Fransızca karşılıkları olan FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibarı ile 2.906 başlık/FaRk ile birlikte,
2.906 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(13/13)
- VÂDİ[Ar.]/KANYON[Fr. < CANYON]/KLÜZ[Fr. < CLUSE] değil/yerine/= KOYAK/KAPUZ/DAR BOĞAZ
( Bir akarsuyun kalkerli bir alanda oyarak oluşturduğu, bir kıvrımı keserek iki yandaki çukurlukları birleştiren, dar ve boğaz biçimindeki geniş aralık. )
- VAGON[Fr./İng. < WAGON] ile/ve/||/<> FURGON[Fr. < FOURGON]
( ... İLE/VE/||/<> Nesne vagonu. )
- VAGON[Fr./İng. < WAGON] ile/ve/||/<> TENDER[Fr.]
( Yük ve yolcu taşımakta kullanılan, lokomotifin çektiği demir yolu aracı. İLE/VE/||/<> Lokomotifin arkasına bağlanan, gerekli yakıtı, suyu taşıyan vagon. )
- VAK'A-NÜVİS[Ar., Fars.]/KRONOGRAF[Fr. < choronographe] değil/yerine/= SÜREYAZAR
( Zamanın/dönemin olaylarını saptamakla görevli kişi. | Osmanlı Devleti'nde zamanın olaylarını tespit etmek ve yazmakla görevli devlet tarihçisi. )
- VALİZ[Fr. < İt.]/BAVUL[İt. < BAULE] değil/yerine/= ÇANTA
(
)
- VANADYUM[Fr.]
( Atom numarası 23, atom ağırlığı 51, yoğunluğu 5.7 olan ve 1710 °C'de ergiyen, beyaz bir öğe. Simgesi: V )
- VANTRİLOK[Fr. VENTRE ile ...
- VANTUZ[Fr. < VENTOUSE] değil/yerine/= ÇEKMEN
( Türlü hayvanlarda, asalaklarda, yer değiştirmeye, kendini bir yere bağlamaya ya da yutmaya yarayan örgen. | Şişe çekmekte kullanılan araç. )
- VARGI = NETİCE = CONSEQUENCE[İng.] = CONSÉQUENCE[Fr.] = KONSEQUENZ, FOLGERUNG[Alm.] = COMSEQUENTIA[Lat.] = CONSECUENCIA[İsp.]
- VARİL[Fr.] ile KAP
( Çoğunlukla sıvı maddeleri koymak için kullanılan, metalden yapılmış, silindir biçiminde, üstü kapalı kap. | Bir varilin kapsadığı madde miktarı. İLE ... )
- VARİS[Fr. VARICE] ile VÂRİS[Ar. < VERÂSET]
( Toplardamar genişlemesi. [Daha çok bacaklarda görülür] İLE Kalıt/miras sahibi. )
- VARİYANT[İng. < VARIANT / Fr. < VARIANTE] değil/yerine/= DEĞİŞİKLİK, DÖNEMEÇ
- VARLIK = MEVCUDİYET = BEING[İng.] = ÊTRE[Fr.] = SEIN, SEIENDE[Alm.] = ENS, ESSE[Lat.] = TO ON, EINAI[Yun.]
- VARLIKBİLİM = MEHBAS-İ VÜCUT = ONTOLOGY[İng.] = ONTOLOGIE[Fr., Alm.] = ONTOLOGIA[Lat.] = ON, ONTOS[Yun.]
- VAROLUŞ = VÜCUT, MEVCUDİYET = EXISTENCE[İng., Fr.] = DASEIN, EXISTENZ[Alm.] = EXISTENTIA[Lat.] = EXISTENCIA[İsp.]
- VAROLUŞÇULUK = EXISTENTIALISM[İng.] = EXISTENTIALISME[Fr.] = EXISTENZIALISMUS[Alm.]
- VARSAYIM = FARAZİYE = HYPOTHESIS[İng.] = HYPOTHÉSE[Fr.] = HYPOTHESE[Alm.] = SUPPOSITIO[Lat.] = HYPOTHESIS[Yun.]
- VARYANT[Fr.] ile VARYASYON[Fr.]
( Bir yol şebekesi üzerinde, belirli bir noktadan ayrılarak başka bir noktadan aynı yolla birleşen ikinci derecedeki yol. | Bir metnin, bir yapıtın, aslından az çok ayrılan değişik biçimlisi. İLE [müzik] Çeşitleme. | [dirimbilim] Değişim. )
- VARYETE[Fr.] değil/yerine/= GÖSTERİ
( Şarkı, dans, hokkabazlık, temsil gibi, aralarında ilişki bulunmayan farklı oyunlardan oluşan gösteri. )
- VATMAN[İng.] ile KONDÜKTÖR[Fr.]
( Tramvay sürücüsü. İLE Yolcu trenlerinde, biletleri denetleyen ve vagon işlerine bakan görevli. )
- VEHM ile/ve VEHİM/VÂHİME
( Kuruntu. İLE/VE Tekil/tikel anlamları tespit eden güç. )
( ... avec/et FACULTE ESTIMATIVE )
- VEJETALİN[Fr.] değil/yerine/= KATI YAĞ
( Bazı bitkilerden çıkarılan ve sade yağ yerine kullanılan katı yağ. )
- VEKTÖR[İng. < VECTOR ][Fr. < VECTEUR] değil/yerine/= BİLEŞKE | YÖNEY | TAŞIYICI
( Doğrultusu, yönü, uzunluğu belirli olan ve bir ok imiyle gösterilen doğru çizgi. | Büyüklüğü ile yönü olan nicelik. | Enfeksiyon etkenini bir konaktan diğerine aktaran genellikle eklem bacaklı, omurgalı ya da omurgasız taşıyıcı dirimli. )
- VERANDA[Fr. < Port.] ile/||/<> TERAS[Fr. < TERRASSE]/TARAÇA/AYAZLIK
( Daha çok ayrı yapıların zemin katında yer ile aynı seviyede ya da biraz yükseltilmiş, ön cepheyi kaplayan, üzeri bir çatıyla örtülü, yanları açık ya da camlı büyükçe sundurma. İLE/||/<> Apartmanlarda ya da evlerde en üst katın üç tarafı ve üstü açık olan bölümü. )
- VEREM[Ar.]/SİLL[Ar.]/ÇIBAN/AKARSU ile AKARCA/FİSTÜL[Fr.]
( ... İLE Kemik veremi. | Sürekli işleyen çıban. | Küçük akarsu. | Kaplıca. )
- VERGİ ile OKTRUVA[Fr.]
( ... İLE [eskiden] Kente giren şeylerden alınan vergi. )
- VERSİYON[Fr., İng. VERSION] değil/yerine/= SÜRÜM/UYARLAMA
- VİBRASYON[Fr./İng. < VIBRATION] ile REZONANS[Fr./İng. < RESONANCE]
( Titreşim. İLE Düzgün itmelerin etkisiyle bir salınım genliğinin artışı. )
- VİDA ile AĞAÇ VİDASI
( ... İLE Ahşap malzemeyi bağlamak için kullanılan, kalın konik gövdeli, büyük adımlı, milinin başa doğru bölümü yivsiz olan vida. )
( ... vs. WOOD SCREW/WOODSCREW )
( ... avec VIS À BOIS )
( ... mit Holzschraube )
- VİRAJ[Fr. < VIRAGE] değil/yerine/= DÖNEMEÇ
- VİRGÜL(",")[Fr.] ile NOKTALI VİRGÜL(";")
( ... İLE Tümce içinde virgüllerle ayrılmış tür ya da takımları ayırmada. | Öğeleri arasında virgül bulunan sıralı tümceleri birbirinden ayırmada. | İkiden fazla eşdeğer öğeler arasında virgül bulunan tümcelerde, özneden sonra kullanılır. )
- VİSKOZ[Fr.] ile/ve/<> VİSKOZİTE
( Selülöz türevlerinin üretiminde kullanılan, koloidal selülöz çözeltisi. İLE/VE/<> Ağdalı, koyu kıvamlı bir maddenin özelliği, ağdalık. )
- VİTRAY[Fr.] değil/yerine/= REVZEN[Fars.]
( Birbirine bağlı kurşun bölmelere yerleştirilmiş, renkli cam parçalarından oluşan, saydam pencere süslemesi ya da resim. )
- VİTRİN[Fr.] değil/yerine/= CAMLI DOLAP
- VİVİPAR/VIVIPAROUS[İng.]/VİVİPARE[Fr.] ile DOĞURAN
( Doğurucu, canlı yavru doğuran. )
- VİYADÜK[Fr. < VIADUC] değil/yerine/= AŞIT
- VİYADÜK[Fr. < VIADUC] ile KÖPRÜYOL/AŞIT
( ... İLE Bir vadi, bir ırmak üzerinden, bir demiryolu ya da karayolunun geçişini sağlayan, ayaklar üzerine oturtulmuş yüksek ve uzun köprü. )
- VOLFRAM[Alm.] = TUNGSTEN[Fr.]
( Atom sayısı 74, atom ağırlığı 184 olan, 19,1 yoğunluğunda, sert ve ancak 3000 °C'de ergiyen bir öğe, tungsten. Simgesi W )
- VOLKAN[Fr.] değil/yerine/= YANARDAĞ
- VOLTAJ[Fr.] değil/yerine/= GERİLİM
- VOLTMETRE[Fr. < Yun.] ile/ve/<> VOLTAMETRE[Fr. < Yun.]
( Bir elektrik devresindeki gizilgüç farkını volt cinsinden ölçmeye yarayan aygıt. İLE/VE/<> Bir elektrotta, açığa çıkan madde miktarına göre devreden geçen elektrik miktarını ölçmeye yarayan aygıt. )
- YADERKLİK = İĞTİYAR = HETERONOMY[İng.] = HÉTÉRONOMIE[Fr.] = HETERONOMIE[Alm.] = HETEROS:BAŞKASI, NOMOS:YASA[Yun.]
- YADSIMA = NEFİY/NEFY = NEGATION = NÉGATION[Fr.] = NEGATION[Alm.] = NEGATIO[Lat.] = APOPHASIS[Yun.] = NEGACION[İsp.]
- YAĞ ile/<> LİPİT[Fr. < Yun.]
( ... İLE/<> Her tür organik yağa verilen ad. )
- YAĞMUR ile/ve/> GÖKKUŞAĞI/ALKIM/ELEĞİMSAĞMA[ALÂİM-İ SEMÂ]/YAĞMURKUŞAĞI/EBEMKUŞAĞI/ARKANSİYEL[Fr.]
( ... ile/ve/> ALKIM, EBEKUŞAĞI, EBEMKUŞAĞI, ELEĞİMSAĞMA, HACILARKUŞAĞI, YAĞMURKUŞAĞI, AL-YEŞİL KUŞAK )
( GAYS ile/ve/> ÂLÂİM-İ SEMÂ, KAVS-İ KUZAH )
( MATAR, BÂRÂN, BÂRİŞ ile/ve/> ÂDYENDE, ÂFENDÂK, SÂM, TÎRÂJE )
( RAIN vs./and/> RAINBOW )
- YAĞMUR ile MUSON[Fr. < Ar.]
( ... İLE Güney Asya kıyılarıyla Hint Denizi'nde, yaz ve kış mevsimlerinde, birbirine ters yönlerden esen geniş alanlı rüzgâr.[Yaz musonu, nemlidir.] )
( RAIN vs. MONSOON )
- YALIN (ÖNERME) = VAKİİYE = ASSERTORIC[İng.] = ASSERTORIQUE[Fr.] = ASSERTORISCH[Alm.] = ASSERERE[Lat.]
- YALITMA/YALITIK/İZOLE[Fr., İng. ISOLE < Lat.] ile YOK ETME, GİDERME/İZALE[Ar.]
- YANARDAĞLARDA:
GAZ ile/ve/<> FÜMEROL[Fr.]
( ... İLE/VE/<> Etkin olmayan dönemlerde, yanardağların ağzından yayılan gaz. )
- YANILMA = HATA = ERROR[İng., Lat., İsp.] = ERREUR[Fr.] = IRRTUM[Alm.]
- YANILMALI TASIM = KIYAS-I FASİT = PARALOGISM[İng.] = PARALOGISME[Fr.] = FEHLSCHLUSS, PARALOGISMUS[Alm.] = PARALOGISMOS[Yun.]
- YANLIŞ = HATALI = WRONG[İng.] = FAUX[Fr.] = FALSCH[Alm.] = FALSUS[Lat.] = INJURIA[İsp.]
- YAPINTI = TASNİ = FICTION[İng., Fr.] = FIKTION[Alm.] = FICTIO[Lat.] = FICCIÓN[İsp.]
- YAPISALCILIK = STRUCTURALISM[İng.] = STRUCTURALISME[Fr.] = STRUKTURALISMUS[Alm.] = STRUCTURA[Lat.]
- YARADANCILIK = DEISM[İng.] = DÉISME[Fr.] = DEISMUS[Alm.] = DEUS[Lat.]
- YARDIMCI ÖNERME = LEMMA[İng., Lat.] = LEMME[Fr.] = HILFSATZ[Alm.]
- YARGI = HÜKÜM = JUDGEMENT[İng.] = JUGEMENT[Fr.] = URTEIL[Alm.] = IUDICIUM[Lat.] = APOPHASIS[Yun.] = JUICIO[İsp.]
- YARIŞMA = EMULATION[İng., Fr.] = WETTEIFER[Alm.] = AEMULATIO[Lat.]
- YASA = KANUN = LAW[İng.] = LOI[Fr.] = GESETZ[Alm.] = LEX[Lat.] = NOMOS[Yun.] = LEY[İsp.]
- YAŞAM = HAYAT = LIFE[İng.] = VIE[Fr.] = LEBEN[Alm.] = VITA[Lat.] = BIOS[Yun.] = VIDA[İsp.]
- YAŞAMA GÜCÜ = KUVVE-İ HAYATİYE = FORCE VITALE[Fr.] = LEBENSKRAFT[Alm.]
- YAŞANTI = EXPERIENCE[İng.] = EXPÉRIENCE VÉCUE[Fr.] = ERLEBNIS[Alm.]
- YATAK ile AĞ YATAK/HAMAK[Fr. HAMAC < Karaib dilinden]
( ... İLE İki ağaç/direk/duvar arasına asılarak içine yatılan ve sallanılabilen, ağdan ya da bezden yapılmış yatak, ağ yatak. )
- YATAK ile KUŞET[Fr. < COUCHETTE]
( ... İLE Gemi ya da trende yatak. )
- YATAY ile/ve DİKEY/DÜŞEY
( UFKÎ ile/ve ŞÂKULÎ["ku" uzun okunur] )
( HORIZONTAL vs./and VERTICAL )
( HORIZONTAL avec/et VERTICAL )
- YAY ile TATAR YAYI/ÇELİK YAY/ARBALET[Fr.]
- YAZGICILIK = CEBRİYE = FATALISM[İng.] = FATALISME[Fr.] = FATALISMUS[Alm.]
- YEKNESAK[Ar.]/BİTEVİYE[Ar.]/MUTTARİT[Ar.]/MONOTON[Fr. < Yun.] değil/yerine/= TEKDÜZE DÜZENLİ
- YELEK/DELME ile JİLE[Fr. < GILET]
( Kolsuz, önü açık ya da düğmeli üst giysisi. İLE Daha çok, kadınların, bluz üzerine giydiği yelek. )
- YEMENİ[Ar.]/EŞARP[Fr. < ÉCHARPE] ile/değil/yerine/=/||/<> BAŞÖRTÜSÜ/ÖRTME/BÜRGÜ/LEÇEK ile YAZMA
( Kalıpla basılıp elle boyanan, kadınların başlarına bağladıkları tülbent. | Bir tür hafif ve kaba ayakkabı. / Başörtüsü. İLE/DEĞİL/YERİNE/=/||/<> Kadınların saçlarını örtmek için kullandığı örtü. İLE Bohça, yemeni, başörtü, yorgan vb. şeyler yapmakta kullanılan, üstüne boya ve fırça ile ya da tahta kalıplarla desen yapılmış bez. | Bu bezden yapılmış olan. )
- YER FISTIĞI/ARAŞİT[Fr.] ile ŞAM FISTIĞI
( ARACHIDE avec ... )
- YER SAKIZI/BİTÜM[Fr. < BITUME] değil ASFALT[Fr. < ASPHALTE][ASVALT değil!]
( Keskin bir koku, alev ve koyu duman çıkararak yanan, karbon ve hidrojen bakımından çok zengin doğal yakıt nesnelerinin genel adı, yer sakızı. | Yol kaplamasında, kâğıt ve çatıların su geçirmez duruma getirilmesinde, kömür tozundan briket yapımında vb. kullanılan, doğal ısıda katı, yoğunluğu bire yakın, koyu kestane renginde nesne. İLE Siyah renkte biçimsiz bir cins bitüm. | Ana nesnesi katran olan ve yolların kaplanmasında kullanılan karışım. | Bu karışımla kaplanmış. )
- YERGİ, SUÇLAMA = BLAME[İng.] = BLÂME[Fr.] = TADEL[Alm.] = VITUPERIUS[Lat.]
- YERLERİN:
ESKİ ADI ile/ve/> YENİ ADI
( * ABYDOS - ASOS
* ADRIAKE - KALE-DEMRE
* AINOS - ENEZ
* AIZANOI/AEZANI - ÇAVDARHİSAR
* AKALISSOS - ASARÖNÜ, GAVÜRİSTANLIK
* ALABANDA - ARAPHİSAR
* ALÂİYE - ALANYA
* ALİNDA - KARPUZLU
* AMU - CEYHUN
* ANDRİACE - ÇAYAĞZI
* ANTİGONEİA - İZNİK
* ANTIOCHEIA - YALVAÇ
* ANTIPHELLOS - KAŞ
* APERLAI - SIÇAK İSKELESİ
* APOLLONIA - KILINÇLI
* ARAXA - ÖREN
* ARMENO KASTRON - PAZARCIK/PAZARYERİ[resmî](BİLECİK)
* ARNEAI - ERNEZ
* ARSADA - ARSA, ARSAKÖY, KAYADİBİ
* ARYKANDA - ARİF
* ARNEAI - ERNEZ
* ARYCANDA - AKİF, AYKIRÇAY
* ÂSGÛN[Fars.] - HAZAR DENİZİ
* ATTALEİA - ANTALYA
* AXOIS - VARDAR
* BÂBÂ-Yİ ATÎK - BABAESKİ
* BAHR-İ AHDAR - HİNT OKYANUSU
* BAHR-İ HAZER - HAZER DENİZİ
* BAHR-İ KULZUM/AHMER - KIZILDENİZ, ŞAP DENİZİ
* BAHR-İ LÛT - LÛT TUZ GÖLÜ (FİLİSTİN/İSRAİL)
* BAHR-İ SEFİD - AKDENİZ
* BAHR-İ SİYAH - KARADENİZ
* BAKTRIA - BELH
* BALBURA - ÇÖLKAYIĞI-DİRMİL, KATARA-SEYİTLER
* BEKKE - MEKKE
* BELEKOMA - BİLECİK
* BUBON - İBECİK/EBECİK
* CADYANDA/KADYANDA - ÜZÜMLÜ
* CAESAREA - KAYSERİ
* CHIMAERA - YANARTAŞ
* CİHANNÜMA - BEŞİKTAŞ
* CORACESIUM - ALANYA
* CYANEAE/KYANEAE - YAVİ, YUVA KÖYÜ
* DAIDALA - GÖCEK- İNLİCE ASARI
* DEFTER-İ HAKÂNÎ - TAPU KADASTRO
* DIDYMA - DİDİM
* DİYARBEKİR/ÂMİD - DİYARBAKIR
* DOLICHISTE - KEKOVA ADASI
* EDESSA - URFA
* EPHESOS - EFES, SELÇUK
* GAGAI - AKTAŞ
* GLAVANİ - KALLÂVİ (SOKAK)
* HATTUSAŞ - BOĞAZKALE, BOĞAZKÖY
* HEBROS - MERİÇ
* HERAION TEICHOS - KARAEVLİALTI
* IDEBESSOS - KOZAĞACI-KARACAÖREN, YENİKIŞLA KARAAĞAÇ MAH.
* IDYROS - KEMER
* ISINDA - BELENLİ KÖYÜ
* ISTLADA - KAPAKLI, HAYITLI (ESKİ HOYRAN)
* İMROZ - GÖKÇEADA
* İRVA - RİVA
* İSHAKLI - SULTANDAĞI
* ISTROS - TUNA
* KADYANDA - ÜZÜMLÜ
* KALAMAKİ - KALKAN
* KANDYBA - GENDEVE, GENDİYE, KENDİBA
* KANESH - KÜLTEPE
* KEŞİŞ DAĞI - ULUDAĞ
* KHALKİTİS - HEYBELİADA
* KHOMA - ESKİHİSAR (HACIMUSALAR)
* KIBYRA - HORZUM, GÖLHİSAR
* KIRKKİLİSE - KIRKLARELİ
* KLAZOMENAİ - URLA
* KOLOPHON ve NOTION - DEĞİRMENDERE ve AHMETBEYLİ
* KORMOS, KORMİ - KARABÜK
* KORYDALLA - KUMLUCA
* KYAENAI - YAVU
* KYLLANDOS - ELMALI
* KYPSALA - İPSALA
* LABRANDA - LABRAUNDA
* LAODIKEA (LAODICEIA AD LYCUM) - GONCALI
* LEFKE - OSMANELİ(BİLECİK)
* LETOON/LETOUM - BOHSULLU, BOZOLUK
* LIMYRA - ZENZERLER, TURUNÇOVA
* LYKOS - BAYRAMPAŞA DERESİ
* MAGNESIA AD MEANDRUM - MENDERES MAGNESİA'SI, ORTAKLAR, TEKKEKÖY
* MAKRIKÖY - BAKIRKÖY
* MA'MÛRET-ÜL-AZÎZ - ELAZIĞ
* MEĞRİ - FETHİYE
* MELİD - MALATYA
* MILETUS - BALAT, AKKÖY
* MYRA - NOEL BABA KİLİSESİ
* MYRA - DEMRE, KALE
* MYUS - AVŞAR KALESİ
* NESTOS - MESTA
* NİCAEA - İZNİK
* NISA - MERYEMLİK, SÜTLEĞEN
* NYSA - SULTANHİSAR
* ODYRSIA - EDİRNE
* OENOANDA - İNCEALİLER
* OKSİYA - SİVRİADA
* OLYMPOS - ÇIRALI
* PANARMOS - BURGAZADA
* PANTOKRATOR KİLİSESİ - ZEYREK CAMİİ
* PATARA - GELEMİŞ, OVAGELEMİŞ, KELEMİŞ
* PERGE - AKSU
* PERINTHOS - MARMARA EREĞLİSİ
* PHASELIS - TEKİROVA
* PHELLOS - PINARBAŞI, FELEN YAYLA
* PINARA - MİNAREKÖY
* PİTA - KAŞIKADASI (Burgazada'nın karşısında)
* PİTYOUSSA - BÜYÜKADA
* PODALIA - SÖĞLE, AVLAN
* PRAKONNESOS - PAŞALİMANI ADASI
* PRIENE - GÜLLÜBAHÇE, SÖKE
* PYDNAI - ÖZLEN, GAVUR AĞILI
* PYTHIA - YALOVA
* RAIDESTOS/RODOSTO - TEKİRDAĞ
* RHODIAPOLIS - HACIVELİLER, ŞEYHKÖY
* RİVA - ÇAYAĞZI
* SALYMDESSES - MİDYE
* SARDİS - SART
* SEBASTE - SİVAS
* SEBASİYON - SÖĞÜT(BİLECİK)
* SELVMBRIA - SİLİVRİ
* SESTOS - YALOVA
* SEYLAN - SRI LANKA
* SIDYMA - DODURGA ASARI
* SIMENA - KALE
* STRYMON - STRUMA
* SURA - SURA
* TAMTA - TUZGÖLÜ
* TANTALİS - İZMİR
* TEKE - ANTALYA
* TELMESSOS - FETHİYE
* THEIMISSA - KALE İSKELESİ, ÜÇAĞIZ
* TLOS - KALESAR, DÜVER
* TONDOS - TUNCA
* TRALLEIS - AYDIN
* TRYSA - GÖLBAŞI
* TYSSA - TÜSE
* XANTHOS - KINIK
* ZÜLLİYE - YENİ CAMİİ )
( TOPONMIE )
- YERYAĞI/PETROL[Fr. < Lat.]:
HAM ile/ve/||/<> BRENT
( Kuzey Amerika ve Güney Amerika'da üretilir. İLE/VE/||/<> Kuzey Denizi'nde üretilir. )
( Düşük nitelikli bir petrol olarak kabul edilir ve içeriğinde yüksek miktarda kükürt ve öteki kirleticiler bulunur. İLE/VE/||/<> Daha nitelikli bir petrol olarak kabul edilir ve içeriğinde kükürt miktarı düşüktür. )
( Brent petrol'e göre daha ucuzdur.[Nedeni, düşük niteliği ve işlenmesinin daha zor olmasıdır.] İLE/VE/||/<> ... )
- YERYÜZÜ = ARZ = EARTH[İng.] = TERRE[Fr.] = ERDE[Alm.] = TERRA[İt.] = TIERRA[İsp.]
- YETERLİ = ADEQUATE[İng.] = ADÉQUATE[Fr.] = ADEQUATUS[Lat.]
- YETİ = MELEKE = FACULTY[İng.] = FACULTÉ[Fr.] = VERMÖGEN, FÄHIGKEIT[Alm.] = FACULTAS[Lat.] = FACULTAD[İsp.]
- YETKE(OTORİTE):
GELENEKSEL ile/ve/||/<> ETKİLEYİCİ(KARİZMATİK[Fr.]) ile/ve/||/<> YASAL
- YIĞIN = KÜTLE = MASS[İng.] = MASSE[Fr., Alm.] = MASSA[Lat.] = MASA[İsp.]
- YILDIZ = STAR[İng.] = ÉTOILE[Fr.] = STERN[Alm.] = ASTRO/STELLA[İt.] = ASTRO/ESTRELLA[İsp.]
- YİYECEK = FOOD[İng.] = NOURRITURE[Fr.] = NAHRUNG[Alm.] = CIBO[İt.] = COMIDA[İsp.]
- YOKLUK = NON-BEING[İng.] = NON ÊTRE[Fr.] = NICHTSEIENDE[Alm.] = NON-EUS[Lat.]
- YOKSUNLUK = PRIVATION[İng., Fr.] = MANGEL[Alm.] = PRIVATIO[Lat.] = STERESIS
- YOL = ROAD[İng.] = RUE[Fr.] = STRAßE[Alm.] = STRADA[İt.] = CALLE[İsp.]
- YÖN = DIRECTION[İng., Fr.] = RICHTUNG[Alm.] = DIREZIONE[İt.] = DIRECCIÓN[İsp.]
- YÖNELİM ile/ve/değil/<> DOĞRULUM/TROPİZM[Fr. < Yun.]
- YÖNELİM = INTENTION[İng., Fr.] = INTENTION[Alm.] = INTENTIO[Lat.] = INTENCIÓN[İsp.]
- YÖNETİM = MANAGEMENT[İng.] = DIRECTION[Fr.] = VERWALTUNG[Alm.] = DIREZIONE[İt.] = MANEJO[İsp.]
- YÖNTEM = USÛL = METHOD[İng.] = MÉTHODE[Fr.] = METHODE[Alm.] = METHODUS[Lat.] = METHODOS[Yun.] = METODO[İsp.]
- YÖNTEMBİLİM = USULİYAT = METHODOLOGY[İng.] = MÉTHODOLOGIE[Fr.] = METHODOLOGIE, METHODENLEHRE[Alm.]
- YORUM = TEFSİR = INTERPRETATION[İng., Alm.] = INTERPRÉTATION[Fr.] = INTERPRETARE[Lat.] = INTERPRETACIÓN[İsp.]
- YORUMSAMA = HERMENEUTICS[İng.] = HERMÉNEUTIQUE[Fr.] = HERMENEUTIK[Alm.] = HERMENEUTIKE < HERMENEUEIN[Yun.]
- YÜCE = ULVİ = SUBLIME[İng., Fr., İsp.] = ERHABEN[Alm.] = SUBLIMIS[Lat.]
- YÜCEGÖNÜLLÜLÜK = GENEROSITY[İng.] = GÉNÉROSITÉ[Fr.] = EDELMUT[Alm.] = GENEROSITAS[Lat.]
- YÜKLEM = ATTRIBUTE[İng.] = ATTRIBUT[Fr., Alm.] = ATTRIBUTUM[Lat.]
- YÜKLEM = MAHMUL = PREDICATE[İng.] = PRÉDICAT[Fr.] = PRÄDIKAT[Alm.] = PRAEDICATUM[Lat.] = KATEGOREMA[Yun.]
- YÜKSEK FREKANS ile/||/<>/> ÇOK AŞIRI YÜKSEK FREKANS
( Frekansı 3 MHz - 30 MHz, dalga boyu da 100 m. - 10 m. aralığındaki radyo-TV dalgaları bandı. İLE/||/<>/> Frekansı 30 GHz - 300 GHz ve dalga boyu da 1 mm. - 1 cm. aralığındaki radyo-TV dalgaları bandı. )
( TEVALî-i âLi İLE TEVALî-i âLi-i âLâ )
( HiGH FREQUENCY VS. EXTREMELY HiGH FREQUENCY )
( LA FRéQUENCE HAUTE AVEC LA FRéQUENCE HAUTE EXTREMENT )
( HOCHFREQUENZ MiT ULTRAHOCHFREQUENZ )
- YÜZERGEZER/SUCULKARACIL/AMFİBİ[Fr. < AMPHIBIE] ile/ve/||/<> AMFİBYUMLAR
( İki yaşamlılar. | Yüzergezer. İLE/VE/|/<> Kurbağa ve semenderleri içine alan iki yaşamlı omurgalılar sınıfı. )
- YÜZSÜZLÜK = IMPUDENCE[İng., Fr.] = UNVERSCHÄMTHEIT[Alm.] = IMPUDENTIA[Lat.]
- ZÂHİR-ÜZ-ZENEB[Ar.] =/ile URODÈLES[Fr.] =/ile ...
( Kuyruklular. )
- ZAMAN/OĞUR/ÖYLEK ile/ve/||/<>/değil/yerine AN/KIPI
( Zamlanmış AN. İLE/VE/||/<>/DEĞİL/YERİNE ÂN'ın ÂN'a geçtiği AN'daki AN! )
( "Anlamlı" bir yaşam sunar. İLE/VE/||/<>/DEĞİL/YERİNE Mutlu bir yaşam sunar. )
( Dirimlilik içinde. İLE/VE/||/<>/DEĞİL/YERİNE Sürekli dirimlilik ile. )
( [kökeni/etimolojisi] ZEMAN[Ar.]: Eskime, bir nesne üzerinde sürenin geçmesi. > ZAMAN: Süre, eskiye, geçmişe karışan süre. [Ar.] Somut bir anlamı varken, gerçek bir nesneyi yansıtırken soyutlaştı. İki nesne arasında, birinden ötekine giderken geçen süreye, eskiye karışan süreye zeman denirken sonraları vakt anlamında soyut bir varlığı yansıtır oldu. )
( ... İLE/VE/||/<>/DEĞİL/YERİNE Göktanrı dili.(N) )
( ... İLE/VE/||/<>/DEĞİL/YERİNE Bilginin kaynağı. (N) | [Özdek/Madde'nin kaynağı (H).] (HN) )
( ... İLE/VE/||/<>/DEĞİL/YERİNE Akıllı enerji. )
( ... İLE/VE/||/<>/DEĞİL/YERİNE Dişil ve eril enerji olarak ikili sistemi yansıtır. )
( [Sümer Türkçesi'nde]... İLE/VE/||/<>/DEĞİL/YERİNE Gök Tanrı. )
( ... İLE/VE/||/<>/DEĞİL/YERİNE Evrenin başlangıcının simgesi. )
( Zaman, AN'ların birbirini izlemesidir. )
( Zaman sonsuzdur, ama sınırlıdır; ebediyet ise şimdi'nin zerresindedir. )
( Zaman içindeki ebediyet sadece tekrarlanıştır. )
( Zaman, yalnızca, bilinçte varolur. )
( Zaman, bizi zamanın dışına götüremez. )
( Zamanın getirmiş olduğunu, yine zaman götürecektir. )
( Zaman, içindeki bir deneyimdir ama deneyimleyen zaman-ötesinde. )
( Zamansızlık içinde, "ebediyen" sözcüğünün bir anlamı yoktur. )
( Batmayan güneşi bulanlar için zaman diye bir şey yoktur. )
( Zamansız olan, zamanı bilir; zaman ise zamansız olanı bilmez. )
( Zaman-ötesi olana ancak zaman-ötesi olanla erişilebilir. )
( İnandığınızı yapın ve yaptığınıza inanın. Başka her şey enerji ve zaman savurganlığıdır. )
( Nasıl, okyanusun her bir damlası okyanusun tuzunu taşırsa, öylece her AN da ebediyetin lezzetini taşır. )
( Bir kez, Şimdi'de iyice yerleşirseniz, gideceğiniz başka yer olmaz. )
( Anımsanan ile yaşanan an arasında, bir an'dan bir an'a gözlemlenebilen bir temel fark vardır. Yaşanan an, zamanın hiçbir noktasında, anımsanan olamaz. İkisi arasında, sadece yoğunluk değil çeşit farklılığı vardır. Yaşanan an, hiçbir yanılgıya yer vermeyecek biçimde öyledir. )
( Yaşanan an gerçektir, halbuki anımsananda bir hayli kararsızlık ve belirsizlik vardır. )
( Yaşanan anı eşsiz kılan nedir? Apaçıktır ki, sizin mevcut olduğunuz duygusu. Bellekte ve beklentide, bunun gözlem altındaki bir zihinsel hal olduğu hakkında açık ve belirgin bir duygu vardır; yaşanan anda ise bu duygu en başta, bir hazır bulunuş ve farkında oluş duygusudur. )
( ÂN-I GAYRI MUNKASİM: BÖLÜNEMEYECEK OLAN AN! )
( Mutlak, zamandan öncedir. )
( Bellek ve beklenti olmadıkça zaman da yoktur. )
( El'in sermayesi. [Kendinin olmayan] ["Allah'a ait olan"] )
( Ne içindeyim zamanın
Ne de tümüyle dışında
Yekpâre, geniş bir ÂN'ın
Parçalanmaz akışında )
( Yüzünü toprağa indir dem-be-dem Dem bu demdir dem bu demdir dem bu dem )
( Dem, bu demdir, dem, bu dem! Dem, bu demdir, dem, bu dem! )
( An, bu andır, an, bu an! An, bu andır, an, bu an! )
( BÎ HENGÂM[Fars.]: Vakitsiz. )
( CARPE DIEM: GÜNÜ/ÂNI/YAŞANANI YAŞA/YAKALA! [Lat.] [günlük yaşa değil!] )
( HAKUNA MATATA: AN'I YAŞA! [Kenya dilinde] )
( CHRONOS ile/ve/||/<>/değil/yerine CAIROS )
( Ne içindeyim zamanın,
Ne de büsbütün dışında;
Yekpare, geniş bir anın
Parçalanmaz akışında.
Ahmet Hamdi TANPINAR )
( ZAMAN'ı...
Durdurmak istiyorsan... ÖPÜŞ!
Duyumsamak istiyorsan... YAZ!
Bırakmak istiyorsan... SOLUK AL!
ZAMAN'da...
Yolculuk yapmak istiyorsan... OKU!
ZAMAN'dan...
Kaçmak istiyorsan... MÜZİK DİNLE! )
( Zaman, herşeyin aynı anda olmasını engellemek için doğanın kullandığı araçtır. )
( Time is endless, though limited, eternity is in the split moment of the now.
Time exists in consciousness only.
Time is a succession of moments.
Time is an inner experience but the experiencer is timeless.
The absolute precedes time.
What time has brought about, time will take away.
The timeless can be reached only by the timeless.
Time cannot take us out of time.
Just as every drop of the ocean carries the taste of the ocean, so does every moment carry the taste of eternity.
The timeless knows the time, the time does not know the timeless.
Eternity in time is mere repetitiveness.
In the timeless the words 'for ever' have no meaning.
Without memory and expectation there can be no time.
Once you are well-established in the now, you have nowhere else to go.
Do what you believe in and believe in what you do. All else is a waste of energy and time.
Between the remembered and the actual there is a basic difference which can be observed from moment to moment. At no point of time is the actual the remembered. Between the two there is a difference in kind, not merely in intensity. The actual is unmistakably so.
The actual is real, while there is a good deal of uncertainty about the remembered.
What makes the actual unique? Obviously, it is your sense of being present. In memory and anticipation there is a clear feeling that it is a mental state under observation, while in the actual the feeling is primarily of being present and aware. )
( An olmadan, zaman olmaz; ancak, sonsuz zaman olmadan da ân'a ilişkin düşünüş olmaz. )
( ZAMAN ve/değil/yerine/||/<>/< AN
Kaygının neden oldukları, olabilecekleri ve ortadan kaldırılmasındaki araç ve çözümlerin merkezinde, zaman ve algı yönetimi bulunur.
Geleceğin olumsuzu olan ve "Ya ..." ile başlayan düşünce, söz ve kaygıların yanlışlığı ve yanıltıcılığını da ancak yoğunlaşılması gereken iki düşünce üzerinde/n aşabiliriz. Birincisi, en az %51 olmak üzere, ŞU AN'da ve BURADA bilincinin yanı sıra, ikinci olarak, %46-48 oranında da geleceğin belirgin ve olumlu bakışı olan "... İSTİYORUM." düşüncesi ve sözüyledir. Tabii, tortuları, bahaneleri, mazeretleri, yani "... da"/"... ama" sözlerinin tamamen devre dışı tutulmasıyla.
Geçmişin olumsuzu olan "Keşke ..." düşünce ve sözü, hiçbir zaman düşünülmeyeceği gibi, geçmiş ve değişmezliğini ancak geçmişin olumlu deneyimlerini, "İyi ki ..." düşünce ve sözüyle, isabet kaydedilmiş, olumlu durumlar, kayıtlar, süreç ve sonuçlarla dengeleyebiliriz.
"Belirsiz" olan geleceğin belirli kılınmasını da, "Değişmez" olan geçmişin tatminkârlığını da şu anda ve buradaki bilincimiz belirlemektedir. Yaşanmış ve "değişmez" olanların pişmanlığı ya da yaşanmamış ve "belirsiz" olan belirginliğini, ancak ve ancak şu anda ve buradaki %99'lara çıkarılabilecek düşünce, eylem ve tutumlarımızla, direncimizle[ihtiyârımızla] belirleyip, geri kalan sürecin de isteklerimizle/istencimizle[irâde] doldurulması, anlamsız ve değersiz kaygıların ortadan kalkması, daha verimli bir yaşam ve kendilik deneyiminin verimliliğiyle taçlanacaktır.
Kaygının ortadan kalkmasındaki en önemli yani öncelikli bilgi ve uygulama, pek alışık olmasak bile mutlaka sürekli anımsanması ve devrede tutulması gereken, bilinemeyecek olanların varolduğu ve bilinemeyecekleri yönündeki teslimiyet ve tevekkülümüzdür. Bu, ilk başta ve çoğumuz için pek geçerli ve olanaklı "görülmese" bile hep birlikte yaşıyor olduğumuz halde, her birimizin, "kendini öncelikli ve ayrıcalıklı görerek", "sürekli ve tek kazananın kendimiz olması gerektiği" "düşüncesi/zannı", tavrı ve tutumu kadar yanlış ve yanıltıcı, bir başka ötekileştirici ve birbirimizden uzak düşürücü büyüklükte bir tutum olamaz.
Bir başka kaygı verici ve büyük yanlışlardan biri de, hepimizin, kendi ve yakınları için, aynı anda, "en"leri istemesi, dilemesi ve dile getirmesidir. Herşeyin "en güzeli"ni, "en baştakini/tepedeki"ni, "en değerlisi"ni, "en başarılısı"nı, "en güçlüsü"nü, "en büyüğü"nü, sürekli diline dolamış bir birey ve toplum için de refah ve ferah söz konusu değildir ve hiçbir zaman da olmayacaktır.
Olan biten herşeyin uclarında ve uçurumlarında dolaşmanın, iddia sahibi olmanın, bir anlamının, bir değerinin olmayacağını, teknolojinin hızlı gelişimi ve konforun artmasındaki yanılgının taşıdığı, ne ve "ne kadar" yaşanılacak olursa olsun, her şeyi ve herkesi, sonuç odaklılıkla, süreci, bir şeyleri, başlamadan bitirmenin peşinde koşulduğu, yaşamın, tavında, kıvamında, hızlı gitmek yerine yavaş yaşamanın değeri bilinmediği, önceliği yaşanmadığı sürece daha da anlamsız bir kartopu-çığ ilişkisine döneceğini görememenin bedelleri, her ne kadar istenilmese de ne yazık ki, gerçek anlamda "kaygılanmamızı" gerektirecek çok büyük sorunların oluşacağına ve çığ altında kalarak, ezilerek yok olunacağına bir kanıttır.
"En büyük" ya da tek kaynağı "merak" olan, ancak sonuçların değer gördüğü niteliksiz "sorgulamaların" da ne içeriği, ne süreci, ne de sonucu, kişileri ve toplumları hiçbir nitelikli sonuca götürmeyeceği gibi, kendi, yakınları, vatanı, toprağı, bayrağı, sancağı, dili ve geleceği için "kaygılanılması" gereken bir durumu da ortaya sermektedir.
"Geleceği/ni merak eden/ler,
fallara değil mezarlıklara baksın!"
Bireysel ve toplumsal olarak "kaygılanmak" durumunda kalacağımız olumsuz durumları, zihnimizin üst köşelerinde, kenarda tutmak üzere, tekrar kaygının çözümlerine yönelik kişisel yönetim bilgilerimize geri dönelim...

Kaygı DEĞİL/YERİNE Saygı - B (bile değil) )
( [daha iyi olabilmek için zihnin yönlendirilmesi gereken] Olumsuz/sorunlu/yetersiz/hasta(lıklı) vb. durumlarda. İLE/VE/||/<>/DEĞİL/YERİNE Olumlu/mutlu/yeterli durumlarda. )
( [Odaklanılması gereken] Daha az. İLE/VE/||/<>/DEĞİL/YERİNE Daha çok. )
( )
( En mutsuz kişi, geçmiş ve/ya da geleceğe (fazla) odaklı olandır. )
(
ZAMAN
Bankada bir hesap sahibi olduğunu düşün, hesabına her sabah $ 86.400 para yatırılıyor, fakat bu paranın hepsini akşama kadar harcamak zorundasın, ertesi güne transfer edilemez. Paranı kullansan da kullanmasan da hesap her akşam sıfırlanıyor. Ne yaparsın? Tabi ki hepsini harcamaya çalışırsın. Hepimiz Zaman adlı bu bankanın müşterileriyiz. Her sabah 86.400 saniyeye sahip oluyoruz, her akşam gün boyunca kullanmadığımız saniyelerimiz kadar zarara girmiş oluyoruz, yarına transfer edilemez. Her sabah hesabımız dolar, her akşam boşalır. Geri dönüş yok, saniyelerini ŞU AN`ı yaşayarak harca, en iyisi bunlarla iyi bir yatırım yap. Sağlık, mutluluk ve başarı için! Zaman kaçıyor. Her gün işinin en iyisini yap.Bir senenin değerini anlamak için,
sınıfta kalmış bir öğrenciye sor.
Bir ayın değerini anlamak için,
8 aylık bir bebek doğuran anneye sor.
Bir haftanın değerini anlamak için,
haftalık dergi çıkaran bir editöre sor.
Bir saatin değerini anlamak için,
kavuşmayı bekleyen sevgililere sor.
Bir dakikanın değerini anlamak için,
trenini kaçıran yolcuya sor.
Bir saniyenin değerini anlamak için bir kazayı önleyemeyen sürücüye sor.
Bir saniyenin yüzde birinin değerini anlamak için olimpiyatlarda gümüş madalya kazanan koşucuya sor.
Her anını değerlendir, her dakikanı çok özel biriyle paylaş.
Zamanında ortak edebileceğin kadar özel biri. Unutma zaman hiç kimse için durmaz.
Geçmiş zaman Tarih,
Gelecek zaman Gizemli,
ŞU AN ise
sana verilen gerçek bir armağandır.
------------------------------
1000 yılın değerini anlamak için sene değerini iki hane olarak programlamış olan bir programcıya sorun.
100 yılın değerini anlamak için El değiştirmeye (Handover) tanık olmuş bir Hong Kong vatandaşına sorun.
70 yılın değerini anlamak için ölmekte olan bir insana sorun.
40 yılın değerini anlamak için çölde dolaşmış (traveled in the wilderness) bir Yahudi'ye sorun.
7 yılın değerini anlamak için 7 yıllık iznini (sabbatical leave) alamamış bir profesöre sorun.
5 yılın değerini anlamak için bir daha seçilememiş bir milletvekiline sorun.
Bir milisaniyenin değerini anlamak için şehri karanlığa gömen bir elektrik (power) mühendisine sorun.
Bir mikrosaniyenin değerini anlamak için pentium makine almış olan birine sorun.
Bir nanosaniyenin değerini anlamak için yeni terfi etmiş bir dijital devreler tasarımcısına sorun.
Bir pikosaniyenin değerini anlamak için birçok patentin sahibi olan analog devreler tasarımcısına sorun.
Bir femtosaniyenin değerini anlamak için Nobel Ödülü kazanmış fizikçiye sorun.
)
( TARFET-ÜL-AYN: Bir kere göz açıp kapayıncaya kadar olan AN.
ÂNÂT, LÂHZE: An. Göz ucu ile bir kere bakıncaya kadar geçen zaman.
VEHLE: Dakika, An. ["O günün vehrinde" DEĞİL "O günün vehlinde"] )
( RÛZİGÂR/ZAMAN ile/ve/<>/değil/yerine DEM )
( [not] TIME vs./and/<>/but MOMENT )
( TEMPS avec/et/<> MOMENT, NUANCES )
( ZEIT mit/und/<> MOMENT )
( TEMPUS cum/et/<> ... )
( TIEMPO con/y/<> MOMENTO/RATO )
( TEMPO con/e/<> ATTIMO/MOMENTO )
( KALA ile/ve/<>/değil/yerine ZEN )
( ... ile/ve/<>/değil/yerine LAN )
- ZAMAN = TIME[İng.] = TEMPS[Fr.] = ZEIT[Alm.] = TEMPUS[Lat.] = KHRONOS[Yun.] = TIEMPO[İsp.]
- ZAMBAK ile/||/<> ASPİDİSTRA[Fr.]
( ... İLE Zambakgillerden, genellikle saksıda yetiştirilen, yaprakları doğrudan doğruya topraktan çıkan bir süs bitkisi. )
- ZAR ile PERİKART[Fr.]
( ... İLE Yüreği saran zar. )
- ZÂT-ÜL-BATNEYN[Ar.] ile BIVENTRE[Fr.] ile ...
( İkikarınlı. )
- ZÂT-ÜL-ERCÜL-İL-BATNİYYE[Ar.] ile GASTÉROPODES[Fr.] ile ...
( Karındanbacaklılar. )
- ZÂT-ÜL-ERCÜL-İL-KEFFİYYE[Ar.] ile PALMIPÈDES[Fr.] ile ...
( Perdeayaklılar. )
- ZÂT-ÜL-ERCÜL-İL-KESÎRE[Ar.] ile MYRIAPODES[Fr.] ile ...
( Çokayaklılar. )
- ZÂT-ÜL-ERCÜL-İL-MAFSALİYYE[Ar.] ile ARTHROPODES[Fr.] ile ...
( Eklembacaklılar. )
- ZÂT-ÜL-ERCÜL-İR-RE'SİYYE[Ar.] ile CÉPHALOPODES[Fr.] ile ...
( Baştanayaklılar. )
- ZÂT-ÜL-ESÂBİ'-İL-MÜFREDE[Ar.] ile ONGULÉS[Fr.] ile ...
( Toynaklılar, tektırnaklılar. )
- ZÂT-ÜL-FIKARÂT[Ar.] = VERTÉBRÉS[Fr.] = ...
( Omurgalılar, belkemiği olan hayvanlar. )
- ZÂT-ÜL-HURTÛM[Ar.] = PROBOSCIDIENS[Fr.] = ...
( Hortumlu hayvanlar sınıfı, hortumlular. )
- ZÂT-ÜS-SEDÂYÂ-Yİ BAHRİYYE[Ar.] = SIRÉNIENS[Fr.] = ...
( Denizyılanı gibi memeliler sınıfı. )
- ZÂT-ÜS-SUKABÂT-I GAYR-İ MÜŞA'ARA[Ar.] = MADRÉPORES[Fr.] = ...
( Matraporalar. )
- ZÂT-ÜS-SUKABÂT[Ar.] = FORAMINIFÈRES[Fr.] = ...
( Delikliler. )
- ZÂT ile/ve/<> SIFAT
( Gövde[beden], yüz. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Göz. VE/||/<>/> Söz/söylediğimiz ile. )
( Sıfata bakacaksan, gövdeye(beden) ve yüze bak. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Zâtı göreceksen, göze bak. VE/||/<>/> Anlam ve değeri bulacaksan, duruma/hâle, davranışa ve söze/söylenilene[kelâma] bak. )
( I vs./and/<> TOOL/VEHICLE )
( I vs./and/<> ME )
( JE avec/et/<> MOI )
- ZATÜRRİE/PNÖMONİ değil/yerine BATAR
( Akciğer yangısı/iltihabı. )
( PNEUMANIA )
( PNEUMONIE )
- ZEHİR ile KÜRAR[Fr. < CURARE]
( ... İLE Güney Amerika yerlilerinin oklarına sürdükleri bitkisel zehir. )
- ZERRE[Ar.]/MOLEKÜL[Fr.] değil/yerine/= PARÇACIK/TOZAN
( Çok küçük parçacık. | Öğe ya da bileşikleri oluşturan ve onların özgül niteliklerini gösteren en küçük birim. | [fiziksel kimya] Bir ya da birkaç çekirdek ya da elektronlu yapı. | Bir bütünün, en küçük parçası. )
- ZEVCİY-YÜL-ESÂBİ'[Ar.] / ARTIODACTYLES[Fr.] ile ...
( Çiftparmaklılar. )
- ZİBİDİ[Fars.] ile ZÜPPE/DANDİ[Fr. DANDY]/DIDON[Fr. < DIS DONC]
( Gülünç olacak derecede kısa ve dar giyinmiş olan. | Yersiz ve zamansız davranışları olan kişi. | Süslü ve yakışıklı. İLE Giyinişte, söz söyleyişte, dilde, düşünüşte, toplumun gülünç ve aykırı saydığı yapmacıklıklara ve aşırılıklara kaçan. )
- ZİL ile KASTANYET[Fr. < CASTAGNETTE]
- ZİNCİRLEME TASIM = KIYAS-I MÜSELSEL = SORITES[İng., Yun.] = SORITE[Fr.] = KETTENSCHLUSS[Alm.]
- ZİRKON[Fr.] ile ZİRKONYUM[Fr. < Lat.]
( Zirkonyum'un doğal durumda bulunan en önemli bileşiği. Renkszi, sarı, yeşil, kahverengi türleri olan, doğal ve saydam, değerli taş. | Ergime noktası 2700 °C'ye yaklaşan, ateşe çok dayanıklı, beyaz renkli, katı, zirkonyum bileşiği. ZrO2 İLE Atom sayısı 40, atom ağırlığı 91,22, yoğunluğu 6.25 olan, siyah toz biçiminde bir öğe. Simgesi: Zr )
- ZORUNLU (ÖNERME) = ZARURİYE-İ MUTLAKA = APODICTIC[İng.] = APODICTIQUE[Fr.] = APODIKTISCH[Alm.] = APODEIKTIKOS[Yun.]
- ZORUNLU = NECESSARY[İng.] = NÉCESSAIRE[Fr.] = NOTWENDIG[Alm.] = NECESSARIA[Lat.]
- ZORUNLULUK = ZARURET = NECESSITY[İng.] = NÉCESSITÉ[Fr.] = NOTWENDIGKEIT[Alm.] = NECESSITAS[Lat.] = NECESIDAD[İsp.]
- ZÜ-L- / ZÂT-ÜL-GALSAMET-İL-MUSAFFAHA[Ar.] = LAMELLIBRANCHES[Fr.] = ...
( Yassısolungaçlılar. )
- ZÜ-L-CENÂH-I SÂBİH[Ar.] = PLEURONECTES[Fr.] = ...
( Yanyüzergiller. )
- ZÜ-L-CİNSEYN[Ar.] = BISEXUELLE[Fr.] = ...
( İkieşeyli, hünsa. )
- ZÜHRE[Ar.]/VENÜS[Fr.] değil/yerine/= ÇULPAN/ÇOBAN YILDIZI/AKŞAMYILDIZI/KERVAN YILDIZI/KERVANKIRAN
( Merkür'den sonra, güneşe en yakın gezegen. )
( Güneş'e uzaklık bakımından ikinci sırada olmasına karşın sıcaklık bakımından 464 °C ile birinci sıradaki gezegendir. Bunun nedeni de atmosferinin gelen güneş ışınlarının dışarı çıkmasına izin vermemesidir. )
( Saat yönünde dönen tek gezegen, Venüs'tür. )
itibarı ile 2.906 başlık/FaRk ile birlikte,
2.906 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(13/13)
(1996'dan beri)