thumb

[... ile ...] BAĞLAÇLI

KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!

(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)



Bugün[ 05 Temmuz 2025 ]
itibariyle 42702 başlık/FaRk yer almaktadır.

- DENEYİMLENİLEBİLECEK OLANIN "İSTENİLMESİ/BEKLENİLMESİ" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DENEYİMLEMEKTE OLUNAN


- DENEYİMLER:
NİTELİKSEL ile/ve/||/<> YÖNELİMSEL


- DENEYİMLEYEN ile/ve/||/<> DENEYİMLEME BAĞI ile/ve/||/<> DENEYİMLENİLEN


- DENEYİMSEL TAMAMLIK ile SONUÇLU TAMAMLIK ile TÜMEL TAMAMLIK ile YAKIN GEÇMİŞ TAMAMLIK ile TAMAMLIK GÖRÜNÜŞÜ

( EXPERIENTIAL PERFECT vs. RESULTATIVE PERFECT, PERFECT OF RESULT vs. PERFECT OF PERSISTENT SITUATION vs. ... vs. PERFECT ASPECT )


- DENEYLENEBİLİR BİLGİ ile/ve/değil/<> DENEYİMLENEBİLİR BİLGİ


- DENEYSEL ile/ve/değil DENEYİMSEL


- DENEYSEL ile MEKANİK ile MATEMATİK


- DENEYSEL ile/ve/<>/değil/yerine RASTLANTISAL


- DENGE ile/ve/||/<> DENETİM


- DENGE ile DENKLEM


- DENGE ile/ve/<> DİNGİNLİK


- DENGE ile EŞİTLİK


- DENGE ile/ve/||/<> JİROSKOP/GYROSCOPE[İng.]


- DENGELENİM, İÇ ORTAM KARARLILIĞI/HOMEOSTAZ/HOMEOSTASIS[İng.] ile ÖZÜMLEME-YADIMLAMA/METABOLİZMA

( İç dengeyi koruma süreci. İLE Kimyasal tepkimelerin toplamı. )


- DENGELEYİCİLİK ile/ve BÜTÜNLÜK


- DENGELİ ile/ve/||/<> BÜTÜNLÜKLÜ


- DENGELİ ile/ve/||/<> İYİLEŞTİRİCİ


- DENGESİZ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DALGALI


- DENGESİZ ile/değil DENGİ(/N/M) DEĞİL


- DENGGEL ile/= DENGGEL
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Boğum. İLE Yumru. )


- DENGİ ile/ve GUARDIA

( Sivrisinekten geçer. İLE/VE Sudan geçen bir parazit. [Bağırsaklara yerleşiyor. 3-4 gün ateş yapıyor. İshal ve gaz çıkışı en önemli işaretleri. Bir hapla bu parazitin yok edilmesi gerekiyor.]
[Papua Yeni Gine'de sıkça karşılaşılan hastalıklar] )


- DENGİN(İ BULMAK) ile/ve/||/<>/> DENGEN(İ BULMAK)


- DENGİNİ ARAMAK/ARAYAN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KENDİNİ ARAMAK/ARAYAN

( "Küçük zihinliler". DEĞİL/YERİNE İleri zihinliler. )


- DENİR ile DENİLİR


- DENİZ ASLANI/FOK ile DENİZ AYISI/İNEĞİ (MANAT)

( Gebelik süreleri 11 aydır. Her seferinde tek bir yavru doğurur. Doğurunca hemen bir yenisine gebe kalır. İLE 1.5 - 2 m. boyunda, bitkiyle beslenen bir deniz memelisi. )

( SEA LION/SEAL vs. SEA COW )

( PHOCA cum TRICHECHUS MANATUS / ARCTOCEPHALUS URSINUS )


- DENİZ ASLANI ile AVUSTRALYA DENİZ ASLANI

( )


- DENİZ ASLANI ile/değil TAKLİTÇİ AHTAPOT


- DENİZ ASLANI ile YELELİ DENİZ ASLANI

( ... İLE Güney kutbunda yaşarlar. )


- DENİZ FOKU ile/ve GÖL FOKU

( ... İLE/VE Sadece Baykal Gölü'nde yaşar. )


- DENİZ KAPLUMBAĞALARI ALT SINIFLARINDA:
SİNİ ile D.KAPLUMBAĞASIGİLLER ile ZEYTİN RENKLİ ile ARCHELON ile PROTOSTEGA ile TOXOCHELYIDAE ile THALASSEMYDIDAE ile PROTOSTEGIDAE

( İki yılda bir çiftleşirler.[Altı yuvaya kadar, her yuvaya yüzden fazla yumurta bırakabilir.][Yavrular, yaklaşık altmış günde yumurtalarından çıkar.] İLE ... İLE ... İLE ... İLE ... İLE ... İLE ... )


- DENİZ KAPLUMBAĞALARINDA:
CARETTA CARETTA/KUTU KAPLUMBAĞASI ile YEŞİL KAPLUMBAĞA/CHELONIA MYDAS

( Caretta Caretta Kaplumbağa'larının yumurtlama dönemi: 25 Mayıs - 30 Temmuz arasında yumurtlama, 01 - 30 Ağustos arasında yumurtadan çıkışlar!!! )

( Özellikle Çıralı - Antalya sahilinde onları izleyerek ve bu ilgi sayesinde sahilin talan edilme girişimlerini engellemeye destek olmanızı rica ederiz!!! )

( Ayakların dış tarafında, iki tırnak bulunur.[Ön ayakları, palet biçimini almıştır. Ön ayaklar, arka ayaklardan daha büyüktür.] İLE Ön ayaklarında, bir tırnak bulunur. )

( Kabukların arkası, kalp biçimindedir. Kabuk, açık renkli; sırt, kırmızı ve kahverengidir. İLE Kabukları daha koyu kahverengidir. )

( Büyüklükleri, 1 m.'dir. 40-150 kg. ağırlığında olabilirler. İLE Büyüklükleri, 1.40 cm. olabilir. 30-100 kg. olanlarına rastlanılabilmektedir. )


- DENİZ KAPLUMBAĞASI ile DERİ SIRTLI DENİZ KAPLUMBAĞASI


- DENİZ KAPLUMBAĞASI ile ŞAHİN GAGALI/GÖKKUŞAĞI PARLAYAN DENİZ KAPLUMBAĞASI

( ... ile Şahin Gagalı Deniz Kaplumbağası )

( ... cum ERETMOCHELYS IMBRICATA )


- DENİZ KIZI ile/değil MANATİ

( ... İLE/DEĞİL Deniz kızı söylencesine ilham veren balık. [Surinam'da görülebilir.] )


- DENİZ KULAĞI ile/<> DENİZ KESTANESİ

( Deniz kulağı yavruları, deniz kestanesinin koruması altında olabilir. )


- DENİZ ÖRDEĞİ ile YABAN ÖRDEĞİ/ANGUT ile PEKİN ÖRDEĞİ


- DENİZ SALYANGOZU ile/ve KÖPEK DENİZ SALYANGOZU


- DENİZ SEVİYESİ ile/ve/değil EŞİK


- DENİZ TAŞITLARINDA:
SANCAK ile/ve/||/<>/>< İSKELE

( Sağ yanı. İLE/VE/||/<>/>< Sol yanı. )


- DENİZ ÜSTÜ ile/ve DENİZ ALTI


- DENİZ YENGECİ ile TATLI SU YENGECİ

( SERETÂN-I BAHRÎ ile ... )


- DENİZ YILANI ile ÇİZGİLİ DENİZ YILANI ile MERCAN YILANI ile OK YILANI ile MIZRAK YILANI ile SU YILANI

( Hint Okyanusu'ndan Büyük Okyanus'a kadar ılık sahil sularında bulunurlar. Tamamının yüzgeç benzeri bir kuyruğu bulunur ve çoğu onlara yılan balığı benzeri bir görüntü kazandıran yandan basık bir gövdeye sahiptir. Solungaçları bulunmaz ve soluk alabilmek için düzenli olarak yüzeye çıkmak zorunda kalırlar. Bazıları tüm yılanlar arasındaki en güçlü zehire sahiptir. Bazıları uysal yaradılışlı ve sadece uğraşıldıklarında ısırırlarken iken bazıları da daha fazla saldırgandır. 62 türü kapsayan 17 cins bulunmaktadır. İLE Kırmızı olan gövdesinde, halka biçiminde siyah lekeler bulunan bir Amerikan yılanı. İLE Başı pullu, boyu iki metre kadar olan, zehirli ve tehlikeli bir yılan. İLE Andlar'ın doğusunda, Güney Amerika'nın kuzey kesimlerindeki tropik alçak bölgelerinde bulunan bir çukur engerek türüdür. Tanımlanmış herhangi bir alt türü bulunmamaktadır. İLE Suyılanıgillerden, uzunluğu 50 cm. olan, su kenarlarında ve bağlarda yaşayan bir yılan. )

( 50'den fazla deniz yılanı türü bulunmaktadır. )

( Deniz yılanlarının bazıları, en zehirli kara yılanı olan kara mambalar kadar zehirli olabilir. )

( PELAMIS PLATURUS cum ELAPS CORALLINUS cum ZAMENIS GAMONENSIS cum BOTHROPS ATROX cum CERASTES HASSELQUISTII, NATRIX NATRIX )


- DENİZ YILANI ile/değil TAKLİTÇİ AHTAPOT


- DENİZ/GÖL/IRMAK ile/ve/||/<> BALIKLAVA

( ... İLE/VE/||/<> Deniz, göl ve ırmaklarda balık yatağı olan yer. )


- DENİZ/OKYANUS ile/değil BATYAL[< Fr. < Yun.]

( ... İLE/DEĞİL 200 ilâ 1.000 m. arasında derinliği olan deniz. )


- DENİZ ile ARA DENİZ

( ... İLE Okyanuslardan dar ve az derin boğazlarla ayrılan, karaların arasına sokulmuş deniz. )


- DENİZAĞZI/AHMEZ

( Suyun içinde sürekli açılıp kapanan bir deniz canlısı. )


- DENİZALTI ile BATİSKAF[Fr. < BATHYSCAPHE]

( Deniz yüzeyinin altında ve üstünde yol alabilen savaş ya da araştırma gemisi. İLE Deniz diplerinde inceleme yapmak için kullanılan araç. )


- DENİZALTININ:
SOL KANADI ile/ve/||/<> SAĞ KANADI

( Dışbükey. İLE/VE/||/<> İçbükey. )

( Ön tarafta bulunan sol kanat açılarak, basıncın, alttan itmesi ve motor/pervâne desteğiyle yüzeye çıkılır. İLE/VE/||/<> Ön tarafta bulunan sağ kanat açılarak, basıncın, üstten bastırması ve motor/pervâne desteğiyle dalış yapılır. )


- DENİZANASI ile/ve KUTU DENİZANASI

( ... İLE/VE En zehirlisidir. [Tek bir kerede çıkan zehir, aynı anda 60 yetişkini öldürebilir.] )

( ... İLE/VE Pasifik sularında yaşarlar. )

( ... ile Kutu Denizanası )

( FERC-ÜL-BAHR ile/ve ... )

( JELLYFISH vs./and ... )

( COTYLORHIZA TUBERCULATA cum/et JELLY-FISHUS STIGALOTUS )

( MEDÜZ ile/ve ... )


- DENİZANASI ile PUSULA DENİZANASI


- DENİZASLANI ile AVUSTRALYA DENİZASLANI

( SEA LION vs. AUSTRALIAN SEA LION )


- DENİZASLANI ile FOK

( Daha kalın kürkü vardır. İLE Daha yağlıdır. )

( Kulakları gözle görülür. İLE Arka kanatları arkaya doğru bakar. )

( Fokların gözleri deniz altında bulanık görmez. )

( Fok ile Denizaslanı iskeletlerinin farkları )

( Alttaki. İLE Üstteki. )

( SEA LION vs. SEAL
Denizaslanı ile Fok )

( ZALOPHUS CALIFORNIANUS cum PHOCA )


- DENİZASLANI ile GÜNEY DENİZASLANI


- DENİZATI ile KÜÇÜK/CÜCE DENİZATI

( Denizatlarının dişileri, sırtlarındaki şeritlerden anlaşılmaktadır. )

( ... İLE Endonezya resiflerinde yaşarlar. )


- DENİZATI ile YAPRAKSI DENİZ EJDERİ


- DENİZATI ile YOSUN BİÇİMİNDE DENİZATI

( SEA HORSE vs. SEA HORSE IN THE SHAPE OF MOSS )

( HIPPOCAMPUS HIPPOCAMPUS cum ... )


- DENİZAYGIRI/MORS[Laponca] ile FOK

( ... İLE Tüm memeliler arasında, sütü, en yağlı olandır. [Yavrusunun hızlı büyümesinin zorunluluğundan dolayı][Birkaç hafta içinde sütten kesilirler] )

( Mors/Denizaygırı ile Fok )

( ... ile FUKME )

( WALRUS vs. SEAL[< Sami dilinden] )

( ODOBENUS ROSMARUS cum PHOCA )

( LA MORSA con ... )


- DENİZAYGIRI/MORS ile PASİFİK DENİZAYGIRI

( ... İLE Alaska'da ve Kuzey Kutbu'nda yaşarlar. )


- DENİZÇAKISI

( Kuma, dikine gömülerek yaşayan, çakı diye de adlandırılan, 20 cm. boyunda, ikiçenetli yumuşakça. [Lat. SOLEN] )


- DENİZÇAKISI ile DENİZDANTELİ ile DENİZGERGEDANI ile DENİZHIYARI[HOLOTÜRİT (Yun.)] ile DENİZISIRGANLARI ile DENİZİĞNESİ ile DENİZİNEĞİ/MANATİ[MANATEE] ile DENİZKADAYIFI ile DENİZKAZI ile DENİZKEDİSİ/DENİZMAYMUNU ile DENİZKESTANESİ ile DENİZKIRLANGICI ile DENİZKOZALAĞI ile DENİZKÖPÜĞÜ ile DENİZKULAĞI ile DENİZMARULU ile DENİZMENEKŞESİ ile DENİZÖRDEĞİ ile DENİZÖRÜMCEĞİ ile DENİZPALAMUDU ile DENİZREZENESİ ile DENİZŞAKAYIĞI ile DENİZTARAĞI ile DENİZTAVŞANCILI/BALIKKARTALI ile DENİZTAVŞANI ile DENİZYILANI ile DENİZYILDIZI

( Kuma, dikine gömülerek yaşayan, çakı diye de adlandırılan, 20 cm. boyunda, ikiçenetli yumuşakça. İLE Sıcak denizlere özgü, taşımsı bir tür polip birikintisi oluşturan deniz hayvanı. İLE Balinagillerden, 8-10 m. uzunluğunda, erilinin üst çenesinde iki uzun diş bulunan bir deniz memelisi. İLE Denizhıyarlarından, boyu 25 cm. kadar olabilen, yuvarlak ve yumuşak gövdeli derisidikenli. İLE Salgıladıkları sıvılarla insan derisinde, ısırgan etkisi uyandıran, iri medüzleri içine alan selentereler sınıfı. İLE Yuvarlak somaklı, gövdesi ince ve uzun bir deniz balığı. İLE Amerika ve Afrika'nın tropikal kıyı sularında yaşayan, 2-3 m. uzunluğunda deniz memelisi. İLE Esmer suyosunlarından bir deniz bitkisi. İLE Denizde yaşayan, ayakları yüzgeç biçimindeki tüm kaplumbağalara verilen genel ad. İLE Yazın, kutup bölgelerinde yaşayan, kışın, ılık kıyılara göçen, kısa ve ince gagalı, siyah bacaklı, yabani bir tür kuş, akbaş. İLE Tümbaşlılar takımından, gövdesi ince uzun, büyük başlı, derin ve büyük denizlerde yaşayan bir balık. İLE Hareket edebilen dikenlerle örtülü, yuvarlak kalker kabuklu, derisidikenlilerden bir yumuşakça. İLE Balıkçın. İLE Konik biçimli, kavkısında bir yarık bulunan karındanbacaklı yumuşakça. İLE Lületaşı. İLE Yassı kavkılı, içi sedefli, 10 cm. uzunluğunda bir deniz yumuşakçası. | Açık denizden bir kum setiyle ayrılmış ya da kıyı dilinin gelişmesiyle göl biçimini almış, sığ koy ya da körfez, lagün. İLE Sığ sularda bulunan, ince, levhaya benzeyen yaprakları olan yeşil suyosunu. İLE Çançiçeğinin bir türü. İLE Perdeayaklılardan, kıvrık gagalı, açık denizlerde yaşayan bir kuş, denizördeği, fırtınakuşu. İLE Kabuklu bir böcek türü. İLE Kıyı kayalarının üzerinde, yapışık olarak yaşayan, beyaz kalkerli plakalarla çevrili, koni biçiminde, küçük, kabuklu bir böcek. İLE Maydanozgillerden, deniz kumsallarında bol olarak yetişen, ıtırlı bir bitki. İLE Kayalıklara yapışık olarak yaşayan, dokunaçları çok ve uzun, güzel renkli bir polip türü. İLE İkiçenetli kabuklu bir yumuşakça türü. İLE Ağız dokunaçları geniş ve etli, uzun, çıplak gövdeli deniz yumuşakçası. İLE Yılanlar takımından, çok zehirli, kürek biçiminde, yassı kuyruklu, Hint ve Pasifik Okyanuslarında yaşayan bir hayvan. İLE Denizyıldızlarından, yıldız biçiminde, beş kolu olan, kayalıklar üzerinde yaşayan derisidikenli. )

( SOLEN cum MİLLE POROS cum MONODON MONOCEROS cum HOLOTHURION cum ... cum SYNGNATHUS ACUS cum HYDRODAMALIS GIGAS cum ALARIA ESCULENTA cum BERNICLA cum CHIMAERA MONSTROSA cum ECHINUS ESCULENTUS cum STERNA HIRUNDO cum CONUS cum ... cum HALLOTIS cum ULVA LACTUCA cum ... cum THALASSSIDROMA PELAGICA cum MAJA SQUINADO cum BALANUS cum CRITHMUM MARITIMUM cum ANEMONIA ACTINIA cum PECTEN cum PANDION HALIATAETUS cum CYCLOPTERUS LUMPUS cum HYDROPH'S cum ASTER )


- DENİZCİLİK ile/ve ASTRONOMİ


- DENİZCİLİK ile GEMİCİLİK


- DENİZCİLİK ile ÜSKÜDAR VAPURU FACİASI

( )


- DENİZDE YÜZÜP DEREDE BOĞULMAK ile/<> DİMYAT'A, PİRİNCE GİDERKEN, EVİNDEKİ BULGURDAN OLMAK


- DENİZFİLİ ile GÜNEY DENİZFİLİ

( ... İLE Erilleri, dişillerinden 6 kat daha büyüktür.[4 ton ağırlığındalardır.] )

( Suyun altında, 2 saat kalabilirler. [1.5 km. derine inebilirler.][Vurgundan kaçınabilmek için ciğerlerindeki tüm havayı boşaltırlar ve damarlarındaki emilmiş olan oksijeni kullanırlar.][Daldıklarında, kalp atışları dakikada 94'e kadar düşer.] )

( Gövdelerinde, çoğu memelinin 2 katı kadar kan vardır. )

( ELEPHANT SEAL vs. SOUTH ELEPHANT SEAL
Deniz Fili ile Güney Deniz Fili Deniz Fili )

( ... cum MIROUNGA LEONINA )


- DENİZİN:
"KABARMASI" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DALGALANMASI


- DENİZİNEĞİ ile DUGONG


- DENİZİNEĞİ ile STELLER DENİZİNEĞİ

( ... İLE Ne yazık ki, soyu tükenmiştir. :( )


- DENİZKIZI ile DENİZ KIZI

( Balık. İLE Mitoloji. )


- DENİZLİ[< DONGUZLU] ile/ve VAN ile/ve MALATYA ile/ve NİĞDE ile/ve UŞAK ile/ve ISPARTA


- DENİZYILDIZI ile GÜNEBAKAN DENİZYILDIZI

( Kevgire benzeyen ve Madreporite adı verilen açıklıklarından içeri deniz suyunu alır ve içerideki mekanizmayla ayak tüplerine dağıtır. [Suyu sürekli alıp vererek şaşırtıcı biçimde hızlı hareket eder. (Bazı türleri dakikada 1 metre gidebilmektedir.)] )

( Alt kısımlarını kaplayan çok görevli yüzlerce tüp bacak bulunur. [Soluk almak, hareket etmek ve kendini avına yapıştırmak üzere] )

( Bacaklarının ucunda ışık algılayıcısı görevi gören "göz noktaları" bulunur. )

( Her bir bacak üstünde büyük eşeysel örgenler bulunur fakat bu örgenlerini açamadıkları için erili dişilden ayırmak olanaksızdır. )

( Yumurtlarken öbekler oluştururlar. [Eril olanlar yumurta görürse spermlerini suya bırakır. Dişiller etrafta sperm görürse bir seferde 2.5 milyon kadar yumurta salabilir. ] ( Derilerindeki duyu hücreleri sayesinde avlarının etrafa saldığı kokular, koku tüyleri aracılığıyla algılanır ve kimyasal değişime tepki verilir. )

( "Ön"leri ya da "arka"ları yoktur. [Yıldız şeklinde olmalarından dolayı] )

( Bir ağzı ve bir kloak'ı bulunur. [Ağız altta, kloak üstte!] )

( Bir parçaları kopsa bile yeniden oluşturabilmektelerdir. [Linckia türü, büyük bir bölümünü bile tekrar oluşturabilir. (Büyük bir kol, küçük bir gövde ve dört küçük kol olarak başlar.)] )

( Olgunlaşmış olanlarının dikenli derileri kendilerini kızdıracak herşeyi sokabilecek küçük kıymıklarla kaplıdır. )

( Asalaklardan korunmak için kendi derilerini tımar edebilirler. [Luidia adlı türü, yakalandığı zaman bir anda kendini parçalara ayırabilir.] )

( İstiridyelere yaklaşık 30 dk. boyunca uyguladığı düşük basınçla kabuklarını açtırırlar. )

( 1600 kadar türü bilinir. )

( ASTER )

( NECM-ÜL-BAHR ile ... )

( STARFISH vs. ... )


- DENİZYILDIZI ile GÜNEŞ DENİZYILDIZI


- DENİZYILDIZI ile TRİTON DENİZYILDIZI


- DENK DÜŞMEK/DÜŞÜRMEK ile/ve DENK GELMESİ/GETİRMEK


- DENK ÖBEKLER/SONSAL SINIFLAMALAR/KATEGORİLER:
ARİSTOTELES'TE ile/ve/<>/> FARABÎ'DE ile/ve/<>/> KANT'TA

( * TÖZ/CEVHER
* NİCELİK/KEMMİYET
* NİTELİK/KEYFİYET
* GÖRELİLİK/İZÂFET
* MEKÂN
* ZAMAN
* KONUM
* MÜLKİYET
* FİİL
* İNFİAL

ile/ve/<>/>

* TÖZ/CEVHER [ALİ]
* GÖRELİLİK/İZÂFET
* NİCELİK/KEMMİYET [KISA]
* NİTELİK/KEYFİYET [SARIŞIN]
* ZAMAN/METÂ [BUGÜN]
* YER/EYN [ÇARŞIDA]
* DURUM/KONUM(VAZ'I) [AYAKTA DURUYOR]
* SAHİP/MÂLİK OLMA(LE) [AHMET'İN KALEMİ]
* ETKİNLİK(EN YEF'AL) [BÜKÜYOR]
* EDİLGİNLİK(EN YENFA'AL) [BÜKÜLÜYOR]

ile/ve/<>/>

* NİCELİK: BİRLİK | ÇOKLUK | TÜMEL
* NİTELİK: GERÇEKLİK | YOKSUNLUK | SINIRLILIK
* BAĞINTI: NESNE VE ÖZELLİĞİ | NEDEN VE ETKİ | TOPLULUK
* MODALİTE: OLASILIK | VARLIK | ZORUNLULUK )


- DENK/LİK ile/ve ÖZDEŞ/LİK


- DENK ile KÜFÜV

( ... İLE Birbirine benzeyen ya da yakışan. )


- DENKLEM ile/ve ÇOK BİLİNMEYENLİ DENKLEM/LER

( EQUATION vs./and POLYNOMIAL EQUATION/S )


- DENKLEMLERDE EŞİKLER:
PİSAGOR ile/ve/||/<>/> LOGARİTMA ile/ve/||/<>/> TÜREV ile/ve/||/<>/> KARMAŞIK SAYI

( )

( )


- DENKLİK ile/ve/<> BÜTÜNLÜK


- DENKLİK ile İZDÜŞÜM


- DENSİZ/LİK ile/ve/<> DALLAMA/LIK ile/ve/<> DANGALAK/LIK ile/ve/<> DALYARAK/LIK


- DENSİZ/LİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< HEVESLİ/LİK


- DENSİZ/LİK ile/ve/<> PATAVATSIZ/LIK


- DENTAL ile DENTİST

( Diş [ile ilgili]. İLE Diş hekimi. )


- DENTROLOJİ

( Ağaç bilimi. )


- DEONDROKRONOLOJİ

( İklim değişikliklerini inceleyen bilim dalı. )


- DEPİLASYON ile DEPİLATÖR

( Kılsızlaştırma. İLE Kıl dökücü/sökücü. )


- DEPLASE ETMEK ile DEPLASE OLMAK

( Yer değiştirtmek. İLE Yer değiştirmek. )


- DEPO[Fr. < DÉPÔT] ile HANGAR[Fr. < Cerm.]

( Korunmak, saklanmak ya da gerektiğinde kullanılmak için bir şeyin konulduğu yer, ardiye. | Bir malın toptan satıldığı ve çokça bulunduğu yer. | Ordu mallarının saklandığı, bakımlarının yapıldığı yer, debboy. İLE Uçak, araba, tarım aracı, eşya gibi nesneleri barındırmaya yarayan, kapalı yer. )


- DEPO ile DEPOLAMA ile DEPOZİT

( Uzun salımlı [ilaç], ambar, yığım. İLE Yığma. İLE Birikinti, çökelti, kalıntı. )


- DEPOLANANIN DİLİ ile/ve/değil/yerine KULLANILANIN DİLİ


- DEPREM/ZELZELE ile/||/<> ÜGRÜMEK

( Alttan, yukarı doğru vuran. İLE/||/<> Yerin ileri geri gitmesi ya da geminin sağa sola sallanması/sendelemesi. )


- DEPREMDE:
ÇÖKMEK ile/ve/||/<> KAPANMAK ile/ve/||/<> TUTUNMAK

(



)


- DEPREMDE:
P DALGASI ile/ve/> S DALGASI


- DEPREMDE:
RICHTER ÖLÇÜMÜ ile/ve/yerine MMS[Moment Magnitude Scale-Moment Büyüklüğü Ölçeği]

( 600 km.lik mesafede meydana gelen sismik dalgaları ya da titreşimi ölçer. İLE/VE/YERİNE Depremin açığa çıkardığı enerjinin ifade edilmesidir. Fayın iki parçası arasındaki kayma mesafesini etkilenen toplam alanla çarpar. )

( Depremde İlk 72 Saat )

( Deprem nedir?
Yer kabuğu içindeki kırılmalar nedeniyle ani olarak ortaya çıkan titreşimlerin dalgalar halinde yayılarak geçtikleri ortamları ve yer yüzeyini sarsma olayına denir.

Deprem, insanın hareketsiz kabul ettiği ve güvenle ayağını bastığı toprağın da oynayacağını ve üzerinde bulunan tüm yapılarında hasar görüp, can kaybına uğrayacak biçimde yıkılabileceklerini gösteren bir doğa olayıdır.

Depremin nasıl oluştuğunu, deprem dalgalarının yer yuvarı içinde ne biçimde yayıldıklarını, ölçü aletleri ve yöntemlerini, kayıtların değerlendirilmesini ve deprem ile ilgili öteki konuları inceleyen bilim dalına "sismoloji" denir.

Magnitüd(büyüklük) ve şiddet arasındaki fark nedir?
Magnitüd(büyüklük), depremin kaynağında açığa çıkan enerjinin bir ölçüsü; şiddet ise depremin yapılar ve insan üzerindeki etkilerinin bir ölçüsüdür. Depremlerin ardından açıklanan 4.1, 5.6, 3.2 gibi sayılar, depremin büyüklüğüdür.

Depremin magnitüdü (büyüklüğü) nasıl ölçülür?
Depremin magnitüdü, belirli bir zaman diliminde kaydedilen sismogram üzerindeki deprem dalgalarının genliğinin logaritması olarak tanımlanır.

ML (Richter Ölçeği): 1930 yılında Charles Richter tarafından geliştirilmiştir ve dalga genliğinin logaritması olarak tanımlanır. Açıklanan ölçümlerde depremin farklı dalgalarına göre MB, MS, MW ve MD olarak verilen büyüklükler Richter ölçeğine göre hesaplanan diğer büyüklük birimleridir.

Depremin şiddeti nedir?
Depremin yer yüzeyindeki etkileri depremin şiddeti olarak tanımlanır. Şiddetin ölçüsü, kişilerin deprem sırasında uykudan uyanmaları, mobilyaların hareket etmesi, bacaların yıkılması ve toplam hasar gibi çeşitli kıstaslar göz önüne alınarak yapılır. Şiddeti tanımlamak için birçok ölçek geliştirilmiştir. Bunlardan en yaygın olarak kullanılanı Değiştirilmiş Mercalli Şiddet Ölçeğidir (Modified Mercalli (MM) Intensity Scale). Bu ölçek, Romen rakamları ile belirlenen 12 düzeyden oluşur. Hiçbir matematiksel temeli olmayıp tamamen gözlemsel bilgilere dayanır.

P ve S dalgası nedir?
P dalgası: Kayıtçılara ilk ulaşan deprem dalgasıdır. Hızı kabuğun yapısına göre 1.5 ile 8 km/sn arasında değişir. Tanecik hareketleri yayılma doğrultusundadır (boyuna dalga). Yıkım etkisi düşüktür.
S dalgası: Kayıtçılara ikincil olarak ulaşan deprem dalgasıdır. Hızı P dalgası hızının yüzde 60'ı ile yüzde 70'i arasında değişir. Tanecik hareketleri yayılma doğrultusuna dik ya da çaprazdır (enine dalga). Yıkım etkisi yüksektir.

Artçı Deprem(Aftershock) nedir?
Ana depremi izleyen daha küçük sarsıntılar dizisidir.

Artçı Depremler(Aftershocklar) ne kadar süre ile devam eder?
Belirli bir süresi yoktur, 1 ay da olabilir 2 yıl da...
Depremin süresi ne kadardır?
Bir ile doksan saniye arasında değişir.

Depremler önceden belirlenebilir mi?
Var olan koşullarda depremin önceden belirlenmesi olanaksızdır.

Fay nedir?
Yer kabuğunu oluşturan kayaçların bir yüzey boyunca kırılması ve oluşan iki parçanın birbirine göre göreceli olarak yer değiştirmesidir.

Kuzey Anadolu Fay Hattı nedir?
Doğu'da Karlıova ile Batı'da Mudurnu vadisi arasında Doğu-Batı doğrultusunda bir yay gibi uzanır. Dünyanın en etkin ve en önemli kırık hatları arasında yer alan Kuzey Anadolu fay hattının uzunluğu yaklaşık 1200 km.'dir; genişliği ise 100 m ile 10 km arasında değişir.

Deprem olan her yerde fay var mıdır?
Eğer yoksa bile yeni bir tane oluşmuştur.

Deprem nerelerde oluşur?
Deprem herhangi bir yerde ve herhangi bir zamanda oluşabilir. Genel olarak depremlerin kabuğu oluşturan levhaların sınırlarında oluştuğu söylenilebilir. Dünyanın çeşitli yerlerinde benzer nitelikte depremlerin tekrarlandığı gözlemlenmiştir ve bu kesiler hep levha sınırlarıdır. Depremlerin yoğun olarak gözlendiği bölgeler yeryüzünde üç ana kuşak oluşturur.

Kuşak (Pasifik Deprem Kuşağı): Şili’den kuzeye doğru Güney Amerika kıyıları, Orta Amerika, Meksika, ABD’nin batı kıyıları ve Alaska’nın güneyinden Aleutian Adaları, Japonya, Filipinler, Yeni Gine, Güney Pasifik Adaları ve Yeni Zelanda’yı içine alan en büyük deprem kuşağıdır. Yeryüzündeki büyük depremleri %81'i bu kuşak üzerinde gerçekleşir.

Kuşak (Alpine): Endonezya'dan (Java-Sumatra) başlayıp Himalayalar ve Akdeniz üzerinden Atlantik Okyanusu’na ulaşan kuşaktır. Yeryüzündeki büyük depremlerin %17'si bu kuşakta oluşur.

Kuşak (Atlantik): Bu kuşak, Atlantik Okyanusu ortasında yer alan levha sınırı (Atlantik Okyanus Sırtı) boyunca uzanır.

Türkiye’de kaydedilen en büyük deprem hangisidir?
Aletsel dönemde ülkemizde kaydedilen en büyük deprem 26 Aralık 1939 Erzincan'da olmuştur. Gece yarısı olan depremde yaklaşık 33 bin kişi yaşamını kaybetmiştir.

Dünyada kaydedilen en büyük deprem hangisidir?
1900'den bu yana kaydedilen en büyük deprem, 22 Mayıs 1960'ta, Şili'de olmuştur (Magnitud= 9.5 Mw).

Yeryüzünde en az sallanan kıta hangisidir?
Depremi en az olan kıta, Antarktika'dır. )

( image

image

image )


- DEPREMİN:
BÜYÜKLÜĞÜ ile/ve/||/<> ŞİDDETİ

( Depremin büyüklüğü:

Kırılan yerkabuğu yüzeyinin büyüklüğünü ve dolayısıyla ortaya çıkan enerjinin düzeyini belirten bir ölçüdür. Batı dillerinden aktarımla "magnitüd" olarak da adlandırılır ve bu nedenle M harfiyle gösterilir.

Büyüklük; aritmetik değil logaritmik olarak artar. Yani her bir tam sayı arasında 10 kat fark vardır. Örneğin M = 2,0 büyüklüğünde bir deprem, yeryüzünün derinliklerinde yaklaşık bir futbol sahası büyüklüğünde bir kırığın meydana geldiğini gösterir. Büyüklük bir birim artarsa, yani 3,0 büyüklüğünde bir deprem oluşmuş ise yaklaşık 10 futbol sahasına eşit bir alanın kırılmış olduğu anlaşılır. Aynı biçimde 4,0 büyüklüğü 100 futbol sahasına, 5,0 büyüklüğü 1.000 futbol sahasına denk düşer.

Deprem büyüklüğü, sismometre ile ölçülür. Birçok farklı ölçüm yöntemi vardır. ABD'li mucidi Charles Francis Richter’in soyadıyla anılan Yerel (Lokal) Büyüklük (Ml) bunlardan biridir.

Richter gibi görece eski yöntemlerde kullanılan ölçekler, sismografın merkez üssüne uzaklığı ve depremin büyüklüğü gibi değişkenlerden etkilenir. Bu değişkenlere göre hata payları artıp azalabilir.

İLE/VE/||/<>

Depremin şiddeti:

Büyüklük(magnitüd) depremin kaynağında açığa çıkan enerjinin bir ölçüsü iken; şiddet ise depremin yapılar ve bireyler üzerindeki etkilerinin bir ölçüsüdür.

Bu nedenle büyüklük, her yerde geçerli, nesnel, tekil bir göstergedir. Depremin şiddeti ise konuma göre değişir ve ölçüm özneldir.

Bir bölge, merkez üssünden daha uzak olduğu hâlde, örneğin zemin yapısı nedeniyle depremi daha şiddetli deneyimleyebilir. Son İzmir depreminde dereler arasındaki alüvyonlu bölgede birçok binanın yıkıldığı Bayraklı buna bir örnektir.

Deprem şiddetinin ölçüsü, bireylerin sarsıntı sırasında uykudan uyanması, mobilyaların hareket etmesi, bacaların yıkılması ve toplam hasar gibi çeşitli kıstaslar göz önüne alınarak belirlenir.

Şiddeti tanımlamak için de birçok ölçek geliştirilmiştir. Bunlardan en yaygın olarak kullanılanı, Değiştirilmiş Mercalli Şiddet Ölçeği diye adlandırılmıştır. Bu ölçek, Romen rakamları ile belirlenen 12 düzeyden oluşur. Hiçbir matematiksel temeli olmayıp bütünü ile gözlemsel bilgilere dayanır.



)


- DEPRESİF ile MELANKOLİK

( [günümüzde] Hem erilde, hem dişilde. İLE [eskiden][daha çok] Dişilde. )


- DEPRESYON ile/||/<> DEPRESİF

( Çökkünlük. | Çökme. İLE/VE/|| Çökkün. )


- DEPRESYON ile MELANKOLİ ile HİSTERİ/K["İSTERİK" değil!]

( Modern çağda. İLE Ortaçağda. İLE Antik çağda. )

( Daha çok kadınlarda görülen ortak hastalıklardan. )

( Dünyada her yıl, kadınların %10'u, beylerin %3-4'ü ciddi boyutta depresyona girmektedir. )


- DEPRESYON ile MUTSUZ OLMA

( )


- DER-/DERO- ile/||/<> CERVİC-/CERVİCO- ile/||/<> TRACHEL-/TRACHELO- ile/||/<> OM-/OMO- ile/||/<> PHARYNG- ile/||/<> CLEİD-/CLEİDO-

( Boyun. İLE/||/<> Boyun, boyunla ilgili, bir organın serviksi ile ilgili. İLE/||/<> Boyun ya da boyuna benzer yapı ile ilgili. İLE/||/<> Omuz. İLE/||/<> Boğaz. İLE/||/<> Köprücük kemiği, Klaviküla ile ilgili. )


- DER-MİYÂN[Fars.] ile DER-NİYÂM[Fars.]

( Ortada, arada. İLE Kında, kılıfta, kına sokulmuş. )


- DER[Fars.] ile -DER[Fars.] ile DERR[Ar.]

( -de, içinde.[DER-ANBAR: Anbarda. | DER-HÂTIR: Hatırda.] | Kapı.[DER-SAADET: İstanbul.] | Mağara. | Kere, defâ. | Cins, çeşit, kısım, nevi. İLE "Yırtan, yırtıcı, yaran, delen" anlamlarına sözcükleri sıfatlaştırır.[PERDE-DER: Perde yırtıcı, edepsiz.] İLE Kimse, kişi. | Güzel iş/eser. )


- DERÂ[Fars.] ile -DERÂ/DERÂY[Fars.]

( Çan, çıngırak. İLE "Durmadan söylenen" anlamına sıfat yapar.[HERZE-DERÂY/YÂVE-DERÂY: Saçma sapan şeyler söyleyen.] )


- DERB

( Sur kapısı. )


- DERBENT[Fars. < DERBEND] ile DERBENT

( Geçit. | Dağ üzerindeki geçit boğazda bulunan karakol ve sınır üzerinde bulunan küçük kale. İLE Konya iline bağlı ilçelerden biri. )


- DERC[Ar.] (ETMEK) ile/ve/||/<> CEM[Ar.] ETMEK

( Hattatların yazdığı meşk tomarı. )

( Nakışlı kâğıda yazılmış yazı. )

( Sokma, arasına sıkıştırma. | Gazeteye yazma. | Toplama, biriktirme. İLE/VE/||/<> Toplamak. | Bir araya getirmek. )


- DERDE DEVÂ ile/ve/değil DERDE TESELLİ


- DERDE:
DERMAN ile/ve/değil/yerine/||/<> TESELLİ


- DERDE:
DEVÂ ile/ve/değil/yerine/<> TESELLİ

( Gövdede. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<> Zihinde. )


- DERDEST[Fars.] (ETMEK) ile BERTARAF[Fars. BER + Ar. TARAF] (ETMEK)

( Tutma, elde etme. | Elde olan, yapılmakta olan. İLE Kaldırılmış, giderilmiş. )


- DERDİ ... ile ... DERDİ


- DERDİN DERMANI(NA) ile KALBİN FERMANI(NIN YETME[ME]Sİ)


- DERDİNE:
TÂLİP ile/ve/||/<>/> TÂLİM


- DERDİNİ SÖYLEMEYENE, DERMAN BULUNMAZ ile/ve/||/<> AĞLAMAYAN ÇOCUĞA MAMA VERİLMEZ


- DERE KENARI ile DERE YATAĞI


- DERE ile/ve/<> ÇATAK

( Genellikle, yazın kuruyan küçük akarsu ve bunların yatağı. | İki dağ arasındaki uzun çukur. | Damlarda, yağmur sularını toplayarak oluğa veren çinko ya da kiremit yol. İLE/VE/<> İki dağ yamacının kesişmesi ile oluşmuş dere yatağı. | Yapışık, ikiz meyve. | Kavgacı. )


- DERE ile ÇAY ile IRMAK

( BROOK vs ... vs. RIVER )


- DERE ile/ve/<> IĞIL

( ... İLE/VE/<> Belirli olmayacak kadar yavaş akan su. )


- DERE ile KÜÇÜK DERE

( BROOK vs. RILL )


- DEREBEYCİLİK/FEODALİZM ile/ve/||/<>/< YAŞLILARIN YÖNETİMİ/GERONTOKRASİ


- DEREBEYLİK(FEODALİTE) ile/||/<>/> DEVLET

( Başta Ortaçağ Avrupası olmak üzere tarihin birçok döneminde görülen bir yönetim biçimi. İLE/||/<>/> Toprak bütünlüğüne bağlı olarak siyasi bakımdan örgütlenmiş ulus ya da uluslar topluluğunun oluşturduğu tüzel varlık. )


- DEREBEYLİK ile/değil/yerine/<>/> DEVLET


- DERECE/RADDE[Ar.] / KERTE/KERTİ[İt.] ile/ve/||/<> KERT ile/ve/||/<> İŞARET

( Gemi pusulasında kadranın ayrılmış olduğu on bir derece ve on beş dakika ölçüsünde bir açıya eşit olan otuz iki bölümden her biri. | Derece, radde[Ar.]. | İşaret için yapılmış çentik ya da iz, kerti. İLE Bir uçurumun ya da bir derinliğin keskin kenarı. İLE ... )

( DEGREE vs. ... vs. LEVEL )


- DERECE ile/ve DEĞER/LENDİRME

( DEGREE vs./and VALUE/EVALUATION )


- DERECE ile/ve DEREKE


- DERECE ile/ve/değil EŞİK


- DERECE ile GRADO[İt.]

( ... İLE Bir sıvının içindeki alkol derecesi. )


- DERECE ile KERE/KEZ

( DEGREE vs. TIMES )


- DERECE ile SEVİYE

( DEGREE vs. LEVEL )


- DERECELENDİRİLEBİLİR ile DERECELENDİRİLEBİLİRLİK

( GRADABLE )


- DEREOTU ile YABANTIRAK

( ... İLE Sulak yerlerde yetişen, bir tür dereotu. )

( ... cum ANETHUM GRAVEOLENS )


- DEREPRES(S)E ile DEREPRESYON

( Baskıdan kurtulmuş. İLE Baskının kalkması. )


- DERGİ ile/değil BELLETEN

( ... İLE/DEĞİL Bilim kurumlarının çalışmaları ile ilgili yazı ve haberlerin yayımlandığı dergi, bilim dergisi. )


- DERGİ ile/ve DERGİ-KİTAP

( ... İLE/VE "COGITO", "US DÜŞÜN VE ÖTESİ" dergileri gibi. )


- DERGİ ile/ve KİTAP


- DERGİ ile/ve KİTAP DERGİ

( MEVKUTE: Süreli yayın. )


- DERHÛR[Fars.] ile DER-HÛR[Fars.]

( Uygun, lâyık, münasip. İLE Lâyık. )


- DERİ ALT TABAKASI

( SUBCUTANEOUS LAYER )


- DERİ KANSERİ ile/||/<> BAZAL GÖZELİ KARSİNOM

( Deri gözelerinde olağandışı büyüme ile ilişkili bir kanser türü. İLE/||/<> Derinin bazal gözelerinde başlayan ve genellikle yavaş büyüyen bir kanser türü. )


- DERİ KANSERİ ile/||/<> MELANOM

( Deri gözelerinde olağandışı büyüme ile ilişkili bir kanser türü. İLE/||/<> Melanosit pigment üreten gözelerde başlayan olağandışı büyüme ile ilişkili en tehlikeli deri kanseri türü. )


- DERİ KAYDIRMA/GREFT ile/ve/||/<> DOKU KAYDIRMA/FLEP

( Kan dolaşımsız, damarsız. İLE/VE/||/<> Kan dolaşımlı, damarlı. )


- DERİ KIRIŞIKLIĞI ile YAŞ

( ÂJENG[Fars.]: Yaşlılıktan ya da öfkeden dolayı beliren kırışıklık. )

( WRINKLE vs. AGE )


- DERİ[Yun.]/CİLT/CİLD[Ar.] ile CİLT

( Ten, deri. İLE Kitap kaplaması. )


- DERİ[Yun.] ile DERİ

( Ten, cilt. İLE Dernek. )


- DERİ[Yun.] ile DERÎ[Ar.]

( İnsan ve hayvan gövdesini kaplayan, tüy/kıl ya da pulla kaplı örtü. İLE Farsça'nın düzgünü/fasîhi/sahîhi. | Havası iyi, yeşilliği bol olan dağ eteği. )


- DERİ ile/değil !KÖSELE[Fars. < GOSÂLE]


- DERİ ile İMPETİGO

( Bir tür deri hastalığı. )


- DERİ ile KORUN

( ... İLE Üst derinin en dış tabakası. )


- DERİ ile/ve/değil PUL

( ... ile/ve/değil SEFAT )


- DERİN DÜŞÜNMEK(TEFEKKÜR) ile/ve UYUMAK

( Uykunun karanlığı bile tazeleyici ve gençleştiricidir. )

( Uyanıkken bilinçlisiniz; uyurken sadece canlısınız. )

( FİKR-İ AMÎK[Ar. < UMK]: DERİN DÜŞÜNCE )

( CONTEMPLATION vs./and TO SLEEP
Even the darkness of sleep is refreshing and rejuvenating. )


- DERİN KONU ile CİDDİ KONU

( DEEP SUBJECT vs. SERIOUS SUBJECT )


- DERİN UYKU ile/||/<>/< ANILARIN YOKLUĞU

( Derin uykunun boşluğu tümüyle özel, belirli anıların yokluğundan dolayıdır. )


- DERİN/LİK ile/değil ABİS

( ... İLE/DEĞİL Okyanusların çok derin yeri ve daha özel olarak, güneş ışığının erişemediği bölüm. )


- DERİN/LİK ile/ve TUTARLI/LIK

( Derinlik, kişinin en kapsamlı gereksinimlerine olan duyarlılığında oluşturulan dengeden söz eder. Tutarlılıksa güvenilirliğe değinir. )

( DEEP/NESS vs./and CONSISTENCY )


- DERİN/LİK ile/ve UZAK/LIK

( DEEP/NESS vs./and DISTANT/DISTANCE )


- DERİN/YOĞUN/GENİŞ DÜŞÜN(E)MEMEK ile/değil/<> BİLGİSİZLİK/DÜŞÜNCESİZLİK

( Bilgisizlik de, bilgi de zihindedir, gerçekte değil. )

( Bilgisiz olup, doğruyu savunacağına; bilgili olup, yanlışı savun! )

( [not] TO NOT (ABLE TO) THINK DEEP/INTENSIVE/WIDE vs./but/<> IGNORANCE/THOUGHTLESSNESS
Ignorance and knowledge are in the mind, not in the real. )


- DERİN ile/ve/değil SAKİN

( [not] DEEP vs./and/but CALM )


- DERİNLEŞME ile/ve/||/<> KALICILAŞMA


- DERİNLEŞMEK ile KÖK SALMAK


- DERİNLEŞMEK ile/ve UZAKLAŞMAK/YAKINLAŞMAK

( TO DEEPEN vs./and TO DIGRESS/TO APPROACH )


- DERİNLEŞTİRME ile/ve/||/<> DUYARLILAŞTIRMA


- DERİNLEŞTİRMEK ile/ve/<> BESLEMEK

( TO MAKE DEEPEN vs./and/<> TO FEED )


- DERİNLEŞTİRMEK ile OTURTMAK

( TO MAKE DEEPEN vs. TO FIT WELL )


- DERİNLİK ile/ve/||/<> ÇOK ANLAMLILIK


- DERİNLİK ile/ve/değil EVRE


- DERİNLİK ile/ve/<> İÇ İÇELİK


- DERİNLİK ile/ve SERİNLİK

( DEEPNESS vs./and COOLNESS )


- DERİNLİK ile/ve/<> YAYILIM


- DERİŞİM/KONSANTRASYON ile/||/<> MOLALİTE

( Bir çözeltide çözünen nesne oranı. İLE/||/<> Bir kilogram çözücüde çözünen mol sayısı. )


- DERİVASYON ile/||/<> DERİVATİF

( Türev. İLE/VE/|| Türemiş. )


- DERİVASYON ile DERİVATİF/DERİVE

( Türev, türeme, türetme, köken. İLE Türev, türemiş. )


- DERKENAR

( Bir metnin hâmişlerine(kenarlarına) konuyla ilgili düşülen notlar. )


- DERLEME ile KOLAJ


- DERLEYİP TOPARLAMA ile/ve/<> ANIMSATMA


- DERM-/DERMA-/DERMAT-/DERMATO-/-DERM/-DERMA/-DERMATOUS/-DERMİA/-DERMİS/DERMO- ile/||/<> CUTİ- ile/||/<> -PHYMA

( Deri, deri ile ilgili, deriye uygulanan, derinin durumu ve tipi, deri tabakası, doku tabakası. İLE/||/<> Deri. İLE/||/<> Derinin bir bölümünün şişmesi, tümör. )


- DERMA/DERMATO/DERMO- ile DERMAL/DERMATİK ile DERMABRAZYON ile DERMATOGLİFİKS ile DERMATOLOG ile DERMATOLOJİ ile DERMATOLOJİK ile DERMATOM ile DERMATOZ ile DERMİS ile DERMOAKTİF ile DERMOİD

( Deri [ile ilgili]. İLE Deri [ile ilgili]. İLE Deri kazıma. İLE Deri çizgileri, deri çizgibilim. İLE Deri sayrılıkları uzmanı. İLE Deri sayrılıkları bilimi. İLE Deri sayrılıkları [ile ilgili]. İLE Duyu alanı. İLE Deri sayrılığı. İLE Alt deri. İLE Deriyi etkileyen. İLE Derimsi. )


- DERMAN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DEVRÂN


- DERMAN ile ŞİFÂ


- DERMATİT ile/||/<> PSORİASİS

( Deride kızarıklık, kaşıntı ve yangılanma. İLE/||/<> Deride kalın, gümüş renkli/kırmızı ve pullu plaklar ile ilişkili süreğen bir sayrılık. )


- DERMATOFİTOZ ile/||/<> KANDİDİYAZİS

( Deri, saç ve tırnaklarda mantar bulaşı. İLE/||/<> Candida türü mantarların neden olduğu, genellikle ağız ve genital bölgede bulaş. )


- DERMATOMİYOZİT ile/||/<> POLİMİYOZİT

( Deri döküntüleri ve kas yangısı ile ilişkili bir bağışıklık sayrılığı. İLE/||/<> Kas yangısı ile ilişkili bir bağışıklık sayrılığı. )


- DERMATOZ ile/||/<> DERMATOLOJİ

( Deri hastalığı. İLE/||/<> Deri sayrılıkları bilimi. )


- DEROGASYON ile DETACHMENT

( Ayrıklık. İLE [yerinden] Ayrılma. )


- DERS ÇALIŞMAK ile/ve/> (NİTELİKLİ/AYRICALIKLI) ÇALIŞMAK

( STUDY vs./and/> WORKING )


- DERS OLSUN ile/ve/||/<>/> (KULAĞ[IM][IZ]A) KÜPE OLSUN


- DERS YAPMAK ile/değil/yerine DERS(İ) İŞLEMEK


- DERS ile/ve DERS-İ AAM


- DERS ile/ve MÜTÂLAA

( Camide. İLE/VE Medresede. )


- DERS ile/ve MÜTÂLAA


- DERS ile/ve/<> ÖDEV

( İşlenen/alınan dersleri üşünmeden, ertelemeden, gereksiz görmeden sıcağı sıcağına ödevlerle tekrarlamak gerekir! )


- DERS ile/ve/değil/yerine/||/<>/< OTURUM


- DERS ile/ve/||/<>/> SOHBET

( Bilgi paylaşımı. İLE/VE/||/<>/> Hal paylaşımı. )

( ... İLE/VE/||/<>/> Bilincin bilenmesi. )

( Kim kendinden geçerse sohbet orada başlar. )

( Sohbet için göz, kulak, dil ve akıl birliği olması gerekir -olmazsa olmazıdır- fakat kalbe ulaşmazsa birlik olmaz. )


- DERSİM ile Dersim

( Yapmam gereken ders. İLE Tunceli'nin önceki ya da eş adı. )


- DERT ETMEK ile DERT EDİNMEK

( Kendinize zulmetmek için yollar icat etmeyin! )

( Don't invent self-inflicted cruelties. )


- DERT HALİ ile ZEVK HALİ


- DERT SAHİPLİĞİ ile/ve/değil ADANMIŞLIK


- DERT[Fars. < DERD] ile TASA

( Dert icat etmek zorunda değiliz! )

( Üzüntü. | Hastalık. | Ağrı. | Sorun, kaygı. | Ur. İLE Üzüntülü düşünce durumu, kaygı, endişe, gam. | Tatmin edici olmayan ya da tedirgin eden durumların ortaya çıkmasını önleyebilmede, güvensizlik içinde bulunulduğunda duyulan tedirgin edici düşünce ve duygu. )

( ... ile TÂSE )

( We need not invent trouble. )


- DERT/LERİNİ ANLATMAK ile/değil/yerine (NİTELİKLİ VE YÜKSÜZ) İLİŞKİ (KURMAK)


- DERT ile/ve ADANMA


- DERT ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< DERS


- DERT ile KONU

( TROUBLE vs. SUBJECT/ISSUE )


- DERT ile MERAM


- DERT ile/ve MUHABBET


- DERT ile/ve/yerine NEŞE

( Paylaştıkça, azalır. İLE/VE Paylaştıkça, artar. )


- DERT ile/ve/= NİTELİK

( Baki olan bir dert edin! Bu fâni dünyada. )

( Ehl-i derdin sohbetine mahrem et! )

( Söylemem derdimi hemderde bile! )

( Allah derdinizi artırsın! )


- DERT ile SIKINTI

( Kendinize zulm etmek için yollar icat etmeyin! )

( TROUBLE vs. DISTRESS/BOREDOM )


- DERT ile SORUN

( TROUBLE vs. PROBLEM )


- DERT ile/değil/yerine UĞRAŞ


- DERTLERİN ARTMASI ile/değil GERÇEKLERİN ANLAŞILMASI


- DERTLEŞME ile/ve "DERS" (ÇIKARMAK)


- DERTLİ AĞIZ ile/ve/||/<> EHLİYETLİ KİŞİ


- DERTLİ ile/ve/<> EDİP ile/ve/<> ÂŞIK ile/ve/<> ÂRİF

( [Derdini] Yalın anlatan. İLE/VE/<> Hoş anlatan. İLE/VE/<> Haliyle anlatan. İLE/VE/<> Gülümseyişiyle örterek anlatan. )


- DERTSİZ KİŞİ ile/ve/<> AŞSIZ KİŞİ

( İnsan değil. [Bunu anlayın!] İLE/VE/<> Hayvan cinsi. [Bunu dinleyin!] )


- DERÛN/Î

( İÇ ÂLEMİNE İLİŞKİN )


- DERÛN/Î

( İÇ ÂLEMİNE İLİŞKİN )

( GÖNÜL, KALP )


- DERÛN ile/||/<> HÂVÎ ile/||/<> MUHTEVİ ile/||/<> MENÂFİ

( İçinde. İLE/||/<> İçine alan, içeren, ihtiva eden. İLE/||/<> İçinde bulunan, ihtiva eden. İLE/||/<> Menfaatler. )


- DERVÂ/DERVÂH[Fars.] ile DERVÂ[Fars.]

( Şaşkın, hayran. | Başaşağı asılmış, ters. | Gerekli/lâzım, zorunlu/zarûrî. İLE Hastalıktan yeni kurtulup yeterince kendine gelemeyen. | Sağlam, muhkem. | Doğru, gerçek. | Ayıp, utanma. | Cesâret, şecâat. | Sertlik, kabalık. )


- DERVİŞ'İN:
DIŞI ile/ve/||/<>/< İÇİ

( Şeriat. İLE/VE/||/<>/< Hakikat. )


- DERVİŞ ile/ve ABDAL/TORLAK

( ... İLE/VE Gezgin derviş. )


- DERVİŞ ile/ve ÂŞIK

( Önce nefsini yok etmeye çabalar. İLE/VE Önce aklını yok etmeye çabalar. )

( Âşık'ın uykusu: Hâl-i istiğrak. Gözü uyur ama, özü uyumaz. )

( Âlimlerin uykusu ibâdettir. )

( DERVİŞ: Başına gelmiştir ve fakat anlamamıştır. )

( Tüm tarikatlerde bazı (hal üzere) yol alanlar. İLE/VE (Alevi-)Bektaşî'likte. )


- DERVİŞ ile/ve/değil EŞİK


- DERVİŞ ile/ve IŞIK

( ... İLE/VE Bektâşî dervişi. )

( Erenler adama bir iş ederler, evirir-çevirir, ederler derviş. )

( Bir iş ederler, adamı derviş ederler. )


- DERVİŞ ile/ve SÂLİK

( Dervişlik çok kolay, âsân bir yoldur, söz dinleyene; Dervişlik çetin ve pek müşkil yoldur, söz dinlemeyene. )

( Dervişe gizli olmaz. )


- DERVİŞ ile UPASAKA[Hint]

( Sûfî, mutasavvıf, mürid. | Aranıldığı yerde, aranıldığında bulunan. İLE Bazı belirli kurallara göre yaşayan, sıradan bir insan. [Bir tür Derviş, Fakir] )


- DERZLEME ile/ve/değil/||/<> İNCE DERZLEME


- DEŞARJ ile DEŞARJ OLMAK

( Boşalım. İLE Boşalmak. )


- DEŞARJ ile/ve/değil/yerine ORGAZM

( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Küçük ölüm. )


- DESCARTES ile/ve/||/<>/< VIETE

( ... İLE/VE/||/<>/< Descartes'in hocası. )


- DESEM ile DE(EEE)RMİŞİM


- DESEN ile/ve DAİRE/GEOMETRİ/NESNE

( NOKTA-ÇİZGİ ile/ve NOKTA-ALAN )


- DESEN ile/ve/değil/<> RENK


- DESENDAN ile DESENSUS

( İnen, inici. İLE İniş. )


- DESİKANT ile DESİKASYON ile DESİKATÖR

( Kuru tutan, nem alıcı. İLE Kuru tutma. İLE Kurutucu. )


- DESKALASYON ile DESKUAMASYON ile DESKUAMATİF

( Azalım. İLE Kepeklenme, kavlama, soyulma. İLE Kepeklenen, pul pul dökülen. )


- DEŞMEK ile/ve/değil/||/<>/> DELMEK

( Daha hafif. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Daha etkili. )


- DEŞMEK ile/ve/değil/||/<>/> KAZMAK


- DEST

( EL )


- DEST-GÂH

( Tezgah, dokuma alet, atölye. | Zenginlik. )


- DESTAN:
YAPAY ile DOĞAL


- DESTÂN[Fars.] ile DESTÂN[Fars.]

( Eller. İLE Öykü/hikâye, kıssa. | Hîle, mekr, tezvîr. [Fr. ÉPOPÉE] )


- DESTAN[Fars.] ile KISSA[Ar.]


- DESTÂR

( SARIK, TÜLBENT, İMÂME )


- DESTE ile DÜZİNE

( 10 ile 12 )


- DESTEK VERMEK ile REKLÂMINI YAPMAK

( Yap fakat tapma! )

( TO SUPPORT vs. TO ADVERTISE )


- DESTEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DAYANAKÇA


- DESTEK ile/ve/<> DAYANIŞMA

( SUPPORT vs./and/<> SOLIDARITY )


- DESTEK ile/ve/<> PAYLAŞIM

( Ölçü, aynı şeye gülmek değil, aynı şeye ağlamaktır. )

( SUPPORT vs./and/<> SHARING )


- DESTEK ile/ve/<> SEFERBERLİK

( SUPPORT vs./and/<> MOBILIZATION )


- DESTEK ile/ve/<> TEŞVİK

( SUPPORT vs./and/<> ENCOURAGEMENT )


- DESTEK ile TUZAK


- DESTEKLEME ile/ve/||/<>/> BÜTÜNLEŞTİRME


- DESTEKLEME ile/ve/||/<> DENGELEME


- DESTEKLEME ile/ve/||/<> KOLLAMA


- DESTEKLEME ile ÖNCELLEME

( TO SUPPORT vs. TO PRECEDE )


- DESTEKLEMEK ile/ve/||/<> PEKİŞTİRMEK


- DESTRÜKSİYON ile/||/<> DESTRÜKTİF

( Yıkım. İLE/VE/|| Yıkıcı. )


- DESTRÜKSİYON ile DESTRÜKTİF

( Yıkım. İLE Yıkıcı. )


- DESTÛR

( İZİN, MÜSÂADE, RUHSAT )


- DESTUR ile/ve ESTAĞFİRULLÂH


- DETERMİNAN/T ile DETERMİNASYON ile DETERMİNE ile DETERMİNE ETMEK

( Belirleyen, belirleyici. İLE Belirlenim, belirleme, belirleyicilik. İLE Belirlenmiş, belirli. İLE Belirlemek. )


- DETERMİNASYON ile/||/<> DETERMİNAN

( Belirleme. İLE/VE/|| Belirleyici. )


- DETERMINUS ile/ve/değil/||/<>/< PERIAKTEON

( Karadakileri[sabitleri] ayırmada. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Kara[sabit] ile denizi[değişkeni] ayırmada. [sahne değiştirme] )


- DETONE ile/ve/değil SURTONE

( Eşik altına düşürmek. İLE/VE/DEĞİL Eşik üstüne çıkarmak. )


- DEV KAPLUMBAĞA ile ALDABRA KAPLUMBAĞASI

( 20 türü bulunur. [Yok olma tehlikesi altındalardır.] [1750'lerde ise 250 tür bulunuyordu.] İLE Toplam dev kaplumbağa nüfusunun %90'ıdır. [Günümüzde 152.000 civarındalardır.] )

( ... İLE Her 10 yumurtadan sadece biri erişkinliğe ulaşır. )

( ... İLE Eşeysel olgunluğa ulaşmaları 30 yıldır. )

( ... İLE 250 kg. ağırlıkları vardır. )

( ... İLE "Adwaitya" adlı Aldabra kaplumbağası, 2006 yılına kadar 255 yıl yaşamıştır. )

( COLOSSOSCHELYS ATLAS cum GEOCHELONE GIGANTES )


- DEVA

( Doğaüstü güçleri olan varlık. Tanrıların egemen olduğu alan. Bir göksel varlık. Deity. )


- DEVÂ ile DERMAN


- DEVAKANYA

( İkinci dereceli bir dişi tanrıça. )


- DEVAM ETTİRME ile SÜREKLİLİK


- DEVÂM[Ar.] ile DEVÂN[Ar.]

( Sürekli/daim olma, bir halde bulunma, sürme. | Sebat. | Bir işe, bir me'muriyete gidip gelme. İLE Koşan, seğirten, hızlı yürüyen. | Koşarak, hızla/sür'atle. )


- DEVÂM[Ar.] ile HULÛD[Ar.]


- DEVAM ile/ve TAKİP


- DEVÂT[Ar.] ile/ve/=/||/<> DEVÎT[Ar.]

( Divit. Hokkadaki mürekkebe batırılarak yazı yazmaya yarayan ve değişik ucları olan bir kalem türü. )


- DEVE ile/ve/||/<> "ASLAN" ile/ve/değil/yerine/||/<>/> BEBEK


- DEVE-CÜCE OYUNU ile/değil/yerine AŞURE OYUNU


- DEVE/TEVE[dvnlgttrk] ile BERCÎS[Ar./Fars.]/BİRCÎS[Ar.]

( ... İLE Sütü çok olan deve. | Müşterî[Sakıt, Erendiz, Jüpiter, Mars] denilen yıldız. )


- DEVE ile ÂNİS[Ar.]

( ... İLE Büyük ve şişman deve. [Yaşlı kız. | Yaşlı bekâr.] )


- DEVE ile DEHN

( ... İLE Az süt veren deve. )


- DEVE ile ENBÜRE

( ... İLE Tüyü dökülmüş deve. )


- DEVE ile GUNAKO

( ... İLE Patagonya devesi. )


- DEVE ile/ve/değil HALAT


- DEVE ile KAYGIN

( ... İLE Gebe deve. )


- DEVE ile LÛK[Fars.]

( ... İLE Kısa tüylü, yük devesi. )


- DEVE ile/ve MUT

( 20 Teneke. İLE/VE 20 Kile. 50 şiniklik[8 kilo] tahıl ölçeği. )

( ... İLE/VE MÜDD: Mut, kara mut, batman türünden bir ölçek. )


- DEVE ile NÂB[Ar.]

( ... İLE Yaşlı deve. )


- DEVE ile SÂİBE[Ar.]

( ... İLE Başıboş bırakılmış hayvan, dişil deve. )


- DEVE ile SAMBURU DEVESİ


- DEVE ile TÜLÜ

( ... İLE Güreşçi eril deve. )

( Afrika ve Arap çöllerinin simgeleri olsa da deve, Amerika kökenlidir. Atlar ve köpekler gibi, develer de 20 milyon yıl önce Amerika'nın otlaklarında evrildi. Bu hayvanlar, o zamanlar, bildiğimiz haliyle hörgüçlü yük hayvanları olmaktan çok zürafaya ya da ceylana benziyordu. Bering kara köprüsünden Asya'ya 4 milyon yıl önce geçtiler. )

( CAMELUS cum ... )


- DEVECİ ARMUDU ile AHLAT ARMUDU ile ANKARA ARMUDU ile ST. MARIA ARMUDU


- DEVEDİKENİ / KARAYANDIK / MUGAYLÂN[Fars.] ile DEVETABANI

( Bileşikgillerden, yaprakları dikenli, çeşitli türleri içine alan bir kır bitkisi. İLE Bileşikgillerden, geniş yapraklı bir süs bitkisi. )

( CARDUUS / CIRCIUM / ONOPORDEN cum PHLODENTRON )


- DEVEDİKENİ ile EŞEKDİKENİ

( ... İLE Devedikeni türünden bir bitki. )


- DEVEDİKENİ ile YABANENGİNARI

( ... İLE Devedikeninin bir türü. )


- DEVEKUŞU ile EMU

( Dünyadaki en büyük kuştur. Erilleri, 2,7 metreye kadar ulaşabilir. İLE ... )

( Ceviz büyüklüğünde olan beyinleri, göz yuvalarından küçüktür. İLE ... )

( Saatte, 65 km.'ye kadar, 30 dakika boyunca koşabilirler. İLE ... )

( Devekuşları, kafalarını kuma gömmezler! [Yuvaları, genelde yere kazılmış sığ bir delik şeklindedir.] ["Kafalarını kuma gömmeleri" yanlış/kötü örneği, boyunlarını, yere dümdüz uzatıp görüş alanında bir tehlike olup olmadığını yokladıkları için ortaya çıkmış olabilir.] )

( Sindirime yardımcı olması için yuttukları taşın yanısıra demir, bakır, tuğla ve cam da yiyebilirler. )

( Namibya'daki devekuşları, elmas yemeleriyle ünlüdür. )

( Devekuşu, en küçük yumurtayı yumurtlar. )

( ... İLE Günde 6 lt. su içmeleri gerekmektedir. )

( NEÂME[çoğ. NEÂİM, NEÂMÂT] ile ... )

( ŞÜTÜR-MÜRG/ÜŞTÜR-MÜRG ile ... )

( OSTRICH vs. EMU )

( STRUTHIO CAMELUS[: Serçe deve.] cum ... )

( HO MEGAS STROUTHOS(: Büyük serçe) ile ... )


- DEVEKUŞU ile FİL KUŞU

( ... İLE XIII. ve XVII. yy. arasında yaşamış, XIX. yy.'da fosilleşmiş olarak bulunmuştur. Şimdiye kadar yaşamış en büyük kuş türüdür. Keşfedilmiş kuşların arasında en büyük yumurtaya sahip olan kuştur.[Tavuk yumurtasının 120 katı büyüklüğündedir.] [Fosilleri ve yumurtaları, Madagaskar'da bulunmuştur.] )

( ... İLE )


- DEVEKUŞU ile/değil GÜNEYLİ KASUARİ


- DEVEKUŞU ile/değil HİNDİBAŞ

( Papua Yeni Gine'nin Avi Köyü'nde bulunan, hindi başlı ve devekuşu gövdeli, ilginç bir hayvan. )


- DEVEKUŞU ile MOA

( )


- DEVEKUŞU ile REA/DARWIN NANDUSU

( STRUTHIO CAMELUS cum RHEA DARWINII )


- DEVEKUŞU ile TEPELİ DEVEKUŞU / (AVUSTRALYA) CASSOWARY KUŞU

( )

( ... İLE Yeni Gine'de, çevresindeki bazı adalarda ve Avustralya'nın kuzey ucunda yaşarlar. )

( ... cum CASUARIUS CASUARIUS )


- DEVELOPER ile DEVELOPMENT ile DEVELOPMENTAL

( Geliştirici. İLE Gelişim. İLE Gelişimsel. )


- DEVİ(Y)ASYON ile DEVİTALİZASYON

( Sapma, eğrilme. İLE Öldürme, cansızlaştırma, duyarsızlaştırma. )


- DEVİM/DİNAMİK ile/ve KİNETİK

( DYNAMIC vs./and KINETICS )


- DEVİM ile/ve/<> DEVİNİM

( Hareket. İLE/VE/<> Çeşitleri. )


- DEVİNİM/DİNAMİK ile/ve ÇELİŞKİ

( DYNAMIC vs./and CONTRADICTION )


- DEVİNİM/DİNAMİK ile/ve İLİŞKİ

( DYNAMIC vs./and RELATION )


- DEVİNİM/DİNAMİK ile/ve SINIR

( DYNAMIC vs./and LIMIT )


- DEVİNİM/HAREKET[Ar.] ile/ve/değil/||/<>/> DAVRANIŞ

( ... İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Bilinçsiz/bilinçli hareket. )

( [not] MOVEMENT vs./and/but/||/<>/> BEHAVIOUR )


- DEVİNİM ile DEVİR

( Organik. İLE Mekanik. )


- DEVİNİM ile DEVİR

( Organik. İLE Mekanik. )


- DEVİNİM ile/ve/||/<>/> DEVİR


- DEVİNİM ile/ve HIZ

( MOVEMENT vs./and SPEED )


- DEVİR[Ar.] ile TESELSÜL[Ar.]

( Dönme, dönüş. | Aktarılma. | Bir malın mülkiyetini ya da bir mal üzerindeki hakkı bir başkasına geçirme. | Bir görevin birinden bir başkasına geçmesi. | Sürekli ve düzenli değişme, çevrim. | Bir hareket, birbirinin aynı olan ve eşit zamanlarda yapılan başka hareketlerden oluştuğunda hareketlerin her biri ya da bunların yapılması için geçen her zaman aralığı, periyot. | Dolaşma. İLE Zincirleme. | Birbirine bağlı, birbiri ile ilgili şeylerin oluşturduğu dizi, sıra, silsile. | Birden fazla kimsenin bir borçtan dolayı sorumlu olması. )


- DEVİR/DEVR ile/değil/yerine BEREKET


- DEVİR ile DEVİR

( Çağ. İLE Dönme, dönüş. | Dolaşma. | Aktarılma. | Bir malın iyeliğini ya da bir mal üzerindeki hakkı, bir başkasına geçirme. | Bir görevin, bir kişiden, bir başkasına geçmesi. | Sürekli ve düzenli değişme, çevrim. | Bir devinim, birbirinin aynı olan ve eşit zamanlarda yapılan başka devinimlerden oluştuğunda, devinimlerin her biri ya da bunların yapılması için geçen her zaman aralığı, periyot. )


- DEVİR ile DÖNEM

( CYCLE/ERA vs. PERIOD )


- DEVİR ile/ve/değil EŞİK


- DEVİR ile NÖBET

( ... vs. SHIFT )

( ... con VARDİYA: Gemilerde beklenen nöbet. | Gemide nöbet yeri. | Nöbetleşe çalışma. [VARDA: Dikkat et!(Denizcilik terimidir)] )

( DEVR ile MÜNÂVEBE )


- DEVİR ile SİLSİLE


- DEVİR ile/||/<> TEMLÎK

( Bir hakkın, birinden başka birine geçmesi. )


- DEVLET (ANLAYIŞI) ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DEĞER (ANLAYIŞI)


- DEVLET DÜZENİ ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<> HÜKÜMET DÜZENİ


- DEVLET-İ OSMÂNİYE ile/ve/||/<> KAVÂİD-İ OSMÂNİYE

( Osmanlı Devleti. İLE/VE/||/<> Osmanlı Türkçesi dilbilgisi. )


- DEVLET:
TÜZE/HUKUK ile/ve/||/<> İKTİSAT ile/ve/||/<> SİYASET


- DEVLET[Ar.] ile MÜLK[Ar.]


- DEVLET ile/ve/<> BAHÇE


- DEVLET ile HÜKÜMET


- DEVLET ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TÜZE/HUKUK

( "Yüce". İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< En yüce. )


- DEVLET ile/ve/||/<> VATANDAŞ

( Sadece yükümlülükleri vardır. [Hak sahipliği söz konusu değildir.] İLE/VE/||/<> Hakları ve yükümlülükleri vardır. )


- DEVLET ile/ve/||/<> YÖNETİM/İDÂRE


- DEVLETİN SÜREKLİLİĞİ/KALICILIĞI ile/ve/||/<> TOPLUMUN SÜREKLİLİĞİ/KALICILIĞI

( Siyaset ile. İLE/VE/||/<> Bilgi ve dil ile. )

( [simgesi/değeri/ölçütü] Bayrak. İLE/VE/||/<> Sancak. )

( BEKÂ-İ DEVLET ile/ve/||/<> BEKÂ-İ MİLLET )


- DEVLETİN YÜKÜMLÜLÜKLERİ V GÖREVLERİNDE:
OLUMSUZ ile/ve/||/<> OLUMLU

( Saygı gösterme, karışmama. İLE/VE/||/<> Geliştirme, yayma. | Koruma. | Yerine getirme, ortam hazırlama. )


- DEVLETLÜ RE'FETLÜ ile RİF'ATLÜ ile SAÂDETLÜ

( Seraskerelere verilen unvan. İLE Askerlikte binbaşılarla, mülkiyede üçüncü rütbe sahiplerinin unvanı.[SÂLİSE] İLE Askerlikte albay/miralay ile korgeneral[birinci ferik], sivilde vezir ile mîrülümerâlık rütbeleri arasındaki kişilerin resmî unvanı. )


- DEVLETLÜ ile DEVLETLÜ İNÂYETLÜ ile DEVLETLÜ NECÂBETLÜ ile DEVLETLÜ RE'FETLÜ ile DEVLETLÜ SEMÂHATLİ ile DEVLETLÜ SİYÂDETLÜ ile DEVLETLÜ UTÛFETLÜ[< UTÛF: Şefkât göstermek.]

( Sultanlara hitapta kullanılan unvan. | Refâh, saâdet ve nîmet sahibi, vezir ve müşir gibi büyük rütbe sahiplerine verilen unvan. İLE Sarayın kızlarağasına verilen unvan. İLE Şehzâdeler hakkında kullanılan unvan. İLE Seraskerelere verilen unvan. İLE Şeyhülislâmlar hakkında kullanılan unvan. İLE Mekke şerîfine, Hz. Muhammed'e intisâb şerefinde bulunan kişilere hitapta kullanılan unvan. İLE Vezirlere, müşirlere, sultan damatlarına verilen unvan. )


- DEVLETLÜ ile/ve ŞEVKETLÜ ile/ve ASÂLETLÜ ile/ve İSMETLÜ

( Sultanlara hitapta kullanılan unvan. | Refâh, saâdet ve nîmet sahibi, vezir ve müşir gibi büyük rütbe sahiplerine verilen unvan. İLE/VE Azamet ve heybet sahibi sultanlar için kullanılırdı. İLE/VE Yabancı elçilere verilen unvan. İLE/VE Derece bakımından yüksek kimselere, sultan ve şehzâdelerin hanımlarıyla kızlarına verilen bir unvan. )


- DEVR

( DENGE SİLSİLESİ )


- DEVR-İ HİNDÎ[Ar.] ile DEVR-İ HİNDÎ[Ar.]

( Makam. İLE Güzellikler/güzeller. )


- DEVR-İ TEFRÎH

( Kuluçka devri. )


- DEVRAN ile/ve/||/<> SEYRAN ile/ve/||/<> HAYRET ile/ve/||/<> MERAK ile/ve/||/<> İLİM


- DEVRE-İ FERŞİYE ile DEVRE-İ ARŞİYE

( Topraktan toprağa. İLE Manâdan manâya. )


- DEVRETME ile/ve/||/<> EL DEĞİŞTİRME


- DEVREYE GİRME ile GÜNDEME GELME


- DEVRİ DAİM ile/ve/değil/||/<>/< DEVR-İ DAİM


- DEVRİK ANTİKLİNAL ile DEVRİK KANAT ile DEVRİK KATMAN ile DEVRİK KIVRIM ile DEVRİK SENKLİNAL ile DEVRİK (STRATİGRAFİK) İSTİF

( Kanatlarından birinin eğim açısının 90 dereceyi aşarak bu kanattaki katmanların devrik konum kazandığı antiklinal. İLE Kıvrımlanma sürecinde, eğim açısı 90 dereceyi aşarak devrik konum kazanan bir istif ya da katmanlardan oluşan, öteki kanat ve kıvrım eksen düzlemi ile aynı yönde eğimli olan kıvrım kanadı. İLE Çökel kayaçlarda istiflenme kuramına uymayan, daha yaşlı olan alt yüzeyi üstte, daha genç olan üst yüzeyinin altta olacak biçimde ters yüz olmuş katman. İLE Kıvrımlanma sürecinde, kanatlarından biri, eğim açısının 90 dereceyi aşmasıyla devrik konum kazanan ve dolayısıyla iki kanadı ve eksen düzlemi aynı yönde eğimli olan jeolojik kıvrım. İLE Kanatlarından birinin eğim açısının 90 dereceyi aşarak bu kanattaki katmanların devrik konum kazandığı senklinal. İLE Üst üstelik ilkesine göre yatay olarak çökelmiş ancak sonraki jeolojik süreçlerde aynı yönde artarak 90 dereceyi aşan bir eğim açısı kazanmış, yaşlı üstte, genç altta olacak biçimde ters yüz olmuş istif. )

( OVERTURNED ANTICLINE vs. OVERTURNED LIMB vs. OVERTURNED BED vs. INVERTED FOLD/OVERFOLD/OVERTURNED FOLD/REVERSED FOLD vs. OVERTURNED SYNCLINE vs. INVERTED STRATIFICATION/OVERTURNED STRATIFICATION )

( ANTICLINAL DEVERSÉ/ANTICLINAL RENVERSÉ avec FLANC INVERSE avec STRATIFICATION RENVERSÉE avec PLI DéVERSÉ/PLI OBLIQUE/PLI RÉNVERSÉ avec SYNCLINAL DEVERSÉ/SYNCLINAL RENVERSÉ avec STRATIFICATION RENVERSÉE )

( GEKIPPTE ANTIKLINE mit INVERSSCHENKEL/LIEGENDSCHENKEL/ÜBERKİPPTER FALTENFLÜGEL/ÜBERKIPPTER FALTENSCHENKEL/VERKEHRT SCHENKEL mit ÜBERKIPPTES BETT mit GEKIPPTE FALTE/ÜBERKIPPTE FALTE mit GEKIPPTE SYNKLINE mit ÜBERKIPPTE AUFSCHICHTUNG )


- DEVRİK TÜMCE(/CÜMLE) ile/değil PARANTEZ BİLGİ


- DEVRİK TÜMCE/CÜMLE ile/ve/yerine (DÜZGÜN/DOĞRU) TÜMCE/CÜMLE


- DEVRİLE DEVRİLE ile/değil/yerine/||/<>/></> EVRİLE EVRİLE


- DEVRİM "YAPMAK" ile/ve/<>/değil/yerine DEVRİM "YARATMAK"


- DEVRİM "YARATMAK" ile "ÇIĞIR AÇMAK"


- DEVRİM ile BAŞKALDIRI

( Sürekli devrim, sürekliliği ortadan kaldırır. )

( Baskıya/dayatmalara başkaldırmayan kişi, en başta, kendine karşı adâletsizdir. )

( REVOLUTION vs. REBELLION )


- DEVRİM ile/ve/değil DARBE


- DEVRİM ile/ve/değil/yerine/<> DEĞİŞİKLİK


- DEVRİM ile/ve/değil/yerine/<>/> DEVİNİM

( [not] REVOLUTION vs./and/but/<>/> MOVEMENT
MOVEMENT instead of REVOLUTION )


- DEVRİM ile/ve/değil/||/<>/< DÖNÜŞÜM


- DEVRİM ile/ve/değil EŞİK


- DEVRİM ile/ve/>/değil/yerine EVRİM

( Nedenlerini bilmediğimiz olaylara verdiğimiz ad. İLE/VE/>/DEĞİL/YERİNE Nedenlerini/nasıllarını, süreçlerini ve sonuçlarını bildiklerimiz. )


- DEVRİM ile/değil KEŞİF


- DEVRİM ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SİVİL İTAATSİZLİK


- DEVRİMCİ/LİK ile/ve/<>/></> KORUMACI/LIK

( En radikal devrimciler bile devrimin ertesi günü, korumacı[muhafazakâr] olur. )


- DEVRİMLER/DE:
FRANSIZ ile/ve/||/<> ALMAN ile/ve/||/<> İTALYAN ile/ve/||/<> BOLŞEVİK ile/ve/||/<> ANADOLU/TÜRK

( [ağırlıklı/yoğunluklu olarak]
Siyaset/te. İLE/VE/||/<> Eğitim/de. İLE/VE/||/<> Sanat/ta. İLE/VE/||/<> Ekonomi/de. İLE/VE/||/<> Kültür/de. )


- DEVŞİRME ile/||/<>/> CİVELEK ile/||/<>/> ÇERİ ile/||/<>/> YENİÇERİ/SOLAK ile/||/<>/> CERRAH ile/||/<>/> BAŞESKİ ile/||/<>/> EŞKİNCİ ile/||/<>/> KETHÜDA ile/||/<>/> ODABAŞI ile/||/<>/> TURNACIBAŞI ile/||/<>/> ULÛFECİ ile/||/<>/> ASÂKİR-İ MANSURE

( Asker yetiştirilmek üzere Yeniçeri ocağına alınacak çocukları seçip toplama işi. İLE/||/<>/> Yeniçeri ocağına yeni girmiş delikanlı. İLE/||/<>/> Asker. İLE/||/<>/> Piyade askeri. İLE/||/<> Yeniçeri ordusunda görevli hekim. İLE/||/<> Yeniçeri bölüklerinin en kıdemsiz subayı ve erlerinin en kıdemlisi. İLE/||/<>/> Osmanlı sultanı ya da serdar ile savaşa giden ve ordunun vurucu gücünü oluşturan yeniçeri askerleri. İLE/||/<>/> Yeniçeri Ocağı'nda, Yeniçeri Ağası'ndan sonra gelen en yüksek subay. İLE/||/<>/> Yeniçeri kuruluşunda görevi alaylarda selâm törenlerini düzenlemek ve yönetmek olan subay. İLE/||/<> Yeniçeri Ocağı'nda bir bölüğünün komutanı. Son dönemde mübaşirlik yapanlara verilmiştir. İLE/||/<> Yeniçerilikte bir sınıf süvari askeri. İLE/||/<> İkinci Mahmut döneminde, yeniçeri ocağı kaldırıldıktan sonra kurulan yeni ordunun adı. )

( FERİK: Tümgeneral ya da korgeneral.
HASSA ORDUSU: Hükümdarı ve sarayı korumakla görevli askeri sınıf.
KAPIKULU: Ücretli Osmanlı askeri.
KARAKULAK: Emir çavuşu ya da haberci.
LAĞIMCILAR: Kapıkulu Ordusu'nda düşman kalesini yıkmak için tünel kazan askeri birlik.
LEVEND: Deniz askeri.
LİKATOR: Bulgarlar'dan oluşan Voynuk Teşkilatındaki küçük rütbeli subaylar.
LİVA: İki alaydan oluşan askeri birlik. | İlden küçük, ilçeden büyük olan yönetim bölgesi.
MALKOÇ: Akıncılar ocağının komutanı.
PENCİK: Asker yetiştirilmek için, savaş tutsaklarından beşte bir oranında ayrılan acemioğlan adayları.
PEYK: Postacılık, taşımacılık ve korumacılık yapan, törenlerde yer alan asker sınıfı.
REDİF: Son dönem Osmanlı ordusunda askerlik görevini bitirdikten sonra yedeğe ayrılan er.
REİS-ÜL KÜTTAB: XVII. Yüzyıla kadar Osmanlılarda Sultan divanı katiplerinin başı.
RİKABİYE: Sadrazam, vezir gibi devlet adamları tarafından devlet adamlarına verilen ad.
RİYALA: Tümgenerale eşit bir rütbe.
SAKA: Eyalet askerlerine bağlı bir sınıf.
SALMA: Osmanlı Devleti'nde kol gezen kolluk eri.
SARICA: Eyalet valilerinin buyruğundaki başıbozuk asker.
SEKBAN: Eyalet paşaları ve sancak beylerine bağlı olarak görev yapan bir sınıf asker. | Sınır boylarında görev yapan asker sınıfı.
SERASKER: Kara ordusu komutan. | Sadrazamlık görevi ile yükümlü olmayan ve Osmanlı ordusunun komutanlığını yapan vezirin ünvanı.
SİPAHİ: Osmanlılarda tımar sahibi atlı grup.
ÜMERA: Bey, amir, üst düzey subay.
VELEDEŞ: Kapıkulu süvarilerinin oğullarına verilen ad.
VÜZERA: Vezirler.
YASAVUL: İlhanlılarda ordu müfettişine verilen ad. )


- DEVŞİRME ile/değil/yerine ÖZÜMSEME


- DEVŞİRMEK ile/ve DENŞİRMEK

( Biraraya getirmek, derlemek, toparlamak. | Katlamak, düzgün duruma getirmek. | Asker olarak yetiştirilmek üzere Yeniçeri Ocağı'na alınacak çocukları seçip, toplama. İLE/VE Bir şeyin doğasını ya da niteliğini bozmak. )


- DEYİ ile DEYİM ile DEYİŞ

( Dil, söz, im, mimik gibi anlatım araçlarının tümü. | Hristiyan felsefesinde, Tanrı kelâmını, kişilere ulaştıran oğul [Hz. İsa], logos. İLE Genellikle, gerçek anlamından az çok ayrı bir anlam taşıyan, kalıplaşmış anlatım. İLE Söyleme/anlatım biçimi. | Halk koşuğu/türküsü. | Bir kişinin, bir konuyla ilgili anlattıkları. )

( KELÂM ile TÂBİR ile ÜSLÛP | İFÂDE )


- DEYİM/DİYİM ile/değil DİYEYİM


- DEYİM ile ATASÖZÜ

( * Kavram ve durum bildirirler. İLE Bir yargı ifade ederler.
* Mecazlı anlamı vardır. İLE Bu, koşul değildir.
* Deyimlerde kesin hüküm, öğüt, yol göstericilik yoktur.[Bu yüzden genel kural oluşturmazlar.] İLE Kesin bir yargı bildirirler.
* Genellikle, öyküsü, efsanesi ve kaynağı vardır. İLE Anonimdir, söyleyenleri belirli değildir.
* Anlatım kalıbı olarak görebiliriz. İLE Tek başlarına bir tümcedir. )

( * İkisinde de sözcüklerde, mecaz, istiare ve kinâye vardır.
* Sözcük dizilişleri değiştirilemez.
* Sözcüklerin eş anlamlısını, sözcüğün yerine getirmek, olumlu bir sonuç vermez, sözü bozar.
* Biçim yönünden, birbirine benzerler. )

( TÂBİR/VECÎZE ile DARB-I MESEL )


- DEYİM ile DEĞİM

( Genellikle gerçek anlamından az çok ayrı, kendine özgü bir anlam taşıyan kalıplaşmış söz öbeği, tabir. İLE Liyâkat. )


- DEYİM ile/değil DİYEYİM[YAZIDA]/DİYİM[KONUŞMADA]


- DEYİM ile/ve/||/<> TERİM


- DEYİMSEL ile/ve/&lt;/değil DENEYİMSEL


- DEYİŞ ile/ve DEYİM


- DEYİŞ ile/ve/değil/<> DOĞUŞ

( Yaşanmamış olan. İLE/VE/DEĞİL/<> Yaşanmış olan. )

( KELÂM ile/ve/değil/<> VAHİY-KELÂM )


- DEYN[Ar.] ile KARZ[Ar.]


- DEYN ile/||/<> DÂYİN

( Borç. İLE/||/<> Alacaklı. )


- DEYUS[Ar. DEYYUS] ile/ve/||/<>/> PEZEVENK[Erm.]

( Karısının ya da kendine çok yakın bir kadının iffetsizliğine göz yuman kişi ve bu kişilere yönelik sövgü sözü. İLE Gizli ve yasal olmayan eşeysel ilişki öncesinde aracılık eden kişi, dümbük, godoş, muhabbet tellâlı, kavat, astik, dasnik. | Gizli ve yasal olmayan eşeysel ilişki öncesinde aracılık eden anlamında kullanılan sövgü sözü. )


- DEZENFEKSİYON ile/||/<> DEZENFEKTAN

( Mikropsuzlaştırma. İLE/VE/|| Mikrop savan. )


- DEZENFEKSİYON ile DEZENFEKTAN ile DEZENFEKTE ETMEK

( Bulaşsızlaştırma. İLE Bulaşım kıran. İLE Bulaşsızlaştırmak. )


- DHARMA-DATU

( Mutlak, Dharma Âlemi. )


- DHARMA-KAYA

( Dharma Elbisesi/Gövdesi. Buda'nın yasa gövdesi. Budaların ve Aydınlanmış kişilerin birliğini ya da bölünemezliğini gösteren Nihai Gerçeklik ve Mutlak. Ebedi Buda. Tam olan özgün insan. Tek elin sesi. Theravada Budistleri, Sidhartha Gautama üzerinde, Mahayana Budistleri Budalık üzerinde yoğunlaşırlar. Her varlığın özü. Göksel Buda. )


- DHYANA[Sansk.](CH'AN[Çince], ZEN[Jap.])

( İleri seviyede meditasyon uygulamasında erişilen bir zihin hâli. Hatalı düşüncelerin giremeyeceği derin saflık, temizlik, soyutlama. )


- Dİ- ile DİPLO-

( İki, çift. İLE Çift, iki. )


- Dİ(Y)ABET ile Dİ(Y)ABETİK

( Şeker sayrılığı. İLE Şeker sayrılığı [ile ilgili], şeker sayrısı. )


- Dİ(Y)AFORETİK ile Dİ(Y)AFOREZ

( Terletici, terleme [ile ilgili]. İLE Terleme. )


- Dİ(Y)AGNOSTİK ile Dİ(Y)AGNOZ

( Tanısal, tanı koydurucu. İLE Tanı. )


- Dİ(Y)ALİZ ile Dİ(Y)ALİZAT ile Dİ(Y)ALİZÖR

( Süzme, süzülme. İLE Süzüntü. İLE Süzücü. )


- Dİ(Y)APAZON ile Dİ(Y)APEDEZ

( Ses çatalı. İLE Sızma, yuvargöçü. )


- Dİ(Y)APER ile Dİ(Y)APER RASH

( Arabezi. İLE Pişik. )


- Dİ(Y)ET ile Dİ(Y)ETETİK ile Dİ(Y)ETİSYEN

( Besidüzeni, beslenme. İLE Besinbilim, besinbilim [ile ilgili]. İLE Beslenme uzmanı. )


- DİA ile DİA-

( Saydam [fotoğraf]. İLE İçinden, arasından. )


- DİABETES MELLİTUS ile/||/<> DİABETES İNSİPİDUS

( İnsülin eksikliği ya da direnci nedeniyle kan şekeri seviyesinin yüksek olduğu bir sayrılık. İLE/||/<> Böbreklerin suyu yeterince tutamaması nedeniyle aşırı sidik üretimi ile ilişkili bir sayrılık. )


- DİABETES MELLİTUS ile/||/<> DİABETES İNSİPİDUS

( Şeker sayrılığı. İLE/VE/|| Şekersiz şeker sayrılığı. )


- DİASPOR ile/||/<> AMETİST

( Işık altında renk değiştiren bir mineral. İLE/||/<> Mor renkte bir kuvars türü. )


- DİASPOR ile/||/<> AMETRİN

( Işık altında renk değiştiren bir mineral. İLE/||/<> Ametist ve citrin karışımı. )

( Mohs Sertlik Derecesi: 6.5-7 İLE/||/<> 7
Işık Kırma İndisi: 1.70-1.75 İLE/||/<> 1.54-1.55
Rengi: Renk değiştiren İLE/||/<> Mor ve sarı
Molekül yapısı: AlO(OH) İLE/||/<> SiO² )


- DİASPOR ile/||/<> KYANİT

( Işık altında renk değiştiren bir mineral. İLE/||/<> Mavi renkli ve sertliği değişken bir mineral. )


- DİASPOR ile/||/<> SPİNEL

( Işık altında renk değiştiren bir mineral. İLE/||/<> Çeşitli renklerde bulunabilen bir mineral. )

( Mohs Sertlik Derecesi: 6.5-7 İLE/||/<> 7.5-8
Işık Kırma İndisi: 1.70-1.75 İLE/||/<> 1.71-1.73
Rengi: Renk değiştiren İLE/||/<> Kırmızı, mavi, yeşil
Molekül yapısı: AlO(OH) İLE/||/<> MgAl²O4 )


- DİASPOR ile/||/<> ZİRKON

( Işık altında renk değiştiren bir mineral. İLE/||/<> Çeşitli renklerde bulunabilen bir taş. )

( Mohs Sertlik Derecesi: 6.5-7 İLE/||/<> 7.5
Işık Kırma İndisi: 1.70-1.75 İLE/||/<> 1.92-1.98
Rengi: Renk değiştiren İLE/||/<> Kahverengi, kırmızı, yeşil
Molekül yapısı: AlO(OH) İLE/||/<> ZrSiO4 )


- DİASPOR ile/||/<> ZULTANİTE

( Işık altında renk değiştiren bir mineral. İLE/||/<> Türkiye'de çıkarılan ve diasporun tecimsel adı. )


- DİASTEM- ile/||/<> VACU-

( Boşluk, aralık. İLE/||/<> Boş, boşluk. )


- DİBAGAT/ANTİLOP ile DEMİRKIR


- DİBEK ile DİNK

( Taştan ya da ağaçtan yapılmış, büyük havan. | Dibekte dövülmüş olan. İLE Pirinci, kabuğundan ayırmak ya da bulgur dövmek için kullanılan dibek. )


- DİBİNDE ile YANINDA


- DİCLE ile FIRAT


- Didâr

( Yüz. )


- DÎDÂR ile YÜZ, ÇEHRE

( YÜZ, ÇEHRE )


- DÎDE[Fars.] ile -DÎDE[Fars.]

( Göz. | Gözcü. | Gözbebeği. | Gözucu. | Gözün nuru. İLE Görmüş, görülmüş.[LÜTUF-DÎDE: Lütuf/incelik görmüş.] )


- DİDEK ile PERDE
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Tahtırevan perdesi. İLE ... )


- DİDEM, YÜZÜNE NAZAR ile/ve/||/<> NAZAR, YÜZÜNE DİDEM


- DİDİKLEMEK ile/ve İNCELEMEK


- DİDİKLEMEK ile/ve/||/<> KURCALAMAK


- DİDİKLEMEK ile TİFTİKLEMEK


- DİDİM ile/<> TAÇ
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Gerdek gecesi gelinin giydiği taç. İLE/<> ... )


- DİDİNME ile/ne yazık ki DİDİŞME

( Kendi içinde. İLE/NE YAZIK Kİ Kişilerle, olanlarla, geçmişle. )


- DİDİNMEK ile/ve UĞRAŞMAK

( Uğraşlarınız arttıkça kaygılarınız azalır. [Hobileriniz arttıkça fobileriniz azalır.] )


- DİDİŞME ile DİDİŞİM

( El ya da sözle birbirini hırpalamak. | Geçimini sağlamak amacıyla güç koşullarda çalışmak, uğraşmak. İLE Konuşma ve tartışmayı, bir araç değil bir amaç sayan felsefe yöntemi. )

( ... avec ERİSTİK[< Yun.] )


- DİDİŞME ile/değil/yerine/>< TARTIŞMA


- DİDİŞMEK ile/ve CEDELLEŞMEK


- DİDİŞMEK ile/ve ÇEKİŞMEK

( ... ile/ve NİZÂ )


- DİDİŞMEK ile HİZİPLEŞMEK/KLİK[Fr. < CLIQUE]

( HİZİP[Ar. < HIZB]: Bölük, kısım. | Kur'ân-ı Kerîm'in her cüzünün beş sayfalık bölümü. | Bir siyasi partinin içinde, partinin izlemekte olduğu ana siyasi çizgiye karşı olan, ayrı bir teşkilat merkezi bulunan ve partinin çoğunlukla aldığı kararlara karşı savaşan parti içi grup, fraksiyon, klik. )


- DİEZ ile ÇİFT DİEZ

( # ile X )


- DİFERANSİYASYON ile/||/<> DİFERANSİYE

( Farklılaşma. İLE/VE/|| Farklılaşmış. )


- DİFERANSİYASYON ile DİFERANSİYE ile DİFFERANSİYEL Dİ(Y)AGNOZ

( Ayrımlaşma, farklılaşma. İLE Ayrımlaşmış, farklılaşmış. İLE Ayırıcı tanı. )


- DİFFÜZ ile DİFFÜZYON

( Yaygın. İLE Geçiş. )


- DİFÜZYON ile/||/<> DİFÜZ

( Geçiş. | Yayılım. İLE/VE/|| Yaygın. )


- DİFÜZYON ile/ve/<> DİFÜZYON SAYISI ile/ve/<> DİFÜZYON KAT SAYISI

( Bir düzeni oluşturan taneciklerin rastgele hareketler yaparak, düzenin bir bölgesinden, başka bir bölgesine taşınması. | Bir ışık demetinin pürüzlü bir yüzeyin yansımada ya da belirli madde içinden geçişte saçılması. | Ses dalgalarının ilerleme doğrultularının bir yansıyan ses şiddetine göre değişme derecesi.
İLE/VE/<>
Kararlı bir çözelti içinde çözünen bir maddenin difüzivitesinin, karakteristik bir süreyle çarpımının, katının merkezinden yüzeyine olan uzaklığının karesine bölümüne eşit olan ve kütle transferiyle ilgili çalışmalarda kullanılan boyutsuz sayı. [Simgesi ß]
İLE/VE/<>
Bir birim derişim gradiyentindeki, bir saniyede bir cm²'lik bir alanı, dik olarak geçen bir maddenin, gram cinsinden ağırlığı. | Homojen bir yarı iletkendeki difüzyon akım yoğunluğunun akım taşıyıcıları derişiminin, grandiyentine oranı. )


- DİFÜZYON ile YAYINIM


- DIGAMBARA ile/ve/||/<> SVETAMBARA

( Dünyadan tamamen el etek çekerek gerçek bir münzevî olmak için tamamen çıplak olunması gerektiği üzerinde dururlar. Bu görüştekiler, Mahavira'nın tamamen çıplak olduğuna ve basit bir giysi de içinde olmak üzere kişinin sahip olduğu her tür malın, gurur, kibir ve utanç kaynağı olduğuna inanmaktadır. Giysi giymek, süs eşyası bulundurmak, kişinin kurtuluşa ulaşamadığının göstergesidir. İLE/VE/||/<> Beyaz giysiler giyinmeyi, manastır yaşamının kurallarının çiğnenmesi olarak görmezler. Kadınların da züht ve riyazat yaşantısına girebileceğini, Angalar ve onların yorumu niteliğindeki öteki yazılı metinlerin kutsal metinler olduğunu kabul ederler. )

( Hava giyinenler.[Çıplak, gökyüzünün yönleri ile giyinmiş.] İLE/VE/||/<> Beyaz Giyinenler. )


- DİĞER ile/ve/değil/yerine/||/<>/&gt;&lt;/< DEĞER

( "DEĞER"lerimizi, "DİĞER"lerimizden ayıramıyorsak;
"MEĞER"lerimizi bir cebimize, "KEŞKE"lerimizi öteki cebimize koymak durumunda kalırız. )


- DİGİT- ile/||/<> DACTYL-/-DACTYLİA/DACTYLO-

( Parmak. İLE/||/<> Parmak, genellikle el parmakları. )


- DIGITAL DIARY ile DATABANK


- DİH[Fars.] ile -DİH[Fars.] ile DÎH[Fars.]

( Köy, karye. | Tek renkli, kenarları gümüş ya da altın motifli kumaş. İLE Veren, verici.[ÂRÂM-DİH: Rahatlık veren. | HACLET-DİH: Utanç verici.] İLE Köy, karye. )


- DİHKAN

( Yerli, toprak Aristokratları. )


- DİK ÜÇGEN ile/ve/||/<>/> CEBİRSEL DÜŞÜNME


- DÎK[Ar. çoğ. DİYEKE, EDYÂK] ile DÎK[Ar.] ile DİK[Tr.]

( Horoz. İLE Dar olma, darlık. İLE Yatay bir düzleme göre yerçekimi doğrultusunda bulunan, eğik olmayan. | Yatık durmayan, sert. | Sert, kalın, tok selen. | Sert bakış. | Ters, aksi söz. | Kaba, yersiz davranış. | Birbirine dikey olan doğrulardan oluşmuş. )


- DİK ile/ve YÜKSEK

( PERPENDICULAR vs./and HIGH )


- DİKA

( Afrika'ya özgü bir ağaç. )


- DİKARYOTİK ile DİPOLAR

( İki çekirdekli. İLE İki kutuplu. )


- DİKEN YARASI ile/ve/||/<>/> GÜL KOKUSU

( Ayağında. İLE/VE/||/<>/> Göğsün[d]e. )

( Olmayan. İLE/VE/||/<>/> Süremez. )


- DİKEN ile/ve/<> ÇIBAN


- DİKEN ile OMÇA

( ... İLE Kalın ve enli diken. | Bağ kütüğü. | Kalça kemiğinin bir bölümü. )


- DİKENLİ FARE ile/ve ANADOLU DİKENLİ FARESİ


- DİKENLİ OKLU KİRPİ ile BREZİLYA OKLU KİRPİSİ


- DİKENLİ TAHTAKURUSU:
GRİ ile KÜÇÜK ile UZUN HORTUMLU

( Erginleri, 8-12 mm boyunda, kırmızımsı kahverengi, göğüs bölümünde öne doğru uzamış dikensi uzantı taşıyan, huş ağaçlarında beslenen böcek türü.[Yarımkanatlılar (Hemiptera) takımının dikenli tahtakuruları (Acanthosomatidae) ailesinde yer alır.] İLE Erginleri, 9-12 mm boyunda, yeşil renkli, göğüs bölümünde öne doğru uzamış dikensi uzantı taşıyan böcek türü. İLE Kahverengi desenli, uzun hortumlu, göğüs bölümünde öne doğru uzamış dikensi uzantı taşıyan böcek türü. )

( Üçü de Yarımkanatlılar[Hemiptera] takımının dikenli tahtakuruları [Acanthosomatidae] ailesinde yer alır. )

( ELASMUCHA GRISEA cum ELASMUCHA MINOR cum ELASMUCHA LONGIROSTRATA )


- DİKEY ile DÜŞEY

( PERPENDICULAR vs. VERTICAL )


- DİKEY ile YATAY

( AMUDİ ile UFKIY )

( VIRITICAL vs. HORIZONTAL )


- DİKİLİTAŞ ile/ve DİKİLİTAŞ ile/ve DİKİLİTAŞ

( Sultanahmed At Meydanı'nda. İLE/VE Nişantaşı'nda. [Valikonağı Caddesi] İLE/VE Yıldız'da. )

( M.Ö. 1457'de ] [İst.'a dikilişi 390][18.74 m. yüksekliğindedir] İLE/VE ... İLE/VE Sultan II. Mahmud'a ait yazılı sütun. [1811] )

( OBELISK )


- DİKİŞ:
EL İLE ile/ve/değil/yerine/||/<>/> MAKİNE İLE


- DİKİŞ ile SIÇANDİŞİ/ANTİKA/AJUR[: Fr. Gözenek.]

( ... İLE Giysi ya da başka bir şey kenarını kıvırıp yapılan dikiş, antika. )


- DİKİŞ ile TEYEL

( ... İLE Seyrek ve eğreti dikiş. )

( BAHYE [BAHYE-ZEN: Terzi.] )


- DİKİŞTE:
OVERLOK ile/değil/yerine LOK


- DİKİT ile/ve/<> SARKIT

( Mağaraların tabanında, yukarıdan damlayan kireçli suların katılaşmasıyla oluşan kolonlardan her biri. İLE/VE/<> Mağaraların tavanında oluşan, genel olarak koni biçiminde olan, kalker birikintisi, damlataş. )

( STALAGMİT[< Fr. < Yun.] cum/et/<> STALAKTİK[< Fr. < Yun.] )


- DİKKAT ÇEKİCİ ile/ve/değil ALIMLI

( AR'AR: Güzeldeki boy-pos. )


- DİKKAT ÇEKME ile/ve/||/<> SORUMLULUK


- DİKKAT ÇEKMEK ile/ve/değil/yerine/<> DİKKAT ETMEK


- DİKKAT ÇEKMEK ile İLGİ TOPLAMAK

( CÂLİB-İ DİKKAT ile ... )

( TO ATTRACT ATTENTION vs. TO AROUSE INTEREST )


- DİKKAT ÇEKMEK ile/ve/değil/yerine ÖNEMİNİ BELİRTMEK


- DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN:
HAVADA ile/ve/||/<> KİŞİDE

( Sislisine. İLE/VE/||/<> Sinsisine. )


- DİKKAT EKSİKLİĞİ/AZLIĞI ile/değil İLGİ EKSİKLİĞİ/AZLIĞI


- DİKKAT ETMEK ile/ve SORGULAMAK

( "TO PAY ATTENTION" vs./and "TO INTERROGATE" )


- DİKKAT ETMEMEK/ETMEMİŞ OLMAK ile/ve/değil/yerine ANIMSA(YA)MAMAK


- DİKKAT:
KENDİMİZE ile/ve/||/<> SÖZÜMÜZE

( Yalnızken. İLE/VE/||/<> Yalnız değilken. )


- DİKKAT/Lİ ile/ve ÖZEN/Lİ

( HEED vs./and CARE/FUL/PAINSTAKING )


- DİKKAT ile/ve MEDİTATİF DİKKAT ile/ve KONTEMPLATİF DİKKAT

( Odaklanma. İLE/VE Özenli ve düzenli odaklanma. İLE/VE Dikkat etmeden dikkat/odaklanma. )

( Bilinçli yetersizlik. İLE/VE Bilinçli yeterlilik. İLE/VE Bilinçsiz Yeterlilik.
[ BİLİNÇSİZ YETERLİLİK

              ^

BİLİNÇLİ YETERLİLİK

              ^

BİLİNÇLİ YETERSİZLİK

              ^

BİLİNÇSİZ YETERSİZLİK ] )

( Focusing. WITH/AND/||/<>/> Careful and orderly focusing. WITH/AND/||/<>/> Attention without attention/focusing.
Conscious incapacity. WITH/AND/||/<>/> Conscious sufficiency. WITH/AND/||/<>/> Unconscious sufficiency.

[ UNCONSCIOUS SUFFICIENCY

              ^

CONSCIOUS SUFFICIENCY

              ^

CONSCIOUS INCAPACITY

              ^

UNCONSCIOUS INCAPACITY ] )

( ATTENTION vs./and MEDITATIVE ATTENTION vs./and CONTEMPLATIVE ATTENTION )


- DİKKAT ile/ve ÖZEN

( ATTENTION vs./and CARE )


- DİKKAT ile/ve/||/<>/> RİKKAT( ile/ve/||/<>/> ZARÂFET ile/ve/||/<>/> MELÂHAT)

( Zihinde. İLE/VE/||/<>/> Kalpte. İLE/VE/||/<>/> Eylemde. İLE/VE/||/<>/> Yüzde. )

( İlgi, özen. İLE/VE/||/<> İncelik. | Merhamet, acıma. İLE/VE/||/<>/> Aklı, kötü düşüncelerden, kuruntu/vehm ve kuşku/şüphe/zanlardan arındırmak. İLE/VE/||/<>/> Güzellik, yüz güzelliği. )

( [özellikle] Kullandığımız sözcüklerde. İLE/VE/||/<> Kurduğumuz tümcelerde. İLE/VE/||/<>/> Davranışlarımızda. İLE/VE/||/<>/> Bakış ve duruşumuzda. )

( ATTENTION vs./and/||/<>/> GRACE vs./and/||/<>/> ELEGANCE vs./and/||/<>/> BEAUTY )


- DİKKATE ALMA(MA)K ile/ve/yerine CİDDİYE ALMA(MA)K


- DİKKATE ALMAK ile/ve/<> GÖZ ÖNÜNDE BULUNDURMAK


- DİKKATİN ÇOĞALMASI ile/ve/yerine DİKKATİN ARTMASI


- DİKKATİNİ ÇEKMEK ile MERAK ETMEK


- DİKKATSİZLİK ile/ve/değil/< İLGİSİZLİK


- DİKKATSİZLİK ile/ve/değil/< KONTROLSÜZLÜK


- DİKME/KOLON ile/ve/<> KİRİŞ

( Dikey. İLE/VE/<> Yatay. )


- DİKMEK ile KÖPÜLEMEK

( ... İLE Şilte, yastık, yorgan vb.ni kalın ve aralıklı, sıkıca dikmek. )


- DİKMEK ile/<> SIRIMAK

( ... İLE/<> Yorgan, şilte gibi şeyleri, iri ve aralıklı dikmek. | Sağlam ve sıkıca dikmek. )


- DİKOSTERİA

( Eski Yunan'da halk mahkemesi. )


- DİKOTOMİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/> TRİKOTOMİ


- DİL

( SÖZLÜ DÜŞÜNME | KAVRAM | ÖNERME | ÇIKARIM | GÖNÜL, YÜREK, KALP | MEKÂN )


- DİL (BİLGİSİ) YAZIP KONUŞMAK ile/ve/değil KONUŞUP, DİL (BİLGİSİ) YAZMAK

( TASHÎF[Ar. < SAHF | çoğ. TASHÎFÂT]: Yazı yazarken sözcüğü yanlış yazma, yanılıp yanlış sözcük yazma. )


- DİL AİLELERİ ile/ve ANTROPOLOJİ


- DİL BİLİM(db.) ile/ve/<> DİL BİLGİSİ(dbl.)

( Dil konularında inceleme yoluyla toplum kültürünü araştırma bilimi. İLE ... )

( DİLBİLİM: * Dilin ne olduğu. * Dilin işleyişi. * Dilin edinimi. * Eğitim-Öğretim. İLE/VE/<> DİLBİLGİSİ: * Kuralcılık. * Doğru/yanlış kullanım. * Eğitim-Öğretim. )

( PHILOLOGY vs. GRAMMAR )


- DİL BURNU

( Büyükada'dadır. )


- DİL FELSEFESİ'NDE:
MANTIK ile/ve BELÂGAT ile/ve USUL-Ü FIKIH


- Dil konuşur, insan dile uyduğu kadar konuşur.


- DİL KULLANIMINDA:
BİLGİ ile/ve/<> BECERİ

( TO USE THE LANGUAGE: KNOWLEDGE vs./and/<> SKILL/ABILITY )


- DİL ÖBEKLERİNDE:
KENGER ile/ve/<> KHEIN ile/ve/<> KHOISAN

( 15.000 yıl önce. )


- DİL ÖĞRENME ile/ve/||/<>/> YABANCI DİL KONUŞMA

( )


- DİL OLUŞTURMAK ile/değil DİLİN, DİLBİLGİSİNİ(GRAMERİNİ) OLUŞTURMAK


- DİL OYNAMAZ ile/ve DUDAK OYNAMAZ


- DİL SÜRÇMESİ" ile "AYAK TAKILMASI"

( Bir sözcüğü, istemeden, yanlış söyleme durumu. İLE Yürürken, yanlış adım atıp dengeyi yitirmek. | Dalgınlıkla yanlış bir iş yapmak, yanılmak. )


- DİL SÜRÇMESİ/LÂĞZ[Ar.] ile GAF


- DİL-ÂGÂH ile KALBİ UYANIK | GÖNÜL ANLAR | BİLGİN

( KALBİ UYANIK | GÖNÜL ANLAR | BİLGİN )


- DİL-ÂZÂD ile SER-ÂZÂD

( GÖNLÜ BİR ŞEYLE İLGİLİ OLMAYAN, GÖNLÜ RAHAT | ÖZGÜRLÜĞE KAVUŞMUŞ ile SERBEST, HÜR, BAŞI BOŞ | RAHAT, DERTSİZ )


- DİL-DÂR

( ABDÜLBÂKİ DEDE'NİN TERKİBETTİĞİ 7 MAKAMDAN BİRİ | BİRİNİN GÖNLÜNÜ ALMIŞ, SEVGİLİ )


- DİL:
GÖNÜL "KARIŞTIRAN" ile/ve/||/<> ZİHİN KARIŞTIRAN


- DİL'DE:
BİÇİMCE ile/ve SOYCA


- DİL'İN:
ÇEŞİTLERİ ile/ve/||/<>
LEHÇELERİ ile/ve/||/<> ŞİVELERİ ile/ve/||/<> AĞIZLARI

( ŞİVE[Fars.]: Söyleyiş özelliği. | Naz, eda, cilve. | Ağız. )

( ... İLE/VE/||/<> Bir dilin, bilinmeyen, çok eski dönemlerinde, kendinden ayrılmış kolları. İLE/VE/||/<> Bir dilin, izlenebilen tarihi dönemlerinde ayrılmış kolu. İLE/VE/||/<> Herhangi bir şivenin, daha çok, söyleyiş[telaffuz] özelliklerine bağlı olarak oluşan yerel kolları. )

( VARIANTES vs./and/||/<> DIALECTE vs./and/||/<> PATOIS vs./and/||/<> ACCENT )


- DİL'İN:
DOĞUŞU ile/ve/<>/> KURULUŞU ile/ve/<>/> KULLANILIŞI


- DİL'İN:
KÖKENİ ile/ve/yerine KULLANILIŞI


- DİL[Fars.] ile DÎL[Fars.] ile | [Tr.] DİL[Fars.] ile DİL[Fars.]

( Gönül, yürek/kalb. İLE Nokta. | Gönül, kalb. | Mandıra, ağıl. İLE | Ağız boşluğunda, tatmaya, yutkunmaya, sesleri boğumlamaya yarayan, etli, uzun, hareketli örgen. Tat alma örgeni. İLE Kişilerin, düşündüğünü ve duyduğunu bildirmek için sözcüklerle ya da işaretlerle yaptıkları anlaşma. Lisan. )


- DİL/İ ile/ve/değil/||/<>/> ANLATIM/I


- DİL/TIL ile/ve/||/<> SÖZCÜK/KELİME

( Sözcükler, anlamları taşıyan at gibidir. )

( Küçücük bir sözü/kelâmı bile küçümsemeyeceksin! )

( Sözün/Kelâmın değerini bilmek, duymakla olur. )

( Sözcükler, işaret eder ama açıklayamaz. )

( Words indicate, but do not explain. )

( LANGUAGE vs./and WORD )


- DİL/TÜRKÇE ile GÜNLÜK DİL


- DİL/UZUVLAR ile/ve KALP


- DİL ile "Dİ:L"[< DEĞİL]


- DİL ile/ve İLETİŞİM


- DİL ile/ve/||/<> VARLIK

( Dilin düzeni varlığın düzenidir, varlığın düzeni dilin düzenidir. )

( Ülkesinin yüksek istiklâlini korumasını bilen Türk ulusu, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır. )

( LANGUAGE vs./and/||/<> EXISTENCE )


- DİL ile/ve/||/<>/= AKIL


- DİL ile/ve/<> AKIL

( Lâl. İLE/VE/<> Mat. )


- DİL ile/ve/<>/değil ARAÇ


- DİL ile/ve AYNA


- DİL ile/ve BİÇİM


- DİL ile/ve BİLDİRİŞİM


- DİL ile/ve/<> BİLİNÇLENME


- DİL ile/ve/<> DİL ile/ve/<> DİL[Fars.]

( Ağızdaki, tad alma örgeni/aracı. İLE/VE/<> Konuşma(sesli aktarım/paylaşım) aracı. İLE/VE/<> Gönül/kalp. )


- DİL ile DİLCİK

( ... İLE Buğdaygillerde, yaprak ayası ile yaprak kınının birbirinden ayrıldığı yerde bulunan, sivri uclu, küçük, saydam çıkıntı. | Böceklerin ağzında, küçük dilin önünde bulunan bölüm. | Üflemeli çalgılarda ya da org borularında, kamış, tahta ya da metalden, yassı parça. )


- DİL ile/ve DİN

( Dilini kaybeden, dinini de kaybeder. )

( Who loose the language, loose the religion, either. )

( LANGUAGE vs./and RELIGION )


- DİL ile/ve DOĞA

( Yorumlanmış varolan. VE Verili varolan. )

( Akıl, dil ve doğadır. )


- DİL ile/ve DOĞANIN DİLİ

( Doğada varolan hiçbir şey yoktur ki, dışsal olarak içsel biçimini göstermesin. )


- DİL ile/ve/<>/= DÜŞÜNME

( LANGUAGE vs./and/<>/= TO THINK )


- DİL ile/ve/<> FELSEFE

( Aklın dilbilgisi. İLE/VE/<> Dilin dilbilgisi. )

( STOACILIK/REVÂKİYE )


- DİL ile/ve GÖSTERGE


- DİL ile/ve GÜNLÜK/KONUŞULAN DİL

( Papua Yeni Gine'de, dünyanın başka herhangi bir yerinde olduğundan daha fazla dil vardır. )

( Dil, dile değmeden, dil öğrenilmez! )

( LANGUAGE vs./and SPOKEN LANGUAGE, VERNACULAR )

( ... ile/ve BAIHUA )


- DİL ile/ve/değil/<> HÂL

( Sözcüklerle. İLE/VE/DEĞİL/<> Kendi. )


- DİL ile/ve İNSANBİLİM(ANTROPOLOJİ)

( LANGUAGE vs./and ANTHROPOLOGY )


- DİL ile KASTANYOLA[İt. < CASTAGNOLA]

( ... İLE Bir çarkın dişlerine takılıp geriye doğru dönmesini önleyen dil. | Akan gemi zincirini sıkarak durdurmak için kullanılan, güverte locasının altına konmuş, hareketli demir kol. )


- DİL ile KAYIŞ DİLİ

( ... İLE Kaba ve çirkin sözler kullanılarak konuşulan dil. )


- DİL ile/ve KÜÇÜK DİL

( Çin'li doktorlar, binlerce yıl öncesinden beri, hastalıkları saptamak için dil inceleme yöntemini kullanıyor. Günümüzde de doktorlar, teşhis için hastanın önce dilini muayene etmek istiyor. Dil, çok hızlı bir biçimde yeni hücreler üretir. Eğer gövdenin herhangi bir bölgesinde bir sorun varsa, dili inceleyen doktor bunu anlayabilir.

Çin'li doktorlar, dilin renginde ve görünüşündeki bazı değişikliklerin, bazı hastalıkların habercisi oldukları kanısında.

Örneğin, dilin ucundaki değişiklik, bir kalp sorununun habercisidir.

Dilin sağ kenarı, safra kesesiyle ilgili değişiklikleri simgeler.

Sol kenarı ise karaciğerdeki sorunların habercisidir.

Arka kısmı, böbrekler ve bağırsaklarla ilgili sorunları haber verir.

Aynanın karşısına geçin ve dilinizi alıcı gözüyle inceleyin. Size yardımcı olmak için bazı ipuçları verelim:
Dilinizin rengi soluksa, bu, kansızlık[anemi] işaretidir.

Dilin rengi koyu pembe olmuşsa, kan dolaşımında sorun var demektir.

Dilin ucu kırmızıysa kalp yangısı(iltihabı) var demektir.

Dilin kenarları kırmızıysa, alkolik olduğunuz anlaşılır.

Dilin üzerinde beyaz lekeler varsa, soğuk algınlığına işarettir.

Dilin kuruması, menapoz başlangıcını belirtir.

)

( TONGUE vs./and UVULA )


- DİL ile/ve META DİL


- DIL ile/||/<> ŞEBÎH Bİ'L-MUAYYEN

( Kenar. | Üçüncü ve daha yüksek dereceden kök. İLE/||/<> Paralel kenar. )


- DİL ile/ve/<>/= SİMGE


- DİL ile/ve/<> SÖZ

( ... ile/ve/<> SEHUN/SÜHÂN/SUHAN )


- DİL ile/ve TARİH

( Herşeye yayılmış olan en genel temsil. İLE/VE ... )

( Dil, zihin tarafından, zihin için meydana getirilmiştir. )

( Dil, varlığın evidir. )

( Zihin, dili şekillendirir ve dil de zihne şekil verir. )

( Konfüçyüs: "Eğer konuşulan dil doğru değilse o zaman söylenilen söz, söylenilmek istenen şey olmaz. O zaman, yapılması gereken yapılmaz ve eğer işler yapılmadan kalırsa, maneviyat ve sanat bozulur. O zaman, adâlet, sahtekârlıkla yürür. Eğer bu olursa, kişiler, kendilerini umutsuz bir karmaşanın içinde bulur. Bu nedenle, söylenilen şey her şeyden önemlidir ve bu konuda dikkatsizlik yapılmamalıdır." )

( Language is an instrument of the mind. It is made by the mind, for the mind. )

( LANGUAGE vs./and HISTORY )


- DİL ile/ve TUTARLILIK


- DİL ile/ve/<>/değil/yerine ÜSLÛB

( Üslûb-u beyân/lisân, aynıyla insan. )


- DİL ile/ve/değil/||/<>/> ÜSLÛP


- DİL ile/ve YANSIMA


- DİLÂRÂ[Fars.] ile/ve/||/<>/> DİLBER[Fars.]

( Gönül alan/kapan/okşayan/dinlendiren, güzel genç kız. İLE/VE/||/<>/> Gönlü alıp götüren, çok güzel/alımlı yetişkin/olgun güzel kadın. )

( Hakkı, hakikati[dolunay] temsil eden. İLE/VE/||/<>/> Hakikate[dolunaya] benzetilen. )

( Hakikat. İLE/VE/||/<>/> Mârifet. )


- DİLATASYON ile/||/<> DİLATE ile/||/<> DİLATATÖR/DİLATÖR ile/||/<> DİLÜSYON

( Genişleme. İLE/VE/|| Genişlemiş. İLE/VE/|| Genişleten/genişletici. İLE/VE/|| Seyreltme. )


- DİLATASYON ile DİLATE ile DİLATE ETMEK

( Genişleme. İLE Genişlemiş. İLE Genişletmek. )


- DİLBAZ[Fars.] ile/ve/||/<> DİLBER[Fars.] ile/ve/||/<> DİLRUBA[Fars.]

( Güzel söz söyleyen, konuşkan. | Konuşmasıyla kandıran. İLE/VE/||/<> Alımlı, güzel kadın. İLE/VE/||/<> Gönül çalan, gönül hırsızı. )


- DİLBİLGİSEL ile DİLBİLGİSEL BİÇİMBİRİM ile DİLBİLGİSEL CİNS ile DİLBİLGİSEL DURUM ile DİLBİLGİSEL GÖRÜNÜŞ ile DİLBİLGİSEL KOŞULLAMA

( GRAMMATICAL vs. GRAMMATICAL MORPHEME vs. GRAMMATICAL GENDER vs. GRAMMATICAL CASE vs. GRAMMATICAL ASPECT vs. GRAMMATICAL CONDITIONING )


- DİLBİLGİSİ/VERİ/BİLGİ/INPUT ile/ve/||/<>/> MANTIK/ANLAYIŞ/İŞLEM ile/ve/||/<>/> SÖZ SÖYLEME SANATI/BİLGELİK/ÇIKIŞ

( Klasik. İLE/VE/||/<>/> İçrek[ezoterik]. İLE/VE/||/<>/> Modern. )

( GRAMMAR/DATA/KNOWLEDGE/INPUT vs./and/||/<>/> LOGIC/COMPREHENSION/PROCESS vs./and/||/<>/> RHETORIC/WISDOM/OUTPUT )


- DİLBİLİM/LİNGUİSTİK ile/ve/||/<> ÖRÜBİLİM/FİLOLOJİ

( ... İLE/VE/||/<> Yazına[edebiyata] dayalı dilbilgisi. )


- DİLBİLİM ile/ve/||/<>/&lt;/&gt; MANTIK


- DİLDE:
KAYMA ile/ve/||/<> "ESNEME"


- DİLDE" ile/ve/değil/||/<>/< BİÇİMDE


- DİLDEN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TELDEN


- DİLEK/TEMENNİ[Ar.] ile KAYGI/ENDİŞE[Fars.]

( Özellikle, "İnşaallah" dendiğinde. )

( WISH vs. ANXIETY/CONCERN )


- DİLEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/</>< GERÇEK/LİK


- DİLEK ile/ve HEDEF

( Sana hiçbir dilek verilmemiştir ki, onu gerçekleştirecek güç de verilmemiş olsun. Ancak bunun için çallışman gerekebilir. )

( WISH vs./and TARGET )


- DİLEK ile İSTEK/ARZU

( WISH vs. DESIRE )


- DİLENCİ ile CERRAR

( .. İLE Çekici, sürükleyici. | Zorla para alan. | Savaş araçlarıyla donatılmış, kalabalık ordu. | Dilenci. )

( GEDA ile ... )


- DİLENCİ ile ISKATÇI

( ... İLE Iskat verilen kişi. | Mezarlık dilencisi. )


- DİLENCİ ile/değil MECNÛN


- DİLENMEK ile/ve/<> ACINDIRMAK

( TESE'ÜL[< SUÂL] ile/ve/<> ... )


- DİLENMEK ile/ve/değil/yerine DİLEMEK

( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/>

( Kişilerden. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/>


- DİLİ KULLANMA(MIZ) ile/ve/<>/değil DİLİ KULLANAMAMA(MIZ) / DİLİN BİZİ KULLANMASI

( Belirli olanlarda. İLE/VE/<>/DEĞİL Belirsizlikle oluşan / belirsizlikte bırakılan durumlarda. )


- DİLİ ÖĞRENMEK/ÖĞRETMEK ile/ve/değil/||/<>/>/< DİLİ KULLANMAYI ÖĞRENMEK/ÖĞRETMEK


- DİLİ(ZİHNİ) (DOĞRU/YETKİN) KULLANMAK ile/ve/<> TÜRKÇE'Yİ (DOĞRU/YETKİN) KULLANMAK


- DİLİM/PARÇA ile LOKMA/TİKE

( ŞERHA ile AZÂZ, ÜKLE[çoğ. ÜKEL] )

( SLICE/PIECE vs. BOLUS )


- DİLİM ile DİLİM ile DİLİM

( Ağzımdaki dil. İLE Kullandığım/konuştuğum dil. İLE Bir bütünden kesilmiş ya da ayrılmış ince, yassı parça. | Radyatör parçalarından her biri. | Belirli ölçülere göre oluşmuş bölüm. | Değişik anlatı türü, masal, efsane, bilmece vb. bir metnin, bir yapıtın, aslından az çok ayrılan değişik biçimli olanı, epizot. )


- DİLİM ile KATMAN

( SLICE vs. LAYER )


- DİLİN KULLANIMI ile/ve DİLİN AKLI


- DİLİN, FARKINDALIKLI KULLANIMI ile/ve FELSEFÎ BİLİNÇ


- DİLİN:
BELİRLENMESİ ile/ve/||/<>/> YALINLAŞTIRILMASI


- DİLİN:
KÖKENİ ile/ve/||/<> YAPISI

( KÖKEN BAKIMINDAN:

* HİNT-AVRUPA DİLLERİ
A. AVRUPA KOLU

1. Cermen Dilleri: Almanca, Felemenkçe, İngilizce, İskandinav dilleri.
2. Roman Dilleri: Bu grubun ana dili Lâtince'dir. Bugün yaşayan kolları Fransızca, İspanyolca, Portekizce, İtalyanca ve Rumence'dir.
3. İslâv Dilleri: Rusça, Bulgarca, Sırpça ve Lehçe.
4. Yunanca, Arnavutça, Keltçe.

B. ASYA KOLU
Hint - İran Dilleri(Arî Dilleri)

a. Hintçe(Eski-Orta, Yeni Hintçe). Bu alt kol, Sanskrit ve bugünün başlıca Hint dilleri olarak da gösterilebilir.
b. Farsça: Ölü dil olan Avesta, Eski, Orta ve Yeni Farsça.
c. Ermenice: Eski, Orta ve Yeni Ermenice.
d. Eski Anadolu: Hititçe (ölü dildir)
e. Toharca: Asya kolunun en doğuda kalan dalıdır ve ölü dildir.

* HAMİ - SAMİ DİLLERİ
Bu dil ailesinde Akkadça, Aramca, İbranice, Arapça ile Libya-Berber dilleri yer almaktadır. Akkadça ölü bir dildir.

* BANTU DİLLERİ
Orta ve Güney Afrika'da konuşulan Bantu dillerini içine alan geniş bir dil ailesidir.

* ÇİN - TİBET DİLLERİ
Çin ve Tibet dilleri bu aile içinde yer alır.

* KAFKAS DİLLERİ
Bu gruba giren başlıca diller Kartvel koluna giren Gürcüce ile Abhaz - Çerkeş, Lezgi - Çeçen kollarıdır. Bu diller fonem sistemleri ve iç yapıları bakımından öteki dil ailelerine göre büyük ayrılıklar taşır.

* ALTAY DİLLERİ
Bu aile, Ural - Altay dil grubunun Altay kolunu oluşturmaktadır. Türkçe, Moğolca, Mançuca ve Tunguzca Altay Dil Ailesi içindedir.

* URAL DİLLERİ
Ural - Altay dil grubunun Ural kolunu oluşturmaktadır.
a. Fin - Ugur Kolu
b. Samoyet Kolu

2. YAPI BAKIMINDAN:
A. TEK HECELİ DİLLER

(Yalınlayan Diller, Ayrımlı Diller)
(Isolating Languages, Monosyllabic Languages)

B. EKLEMELİ DİLLER
(Bağlantılı Diller, İltisaklı Diller)
(Agglutinative Languages)

C. ÇEKİMLİ DİLLER
(Bükümlü Diller, Tasrifli Diller)
(Inflected Languages)

- TÜRKÇE YAZI DİLLERİ
A. Batı Türkçesi
(Güney-Batı Türkçesi)
* Türkiye Türkçesi
* Gagauz Türkçesi
* Azerbaycan Türkçesi
* Türkmen Türkçesi

B. Kuzey - Doğu Türkçesi(Doğu Türkçesi)
* Özbek Türkçesi
* Uygur Türkçesi
* Kazak Türkçesi
* Karakalpak Türkçesi
* Kırgız Türkçesi
* Kazan(Tatar) Türkçesi
* Başkurt Türkçesi
* Kırım Türkçesi
* Nogay Türkçesi
* Karaçay Türkçesi
* Malkar Türkçesi
* Kumuk Türkçesi
* Altay Türkçesi
* Hakas(Abakan) Türkçesi
* Tuva Türkçesi )

( image )


- DİLİNİ ANLAMAK ile/ve/<>/||/değil ZEVKİNİ ANLAMAK


- DİLİNİ:
YUVARLAYABİLEN ile/ve YUVARLAYAMAYAN


- DİLİNİN ALTI ile SÖZÜNÜN ARKASI


- DİLİVİYUM[Fr. < Lat.]

( Bugünkü ırmakların, dördüncü çağdan kalma, en eski alüvyonlarına verilen ad. )


- DİLLE ANLATMAK ile/yerine DİLDE YANSITMAK


- DİLLE ZİKİR ile/ve KALPLE(SESSİZ) ZİKİR

( Zikr-i celî, Zikr-i cehrî, Zikr-i alâniye, Zikr-i lisâni. İLE Zikr-i hâfî, Zikr-i kalbi. )


- DİLLENME ile/değil DİLLENDİRME


- DİLLER ile/ve/değil/||/<>/> ÖBEKLERİ

( image )

( image )


- DİLÜE ile DİLÜE ETMEK ile DİLÜENT ile DİLÜSYON

( Seyreltik, seyreltilmiş. İLE Seyreltmek, yoğunluğunu azaltmak. İLE Seyreltici. İLE Seyreltme. )


- DİMÂ'[Ar. < DEM] ile DİMÂĞ[Ar. çoğ. EDMİGA]

( Kanlar. İLE Beyin. | Akıl, şuur. [Fars. HÛŞ] )


- DİMDİK ile/ve/||/<> DÜMDÜZ


- DİMİ ile/değil "Dİ Mİ?" [DEĞİL Mİ?]

( Sıkı dokunmuş, bir tür pamuklu kumaş. İLE/DEĞİL Soru kipi olduğunu gösteren ayrık mi'lere, hangi zaman, zemin ve koşul olursa olsun, yazımlarımızda, boşlukların önemine ve okuyuculara gösterilmesi gereken saygının olmazsa olmazlığı! )


- DİMİNUENDO[İt.]

( Sesi, gittikçe azaltarak. | Müzik parçasının başında, > imiyle gösterilen nota terimi. )


- DİMNE[Ar.] ile Dimne[Ar.]

( Süprüntülük. İLE Çakal adı.["Kelîle ve Dimne" adlı öykü kitabındaki] )


- DİMYAT ile Dimyat

( Seyrek ve yuvarlak taneli bir tür üzüm. İLE Mısır'da bir Akdeniz limanı ve Dimyat ili'nin başkenti. [Nil deltasında, Kahire'nin 300 km. kuzeyindedir.] )

( Dimyat'a, pirince giderken, eldeki bulgurdan olmak. )


- DIN

( Işık kuvvet birimi. )


- DİN ANLATIMINDA:
BÖLÜNMÜŞLÜK ile/değil/yerine KAPSAMLI/LIK


- DİN DERSİ ile/ve/||/<> DÜN DERSİ


- DİN DIŞI ile DİN KARŞITI

( SECULAR vs. ATHEISM )


- DİN DÜŞMANLIĞI ile/ve/değil/||/<>/< DİN KARŞITLIĞI


- DİN ÖNCESİ ile/ve/<> DİN ÖTESİ

( Ekin(kültür). İLE/VE/<> Folklor. )

( Din öncesi ve din ötesi )


- DİN-İ İSLÂM ile/ve/<> DİN-İ FITRAT ile/ve/<> HAKK DİN

( Hz. Muhammed. İLE/VE/<> Hz. İbrahim. İLE/VE/<> Hz. Musa. )


- DİN-İ/İMÂN-I MÜBÎN ile/ve/||/<> KİTÂB-I/KUR'ÂN-I MÜBÎN

( Açık, meydanda olan din, İslâm Dini. İLE/VE/||/<> İyiyi, kötüyü, hayr'ı, şer'i bildiren kitap. )

( İnsanı anlatır. İLE/VE/||/<> Yasa ve düzeni anlatır. )

( İlim ve irâdeye bağlıdır. İLE/VE/||/<> İrfan ve ihtiyâra bağlıdır. )


- DİN:
[<> Lat.] LIGARE ile/ve/> RE-LIGARE :
RELIGION

( İlk bağ.[göbek bağı][içeriden] İLE/VE/> İkinci bağ.[süt][dışarıdan] > )

( Anneden. İLE/VE/> Babadan/senden. > )

( Nur bağı. İLE/VE/> Ruh bağı. > )

( Ancak, kendiyle ve tüm çevresindekilerle bağ kuran/kurabilen, din sahibi olur. )


- DİN:
BİLDİRİLMİŞ ile/ve/||/<> İNDİRİLMİŞ

( İnsan. İLE/VE/||/<> Doğa. )


- DİN:
İMAN/İTİKÂT ile/ve İBÂDET ile/ve MUAMELÂT


- DİN:
MİTOLOJİK ile/ve/||/<> PSİKOLOJİK ile/ve/||/<> TEOLOJİK

( Alt seviyede. İLE/VE/||/<> Orta seviyede. İLE/VE/||/<> Üst/ileri seviyede. )


- DİN:
ÖZNEL ile/ve/||/<> NESNEL


- DÎN[Ar. çoğ. EDYÂN] ile DÎN[Ar.]

( Allah'a inanma ve bağlanma. İLE Her Güneş ayının 24. günü. | Kalemi korumakla görevli sayılan melek. )


- DÎN[Ar.] ile ŞERÎ'AT[Ar.]


- DİN ile/ve ASKERİYE


- DİN ile DÎN

( Borç.[< DEYN] | Düzen, tüze. | Doğa yasaları. | Fıtratını bozmamak üzere oluş(turul)muş düzen. | Ölüm karşısında ümit. İLE Her Güneş ayının 24. günü. | Kalemi korumakla görevli sayılan melek. )


- DİN ile DİN ile DIN[Fr. < Yun.]

( ... İLE Bir şeyin en yüksek ve sivri noktası. | İlmek. İLE C.G.S. dizgesinde, bir gramlık bir kütlenin hızını, saniyede bir santimetre artıran güç birimi. [Bir Newton, 10[üssü]5 DIN'e eşittir.] )


- DİN ile DİNDAR ile DİNİ DAR


- DİN ile/ve DİNİN İLKELEŞMESİ


- DİN ile DOGMATİK TUTUM


- DİN ile/ve/> DÖNÜŞÜM

( Kişinin dini, fıtratıdır. )

( İnsana, doğru işleri bahşeden düzenin adı. )


- DİN ile/ve/= DÜZEN


- DİN ile/ve EFSANE


- DİN ile/ve/değil EŞİK


- DİN ile/ve/||/<> EVLİLİK

( (")İki (")gönüllülük(") temelli oluşum.(") )


- DİN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< FELSEFE

( Anlama ilişkin soruların akıl ile değil kurguyla yapılacağına yönelik yaklaşımı, felsefenin soruları içinde kalarak yanıtlamaya çalışmak. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Kişinin [ve evrenin] sorularına aklın sınırları içinde kalarak yanıt vermeye çalışmak. )

( GAZÂLÎ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KANT )

( Avam'ın "felsefesi". İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Havas'ın "dini". )


- DİN ile/ve GELENEK

( DİN: İnançlar ağı. )

( RELIGION vs./and TRADITION )


- DİN ile/ve HAYAT


- DİN ile/değil HRİSTİYANLIK


- DİN ile/ve/<> İNSAF

( İnsaf, dinin yarısıdır. )

( To be fair is the half of religion. )

( DİN: Kalpsiz dünyanın kalbi. )

( RELIGION vs./and/<> TO BE FAIR/REASONABLE, TO BEHAVE FAIRLY )


- DİN ile/ve KÜLTÜR


- DİN ile/ve KÜLTÜREL DEĞER(LER)


- DİN ile/ve KURUMSAL DİN


- DİN ile/ve/||/<> KUTSAL KİTAP


- DİN ile METAFİZİK


- DİN ile/ve/değil/||/<> MEZHEB/MEZHEP ile/ve/değil/||/<> TARİKAT

( Bir dinin çeşitli görüş ayrılıkları nedeniyle ortaya çıkan kollarından her birine verilen ad.["DOKTRİN" olarak da adlandırılır] | Yol. İLE/VE/DEĞİL/||/<> Aynı dinin içinde bazı yorum ve uygulama farklarına dayanan, bazı ilkelerde birbirinden ayrılan Tanrı'ya ulaşma ve onu tanıma yollarından her biri. | Bir şeyhe bağlı kişiler için konulmuş olan manevi, ahlâkî ve toplumsal kuralların tümü ve bu kurallara göre örgütlenmiş kurum. | Yol. )


- DİN ile/ve ŞERİAT


- DİN ile/ve/||/<> ŞİİR


- DİN ile SİYASET

( RELIGION vs. POLITICS )


- DİN ile TEK TANRILI DİN


- DİN ile/ve TERCİH (ETMEK)


- DİN ile TİN


- DİN ile/ve/<> TİN


- DİN ile/ve/=/<> ÜMİT


- DİN ile/ve YORUM


- DİN ile/değil/||/<> ZAN


- DİNAMİT ile/değil DİNAMİK


- DİNAMO ile LOKOMOTİF

( DYNAMO vs. LOCOMOTIVE )


- DÎNÂR ile/ve DİRHEM[Ar. < Yun.]

( Çeyrek altın değerindeki eski bir para birimi. [İran, Tunus ve bazı ülkelerde kullanılan para birimi] İLE/VE Gümüş, bir tür gümüş para. | Bir okkanın dörtyüzde biri olarak kabul edilmiş olan[3148 gr. | İstanbul için 3207 gr. olarak saptanmıştır] eski bir ağırlık ölçü birimi. | Bir miskal, dört gram ve seksen santigram. )

( GOLD vs./and SILVER )


- DİNÇ/LİK ile/ve DEVİMSEL/LİK[DİNAMİK/LİK]


- DİNÇ/LİK ile/ve/<>/ya da DİNGİN/LİK

( TENDÜRÜST/TÜVANA/ZİNDE ile/ve/<>/ya da ... )

( ... ile/ve/<>/ya da SAKİN )


- DİNDAR/DİNDAŞ ile ASHÂB-I NAKL

( ... İLE Vahyi esas alarak düşünen herkes. )


- DİNDAR ile "KİNDAR"


- DİNDAR ile ATEİST-DİNDAR


- DİNDAR ile DERVİŞ


- DİNDAR ile DİNCİ


- DİNDE YER ALAN ile/değil DİNDE DE YERALAN


- DİNDE:
ZORUNLULUK ile/ve/<> SORUMLULUK

( [var ise] Sorumluluk yoktur. İLE/VE/<> Zorunluluk yoktur. )


- DİNDİRMEK ile GİDERMEK

( TO QUENCH vs. TO CEASE/STOP )


- DİNERKİ(TEOKRASİ) ile/ve/<> DİNERKÇİLİK(KLERİKALİZM)

( (")Siyasal erkin, Tanrı'nın "temsilcileri oldukları"na inanılan "din adamları"nın elinde bulunduğu, "toplumsal", "siyasal" "düzen."(") İLE/VE/<> (")Dinin ve din kurumlarının, toplum yaşamının türlü kesimlerindeki yerini güçlendirmeyi amaçlayan, "toplumsal" ve "ekonomik" akım.(") )


- DİNGİL ile/değil/yerine/>< DİNGİN


- DİNGİNCİLİK ile/ve BİLİNEMEZCİLİK

( QUIETISM vs./and AGNOSTICISM )


- DİNGİNCİLİK ile/ve VAROLUŞÇULUK

( QUIETISM vs./and EXISTENTIALISM )


- DİNGİNLİK ile HAREKETSİZLİK

( Hareketsiz kalma, eylemde bulun; çünkü etkinlik hareketsizliğe üstündür; hareketsizlik manevi yaşamı köreltir. )

( Ayrılık ve görünümlerin bir ve bütün olduğunu kavramak için aklın sakinleştirilmesi ve dinginlik kazanması gereklidir. )

( INERTIA vs. MOTIONLESS )


- DİNÎ BİLGİ ile/ve İLMÎ BİLGİ ile/ve İRFANÎ BİLGİ

( Savm-ü-salât-ü Hacc ile sanma biter zâhid işin, İnsan-ı Kâmil olmaya, lâzım olan, irfân imiş )


- DİNİ İNANÇ ile/ve/değil "DİNİ KAYGI"


- DİNÎ SÖYLEM ile TEOLOJİK SÖYLEM


- DİNÎ TERBİYE ile/ve TASAVVUFÎ TERBİYE


- DİNİ:
ANLADIKTAN SONRA YAŞAMAK ile/ve/değil/yerine YAŞADIKTAN SONRA ANLAMAK


- DİNÎ ile DİNLEŞTİRİLMİŞ


- DİNİN DİLİ ile/ve İLMİN DİLİ ile/ve EDEBİYATIN DİLİ


- DİNLEME AYGITI ile/değil KAYIT AYGITI


- DİNLEMEK/DİNLER GİBİ GÖRÜNMEK ile İLGİSİZLİK/KAYITSIZLIK

( TO LISTEN/PRETEND TO LISTEN vs. INDIFFERENCE/UNCONCERN/NEGLIGENCE )


- DİNLEMEK ile "KULAK KABARTMAK"

( Kulağı ve dili olana söylüyorum, kulaksız ve dilsiz olan işitiyor. )


- DİNLEMEK ile/ve "TAKİP ETMEK"

( TO LISTEN vs./and "TO FOLLOW UP" )


- DİNLEMEK ile/ve/> DENEMEK

( TO LISTEN vs./and/> TO TRY )


- DİNLEMEK ile/ve/<> İZLEMEK


- DİNLEMEK ile/ve/<> SABIR/SABRETMEK

( TO LISTEN vs./and/<> PATIENCE )


- DİNLEMEMEK ile/ve/||/<> BASTIRMAYA ÇALIŞMAK ile/ve/||/<> ORTAMDA DEĞİLMİŞ GİBİ DAVRANMAK


- DİNLEMEMEK ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/>/< NANKÖRLÜK

( Bir tek, nankörler dinlemez! )


- DİNLEMİŞ/DİNLİYOR GİBİ GÖRÜNMEK ile/değil/yerine DİNLEMEK


- DİNLENME:
GÖVDEDE ile/ve/||/<> BEYİNDE ile/ve/||/<> GÖNÜLDE

( Uzanarak. İLE/VE/||/<> Uyuyarak. İLE/VE/||/<> Paylaşarak![Aynı zaman ve mekânda, aynı durumları paylaşarak!] [Söyleşerek DEĞİL susuşabilerek!] )


- DİNLENMEK/DİYLEM ile/ve/<> DİNGİNLEŞMEK

( Dinleyen dinlenir. [başkaları da dinleyeni dinler!] Dinleyen dinlenir. [yorulmaz, dinginleşir ve gelişir!] )


- DİNLENMEK ile/ve/||/<>/< ANA DİLİNDE DİNLENMEK


- DİNLEŞTİRİLMİŞ ile DİNSELLEŞTİRİLMİŞ/DİNÎLEŞTİRİLMİŞ


- DİNLEYEN ile/ve/||/<> OKUYAN

( Ne düşüneceğini öğrenir. İLE/VE/||/<> Nasıl düşüneceğini öğrenir. )


- DİNLEYENİN OLMAMASI ile/değil ANLAYANIN OLMAMASI

( Dinleyeni olmadığından değil anlayanı olmadığından sessizleşir insan. )


- DİNLİYİM ile/değil DİNLEYEYİM


- DİNOZOR ile İRİ DİNOZOR

( Mesozoik çağda yaşamış olan ve bugün yalnızca fosilleri bulunan çok büyük bir cins sürüngen. )

( DINOSAUR vs. TYRANNOSAURUS
[kökeni/etimolojisi] [Yun.] DEINOS [MONSTROUS] + SAUROS [LIZARD]
Dinozor ile İri Dinozor )


- DİNOZOR ile/ve/||/<> TÜYLÜ DİNOZOR

( Büyüklerde. İLE/VE/||/<>/< Küçüklerde. )


- DİNSEL METİN ile KLÂSİK METİN

( RELIGIOUS TEXT vs. CLASSICAL TEXT )


- DİNSEL ile/ve/değil/yerine DİLSEL

( Sınırlayıcı olabilir. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Birleştirici, buluşturucu, uzlaştırıcı[dır]. )


- DİNSİZ/LİK ile/ve İLGİSİZ/LİK

( GÂVUR/"GEVUR"[Fars. < GEBR]: Ateşe tapan, mecûsî. | Dinsiz. | Müslüman olmayan. | Merhametsiz, acımasız. | İnatçı. )


- DİNSİZ ile/ve/değil/||/<>/< DENSİZ


- DİOPSİT ile/||/<> HİDDENİT

( Genellikle yeşil renkte bulunur. İLE/||/<> Yeşil ila sarı renkte bir spoddumen. )


- DİP ile ALT


- DİP ile/ve/değil EŞİK


- DİP ile KÖK

( Eğer kökler sağlıklıysa ve iyi sulanıyorsa, meyveler elbette lezzetli olacaktır. )

( BOTTOM vs. ROOT
If the roots are healthy and well-watered, the fruits are sure to be sweet. )


- DİP ile UC

( BOTTOM vs. TIP )


- DİPANKARA BUDA

( Gautama Buda'nın zamanından önceki ilk Buda'lardan biri. )


- DİPLEJİ ile HEMİPLEJİ ile KUADRİPLEJİ

( Bacakların, kollardan daha fazla etkilenmesidir. İLE Gövdenin aynı tarafındaki kol ve bacak etkilenmeleridir. [Kol tutulumu, genelde daha fazla olur.] İLE Tüm kol ve bacak etkilenmeleridir. )


- DİPLO- ile DİPLOİD ile DİPLOPİ

( Çift, iki. İLE Çift takımlı. İLE Çift görme. )


- DİPLOMASİ ile/ve İZLEM/STRATEJİ


- DİPLOMASİ ile/ve STRATEJİ


- DİPLOMAT ile BÜROKRAT

( Uluslararası konularda ülkesini temsil etmekle görevlendirilen kişi. İLE Devlet dairesinde çalışan kişi. )

( Türkiye'de Bürokrat: "Devletin her türlü nimetine tâlip, her türlü külfetinden uzak kişi." )


- DİPLOMATİK[Fr. < DIPLOMATIQUE] ile/ve/||/<> KORDİPLOMATİK[Fr. < CORPS DIPLOMATIQUE]

( Diplomasi ile ilgili: İLE Bir ülkede bulunan elçi ve elçilik görevlilerinin topluluğu. )


- DİPNOT ile PARANTEZ

( FOOTNOTE vs. PARENTHESIS )


- DİPOL-DİPOL BAĞI ile LONDON DAĞILIM GÜCÜ

( Kutuplu/polar moleküller arası güç. İLE Kutupsuz/Apolar moleküller arası geçici dipol gücü. )


- DİPOL ile/||/<> KOVALENT BAĞ

( Kutuplu bir moleküldeki pozitif ve negatif yüklerin var oluşu. İLE/||/<> Elektron paylaşımı yoluyla iki atom arasında oluşan bağ. )


- DİPTE( DİP

( BÜN, KA'R[Ar. | çoğ. KUÛR], TEH[Fars.] )


- DIRAC AÇISI ile/ve FERMI-DIRAC İSTATİSTİĞİ ile/ve DRAKE DENKLEMİ

( Enrico Fermi )


- DIRÂSE

( Bir konu hakkında, birincil ve ikincil kaynaklara başvurarak yapılan bilimsel araştırma. )


- DİRÂYET[Ar.] ile 'ILM/İLM[Ar.]


- DİREK ile ARMOZ DİREĞİ

( ... İLE Köşe dikmesi. [Doğu Karadeniz'de] )


- DİREK ile/ve/<> DAYANAK


- DİREK ile/değil GÖNDER

( ... İLE/DEĞİL Bayrak çekilen direk. | Üvendire. | Kayık ve yelkenli gemilere yön vermeye yarayan, ucunda metal olan ağaç sopa. )


- DİREK ile GRANDİ[İt.]

( ... İLE Geminin, baştan ikinci direği. )


- DİREK ile HATIL

( Duvarı sağlamlaştırmak için konulan direkler. )


- DİREK ile/ve/||/<>/> KABALLAMAK

( ... İLE/VE/||/<>/> Maden ocaklarında galerileri direklerle pekiştirmek. )


- DİREKSİYON/DİDON/GİDON[Fr. < GUIDON] ile/değil YÖNELTEÇ

( ... İLE/DEĞİL Bisiklette. )

( )


- DİREKT AKIM(DC) ile DEBİ

( Doğru akım. İLE Akım oylumu. )


- DİREKT ile DİREK


- DİREKTİF ile DİREKTÖR

( Buyruk, emir. İLE Yönetmen, yönetici. )


- DİRENÇ ile DİRENİŞ


- DİRENÇ ile/ve EŞİK

( RESISTANCE vs./and EDGE )


- DİRENÇ ile KAPASİTANS

( Bir iletkenin elektrik akımına karşı gösterdiği zorluk. İLE Bir kondansatörün elektrik yükünü depolama kapasitesi. )


- DİRENÇ ile/ve/<> ÖZDİRENÇ

( ... İLE/>< Her nesnenin, elektrik akımına karşı gösterdiği direnç. )


- DİRENÇ ile/ve/||/>< ÖZDİRENÇ/EMPEDANS/İMPEDANS/IMPEDANCE[İng.]

( ... İLE/VE/||/>< Genellikle bir devre içinde alternatif akıma karşı bir biçimde oluşan direnç. [Ohm cinsinden gösterilir.] ["Z" ile simgelenir.] )

( AC ve DC devrelerinde oluşur. İLE/VE/||/>< Sadece AC devrelerinde gerçekleşir. )

( Sabittir, değişmez. İLE/VE/||/>< AC devrelerinde akımın frekansına bağlı değişebilir. )

( Bir devre elemanı olarak, faz açısına sahip değildir. İLE/VE/||/>< Faz açısı e büyüklüğü vardır. )

( Bir elektromanyetik alanda tutulan direnç, güç dağılımını ve depolanan enerjiyi temsil eder. İLE/VE/||/>< Manyetik alana maruz bırakıldığında, hem depolanan enerjiyi, hem de güç dağılımını, tüketimini temsil eder. )

( R ile gösterilir. İLE/VE/||/>< Z ile gösterilir. )


- DİRENÇLİ DANIŞAN ile/ve/değil/||/<>/< BİLGİSİZ/BECERİKSİZ SAĞALTIMCI[TERAPİST]

( Yoktur. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Vardır. )


- DİRENGEN/LİK(İNATÇI/LIK) ile DİKBAŞLI/LIK

( İnatçılık daha çok bildiği ve/ya da bildiğini zannettiği üzerine gösterilen tutum. İLE Dik başlılık ise, bilgiye/doğru bilgiye sahip olmadan fikir/yorum sahibi olup, fikrinde/yorumunda sabit/ısrarcı olma durumu. )

( ANUT/MUANNİT ile ... )


- DİRENGEN/LİK(İNATÇI/LIK) ile/değil/yerine KARARLI/LIK

( Bilgisizlikte/cahillikte, donanımsızlıkta, beşerde. İLE/DEĞİL/YERİNE Bilgilide, bilgede, insanda, adam olmuşta. )

( [not] OBSTINACY vs./but DECISIVENESS
DECISIVENESS instead of OBSTINACY )

( ANUT/MUANNİT ile ... )


- DİRENİŞ ile/ve/||/<> BAŞKALDIRI


- DİRENME ile/ve/değil/||/<>/< EN AZ EYLEM


- DİRENMEK ile/ve DAYANMAK

( ... ile/ve İRTİFAK )


- DİRENMEK ile İSYAN

( Direnç göstermeyin, kendiniz sandığınız kişi'ye tutunmayın. )

( Direnmediğiniz zaman, bir dirençle de karşılaşmazsınız. )

( TO RESIST vs. REBELLION
Don't resist, don't hold on to the person you take yourself to be.
When you do not resist, you meet vs. no resistance. )


- DİREŞİM/SEBÂT ile/ve/<> DAYANÇ/SABIR

( CONSTANCY vs./and/<> ENDURANCE )


- DİRETME ile/ne yazık ki DAYATMA


- DİRETMEK ile/ve/değil/yerine/önce/+/||/<>/&gt;&lt;/>/< DİRENMEK

( "İrâde"[yapma bilgisi/"isteği"]. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< İhtiyâr[yapma bilgisi/"isteği"]. )

( [not] TO INSIST vs./and/but/+/||/<>/>/< TO RESIST
TO RESIST instead of TO INSIST )


- DİRETMEK ile/değil/yerine/>< DİRİLTMEK


- DİREY ile/ve BİREY


- DİRGEN ile TOPLA

( Harmanda, sapları yaymaya yarayan, uzun çatallı araç. İLE Üç parmaklı dirgen. )


- DİRHEM-İ CEYYİD ile DİRHEM-İ HÂLİS ile DİRHEM-İ MAĞŞÛŞ ile DİRHEM-İ ÖRFÎ ile DİRHEM-İ RÂYİC ile DİRHEM-İ ŞER'Î ile DİRHEM-İ ZÜYÛF

( Bozuk, karışık olmayan. İLE Saf gümüşten olup başka bir maden ile karışık olmayan. İLE Başka madenlerden oluşan. İLE Onaltı kırattan ibaret olan. İLE Gerek ceyyid, gerek züyûf olsun, halk arasında alınıp verilen. İLE Ondört kırattan ibaret olan.[Zekâtta, mehirde, diyette, nisâb-ı sirkatte geçerli olan.] İLE Bakır ya da başka madenlerle karıştırılmış gümüş sikke. )


- DİRİĞ/ESİRGEME ile KAYIRMA

( Anneler/babalar, tüm çocukları esirger ve fakat kendi çocuklarını (çoğunlukla/bazen) kayırır. )

( Herkesi esirger ve fakat bazı kişileri, bazı durum ve koşullarda kayırır.[o kişiyi korumak ve o durumun/koşulun genelleşmemesini sağlamış olmak, sürdürmek üzere/için!] )


- DİRİL ile DİRİL[Alm. < DRILL]

( DİRİKSEL. Diri/canlı ile ilgili, diriler üzerinde olan. İLE Şilte yüzü ya da gömlek yapmaya yarayan, pamuklu bir kumaş. )


- DİRİMBİLİM/BİYOLOJİ ile/ve/||/<> ANTROPOBİYOLOJİ[Fr.]

( ... İLE/VE/||/<> Zaman içinde insanda görülen biyolojik farklılığın ve çeşitliliğin incelenmesi. )


- DİRİMBİLİM/DİRİLBİLİM(BİYOLOJİ) ile/ve KİMYA

( BIOLOGY vs./and CHEMISTRY )


- DİRİMSEL/CANLI ile/ve/<> DEVİNGEN


- DİRLİK ile DİRİLİK


- DİRSEK KEMİĞİ:
İÇ ile/ve/||/<> DIŞ

( [Ar.] ZEND[içteki]/KÛ'BERE[dıştaki] )

( CUBITUS )

( CUBITUS )


- DİRSEK[Yunan çağında, Anadolu'da]

( 1.5 ayak, 0,444 metre. )


- DİRSEK ile DİZ

( Kolların eklem yeri. İLE Bacakların eklem yeri. )

( MİRFAK ile ... )

( ÂRÂN, ÂREC, ÂRENC, ÂRENG, ÂRET ile ... )

( ELBOW vs. KNEE )


- DIŞ "GÜZELLİK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İÇ GÜZELLİK


- DIŞ BAYRAK ile/ve/<> İÇ BAYRAK


- DIŞ BURUN DELİKLERİ ile/ve İÇ BURUN DELİKLERİ

( ... ile/ve KONKA/CHOANNE[Yun.]: Huniler. )


- DİŞ ÇIKARMAK

( TEETHE )


- DIŞ DÖLLENME ile İÇ DÖLLENME

( Döllenmenin gövde dışında gerçekleşmesi. İLE Döllenmenin gövde içinde gerçekleşmesi. )


- DIŞ DÖLLENME ile/||/<> YAPAY DÖLLENME ile/||/<> SIRALI OLUŞ/EPİGENEZ

( Döllenme sürecinin, dişinin gövdesinin dışında gerçekleştiği döllenme biçimi.[Dişil ve eril bireyler, gametlerini suya bırakır ve spermler, yumurtaları gövde dışında döller.][Bu üreme biçimi, çoğu amfibi türünde ve mercanlarda görülebilir.] İLE/||/<> Eşeysel birleşme dışında, başka bir yolla, genellikle deneysel olarak spermlerin vajinaya iletilmesi. İLE/||/<> Organizmanın yumurta ve spermdeki ham nesnelerden tamamen yeni olarak geliştiğini ileri süren ve canlının gelişmesi üzerine ileri sürülen bir kuram. )


- DIŞ DÜNYA ile MEKÂN


- DIŞ DÜNYA ile/ve ORTAK DÜNYA

( EXTERIOR WORLD vs./and COMMON WORLD )


- DIŞ DÜNYA ile/ve/değil/yerine TOPLUM


- DIŞ DÜNYADAKİ KÜRE ile/ve KUSURSUZ KÜRE


- DIŞ DÜNYADAKİ VAROLAN ile ZİHİNDEKİ VAROLAN ile DİLDEKİ VAROLAN ile YAZILI VAROLAN

( Dünya size, karşı konulmaz biçimde gerçek görünür, çünkü her an onu düşünmektesiniz; onu düşünmeyi bırakın, o sis içinde eriyip gidecektir. )

( EXIST AT OUT vs. EXIST AT MIND vs. EXIST AT LANGUAGE vs. EXIST IN WRITTEN )


- DIŞ DUYULAR ile/ve/||/<>/+/ve İÇ DUYULAR

( Görme, İşitme, Koklama, Tatma, Dokunma. İLE/VE/<>/+ Hiss-i Müşterek, Hayal[Hissî Suretler], Vehim[Tikel Anlamlar], Hafıza, Kuvve-i Mutasarrıfa[Hayalhane'ye dayanırsa: Muhayyile; Vehim'e dayanırsa: Müdrike.] )

( BEŞ DUYU ile/ve/<>/+ BULUNÇ/VİCDAN[Ar. < VUCUD < CÛD: Taşma, bulunma, görünme.] )

( İÇ DUYULAR:
* ORTAK DUYU/HİSS-İ MÜŞTEREK
* HAYALHANE

(TEKİL BİÇİM)
* VÂHİME
(TEKİL/TİKEL ANLAMLAR)
* HÂFIZA
(TEKİL ANLAMLAR)
* KUVVE-İ MUTASARRIFA (İŞLEMCİ)
KUVVE-İ MUTASARRIFA + HAYALHÂNE = MUHAYYİLE
KUVVE-İ MUTASARRIFA + HÂFIZA = MÜVEHHİME
KUVVE-İ MUTASARRIFA + AKIL = MÜFEKKİRE
AKIL = MÜDRİKE )


- DIŞ GÖÇ ile/ve/||/<> İÇ GÖÇ


- DIŞ İLİŞKİLER ile/ve İÇ İLİŞKİLER

( Koşul. İLE/VE Yasa. )


- DIŞ KABUK ELEKTRONLARI ile VALANS ELEKTRONLARI

( Atomun en dış kabuğunda bulunan elektronlar. İLE Kimyasal bağ oluşumuna katılan elektronlar. )


- DIŞ KONUŞMA ile/ve İÇ KONUŞMA

( Konuşma, nutuk. İLE/VE Düşünme. )

( Kavramlarla düşünülür, sözcüklerle konuşulur. )

( EXTERIOR TALK vs./and INTERIOR TALK
Talking, oration. WITH/AND To think. )


- DIŞ KOŞULLAR ile/ve/<> İÇ KOŞULLLAR

( İç koşulları yönlendirir. İLE/VE/<> Dış koşulları şekillendirir. )


- DIŞ KULAK YOLU (YANGISI/İLTİHABI) ile/ve/||/<>/> ORTA KULAK YOLU (YANGISI/İLTİHABI)

( Genellikle hafif sorunlarda antibiyotik olmadan, sadece kulak damlaları, ağrı kesiciler ve kulak hijyenine dikkat edilerek iyileşebilir. İLE/VE/||/<>/> Özellikle virüs bulaşlarına bağlı olduğunda, antibiyotik gerektirmeyebilir ve gövde, enfeksiyonla kendiliğinden uğraşabilir. Ancak, bakteri kaynaklı ve ciddi sorunlarda antibiyotik sağaltımı gerekebilir. Sağaltılmadığında ciddi sorunlar gelişebilir.

[İki durumda da kulak yangısı belirtileri varsa hekim denetimi gereklidir. Hekim, antibiyotik gerekip gerekmediğini belirleyerek uygun sağaltım yöntemini önerir.]

[Bazen antibiyotik kullanmadan da iyileşebilir. Bu durum, yangının nedenine, şiddetine ve kişinin genel sağlık durumuna bağlıdır.] )


- DIŞ KULAK ile/ve/||/<> ORTA KULAK ile/ve/||/<> İÇ KULAK

( Kulak kepçesi ve dış kulak yolundan oluşan bölüm. İLE/VE/||/<> Kulakzarı, çekiç, örs, üzengi kemiklerinin bulunduğu, dış kulakla iç kulak arasındaki bölüm. İLE/VE/||/<> İşitme sinirlerinin bulunduğu bölüm. )


- DİŞ PROTEZİNDE:
PORSELEN ile/değil/yerine/> ZİRKONYUM

( )


- DIŞ SINIRLAR ile/ve/||/<>/>/< İÇ KOŞULLAR


- DİŞ TELİ ile/değil/yerine/||/<>/> SAYDAM PLAK

(
ile/değil/yerine/||/<>/>
)


- DIŞ VAROLAN YASASI ile/ve TİN'İN YASASI

( Belirlenim. İLE/VE Özgürlük. )


- DİŞ/LER ile/ve/<> DİŞ MİNESİ

( ... İLE/VE/<> Gövdemizdeki en sert olan. )

( TEETH vs./and/<> ENAMEL )


- DİŞ/LER ile/ve ALT ÇENE DİŞLERİ ile/ve AZI/AKIL DİŞLERİ

( Her bir diş en az bir köke sahiptir. İLE/VE Alt çene dişlerinin iki kökü bulunur. İLE/VE Azı dişlerinin üç kökü vardır. )

( ESREM: Dişi kırık, dişleri dökük kişi. )

( ESNÂN[< SİNN] ile/ve ... )


- DİŞ/LER ile/ve/<> DİŞETİ

( Dişler, tüm örgenlerin aynasıdır. )

( CEZR-ÜS-SİNN: Diş kökleri. İNFİCÂR-I SİNN: Ağızda ilk dişlerin çıkışı. LEBB-ÜS-SİNN: Dişin hassas olan kısmı. TÂC-ÜS-SİNN: Dişin etten dışarı çıkmış bölümü. UNK-ÜS-SİNN: Dişin kökü ile etten dışarı çıkan bölümü arasındaki yer. SİNN-İ NÂBÎ: Köpek dişi. SİNN-İ TUFÛLİYYET: Süt dişlerinin düşmesiyle onların yerine sabit dişlerin çıkmaya başladığı zaman. )

( DENDÂN-I SAÂDET: Hz. Muhammed'in (S.A.V.) Uhud gazasında kırılan dişi. )

( [Divan edebiyatında] Dişler, inciye benzetilir. )

( SİNN ile/ve/<> LİSE )

( GÂZ, DENDÂN[ağızda bulunan] ile/ve/<> ... )

( TEETH vs./and/<> GUM )


- DIŞ ile DİŞ


- DİŞ ile FİL DİŞİ

( ... İLE Büyümüş köpekdişidir. )

( TOOTH vs. IVORY )


- DIŞ ile/ve/değil GERİ

( [not] OUT vs./and/but BACK )


- DİŞ ile GÖZDİŞİ

( ... İLE Üst çenedeki köpekdişlerinden her biri. )


- DIŞ ile/ve/değil/yerine/||/<>/>< İÇ

( İçinize, derine dalın ve sizde neyin gerçek olduğunu bulun. )

( İç ile dış arasındaki uyum, mutluluktur. )

( Dışa yöneltmekte olduğunuz aynı dikkati içe çevirin. )

( İç ve dış arasındaki ayrımın yalnızca zihinde olduğunu idrak ettiğiniz zaman, artık korkunuz kalmaz. )

( Dive deep within and find what is real in you.
Harmony between the inner and the outer is happiness.
The same attention that you give to the outer, you turn to the inner.
When you realise that the distinction between inner and outer is in the mind only, you are no longer afraid. )

( Bilincin içerikleri. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>< Bilince dışsal olan her şey. )

( Kişinin içi[zihni] ne kadar boşsa, "dışa" o kadar önem verir. )

( Mahrem. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>< Namahmrem. )

( Seni/onu yakar. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>< Beni/kişiyi yakar. )

( [not] OUTSIDE vs./and/but/||/<>/>< INSIDE
INSIDE instead of OUTSIDE )


- DİŞ ile KEFEKİ

( ... İLE Diş diplerinde oluşan kireç tabakası. )


- DİŞ ile SÜTDİŞİ


- DIŞA BAKAN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İÇE BAKAN

( Düş görür. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Uyanır/uyandırır. )


- DIŞA BAKIŞ ile/ve/||/<>/> İÇE BAKIŞ

( Düş kurdurur. İLE/VE/||/<>/> Uyanış yaşatır. )


- DIŞADÖNÜKLÜK ile/ve/||/<> AÇIKLIK ile/ve/||/<> UZLAŞMACILIK ile/ve/||/<> VİCDANLILIK ile/ve/||/<> SİNİRLİLİK


- DIŞARIDA ARAMAK ile/ve/değil/yerine İÇERİDE/YAKINDA ARAMAK/BULMAK

( Dışarıda aranan/bulunan, kaybedilir de. )


- DIŞARIDA BIRAKMAK ile KENARA KOYMAK


- DIŞARIDA ile ORTALIKTA


- DIŞARIDA ile/ve/değil/||/<> UZAKTA


- DIŞARIDAN BELİRLEN(E)MEYEN ile/ve KENDİNCE BELİRLEN(E)MEYEN

( NOT (ABLE TO) DETERMINE FROM OUT vs./and NOT (ABLE TO) DETERMINE BY ITSELF )


- DIŞARIDAN ile ORADAN

( FROM OUT vs. FROM THERE )


- DIŞARISINDA ile/değil DIŞINDA


- DIŞASALAK ile DIŞBESLENEN

( ... İLE Besinini, organik maddelerden sağlayan. HETEROTROF )


- DIŞAVURUM ile DIŞKI

( EXPRESSION vs. FECES/EXCREMENT )


- DIŞAVURUM ile HAYKIRIŞ

( EXPRESSION vs. SHOUT )


- DIŞAVURUM ile PAYLAŞIM

( EXPRESSION vs. SHARING )


- DIŞAVURUM ile/ve/||/<> UZANTI


- DİŞBUDAK[Lat. FRAXINUS EXCELSIOR]

( Zeytingillerden, kerestesi sert ve değerli bir ağaç. )


- DİŞBUDAK ile DİŞOTU

( Zeytingillerden, kerestesi sert ve değerli bir ağaç. İLE Dişotugillerden, kurak ve çorak yerlerde yetişen, otsu bir bitki. )

( FRAXINUS EXCELSIOR cum PLUMBAGO )


- DİŞETİ ile/ve DAMAK

( ... ile/ve HANEK )

( ... ile/ve ÂHİYÂNE )

( GUM vs./and PALATE )


- DİŞETİ ile/ve/<> DİŞ YUVASI/ÇUKURU

( ... ile/ve/<> SİNH, SELEM )


- DİSFAJİ ile/||/<> DİSFONİ

( Yutma güçlüğü. İLE/||/<> Ses kısıklığı ya da ses bozukluğu. )


- DİSFAJİ ile/||/<> DİSFONİ

( Yutma güçlüğü. İLE/||/<> Ses kısıklığı ya da sesin bozulması. )


- DİSFAJİ ile/||/<> DİSPEPSİ

( Yutma güçlüğü. İLE/||/<> Sindirim güçlüğü, hazımsızlık. )


- DİSFAZİ ile DİSFONİ ile DİSFEMİ/REKÂKET[Ar.]

( Söz yitimi, konuşma bozukluğu. İLE Ses bozukluğu. İLE Tutukluk/kekemelik/pepemelik. )


- DİSFONKSİYON ile/||/<> DİSKİNEZİ

( İşlev bozukluğu. İLE/VE/|| Devinim bozukluğu. )


- DİŞİL KURBAĞA ile GOLYAT KURBAĞASI

( Çoğunlukla ses çıkarmazlar. İLE Hiç ses çıkarmaz. Dilsizdir. En büyük kurbağadır. )

( Kurbağalarda her tür kendi frekansını seçer. Dişi kurbağalar sadece kendi türlerinin çıkardığı seslere kulak kesilirler. )

( AMPLEXUS: Kurbağaların çiftleşme pozisyonuna verilen ad. [Bazı eriller, kendilerini dişiye kenetlemek için yapışkanlı "çiftleşme tamponları" geliştirirler.][Bazen azgın bir eril kurbağanın, ölü bir balığa kenetlendiği bile görülür]
Öteki dillerde VIRAK VIRAK[Türkçe'de]: * RIBBIT[Amerika'da] (Tüm kurbağaların bu sesi çıkardıkları yaygındır fakat sadece Hollywood'da yaşayan Pasifik Ağaç Kurbağası[Lat. HYLA REGILLA]'nın çıkardığı bir sestir. )


- DİŞİL SİVRİSİNEK ile/ve ERİL SİVRİSİNEK

( İnsanı ısırır. İLE/VE Sadece bitkileri ısırır. )

( ... İLE/VE Dişillerden daha yüksek bir perdeden vızıldarlar. )

( ... İLE/VE Si-natürel bir diyapozon notasıyla eşeysel olarak uyarılabilirler. )

( Beslendikleri yere çeken şeyler nem, süt, karbondioksit, gövde sıcaklığı ve harekettir. Terli kişilerin ve gebelerin ısırılma olasılıkları daha fazladır. İLE/VE ... )

( 100'den fazla ölümcül hastalık taşırlar. )

( Günümüzde her 12 saniyede bir kişiyi öldürüyorlar. )

( Şu ana kadar ölmüş kişilerin yarısını (olasılıkla 45 milyar kadar) dişi sivrisinekler öldürmüştür. )

( Ronald Ross, dişi sivrisineklerin Plazmodyum[sıtma mikrobu] parazitini salyalarıyla nasıl taşıdıklarını gösteren kişidir. )

( KİNİN: Bazı hastalıklarda ateşi düşürmek için [özellikle sıtma tedavisinde] kullanılan ilâçtır. )


- DİŞİL YAŞDÖNÜMÜ/MENOPOZ[Fr.] ile ERİL YAŞDÖNÜMÜ/ANDROPOZ[Fr.]

( Dişilde. İLE Erilde. )


- DİŞİL ile/değil/yerine ANAÇ


- DİŞİLİK ile/yerine KİŞİLİK

( "Dişi-kişi" "olmak" değil, kişi-dişi olmaktır aslolan. )


- DİŞİLLİK ile/ve/||/<> ARKEGON[Fr. < ARCHÉGONE]

( ... İLE/VE/||/<> Eğrelti otlarında, tüm kara yosunlarında, bazı su yosunlarında ve açık tohumlularda görülen dişillik örgeni. )


- DIŞIN, İÇE ... ile/ve/||/<> İÇİN, DIŞA ...

( ... Hayalâtı. İLE/VE||/<> Zuhûru. )


- DIŞINDA OLAN ile/ve/değil DIŞSALLAŞMIŞ OLAN

( [not] EXTERIOR vs./and/but WHICH TO BECOME EXTERIORED )


- DIŞINDA/GAYRI ile/değil/yerine RIZÂ


- DİSİPLİN

( Ana ilke altındaki ayrımlar. )


- DİSİPLİN(LER):
INTER ile/ve/||/<>/> MULTI ile/ve/||/<>/> TRANS ile/ve/||/<>/> OMNI ile/ve/||/<>/> HOLİSTİK

( İkili. İLE/VE/||/<>/> Çoklu. İLE/VE/||/<>/> Çeşitli. İLE/VE/||/<>/> Karışık. İLE/VE/||/<>/> Bütüncül. )


- DİSİPLİN ile DİZGE

( Ana ilke altındaki ayrımlar. )

( DISCIPLINE vs. SYSTEM )


- DİSİPLİN ile KATILIK

( DISCIPLINE vs. STERNNESS )


- DİSİPLİN ile KONTROL


- DİSİPLİN ile/ve SORUMLULUK

( DISCIPLINE vs./and RESPONSIBILITY )


- DİSİPLİN ile STRES


- DİSİPLİN ile TİTİZLİK

( DISCIPLINE vs. FASTIDIOUSNESS/FUSSINESS )


- DİSİPLİNLERARASILIK ile/ve/<> SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

( INTERDISCIPLINARY vs./and/<> SUSTAINABILITY )


- DIŞKI(FEÇEZ/FEÇES/GAİTA/KAZÛRÂT/ÇÖMÜK/BOK) ile GÜBRE[Yun.]/KEMRE

( )

( AHBESEYN: En yaramaz(murdar) şeylerden ikisi. [dışkı ve sidik] )

( FAECES/FECES/EXCREMENT vs. DUNG/MANURE )


- DIŞKI ile/ve/||/<>/> DIŞKI FOSİLİ(KOPROLİT)


- DIŞKI ile/ve/değil/||/<> FIŞKI

( Sindirim sonunda dışarı atılan besin artığı. İLE/VE/DEĞİL/||/<> Taze, hayvan dışkısı/gübre. )


- DİSKRET ile/||/<> DİSKRİMİNAN ile/||/<> DİSOSİYASYON

( Ayrı, farklı. İLE/VE/|| Ayırt edici. İLE/VE/|| Ayrışma. | Uyumsuzluk. )


- DIŞLA(N)MAK ile AŞAĞILA(N)MAK

( TO EXCLUDE vs./and TO DESPISE )


- DIŞLAMA(MA)K ile/ve/<> HOR GÖRME(ME)K


- DIŞLAMA(MA)K ile/ve/||/<> KÜÇÜMSE(ME)MEK


- DIŞLAMA ile/değil (SADECE) FARK

( [not] TO EXCLUDE vs./but (ONLY) DIFFERENCE )


- DIŞLAMA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DIŞARIDA BIRAKMA


- DIŞLAMA ile/değil/yerine UYANDIRMA (ÇABASI/VESİLESİ)


- DIŞLAMAK ile ARKADA BIRAKMAK


- DIŞLAMAK ile/ve/değil/yerine DIŞARIDA BIRAKMAK

( [not] TO EXCLUDE vs./and/but TO LEAVE OUT
TO LEAVE OUT instead of TO EXCLUDE )


- DIŞLAMAK ile GÖRMEMEZLİKTEN GELMEK

( TO EXCLUDE vs. TO PRETEND NOT TO SEE/TO TURN A BLIND EYE )


- DIŞLAMAK ile ÖTEKİLEŞTİRME


- DIŞLAMAK ile REDDETMEK

( TO EXCLUDE vs./and TO REJECT/DECLINE )


- DIŞLAMAK ile/değil/yerine UZAKLAŞTIRMAK


- DIŞLAŞ(TIR)MAK ile/ve/||/<> KABALAŞ(TIR)MAK


- DIŞLAŞ(TIR)MAK ile SOMUTLAŞ(TIR)MAK

( EXTERNALIZE vs. TO CONCRETIZE )


- DIŞLAŞ(TIR)MAK ile YOĞUNLAŞMAK

( EXTERNALIZE vs. TO INTENSIFY )


- DIŞLAŞIM ile DIŞAVURUM


- DIŞLAŞMA ile/ve/||/<> DIŞSALLAŞ(AMA)MA


- DIŞLAŞMIŞ GÜÇ ile/ve GÜCÜN DIŞLAŞMIŞ OLANLARI

( EXTERNALIZED POWER vs./and THE POWERS WHICH EXTERNALIZED )


- DIŞLAYICI

( EXCLUSIVE )


- DIŞLAYICI ile/değil/yerine KAPSAYICI


- DİSLEKSİ ile/ve/||/<> ALEKSİ

( "Öğrenme" ya da dikkat bozukluğu. İLE/VE/||/<> Okuma yitimi. )


- DİSLEKSİ ile/||/<> DİSGRAFİ

( Okuma güçlüğü ile ilişkili bir öğrenme bozukluğu. İLE/||/<> Yazma güçlüğü ile ilişkili bir öğrenme bozukluğu. )


- DİSLEKSİ ile DİSGRAFİ ile DİSKALKULİ ile PARAFAZİ[Fr. < Yun.]

( Okuma becerilerindeki güçlükler. İLE Yazma becerilerindeki güçlükler. İLE Matematik becerilerindeki güçlükler. İLE Sözcük karışıklığı. )

( "10 Maddeyle Disleksi" [okumak için burayı tıklayınız...] )


- DİŞLEMEK ile ISIRMAK


- DİŞLEMEK ile KEMİRMEK


- DİŞLİ BALİNALAR ile/ve DİŞSİZ/ÇUBUKLU BALİNALAR

( Dişleri yaşam boyu değişmeden kalır. )

( Balina Çeşitleri )

( 1. Grönland Balinası | 2. Katil Balina | 3. Kuzey Atlantik Balinası | 4. İspermeçet Balinası | 5. Deniz Gergedanı | 6. Mavi Balina | 7. Çatalkuyruklu Balina | 8. Beyaz Balina )

( ODONTOCETI cum/et MISTICETI )


- DİŞLİ ile/ve/||/<> ÇARK


- DİSLİPİDEMİ ile/||/<> HİPERLİPİDEMİ

( Kan lipid seviyelerinin olağandışı olması. İLE/||/<> Kan lipid seviyelerinin yüksek olması. )


- DİSPEÇ[İng.]

( Bir ortak avaryada, deniz kazasından sonra, gemi, yük ve navlunla ilgili kişilerin uğradıkları zararların ve bunlar tarafından yapılmış olan harcamaların, nasıl, kimler tarafından ve ne oranda karşılanacağını saptamak için yapılan işlem. | Deniz sigortası dilinde, ilgili tarafların ortak avaryada, kendilerine düşen yükümlülükleri, paylarının önemi ölçüsünde ayrıntılı olarak belirten belge. )


- DİSPLAZİ ile/||/<> DİSPLASTİK ile/||/<> DİSTROFİ

( Yoz gelişim. İLE/VE/|| Gelişimi bozuk. İLE/VE/|| Yoz gelişme. )


- DİSPROSYUM[Fr. < Yun.]

( Atom ağırlığı, 162.5, atom numarası 66, yoğunluğu 8.54 olan, 1500 C'de ergiyen, açık yeşil renkte çözeltiler veren, az bulunan bir element. [Simge: Dy ] )


- DIŞSAL ile/ve/||/=/<>/> DÜŞÜNCENİN YANSIMALARI/NESNELER


- DIŞSAL ile/ve/<> TARİHSEL


- DIŞSAL ile/değil TİNSEL


- DIŞSALLAYICI/LIK ile/değil/yerine/>< KAPSAYICI/LIK


- DIŞSATIM ile/ve DIŞALIM

( İHRACAT/TASDÎR ile/ve İTHALAT/İSTİRÂD )

( EXPORT vs./and IMPORT )


- DIŞTAKİ UC ile/ve İÇTEKİ UC


- DIŞTAKİ ile/ve UZAKTAKİ

( AT OUTSIDE vs./and FAR AWAY )


- DİSTAL ile/||/<> DİSTALİZE ETMEK ile/||/<> DİSTANSİYON ile/||/<> DİSTENSİYON

( Uc. İLE/||/<> Uca kaydırmak. İLE/||/<> Gerginlik. İLE/||/<> Genişleme. )


- DİSTİLLASYON ile DAMITMA


- DİSTROFİ ile/||/<> ATROFİ

( Kasların zayıflaması ve dejenerasyonu. İLE/||/<> göze sayısının azalması ya da gözelerin küçülmesiyle doku küçülmesi . )


- DİÜREZ ile/||/<> DİÜRETİK

( Sidik sökümü. İLE/VE/|| Sidik söker. )


- DİVAN DÜZYAZILARINDA:
TEZKİRE ile/ve TARİH ile/ve SEFARETNAME ile/ve SEYAHATNAME ile/ve SİYASETNAME ile/ve MÜNAZARA ile/ve MÜNŞEAT ile/ve EVLİYÂ TEZKİRESİ ile/ve KISAS-I ENBİYÂ


- DİVÂN EDEBİYATI DÖNEMLERİ'NDE:
KURULUŞ ile/ve/> GEÇİŞ ile/ve/> KLASİK ile/ve/> SEBK-İ HİNDÎ ile/ve/> YERLİLEŞME

( [Yaklaşık olarak] 1250 - 1451 ile/ve/> 1451 - 1512 ile/ve/> 1512 - 1603 ile/ve/> I. Ahmed - IV. Mehmet [dönemi] ile/ve/> III. Ahmet - Tanzimat )


- DÎVÂN EDEBİYATI ile TANZİMAT EDEBİYATI


- DİVAN ŞİİRİ TÜRLERİ [DİNSEL OLMAYAN/LAR]:
BAHÂRİYE ile/ve/<> CEMREVİYE ile/ve/<> FAHRİYE ile/ve/<> IYDİYE ile/ve/<> MEDHİYE ile/ve/<> MERSİYE ile/ve/<> HİCVİYE ile/ve/<> GAZAVATNÂME ile/ve/<> SAKİNÂME ile/ve/<> HAMAMNÂME ile/ve/<> SAHİLNÂME ile/ve/<> KIYÂFETNÂME ile/ve/<> SURNÂME ile/ve/<> LÛGAZ ile/ve/<> MUAMMÂ ile/ve/<> HEZLİYÂT ile/ve/<> TARİH DÜŞÜRME ile/ve/<> ŞEHR-ENGİZ ile/ve/<> DÂRİYE

( XIII. yy.'dan, XIX. yy.'a kadar, 3182 Dîvân Şairi vardır. )

( Bahar nitelemeleriyle başlanarak birini övmek için yazılan kasîde. | Baharın gelişiyle doğanın uyanışını, değişimini, güzelleşmesini konu edinen kasîdeler. İLE/VE/<>
Bayramlar, baharlar gibi cemre vesilesiyle, dönemlerindeki önemli kişiler için yazılan şiirler. İLE/VE/<>
Bir kişinin[devletli, bir başka şair ya da şairin kendinin] övüldüğü şiirler. İLE/VE/<>
Dönem büyüklerinden birini bayramın gelişi dolayısıyla öven kasîde türü. İLE/VE/<>
Bir kişiyi [devlet ya da tasavvuf ileri gelenlerini] övmek için yazılan manzum yapıtlar. İLE/VE/<>
Bir ölenin/vefâtın ardından duyulan acıyı anlatmak, öleni övmek için yazılan manzum yapıtlar. İLE/VE/<>
Bir kişiyi, kurumu, toplumsal olayı, geleneği yeren/taşlayan manzum türü. [Siham-ı Kaza - Nef'î] İLE/VE/<>
Savaşları, kahramanlıkları, zaferleri anlatan manzum ya da mensur yapıtlar. [İlk gazavatnameler XV. yy.'da yazılmaya başlanmıştır] İLE/VE/<>
İçki ve içki âlemlerinin övülerek anlatıldığı manzum yapıtlar. İLE/VE/<>
Hamamları, hamam eğlencelerini ve hamamdaki güzelleri betimlemek üzere yazılan manzum yapıtlar. [ilki: Deli Birader - Gazalî] İLE/VE/<>
İstanbul kıyıları ile buralardaki yerlerinin anlatıldığı şiirlerin genel adı. [Fennî] İLE/VE/<>
Kişilerin karakterlerini, fiziksel görünümlerini [göz rengi, boy uzunluğu/kısalığı vb.] temel alarak açıklamaya çalışan yapıtlar. İLE/VE/<>
Sarayın mutlu günlerini [evlenme, doğum şenlikleri vb.] anlatann manzum yapıtlar. İLE/VE/<>
Hece vezniyle yazılmış manzum bilmece. İLE/VE/<>
Belirli kurallara göre düzenlenip çözülebilen manzum bilmece. İLE/VE/<>
Alaylı bir dille yazılmış manzum türü. [zarif bir nükte ya da güzel bir mazmun kadar kaba şakalara, taşlamalara ve sövgülere de yer verilir] İLE/VE/<>
Önem verilen bir olayın ya da bir yapının kuruluş yılını bildiren bir tümce, bir mısra ya da beyit yazmak. İLE/VE/<>
[Fars.: "Şehir karıştıran"] Bir kenti, o kentin güzelliklerini, doğal ve sosyal özelliklerini anlatan manzum yapıtlar. İLE/VE/<>
Yeni yaptırılmış saray, köşk, yalı benzeri binalar için yazılmış kasîdeler. )


- DİVAN ŞİİRİ TÜRLERİ [DİNSEL]:
TEVHÎD ile/ve/<> MÜNÂCÂT[< NECV] ile/ve/<> NAAT ile/ve/<> MİRÂCİYE ile/ve/<> MAKTEL-İ HÜSEYİN ile/ve/<> HİLYE ile/ve/<> MEVLİD ile/ve/<> KIRK HADİS ile/ve/<> MENÂKIBNÂME ile/ve/<> KISSA ile/ve/<> SİYER

( Tanrı'nın birliğini ve ululuğunu anlatan şiir/ler. İLE/VE/<>
Allah'a dua etme, yalvarma. | Allah'a dua konulu şiirler/manzûme. İLE/VE/<>
Hz. Muhammed'i övmek, ona yakarma, şefaat dileme amacıyla yazılmış şiir/ler. İLE/VE/<>
Hz. Muhammed'in mirâcını anlatan şiirler. İLE/VE/<>
Hz. Hüseyin'in Kerbela'da şehit edilişini konu alan ve acıklı bir üslûpta yazılan yapıtlar. İLE/VE/<>
Hz. Muhammed'in fiziksel ve kişisel özelliklerini, örnek davranışlarını konu alan yapıtlar. İLE/VE/<>
Hz. Muhammed'in doğumunu ve kısaca yaşamını övgüyle anlatan yapıtlar. İLE/VE/<>
Hz. Muhammed'in kırk sözünden oluşan yapıtlar. İLE/VE/<>
Din büyüklerinin, tarikat kurucularının, ermişlerin olağanüstü yaşamlarını anlatan yapıtlardır. İLE/VE/<>
Öğüt verici ve öğretici öykü, fıkra, masal, menkıbe türü yapıtlar. İLE/VE/<>
Hz. Muhammed'in yaşamını anlatan yapıtlar. )


- DÎVÂN ŞİİRİ ile/ve HALK ŞİİRİ ile/ve TEKKE ŞİİRİ


- DİVAN-I LÛGAT-I TÜRK ile/ve ESKİ UYGUR YAZITLARI

( 7000 sözcük ve 290 fark[28 Ocak 2025] İLE/VE 9000 sözcük. )


- DİVAN-I MEZÂLİM ile/> DİVAN-I HÜMÂYÛN

( Osmanlı öncesi. İLE/> Osmanlı'da. )


- DÎVÂN[çoğ. DEVÂVÎN] ile DÎVÂN[Fars. < DÎV: Dev. | Şeytan. | Cin.]

( Büyük meclis. İLE Devler. )


- DÎVÂN ile/||/<>/> AYAK DÎVÂNI ile/||/<>/> DÎVÂN-I HÜMÂYÛN ile/||/<>/> DÎVÂN-I HARP ile/||/<>/> ÂYÂN MECLİSİ ile/||/<>/> ŞÛRÂ

( Yüksek düzeyli devlet adamlarının kurduğu büyük kurul. İLE/||/<>/> Sultanın huzurunda kurulan dîvân. İLE/||/<>/> Eskiden İslâm devletlerinde, devlet işlerinin görüşülüp karara bağlandığı kurul. [Başlangıçta bir devlet dairesi olan divân, İran devlet geleneğinin de etkisiyle sonradan kurul biçimine dönüştü.] İLE/||/<>/> Askerî mahkeme. İLE/||/<>/> Meşrûtiyet döneminde kurulan ve üyeleri Sultan tarafından, yaşam boyu seçilen kurul. İLE/||/<>/> Kurul, danışma kurulu. )

( DİVANYOLU: İstanbul'da, Sultanahmet ile Çarşıkapı arasında uzanan caddenin adı. )

( KUBBEALTI: Topkapı Sarayı'nda, Sadrazam başkanlığındaki Divân-ı Hümayun'un toplandığı özel oda. )

( HARBİYE NAZIRI: Osmanlı Savaş Bakanı. )


- DİVÂN ile CÖNK


- DİVAN ile DİVAN ile DİVAN/SEDİR[Ar. < SADR]

( Yüksek düzeydeki devlet adamlarının kurduğu büyük meclis. İLE Divan edebiyatı şairlerinin şiirlerini topla(n)dığı yapıt. İLE Arkalıksız, üstü minderli ve yastıklı olabilen, oturmaya ya da yatmaya yarayan ev nesnesi. )


- DİVAN ile/ve KÜLLİYAT


- DİVAN ile/ve/||/<> TAŞRA DİVANLARI


- DİVERTİKÜL ile EKZOSİTOZ

( Kör uzantı, kör çıkıntı, çıkmaz. İLE Göze dışına çıkma, çıkıntı [kemikte]. )


- DİVİM ile/ve GİDİŞAT


- DİVLEK ile DİVREK

( Kalın kabuklu, olgun kavun. | Olgun, ufak kavun. | Kelek. İLE Çevik. )


- DİYABET TİP 1 ile/||/<> DİYABET TİP 2

( Pankreasın insülin üretmemesi ile ilişkili bir bağışıklık sayrılığı. İLE/||/<> Gövdenin insüline direnç göstermesi ya da yetersiz insülin üretimi ile ilişkili bir metabolik bozukluk. )


- DİYABET ile/ve/||/<> ALZHEIMER

( Washington Üniversitesi’nde yürütülen bir çalışma, kan şekerindeki yükselmenin, Alzheimer hastalarında rastlanılan amyloid beta kaynaklı plak oluşumunu da tetiklediğini ortaya çıkardı. Böylece, diyabet ile Alzheimer arasında doğrudan bir bağ olduğu kesinleşti.

Ayrıntıları için burayı tıklayınız... )


- DİYABET ile/||/<> DİYABETİK

( Şeker hastalığı. İLE/||/<> Şeker hastalığıyla ilgili. )


- DİYABET ile/||/<> PREDİYABET

( Kan şekeri seviyelerinin sürekli yüksek olması ile ilişkili bir metabolik sayrılık. İLE/||/<> Kan şekeri seviyelerinin normalden yüksek ancak diyabet tanısı koyulacak kadar yüksek olmaması. )


- DİYABETİK AYAK ile/||/<> DİYABETİK RETİNOPATİ

( Diyabetin neden olduğu ayak yaraları ve bulaşlar. İLE/||/<> Diyabetin neden olduğu retina hasarı. )


- DİYABETİK AYAK ile/||/<> PERİFERİK ARTER SAYRILIĞI

( Diyabetin neden olduğu sinir hasarı ve dolaşım bozukluğu ile ayakta yaralar. İLE/||/<> Bacaklardaki arterlerin daralması ile kan akışının azalması ve ağrı. )


- DİYABETİK KETOASİDOZ ile/||/<> HİPEROSMOLAR HİPERGLİSEMİK DURUM

( Diyabetin denetimsiz kalması sonucu kanda keton birikimi. İLE/||/<> Yüksek kan şekeri seviyeleri ile ilişkili, ancak keton birikimi olmayan bir durum. )


- DİYABETİK KETOASİDOZ ile/||/<> HİPOGLİSEMİ

( Kanda keton nesneciklerinin birikmesi ve yüksek kan şekeri. İLE/||/<> Düşük kan şekeri seviyeleri. )


- DİYABETİK NEFROPATİ ile/||/<> DİYABETİK NÖROPATİ

( Diyabetin neden olduğu böbrek hasarı. İLE/||/<> Diyabetin neden olduğu sinir hasarı. )


- DİYABETİK NÖROPATİ ile/||/<> PERİFERİK NÖROPATİ

( Diyabetin neden olduğu sinir hasarı. İLE/||/<> Çeşitli nedenlerle periferik sinirlerin hasar görmesi. )


- DİYABETİK RETİNOPATİ ile/||/<> MAKULA DEJENERASYONU ile/||/<> MAKÜLER DEJENERASYON ile/||/<> GLOKOM

( Diyabetin neden olduğu retina hasarı. İLE/||/<> Retinanın merkezi bölümünün bozulması ile görme kaybı. İLE/||/<> Yaşa bağlı olarak makula bölgesinde oluşan dejenerasyon. İLE/||/<> Göz içi basıncının artması ile optik sinir hasarına yol açan bir durum. )


- DİYABETTE:
TİP 1 ile/ve/||/<>/> TİP 2 ile/ve/||/<>/> GEBELİK ile/ve/||/<>/> MODY ile/ve/||/<>/> LADA

( Genellikle çocuklarda ve ergenlerde, nadiren yetişkinlerde görülür. İLE Genellikle yetişkinlerde görülür. İLE 25 yaşın altında görülen, genetik geçişli, insülin gerektirmeyen bir şeker hastalığıdır. İLE Gebelik sürecinde ortaya çıkıp doğumdan sonra kaybolan bir tür diyabettir. İLE Oluşum mekanizması tıpkı Tip 1 gibi olan ama erişkinlerde görülen bir şeker hastalığıdır. )

( Bağışıklık sisteminin yanlışlıkla pankreasa saldırması sonucunda, insülin üretiminin durmasına bağlı bir hastalıktır.[Tüm diyabet hastalarının yaklaşık % 5 kadarı bu tiptir.] Genellikle birdenbire başlar, hastalar hızla kötüleşebilir. Tanı konulur konmaz, insüline başla(t)mak zorunludur. Genetik yatkınlığı olan kişilerde kabakulak, kızamıkçık ve sitomegalovirüs gibi virüs enfeksiyonlarının pankreasta bağışıklık sistemini uyardığı, bu sistemin de yanlışlıkla insülin üreten hücrelere saldırdığı düşünülmektedir.[Kistik fibrozis, hemakromatozis gibi bazı hastalıklar da nedenler arasında gösterilmektedir.] İLE Tüm diyabet hastalarının % 90-95'i bu tiptir. Hatalı beslenme ve hareketsizlik gibi yaşam tarzı hataları ile ilgilidir. Tip 1 diyabetin tam tersine, Tip 2 diyabette pankreas insülin üretir, hatta gereğinden fazla da üretir fakat insülin direnci nedeniyle yeterince kullanılamaz. Ailesinde şeker hastalığı olanlar, şişmanlar, hareketsiz kişiler, hatalı beslenenler ve sigara içenler için bu hastalığa yakalanma riski daha yüksektir. Tedavisinde, yaşam tarzı değişikliği başta gelir. Yeterli sonuç alınamıyorsa ilâç tedavisine başlanır. Yine de sonuç anlamazsa insüline başlanması gerekebilir. İLE Gebelik sürecinde ortaya çıkıp doğumdan sonra kaybolan bir tür diyabettir. Bazen yıllar sonra bu kişilerde Tip 2 diyabet ortaya çıkabilir. İLE genetik geçişli, insülin gerektirmeyen bir şeker hastalığıdır. İLE Oluşum mekanizması tıpkı Tip 1 gibi olan ama erişkinlerde görülen bir şeker hastalığıdır. )

( Hem tip 1 diyabet, hem Tip 2 diyabet damarlarda yavaş yavaş ilerleyen hasara yol açtığından, kalp damar hastalıkları riskini artırır. Bu nedenle, diyabet hastalarında, kalp krizi, felç, görme ile ilgili problemler ve böbrek yetmezliği riski, şeker hastası olmayanlara göre daha yüksektir. Tip 1 şeker hastalarında, koma; tip 2 şeker hastalarında ise bacak gangreni riski vardır. Tip 2 şeker hastalarında, özellikle yeterli tedavi olmayan yaşlı şeker hastalarında, araya şiddetli bir enfeksiyon, kalp krizi, felç ve yanık gibi acil bir olay girdiğinde koma görülebilir. )

( Şeker, kalorisi yüksek olduğundan değil bağırsak mikrobiyotasına verdiği zarar, neden olduğu oksidatif stres ve kronik enflamasyon nedeniyle zararlıdır. )


- DİYAFRAM ile ENSTANTANE


- DİYAFRAM ile KULAK ZARI, TABL, TİMPANİK ZAR KULAKDAVULU

( Göğüs ve karın boşluğunu ayıran zar. İLE Kulakta sesi yankılayan zar. )

( ... ile TABL, GIŞÂ-İ TABLÎ )

( ÂB-GÂH: Karnın, kaburga kemikleri kıkırdağı ve kısa kaburgalar altında olan bölümü, boş böğür. İLE ... )

( DIAPHRAGM vs. EAR DRUM )


- DİYAFRAM ile/ve/||/<> PLEVRA

( Göğüs ve karın boşluğunu ayıran zar. İLE/VE/||/<> Göğüs zarı. )

( DIAPHRAGM vs./and PLEVRA )


- DİYAFRAM ile/ve/||/<> VAGUS STİMİLASYONU


- DİYAGRAM//DIAGRAM[İng./Fr. < Yun.] ile DİYAGRAM[Fr. < Yun.]

( Herhangi bir olayın değişimini gösteren çizge. İLE Bir çiçeğin, tüm ayrıntılarını gösteren taslak. )


- DİYALEKTİK ile/ve/<> LOGIC ile/ve/<> RETORIC

( Varlığın düzeni. İLE/VE/<> Aklın düzeni. İLE/VE/<> Dilin düzeni. )


- DİYALİZ ile ULTRAFİLTRASYON

( Küçük moleküllerin yarı geçirgen bir zardan geçmesi. İLE Çok küçük gözeneklere sahip bir süzgeç kullanılarak sıvıların ayrılması. )


- DİYAPOZ ile/||/<> KIŞ UYKUSU

( Bazı organizmaların olumsuz koşullarda gelişimini durdurduğu dönem. İLE/||/<> Bazı hayvanların kış mevsiminde özümleme-yadımlamasını yavaşlatarak geçirdiği dönem. )


- DİYE BİLİYOR/UM ile/ve/||/<> DİYEBİLİYOR/UM


- DİYEBİLİYORUZ ile DİYE BİLİYORUZ


- DİYECEKSİN Kİ ... ile DEMELİSİN Kİ ...

( "YOU ARE GOING TO SAY ..." vs. "YOU SHOULD SAY ..." )


- DİYET ÜRÜN ile DİYABETİK ÜRÜN


- DİYET ile/ve/değil REJİM[Fr.]/PERHİZ[Fars.]

( ... İLE/VE/DEĞİL Yönetme, düzenleme biçimi, düzen. | Perhiz. | Bir devletin yönetim biçimi. | Akarsu debisinin, yıl boyunca gösterdiği değişikliklerin tümü. )

( [not] DIET vs./and/but REGIMEN )


- DİYOR Kİ ..." ile/ve/değil/||/<>/< DEMİŞ OLUYOR Kİ ...


- DİYOR ile DEMEK İSTİYOR


- DİZ ÇÖKMEK ile BAĞDAŞ KURMAK


- DİZ OSTEOARTRİTİ ile/||/<> KALÇA OSTEOARTRİTİ

( Diz ekleminde kıkırdak aşınması ile ağrı ve sertlik. İLE/||/<> Kalça ekleminde kıkırdak aşınması ile ağrı ve devim sınırlılığı. )


- DÎZ[Ar.] ile DİZ[Ar.] ile | DİZ[Tr.]

( Renk. İLE Kale, sur. İLE Bacakların ortasındaki eklem yeri. Kaval, baldır ve uyluk kemiğinin birleştiği yer. | Bazı şeyleri araya koyma, dizme buyruk kipi. )


- DİZ ile/ve/||/<> DİN

( Ben düşersem yaralanır/acır. İLE/VE/||/<> [O] Düşerse yokluk. )


- DİZ ile/ve DİZ KAPAĞI

( AĞIRŞAĞI: Dizkapağı kemiği. )

( RÜKBE[çoğ. RÜKEB, RÜKEBÂT] ile/ve RÜKBE )

( ZÂNÛ ile/ve ... )

( KNEE vs./and PATELLA )


- DİZANTERİ ile/||/<> AMEBİYAZİS

( Kanlı sürgün ve karın ağrısı ile ilişkili bir bağırsak bulaşı. İLE/||/<> Entamoeba histolytica parazitinin neden olduğu, genellikle sürgün ve karın ağrısı ile ilişkili bir bulaş. )


- DİZANTERİ ile/||/<> KOLERA

( Kanlı sürgün ve karın ağrısı ile ilişkili bir bağırsak bulaşı. İLE/||/<> Vibrio cholerae bakterisinin neden olduğu, şiddetli sürgün ve dehidrasyon ile ilişkili bir bakteriyel bulaş. )


- DİZE GELMEK" ile/ve/||/<> DİZ ÇÖKMEK

( Bilgi ve zekâ karşısında. İLE Sevgide. )


- DİZE/MISRA ile BEYİT


- DİZE/MISRA ile/ve KIT'A


- DİZEK/PORTE ile FORTE

( Notaların, üzerinde ya da arasında yazıldığı, beş koşut çizgi. İLE Parçanın, güçlü çalınacağını gösterir. )


- DİZEK/SATIR ile SATIR

( Bir sayfa üzerinde yan yana dizilmiş sözcükler. İLE Ağır ve enli bir bıçak. )


- DİZEM ile/değil DİZYEM[Fr.]

( Düzenli aralıklarla yineleme niteliği. | Uyumlu üslûp. | Vezin. | Bir dizede ya da notada, vurgu, uzunluk ya da ses özelliklerinin, durakların, düzenli bir biçimde yinelenmesinden doğan ses uygunluğu. [DÜZÜN/TARTIM] İLE/DEĞİL Sıcakölçerde, santigratın onda biri. )


- DİZGE ile/ve/<> BÜTÜNLÜK

( Aslında her biri öbürüdür. )

( SYSTEM vs./and/<> INTEGRITY
Each is the other, in truth. )


- DİZGE ile/ve/<> BÜTÜNLÜKLÜ DİZGE

( SYSTEM vs./and/<> SYSTEM IN INTEGRITY )


- DİZGE ile/ve ÇIKARSAMA

( SYSTEM vs./and INFERENCE )


- DİZGE ile DİSİPLİN


- DİZGE ile DİZİLİM


- DİZGE ile/yerine/değil DÜZEN

( Küçük zihinliler, kişileri; orta zihinliler, olayları; ileri zihinliler; düzenleri/sistemleri konuşurlar/tartışırlar. )

( Olgun kişi, kurulu düzene karşı çıkmaz. )

( Başkalarıyla iyi ilişkileri koruyup, düzensizliğin içinde düzen arayın. )

( [not] SYSTEM vs./but REGULARITY
REGULARITY instead of SYSTEM )


- DİZGE ile KURGU

( SYSTEM vs. FICTION )


- DİZGE ile SIRA

( SYSTEM vs. TURN )


- DİZGE ile/ve SÜREÇ

( SYSTEM vs./and PROCESS )


- DİZGE ile SÜREKLİLİK

( SYSTEM vs. CONTINUITY )


- DİZGEYE SIĞMAMA ile/ve/||/<> DENKLEME GELMEME


- DİZGİ ile DİZGE


- DİZGİ ile KATRAT

( ... İLE Basımcılıkta dizgi işinde kullanılan bir ölçü birimi. | Dizgide harfler arasına konulan yazısız metal parçası. )


- DİZGİN ile/ve/||/<>/> DİNGİN


- DİZİ ZAMAN ALGILAMASI ile SÜREKLİ ZAMAN ALGILAMASI

( PERCEPTION OF SERIAL TIME vs. PERCEPTION OF CONTINUAL TIME )


- DİZİ ZAMAN ile/ve NOKTASAL ZAMAN

( SERIAL TIME vs./and POINTAL TIME )


- DİZİ-NİN ile DİZİ-NİN ile DİZİN-İN

( Bacakların ortasındaki onun dizi. İLE Bölümleriyle izlenilenin. İLE Sıralamanın. )


- DİZİ ile ALMAŞIK

( ... İLE Farklı iki öğenin, ardışık olarak birbirini izlemesinden meydana gelen (dizi). )


- DİZİ ile/ve DİZGE

( STRING vs./and SYSTEM )


- DİZİ ile/ve/||/<>/> DİZİN ile/ve/||/<>/> DİZGE ile/ve/||/<>/> TİN

( Dışındalık. İLE/VE/||/<>/> Betimlemeli. İLE/VE/||/<>/> Zorunluluk. İLE/VE/||/<>/> (Ancak) Kişide. )

( SERIAL vs./and/||/<>/> INDEX/LIST vs./and/||/<>/> SYSTEM vs./and/||/<>/> SPIRIT )


- DİZİLİM/SÖZDİZİMİ ile/ve ANLAM(BİLİM)

( NAHİV ile/ve ... )

( SYNTAX vs./and SEMANTICS )


- DİZİM AĞACI

( TREE DIAGRAM )


- DİZİM DİZİM/SIRA SIRA/SAF SAF


- DİZİSEL ile DİZİMSEL

( PARADIGMA ile SYNTAGMA )


- DİZMEK ile DÜZMEK


- DİZMEK ile KURGULAMAK


- DİZÜRİ ile/||/<> POLİÜRİ

( Ağrılı ya da zor işeme. İLE/||/<> Aşırı oranda sidik üretimi. )


- DNA REPLİKASYONU ile DNA ONARIMI

( DNA'nın kopyalanması işlemi. İLE DNA'daki hasarların düzeltilmesi işlemi. )


- DNA REPLİKASYONU ile TRANSKRİPSİYON

( DNA'nın kopyalanması işlemi. İLE DNA'daki bilginin RNA'ya aktarılması işlemi. )


- DNA YAPISI ile/ve/||/<>/> DNA KARARLILIĞI


- DNA:
TÜM CANLILAR ile AHTAPOTLAR

( Oldukça gelişmiş beyinleri ve mükemmel seviyede problem çözme becerileriyle omurgasız hayvanların en karizmatik üyeleri olan ahtapotların gen dizilimlerinin öteki tüm canlılardan farklı olduğu ortaya çıktı.

33 bin protein kodlayan gen ile daha önce hiç karşılaşılmamış bir yapıda genoma sahip olduğu ortaya çıkan ahtapotlarla ilgili Chicago Üniversitesi’nden Dr. Clifton Ragsdale şunları söyledi:
"Bu zamana kadar yapılan araştırmalar, 8 kola sahip olan bu canlıların dünya üzerinde yaşayan tüm hayvanlardan farklı bir yapıda olduklarını ortaya çıkardı. Ahtapotlar, müthiş büyüklükte bir beyne ve sıradışı problem çözme yeteneğine sahipler."

Araştırmacılara göre ahtapotun genomu, zıplayan gen adına sahip olan transpozon dizilerine sahip. Kendini genom içinde tekrar düzenleyebilen transpozonun ahtapotlar üzerinde ne gibi bir etki yarattığı henüz net olarak bilinmese de sinir dokularında yüksek seviyede bulunduğunu tespit edilmiş.

Yine Chicago Üniversitesi’nden Caroline Albertin:
"Birkaç değer farkı dışında ahtapotun genomunun yeniden düzenlenmiş bir omurgasızın genomunu andırdığı görülüyor. Bunu, genomu blender’a koyup karıştırmak gibi düşünebilirsiniz. Bu da genlerin farklı bir ortamda yer almalarına sebep oluyor ki bu hiç karşılaşmayı beklediğimiz bir şey değildi" dedi. )


- DNA ile KROMOZOM

( Kalıtsal verinin taşındığı nükleik asit. İLE DNA'nın proteinlerle paketlendiği yapı. )


- DOGMA ile DOĞMA


- DOBITO ile/ve COGITO


- DOBRA/LIK ile/ve/değil/||/<>/> KABA/LIK


- DOBRAS

( Sao Tome'nin para birimi.[1$ = 17 Dobras] )


- DODONA TAPINAĞI

( Tanrı Zeus'un. )


- DODURDA(N)MAK ile HOMURDAMAK


- DOĞA (DÜZENİ) ile/ve TOPLUM (DÜZENİ)

( Madenler, bitkiler ve hayvanlar.[MEVÂLİD-İ SELÂSE] İLE/VE İnsan. )

( Olan. İLE/VE Oldurulan/olmayan. )


- DOĞA ARAŞTIRMALARI ile/ve DOĞA FELSEFESİ ile/ve DOĞA BİLİMİ ile/ve DOĞAL TÜZE(HUKUK)

( Doğadaki olguları toplama. İLE/VE Bu olguların nedensel bağlarını tespit etme. İLE/VE Bu olguların "nasıl"lıklarını tespit etme. )

( Tekilleri araştırmak. İLE/VE/||/<> Hareket ve sükûn nedenlerini araştırmak. İLE/VE/||/<> Deneysel verileri, matematikselleştirerek araştırma. )


- DOĞA ARAŞTIRMALARINA YÖNELİK FARMAKOLOJİ ile KİMYACILARIN FARMAKOLOJİSİ


- Doğa ile KONUŞ!!!


- DOĞA KAYNAKLI FELÂKET/ÂFET ile/ve İNSAN KAYNAKLI FELÂKET/ÂFET ile/ve TEKNOLOJİ KAYNAKLI FELÂKET/ÂFET

( ... İLE/VE Savaş. İLE/VE ... )

( Sonrasında nefret duygusu oluşturmaz. İLE/VE Sonrasında nefret uyandırır. İLE/VE ... )

( Birbirimizin karşısına çıplak çıkmak zorunda olsaydık, birbirimizi gırtlaklamak daha zor gelirdi. )

( NATURAL DISASTER vs. DISASTER BY HUMAN vs. DISASTER BY TECHNOLOGY )


- DOĞA NESNELERİ, ETKİLEŞİM VE İLİŞKİLERİ ile/ve/||/<>/> ÜRETİM NESNELERİ, ETKİLEŞİM VE İLİŞKİLERİ ile/ve/||/<>/> KİŞİ/LER ile/ve/||/<>/> TOPLULUK/LAR / TOPLUM


- DOĞA NESNELERİ ile/ve/değil KÜLTÜR NESNELERİ


- DOĞA VAROLANI ile/ve/değil/yerine EYLEM VAROLANI (OLMAK)


- DOĞA VAROLANI ile/ve/<> SONRA/NIN VAROLANI

( Hayvan. İLE/VE/<> İnsan. )


- DOĞA:
İÇKİN ile/ve/||/<> AŞKIN


- DOĞA:
SOMUT ile/ve/||/<> ÖZSEL


- DOĞA:
VAROLUŞSAL ile/ve GÖRÜNGÜ


- DOĞA:
YAPAY OLMAMA ile/ve/||/<> SURET OLMAMA


- DOĞA'YA DOĞAN ile/değil YAŞAM'A DOĞAN

( Behaim[hayvan]. İLE/DEĞİL İnsan. )


- DOĞA/(")TANRI(") "YAPTI/YARATTI" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DOĞANIN PARÇASI


- DOĞA/TABİAT ile/ve/=/</değil RAHMET/RAHMAN

( Şuurlu. İLE/VE Şuur. )

( Rahmetin görüntüleri. )


- DOĞA ile/ve/<> ALLAH

( Allah'ın sözü. İLE/VE/<> ... )


- DOĞA ile/ve/değil DOĞA NESNELERİ


- DOĞA ile/ve/<> DOĞALLIK

( Aşılamaz! İLE/VE/<> Aşılabilir [ve fakat aşılmadığı oranda da isabet kaydedilir.] )


- DOĞA ile DUA


- DOĞA ile/ve/||/<>/> EKİN

( Uzam/mekân. Döngüseldir.[zaman yoktur] İLE/VE/||/<>/> Süreç ve zaman üzerinedir. )

( Uzam. İLE/VE/||/<>/> Dönüştürülmüş doğa. )

( NATURE vs./and/||/<>/> CULTURE )


- DOĞA ile/ve ETKİ

( Bilinçli deneyimlerin bütünlüğü doğadır. )

( Her canlının öteki canlıdan farklı bir değerler dizisi vardır. )

( Doğa, kolayı değil en kolayı tercih eder. )


- DOĞA ile/ve/<>/değil EVREN

( [not] NATURE vs./and/<>/but UNIVERSE )


- DOĞA ile/ve/||/<>/> EYLEM

( Koşullu. İLE/VE/||/<>/> Koşulsuz. )


- DOĞA ile/ve GEREKSİNİM

( Kişileri, dilin seslerini çıkarmaya iten, doğadır. İLE/VE Şeylerin adlarının ortaya çıkmasını sağlayan, gereksinimlerdir. )

( CIK CIK ile/ve IH IH )


- DOĞA ile/ve/> İNSAN

( Geleceği olmaz. İLE/VE/> Geleceği vardır. )

( Seni attan ve ottan ayıran özelliklerin olmalı! )

( Sadece kişi, ötesine geçebilir fakat üstüne çıkamaz. )

( İkisi de en zordur ve en sondur. )

( Kişiler, kendi amaçları olduğunu sansalar bile, bilmeden, doğanın amacına doğru hareket ederler. )

( NATURE vs./and/> HUMAN )


- DOĞA ile İYİ

( İyi için geçerli değil. İLE Doğa için geçerli değil. )

( ... İLE Aşkınlık gerektirir. )


- DOĞA ile/ve/||/<>/> NEFS


- DOĞA ile/ve/||/<>/>< NİTELİK

( Azalmaz/çoğalmaz. İLE/VE/||/<>/>< Azalır/çoğalır. )


- DOĞA ile/ve POTANSİYEL


- DOĞA ile/ve/=/değil RAHMET/RAHMAN


- DOĞA ile/ve SANAT

( Sanat, sırrını bilenler için bir tutam otun içinde saklıdır. Bilmeyenler ise onu bir dağın ardında zannederler. )

( ... İLE/VE Doğanın karşısında kazanılmış zafer. )

( “Doğa, sanat gibi görüldüğünde; sanat ise doğa gibi görüldüğünde güzeldir.” )

( Güzellik, teknikteki doğadır; sanatsallıktaki özgürlüktür. )


- DOĞA ile/>< TARİH

( NATURE vs./>< HISTORY )


- DOĞA ile/ve/||/<> TARİH

( Hepimizin[tüm varolanların] mekânı. İLE/VE/||/<> Kişinin mekânı. )

( Mekânda dışsallaşan. İLE/VE/||/<> Zamanda dışsallaşan. )


- DOĞA ile/ve TARİH/TOPLUM DÜNYASI

( Süreklilik. İLE/VE Süreksizlik. )


- DOĞA ile/> TİN

( ... İLE/> Doğadan ayrılan. )

( ... İLE/> Doğanın ereğidir. )

( Kendini, doğada açığa çıkar. )


- DOĞA ile/ve/= TÜMEL AHLÂK


- DOĞA ile/ve/||/<> YAKIN DOĞA

( Varolan. İLE/VE/||/<> Gövdemiz. )


- DOĞA ile/ve YAPI


- DOĞA ile/ve YASA

( DOĞA: Hareketin yasalarının bilimi. )


- DOĞA ile/ve/||/<> YAŞAM

( Aynı. İLE/VE/||/<> Ayrı. )

( Doğru. İLE/VE/||/<> Yanlış. )


- DOĞA ile/ve ZORUNLULUK


- DOĞACILIK/"DOĞASEVERLİK":
[ne yazık ki]
BAHÇE/DE İSE ile/ve/değil/yerine/||/>< ORMAN/DA İSE

( Çoğunlukta. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/>< Azınlıkta. )

( Bilgisizlik ve bilinçsizlikte. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/>< Bilgi ve bilinçlilikte. )


- DOĞAÇLAMA ile KENDİLİĞİNDENLİK


- DOĞAÇLAMA ile KOMPOZİSYON


- DOĞADA / VERİLİ VAROLANDA:
3 KEZ VERİLİ VAROLAN ile/ve 2 KEZ VERİLİ VAROLAN ile/ve 1 KEZ VERİLİ VAROLAN

( İnsan. İLE/VE Hayvan. İLE/VE Bitki ve nesne/ler. )

( Kendini kendine konu kılabilen. İLE/VE Güdü(m)lü. İLE/VE Âtıl. )

( Yer değiştirebilen bir merkezlilikte. İLE/VE Merkezsiz. İLE/VE Merkezsiz. )


- DOĞADA ile/ve/<> İNSANDA

( İnsan yoktur. İLE/VE/<> Doğa vardır. )


- DOĞAL AHLÂK ile/ve AKLÎ AHLÂK ile/ve ŞER'Î AHLÂK

( NATURAL MORALS vs./and MENTAL MORALS vs./and MORALS OF LAW )


- DOĞAL BESLENMEDE:
MESAFE ile/ve/||/<> ZAMANLAMA ile/ve/||/<> TOHUM ile/ve/||/<> KAYNAK ile/ve/||/<> İŞLEME ile/ve/||/<> SAĞLIK ile/ve/||/<> CANLILAR

( Yakın. İLE/VE/||/<> Döngüsel. İLE/VE/||/<> Yerli. İLE/VE/||/<> Aracısız. İLE/VE/||/<> Organik/zehirsiz. İLE/VE/||/<> Dirimsel çeşitlilik. )


- DOĞAL BİLİNÇ ile/ve/<> EYTİŞİMSEL BİLİNÇ



(12/42)

FaRkLaR'ın devamı için burayı tıklayınız...
( Click here to see further differences!... )




Bu kılavuz, 24 Haziran 2025 itibariyle 1451 kez incelenmiş/okunmuştur.