Arapça karşılıkları olan FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibarı ile 7.799 başlık/FaRk ile birlikte,
7.799 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(13/33)
- İHLÂL[Ar. < HALEL] ile İHLÂL[Ar. < MAHALL]
( Bozma, sakatlama, halel getirme. İLE Yer gösterme, yerleştirme. )
- İHLÂS[Ar.] ile İHLÂS[Ar. < HULÛS | çoğ. İHLÂSÂT]
( Bozma, sakatlama, halel getirme. İLE Temiz/doğru/hâlis sevgi. | Gönülden gelen dostluk, samimiyet, doğruluk, bağlılık. | Yalandan uzaklaşma. )
( HULUS[Ar.]: Gönül temizliği. )
- İHMÂL[Ar. < HAML] ile İHMÂL[Ar.]
( Yükletme, yükletilme. İLE Önem vermeme, önemsememe, boşlama, terk etme. Olduğu gibi bırakma, savsaklama. )
- İHMAL[Ar.] ile/değil/yerine/>< İMAR[Ar.]
- İHRÂB[Ar.] ile İHRÂB[Ar.] ile İHRÂB[Ar.]
( Harâb etme/edilme. İLE Azmetme. | Kaçmaya zorunlu kılma. İLE Kavgayı kızıştırma. )
- İHRÂK[Ar.] ile İHRÂK[Ar. < HARK]
( Dökme, akıtma. İLE Yakma, yakılma. )
- İHSÂ'[Ar.] ile İHSÂ'[Ar. < HASÂ | çoğ. İHSÂİYYÂT] ile İHSÂ'[Ar.]
( Hayvan tezeği yakma. İLE Sayma, sayılma. İLE Yalnız bir ilim ve sanat ile uğraşıp onda geniş bilgi elde etme. | Eneme, eusyelerini çıkarma, hadım/iğdiş etme. )
- İHSÂN[Ar. < HISN] ile İHSÂN[Ar. < HASEN | çoğ. İHSÂNAT]
( Bir yeri sağlamlaştırma. | İffetli ve namuslu olma. İLE İyilik etme. | Bağış, bağışlama. | Verilen, bağışlanan şey. | İyilik, lütûf. )
- İHSÂN[Ar.] ile İCMÂL[Ar.]
- İHSÂN[Ar.] ile İFDÂL[Ar.]
- İHSÂN[Ar.] ile NEF'[Ar.]
- İHSÂNEN[Ar.] ile İHSÂNÎ[Ar.]
( İyilik ederek, bağışlayarak, ihsan suretiyle. İLE İhsana ait, ihsan ile ilgili, ihsan yoluyla. )
- İHSAS[Ar.] değil/yerine/= DUYUM
- İHSÂS[Ar.] ile İHSÂS[Ar.] ile İHSÂS[Ar. < HİSS | çoğ. İHSÂSÂT]
( Hisse verme/verilme, pay etme. İLE Kandırma. İLE Üstü kapalı anlatma, duyurma, sezdirme. | Duyum. )
- İHTÂ'[Ar.] ile İHTÂR[Ar. < HUTÛR | çoğ. İHTÂRÂT]
( Hataya düşürme/düşürülme. | Yanılma/yanıltılma. İLE Anımsatma. | Dikkatini çekme, tenbih. )
- İHTAR[Ar.] ile/ve/||/<>/> İHBAR[Ar.]
( Uyarma, dikkat çekme, uyarı. | Bir şeyi, birine anımsatma. İLE/VE/||/<>/> Bildirme, bildirim, haber verme. | Suçlu saydığı birini ya da suç saydığı bir olayı yetkili kuruma gizlice bildirme, ele verme. )
- İHTÂR[Ar.] değil/yerine/= UYARI/UYARMA
- İHTELAKA[Ar.] ile İFTERÂ[Ar.]
- İHTİBÂR[Ar.] ile TECRÎB[Ar.]
- İHTİCÂC[Ar.] ile İSTİDLÂL[Ar.]
- İHTİDÂ'[Ar. < HADA] ile İHTİDÂ'[Ar. < HİDÂYET] ile İHTİDÂ'/İHTİZÂ'[Ar.]
( Hilekârlık, hilecilik. | Aldatma, oyun etme. İLE Doğru yola girme. İslâm dinini kabul etme, müslüman olma. İLE Alçakgönüllülük/tevâzu. )
- İHTİDÂ'[Ar. < HİDÂYET] ile İMTİDÂD[Ar. < MEDD]
( ALÇAKGÖNÜLLÜLÜK, TEVAZÛ [bkz. İHTİZÂ] | HÎLEKÂRLIK | ALDATMA | DOĞRU YOLA GİRME, HİDAYETE ERME | İSLÂM DİNİNİ KABUL ETME, MÜSLÜMAN OLMA )
- İHTİFÂ'[Ar.] ile İHTİFÂ'[Ar. < HAFÎ]
( Çıplak ayakla yürüme. İLE Saklanma, gizlenme. )
- İHTİFÂL[Ar.] değil/yerine/= ANMA TÖRENİ
- İHTİFÂL[Ar.] ile İNFİÂL[Ar. < Fİ'L | çoğ. İNFİÂLÂT]
( Büyük kalabalıkla yapılan anma töreni. İLE Gücenme, darılma. )
- İHTİKÂK[Ar. < HİKKE] ile İHTİKAK["ka" uzun okunur]
( Değme, birbirine sürünme. | Kaşınma. İLE İki taraftan her birinin "hak benimdir" diye ayak diremesi. )
- İHTİKAR[Ar. < HAKARET] ile İHTİKÂR[Ar.]
( Hor, hakir görme. | Hakarete katlanma. İLE Halkın, yiyecek ve içecek gibi zorunlu gereksinimlerini ucuz ucuz toplayıp, fırsat bulunca pahalı satma, vurgunculuk, boğuntu, madrabazlık. )
- İHTİLÂ'[Ar.] ile İHTİLÂ'[Ar.]
( Taze ot biçme. İLE Bayanın, mehrinden vazgeçip ya da çok para vererek kocasından boşanması, nikâhı bozdurma. )
- İHTİLÂB[Ar.] ile İHTİLÂB[Ar.]
( Aldatma, aldatılma. İLE Süt sağma. )
- İHTİLÂC[Ar.] değil/yerine/= ÇARPINTI | ÇIRPINMA | SEĞİRME
- İHTİLÂF[Ar.] ile TEFÂVÜT[Ar.]
- İHTİLÂK[Ar.] ile İHTİLÂK[Ar.]
( Traş etme/edilme. İLE Yalan uydurma. )
- İHTİLÂL[Ar.] değil/yerine/= DEVİRİ/DEVRİM
- İHTİMAL DAHİLİNDE[Ar.] değil/yerine/= OLASILIK İÇİNDE
- İHTİMÂM[Ar. < HEMM] (GÖSTERMEK) değil/yerine/= ÖZEN (GÖSTERMEK)
- İHTİMAM[Ar. < HEMM] ile/ve/||/<>/>/< İTİBAR[Ar.]
- İHTİMÂM[Ar.] ile İHTİMÂM[Ar.] ile İHTİMÂM[Ar. < HEMM | çoğ. İHTİMÂMÂT]
( Süpürme. İLE Elemden/kederden dolayı uyuyamama. İLE Dikkatle, çabayla çalışma, özenle iş görme. )
- İHTİRÂ'[Ar.] ile İBTİDÂ'[Ar.]
( Daha önce benzeri olmayan bir şey icat etme; türetme. | Uydurulan bir yalanı gerçek gibi gösterme. | Daha önce kimse tarafından söylenmemiş yeni şeyler söyleme. | Özgün söz, şiir vb. İLE Başlangıç. | Bir işe başlama. | Önceleri, en önce, ilk önce. )
- İHTİRÂS[Ar. < HİRÂSET] ile İHTİRÂS[Ar. < HIRS] ile İHTİRÂZ[Ar. < HIRZ]
( Çekinme, sakınma, korunma. İLE Şiddetli istek/arzu. İLE Sakınma, çekinme. | Korkma. )
- İHTİSÂR[Ar. < HASR]/İKTİSÂR/SIMPLIFICATION[Fr., İng.] ile KISALTMA
( Kısaltma tekniği. )
- İHTİSÂR[Ar.] ile ÎCÂZ[Ar.]
- İHTİSÂS[Ar. < HİSS | çoğ. İHTİSÂSÂT] ile İHTİSÂS[Ar. < HUSÛS] ile İHTİZÂZ[Ar.] ile İ'TİSÂS[Ar.]
( Duyumsama/hissetme. | Duygulanma. İLE Bir ilim ya da sanat üzerinde fazla çalışarak onda derinleşmiş olma, uzmanlık. İLE Gece gezip dolaşma, bekçilik görevi görme. )
- İHTİTÂB[Ar. < HUTBE] ile İHTİTÂB[Ar. < HATAB]
( Nikâhla isteme. İLE Odun toplama, odun kesme. )
- İHTİYAÇ HALİNDE[Ar.] değil/yerine/= GEREK OLDUĞUNDA
- İHTİYÂL[Ar.] ile İHTİYÂL[Ar. < HÎLE | çoğ. İHTİYÂLÂT] ile İHTİYÂL[Ar.]
( Kibirlenme, gururlanma, büyüklenme. İLE Hile yapma, düzen, oyun etme. İLE Korkma. )
- İHTİYÂR HEYETİ[AR.] ile/ve/=/||/<> YÖNETİM KURULU
- İHTİYÂR[Ar.] ile/ve/||/<> İSTİMSÂK[Ar.]
( "Hayır!" deme bilgisi/becerisi, isteği. İLE/VE/||/<> Kendini/nefsini tutma. )
- İHTİYÂR[Ar.] ile/ve/||/<>/> REVİYE[Ar.]
( Yapmayabilme gücü/olanağı/bilgisi/çabası/özeni. İLE/VE/||/<>/> Bir konuda uzun uzun düşünmek. )
- İHTİYÂREN[Ar.] ile/ve/||/<> İHTİYÂRÎ[Ar.]
( Olumsuzdan, yanlıştan, zararlıddan, kötüden uzak durarak, zihnini/dilini/gözünü/elini/belini çekerek. İLE/VE/||/<> Reddetmeyi ve "Hayır!" demeyi yeğleyerek.["Evet!" demekten, istenç/irâdeden(yapma isteğinden/bilgisinden) önce olarak.] )
- İHTİYÂT[Ar.] ile İTİYAT[Ar.]
( İleriyi düşünürek/görerek davranma. | Sakınma. | Yedek. İLE Alışkanlık, huy. )
- İHTİYAT/Î[Ar.] değil/yerine/= SAKINTI/L
- İHTİYAT/LI[Ar.] değil/yerine/= SAKINMA/SAKINGAN
( Herhangi bir korku ya da düşünce ile bir şeyi yapmaktan uzak uzak durmak, içtinap etmek. | Olabileceği düşünülen kötülüklere karşı önlemler almak. | Korumak, esirgemek, gözetmek. )
- İHTİZÂ'[Ar.] ile İHTİZÂ'[Ar.] ile İHTİZÂ'/İHTİDÂ'[Ar.]
( Ateş yakıp alevlendirme. İLE Örneğe/nümûneye göre iş yapma. İLE Alçakgönüllülük. )
- İHTİZÂR[Ar. < HUZÛR] ile İHTİZÂR[Ar.]
( Can çekişme. İLE Sakınma, çekinme, korunma. | Korkma. )
- İHTİZAZ[Ar.]/VİBRASYON[Fr./İng.]/REZONANS[Fr./İng. < RESONANCE] değil/yerine/= TİTREŞİM/SESELİM/TINLAŞIM
- İHTİZÂZ[Ar.] ile İHTİZÂZ[Ar.] ile İHTİZÂZ[Ar. çoğ. İHTİZÂZÂT] ile İHTİSÂS[Ar.]
( Hazzetme, gönül ferahlığı. İLE Kendini alçak tutma, alçalma. İLE Titreme, deprenme. | Sıçrayıp oynama, sallanma. İLE ... )
- İHTİZÂZ[Ar.] ile İHTİZÂZ[Ar.] ile İHTİZÂZ[Ar.]
( Hazzetme, gönlü ferahlama. İLE Kendini alçak tutma, alçalma. İLE Titreme. | Sıçrayıp oynama, sallanma. )
- İHZÂ'[Ar.] ile İHZÂ'[Ar.]
( Ayakkabı giydirme. | Ganimetten pay alma. İLE Semirme, semirtme/semirtilme. )
- İHZÂL[Ar.] ile İHZÂL[Ar.]
( Islatma, ıslatılma. İLE Alay ve şaka ile çok uğraşma. )
- İHZÂR[Ar. < HUZÛR] ile İHZÂR[Ar.]
( Hazırlama, hazır etme/edilme. | Huzura getirme. Birinin mahkemeye davet edilmesi. İLE Gevezelik etme, saçmalama. )
- IK/IQ ile HIÇKIRIK
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Soğuk su içilip hemen sonrasında ekmek yenildiğinde ortaya çıkan hıçkırık. İLE ... )
- İK/YİK/İĞ/KİRMEN ile İP
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( İp eğirmekte kullanılan araç. İLE ... )
- ÎKA'["ka" uzun okunur][Ar. < VUKU] ile ÎKÂ'[Ar.]
( Yapma, yaptırma, oldurma; düşürme. | Türk müziğinde bir usul. İLE Dayanma, dayanılacak şey verme. )
- İKÂB[Ar.] ile 'AZÂB[Ar.]
- İKÂB[Ar.] ile İNTİKÂM[Ar.]
- ÎKAD["ka" uzun okunur] ile ÎKÂD[Ar.] ile İK'ÂD[Ar. < KUÛD]
( Yama, yakılma. İLE Sağlam kalma. İLE Oturtma. | Bir hükümdarı tahta çıkarma/oturtma. )
- ÎKAF["ka" uzun okunur][Ar. < VAKF] ile İKÂF[Ar.]
( Bir malı vakfetme. Mal. Vakfedilme. | Durdurma, durdurulma. İLE Palan. )
- IKÂL[Ar. < AKL/AKIL] ile/> IK'ÂR[Ar.]
( Deve ayağına bağlanan bağ, köstek. İLE Derinletmek/derinletilmek, derinleştirmek/derinleştirilmek. )
- İKÂME[Ar.] ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İKMAL[Ar.]
- İKÂMET[Ar.] ETMEK değil/yerine/= OTURMAK/KONA YAŞAMAK
- İKÂMETGÂH İLMÜHABERİ[Ar.] değil/yerine/= KONUT/OTURUM/YERLEŞİM BELGESİ
- İKÂMETGÂH[Ar. + Fars.]/MESKEN[Ar.] değil/yerine/= KONUT
- ÎKÂR[Ar.] ile İK'ÂR[Ar.]
( Doldurma, doldurulma. İLE Derinletme/derinletilme, derinleştirme/derinleştirilme. )
- ÎKÂZ[Ar.] değil/yerine/= UYARI
- İKBÂL[Ar.] ile MUDİYY[Ar.] ile MECÎ'[Ar.]
- İKBÂR[Ar.] ile İKBÂR[Ar.]
( Büyük/ulu görme/görülme. İLE Mezara koyma/konulma. )
- İKDÂM[Ar.] ile TEKAHHUM[Ar.]
- İKFÂL[Ar.] ile İKFÂL[Ar.] ile İKFÂR[Ar. < KÜFR]
( Kilitleme/kilitlenme. İLE Kefil kılma, tekeffül ettirme. İLE Birine kâfir deme/denilme. )
- İKİ) AYAK > (İKİ) EL ile/ve/||/<>/> İFFET[Ar. < ŞEHVET] ile/ve/||/<>/> ŞECAAT[Ar. < ÖFKE]
( ... İLE/VE/<>/> Kendini (")savunur/korur("). İLE/VE/<>/> Haksızlığa gösterilen öfke. [Hakk'ı savunur/korur.] )
( ... İLE/VE/<>/> Temizlik. | Namus. İLE/VE/<>/> Yiğitlik, yüreklilik, koçaklık. )
- İKİRCİK/TEREDDÜT[Ar. < REDD] ile TEMKÎN[Ar. < MEKÂNET]
( Kararsızlık. İLE Yerleşme, yer tutma, mekânlanma.| Ağırbaşlılık. | İhtiyat, tedbir. | Televvünden kurtulup huzur ve sükûna mazhar olmuş kişi, kendini yalnızca Hakk yoluna adamış olan kişi. )
- İKİZLER('İ)/TEV'EM[Ar.]
- İKLEMEK/İRKLEMEK ile İRPEMEK
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Çiğnemek. İLE Doğramak, parçalara ayırmak. )
- IKMÂ'[Ar.] ile IKMÂH[Ar.]
( Birini aşağılama. | Gelen birini geriye döndürme. İLE Kibir ve azametle kafa tutma. )
- İKRÂ'[Ar.] ile İKRÂ'[Ar.] ile İKRÂH[Ar. < KERH]
( Kiraya verme/verilme. İLE Okutma. İLE Birine, zorla iş yaptırma. | İğrenme, tiksinme. )
- İKRAH[Ar.] ETMEK değil/yerine/= İĞRENMEK/TİKSİNMEK
- İKRÂR[Ar.] ile İ'TİRÂF[Ar.]
- İKSÂ'[Ar.] ile İKSÂ'[Ar.]
( Kasveti sıkıntı verme/verilme. İLE Giydirme/giydirilme. )
- İKSÂM[Ar.] ile İKSÂM[Ar.]
( Yemin etme, and içme, kasem. İLE Kökünü kırma, hepsinin silinip süpürülmesi. | Çok mal alma/biriktirme. )
- İKSÂR[Ar.] ile İKSÂR[Ar. < KESRET]
( Bir şeyi yapmak elinde iken, savsaklayıp yapmama. İLE Çoğaltma/çoğaltılma, artırma. )
- İKTİBÂS[Ar.] ile/ve/<> İKRAZ[Ar.]
( Ödünç alma. | Alıntı. İLE/VE/<> Borç ya da ödünç verme. )
- İKTİBÂS[Ar.] ile/ve/<> İSTİKRAZ[Ar.]
( Ödünç alma. | Alıntı. İLE/VE/<> Ödünç alma, borçlanma. )
- İKTİBÂS ve/< İNTIBAK[Ar. < TIBK: Tıpkı, aynı. | çoğ. İNTIBÂKAT]
( Alıntı, uygunluk gerektirir. )
( Teşbihte, hata olmamalı/olmaz! )
- İKTİDAR[Ar.] değil/yerine/= ERK
- İKTİFA'[Ar. < KİFÂYET] değil/yerine/= YETİNME
- İKTİHÂL[Ar.] ile İKTİHÂL[Ar.]
( Saçın/sakalın ağarması, kır düşme. | Yaşlanma, kocama. İLE Sürme çekme. )
- İKTİNÂ'[Ar.] ile İKTİNÂ'[Ar.] ile İKTİNÂH[Ar. < KÜNH] ile İKTİNÂF[Ar.]
( Gizlenme, saklanma. İLE Çalışarak kazanma. | Meslek tutma, uyma. | Biriktirme, yığma. İLE Kökünü, aslını, künhünü anlama. İLE Bir şeyin etrafını kuşatmak. )
- İKTİRÂ'[Ar.] ile İKTİRÂ'[Ar. < KİRÂ]
( Kur'a atma, atışma, seçme. İLE Kirâ ile tutma, kiralama. )
- İKTİRÂB[Ar.] ile İKTİRÂB[Ar. < KURB]
( Korkulu, gamlı, kederli buluşma. İLE Yaklaşma, yanaşma. )
- İKTİRÂNÎ[Ar. < KARN] ile İZÂFÎ
- İKTİRÂS[Ar.] ile İKTİRÂZ[Ar. < KARZ]
( Kederli olma. | Bir işe/şeye önem verme. İLE Borç alma. )
- İKTİSÂ[Ar.] ile İKTİSÂ'[Ar. < KİSVET]
( Biriktirme/biriktirilme. İLE Giyme/giyinme. )
- İKTİSÂD[Ar. < KASD] ile İHTİSÂD[Ar.]
( Aşırı gitmeme/davranmama. | Tutum, tutma. | Biriktirme, artırma. | Ekonomi. İLE Biçme, biçilme. )
- İKTİSÂR[Ar.] ile İKTİSÂR[Ar. < KASR]
( Kırma, kesretme. İLE Sözü uzatmama. )
- İKTİSÂR/KASR[Ar.] ile HAZF[Ar.]
- İKTİSÂS[Ar.] ile İKTİSÂS[Ar.]
( İzinden, ardından gitme. | Kısas isteme ya da etme. | Öykü, kıssa söyleme. İLE Çekip koparma/koparılma. )
- İKTİSAT[AR.] ile/ve/değil/||/<>/< İHTİSAS[AR.]
- İKTİSAT/İKTİSADİ[Ar.]/EKONOMİ/K[İng. < ECONOMY] değil/yerine/= GEÇİMGE/GEÇİMSEL
- İKTİVÂ'[Ar.] ile İKTİVÂ'[Ar.]
( Dağlama/dağlanma, kızgın demirle, cehennem taşıyla gövdenin bir yerine dağ vurma. İLE Güçlenme. )
- İKTİYÂD[Ar.] ile İKTİYÂD[Ar., Fars.]
( Tutup götürme/götürülme. İLE Hile, dalavere yapma. )
- İKTİZÂ[Ar. < KAZÂ] ile/ve/<> İKTİFÂ[Ar. < KİFÂYET]
( Gerekli olma, gerekme. İLE/VE/<> Yetinme. | Kanma. )
- İKTİZÂZ[Ar.] ile/ne yazık ki !İKTİZÂZ[Ar.]
( Cildin bozulması. İLE/NE YAZIK Kİ Irza geçme. )
- İLÂ[Ar.] ile ÎLÂ'[Ar.] ile İ'LÂ[Ar. < ULÜVV] ile ÎLÂ'[Ar.]
( ...ye (kadar), ... dek. İLE Yemin etme. İLE Yükseltme, yükseltilme, yüceltilme; şöhretini artırma. İLE Çok istekli kılma. )
- İLÂ[Ar.] ile ÎLÂ'[Ar.] ile ÎLÂ'[Ar.] ile İ'LÂ[Ar. < ULÜVV]
( ...ye kadar, ...dek/değin. İLE Yemin etme. | Kocanın eşine yaklaşmaması için yemin etmesi. | Sıkıntı ve derde uğrama. İLE Çok istekli kılma, harîs etme. İLE Yükseltme/yükseltilme, yüceltme/yüceltilme. | Şan ve şöhretini artırma. )
- ILA/İLİ/CEYHUN/AMUDERYA ile ILAL[HAKANİ/HAQANİ]
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
- İLÂÇ[Ar.] ile/ve/değil/yerine/<>/< BESİN
( Besininiz, ilâcınız; ilâcınız, besininiz olsun! )
- ÎLÂC[Ar.] ile İLÂC[Ar.]
( Girdirme, içeri sokma. İLE İlâç, derde devâ olan şey. | Çare, tedbir. )
- İLÂÇ[Ar.] ile/ve/<> İNANÇ
( Bir yere kadar. İLE/VE/<> Her yere kadar. )
- İLAÇ[Ar.] değil PASTİL[Fr.]
( ... DEĞİL Ağızda eritilmek üzere yapılmış şekerli ilaç tableti. )
- İLÂH[Ar. çoğ. ÂLİHE] ile ÎLÂH[Ar.]
( Tanrı, mitolojide tanrı. İLE Ve başkaları/benzerleri. vb. | ilâ-âhirihi'nin kısaltması. )
- İLÂH[Ar.] ile MA'BÛD Bİ HAKKIN[Ar.]
- İLÂHÎ[Ar.] ile İLÂHÎ[Ar.]
( Allah/tanrı ile ilgili. Tanrısal. | Münâcât. İLE "Allah'ım!", "Ey Allah!". "Bu ne hal", "ne tuhaf". )
- İLÂHÎ ile/ve MUTLAK
( Mutlak, deneyimlenemez, çünkü o, deneyim alanı ötesindedir. )
( Deneyimi olanaklı kılan Mutlak'tır. Onu gerçektleştiren ise Öz Varolan'dır [zâttır]. )
( Mutlak, deneyimlenebilir olan her şeyi içerir, fakat deneyimleyen olmazsa onlar hiçbir şey demektir. )
( Sizi sizin ötenizdeki mutlak'a götürecek olan yine kendi içinizdeki mutlak'tır. )
( DIVINE vs./and ABSOLUTE
There can be no experience of the Absolute as it is beyond all experience.
That which makes the experience possible is the Absolute. That which makes it actual is the Self.
The Absolute contains everything experienceable, but without the experience they are as nothing.
It is the absolute in you that takes you to the absolute beyond you. )
( SHEN ile/ve ... )
- İLÂM[Ar.] değil/yerine/= YARGI BELGESİ
- İLÂN[Ar.]/ANONS[Fr. < ANNONCE] değil/yerine/= DUYURU/DUYURMAK/DUYUT
( Söz ve yazı yoluyla verilen kısa haber. )
( ANONSE[Fr.]: Bildirilmiş, ilân edilmiş. )
- İLÂN[Ar.] ile İ'LÂN[Ar. < ALEN | çoğ. İ'LÂNÂT]
( Meydana çıkarma, açığa vurma, yayma. İLE Açığa vurma, meydana çıkarma, belirli etme. | Yayma, yaymak için gazeteye verme. | Gazetelerde bu yolda ya da reklâm için yazılmış yazı. )
- İLÂN[AR.] ile/ve/||/<>/> İCAP/İCAB[AR.]
- İLÂN[AR.] ile/ve/||/<>/> KABUL[AR.]
- İLÂVETEN[Ar. + Fars.] değil/yerine/= EK OLARAK/EK YOLUYLA/EKLEYEREK
- İLBÂS[Ar.] ile İLBÂS[Ar. < LİBS]
( Alıkoyma, durdurma. İLE Giydirme/giydirilme, örtme/örtülme. )
- İLBAY/VALİ[Ar.]/SATRAP[Fars.] ile/ve İLÇEBAY/İLÇEBAŞ/KAYMAKAM[Ar.]
( VALİ[< VELİ: Koruyup kollayan.] ile/ve ... )
( TEKFUR[Bizans döneminde] ile/ve ... )
( [Slav] VOYVODA ile/ve ... )
( EMİR ile/ve ... )
( ÂRENG ile/ve ... )
- İLCAM[Ar.] değil/yerine/= GEMLEMEK, DİZGİNLEMEK
- İLELEBET[Ar.] değil/yerine/= SÜRGİT
- ILENÇ/İLENÇ ile YAKINMA
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Belirli bir konuya özgü görüşünün hatalı olduğu anlaşıldığında, salık veren kişiye yöneltilen yakınma. İLE ... )
- İLERSÜK = UÇKUR
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Donun kuşak/ip bölümü. İLE ... )
- İLHÂD[Ar.] ile KÜFR[Ar.]
- İLHÂK[Ar.] ile İŞGÂL[Ar. < ŞUGL]
( Katma, katılma, karışma, katıştırma. | Egemenlik altına alma, bağlama. | Sözcüğün sonuna bir harf ya da edat katma. İLE Meşgul etme, işle uğraştırma. | İşten alıkoyma. | Tutma. | Oyalama. )
- İLHÂM[Ar.] değil/yerine/= ESİN(LENME)/İÇE DOĞMA/BERGÜ
- İLHÂM[Ar.] ile MA'RİFETU'Z-ZARÛRİYE[Ar.]
- ILIG/YILIG = ILIK
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
- İLKE/LER ile/ve/<> KAVRAM/LAR
( Olmayanı oldurmak üzere/için. İLE/VE/<> ... )
( İlkelerle düşünürüz. İlkeler bizi birliğe getirir. )
( İlke'li düşünmek, niyettir. )
( Niyet, davranışları birleştiriyorsa ilkedir. )
( PRINCIPLE/S vs./and/<> CONCEPT/S )
( LI ile/ve/<> ... )
- İLLÂ[Ar.] ile LÂKİN[Ar.]
- İLLET-İ SEHER[Ar.]/ENSOMİ/INSOMNIA[İng.] ile ARIK[Ar.]
( Uykusuzluk hastalığı. İLE Uykusuzluk. )
- İLLET[Ar.] ile/ve/değil/||/<>/< TABİAT[Ar.]
- İLM-İ EDVÂR[Ar.] -ile
( Mûsikî ilmi. )
- İLM'EL YAKÎN ile/ve AYN'EL YAKÎN ile/ve HAKK'EL YAKÎN
( AVAM ile/ve EBRAR ile/ve MUKARREBÎN )
( TOWARD GOD vs./and WITH GOD vs./and IN GOD
BODILY/INTIMATE KNOWING vs./and BODILY/INTIMATE RECOGNITION vs./and BODILY/INTIMATE EXPERIENCING )
( TIZHI ile/ve TIREN ile/ve TIYAN )
- ILM/İLM[Ar.] ile MA'RİFET[Ar.]
- ILM/İLM[Ar.] ile RESH[Ar.]
- ILM/İLM[Ar.] ile RÜ'YET[Ar.]
- ILM/İLM[Ar.] ile ŞEHÂDET[Ar.]
- ILM/İLM[Ar.] ile ŞU'ÛR[Ar.]
- ILM/İLM[Ar.] ile TAKLÎD[Ar.]
- ILM/İLM[Ar.] ile TEBYÎN[Ar.]
- ILM/İLM[Ar.] ile/ve/||/<>/> YAKÎN[Ar.]
- ILM/İLM[Ar.] ile/>< ZANN[Ar.]
- ILM/İLM[Ar.] ile ZİKR[Ar.]
- İLMÂ[Ar.] ile İLMÂ'[Ar.] ile İLMÂH[Ar.]
( Çalma. İLE Parlatma, lemeân ettirme. | Bir şeyi, olmadan önce işaretle bildirme. İLE Bir şeyi parıldatma. | Güzel bir bayanın, yüzünü gösterip hemen çekilmesi. )
- İLRÜK[Uç]/İLDRÜK ile SEDEFOTU
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Sedefotugillerden bir bitki. İLE ... )
- İLTİFAT[Ar. < İLTAFAT] değil/yerine/= İLGİKAYRI(/DÖNMEK/İLGİLENMEK/YÖNELMEK)
- İLTİFAT[Ar. < LÜTÛF[çoğ.] < LÂTİF(< L-T-F)(< LETÂFET)] ile/ve/||/<> TALTİF[Ar. < LÜTÛF < T-L-F]
( Sözel ya da duygusal bir övgü ve ilgi gösterme biçimi. | Birine güler yüz gösterme, hatırını sorma, tatlı davranma. | İlgi gösterme, rağbet etme. | Söz söylerken, daha çok etki sağlamak için beklenmedik bir anda sözü, konu ile çok yakından ilgili birine ya da bir şeye yöneltme. | Yüzünü çevirerek bakma. İLE/VE/||/<> Daha çok, somut bir ödül ya da onurlandırma anlamı taşır. | Birini ödüllendirmek, takdir etmek. Birine lütûf ve ikramda bulunmak. | Yumuşatma, güzelleştirme. | | İyi ve güzel davranarak gönül almak. | Birini nişan, madalya, aylık artırma vb. şeylerle ödüllendirme. )
( Kişiye/kişilere, (beklentisiz/karşılık beklemeksizin ve incelerek) gülümsemek/tebessüm, yüz/bakış, dans, müzik, ses, şiir, ince sözcük, selen/sedâ ve/ya da soluk/nefes(konuşma/yanıt) ikram etmek... )
- İLTİHÂF[Ar.] ile İLTİHÂF[Ar. < LİHAF]
( Yanma, parlama. İLE Yorgan, çarşaf gibi şeylere bürünme. )
- İLTİHAP[Ar. değil/yerine/= YANGI
- İLTİKA'[Ar. < LİKA]["ka" uzun okunur] ile İLTİKA'["ka" uzun okunur]
( Rastgelme, kavuşma, karşılaşma, buluşma. İLE Rengi değişme, benzi atma. )
- İLTİMÂ[Ar.] ile İLTİMÂ'[Ar. < LEM | çoğ. İLTİMÂÂT] ile İLTİMÂH[Ar. < LEMH]
( Renk değiştirme. | Sararma, solma. İLE Parıldama, lem'alanma. İLE Bir şeye şaşkın şaşkın bakma. )
- İLTİMAS[Ar.] değil/yerine/= KAYIRMA/KAYIRIŞ
- İLTİSÂK[Ar. < LÜSÛK] ile İRTİBÂT[Ar. < RABT]
( BİTİŞME, KAVUŞMA, YAPIŞMA, BİRLEŞME | İKİ ORGANIN BİRBİRİNE YAPIŞMASI )
- İLTİSAKLI[Ar.] değil/yerine/= İLİŞKİLİ
- İLTİYÂ'[Ar.] ile İLTİYÂH[Ar.]
( İç heyecanlanması, alevlenmesi. İLE Susama. | Gövdenin/cildin güneşten yanması. | Şimşek çakması. | Yıldızın pırıltısı. )
- İLZÂM[Ar.] ile LÜZÛM[Ar.]
- İM'ÂN[Ar. < MAAN] ile ÎMÂN[Ar. < EMN]
( Bir işte çok ileri varma, çok dikkatli olma. | İnceden inceye araştırma. İLE İnancın pekişmişliği, emin olma. | İslâm dinini kabul etme. )
- İM ile/ve/<> HAREKE[Ar.]
( ... İLE/VE/<> Arap yazısında, kısa ünlü yerine kullanılan im. )
- İM ile İM
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Askeri birlikler arasında kullanılması için Hakan'ın belirlediği gizli sözcük. İLE İşaret. )
- ÎMÂ'[Ar.] ile İ'MÂ[Ar.] ile İMÂ'[Ar. < EMEN]
( İşaret. | İşaretle/dolaylı anlatma. İLE Kör etme/edilme. İLE Cariyeler. )
- İMÂD[Ar.] ile İ'MÂD[Ar.]
( Direk, sütun. İLE Direk dikme. )
- İMÂLE[Ar.] ile İMÂLE[Ar.]
( Meylettirme, bir tarafa eğme, yatırma. | Vezne uydurmak için, kısa heceyi gereğinden fazla uzun okuma. İLE [eskiden] İşçilere ödenen gündelik ücret. )
- İMÂME[Ar.] ile İMÂMET[Ar.]
( Sarık. | Tespih, çubuk gibi şeylerin baş tarafına geçirilen, çoğu kehribardan yapılmış olan uzunca bölüm, başlık. | Fildişi oyma ve kakmalarda görünüşü tâcı ve imâmeyi andıran motif. İLE İmamlık. )
- IMGA = INGA
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Hazinedar. İLE Süfli ve ahlâksız, rezil ve aşağılık. )
- İMGE ile/ve/değil/<> SİMGE
( Zihinde ve zihnin tanımlanamaz ayrıntılarındaki/derinliklerindeki karşılığı/varlığı. İLE/VE/<> Zihindeki ayrıntıların ve kombinasyonların işaret, çizim, resim ve fotoğraflandırılmış, kabalaştırılmış[kesifleştirilmiş] hali. )
( [eski dönemlerde][> İMGE] IMAGO: Ölen (önemli) kişinin/kralın, -ölmeden önce- balmumundan yapılmış sûreti. | Çifte varoluş, ölümle yaşam arasında varolan. [Ölüme de gönderme yapan!] İLE/VE/<> ... )
( [M.S. I. yüzyıldaki kayıtlardan] Uzaklara giden sevdiği kişinin gölgesinin hatlarını/konturunu çıkarma. İLE/VE/<> ... )
( [modern dönemde] Anlamı, kendine sabitleyen, öznesine göndermeyen. [TEMSİL | İng. REPRESENTATION] İLE/VE/<> ... )
( Buluşturan/buluşturur. İLE Ayrıştıran/ayrıştırır ve buluşturan/buluşturur. )
( Kavramayı sağlatan. İLE Birliği sağlatan. )
( Aklın bilgiye ve hikmete kavuşması, neredeyse tüm uygarlıklarda ortak olarak Güneş, Işık, Nur simgeleri ile belirtilmektedir. )
( İmgeleme ve arzunun son bulmasıyla birlikte varlık da sona erer ve şu ya da bu oluş saf varoluşla kaynaşıp birleşir, ki onu tarif olanaklı değildir, o ancak yaşanabilir. )
( İşitilen ve okunan sözler ancak zihnimizde imgeler yaratır fakat biz zihinsel bir imge değiliz. )
( Gerçek olmayanı yaratan imgelemedir, onu devam ettiren ise arzudur. )
( İmgenin ardında ve ötesinde olan idrak ve eylem gücüsünüz. )
( Simgeler, tek bir anlama indirgenemez. )
( Simgenin imgesi olmaz ama imgenin simgesi olur. )
( Zihnimizin aynasında imgeler görünür ve kaybolur. Ayna kalır. )
( RÂBITA: İmge ile simgenin buluşturulması. )
( Sürekli dolaşımda olan/kalan/bırakılan. [JACQUES DERIDA (ö. 1930)] )
( The innards created by imagination and perpetuated by desire.
Words, heard or read, will only create images in your mind, but you are not a mental image.
You are the power of perception and action behind and beyond the image.
In the mirror of your mind images appear and disappear. The mirror remains. )
( IMAGE vs./and/<> SYMBOL )
( XINGXIANG ile/ve/<> ... )
- İMHÂ'[Ar. < MAHV] ile İMHÂ[Ar.]
( Yok etme, mahvetme/edilme. İLE Bileme, keskinleştirme. )
- İMHÂL[Ar.] ile İNZÂR[Ar.]
- İMİR[Oğuz] ile İNGİR
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Sis, pus. İLE Alacakaranlık. Karanlık ile aydınlığın karışımı. )
- İMLÂ[Ar. MELV] ile/ve/||/<> İMLÂ[Ar. < MEL]
( Yazım (kuralları).[< Söyleyip yazdırmak.] | Bir yapıtı ya da bir ezgiyi notaya alıp yazma. İLE/VE/||/<> [boşluğu/çukuru] Doldurmak. )
- İMLÂK[Ar.] ile İMLÂK[Ar.]
( Mülk sahibi olma. İLE Çok fakir düşme, düşkünlük. )
- İMPARATOR ile/||/<> KAYSER[Ar. < KAYSAR]
( ... İLE Roma ve Bizans imparatorlarına verilen san/unvan. )
- İMRENMEK ile/ve TELÂHHUZ[Ar.]
( ... İLE/VE İmrenerek ağzın sulanması. )
- İMSÂS[Ar. < MASS] ile İMSÂS[Ar.]
( Emdirme/emdirilme. | Suda erimiş ilâcı şırınga etme. İLE Değdirme, elle tutup sevme, messettirme. )
- İMSÂS[Ar. < MASS] ile İMTİSÂS[Ar. < MASS]
( Emdirme/emdirilme. | Suda erimiş ilâcı şırınga etme. İLE Emme, emerek çekme, soğurma. | [biyolojide] Soğurulma, emilme.[İng. ABSORPTION | Fr. ABSORBTION] )
- İMTİHÂN[Ar. < MEHN] değil/yerine/= DENEME, SINAMA | SINAV
- İMTİNA[Ar.] ile İMTİSAL[Ar. < MİSL]
( Kaçınma, sakınma, çekinme. İLE Gerekeni yapma. | Bir örneğe göre davranma, uyma, benzemeye çalışma. | Alınan buyruğa tümüyle uyma. [İNKIYÂD] )
- İMTİNÂ[Ar.] ile İSTİNKÂF[Ar.]
( Çekinme. İLE Çekinme, geri durma, sakınma. )
- İMTİYÂZ[Ar.] değil/yerine/= AYRICALIK | FARKLI OLMAK
- İMZA[Ar.] ile/ve/||/<> İMCE/PARAF[Fr. < PARAPHE]
( ... İLE/VE/||/<> Sadece baş harflerle yazılan, kısa imza. )
- İN'ÂM[Ar.] ile İHSÂN[Ar.]
- İN'ÂM[Ar.] ile TEMETTU'[Ar.]
- İN'İSÂB[Ar.]/INNERVATION[İng./Fr.] değil/yerine/= SİNİRLERİ GÜÇLENDİRME | SİNİRLERİN GÖVDEDEKİ DAĞILIŞI
- İN'İSÂM[Ar.] ile/değil/yerine/>< İN'İSÂR[Ar.]
( Sıkılma. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Koruma. )
- ÎN/İYN[Ar. < AYNÂ] ile ÎN[Fars.]
( İri ve güzel gözlüler. İLE Bu. )
- İNÂ'[Ar. < EVÂNÎ] ile İ'NÂ[Ar.] ile ÎNÂ'[Ar.] ile ÎNÂ'[Ar.]
( Kap kacak. İLE Zahmete uğratma. İLE Yemiş toplama zamanının gelmesi. İLE Geciktirme, alıkoyma. )
- ÎNÂS[Ar. < ÜNSÂ] ile ÎNÂS[Ar. < ÜNS]
( Bayanlar. İLE Alıştırma/alıştırılma. | Görme, bilme. )
- İNBÂ'[Ar.] ile İNBÂH[Ar.]
( Haber verme. İLE Uyandırma/uyandırılma. | Kımıldatma, hareket ettirme. )
- ÎNCÂ'[Ar. < NECÂT] ile İNCÂH[Ar.]
( Kurtarma/kurtarılma. İLE İşi bitirme/tamamlama. | İsteğe erme. )
- İNCÂS[Ar. < NECİS] ile İNCÂZ[Ar. çoğ. İNCÂZÂT]
( Pisleme/pislenme, necîsleme, necâsetleme. İLE Yerine getirme. )
- İNCELİK/NEZÂKET[Ar.] ile/<> İKİYÜZLÜLÜK/RİYÂ[Ar.]
( Nezâkette, çoğunlukla, bir parça ikiyüzlülük saklıdır/vardır. )
- İNCİZÂM[Ar.] ile İNCİZÂM[Ar.]
( Meczûm olma, sözcüğün son harfinin harekesiz olarak seslendirilmesi. | Kemiğin kırılması. İLE Cüzzam hastalığına yakalanmış birinin bir örgeninin kopması. )
- INDAG ile/ve/||/<> ELEK
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Eleğin çerçevesi. İLE/VE/||/<> ... )
- İNDİFA[Ar.] değil/yerine/= PÜSKÜRME
( Yanardağlardaki püskürme. | Kızamık, kızıl vb. sayrılıklarda, gövdede kırmızı lekeler görülmesi. )
- İNDİRÂ[Ar.] ile İNDİRÂ[Ar.]
( Yayılıp dağılma. İLE Öne geçme. | Bir işe girişme. | Bulutun altından sıyrılması. )
- İNFÂL[Ar.] ile İNFİÂL[Ar. < Fİ'L]
( Ganimetten mal ayırıp verme. İLE Gücenme, darılma. | Edilgi. )
- İNFÂZ[Ar. < NÜFÛZ | çoğ. İNFÂZÂT]/EXECUTION[İng.] değil/yerine/= YÜRÜTÜM, YERİNE GETİRME, UYGULAMA
- İNFAZ[Ar.] ETMEK değil/yerine/= YÜRÜTÜMLEMEK
- İNFİLÂK[Ar.] (ETMEK) değil/yerine/= PATLAMA
- İNFİLÂK[Ar.] ile İNFİRAK[Ar.]
( Güçlü bir biçimde patlama. İLE Ayrılma. )
- İNFİRÂD[Ar.] ile İHTİSÂS[Ar.]
- İNFİRÂT[Ar. < FERD] ile İNHİSÂR[Ar. < HASR]
( Topluluktan ayrı durma. İLE Tekel. | Tek başına sahip olma. )
- İNFİSÂD[Ar. < FESÂD] ile İNFİSÂH[Ar. < FESH] ile İNFİSÂH[Ar. < FESH]
( Bozulma, fesada uğrama. İLE Bozulma, etkisiz/hükümsüz kalma. İLE Bollaşma, genişleme. )
- İNGEK ile İNGEK[Oğuz] ile İNGEN
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( İnek. İLE Dişil kaplumbağa. İLE Dişil deve. )
- İNGIMÂS[Ar.] ile İNGISÂS[Ar.] ile İNGITÂT[Ar.]
( Suya dalma. İLE Suya batma. İLE Suya dalma. )
- İNGLİÇ ile SARIMSAK
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Sarımsağa benzeyen bir dağ bitkisi. İLE ... )
- İNHA[Ar.] ile YÖNERGE
( Resmi bir göreve atama ya da bir üst aşama için yazılan yazı. İLE ... )
- İNHİDAM[Ar.] değil/yerine/= ÇÖKME/YIKILMA
- İNHİDÂR[Ar.] ile İNHİDÂR[Ar.]
( Yokuş aşağı inme. | Derinin vurulma ile şişmesi. İLE Perdelenme, örtülme, örtünme. )
- İNHİKAK["ka" uzun okunur] ile İNHİKÂK[Ar.]
( Kördüğüm olma. İLE Kaşınma. )
- İNHİMÂK[Ar.] ile İNHİMÂK[Ar. çoğ. İNHİMÂKÂT]
( Ahmak gibi görünme. İLE Bir şeyin üzerine fazla düşme, fazlasıyla düşkünlük. )
- İNHİMAK[Ar.] ile İPTİLÂ[Ar.]
( Bir şeye, aşırı düşkünlük gösterme, kapılma. İLE Düşkünlük, tiryakilik. )
- İNHİRAF[Ar.]/ABERASYON[Fr.] değil/yerine/= SAPKINLIK, SAPINÇ | SAPITMA
- İNHİSÂR[Ar. < HASR]/MONOPOL[Fr.] değil/yerine/= TEKEL
( Bir malın yapımının yalnızca bir kuruluşun elinde bulunduğu durum. | Devletin herhangi bir üretim alanını elinde tutması, satışı tek elden yönetmesi ve fiyata hâkim olması durumu. | Bir kişi ya da kuruluşun herhangi bir alanda kazandığı büyük güç. )
- İNHİSÂR[Ar. < HASR] ile İNHİZÂL[Ar.]
( Bir şeyi/maddeyi/işi, -başkası yapmamak üzere- sadece bir kişiye/kuruma/oluşuma verme. | Tekel. [Fr. MONOPOLE] )
- İNHİSÂR[Ar. < HASR] ile İNKİSAR[Ar. < KESR]
( Bir malın yapımının yalnızca bir kuruluşun elinde bulunduğu durum. | Devletin herhangi bir üretim alanını elinde tutması, satışı tek elden yönetmesi ve fiyata hâkim olması durumu. | Bir kişi ya da kuruluşun herhangi bir alanda kazandığı büyük güç. İLE Kırılma. | Gücenme. | İlenme, ilenç. )
- İNHİTÂT[Ar.] ile/||/<> İNZİLÂL[Ar. < ZELÎL]
( Son bulma, yıkılıp dağılma. | Güçten düşme, yaşlanma, inginlik. İLE Hor görme, aşağı tutma, aşağılama. )
- İNHİZÂM[Ar. < HEZÎMET | çoğ. İNHİZÂMÂT] ile İNHİZÂM[Ar. < HAZM]
( Bozgunluk, bozulma, alt olma, hezimete uğrama. İLE Bir şeyin üzerine fazla düşme, fazlasıyla düşkünlük. )
- İNİ ile KARDEŞ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Yaşça küçük kardeş. İLE ... )
- İNKA'["ka" uzun okunur] ile İNKA'["ka" uzun okunur] ile İNKÂH[Ar. < NİKÂH]
( Temiz/pak olma. İLE Suda ıslatma. İLE Nikâh etme/edilme. )
- İNKAS[Ar. < NAKS]["ka" uzun okunur] ile İNKAZ["ka" uzun okunur] ile İNKAZ["ka" uzun okunur]
( Azaltma, eksiltme. İLE Küçük bir hayvanın ya da cansız bir şeyin kendine özgü bir ses çıkarması. | Atları yürümeye teşvik için çıkarılan ses. | Sakız çiğnerken çıkarılan ses. | Gövdedeki oynak yerlerin çatlaması. İLE Kurtarma/kurtarılma. )
- İNKİLAP[Ar. < KELB] ile/değil İNKILÂP[Ar. < KALB]
( Köpekleşme. İLE/DEĞİL Toplum düzenini ve yapısını daha iyi duruma getirmek için yapılan köklü değişiklik, iyileştirme, devrim. | Bir durumdan başka bir duruma geçiş, dönüşüm. )
- İNKIŞÂ'[Ar.] ile İNKIŞÂR[Ar.]
( Hava açık olup ayazlama, ayaza çekme. İLE Deri ya da kabuğun soyulması. )
- İNKİŞAF/TEKÂMÜL[Ar.] değil/yerine/= GELİŞİM/GELİŞME
- İNKITÂ[Ar.] ile KESİLME, ARASI KESİLME, TÜKENME, BİTME
( KESİLME; ARASI KESİLME )
- İNSÂF[Ar.] ile İNSÂF[Ar. < NISF]
( Yaprak yaprak, lîme lîme olma, dağılma. İLE Merhamete, vicdana ya da mantığa dayanan adâlet. | Ortalama davranış. )
- İNSÂF[Ar.] ile/ve/<> İNTİSÂF[Ar.]
( Merhamete, vicdana ya da mantığa dayanan adâlet. | Ortalama davranış. İLE/VE/<> Hakkını, tamamen alma. | Hakkını ve adâleti isteme. | [zamanda] Yarıyı bulma. )
( Hakkını verme. İLE/VE/<> Hakkını alma. )
- İNSAN(")LAR(") ile/değil/< KİŞİ/LER / BİREY/LER
( İnsan olmayanların[hayvan/bitki/nesne] bulunduğu yerde. İLE/DEĞİL/< Hayvan/bitki/nesnenin bulunmayıp sadece insanın bulunduğu ya da konu edildiği yerde. )
( Soyut, kümeleme ve kümenin "adı/etiketi/rengi". İLE/DEĞİL/< Kümenin öğeleri. )
( "İnsanlar" ve "kişiler" sözcükleri, birbirine benzer anlamları taşısa da önemli bir farkı gösterir. Genel olarak, "insan" ya da "insanlar" sözcüğü daha geniş bir kapsama sahiptir ve tüm insan kümesini, insan olmayanları yani tüm hayvan, bitki ve nesneleri dışarıda bırakacak biçimde tanımlar. "kişiler" sözcüğü daha özel bir anlam taşır ve "insan" kümesinin içinde bulunan bireyleri ya da çoğul olması durumunda belirli bir ya da birkaç topluluğu karşılar.
"İnsanlar doğayı kirletiyor." tümcesi, 8 milyarın tamamının doğayı kirlettiğini yansıtır ya da varsayarken,
"Kişiler, doğayı kirletiyor." tümcesi, belirli bireylerin ya da topluluğun doğayı kirlettiğini tam olarak ya da daha yetkin ve doygun tanımlar.
Bu nedenle, anlamın doğru biçimde aktarılabilmesi için nasıl kullanıldığına olabildiğince özen göstermek gerekir. )
( [not] HUMAN vs./but/< PERSON/PEOPLE )
( REN ile/değil/< MIN )
- İNSAN[Ar.]/ZÂT[Ar.] =/||/<>/< GÖZBEBEĞİ
- İNSAN ile/ve ADEM[Ar.]/YOKLUK
( HUMAN vs./and NON-BEING )
- İNSÎ[Ar.] ile İNSÂN[Ar.]
- İNŞİKÂK[Ar. < ŞAKK]["ka" uzun okunur] ile İNŞİRÂK[Ar.] ile İNŞİRÂM[Ar.] ile İNŞİRÂS[Ar.]
( Yarılma, çatlama, ikiye ayrılma. İLE Çatlayıp yarılma, yarık olma. | Parlama. İLE Çok yarılma, yarık yarık olma. İLE Soğuktan el derisinin çatlaması. )
- İNSİLÂL[Ar.] ile İNSİLÂL[Ar.]
( Gizlice savuşma, sıvışma. İLE Bir yere toplanma, üşüntü etme. )
- İNŞİRAH[Ar. < ŞERH] ile AÇILMA | AÇIKLIK, FERAHLIK
( AÇILMA | AÇIKLIK, FERAHLIK )
- İNSİYÂG[Ar.] ile İNSİYÂK[Ar.]
( Kalıba dökülüp düzelme. İLE Bir gücün etkisiyle çekilip gitme. | Ardı sıra gitme. | İçgüdü. [İng., Fr. INSTINCT] )
- İNSİYÂK[Ar.] değil/yerine/= İÇGÜDÜ | ARDI SIRA GİTME | BİR GÜCÜN ETKİSİYLE ÇEKİLİP GİTME
- İNSİYYÜ'L-CİNNÎ[Ar.] ile ŞEYTÂN[Ar.]
- İNTÂ[Ar.] değil/yerine/= ÇOK TERLEMEK | KUSMAK
- İNTIBÂ[Ar. < TAB] ile İNTİBÂH[Ar.] ile İNTIBÂH[Ar.]
( Basılma, matbû olma. | Zihinde iz bırakma. | İzlenim. İLE Uyanma, uyanış. İLE Pişme. )
(1996'dan beri)