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibarı ile 5.108 başlık/FaRk ile birlikte,
5.108 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(7/22)
- ELEKTRİK ile/||/<> PİL
( İlk elektrik pili (Volta pili) )
( Alessandro Volta tarafından 1800 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1745-1827) (Ülke: İtalya) (Alan: Fizik) (Önemli katkıları: Elektrik pili, volt birimi) )
- ELEKTRİKSEL POTANSİYEL ile/ve/||/<> ELEKTRİKSEL ALAN
( Birim yük başına düşen potansiyel enerji. İLE/VE/||/<> Birim yük başına düşen güç. )
- ELEKTRİKSEL POTANSİYEL ile/ve/||/<> ELEKTRİKSEL POTANSİYEL ENERJİ
( Birim yük başına düşen potansiyel enerji. İLE/VE/||/<> Bir yükün elektriksel potansiyel nedeniyle sahip olduğu enerji. )
- ELEKTROFİL İLE NÜKLEOFİL İLE RADİKAL ile/||/<> REAKTİF TÜRLER
( Organik reaksiyonlarda rol alan reaktif parçacıklar. )
( Formül: Nu:⁻ + E⁺ → Nu-E )
- ELEKTROFİL ile NÜKLEOFİL
( Elektronları kabul eden kimyasal tür. İLE Elektronları bağışlayan kimyasal tür. )
- ELEKTROFİL ile/||/<> NÜKLEOFİL
( Elektrofil elektron sever İLE nükleofil elektron verir )
( Formül: H⁺ İLE OH⁻ )
- ELEKTROKİMYA ile/||/<> PİL
( Kuru pil öncüsü elektrokimyasal pil )
( Johann Wilhelm Ritter tarafından 1802 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1776-1810) (Ülke: Almanya) (Alan: Fizik) (Önemli katkıları: Ultraviyole ışınların keşfi) )
- ELEMENTARY :/yerine TEMEL, İLKOKUL
- ELEŞTİRİ = TENKİT = CRITICAL[İng.] = CRITIQUE[Fr.] = KRITIK[Alm.] = KRITIKE[Yun.] = CRÍTICO[İsp.]
- ELİF:
GÖVDE değil AKIL
- ELİPS ile/||/<> HİPERBOL
( Elips odak uzaklıkları toplamı sabit İLE hiperbol odak uzaklıkları farkı sabit )
( Formül: x²/a² + y²/b² = 1 (elips) İLE x²/a² - y²/b² = 1 (hiperbol) )
- ELLIPTICAL değil/yerine/= SÖBÜCÜL
- E-MAIL yerine E-POSTA
- EMEL ile/ve/||/<>/< TEMEL
- EMEL ile TÛLE EMEL
- EMERJENSİ/EMERCENSİ[İng. < EMERGENCY] değil/yerine/= ACİL
- EMHÂR[Ar. < MEHR] ile EMHÂR[Ar. < MÜHR] ile EMHÂL[Ar. < MEHL]
( Nikâh bedelleri, ayrılma durumunda, hanım eşe verilecek, nikâhta kararlaştırılan para vs. İLE Taylar, at yavruları. İLE Bir şeyin yapılması için verilen fazla zamanlar, mühletler, vâdeler. )
- EMİR ile/değil KOŞUL
- EMİR ile/ve/değil/<> ENGEL
- EMOTIONAL :/yerine DUYGUSAL
- EMPİRİK FORMÜL ile MOLEKÜLER FORMÜL
( Bileşiğin en basit oranını gösteren formül. İLE Bileşiğin gerçek atom sayısını gösteren formül. )
- EMRAM/ELECTRONIC MEDICAL RECORD ADOPTION MODEL[İng.] değil/yerine/= ELEKTRONİK TIBBİ KAYIT BENIMSEME MODELİ
- EMSÂL[Ar. < MESEL] ile EMSÂL[Ar. < MİSL]
( Destanlar, öyküler, kıssalar. İLE Örnekler, nümûneler. | Eş, benzer. | Eşler, benzerler. | Katsayı. Kaç katı/misli alınacağını bildiren sayı. )
- EMSAL ile/ve/||/<> HABERCİ
- EMSAL[Ar.]/COEFFICIENT[İng.] değil/yerine/= KATSAYI
- EMSÂL ile NUMUNE
( BENZER ile ÖRNEK )
- EN BÜYÜK HAYAL değil/yerine EN BÜYÜK ZENGİNLİK
( "Zenginlik". DEĞİL/YERİNE Hayal. )
- EN CAHİL -ile
( BİLDİĞİNİ EN DOĞRU KABUL EDEN )
( CEHL-İ MİK'AB )
- EN ÇEVRECİ OTEL:
KANDALAMA HOTEL
( Sri Lanka'nın Dambulla kasabasında bulunan otel, Sri Lanka'lı mimar Jeffrey Baova'nın, doğayı bozmamak üzere büyük özen göster(il)mesiyle, otelin yapımı sırasında, inşaata dozer sokulmadan ve hiç ağaç kesilmeden tamamlanmıştır. İnşaat, doğanın izin verdiği ölçüde ve yönde ilerlemiş. Bu yüzden, otelin görünümü, düzgün bir geometriye sahip değildir. Koridorlar, doğanın çizgisinde, zikzaklı bir biçimde sürmektedir.
Otelin atık suları, arıtıldıktan sonra, kapalı devre kullanılmaktadır. Yemek artıkları ise her gün civardaki çiftliklere gönderilmektedir.[Otel, bu uygulamayla, iki yıl üst üste çevre ödülü de almıştır.][Tebrikler ve teşekkürler!!!] )
- EN ...:
DERİN GÖL ile BÜYÜK GÖL/DENİZ
( BAYKAL GÖLÜ [1645 m.] [400 metrede oksijen bulunmaktadır.] ile HAZAR GÖLÜ/DENİZİ[Alan: 371.000 km² | Ortalama derinlik: 187 m. / En derin noktası: 1025 m | Oylum: 78.200 km³] )
- EN OPTİMAL değil OPTİMAL ya da/daha iyisi/Türkçe'si EN ÇOK/YÜKSEK (SEVİYEDE)
- ENDOKRİNOLOJİ/K değil/yerine/= İÇSALGIBİLİM/SEL
- ENDÜSTRİYEL[İng. INDUSTRIAL]/SINAİ[Ar.] değil/yerine/= URANSAL/İŞLEYİMSEL
- ENFÂL[Ar. < NEFEL] ile ENFÂR[Ar. < NEFÎR]
( Ganimetler, düşmandan alınan mallar, emeksiz kazançlar. İLE Kalabalıklar, halk, cemâatler. )
- ENFÜSÎ[Ar.]/SÜBJEKTİF[Fr./İng.] değil/yerine/= ÖZNEL
- ENGEL
( HANDICAP/BARRIER )
- ENGEL ile BESLENME
- ENGEL ile/ve ÇENGEL
- ENGEL değil/yerine/>< DEVRİM
( Boş konuşan kişiler arasında, dilsizlik(susmak), engel değil devrimdir. )
- ENGEL(") ile/ve/değil/yerine/||/<> ENGEBE
( Bir şeyin gerçekleşmesini önleyen neden. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Deprem, yel, sel vb. iç ve dış etmenlerin etkisiyle oluşan yayla, ova, koyak, çukur, dağ vb. biçimlerin bütünü, yüzey biçimleri. )
- [hem, ne] ENGEL ile/ve/değil/yerine/hem de/ne de/||/<>/> KAYNAK
( [hem, ne] Kendimizden başka yoktur. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/HEM DE/NE DE/||/<>/> Kendimizden başka yoktur. )
- ENGEL ile/ve KESİNTİ
( OBSTACLE vs./and INTERRUPTION )
- ENGEL ile/ve MÜHÜR
( OBSTACLE vs./and SEAL )
- ENGEL ile/ve/değil/yerine/||/<>/< OLANAK
- ENGEL ile/ve PEKENT
( ... İLE/VE Geçit vermeyen doğal engel. )
- ENGEL ile PEKENT
( ... İLE Kolayca geçit vermeyen, aşılması çok güç doğal engel. )
- ENGEL ile PERDE
( Engeller yaratmayabilirsiniz. )
( Engeller aşılabilir. )
( Engellerin en yıldırıcısı kişinin kendidir. )
( Engeller bir ölçüde kalktığında, O, bir anda içinize doğar. )
( Onu tümüyle alın! Buradadır, istemeniz yeter. Fakat istemezsiniz. İsteseniz bile almazsınız. Almanızı engelleyen nedir, onu bulun. )
( Obstacles can be overcome. )
( You can avoid creating obstacles.
It will dawn on you suddenly, when the obstacles are removed to some extent.
Take the whole of it! It is here for the asking. But you do not ask. Even when you ask, you do not take. Find out what prevents you from taking. )
( OBSTACLE vs. VEIL/CURTAIN )
- ENGEL ile SANSÜR
- ENGEL ile/ve TUZAK
( BARRIER vs./and TRAP )
- ENGEL ile/ve ZAHMET
( OBSTACLE vs./and BOTHER )
- ENLEM ile/ve BOYLAM/TUL[Ar.]
(
)
( Enlem Farkı[111 km.] ile Uzaklık Hesaplama
Enlem farkı bulunurken verilen merkezler aynı yarımkürede ise büyük olan enlem derecesinden küçük olan çıkarılır. İLE/VE/>< Farklı yarımkürede olurlarsa enlem dereceleri toplanır.
A - B = ?
50 - 20 = 30 [enlem farkı]
30 x 111 = 3330 km.
İLE/VE/><
B + D = ?
20 + 15 = 35 [enlem farkı]
35 x 111 = 3885 km.
)
( LATITUDE vs./and LONGITUDE )
- ENSÂL[Ar. < NESL] ile ENSÂR[Ar. < NÂSIR]
( Soylar, evlâtlar, sülâleler. İLE Yardımcılar/muavinler, koruyucular/müdâfîler. )
- ENSÂL[Ar. < NESL] ile ENZÂL[Ar. < NEZL/NEZÎL]
( Soylar, evlâtlar, sülâleler. İLE Soysuzlar, alçaklar, aşağılıklar. )
- ENSEMBLE METHOD ile/||/<> SİNGLE MODEL
( Ensemble çoklu model, single tek model. )
( Formül: Multiple İLE single model )
- ENSTRÜMANTAL değil/yerine/= ÇALGISAL
- ENTEL ile ENTELEKTÜEL
- ENTELEKHEIA = KEMÂL-İ EVVEL = ENTELECHY[İng.] = ENTÉLÉCHIE[Fr.] = ENTELECHIE[Alm.] = ENTELEKHEIA[Yun.]
- ENTELEKTÜEL ile/ve/değil/yerine AYDIN
( [Bilgiyi/düşünceyi] Tüketen. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Üreten. )
- ENTENTION vs. AIM/PURPOSE/GOAL
- ENTERNASYONAL değil/yerine/= ULUSLARARASI
- ENVIRONMENTAL[İng.] değil/yerine/= ÇEVRESEL
- ENVIRONMENTAL :/yerine ÇEVRESEL
- ENZÂL[Ar. < NEZL/NEZÎL] ile ENZÂR[Ar. < NAZAR]
( Soysuzlar, alçaklar, aşağılıklar. İLE Bakışlar, bakmalar. )
- EPHEMERAL vs. PERISHABLE vs. PROVISIONAL vs. TOPICAL vs. TRANSIENT vs. TRANSITIONAL
- EPİDERM/İS ile EPİDERMAL
( Üst deri. İLE Deriden. )
- ANESTEZİ[Fr. < ANESTHESIE]:
EPİDURAL ile SPİNAL
(
)
( Canlı gövdesinin tümünde ya da bir bölgesinde ağrı, ısı, ışık ve dokunma gibi tüm duyuların ortadan kaldırılması, duyu yitimi. | Belirli bir sinirin hasarına bağlı olarak gövdedeki ilgili bölgesinde ortaya çıkan duyu olmaması. )
- EQUAL :/yerine EŞİT
- EQUIPOTENTIAL değil/yerine/= EŞGİZİLGÜÇ
- ERÂZÎ/ARÂZÎ[Ar.] ile ERÂZİL[Ar. < ERZEL]
( Yerler, topraklar. İLE Reziller, namussuzlar, yüzsüzler. )
- ERGON/OMİK değil/yerine/= İŞLEV/SEL
- ERİL -ile
( MASCULINE )
- ERİL ile/ve DİŞİL
( Yaprağı daha küçük olur. Meyve vermez. İLE/VE Yaprağı erile göre daha büyük olur. Meyve verir. )
- ERKAPTAN (ERSİN), İCLAL :
( Yeniköy'de ikamet eden, Erkan - ı Harbiye mirlivalığından emekli Ali Rıza Paşa'nın kızı olup, cumhuriyetin ilk iktisat doktoru ve ilk banka müdürüdür. )
- ERKEK değil/yerine ERİL
- EROZYON["EREZYON" değil!]//EROSION[İng.]/EROSİYON[Fr.]/İTİKAL[Ar.] değil/yerine/= AŞINMA
- ERTİK ile YOL
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( İşlek yol. İLE ... )
- EŞ GÖNDERİM ile EŞ GÖNDERİMSEL
( CO-REFERENCE vs. CO-REFERENTIAL )
- EŞ ile/ve/<> EHİL
( İyi eş, ötekini, "çantada keklik" görmez. Başkalarıyla birlikteyken, kendine özenen ama eşiyle baş başayken yeterince özenmeyen eş, "ötekini çantada keklik" "görmeye" başlamış demektir. Ötekine karşı (bakımına, görünüşüne, duruşuna) özen göstermemek, ötekini etkilemeye ve ara sıra -yani sık sık- yeniden elde etmeye çalışmamak, ilişkinin zeminini dinamitlemekle birdir. İlişki, sürekli yenilik ve tazelikle beslenmesi gereken canlı bir varlıktır. Onu, kendi haline ya da ötekinin insafına bırakmak, güçsüz düşüp ölmesini seyretmekle birdir.
İyi eş, ilişkisini, yaşamın öteki parçalarından önde tutar. Herkesin işi, gücü, kariyeri, evi, anası, babası, tamir edilecek eşyası, ödenecek faturası var. Bunlar, kimseyi ayrıcalıklı kılmaz. Hayat memat konularını, ilişkisine dayanarak ya da sürekli sırasını kaydırarak halletmeye çalışan eş, ilişkiyi öldürür. İyi eş, yaşam konularından, ilişkisini beslemeye çalışan ve ilişkisinden güç alan eştir.
İyi eş, ötekinin gereksinimlerini anlamaya ve karşılamaya isteklidir. Kediler, çiçekler ve çocuklar gereksinimlerini önceden ifade edemezler. İfade edebildiklerinde, iş işten çoktan geçmiş olur. Bu yüzden, varolanların gereksinimleri, önceden sezilmeli ve zamanında ilgilenilmelidir. Yoksa ölürler. İyi eş; ilgi, özen, şefkat gereksinimlerini önceden sezmeye istekli ve bunların söylenmesine gerek bırakmadan karşılamaya hevesli eştir.
İyi eş, ne zaman hareket etmek, ne zaman durmak gerektiğini bilir. Bazen yaşamda ve ilişkide, bize bırakılsa asla öyle yapmayacağımız işleri yapmakla, bazen de bizim için yapılmasında hiç de sakınca olmayan ama deneyim kabımızda olmayan durumlarla karşı karşıya kalırız. Esneklik gösterip yeni koşullara uyum sağlamayla, olduğu gibi durup etrafı kendine göre biçimlendirme arasındaki çizgiyi koruyabilen eş, iyi eştir.
İyi eş, kendine değer verir. Yokluk üzerinden aşk, kendi eksiğini, ötekinin "tamlığından", tamamlamaya çalışmak demektir. Varlık üzerinden aşk ise "olmuş" bir benliği, ötekiyle birlikte daha da zenginleştirmektir. Kendilik değerini, öteki üzerinden tamamlamaya çalışan eş, bunun sonucunda, hayal kırıklığına uğrayacaktır. İlişkideki kişilerin birbirini geliştirip büyütmesi ne kadar zenginleştiriciyse, birinin, öteki üzerinden tamamlanması o kadar fakirleştiricidir. Yokluk üzerinden âşık olandan, iyi eş çıkmaz.
İyi eş, zihnindeki bir ideali değil, olduğu haliyle ötekini sever. Kusursuz âşık arayan, aşksız kalacaktır. Bir süre idare etse bile her türlü idealleştirme, günün birinde hayal kırıklığı olarak dönecektir. Gerçek kişi, kusurlu, mantıksız ve fevri olabilir. Aklıyla değil, duygularıyla karar verebilir. İnatçıdır ve sözünden dönmeyi beceremeyecek kadar boş gururludur. Tıpkı, sizin ve benim gibi.
İyi eş, değiştiremeyeceği şeyleri sevmeyi (ya da vazgeçmeyi) bilir. Pek çok öğretiye göre en büyük bilgelik, kişinin neyi değiştirip neyi değiştiremeyeceğini bilmesidir. Eğer eşinizin boyundan, bazı huyundan, bazı alışkanlıklarından pek de memnun değilseniz, ya bunlarla beraber olmayı öğreneceksiniz ya da bu ilişkiyi sürdürmeyeceksiniz. Buradaki öğrenme, kesinlikle tahammül etmeyle karıştırılmamalı. Tahammül, er ya da geç patlayacak bir bombadır. Eğer farklı bir şeyi sevebilme beceriniz varsa, bu becerinizden bu "değişmeyecek" özellikleri sevmeyi öğrenmekte yararların. Yok eğer bunlara tahammül etmekte olduğunuzu hissederseniz, derhal yolunuzu değiştirin. Ne dikene dokunun, ne de gülü incitin.
İyi eş, ötekine açıktır. Nasıl ki, öteki, "ideal" değil "gerçek" bir insansa, ilişkideki kişi olarak biz de ideal değiliz. Hedef bu olabilir. Çıtayı düşürmek gerekmez. Ama çıtanın bulunduğu yerle olduğumuz yer arasındaki mesafeyi iyi belirlemek ve bunu açıkça ortaya koymak, ilişkinin sürmesi için olmazsa olmaz koşuldur. Yoksa, yaşamımız "-mış gibi" oyunuyla geçer. Bu da çok enerji ve çok tahammül gerektirir. Yani er ya da geç patlar. Açıklık, pek çok stres kaynağının ve iletişim kopukluğunun kökünü kurutan, sağlam bir ilâçtır.
İyi eş, zamanı iyi geçirmek için uğraşır ve kötü zamanlara birlikte direnmeyi bilir. İyi eş, iyi zaman geçirmek ve zamanı iyi geçirmek için fırsatların, ayağına gelmesini beklemez. Fırsat yaratır. Kötü zamanlar ise, iyi eş için, birlikte öğrenme, büyüme ve güçlenme zamanlarıdır. Dahası, yaşamı ve birbirini daha iyi tanıma ve yakınlaşma fırsatlarıdır.
İyi eş, ötekinin, kendine nasıl davranmasını istiyorsa, ona, öyle davranır. Almanın, vermekten çok daha kolay olduğu bir dünyada, ötekine denk ve eşit davranmak, gerçekten ciddi çaba ister. Ama ötekinin yerine kendini koyabilmek, empati yapabilmek, önden sezebilmek; bunları isteyebilmenin, bunları elde edebilmenin -koşulu değil ama- karşılığı. İyi eş, koşul sürmeyen ama karşılığın ne olduğunu bilen eştir. )
- ESANSİYEL/ESSENTIAL[İng.] değil/yerine/= TEMEL | NEDENİ BİLİNMEYEN
- EŞANTİYON/PROMOTIONAL MATERIAL[İng.] değil/yerine/= TANITMALIK
- ESAS değil/yerine/= ÖZÜL
- ESAS/ASIL ile/ve/||/<> DAYANAK
- EŞDEĞERLİ = MUADİL = EQUIVALENT[İng.] = ÉQUIVALENT[Fr.] = ÄQUÏVALENT[Alm.] = AEQUIVALENS[Lat.] = EQUIVALENTE[İsp.]
- EŞGAL[Ar. < ŞUGL] ile EŞGAL[Ar. < MEŞGUL] ile EŞKÂL[Ar. < ŞEKL]
( İşler. İLE Çok işi olan. İLE Şekiller, biçimler, sûretler, tarzlar. )
- EŞGAL ile EŞKÂL
- EŞGEÇERLİ = MUADİL = EQUIPOLLENT[İng.] = ÉQUIPOLLENT[Fr.] = ÄQUIPOLLENT[Alm.] = AEQUIPOLLENS[Lat.]
- EŞHEL[Ar.] ile EŞHER[Ar. < ŞEHÎR]
( Koyun gözlü, elâ gözlü adam, kırmızı ile karışık koyu mavi, elâ.[dişili/müennes ŞEHLÂ] İLE En/pek ünlü, çok iyi tanınmış. )
- ESÎL[Ar.] ile ESÎL[Ar.]
( Uzun, dolgun ve parlak yüz. | Doğru şey. İLE Şerefli ve otoriter kişi. )
- ESKAL[Ar. < SIKAL]["ka" uzun okunur] ile ESKAL[Ar. < SAKİL]
( Ağır yükler/şeyler. İLE Daha sakil, en ağır. | En çirkin. | Kaba, can sıkıcı. )
- ESKİ DİL ile TEMEL DİL
- ESNEK ile EVRENSEL
- ESNEME'DE[İng.]:
AÇLIKTAN ile CAN SIKINTISINDAN/MELAL[Ar.] ile SİNİR YORGUNLUĞUNDAN ile OKSİJENSİZLİKTEN
- ESSENTIAL :/yerine GEREKLİ, ESAS
- EŞSESLİ = EQUIVOCAL[İng.] = ÉQUIVOQUE[Fr.] = ÄQUIVOK[Alm.] = AEQUIVOCUS < AEQUUS[Lat.]
- ESTETİK değil/yerine/= GÖRKEYSEL
- EŞYA KULLANMAK[VİTRİNDE/SANDIKTA/... TUTMAK/SAKLAMAK değil!]
- EŞYA ile MAL
( FURNITURE vs. PROPERTY )
- ETİL = VOLGA
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Kıfçak ülkesinde akan, Bulgar denizine dökülen bir ırmağın adı. )
- ETİYOLOJİK/ETIOLOGICAL[İng.] değil/yerine/= NEDENSEL
- ETKEN/ETMEN = ÂMİL = FACTOR[İng., İsp.] = FACTEUR[Fr.] = FAKTOR[Alm.]
- ETKİ ile/ve BEDEL
( EFFECT vs./and WORTH )
- ETKİ ile/ve/<> DENETİM
( EFFECT vs./and/<> CONTROL )
- ETKİN = FAAL = ACTIVE[İng.] = ACTIF[Fr.] = AKTIV[Alm.] = ACTIVO[İsp.]
- ETKİN/AKTİF METAL ile/||/<>/>< SOY METAL
( Kolay tepkimeye girer. İLE/VE/||/>< Zor tepkimeye girer. )
- ETKİNLİK/FİİL ile/ve DAVRANIŞ ile/ve EYLEM
( İş üretir. Durumu değiştirmektir. İLE/VE Psişik durumların dışavurumu. İLE/VE Bilinçli, amaçlı etkinlik. )
- ETMEN = ÅMİL = AGENT[İng., Fr.] = AGENS, DAS WIRKENDE[Alm.] = AGENS[Lat.] = AGENTE[İsp.]
- ETNİK/ETHNIC[İng.] değil/yerine/= BUDUNSAL
- EVCEL[Ar.] ile EVCER[Ar.]
( Çok korkak. İLE Çok çekingen. )
- EVCİL ile EVCİMEN
- EVCİL ile/ve/değil/<> İNSANCIL
- EVİN/EWİN ile TAHIL
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Tahıl tanesi, tohum. İLE ... )
- EVLÂD-I İNÂS ile/||/<> EVLÂD-I YOL
( Kız çocukları.[vakfiyelerde geçer] İLE/||/<> Çoluk çocuk.[vakfiyelerde geçer] )
- EVOK POTANSİYEL/EVOKED POTENTIAL[İng.] değil/yerine/= UYARILMIŞ GİZİL GÜÇ
- EVRENSEL AKIL ile/ve/<> BİREYSEL AKIL
- EVRENSEL ile/ve DOLAYLILIK
- EVRENSEL ile KÜRESEL/KÜREVİ
( ÂLEM-ŞÜMÛL ile ... )
( UNIVERSAL vs. GLOBAL )
- EVRENSEL ile/ve ORTAK
( UNIVERSAL vs./and COMMON )
- EVRENSEL ile ORTAK
( UNIVERSAL vs. COMMON )
- EVRENSEL ile/ve/değil/yerine PAYLAŞILAN
( [not] UNIVERSAL vs./and/but SHARED
SHARED instead of UNIVERSAL )
- EVRENSEL ile/ve/değil/yerine PAYLAŞILAN
( [not] UNIVERSAL vs./and SHARED
SHARED instead of UNIVERSAL )
- EVRENSEL ile/değil TÜMEL
- EVRENSEL = UNIVERSAL[İng., Alm.] = GÉNÉRALE[Fr.] = UNIVERSALIS[Lat.]
- EVRİM:
DİRİMSEL ile/değil TARİHSEL
- EVRİM/SEL ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GELİŞİM/SEL
( )
( [not] EVOLUTION vs./and/but/||/<> PROGRESS/DEVELOPMENT
PROGRESS/DEVELOPMENT instead of EVOLUTION )
- EVRİM = TEKÂMÜL = EVOLUTION[İng.] = ÉVOLUTION[Fr.] = ENTWICKLUNG, EVOLUTION[Alm.] = EVOLUTIO[Lat.] = EVOLUCIÓN[İsp.]
- EVVEL ile/ve ÂHİR
( Bâtın. İLE/VE Zâhir. )
- EVVEL[Ar.] ile KABLE[Ar.]
- EXCELLENT :/yerine MÜKEMMEL
- EXTERIOR vs. EXTERNAL
- EXTERNAL :/yerine DIŞ
- EYLEM/FİİL ile/ve ETKİNLİK/FAALİYET
( Tek. İLE/VE Çok. )
( Somut. İLE/VE Soyut. )
( Fizikteki simgesi: S )
( ACTION vs./and ACTIVITY )
- EYLEM:
US/AKIL ve/+/||/<> İSTENÇ/İRÂDE
- EYLEM ile/||/<> EK EYLEM/MECHÛL ile/||/<> EYLEMLİK ile/||/<> ETKEN/EDEN ile/||/<> EDİLGEN EYLEM ile/||/<> BUYRUM ile/||/<> ORTAÇ/FERÎ FİL ile/||/<> GEÇİŞLİ/MÜTEADDÎ ile/||/<> GEÇİŞSİZ/LÂZIM ile/||/<> KİŞİSİZ/MEÇHUL
( ... İLE/||/<> Ad soylu dil birimlerinin yüklem işlevi üstlenmesini sağlayan eylem. İLE/||/<> Başlıca işlevi, eylemin belirttiği oluşu göstermek olan ad özellikli eylemsi. İLE/||/<> Etken biçimde oluşa katılan öğe. İLE/||/<> Öznenin, yapılan işin etkisi altında kaldığını belirten çatıyla kurulan eylem. İLE/||/<> Eylemin yapılması gerektiğini buyurarak anlatan isteme kipi. İLE/||/<> Eylemden türemiş, çoğunlukla ön ad/sıfat, bazen de ad olarak kullanılan eylemsi. İLE/||/<> Nesneyle kullanılan eylem. İLE/||/<> Nesnesiz kullanılan eylem. İLE/||/<> Kişi belirtisi olmayan eylem kipleri ile üçüncü tekil kişi çekimlerinde öznesi belirli olmayan eylem biçimleri için kullanılan bir tanım.+ Diller/Arapca )
- EYLEM = FİİL = ACTION, ACTIVITY[İng.] = ACTION[Fr.] = AKTION, HANDLUNG[Alm.] = ACTION[Lat.] = ACCIÓN[İsp.]
- EYLEM/FİİL ve/> KEMÂL
- EYTİŞİM = FENN-İ MÜNAZARA, İLMİ- CEDEL, İLM-İ HİLAF Ü CEDEL = DIALECTIC[İng.] = DIALECTIQUE[Fr.] = DIALEKTIK[Alm.] = DIALEKTIKE[Yun.] = DIALECTO[İsp.]
- EYTİŞİM/DİYALEKTİK:
DOĞAL ile/ve/||/<> TARİHSEL
- EZ-BER[Fars.] ile EZ-DİL[Fars.]
( Zihinde tutma, unutmamaya çalışma. [EZ: -den. | BER: Göğüs. EZ-BER: Göğüsten.(Kalpten/kalbe anlamına!)]["ezberden" değildir/yanlıştır!] İLE Gönülden. )
- EZEL[Ar.] ile EZELL[Ar. < ZELÎL]
( Başlangıcı olmayan geçmiş zaman, öncesizlik. İLE Daha/pek/çok aşağılık kişi. )
- EZEL ile KADÎM
- EZEL değil/yerine/= ÖNCESİZLİK
- EZHEL[Ar.] ile EZHER[Ar.]
( Pek dalgın ve unutkan. Gaflette çok bulunan. İLE Pek beyaz, güzel ve parlak. )
- EZOTERİK RİTÜEL ile/ve/<> DİNSEL RİTÜEL
( İçselliği geliştirici. İLE/VE/<> Dışsallaştırıcı. )
- FAAL FİİL ve AYNEL FİİL ve LÂ'MEL FİİL
( SAĞDAN SOLA!: Birinci/baştaki harf. VE İkinci/ortadaki harf. VE Üçüncü/sondaki harf. )
( VEZİN - MEVZUN )
- FABL değil/yerine/= ÖYKÜNCE
- FADL -ile
( DÜNYADA RIZK, ÂHİRETTE CENNET )
- FAHRî değil/yerine/= ONURSAL
- FAHRÎ[Ar.] değil/yerine/= SAYGIL
- FAİL ile ÂMİL
- FAIL :/yerine BAŞARISIZ OLMAK
- FAİL değil/yerine/= EDİMCİ
- FÂİL ile FÂİL
( İŞLEYEN, YAPAN, EDEN ile ETKİLİ/TE'SİRLİ )
- FAİL ve KÂBİL
- FAİL ile MEF'UL
( Etken, müessir. İLE Edilgen, müteessir. )
- FAİLİ MEÇHUL değil/yerine/= EDİMCİSİ BELİRSİZ/EDİMCİSİ BİLİNMEYEN
- FAIR :/yerine ADİL
- [gökbilim] FAKÜL[Fr.] değil/yerine/= BENEK
- FALAFEL -ile
( Kızarmış soğanlı nohut ezmesi. [Lübnan mutfağı mezelerinden] )
- FALL :/yerine DÜŞMEK, SONBAHAR
- FAMİLYA ile FAMİLYAL
( Aile. İLE Ailesel. )
- FAMILYAL/FAMILIAL[İng.] değil/yerine/= AİLEVİ
- FARE ile/ve GERBİL
- FARENKS/FARİNKS ile FARİNGEAL
( Boğaz, yutak. İLE Boğaz [ile ilgili], yutak [ile ilgili]. )
- FARK[Ar.] ile FASL[Ar.]
- FARK-I EVVEL ile FARK-I SÂNÎ
- FARKLI ile/ve ÖZEL
( DIFFERENT vs./and SPECIAL )
- FARMAKOLOJİK değil/yerine/= EMBİLİMSEL/EMSEL
- FARZ-I MAHAL değil FARZIMUHAL(OLMAYACAK ŞEY YA!)
- FASİD ile BÂTIL
- FASIL[Ar. çoğ. FUSÛL] ile FÂSIL[Ar. < FASL]
( Fasl. | Bir bestekârın aynı makamdan bestelediği iki beste. | Türk müziğinde klasik bir konser programı. İLE Ayıran, bölen, fasleden. )
- FASİYAL/FACIAL[İng.] değil/yerine/= YÜZ (İLİŞKİLİ)
- FASL[< FUSÛL] -ile
( AYIRMA, AYRILMA | KESİNTİ | BÖLÜM )
- FASL[Ar.] ile FETH[Ar.]
- FASL[Ar.] ile FETK[Ar.]
- FASL[Ar.] ile KAT'[Ar.]
- FASL-VASL ile/ve HAŞR-NEŞR
- FATAL değil/yerine/= ÖLDÜRÜCÜ
- FATR[Ar.] ile Fİ'L[Ar.]
- FÂZIL[Ar.] değil/yerine/= ERDEMLİ KİŞİ
- FAZL[Ar.] ile İHSÂN[Ar.]
- [ne yazık ki]
(FAZLA) BASKI ve/||/<>/>/< İHMAL
- FEDERAL :/yerine FEDERAL
- FEEL :/yerine HİSSETMEK
- FEHM ile/ve/||/<> AKIL ile/ve/||/<> İLLET ile/ve/||/<> HİKMET
( Kavram. İLE/VE/||/<> Bağlam. İLE/VE/||/<> Neden/içsel. İLE/VE/||/<> Dışsal. )
- FEKAL ile FEKAL-ORAL YOL
( Dışkısal. İLE Dışkı-ağız yolu. )
- FELEK ile/ve/||/<> ON/UNCU AKIL
- FELSEFE/KAVRAM ANSİKLOPEDİSİNDE:
ARİSTOTELES ile/ve HEGEL
- FELSEFE ile/ve/||/<>/< DİL
( Dilin dil bilgisi. İLE/VE/||/<>/< Aklın dil bilgisi.
Aklın dil bilgisi. İLE/VE/||/<>/< Dilin dil bilgisi. )
- FELSEFE ile/ve KURAMSAL/TEORİK AKIL
- FELSEFÎ ile/ve BİLİMSEL
( An. Cairos. İLE/VE Zaman. Chronos. )
- FELSEFÎ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KAVRAMSAL
- FELSEFÎ ile/değil/yerine YORUMSAL
- FEMORAL ile FEMUR
( Uyluk [ile ilgili], uyluksal. İLE Uyluk kemiği. )
- FENAFİŞŞEYH ile FENAFİRRESUL ile FENAFİLLÂH
- FENOTİP/İK / PHENOTYP/IC[İng.] değil/yerine/= DIŞ GÖRÜNÜM/SEL
- FEODAL < VIEH[Alm.][:
Mal = Davar]
- FERÂĞ ile/||/<> VEFÂEN FERÂĞ ile/||/<> MERHÛN ile/||/<> GAYR-İ MENKÛL ile/||/<> MEVRÛS MAL ile/||/<> İNTİFÂ ile/||/<> MERİYET/MERİYYET ile/||/<> SÜBÛT-I-ŞERİ
( Satış[Bir mülkün tasarruf, sahip, olma hakkını başkasına terk etme. | Arazi yasasında ise mîrî ya da vakıf arazisinin yararlanma hakkının satışı. İLE/||/<> Taşınmaz mal rehni. İLE/||/<> Rehnedilen mal. İLE/||/<> Taşınmaz mal. İLE/||/<> Miras yolu ile edinilen mal. İLE/||/<> Yararlanma, kullanma. İLE/||/<> Yürürlük. İLE/||/<> Şer'i esaslara göre sabit olan haklar. )
- FERÂGAT(BEZL) ile TERK
( Canına kıymazsan, seyahat etme! )
( ABNEGATION vs. ABANDONMENT )
- FERDÎ değil/yerine/= BİREYSEL/KİŞİSEL
- FERHÂL[Fars.] -ile
( Kıvırcık ve dolaşık olmayan uzun saç. )
- FERTİL ile FERTİLİZASYON
( Döllenebilen, dölleyebilen. İLE Döllenme, dölleme. )
- FES ve PÜSKÜL
( Dönüşümü, kalbi(tekallübü) simgeler. Kırmızıdır. VE Saçağı tek değildir, çok saçaklıdır. Tek kişiye değil, herkese yönelik olduğunu ifade eder. )
- FESİH[Ar.] değil/yerine/= DAĞIL
- FESTİVAL[İng.] değil/değil/yerine/= ŞENLİK/ŞÖLEN
- FESTİVAL ile/değil TURNUVA
- FETAL/FÖTAL ile FETUS/FÖTUS/FÖTÜS
( Dölüt [ile ilgili]. İLE Dölüt. )
- FETİH:
İŞGAL değil AÇMA
- FETK[Ar.] ile FASL[Ar.]
- FİBER ile FİBRİL ile FİBRÖZ ile FİLAMENT ile FİLAMENTÖZ ile FİLİFORM ile FİLUM ile FİLUM TERMİNALE
( Lif, iplik. İLE Lifçik, iplikçik. İLE Lifli, ipliksi. İLE İplik, tel. İLE İpliksi. İLE İpliksi. İLE İplik, budun. İLE Uç iplik. )
- FİBR- ile/||/<> FİL- ile/||/<> RHABD-/RHABDO-
( Lif. İLE/||/<> İp. İLE/||/<> Çomak biçiminde yapı, çizgili lif. )
- FİBRİL değil/yerine/= İPLİKÇİK
- FİBRİL[İng.] değil/yerine/= LIFÇİK
- FİBRİL ile MİKRO TÜBÜL
( Göze iskeletinde bulunan ince iplikçikler. İLE Göze iskeletinde bulunan kalın borular biçimindeki yapılar. )
- FİDAN ile BETÎL[Ar.]
( ... İLE Ana ağaçtan ayrılıp başka kök salan fidan. )
- FİİL ile/ve AMEL
- FİİL ile/ve DAVRANIŞ ile/ve EYLEM
( İş üretir. Durumu değiştirmektir. İLE/VE Psişik durumların dışavurumu. İLE/VE Bilinçli, amaçlı etkinlik. )
- FİİL[Ar.] değil/yerine/= EDİM
- FİİL ile ESMÂ
( Rubûbiyet. İLE Ulûhiyet. )
- FİİL ile EYLEM
- FİİL değil/yerine/= EYLEM/EDİM; YÜKLEM
- FİİL ve/> HAL
( Hal oluşturur. VE/> Anlam oluşturur. )
- FİİL ile/ve İNFİAL
- FİİLEN/BİLFİİL değil/yerine/= EYLEMLİ OLARAK/EDİMLİCE
- FİİL/FAİL ile AMEL/ÂMİL
- FİİLÎ/AKTÜEL değil/yerine/= EDİMSEL
- FİİL-İ TAACCÜB EVVEL
(
MÂENSARAHUM
|
MÂENSARAHÜNNE |
MÂENSARAKÜM |
MÂENSARAKÜNNE |
MÂENSARÂNÂ |
||
MÂENSARAHUMÂ |
MÂENSARAHUMÂ |
MÂENSARAKÜMÂ |
MÂENSARAKÜMÂ |
|||
MÂENSARAHU |
MÂENSARAHÂ |
MÂENSARAKE |
MÂENSARAKİ |
MÂENSARÂNÎ |
- FİKR-İ ÂNÎ ile SÜRAT-İ İNTİKAL
( Tefekkür. İLE İlham. [Gayret+Yetenek] )
- FİKRÎ değil/yerine/= DÜŞÜNSEL
- FİKRÎ değil/yerine/= DÜŞÜNSEL
- FÎL[Ar. çoğ. EFYÂL, FÜYÛL] ile Fİ'L/FİİL[Ar. çoğ. EF'AL, FİÂL]
( En büyük kara memelisi olan hayvan. İLE İş, kâr, amel, zamanla ilgili olup anlamı sağlayan sözcük, eylem. )
- Fİ'L[Ar.] ile HALK[Ar.] ile TAĞYÎR[Ar.]
- Fİ'L[Ar.] ile İHTİRÂ'[Ar.]
- Fİ'L[Ar.] ile İNŞÂ'[Ar.]
- FİL[Ar. < FÎL] ile KİNCER[Fars.]
( ... İLE Büyük fil. )
( EFYÂL/FÜYÛL[Ar. < FÎL]: Filler. [bilinen büyük hayvanlar] )
- FİL ile/<> SUİKASTÇI BÖCEK
- FİL ile ZÜCCACİYE DÜKKANI
- FILL :/yerine DOLDURMAK
- FİLM/FİLİM değil/yerine/= ÇEL, YARGAK,(ZAR GİBİ İNCE) | ÇELKİ (ÜZERİNE GÖRÜNTÜ ÇEKİLMİŞ ÇEL)
- FİLMDE/SİNEMADA:
BELGESEL ile/ve/||/<>/> KURGU/KURMACA
- FİLOLOJİK değil/yerine/= DİLBİLİMSEL
- FINAL :/yerine FİNAL, SON
- FİNAL[İng.] değil/yerine/= SON/LAMA, BİTİM
- FINANCIAL :/yerine FİNANSAL
- FİRÂK <>/> VİSÂL
ve/||/<>
BELÂ <>/> ÂHİR
ve/||/<>
CEFÂ <>/> VEFÂ
ve/||/<>
GAM <>/> PÂYÂN
- FIRSATÇI/ÇIKARCI ile/değil KÂMİL
- FİTİL ile ŞAMA[Ar. ŞEMA]
( ... İLE Bal mumuna ya da parafine batırılmış fitil. )
- GÜÇ (FİZİKSEL) ile/ve/değil/yerine/||/<>/< AKIL
- FİZYOLOJİK ile FİZİKSEL
- FİZYOLOJİK değil/yerine/= İŞLEVSEL/YİNİŞLEVSEL
- FLEOL[Fr.] -ile
( Buğdaygillerden, küçük bir çayır otu. [Lat. PHELEUM PRATENSE] )
(1996'dan beri)