Bugün[13 Ekim 2025]
itibarı ile 17.484 başlık/FaRk ile birlikte,
17.484 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.


Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(2/71)


- ABİYOTİK ile/>< BİYOTİK

( Canlı olmayan çevresel etmenler. İLE/>< Canlı organizmaları içeren etmenler. )


- ABİYOTİK ile/||/<> BİYOTİK

( Abiyotik cansız faktör İLE biyotik canlı faktör. )

( Formül: Sıcaklık/pH İLE predatör )


- ABİYOTİK ile/ve/||/<> İNORGANİK


- ABLEPSİ[Yun.] değil/yerine/= KÖRLÜK


- ABLUKA[İt. < ABLOCO] ETMEK/ABLUKAYA ALMAK/İHATA ETMEK/MUHASARA ETMEK değil/yerine/= KUŞATMAK


- ABONELİK değil/yerine/= SÜRDÜRÜMCÜ OLMAK


- ABORTİF[Fr.] değil/yerine/= GELİŞİMİNİ TAMAMLAMAYAN (BİTKİ/ÖRGEN) | NORMAL SÜRESİNİ TAMAMLAMADAN İYİLEŞEN HASTALIK


- ABREJE[Fr.] değil/yerine/= ORG KLAVYELERİNİ BAĞLAYAN DÜZENEK


- ABRÖVAJ[Fr.] değil/yerine/= ÇAPAK

( Madencilikte, bir döküm üzerinde oluşan maden ve kum karışımı çapak. )


- ABSENCE :/yerine YOKLUK


- ABSOLUTE :/yerine MUTLAK


- ABSORB :/yerine EMMEK


- ABSORBAN ile/||/<> ABSORBANS ile/||/<> ABSORBE ETMEK ile/||/<> ABSORBE OLMAK ile/||/<> ABSORPSİYON ile/||/<> ABSORPTİVİTE

( Emici, soğurucu, yüzeyine bağlayan. İLE/||/<> Emme, soğurum, soğurganlık. İLE/||/<> Emmek, soğurmak, yüzeyine bağlamak. İLE/||/<> Soğurulmak, yüzeye bağlanmak. İLE/||/<> Emilim, soğurma, yüzeyine bağlama. İLE/||/<> Emicilik, soğurganlık. )


- ABSTRAKSİYONİZM değil/yerine/= SOYUTÇULUK


- ABUK SUBUK değil ABUK SABUK


- ABUS ile ABUZAMBAK

( Somurtkan. | Çatık/asık yüz. | Garip, acayip. İLE Garip sözler söyleyen, tuhaf hareketlerde bulunan kişi. )


- AÇ ACINA (YOLA ÇIKMAK, DIŞARI ÇIKMAK, İŞE GİTMEK)


- AÇ-SEFİL (YAŞAMAK)


- AÇ TAVUK, KENDİNİ TAHIL AMBARINDA SANAR ile DEREYİ GÖRMEDEN PAÇALARI SIVAMAK


- ACADEMIC :/yerine AKADEMİK


- AÇAN ile AÇAR ile AÇKI ile AÇACAK

( Açma işini yapan. | Oynak kemiklerin arasındaki açıları genişletmeye yarayan kasların genel adı. [>< BÜKEN] İLE Anahtar. | İştah açmak üzere, yemekten önce içilen içecek. İLE Bir cismin, yüzeyi üzerine, sert bir madde ya da bir araç sürterek, onu düzleştirip parlatma. [PERDAH] | [demircilikte] Delik büyültmekte kullanılan araç. | Anahtar ve her türlü açma aracı. İLE Açmaya yarayan araç. | Açma işleminin yapılacak olmasını, birinin, gelecek zaman kipinde gerçekleştireceğini belirten söz. )


- ACAYİPLİK ile/ve/<> ACAYİPLİK KORUNUMU

( Hadronların taşıdığı yük sayısı. | Taneciklerin çok çabuk oluşumuyla [güçlü etkileşme] çok yavaş bozunması [zayıf etkileşme] arasında görülen dengesizlik. İLE/VE/<> Zayıf etkileşimlerle ihlâl edilen yalıtılmış bir düzendeki hadronların, acayiplik sayılarının toplamının sabit olması. )

( STRANGENESS vs./and/<> STRANGENESS CONSERVATION )

( L'ÉRANGETÉ avec/et/<> LA CONSERVATION DE L'ÉRANGETÉ )

( STRANGENESS mit/und/<> STRANGENEßERHALTUNG )


- ACCEPT :/yerine KABUL ETMEK


- ACCOMPANY :/yerine EŞLİK ETMEK


- ACCOMPLISH :/yerine BAŞARMAK


- ACCUSE :/yerine SUÇLAMAK


- ACELE ETMEK ile/değil/yerine HIZLI HAREKET ETMEK

( Hızlı hareket edin ama önce kendi kendinizle barışmanın ve çevreye uyum sağlamanın bir yolunu bulun. )

( Fazla ağırdan almayın ama gereksiz yere acele de etmeyin; yolunuzda ilerleyin yeter. )

( Fazla acele eden kişi, kendini her zaman ya birkaç adım önde ya da birkaç dakika geride bulur. )


- ACELE ETMEK değil/yerine/= İVMEK/ÇABUK DAVRANMAK


- ACELE ETMEK ile SABIRSIZLANMAK

( TO HASTEN vs. TO GROW IMPATIENT )


- [ne yazık ki]
ACELECİLİK ile/ve/||/<> DAYATMA


- ACELECİLİK değil/yerine/= İVECENLİK/EVGİNLİK


- ACEM AŞÎRÂN ile/||/<> ACEM-KÜRDÎ ile/||/<> ARAZBÂR ile/||/<> AŞÎRÂN ile/||/<> BESTENİGÂR ile/||/<> BEYÂTÎ ile/||/<> BÜZÜRG ile/||/<> FERAHNÂK ile/||/<> HİCAZKÂR ile/||/<> HÜSEYNÎ ile/||/<> HÜSEYNÎ-AŞÎRÂN ile/||/<> HÜZZÂM ile/||/<> ISFAHÂN ile/||/<> MÂHÛR ile/||/<> MUHAYYER-KÜRDÎ ile/||/<> NİHÂVEND ile/||/<> RAST ile/||/<> SABÂ ile/||/<> SEMÂÎ ile/||/<> SÛZNÂK ile/||/<> ŞEHNÂZ ile/||/<> USÛL-HAFİF ile/||/<> YEGÂH

( ACEM AŞÎRÂN

Türk musikisinde kullanılan şed makamlarından biridir. Bu makam çârgâh makamının acem-aşîrân perdesi üzerine kalbolmuş biçimidir. Dominantı çârgâh, tonikası Acem-aşîrân perdeleridir.

İLE/||/<>

ACEMKÜRDÎ

Türk musikisinde kullanılan mürekkep bir makamdır. Acem makamını biçimlendiren acem-aşîrân ve uşşak makamları dizilerinin pest tarafına bir kürdî dörtlüsünün eklenmesiyle tertip edilmiştir. Makamın melodik seyrinde önce acem makamının, sonra da kürdî dörtlüsüyle kürdî makamının özelliklerini gösterir.

İLE/||/<>

ARAZBÂR

Türk müziğinin kadim mürekkep makamlarındandır. Nevâ"da beyâtî ile rast beşlisinin çârgâh"daki şeddi ve uşak dörtlüsünün birleşmesinden oluşmuştur. Donanımına mi için bir koma bemolü, konulur; bu arıza, makamı vücuda getiren ilk iki dizide mevcuttur ve uşşak dörtlüsünde de bu ses yoktur. Nota içinde nevâ"da beyâtî için si küçük mücenneb bemolü, diger iki dizi için de si koma bemolü konulur. Makam, uşşak dörtlüsünü inici bir biçimde icra ile la-dügâh perdesinde kalır. Güçlü birinci derecede nevâ"da beyâtî"nin ve çârgâh"da rast beşlisinin durağı olan do-çârgâh perdeleridir.

İLE/||/<>

AŞÎRÂN

Hüseynî-aşîrân perdesinin ve makamının adının muhtasar biçimidir.

İLE/||/<>

BESTENİGÂR

Oldukça eski mürekkep Türk makamlarındandır. Hususi ve orijinal bir kıymet taşıyan bu makam rağbetle kullanılmıştır ve halen de kullanılmaktadır. Bilhassa kuvvetli hüzün, ıstırap ve dindarlık mevzularında kullanılabilir. Sabâ makamına Irak makamının pest dörtlüsünün (yani Irak perdesindeki segâh dörtlüsünün) ilavesinden meydana gelmiştir. Bu dörtlü ile Irak perdesinde durur. Güçlü, birinci derecede kuvvetli olarak kullanılan çargâh do perdesidir ki, sabânın güçlüsüdür. Donanımına sabâ gibi si için koma ve re için bakıyye bemölü konulur. Lâhin içinde icabeden yerlere sabânın tiz sekizlisi için lâ bakıyye bemolü ve Irak"ın pest dörtlüsü için de fâ bakıyye diyezi ilâve olunur.

İLE/||/<>

BEYÂTÎ

Günümüzde de kullanılan bu makam, Türk müziğinin en eski makamlarından bir tanesidir. Uşşak dörtlüsüne pûselik beşlisi ilâvesinden mürekkep ve Türk müziğinin 5 numaralı basit makamı olan uşşak"ın inici biçimidir. Uşşak gibi dügâh {lâ perdesinde durur ve güçlüsü nevâ} re"dir. Bu güçlü perdesinin uşşaktan daha önemli olarak kullanılması ve ekseriyâ bu perdeden başlayarak bestekârların bir hicâz geçkisi yapmış olmaları, makamın yapısıyla alâkalı değildir. Uşşak"dan farkı, tiz perdelerden başlaması, bu perdelerde gezinerek ikinci bir biçimde karar etmesidir. Donanımına uşşak gibi si için bir koma bemolü konulur. Niseb-i şerîfesi 8"dir. Orta sekizlideki sesleri şöyledir (pesten tîze doğru) : dügâh, segâh, çârgâh, nevâ, hüseynî, acem, gardâniye, muhayyer. Beyâtî, uşşak kadar rûha huzur verici değildir. Uşşak"ın tasavvufî ve felsefî karakterine mukabil beyâtî"nin biraz hüzne kaçan bir karakteri vardır.

İLE/||/<>

BÜZÜRG

Türk mûsıkisinin çok az kullanılmış en eski mürekkep makamlarındandır. Hüseynî beşlisinin hüseynî perdesindeki şeddi, pûselik beşlisi ve çargâh beşlisinin rast perdesindeki şeddinden (yani mâhur makamının pest beşlisinden) meydana gelmiştir. Ekseriya bu beşlilerde karışık bir süratte seyredildikten sonra, rasttaki çargâh beşlisi ile inici bir biçimde rast perdesinde durulur. Güçlü birinci derecede makamın terkibindeki ilk iki beşlinin ilkinin durağı ve ikincisinin tiz durağı olan nevâ, üçüncü derecede pûselik beşlisinin durağı olan dügâh"dır. Bilhassa seyirde çargâh beşlisine ehemmiyet verilerek ve onun dahilinde gezinilerek yürünür, donanım boştur. Lâhin içinde hüseynî beşlisinin hüseynî perdesindeki şeddi için fâ bakıyye diyezi konulur, başkaca bir ârızası yoktur.

İLE/||/<>

FERAHNÂK

Türk müziğinin mürekkep makamlarındandır. Tahminen 1820 senelerinde Şâkir Ağa tarafından tertib edilmiştir; biraz eviç makamına benzerse de ifade itibariyle dahi ondan farklıdır. Şen ve hafif mevzular, bahar tasvirleri gibi parçalarda kullanılabilir. Bu makam, nevâ"da rast beşlisi, segâh"da ferah-nâk beşlisi, dügâh"da rast beşlisi, Ferah-nâk beşlisi ve nîm hicazda, hicaz dörtlüsünden mürekkeptir. Bu diziler ekseriya, karışık bir surette kullanılır. Makam ferah-nâk beşlisi ile karar eder. Durak ırak ve güçlü birinci derecede dügâh perdeleridir. Makam umumiyetle inicidir. Donanıma fa ve do için birer bakıyye diyezi konur. Zikredilen beş dizenin son ikisinde her iki arıza, ilkinde yalnız birinci arıza ve üçüncüsünde yalnız ikinci arıza mevcuttur. Bu diziler kullanılırken, bu noktalar göz önünde tutularak bekar konulur. Segâh"daki ferah-nâk beşlisinin si koma bemolü ve hicaz içerisinde geçen yerlere konur. Bununla beraber hicaz dörtlüsünün kullanılmadığı ferah-nâk eserler de vardır.

İLE/||/<>

HİCAZKÂR

Türk müziğinin şed makamlarındandır. Tahminen 170 sene önce tertib edilmiştir. Rağbetle kullanılmış bir makamdır. Çok özel bir edâ taşıyan bir diziye sahiptir. Zirgüle basîtesinin rast (sol) perdesindeki şeddidir. (Evcârâ"nın bir yarım ses tizinde kalan biçimi olur). Güçlüsü –beşinci derecesi olan- nevâ"dır. Dizisi inicidir, nispet-i şerîfe sayısı, zirgülede olduğu gibi 7 dir. Donanımına si koma mi ve lâ bakıyye bemolleri ile fa bakıyye diyezi konulur. Şu hale göre orta sekizlideki sesleri şöyledir. (tizden peste doğru): gerdâniye, eviç, hisâr, nevâ, çârgâh, segâh, zirgüle ve rast. Ancak bestekârların hicazkâr eserlerde sıkça ve karışık olarak nihâvend ve yegâhda hicaz ile rastda hicaz (donanımı si ve mi koma ve la bakıyye bemolleridir) geçkileri yapmış olduklarını ilave etmek gerekir.

İLE/||/<>

HÜSEYNÎ

Türk müziğinin altı numaralı basit makamıdır; en eski makamlardandır. Hüseynî beşlisi ile uşşak dörtlüsünden müteşekkildir. Durak dügâh ve güçlü –beşinci derece olan- hüseynî perdeleridir. Niseb-i şerîfe sayısı 8 dir. Dizisi çıkıcıdır. İkinci biçimi muhayyer olur. Donanımına si koma bemolü ile fa bakıyye diyezi konulur. Orta sekizlideki sesleri şöyledir. (pestden dize doğru): dügâh, segâh, çargâh, nevâ, hüseynî, eviç, gerdaniye ve muhayyer. Hüseynî, klasik bestekârlar tarafından da en çok kullanılan bir kaça makamdan biri olmakla beraber, bilhassa Türk halk müziğinde en çok kullanılmış olan makamdır.

İLE/||/<>

HÜSEYNÎ-AŞÎRÂN

Türk müziğinin en eski mürekkep makamlarındandır. Hüseynî makamının pest tarafına, Hüseynî-aşîran perdesine nakledilmiş bir uşşak dörtlüsü ilavesinden mürekkep olup, bu dörtlü ile aşiran perdesinde kalır. Güçlü birinci derecede hüseynînin durağı olan dügâh"tır. Donanımına Hüseynî gibi si koma bemolü ile fa bakıyye diyezi konulur. Eskiden vech-i hüseynî de denilen bu makam, esasen hüseynînin pest tarafına tâbi olarak bir dörtlü katılmak suretiyle yapılmıştır ki aşiran perdesinde kalan hüseynîden başka bir şey değildir.

İLE/||/<>

HÜZZÂM

Türk müziğinin mürekkep makamlarındandır. En eski mürekkeplerden biri olmakla beraber, bilhassa yaklaşık iki asırdır pek çok rağbet görmüştür. Türk müziğinin koyu hüzün arzeden makamlarından biri olan bu makam, dizisi bir sekizli içinde ifade edilebilen mürekkep makamlardandır. Hüzzam beşlisi ile segâh dörtlüsünden mürekkeptir. Durak segâh ve güçlü –üçüncü derece olan- nevâdır. Dizisi inici çıkıcı olup niseb-i şerîfe sayısı 6"dır. Donanımına si koma, mi bakıyye bemolleri ile fa bakıyye diyezi konulur. Orta sekizlisindeki sesleri pestten tize doğru şöyledir; segâh, çârgâh, nevâ, hisâr, eviç, gerdâniye, muhayyer ve tiz segâh.

İLE/||/<>

ISFAHÂN

Türk müziğinin en eski mürekkep makamlarındandır. Pûselik beşlisi, dügâh perdesine nakledilmiş bir rast dörtlüsü ve beyatî makamından meydana gelmiştir. Beyatî"nin durağı ve güçlüsü olan dügâh ve nevâ perdeleri, Isfahân"ın da durak ve güçlüsüdür. (Pûselik beşlisi ile dügâh"taki rast dörtlüsünün de esasen durak perdeleri dügâhtır.) Isfahân"ın dizisi inici-çıkıcıdır. Donanımına beyâtî gibi si koma bemolü konulur, pûselik beşlisi için si bekar ve rast dörtlüsü için si bekar sol bakıyye diyezi kullanılır. Eskiden beyâtî makamına Isfahân denilirken Isfahânek makamının terkibini müteakip birkaç asırdan beri Isfahânek yerine ısfahân denilmeye başlanmış, beyatî yeni bir bünyeye girmiş, Isfahânek de Isfahân"ın küçük bir fark gösteren biçimine kalbolmuştur.

İLE/||/<>

MÂHÛR

Türk müziğinin en eski makamlarındandır. Neşeli, şuh, ferah verici bir makamdır. Asırlardan beri rağbet ile kullanılmıştır. Mâhur, çârgâh makamının rast (sol) perdesindeki şeddidir; yani basit bir şed makamıdır. (Acem- aşîran gibi ki bu da mahurun bir perde pestinde kalan bir çârgâh şeddidir.) Güçlüsü – beşinci derece olan- nevâ (re)"dir. Dizinin umumi seyri inicidir. Donanımına fa için bir küçük münecceb diyezi alır. (Yani batı müziğindeki sol majör"ün aynıdır.) Orta sekizlisindeki sesleri tizden peste doğru olmak üzere şöyledir. Gerdâniye, mâhur, hüseynî, nevâ, çârgâh, pûselik, dügâh ve rast.

İLE/||/<>

MUHAYYER-KÜRDÎ

Türk müziğinin mürekkep makamlarındandır. Tahminen iki asır evvel tertibedilmiştir. Muhayyer makamına bir kürdî dörtlüsü ilavesinden ibarettir. Durak ve güçlü aynen muhayyerde olduğu üzere dügâh ve hüseynî perdeleridir. Donanımına muhayyerin si koma bemolü ve fa bakıyye diyezi arızaları konulur. Kürdî dörtlüsü için si bekar ve si küçük münecceb bemolü değişikliği yapılır.

İLE/||/<>

NİHÂVEND

Türk müziğinde bir makamdır. En eski makamlardan olup, eskiden nihâvend-i kebîrden ayırmak için nihâvend-i rûmî diye de adlandırılmıştır. Fakat son bir asırdan beri pek büyük bir rağbetle kullanılmıştır. Nihâvend batı müziğindeki sol minördür. Yani pûselik makamının bir perde peste göçürülmüş şeddidir. Rast perdesinde durur. Güçlüsü beşinci derece olan nevâ"dır. Donanımına si ve mi için iki küçük mücenneb bemolü konulur, yedenin fa bakıyye diyezi, nota içinde ilave edilir. Çıkıcı-inici bir seyri vardır. Orta sekizlideki sesleri pestden tize doğru olmak üzere şöyledir: rast, dügâh, kürdî, çârgâh, nevâ, nim-hisar, evic, gerdâniye. Dizisinde nisbet-i şerîfeden 7 tane olmakla mülayim sayılır. Elimizde, makamlar arasında sayı itibariyle 7 olarak nihâvend"den eser bulunmaktadır.

İLE/||/<>

RAST

Türk müziğinin en eski makamlarındandır. 4 numaralı basit makam olan rast, rast beşlisi ile rast dörtlüsünden müteşekkildir. Durağı rast (sol) ve güçlüsü – beşli ile dörtlünün birleşmiş olduğu beşinci derece nevâ (re) dir. Makam çıkıcıdır. Mülayim olup dizisinde niseb-i şerîfeden 8 tane vardır. Donanımına si koma bemolü ile fa bakıyye diyezi konulur. Orta sekizlisindeki sesleri pestten tize doğru olmak üzere şöyledir: rast, dügâh, segâh, çârgâh, nevâ, hüseynî, evic ve gerdâniyye. Rast en çok kullanılmış makamlardandır; en eski devirlerden zamanımıza kadar bu önemini ve rağbetini korumuştur.

İLE/||/<>

SABÂ

Türk müziğinin en eski ve maruf makamlarındandır. Türk müziğinin en orijinal ve karakteristik makamlarından biri olan sabâ, yürekler parçalayıcı, gönüller yakıcı bir hüzün, elem, zühd ve pişmanlık duygusunu gayet net olarak bildirir. Rağbetle kullanılmış bir makamdır. Çârgâh"da zengûle (ki bu makam şevk-efzâ"nın terkîbinde de mevcuttur) ile sabâ dörtlüsünden mürekkeptir. Bu dörtlü ile dügâh (la) perdesinde kalır. Zengûle"nin durağı çârgâh perdesi, sabâ da çok mühim bir rolü olan güçlüdür. Çârgâh"da zengûle"nin güçlüsü olan rast (sol) perdesi gibi ikinci bir güçlünün, fazla kıymeti yoktur. Donanımına si koma bemolü ile re bakıyye bemolü konulur. Çârgâh"da zengûle"nin la bakıyye bemolü; nota içinde kullanılır.

İLE/||/<>

SEMÂÎ

Türk halk şiirinde bir "forme" un adıdır. Saz şairi tarafından bestelenir ve semâî adı altında okunur. Biçim itibarı ile aynen koşma gibidir, ondan farkı hecenin 4+4=8 vezni ile yazılmasındandır. Mevzuu itibarı ile de koşmadan farklıdır; semâîde âdeta bazı tekerlemeler vardır. Fakat bunlar oldukça anlam sunar, mânide olduğu gibi anlamsız değildir.

İLE/||/<>

SÛZNÂK

Türk müziğinin 13 numaralı sonuncu basit makamıdır. Basit makamlardan yegane yeni olanı olup, bütün diğerleri pek eskidir. Sûz-nâk tahminen 1780 senelerinde Abdülhalim Ağa, Ahmet Ağa, Mehmet Ağa"dan biri tarafından icat edilmiştir. O zamandan beri en çok rağbet edilen makamlardan biridir. Net olarak içli bir hüzün bir telkin eder. Sûz-nâk, rast beşlisi ile hicaz dörtlüsünden yapılmıştır. Rast beşlisi ile rast (sol) perdesinde durur. Güçlüsü beşli ile dörtlünün birleştiği beşinci derecede olan nevâ (re) dir. İnici-çıkıcı karışık bir biçimde seyreder. Donanımına si koma bemolü, mi bakıyye bemolü ve fa bakıyye diyezi konulur. (İlki rast beşlisi ve son ikisi de hicaz dörtlüsü için). Niseb-i şerîfeden dizisinde 7 tane bulunmakla "mülâyim" sayılır. Orta sekizlisindeki sesleri pestden tîze doğru şu biçimdedir: rast, dügâh, segâh, çârgâh, nevâ, evic ve gerdâniye. Bu asıl Sûz-nâk"tır. Bir de durak üstü olarak, dügah perdesi yerine zengûle kullanan Sûz-nâk vardır ki buna "zengûleli Sûz-nâk" derler ve zengûle makamının rast (sol) perdesindeki şeddi (hicazkâr) gibidir. Hicazkârdan farkı, daima değil, ancak karara doğru karakteristik olarak zengûle perdesini bir nevi üstyeden olmak üzere kullanmasıdır.

İLE/||/<>

ŞEHNÂZ

Türk müziğinin en eski mürekkep makamlarındandır. Çok güzel ve karakteristik bir makam olup, hicazkârın daha yumuşağı ve nazlısı, masal edasına çok müsait bir çeşididir. Eskiden daha çok kullanılan makam son yıllarda orta derecede kullanılmıştır. Şehnâz, uzzal veya hicaz veya hümâyun makamına, hüseynî aşîran (mi) perdesine göçürülmüş bir hümâyûn ilavesinden mürekkeptir. Uzzal veya hicaz veya hümâyun ile dügâh (la) perdesinde kalır (bu perde, hüseynî aşîran"da hümâyûn"un da güçlüsüdür). Güçlüler birinci derecede –hümâyûn ile hicâz"ın güçlüleri olan- nevâ (re), ikinci derecede de – uzzalın güçlüsü ve hüseynî aşîran"da hümayun durağı olan- hüseynî (mi) perdeleridir. Karışık ve daha çok inici bir seyri vardır (ve muhayyer perdesini sık kullanır). Donanımına si bakıyye bemolü, fa koma diyezi, do ve sol bakıyye diyezleri konulur. (İkinci ve dördüncü arızaları hüseynî aşîranda hümâyûn içindir; diğer ikisi de hümâyûnun arızalarıdır). Eğer uzzal veya hicaz kullanılmışsa fa bakıyye diyezi (fa bekardan sonra) ve sol bekar yapılır.

İLE/||/<>

USÛL-HAFİF

Türk müziğinin büyük usullerindendir. 32 zamanlı ve 26 darplıdır (yine 32 zamanlı olarak 14 darplı benefşân ve 22 darplı muhammesten daha az kullanılmıştır). 32/2"lik ağır hafif mertebesi de çok kullanılmıştır. 32/8"lik yürük hafif de görülmüştür. Usul isminden de anlaşılacağı üzere yürük eserlere yakışır, oynak ve hafiftir. Hafif ile kâr, beste, peşrev, tevşih ve ilâhiler ölçülmüştür. Bilhassa beste formu için pek çok kullanılmıştır. Usul üç farklı biçimde dizilmiş 8 adet sofyandan oluşur.

İLE/||/<>

YEGÂH

Türk müziğinin eski makamlarından bir tanesidir. Yegâhnevâ ile nevâ"da rast makamlarından tertip edilmiştir. İkinci dizi ile yegâh (re) perdesinde kalır ki, bu ses aynı zamanda makamın terkibindeki ilk dizinin de güçlüsüdür. Güçlüsü nevânın durağı olan dügâh (la) perdesidir. (Nevâ, perdesi tiz durağı olduğu için güçlü sayılamaz). Donanımına nevâ gibi si koma bemolü ile fa bakıyye diyezi konulur. Yegâh"da rast için ise si bekar ve do bakıyye diyezi nota içerisinde kullanılır. (Fa bakıyye diyezi bu dizide ortaktır). Genellikle inici olarak seyreder. )


- ACEMBUSELİK[Ar. ACEM + Fars. BÛ-SELÎK] ile ACEMKÜRDİ[Ar. ACEM + Fars. KURD + Ar. Î]

( Klasik Türk müziğinde kullanılan birleşik bir makam. )


- ACEMİ/LİK ile AMATÖR/LÜK


- ACEM-KÜRDÎ ile ACEM-PÛSELİK ile ACEM-RAST ile ACEM-UŞŞAK ile ACEM-ZİRKEŞÎDE

( Türk mûsikîsinde kullanılan birleşik(mürekkeb) makamdır. İLE Tahminen iki yüzyıllık bir birleşik(mürekkeb) makamdır. Acem mürekkebine, bir pûselik beşlisinin eklenmesinden doğmuştur. İLE Adına Kırşehir'li Yusuf'un edvarında rastlanılan makam. [XV. yy.] İLE Adına Müstakimzâde Süleyman'ın dergisinde rastlanılan makam. [XVII. yy.] İLE Adına Kırşehir'li Yusuf'un edvarında rastlanılan makam. [XV. yy.] )


- AÇGÖZLÜ/LÜK ile DOYMAZ/LIK

( Aç doyar fakat açgözlü doyamaz. )

( ÂZ ile ... )

( GREED vs. INSATIABLE )

( AVARITIA cum ... )


- AÇGÖZLÜLÜK ile/değil/yerine/>< GEREKSİNİM

( [not] GREED vs./but/>< NEED
NEED instead of GREED )


- AÇGÖZLÜLÜK ile İŞTAH

( GREED vs. APPETITE )


- AÇGÖZLÜLÜK = TAMAH = AVARICE[İng.] = AVARICE/AVIDITÉ[Fr.]


- ACHIEVE :/yerine BAŞARMAK


- ACI ile/ve/değil/yerine ACIRAK

( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Az acı. )


- ACIDAN KAÇINMAK ile HAZZA YÖNELMEK


- AÇIĞA ÇIK(AR)MAK ile/ve/||/<> ORTAYA ÇIK(AR)MAK


- AÇIK KONUŞMAK ile/ve/değil/yerine AYRINTILI İFADE ETMEK

( [not] TO TALK FRANKLY vs./and EXPRESS IN DETAIL
EXPRESS IN DETAIL instead of TO TALK FRANKLY )


- AÇIK OLMAK ile/değil CEHALET/CAHİLLİK

( Cahillerin paylaşmada sakınca görmedikleri, "şeffaf olmaları"ndan değil bilgisizliklerindendir. [kendilerini küçük düşüreceğini bilmeden] )


- AÇIK OLMAK ile İSTEKLİ OLMAK

( YA GEL, OL VE GİT!
YA GİT, OL VE GEL! )

( "TO BE OPEN (MINDED)" vs. WILLING )


- AÇIK-SAÇIK (GİYİNMEK | KONUŞMAK)


- AÇIK SAÇIK[ARÂBE çoğ. ARABÂT] ile AÇIK SEÇİK


- AÇIK-SEÇİK (KONUŞMAK)


- AÇIK SEÇİK = CLEAR-CUT, CLEAR AND DISTINCT[İng.] = CLAIR(E) ET DISTINCT(E)[Fr.] = KLAR/DISTINCTEKLARE UND DEUTLICH(E)[Alm.] = CHIARO E DISTINTO[İt.] = CLARO Y DISTINTO[İsp.] = CLARUS/CLARE ET DISTINCTUS[Lat.] = SAF?S[Yun.] = VÂZIH VE MÜTEMÂYİZ[Ar., Fars.] = KLAAR EN DUIDELIJK[Felm.]


- AÇIK SÖYLEMEK ile YALAN SÖYLEMEMEK


- AÇIK SÖZLÜ//DOBRA[Bulg.] ile/değil PATAVATSIZ

( ... İLE/DEĞİL Sözlerinin nereye varacağını düşünmeden, saygısızca konuşan, davranışlarına dikkat etmeyen. )


- AÇIK SÖZLÜ/LÜK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< NEZÂKET


- AÇIK ile AÇIKLIK

( OPEN vs. OPENNESS )


- AÇIK ile/ve/değil/< ÂŞİKÂR/ECLÂ[Ar. < CELÎ]/BEYYİN[Ar.]


- AÇIK ile/ve/||/<> AYIK


- ACIK" değil AZICIK


- ACIK/AÇIK değil AZICIK


- AÇIK ile/ve/||/<> DOĞRUDAN


- YILDIZ KÜMELERİ: AÇIK ile/ve/||/<> KÜRESEL

( Genç, küçük, biçimsiz. İLE Yaşlı, büyük, küresel yıldızlar. )


- AÇIK ile/ve SEÇİK

( Doğal, Duyusal. İLE/VE Zihne. )

( Üçgenin iç kenarı. İLE/VE Hipotenüs. )

( Descartes )


- AÇIK ile SÖNÜK

( OPEN vs. DIM/FAINT )


- AÇIK ile/ve/değil YARIK

( ... ile/ve/değil ŞAKK )

( [not] OPEN vs./and/but SPLIT )


- AÇIK ile/ve/değil/<> ZAAF


- AÇIK-KOYU ile IŞIK


- AÇIKLAMAK ile/ve ANLAMAK

( Açıklama, bir şeyi bir nedene değil, bir temele dayanarak göstermektir. )

( Nedensel ya da temele dayanan. İLE/VE Amaca yönelik. )

( TO EXPLAIN vs./and TO UNDERSTAND )


- AÇIKLAMAK ile KANITLAMAK

( EXPLANATION vs. TO PROVE )


- AÇIKLAMAK ile/ve KURALLAŞTIRMAK

( TO EXPLAIN vs./and TO MAKE INTO A RULE )


- AÇIKLAMAK ile/ve YER VERMEK

( TO EXPLAIN vs./and TO GIVE PLACE )


- AÇIKLANABİLİRLİK ile/ve/||/<> TÜRETİLEBİLİRLİK


- AÇIKLIĞA KAVUŞTURMAK ile/ve/değil/||/<>/< AÇIK KILMAK


- AÇIKLIK ile/ve/||/<> DERİNLİK ile/ve/||/<> KAPSAM


- AÇIKLIK ile/ve/değil EŞİK


- AÇIKLIK ile/ve/<> GÖRÜNÜRLÜK


- AÇIKLIK ile/ve İÇTENLİK

( OPEN/NESS vs./and SINCERITY )

( ... ile/ve CHENG )


- AÇIK/LIK ile/ve UYGUN/LUK

( OPEN/NESS vs./and APPROPRIATE/NESS )


- ACIKMA/AÇLIK ve/<> SUSAMA/SUSUZLUK

( MECÂ', MECÂE/MECÂET ve/<> ATŞ, BEHAS
TELAKKUM: Lokma lokma yutma. | Karın gurultusu. )

( TO BE HUNGRY, HUNGER and/<> TO BE THIRSTY )


- ACİL YARDIMDA:
BEBEK ile/ve/||/<>/> ÇOCUK ile/ve/||/<>/> YETİŞKİN

( 0 - 1 yaş arası. İLE/VE/||/<> 1- 8 yaş arası. İLE/VE/||/<> 8 yaş üstü. )


- ACILAR YOLU ve/<> 14 İSTASYON

( [Hz. İsa'nın] Kudüs'te, St. Sepulchre[Kutsal Naaş] Kilisesi'ne kadar çarmıhı sırtlanıp ölüme yürüdüğü yol.[VIA DOLOROSA] VE/<> Yol boyunca, düşe kalka, acı içinde kendi sonuna doğru yürürken durakladığı, aralarında son kez ekmek yediği ve şarap içtiği yerlerde bulunan 14 nokta. )


- ACİLİYET değil/yerine/= İVEDİLİK


- ACIMA ile ACIMAK

( Acımak eylemi. | Başka bir kişinin ya da canlının mutsuzluğuna yönelik duyulan üzüntü, merhamet. İLE Tadı, acı duruma gelme, acılaşma. | Acılı, ağrılı olma. | Başkasının acısına ortak olmak ya da durumundan üzüntü duymak. | Başkasının uğradığı/uğrayacağı kötü bir duruma üzülmek, merhamet etmek. | Bir şeyi vermeye kıyamamak ya da verdiğine, elden çıkardığına üzülmek. )


- ACIMA ile DUYGUDAŞLIK


- ACIMAK değil/yerine ANLAMAK


- ACIMAK ile KAYGILANMAK


- ACIMAK ile/ve/değil/||/<>/< ÜZÜLMEK


- ACIMA(MA)K ile/ve/||/<> AFFETME(ME)K

( ... İLE/VE/||/<> Acıma(ma) düşüncesi/duygusu barındırabilir de, barındırmayabilir de. )

( Tüm varolanlar için geçerli olabilir. İLE/VE/||/<> Sadece insan için geçerlidir. )

( Nesnesine ve/ya da olgusuna, doğrudan ve/ya da dolaylı etkisi olmayabilir/olmaz. İLE/VE/||/<> Kişisine ve/ya da kendine, doğrudan ve/ya da dolaylı etkisi/katkısı/artısı olabilir/olur. )


- ACIMAQ[Azr.] = ACIKMAK[Tr.]


- ACIMASIZLIK ile/ve/değil/||/<>/< GÜÇ EŞİĞİNİN YÜKSELMİŞLİĞİ


- ACIMASIZ/LIK ile/ve/değil/||/<>/< KAYITSIZ/LIK


- ACIMIK = BELEMİR, DELİCE, KARAMUK, MAVİKANTARON, PEYGAMBER ÇİÇEĞİ

( Birleşikgillerden, baharda buğday tarlalarında mor renkli çiçekler açan bir bitki. )

( CENTAUREA CYANUS )


- AÇINMAK ile AÇINSAMAK

( [dirimbilim] Gelişmek. | [tohum, hastalık için] İçindeki yetenekler uyanarak ereğine varmak. İLE Bir yerin özelliklerini ortaya çıkarmak için araştırma ve inceleme yapmak. )


- AÇIP-KAPATMAK ile/değil KAPATIP-AÇMAK


- ÂCİZ/LİK ile/ve/<> YOKSUN/LUK


- ACKNOWLEDGE :/yerine KABUL ETMEK


- AÇLIK ÇEK(TİR)EREK EĞİT(İL)MEK:
MİDEMİZE değil/yerine "NEFRETİ(Mİ)ZE/KİNİM(İZ)E"


- AÇLIK ile/ve/değil/||/<>/< GEREKSİNİM


- AÇLIK ile ŞİDDETLİ AÇLIK

( Aç kalan kişi, her şeye tenezzül eder. )

( Aç köpek, fırın yakar. )

( HUNGER vs. STARVATION )

( GÜRS ile ... )


- AÇLIK ve SOĞUK

( Kişiyi, çok ciddi yıpratanlar. Yaşamımıza bulaşmamasını sağlamak için elinizden gelen yapılmalıdır. )

( HUNGER and COLD )


- AÇMAK ile/ve/<> ANLATMAK

( "TO OPEN" vs./and/<> TO EXPLAIN )


- AÇMAK ile AŞMAK


- AÇMAK ile AYIRMAK


- AÇMAK ile GENİŞLETMEK

( TO OPEN vs. TO WIDEN )


- AÇMAK ile/ve SAÇMAK

( TO OPEN vs./and TO SCATTER )


- AÇMAK yerine UYANDIRMAK


- AÇMAK yerine UYANDIRMAK


- AÇMAZ/ÇIKMAZ ile/ve/değil EŞİK


- ACQUIRE :/yerine EDİNMEK


- ACT :/yerine DAVRANMAK


- ACTIVITY :/yerine ETKİNLİK


- ACTUAL :/yerine GERÇEK


- ACZ ve/> AŞK ve/> ACZ [tekrar]


- ACZİNİ BİLMEK ile/ve/<> HADDİNİ BİLMEK

( Âlim bildiğini bilir, Ârif Kendini/Bileni Bilir, Kâmil Aczini/Haddini Bilir! )


- ACZİYET ile/ve/<>/değil AŞK


- ACZİYET ile/ve/değil/||/<>/< ÖĞRENİLMİŞ ÇARESİZLİK


- AD ile BAŞLIK


- AD ile/ve/değil EŞİK

( AD/IM/IZ üzerine... )


- ADA BALIĞI ile ALABALIK(TROUT) ile ATLANTİK KERTENKELE BALIĞI ile ATEŞ BALIĞI ile AY BALIĞI[Lat. MOLA MOLA] ile BENİ BALIĞI[Lat. CYPRINION MACROSTOMUS] ile ÇAÇA BALIĞI ile ÇUPRA BALIĞI ile DİL BALIĞI(SOLEFISH, [Lat. SOLEA VULGARIS]) ile DÜLGER BALIĞI[Lat. ZEUS FABER] ile FENERBALIĞI[LOPHIUS PISCATORIUS] ile FULYA BALIĞI[Lat. MYLIOBATIS AQUILA] ile GÜNBALIĞI[Lat. JULIS TURCICA] ile İSTAVRİT[Yun.][Lat. TRACHURUS TRACHURUS] ile KEDİ BALIĞI(CATFISH) ile KELER BALIĞI ile KILIÇ BALIĞI(CEMEL-İL-BAHR / CEMEL-ÜL-MÂ'[Ar.], SWORDFISH[İng.]) ile KIRLANGIÇ BALIĞI[Lat. TRIGLA HURUNDO] ile KIZILKANAT[Lat. SCARDINUS ERYHROPHTHALMUS] ile KÖPEK BALIĞI(SHARK) ile KUM BALIĞI[Lat. AMMODYTES] ile KUPES[Lat. BOOPS BOOPS] ile KÜÇÜK AĞIZLI LOTAK[Lat. CYPRINION KAIS] ile MERCAN BALIĞI ile OK BALIĞI ile ORKİNOS[Yun.]/TON[Lat. THUNNUS] ile ÖRDEK BALIĞI[Lat. LABRUS MIXTUS] ile PAPAZBALIĞI[Lat. CHROMIS CHROMIS] ile PEMBE, KURBAĞA AĞIZ BALIĞI ile RİNGA BALIĞI(HERRING)[Lat. CLUPEA HARENGUS] ile SANDIK BALIĞI[Lat. LACTOPHRYS TRIQUETER] ile TON BALIĞI(TUNAFISH) ile TARANGA ile TORPİLBALIĞI ile YILAN BALIĞI(İNKİLÎS[Ar.], EEL[İng.]) ile ACI BALIK ile BIYIKLI BALIK ile DİKENLİ BALIK[Lat. G. ACULEATUS] ile DUBAR[Lat. MUGIL CEPHALUS] ile ÜZGÜNBALIĞI[Lat. CALLIONYMUS LYRA]

( Dünyanın en büyük omurgasızı/yumuşakçası, mürekkep balığıdır. [Eril mürekkep balıklarının boyu 19 metreye kadar ulaşabilir.] )

( SAMEK )


- ÂDÂBA MUGAYERET[Ar.] değil/yerine/= GÖRGÜYE AYKIRILIK


- ÂDÂK[Ar.] ile ADAKK[Ar.] ile ADAK/NEZİR[Ar.]

( Ada. İLE [Daha/en/çok] Dakik, ince. İLE Bir dileğin gerçekleşmesi için sahip olunandan vazgeçmek ve/ya da vazgeçilen şey. )


- ADAK ile/ve/||/<>/> SUNAK


- ADAK ile/ve VERGİ


- ADÂLET:
[BİR ŞEYİ ...] "YERLİ YERİNE KOYMAK" değil KENDİNE AİT YERE KOYMAK/BIRAKMAK


- ADÂLET:
BİRLİK ile/ve/<> DİRLİK


- ADÂLET:
"EŞİTLİK" ile/ve/değil/||/<> RIZÂ


- ADÂLET:
SUÇU/"SUÇLU"YU ARAMAK ile/ve/değil/||/<>/< (SONUNA KADAR) MÂSUMU/MASUMİYETİ ARAMAK


- ADÂLET:
VARLIĞI VE VAROLANI BİLMEK/TANIMAK ve/||/<> HAK'I BİLMEK/TANIMAK ve/||/<> KENDİNİ BİLMEK/TANIMAK


- ADÂLET VE EŞİTLİK ve/||/<>/> UYUM VE DOSTLUK


- ADÂLET YOK ile/ve/değil/yerine/<> ADÂLET'İ, KENDİN/SEN (YAKIN ÇEVRENDE, OLANAKLARINDA) GERÇEKLEŞTİR (YAŞAT/İHYÂ ET)!


- ADÂLET ile/ve/<> BİLİM ile/ve/<> AŞK


- ADÂLET ile/ve/değil EŞİK


- ADÂLET ile/ve HAK/İSTİHKAK

( JUSTICE vs. DESERVING )


- ADÂLET ve/<>/< KAYGISIZLIK


- ADÂLET ile KURTARICILIK


- ADÂLET ile/ve/<> MANTIK

( JUSTICE vs./and/<> LOGIC )


- ADÂLET ve/<> NİYET ve/<> SÜREKLİLİK

( JUSTICE and/<> INTENTION and/<> CONTINUITY )


- ADÂLET ve/=/<> ÖLÇÜ/LÜLÜK

( Her konuda/hususta, itidâli ihtiyâr et! )

( JUSTICE and/=/<> MODERATION )


- ADÂLET ile/ve/<>/</> TÜZENİN SAĞLADIĞI GÜVEN(İLİR)LİK


- ADÂLETSİZLİK ve/||/<> ANLAMSIZLIK

( [Çözüm olarak ...] Tüzeyi[hukuku] bulduk fakat tüzeye ulaşamadık. VE/||/<> Sanatı bulduk fakat sanat bize ulaşamadı. )

( Adâletsizliklerin en büyüğü, âdil olmayıp âdil gibi görünmektir. )


- ADÂLETSİZLİK ile/değil/yerine/>< KARŞILIKLI HİZMET (İÇİN)


- ADAM AKILLI (DİNLEMEK) -ile


- ADAM OLMAK ile "ADAM OLMAK"

( ADM ELİF-DAL-MİM )


- ADAMDAN SAY(MA)MAK ile/değil MUHATAB ALMA(MA)K


- ADAMI OLMAK değil ADAM OLMAK


- ADANMAK ile/yerine/değil (GEREKTİĞİ/YETERİ KADAR) ÖNCELİK/ÖNEM VERMEK

( Yanlışı. DEĞİL/>< Doğrusu. )

( [not] TO BE DEVOTED vs./but TO ATTACH IMPORTANCE/PRIORITY (IN NECESSARY/ENOUGH)
TO ATTACH IMPORTANCE/PRIORITY (IN NECESSARY/ENOUGH) instead of TO BE DEVOTED )


- ADA(N)MAK ile/ve VAKFETMEK

( TO (GET) DEVOTE vs./and TO DONATE )


- ADANMIŞ/LIK ile FEDAKÂR/LIK


- ADANMIŞ/LIK ile İNANMIŞ/LIK


- ADANMIŞ/LIK ile İNANMIŞ/LIK


- ADANMIŞLIK ile/değil/yerine ZEN


- ADAPT :/yerine UYUM SAĞLAMAK


- ADAPTASYON ile/||/<> ADAPTE ETMEK ile/||/<> ADAPTE OLMAK ile/||/<> ADAPTİF ile/||/<> ADAPTÖR ile/||/<> AKOMODASYON

( Uyum. İLE/||/<> Uyarlamak. İLE/||/<> Uyum sağlamak, alışmak. İLE/||/<> Uyumsal. İLE/||/<> Bağdaştırıcı, uyarlayıcı. İLE/||/<> Uyum, odak uyumu. )


- ADAPTASYON ile BİYOÇEŞİTLİLİK

( Bir türün çevresine uyum sağlama yeteneği. İLE Dünyadaki tüm canlı türlerinin çeşitliliği. )


- ADAPTASYON ile YAPIŞMAK


- ADAPTİF BAĞIŞIKLIK ile/||/<> ADAPTİF BAĞIŞIKLIK DÜZENİ/SİSTEMİ ile/||/<> ADAPTİF DAVRANIŞ ile/||/<> ADAPTİF ÖZELLİK ile/||/<> ADAPTİF YAYILIM ile/||/<> ADAPTÖR PROTEİN

( Lenf gözelerinin antijenlere belirli ve uzun süreli tepkilerini anlatmak için kullanılan genel bir terim.[Majör histokompatibilite kompleksi, T-gözesi alıcıları[TCR], immunoglobulinlerle birlikte rekombinaz etkinliğine sahip enzimlere gereksinim duyar.][Çenesiz balıklar dışındaki tüm omurgalılarda bulunmaktadır.] İLE/||/<> Omurgalılarda patojenlere karşı oldukça özel ve uzun süreli savunma sağlayan lenfosit düzeni.[İki ana lenfosit sınıfından oluşur. Patojene ya da patojen kaynaklı moleküllere özel olarak bağlanan antikorları salgılayan B lenfositleri/gözeleri ve patojen tarafından enfekte edilmiş gözeleri doğrudan öldürebilen ya da patojeni ortadan kaldırabilecek öteki gözeleri uyaran sinyal proteinleri [göze yüzeyi proteinleri ya da göze dışına salgılanan proteinler olabilir] üreten T lenfositleri/gözeeleri.] İLE/||/<> Bir hayvanın belirli bir durum ya da çevreye uymasını sağlayan ve hayvanın uzun dönem yaşamkalımını ve üremesini destekleyen herhangi bir davranış. İLE/||/<> Bir canlının evrim sürecinde kazandığı ve gelişim sürecinde ortaya çıkan, bunun sonucunda o canlının yaşamda kalma ve/ya da üreme başarısını artıran nitelikleri. İLE/||/<> Bir türün kısa zaman içinde çok farklı türe evrimleşmesi süreci.[Bu evrimsel süreç, genellikle bir ortamdaki çeşitli ekolojik boşlukların doldurulması ya da yeni ortamlara uyum sağlanması sonucunda ortaya çıkmaktadır.][Hispaniola, Küba ve Bahamalar'dan gelen kahverengi anoller[Anolis sagrei], kabuk anolleri[Anolis distichus] ve şövalye anollerinin[Anolis equestris] Karayip Adaları'na yayılması örnek olabilir.] İLE/||/<> Temel görevi, iki ya da daha fazla sayıda proteini bir göze içi sinyal yolağında ya da protein kompleksinde birbirine bağlamak olan proteinlerin genel adı. )


- ADCILIK/NOMİNALİZM ile GERÇEKÇİLİK/REALİZM ile KONSEPTUALİZM/KAVRAMCILIK


- ADD :/yerine EKLEMEK


- ADDETMEK[Ar.] değil/yerine/= SAYMAK


- ADDITIONAL :/yerine EK


- AD DOLUNAN"/ADL OLUNMAK/ADLOLUNMAK ile/değil ADDOLUNMAK/ADDOLUNAN[Ar. + Tr.]

( Saymak, sayılan. )


- ADELA[Yun.] değil/yerine/= PARLAK RENKLİ KÜÇÜK KELEBEK


- ADEM-İ İŞTİRAK değil/yerine/= KATILMAYIŞ


- ADEM-İ SALÂHİYET değil/yerine/= YETKİSİZLİK


- ÂDET değil/yerine/= GÖRENEK


- ADHERENS ile/||/<> ADHERE OLMAK

( Tutunum. İLE/||/<> Tutunmak. )


- ÂDİ KEFÂLET değil/yerine/= OLAĞAN YÜKÜMLÜK


- ADI-SANI (BULUNMAMAK)


- ADİ ŞİRKET değil/yerine/= SIRADAN ORTAKLIK


- ADİLİK/ONURSUZLUK/ŞEREFSİZLİK ile/değil/yerine/>< GÜÇ/KUDRET


- ADIM ADIM (GİTMEK)


- ADIM ADIM (İLERLEMEK, YOL ALMAK)


- ADIM ile AYAK

( Bir adım atmak için 200 kasımızı kullanırız. )

( PACE vs. FOOT )

( HATVE ile KADEM )


- ADIM ile/ve AYAK

( Yürümek üzere yapılan ayak atışlarının her biri. | Bir adımda alınan yol. [75 cm. olarak kabul edilir.] İLE/VE Yarım arşın ya da 30.5 cm. uzunluğundaki ölçü birimi. | Buzdolabı ölçülerinde -İngiliz ölçüsü fut'un- kübü alınarak hesaplanan değer. )

( [Yunan çağında, Anadolu'da] ... İLE/VE 0,296 metre. )


- ADİNAMİ[Fr.]/ADYNAMIA[İng.] değil/yerine/= KAS ZAYIFLIĞI/GÜÇSÜZLÜK


- ADINI:
"BAHŞ ETMEK" ile/ve/||/<> "BAĞIŞLAMAK"


- ADINI BİLMEK ile TADINI BİLMEK

( Haberdar olmak. İLE Deneyimlemiş olmak. )

( İLM el-YAKÎN ile HAKK el-YAKÎN )


- ADİYABATİK[Fr.] değil/yerine/= ISI İLETMEYEN


- ADJUST :/yerine AYARLAMAK


- ADL ETMEK değil ADDETMEK[Ar.]

( ... DEĞİL Saymak. | Îtibâr etmek. )

( ADD: Sayma, sayılma. | Îtibâr etme, edilme. )


- ADMIRE :/yerine HAYRAN OLMAK


- ADMIT :/yerine İTİRAF ETMEK


- ADOPT :/yerine EVLAT EDİNMEK


- ADVANCE :/yerine İLERLEMEK


- ADVERTISING :/yerine REKLAMCILIK


- ADVISE :/yerine TAVSİYE ETMEK


- ADVOCATE :/yerine SAVUNMAK


- AERO/AIR CHAMBER ile/||/<> AEROB ile/||/<> AEROBİK ile/||/<> AEROFİL ile/||/<> AEROSOL ile/||/<> AEROTERAPİ ile/||/<> AİR-BORN[E]

( Hava kutusu. İLE/||/<> Havacıl. İLE/||/<> Havacıl, oksijenli. İLE/||/<> Havacıl. İLE/||/<> Püskürtü, [havada] asıltı. İLE/||/<> Hava sağaltımı. İLE/||/<> Havayla bulaşan, havadan bulaşan. )


- AEROBİ[Fr.] ile AERODİN[Fr.] ile AERODİNAMİK[Fr.]

( Hava ya da oksijen bulunan yerlerde gelişebilen mikro organizma. İLE Aerodinamik güçlerle havada tutulan her türlü uçar araç. İLE Gazların devinimini inceleyen fizik dalı. )


- AEROBİK ile/||/<> AEROFAJİ ile/||/<> AEROP ile/||/<> AEROSOL

( Havacıl. İLE/||/<> Hava yutma. İLE/||/<> Havacıl, havasever. İLE/||/<> Püskürtü. )


- AEROBİK ile/||/<> ANAEROBİK

( Aerobik oksijenli solunum İLE anaerobik oksijensiz solunumdur )

( Formül: 36 ATP İLE 2 ATP )


- AEROLİK[Fr.] ile AEROLİT[Fr.]

( Sıkıştırılmış havanın borulardaki akışını inceleyen bilim dalı. İLE Özellikle silikattan oluşmuş bir tür göktaşı. )


- AEROLOJİ[Fr.] ile AEROLOJİK[Fr.]

( Yeryüzü engebelerinin etkisi dışındaki atmosferi inceleyen bilim dalı. İLE Atmosfer koşulları ile ilgili. )


- AEROPLAN[Fr.] değil/yerine/= UÇAK


- AEROSTATİK[Fr.] değil/yerine/= DİNGİN DURUMDA BULUNAN HAVA VE GAZLARIN DENGELERİYLE İLGİLİ YASALARI İNCELEYEN FİZİK DALI


- AEROTEKNİK[Fr.] değil/yerine/= HAVADA YER DEĞİŞTİREN NESNELERİ İNCELEMEYİ KONU EDİNEN TEKNİK


- AFAK[Fr.] ile/ve/||/<>/> AFAKİ[Fr.]

( Göz merceği olmayan göz. İLE/VE/||/<>/> Göz merceği yokluğu. )


- ÂFAK ile/ve ENFÜS

( Bir şeyi anlatmak için şeriat erbabı âfaktan, hakikat erbabı ise enfüsten örnek verir. )


- ÂFAK ile İNSAN


- AFALAMAK değil AFALLAMAK


- ÂFET değil/yerine/= KIRAN/ÖLEK


- AFFECT :/yerine ETKİLEMEK


- AFFEDEBİLMEK ile/ve/||/<> SABREDEBİLMEK ile/ve/||/<> VAZGEÇEBİLMEK

( [Kişiyi] Farklı kılar. İLE/VE/||/<> Güçlü kılar. İLE/VE/||/<> Kendi kılar. )


- AFFEDEBİLMEK ile/ve/değil/yerine/||/<> VAZGEÇEBİLMEK

( [not] FORGIVE vs./and/but/||/<> FORGET
FORGET instead of FORGIVE )


- AFFEDEBİLMEK ve/||/<> VEFÂ


- AFFETMEK ile/ve/değil/yerine GÖZARDI ETMEK

( [not] TO FORGIVE vs./and/but TO IGNORE
TO IGNORE instead of TO FORGIVE )


- AFFETMEK ile/ve/||/<>/< KABUL ETMEK


- AFFETMEK ile UNUTMAK ile BARIŞMAK

( TO FORGIVE vs. TO FORGET vs. RECONCILIATION )


- AFFETMENİN DEĞİŞTİRDİĞİ:
GEÇMİŞ değil GELECEK


- AFFORD :/yerine PARASI YETMEK


- AFİN İLE METRİK İLE TOPOLOJİK ile/||/<> GEOMETRİK ÖZELLİKLER

( Dönüşümler altında korunan özellikler. )

( Formül: Topolojik ⊃ Afin ⊃ Metrik )


- AFİYET SOKAK :

( Merkez Sarıyer'de Şehit Mithat Caddesi'nin batı tarafında Arap Mahallesi ve Yangın Yeri olarak bilinen yerdedir. 05.10.1923 tarihinde çıkan büyük Sarıyer yangınında bu alandaki 250 den fazla ev yanarak kül oldu. Yangın sonrası alanda yavaş yavaş binalar yapılmaya başlandı ve birkaç sokak meydana geldi: Bunlardan biri de Afiyet Sokak'tır. Sokakta Sarıyer'in en iyi aşçılarından biri oturuyormuş. Aşçı tabağa yemek koyarken, müşteriye bakarak "Afiyet olsun, mideniz dolsun/doysun" dediği için sokağa Afiyet Sokak denilmiş! )


- ÂFİYET/SIHHAT değil/yerine/= SAĞLIK/ESENLİK


- AFRA TAFRA (YAPMAK)


- AFTERLOAD/AFTERLOAD[İng.] değil/yerine/= ART YÜK


- AFTERLOAD değil/yerine/= ART YÜK


- AĞ ile/ve BÜTÜNLÜK


- AĞAÇ SAKIZI/REÇİNE ile AKGÜNLÜK

( ... İLE Tütsü olarak yakılan bir ağaç sakızı türü. )


- AĞAÇ ile AĞAÇÇIK

( ... İLE Taflan gibi dalları dibinden başlayarak çatallanan küçük ağaç. )


- AĞAÇ ile ARDAK

( ... İLE İçten çürümeye başlayan ağaç. )


- AĞAÇ ile/||/=/<> DARAK


- AĞAÇ ile MANYOK[Brezilya yerlilerinin dilinden]

( ... İLE Sütleğengillerden, sıcak ülkelerde yetişen, yaprakları almaşık, üçü ya da yedisi birarada, yelpaze durumunda olan, büyük bir ağaç. | Orta Afrika Cumhuriyeti'nde, fakirlerin ana yiyeceği olarak ekmeğin yerine geçen gıda. )

( ... cum MANIHOT UTILISSIMA )


- AĞAÇ ile/ve ŞATOK/ŞADOK

( ... İLE Bir tür ağaç ve meyvesi. )


- AGENEZİ/AGENESIS[İng.] değil/yerine/= DOĞUŞTAN YOKLUK


- AĞINMAK -ile

( Hayvanların, yere yatıp yuvarlanması. )


- AĞIR AĞIR (YAPMAK)


- AĞIR-AKSAK


- AĞIR İŞ YAPMAK ile/ve/değil/<>/> AĞIR KALDIRMAK


- AĞIR TOPÇU SOKAK :

( Yenimahalle'nin Havantepe mevkiinde I. Dünya Savaşından kalan ve II. Dünya Savaşı sırasında gerektiğinde kullanılabilecek olan bir 42‘lik tabir edilen çakılı bir top ve top birliği vardı (1960'lı yıllarda top sökülerek götürüldü, korganı yerindedir). Bu nedenle sokağa "Ağır Topçu Sokak" denildiği söylenir. Bir başka söylemde; bu sokakta oturan çok ağır başlı, az konuşan, az gülen, ciddi mi ciddi bir emekli topçu subayı varmış, sokağa bu nedenle bu isim verilmiş. )


- AĞIRBAŞLILIK/AYIKLIK = SOBRIETY[İng.] = SOBRIÉTÉ[Fr.] = NÜCHTERNHEIT[Alm.] = SOBRIEATAS[Lat.]


- AĞIRLIK ile/değil/||/<> AĞIRŞAK

( ... İLE/DEĞİL/||/<> İplik eğrilen iği ağırlaştırmak için alt ucuna geçirilen yarım küre biçiminde, ortası delik parça. | Teker biçiminde yassı nesne, kurs. )


- AĞIR/LIK ile/ve HANTAL/LIK

( Kişisel [mizac ya da karakterden dolayı] ya da çevresel etmenlerden/beklentilerden dolayı. İLE/VE Zihinsel kaynaklı eksik/yetersiz/yanlış davranış ve tutumlardan dolayı. )


- AĞIRLIK ile ÖNCELİK

( "HEAVINESS" vs. PRIORITY )


- AĞIRSIKLET değil/yerine/= BAŞAĞIRLIK


- AĞIZ UCUYLA SÖYLEMEK ile SÖYLEMEK


- AĞIZ ile/ve/değil EŞİK


- AĞIZ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KULAK

( Daha az konuşmak üzere/için. İLE/VE/||/<>/< Daha çok dinlemek üzere/için. )

( Bir. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< İki. )

( [not] MOUTH vs./and/but/||/<>/< EAR
EAR instead of MOUTH )


- (AĞIZDA) 30 SN. ile/yerine (MİDEDE) 2,5 SAAT'E ÖNEM/DEĞER/ÖNCELİK VERMEK


- AĞIZDAN ÇIKACAK OLAN (TEK) BİR SÖZCÜK ile/ve/||/<>/< AĞIZDAN ÇIK(A)MAYABİLECEK OLAN (TEK) BİR SÖZCÜK

( Bir şey ki, yapmasan da olur, YAPMA! Bir şey ki, söylemesen de olur, SÖYLEME! )


- AĞIZDAN SOLUK ALMAK ile/yerine BURUNDAN SOLUK ALMAK


- [ne yazık ki]
AĞIZ, DOLUYKEN KONUŞMAK ile/ve/=/||/<> ZİHİN, BOŞKEN KONUŞMAK


- AĞLAMA DUVARI değil el-BURAK


- AĞLAMAK ile/ve/||/<>/> BAĞLAMAK


- AĞLAMAK değil/yerine/>< ÇAĞLAMAK


- AĞLAMAK ile/ve/değil EŞİK


- AĞLAMAK ve/değil/yerine/<>/>< GÜLMEK :)

( Yalnız. VE/DEĞİL/YERİNE/<>/>< Herkesle birlikte. :) )

( Çocuklar, annesini/babasını yıkarken. İLE Anneler/babalar, çocuğunu yıkarken. )

(

ve/değil/yerine/<>/><

)

( Heraklitos. VE/DEĞİL/YERİNE/<>/>< Demokritos. )


- AĞLAMAK ile HÜNGÜRDEMEK

( ... İLE Yüksek sesle ve hıçkırarak ağlamak. )


- AĞLAMAK/YIĞLAMAK/ZÂRİ KILMAK ile/ve AĞLAYAMADIĞINDAN DOLAYI AĞLAMAK

( Yeni doğan bebekler, 440 hz yüksekliğinde ve la notasıyla ağlar. )

( BÜKÂ' ile/ve ... )

( GİRYÂN: Ağlayan. )


- AĞLAMAMAK değil/yerine AĞLATMAMAK


- AĞLANACAK DURUMUNA ...:
AĞLAMAK ile/değil/yerine GÜLMEK


- AGLOMERASYON ile/||/<> AGLOMERE OLMAK

( Yığınlaşma, yığılma, yumaklaşma. İLE/||/<> Yığınlaşmak, yığılmak, yumaklaşmak. )


- AGNOSİ[Fr. < AGNOSIE] değil/yerine/= TANISIZLIK

Bugün[13 Ekim 2025]
itibarı ile 17.484 başlık/FaRk ile birlikte,
17.484 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(2/71)