
Genel olarak
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibarı ile 3.174 başlık/FaRk ile birlikte,
3.174 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(2/14)
- AÇILIŞ KONUŞMASI değil AÇIŞ KONUŞMASI
- AÇILIŞ ile/değil AÇIŞ
( [not] OPENING vs./but TO OPEN )
( PI ile/ve ... )
- AÇMAK ile GENİŞLETMEK
( TO OPEN vs. TO WIDEN )
- AÇMAK ile/ve SAÇMAK
( TO OPEN vs./and TO SCATTER )
- AÇMAZ ile AÇMAZ ile AÇMAZ
( Şahı koruyan taşlardan her birinin yerinden oynatılmaması durumu. İLE İçinden zor çıkılır durum. İLE Karşısındakine bir nükte ya da tekerleme söyleme olanağı veren söz. )
- ACYO[İt. AGGIO] ile ACYOTAJ[Fr.]/DEĞER FARKI
( Herhangi bir paranın, gerçek değeriyle, sürüm değeri arasında ya da bir ticaret senedinin üzerinde, yazılı miktar ile indirimden sonraki tutarı arsında beliren fark. | Bir ticaret senedinin yenilenmesinde alınan komisyon. | Bankaların senetli kredi işlemlerinde yaptığı tahsilat. İLE Devlet tahvilleri, kambiyo ve menkul değerler üzerine yapılan spekülatif işlemler. )
- AD ile BAŞLIK
- ADAK ile/ve VERGİ
- ADALAR VAPURUNUN:
ERKEN/GEÇ SAATLERİ VE KIŞ TARİFESİ ile/ve GÜNDÜZ VE YAZ TARİFESİ
( Yaz seferlerinin sabah ve akşam seferlerinde pek (fazla) gecikme olmaz. Her zaman 5 dk. önce, iskelede bulunmakta yarar vardır. )
- ADÂLET ile/ve/||/=/<>/< DENGE, ÖLÇÜLÜLÜK/İTİDÂL[< ADL]
( Toplumla olan ilişkide. İLE/VE/||/=/<>/< Kişide. )
( İçte. İLE/VE/||/=/<>/< Dışta. )
( Güçler arasındaki denge. İLE/VE/||/=/<>/< ... )
( JUSTICE vs./and/||/=/<>/< BALANCE )
- ADÂLET ile/ve/||/<> MERHAMET ile/ve/||/<> TİCARET
- ADALI EDERİ/FİYATI ile/ve/<>/değil/yerine ADADA EDERİ/FİYATI
- ADI ANILMAYAN ile/ve/<> ADI ANILAMAYAN
- ADIM ile ATILIM
- ADİSYON[Fr./İng. ADDITION] değil/yerine/= TOPLAMA | HESAP FİŞİ/PUSULASI
- ADJEKTİF[Fr.] değil/yerine/= BİR KUMAŞA ANCAK BAŞKA NESNELERDEN YARARLANARAK VERİLEBİLEN RENKLER | ÖNAD/SIFAT
- ÂFÂKÎ ile/ve/<> İZÂFÎ ile/ve/<> KEYFÎ
- AĞ ile AĞ
( İplik, sicim, tel gibi ince şeylerden kafes biçiminde yapılmış örgü. | Örümcek gibi bazı hayvanların salgılarıyla oluşturdukları örgü. | Ülke geneline yaygınlaştırılmış örgü, şebeke. | Oyun alanını ortadan ikiye bölen, iple yapılmış örgü. İLE Donun ya da pantolonun, apış arasına gelen yeri, apışlık. )
- AĞNAM[Ar.] değil/yerine/= SAYIM VERGİSİ
- AĞUSTOS'UN İLK 15'İ ile AĞUSTOS'UN İKİNCİ 15'İ
- AİDAT[Ar.] değil/yerine/= ÖDENTİ
- AİDİYET ile/ve/<> AYNİYET
- AİLE BASKISI ile/ve/||/<>/> MAHALLE BASKISI
- AJAN[< AGENT] ile/ve/||/<> MEDYA[< MEDIA]
- AKABE(SİNDE) ile/değil AKABİNDE
( Tehlikeli, sarp ve zor geçit. İLE/DEĞİL Arkasından, hemen arkasından/ardından, ardından. )
- AKÇA ile AKÇA/AKÇE
( Oldukça beyaz. İLE Akçe. )
- AKÇE ile/||/<> AKARET
( Osmanlı Devleti'nin para birimi. İLE/||/<> Gelir getiren mülkler. )
- AKDENİZ KORSAN(LIĞ)I ile/ve OKYANUS KORSAN(LIĞ)I
- AKICILIK ile SÜRÜKLEYİCİLİK
( DRAVATRA ile ... )
- AKIL ile/ve DAYANÇ/SABIR
( REASON vs./and PATIENCE )
- AKIL ve İLİM/BİLİM ve İBÂDET
( Bu 3 alanda tatil[< ÂTIL] olmaz. )
- AKIL ile/ve STRATEJİ
( REASON vs. STRATEGY )
- AKIM ile/değil AKIN
- AKIM ile/ve/değil DAMAR
- AKIM ile DİSİPLİN
- AKIM ile/ve/değil/yerine/||/<> UYANIŞ
- AKIŞ ile/ve/<> KENDİLİĞİNDENLİK
- AKİT ile ÂKİT
( Sözleşme, bağıt, mukavele. | Nikah. İLE Bir işi, karşılıklı olarak kararlaştırıp üstlerine alan taraflardan her biri, bağıtçı. )
- AKONT[Fr. < ACOMPTE] değil/yerine/= KISMÎ ÖDEME
( Bir borca karşılık, hesabı daha sonra görülmek üzere yapılan kısmî ödeme. )
- AKONT[Fr.] değil/yerine/= BİR BÖLÜM ÖDEME
- AKORDE[Fr.] değil/yerine/= ÖNERİLEN KREDİ
( Bir banka şubesinin, bir müşterisi için önerdiği, genel müdürlükçe de kabul edilen kredi. )
- AKORT ÜCRET değil/yerine/= GÖRELİ ÖDENÇ
- AKREDİTASYON/ACCREDITATION[İng.] değil/yerine/= DENKLİK
- AKREP ile/ve/||/<>/< YELKOVAN
( Saati gösterir. İLE/VE/||/<>/< Dakikaları gösterir. )
( HOUR-HAND vs./and/||/<>/< MINUTE-HAND )
( GRANDE AIGUILLE avec/et/||/<>/< PETITE AIGUILLE )
- AKSAM[Ar.] ile/değil AKŞAM
( Kısımlar. | Yedek parça. İLE/DEĞİL Güneşin batmasına yakın zamandan gecenin başlamasına kadar geçen zaman dilimi. )
- AKŞAM ile AKŞAMÜSTÜ
- AKŞAM ile/ve/> GECE
( MESÂ ile/ve/> ... )
( EVENING vs./and/> NIGHT )
- AKŞAMIN "HAYR"I ile/değil/yerine SABAHIN "ŞER'İ"
- AKŞAMÜSTÜ ile AKŞAMÜZERİ
- AKSATA[Ar. < AHZ+İ'TÂ] değil/yerine/= ALIŞVERİŞ
- AKSATMAK ile/ve/||/<> İHMAL ETMEK
- AKSİYON[Fr./İng. < ACTION] değil/yerine/= EYLEM | HİSSE SENEDİ
( Bir kuvvetin, nesnel bir etkenin, bir düşüncenin ortaya çıkması. | İnsan etkinliğinin ya da iradesinin açığa çıkması. | Hareket, iş. | Sermayenin belirli bir bölümü. | Hisse senedi. [AKSİYONER: Hissedar.] | Bir oyuncunun, sahne üzerindeki hareketi. | Oyunun temasını geliştiren başlıca olay, öykü, gelişim. )
- AKTARIM ile/ve YATIRIM
( TRANSFER/TRANSMIT vs./and INVESTMENT )
- AKTARMA ile YÖNLENDİRME
( TO TRANSFER/TRANSMIT vs./and TO ORIENTATE )
- AKTARMAK ile GÖNDERMEK
( TO TRANSFER/TRANSMIT vs. TO SEND )
- AKTARMAK ile/ve TAŞIMAK
( TO TRANSFER/TRANSMIT vs./and TO CARRY )
- ALACAKLI TEMERRÜDÜ ile BORÇLU TEMERRÜDÜ
- ALAN ile/ve ÂLEM
- ALAN ile/ve BOŞLUK
( İkisi arasındaki boşluk, köprünün kendidir. )
( The very gap between is the bridge. )
( FIELD vs./and CAVITY )
- ALANINI TANIMAK ile/ve PAYLAŞIM
- ALAY ile ALAY
( Herhangi bir törende ya da gösteride yer alan kalabalık. | Çok kalabalık. | Tümü, hepsi. | Genel olarak üç tabur ve bunlara bağlı birliklerden oluşan asker topluluğu. İLE Ses tonu, söz, davranış gibi araçlarla, biriyle, bir şeyle/durumla eğlenme. )
( ... ile HEZEL )
- ÂLÂYİŞ[Fars.] değil/yerine/= DEPDEBE, TANTANA, GÖRKEM, GÖSTERİŞ[bu anlamı, uydurma olmakla birlikte yaygındır]
- TUĞGENERAL
ile
TUĞBAY
ile
ALBAY
( Tugay komutanı.
İLE
Tugay komutanlığı yapan albay.
İLE
Alay komutanı. )
- ALEMPROVİST[Fr.] değil/yerine/= BEKLENMEDİK, BİRDEN BİRE
- ALET ile/ve YÖNTEM
- ALİ ÜL ÂLÂ[Ar.]/KREM DÖ LA KREM[Fr. < CRÈME DE LA CRÈME] değil/yerine/= EN YÜKSEK/ÜSTÜN
- ALINDI/MAKBUZ[Ar.] ile ALINTI/İKTİBAS[Ar.]
( Para vb. bir şeyin teslim alındığını gösteren belge. İLE Bir yazıya, başka bir yazarın yazısından alınmış parça, aktarma. | Başka bir dilden alınmış sözcük. )
- ALIŞKANLIK ile GELENEK
- ALİVRE[Fr.] değil/yerine/= ÖN/PEŞİN SATIŞ
( Ürün henüz tarladayken ve yetiştiği zaman teslim edilmek üzere önceden yapılan peşin satış. )
- ALMAK ile SATIN ALMAK
( ... ile ŞİRÂ' )
( TO TAKE vs. TO BUY )
- ALMANAK[İng. ALMANAC][Fr. < ALMANACH] değil/yerine/= YILLIK
- ALONJ[Fr.] değil/yerine/= KAMBİYO SENETLERİNİN ARKA YÜZÜNDE YER KALMAMASI DURUMUNDA EKLENEN KÂĞIT
- ALTIN ile ZERİK
( Eski İran'da, Dariüs devrinde bastırılmış altın para. )
- 60 TABANLI SAYIDA:
DEĞER ve/= ŞEKİL/LER
( )
- ALTYAPI ile/ve/||/<> SÜREÇ
- ALTYAPI ile/değil ÜSTYAPI
( Üstyapıyı biçimlendirir. İLE/DEĞİL Altyapıyı değiştirir. )
- A.M. ile/ve P.M.
- AMAÇ ile/ve/değil/yerine ARAÇ
( Amaç, aracın/araçların devrede oluş süreçlerinin tamamlanmış olduğu sonuç. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Araç, amaca/sonuca yönelik çabanın içinde kullanılanların/ uygulananların her bir ayrı işlev parçası ve/ya da bütünü. )
- AMAÇ/AMACI ile/ve/değil/yerine/||/<> NEDEN/İ
- AMBARGO[Fr. < EMBARGO] ile SANSÜR[Fr. < CENSURE]
( Bir nesnenin serbest sürümünü engellemek için konulan yasak, engelleyim. | Bir devletin, gemilerin kendi limanlarından ayrılmasını yasaklama buyruğu, engelleyim. | Bir ülkenin dış dünyayla ilişkilerini engelleme, engelleyim. | Bir kişinin başka kişilerle ilişkilerini engelleme, engelleyim. İLE Her türlü yayının, sinema ve tiyatro yapıtının hükûmetçe önceden denetlenmesi ve gösterilmesinin izne bağlı olması, sıkı denetim. )
( EMBARGO vs. CENSORSHIP )
- AMDI ile/= ŞİMDİ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Şu an. )
- AMME HÜKMİ ŞAHSİYETİ[Ar.] değil/yerine/= KAMU TÜZEL KİŞİLİĞİ
- ÂN ve MEKÂN ile/ve/||/<> ZAMAN ve ZEMİN
- AN ile/ve/||/<>/> ANI
- ÂN ile ÂN-I DAİM
( ... İLE Güneş. )
- ÂN ile/<> ESNÂ
( En kısa zaman birimi. İLE/<> Ara, aralı, vakit, sıra. )
- AN ve/<> VAKİT ve/<> ZAMAN
- ANAKRONİK değil/yerine/= ÇAĞAŞIMSAL, ÇAĞI GEÇMİŞ/ÇAĞA UYMAZ/ESKİMİŞ
- ANATOSİZM[Fr.] değil/yerine/= ÖDÜNÇ VERİLMİŞ BİR PARANIN, DÖNEM FAİZLERİNİN ANA PARAYA EKLENMESİ
- ANAVASYA[Yun.] değil/yerine/= GÖÇMEN BALIKLARIN AKDENİZ'DEN KARADENİZ'E ÇIKMASI
- ANAYOL(CADDE) ile SOKAK
( MAIN ROAD vs. STREET )
- ÂN-I DAİM ile/ve/değil/<>/< ÂN-I MUHAYYEL
- ANİMASYON[Fr.] ile/ve/||/<> ANİMATÖR[Fr.] ile/ve/||/<> ANİMİST[Fr.] ile/ve/||/<> ANİMİZM[Fr.]
( Canlandırma. | Çizgi film. İLE/VE/||/<> Canlandırıcı, harekete geçirici, sunucu. İLE/VE/||/<> Animizm yanlısı, animizm ile ilgili. İLE/VE/||/<> Her nesnenin üst bir imge tarafından yönetildiğini kabul eden düzen ve inanç, canlıcılık. )
- ANIMSAMAK ile AKILDA TUTMAK
( TO RECALL vs. TO KEEP IN MIND )
- ANIMSATMA ile ÖNE ÇIKARMA
- ANKES[Fr.] ile ANKESMAN[Fr.] ile ANKESÖR[Fr.]
( Kasada bulunan. İLE Para ve değerli kâğıtları kasaya koyma. İLE Otomatik olarak çalışan para makinası. )
- ANKET[Fr. < Lat. INQUIRERE] değil/yerine/= SORMACA/SORUŞTURMA
- ANLAK/ZEKÂ ile DENEYİM/TECRÜBE
( Sahip olunan geçmiş eylem bilgilerinin ve sonuçlarının, şimdiki zamanda, uygulanabilir[/pratik] bilgi olarak, hızla ortaya çıkarılabilmesi Zekâ'ya işaret etmez. )
( INTELLIGENCE vs. EXPERIENCE )
- ANLAK/ZEKÂ ile İÇGÜDÜ
( INTELLIGENCE vs. INSTINCT )
- ANLAK/ZEKÂ ile/ve DOĞA
( INTELLIGENCE vs./and NATURE )
- ANLAM/A ile/ve/<> ANLAMLANDIRMA
( TO UNDERSTAND vs./and/<> TO GIVE A MEANING )
- ANLAYIŞSIZ/LIK ile BİLİNÇLİ ANLAYIŞSIZ/LIK
( INSENSITIVE/NESS vs. INSENSITIVE/NESS )
( GABÂVET ile ... )
- ANLIK ile/ve ANLAK
( [Tasarımsal] Us. İLE/VE Zekâ. | Açıklık, göz önü, karşı. | Bazı hayvanların yatıp yuvarlandığı tozlu yer. )
- ANMA GÜNÜ ile/yerine/değil ANLAMA GÜNÜ
( [not] ANNIVERSARY vs./but MEANING DAY
MEANING DAY instead of ANNIVERSARY )
- ANMA ile/ve TEKRAR
( YÂD ile/yerine/değil ... )
- ANNUİTE[Fr.] değil/yerine/= SÜREKLİ GELİR | BİR BORCUN DÖRT YIL İÇİNDE FAİZİYLE BİRLİKTE ÖDENMESİ GEREKEN TUTARI
- ANTEMERİDIEN/A.M.[Fr.] değil/yerine/= ÖĞLE ÖNCESİ
- ANTİDEMOKRATİK[Yun.] ile ANTİEMPERYALİST[Fr.] ile ANTİFAŞİZM/ANTİFAŞİST[Fr.] ile ANTİKAPİTALİZM[Fr.] ile ANTİKLERİKAL[Fr.] ile ANTİMİLİTARİST/ANTİMİLİTARİZM[Fr.] ile ANTİOTORİTER[Fr.] ile ANTİPARLEMENTER[Fr.] ile ANTİTEİZM[Fr.]
( Demokrat olmayan. İLE Emperyalizme karşı olan. İLE Faşizme karşı tutum/kişi. İLE Kapitalizme, kapitalist rejime karşı tutum. İLE Fransa'da kilise kurulu düşüncelerine karşı olan. İLE Militarizme karşıt. / Askeri düşünceye ve askeri kurumlara karşı olma durumu. İLE Yetke tanımaz. İLE Parlementoya karşıt olan. İLE Tanrısal doğa ile insan doğasını birbirine karşıt olarak gören öğreti. )
- ANTİK ile ARKAİK
- FASILA[Ar.]/ANTRAKT[Fr. < ENTRACTE] değil/yerine/= ARA
- ANTROPO(-)[Yun.] ile[ve/||/<> ANTROPOBİYOLOJİ[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOCOĞRAFYA[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOFAJ[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOFİL[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOGRAFİ[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOİT[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOKİMYA[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOKLIMATOLOJİ[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOKRASİ[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOLOG[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOLOJİ/K[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOMETRİ[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOMORFİZM[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOMORFOLOJİ[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPONOZ[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOPLASTİ[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOSANTRİK[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOSANTRİZM[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOTEKNİK[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOZOİK[Fr.]
( İnsan. | İnsan anlamı katan ön ek. İLE/VE/||/<> Zaman içinde kişilerde görülen dirimbilimsel farklılığın ve çeşitliliğin incelenmesi. İLE/VE/||/<> İnsan topluluklarının yeryüzündeki dağılımını inceleyen coğrafya dalı. İLE/VE/||/<> Yamyam. İLE/VE/||/<> İnsanın yaşadığı yerde yaşayan hayvan ve bitkiler. İLE/VE/||/<> İnsan ırklarının özelliklerini ve yeryüzündeki dağılımlarını inceleyen bilim dalı. İLE/VE/||/<> İnsana çok benzeyen/benzetilen maymun türü. İLE/VE/||/<> İklimin, insan üzerindeki etkilerini inceleyen bilim. İLE/VE/||/<> Sayrılıkların sürecine şiddetle etkide bulunma gereğine inanan sağaltım öğretisi. İLE/VE/||/<> İnsanbilim uzmanı. İLE/VE/||/<> İnsanın kaynağını, geleneklerini ve ırkları inceleyen bilim, insanbilim. | İnsanbilimle ilgili. İLE/VE/||/<> İnsan organizmasının ölçülmesi için kullanılan ölçüm tekniklerinin tümü. İLE/VE/||/<> İnsan biçimcilik. İLE/VE/||/<> İnsan gövdesinin biçimini inceleyen bilim dalı. İLE/VE/||/<> İnsana özgü bulaşıcı sayrılık. İLE/VE/||/<> Fosil insan iskeletinden yola çıkarak anatomik yapılarını yeniden kurma yöntemi. İLE/VE/||/<> Felsefede, insanı, evrenin (")yaratılma nedeni(") sayan. İLE/VE/||/<> İnsanı, evrenin merkezi kabul eden öğreti. İLE/VE/||/<> Bir ya da daha çok işlemcinin çalıştığı kumanda ve yönlendirme düzenlerinde insanla makine arasında kurulabilecek en iyi dengeyi sağlamayı amaçlayan bilim. İLE/VE/||/<> İnsanın belirmesi ve yayılmasını niteleyen dönem. )
- APARTMAN ile DEPARTMAN
( )
- APOR[Fr.] değil/yerine/= ANAMAL/SERMAYE
( Kaynakları itibariyle bir şirkete konulan her türlü sermaye. )
- APRİL[İng.] değil/yerine/= NİSAN
- ARAÇ AKILSALLIĞI ile/ve/<> DEĞER AKILSALLIĞI
- ARALIK/aralık ile Aralık
( Ara, boşluk. İLE/VE/DEĞİL/||/<> Onikinci/son ay. )
- ARAMA EMRİ ile/ve/değil/<> YAKALAMA EMRİ
- ARAMA ile/ve/<> BULMA
( Aramakla bulunmaz fakat bulanlar aramış olanlardır. )
( Arayan aradığı sürece ayrı kalır. )
( TO SEARCH vs./and/<> TO FIND )
- ARAMAK ile/ve/<> PAYLAŞMAK
( Bazı şeylerin paylaşıldığı kişi aranır. Birinin bizi uzun süre sonra ya da -maddi, manevi- bir gereksinimi doğrultusunda araması çıkar değil/olmayabilir, zihnimizde ve gönlümüzde bir yeri olduğundandır. )
( Sahip olduğunuz her şeyi, her kimin gereksinimi varsa, onunla severek paylaşın. )
( TO CALL/TO SEEK/TO SEARCH vs./and/<> TO SHARE )
- ARAMAK ile/ve PAYLAŞMAK
( TO SEARCH vs./and TO SHARE )
- ARAŞTIRMA (YAPMAK) ile ÇALIŞMA (YAPMAK)
( RESEARCH vs. TO STUDY/WORK )
- ARBİTRAJ[Fr. < ARBITRAGE] değil/yerine/= ARA KAZANÇ
- ARİFE değil/yerine/= ÖNGÜN
- ARİFE[Ar.] değil/yerine/= ÖNGÜN
- ARKAİK ile KADÎM
- ARKATASAR/ARKAPLAN ile ALTYAPI
( BACKGROUND vs. SUBSTRUCTURE )
- ARKATASAR ile ZEMİN
( BACKGROUND vs. GROUND )
- ARKUN/ARQUN ile ARKUN/ARQUN
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Yaban aygırı ile evcil kısrağın çiftleşmesinden olan at. İLE Gelecek yıl. )
- ARMAĞAN/HEDİYE ile ÖRTÜLÜ RÜŞVET
- ARTIK ile FAZLALIK
( BÎŞ ile BÎŞÎ )
( WASTE vs. EXCESS )
- ARTIRIM ile ARTIRMA ile ARTIŞ
( Bir şeyi idareli harcayarak onun bir bölümünü artırma işi, tasarruf. | Müzayedede artırma. İLE Artırma durumu. | Açık artırma. İLE Artma durumu. Çoğalma. | Harcandıktan sonra bir miktarının geri kalması. | Değerinin yükselmesi, fazlalaşması. )
- ARTIRMA ile/ve İLERLEME
( SAVING/ECONOMIZING vs./and PROGRESS )
- ARTIRMAK ile/ve/<> YAYGINLAŞTIRMAK
- ARTIŞ/ARTIM ile ARTIMLI/ARTAĞAN
( Artma durumu. Çoğalma. | Harcandıktan sonra bir miktarının geri kalması. | Değerinin yükselmesi, fazlalaşması. İLE Pişince şiştiğinden, ölçüsü artmış gibi görünen. | Çoğalma özelliği olan. )
- ARÛSİYE ile/||/<> AŞAR/ÖŞÜR ile/||/<> AVÂRIZ ile/||/<> BÂÇ/BÂC[Fars.] ile/||/<> BÂD-I HAVA ile/||/<> BERAYA ile/||/<> CİZYE ile/||/<> ÇİFT BOZAN ile/||/<> GEVARE ile/||/<> HİM ile/||/<> İMDADİYE ile/||/<> İRÂD-I CEDÎD ile/||/<> LEZ ile/||/<> MAKİRİYE ile/||/<> OTLAKİYE ile/||/<> REAYA ile/||/<> TAPU ile/||/<> ZEAMET
( Yeni evlenen erkeklerden alınan bir tür vergi. İLE/||/<> Müslümanlardan 1/10 oranında alınan toprak vergisi. İLE/||/<> Osmanlılarda önceleri halktan yalnız olağanüstü durumlarda, sonraları ise sürekli olarak toplanan vergi. İLE/||/<> Pazar/gümrük/yol/köprü vergisi. İLE/||/<> Topraksız köylüden alınan kazanç vergisi. İLE/||/<> Vergi ve haraç vermeyen Müslüman ahaliye verilen ad. İLE/||/<> Eskiden müslüman olmayanlardan alınan bir çeşit vergi. İLE/||/<> Osmanlı Devleti'nde nedensiz yere toprağı işlemeyi bırakanlardan alınan vergi. İLE/||/<> Turfanda sebze meyvelerden alınan vergi. İLE/||/<> Bingazi ve Trablusgarp'tan alınan bir çeşit vergi. İLE/||/<> Savaş giderlerini karşılamak için alınan vergi. İLE/||/<> III. Selim'in Nizâm-ı Cedîd Ordusu için oluşturduğu, bazı vergileri kapsayan hazine. İLE/||/<> Trablus ve Bingazi'deki hurma ve zeytin ağaçlarıyla kuyulardan aldığı vergi. İLE/||/<> İskelelerden alınan vergi. İLE/||/<> Malı otlaklardan alınan vergi. İLE/||/<> Bir sultanın yönetimi altında vergi veren halk için kullanılan bir terim. Genellikle yetiştirdiği ve ürettiği mallardan vergi ödeyen köylüler için kullanılır. Böylece, toplum tabakalarından köle ve esirlerin üstünde, kentli esnaf ve tüccarların altındaki, tarımla uğraşan halk topluluğu demektir. Osmanlı'da ise bu terim zamanla özelleşerek müslüman olmayan tebaaya ayrılmıştır.[Reaya hukukunun düzenlenmesi Hz. Peygamber'in ehl-i zimmete verdiği ahidnamelerle başlar. Fetih yıllarında İslâm ordularının kumandanları ile dört halife, Hz. Peygamber'in yolunda giderek yeni açılan ülkeler halkına ahidnameler vermiştir. Bu ahidnamelerde, zimmeti kabul eden kent ve köy halkının, nüfuslarına ve gelirlerine göre tayin edilen vergi karşılığında korunması sağlanırdı.] İLE/||/<> Hazine arazisini ekip biçenlerin ödediği vergi. İLE/||/<> Osmanlı toprak düzeninde yıllık geliri 20.000 akçeyle 100.000 akçe arasında olan topraklar ve bu topraklardan alınan vergi. [Eyalet merkezlerinde oturan üst düzey yöneticilere(hazine ve tımar defterdarına, sancaklardaki alay beylerine, kale dizdarlarına, divan kâtiplerine, vs.) verilirdi.] )
- ASGARİ ÜCRET[Ar.] değil/yerine/= EN DÜŞÜK ÖDENÇ
- ASGARİ ile/ve/<> BAŞLANGIÇ
- ASIG ile/||/<> ASIGLIG
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Kazanç, yarar. İLE Yararlı iş. )
- ASÎL[Ar.] ile ASÎL[Ar. < ASL]
( Öğleden sonranın son bölümü, akşamüstü. | Ölüm. İLE Sağlam. | İyice kökleşmiş. | Kendi adına hareket eden. | Edepli, terbiyeli. )
- ASIL ile/ve/değil MERKEZ('DE)
- AŞILAMAZ/LIK ile/değil/yerine TÜKETİLEMEZ/LİK
- ASIR[Ar.] değil/yerine/= YÜZYIL
- ASIR[Ar.] değil/yerine/= YÜZYIL
- ENGELLEM/AMBARGO[Fr.]:
SÜEL/ASKERÎ değil/yerine/= GEÇİMSEL/EKONOMİK değil/yerine/= YÖNETKİL/SİYASİ
- AŞMA ile/ve/||/<> DÖNÜŞTÜRME
- ASRA/ALTIN ile/= ALTUN
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( "Alt, aşağı" anlamına gelen bir ilgeç. İLE/||/<>/> Altın. )
- AŞR-I ÂHİR ile AŞR-I EVSAT ile AŞR-I EVVEL
( Ayın on günlük son bölümü. İLE Ayın ikinci on günlük bölümü. İLE Ayın ilk on günü. )
- ASRÎ[Ar.]/MODERN[Fr./İng.] değil/yerine/= ÇAĞDAŞ
( Zamana uygun. )
- ASSI değil/yerine/= YARARLI
- ASTROLOJİ ile BURÇ
( )
- ASTRONOMİK[İng.] değil/yerine/= ABARTILI
- ATEŞ ve/<> KORUK
- ATEŞ ile/ve/||/<> YAZI ile/ve/||/<> FELSEFE-BİLİM ile/ve/||/<> SANAYİ
( İnsanlığın gelişimindeki/tarihindeki dört önemli eşik. )
( 70.000'lerde. İLE/VE/||/<> 3500'lerde. İLE/VE/||/<> [M.Ö. ve M.S.] 1000'lerde. İLE/VE/||/<> 1800'lerde. )
- ÂTÎ[Ar. < İTYÂN] ile GELECEK
( GELECEK, GELEN KİŞİ/ŞEY | GELECEK ZAMAN, İSTİKBAL | ÖNDE, AŞAĞIDA )
- ATİK ile ATİK/A
( Çabuk davranan, çevik. İLE Eski, eski zamanla ilgili. )
- ATIK ile FAZLALIK
( WASTE vs. EXCESS )
- ATILMAZ/LAR ile/ve/<> SATILMAZ/LAR
- ATMAK ile SALLAMAK
- ATMAK ile SATMAK
- AVAL ile AVAL
( Bir ticaret senedinde, üçüncü bir kişinin ödemeden sorumlu olanlar yararına, alacaklılara karşı senet bedelini ödeyeceğine ilişkin verdiği güvence. İLE Saflığı, sersemlik derecesine varan kişi. )
- AVANS[Fr. < AVANCE] değil/yerine/= ÖNDELİK
( Öndelik. | Oyunda zayıf tarafa önceden verilen geçici üstünlük. )
- AVANTA ile/ve/||/<> HANUT
( Emek vermeden sağlanılan "kazanç". İLE Özellikle turistleri alışveriş etmeleri için belirli dükkânlara götürme işinden alınan yüzde. )
- AVNÎ ile/ve/||/<> SELİMÎ ile/ve/||/<> MUHİBBÎ ile/ve/||/<> ADLÎ ile/ve/||/<> MURÂDÎ ile/ve/||/<> NECİB ile/ve/||/<> İLHÂMÎ
( [şiirlerinde kullandığı takma ad/mahlas]
Fatih Sultan Mehmet'in. İLE/VE/||/<> Yavuz Sultan Selim'in. İLE/VE/||/<> Kanunî Sultan Süleyman'ın. İLE/VE/||/<> II. Bayezit'in. İLE/VE/||/<> III. Murad'ın. İLE/VE/||/<> III. Ahmed'in. İLE/VE/||/<> III. Selim'in. )
- AVRUPA ile AVRUPA BİRLİĞİ
- AVUNTU ile/ve/değil/yerine/<> GERÇEK/LİK
- AY/DOLUNAY ile/ve YENİAY
( MEH ile/ve HİLÂL, ŞEHR )
( MOON vs./and CRESCENT )
- AY ile AY ile AY
( Birdenbire duyulan acı, ağrı, şaşırma, ürkme ya da sevinç anlatan bir söz. İLE Art arda gelen iki yeni ay arasında geçen süre. | Yılın on iki bölümünden her biri. | Bir ayın herhangi bir gününden ertesi ayın aynı gününe kadar geçen ya da yaklaşık otuz gün olarak kabul edilen süre. İLE Dünyanın uydusu olan gök nesnesi. )
( MOON vs. MOON vs. MOON )
- AYAK TERİ ile AYAK TERİ ile AYAK TERİ/KİRASI
( Ayak parmakları arasından çıkan pis kokulu salgı. İLE Hizmet için bir yere gönderilen kişiye verilen ücret, ayak kirası. İLE Bir haber ya da nesne getirene, emeğinin karşılığı olarak verilen para. )
- AYAKTAYKEN ile AYAK ÜSTÜ
( ... İLE Oturmadan, ayakta durarak, kısa sürede. )
- AYAN/AYÂN[Ar. < İYÂN] ile ÂYAN/Â'YÂN[Ar. < AYN]
( Belirli, açık. İLE Gözler. | İleri gelenler. | Meşrûtiyet dönemlerinde danışma meclisi niteliğindeki Âyan Meclisi üyeliği yapmış kişilerin her biri. )
- AYDA ile AYDA
( Dünyanın uydusu olan ayda. İLE Dört haftalık süre. )
- AYIP ile/ve/değil/yerine SAÇMA
- AYIRDINDALIK ile UYANIKLIK/YAKAZA
- AYIRMAK ile/değil SIYIRMAK
( [not] TO SEPERATE vs./but TO PEEL OFF )
- AYLAR
(
Milâdî Ay | Hicrî Ay | Milâdî Ay (Arap ülkelerinde) |
Levant ve Körfez ülkelerinde (Latin kökenli) |
Latince (İngilizce) |
---|---|---|---|---|
Ocak (Yan) | Muharrem (مح, Muh) | Kanunü's-Sani (كانون الثاني) | Yanayir (يناير) | Januarius (January, Jan) |
Şubat (Şub) | Safer (صف, Saf) | Şubat (شباط) | Fibraayir (فبراير) | Februarius (February, Feb) |
Mart (Mar) | Rebiülevvel (ر١, R-Ev) | Mart (آذار) | Mars (مارس) | Martius (March, Mar) |
Nisan (Nis) | Rebiülâhir (ر٢, R-Ah) | Nisan (نيسان) | Epril (إبريل) | Aprilis (April, Apr) |
Mayıs (May) | Cemaziyelevvel (ج١, C-Ev) | Ayyar (أيار) | Mayu (مايو) | Maius (May, May) |
Haziran (Haz) | Cemaziyelahir (ج٢, C-Ah) | Huzayran (حزيران) | Yunyu (يونيو) | Iunius (June, Jun) |
Temmuz (Tem) | Recep (رجب, Rcp) | Temmuz (تموز) | Yulyu (يوليو) | Iulius (July, Jul) |
Ağustos (Ağu) | Şaban (شعب, Şab) | Ağustos (آب) | Uğustus (أغسطس) | Augustus (August, Aug) |
Eylül (Eyl) | Ramazan (رمض, Ram) | Eylül (أيلول) | Sibtambir (سبتمبر) | September (September, Sep) |
Ekim (Eki) | Şevval (شو, Şev) | Tişrinü'l-Evvel (تشرين الأول) | Uktubr (أكتوبر) | October (October, Oct) |
Kasım (Kas) | Zilkade (ذو١, Z-Ka) | Tişrinü's-Sani (تشرين الثاني) | Nufambir (نوفمبر) | November (November, Nov) |
Aralık (Ara) | Zilhicce (ذو٢, Z-Hi) | Kanunü'l-Evvel (كانون الأول) | Dismbir (ديسمبر) | December (December, Dec) |
- AY/LAR AN/LAR
- AY/LIK ile/ve/değil/||/<> AN/LIK
- AYNA ile/ve YANSIMA
( )
( MIRROR vs./and REFLECTION )
( ... ile İNİKÂS )
- AYNİ[Ar.] ile AYNÎ[Ar.] ile AYNÎ[Ar.]
( Hep o, başkası değil. | Tıpkısı. İLE Gözle ilgili. İLE Para olarak değil, maddî/eşya olarak verilen. )
- AYNI ile/ve/değil/<> İÇ İÇE
- AYNÎ ile İNFÂKÎ ile EKLİ
- AYNILAŞ(TIR)MAK değil/yerine/>< FARKLILAŞ(TIR)MAK
( Rekâbet edilirse. DEĞİL/YERİNE/>< Cesâret edilirse. )
- AYRILIK ile/ve ALAN AYRILIĞI
( SEPARATENESS vs./and FIELD SEPARATION )
- AYRILIK ile/ve SON
( SEPERATENESS vs./and THE LAST/FINAL/END/RESULT )
- AYRIM ile/ve ANLAMLANDIRMA
( DISTINGUISH vs./and TO GIVE A MEANING )
- AYRIM ile AYIRIM
( DISTINGUISH vs. DIFFERENTIATION )
( ... ile VİBHAGA )
- AYRIM ile/ve İLİŞKİ
( DISTINGUISH vs./and RELATION )
- AYRIM ile/ve SINIR
( DISTINGUISH vs./and BOUNDARY )
- AYRIM ile/ve/||/<>/< TANIM
( DIFFERENTATION vs./and/||/<> DEFINITION )
- AYRINCA(Ar. İSTİSNÂ) ile/ve/||/<> ÖZEL ile/ve/||/<> BİREYSEL/MÜNFERİT
- AYRINTI ile AYIRTI
( DETAIL vs. NUANCE )
- AYRINTI ile AYRIM
( DETAIL vs. DIFFERENTIATION )
- AYRINTI ve BASAMAK
( DETAIL and STEP )
- AYRINTI ile/ve DERİNLİK
( DETAIL vs./and DEEPNESS )
- AYRINTI ile/ve/||/<> GELECEK
- AYRINTI ile İNCELİK
( DETAIL vs. DELICACY )
- AYRINTI ile NÜANS
( ... İLE Resim sanatında renk ayrıntısı. )
( DETAIL vs. NUANCE
... WITH Color detail in art. )
- AYRINTI >< ÖLÜM
- AYRINTI ile/ve ÖZEL
( DETAIL vs./and SPECIAL )
- AYRINTI/LAR ile/ve/yerine TEMEL İLKE/LER
( DETAIL/S vs./and BASIC PRINCIPLE/S
BASIC PRINCIPLE/S instead of DETAIL/S )
- AYRINTILI ile/ve/<> KAPSAMLI
- AZALMA ile/ve BOZULMA
- AZAL(T)MA ile/ve ÇOĞAL(T)MA
( TO DECREASE vs./and TO INCREASE )
- AZAP değil/yerine HESAP
( Haramdan gelen ile. DEĞİL/YERİNE Helâlden gelenin. )
- ÂZİME[Ar.] ile ÂZİME[Ar.]
( Kıtlık yılı. İLE Cuma günü. | Bayram günü. )
- AZMAK ile AZMAK ile AZMAK[< AĞIZMAK]
( Taşkınlıkta ileri gitmek, kötülüğünü artırmak. | Denizin, ırmağın kabarması/yükselmesi. | Etkili, tehlikeli duruma gelmek. | Eşeysel duyguları artmak. | Çamaşırın, artık beyazlatılamaz duruma gelmesi. | İki ayrı ırktan doğmak. [Katır, Liger, Tigon gibi.] İLE Yolunu kaybetmek/şaşırmak. İLE Su birikmiş çukur ya da hendek. | Aakarsu kenarlarında yağmurdan sonra tarlalarda, yollarda görülen küçük su birikintisi, gölcük, su toplanan çukurcuk. | Bataklık, sızlık, büyük su birikintisi. | Azmak[< aġızmaḳ: Akarsuyun denize döküldüğü yer.] )
- B2B ile/ve/||/<>/> B2C
( Toptan/cılık İLE/VE/||/<>/> Perakende/cilik. )
( Business To Business. VS./AND/||/<>/> Business To Customer/Consumer. )
- BÂC-I AĞNAM ile/ve/<> BÂC-I TAMGA ile/ve/<> BÂC-I BÜZÜRK ile/ve/<> BÂC-I KIRTIL ile/ve/<> BÂC-I NİYÂBET
( BÂC[Fars.]: Vergi/harç. | Gümrük vergisi. )
- BAĞIMSIZLIK ile/ve/=/||/<>/< EKONOMİK BAĞIMSIZLIK
- BAĞLAM ile/ve AÇI
- BAĞLAMAK ile/ve ÇÖZMEK
- BAĞLAYICILIK ile/ve BORÇLULUK
- BAHÂ ile/değil/yerine BAHÂNE
- BAHANE <> GÜZELLİK
- BAHÂNE ile "İTİCİ GÜÇ"
- BAHÂNE ile MAZERET
( PRETEXT vs. EXCUSE )
- BAHÂNE ile/ve/değil VESÎLE
- BAHŞİŞ[Ar.] ile ARMAĞAN
( ATİYYE/RİFD[çoğ. ERFÂD/RUFÛD] ile HEDİYE )
( DÂD ile PÎŞ-KEŞ[Türkçe'de PEŞKEŞ şeklinde galat olarak kullanılmıştır.] )
( TIP vs. PRESENT )
- BAHŞİŞ ile/ve/değil/yerine/||/<> KATKI PAYI
- BÂKÎ[< BEKÂ] -ile
( TANRI | DÂİMÎ, KALICI )
- BAKILAN ile/ve DÜŞÜNÜLEN
( Güzeldir. İLE/VE Güzelliktir. )
- BAKIM ve/<> BÜTÜNLÜK
- BAKIR/BAQIR ile BAKIR/BAQIR ile BAKIR SUKIM/BAQIR SUQIM
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Bakır. İLE Çin'de, alışverişte kullanılan, bakırdan yapılmış para. İLE Mars.[Kızıllığı nedeniyle bakıra benzetilmiştir.] )
- BAKIŞIM/SİMETRİ ile/ve/<>/|| KIRIK BAKIŞIM/SİMETRİ
- BALDIR ile BALDIR ile BALDIR
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Dağın doruğu. İLE Üvey. İLE Başında. )
( BALDIR TARIG: İlkbaharın başında işlenen tarla. )
( BALDIR KOZI/BALDIR QOZI: Doğum mevsiminin en başında doğan kuzu. )
- BALOTAJ[< Fr. < Alm.] -ile
( Bir seçimde, adaylardan hiçbirinin, gerekli/eşik oy sayısını sağlayamaması nedeniyle seçimin sonuçsuz kalması. )
- [ne yazık ki]
BANKA AÇMAK ile/ve/||/<> BANKA SOYMAK
( Bir banka soymak, bir banka açmaktan daha büyük bir suç değildir. )
- BANKA SOYMAK ve/=/||/<> BANKA AÇMAK
( Banka soymak, banka açmaktan daha büyük bir suç değildir. )
- BANKADAKİ PARA ve/||/=/<> BAYAT PARA
- [ne yazık ki]
!BANKA SOYARKEN ile/ve/<> !ÜLKE SOYARKEN
( Kar maskesi takılır. İLE/VE/<> "Din maskesi" takılır. )
- BAR ile BAR ile BAR[< İng.] ile BAR[< Yun.]
( Anadolu'nun, doğu ve kuzey bölgelerinde, en çok da Erzurum bölgesinde el ele tutuşularak oynanan bir oyun. [Hançer/bilezik barı.] İLE Kaplarda, su nedeniyle oluşan tortu. | Yağmurdan sonra toprağın yüzeyinde görülen beyaz tabaka. | Sayrılık sırasında, dil üzerinde görülen beyaz renkli tabaka. İLE Danslı, içkili eğlence yeri. | Ayaküstü içki içilen meyhane. | Bir salonda, içki içmek için hazırlanmış köşe. İLE Hava basıncı birimi. )
- BARÇA ile BARÇAN ile BARÇUK/BARÇUQ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Tümü, hepsi. İLE Bir yer adı. İLE Afrasiyab'ın kurduğu bir kent. )
- BARINDIRMA ile KAPSAMA
- BARIŞ:
ÇOK KUTUPLU, SIRADÜZENLİ[HİYERARŞİK] DENGE "DÜZENİ" ile ÇİFT KUTUPLU "DÜZEN" ile TEK BİR DEVLETİN "DÜZENİ"[PAX ROMANA]
- BAŞ = HEAD[İng.] = TÊTE[Fr.] = HAUPT[Alm.] = TESTA[İt.] = CABEZA[İsp.] = CAPUT[Lat.] = HE KEFALE[Yun.] = REİS[Ar.] = SER[Fars.] = HOOFD[Felm.]
- BAŞ ile KAFA
- BAŞ ile ÖN
- BASA ile/||/<> BASAN
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Sonra. İLE/||/<> Cesedi gömüldükten sonra ölenin adına verilen yemek. )
- BAŞARI ile/ve PARA KAZANMAK/SAHİBİ OLMAK
- BAŞARISIZLIK ile/değil/yerine DÜŞMEK
( Başarısızlık, düştüğün yerde kalmaktır. İLE/DEĞİL/YERİNE Düşmek, başarısızlık değildir. )
- BAŞARISIZ/LIK ile/değil OLANAKSIZ/LIK / PARASIZ/LIK
- BAŞARISIZLIK ile/ve/değil ŞANSSIZLIK
( Düşmek, başarısızlık değil düştüğün yerde kalmaktır. )
- BAŞARMAK ile/ve/değil KAZANMA (İSTEĞİ/COŞKUSU)
- BASEN[Fr. BASSIN] ile BAZEN
( Gövdenin bel ile kalça arasındaki bölümü. | Kıtasal uzantıdan okyanus ortası sırtlarına kadar devam eden ve 4.000-5.000 metre derinliği olan deniz dibi. İLE Ara sıra. )
- BASIN = PRESS[İng.] = PRESSE[Fr.] = PRESSE[Alm.] = STAMPA[İt.] = PRENSA[İsp.]
- BASİTLEŞTİRME ile DEĞERSİZLEŞTİRME
( TO SIMPLIFY vs. TO LOSE ITS VALUE )
- BASİTLEŞTİRME ile/ve/değil DÜŞÜNCE
( [not] TO SIMPLIFY vs./and/but TO THINK )
- BAŞKA:
O İŞ ile O İŞ
- BAŞKA ile ÖTEKİ
- BAŞKALAŞIM ile/ve/||/<> (")CANLANMA(")
itibarı ile 3.174 başlık/FaRk ile birlikte,
3.174 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(2/14)
Hakkın yarattığı her şey yerli yerinde.
Nazarımızda kadın, erkek farkı yok.
Noksanlıkla senin görüşlerinde.
Söylediklerinize dikkat edin,
düşüncelere dönüşür...
Düşüncelerinize dikkat edin,
duygularınıza dönüşür...
Duygularınıza dikkat edin,
davranışlarınıza dönüşür...
Davranışlarınıza dikkat edin,
alışkanlıklarınıza dönüşür...
Alışkanlıklarınıza dikkat edin,
değerlerinize dönüşür...
Değerlerinize dikkat edin,
karakterinize dönüşür...
Karakterinize dikkat edin,
kaderinize dönüşür...
ZAMAN
Bankada bir hesap sahibi olduğunu düşün, hesabına her sabah $ 86.400 para yatırılıyor, fakat bu paranın hepsini akşama kadar harcamak zorundasın, ertesi güne transfer edilemez. Paranı kullansan da kullanmasan da hesap her akşam sıfırlanıyor. Ne yaparsın? Tabi ki hepsini harcamaya çalışırsın. Hepimiz Zaman adlı bu bankanın müşterileriyiz. Her sabah 86.400 saniyeye sahip oluyoruz, her akşam gün boyunca kullanmadığımız saniyelerimiz kadar zarara girmiş oluyoruz, yarına transfer edilemez. Her sabah hesabımız dolar, her akşam boşalır. Geri dönüş yok, saniyelerini ŞU AN`ı yaşayarak harca, en iyisi bunlarla iyi bir yatırım yap. Sağlık, mutluluk ve başarı için! Zaman kaçıyor. Her gün işinin en iyisini yap.Bir senenin değerini anlamak için,
sınıfta kalmış bir öğrenciye sor.
Bir ayın değerini anlamak için,
8 aylık bir bebek doğuran anneye sor.
Bir haftanın değerini anlamak için,
haftalık dergi çıkaran bir editöre sor.
Bir saatin değerini anlamak için,
kavuşmayı bekleyen sevgililere sor.
Bir dakikanın değerini anlamak için,
trenini kaçıran yolcuya sor.
Bir saniyenin değerini anlamak için bir kazayı önleyemeyen sürücüye sor.
Bir saniyenin yüzde birinin değerini anlamak için olimpiyatlarda gümüş madalya kazanan koşucuya sor.
Her anını değerlendir, her dakikanı çok özel biriyle paylaş.
Zamanında ortak edebileceğin kadar özel biri. Unutma zaman hiç kimse için durmaz.
Geçmiş zaman Tarih,
Gelecek zaman Gizemli,
ŞU AN ise
sana verilen gerçek bir armağandır.
------------------------------
1000 yılın değerini anlamak için sene değerini iki hane olarak programlamış olan bir programcıya sorun.
100 yılın değerini anlamak için El değiştirmeye (Handover) tanık olmuş bir Hong Kong vatandaşına sorun.
70 yılın değerini anlamak için ölmekte olan bir insana sorun.
40 yılın değerini anlamak için çölde dolaşmış (traveled in the wilderness) bir Yahudi'ye sorun.
7 yılın değerini anlamak için 7 yıllık iznini (sabbatical leave) alamamış bir profesöre sorun.
5 yılın değerini anlamak için bir daha seçilememiş bir milletvekiline sorun.
Bir milisaniyenin değerini anlamak için şehri karanlığa gömen bir elektrik (power) mühendisine sorun.
Bir mikrosaniyenin değerini anlamak için pentium makine almış olan birine sorun.
Bir nanosaniyenin değerini anlamak için yeni terfi etmiş bir dijital devreler tasarımcısına sorun.
Bir pikosaniyenin değerini anlamak için birçok patentin sahibi olan analog devreler tasarımcısına sorun.
Bir femtosaniyenin değerini anlamak için Nobel Ödülü kazanmış fizikçiye sorun.
DAHA FAZLASINI YAPACAĞIM
Ait olmaktan daha fazlasını yapacağım,Katılacağım.
İlgilenmekten daha fazlasını yapacağım,
Yardımcı olacağım.
İnanmaktan daha fazlasını yapacağım,
Anlayışlı olacağım.
Hayal kurmaktan daha fazlasını yapacağım,
Çalışacağım.
Ögretmekten daha fazlasını yapacağım,
İlham vereceğim.
Kazanmaktan daha fazlasını yapacağım,
Kazandıracağım.
Vermekten daha fazlasını yapacağım,
Hizmet edeceğim.
Yaşamaktan daha fazlasını yapacağım,
Büyüyeceğim.
Arkadaşlıktan daha fazlasını yapacağım,
Dost olacağım.
Denemekten daha fazlasını yapacağım,
BAŞARACAĞIM!