Bugün[16 Aralık 2025]
itibarı ile 10.411 başlık/FaRk ile birlikte,
10.411 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.


Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(23/43)


- KAKARA KİKİRİ (GÜLMEK)


- KAKIR KAKIR

( "Kakırtı" sesi çıkararak. )


- KAKMAK ile/değil ÇAKMAK


- KAL GELMESİ değil/yerine/>< KALK GELMESİ


- KÂL ile HÂL


- KAL ile KÂL[Ar.]

( Bir alaşımdaki madenlerin erime derecesi farkından yararlanarak bunları birbirinden ayırma işlemi. İLE Söz. )


- KALA KALA (ONA MI KALMIŞ?)


- KALAK ile KALAK

( Gelin tâcı. İLE Tezek yığını. )


- KALAKALMAK


- KALBİN DERİNLİĞİ ile/ve DERİNLİĞİN KALBİ


- KALBİN YOLU ile/ve/||/<> ZİHNİN YOLU

( Hoştur fakat tehlikelidir. VE/||/<> Sıradandır fakat güvenlidir. )


- KALBİNDEN GEÇEN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ZİHNİNDEN GEÇEN


- KALDIĞIMIZ YER değil/yerine KARAR KILDIĞIMIZ YER


- KALDIR(AMA)MAK ile/ve SİNDİR(EME)MEK


- KALDIRMAK/KALDIR(A)MAMAK ile TAŞIMAK/TAŞI(YA)MAMAK


- KÂLE ALMAMAK değil/yerine/= ÖNEMSEMEMEK/ÖNEM VERMEMEK/SÖZ ETMEYE DEĞER BULMAMAK


- KALE ile/değil KÂLE (ALMAK/ALMAMAK)


- KALEM TÜKETMEK ile/ve/değil/daha çok/+/||/<>/&gt;&lt;/< SİLGİ TÜKETMEK


- KALİBRASYON ve SENKRONİZASYON


- KALIN A ile İNCE A ile UZUN A

( Adam, akıl, ak, sakın, taka.
İLE
Lâla, lâstik, hâl, hâlbuki, lâf, lâkırdı, lâle, lâl, kâse, lânet, lâzım, kâzım, dükkân, kâtip, Hakkâri, zekâ, helâl, hattâ, sıhhât.
[Lâla, Lâtif lâleli lâmbasını, lâcivert lâke lâvabodan, nâzik ve nâdide Şefkâte verdi.]
İLE
Nâne, nâdir, nâme, câhil, câhit, sâdık, sâbit, kâtil, nâzik, târih, mâvi, hatâ, nâmus, mütevâzı, nâmert, âfet, gâye.
[Kısa okunacak sözcükler: Bakiye, yarın, hayır demokrasi, laik, hakem, sait, rakip, fakir, tarikat] )

( ALIŞTIRMA: "Aptallar, abdalın ibadethanesinde, aptallıklarını, abdallardan ayrımlaştırırken, adlarının anlamsızlaştırılmasını anlamlandıramadı." )

( - Hâkim hakem, yarın, rakiplerimizle demokrasi ve laiklik dersine devam edecek.
- Nalan, nahoş namesiyle hakemlere, nane verdi.
- Cahit'in kâsesine, Nadir’in kâtibi, kağıt koyuyordu.
- Halit, Sait’e, "Hayır!" diyemedi. )


- KALIN O ile İNCE O

( Ot, ova, ocak, ordu, orman, ortak, bando, solo, fono, foto, biblo. İLE Lokomotif, Lodos, Gol, Lokanta, Londra, Psikolog, Sosyolog, Alkol, Mentol, Meteoroloji. )

( Lobutları, loş locasında notalayan normal lort, losyoncusunun lokantasında, nohutları, lokumlarla karıştırdı. )

( - Londra yolundaki loş evlerde, nohut, noksan lokmadır.
- Alkolik lort, lokantanın locasında, lokumları, lokma lokma yuttu.
- Hollanda’da, psikolog olan lokomotifçi, orduda, bandocu oldu.
- Doğramacı oğlu, doğduğu zaman, doğru, yoğurtçuya koşmuş. )


- KALIN OYLUMLU/HACİMLİ değil GENİŞ OYLUMLU/HACİMLİ


- KALIN U ile İNCE (UZUN) U

( Uçak, ucuz, uçurum, uykucu, ufak, kutu.
İLE
Rûya, rûzgar, hûlya, gûya, lûtfen, lûgat, mahkûm, sükûnet, hükûmet. )


- KALIN ile/ve/<> KABA


- KALIN ile KALIN ile KALIN

( Nesnelerde, uzunluk ve genişlik dışında üçüncü boyutu çok olan. | Enli ve gür kaş. | Yoğun, akıcılığı az olan. | Etli, dolgun. | Pes ses. İLE Gelin olacak kıza erkek tarafından verilen para ya da armağan, ağırlık. İLE Mayalı hamurun parçalara ayrılıp tandırda pişirilmesiyle elde edilen ekmek türü. )


- KALINKAFALI/LIK ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/< HAYAL GÜCÜNÜN OLMAMASI


- KALINTI ile/ve/||/<> BULUNTU


- KALIP ile/değil/yerine/>< KAVRAM


- KALMA DURUMU -ile


- KALÖRİFER/KARALÜFER" değil ISITAŞIR/KALORİFER


- KALP ... değil OLUMLU/OLUMSUZ, BELLEK KAYITLARI


- KALP (İLE) ve/||/<> DİL (İLE)

( İkrar. VE/||/<> Tekrar. )


- KALP KALBE KARŞIDIR/KARŞIYMIŞ (DERLER) değil KALPTEN KALBE YOL VARDIR


- KALP değil/yerine/= GÖNÜL/YÜREK


- KALP ile KALP ile KALP

( Göğüs orta boşluğunda, iki akciğer arasında, gövdenin her yanından gelen kirli kanı akciğerlere ve oradan gelen temiz kanı da gövdeye dağıtan organ, yürek. | Kalp hastalığı. | Sevgi, gönül. | Bir ülkenin, bir kuruluşun işleyiş, yönetim ve varlığını sürdürme bakımından en önde gelen yeri. | Duygu, his. İLE Bir durumdan başka bir duruma çevirme, dönüştürme. İLE Düzme, sahte, geçmez para. | İşe yaramaz, tembel. | Yalancı, kendine güvenilmeyen. )


- KÂM[Ar.] ile/ve/değil/yerine/<>/< GAM[Ar.]

( Ağzın üstü, damak. | Meram, arzu, emel, istek. | Lezzet, zevk. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<>/< Tasa, kaygı, üzüntü. )


- KAMÇILAMAK değil/yerine TETİKLEMEK


- KAMUFLE ETMEK değil/yerine/= ALALAMAK


- KÂMUS ve/<> NÂMUS

( Kâmus, namustur. )


- KAN ile KAN

( Gövdemizde dolaşan yaşamsal sıvı. İLE İnanmak. )


- KANAAT ile/ve/değil/yerine/||/<>/> YAKÎN


- KANAT ile/değil KANAAT

( Kuşlarda ve böceklerde uçmayı sağlayan örgen. | Balıklarda yüzgeç. | Bir uçağın havada durmasını sağlayan taşıyıcı aerodinamik güçlerin etkilediği yatay yüzey. | Kapı, pencere, dolap gibi dikine açılıp kapanan şeylerin kapağı. | Yan, taraf. | Meclis, parti vb. topluluklarda düşünce yönünden özellik gösteren taraflardan her biri. | Fırıldak biçiminde olan şeylerde kol. | Angıç. | Savaş düzenindeki ordunun iki yanından her biri, cenah. | Futbol, hentbol vb. takım oyunlarında hücum hattının sağ ve sol bölümü. İLE/DEĞİL Elindekinden hoşnut olma durumu, kanıklık, yeter bulma, yetinme, fazlasını istememe, doyum. | Kanma, inanma. | Kanış, kanı, inanç, düşünce. )


- KANBUR değil KAMBUR


- KANDIRMA ile/ve/<>/> "YUTTURMA"


- KANDIRMAK ile KAFESLEMEK[argo]

( Kanmasını sağlamak, inandırmak, ikna etmek. | Aldatmak. | İçme, yeme isteğini karşılamak. İLE Çıkar sağlamak için birini aldatmak. )


- KANIT ARAMAK ile/değil/yerine KAVRAYIŞ


- KANIT/LAR ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GÖSTERGE/LER


- KANITLAYAN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DESTEKLEYEN


- KANLI-CANLI


- KANMA ile KANMA

( Yanılma. İLE Yetinme. )


- KANMAK/KANDIRMAK ile/ve/değil/yerine/<>/> İKNA (OLMAK/ETMEK)


- KANON = KANUN, KAİDE = CANON[İng., Fr., İsp.] = KANON[Alm., Yun.]

( Herhangi bir konuda yetkelerin belirlediği seçimler bütünü. | Eşit aralıklarla ilerleyen ancak birlikte değil, art arda duyulan iki ya da daha çok sesin birbirini sürekli taklit etmesiyle oluşan bütün. )


- KANSAROJEN değil KANSEROJEN


- KANSER değil/yerine KONSER (OLSUN) ile/değil/yerine/>< DERT değil/yerine MERT (OLMAK)

( GAZ/GÜLMEK: "İçinde kalıp kanser olacağına dışına çıkıp konser olsun." :) )


- KANSER/SİN/İZ değil/yerine (GÖVDENİZDE) BİR TÜMÖR VAR


- KANTAR ile/ve/||/<>/< TOPUZU


- KANTARIN TOPUZUNU KAÇIRMAK ile EŞEĞİN ..INA SU KAÇIRMAK


- KANUN değil/yerine/= YASA


- KAOS[Yun.] ile KOMPLEKS[Fr./İng.]

( Uçurum. | "Karmaşa". İLE Karmaşık. )


- KAOS ile/ve/değil/||/<> TENÂKUZ


- KAOTİK değil/yerine/= KARMAŞIK


- KÂP PAYI:
AYARLAMAK değil AYIRMAK


- KAP-KACAK


- KAP[Fr. < CAPE] ile KAP ile KÂP/KÂB[Ar.]

( Giysi. İLE Mahfaza. İLE Aşık kemiği. )

( Gövdeyi omuzların üstünden çepeçevre saracak biçimde yapılan bir tür üst giysisi. | Kadınların giydiği kolsuz üstlük. İLE İçi gaz, sıvı ya da katı herhangi bir nesneyi alabilen oyuk nesne. | Kap kacak. | Türlü şeylerin taşınması ya da saklanması için kullanılan torba, kılıf, çanta, sepet, sandık vb. | Kapak, cilt. İLE Aşık kemiği. )


- KAPAA değil KAPAĞI


- KAPALI ile/ve/||/<> DOLAYLI


- KAPALI ile/ve/değil/||/<> DONUK


- KAPALI ile/ve/değil/||/<> KORUNAKLI


- KAPALI ile/değil/yerine ÖRTÜLÜ


- KAPAN ile KAPAN

( Tuzak. İLE Büyük dükkan/depo.[ > Unkapanı ] )


- KAPAR ile KAPAR

( Kapatmanın geniş zamanlı tanımı/kullanımı. İLE Kapmanın geniş zamanlı tanımı/kullanımı. )


- KAPASİTE ARTTIRIMI değil KAPASİTE ARTIRIMI


- KAPASİTE ile POTANSİYEL

( SIĞA/YETENEK ile İÇKİN )


- KAPATMA EKİ -ile


- KAPI ÇALINIYOR değil KAPI ÇALIYOR


- KAPI KOLU ile/değil KAPI TUTAMAĞI


- KAPI[< KAPU] ile/ve/gibi/||/<>/> TAPU


- KAPI ile/ve/||/<> GEÇİT


- KAPI ve/||/<>/> YAPI


- KAPIŞ KAPIŞ


- KAPKARA


- KAPSAM/LI ile/ve/||/<> KAPASİTE/Lİ


- KAPSAM/LI ile/ve/||/<> NİTELİK/Lİ


- KAPSAM ile İSTİAP

( ... İLE İçine alma, içine sığdırma. )


- KAPSAMAK ile/ve KUCAKLAMAK


- KAPSAMI AŞAN ile/ve/||/<> KAPSAM DIŞINDA KALAN


- KAPSAYICI/LIK ile/ve/||/<> KUCAKLAYICI/LIK


- KAPTIRMAK ile/ve/değil/||/<>/< KAPILMAK


- KAR ile KÂR

( Kış mevsiminde yağan. İLE Kazanç. )

( Atmosferdeki su buharının yoğunlaşmasıyla oluşan ve yeryüzüne beyaz ve hafif billurlar biçiminde donarak düşen su buharı. İLE Alışveriş işlerinin sağladığı para kazancı. | İş. | Yarar, fayda. | Üretim etmenlerinden biri olan girişimcinin üretimden aldığı pay. | Maliyet fiyatıyla satış fiyatı arasındaki fark. )


- KÂR değil/yerine/= KAZANÇ/YARAR


- KARA KARA (DÜŞÜNMEK)


- KARA/NLIK ile/ve/||/<> BELİRSİZ/LİK


- KARA ile SİYAH


- KARAKOL yerine POLİS MERKEZİ


- KARAKTER[Fr., İng. < CHARACTER < Yun.]/SECİYE[Ar.] değil/yerine/= ÖZYAPI/IRA/İMCETÜR


- KARALAMA ile/ve/||/<>/>/< DIŞLAMA


- KARALAMAK ile/ve/||/<> ÇAMUR ATMAK


- KARAMSARLIK değil/yerine/>< KAVRAMSALLIK


- KARANLIK ve SÖZ

( İçinde, ışık vardır. [görebilen için] VE İçinde, ümit vardır. [duyabilen/dinleyen için] )


- KARANLIK ile/ve/||/<> UFUK ÇİZGİSİNİN ALTI


- KARARI-DUVARI (OLMAMAK)

( Bir kişinin nasıl hareket edeceğinin bilinememesi. )


- KARARLI/LIK ile/ve/||/<> (ALÇAK)GÖNÜLLÜ/LÜK


- KARDA-KIŞTA


- KARDEŞİM ile "KARDEŞİM!"


- KAREKTER değil KARAKTER


- KARGA BURNU değil KARGABURNU

( Ucları karga gagası gibi kıvrık olan araçların ortak adı. | Tel bükmekte kullanılan ve ucları sivri koni biçiminde olan metalden bir kıskaç türü. | Sanayide küçük ve yuva içine yerleştirilmiş vidaları sökmeye yarayan ince, uzun ağızlı araç. 4. isim, halk ağzında Kapı mandalı. )


- KARGA-TULUMBA (TAŞIMAK, GÖTÜRMEK)


- KARGACIK BURGACIK = ÇARPIK, DÜZENSİZ


- KARGACIK-BURGACIK (YAZMAK)


- KARGAŞA ile/değil KARMAŞA

( Kişiler arasında. İLE/DEĞİL Kavram ve/ya da olgularda. )

( Karmaşa, görünüşte ve sözlerdedir. Var olan, vardır. O, ne nesnel, ne de özneldir. Madde ve zihin, ayrı değillerdir, onlar, tek enerjinin yüzleridir. Zihne, maddenin işlevi olarak bakın, işte size bilim; maddeye, zihnin ürünü diye bakın, işte size din. )

( Between people.
The confusion is apparent and purely verbal. What is, is. It is neither subjective nor objective. Matter and mind are not separate, they are aspects of one energy. Look at the mind as a function of matter and you have science; look at matter as the product of the mind and you have religion. Vs. About concepts and/or facts. )


- KARGAŞA ile KAYNAMA, COŞMA/COŞKU / GALEYÂN[Ar.]["GALYAN" değil!]


- KARGO[Fr./İng. < CARGO] değil/yerine/= YÜK


- KARI-KIZ (PEŞİNDE KOŞMAK)


- KARI-KOCA (ARASINA GİRMEMEK)


- KARI-KOCA yerine EŞ


- KARI" (SEV[M]İYOR/UM) ile/değil KAR-I (SEV[M]İYOR/UM)


- KARÎ[Ar.] ile KARI

( Okuyucu, okur. İLE Bir erkeğin evlenmiş olduğu kadın. "KARI-KOCA" | Yaşlı. "KOCA KARI" )


- KARİKATÜR[Fr. < CARICATURE] değil/yerine/= DÜŞÜNÇİZİ


- KÂRINCA KARARINCA (YAŞAMAK, DAVRANMAK)


- KARIŞ KARIŞ (GEZMEK, ARAMAK/BAKMAK)


- KARIŞAN/IN-GÖRÜŞEN/İN (OLMAMASI)


- KARIŞIK-KURUŞUK (İŞLER YAPMAK)


- KARIŞIK/LIK ile/ve/değil/||/<>/< ÇEŞİTLİ/LİK


- KARIŞIK ile/ve/değil/||/<>/< ÇOK


- KARIŞIK ile/ve/değil KARMAŞIK


- KARIŞMAK:
NE YAPMAYACAĞI/NA / SÖYLEMEYECEĞİ/NE ile/değil
NE YAPTIĞINA/SÖYLEDİĞİNE

( Birine, ne yapmayacağını söylemek/anlatmak/göstermek karışmak değildir! ["Karışmak", yapılacak yanlış ya da doğru olan eylem/söz için kullanılabilir ancak.] )

( Kişilerin ne söyleyeceğini ya da yapacağını söylemeye, "müdahale" ya da "karışmak" denilebilir (belki ve çoğu şey için). Fakat ortak olan kavram, ifade, durum, davranış ve tutumlarda, toplumsal birlik, düzenlilik ve sürekliliğin sağlanması için gerektiğinde, hepimizin, birbirimize neyi yapamayacağını/yapmayabileceğini söylemesi kabalık ya da karışmak değildir! )


- KARIŞTIRMA ile/ve YUVARLAMA


- KARIŞTIRMAK/KARIŞTIRILAN ile/ve/değil/||/<> BİRBİRİNİN YERİNE KULLANMAK/KULLANILAN


- KARIŞTIRMAK ile/ve/değil/yerine/ne yazık ki/||/<>/< ANLAYAMAMAK


- KARIŞTIRMAK ile/ve ŞAŞIRMAK


- KARIŞTIRMAK ile/ve YERİNE KOYMAK


- KARIŞTIRMAMAK:
BİRBİRİNDEN değil BİRBİRİNE
(ya da BİRBİRİNDEN AYIRMAK)


- KARMAKARIŞIK


- KARMAN ÇORMAN


- KARMAN ÇURMAN/ÇORMAN (ETMEK)

( Karıştırmak. )


- KARMAŞA ile/ve/||/<>/>/< BAŞIBOŞLUK


- KARMAŞA ile/ve/||/<> BELİRSİZLİK


- KARMAŞA ile/ve/||/<> KARARSIZLIK


- KARMAŞIK SÖZCÜK ile KARMAŞIK TÜMCE


- KARMAŞIK/LIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DERİN/LİK


- KARMAŞIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YOĞUN


- KARMAŞIKLIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ZENGİNLİK


- KARNIBAHAR değil KARNABAHAR


- KARŞI ÇIKMAK ile "KAFA TUTMAK"


- KARŞI ÇIKMAK ile/değil/yerine ELEŞTİRMEK


- KARŞI KARŞIYA GELMEK" ile "AYNI DÜZLEMDE OLMAK"


- KARŞI KARŞIYA ile KAFA KAFAYA


- KARŞI KARŞIYAYIZ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BİRLİKTEYİZ

( Gövdemizle. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Saygı ve sevgiyle, anlamla, değerle, sözle... )


- KARŞI OLMAK ile/yerine UZAK OLMAK


- KARŞI" (OLMAK) ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TEMKİNLİ (OLMAK)


- KARŞI ile/ve/değil/yerine/></< TAMAMLAYICI


- KARŞI ile TERS ile GERİ


- KARŞILAMAK ile GÖĞÜSLEMEK


- KARŞILAŞMA ile/ve/||/<> KARŞILAŞTIRMA


- KARŞILIĞI OLMAYAN DURUMLAR/OLGULAR/KAVRAMLAR/SÖZCÜKLER ile/ve/<> BAŞKA BİR DİLDE KARŞILIĞI OLMAYAN DURUMLAR/OLGULAR/KAVRAMLAR/SÖZCÜKLER

( ... İLE/VE/<> Karşılığı Olmayan Sözcükler )


- KARŞILIĞINDA ile/değil KARŞISINDA


- KARŞILIK ile/ve/değil/<> IŞILTI


- KARŞILIKLI" ...LAŞIM değil ...LAŞIM


- KARŞILIKLI ile/ve/||/<> PARALEL


- KARŞILIKLI ile YANSIMALI

( MUTUAL )


- KARŞİM" değil KARDEŞİM


- KARŞINDAKİ yerine ÖTEKİ(DİĞERİ)


- KARŞIT/I ile/değil/yerine ÖTEKİ UC/U


- KARŞIT ile ÇELİŞİK


- KARŞIT ile/değil MUHATTAB


- KARŞITLIK" değil/yerine/>< ZEKÂ

( Uzlaşmaz karşıtlıklara düşkünlük, zekânın zayıflığındandır. )


- KARŞITSAL DAĞILIM -ile

( CONTRASTIVE DISTRIBUTION )


- KÂRÛN değil/yerine HÂRÛN


- KAŞ-GÖZ (ETMEK)


- KAS(IL)MAK ile/değil/yerine/>< KAT(IL)MAK


- KAS ile KAZ


- KASABA değil/yerine/= İLÇE


- KASAR ile !KAŞAR


- KÂSE[Fars.] değil/yerine/= TAS

( Cam, çini, toprak vb.nden yapılmış derince çanak. | Kalp. )


- KASEM ile YEMİN


- KASET[Fr. < CASSETTE]/CD[İng. < COMPACT DISC] / ALBÜM[Fr.] yerine UZUNÇALAR

( İçinde, görüntü ve seslerin kaydedildiği, gerektiğinde yeniden kullanılmasını sağlayan bir manyetik şeridin bulunduğu küçük kutu. / Fotoğraf, pul vb.ni dizip saklamaya yarayan bir defter türü. | Herhangi bir konu ile ilgili kısa açıklamalar verilerek resimler basılmış olan kitap. | Uzunçalar. YERİNE ... )


- KAŞI-GÖZÜ (SEÇİLME(ME)K, ANLAŞILMAMAK)


- KAŞIK KAŞIK (YUTMAK)


- KAŞIKLA VERİP, KEPÇEYLE ALMAK değil/yerine KOŞULSUZ VE BEKLENTİSİZ VERMEK/HİZMET


- KASILMA ile/ve TUTULMA


- KASIM KASIM (KASILMAK)


- KAŞINMA:
RAHİMDE değil VAJİNADA

( İç yüzeyde. [olmaz!] DEĞİL Dış bölgede/yüzeyde. )

( "Rahmim kaşınıyor" diye bir söz olmaz. DEĞİL "Vajina(m)da kaşıntı var/oluyor" olabilir. )


- KASIP KAVURMAK


- KASIR[Ar. < KASR]["ka" uzun okunur] ile KÂSİR[Ar. < KESÎR < KESRET] ile KÂSİR[Ar. < KESR] ile KASIR[Ar. < KUSÛR]["ka" uzun okunur]/KASÎR[Ar. < KASR] ile KASR[Ar. çoğ. KUSÛR] ile KASÎL[Ar.]

( Zorla işleten. İLE Çok olan. İLE Kıran, kesreden. İLE Kısa, boysuz. Kısa kesme, kısaltma, kısma. | Azaltma, kesme, eksiklik. | İbarenin çok kısaltılması. | Aruzda tef'ile'nin son harfinin düşürülmesi. İLE Köşk, kâşâne, saray. İLE Hayvanlara yedirmek üzere zamanından önce biçilen yeşil ot. )


- KASIT ile/ve/<> AYRIM


- KASIT ile/ve/değil/||/<>/< BAĞLAM


- KASIT ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< DAYANAKÇA


- KASIT ile/ve/||/<> HEDEF


- KASITLI (OLARAK) ile/ve/değil/yerine ÖZELLİKLE


- KASKATI (KESİLMEK)


- KASKO[İt. < CASCO] değil/yerine/= GÜVENCELİK


- KAŞKOL[Fr. < CACHE-COL] değil/yerine/= BOYUN ATKISI


- KASMAK ile "KASMAK"

( Kasları gergin duruma getirmek. | Kısaltmak. | Daraltmak. | Bölmek, ayırmak. İLE Baskısı altında tutmak. )


- KASMAK ile/ve/||/<>/> KAÇMAK


- KASTETMEK değil/yerine/= DEMEK İSTEMEK


- KATOLOG değil KATALOG


- KATALİZ/ÖR[Fr. < CATALYSE/UR] değil/yerine/= TEZGEN

( Kimyasal tepkimenin olmasını ya da hızının değişmesini molekül yapısını değiştirmeden sağlayan, katalitik etkiye yol açan nesne. )

( KATALİZ: Bir nesnenin kimyasal bir tepkimede hiçbir değişmeye uğramadan tepkimenin olmasını ya da hızının değişmesini sağlayan etkisi. )


- KATAR[Ar. < KİTAR] ile KATAR

( Tren. | Taşıt dizisi. | Bir arada giden ya da uçan hayvan dizisi. İLE O, ekler/katar. )


- KATARSİZ/KATARSİS değil KATARZİS


- KATEGORİ[Fr. < CATÉGORIE | İng. CATEGORY < Yun.] değil/yerine/= ULAM/DENKÖBEK

( Aralarında herhangi bir bakımdan ilgi ya da benzerlik bulunanların tamamı. )


- KATÎ[Ar.] ile YAKÎN[Ar.]

( Kesin. İLE Sağlam, kesin bilgi. | Bir şeyi iyice, kesinlikle bilme. )


- KATI ile ÜSSÜ ile BİR O KADAR DAHA


- KATILA KATILA (GÜLMEK)


- KATILIM SAĞLAMAK ile/değil/yerine/||/<>/< KATILMAK


- KATILIMLARINIZDAN DOLAYI ile/değil KATILIMINIZDAN DOLAYI


- KATILIRIZ/KATILMAYIZ, ...:
"O(RASI), ÖNEMLİ DEĞİL" değil "O(RASI), AYRI BİR KONU"


- KATILMAK ile YAPIŞMAK


- KATIP KARIŞTIRMAK


- KATIR KUTUR -


- KATKIDA "BULUNMAK/BULUNMASI" ile/değil "ETKİ ETMEK/ETMESİ"


- KATLANMA ve KİLİTLENME ile/ve/değil/||/<>/< KODLANMA


- KATMANLAŞTIRMA ile/ve DERİNLEŞTİRME


- KAVÂİD[Ar.] değil/yerine/= DİLBİLGİSİ


- KAVGA-DÖVÜŞ


- KAVGA-GÜRÜLTÜ


- KAVGA ile/ve/değil/||/<>/< KAYIKÇI KAVGASI

( ... İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Sonucu olmayan, bıktırıcı tartışma. )


- KAVL/KAVİL[Ar.] ile/ve/<> KELÂM

( Yok olanı, var ettiğimiz olana verdiğimiz ad. İLE/VE/<> Var olana ilim vermek. )


- KAVONOZ değil KAVANOZ[Yun.]

( Plastik, cam vb. nesnelerden yapılmış ağzı geniş, çeşitli boylarda kap. )


- KAVRAM "KARGAŞASI" değil KAVRAM KARMAŞASI

( Kargaşa, kişiler arasında olandır. )


- KAVRAM KARMAŞASI ile/ve/değil (KASITLI) KAVRAM SAPTIRMASI


- KAVRAM KARMAŞASI ile/değil ZİHİN/DÜŞÜNÜŞ KARMAŞASI


- KAVRAM OLGUSU ile/ve İÇ OLGULAR


- KAVRAM ÜRETMEK ile/ve/değil/||/<> KURAM ÜRETMEK


- KAVRAM:
ÖZGÜRLÜK ve/||/<>/< ZORUNLULUĞUN BİRLİĞİ


- KAVRAM:
TANIMLAMAK ile/ve/||/<> ZORUNLULUKLARINI GÖSTERMEK


- KAVRAM'IN:
YAŞI ve KATMANLARI


- KAVRAM/A ile/ve KAPSAM/A


- KAVRAM/AK ile/ve SINIR/LAMAK


- KAVRAM/KONU/DURUM/SORUN:
"KİŞİ/LER ÜZERİNDEN" (KAVRAM/DURUM) ile/değil/yerine/>< KAVRAM/DURUM ÜZERİNDEN (KİŞİ/LER)


- KAVRAM/LAR ve ÖZDEŞLİK


- KAVRAM/LAR ile/ve/<> SINIR KAVRAM/LAR


- KAVRAM/LAR ile/ve SINIR KAVRAM/LAR


- KAVRAM/LAR ile/ve/||/<> SÖZCÜK/LER

( Mantıkta, en küçük birim. İLE/VE/||/<> Dilde, en küçük birim. )

( KAVRAM: Bilincin dilbilgisi. )

( Şeylerin kavramı, sözcüklerin anlamı olur. )

( Kavram, her defasında üretilmesi gerekli olandır. )

( Kavram, tekil şeylerin özünü değil şeylerdeki evrensel öğeyi açıklar. )

( Kavram, zaman ile ilişki içinde değil zamansal olmayan varoluş [bengilik] türü altında kavranmalıdır. )

( Kavramlar, dışsal nesnelerin imgesi değildir. )

( Her kavram, bütünsel bir süreçtir ya da sürecin bütünselliğidir. )

( Düşünen her bir kişi için, kavram gereksinimi vardır ve bunlar, dünyanın neresinde ve ne zaman üretilirse üretilsin, artık, insanlığın malıdır. )

( Kavramlar dünyasına giren her kişi, evrensellikle bağ kurmuştur. Bunun ayırdında olmak, aydınlanmaya başlamak demektir. )

( Sözcük, bir köprüdür. )

( Sözcükler, bizi ancak kendi sınırlarına kadar götürebilir. )

( Sözcükler, gerçekleri iletmez, onları işaret eder. )

( Sözcükler, işaret eder ama açıklayamaz. )

( Sözcükler ve sorular, zihinden gelir ve bizi orada tutar. )

( Sözcük ile anlamı arasındaki bağlantı nedeniyle, sözcükler değerlilerdir ve eğer kişi, sözcüğü çok büyük bir dikkatle incelerse, kavramın ötesine geçerek, onun kökenindeki deneyime ulaşır. )

( Kişilik ötesine geçtiğinizde artık sözcüklere gereksiniminiz olmaz. )

( Sözcükler olmayınca anlaşılacak ne kalır? Anlama gereksinimi, yanlış-anlamadan doğar. Söylediğim/iz doğrudur fakat size göre o sadece bir kuram. Onun, doğru olduğunu nasıl anlayabileceksiniz? Dinleyin, anımsayın, düşünün, gözünüzde canlandırın. Ve günlük yaşamınızda uygulayın! Bana/bize/ona sabır gösterin ve herşeyden çok, kendinize sabır gösterin, çünkü tek engeliniz kendinizsiniz.

Yol, sizden geçerek kendinizden öteye götürür. Siz, sadece belirli, özel olanın gerçek, bilinçli ve mutlu olduğuna inandıkça ve ikilem ötesi gerçeği, hayal ürünü bir soyut kavram olarak red ve inkâr ettikçe, benim/bizim sadaka verir gibi, kavramlar ve soyutlamalar dağıttığımı/zı düşüneceksiniz. Fakat bir kez kendi varlığınız içindeki gerçeğe dokundunuz mu, o zaman, size en yakın ve en sevgili olanı tarif etmekte olduğumu/zu göreceksiniz. )

( Without words, what is there to understand? The need for understanding arises from misunderstanding. What I say is true, but to you it is only a theory. How will you come to know that it is true? Listen, remember, ponder, visualise, experience. Also apply it in your daily life. Have patience with me and, above all have patience with yourself, for you are your only obstacle.

The way leads through yourself beyond yourself. As long as you believe only the particular to be real, conscious and happy and reject the non-dual reality as something imagined, an abstract concept, you will find me doling out concepts and abstractions. But once you have touched the real within your own being, you will find me describing what for you is the nearest and the dearest. )

( The word itself is the bridge.
Words can bring you only unto their own limit.
Words do not convey facts, they signal them.
Words indicate, but do not explain.
Words and questions come from the mind and hold you there.
Words are valuable, for between the word and its meaning there is a link and if one investigates the word assiduously, one crosses beyond the concept into the experience at the root of it.
Once you are beyond the person, you need no words. )

( Sözcükler, hem tarihsel süreçte dikey, hem de farklı alanlarda, yatay kullanımları nedeniyle çok değişik anlamlara sahip olabilirler. )

( Kavramları/karşılıkları, kişilerde(zihinlerinde) bulunmayan, sadece sözel seviyedeki "düşünme" ve "kullanımlar", kişiler arasında, iletişim kazalarına, anlaşmazlıklara ve/ya da doğrudan şiddete kaynak oluşturur. )

( Söz(cük)leri/ni ve tutumu/nu değiştir... Dünya/n değişsin! )

( ... İLE/VE/||/<> Sabitlenemeyeni, sabitlemek. )

( Kavramlar, aklın görüleridir. )


- KAVRAM/SAL/LIK ile/ve/<> OLGU/SAL/LIK

( Tanımlanan her şey, kendine değil ona dairdir/yöneliktir. Tüm fizik ve metafizik, olgu ve kavramlar içindir. )


- KAVRAM ile/ve/<> ANLAM

( Zihnin, nesne ve olgulara bakan tarafı. İLE/VE Sözcüklere/terimlere bakan tarafı. )

( İçi/dışı yoktur/olmaz. İçeriği vardır. İLE/VE/<> İçi/bâtını ve dışı/zâhiri vardır. )

( Nesneler/olgular/olaylar dünyasıdır. İLE/VE/<>Değerler dünyasıdır. )

( Sözcüğün anlamı, nesnenin kavramı olur. )


- KAVRAM ile/ve/<> AYRIM


- KAVRAM ile AYRINTI


- KAVRAM ve/<> BELİRGİNLİK


- KAVRAM ile/ve/<> BİLİNÇ


- KAVRAM ve/<> BÜTÜN/LÜK


- KAVRAM ile/ve/<> ÇÖZÜM


- KAVRAM ile/ve/<> DERİNLİK


- KAVRAM ile/ve/değil EŞİK


- KAVRAM ile/ve/<> FİLOZOF ÇIĞLIĞI


- KAVRAM ve/||/<> GÖRÜSEL KARŞILIK


- KAVRAM ile İMGE

( İlke. İLE Eylem. )


- KAVRAM ile/ve/<> İMGE

( )


- KAVRAM ile KARÎNE


- KAVRAM ile/ve/<> KAVRAM BAĞLAMI


- KAVRAM ile/ve/değil/||/<>/>/< KAVRAM ÇİFTLERİ