Bugün[16 Aralık 2025]
itibarı ile 10.411 başlık/FaRk ile birlikte,
10.411 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.


Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(33/43)


- SABAH RÜZGÂRI değil SABÂ RÜZGÂRI


- SABAH-AKŞAM


- SABAHA KARŞI değil SABAHA DOĞRU


- SABAHÎ değil SABÂ MAKAMI


- SABAHTAN BERİ ...


- SABAHTAN/DEMİNDEN ...):
"... BELLİ" değil ... BERİ


- SÂBIK[Ar.] ile SÂDIK[Ar.]

( Önceki. İLE Sadakatli. | Doğru, gerçek. )


- SABIN değil SABUN


- SABİT ile/ve/||/<> ÇAKILI


- SABİT ile/ve/||/<> DONMA


- SABİT ile İLİŞKİ


- SABİT ile SÜREKLİ


- SABİTLEMEK ile/ve/<> BELİRLEMEK


- SABRI OLMAYAN ile/ve/değil/yerine/&gt;/<>/>< RÂZI OLAN

( İntizar eden. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/>/<>/>< Zevk eden. )


- SAÇ SAÇA ile BAŞ BAŞA


- SAÇ-BAŞ (DARMADAĞIN)


- SAÇ-SAKAL (BİRBİRİNE KARIŞMIŞ)

( Bakımsızlığı, özensizliği betimler. )


- SAÇ ile/değil SAC ile/değil SAÇ

( Baş derisini kaplayan kıllar. İLE Yassı demir çelik ürünü. | Bu nesneden yapılmış dışbükey pişirme aracı. | Sactan yapılmış olan. İLE Kuyrukluyıldız çekirdeğini saran, ışıklı gazyuvarı. )


- SAÇI KEL değil KAFASI KEL


- SAÇMA-SALAK değil SAÇMA-SAPAN


- SAÇMA(LIK)LAR / SAFSATALAR ile/değil/yerine FaRkLaR

( Sözcükler: "SEN ..." / "SEN DE ..." ile başlatılan/saldırılan "tanımlar".
* Tanım/açıklama: Tartışmada, öteki kişinin söz ve hareketlerini, kendi görüşünü savunmada kanıt olarak kullanma. | "Bir savın doğruluğunun, savı geliştiren kişinin, kişiliği ile ilgisi olduğu" "savı". | Bir kişinin önerileri yerine, önerinin reddedilmesini sağlamak üzere, kişiye sövülerek yapılan saldırı.
Örnek: - "Senin müdür hakkında söylediklerini duydum. Nankör adam! Sen müdürün o kadar ekmeğini yedin!"
- "...yı şu yaptıysa doğrudur/yanlıştır."
- "...yı savunuyorsa ahlâksızın tekiymiş."
Lat./İng.: ARGUMENTUM AD HOMINEM

* Tanım/açıklama: Tepkisel indirgemecilik.
Örnek:
- ... sorununun bu hâle gelmesinin toplumsal, ekonomik, politik bir sürü nedeni var.
- "Terör örgütünü mü savunuyorsun bana?!..."
İng.: STRAW MAN

Sözcük: "ONA BAKARSAN ..." ile başlayan "tanımlar".
Tanım/açıklama: "Ortak özellik gösteren iki önermenin birbiriyle aynı olması ya da birbirine çok benzemesi gerektiği" "savı". ZAYIF BENZETME
Örnek: "Osmanlı İmparatorluğu da tıpkı Roma İmparatorluğu gibi parçalanmıştır."
İng.: WEAK ANALOGY

Sözcük: "HERKES ..." ile başlayan "tanımlar".
Tanım/açıklama: "Çoğunluğun benimsediğinin doğru olduğu" "savı".
Örnek: " 'Herkes' ona oy verdiğine göre yaptıkları da doğrudur."
Lat.: ARGUMENTUM AD POPULUM

Sözcük: "DEMEK Kİ ..." ile başlayan "tanımlar".
Tanım/açıklama: "Zaman içinde, önce gerçekleşen bir olgunun, onu izleyen başka bir olgunun nedeni olması gerektiği" "savı".
Örnek: "Güneş tutulmasından sonra deprem oldu. Demek ki depremin nedeni güneş tutulmasıdır."
Lat.: POST HOC ERGO PROPTER HOC

Sözcükler: "DEMEK Kİ ..." / "SONUÇTA ..." / "TEMELDE ..." ile başlayan "tanımlar".
Tanım/açıklama: "Tersi kanıtlanamayanın doğru olduğu" "savı".
Örnek: "UFO'ların dünyayı ziyaret etmediği yolunda hiçbir kanıt yoktur. Demek ki ediyorlar."
Lat.: ARGUMENTUM AD IGNORANTIAM

Sözcükler: "DEMEK Kİ ..." / "ZATEN ..." ile başlayan "tanımlar".
* Tanım/açıklama: "Bağlantı, ilişki ya da ortak özelliklerin, mutlaka neden-sonuç ilişkisi içinde olduğu" "savı".
Örnek: "Genç kızlar, çok çikolata yiyor. Genç kızlarda sivilce çok görülüyor. Demek ki, sivilcenin nedeni çikolatadır."
Lat.: CUM HOC ERGO PROPTER HOC

* Tanım/açıklama: "Geleneksel olanın doğru olduğu" "savı".
Örnek 1: "...'yı öldürmemiz gerekiyor. Çünkü töre böyle."
Örnek 2: "Bunca yıldır böyle yapılıyor. Demek ki doğrudur."
Lat.: ARGUMENTUM AD TRADITIO / ANTIQUITATEM

* Tanım/açıklama: "Bir tartışmanın taraflarından birinin sessiz kalmasının, sessiz kalan tarafın tartışılan konuda bilgisi olmadığını, haksız olduğunu ya da yanıldığını kabullenmesi anlamına geldiği" "savı".
Örnek: "Sükût, ikrardan gelir! Türk atasözü."
Örnek:
- Sanık, sorguda susma hakkını kullanmıştır!
- "Suçsuzsa neden sussun ki?! Kalkıp açık açık, 'Ben suçsuzum!' derdi suçlu olmasaydı!"
Lat.: ARGUMENTUM EX SILENTIO

Sözcükler: "DEMEK Kİ ..." / "BELKİ DE ..." ile başlayan "tanımlar".
Tanım/açıklama: "Sorunun ardında yatan varsayımların doğru olduğu" "savı". YÜKLÜ SORU
Örnek:
- Uyuşturucu kullanmaktan ne zaman vazgeçtin?
- Vazgeçmedim!
- Demek ki hâlâ kullanıyorsun?!...
- Hayır, hiç kullanmadım!
- "Ama vazgeçmediğini itiraf ettin!"
İng.: LOADED QUESTION

Sözcükler: "TEMELDE ..." / "HİÇ" / "HEP" ile başlayan "tanımlar".
Tanım/açıklama: Döngüsel nedensellik. Kendi kendini "kanıtlayan" önerme.
Örnek: "O, tembeldir. Çünkü çalışmayı hiç sevmez."
Örnek: "Yalancı değilim. O nedenle, tüm söylediklerim doğrudur."
Örnek: "Sudan hafif maddeler yüzerler. Çünkü batmazlar."
Lat.: PETITIO PRINCIPII
İng.: BEGGING THE QUESTION

Sözcükler: "NASILSA ..." ile başlayan "tanımlar".
* Tanım/açıklama: "Ünlülerin/güçlülerin/zenginlerin söylediklerinin doğru ya da yoksulların söylediklerinin yanlış olduğu" "savı".
Örnek 1: "... bunu söylüyorsa doğrudur."
Örnek 2: "O beş parasızın teki! Söylediklerine kim inanır!?..."
Lat.: ARGUMENTUM AD CRUMENAM

* Tanım/açıklama: "Yoksulların söylediklerinin doğru ya da zenginlerin söylediklerinin yanlış olduğu" "savı".
Örnek: "Adamın beş parası yok ki çapkınlık yapabilsin!"
Örnek: "Adamın milyonları var. Güya eşini hiç aldatmamış!"
Lat.: ARGUMENTUM AD LAZARUM

* Tanım/açıklama: "Acınacak durumda olmanın ya da çaresizliğin, söylenilen ya da yapılanların yanlışlığına ağır bastığı" "savı".
Örnek: "Adam ayakta duramayacak denli yaşlı ve hasta. Bence geçmişte yaptıklarından sorumlu tutulmasına artık gerek kalmamalı."
Lat.: ARGUMENTUM AD MISERICORIDIAM

Sözcükler: "İLLE DE" / "TEMELDE ..." ile başlayan "tanımlar".
Tanım/açıklama: "Yalnızca iki seçeneğin var olduğu savı." YANLIŞ İKİLEM.
Örnek: "Ya çözümün bir parçasısındır ya da sorunun!"
İng.: BIFURCATION

Sözcükler: "ELİMDE DEĞİL ..." / "NE BİLEYİM ..." sözlerinin eklendiği "tanımlar".
Tanım/açıklama: "Güç"/"zayıflık" kullanımı.
Örnek: "Ders kitaplarında yazılanlar doğrudur. Eğer yanlış dersem öğretmen beni sınıfta bırakır."
Lat.: ARGUMENTUM AD BACULUM


Az kullanılması gerekenleri ve kullanırken çok dikkat edilecekleri bil de KONUŞ!!! )

( http://www.nku.edu/~garns/165/ppt3_2.html

http://courses.washington.edu/spcmu/334/fallacies.html )

( Safsata Türleri )


- SAÇMA(LIK)LAR/SAFSATALAR:
BİÇİMSİZ ile/ve/||/<> BELİRSİZLİK ile/ve/||/<> SALDIRI ile/ve/||/<> KONUNUN ÖZÜNÜ KAÇIRMA ile/ve/||/<> TARTIŞMALI NEDEN ile/ve/||/<> İSTATİSTİKSEL HATA ile/ve/||/<> ŞAŞIRTMA ile/ve/||/<> YETKEYE BAŞVURMA ile/ve/||/<> DUYGULARA BAŞVURMA ile/ve/||/<> KIYASLAMA HATALARI ile/ve/||/<> SINIFLANDIRMA HATALARI

( BİÇİMSİZ SAÇMA(LIK)LAR/SAFSATALAR ile/ve/||/<> SAÇMA(LIK)LAR/SAFSATALAR
( INFORMAL FALLACIES vs./and/||/<> FALLACIES )

BELİRSİZLİK SAÇMA(LIK)LARI/SAFSATALARI: GÖNDERMELİ ile/ve/||/<> VURGULAMA ile/ve/||/<> ÇOK ANLAMLILIK
( FALLACY OF: EQUIVOCATION vs./and/||/<> ACCENT vs./and/||/<> AMPHIBOLY )

SALDIRI SAÇMA(LIK)LARI/SAFSATALARI: KARALAMA ile/ve/||/<> NİTELİKSEL ile/ve/||/<> "SEN / SEN DE ..." ile/ve/||/<> DOLDURUŞA GETİRME
( ARGUMENT AGAINST THE MAN vs./and/||/<> CIRCUMSTANTIAL AD HOMINEM vs./and/||/<> FALLACY OF "YOU / YOU ALSO" vs./and/||/<> POISONING THE WELL )

KONUNUN ÖZÜNÜ KAÇIRMA SAÇMA(LIK)LARI/SAFSATALARI: KISIR DÖNGÜ ile/ve/||/<> İLGİSİZ AMAÇ ile/ve/||/<> İLGİSİZ SONUÇ ile/ve/||/<> İDDİAYI ZAYIFLATMA ile/ve/||/<> KONUYU SAPTIRMA
( BEGGING THE QUESTION vs./and/||/<> FALLACY OF IRRELEVANT PURPOSE vs./and/||/<> IRRELEVANT CONCLUSION vs./and/||/<> FALLACY OF STRAW-MAN vs./and/||/<> FALLACY OF RED HERRING )

TARTIŞMALI NEDEN SAÇMA(LIK)LARI/SAFSATALARI: YANLIŞ NEDEN ile/ve/||/<> ÖNCESİNDE ile/ve/||/<> ORTAK ETKİ ile/ve/||/<> GÖZDEN KAÇIRILABİLİR NEDEN ile/ve/||/<> YANLIŞ YÖN ile/ve/||/<> KARMAŞIK NEDENLER
( FALLACY OF FALSE CAUSE vs./and/||/<> FALLACY OF "PREVIOUS THIS" vs./and/||/<> JOINT EFFECT vs./and/||/<> GENUINE BUT INSIGNIFICANT CAUSE vs./and/||/<> WRONG DIRECTION vs./and/||/<> COMPLEX CAUSE )

İSTATİSTİKSEL HATA SAÇMA(LIK)LARI/SAFSATALARI: YETERSİZ ÖRNEK ile/ve/||/<> TEMSİL ETMEYEN ÖRNEK ile/ve/||/<> YANLIŞ BENZETME ile/ve/||/<> YOK SAYMA ile/ve/||/<> SÜMEN ALTI ile/ve/||/<> KUMARBAZ
( FALLACY OF INSUFFICIENT SAMPLE vs./and/||/<> UNREPRESENTATIVE SAMPLE vs./and/||/<> FALSE ANALOGY vs./and/||/<> SLOTHFUL INDUCTION vs./and/||/<> FALLACY OF SLANTING vs./and/||/<> GAMBLER'S FALLACY )

ŞAŞIRTMA SAÇMA(LIK)LARI/SAFSATALARI: DEVEDE KULAK ile/ve/||/<> YA SİYAH, YA BEYAZ ile/ve/||/<> KANITLAMA ZORUNLULUĞU ile/ve/||/<> FELÂKET ÇIĞIRTKANLIĞI ile/ve/||/<> İMÂLI SORU ile/ve/||/<> ÇOK SORULU ile/ve/||/<> SINIRLI SEÇENEK
( FALLACY OF THE BEARD vs./and/||/<> BLACK OR WHITE FALLACY vs./and/||/<> ARGUMENT FROM IGNORANCE vs./and/||/<> FALLACY OF SLIPPERY SLOPE vs./and/||/<> COMPLEX QUESTION vs./and/||/<> FALLACY OF MANY QUESTIONS vs./and/||/<> FALLACY OF LIMITED CHOICES )

YETKEYE BAŞVURMA SAÇMA(LIK)LARI/SAFSATALARI: BİR BİLENE SORMA ile/ve/||/<> YETERSİZ KAYNAK ile/ve/||/<> İNANCA BAŞVURMA ile/ve/||/<> ORTAK TUTUMA BAŞVURMA ile/ve/||/<> ÖBEK BASKISI ile/ve/||/<> YARARCI ile/ve/||/<> BEĞENDİRME ile/ve/||/<> DAYATMA ile/ve/||/<> İÇİNDEKİ DEĞİL DIŞINDAKİ(ZARF-MAZRUF) ile/ve/||/<> GENETİK
( ARGUMENT TO AUTHORITY vs./and/||/<> FALLACY OF UNQUALIFIED SOURCE vs./and/||/<> APPEAL TO BELIEF vs./and/||/<> APPEAL TO COMMON PRACTICE vs./and/||/<> BANDWAGON, PEER PRESSURE vs./and/||/<> PRAGMATIC FALLACY vs./and/||/<> APPEAL TO PERSONAL INTERESTS vs./and/||/<> FALLACY OF "IS" TO "OUGHT" vs./and/||/<> STYLE OVER SUBSTANCE vs./and/||/<> GENETIC FALLACY )

DUYGULARA BAŞVURMA SAÇMA(LIK)LARI/SAFSATALARI: TEHDİT ile/ve/||/<> DUYGU ile/ve/||/<> ÖNYARGILI DİL ile/ve/||/<> MAZERET
( ARGUMENT FROM FORCE vs./and/||/<> ARGUMENT TO PITY vs./and/||/<> PREJUDICIAL LANGUAGE vs./and/||/<> FALLACY OF SPECIAL PLEADING )

SAÇMA(LIK)LAR/SAFSATALAR ile/ve/||/<> HATALAR
( FALLACIES vs./and/||/<> MISTAKES/WRONGS )

KIYASLAMA HATALARI: GENELLEŞTİRME ile/ve/||/<> ÖZELLEŞTİRME
( FALLACY OF CONVERSE ACCIDENT vs./and/||/<> FALLACY OF ACCIDENT )

SINIFLANDIRMA HATALARI: BÜTÜNLEME ile/ve/||/<> İNDİRGEME
( FALLACY OF COMPOSITION vs./and/||/<> FALLACY OF DIVISION ) )


- SAÇMA(LIK)LAR/SAFSATALAR ile/ve/||/<> HATALAR


- SAÇMA(SAPAN) ile KELALÂKA


- SAÇMA ile ABES


- SAÇMA ile/ve/değil/yerine YETERSİZ/LİK


- SAÇMALAMAK ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/< SAYGISIZLAŞMAK


- SAÇMALIK" ile/ve/değil/yerine/<> ÇELİŞKİ


- SAÇMALIKLAR/DA:
KİŞİNİN ÇIĞLIĞI ile/ve/||/<> DÜNYANIN SESSİZLİĞİ


- SAÇMASAPAN(BERHÛD[Fars.]/TÜRREHÂT[Ar.]) (KONUŞMAK)


- SADAKA[Ar.] ile/ve/||/<>/> SEVAP[Ar.]


- SÂDE[Fars.]/SÂF[Ar.] değil/yerine/= ARI/YALIN


- SADE ile/ve/değil/yerine/||/<> SADECE


- SADECE ..., SADECE ..., SADECE ... (DEĞİL) değil/yerine/= TEK BİR ŞEY (DEĞİL)


- SADECE ..." ile "SALT ..."


- SADECE ... ile/||/<> BİR TEK ...


- SADECE O MU? ile/ve/değil O MU SADECE?


- SADECE ŞAKAYDI ile/ve/||/<> BİLMİYORUM ile/ve/||/<> UMRUMDA DEĞİL ile/ve/||/<> TAMAM

( [Ardında, en azından, küçük bir ... ]
Gerçeklik yatar. İLE/VE/||/<> Bilgi yatar. İLE/VE/||/<> Düşünce ve/ya da duygu yatar. İLE/VE/||/<> Acı yatar. )


- SADECE ile ANCAK VE ANCAK

( MAHZÂ: Ancak, yalnız, tek, sade. | Hâlis, katkısız, tam. )


- SADECE ile/ve/değil BAŞLI BAŞINA


- SADED[Ar.] değil/yerine/= ASIL

( Asıl konu. | Yakınlık, civar. | Düşünce, niyet, kasıt; girişim/teşebbüs. )


- SADED[Ar.] ile ÖZET

( Asıl konu. | Yakınlık, civar. | Düşünce, niyet, kasıt; girişim/teşebbüs. İLE ... )


- SADED[Ar.] ile SONUÇ

( Asıl konu. | Yakınlık, civar. | Düşünce, niyet, kasıt; girişim/teşebbüs. İLE ... )


- SADEDE GELMEK değil/yerine/= KONUYA DÖNMEK


- SADELEŞME ile ÖZE DÖNÜŞ


- SADELEŞTİRME ile ÇEVİRİ


- SADELİ değil(/olmaz) SADE


- SÂDIR ile HUSÛL


- SADIR ile SÂDIR

( Göğüs/sine. | Yürek/kalp. | Kazaskerlere verilen san. | Sadrazam sözcüğünün, kısa söylenişi. İLE Çıkan, görünen. )


- SADRAZAM TORUNU değil SADRAZAM'IN SOL TAŞAĞI


- SAF ..." ile/ve/<> "SADECE ..."


- SAF ... değil SALT ...


- SAFAHAT ile SEFAHAT

( Evreler, safhalar. İLE Eğlenceye düşkünlük. | Uçarılık. )


- SAFİYE ve/||/<>/> TASFİYE


- SAFİYET ve/||/<> SAMİMİYET


- SAFLAŞMA ile/ve/değil/yerine/<> YALINLAŞMA


- SAFSATA ile HURÂFE


- SAFSATA ile/ve/||/<> TATAVA

( Boş, temelsiz, asılsız söz. İLE/VE/||/<> Çok fazla söz. )


- SAFSATA ile TOTOLOJİ

( Belirli bir niyet üzere uyarlanmışlık da vardır. İLE ... )


- SAĞ SALİM değil/yerine/= SAĞ SAĞLAM/SAĞ ESEN/ESENLİKLE


- SAĞ-SALİM (GİTMEK, ULAŞMAK, DÖNMEK)


- SAĞ-SOL


- SAĞ ile/ve/||/<>/> SELÂMET

( Sen. İLE/VE/||/<>/> Ben. )


- SAĞA ÇEKMEK ile KENARA ÇEKMEK


- SAĞA SOLA (SORMAK, BAKMAK)


- SAĞAR ile/değil SAĞIR

( Sağma işlemi yapan. İLE/DEĞİL Duymayan/işitmeyen kişi. )


- SAĞDIK ile/değil SADIK


- SAĞDUYU ile/ve/||/<> SAĞGÖRÜ

( Doğru, akla uygun yargılar verme yeteneği. | Doğru ile yanlışı birbirinden ayırma ve doğru yargılama gücü. İLE/VE/||/<> Gerçekleri, yanılmadan görebilme yeteneği. )


- SAĞLAMAK ile "BECERMEK"


- SAĞLAMAK ile/değil KURMAK


- SAĞLAMAK ile ÖNAYAK OLMAK


- SAĞLAMLAŞTIRMA ile/ve/||/<> PEKİŞTİRME


- SAĞLI-SOLLU


- SAĞLIKLI/SAĞLIKSIZ ... değil/yerine ORANTILI/ORANTISIZ ...


- SAĞYA değil SAĞA


- SAH[Ar.] ile/değil/yerine İMLEÇ

( Bir şeyin doğru olduğunu belirtmek için yapılan im. )


- SAHA değil SÂHA


- ŞAHANE değil/yerine/= ÇOK GÜZEL, EŞSİZ, GÖRKEMLİ


- ŞAHESER[Ar.] değil/yerine/= BAŞYAPIT


- SAHİBİ değil EMÂNETÇİSİ


- SAHİBİNDEN değil EMÂNETÇİSİNDEN


- SAHİBİSİ" değil SAHİBİ


- SAHİH[Ar.]["SAİH" değil!] değil/yerine/= DOĞRU


- SAHİH ile/ve SARİH

( Bahs'te. İLE/VE Keşf'te. )


- SAHÎK[Ar.] ile SÂHİK[Ar.]

( Uzak. | Çok karışık anlaşılmaz söz. İLE Ezip döven. )


- SAHİL "KENARI" değil SAHİL


- SAHİP OLMADIĞIN ŞEY/DEĞER/OLANAK/KOŞUL ve BULUNMADIĞIN YER

( Vazgeçemeyiz. VE Terk edemeyiz. )


- SAHİP OLMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< LÂYIK OLMAK


- SAHİP OLMAK ile/ve/değil/yerine/||/<> SAHİP ÇIKMAK


- SAHİP OLMAK ile/değil/yerine ŞAHİT OLMAK


- SAHİPLENME ile/değil/yerine/< AİDİYET

( Kentte. İLE/DEĞİL/YERİNE/< Köyde, doğada. )


- ŞAHIS ZAMİRİ/ADILI ile/ve İŞARET ZAMİRİ/ADILI


- ŞAHIS[Ar. ŞAHS] ile ŞÂHIS

( Kimse, kişi. İLE Sırık. )


- ŞAHIS[Ar.] değil/yerine/= KİŞİ/BİREY


- ŞAHİT ile/değil ŞAYET


- ŞAHKÜL" değil ŞÂKÜL


- SAHNE ALMAK değil/yerine SAHNEYE ÇIKMAK


- SAHNE ÇALMAK ile/değil ÖNEMİNE BİNAEN


- SAHNE TOZU YUTMAK ile/ve/||/<> MÜREKKEP YALAMAK


- ŞAHREM ŞAHREM (AYRILMAK)

( Parçalanmış, yarılmış olarak. )


- ŞAHSEN ile/ve/||/<> BİZZAT


- ŞAHSÎ[Ar.] değil/yerine/= KİŞİSEL


- ŞAHSİLEŞTİRMEK ile ŞAHSİ-LEŞ-TİRMEK


- ŞAHSİYET(Lİ/SİZ) değil/yerine/= KİŞİLİK(Lİ/SİZ)


- SAHTE ile/ve/<> "YARIM"


- SAHTE ile/değil SANKİ


- ŞAİBE[< ŞEVB | çoğ. ŞEVÂİB] ile/değil ŞÂYİA[çoğ. ŞÂYİÂT]

( Leke, kusur, ayıp; noksan, nakîsa. | Art düşünce. | Hile. | Kir, leke | Kötü eser, iz. İLE/DEĞİL Yayılmış haber, yaygın olan, söylenti. )


- SÂİBE[Ar.] ile SÂİBE[Ar. < SEVÂB] ile ŞAİBE[Ar. < ŞEVB | çoğ. ŞEVÂİB]

( Başıboş bırakılmış hayvan, dişil deve. İLE Saib'in dişili/müennesi. İLE Leke, kusur, ayıp; noksan, nakîsa. | Art düşünce. | Hile. | Kir, leke | Kötü eser, iz. )


- SAİKLER/LE değil SAİK/LE

( "Saik", sevk sözcüğünün çoğulu olduğundan, çoğul olana bir "-ler" eki daha olmaz/kullanılamaz. )


- ŞAİR[Ar.]/POET[İng.] değil/yerine/= OZAN


- SAİR[Ar.] değil/yerine/= BAŞKA, ÖTEKİ


- ŞAİR[Ar.] değil/yerine/= OZAN

( Şiir söyleyen ya da yazan kişi. | Hayal gücü geniş olan, duyarlı, duygulu kişi. )

( )


- ŞAİR[Ar.] ile/ve/||/<>/> ŞARİH[Ar.]

( Ozan. İLE/VE/||/<>/> Açıklayan, şerh eden. Bir yapıtı açıklamak üzere başka bir betik yazan kişi. )


- ŞAİRÂNE[Ar.]/POETIC[İng.] değil/yerine/= OZANCA


- ŞAKA GİBİ ile/ve/=/||/<>/< GİBİ GİBİ


- ŞAKA-MAKA


- SAKÎM[Ar. < SAKAMET] değil/yerine/= BOZUK/YANLIŞ/EKSİK

( Hasta, hastalıklı. | Yanlış. | Rivâyeti doğru, sağlam olmayan hadîs. )


- ŞAKIMAK ile "ŞAKIMAK"

( Ötücü kuşlar ezgili ses çıkarmak, ötmek, şakramak, terennüm etmek. İLE Çok konuşmak, çenesi düşmek. | Şarkıları/şiirleri hoş söylemek ya da okumak. )


- SAKIN HA! ile AMAN HA!


- SAKINAN GÖZE ÇÖP BATAR değil SAKINILAN GÖZE ÇÖP BATAR


- SAKINAN GÖZE ÇÖP BATAR değil SAKINILAN GÖZE ÇÖP BATAR


- SAKİNLEŞME:
AKILDA ve/||/<> GÖNÜLDE

( Bilgi ile. VE/||/<> Sevgi ile. )

( Elinde getiren, karnında götürür; aklında getiren, gönlünde götürür. )


- SAKİNLEYİCİ değil SAKİNLEŞTİRİCİ


- ŞAKIR ŞAKIR (AKMAK)


- ŞAKIR ŞUKUR

( Fazlaca şakırtı çıkararak. )


- SAKLA BENİ, VARKEN; BULUNAYIM SANA, YOKKEN ile/ve SAKLA SAMANI, GELİR ZAMANI


- SAKLAMA(MA)K ile/ve/<> ESİRGEME(ME)K


- SAKLAMAK ile ÖRTMEK


- SAKLAMAK ile/ve/||/<>/> SAYIKLAMAK

( Aşkı/nı. İLE/VE/||/<> Adı/nı. )


- SAKLI GİZLİ (İŞLER YAPMAK)


- SALÂBET[Ar. < SULB] değil/yerine/= KATILIK/SAĞLAMLIK

( Peklik, katılık, sağlamlık. | Manevi kuvvet, dayanma. )


- ŞALDIR-ŞULDUR


- SALDIRI SAÇMA(LIK)LARI/SAFSATALARI:
KARALAMA ile/ve/||/<> NİTELİKSEL ile/ve/||/<> "SEN / SEN DE ..." ile/ve/||/<> DOLDURUŞA GETİRME


- SALDIRI ile/değil/yerine ÇIKIŞ


- SALDIRI ile/değil/>< HAKKINI SAVUNMAK

( Etkin olmaya alışık olmayana, hakkını savunmak, "saldırı" gibi gelebilir. )


- SALDIRI ile/değil/yerine/||/<> SORU


- SALDIRMAK ile/ve/değil/yerine "SARMAK"


- SALDIRMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SATAŞMAK


- SALINA SALINA (YÜRÜMEK)


- SALKIM SAÇAK

( Eskimiş eşyalarda. )


- SALLAMAK ile ATMAK


- SALLAMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> YUVARLAMAK


- SALLANTI ile ÇALKANTI


- SALLANTI ile SARSINTI


- SALMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> SAÇMAK


- SALYA-SÜMÜK (AĞLAMAK)


- SALYONGOZ değil SALYANGOZ


- ŞAMDAN ile/değil ÇIRAKMA/ÇIRAKMAN

( ... İLE/DEĞİL Üzerine, kandil, mum ya da herhangi bir ışık konulan, yüksek tabla. )


- SAMED ve/||/<> SOMUT


- ŞÂMİL[< ŞEML < ŞÜMÛL] ile/ve/<> KÂMİL[< KEMÂL]

( Topluma. İLE/VE/<> Kişiye/sana! )

( Genele. İLE/VE/<> Özele. )

( İçine alan, kaplayan, çevreleyen. İLE/VE/<> Tam, eksiksiz, bütün. | Olgun. | Bilgin, âlim. )


- SAMİMÎ(YET) değil/yerine/= İÇTEN/LİK


- SAMİMİYET ile AÇIKLIK ile SAYDAMLIK/ŞEFFAFLIK

( Açıklığı ve iyilikseverliği sayesinde hem çevresine, hem de sonuç olarak kendine yararlı olan biri simgelenir. )


- SAMİMİYETİN BELİRTİSİ ve/||/<> DÜRÜSTLÜĞÜN İFADESİ

( Gözler. VE/||/<> Sözler. )


- ŞAMPİYON[Fr., İng. < CHAMPION] değil/yerine/= BÖKE


- SAN-MAK ile ZAN ETMEK


- ŞAN-ŞÖHRET


- ŞAN/LI-ŞEREF/Lİ


- SANA SÖVÜYORUM değil/yerine/>< SENİ SEVİYORUM

( DEĞİL/YERİNE/>< )


- SANAL ile SOYUT


- SANAT ve/||/<>/> (< FELSEFE <) ve/||/<>/> KAVRAM ve ÖTESİ


- SANAT ile/ve/||/<> İNCELİK/RİKKAT[Ar.]


- SANAT ile/ve/||/<> SANA AİT


- SANAT ve/||/<> SEVGİ ve/||/<> FELSEFE

( Kişileri sevmekten daha sanatsal ve bilgece bir şey yoktur. )


- SANATIN:
DİLİ ile/ve/değil/<>/< ARACI


- SANAYİ ve DİL BİRLİĞİ


- SANDIĞIMIZ ile SANDIĞIMIZ

( Seçim sandığımız. İLE Zan/zannettiğimiz. )


- ŞANGIR ŞANGIR (KIRILMAK)


- ŞANGIR ŞUNGUR (SES ÇIKMASI/ÇIKARMAK)


- SANGO ile ...

( Orta Afrika Cumhuriyeti'nde, en yaygın kullanılan yerel dil. )


- SANIRIM ... OLABİLİR değil SANIRIM ... ya da ... OLABİLİR


- SANIRIM ile/ve/||/<> ANLADIĞIM KADARIYLA


- SANIRSAM değil SANIRIM


- SANIRSAM değil SANIRIM/SANIYORUM

( Anlatımda, bir koşulun[eğer/ise] tekrar ya da ikinci kez koşulu olmaz! Zannetmek ya da sanmak, bir koşuldur.

Zannetmek, bir şeyin, sözü geçtiği biçimde olduğunu/olacağını ya da olmadığını/olmayacağını, %51 - 99 oranında "kabul" ya da "iddia" etmenin ikinci kez ve başka bir olasılığı, belirsizliği barındırması ya da "tanımlaması" olanaksız ve anlamsızdır. )


- SANKİ BÖYLE değil SANKİ


- SANKİ GALİBA YANİ" değil SANKİ ya da GALİBA ya da YANİ


- SANKİ ile ...MIŞ GİBİ


- SANKİ ile/değil/yerine SANIRIM


- SANKİ değil/yerine/= SÖZÜMONA


- ŞANS (VERMEK) ile/ve/değil/||/<>/< KOZ (VERMEK)


- ŞANS ile/değil FIRSAT


- ŞANS değil/yerine/= UĞUR/YOM


- SANSASYON[Fr./İng.] ile SPEKÜLÂSYON[Fr./İng.]

( Dalgalanma. | Birçok kişiyi ilgilendiren, etkileyen, heyecan verici olay. İLE Vurgunculuk. | Saptırma. | Kurgu. )


- ŞANSIZ ile ŞANSSIZ

( Ünsüz. | Gösterişsiz. | Kılıksız, kıyafetsiz. İLE Şansı olmayan. )


- SANSKRİT değil/yerine HİNTÇE


- SANSKRİTÇE değil SANSKRİT


- SANSÜR[Fr.] değil/yerine/= DENETLEME/DENETKİ/SIKIDENETİM

( Her türlü yayının, sinema ve tiyatro yapıtlarının, hükümetçe, önceden denetlenmesi. Yayın ve gösterilmesinin, izne bağlı olması, sıkıdenetim. | Denetleme işini yapan kurul. )


- SANSÜRLEME ile/değil/yerine DÜZENLEME


- SANTRANÇ değil SATRANÇ


- ŞAP ŞAP (TOKATLAMAK/ÖPMEK)


- ŞAP ŞUP (ÖPMEK)


- ŞAPIR ŞAPIR (AKMAK, DAMLAMAK, ISLANMAK)


- SAPIR SAPIR (DÖKÜLMEK)


- ŞAPIR ŞAPUR (YIKAMAK)


- SAPITMA ile/değil/||/< SAPTIRMA ile/değil/||/< SAPMA


- ŞAPKA[Rus.] ile KASKET[Fr. CASQUETTE]

( Keçe, hasır, kumaş, ip vb. ile yapılan başlık. | Boru, baca, direk vb. şeylerin açık olan üst bölümünü havanın etkisinden korumak için takılan başlık. | Bazı bitkilerde, özellikle mantarlarda sapın üstünde bulunan, üreme örgenlerini taşıyan, şapka biçimindeki örgen. | Düzeltme işareti. İLE Genellikle erkeklerin giydiği, önü siperli başlık. )


- ŞAPKA[Rusça] ile KEP[İng. < CAP]

( Keçe, hasır, kumaş, ip vb. ile yapılan başlık. | Boru, baca, direk vb. nesnelerin açık olan üst bölümünü havanın etkisinden korumak için takılan başlık. | Bazı bitkilerde, özellikle mantarlarda sapın üstünde bulunan, üreme örgenlerini taşıyan şapka biçimindeki örgen. | Düzeltme imi. İLE Başlık, sipersiz şapka. | Asker şapkası. | Hemşirelerin taktığı başlık. | Bazı törenlerde profesör ve öğrencilerin taktığı özel başlık. )


- ŞAPKA ile/değil BO DOI

( ... İLE/DEĞİL Vietnam'da, koni biçimindeki şapkaların adı. )


- SAPLAMA ile/değil SAPTAMA

( Hızla batırmak. İLE/DEĞİL Bir şeyi belirgin kılma, tespit. | Yıkanmış gümüş bromürlü tabakanın, gümüş bromür kalıntılarını eritmek için filmin kimyasal bir eriyikten geçirilmesi. )


- SAPLANTI ile/değil AŞK


- SAPMA ile/ve AYRILMA

( Serbest bir mıktnatıslı iğnenin, denge konumunda iken gösterdiği doğrultudan geçen düşey düzlemle, bulunulan noktanın meridyen düzlemi arasındaki açı. | Bir ışının, saydam bir biçmeden geçtikten sonraki doğrultusu ile ilk doğrultusu arasında oluşan açı. | Bazı sözcüklerin, kurallara göre almaları gereken biçimlerden uzaklaşması durumu. İLE ... )


- SAPMA ile/değil BAŞKALDIRI


- SAPMA ile/değil KAYMA


- ŞAPPADAK ile ŞARKADAK

( Apansız/ansızın. İLE Ani bir "şapırtı" sesi çıkararak. )


- SAPSARI


- SAPTIRMA ile/değil/yerine SAPTAMA


- ŞAPUR ŞUPUR (YALAMAK, ÖPMEK)


- ŞAR ŞAR (AKMAK)


- ŞAR ŞAR / ŞARIL ŞARIL (AKMAK)

( Su ya da yağmurun, bol ve sesli bir biçimde akması, yağması. )


- SARF-I NAZAR[Ar.] değil/yerine/= SAYILMASA DA, VAZGEÇİLSE DE


- SARF[Ar.]/GRAMER[İng.] değil/yerine/= DİL BİLGİSİ


- SARF[Ar.] ile/ve/||/<> NAHV[Ar.]

( Sözcük bilgisi/(b)ilimi. İLE/VE/||/<> Tümce/cümle bilgisi/(b)ilimi. )


- SARGILI ile/değil SARILI


- ŞARHA ŞARHA


- SARHOŞ İKEN ile/değil SARHOŞ İSEN


- SARHOŞLUK ile ZAFER SARHOŞLUĞU

( ... İLE En kötü sarhoşluk. )


- SARIP SARMALAMAK / SARINIP SARMALANMAK


- ŞARKI ile/ve/değil/yerine/<> NİNNİ

( Tüm ninniler, hicaz makamındadır. )


- ŞARKILARINA EŞLİK ETMEK/EDİLMESİ ile/ve/||/<>/> ŞARKILARININ HEP BİRLİKTE SÖYLENMESİ


- SARKMA ile/ve GECİKME

( [buluşma dakikasından önce] Haber verilmişse/verilirse. İLE/VE Haber verilmemişse. )


- ŞARLATAN değil/yerine/>< FİLOZOF

( Filozofların aydınlatmadığı bir toplumu, şarlatanlar aldatır. )


- SARMAŞ DOLAŞ (GEZMEK, YÜRÜMEK)


- ŞART ile FARZ


- ŞART değil KOLAY!


- ŞARTSIZ-ŞURTSUZ (KABUL ETMEK, ÖNE SÜRMEK)


- ŞARZ değil ŞARJ


- ŞAŞA ile ŞATAFAT


- ŞAŞIRTICI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DÜŞÜNDÜRÜCÜ


- ŞAŞIRTMA SAÇMA(LIK)LARI/SAFSATALARI:
DEVEDE KULAK ile/ve/||/<> YA SİYAH, YA BEYAZ ile/ve/||/<> KANITLAMA ZORUNLULUĞU ile/ve/||/<> FELÂKET ÇIĞIRTKANLIĞI ile/ve/||/<> İMÂLI SORU ile/ve/||/<> ÇOK SORULU ile/ve/||/<> SINIRLI SEÇENEK


- ŞAŞKIN/LIK ile/değil/yerine AŞKIN/LIK


- ŞAŞKINLIK(/HAYRET) ile/ve/||/<>/> KUŞKU

( Zihinde. İLE/VE/||/<>/> Felsefede. )


- ŞAŞMA/ŞAŞIRMA/HAYRET (ETMEK) ile/ve/<>/> ŞAŞAKALMA/HAYRANLIK

( Felsefeye yöneltir. İLE/VE/<>/> Sanata yöneltir. )

( Doğaya/doğada. İLE/VE/<>/> İnsana/insanda. )

( Kısa süreli. İLE/VE/<>/> Uzun süreli. )

( Hem olumlu, hem olumsuzlara yöneliktir. İLE/VE/<>/> Olumsuzlara yönelik değildir. )

( Parçaya yöneliktir. İLE/VE/<>/> Tamamlanmışlara/olgunlara yöneliktir. )

( Anlayamadıklarımıza yöneliktir. İLE/VE/<>/> Aydınlatıcıdır. Kavrama ve kuşatmamızla birliktedir. )

( Açmazlarda, çelişki ve sıkıntılarda deneyimlediğimiz. İLE/VE/<>/> Sonsuzluğu, yüceliği ve üstünlüğü "duyumsatır". )


- SATEN ile/değil ZÂT-EN


- SATHÎ[Ar.] değil/yerine/= YÜZEYSEL/GELİŞİGÜZEL/ÜSTÜNKÖRÜ


- ŞATHİYAT ile ŞATHİYE

( Ciddi bir düşünceyi, konuyu, şaka ve alay yollu anlatmak için yazılmış deyişler. İLE Yergiye, alaya, şakaya yer veren manzum yapıt. | Tasavvuf konularını mizahlı bir biçimde işleyen, coşku hâlinde söylenen bir şiir türü. )


- SATIP SAVMAK


- SATIR ARASI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BAĞLAM


- ŞÂTIR[Ar. < ŞETÂRET | çoğ. ŞUTTÂR] ile ŞÂTR[Fars.]

( Neşeli, zevkli, şen, şenlik. | Büyük bir kişinin atı yanında gitmekle görevli ağa. | Tören ve alaylarda, sultanın, vezirin yanında yürüyen görevliler. İLE Yarı, yarım. | Bölüm, parça, kısım. | Dize/mısra. )


- SATIR[Ar.] değil/yerine/= DİZEK/ÇİZEK


- SATIRSONU ile SATIRBAŞI


- SATMAK ile/ve "OKUTMAK"[argo]


- SATRANÇ TAŞLARININ DEĞERLERİNDE:
1 ile/ve/||/<>/< 3 ile/ve/||/<>/< 5 ile/ve/||/<>/< 9 ile/ve/||/<>/< SONSUZ

( Piyon. İLE/VE/||/<>/< Filler. İLE/VE/||/<>/< Atlar ve kaleler. İLE/VE/||/<>/< Vezir. İLE/VE/||/<>/< Şah. )


- SATRANÇTA:
AÇILIŞ ve/||/<> YAPILMAMASI GEREKENLER

( * At ile başlanmaz!
* Kalelerin önündeki piyonlarla başlanmaz! [Yandan değil ortadan başlanır!]
* Vezir'in önündeki piyonla başlanmaz! )


- SAV ile/||/<> SAVA

( Haber. İLE/||/<> Havadis. )


- SAVA/HABER ile MÜJDE


- SAVAB - HATA ile SEVAP - GÜNAH


- SAVAŞ yerine MÜCADELE


- SAVUNMA ile/ve/değil "TUTMA"


- SAVUNMA ile/değil/yerine SERİMLEME


- SAVUNULMASI BİZE DÜŞMEZ değil SAVUNULMASINA GEREK KALMAZ/YOKTUR


- SAYDIRMAK ile/ve/||/<>/> SALDIRMAK