
[... ile ...] BAĞLAÇLI
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibariyle 42703 başlık/FaRk yer almaktadır.
- KOŞULLANMA ile/ve/değil ALIŞKANLIK
- KOŞULLAR:
İÇ ile/ve/||/<> DIŞ ile/ve/||/<> GENEL ile/ve/||/<> ÖZEL ile/ve/||/<> KİŞİSEL ile/ve/||/<> FİZİKSEL ile/ve/||/<> ZİHİNSEL ile/ve/||/<> ZORUNLU ile/ve/||/<> İTİBARİ ile/ve/||/<> YAKIN ile/ve/||/<> UZAK
- KOŞULLAR ile "DENGELER"
- KOŞULLAR ile/ve/<> ZORUNLULUKLAR/DURUMLAR
( ŞERAİT ile/ve/<> ŞERİAT )
- KOŞULLARDA:
HAKİKÎ ile/ve/||/<> CALÎ ile/ve/||/<> İLLET HÜKMÜNDE ile/ve/||/<> SEBEP HÜKMÜNDE
- KOŞULLU ile BİTİŞİK KOŞULLU ile AYRIK KOŞULLU
- KOŞULLU ile/ve/yerine/değil İSTEKLİ
( [not] CONDITIONAL vs./and/but WILLING
WILLING instead of CONDITIONAL )
- KOŞULLULUK ile/değil/yerine KARŞILIKLILIK
( Yaparsa(n)/verirse(n) değil (o/sen) yaptıkça/verdikçe vermek/almak. )
- KOŞULSUZ SEVGİ ile/ve SEVİYORSAN/SEVGİ VARSA KOŞULSUZ SEVGİ
( UNCONDITIONAL LOVE vs./and UNCONDITIONAL LOVE IF YOU LOVE / IF THERE IS LOVE )
- KOŞULSUZ/LUK ile/ve/değil/yerine/> HER KOŞULDA
- KOŞULSUZ/LUK ile/ve/<> İLİŞKİSİZ/LİK
- KOŞULSUZ/LUK ile KUŞKUSUZ/LUK
- KOŞULSUZ/LUK ile ÖZGÜR/LÜK
- KOŞUN[Moğolca] ile KOŞUNTU
( Asker, yan yana durmuş asker dizisi, saf. | Yan yana dizilmiş kişilerin oluşturduğu dizi. | Koşu, yarış. İLE Birinin yanında bulunan yardakçılar. )
- KÖSÜRGE ile KÖSÜRGEN ile KÖSÜRGEK
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Bir tür sıçan. İLE Bir tür köstebek. İLE Evine konuk geldiği zaman canı sıkılan, içi daralan kişi. )
- KOŞUT ile KOŞUK
( Paralel. İLE Türklerin İslâm öncesi dönemlerinde, toylarda ya da kazanılan savaş sonrasında yapılan eğlencelerde kopuzla birlikte söylediği, genellikle aşk, doğa ve yiğitlik konularını işleyen, uyak düzeni aaab, cccb, dddb vb. olan şiir. )
- KOT ile KOT[Fr. < COTE] ile KOT
( Giysi yapılan mavi bir tür kumaş, blucin. | Bu kumaştan yapılan giysi. İLE Temel ile zemin arasındaki yükseklik. İLE Yörelere göre değişen ölçüde tahıl alabilen, tahtadan yapılmış bir ölçek. )
- KÖT ile KÖTİÇ ile KÖTLÜK
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Kıç. | Zaman ya da sıra bakımından daha sonra gelen. İLE "Kokan göt!" anlamına gelen sövgü. İLE "Seni gidi yüreksiz/gulam/oğlancı!" anlamına gelen sövgü. )
- KOTA KİNABALU ile/ve/<> KİNABALU MİLLİ PARKI
( Borneo'nun Sabah Eyaleti'nin başkenti. İLE/VE/<> 754 km² yüzölçümü bulunan park, flora ve fauna açısından bir hazine olarak kabul ediliyor. Parkın içinde, 1500 çeşit orkide, sürüngenler ve 518 çeşit kuş bulunuyor.
[Dünyanın en büyük çiçeği olarak kabul edilen, "Rafflesia Arnoldii"nin çapı 91 cm., kalınlığı 1.9 cm., ağırlığı ise 7 kg.] )
( (Kota) Kinabalu (Dağı) Efsanesi:
Kinabalu Dağı'nın zirvesinde çok iri bir inci ve onu sahiplenen bir ejderha varmış. Bu incinin ünü, sınırları aşıp Çin İmparatoru'nun kulağına kadar ulaşmış. İnciye sahip olma hırsıyla yanıp tutuşan imparator, inciyi kendine getirmesi için bir prensini bu dağa göndermiş.
Prens, henüz dağa çıkmadan, dağın eteğindeki bir köyde, güzel bir yerli kıza âşık olmuş ve onunla evlenmiş. Bir çocukları da olmuş.
Daha sonra görevini anımsayıp dağa çıkan ve ejderhaya görünmeden inciyi almayı başaran prens, Çin'e dönmek üzere bir gemiyle yola çıkmış. Ancak, yolda korsanlara yakalanan prens, hem canını kaybetmiş, hem de inciyi.
Bu olay, eşinin köyünde de duyulunca, yabancıları sevmeyen köy halkı, prensin dul eşiyle alay etmeye, aşağılamaya başlamış. Prensin güzel eşi, bu aşağılamalara daha fazla dayanamayarak, çocuğuyla birlikte kutsal dağın tepesinden aşağı atlamış.
Bu olaydan sonra da, bu kutsal dağa, "Kota Kinabalu" yani "Çinli'nin dul eşi" denilmiş. )
- KOTA ile/ve BARIŞ
( QUOTA vs./and PEACE )
- KOTARMAK ile ...
( Pişmiş yemeği başka kaplara boşaltmak. | Bir işi tamamlamak/bitirmek. )
- KÖTEK[Fars.] ile KÖTEK
( Baston, sopa. | Sopayla atılan dayak, patak. İLE Gölge balığı. )
- KÖTKİ ile KÖTRÜM
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Toprak yığını, tepecik. İLE Üzerine oturulan kanepe. )
- KÖTÜ "HABER" ile/ve/değil/yerine/||/<> "İYİ HABER"
( (")Hâlâ yaşıyoruz("). İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Henüz ölmedik. )
- KÖTÜ (OLMAK) ile/ve/değil/||/<>/< YAŞAMDA KALACAK KADAR KÖTÜ OLABİLMEK
- KÖTÜ ADAM ile/değil ANTİ-KAHRAMAN
- KÖTÜ BAKIŞ(NAZAR) ile/değil/yerine GÖZLEMLEYİCİ BAKIŞ
( Yiğidi mezara, deveyi kazana götürür. İLE/DEĞİL/YERİNE ... )
- KÖTÜ GÜN/DURUM/HAL DOSTU (OLMAK) ile/ve/yerine İYİ GÜN/DURUM/HAL DOSTU (OLMAK)
( Arkadaşlıkta ve evlilikte geçerli olabilir, olmalıdır. İLE/VE/YERİNE Sevgililikte geçerli olmalıdır. )
- KÖTÜ HABER ile/ve/değil/yerine/||/<>/> İYİ HABER
( Hiçbir şey, sonsuza kadar sürmez. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Hiçbir şey, sonsuza kadar sürmez. )
- KÖTÜ NESNE - KÖTÜ KENDİLİK ile/ve/değil/yerine/>< İYİ NESNE - İYİ KENDİLİK
- KÖTÜ NİYET ("VAR") ile/değil/yerine/>< İYİ NİYET (YOK)
- KÖTÜ NİYETLE PLAN YAPIP "KAZANMAK" ile/değil/yerine/>< İYİ NİYETLE ÜMİT EDİP KAYBETMEK
- KÖTÜ NİYETLİ/LİK ile/ve/değil/||/<>/< APTAL/LIK
- KÖTÜ TÜRKÇE (OLDU) ile/değil KÖTÜ BİR İFADE (OLDU)
- KÖTÜ[< KÖTİ] ile/ve/||/<> KETÜ[Kıpçak][dvnlgttrk]
( Zorunlu/luk. İLE/VE/||/<> Eksik/lik. | Çolak. )
( KÖTÜLÜK: Kemâl'i engelleyen. )
- KÖTÜ/LÜK(TE) ile/ve/değil/yerine/>< İYİ/LİK(TE)
( Hesaplı/planlı. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/>< Hesapsız/plansız. )
( İyi, yapmak ve yaratmakla; kötü, tembellik ve işsizlikle görülür. )
( Mükemmel olmayanı mükemmel olan uğruna seve seve feda edin, o zaman iyi ve kötü tartışmaları artık hiç olmayacak. )
( Ortak iyiliği (bütünün hayrını) arzu ettiğinizde, tüm dünya sizinle birlikte arzu eder. )
( Yapmış olduğu kötülüğü daha sonra yaptığı iyilikle yenen kişi, ayın, ışığını örten bulutlardan kurtulduğu zamanki gibi, dünyaya ışık yayar. )
( Olgun kişi, iyiyi gözlemleyerek onun peşinden gider, kötüyü gözlemleyerek düzeltmeye çalışır. )
( En yüksek katta şereflendirilmenin anlamı, kişinin iyiliğe olan içten aşkının doğurduğu başarıdır. )
( Olayları iyi ve kötü diye ayırdığınız sürece, haklı olabilirsiniz. Gerçekte ise, yerine getirildiklerinde, iyi kötüye, kötü de iyiye dönüşür. )
( Kötüyü kötü görebilmeliyiz ki, iyiyi arayabilelim. )
( Her şeyi iyi görürsek, tuzağa düşeriz. )
( ARETE[Hellence]: İyilik. | Erdem, yetenek, yetkinlik, yararlılık. )
( İyi şeylerin olduğu/olabildiği/olabileceği kadar, kötü; kötü şeylerin olduğu kadar da, iyi şeylerin olduğu/olabildiği/olabileceği ve bu bağlamda da, iyi/kötü tanımının olmadığı/olamayacağı, ancak ve sadece bizim alt seviye yükleme(leri)mizle ya da indirgeme(leri)mizle söz konusu olduğunu anımsamakta yarar vardır. )
( İyi birini gördüğünüzde, onu taklit etmeye çalışın. Kötü birini gördüğünüzde, onun kusurlarını, kendinizde de arayın. )
( İyinin karşıtı, "kötü" değil ne yazık ki "düşünce/düşünme yok(sun)luğu"dur. )
( Azaltamıyorsak. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/>< Artırabiliriz/artıralım! )
( Seçme. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/>< Yeğleme. )
( [not] BAD/NESS vs./and/but/>< GOOD/NESS
GOOD/NESS instead of BAD/NESS )
( MAUVAIS avec/et/>< BON )
( SCHLECHT mit/und/>< GUT )
( MALUM cum/et/>< BONUM )
( MALO con/y/>< BUENO )
( CATTIVO con/e/>< BUONO )
( SEYYİ', RADİ' ile/ve/>< CEYYİD, HASEN )
- KÖTÜ/LÜK ile ...
( VAROLANLAR ARASINDAKİ GÖRELİLİK )
- KÖTÜ/LÜK ile/ve/<> GEREKSİZ YERE/LİK
- KÖTÜ/LÜK ile/ve/değil/||/<> KABA/LIK
- KÖTÜ/LÜK ile/ve/değil KISKANÇ/LIK / HASUT[Ar.]
( Başkasına zarar vermek, kendini güvende hissetmeyen kişinin korkusundan kaynaklanır. )
( [not] BADNESS vs./and/but JEALOUSY )
- KÖTÜ/LÜK ile/ve/değil/<> KÖTÜLÜKLERE NEDEN/VESİLE OLAN
( Kendinden çok, başkalarından az isteyen bir kişi, kendini, kötülüklerden uzak tutar. )
( HABÂSET ile HASED )
- KÖTÜ ile ACAYİP
( BAD vs. WEIRD )
- KÖTÜ ile/ve İSTENİLMEYEN
( İyi şeylerden istemeyerek uzak kalınır, kötü şeylerden isteyerek. )
- KÖTÜ ile/ve/||/<> İYİ ile/ve/||/<> BENLİK
( İd. İLE/VE/||/<> Süper ego. İLE/VE/||/<> Ego. )
( Düşman/rakip. İLE/VE/||/<> Yardımcı. İLE/VE/||/<> Kahraman. )
- KÖTÜ ile/değil/yerine KULLANIŞSIZ
- KÖTÜ ile/ve/değil/yerine OLUMSUZ
- KÖTÜ ile/ve REZÂLET/REZİL
( BAD vs./and INFAMY )
- KÖTÜ ile/ve/değil/<> ÜSTÜNKÖRÜ
- KÖTÜ ile YARARSIZ
( BAD vs. USELESS )
- KÖTÜ ile/ve/değil/yerine/||/<> ZOR
- KÖTÜLEME ile/ve/değil/yerine TESPİT ETME
- KÖTÜLEMEK ile/değil/yerine NE OLDUĞUNU BELİRTMEK
( [not] "TO RUN DOWN" vs./but TO STATE
TO STATE instead of "TO RUN DOWN" )
- KÖTÜLÜĞE, EN İYİ KARŞILIK
( UNUTMAK )
- KÖTÜLÜK ETMEK ile/ve/||/<>/< ZARAR VERMEK
( İnsanda. İLE/VE/||/<>/< Kişilerde ve hayvanlarda. )
( ÖNCE, ZARAR VERME!
DO NOT HARM!
PRIMUM NON NOCERE PRIMA NON NOCERE )
- KÖTÜLÜK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İYİ OLANIN YOKLUĞU
- KÖTÜMSER HERMETİZM ile İYİMSER HERMETİZM
- KÖTÜMSER/LİK >< İYİMSER/LİK ile/değil/yerine/>< GERÇEKÇİ/LİK
( [sadece] Tüneli "görür". >< Tünelin sonundaki ışığı "görür". İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Tünelle birlikte, ışığı ve gelebilecek treni görür. )
( [sadece] Her fırsattaki "zorluğu" "görür". >< Her zorluktaki "fırsatı" "görür". İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Her fırsatla birlikte kolay olmayabilecekleri birlikte değerlendirir. )
- KÖTÜMSER/LİK ile/ve/değil/||/<>/< DUYGUSAL/LIK
- KÖTÜMSER ile/değil SORUNLU
- KÖTÜMSER ile ÜMİTSİZ
( TRAGEDYA: Ümidin tümüyle tükenmesi. )
- KÖTÜYÜ, DOĞRUDAN GÖSTERMEK/ANLATMAK ile/ve/değil/yerine KÖTÜYÜ, DAHA KÖTÜSÜNÜ GÖSTEREREK GÖSTERMEK/ANLATMAK
- KOV(UL)MA ile/değil/yerine SÜR(ÜL)ME
( Eskiden bazı meclisten uzaklaştırılan/sürülen kişiler 7 yıl aynı meclise dönemezlermiş. )
- KOVA ile KÜLEK
( ... İLE Tahta kova. )
- KOVA ile SİTİL
( ... İLE Büyük bakraç.[: Çoğunlukla, bakırdan yapılan, küçük kova. | Bir bakracın alabildiği miktar.] )
- KOVARİ ile ...
( Avustralya'ya özgü, memeli bir hayvan. )
- KOVBOY[İng. < COWBOY] ile/ve GOŞO
( Amerika'da. İLE/VE Güney Amerika'da. )
- KOVMAK ile KOVALAMAK
- KÖVŞEK/KÖWŞEK ile KÖVÜRGEN/KÖWÜRGEN/KÖMÜRGEN[Oğuz]
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( İyi mayalanmış hamurdan yapılan ekmek. İLE Dağ soğanı. )
- KOVUK ile KOVUCUK/ADESE[Ar.]
( Bir şeyin oyuk durumunda bulunan iç bölümü. İLE Bitkilerde, mantar tabakası üzerinde, sünger dokunun kalınlaşmadığı yerlerde oluşan ve bitkinin solunumuna yardım eden küçük delik. )
- KOVULMA ile/ve TERK EDİLME
- KÖVÜZ/KÖVİZ/KÖWİZ ile KÖVİJ/KÖWİJ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Kilim, şilte ya da örtü. İLE Ağacın oyuğu, çürümüş. )
- KÖY ALEVİLİĞİ ile ŞİİLİK
- KÖY ENSTİTÜLERİ ile/ve/<> HALK EVLERİ
- KÖY ROMANI ile KÖY KONULU ROMAN
- KÖY ROMANININ:
DÖNEM ORTAYA ÇIKARMASI ile/ve/||/<> DÖNEM KAPATMASI
- KÖY[Fars. < KÛY] ile KÖYLÜK
( Yönetim durumu, toplumsal ve ekonomik özellikleri ya da nüfus yoğunluğu yönünden kentten ayırt edilen, genellikle tarımsal alanda çalışılan, konutları ve öteki yapıları bu yaşama uygun yerleşim birimi, köylük yer, köy yeri. | Köy halkı. İLE Köy bulunan yer. )
- KÖY/KARYE ile/ve/<> MAHALLE ile/ve/<> ÇİFTLİK
- KÖY ile AUL
- KÖY ile AVUL
( ... İLE Orta Asya'da, Türk köyüne verilen ad. )
- KOY ile ÇEKMECE
( Denizin, gölün küçük girintiler biçiminde karaya doğru sokulduğu bölümü. İLE Masa, dolap gibi şeylerin dışarı çekilen gözü, çekme. | İçinde mücevherler ya da değerli şeyler saklanan, küçük süslü sandık. | Gemilerin barınabilecekleri koy. )
- KÖY ile KİBUTZ
( ... İLE Eşitlik, ortak mülkiyet, tüketim ve eğitim işbirliğini esas alan ve toplumsal adâleti ilke edinmiş kişilerin oluşturduğu İsrail'e özgü bir köy. )
- KÖY ile/ve/||/<> KIRSAL
- KOY ile/||/<> KÖRFEZ
- KÖY ile KRAAL
( ... İLE Etrafı çitlerle çevrilmiş birkaç evden oluşan köy.[Zambiya'da] )
- KÖY ile/ve TOL
( ... İLE/VE Küçük köy. )
- KOYAK ile/ve KAPUZ
( ... İLE/VE Dar ve derin koyak. | Kanyon. | İçine girilmeyen sık orman. )
- KOYAK ile/ve KISIK
( Vadi. | Karalarda akarsu aşındırmasıyla oluşmuş, bir yöne doğru eğimli, uzunluğuna çukurluk. | Dağlar ve kayalıklarda oluşmuş doğal çukur. İLE/VE Kanyon. )
( KLÜZ )
- KOYAK ile/ve RİA
( ... İLE/VE Denizin örttüğü vadi. )
- KÖYDEŞ ile/ve/=/||/<> KÖYLÜ
( Aynı köyde oturan kişilerin birbirine göre her biri. )
- KÖYLÜ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KÖY KÖKENLİ
- KÖYLÜ ile/ve KULAK
( ... İLE/VE Varlıklı Rus köylüsü. )
- KÖYLÜ ile MUJİK
( ... İLE Rus köylüsü. )
- KÖYLÜ ile TAŞRALI
- KOYMAK ile BIRAKMAK
( TO PUT vs. TO PUT )
- KOYMAK ile/ve/değil BIRAKMAK
- KOYMAK ile/ve/değil/||/<>/< KUYMAK
( Katılarda. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Sıvılarda. )
( Bırakmak, yerleştirmek. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Dökmek. )
- KOYNUNDA ile/ve/||/<> BAĞRINDA
- KOYSUN ile/ve/||/<> ALSIN
( Olanağı bulunan. İLE/VE/||/<> Gereksinimi olan. )
- KOYU ile ÇOK KOYU/KUZGUNÎ
- KOYU ile DOLGUN
- KOYUN/LAMA ile ALPAKA/VİŞKAÇA
( ... İLE Güney Amerika'da, And Dağları'nda yaygın, uzun tüylü, koyuna benzer, evcilleştirilmiş bir deve türü. [Çift parmaklılar takımının, devegiller sınıfından.] )
( 6 Differences Between Llamas and Alpacas )
( )
( ... cum VICUGNA PACOS / LAMA GLAMA PACOS )
- KOYUN ile AHLES
( ... İLE Sırtında kızıl yamalar bulunan siyah tüylü koyun. )
- KOYUN ile/ve ANADOLU YABAN KOYUNU
( ... İLE/VE Anadolu Yaban Koyunları: * Sadece Türkiye'de yaşarlar. (Konya-Odul Baba Dağı'nda yaşarlar.) * Dişillerin boynuzu yoktur, erillerin vardır. * Dişiller 1.5 yaşında, eriller 3.5 yaşında ergenleşir. * Ön bacaklar arka bacaklardan kısadır. )
- KOYUN ile/ve BARAL (MAVİ KOYUN)
( ... İLE/VE Hindistan'da yaşarlar. )
- KOYUN ile/ve BORDERLEICESTER
- KOYUN ile/değil DAĞLIÇ
( ... İLE/DEĞİL Kıvırcık koç ile karaman koyununun çiftleşmesinden doğan melez koyun. )
- KOYUN ile EKTİ
( ... İLE Her yiyeceği canı çeken. | Asalak, tufeyli. | Anası ölüp başka bir koyuna alıştırılan ya da elle beslenen koyun. )
- KOYUN ile/ve GUSFEND
- KOYUN ile İSPANYOL
- KOYUN ile İVESİ
- KOYUN ile/ve KARAGÜL
- KOYUN ile KARAGÜL/KARAKUL
( ... İLE Asıl yurdu Buhara'da Karakul bölgesi olan ve yurdumuzda da yetiştirilen, tüyleri uzun ve kıvırcık bir cins koyun. )
- KOYUN ile/ve KARAKAŞ
- KOYUN ile KARAMAN
( ... İLE Orta Anadolu'da yetiştirilen, kuyruğu iri ve yağlı bir tür koyun. | Türkiye'nin İç Anadolu Bölgesi'nde yer alan illerinden biri. )
- KOYUN ile KARAYAKA
( ... İLE Doğu Karadeniz kıyı bölgesinde bulunan, uzun kuyruklu, beyaz renkli bir tür koyun. )
- KOYUN ile/ve KESBER
- KOYUN ile KOYUN
( Geviş getirenlerden evcil hayvan. | Verilen buyruklara uyan, kendi kişiliğini gösteremeyen kişi. İLE Kollar arası, kucak. | Göğüsle giysi arası. | Koruyucu, şefkatli çevre. )
( OVIS ARIES cum ... )
- KOYUN ile/ve MİHALİÇ
- KOYUN ile MÜFLON[Fr.]
( ... İLE Çiftparmaklılardan, eğri boynuzlu, yabani bir koyun türü. )
( ... cum OVIS MUSIMON )
- KOYUN ile/ve ODESA
- KOYUN ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/< OYUN
( ...'ın koyunu, sonra çıkar oyunu. )
- KOYUN ile/ve PANAMA
- KOYUN ile ROCKY DAĞLARI İRİ BOYNUZLU KOYUNU
( ... İLE Amerika'nın, Rocky Dağları'nda yaşarlar. )
- KOYUN ile/ve ROMNEY
- KOYUN ile/ve SHROPSHIRE
- KOYUN ile/ve SOUTHDOWN
- KOYUN ile/ve TARGEE
- KOYUN ile/ve TUJ
- KOYUN ile VALAIS SİYAH BURUNLU KOYUNU
( ... İLE İsviçre'de, Valais kantonunun Visp vadisinden... )
- KOYUN ile YABAN KOYUNU
- KOZ[>< KOR] ile/||/<> KÖZ/KOR
( İyice yanarak ateş durumuna gelmiş kömür ya da odun parçası. İLE/||/<> Küçük kor parçası. )
- KOZ[Fars. < GAVZ, GOZ] ile KOZ
( Ceviz. İLE İskambil oyunlarında öteki kâğıtları alabilen, onlara üstün tutulan belirli renk ve işaretteki kâğıt. | Başarı fırsatı olan elverişli durum, saldırış ve savunma fırsatı. | Karşısındakini alt edecek etkili şey. )
- KÖZ ile KOR
- KÖZ ile/||/<> KÖZETLİG ile/||/<> KÖZNGÜ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Göz. İLE/||/<> Korunan, sakınılan nesne. İLE Ayna. )
- KOZA ile/değil KOZALAK
( ÇAM KOZALAĞI: Üremeyi simgeler. )
- KOZAK ile/= KOZALAK
( Kozalak. | Metalden yapılmış, içine antlaşma ve sultan mektuplarının konulduğu kutu. İLE/= Koza. | Kozalaklıların, genellikle dibi yuvarlak, tepesi koni biçiminde ve odunsu dokulu meyvesi, kozak. | Olmamış, kuru, ham meyve. | Bal mumuna basılmış mührün bozulmaması için üzerine yapıştırılan kapakçık. )
- KOZALAK ile/||/<> KOBALAK
( Koza. | Kozalaklıların, genellikle dibi yuvarlak, tepesi koni biçiminde ve odunsu dokulu meyvesi, kozak. | Olmamış, kuru, ham meyve. | Bal mumuna basılmış mührün bozulmaması için üzerine yapıştırılan kapakçık. İLE Palamut ağacının ya da karaçalının yemişi. | Çam ve servi kozalağı. | Haşhaş bitkisinin tohumu. | Taneli ve tanesiz mısır koçanı. | Ham meyve. | Etli meyve. | Toparlak, yuvarlak. )
- KÖZKENİ ile KÖZKÜNEK
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Geceleri uçan ve vızıltıya benzer bir ses çıkaran böcek. İLE Kendini yele bırakarak uçan bir kuş.[Şahine ve kertenkeleye benzetilir.] )
- KOZMOGONİ ile KOZMOGRAFYA
( Evren doğumu. İLE Gök biliminin, matematik ve fiziğin yalnız temel kavramlarından yararlanarak belirli başlı olaylarını ele alan dalı. )
- KOZMOLOJİ ile DOĞA
- KOZMOLOJİ ile/ve/<> TEOLOJİ ile/ve/<> İNSAN
( COSMOLOGY vs./and TEOLOGY vs./and/<> HUMAN )
- KOZMOPOLİS ile KOZMOPOLİT
( Uluslararası çapta. İLE/VE/||/<> Çeşitli uluslardan kişileri barındıran, içinde bulunduran. | Ulusal özellikleriyle sınırlan(dırıl)mayan kişi/ünlü/düşünür/sanatçı. )
- KOZMOPOLİTİZM ile MİLLİYETÇİLİK
( Tüm insanlığın tek bir topluluk olduğunu ve evrensel değerleri savunan görüş. İLE Ulusal kimliği ve çıkarları ön planda tutan görüş. )
- KOZMOS:
NESNE ile/ve/<>/> US/AKIL(LOGOS)
- Kr ile Ku
( Kriptonun simgesi. İLE Kurçatovyumun simgesi. )
- KRAL / KRALİÇE ile/ve/||/<>/> PRENS / PRENSES ile/ve/||/<>/> ARŞİDÜK/ARŞİDÜKA / ARŞİDÜŞES ile/ve/||/<>/> DÜK / DÜŞES ile/ve/||/<>/> KONT[Fr. < COMTE] ile/ve/||/<>/> VOYVODA ile/ve/||/<>/> VİKONT[Fr. < VICOMTE] ile/ve/||/<>/> BARON[Fr.] / BARONES ile/ve/||/<>/> ŞÖVALYE[Fr. < CHEVALIER] ile/ve/||/<>/> SÖR/SIR / DAME
( [Batı ülkelerinde]
En yüksek devlet otoritesini, kalıtım ya da soylularca seçilme yoluyla elinde bulunduran hükümdar. İLE/VE/||/<>/> Hükümdar ailesinden olan erkeklere verilen san. İLE/VE/||/<>/> Özellikle Habsburg hanedanının (Avusturya - Macaristan) erkek üyeleri için kullanılan bir san. İLE/VE/||/<>/> Büyük ve önemli bir toprak parçasını yöneten yüksek rütbeli soylu. | Bazı devletlerde prensten sonra gelen en yüksek soyluluk gösteren san. İLE/VE/||/<>/> Roma imparatorunun danışman olarak seçtiği kişi. | Derebeyi. | Erkekler için kullanılan bir "soyluluk" sanı. İLE/VE/||/<> Orta ve Doğu Avrupa'da, özellikle Balkanlar'da ve Polonya-Litvanya'da kullanılan bir askeri önder ya da yönetici sanı. İLE/VE/||/<>/> Belirli bölgeleri yöneten soyluluk sanı. İLE/VE/||/<>/> Küçük toprak sahibi ve yerel bir yönetici olabilir.[En düşük soyluluk sanlarından biri] İLE/VE/||/<>/> Eski Roma'da üç sınıftan ikincisinin üyesi olan yurttaş. | Orta Çağ Avrupası'nda özel eğitimle yetişmiş, belirli ülküler taşıyan, soylu, atlı savaşçı ve genellikle askeri hizmetler için kullanılan san.[Soylulukta en alt seviyededir.] | Derebeylik düzeninde soyluluk sanlarının en alt basamağı. | Günümüzde Fransız hükûmetinin verdiği şeref belgesi ve nişanı. İLE/VE/||/<>/> Bir kişiye şövalyelik sanı verildiğinde kullanılır. [Genellikle önemli hizmetleri ya da başarıları olan kişilere verilir.] )
- KRAL OLMAK ile/değil/yerine/>< BABA OLMAK
- KRAL YILAN ile DOĞU KRAL YILANI
( ... İLE Öteki yılanları yerler. )
- KRAL[Sırpça]/DESPOT ile/değil/yerine/>< DEVLET ADAMI
( Yöneten fakat yönetil(e)meyen "kişi". İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Yöneten ve yönetilen kişi. )
- KRAL/LIK" ile/ve/değil/||/<>/>/< BİLGE/LİK
( Davranışla. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/>/< Sessizlikle. )
- KRAL ile RACA[Hintçe]
( ... İLE Kral ve imparatorlara, büyük toprak sahibi prenslere, Hindistan'da verilen san. )
- KRALDAN ÇOK, KRALCI/LIK ile/ve/değil/yerine/<> KURALDAN ÇOK, KURALCI/LIK
- KRAMP ile DİSTONİ
( kısa ve ani kasılmalar.[Saniyeler ya da bir iki dakika sürebilir. Kramplara stres, vitamin eksikliği, tiroid işlev denemelerindeki bozukluklar, yorgunluk, aşırı egzersiz, kafein(kahve) tüketimi gibi çok sayıda etmen neden olabilir.] İLE Uzun süren kasılmalar.[Ancak nörolog tarafından tanınabilir. Bu nedenle, uzun süren kasılmaları olanların nöroloğa başvurması ve taramalarının yapılması gerekmektedir.] )
- KRANK[İng. < CRANK] ile/ve/||/<> KRANK MİLİ
( Bir motorda biyellerin doğrusal hareketini dairesel harekete çeviren dingil. | Sac, çinko, dökme demir, bakır vb. borunun yönünü değiştirmeye yarayan kıvrım. İLE/VE/||/<> Pistonun doğrusal hareketini dairesel dönme hareketine çeviren mil. )
- KRANOLOJİ ile ...
( Kafatası şekillerini inceleyen insanbilim dalı. )
- KRANYOTOMİ/CRANİOTOMY ile/||/<> KRANYOPLASTİ/CRANİOPLASTY
( Kafatası ameliyatı. İLE/||/<> Kafatası onarımı. )
- KRATER[Fr. < CRATÈRE] ile KRİTER[Fr. < CRITÈRE]
( Yanardağ ağzı. İLE Ölçüt. )
- KRAVAT[Fr. < CRAVATE < Hırvatistan] ile/<> PAPYON[Fr. < PAPILLON]
( Bir ucu ince, öteki ucu daha geniş, gömlek yakasının altından geçirilerek önde üçgen biçiminde bağlanan, özel kumaştan yapılan giysi aksesuarı, boyun bağı. İLE Kelebek biçiminde, bir çengelle ya da lastik bağla yakaya tutturulan kravat. )
- KREM FONDOTEN ile/yerine TOZ FONDOTEN
- KREM:
GÜNDÜZ ile GECE
- KREM ile İLÂÇ
( CREAM vs. MEDICINE )
( ... İLE DÂRÛ )
- KREM ile LOSYON
( Yağ içine su damlacıklarının karışımıdır.[Yüksek yağ yüzdesine sahiptir.][Kıvamı daha koyudur. Losyondan daha ağır ve daha zengin olabilir.] İLE Su içine yağ damlacıklarının karışımıdır.[Daha yüksek su yüzdesine sahiptir.][Hafif biçimde, yağsız ve deride daha kolay emilmeye yöneliktir.][Deride yağlı bir kalıntı bırakmamasını istenildiği zaman kullanılmaktadır.] )
- KREM ile VAZELİN[Alm.]
( ... İLE Ham petrolden çıkarılan ve 31 °C'de ergiyen bir tür mineral yağ. )
- KREMDE:
BB ile CC ile DD ile RENKLİ NEMLENDİRİCİ
( ... ile ... ile BB ve CC kremlerin birleşimi. )
( )
( BEAUTY/BLEMISH BALM vs. COLOR/COMPLEXION CORRECTING vs. DYNAMIC DUO vs. Fondoten + Nemlendirici + SDF )
- KREOL/LER ile ...
( Endonezya kökenli/ler. )
- KREP[Fr. < CREPE] ile KREP[Fr. < CREPE]
( Çok bükümlü iplikle dokunmuş bir tür ince kumaş. İLE Tavada kızartılarak yapılan, küçük yuvarlak tatlı ya da tuzlu yiyecek. )
- KREPON[Fr. < CREPON] ile KREPON[Fr. < CREPON]
( Kıvrımları olan pamuk kumaş. İLE Krepon kâğıdı. )
- KRETENİZM[Fr. < CRETINISME] ile KRETEN[Fr. < CRETIN]
( Tiroit bezinin yeterince hormon üretmemesi sonucu oluşan, fiziksel, psikolojik ve duygusal gelişimin duraklamasıyla beliren hastalık. İLE/VE/||/<>/> Kretenizme tutulmuş kişi. )
- KRİMİNOLOJİ ile/ve KRALANTİLOJİ
( Suç işle(t)me nedenlerini araştıran bilim dalı. İLE/VE Suçu ve suçluluğu inceleyen bilim. )
- KRİPTO[Fr. < CRYPTO] ile KRİPTO[Fr. < CRYPTO]
( Siyasi inancını gizleyen kişi. İLE Saklı yazı. )
- KRİPTOLOJİ[Fr. < CRYPTOLOGIE] ile/ve/||/<>/> KRİPTOLOG[Fr. < CRYPTOLOGUE]
( Gizli yazılar, şifreli belgeler bilimi ya da incelemesi. İLE/VE/||/<>/> Kriptoloji uzmanı. )
- KRİŞLER TRİGONOMETRİSİ ile/ve/> AÇI TRİGONOMETRİSİ ile/ve/> İNTEGRAL-DİFRENSİYAL HESAP
( Nasreddin Tûsî'ye (ö. 1274) kadar, krişler trigonometrisi kullanılmış, akabinde açı trigonometrisi geliştirilmiştir. XVII. yüzyılın ikinci yarısından sonra, yavaş yavaş integral-diferansiyel hesaba geçilmiştir. )
- KRİSTAL ile/>< AMORF
( Düzenli atom ya da molekül yapılarına sahip katı. İLE/>< Düzenli olmayan atom ya da molekül yapılarına sahip katı. )
- KRİSTALLEŞME ile/ve SERTLEŞME
- KRİSTALOGRAFİ ile/||/<> AMORF KİMYA
( Kristal yapıların kimyasını inceleyen bilim dalı. İLE/||/<> Amorf yapıların kimyasını inceleyen bilim dalı. )
- KRİSTALOGRAFİ ile/||/<> MİNERALOJİ
( Kristal yapıların kimyasını inceleyen bilim dalı. İLE/||/<> Minerallerin kimyasını inceleyen bilim dalı. )
- KRİTER ile/ve BİLGİ BİRİKİMİ
( CRITERION vs./and KNOWLEDGE )
- KRİZ ile/ve/||/<>/> "FABRİKA AYARLARI"NA DÖNÜŞ
- KRİZ ile/ve/||/<>/>/>< KERİZ
( "Yok" saymak. İLE/VE/||/<>/>/>< Çok. )
- KRİZ ile KRİTİK
- KRİZ ile SENDROM
( CRISIS vs. SYNDROME )
- KRİZALİT[Fr. < CHRYSALIDE] ile KELEBEK
( Kelebek olmadan önce bir böceğin, koza ya da kozasız olarak geçirdiği başkalaşma durumu. İLE ... )
( DÛD-İ HADÎS ile FERÂŞE )
( PUPA vs. BUTTERFLY )
( CHRYSALIDE avec PAPILLON )
- KRİZOKOL ile/||/<> RODONİT
( Mavi-yeşil renkte bir bakır silikat minerali. İLE/||/<> Pembe ve siyah renkli bir mineral. )
- KRİZOKOL ile/||/<> TURKUAZ
( Mavi-yeşil renkte bir bakır silikat minerali. İLE/||/<> Mavi-yeşil renkte bir fosfat. )
- KROM[Fr./İng. CHROME] ile/ve/||/<>/> KROMAJ[Fr./İng. CHROMAGE]
( Atom numarası 24, atom ağırlığı 52,01, yoğunluğu 6,92 olan, 1514 °C'de eriyen, ısıya dayanıklı, havada oksitlenmeyen bir öğe. [simgesi Cr] | Bu öğeden yapılmış olan. İLE/VE/||/<>/> Metal yüzeyleri kromla kaplama işlemi. | Bu işlemle kaplanmış yer. )
- KROMATİN[Fr. < CHROMATINE] ile/||/<> KROMATİT[Fr. < CHROMATITE] ile/||/<> KROMOZOM[Fr. < CHROMOSOME]
( Göze çekirdeğinde küçük tanecikler, düzensiz kitleler ya da ağ biçiminde bulunan, soya çekim olaylarını sağlayan, bazı boyalarla hemen boyanabilen nesne. İLE/||/<> Bir kromozomun uzunlamasına iki yarısından her biri. İLE/||/<> Göze çekirdeğinde bulunan DNA ve protein yapısı. )
- KROMATİN ile KROMOZOM
( Göze çekirdeğindeki DNA ve protein kompleksi. İLE Göze bölünmesi sırasında yoğunlaşan ve belirginleşen DNA ve protein yapısı. )
- KROMATOFOR[Fr. < CHROMATOPHORE] ile/ve/||/<> KROMOPLAST[Fr. < CHROMOPLASTE]
( Plazması pigment tanecikleriyle dolu, çokgen ya da yıldız biçiminde, belirli uzunlukta ya da kısalabilir uzantıları bulunan göze. İLE/VE/||/<> Değişik renkler taşıyan kromatofor. )
- KROMATOGRAFİ ile SPEKTROSKOPİ
( Nesnelerin bileşenlerine ayrılması yöntemi. İLE Nesnelerin ışıkla etkileşimini inceleyen yöntem. )
- KROMOZOM[Fr. < CHROMOSOME] ile AKROMATİN[Fr. < ACHROMATINE]
( Karyokinez bölünme sırasında göze çekirdeğinin içinde beliren ve kromatinin parçalara ayrılmasıyla oluşan, canlılarda bazı özelliklerin bireyden bireye aktarılmasında görevli olan, DNA içeren, kıvrık çubuk biçimindeki kalıtımsal yapı. İLE Göze çekirdeği içindeki ince iplikçiklerden yapılmış, kromatin ile boyanmamış kromozomları oluşturan bölüm. )
- KRONİK ile KALIP
( CHRONIC vs. PATTERN )
- KSANTİ ile ...
( Kaçınma, tahammül, sabır. )
- KSENOFANES ile/<>/> KSENOFON
( [M.Ö.] 475 ile/<>/> 431 - 354 )
( XENOPHANES vs./<>/> XENOPHON )
- KU ile ...
( Köy, mesken, mahalle. )
- KÜ ile KÜÇ ile KÜÇ ile KÜÇ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Toplum içinde tanınma bildiren bir sözcük.[KÜLÜG BİLGE: Ünlü bir bilgin.] İLE Güç. İLE Şiddet ya da zulüm. İLE Susam. )
- KUALA LUMPUR ile ...
( Çamurlu kavşak. )
- KUARK ile ACAYİP KUARK
( ... İLE Elektrik yükü -1/3, baryon sayısı 1/3 ve acayipliği -1 olan kuark. )
( QUARK vs. STRANGE QUARK )
( QUARK mit MERKWÜRDİGES QUARK )
( QUARK avec QUARK ÉTRANGE )
- KUARK ile/ve/||/<>/>< KARŞI KUARK
- KUARK ile/ve NÖTRİNO
- KUARKLAR ile/ve/||/<>/> LEPTONLAR ile/ve/||/<>/> BOZONLAR ile/ve/||/<>/> HIGGS BOZONU
- KUART ile ...
( Amerika ve İngiltere'de kullanılan katı ve sıvı oylum/hacim ölçüsü. )
- KUASAR ile ...
( Bir ışık noktası gibi görülen galaksi dışı nesne. )
- KÜBA ARALI:
GENÇLİK ADASI ile/ve/<> 1600 ADA
( Küba adası, 110.000 km²'lik bir alanla, Büyük Antiller'in en büyük adasıdır. )
( 5500 km. sahil şeridine sahiptir. Ünlü bir kumsal olan Varadero, Havana'ya 140 km. uzaklıkta bulunan, 11.5 km. uzunluğunda, ince bir yarımadadır. )
- KÜBÂD[Ar.] ile KÜBBÂD[Ar.]
( Karaciğer yangısı/iltihabı. İLE Ağaç kavununu andıran, iri ve yumuşak bir limon. )
- KUBARMAK ile KUBARMAK
( Hindi ya da güvercinin, tüylerinin kabarması. İLE Çalımlı bir tavır takınmak. )
- KUBH[Ar.] ile SEMÂCE[Ar.]
- KUBUR ile KUBUR[Ar. < KABİR/KABR]
( Tuvalet deliğinden lağıma inen boru. | Boru biçiminde kap. | Bir tür tabanca, dolma tabanca. İLE Gömüt, sin, mezar/lık, kabristan. )
- KÜÇ ile KÜÇ ile KÜÇ
( Güç. İLE Şiddet, zulüm. İLE Susam. )
- KUCAK ile DİZ ÜSTÜ
( Göğüs bölgesi. İLE Oturma durumunda dizin üstü. )
- KUCAK ile KUCAKLAŞMAK/KOÇMAK
( Kişinin, göğüs ile diz arasındaki alana verilen ad. İLE İki gövdenin, sevgi ve coşkuyla sarılması. )
- KUCAKLAMAK/KUCAĞA ALMAK ile KUCAĞINA OTURTMAK
( Bir bebeği/çocuğu kollar aracılığıyla/yardımıyla göğüs bölgesinde tutmak. İLE Bir bebeği/çocuğu üst bacaklar üzerinde oturtmak. )
- KÜÇET ile
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Harizm'de yaşayan bir Türk kavmi. )
- KUCHING:
KUZEY ile/ve/<> GÜNEY
- KUÇMAK ile ...
( Kucaklaşmak. )
- KÜÇÜĞÜN, BÜYÜĞE SELÂM VERMESİ ile/ve/değil/yerine BÜYÜĞÜN, KÜÇÜĞE SELÂM VERMESİ
- KÜÇÜK AK BALIKÇIL ile BÜYÜK BALIKÇIL
( İki kat büyüktür. )
- KÜÇÜK AKICI MARTI ile PENGUEN
- KÜÇÜK ATARDAMAR ile ATARDAMAR
( ARTERIOLE vs. ARTERY )
- KÜÇÜK CEDEL ile/ve BÜYÜK CEDEL
- KÜÇÜK DERT ile/ve/||/<> BÜYÜK DERT
( Konuşur/konuşturur. İLE/VE/||/<> Dilsizdir. )
- KÜÇÜK EFENDİ KÜLLİYESİ ile ...
( Kocamustafapaşa'dadır. [Nakşibendi Tekkesi olarak kullanılırdı.] )
- KÜÇÜK GÖRMEK ile/ve/<> KÜÇÜK DÜŞÜRMEK
- KÜÇÜK GÜNAH ile BÜYÜK GÜNAH
( Allah'ın, adâletiyle muamele edeceği zaman küçük günah yoktur. İLE Allah'ın, faziletiyle muamele edeceği zaman büyük günah yoktur. )
- KÜÇÜK GÜVENCELİK/KASKO ile/ve/||/<> DAR GÜVENCELİK/KASKO
( Küçük güvencelik/kasko, araçlarda oluşan küçük ölçekli kayıpların sigorta şirketi tarafından üstlenilmesi için hazırlanan bir üründür. Dolayısıyla güvence kapsamları sınırlıdır. Güvenceleri, sigorta şirketi bazında değişiklik gösterse de çoğunlukla boyasız araç kaportası onarımı, döşeme tamiri, göçük kurtarma, leke çıkarma gibi küçük onarımları kapsar. Bu tür, araçta farklı nedenlerle oluşan kozmetik sorunların poliçe kapsamında giderilmesini olanaklı kılar. İLE/VE/||/<> İçerdiği güvenceler nedeniyle genelde yoğun trafikte uzun süre araç kullanan sürücüler tarafından yeğlenir. Boyada ya da çamurlukta oluşan hafif çizikler de dâhil olmak üzere küçük hasarlarda devreye girmesi sayesinde aracın hasarsızlık oranı bozulmamış olur ve araç sahipleri bir sonraki yenileme döneminde avantajlı fiyatlarla kasko poliçelerini devam ettirebilme olanağına kavuşur. [Standart kasko paketleriyle beraber kullanımı sık karşılaşılan bir uygulamadır.] )
- KÜÇÜK HESAP ile/değil/yerine/>< AYRINTI
( "Küçük/güdük zihin"liler "uğraşır". İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Profesyoneller uğraşır. )
( Gözü, tanede olan kuşun, ayağı, tuzaktan kurtulmaz. )
( FERİ[Ar.]: Ayrıntılarla ilgili, ayrıntı niteliğinde olan. | İkinci derecede/n olan. )
- KÜÇÜK İŞ ile/ve/<> BÜYÜK İŞ
( [iş/çalışma/etkinlik] Kent içindeyse. İLE/VE/<> Kent dışındaysa. )
( Küçük çocuklara, işe gitmenin ve geri dönüşün ne kadar süreceğini anlatmak üzere kullanılabilecek sözler. )
- KÜÇÜK KAN DOLAŞIMI ile/ve/<> BÜYÜK KAN DOLAŞIMI
( Sağ karıncıktan çıkan akiğer atardamarı kalbin hemen üzerinde ikiye ayrılarak biri sağ öbürü sol akciğere ider. Akciğerde kan temizlendikten sonra her akciğerden bir çift toplardamar halinde çıkarak sol kulakçığa dört koldan dökülür. Kalple akciğer arasındaki bu dolaşıma "Küçük Dolaşım" denir. İLE/VE/<> Sol karıncıktan çıkan aort, sola doğru kıvrılarak bir yay yapar. Bu yaydan başa ve kollara damarlar ayrılır. Daha sonra aort aşağı doğru kıvrılarak diyaframı deler ve karın boşluğuna geçer; kalça hizasında ikiye ayrılarak bacaklara uzanır. Bu aralıkta, iç organlara ve kaslara dallar verir. Gövdenin alt kısımlarında oksijensiz kan al ana toplardamarı ile gövdenin üst kısmından toplanan oksijensiz kan ise üst ana toplardamarı ile kalbin sağ kulakçığına dökülür. Bu dolaşım sistemine de "Büyük Dolaşım" denir. )
( KÜÇÜK KAN DOLAŞIMI - İBN. NEFİS, FAZIL b. NÂTIK ve HARVEY )
( Kanımızın, gövdemizi dolaşması, yalnızca 22-23 saniye sürmektedir. )
( )
- KÜÇÜK KEDİLERDE:
SİNGAPUR ile MUNCHKIN ile CORNISH REX ile DEVON REX ile AMERİKAN KIVIRCIĞI/AMERICAN CURL
- KÜÇÜK KOL ÖRTÜLERİ ile/ve/<> ORTA KOL ÖRTÜLERİ
- KÜÇÜK PARÇA ile KIYMIK
( ... İLE Çok küçük ve sivri tahta, demir ya da kemik parçası. )
- KÜÇÜK ROK ile BÜYÜK ROK
- KÜÇÜK ÜNLÜ(LER) ile BÜYÜK ÜNLÜ(LER)
- KÜÇÜK YEŞİL AĞAÇKAKAN ile YEŞİL AĞAÇKAKAN
( ... İLE Avrupa'da bulunur. )
( ... İLE "Yağmur kuşları" olarak da bilinir. [kahkahaya benzeyen farklı bir sesi duyuluyorsa yağmur geliyor demektir.] )
( ... İLE Bir zamanlar İngilizce'de 40'a yakın bölgesel adı vardı. [Hewhole, Wudewale, Galley Bird, Yaffle(halen kullanılmaktadır! [anlamı: "doymak bilmeden yemek"tir. Bir oturuşta 2000 karınca yiyebildiği için])]
GREY-HEADED WOODPECKER vs. HEWHOLE )
( PICUS CANUS cum PICUS VIRIDIS )
- KÜÇÜK ZİHİN ile/değil/yerine/<>/> ORTA ZİHİN ile/değil/yerine/<>/> İLERİ ZİHİN
( Kişilerle uğraşır. İLE/DEĞİL/YERİNE Olaylarla uğraşır. İLE/DEĞİL/YERİNE Düzenle/sistemle uğraşır. )
( "Her sorunun" kendince bir yanıtı/açıklaması vardır. İLE/DEĞİL/YERİNE Deneyimlerinden öğrenir. İLE/DEĞİL/YERİNE Herşeyden ve herkesten öğrenir. )
( "Dengini" arar. İLE ... İLE/DEĞİL/YERİNE Kendini arar. )
( "İleri zihinler, kendi çağının ötesindedir, zekiler, kendine bir şeyler çıkarır ve ahmak olan da buna karşı koyar.[The great person is ahead of their time, the smart make something out of it, and the blockhead, sets themselves against it.]" )
- KÜÇÜK ile GÜDÜK
- KÜÇÜK ile/ve/<> KÜÇÜLTÜLMÜŞ
- KÜÇÜKÇEKMECE ile/ve KÜÇÜKÇEKMECE GÖLÜ
( Büyükçekmece - Florya arasında bir semt. [1987] [Adını "Çekdiri" adlı gemilerin çekildiği yer olmasından dolayı almıştır.] İLE/VE Küçükçekmece'de, Marmara Denizi kıyısında bulunan kıyı ve baraj gölüdür. [Suyu tuzludur.] [Yüzölçümü 16 km2, derinliği 20 m., denizden yüksekliği 3 m.] [28 Ocak 1969'da donmuştur.] )
- KÜÇÜKTEN BERİ ile/değil KÜÇÜKLÜKTEN BERİ
- KUÇUKUÇU ile KUÇU KUÇU
( Köpek. İLE Ünlem. )
- KÜÇÜLME ile/ve/||/<> BÜZÜŞME/SIKIŞMA
- KÜÇÜLMEK ile/değil/yerine İNCELMEK
- KÜÇÜLTMEK ile ...
( DIMINUTIVE )
- KÜÇÜLTMEK ile/ve/||/<> BÖLMEK
- KÜÇÜM/MİKROP[Yun.] ile GİRMİK/VİRÜS[Fr./İng.]
( )
( MICROBE vs. VIRUS )
- KÜÇÜMSEMEK ile HOR GÖRMEK
( Kimseyi küçümseme! Nokta da küçüktür fakat bitirir tümceyi. )
( "Karıncayı bile incitmem" deme! "Bile"den incinir karınca. Söz söylemek, İrfân ister; anlamak, İnsan! )
( TO DESPISE vs. TO BELITTLE )
( CONTEMPTUS cum DEDIGNATIO )
- KÜÇÜMSEMEK ile ÖNEMSEMEK/ÖNEMSEMEMEK
( "Sahip olduklarını/olduklarında." İLE "Sahip olamadıklarını/olamadıklarında." )
- KÜÇÜMSEMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< ÖTEKİLEŞTİRMEK
- KÜÇÜREK ile KÜÇÜMEN
( Biraz küçük. İLE Benzerlerinden daha küçük olan, pek küçük. )
- KÜDÂS ile ...
( Hayvan aksırığı. )
- KUDRET[Ar.] ile MÜNNET[Ar.]
- KUDRET[Ar.] ile SIHHAT[Ar.]
- KUDRET[Ar.] ile TÂKAT[Ar.]
- KUDRET ile/ve/||/<>/> "ÜSTÜNLÜK"
( Elimizde kudret olmadığı sürece, özgürlük isteriz.
Kudreti ele geçirince üstün olmak isteriz.
Ama başaramazsak, adâlet isteriz. )
- KUDRET ile/ve EDEB
- KUDRET ile/ve ENERJİ
( CAPABLE vs./and ENERGY )
- KUDRET ile/ve SÜNNET
- KUDRET ile TASARRUF
( CAPABLE vs. SAVING )
- KUDÜM[Ar.]/SMALL DRUM OTTOMAN[İng.] ile ...
( Uzak bir yerden gelme, ayak basma. | Türk müziğine ait usûl vurma aletlerinden. Mehter takımlarında~tekkelerde kullanılmış, metal kâseli bir çift küçük davuldan oluşan çalgı. )
- KUDUMİYE ile/||/<> CAİZE ile/||/<> DÎVÂNÎ
( Sultan ve devlet ileri gelenlerinin seferden dönmesi dolayısıyla yazılan şiire verilen ad. İLE/||/<> Şairlerin, şiirlerinde övdüğü büyük kişilerden aldığı bahşiş. İLE/||/<> Yaygınlık kazanmış bir yazı türü. )
- KUDUR(T)MAK ile ÇILDIR(T)MAK
- KUDURMAK ile FITIK OLMAK
- KUDURUK ile/ve AZGIN
- KUDUZ ile KUNDUZ
- KUDZU[Lat. PUERARIA MONTANA] ile ...
( Amerika'nın güney bölgelerinde. )
- KUELA ile KIRMIZI GAGALI KUELA
( ... İLE Dünya üzerindeki en geniş nüfusa sahip kuş türüdür. )
( )
- KÜF ile PAS
( ... ile ÂJÎH )
( MOULD/MILDEW vs. RUST )
- KÛFÎ(ÜMMÜ'L-HUTÛT) ile ÂKLÂM-I SİTTE([Ar.] Altı kalem, altı yazı.])
( * MUHAKKAK * REYHÂN(Î) * SÜLÜS * NESH/NESİH * TEVKÎ' * RİK'A/REKAA' )
( HÂFIZ OSMAN (Ö. 1642) )
- KÛFİ ile/ve SATRANÇ KÛFÎ
- KÜFR[Ar.] ile ŞİRK[Ar.]
- KÜFRÂN ile/değil/yerine ŞÜKRÂN
- KÜFÜR ETMEK/EDEN/ŞATİM[Ar. < ŞETM] ile/değil/yerine/>< ŞÜKÜR ETMEK/EDEN
- KÜFÜR ETMEK ile/değil/yerine "BU DA VAR(MIŞ)" DEMEK
- KÜFÜR KIYAMET
- KÜFÜR[Ar. KÜFR] ile/ve/||/<> HİCÂB[Ar.]
- KÜFÜR ile AÇIK AÇIK SÖYLENİLEMEYENLER(EUPHEMISM)
- KÜFÜR ile/ve/= AŞIRI ABARTI
( SEBBETMEK ile/ve/= ... )
- KÜFÜR ile GİZ/SIR
- KÜFÜR ile HÂCİRE[Ar. | çoğ. HEVÂCİR]
( ... İLE Terbiye sınırlarını aşan küfür. | Günün en sıcak zamanı. )
- KÜFÜR ile/ve/<> İDDİA
( Küfürlerin büyük çoğunluğu aynı zamanda birer iddialardır. )
- KÜFÜR ile İGLÂZ[< GALÎZ, çoğ. İGLÂZÂT]
( ... İLE Kaba, kötü "söz" söyleme. )
- KÜFÜR ile/ve/||/<> LİBAS
( Örtme/örten. İLE/VE/||/<> Giysi[< elbise], örten. )
- KÜFÜR ile PİS
- KÜFÜR ile/ve/||/<> SİLAH ile/ve/||/<> BİAT ile/ve/||/<> YALAN
( Küfürden medet uman fikir,
Silahtan medet uman cesâret,
Biattan medet uman haysiyet,
Yalandan medet uman inanç, YOKSULDUR/FAKİRDİR... )
- KÜFÜR ile ŞİRK
( Allah'ı tanımamak. İLE Allah'ın yerine (birşey/kavram) koymak. )
( Gaflet. | Örtmek. [Kâfir: Çiftçi.] | Siyahlık, karalık. İLE Bile bile inkâr. "Ben de varım!" )
( Küfür, bilmek, anlamak istediğimiz şeyle bizim aramızda olan perdelerdir. )
- KÜFÜR ile ZULÜM
- KÜG ile KÜG ile KÜG ile KÜG ile KÜG ile KÜG ile KÜG
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Şiirin aruzu, ölçüsü. İLE Türkü söylerken kullanılan bir ezgi. | Beste. İLE Bir kentin halkı arasında ortaya çıkarak belirli bir süre dilde kullanılan nükteli bir söz. İLE Koçun ya da bazı vahşi hayvanların kışa yakın dönemlerde azması. İLE Aynanın üzerinde oluşan pas cinsinden lekeler. İLE Yüzde oluşan çil. İLE Doğaya salınan. )
- KUĞU:
Güzelliğini sergilemekten, su içmeyi bile boşvererek/unutarak susuzluktan ölmüş.
- KUĞU ile KOSKOROBA
- KUĞU ile/değil ÖTÜCÜ KUĞU
- KUĞU ile/ve/değil TURNA
( Anadolu'da, kuğuya turna denilir. )
( ... ile/ve/değil KÜLENG )
- KUİPER KUŞAĞI:
İÇ ile/ve/||/<> DIŞ
( [uzaklık] 4.02 ışık saati. İLE/VE/||/<> 6.79 ışık saati. )
(
)
- KUKA[Yun.] ile KUKA[Yun.]
( Dantel ya da nakış ipliği yumağı. | Taş, konserve kutusuna benzer nesnelerle oynanan bir çocuk oyunu. İLE Tespih vb. yapımında kullanılan, siyah ya da kahverenginde Hindistan cevizi kökü. | Bu kökten yapılan. )
- KUKLA SANATINDA:
TALAT-SÜREYYA DUMANLI ile/ve/<>/> NEVZAT AÇIKGÖZ ile/ve/<>/> DUYGU-OYA TANSI
( )
- KUKLA ile/ve ROBOT
- KÜKREMEK ile "KÜKREMEK"
( Aslanın bağırması. | Denizin, ırmağın kabarması, taşması. | Mayalanıp kabarmak. | Gür bir biçimde yetişmek. İLE Coşkuyla saldırmak. | Coşmak, taşkınlık göstermek. | Kızgınlık ve öfke ile yüksek sesle bağırmak. )
( Aslan kükremesi, 8 km. öteden duyulabilir. )
- KUKUMAV ile TAPERA
( ... İLE Bir tür küçük kukumav. )
- KÜKÜRT ile/ve/<> SÜLFÜR ile/ve/<> GALENİT[Yun.]
( Atom numarası 16, atom ağırlığı 32.06 olan, doğada, arı ya da başka cisimlerle bileşik olarak bulunan, sarı renkli, 113 °C2de ergiyen ve 444 °C'de kaynayan öğe. İLE/VE/<> Kükürdün, başka bir öğeyle yaptığı bileşik. İLE/VE/<> İçinde doğal kurşun bulunan sülfür. )
- KÜKÜRTATAR ile KÜKÜRTÇİÇEĞİ
( Kükürtlü buhar çıkaran ve üzerinde kükürt biriken alan. İLE Kükürt buharının birdenbire soğutulmasıyla elde edilen kükürt. )
- KÜL OLMAK" ile/ve/||/<> "GÜL OLMAK"
( Nefsini yakarak. İLE/VE/||/<> İyilik yaparak. )
- KUL OLMAK ile/ve/<> KÜL OLMAK
- KÜL RENGİ ile GÜL RENGİ
( Odunun yanmasıyla oluşan, külün akla kara arasındaki rengi, gri. | Bu renkte olan. İLE Gül çiçeğinin rengi. | Bu renkte olan. )
- KÜL SERMEK ile/ve/||/<> GÜL SERMEK
( Bin kere gelenin önüne. İLE/VE/||/<> Bir kere gelenin önüne. )
- KUL ile ...
( Sürekli değişim içinde olan kişi. | Abd. )
- KUL ile/ve/||/<> KÜL
( Neye "inanıyorsak". İLE/VE/||/<> Neye "yanıyorsak". )
- KÜL ile KÜL/L[Ar.]
( Yanan şeylerden artakalan toz nesne. İLE Bütün, tüm. )
- KUL ile/ve/<>/|| SABIR EHLİ
- KULA ÇATMAK ile/değil/yerine/>< KULAÇ ATMAK
- KULA ile Kula
( Gövdenin sarı ya da kirli sarı renkte, yele, kuyruk ve bacağın alt kısmındaki kılların koyu renkte olduğu at donu. | Bu renkte olan at. İLE Manisa iline bağlı ilçelerden biri. )
- KULAĞAKAÇAN BÖCEĞİ ile ...
( EARWIG[İng. Kulak yaratığı], PERCE-OREILLE[Fr. Kulak delen], OHRWURM[Alm. Kulak solucanı], CONTRAPLUMAS[İsp. Çakı], TİJERETA[İsp. Makas darbesi], FORBICINA[İt. Küçük makas] )
- KÜLÂH ile KALENSÖVE[Ar. < KALENSUVE]
( Başa giyilen. | Mevlevî sikkesi. İLE Sivri tepeli külah. | Yüksük. )
- KULAK ASMAK ile KULAK KABARTMAK
- KULAK ÇUKURU ile KULAK DIŞ BOŞLUĞU ile KULAK KEPÇESİ ile ...
( SADEFE-İ ÜZN[Ar.] ile SAHN[Ar.] ile SEDEFE[Ar.] )
( ... vs. ... vs. PINNA )
( CONQUE avec ... avec ... )
- KULAK KABARTMAK ile/değil/yerine SORMAK
( Ağız aramak, ya da kulak kabartmak yerine doğrudan öğrenmeye yönelik soru sormak gerek. [her ne kadar sorulamayacak/konuşulamayacak şeyler olsa da] )
- KULAK KEPÇESİ ile/ve KULAK MEMESİ
( EARLAP, AURICLE vs./and EAR LOBE )
- KULAK KİRİ ile KULAK YANGISI ile KULAK ZARI
( WAX vs. OTIT vs. TABL[Ar.]' )
- KULAK SALYANGOZU ile/ve KULAK SALYANGOZU KANALI
( COCHLEA vs./and COCHLEAR DUCT )
- KULAK ile/değil !GULAG
- KULAK ile/ve/||/<> BURUN ile/ve/||/<> BOĞAZ
- KULAK ile/ve/<> İÇ KULAK
( ... İLE/VE/<> Kulağın işitme sinirlerinin bulunduğu bölümü. )
- KULAK ile/ve/||/<>/> KALBİN KULAĞI
- KULAK ile/ve KALP KULAĞI/KULAKCIK
- KULAKSIZ ile ...
( Hasköy'dedir. )
- KÜLBE-İ AHZÂN ile ...
( HÜZÜNLER, GAM, KEDER, TASA EVİ | HZ. YAKUB'UN EVİ )
- KULE/KALE ile BELEM KULESİ
( ... İLE Lizbon-Portekiz. )
- KULE ile MENAR
( ... İLE Fener kulesi. )
- KÜLFET[Ar.] ile/ve/değil/yerine/||/<>/> ÜLFET[Ar.]
( Zahmet, sıkıntı, zorluk, yorgunluk, zorlu iş. | Tören, merasim. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Alışma, kaynaşma. | Görüşme, konuşma. | Dostluk, ahbaplık. | Huy etme. )
( Külfetsiz ülfet olmaz. )
- KÜLGÜ/KÜLTGÜ/KÜLÜNÇ ile KÜLÜT ile KÜLGÜ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Gülüş, kahkaha. İLE Halk için gülünç olan şey. İLE Felç. )
- KÜLHANBEYİ/KÜLHANÎ ile KABADAYI
( Eskiden, geceleri, sokağa fenersiz çıkmak yasaktı. Gece vakti sokakta fenersiz gezenlerden şekil ve kıyâfeti kendinden şüpheyi davet ettiren kişiler, kollu kuvvetlerince çevrilir, sabaha kadar çalıştırılmak suretiyle cezalandırılmak üzere külhanlara hapsedilirlerdi. Külhancılar, devriye gezen zabitin emriyle kabahatlıları sabaha kadar odun taşımak, külhan ocaklarını temizlemek gibi işlerde kullanır ve sabahleyin üstleri başları kurum ve kir içinde olduğu halde salıverilirlerdi. Bu gibi kişilerin üst ve başlarının pisliği, elbiseleriyle ve kişilikleriyle uygun olmadığından külhandan çıkıp evlerine giderken, herkes bunları görür ve geceleyin bir yerde basılıp kollular tarafından çevrilerek külhana hapsedilmiş olduğunu anlar ve bunlara alay yoluyla "Külhanbeyi" derlerdi. "Külhanbeyi" ya da "Külhânî" denilmesi bundan ileri gelmiştir. [İstanbul Argosu ve Halk Tabirleri - Mehmet Halit Bayrı / Argo Kitabı - Mehmet Arslan] İLE ... )
( LOLO[argo]: Gösteriş, kabadayılık )
( Çok sevgili Şener Şen'imizin, "Kabadayı" adlı filmini özellikle izlemenizi salık veririz. )
- KÜLİ ile/ve/||/<>/> OKSAK/OXAQ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( İkiye ayrılmadan, içinde çekirdeğiyle birlikte kurutulan kayısı ve şeftali. İLE/VE/||/<>/> Kurutulmuş kayısılardan yapılan meyve şuyu. )
- KÜLL[Ar.] ile CEM'[Ar.]
- KÜLL ile/ve/||/<> KÜNH
( Bütün, tüm. İLE/VE/||/<> Bir şeyin aslı, hakikati, temeli. | Kök, dip. | Esas, öz. )
- KULLANAN ile/ve/değil/||/<>/< KULLANMIŞ
- KULLANICI ADI ile ŞİFRE
( USERNAME vs. PASSWORD )
- KULLANICI DEĞİŞTİR ile OTURUMU KAPAT
- KULLANILABİLİR/LİK ile/ve/değil UYGUN/LUK
( [not] USEFULNESS vs./and/but APPROPRIATENESS )
- KULLANILMIŞ ile/ve İKİNCİ(2.) EL
- KULLANIM DEĞERİ ile/ve/<> DEĞİŞİM DEĞERİ ile/ve/<> SİMGESEL/GÖSTERİM DEĞERİ
( THE VALUE IN USE vs./and/<> THE VALUE IN CHANGE vs./and/<> SYMBOLICAL VALUE )
- KULLANIM DEĞERİ ile/ve/<> UYGULANIM DEĞERİ
( THE VALUE IN USE vs./and/<> THE VALUE IN APPLYNESS )
- KULLANIM/SAL ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İŞLEV/SEL
- KULLANIM ile MANİPÜLASYON
( USING vs. MANIPULATION )
- KULLANMA (KILAVUZU) ile/ve/||/<>/>/< KILLANMA (KILAVUZU)
- KULLANMA ile/ve/değil/yerine İŞLEME
- KULLANMA ile/ve/değil/<> YARARLANMA
- KULLANMAK ile DEVREDE TUTMAK
- KULLANMAK ile/ve/değil/yerine UYGULAMAK
- KULLANMAK ile/değil YAŞAMAK
- KULLANMAMA ile YADSIMA
( Nasıl kullandığınıza bağlıdır. )
( NOT TO USE vs. TO DENY )
- KULLARI İKNÂ ile VİCDÂNI İKNÂ
- KULLETEYN ile ...
( 1200 Irak ratlı[2564 gr. ağırlığında bir ölçü] su alan iki büyük küp. )
- KÜLLÎ-İ MÜŞEKKEK ile KÜLLÎ-İ MÜTEVÂTI
( Kavramın kendi cüzlerine eşit olarak dağılmaması. İLE Kavramın kendi cüzlerine eşit olarak dağılması. )
- KÜLLÎ-İ TABİÎ ile KÜLLÎ-İ MANTIKÎ ile KÜLLÎ-İ AKLÎ
- KÜLLÎ ile CÜZ'Î
( Tümel.(Anlamın düşünülmesi ona olan ortaklığı engellemez). (Mefhum'u olan.) İLE Tikel.(Anlamın düşünülmesi ona olan ortaklığı engeller. )
( İnsan. İLE Zeyd[/Ad/İsim]. )
( Zâtî. İLE Arazî. )
( Metafizik ve ... İLE Doğa bilimleri. )
( 1. CEVHER ile/ve 2. CEVHER )
- KÜLLÎ ile KÜLL
( Zihnî. İLE Vücudî. )
- KÜLLİYE ile CÜZZİYE(İSNAD'A BAĞLI)(NİCELİĞE/KEMMİYET'E GÖRE)
( Tüm bireyler ölümlüdür. İLE Bazı bireyler hekimdir. )
- KULLUK ile ESÂRET
- KULP[Yun.] ile Kulp
( Kazan, tencere, fincan, dolap, altın vb.nin tutulacak yeri. | Uydurma neden, bahane. İLE Diyarbakır iline bağlı ilçelerden biri. )
- KÜLT ile/değil/yerine/<> KÜLTÜR
( Din. | Yerel özellikler taşıyan dinî törenler. | Belirli bir dönemde aşırı ilgi gören film vb. İLE/DEĞİL/YERİNE/<> ... )
- KÜLT ile KÜRT
- KÜLTE ile KÜLTE ile KÜLTE ile KÜTLE[Ar. < KUTLE]
( Külçe. İLE Kayaç. İLE Demet, bağlam. İLE Katı nesnelerin büyük parçası. | Kitle. | Bir nesneye uygulanan güçle, oluşan ivme arasındaki orantıyı veren katsayı ya da nesne niceliği. )
- KÜLTÜR MANTARI ile ZEHİRLİ/ŞAPKALI MANTAR
( ... vs. TOADSTOOL )
- KÜLTÜR YAPITI ile/ve/||/<>/< BARBARLIK YAPITI
- KÜLTÜR, ...
BİLİNÇDIŞINI ile/ve BİLİNÇALTINI ile/ve BİLİNÇLE
( Örgütler. İLE/VE Besler. İLE/VE Gelişir. )
- KÜLTÜR:
İNANÇ ile/ve/> DEĞER ile/ve/> KURAL ile/ve/> YASA
( ... İLE/VE/> ... İLE/VE/> ... İLE/VE/> Yaptırımı. )
- KÜLTÜR:
KÂĞIT ÜZERİNE ile/ve/||/<>/< KÂĞIT DIŞINDAKİ NESNELERLE
- KÜLTÜR ile/ve/||/<> GELİŞİM ODAKLI DEĞERLER KÜLTÜRÜ
- KÜLTÜR ile/ve/değil/yerine İNSANLIK/İNSANLIĞIN KÜLTÜRÜ
( [not] CULTURE vs./and/but CULTURE OF HUMANITY
CULTURE OF HUMANITY instead of CULTURE )
- KÜLTÜR ile/ve TERBİYE
- KÜLTÜR ile/ve/değil/||/<>/< TOPLULUK
- KÜLTÜREL GELENEK ile/ve/<> FELSEFÎ GELENEK
( CULTURAL TRADITION vs./and/<> PHILOSOPHICAL TRADITION )
- KÜLTÜREL GELENEK ile/ve FELSEFÎ GELENEK
( CULTURAL TRADITION vs./and PHILOSOPHICAL TRADITION )
- KÜLTÜREL KOŞULLANMIŞLIKLAR ile/değil/yerine KÜLTÜREL COŞKULAR
- KÜLTÜREL ile/ve/değil/yerine/||/<> DÖNEMSEL
- KÜLTÜRLERARASI/LIK ile/ve/<> UYGARLIKLARARASI/LIK
- KULÛB[< KALB] ile ...
( KALPLER, GÖNÜLLER )
- KULÜBE ile KÜMÜLTÜ
( ... İLE Kırlarda, ormanlarda eğreti olarak yapılmış bekçi ya da kulübesi. )
- KULUÇKA[Bulgarca]/GURK ile KULUÇKA[Bulgarca]
( Civciv çıkarmak amacıyla yumurtaya yatmış ya da yatmak üzere olan dişi kuş ya da kümes hayvanı. İLE Bilim ve teknolojide araştırma, geliştirme ve uygulama için hazırlık dönemi. )
- KULVAR AÇMAK ile KULVAR YARATMAK
- KULVAR/KANAL" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BAĞLAM
- KUM ÇÖLÜ ile/ve TAŞ ÇÖLÜ ile/ve KAYA ÇÖLÜ
- KUM KAPLANI KÖPEKBALIĞI ile BOĞA KÖPEKBALIĞI
( Boyu 1.8 ile 3.6 metre arasında değişmektedir. Ahtapot ve küçük balıklarla beslenir. Yüzeye çıkıp hava yutarak, suda hareket etmeden süzülebilen tek köpek balığıdır. İLE En tehlikeli köpekbalığı. )
- KUM KÖPEKBALIĞI ile KUMKAPLANI KÖPEKBALIĞI
( Ayrıntıları için burayı tıklayınız... )
- KUM ile GÖKKUMU
( ... İLE Göktaşlarında görülen, küresel tanecikler. )
- KUMANDA[Fr. < COMMANDE] ile KUMANDA[Fr. < COMMANDE]
( Komuta. İLE Elektronik araçları, belirli bir uzaklıktan yönetmeye yarayan kablosuz araç. )
- KUMANYA[İt. < COMPAGNA] ile KUMPANYA[İt. < COMPAGNIA]
( Yolculuk için hazırlanan yiyecek. | Sefer durumundaki askerler için hazırlanan yiyecek. İLE Genellikle yabancı sınai, ticari ortaklık. | Tiyatro topluluğu. | Aynı görüşü paylaşan, aynı eylemi yapanlar topluluğu. )
- KUMAR[Ar. < KİMÂR]/KERİZ[argo < KERES] ile/ve/<>/değil MEYSİR
( ... İLE/VE/DEĞİL/<> Kişiyi, Allah'ın zikrinden alıkoyan her şey. )
- KUMAŞ DESENİNDE:
PÖTİKARE[Fr.][PİTİKARE değil!] ile/ve/değil/<> KAZ AYAĞI
( )
- KUMAŞ İPLİKLERİNDE:
30'a 1 ile/ve/değil/yerine/<>/> 40'a 1 ile/ve/değil/yerine/<>/> 50'ye 1 ile/ve/değil/yerine/<>/> 60'a 1 ile/ve/değil/yerine/<>/> 70'e 1 ile/ve/değil/yerine/<>/> 80'e 1
- KUMAŞ ÖRME BİÇİMLERİNDE:
SÜPREM ile KAŞKORSE ile RİBANA ile İNTERLOK
- KUMAŞ PANTOLON İZİ ile KOT PANTOLON İZİ
( Kot pantolona, kumaş pantolon izi yapılmaması daha yerinde olur. )
- KUMAŞ/DANTEL ile FİSTO[Fr.]
( ... İLE Elde ya da makinede işlenmiş, süslü şerit. | Dantele benzer süsleri olan bir tür kumaş. | Bu kumaştan yapılmış olan gömlek/bluz. )
- KUMAŞ ile/değil (BULUNMAZ) HİNT KUMAŞI
( ... İLE/DEĞİL Kumaş, defalarca boya tankına daldırılıp güneşte kurutulur ve bu işlem, kumaşın rengi, güneşte solmayana kadar edermiş. Böylece, rengi solmayan, değerli bir kumaş elde edilirmiş. )
( Değerli ve "değersiz"[kinâyeli olarak kullanılan] nesneler/"şey"ler için, "Bulunmaz, Hint Kumaşı" (mı?) deyimi de, kumaşın elde edilmesindeki bu sürecin kolay ve kısa olmamasındaki gibi, bazı değerli eşyaların/olanakların da hiçbir uğraş göstermeden, kolaylıkla edinilemeyeceğine/erişilemeyeceğine "gönderme" olarak da kullanılmaktadır. )
- KUMAŞ ile/ve/||/<> ABANİ
( ... İLE/VE/||/<> Üzeri turuncu iplikle işlenmiş, daha çok sarık, bohça, kundak ve yorgan yüzü yapılan sarımtırak bir kumaş. | Bu kumaştan yapılmış olan. )
- KUMAŞ ile ALPAKA
- KUMAŞ ile BÂKEND
( Renkli ipeklerle dokunmuş kumaş. )
- KUMAŞ ile BENG[Fars.]
( Atlas zemin üzerine işlenmiş sırma çiçekli bir tür kumaş. )
- KUMAŞ ile BEŞME
( ... İLE Her çubuğu ayrı ayrı beş renkte olan, bir çeşit yollu kumaş. | Çıkrıkçı tezgâhının kütüğü. )
- KUMAŞ ile BEZ
- KUMAŞ ile CANFES[< Fars.]
( ... İLE Üzerinde desen bulunmayan, ince dokunmuş, parlak, tok kumaş. | Bu kumaştan yapılmış olan. )
- KUMAŞ ile DASTAR
- KUMAŞ ile EMTİA[Ar. < METÂ]
( ... İLE Ticaretin konusu olan her türlü taşınır mallar. Satılacak şeyler. | Kumaşlar. )
- KUMAŞ ile GOBLEN[Fr.]
( ... İLE Kanaviçe ya da telleri sayılabilecek türde kumaş üzerine renkli iplikle yapılan özel bir işletme. | Özel iğneler kullanılarak bir kumaş üzerine renkli ipliklerin işlenmesi ile resim oluşturma sanatı ya da bu şekilde oluşturulan sanat yapıtına verilen ad. | Bu tür işlenmiş kumaş. )
- KUMAŞ ile/ve/||/<> HAMUR
- KUMAŞ ile HASSE
( ... İLE Bir çeşit pamuklu kumaş. )
- KUMAŞ ile HASSE
( ... İLE Bir çeşit pamuklu kumaş. )
- KUMAŞ ile JARSE
( ... İLE Esnek dokunmuş bir kumaş. | Bu kumaştan yapılmış ya da esnek örülmüş giyecek. )
- KUMAŞ ile JORJET[Fr.]
( ... İLE Bürümcük görünümlü, çok bükümlü, genellikle pamuk iplikleri ile dokunmuş bir kumaş. | Bu kumaştan yapılmış olan giyecek. )
- KUMAŞ ile KÂLE
( ... İLE Desenli kumaş. )
- KUMAŞ ile KALİKO
( ... İLE Bir tür pamuklu kumaş. )
- KUMAŞ ile/ve/||/<> KAPİTONE
( ... İLE/VE/||/<> İçi pamuk ya da vatka ile doldurularak dikilmiş, döşemelik ya da giyim eşyası yapımında kullanılan kumaş. | Bu kumaştan yapılmış ya da bu biçimde dikilmiş olan. )
- KUMAŞ ile KARAMANDOLA[Yun.]
( ... İLE Genellikle ayakkabı yüzü yapılan bir tür sağlam ve parlak kumaş. | Bu kumaştan yapılmış. )
- KUMAŞ ile KARYAĞDI
( ... İLE Üstünde beyaz benekler bulunan kumaş. )
- KUMAŞ ile KUTNU
( ... İLE Pamuk dokunmuş kalın, ensiz kumaş türü. )
- KUMAŞ ile LASTİKOTİN[İng.]
( ... İLE İnce iplik ile çok sık dokunmuş yünlü, parlak bir kumaş. )
- KUMAŞ ile MARKİZET[Fr.]
( ... İLE Bir çeşit ince ve çoğu çiçekli, pamuklu kumaş. )
- KUMAŞ ile MATAH[Ar.]
( ... İLE Ticaret malı. [Daha çok kumaş cinsinden kâr getiren mal] ["Çok matah bir şey sanki"] )
- KUMAŞ ile MERMERŞAHİ[Fars. < Yun.]
( ... İLE Tülbent ile patiska arasında, ince bir tür pamuklu kumaş. )
- KUMAŞ ile MERSERİZE[Fr.][John Mercer'in adından]
( ... İLE Kimyasal bir yöntemle parlaklık verilmiş pamuk ipliği. | Bu iplikten yapılmış olan. )
- KUMAŞ ile MUARE[Fr.]
( ... İLE Dalgalı parıltılar verilmiş olan bir tür kumaş. | Bu kumaştan yapılmış olan. )
- KUMAŞ ile MÜFLONLU[Fr.]
( ... İLE İçinde keçe bulunan, çok kalın, yumuşak, parlak tüylü kumaş. | Bu kumaş geçirilerek yapılmış olan. )
- KUMAŞ ile MUSLİN[Fr. < Musul kentinin adından]
( ... İLE Sık dokunmuş, parlak, ince, yumuşak bir kumaş. | Bu kumaştan yapılmış olan. )
- KUMAŞ ile NİLA
( ... İLE Bir tür Hint kumaşı. )
- KUMAŞ ile ORGANTİN[Fr.]
( ... İLE Seyrek dokunmuş, ince, sert bir kumaş. )
- KUMAŞ ile PAZEN[Fr.]
( ... İLE Dokuması kalın, sık ve yumuşak, bir tür pamuklu bez. )
- KUMAŞ ile PENYE
( ... İLE Dokumacılıkta, özel aygıtla apresi yapılmış olan kumaş. )
- KUMAŞ ile/ve/<> POLİSAJ[Fr.]
( ... İLE/VE/<> Dokunmuş kumaşlardaki tarak izlerini yok etmek için bu kumaşları bir bıçaktan geçirme işlemi. | Parlaklık verme. )
- KUMAŞ ile POPLİN[İt.]
( ... İLE Pamuk ya da ketenden dokunmuş, ince bir tür kumaş. | Bu kumaştan yapılmış olan. )
- KUMAŞ ile SATEN[Fr. < Çince]
( ... İLE Atlas. | Atlas gibi parlak, pamuklu kumaş. | Bu kumaştan yapılmış olan. )
- KUMAŞ ile ŞİLE BEZİ
( Gecelik, gömlek, peçete yapımında kullanılan, bir tür ince, yıkanabilir pamuklu kumaş. | Bu kumaştan yapılan. )
- KUMAŞ ile TARAZLAMAK
( ... İLE Tezgâhtan çıkan kumaşın tarazlarını ayıklamak. )
- KUMAŞ ile TELES[Ar. TALLİS]
( ... İLE Yıpranmış, tel tel iplikleri çıkmış kumaş. )
- KUMAŞ ile TİRİZ
( Giysilerin yırtmacına ve eteğine eklenen ensiz kumaş parçası. | Ensiz tahta. | Çarpma ve sürtüşmelerden korunmak için güvertesiz teknelerin, direklerin ve dubaların dış kenarlarına takılan, tahtadan ya da halat örgüsüyle yapılmış çıkıntı. )
- KUMAŞ ile TOKUZ
( ... İLE Sık ve kalınca, tok kumaş. )
- KUMAŞI FARKLI ile BAMBAŞKA BİR RENGİ VAR
- KÜMBET ile TÜRBE
( Silindir ya da çokgen gövdeli, konik ya da piramit çatılı olanlar. İLE Dört duvarının üzeri kubbe ile örtülenler. )
- KUMCUL ile KURAKÇIL
( Kumlu toprakta yetişen, kumlu toprağı seven bitki. İLE Kurak yerde yetişen, kurak yerden hoşlanan bitki. )
- KÜME KURAMI ile/>< AÇMAZ(PARADOKS)
- KÜME ile/ve/||/<> ALT KÜME
- KÜME ile DEMET
- KÜME ile/ve/||/<>/> GÜÇ KÜMESİ
- KÜME ile KÜLÇE[Fars. < KÜLİÇE]
( Birbirine benzer ya da aynı cinsten olan şeylerin oluşturduğu bütün. | Tümsek biçimindeki yığın. | Tomar. | | Bir sınıfta öğrencilerin, belirli bir eğitim ve öğretim amacıyla bir süre için oluşturdukları takım ya da öbek. | Durum ve nitelikleri göz önünde bulundurularak belirli sayıdaki takımdan oluşturulan alt öbek. | Koşularda, kendiliğinden oluşan yarışçı öbeklerinden her biri. İLE Eritilerek kalıba dökülmüş maden ya da alaşım, külte. | Yığın durumundaki nesnelerin oluşturduğu küme. )
- KÜMELEŞME/AGLOMERASYON[Fr.] ile KÜMELEŞİM/AGLÜTİNASYON[Fr.]
- KUMKAPI NİŞANCASI ile/ve FATİH NİŞANCASI ile/ve EYÜP NİŞANCASI
- KUMRU ile ÜSKÜDAR KUMRULARI
- KUMRULU ÇEŞME ile ...
( Fatih'tedir. )
- KUMSAL ile/||/<> KUMLA
( Kumu olan yer. | Denize, göle vb. yerlere girilebilen genellikle kumluk alan. İLE/||/<> Kumluk yer, geniş kumsal. )
- KUMUÇ ile KUMUÇ
( Sivrisineğe benzer çok küçük bir tür sinek. İLE Bir tür börek. )
- KUMUL LODGE ile ...
( Papua Yeni Gine'nin tropikal ve endemik kuşlarının görülebileceği bölge. )
- KÜMÜŞ ile KÜMÜŞ ile KÜMÜŞ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Gümüş. İLE Akçe.[içinde gümüş olduğundan] İLE Bir cariyenin adı. )
- KÜN ile KÜN ile KÜNDÜZ ile KÜNLÜK
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Gün. İLE Güneş. İLE Gündüz, gün ışığı. İLE Günlük bir konu. )
- KÜNÂM[Fars.] ile ...
( Kuş yuvası. | Vahşi hayvan ini. )
- KUNDAK ile KUNDAK[Yun.]
( Yeni doğmuş çocuğu ilk aylarda sıkıca sarıp sarmalamaya yarayan geniş bez. | Bu bezle sarılmış bebek. | Saçları yemeninin içine alıp bağlama. | Korunmak için sıkı sıkıya sarılmış şey. İLE Yangın çıkarmak için bir yere konulan tutuşmuş yağlı bez parçası vb.| Tüfek gibi bazı ateşli silahlarda bunları çeşitli yönlere çevirmeye yarayan, namlunun altında bulunan ağaç ya DA metal bölüm. | Arabalarda dingil yatağı. | Ara bozma, fitne, fesat. )
- KUNDUZ/SUİTİ/KASTOR[< Fr. < CASTOR] ile DUCKBILL
( Yorkshire'da bulunan Beverly kasabası [< Beaver], adını kunduzlardan almıştır. [Bazı bilimkişileri Pennine ormanlarının yok olarak yerini Fens ormanlarına bırakmasını, XIII. yüzyılın başına kadar İngiltere'de yaşayan kunduzların varoluşuna bağlar.] )
( KUNDÜS, KAZIME-İ ZÂT-ÜT-TERKOVA ile ... )
( BÎDESTER/BÂDESTER, SEG-ÂBÎ ile ... )
( BEAVER vs. DUCKBILL )
( CASTOR FIBER cum ORNITHORHYNCHUS ANATINUS )
- KUNDUZ ile/ve DAĞKUNDUZU
( Avrasya kunduzu. İLE/VE Kuzey Amerika'da yaşar. )
( Bu iki tür, 24.000 yıl önce ayrılmıştır ve artık çiftleşememektelerdir. )
( Kunduzlar 15 dakikaya kadar suyun altında kalabilirler. [Suyun altındayken su girmemesi için dudakları ön dişlerinin arkasında sımsıkı kapanır] )
( Öndeki dört kesici dişleri açık turuncu renktedir. [Büyümesi hiç durmayan bu dişlerin minelerinde, fazladan kuvvet sağlayan demir bulunur] )
( İlkbahar ve sonbahar aylarında kunduzların kuyruk boyu ikiye katlanır. [Enerjilerini kuyruklarında depoladıkları için, yağın kullanıldığı kış aylarında hacmini kaybeder] )
( CASTOR FIBER cum CASTOR CANADENSIS )
- KUNDUZ ile/ve DEV KUNDUZ
( ... İLE/VE 10.000 yıl önce nesli tükenmiştir. )
( Kunduzlar düşünebileceğinizden çok daha büyüktür. [Gelişimini tamamlamış bir kunduz 8 yaşındaki bir çocuğun boyundadır] )
( ... cum CASTOR OHIOENSIS )
- KUNDUZ ile/değil KAPİBARA
( ... İLE/DEĞİL Amazon ormanlarında yaşarlar. )
( ... İLE/DEĞİL 5 dk.'ya kadar, suyun altında kalabilirler. )
( ... İLE/DEĞİL Yavrularının, ancak %5'i, yaşamda kalır. )
( ... İLE/DEĞİL En büyük kemirgendir. )
- KÜNEFE ile KÜNEFİ
( Tatlı. İLE Bir tür üzüm. )
- KUNİK ile ...
( Eskimolar, burnunu birbirine sürtmez! Şefkatli koklaşmadır. [Eşeysel değildir!] )
- KUNÛ'[Ar.] ile SUÂL[Ar.]
- KUNZİT ile/||/<> AMETRİN
( Pembe ila mor renkte bir spoddumen. İLE/||/<> Ametist ve citrin karışımı. )
- KUNZİT ile/||/<> MORGANİT
( Pembe ila mor renkte bir spoddumen. İLE/||/<> Pembe ila turuncu renkte bir beril. )
- KUNZİT ile/||/<> SPİNEL
( Pembe ila mor renkte bir spoddumen. İLE/||/<> Çeşitli renklerde bulunabilen bir mineral. )
- KUNZİT ile/||/<> SUGİLİT
( Pembe ila mor renkte bir spoddumen. İLE/||/<> Mor renkli nadir bir mineral. )
- KUNZİT ile/||/<> TANZANİT
( Pembe ila mor renkte bir spoddumen. İLE/||/<> Mavi ve mor tonlarında bir zoisit türü. )
- KÜP:
KÖP ETMEK[Eski Türkçe]/KOP[Kofti] ile HUMBARA/HUM-PÂRE[Fars.]
( Ayrıca "Copy"[İng.] sözcüğünün de köp ile bağlantılı olduğu düşünülmektedir. İLE Küçük küp. Kumbara. )
( Hititler döneminde kapalı bir alanda büyük küpler yere gömülürdü. Yiyeceklerin aynı ısı ortamında uzun zaman, bozulmadan kalmasını sağlayan bu yöntemde ne kadar çok küpünüz varsa o kadar zenginsinizdir. Baysınız, beysinizdir. En çok küpü olan yani köpetli/kuvvatlı olan şüphesiz ki devletin başı, aynı zamanda Tanrı vekili olan kraldır. )
- KÜP[Ar.] ile KÜP[Fr./ing. CUBE]
( Su, pekmez, yağ vb. sıvıları ya un, buğday gibi tahılları saklamaya yarayan, geniş karınlı, dibi dar toprak kap. | Sarhoş. İLE Birbirine eşit karelerden oluşan altı yüzlü dikdörtgen. | Altı yüzü birbirine eşit kareden oluşan dik prizma. | Bu biçimdeki nesne. | Bir cismin hacim hesabında kullanılan ölçü birimi. | Bir sayının üçüncü kuvveti. [4³ = 4 x 4 x 4 = 64] )
- KUP[Fr. < COUPE] ile KUP[Fr. < COUPE]
( Giysi kesimi, kesimle verilen biçim. İLE Dondurma ve tatlıların konulduğu kap. )
- KUPA[Yun.] ile KUPA[Fr. < COUPE]
( Cam ya da seramikten yapılmış, kulplu, büyük bardak. | Bu bardağın alabileceği miktarda olan. | Altın, gümüş, bronz ya da kristalden yapılmış, yarışma ödülü olarak verilen ayaklı kap. | Yarışma ödülü olarak verilen herhangi bir sanat yapıtı. | İskambil kâğıtlarının dört grubundan benekleri kırmızı, kalp biçiminde olanı, yürek. İLE Kapalı ve yalnız arkada oturulacak yeri olan dört tekerlekli araba. | İki kapılı bir tür spor otomobil. )
- KUPA ile ÇELENÇ[< İng.]
( ... İLE Sporda rekor kıranlar arasında, elden ele geçen kupa ve bu kupayı kazanmak için yapılan yarışma. )
- KUPA ile/ve/||/<>/> MAÇA ile/ve/||/<>/> KARO ile/ve/||/<>/> SİNEK
( [simgeledikleri] Asiller. İLE/VE/||/<>/> Ordu. İLE/VE/||/<>/> Orta sınıf. İLE/VE/||/<>/> (Yoksul) Halk. )
( İskambil kartları, tarım takvimi düzenlemesidir. Bir yılda 52 kart olduğundan, her kart, bir haftayı simgelemektedir.[Kart renkleri de dört mevsimi simgeler.]
Her rengin, onüç olması, bir mevsimde, onüç haftanın olmasına karşılık gelir.
Her rengin kartlarının değerini topladığımızda 91 eder.
[1 + 2 + 3 + 4 + 5 + 6 + 7 + 8 + 9 + 10(Vale) + 11(Dam/kız) + 12(Rua/Papaz) + 13 = 91]
(Bu da bir mevsimdeki gün sayılarını simgeler.)
Yılda dört mevsim olduğundan, 91 x 4 = 364 gün olarak bir yıla karşılık gelir.
İki "Joker"den biri, yılı tamamlar.[364 + 1]
İkinci "Joker" de dört yılda bir gelen "artık yıl"ın gün sayısını tamamlar.
Her mevsim, Rua/Papaz ile simgelenir. Mevsim değişikliğini de "As" sağlar. )
( )
( HEARTS vs./and/||/<>/> SPADES vs./and/||/<>/> DIAMONDS vs./and/||/<>/> CLUBS )
- KÜPE:
SAĞ KULAKTA ile SOL KULAKTA
( Sadece sağ kulağa takılan küpenin anlamı, o kişinin eşeşeysel(homoseksüel) bir tercihi olduğunu belirtir. İLE Sadece sol kulakta ise çeşitli anlamları/mesajları olabileceği gibi, herhangi birinin ikisine birden küpe takmak istememesi durumunda tercih ettiği/etmesi gereken kulak. İLE İkisine de takılmışsa, tamamen takan kişinin tercihiyle/beğenisiyle ilgili. )
- KÜPE ile HIZMA
( Küpe kulak memesine takılan. İLE Hızma kulak memesinde ikinci ve/ya da kulak memesi dışında kulağın herhangi bir yerine takılan. Yüzün ve gövdenin her yerine takan görülmektedir. )
- KÜPE ile/ve/değil MENGUŞ
- KÜPİG ile YASTIK
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Arasına pamuk ya da benzer bir malzeme koyulan iki kat kumaştan dikilen herhangi bir şey. İLE ... )
- KUPON[Fr. < COUPON] ile KUPON[Fr. < COUPON]
( Piyango biçiminde düzenlenmiş çekilişlerde kesilerek kullanılan basılı parça. | Gazete ve dergilerin düzenledikleri kampanyalarda verilecek hediye karşılığı olarak biriktirilmesi gereken basılı kâğıtların her biri. | Devlet tahvili, hisse senetleri vb. değerli kâğıtların üzerinde bulunan ve belirli zamanlarda sahibine faiz ya da kazanç payı olarak belirli bir gelir sağlayan kesilmiş parça. | İşveren tarafından çeşitli amaçlarda kullanılmak üzere çalışanlarına verilen para değeri olan fiş. İLE Yalnız bir giysilik dokunmuş ya da kesilmiş, üstün nitelikte kumaş parçası. )
- KUPÜR[Fr. < COUPURE] ile KUPUR
( Giyside kesim. | Kesik. İLE ... )
- KUR'A[Ar. çoğ. KURÂ'] ile KURÂ[Ar. < KARYE] ile KURRÂ'[Ar. < KARİ]
( Sadece tesadüfe ve şansa bağlı bir ayırma yapmak üzere başvurulan her türlü araç, ad çekme. İLE Köyler, kasabalar. İLE Kur'ân'ı, Yedi Kırâet ve On Rivâyet dahilinde okuyan üstad hafızlar. )
- KUR'AN HAFIZLIĞI ile/ve/<>/değil KURRÂ' HAFIZLIĞI
- KUR'AN-I KERÎM AHKÂMINDA:
İBÂRET-İ NASS ile/ve İŞÂRET-İ NASS ile/ve DELÂLET-İ NASS ile/ve MAZMÛN-İ NASS ile/ve İLTİZÂM-İ NASS ile/ve İKTİZÂ-İ NASS
( Her âyette, ibâret, işâret, delâlet, iltizâm, iktizâ ve tazammün bakımından çeşitli anlamlar ve hükümler vardır. )
( NASS: Anlamları açık ve meydanda olan ayet ve hadislere denilir. )
- KUR'ÂN-I KERÎM:
BAŞAT TAVIR ile/ve/<> REVNAK[Fars.][: Parlaklık, güzellik, tazelik, süs.]
- KUR'AN-I KERÎM:
EMİR ile/değil/yerine NASİHAT/ÖĞÜT
- KUR'ÂN-I KERÎM:
KİTAB ile/ve/||/<>/< HİTAB
- KUR'ÂN-I KERÎM:
OKUNAN ile/ve/değil/||/<>/< İŞİTİLEN
- KUR'AN-I KERÎM:
TEVHİD ile/ve/<> HAŞR/ÂHİRET ile/ve/<> NÜBÜVVET ile/ve/<> İBÂDET ve ADÂLET
- KUR'ÂN-I KERÎM'İ:
ARAPÇA'SINDAN OKUMAK ile/ve/= YÜZÜNDEN OKUMAK
- KUR'AN-I NÂTIK ile KUR'AN-I SÂMİT
( Âşıklar, Kur'ân'ı, canlı Kur'ân'dan okur. )
- KUR'ÂN'DA ÇEVİRİLER:
SATIRARASI ile/ve/||/<>/> TEFSİRLİ
- KUR'ÂN'I TEFSİR ile/ve/<> KENDİNİ TEFSİR
( Kur'ân-ı Kerîm'i tefsir etmeye kalkışmadan önce kendini tefsir etmelisin. )
- Kur'ân[Ar.] ile KÛRÂN[Fars. < KÛR] ile KÜRÂN[Ar.]
( Kur'ân-ı Kerîm. [FURKAN] İLE Körler. İLE Kırmızı/al renkli at. )
- KUR'ÂN ile/ve KADÎM ÖĞRETİLER
- KUR'AN ile/ve/değil MUSHAF
( BELÂG-UL-MÜBÎN: İlâhî teblîgat. Kur'an-ı Kerim. )
- KUR[Fr. < COURS] ile KUR[Fr. < COUR]
( Yabancı paraların, ulusal para cinsinden değeri. | Düzey. İLE Öteki cinse ilgi göstererek onun hoşuna gitme, zihnini ve gönlünü kazanmaya çalışma. | Birinin duygularını okşayacak biçimde davranarak onun zihnini ve gönlünü kazanmaya çalışma. )
- KÜR[Fr. < CURE] ile KÜR
( İyi bakım ve ilaç tedavisi. | Özel tedavi yöntemi. İLE İnatçı, hırslı kişi. )
- KÜR ile/ve REJİM
( CURE vs./and REGIMEN )
- KURAK/LIK ile/ve KIT/LIK
- KURAL GÜDÜMLÜ YAPI İLKESİ ile ...
( STRUCTURE DEPENDENCY PRINCIPLE )
- KURAL KOYMAK ile/ve/değil/yerine KURAL/LARI BELİRLEMEK
( Bilenler kurallar koyar, bilmeyenler kurallara uyar. )
( Kuraldan çok kuralcı, kraldan çok kralcı olmamak gerek! )
( [not] "TO MAKE THE RULE" vs./and/but "TO DETERMINE THE RULE/S"
"TO DETERMINE THE RULE/S" vs./and "TO MAKE THE RULE" )
- KURAL KOYUCU/LUK ile/ve/değil/yerine KURAL BULUCU/LUK
- KURAL(LILIK) ile/ve NEDEN(SELLİK)
- KURAL/LAR ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KOŞUL/LAR
- KURAL ile AMAÇ
( RULE vs./and AIM )
- KURAL ile/ve İZLENCE
- KURAL ile KAPRİS
( Kuraldan çok kuralcılığın, kraldan çok kralcılığın anlamı yoktur. )
( RULE vs. CAPRICE/WHIM )
- KURAL ile/ve/değil KARAR
( [not] RULE vs./and/but DECISION )
- KURAL ile/ve/değil KURAM
( [not] RULE vs./and/but THEORY )
- KURAL ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KURUL
- KURAL ile/ve OLURLUK
( RULE vs. LAW )
- KURAL ile/ve/> YASA
( İnsanda/yaşamda. İLE/VE/> Doğada. )
( Tüzel/hukukî kabullere/kararlara her ne kadar "yasa" denilmişse de "kural"lardır. )
( SOLON [M.Ö. 640 - 559/8] )
( [Uyulmadığında ...] Cezası yoktur. İLE/VE/> Cezası vardır. )
( RULE vs./and/> LAW )
- KURALA UY/MAK ile/ve/||/<> KUR'AN'A UY/MAK
- KURALCI/LIK ile/ve BİLGİSİZ/LİK
- KURALLAR ile/ve/||/<>/> KURALLILIK
- KURALSIZLIK ile/değil/yerine/>< KURALLILIK
( En kötü "kurallılık", en iyi kuralsızlıktan iyidir. )
- KURAM" ile/değil TEMENNİ
- KURAM/GÖRÜNCE/TEORİ ile "SENARYO"
( THEORY vs. SCENARIO )
- KURAM/TEORİ[İng. THEORY] ile ...
( Hareket halinde olan şeyin dışına çıkıp, dışarıdan incelemek. )
- KURAM/TEORİ ile/ve ÜTOPYA
( ... İLE/VE Hayalini şekillendirmek/eğitmek. )
( THEORY vs./and UTOPIA )
- KURAM/TEORİ ile/ve/<> UYGULAMA/PRATİK
- KURAM ile/ve/||/<> AMAÇ
( TEORIA vs./and/||/<> TELOS )
- KURAM ile/ve/değil ANLAYIŞ
- KURAM ile/ve/< GÖZLEM
( THEORY vs./and/< OBSERVATION )
- KURAM ile/ve/||/<>/> İNANÇ
( ... İLE/VE/||/<>/> Kuramı, uygulamaya geçiren tek ve en önemli olgu. )
- KURAM ile KURAN ile KURAL
- KURAM ile/ve/değil TEKLİF
- KURAM ile/ve/değil/||/<> YAKLAŞIM
- KURAM ile/ve/değil/yerine YARAR
( [not] THEORY vs./and/but BENEFIT
BENEFIT instead of THEORY )
- KURAM ile/ve/||/<> YÖNTEM
- KURAMDAN KOPUK UYGULAMA ile/ve/<> UYGULAMADAN KOPUK KURAM
( Kördür. İLE/VE/<> Topaldır. )
- KURAMIN:
DOĞRULUĞU ile/ve/değil/yerine/||/<>/< UYGUNLUĞU
- KURAMLAR/TEORİLER ile VARSAYIMLAR/HİPOTEZLER
( -- ABBE KURAMI(ABBE'S THEORY):
( Gerçek bir görüntü elde edilecek bir mercek, cismin tüm kırınım saçaklarını geçirecek kadar büyük olmalıdır. )
-- BATLAMYUS KURAMI(PTOLEMIAN THEORY):
( Yerküre, evrenin merkezidir ve güneş ile ay, yer çevresinde döner. )
-- BÜYÜK PATLAMA KURAMI(BIG BANG THEORY):
( Evren başlangıçta tıkız bir madde kitlesi (kozmik yumurta) halindeydi. Daha sonra bu patladı ve gaz kırıntılarından oluşan bir kitle haline dönüştü. Bu kırıntılar da yoğunlaşarak yıldızları meydana getirdi. )
-- DALTON'UN ATOM KURAMI(ATOMIC THEORY OF DALTON):
( 1) Tüm maddeler yok edilemez, küçücük, bölünmez taneciklerden oluşmuştur.
2) Fiziksel ve kimyasal değişimlerde atomlar, varoluşlarını korur. Parçalanamaz ya da yeniden oluşturulamaz.
3) Aynı elemetin atomları büyüklük, biçim, kütle ve daha başka özellikleri bakımından birbirinden ayırt edilemez. Ancak bir element atomları başka elementlerin atomlarından farklıdır.
4) Kimyasal olaylar atomların birleşmesi ya da ayrılması sonucudur. Atomlar birleşerek molekülleri oluşturur. Bu bileşik moleküller tamamen birbirinin aynıdır. )
-- DARWIN KURAMI(DARWIN'S THEORY):
( Organizmalar tümünün yaşaması olanaksız sayıda yavru ürettiklerinden, yavrular sağ kalabilme savaşına girerler ve içlerinden ancak yeterince gelişmiş olanlar yaşamlarını sürdürebilirler. Sağ kalmalarını sağlayan özellikler kalıtım yoluyla bir sonraki kuşağa geçtiğinden, bu kuşağın canlıları da bir önceki kuşağın başarılı yönlerini edinirler. )
-- FLOJİSTON KURAMI(THEORY OF PHLOGISTON):
( Yanıcı maddelerde bir akışkan madde vardır ve bunun içinde bulunduğu maddeden ayrılması yanma olayına rol açar. )
-- GEZEGENLERİN OLUŞUMU KURAMI(PLANETESTIMAL THEORY):
( Bir yıldız güneşe yaklaşarak gaz kütlelerini çeker ve soğuyarak ufak gezegenleri oluşturur. )
-- GÖRELİLİK/İZAFİYET KURAMI(THEORY OF RELATIVITY):
( Einstein'ın açıkladığı, enerji ile kütle arasında bir eşdeğerliğin bulunduğu, herhangi bir enerji kaybının bir kütle kazancına kütle kaybının da enerji kazancına yol açacağı ilkesi. )
-- HÜCRE KURAMI(CELL THEORY):
( 1) Tüm organizmalar hücrelerden oluşur.
2) Yaşamsal etkinliklerin tümü hücrelerde gerçekleşir.
3) Tüm canlı hücreler öteki hücreler tarafından bölünme ya da üreme yolu ile oluşturulur. )
-- IŞIĞIN DALGA KURAMI(WAVE THEORY OF LIGHT):
( Işık dalgalar halinde yayılır. )
-- IŞIĞIN PARÇACIK KURAMI(PARTICLE THEORY OF LIGHT):
( Işık çok küçük hızlı taneciklerden oluşur. )
-- KENDİLİĞİNDEN OLUŞ KURAMI(THEORY OF SPONTANEUS GENERATION):
( Abiyogenez; cansız maddelerin birden ve kendiliğinden bir canlı oluşturması kuramı. )
-- KOPERNİK KURAMI(COPERNICUS THEORY):
( Yerküre de dahil olmak üzere gezegenler eksenleri etrafında döner ve güneş etrafında bir yörünge üzerinde hareket ederler. )
-- KUVANTUM KURAMI(QUANTUM THEORY):
( Işın-enerji, "kuanta" denen belirli, küçük birimler verir ve emer; bir nesne, enerji verirken de alırken de içindeki atomların durumu bozulur, titreşmeye başlar; atomların bu titreşimi ışık şeklinde ortaya çıkar, bu ışık da bize renk şeklinde görünür. )
-- LAMARK'IN EVRİM KURAMI(LAMARC'S THEORY OF EVOLUTION):
( 1) Kullanılan her organ büyür ve ve kuvvetlenir. Kullanılmayanlar da zayıflar, küçülür ve sonuçta körelir.
2) Gereksinim, yeni organların oluşmasına neden olur. Ve böylece canlının ortama uyması olanaklı olur.
3) Sonradan kazanılan bu karakterler, dölden döle geçerek canlının ortama daha iyi uymasını sağlar ve yeni türler meydana gelir. )
-- AVOGADRO VARSAYIMI(AVOGADRO'S HYPOTHESIS):
( Aynı basınç ve sıcaklık koşulları altında bulunan tüm gazların eşit hacimleri, aynı sayıda molekül içerir. [6.02 x 10 üssü 23] )
-- NEBULA VARSAYIMI(NEBULA HYPOTHESIS):
( Güneş sistemi dönen bir Nebula(bulutsu), gazdan iç içe halkalar oluşturmuş daha sonra bu gaz halkalar soğuma sonucu yoğunlaşarak gezegenleri ve bunların uydularını; nebulanın çekirdek bölümü ise güneşi meydana getirmiştir. ) )
- KURAMSAL BİLGİ ile/ve ESTETİK BİLGİ ile/ve DEĞER/AKSİYOLOJİK[Fr.] BİLGİ
( THEORICAL KNOWLEDGE vs./and AESTHETICAL KNOWLEDGE vs./and AXIOLOGICAL KNOWLEDGE )
- KURAMSAL(NAZARÎ) TASAVVUF ile/ve UYGULAYIMSAL/KILGISAL/AMELÎ TASAVVUF
- KURAMSAL(TEORİK) BİLGİ ile TEKNİK BİLGİ
( Kuram, yanlışlanamadığı sürece geçerlidir. İLE Kullanımdaki/uygulamadaki başarılı yansıması oranında geçerlidir. )
- KURAMSAL(TEORİK) FELSEFE ile UYGULAYIMSAL(PRATİK) FELSEFE
- KURAMSAL/TEORİK AHLÂK(MORAL) ile/ve UYGULAYIMSAL/KILGISAL/PRATİK AHLÂK
( THEORICAL MORALS vs./and PRACTICAL MORALS )
- KURAMSAL/TEORİK FİZİK ile MATEMATİKSEL FİZİK
- KURAMSAL/TEORİK KİMYA ile/||/<> DENEYSEL KİMYA
( Kimyasal süreçleri kuramsal modellerle inceleyen bilim dalı. İLE/||/<> Kimyasal süreçleri deneylerle inceleyen bilim dalı. )
- KURAMSAL/TEORİK KİMYA ile/||/<> KUVANTUM KİMYASI
( Kimyasal süreçleri kuramsal modellerle inceleyen bilim dalı. İLE/||/<> Kuvantum mekaniği ile kimyasal süreçleri inceleyen bilim dalı. )
- KURAMSAL/TEORİK KİMYA ile/||/<> MOLEKÜLER MODELLEME
( Kimyasal süreçleri kuramsal modellerle inceleyen bilim dalı. İLE/||/<> Moleküler yapıların bilgisayar modellerini inceleyen bilim dalı. )
- KURAMSALLIK ile/ve/<> YARATICILIK
( Aklın mâbedi. İLE/VE/<> Kalbin mâbedi. )
- KURB-U FERAİZ ile/ve KURB-U NEVÂFİL
( Özün aşkı. İLE/VE Kabuğun aşkı. )
( Farz olan yakınlık. İLE/VE Nafile olan yakınlık. )
( Düşünce ve kararların emir olarak organlara ulaştırılması. İLE/VE Sinirler aracılığıyla dış uyarıların beyne iletilmesi. )
( Kabuk öze, öz de kabuğa âşıktır. )
- KURB/İYET ile ...
( YAKIN, YAKINLIK )
- KURBACIK ile/ve/||/<> TUNÇ ile/ve/||/<> İĞ
( )
( Kaynak: "ANADOLU'DA KAYBOLMAKTA OLAN BİR MADDİ KÜLTÜR UNSURU: SU DEĞİRMENLERİ (BEYPAZARI ÖRNEĞİ)" - Reşide Gürses, E. Banu Karababa Taşkın )
- KURBAĞA OTU ile KURBAĞAZEHRİ
( Düğün çiçeğigillerden bir bitki. İLE Kurbağazehrigillerden, tatlı sularda yaşayan, beyaz çiçekli, yaprakları yürek biçiminde olan bir süs bitkisi. )
( BUFONIA cum HYDROCHARIS )
- KURBAĞA ile (BUSHWELT) YAĞMUR KURBAĞASI
- KURBAĞA ile (KIÇI) KILLI KURBAĞA
( FROG vs. ... )
- KURBAĞA ile (ZEHİRLİ) CAM KURBAĞA
( )
- KURBAĞA ile AFRİKA YAĞMURU KURBAĞASI
( )
- KURBAĞA ile ALASKA KURBAĞASI
( ... ile )
( )
- KURBAĞA ile BOĞA KURBAĞA
- KURBAĞA ile BREZİLYA ZEHİRLİ KURBAĞASI
- KURBAĞA ile ÇOÇUİ(KUKU)
( ... İLE Ufak bir ağaç kurbağası.[Porto Riko'nun simgesidir.] )
- KURBAĞA ile ÇÖL KURBAĞASI
- KURBAĞA ile ÇÖL YAĞMURU KURBAĞASI
( ... İLE )
- KURBAĞA ile DOMATES KURBAĞASI
- KURBAĞA ile GECE KURBAĞASI
( )
( ... cum BUFOTES VIRIDIS )
- KURBAĞA ile HİNT KURBAĞASI
( ... İLE Muson yağmurlarıyla birlikte ortaya çıkan Hint kurbağalarının yeşil olan rengi, üreme döneminde sarıya döner.[Renk değişiminin nedeni, dişileri etkilemektir.] )
- KURBAĞA ile KAFESLİ AĞ KURBAĞASI
- KURBAĞA ile KARA KURBAĞA/OTLUBAĞA
( 5000'in üzerinde kurbağa türü vardır. [Sri Lanka'da, 2002 yılında, 100 yeni tür daha bulunmuştur] )
( 2.600 değişik cins kurbağa vardır. Türkiye'de ise 29 kurbağa türü bulunmaktadır. )
( Ne yazık ki, kurbağaların nesli, hızla tükenmektedir. :( [Kurbağalar, derileri aracılığıyla soluk alan canlılar olduklarından, tüm türlerin üçte biri tehlike altındadır.][Zehirleri, bizim için tehlikeli olabilir fakat kişilerin etrafa saçtığı zehirler, onlar için çok daha öldürücüdür.] )
( ile
)
( MUKNİA: Kurbağa yavrusunun, yumurtadan çıktığı ilk durumu.
VAKVAKA: Kurbağa sesi. )
( BÜRKE, DIFDEA/DIFDA'[DIFDAİYYE: Kurbağagiller] ile ... )
( GÛK ile ... )
( FROG vs. TOAD )
( RANUCULA cum BUFA )
( LA RANA con ... )
- KURBAĞA ile KAZICI KURBAĞA
- KURBAĞA ile KÜÇÜK ZEHİRLİ KURBAĞA
- KURBAĞA ile KURBAĞA BALIĞI
( )
( FROG vs. FROG FISH )
- KURBAĞA ile KURBAĞACIK
( ... İLE Kurbağa yavrusu, küçük kurbağa. | Küçük İngiliz anahtarı. | Ayarlanabilir somun anahtarı. | Pencere çerçevesi gibi yukarıya sürülen nesnelerin alt kenarlarına yerleştirilen tutacak. | Ağız tabanında çıkan sıvı içeren bir tür küçük kist. )
- KURBAĞA ile LİOPELMA
- KURBAĞA ile MANTELLA KURBAĞASI
- KURBAĞA ile MAYMUN KURBAĞASI
( FROG vs. MONKEY FROG )
( ... cum PHYLLOMEDUSA CAMBA )
- KURBAĞA ile MİKROHİLİD KURBAĞA/NOKTALI VINLAYAN KURBAĞA
( ... İLE Peru, Hindistan ve Sri Lanka'da yaşarlar. )
( ... cum CHIASMOCLEIS VENTRIMACULATA )
- KURBAĞA ile NİNJA KURBAĞA
- KURBAĞA ile ÖKÜZ KURBAĞASI
( ... İLE Güney Afrika'da yaşar. )
( )
- KURBAĞA ile OVA KURBAĞASI
- KURBAĞA ile TOROS KURBAĞASI
( ... İLE Dünyanın, vraklamayan tek kurbağa türü. [Bolkar Dağları'nda, Karagöl-Ulukışla-Niğde'de yaşar.] )
- KURBAĞA ile YEŞİLBAĞA
( ... İLE Yeşil renkli bir tür küçük kurbağa. )
- KURBAĞA ile ZÂT-ÜL-GALSAME-İ DÂİME[Ar.]
( ... İLE Biçimini değiştirme özelliği eksik olan bir tür kurbağa. )
- KURBAĞALAMA ile KURBAĞALAMA
( Kurbağanın yüzmesine benzer yatay hareketler yaparak yüzme. İLE Birbirine paralel iki tırmanma sırığına baldırları ve ayak sırtlarını kenetleyerek ya dışarıdan diz altına sıkıştırarak tırmanma. )
- KURBAĞANIN ile KURBANIN
- KURBAN ile/değil/yerine MAĞDUR
- KURBAN ile/değil/yerine/>< SORUMLU
( )
- KURBAN ile/<> SUÇLAYICI/ZORBA ile/<> KURTARICI
( Kendine değer vermeyen ve başkalarının kararlarını kabul eden, yönlendirici, sürekli yakınan ve kendine ötekileri koltuk değneği gibi arayan.[Çaresizlik, onun için bir "sığınak" olmuştur.] İLE/<> Başkalarının görüş ve değerlerine önem vermeyen, öfkeli, saldırgan ve yargılayıcı bir tutum içinde olan. İLE/<> Ötekilerin yardım etme kapasitesini önemsemeyen, fedâkâr görünen ama gereksiz yere işlere karışan.[Zehirli bir "kendine yetme" ve başkalarına adanma durumu vardır. Bu kadar iyilik sonrası alacaklarını sağlayamayınca bir zorbaya dönüşmesi de hiç şaşırtmaz.] )
- KURBANIN ... ile/değil KURBAĞANIN ...
- KURBİYET ile/ve KUTBİYET
( Görebilme hali. İLE/VE Yapabilme hali. )
- KURBİYET ile RÂBITA
( Bir râbıta, bin zâbıtaya yeter. )
- KURD ile BİDRE
( ... İLE Ağaç kurdu. )
( Zİ'B[çoğ. ZU-BÂN] ile ...
Zİ'B-İ BAHRÎ: Deniz kurdu denilen bir cins yırtıcı büyük balık. )
- KURD ile İPLİCİK
( ... İLE Sığırların soluk borularına yerleşen ve arakonakçısız bulaşan, en çok 8 cm. uzunluğunda, akciğer kılkurdu. )
( ... cum DICTYOCAULUS VIVIPARUS )
- KURD ile TENYA(SOLİTER SOLUCAN)/TENYA[Fr.]/DÎDÂN-I EM'A[Ar.]
( ... İLE Bağırsak kurdu. )
- KÜRDAN ile/ve/değil/yerine/||/<> HILTAN
( ... İLE/VE/||/<> Top durumundaki çiçekleri kuruduktan sonra sapları kürdan olarak kullanılan yabani bir bitki. )
- KURDELEBALIĞI/FLANDRA ile FLANDRE
( Kurdelebalığıgillerden, uzun, yassı gövdeli, pulları çok küçük, kuyruk yüzgeci ipliğe benzeyen, kemikli bir Akdeniz balığı. İLE Bir tür çoban köpeği. )
( CEPOLA RUBESCENS cum ... )
- KÜRE[çoğ. KÜRÂT] ile ...
( BEKTÂŞİYE'DE MEYDAN OCAĞI )
- KÜRE/MÜDEVVER[Ar. < DEVR] ile/ve YUVARLAK/DEĞİRMİ
( Bir noktaya eşit uzaklıkta. İLE/VE Bir daireye eşit. )
- KÜRE ile/ve/<> DAİRE
( Daire, bir küre kesitidir. )
- KÜRE ile/değil ELİPS
- KÜRE ile/ve KARE
( Tanrıyı simgeler. İLE/VE Halkı ve doğayı simgeler. )
( Zorunluluk aranır/aranabilir. İLE/VE Zorunluluk aranamaz. )
( Bir düzlemin içinde, aynı anda iki noktaya birden temas edemez. İLE/VE ... )
( Hacim. İLE/VE Alan. )
( 2³ İLE/VE 2² )
- KÜRE ile/ve KÜME
- KÜRE ile KÜRE ile Küre
( Tüm noktaları merkezden aynı uzaklıkta bulunan bir yüzeyle sınırlı nesne. | Yeryüzü, dünya. İLE Madenci ocağı, maden fırını. İLE Kastamonu iline bağlı ilçelerden biri. )
- KÜRE ile SAHTE KÜRE
( SPHERE vs. PSEUDO SPHERE )
- KÜRE ile YARIKÜRE
( ... İLE Yer ya da gökküresinin, ekvatorla bölünmüş iki yarısından her biri. )
- KÜRE ile/ve ZORUNLULUK
( SPHERE vs./and COMPULSORY )
- KÜREK ÇEKMEK ile/ve/değil/yerine/<>/>< LAVA[İt.]
( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<>/>< Herhangi bir yere yanaşmış filikanın, kürek çekmeden ilerlemesi için söylenilen söz/emir. )
- KÜREK ile/ve/||/<>/> FIRIN
( Düzgün. İLE/VE/||/<>/> Kızgın. )
- KÜREK ile ISIRAN
( ... İLE Teknelerdeki hamuru kazımaya yarayan araç. | Fırında, ekmek, börek çörek çevirmeye yarayan, bir tür kürek. )
- KÜREK ile SIYIRGA
( ... İLE Harmanda, samanı, bir yere toplamaya ya da damlardan, karı küremeye yarayan araç. )
- KÜRESEL AYNA ile DÜZLEM AYNA
( Işığı bir noktada toplayan ya da dağıtan eğimli ayna. İLE Işığı düz bir biçimde yansıtan düz ayna. )
- KÜRESEL ile/ve/değil/||/<>/< BASKIN YEREL
- KÜRESEL ile/ve/değil DAİRESEL
- KÜRESELLEŞ(TİR)MEK ile/ve/değil/yerine EVRENSELLEŞ(TİR)MEK
( )
- KÜRESELLEŞME:
[ne yazık ki]
"ULUSLARARASILAŞMANIN GENİŞLEMESİ" ile/ve/||/<> KURUMSAL ZORBALIK
- KÜRESELLEŞMENİN ARTMASI ile/ve/değil/||/<> SINIRLARIN AZALMASI
- KURFORSE ile ...
( Bir paraya, hükümetçe verilen (belirtilen) değer. )
- KÜRGEK ile KÜRGEK
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Sandal küreği. İLE Toprağı kazmaya ya da kar küremeye yarayan her tür kürek. )
- KURGU/LAMAK ile/ve/<> VURGU/LAMAK
- KURGU/SAL ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KURAM/SAL
- KURGU ile "MİMARİ"
- KURGU ile/ve/||/<> ANLATIM
- KURGU ile/ve DİLE GETİRME
( Madem ki o olaylara/durumlara elimiz bulaşmadı, öyleyse dilimizi de bulaştırmayalım. )
- KURGU ile/ve HAYAL GÜCÜ
( Olduğu haliyle görün, olduğunu hayal ettiğiniz gibi değil. )
( Şeyleri hayal ettiğiniz gibi görmek yerine, onları oldukları gibi görmeyi öğrenin. )
( See your world as it is, not as you imagine it to be. Instead of seeing things as imagined, learn to see them as they are. )
( FICTION vs. IMAGINATION )
- KURGU ile KABUL
- KURGU ile KURUNTU
- KURGU ile/ve/değil/yerine/></< OLGU
( [not] FICTION vs./> FACT instead of FICTION )
- KURGUDA:
KESMEK ile/ve/||/<>/> YONTMAK ile/ve/||/<>/> EKLEMEK
- KURGUL ile/ve/değil/yerine SİMGESEL
- KURGUSAL TARİH FELSEFESİ ile/ve ELEŞTİREL TARİH FELSEFESİ
- KÜRİN ile SEPET
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( İçinde sebze ve meyve taşınan sepet. İLE ... )
- KÜRİYUM[Fr. < CURIUM] ile KÜRİT[Fr. < CURIDE]
( Atom numarası 96, atom ağırlığı 248 olan, aktinitlerden, plütonyum 239'un helyum çekirdekleriyle bombardımanından elde edilen radyoaktif bir öğe. [simgesi: Cm] İLE Atom numaraları, 96 - 103 arasında bulunan öğelerin genel adı. )
- KURMACA AÇMAZI ile/ve/||/<> TRAJEDİ AÇMAZI
- KURMACA GERÇEKLİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GÜNDELİK GERÇEKLİK
- KURMACA ile DOĞAÇLAMA
- KURMACA ile DÜZMECE
- KURMACA ile KURGULAMA
( Nesne. İLE Olay. )
- KURMACA ile/||/<> ÜST KURMACA
- KURMAK ile/ve/değil DİZGELEŞTİRMEK/SİSTEMLEŞTİRMEK
( TO ESTABLISH vs./and TO SYSTEMATIZE )
- KURMAK ile/yerine DÜŞÜNMEK
( Kuruntu/vesvese ile zihne düşenler düşünme değildir! [kuruntulardan vazgeçebilmeli!] )
( Bırak, farklı düşünce/duygu kuşları başının üzerinden uçsunlar. Sen ancak başının üzerinde yuva yapmamalarını sağlayabilirsin! )
- KURMAK ile/ve/> GELİŞTİRMEK
- KURMAK ile ÖNCÜLÜK ETMEK
( TO ESTABLISH vs. PIONEERING )
- KURMAK ile/ve/||/<> ÖRMEK
- KURMAK ile UYDURMAK
- KURMAK ile/ve YAPILANDIRMAK
( TO ESTABLISH vs./and TO SYSTEMATIZE )
- KURMAK ile/ve YÜRÜ(T)MEK
- KURNA[Ar. < KURNE] ile/ve/||/<> ZURNA[Fars. < SURNÂY]
( Hamama gidildiğinde/gidip beğenilmeyen/beğenmeyen. İLE/VE/||/<> Düğüne gidildiğinde/gidip beğenilmeyen/beğenmeyen. )
( Hamam ve banyolarda musluk altında bulunan, içinde su biriktirilen, yuvarlak, mermer, taş ya da plastik tekne. İLE/VE/||/<> Ağaçtan yapılan, iki karış boyunda, ağız bölümü yayvan, keskin bir ses çıkaran ve çoğu zaman davulla ya da dümbelekle birlikte çalınan nefesli çalgı. )
- KURNAZ/LIK ile/değil/=/<>/>/< APTAL/LIK
( İkisinin de hiçbir "kazanımı", kalıcı değildir/olamaz. )
- KURNAZ/LIK ile BENCİL/LİK
- KURNAZ/LIK ile/değil CERBEZE
( ... İLE/DEĞİL İyi konuşma. | Beceriklilik, girginlik. | Kurnazlık, hilekârlık. )
- KURNAZ/LIK ile SİNSİ/LİK
- KURNAZ/LIK ile/değil/yerine ZEKİ/LİK
- KURNAZ ile/ve/||/<> TATLI SU KURNAZI
- KURNAZLIK ile/değil/yerine AKIL
- KURNAZLIK ile/değil/yerine ZEKÂ/ZEKİ
- KURS[Ar. < KURŞ] ile KURS[Fr.]
( Ağırşak. | Bir gök cisminin teker biçimde görülen yüzü, çörek. İLE Resmî ve özel kuruluşlarca ilgililere belirli bir konuda bilgi, beceri ve davranış kazandırmak amacıyla düzenlenen derslere dayanan ve belirli bir süresi olan eğitim etkinliği. )
- KÜRSÎ ile ...
( OTURULACAK YÜKSEKÇE YER | TAHT | MAKAM, VAZİFE )
- KÜRSÜ[Ar. < KÜRSÎ] ile PODYUM
- KÜRSÜ ile AMBON[Fr.]
( ... İLE İlkel bazilikaların sahnında vaaz yeri ya da kürsüsü. | Çağdaş Balkan ve Yunan kiliselerinde büyük kürsü. )
- KURŞUN ile/değil GRAFİTİ
- KURT ile AMERİKA BOZKURDU
( ... İLE ABD ve Kanada ormanlarında yaşar. )
( WOLF vs. TIMBER WOLF )
( CANIS LUPUS vs. CANIS LUPUS OCCIDENTALIS )
- KURT ile ASENA
( ... İLE Dişil kurt. )
- KURT ile ETİYOPYA KURDU
- KURT ile/ve GÜRBÜZ
( ... İLE/VE Davar şeklinde kurt.[GURK: KURT, BUZ: DAVAR] )
( BİHÂK/BUHAK[Ar.]: Eril kurt. )
- KURT ile KESELİ KURT
( ... İLE Genellikle omurgalılarda, kasların içinde gelişen şerit kurtçuklarının genel adı. )
- KURT ile KIR KURDU
- KURT ile KIZIL KURT
( ... İLE Amerika'da yaşarlar. )
( Gebelik süreleri 63-70 gündür. İLE ... )
( KELBİYYE-İ ZENEBİYYE, SİRHÂN[çoğ. SERÂHÎN], ZİB/DİB ile ... )
( GÜRG ile ... )
- KÜRT ile KÜRT
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Yay, kamçı ve değnek gibi şeylerin yapımında kullanılan bir dağ ağacı. İLE Ön Asya'da yaşayan bir topluluk ve bu topluluktan olan kişi. )
- KURT ile KURT ile KANCALI KURT
( Köpekgillerden, Avrupa, Asya ve Kuzey Amerika'da yaşayan, postu gri sarı renkli, yırtıcı, etçil memeli hayvan (Canis lupus). | Bir yeri, bir şeyi iyi bilen. | İşini iyi bilen, aldanmaz, kurnaz. İLE Yumuşak vücutlu, uzun gövdeli, omurgasız, bacaksız, ayaksız ya da çok ilkel ayaklı küçük hayvan. | Bazı böceklere ya da bazı böcek kurtçuklarına verilen ad. İLE İpsiler familyasından, 10 milimetre boyunda, ağzı çift çengelli, ince bağırsakta yaşayan asalak solucan. )
- KURT ile KURT ile KURT
( Köpekgillerden, Avrupa, Asya ve Kuzey Amerika'da yaşayan, postu gri sarı renkli, yırtıcı, etçil memeli hayvan. | Bir yeri, bir şeyi iyi bilen. | İşini iyi bilen, aldanmaz, kurnaz. İLE Yumuşak ve uzun gövdeli, omurgasız, bacaksız, ayaksız ya da çok ilkel ayaklı küçük hayvan. | Bazı böceklere ya da bazı böcek kurtçuklarına verilen ad. İLE Güney gök küresinde, Akrep ile Boğa arasında bulunan takımyıldız. )
( )
( WOLF vs. WORM vs. ... )
( CANIS LUPUS cum ... cum ... )
- KURT ile MOĞOL KURDU
- KURT ile SİYAH KURT
( ... İLE Bozkurtun melanistik bir renk çeşididir. Kuzey Amerika dağlarında ve Asya'nın yüksek kesimlerinde yaşar. )
- KURT ile/ve/||/<> TEL KURDU
( ... İLE Ekin ve sebze köklerini kemirerek büyük zararlara yol açması nedeniyle tarım için çok zararlı tarla böceği kurtçuklarına verilen ad. )
- KURT ile YELELİ KURT
( WOLF vs. MANED WOLF )
- KURTAĞZI ile KURTAYAĞI ile KURTBAĞRI
( Gemi ve sandallarda halatın geçmesi için teknenin kenarına tutturulmuş, açık ağız biçiminde metal parça. | Doğramanın birbirine geçen dişleri. | Çatıdaki dışa açılan küçük pencere. İLE Damarlı çiçeksizlerden, küçük yapraklarla örtülü ince bir sap görünüşünde olan bir bitki. İLE Zeytingillerden, yaprakları mızrağa benzer, çiçekleri beyaz, kokulu ve salkım durumunda olan, çit yapmakta kullanılan bir süs bitkisi. )
( ... cum LYCOPODIUM CLAVATUM cum LIGUSTRUM VULGARE )
- KURTARMAK" ile "DOĞRULTMAK"
- KURTARMAK ile TOPARLAMAK
- KURTLU ile "KURTLU"
( İçinde kurt bulunan, kurtlanmış. İLE Yerinde rahat duramayan, sürekli kıpırdanan kişi. )
- KURTLUCA/MEŞECİK/YERMEŞESİ/YERPALAMUDU/SUSARMISAĞI ile KURTMANTARI
( Ballıbabagillerden, tırmanıcı sarı çiçekleri olan, kokusu sarmısağı andıran, göl ve akarsu kıyıları gibi nemli yerlerde yetişen bir bitki. İLE Tazeyken yenebilen, olgunlaştığında, basılınca sporlar saçan, beyaz renkli, yuvarlak biçimli, bazitli bir mantar. )
( ARISTOLOCHIA cum LYCOPERDON )
- KURTULMAK ile ÖZGÜRLEŞMEK
( Özgürleşme, kişinin kendi kendine empoze etmiş olduğu yanlış fikirlerden kurtulmasıdır. )
( Bir canlı varolan, kurtuluşun onun ulaşabileceği bir yerde olduğunu bir kez işitir ve anlarsa, asla unutmayacaktır. )
( Liberation is of the self from its false and self-imposed ideas.
Once a living being has heard and understood that deliverance is within his reach, he will never forget, for it is the first message from within. )
( DELIVERANCE, EXTRICATION vs. TO BECOME FREE )
( PRAJNA ile ... )
( NECÂT ile HÜRRİYET )
- KURTULMAK ile REDDETMEK
( Kurtulmak, reddetmekle olanaklı değildir. )
( VARESTE[Fars.]: Kurtulmuş, halas olmuş. )
- KURTULMAK ile SIYRILMAK
- KURTULMAK ile TERK
- KURTULMAK ile/ve/||/<>/< YADSIMAK
( KURTULMAK WV< YADSIMAK )
- KURU ÇİÇEK ile BAŞAK
- KURU FASULYE ile/< ŞİŞERKA
( ... İLE/< Yaşken toplanıp, yaş olarak saklanan fasulye. )
- KURU GÜRÜLTÜ, KAVARA ile/ve KAKOFONİ
- KURU KURU "ÜZÜLMEK" / "ÜZÜLÜYORUM" DEMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< YAPABİLECEĞİN BİR ŞEY/LER
( Yok. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Var. )
- KURU MEYVE ile/ve TAZE MEYVE
( KAK: Meyve kurusu, dilimlenmeden kurutulmuş meyve. )
- KURU OT ile/ve/değil/||/<>/< TAZE OT
- KURU SARIMSAK ile/ve TAZE SARIMSAK
( ... İLE/VE Yedikten sonraki ağız kokusu daha fazla olabilir. )
- KURU ile KUPKURU
- KURUÇEŞME ile KURUÇEŞME ile KURUÇEŞME
( Ortaköy - Arnavutköy arasında. İLE Üsküdar, Fıstıkağacı - Bağlarbaşı arasında. İLE Acıbadem'de, Küftüncü Sokağı başında. )
( XV. yüzyılda, Tezkereci Osman tarafından, Kuru Çeşme Camisi ile birlikte yapılmıştır. İLE ... İLE 1845'te, Kızlarağası Tayfur Ağa tarafından yaptırılmıştır. )
- KURUCU BAĞLILIK ile NEDENSEL BAĞLILIK
- KURUCU İKTİDAR ile "KURULMUŞ İKTİDAR"
( POUVOIR CONSTITUANT avec POUVOIR CONSTITUE )
- KURUCU KLÂSİK ile BÜYÜK SENTEZ KLÂSİĞİ ile MEDENİYETLERİ YATAY/DİKEY(/HEM YATAY, HEM DİKEY) KESEN KLÂSİKLER
( FOUNDER CLASSIC vs. BIG SYNTHESIS CLASSIC vs. CLASSICS IN, TO CEASE THE CIVILIZATIONS VERTICAL/HORIZONTAL(/BOTH) )
- KURUCU/LUK ile/ve KALICI/LIK
- KURUCU/LUK ile/ve/||/<>/< KURGUCU/LUK
- KURUCU/YAPICI SURETLER(ES-SUVERU'L-MUKAVVİME) ile TAMAMLAYICI SURETLER(ES-SUVERU'L-MUTEMMİME)
( Nutkiyet/düşünmenin kişinin faslı/ayrımı olması gibi. İLE ... )
- KURUCU ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KOLAYLAŞTIRICI
- KURUCU ile/ve SAVUNUCU
- KURUL/HEYET[Ar.]/KONSEY[Fr. < CONSEIL]/ASAMBLE[ASSEMBLEE] ile KURULTAY/KONGRE[Fr. < CONGRES]
( Bir işi yapmak, yönetmek ya da bir kurum ve kuruluşu temsil etmek için görevlendirilmiş kişilerden oluşmuş topluluk. İLE Ulusal ya da uluslararası bilimsel toplantı. | Bir kuruluşun, gündemindeki sorunları, temel konuları konuşmak ve yeni kurullar seçmek üzere belirli sürelerle ya da gerektikçe yaptığı genel toplantı. | Eski Türklerde devlet işlerinin görüşülüp karara bağlandığı meclis. )
- KURUL/HEYET ile/||/<> HEYET-İ TEMSİLİYE
( ... İLE/||/<> Temsil kurulu. Sivas Kongresi sonucu oluşturulan ve Anadolu'yu temsil eden kurul. )
- KURUL/KONSEY ile/ve/||/<>/> ALT KURUL/KOMİSYON
- KURUL ile/ve/||/<> KOL
- KURUL ile/ve/yerine/değil KOORDİNASYON
( [not] COMMITTEE vs./and/but COORDINATION
COORDINATION instead of COMMITTEE )
- KURULMA ile/ve/||/<> KIRILMA
- KURULTAY ile/||/<> KABİNE ile/||/<> KURIA
( Genel toplantı, kurul/meclis. İLE/||/<> Bakanlar kurulu. İLE/||/<> Roma'da kurul. )
- KURULU ile KURGUL
- KURULUŞ ile/ve/||/<>/> KURTULUŞ
- KURULUŞ ile/ve YIKILIŞ
- KÜRÛM ile/||/<> KÖM
( Bağ çubuğu. İLE/||/<> Küme, yığın. | Küçük ağıl. )
- KURUM ile/ve/değil/yerine/< KURUL
- KURUM ile KURUM ile KURUM
( Evlilik, aile, ortaklık, mülkiyet gibi köklü bir yapıyı içeren, genellikle devletle ilişkisi olan yapı ya da birlik. İLE Bacalarda biriken kalın is. İLE Kendini büyük ve önemli gösterme davranışı, büyüklenme, gösteriş, azamet, tekebbür. )
- KURUM ile/ve/||/<>/> KURUN!
- KURUMLU ile KURUMLU
( Kurum tutmuş olan [yer/nesne]. İLE Gururlanarak kasılan, mağrur, dikbaşlı. )
- KURUMSAL BİR KARARI(/A):
BENİMSEMEK ile/ve/değil/yerine/||/<> UYMAK
- KURUMSAL DEVLET ile KİŞİ DEVLET
- KURUMSAL DİN ile/ve BİREYSEL DİN
- KURUNTU ile/ve/değil/yerine/||/<>/< VERİ
- KURUNU ULÂ ile/ve KURUNU VUSTA ile/ve KURUNU UHRA
( İlkçağ. İLE/VE Ortaçağ. İLE/VE Sonçağ. )
- KURUŞ[Alm. < GROSCHEN] ile KURUŞ
( Liranın yüzde biri değerinde Türk parası. İLE Kurma işi, durumu. )
- KURUSIKI ile KURUSIKI
( Yalnız barut doldurulmuş, çekirdeksiz tüfek ya da tabanca mermisi. | Bu mermiyi patlatan bir tür tabanca. İLE Korku. | Blöf. )
- KURUTAÇ ile KURUTMAÇ
( Kurutma kabı. İLE Mürekkebi kurutmak için kullanılan kurutma kâğıdı ve bunun takılı bulunduğu araç. )
- KURUTAN ile ...
( Bir tür hayvan hastalığı. )
- KURUTULMUŞ MEYVE ile ÇEMİÇ
( ... İLE Dut/üzüm kurusu. )
- KUŞ DİLİ ile ...
( HAKÎKAT DİLİ, ÂRİFLER DİLİ )
- KUŞ GRİBİ ile PSİTTAKOZ
- KUŞ TÜYÜ ile/ve ŞEH-PER[Fars.]
( ... İLE Kuş kanadının en uzun tüyü. )
- KUŞ TÜYÜ ile/ve YONDA
( ... İLE Kuşun tüyleri altındaki ince kıllar. )
- KUŞ TÜYÜNÜN BİR KILI ile TÜY
( BARB vs. FEATHER, PLUME, PILE )
- KUŞ ÜZÜMÜ ile KURU ÜZÜM
- KÛS[Fars.] ile KÜS[Fars.]
( Savaşlarda, alaylarda deve ya da araba üstünde taşınarak çalınan büyük davul. Kös. İLE Dişillik örgeni, vajina. )
- KUŞ/LAR ile/ve/değil/||/<>/< DİNOZOR/LAR
( Kuşların ataları, dinozorlardır. )
- KÜS/LÜK ile/ve/||/<> DARGIN/LIK
- KUŞ ile "PAÇALI"
( ... İLE Tüyleri, ayaklarına kadar uzanan kuş. )
- KUŞ ile AK BAŞLI BUFALO DOKUMACI KUŞU
( ... vs. DINEMELLIA DINEMELLI )
- KUŞ ile ARIKUŞU
( Arıkuşugillerden, sırtı sarı, karnı mavimsi yeşil, Güney Avrupa, Kuzey Afrika, Orta Asya'da, az ağaçlıklı, açık yerlerde yaşayan bir kuş.[Lat. MEROPS APIASTER] )
( ... İLE Boyu, 25-29 cm.; kanat açıklığı, 36-40 cm. arasındadır. Ağırlıkları ise 50-70 gr. arasındadır. Parlak sarı, kızıl-kahve, mavi-yeşil renklerdedir. Ülkemizde görülen, en renkli kuşlardan biridir. Eşsiz bir avcıdır. Adından da anlaşılacağı gibi, başta arı olmak üzere, her türlü uçan böceği yer. Her gün, yaklaşık 250 arı tüketirler. )
- KUŞ ile ÂTIK
( ... İLE Yavru kuş. )
- KUŞ ile BEYAZ ÇAM KUŞU
- KUŞ ile BOKİ BOKİ
- KUŞ ile BURUŞUK BOYNUZ GAGA KUŞU
( ... ile )
- KUŞ ile BÜYÜK KUM KUŞU
- KUŞ ile ÇAVUŞKUŞU/İBİBİK
( ... İLE Çavuşkuşugillerden, uzun yay biçimli gagalı, güvercinden küçük, başı sorguçlu, kısa kanatlı bir kuş. )
( ... ile HÜDHÜD[çoğ. HEDÂHÎD], EBÛ-R-REBÎ' )
( ... ile BÜDBÜDEK )
( ... cum UPUPA EPOPS )
- KUŞ ile ÇAYIRKUŞU/TARLAKUŞU
( ... İLE Tarlakuşugillerden, tarlalarda yuva yapan, uzunluğu 20 santimetre, sırtı kahverengi, karnı beyaz olan, küçük, ötücü kuş, çayır kuşu, toygar. )
( ... cum ALAUDA ARVENSIS )
- KUŞ ile ÇELTİKÇİ KUŞU
( )
- KUŞ ile CENNET KUŞU
( Papua Yeni Gine'nin bayrağında yer alan, upuzun kuyruk tüyleri bulunan, siyah, endemik kuş.[Kumul Lodge'da, doğal ortamında görülebilir] [Lat. PARADISEA APODA] )
( ... ile )
- KUŞ ile DEMİRCİ KIZ KUŞU
( )
- KUŞ ile DOKUMACI KUŞU
( ... İLE Afrika, Avustralya ya da Avustralya çevresinde bulunan adalarda yaşar. Yapmış oldukları yuvaların sanatsal olmasından dolayı, "Dokumacı Kuşu" olarak adlandırılırlar. )
( ... İLE Özellikleri:
Büyüklükleri ve ağırlıkları, bir serçe kadardır.
Erillerin kafasının üzerinde kırmızı renk bulunmaktadır.
Dişilin kafası üzerinde sarı renk bulunmaktadır.
Yuvanın dışını eril kuş yapmaktadır. Dişi kuş, sadece iç kısmını yapmaktadır. )
( )
( )
- KUŞ ile FAREKUŞU
( ... İLE Afrika'ya özgü bir kuş. )
( TAYR ile ... )
( MÜRG ile ... )
- KUŞ ile FERÎD[Fars.]
( ... İLE Avcı kuş. )
- KUŞ ile FREGA KUŞLARI
( ... İLE Karayipler'de yaşarlar. )
- KUŞ ile FREGAT/MANOWAR KUŞU
( ... İLE Tropik Atlantik bölgesinde yaşarlar. )
- KUŞ ile GRANDALA
( ... İLE Himalayalar’ın yüksekliklerinde yaşar. )
(
)
- KUŞ ile GÜMÜŞ YANAKLI BOYNUZ GAGALI KUŞ
- KUŞ ile/ne yazık ki HUBARA KUŞU
( ... İLE/NE YAZIK Kİ Soyu tükenmiştir. :( (((((( )
- KUŞ ile İSPİNOZ
( Hawaii Adaları'nda, 60 tür ispinoz bulunmaktaydı. )
( BIRD vs. CHAFFINCH )
( ... cum FRINGILLA COELEBS )
- KUŞ ile İSTİRİDYE KUŞU(AFRİKA KARA İSTİRİDYE AVCISI)
- KUŞ ile JAKAMAR
( Bir tür kuş. )
- KUŞ ile KAUAİ KUŞU
( Ne yazık ki, soyu tükenmiş/tüketilmiş kuşlardandır. Hawaii adalarından Kauai adasında yaşardı. En son 1985 yılında görülmüştür. )
- KUŞ ile KIRMIZI GAGALI BUFALO DOKUMACI KUŞU
- KUŞ ile KIRMIZI KNOUS
- KUŞ ile KİVİ/APTERİKS
( ... İLE Yeni Zelanda'da yaşar. )
(
)
( BIRD vs. KIWI )
( ... cum APTERYX AUSTRALIS )
- KUŞ ile KİVİGİLLER
( ... İLE Omurgalı hayvanlardan, kuşlar sınıfına giren bir aile. )
- KUŞ ile KIZKUŞU
( ... İLE Yağmurkuşugillerden, uzunluğu 34 santimetre olan, başı sorguçlu, koyu yeşilimsi renkte esmer, küçük bir kuş. )
( ... cum VANELLUS VANELLUS )
- KUŞ ile KOLİBRİ[Fr. < COLIBRI]
( ... İLE Kolibrigillerden, Amerika'da yaşayan, çok renkli, geriye doğru uçma özelliği olan, uzun gagalı, küçük göçmen kuş. )
- KUŞ ile/değil MULAN/YULAN MANOLYASI
( )
( ... cum MAGNOLIA LILIIFLORA )
- KUŞ ile/değil ORMANTAVUĞU
( ... DEĞİL Ormantavuğugillerden kuşların, özellikle Avrupa ve Asya'da yaşayan, siyah tüylü türlerinin ortak adı. )
( ORMANTAVUĞUGİLLER: Dünyanın, soğuk ve ılıman bölgelerinde yaşayan, orta ya da büyük yapıda, mat ya da parlak renkli, ormantavuğu, çil ve çayırtavuğunu içine alan bir aile/familya. )
- KUŞ ile PALA BIYIKLI KUŞ
( ... İLE Şili ve Peru sahillerindeki kayalıklarda görülürler. )
- KUŞ ile PERİ KUŞU
( ... İLE Eril peri kuşu, her yıl mat kahverengi tüylerini dökerek, göz alıcı parlak mavi tüylere kavuşur ancak bu kadar küçük bir kuş için göz alıcı tüylere sahip olmak, çok tehlikelidir. Parlak, üstelik mavi olmak, onları yırtıcıların hedefi durumuna getirir. )
( )
( ... cum MALURUS CYANEUS )
- KUŞ ile PO'OULİ KUŞU
- KUŞ ile SAKSONYA KRALI CENNET KUŞU
( ... İLE Batı Yeni Gine'de görülürler. )
- KUŞ ile SARIASMA/SARICIK
( ... İLE Ötücü kuşlar takımının, sarıasmagiller ailesinden, parlak sarı tüylü kara kuyruklu bir kuş. )
( ... cum ORIOLUS ORIOLUS )
- KUŞ ile ŞEKER/NEKTAR KUŞU
( ... İLE Yalnızca, Cape Town'un Finbos flora bölgesinde yaşarlar. )
- KUŞ ile ŞEMSİYE KUŞU
( ... İLE Orta ve Güney Amerika'daki yağmur ormanlarında yaşarlar. )
- KUŞ ile TARAGOZ KUŞU
( El Salvador'un simgesi olan yeşil-mavi kuyruklu bir kuş. )
- KUŞ ile UÇAR KUS KUS
- KUŞ ile UZUN KUYRUKLU DUL KUŞU
( ... İLE Güney Afrika'da yaşarlar. )
- KUSA'LI) NICOLAUS CUSANUS ile/ve/||/<>/> GIORDANO BRUNO ile/ve/||/<>/> HENRY MORE
( 1401 - 11 Ağustos 1464 İLE/VE/||/<>/> Ocak 1548 - 17 Şubat 1600 İLE/VE/||/<>/> 12 Ekim 1614 - 01 Eylül 1687 )
- KUŞA ile ...
( Buda'cı felsefe okulu. )
- KÜŞÂD ile AÇILIŞ
- KUŞAK ile/||/=/<> TRABLUS/DARABULUS KUŞAĞI
- KUŞAK ile ZÜNNÂR[Ar. çoğ. ZENÂNÎR]
( ... İLE Papazların, bellerine bağladıkları, ucları sarkık, ipten örme kuşak. )
- KUŞANMA ile/ve/değil/yerine BÜRÜNME
- KUŞATAMAMADA:
NEDENSEL/LİK ile/ve/||/<> YASALI/LIK ile/ve/||/<> GERÇEK/LİK ile/ve/||/<> RASTGELE/LİK
- KUŞATAN ile/ve/||/<> KAPSAYAN
- KUŞATILMIŞLIK ile/ve/||/<> ÇARESİZLİK
- KUŞATMA/KUŞATICI ile KAPSAMA/KAPSAYICI
- KUŞATMAK ile/ve KİLİTLEMEK
- KUŞÇU ile KUŞÇU
( Kuşlarla ilgilenen. | Saraylarda şahin, doğan vb. avcı kuşların bakımıyla görevli kişi. İLE Suç işleyen saray hasekilerini cezalandırmak ve yola getirmekle görevli haseki subayı. )
- KUŞDİLİ ile KUŞ DİLİ
( Dişbudak. İLE Çocuk dili. )
- KÜSEĞEN ile KÜSEĞEN/KÜSKÜN/KÜSTÜM OTU
( Çabuk ve sık sık küsen kişi. İLE Baklagillerden, dokunulduğunda yaprakları pörsüyen bir bitki. )
( ... cum MIMOSA PUDICA )
- KUŞEVLERİNDE:
CAMİ BİÇİMİNDE OLANLAR ile/ve MEDRESE BİÇİMİNDE OLANLAR ile/ve KERVANSARAY BİÇİMİNDE OLANLAR
( Camilerde, köprülerde ve çeşitli eski mimari yapılarda yer verilmiştir. )
( Ayazma Camisi örnekleri birarada görebilmek açısından önerilir. )
( Özellikle Kayseri'de geniş alanlarda ve çokça ayrılmış alanlar vardır. )
( UŞŞ/AŞŞ, VEKR, VEKN: Kuş yuvası. )
( ÂŞİYÂN/E, LÂNE/LÂNE-İ MÜRG: Kuş yuvası. | Mesken, ev. )
- KUŞEVLERİNDE:
TAŞTAN OLANLAR ile/ve TUĞLADAN OLANLAR ile/ve CEPHE GİYDİRME OLANLAR
- KUŞKANADI ile KUŞ KANADI
( Göz akı zarının göz bebeğine doğru bir ok ucu biçiminde ilerlemesi. İLE Kuşların kanadı. )
- KUŞKONMAZ CAMİİ ile KUŞKONMAZ MESCİDİ
( Üsküdar iskelesi yakınındadır. İLE Haliç - Hasköy'dedir. )
( 1580'de, Beylerbeyi Ahmed Şemsi Paşa emriyle, Mimar Sinan yapıtı olarak inşâ edilmiştir. [1940'ta onarım görmüştür.] İLE Handan Ağa tarafından. )
( Boğaziçi'nden eser rüzgâr nedeniyle kuşların bu camiye konamamaları nedeniyle Kuşkonmaz Camisi ve kubbe alemindeki güneş[şems] şeklinden dolayı da Şems Camisi, Şemsi Paşa Camisi adıyla da bilinir. İLE Handan Ağa Mescidi adıyla da bilinir. )
- KUŞKONMAZ ile ENİŞ
( Tarlada yetiştirilen. İLE Dağlarda yetişen. )
- KUŞKU SORUSU ile/yerine ANLAMA SORUSU
( Yanıtlarını bildiğiniz, boş sorular sormamalısınız. )
( [Felsefede] BED-GÜMÂN[Fars.]/SEPTİK[İng.]: Şüpheci, her şeyden şüphe eden. )
( QUESTION IN DOUBT vs. COMPREHENSION QUESTION
COMPREHENSION QUESTION instead of QUESTION IN DOUBT
You must not ask idle questions, to which you already know the answers. )
- KUŞKU:
GÜÇLÜ ile ZAYIF
- KUŞKU:
NİYETTE ile/ve/||/<> AMAÇTA
( Yola çıkarmaz. İLE/VE/||/<> Yol aldırtmaz. )
- KUŞKU/ŞÜPHE ile ŞEKK[çoğ. ŞUKÛK]
( Olumsuz emin olmama. İLE %50 - %50 | Ne o, Ne o. )
( LA REYB: Şüpheyi kaldıran ne ise. )
( Haram ya da helâl olduğu hakkında kesin yargı verilemeyen durum. | Doğru ya da yanlış olduğu tespit edilemeyen durum. [Cezada şüphe, sanık lehine yorumlanır.] İLE ... )
- KUŞKU/ŞÜPHE ile/ve/değil/yerine TERK
- KUŞKU ile ÇELİŞKİ
( DOUBT vs. CONTRADICTION )
- KUŞKU ile/değil/yerine ÇÖZÜMLEME
( DOUBT vs. ANALYSIS )
- KUŞKU ile/ve/değil/yerine/||/<>/>< EMİN OLMA[İMAN]
- KUŞKU ile/değil/yerine FELSEFİ KUŞKU
- KUŞKU ile/ve/<> İKİRCİK
( ŞÜPHE ile/ve/<> TEREDDÜD )
- KUŞKU ile/ve/<> İNKÂR
( SUSPICION vs./and/<> TO DENY | DISAVOWAL )
- KUŞKU ile/ve/değil/yerine/>< İYİMSERLİK ve DAYANÇ/SABIR
( Hastalıkların yarısı. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/>< İlâçların yarısı. VE/||/<> İyileşmenin ilk adımı. )
- KUŞKU ile/ve/||/<> KAYGI
( SUSPICION/DOUBT vs./and/||/<> ANXIETY )
- KUŞKU ile/ve KORKU
( Eğer kuşku varsa korku da var olacaktır. )
( SUSPICION/DOUBT vs./and FEAR )
- KÜSKÜ ile KÜSTERE/KÖSTERE[Yun.]
( Taşa ya da duvara delik açmak için kullanılan uzun, ağır ve bir ucu sivri demir. | Taş kaldırmakta kullanılan uzun demir çubuk ya da basit, ağaçtan kaldıraç. İLE Değirmen taşı yapılan taş. | Bileği çarkı. )
- KUŞKU ile PSİKASTENİ[Fr.]
( ... İLE Aşırı kuşku. | Düşünce kararsızlığı. )
- KUŞKU ile SANI
( DOUBT vs. SURMISE )
- KUŞKU ile/yerine SORGULAMA
( Sorgulamak ve reddetmek gereklidir. )
( Gerçek soruşturma bir şeyin içine doğru yapılır, dışa doğru değil. )
( Sorgulanmamış bir yaşam, yaşamaya değmez. )
( Bilinecek/bilinebilecek şeye yaklaşmanın biricik yolu soru sormaktır. )
( Kuşkuculuğumuz hakkında bile kuşkucu olmalıyız. )
( Temel sorun, aptalların kendilerinden son derece emin, akıllıların ise sürekli kuşku içinde olmalarıdır. )
( SUSPICION vs. INTERROGATE
INTERROGATE instead of SUSPICION
To question and deny is necessary.
True enquiry is always into something, not out of something. )
- KUŞKUCULUK/SKEPTİSİZM ile İNAKÇILIK/DOGMATİZM
( Bilginin kesinliğine kuşkuyla yaklaşan felsefi tutum. İLE Kesin ve sorgulanamaz doğruların varlığını savunan felsefi tutum. )
- KUŞKUCULUK ile/değil/yerine GÖRELİLİK
- KUŞKULANMA ile İŞKİLLENME[Fars.]
- KUŞKULANMAK ile/değil/yerine/>< YAPMAK
( )
( [not] DOUBT vs./but/>< DO
DO instead of DOUBT )
- KUŞKULU/ŞÜPHELİ İFADE TUTANAĞI ile/değil KUŞKULU/ŞÜPHELİ'NİN İFADE TUTANAĞI
- KÜSKÜN/LÜK ile/ve/+/||/<>/> BIKKIN/LIK
( Yaşama değil yanlış kişilere. İLE/VE/+/||/<>/> Yanlış/yetersiz "zihinliler"in, yüzlerine bakmak zorunda kalmaktan. )
- KUŞKUSUZ SEVGİ ile/ve/||/<>/>/< KOŞULSUZ SEVGİ
( UNSUSPECTING LOVE vs. UNCONDITIONAL LOVE )
- KUŞLAR ile/ve/||/<> KARS KUŞLARI
( )
( Türkiye'de 400'ün üzerinde kuş çeşidi bulunmaktadır. Sadece 276'sı Kars'ta görülebilmektedir. )
( Sayın Ahmet Yılmaz'ı, çalışmalarından dolayı tebrik eder ve katkılarından dolayı çok teşekkür ederiz...
instagram.com/ahmdylmz36
500px.com/ahmdylmz36
youtu.be/dL5SOT1jpPw )
- KUŞLUK (ZAMANI) ile/ve KABA KUŞLUK (ZAMANI)
- KUŞLUK ile/ve/> ÖĞLE
- KUSMA/İSTİFRA[Ar.] ile/ve/||/<> KUSMAK
( Kusmak durumu. | Üzerine bir boya uygulandığında alttaki rengin üste çıkması. İLE Midenin içindekini basınçla ağızdan dışarı atmak, çıkarmak. | Reddetmek. | Boyanan ve temizlenen şeyler yeniden ortaya çıkmak. | İçinde birikmiş kinini, öfkesini söyleyerek açığa vurmak. )
- KUSMAK ile/ve KUSAR GİBİ OLUP KUSAMAMAK
( TEHVÎ: Kusturma, kusturulma. )
( ... ile/ve TAKAYYÜ' )
- KUSMAK ile/ve SIÇMAK/YESTEHLEMEK
( Fiziksel ve psikolojik hastalıklarda/uyumsuzluklarda. İLE/VE Doğal ve zorunlu. )
( İSTİFRAĞ[< FERÂG], GASEYAN, TEHVÎ'[: Kusturma, kusturulma.], KAY' ile/ve DEF'İ-HÂCET, ITRAH, TEGAVVUT[< GAİTA] )
( BİŞKÛFE ile/ve ... )
( VOMIT/EXCRETE vs./and TO SHIT/DEFECATE/EGESTION/EXCRETION/PUPE )
- KÜSMEK ile/değil/yerine KONUŞMAMAK
( "Görüşmemek, birarada olmamak üzere". İLE/DEĞİL/YERİNE Görüşme, birarada olma durumu söz konusudur. )
- KUSMUK ile KARA KUSMUK
( ... İLE İçinde bol miktarda kara kan bulunan kusmuk. )
- KÜSPE[Fars. < KUSBE] ile KÖFTÜN
( Hayvan yemi, yakacak ve gübre olarak kullanılan, yağı ya da suyu çıkarılmış her türlü yağlı tohum ve bitki artığı. İLE Sığırlara yedirilen susam ya da keten küspesi. )
- KÜSTAH/LIK ile FODUL/LUK[Ar.]
( ... İLE Üstünlük taslayan, kibirlenen. )
- KÜSTAH/LIK ile/ve/=/< HAREKETİN AŞIRISI
- KÜSTAH ile HARFENDAZ[Ar., Fars.]
( ... İLE Onur kırıcı söz söyleyen. )
- KÜSTAHLIK:
EMEK YOKSA ile/ve/||/<>/< BİLGİ YOKSA
- KÜSÛD[Ar.] ile KÜSÛD[Ar.]
( Kesad. İLE Çekilme, amaca ulaşmadan geri dönme. [RİC'AT] )
- KÜSÛL[Ar.] ile KÜSÛR[Ar.]
( Tembel, üşenici. İLE Parçalar, artan parçalar, atıklar. | Kesirler. )
- KUSUR:
BİRİNCİL/ASLİ ile İKİNCİL/TÂLÎ
( Tartışmaya tamamen kapalı olan durumlar.[Genellikle, araç sürücülerinin sorgusuz hatalı olduğunu gösteren durumlardır. Bu durumlardan biri, herhangi bir araca arkadan çarpmaktır.(arkadan çarpan araç her zaman hatalıdır.)] İLE Alkollü araç kullanma ya da "Dur!" işaretlerine uymama gibi durumlar için geçerlidir.[Bu gibi durumlarda araştırma yapılır ve yapılan araştırmaya göre sürücüye ceza kesilir.] )
- KUSÛR[Ar. < KASÎR < KASR] ile KUSÛR[Ar. < KASR]
( Kısa, boysuz. Kısa kesme, kısaltma, kısma. | Azaltma, kesme, eksiklik. | İbarenin çok kısaltılması. | Aruzda tef'ile'nin son harfinin düşürülmesi. İLE Köşk, kâşâne, saray. )
- KÜSÛR ile/||/<> CÜZ[çoğ. ECZÂ] ile/||/<> SAHÎH ile/||/<> MAHREC
( Kesirli sayı. | Kendisinden daha büyük bir sayıya pay olan sayı ya da payda alan sayı. İLE/||/<> Kesirli sayılarda bütünden alınan parça, pay. İLE/||/<> Tam sayı. | Kendinden daha büyük bir sayıya pay olmayan sayı ya da payda almayan sayı. İLE/||/<> Payda. )
- KUSURA BAKMA(MA)K ile/ve GÖNÜL KOYMA(MA)K
- KUSURLU SORUMLULUK(/HİZMET ve GÖREV) ile/ve/||/<> KUSURSUZ SORUMLULUK ile/ve/||/<> TOPLUMSAL OLASILIK
- KUSURLU ile/değil/yerine/>< HUZURLU
( [kişi/kul hakkına] Dikkat etmeyenin "yaşamı". İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Dikkat edenin yaşamı. )
- KUSURSUZ DİL ARAYIŞI ile TEK KÖKEN VARSAYIMI
( KUSURSUZ DİL ARAYIŞI (UMBERTO ECO - LİTERATÜR) kitabını okumanızı salık veririz. )
- KUSURSUZ DİL ile/ve EVRENSEL DİL
( Nesnelerin doğasını yansıtabilecek bir dil aramak. İLE/VE Herkesin konuşabildiği ve konuşmak zorunda olduğu bir dil aramak. )
( Kusursuz bir dili az sayıda kişinin kullanmaması ve evrensel olarak kullanılan bir dilin kusurlu olmaması için hiçbir neden yoktur. )
- KUSURSUZ ile DÜZGÜN
( FLAWLESS vs. PROPER )
- KUSURSUZLUK ile/değil/yerine BÜTÜNLENME
- KUSURSUZLUK ile/ve/<>/||/>< UYUMSUZLUK
( Yaşam, kusursuzluk ile/ve uyumsuzluk arasında bir yerlerde akıp gider. )
- KUŞYEMİ ile KUŞ YEMİ
( Buğdaygillerden, durgun sularda yetişen bir bitki. | Bu bitkinin taneleri. İLE Kuşlara verilen yem, buğday, arpa, darı. )
( PHALARIS CANARIENSIS cum ... )
- KÜT ile KÜT ile KÜT
( Kısa ve kalınca. | Keskin olmayan. İLE Tahta vb. katı şeylere vurulduğunda çıkan ses. İLE Smaç. )
- KUTB-I İRŞÂD ile/ve/<> KUTB-I MEDÂR
( Manevi alanda/kilerin. İLE/VE/<> Dünyada/kilerin. [İkisinin de tâbi oldukları imama GAVS denilir.] )
- KUTB-ÜL İRŞÂD ile KUTB-ÜL TASARRUF
( KUTB: Aramayı kesen. )
- KUTB[çoğ. AKTÂB | KUTÛB] ile ...
( BİR GRUBUN, BİR KAVMİN BAŞI, BİR TARÎK'İN ULU'SU, [GAVS'DEN SONRA GELİR] | KUTUPLARIN KUTBU, DEVRİN KUTBU | ALLAH'IN, O KİŞİYE, TASARRUF KUDRETİ VERMİŞ OLDUĞU VELÎ )
- KUTB ile/ve KUTB-U ÂLEM
- KUTBİYET ile/ve UHUDİYET
- KUTCHING [BORNEO'nun başkenti, (Sarawak Eyaleti'nde)] ile ...
( Kedi. )
- KÜTİKÜL[Fr. < CUTICULE] ile KÜTİN
( Yaprakların iki yüzünde bulunan ve suyu sızdırmamasıla bitkinin kurumasına engel olan ince zar. | Kabukluların ve böceklerin örteneğinin koruyucu, kitinli katmanı. İLE Bitkilerin kütiküllerini oluşturan, geçirgen olmayan, bal mumu yapısında nesne. )
- KÜTİKÜL[Fr.] ile ...
( Yaprakların iki yüzünde de bulunan ve suyu sızdırmadığı için bitkinin kurumasına engel olan ince zar. )
- KUTİKULA ile EPİDERMİS
( Bitkilerin yapraklarında su kaybını önleyen mumlu tabaka. İLE Bitkilerin ve hayvanların dış yüzeyini kaplayan göze tabakası. )
- KUTLAMA ile/ve/değil/yerine/||/<> ANMA
- KUTLAMA ile/ve BAYRAM
( [Tatarlar'da] "Beyremi bar balık, bay balık"[Bayramı olan halk, zengin halktır.] )
- KUTLAMA ile/ve KUTSAMA
- KÜTLE ÇEKİMİ
ile/ve/+/||/<>
ELEKROMANYETİK ETKİLEŞİM
ile/ve/+/||/<>
GÜÇLÜ ÇEKİRDEK ETKİLEŞİMİ
ile/ve/+/||/<>
ZAYIF ÇEKİRDEK ETKİLEŞİMİ
( )
( )
( Nesneler arasındaki kütlesel çekim gücü, aralarındaki uzaklığın karesiyle ters orantılı olarak değişir. )
( )
- KÜTLE/YER ÇEKİMİ OLGUSU ile/ve/||/<> KÜTLE/YER ÇEKİMİ KAVRAMI
( Herkes için. İLE/VE/||/<> Bilgin//aydın/âlim/filozof için. )
- KÜTLE/YER ÇEKİMİ ile/ve/<> AŞK
( Doğa'da. İLE/VE/<> İnsan'da. )
( Yerçekiminin tutumu, en yüksek bağlantıda olmaktır. )
( The attitude of the gratitude is the highest yoga. )
( In nature. VS./AND On Human. )
( GRAVITATION vs./and LOVE )
- KÜTLE/YER ÇEKİMİ ile/ve/||/<> ENERJİ
( F = G M1 M2 / r²
İLE
F = G q1 q2 / r² )
(
Çeşitli kentlerde yerçekimi nedeniyle hızlanma
Konum
m/s2
ft/s2
Konum
m/s2
ft/s2
Konum
m/s2
ft/s2
Konum
m/s2
ft/s2
Anchorage
9.826
32.24
Helsinki
9.825
32.23
Oslo
9.825
32.23
Copenhagen
9.821
32.22
Stockholm
9.818
32.21
Manchester
9.818
32.21
Amsterdam
9.817
32.21
Kotagiri
9.817
32.21
Birmingham
9.817
32.21
London
9.816
32.20
Brussels
9.815
32.20
Frankfurt
9.814
32.20
Seattle
9.811
32.19
Paris
9.809
32.18
Montréal
9.809
32.18
Vancouver
9.809
32.18
Istanbul
9.808
32.18
Toronto
9.807
32.18
Zurich
9.807
32.18
Ottawa
9.806
32.17
Skopje
9.804
32.17
Chicago
9.804
32.17
Rome
9.803
32.16
Wellington
9.803
32.16
New York City
9.802
32.16
Lisbon
9.801
32.16
Washington, D.C.
9.801
32.16
Athens
9.800
32.15
Madrid
9.800
32.15
Melbourne
9.800
32.15
Auckland
9.799
32.15
Denver
9.798
32.15
Tokyo
9.798
32.15
Buenos Aires
9.797
32.14
Sydney
9.797
32.14
Nicosia
9.797
32.14
Los Angeles
9.796
32.14
Cape Town
9.796
32.14
Perth
9.794
32.13
Kuwait City
9.792
32.13
Taipei
9.790
32.12
Rio de Janeiro
9.788
32.11
Havana
9.786
32.11
Kolkata
9.785
32.10
Hong Kong
9.785
32.10
Bangkok
9.780
32.09
Manila
9.780
32.09
Jakarta
9.777
32.08
Kuala Lumpur
9.776
32.07
Singapore
9.776
32.07
Mexico City
9.776
32.07
Kandy
9.775
32.07
- KÜTLE ile/ve/||/<> AĞIRLIK
( Bir nesnenin miktarı.[Kavram] İLE/VE/||/<> Bir nesnenin yerçekimi gücü ile çekilmesi. )
( )
( 1 gram [g] = 0.001 kilogram [kg]
1 milligram [mg] = 1.0E-6 kilogram [kg]
1 ton (metric) [t] = 1000 kilogram [kg]
1 pound [lbs] = 0.45359237 kilogram [kg]
1 ounce [oz] = 0.0283495231 kilogram [kg]
1 carat [car, ct] = 0.0002 kilogram [kg]
1 ton (short) [ton (US)] = 907.18474 kilogram [kg]
1 ton (long) [ton (UK)] = 1016.0469088 kilogram [kg]
1 Atomic mass unit [u] = 1.6605402E-27 kilogram [kg]
1 exagram [Eg] = 1.0E+15 kilogram [kg]
1 petagram [Pg] = 1000000000000 kilogram [kg]
1 teragram [Tg] = 1000000000 kilogram [kg]
1 gigagram [Gg] = 1000000 kilogram [kg]
1 megagram [Mg] = 1000 kilogram [kg]
1 hectogram [hg] = 0.1 kilogram [kg]
1 dekagram [dag] = 0.01 kilogram [kg]
1 decigram [dg] = 0.0001 kilogram [kg]
1 centigram [cg] = 1.0E-5 kilogram [kg]
1 microgram [µg] = 1.0E-9 kilogram [kg]
1 nanogram [ng] = 1.0E-12 kilogram [kg]
1 picogram [pg] = 1.0E-15 kilogram [kg]
1 femtogram [fg] = 1.0E-18 kilogram [kg]
1 attogram [ag] = 1.0E-21 kilogram [kg]
1 dalton = 1.6605300000013E-27 kilogram [kg]
1 kilogram-force square second/meter = 9.80665 kilogram [kg]
1 kilopound [kip] = 453.59237 kilogram [kg]
1 kip = 453.59237 kilogram [kg]
1 slug = 14.5939029372 kilogram [kg]
1 pound-force square second/foot = 14.5939029372 kilogram [kg]
1 pound (troy or apothecary) = 0.3732417216 kilogram [kg]
1 poundal [pdl] = 0.0140867196 kilogram [kg]
1 ton (assay) (US) [AT (US)] = 0.02916667 kilogram [kg]
1 ton (assay) (UK) [AT (UK)] = 0.0326666667 kilogram [kg]
1 kiloton (metric) [kt] = 1000000 kilogram [kg]
1 quintal (metric) [cwt] = 100 kilogram [kg]
1 hundredweight (US) = 45.359237 kilogram [kg]
1 hundredweight (UK) = 50.80234544 kilogram [kg]
1 quarter (US) [qr (US)] = 11.33980925 kilogram [kg]
1 quarter (UK) [qr (UK)] = 12.70058636 kilogram [kg]
1 stone (US) = 5.669904625 kilogram [kg]
1 stone (UK) = 6.35029318 kilogram [kg]
1 tonne [t] = 1000 kilogram [kg]
1 pennyweight [pwt] = 0.0015551738 kilogram [kg]
1 scruple (apothecary) [s.ap] = 0.0012959782 kilogram [kg]
1 grain [gr] = 6.47989E-5 kilogram [kg]
1 gamma = 1.0E-9 kilogram [kg]
1 talent (Biblical Hebrew) = 34.2 kilogram [kg]
1 mina (Biblical Hebrew) = 0.57 kilogram [kg]
1 shekel (Biblical Hebrew) = 0.0114 kilogram [kg]
1 bekan (Biblical Hebrew) = 0.0057 kilogram [kg]
1 gerah (Biblical Hebrew) = 0.00057 kilogram [kg]
1 talent (Biblical Greek) = 20.4 kilogram [kg]
1 mina (Biblical Greek) = 0.34 kilogram [kg]
1 tetradrachma (Biblical Greek) = 0.0136 kilogram [kg]
1 didrachma (Biblical Greek) = 0.0068 kilogram [kg]
1 drachma (Biblical Greek) = 0.0034 kilogram [kg]
1 denarius (Biblical Roman) = 0.00385 kilogram [kg]
1 assarion (Biblical Roman) = 0.000240625 kilogram [kg]
1 quadrans (Biblical Roman) = 6.01563E-5 kilogram [kg]
1 lepton (Biblical Roman) = 3.00781E-5 kilogram [kg]
1 Planck mass = 2.17671E-8 kilogram [kg]
1 Electron mass (rest) = 9.1093897E-31 kilogram [kg]
1 Muon mass = 1.8835327E-28 kilogram [kg]
1 Proton mass = 1.6726231E-27 kilogram [kg]
1 Neutron mass = 1.6749286E-27 kilogram [kg]
1 Deuteron mass = 3.343586E-27 kilogram [kg]
1 Earth's mass = 5.9760000000002E+24 kilogram [kg]
1 Sun's mass = 2.0E+30 kilogram [kg] )
- KÜTLE ile/ve/||/<> ELEKTRİK YÜKÜ ile/ve/||/<> AKIM/SPIN
( p = 0
ile/ve/||/<>
J = 0 )
- KÜTLE ile SPIN
- KÜTLE ile/ve/||/<> UZAY-ZAMAN ile/ve/||/<> EĞİM
- KÜTLEÇEKİM ile ELEKTROSTATİK
( Kütlelerin birbirine uyguladığı çekim gücü. İLE Elektrik yüklerinin birbirine uyguladığı çekim ya da itme gücü. )
- KUTR ile/||/<> NISFU'L-KUTR ile/||/<> MUHÎT
( Çap. | Köşegen. | Çapraz. İLE/||/<> Yarı çap. İLE/||/<> Çevre. )
- KUTSAL NESNELERİ TUTMADA:
ELLE ile/ve/değil/yerine KUMAŞLA
- KUTSAL/LIK ile/ve/değil/=/< BÜTÜNSEL/LİK / BÜTÜNLÜKLÜ
- KUTSAL/LIK ile/ve/||/<> GİZLİ/LİK
- KUTSAL/MUKADDES[Ar.] ile/ve/değil İDUK/MÜBÂREK
( Kutsallık, herşeye verilmez. )
- KUTSAL ile/ve/<>/değil DEĞERLİ
- KUTSAL ile KUTSAL OLMAYAN
( Ölümsüz. İLE Ölümlü. )
- KUTSAL ile/ve/<> MUKADDES
( Kişi, inanırsa. İLE/VE/<> Kişiler/toplum, kişiye inanırsa. )
- KUTSAL ile/ve/değil/||/<>/< UZLAŞIMSAL
- KUTSALLAŞTIRMA ile KUTSAMA
- KUTSALLAŞTIRMA ile/ve/<> VAAZ (ETME)
- KUTSALLIĞIN AŞKINLIĞI ile/ve KUTSALLIĞIN İÇKİNLİĞİ
( KUTSALLIK: İnsan emeğinin katıldığı (her) şey. )
( TRANSCENDENCE OF THE HOLINESS vs./and IMMANENCE OF THE HOLINESS )
- KUTSALLIK ile ...
( İnsan emeğinin katıldığı (her) şey. )
- KUTSALLIK ile/ve/değil DUYGU YÜKLÜLÜK
- KUTSAMA ile/değil/yerine ANMA/ANLAMA
- KUTSAMA ile TANRISALLAŞTIRMA
- KUTÛ'[Ar.] ile KUTU
( Kuşların göç etmesi. )
- KUTÛ'[Ar.] ile KUTÛ'[Ar.]
( Kesintiler. İLE Bir yoldan ya da sudan geçme. | Kuşların göç etmesi. )
- KUTU[Yun.] ile KOLİ[Fr. < COLIS]
( İnce tahta, mukavva, teneke, plastik vb.nden yapılmış, genellikle kapaklı kap. | Bu kabın alabildiği miktarda olan. | Elektrik ya da telefon tellerinin toplanıp bağlandığı kap. | Birinde, bir yerde, bir şeyde iyi ya da kötü bir özelliğin fazlalığını belirten bir söz. İLE Posta paketi. | İçinde türlü nesne bulunan çeşitli büyüklükte paket. )
- KUTU ile/ve/değil/||/<> KUKU
- KUTUB ile/ve/< EBRÂR[Ar. < BERR]
( ... İLE/VE Hayır sahipleri, iyiler, dindarlar. | Kutub'dan sonra veliler arasında 300 ahyâr, 40 abdal, 7 ebrâr, 4 nakîb vardır. )
( Bu dönen dünyanın üzerinde dönmeden durmak. )
- KÜTÜK ile (")KÜTÜK(")
( Kalın ağaç gövdesi. | Kesilmiş ağaç gövdesi. | Kesimden sonra ağaç gövdesinin toprakta kalan bölümü. | Asma fidanı. | Kütük demir. İLE Resmî kayıt defteri. | Nüfus kütüğü. | Birarada işlenen ve birbiriyle ilgili olan kayıtların tümü. | Görgüsüz, kaba kişi. )
- KÜTÜK ile/ve/değil/yerine/||/<>/></< FİDE/FİDAN
( Büyük ve "güçlü". İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>< İnce ve "zayıf". )
( Cansızdır. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>< Canlıdır. )
- KÜTÜK ile/değil/||/<>/> ODUN
( Kalın ağaç gövdesi. | Kesilmiş ağaç gövdesi. | Kesimden sonra ağaç gövdesinin toprakta kalan bölümü. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Yakılmak için kesilmiş, parçalanmış ağaç. | Bitkilerde besi suyunu ileten damarlarla bunlara eşlik eden özek doku ve liflerden oluşan, aynı zamanda bitkiye destek görevi yapan nesne. )
- KUTUP IŞIKLARINDA:
KIRMIZI VE YEŞİL ile/ve MAVİ
( Oksijenden. İLE/VE Azottan. )
- KUTUP TİLKİSİ ile KUTUP AYISI
- KUTUP YILDIZI ile/ve "KUYRUKLU YILDIZ"
( DEMİRKAZIK ile/ve KOMET )
( POLARIS vs./and COMET )
- KUTUP ile/ve/değil EŞİK
- KUTUP ile KUTUP ENGEL
( ... İLE Bir pilde elektromotor kuvveti düşüren polarma olayına karşı gelmek ve elektrik akımının durmasını önlemek için kullanılan kimyasal nesnelerden her biri. )
- KÜTÜPHANE ile/ve/değil/||/<> EŞEKLİ KÜTÜPHANE
( Mustafa Güzelgöz - Videoyu izlemek için burayı tıklayınız... )
- KUTUPLAŞMA ile/ve/||/<>/> ÇOKLU BÖLÜNME
- KUTUPLAŞMA ile KAMPLAŞMA
- KUTUPLU/POLAR BAĞ ile/>< KUTUPSUZ/APOLAR BAĞ
( Elektronların eşit olmayan biçimde paylaşıldığı kovalent bağ. İLE/>< Elektronların eşit biçimde paylaşıldığı kovalent bağ. )
- KUTUPSUZ/LUK ile TEK KUTUPLU/LUK
- KUVÂ[çoğ. KUVVET]:
KUVÂ-YI TABİİYE ile/ve KUVÂ-YI HAYVÂNİYE ile/ve KUVÂ-YI NEFSÂNİYE
- KUVÂDİYYE[Ar.] ile SIÇANGİLLER
( Sıçangiller. )
- KUVANTUM KİMYASI ile/||/<> KLASİK KİMYA
( Kuantum mekaniği prensiplerine dayanan kimyasal süreçleri inceleyen bilim dalı. İLE/||/<> Klasik fizik prensiplerine dayanan kimyasal süreçleri inceleyen bilim dalı. )
- KUVANTUM MEKANİĞİ/NDE:
[NESNE + ...] ÖLÇÜM ile/ve/||/<> SIRALI ÖLÇÜMLER ile/ve/||/<> BAĞLAMSALLIK
- KUVANTUM MEKANİĞİ ile/ve/||/<> KUVANTUM TÜNELLEME
- KUVANTUM NOKTALARI ile/||/<> KUVANTUM KÜMELERİ
( Kuvantum noktalarının kimyasını inceleyen bilim dalı. İLE/||/<> Kuvantum kümelerinin kimyasını inceleyen bilim dalı. )
- KUVANTUM NOKTALARI ile/||/<> NANO TÜPLER
( Kuantum noktalarının kimyasını inceleyen bilim dalı. İLE/||/<> Nanotüplerin kimyasını inceleyen bilim dalı. )
- KUVANTUM'DA:
PARİS "ÇEVRESİ"/YORUMU ile/ve/>< KOPENHAG "ÇEVRESİ"/YORUMU
- KUVANTUM ile "KELEBEK ETKİSİ"
- KUVANTUM ile/ve/||/<>/> SİCİM KURAMLARI
- KUVANTUMDA:
KUVANTUMLANMA ile DALGA-PARÇACIK İKİLİĞİ ile TÜNELLEME ile SÜPERPOZİSYON ile KUVANTUM GİRİŞİMİ ile DOLAŞIKLIK
- KUVARS[Alm. < QUARZ] ile MOR YAKUT/AMETİST[Fr. < AMETHYSTE]
( Türlü silislerin genel adı. | Billurlaşmış silisin doğada çok yaygın bir türü. İLE Süs taşı olarak kullanılan, mor renkte bir kuvars türü. )
- KUVARS[Alm. < QUARZ] ile YILDIZTAŞI
( ... İLE İçinde, ışık altında parlayan mika tanecikleri bulunan, sarı esmer renkte bir kuvars türü. )
- KÜVET[Fr. < CUVETTE] ile JAKUZİ[< Jacuzzi]
( İçinde bazı şeyler ya da el yıkanan kap. | Banyoda içinde yıkanılan tekne. İLE Sağlık havuzu. )
- KÜVEZ/KÜWEZ ile KUVÖZ/KÜVÖZ[FR. < COUVEUSE]
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Mağrur, kibirli kişi. İLE Erken doğan ya da zayıf doğmuş bebeklerin belirli bir döneme kadar içine yerleştirildiği araç. )
- KÜVLÜK/KÜWLÜK ile KÜVRÜG/KÜWRÜG
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Kilden yapılmış ufak misketler.[Kurumadan önce ya da kuruduktan sonra yuvarlanarak oynanır.] İLE Kös. )
- KÜVÜK/KÜWÜK ile KÜVÜK[Oğuz]
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Eril [hayvan]. İLE Saman. )
- KUVVE-İ ÂKILE ile KUVVE-İ ÂMİLE
- KUVVE-İ GAZABİYYE ile/ve KUVVE-İ ŞEHVİYE
- KUVVE-İ HÂFIZA ile/ve/<> KUVVE-İ ZÂKİRE
- KUVVE-İ:
MUVALLİDA ile/ve/||/<>/> MUTEVELLİDA
- KUVVE ile/ve/||/<> FİİL
- KUVVET[Ar.] ile METÂNET[Ar.]
- KUVVET[Ar.] ile ŞEHÂMET[Ar.]
- KUVVET[Ar.] ile ŞİDDET[Ar.]
- KUVVET/KUDRET ile/ve İSTÎDÂD
( İki uca da açık olan. İLE/VE Birinde kararlılık. )
- KUVVET ile/ve/||/<> AĞIRLIK
- KUVVET ile/ve CEMÂL
- KUVVET ile/ve/<> GRAMKUVVET/GRAMAĞIRLIK
( ... İLE/VE/<> Bir gram kütleye, 45° enlemindeki deniz yüzeyinde, Yer'in uyguladığı kuvvet. )
- KUVVET ile GÜÇ
- KUVVET ile/ve KUDRET
- KUVVETLER AYRILIĞI ile/ve/<>/|| KUVVETLER BİRLİĞİ
- KÜYE ile GÜVE
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Güve.[Keçe ya da keçeye benzeyen şeyleri yiyen böcek.] İLE ... )
- KUYRUĞU DİK TUTMAK" ile/değil "OMURGALI" DURMAK/DAVRANMAK
- KUYRUK KEMİĞİ ile KUYRUK SOKUMU
( Omurganın alt ucunda bulunan, kuyruk sokumu kemiği ile eklemlenen, önden arkaya doğru yassı, üçgen biçiminde kemik. İLE/VE/||/<> İnsanda omurganın alt ucunun bitim yeri. )
- KUYRUK SALLAMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GÖZ KIRPMAK
- KUYRUK UCU BEYAZ ÇAKAL ile/||/<> ALTIN RENGİ ÇAKAL ile/||/<> MAVİ TÜYLÜ ÇAKAL ile/||/<> KARA SIRTLI ÇAKAL ile/||/<> ÇİZGİLİ ÇAKAL
( Orta Afrika'da yaşar. İLE/||/<> Kuzey Afrika'da, Hindistan'da ve çeşitli kıtalarda görülürler. İLE/||/<> Afrika'da yaşar. İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... )
( Herbiri kendine ait 30 km.lik bir bölgede avlanırlar. )
( Görme ve işitme kapasiteleri çok yüksek olduğundan avın kokusunu 1 km. öteden alabilirler. )
( Yılda 500-1500 kadar kemirgen avlarlar. )
( Avlanmanın yanısıra çöplerden de yararlanırlar. )
( Genellikle aile olarak yaşar ve avlanırlar. )
( Avlarının %35'i leştir. )
( 6 yıldan uzun yaşayanı pek yoktur. )
( Haklarında çok fazla efsane yazılmıştır. )
( ... cum CANIS AUREUS cum ... cum CANIS MESOMELAS cum CANIS ADUSTUS )
- KUYRUK ile/yerine SIRA
( QUEU vs. TURN
TURN instead of QUEU )
- KUYRUKLU YILDIZDA:
İYON KUYRUĞU ile/ve/||/<> TOZ KUYRUĞU
- KUYRUKLU YILDIZLAR ile/ve/||/<> NÖTRON YILDIZLARI ile/ve/||/<> MAVİ SÜPER DEV YILDIZLARI
- KUYRUKSOKUMU KEMİĞİ ile ...
( UCA, PÖÇ, SACRUM )
- KUYTU ile/ve/<> İZBE[Rusça]
( ... İLE/VE/<> Basık, loş, nemli yer. )
- KUYTU ile KUYTULUK
( Issız, sessiz ve göze çarpmayan, tenha yer. | Uğrak olmayan, içerlek, sapa yer. | Güneş ışığı ya da rüzgâr almayan yer. İLE Kuytu olma durumu. | Kuytu, sessiz yer. )
- KUYU ile ARTEZYEN[Fr. < ARTÉSIEN]
( Su katmanına varıncaya kadar derinliğine kazılan, genellikle silindir biçiminde, çevresine duvar örülen, suyundan yararlanılan çukur. | Toprağa kazılan derince çukur. | İçinden çıkılamayan durum ya da yer. | Yer altındaki iş yerlerine ulaşmak için açılmış ve kesit boyutları derinliğine oranla sınırlı, düşey ya da düşeye yakın bağlantı yolu. İLE Burgu ile delinerek açılan ve suyu yükseğe fışkırtan kuyu. )
- KUYU ile BİRBÂS[Ar.]
( ... İLE Derin kuyu. )
- KUYU ile DÜDEN
( ... İLE Kireçli bölgelerde, kirecin erimesi ya da yeraltındaki kartlı bir çukur tavanının çökmesiyle oluşan doğal kuyu. )
- KUYU ile GAYYA[Ar.]
( ... İLE Cehennemde bulunduğu varsayılan bir kuyunun ya da derenin adı. )
- KUYU ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İP
( Derin olan, kuyu değil kısa olan, iptir. )
- KUYU ile KAK
( ... İLE Ağaç ve kaya kovuklarındaki su birikintisi. | Su birikmiş çukur. )
- KUYU ile/ve KAYNAK/KÜZ
- KUYU ile/değil KÖR KUYU
( ... İLE/DEĞİL Suyu kurumuş, su çıkmayan, susuz kuyu. )
- KUYU ile TİLMA
( ... İLE İlk kuyunun başı. )
- KUYÛD ile/||/<> KUYÛD-I KADÎME ile/||/<> TERKÎN ile/||/<> TASDİKLİ YOKLAMA DEFTERİ
( Kayıtlar. İLE/||/<> Eski Kayıtlar. İLE/||/<> Silme, kayıttan düşürme. İLE/||/<> Tasdik edilmiş defter.[Yoklama memurları, ihtiyar heyetleri ve idare kurullarınca] | İl ve ilçe idare heyetlerinin tasdikinden geçmemiş, tahakkuk ettirilen tapu harçları tahsil yönüne gidilmemiş ve Defterhane'ye gönderilmemiş yoklama esas defterleridir. Hukuki kıymeti yoktur. Ancak isbat vesikası mahiyetindedir. )
- KUYUMCU ile SARRÂF
( ... İLE Mesleği, kâğıt ve metal paraları birbiriyle değiştirmek, tahvil alışverişi yapmak olan kişi. )
( ZERGER ile ... )
( JEWELLER vs. GOLD DEALER )
- KUYUNUN:
DERİN OLMASI ile/ve/değil/||/<>/< DOLU OLMASI
- KÛZ[Ar.] ile KÛZ[Ar.]
( Bardak. | Tas, çanak. İLE Kanbur. )
- KÜZEÇ ile/||/<>/> KÜZEÇLİK ile/||/<>/> KÜZEÇLİG
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Testi, ibrik. İLE/VE/||/<>/> Çömlek yapılacak kil.[KÜZEÇLİK TİTİG] İLE/VE/||/<>/> Bu kile sahip olan kişi. )
- KUZEN ile KUZUM
- KUZEY DENİZİNDE:
KOTZEBUE KOYU ile/ve/||/<> ÇUKÇİ DENİZİ ile/ve/||/<> DE LONG BOĞAZI ile/ve/||/<> DOĞU SİBİRYA DENİZİ ile/ve/||/<> LAPTEV BOĞAZI ile/ve/||/<> BOURHAYA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> LAPTEV DENİZİ ile/ve/||/<> OLENEKSKİY KÖFREZİ ile/ve/||/<> KATANSKİY KÖRFEZİ ile/ve/||/<> VİLKİTSİ BOĞAZI ile/ve/||/<> YENİSEY KÖRFEZİ ile/ve/||/<> KARA DENİZİ ile/ve/||/<> BAYDARATSKAYA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> KARA BOĞAZI ile/ve/||/<> ÇEYŞSKAYA KOYU ile/ve/||/<> BEYAZ DENİZİ ile/ve/||/<> ONEGA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> KANDELAŞKA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> DİVİNA KOYU ile/ve/||/<> BARENTS DENİZİ ile/ve/||/<> GRÖNLAND DENİZİ ile/ve/||/<> NORVEÇ DENİZİ ile/ve/||/<> KUZEY DENİZİ ile/ve/||/<> DANZİNG KÖRFEZİ ile/ve/||/<> RİGA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> FİNLANDİYA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> BOTNİ KÖRFEZİ ile/ve/||/<> DANİMARKA BOĞAZI ile/ve/||/<> DAVIS BOĞAZI ile/ve/||/<> BALTIK DENİZİ ile/ve/||/<> LABRADOR DENİZİ ile/ve/||/<> BAFFIN DENİZİ ile/ve/||/<> BAFFIN KÖRFEZİ ile/ve/||/<> SMITH KÖRFEZİ ile/ve/||/<> NARES BOĞAZI ile/ve/||/<> LANCASTER BOĞAZI ile/ve/||/<> ARKTİK KOYU ile/ve/||/<> PR. REGENT BOĞAZI ile/ve/||/<> BOOTHIA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> FOXE ÇANAĞI ile/ve/||/<> FOXE KANALI ile/ve/||/<> REPULSE KOYU ile/ve/||/<> CORAL LİMANI ile/ve/||/<> JAMES KOYU ile/ve/||/<> HUDSON BOĞAZI ile/ve/||/<> UNGAVA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> FROBISHER KOYU ile/ve/||/<> CUMBERLAND KÖRFEZİ ile/ve/||/<> HOME KÖRFEZİ ile/ve/||/<> JONES BOĞAZI ile/ve/||/<> PEARY KANALI ile/ve/||/<> BARROW BOĞAZI ile/ve/||/<> FRANKLIN BOĞAZI ile/ve/||/<> VISCOUT MELVILLE BOĞAZI ile/ve/||/<> Mc CLURE BOĞAZI ile/ve/||/<> McCLINTOK KANALI ile/ve/||/<> KRALİÇE MAUD KÖRFEZİ ile/ve/||/<> CORONATION KÖRFEZİ ile/ve/||/<> PR. ALBERT KOYU ile/ve/||/<> AMUNDSEN BOĞAZI ile/ve/||/<> GALLER PRENSİ BOĞAZI ile/ve/||/<> BEAUFORT DENİZİ ile/ve/||/<> PRODHOE KOYU ile/ve/||/<> KOTZEBUE KOYU ile/ve/||/<> NORTON KOYU
- KUZEY KUTBU ile/ve GÜNEY KUTBU
( Düzlük değildir. Tepeler ve engebeler bulunur. İLE/VE Düzlüktür. )
( Antarktika'da kaydedilmiş en soğuk derece -89,2°C'dir. )
( Güneş sistemindeki en düşük sıcaklık Neptün'ün uydularından Triton'un yüzeyinde -235°C'dir. [Voyager II, 1989] )
- KUZEY KUTUP IŞIKLARI ile/ve/<> GÜNEY KUTUP IŞIKLARI
( NORTHERN LIGHTS vs./and/<> SOUTHERN LIGHTS )
( AURORA BOREALIS cum/et/<> AURORA AUSTRALIS )
- KUZEY YEMEN('LİLER) ile/ve/<> GÜNEY YEMEN('LİLER)
( [1990 öncesinde] İslâm'a sıkı sıkıya bağlıydı. İLE/VE/<> İlk ve belki de son Marksist bir Arap ülkesiydi. )
( Kuzey ve Güney Yemen'in sınırında bulunan bölgenin adı Dala'dır. )
- KUZEY YERUCU/ARKTİK[Yun./İng.] ile GÜNEY YERUCU/ANTARTİKA
( Kuzey. İLE Güney. )
( ... İLE Hava, -93 °C'ye kadar düşebilir. )
( ARCTIC vs. ANTARCTICA
North. VS. South. )
- KUZEY-GÜNEY ile ALT-ÜST
( Yön. İLE Konum. )
- KUZEY ile/ve GÜNEY/KÜNEY
( Ekvatorun üstü. İLE/VE Ekvatorun altı. )
( ŞİMAL ile/ve CENUP )
( NORTH vs./and SOUTH )
- KUZGUN ile GÖKKUZGUN
( ... İLE Gökkuzgunumsular takımının, gökkuzgungiller ailesinden, başı, kanatları mavi, boynu ve karnı yeşil göçücü kuş. )
( ... cum CORACIAS GARRULUS )
- KUZGUNCUK ile Kuzguncuk
( Hapishane kapılarındaki demir kafesli pencere. İLE Üsküdar'da bir semt. )
- KUZU KESTANESİ/LİDYA ELMASI ile AT KESTANESİ ile HİNT KESTANESİ
( TOPUR: Kestanenin dikenli dış kabuğu. )
( "Lidya Elması" olarak Lidya Uygarlığı'ndan öğrendiğimiz kestane, doyurucu olduğundan, Batı Anadolu'da koloniler kuran eski Yunanlıların en önemli yiyeceklerindendi. Yunanistan'ın kireçli toprağını sevmeyen Lidya Elması, uzun uğraşlardan sonra Teselya Yarımadası'ndaki Kastania bölgesinde yetiştirilebildi ve Avrupa'ya açıldı. Romalılar, aldığı yerin adını verip Kastania demiş ve Anadolu'daki Roma yönetiminde adı bu biçimde yerleşmiştir. İLE XVI. yüzyıldan beri hasta atların sağaltımında kullanıldığından bu adı almıştır. İLE ... )
( ... ile BİRNÎS ile ... )
( ... cum AESCULUS HIPPOCASTANUM cum ... )
- KUZU KUZU ile/ve SS / S.KE S.KE
- KUZU ile EKDİ/İKTE
( ... İLE Öksüz kuzu. | Anası ölüp de başka bir koyuna alıştırılan ya da elde beslenilen kuzu. )
- KÜZÜK ile KÜZÜK
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Bir dokuma tezgâhında üst çözgülerin alt çözgülerden ayrılmasını sağlayan düğümlenmiş iplikler. İLE Süslü bir kumaş ya da benzerlerini dokuyan kişi. )
- KUZULU ile KUZULU
( Kuzusu olan koyun. İLE Kendine bitişik olarak aynı cinsten küçük tanesi olan meyve/sebze. )
- KVKK ile/ve/||/<> GDPR
- KWACHA ile EMALANGANİ ile METİKEŞ
( Malawi'nin para birimi. İLE/VE/<> Swaziland'ın para birimi. İLE/VE/<> Mozambik'in para birimi. )
- KYDAROS ile ...
( ALİBEYKÖY )
- KYOTO PORSELENİ ile KUTANI PORSELENİ
- KYOTO ile/ve/||/<> TOKYO ile/ve/||/<> FUKUOKA ile/ve/||/<> HİROŞİMA ile/ve/||/<> İNOKAŞİRA ile/ve/||/<> GİNZA
( [Japonca'daki anlamı/karşılıkları]
Başkent. İLE/VE/||/<> Doğu başkenti. İLE/VE/||/<> Mutlu tepe. İLE/VE/||/<> Büyük ada. İLE/VE/||/<> Kuyubaşı. İLE/VE/||/<> Darphane. )
- l/L ile L ile La ile la[İt.]
( Türk abecesinin on beşinci yazacı/harfi. Sesbilim bakımından, dişeti ünsüzlerinin ötümlüsüdür. İLE Romen rakamları dizisinde, 50 rakamını gösterir. İLE [kimya] Lantan'ın simgesi. İLE [müzik] Gam (ll) dizisinde, "sol" ile "si" arasındaki ses. | Bu sesi gösteren nota imi. )
- LÂ EDRÎ ile ANONİM/YAZARI BİLİNMEYEN
- LÂ İLÂHE İLLALLÂH ile/ve HÛ
( TEHLÎL: İslâm'ın tevhid akidesini özetleyen "Lâ ilâhe illâllah" sözünü tekrarlama. )
- LÂ İLÂHE İLLALLÂH ile/ve MUHAMMEDÜN RESÛLLULLÂH
( Hz. Muhammed'in virdi. İLE Hz. ALLAH'ın virdi. [Kalp] )
- LÂ İLÂHE ile/ve LÂ MEVCÛDE ile/ve LÂ MAKSÛDÎ ile/ve LÂ FAİLE
- LA RUHBAN-I FİD-DİN ile/ve/||/<> LA İKRAH-I FİD-DİN
- LÂ TAAYYÜN ile ...
( BAŞLANGIÇ )
- LÂ YAĞFİRU EN YUŞREKE BİHÎ[Ar.] ile LÂ YAĞFİRU'Ş-ŞİRKE BİHÎ[Ar.]
( Kendine şirk koşulmasını mağfiret etmez. İLE Kendine olan şirki mağfiret etmez. )
- LÂ-YÜS'EL ile ...
( MES'UL OLMAZ, SORULMAZ )
- LA'L[Ar.] ile LÂL[Ar.]
( Kırmızı, al. | Kırmızı ve değerli bir süs taşı. | Dudak. İLE Dilsiz. )
- LÂ'L ile ...
( KIRMIZI YAKUT )
- LÂ'N[Ar.] ile LÂN[Ar.]
( İlenç, lanetleme. İLE Vefâsızlık, hakikatsizlik. )
- LÂ[Ar.] ile MÂ[Ar.]
- LA[Oğuz] ile LA
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Bir işin gerçekleştiğini ya da bittiğini açıkça belirtmek için Oğuzlar tarafından kullanılan bir ilgeç.[Eylemlerin sonrasına eklenir.] İLE ... )
- LÂ ile İLLÂ ile MERECECELBAHREYN(MECMA-ÜL BAHREYN)
- LABİ-/LABİO- ile/||/<> LABİAL
( Dudak, dudaklar. İLE/||/<> Dudaklarla ilgili. )
- LABİRENT[Fr. < Yun.]/YILANKAVİ ile DOLAMBAÇLI YOL
( Çıkış yeri, kolaylıkla bulunamayacak kadar karışık koridorları olan yapı. | [mecaz] İçinden çıkılması güç ya da olanaksız durum, sorun. İLE ... )
( MAZE vs. MEANDER )
- LABRADOR ile AKINTI
( Bir tür su akıntısı. )
- LABRADORİT ile/||/<> KRİZOKOL
( Işık altında renkli yansımalar yapar. İLE/||/<> Mavi-yeşil renkte bir bakır silikat minerali. )
- LABRADORİT ile/||/<> MOONSTONE
( Işık altında renkli yansımalar yapar. İLE/||/<> Işığı yansıtan mavi bir parlaklığa sahiptir. )
- LABRADORİT ile/||/<> SPEKTROLİT
( Işık altında renkli yansımalar yapar. İLE/||/<> Daha geniş bir renk yelpazesine sahiptir. )
- LABRADORİT ile/||/<> SUNSTONE
( Işık altında renkli yansımalar yapar. İLE/||/<> İçindeki hematit ya da götit pulları nedeniyle parlayan bir feldspat. )
- LÂC[Ar.] ile LÂC[Ar.]
( Dar şey. İLE Çıplak. )
- LAÇİN ile LAÇİN
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Şahin. | Yırtıcı bir kuş. İLE Savaşta cesaret gösteren kişi. )
- LADANG ile/ve MİLPA
( Bir tür tarım. İLE/VE Orta Amerika'da yapılan tarım. )
- LADEN[Fars.] ile LADİN
( Ladengillerden, beyaz, kırmızı, pembe çiçekli, reçinesi tıpta kullanılan bir ağaççık. | Bu ağaççıktan elde edilen sürme, rastık. İLE Çamgillerden, 50-60 m. kadar yüksekliği olan, düz gövdeli, kozalağı aşağıya doğru sarkık, kerestesi ve reçinesi çok beğenilen, çam türüne çok yakın bir orman ağacı. )
( CISTUS LADENIFOLIUS cum PICCA )