Dil'deki
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibarı ile 10.411 başlık/FaRk ile birlikte,
10.411 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(16/43)
- FABL değil/yerine/= ÖYKÜNCE
- FAC-/FACİ- ile/||/<> FASCİ- ile/||/<> PROSOP-/PROSOPO-
( Yüz. İLE/||/<> Bant. İLE/||/<> Yüz. )
- FACEBOOK ile X/TWITTER ile YOUTUBE ile LINKEDIN ile INSTAGRAM ile PINTEREST ile BLOG ile FOUR SQUARE
( Kurabiye yemeyi seviyorum. İLE Kurabiye yiyorum. İLE Bakın nasıl da yiyorum kurabiyeyi. İLE Nasıl kurabiye canavarı oldum? İLE Buyurun, kurabiye yerkenki fotoğrafım. İLE Kurabiye tarifimi de paylaşayım. İLE Kurabiye yapma/yeme anılarım. İLE Şurada, kurabiye yiyorum. )
( I like eating cookie. VS. I'm eating cookie. VS. This is how I eat my cookie. VS. My skills include eating cookie. VS. Here's a photo of the cookie I eat. VS. Here's my recipe for the cookie. WITH Here's my cookie eating experience. VS. This is where I am eating the cookie. )
- FAHRî değil/yerine/= ONURSAL
- FAİZ/NEMA[Ar.] değil/yerine/= GETİRİ/ÜREM
- FAKAT ile/yerine/değil AYNI ZAMANDA
- FAKAT değil AYNI ZAMANDA
- FAKİR-FUKARA (YA DESTEK OLMAK)
- FAKİR[Ar.]/ÇIGAY[dvnlgttrk] değil/yerine/= YOKSUL
- FAKTÖR[İng.] değil/yerine/= ETKEN/ETMEN
- FALAN FEŞMEKAN
- FALAN FİLAN ile ŞUDUR BUDUR
- FALAN"["FELAN" değil!] ile "YANİ"
- FALANCA ..., FİLANCA ...
- FÂNÎ:
YOK değil GEÇİCİ
- FÂNİ[Ar.] ile FANİ[Yun.]
( Ölümlü, gelip geçici, kalımsız. İLE İnsan gözünün algıladığı ışık şiddeti. )
- FANTEZİ YAPMAK ile/değil/yerine FANTEZİ/LER ÜRETMEK/YARATMAK
- FANTEZİ değil/yerine/= DÜŞLEM
- FARAZÎ ile AFÂKÎ
- FARK ETMEK ile/ve/||/<>/> FARK GETİRMEK
- FARK:
"ÜSTÜNLÜK"/"OLUMSUZLUK"/"YIKICI"
değil
AYRIM/ARTI/EK/ÖZELLİK/YAPICI
- FARK/LI/LIK ile/ve/||/<> ÇEŞİT/Lİ/LİK
- FARK ile AYKIRILIK(PARADOKS)
( "Ben, her zaman yalan söylerim." [Epimenides] )
- FARK ile/ve/||/<> AYRIM
- FARK ile ÇELİŞKİ
- FARK ile/ve DERİNLİK
- FARK ile İKİLİK
- FARK ile/ve/||/<> MÜBÎN[Ar. BEYN/BEYÂN]
( ... İLE/VE/||/<> İyiyi, kötüyü [hayr'ı, şer'i] ayıran/ayırabilen. | Açık, apaçık, belirli. )
- FARK ile/ve/değil/yerine/en azından ORTAK NOKTA
- FARKINDA OLMAMAK ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/< UMURUNDA OLMAMAK
- FARKINDALIK ile/ve/<> İÇ GERİLİM
- FARKINDALIK ile/ve/<> SORUNSALLIK
- FARKLAR ile/ve/değil/> FARKLILIK
( Farkın olumlu ya da olumsuz bir yönde olması/değerlendirilmesi gerekmeden sadece fark olarak! )
- FARKLI BİR BAKIŞ AÇISI ile/ve/değil/||/<> FARKLI BİR TANIM
- FARKLI DÜŞÜNMEK" ile/ve "GENİŞ DÜŞÜNMEK"
- FARKLI FARKLI ile ÇEŞİT ÇEŞİT
- FARKLI ile BAMBAŞKA
- FARKLILAŞMA ve/||/<> ANLAMIN OLUŞMASI
- FARKLILIKLAR değil FARKLAR
(
| Kavram | Açıklama | Örnek Kullanım |
|---|---|---|
| Farklılık |
- Bir durum ya da nesnenin genel olarak farklı olma durmunu tanımlar. - Soyut bir kavramdır ve tekil olarak kullanılır/kullanılmalıdır. |
- "İki kültür arasındaki farklılık, oldukça dikkat çekiciydi." - "Tasarımlardaki farklılık, genel estetik anlayışından kaynaklanıyor." |
| Farklar |
- Belirli iki ya da daha fazla nesne arasındaki somut ya da açık ayrımları tanımlar. - Nesne ya da tek tek gözlemlenebilen durumlar için yeğlenir. |
- "Bu iki öneri arasındaki farklar oldukça belirgindir." - "Renkler arasındaki farklar, hemen göze çarpıyor." |
| "Farklılıklar" |
- En son/üst düşün(dür)me/soyutlama "-lık" ekinden sonra "-lar" çoğul ekinin kullanımı gereksiz/yanlıştır. Dil bilgisi hatasıdır. - Yerine "farklılık" ya da "farklar" yeğlenmelidir. |
- Hatalı örnek: İki çalışma arasındaki "farklılıklar", ayrıntılarıyla incelendi. - Doğru: İki çalışma arasındaki farklar, ayrıntılarıyla incelendi. |
- FARS ABECESİ ile/ve ARAP ABECESİ
( BÜYÜK KAPI ile/ve KÜÇÜK KAPI )
- Fars ile FARS[Fr.]
( İran'ın güneybatısında oturan halk ya da bu halktan olan kişi. İLE İlkel, yalın güldürme öğelerinden yararlanan, kimi kez inanılırlığın sınırını aşan, güldürmeyi amaç edinen oyun. )
- FARZ-I MAHAL değil FARZIMUHAL(OLMAYACAK ŞEY YA!)
- FARZÂ -ile
( FARZEDELİM Kİ, DİYELİM Kİ, OLA Kİ [FARAZÂ yanlıştır!] )
- FASÂHAT[Ar.] ile FAZÂHAT[Ar.]
( İyi ve açık konuşma, iyi söz söyleme becerisi, uzdillilik. İLE Alçaklık, edepsizlik. )
- FASARYA ile GÜRÜLTÜ/PATIRTI/KARIŞIKLIK
- FASİKÜL/CÜZ ile BÖLÜM
- FÂSILA:
SUGRÂ ile/ve/<> KÜBRÂ
( 3 harekeli ve 1 sakin. İLE/VE/<> 4'lü ya da üzeri. )
( [örnek] Kelebek. İLE/VE/<> Otomatik. )
- FAŞIR FAŞIR (YIKAMAK)
( Su ya da başka sıvıların bol ve çok akmasını anlatır. )
- FASİT DAİRE[Ar.] değil/yerine/= KISIR DÖNGÜ
- FASL-VASL ile/ve HAŞR-NEŞR
- FASO FİSO
( Sıradan. Anlamsız. )
- FASO-FİSO
- FAŞTAK FIŞTAK ([ÖZENSİZ] YIKAMAK/YIKANMAK)
- FASÜLYE değil FASULYE
- FAVORİ[Fr.] ile FAVORİ[Fr.]/DULUK[Tr.]
( Gözde. İLE Sakal. )
- FAYDA/LI[Ar.] değil/yerine/= YARAR/LI
- FAZ[Fr./İng. < PHASE] değil/yerine/= EVRE
- FAZÎLET[Ar.] değil/yerine/= ERDEM
- FAZLA FAZLA ile/değil FASLA FASLA
( ... İLE/DEĞİL Yer yer. )
- FEDÂ(KÂRLIK) ile FERÂGAT
( Sadakat. İLE/VE/||/<> Sevgi. )
( Mal/dan vermek. İLE/VE/||/<> "Can vermek" ve candan vermek. )
( Babadan gelen. İLE/VE/||/<> Anneden gelen. )
( Bedel ödemek. İLE/VE/||/<> Muhabbet. )
- FEDARASYON değil FEDERASYON
- FEDERASYON[Fr./İng. < FEDERATION] değil/yerine/= ÜSTBİRLİK
- FEL FECRİ/FECİR değil VEL FECRİ/FECİR
( "Gözleri fel fecri okuyor." DEĞİL Gözleri vel fecri okuyor. )
- FELÂKET ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< SELÂMET
- FELLİK FELLİK (ARAMAK)
- FELSEFE YAPMAK" ile/ve/||/<> "EDEBİYAT PARÇALAMAK"
( İkisi de doğru/geçerli değildir! Kişi/kim anlamıyorsa ve ilgilenmiyorsa o kişinin/kişilerin çarpıttığı/çevirdiği saçma ve boş bir sözdür. )
- FELSEFE:
BETİMLEME > KAVRAM
( Felsefe, betimlemeden, kavrama geçiştir. )
- FELSEFE:
"ÖĞRETMEK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÖĞRETİLENLERİ DÜŞÜNMEK
- FELSEFE:
"ŞAPŞALLIK" ile/ve/değil/||/<>/< ŞAŞIRMAK
( Felsefe, yaşam, durum, konu ve süreçteki [olası] her ayrıntıya, sürekli bir bebek ve çocuk şaşkınlığında[sevimli "şapşallığı" gibi] fakat sorumlulukla, iddiasızca, duygusal değil ölçüyle ve yetişkince bakabilme çabası, özeni, saygısı, emeği ve sürecidir. )
- FELSEFE:
"YAPILAN/YAPMAK" değil İNŞÂ EDİLEN/ETMEK
- FELSEFE:
AKLIN SORUNLARINA YANIT ARAMAK ve/<>/>
SORU(N)LARINA YANIT ARAMAK ve/<>/>
ETKİNLİK
( FELSEFE: Aklı kullanma sanatı. )
- FELSEFE:
DÜŞÜNMEK ve/||/<>/> BİLMEK ve/||/<>/> YAŞAMAK
- FELSEFE:
ELEŞTİREL ile/ve/<> YARATICI ile/ve/<> ETKİN
- FELSEFE:
NİTELİKLİ SORU, SORMA "SANATI" ile/ve/||/<>
NİTELİKLİ, SORU SORMA "SANATI"
- FELSEFE:
ZEKÂYI ve/||/<>/> AKLI
( Keskinleştirmek amacıyla. VE/||/<>/> Yetkinleştirmek amacıyla. )
- FELSEFE/BİLİM/FİZİK/DOĞA:
"DİYOR Kİ" ... değil İLKELERİ/YASALARI/ZORUNLULUKLARI ÇERÇEVESİNDE ...
( Anlamı ve ayrıntıları kişiselleştirmeden! Öykünce/fabl çeşidine katmadan/düşürmeden! )
- FELSEFE/BİLİM/SANAT/...
KONUŞMAK" değil ÜZERİNE KONUŞMAK
- FELSEFE/DE:
KAVRAMSAL/LIK ve/||/<> NEDENSEL/LİK ve/||/<> ELEŞTİREL/LİK
- FELSEFE/KAVRAM ANSİKLOPEDİSİNDE:
ARİSTOTELES ile/ve HEGEL
- FELSEFE ve BİLDİRİŞİM
- FELSEFE ile DEMAGOJİ
- FELSEFE ve DİLİN EVRENSELLEŞTİRİLMESİ
- FELSEFE ile/ve METAFİZİK ile/ve MİSTİSİZM["MİSTİZİM" değil!]
( ... İLE/VE Metafizik sözü ilk defa Peripatos'culardan Rodos'lu Andronikos (M.Ö. I. yy.) tarafından kullanıldığı öne sürülür. İLE/VE ... )
( METAFİZİK: BİLGİ - VARLIK - AHLÂK )
- FELSEFE ile VARLIK
- FELSEFE ile/ve/||/<>/>/< YAKLAŞIM
- FELSEFEYE/BİLİME/SANATA/DİLE/TARİHE/HUKUKA/DİNE ...:
"GÖRE" ... ile/değil -DE ...
( Alanlar ve kavramlar, kişi olmadığından, "... göre" sözcüğünün kullanımı burada yanlıştır. "Felsefede/bilimde/dilde/sanatta ..." biçiminde bulunma durumu["-de ..."] ile kullanılabilir. )
- FELSEFEYİ ANLAMAK ile/ve/||/<> FELSEFE İLE ANLAMAK
- FELSEFÎ SÖZLÜK ile/ve/değil/yerine FELSEFÎ ANSİKLOPEDİK SÖZLÜK
- FELSEFÎ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KAVRAMSAL
- FELSEFÎ ile/değil/yerine YORUMSAL
- FENÂ ile/||/<> FELÂKET
- FEODAL < VIEH[Alm.][:
Mal = Davar]
- FER[Ar.] ile/ve/||/<>/> FER'İ[Ar.] ile/ve/||/<>/> FERİH[Ar. < FERAH]
( Dal, budak. İLE/VE/||/<>/> Asıla değil fer'e ait olan, ayrıntılarla ilgili, ayrıntı niteliğinde olan. | İkinci dereceden. İLE/VE/||/<>/> Neşeli, sevinçli[< sevinmek]. )
- FERAH FEZA (OTURMAK)
- FERAH FUHUR (YAŞAMAK)
- FERDÎ değil/yerine/= BİREYSEL/KİŞİSEL
- FERFECİ
- FERMAR değil FERMUAR
- FERRİ-/FERRO- ile/||/<> SİDER-SİDERO-
( Demir, demirli. İLE/||/<> Demir. )
- FERSAH FERSAH (UZAKTA OLMAK)
- FERYÂD-FİGÂN (ETMEK)
- FERYAT[Fars.]/SAYHA[Ar.]/VAVEYLA[Ar.] değil/yerine/= ÇIĞLIK/HAYKIRMA
- FESAHAT(FASİH) ile BELAĞAT(BELİĞ)
- FESAHAT[Ar.] ile/ve/||/<> FETAHAT[Ar.] ile/ve/||/<> FETAKAT
( Dilin açıklığı. İLE/VE/||/<> Birinin kapıyı/kutuyu vb. açması. İLE/VE/||/<> Bir nesnenin gevşeyip açılması. )
- FESÂHÂT değil FASÂHÂT
( Hoş ve açık konuşma, uzdillilik, iyi söz söyleme becerisi. )
- FESTİVAL[İng.] değil/değil/yerine/= ŞENLİK/ŞÖLEN
- FETÂ[Ar. çoğ. FİTYÂN] ile FETHA[çoğ. FETEHÂT]
( Genç, delikanlı, yiğit, mert. | Cömert. Eli açık. İLE Arapça sözcüklerin üzerine konulan üstün işareti. | Delik. )
- FETİH:
İŞGAL değil AÇMA
- FEVK[Ar.] değil/yerine/= ÜST / YUKARI
- FEVKALADE SIKINTILI değil FAZLASIYLA SIKINTILI
- FEVKÂLÂDE ile/ve HARİKULÂDE
( FEVK' el-ÂDE(T) ile/ve HARİK'UL ÂDE(T) )
( Doğanın ötesi. İLE/VE Doğanın dışı. )
- FEYZ ile BEREKET
- FİAT değil FİYAT
( Alım ya da satımda bir nesnenin/hizmetin para karşılığındaki değeri. [bedel, eder, armağan/hediye, kemal, paha] | Bir mal ya da hizmet için uygun görülen para karşılığı. | Bir değer ile para birimi arasındaki ilişki. )
- FİBR- ile/||/<> FİL- ile/||/<> RHABD-/RHABDO-
( Lif. İLE/||/<> İp. İLE/||/<> Çomak biçiminde yapı, çizgili lif. )
- FİGAN[Fars.] değil/yerine/= ÇIĞLIK/HAYKIRIŞ; İNLEME
- FİİL[Ar.] değil/yerine/= EDİM
- FİİL ile EYLEM
- FİİL değil/yerine/= EYLEM/EDİM; YÜKLEM
- FİKİR ...:
"TEATRİSİ" değil TEATİSİ
- FIKIR FIKIR (KAYNAMAK)(FOKURDAMAK/TOKURDAMAK)
- FİKİR YÜRÜTMEK ile/ve ÇERÇEVE OLUŞTURMAK
- FİKİR değil/yerine/= DÜŞÜNCE
- FIKRA/ESPRİ:
BELDEN AŞAĞI ile/değil/||/<>/= DİZ ÜSTÜ
- FİKRÎ değil/yerine/= DÜŞÜNSEL
- FÎKRÎ ile LAFZÎ(MANTIK/NUTK(Düşünme-Konuşma)'da)
( Lafzî nutk, insan gövdesinin bir örgeni olan dilden kaynaklanarak, gövdenin öteki bir örgeni olan kulağa ulaşan ses ve yazaçlardan(hecelerden) oluşur; dolayısıyla cisim ve duyularla ilgilidir. Bu yüzden kelâmın ne olduğu, nasıl oluştuğu, anlamı nasıl gösterdiği(delâlet) vb. konuların mantık çerçevesinde incelenmesine Dil Mantığı(İlmu'l-Mantıki'l-luğavî) adı verilir. İLE Fikrî nutk ise, insan zihninin(nefs) var olanların anlamını özleri itibariyle tasavvurundan başka bir şey olmayıp ruh ve akılla ilgilidir. Bu bağlamda zihnin varlıkların anlamlarını özleri itibariyle idrâki, ilham ve vahyin keyfiyeti gibi konuların mantık çerçevesinde ele alınıp incelenmesine de Felsefî Mantık (İlmu'l-Mantıki'l-felsefî) denilir. )
- FİKS[İng. < FIX] değil/yerine/= DURAĞAN/DEĞİŞMEZ, SABİT
- FİL DİŞİ ile FİLDİŞİ
( Filin dişi. ile Renk. )
- FİLAN FEŞMEKÂN
- FİLAN FISTIK
- FILDIR FILDIR (DÖNMEK | DOLAŞMAK)
- FİLOLOJİ değil/yerine/= ÖRÜBİLİM
- FİLOZOF:
ANLAŞABİLEN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< UZLAŞABİLEN
- FİLOZOFİK değil FELSEFÎ
- FİNAL[İng.] değil/yerine/= SON/LAMA, BİTİM
- FIR FIR (DÖNMEK)
- FIR FIR ile FIRFIR
( Fırıl fırıl. İLE Giysi, perde gibi nesnelerin kenarına dikilen, kırmalı ya da büzgülü süs, farba, farbala. )
- FİRE değil/yerine/= EKSİNTİ
- FIRIL FIRIL (DÖNMEK)
- FIRINCI değil EKMEKÇİ
- FIRT FIRT (KAÇMAK)
- FIŞ FIŞ
- FIS FIS (KONUŞMAK)
- FIS FIS ile FISFIS
( Gizli ve yavaş konuşulurken çıkan seleni anlatır. İLE Koku, ilaç vb. sıvıları püskürtmek için kullanılan araç. )
- FISIL FISIL (FISILDAMAK)
- FIŞIR FIŞIR
( Naylon gibi çeşitli maddelerle çıkartılan seslerde. )
- FISIR FISIR (FISILDAMAK)
- FİSKİYE değil FISKIYE
- FİTİL FİTİL (BURNUNDAN GETİRMEK)
( Hesabını ödetmek, öcünü almak. )
- FİTNE-FESAT
- FİTNE-FÜCUR (PEŞİNDE KOŞMAK)
- FİTNE ile/ve/=/||/<> ZAAF
- FİZİBİLİTE değil/yerine/= YAPILABİLİRLİK/UYGULANABİLİRLİK
- FİZİK ve/<> KİMYA ile/ve/değil/<> ORGANİK
( Etkileş(tir)ir. VE/<> Dönüştürür. İLE/VE/DEĞİL/<> Örgütlenir. )
- FİZYOLOJİK ile FİZİKSEL
- FOBİ ile/değil/yerine/>< HOBİ
- FOKAL ile FOKUS
( Odaksal, yerel. İLE Odak. )
- FOKUR FOKUR (KAYNA(T)MAK)
- FOKUS[İng. < FOCUS]/LANMA değil/yerine/= ODAK/LANMA
- FOLKLOR[Fr. < FOLKLORE]/HALKİYAT[Ar.] değil/yerine/= TUYBİLİM/HALKBİLİM
- FONASYON ile FONETİK
( Ses çıkarma. İLE Konuşma [ile ilgili], sesle ilgili, sesbilim. )
- FONEM ile MORFEM
( Sesbirim, harf. İLE Biçimbirim, hece. )
- FONETİK:
DİLBİLİMSEL ile/ve/||/<> GENEL
- FONETİK[Fr. < Yun.] değil/yerine/= SESBİLGİSİ | SESÇİL
- FONKSİYON[İng. FUNCTION] değil/yerine/= İŞLEV
- FONOLOJİ[Fr., İng. < Yun.] değil/yerine/= SESBİLİM
- FONT[Fr.] ile FONT[İng.]
( Dökme, demir, pik. İLE Yazı tipi. )
- FOR- ile/||/<> ORIFIC-
( Açıklık. İLE/||/<> Açıklık. )
- FORM değil/yerine/= BİÇİM
- FORM ile/ve/değil MORF
( SURET ile/ve/değil ŞEKİL )
( Biçimden soyutlanmış suret'in kalıcılığı olanaklı değildir.[Şekil'den mücerred suret'in bekâsı mümkün değildir.] )
- FORMAL/FORMEL[İng./Fr.] >< (INFORMAL/INFORMEL) değil/yerine/= BİÇİMSEL (OLAN) (>< OLMAYAN)
- FORUM[Lat.] değil/yerine/= TOPLU TARTIŞI/TARTIŞMA
- FOŞ FOŞ (AKMAK)
- FOŞET değil POŞET
- FOŞUR FOŞUR (YIKA(N)MAK)
- FOTOĞRAF "ÇEKİLMEK/ÇEKİNMEK" değil FOTOĞRAF ÇEKTİRMEK
- FOTON ile FOTON[İng. PHOTON]
( Fotoğrafın. İLE Işıcık. )
- FRAGMAN/TAL yerine PARÇA GÖRÜNTÜ/LER
- FULTAYM değil/yerine/= TÜM GÜN/TÜM SÜRE
- FUZÛLÎ:
BOŞUNA değil/değil/= ERDEMLİ/FAZİLETLİ
- FUZÛLÎ[Ar.] değil/yerine/= ERDEMLİ | GEREKSİZ/YERSİZ/BOŞUNA
- GACIRT ile HAŞIRT
- GAF ile "POT KIRMAK"
- GAF ile LÂF
- GAG[Fr.] değil/yerine/= GÜLÜT
- GAK GUK (ETMEK)
- GAKGOŞ[Elazığ'da]["GAKKOŞ" değil!] ile/||/<> KARDEŞ/AĞABEY
- GALAT-I MEŞHUR ile/değil GALAT-I FÂHİŞ
( Yanlış anlama geldiği ve yanlış kullanıldığı halde çoğunluğun benimseyip kullandığı sözcükler. İLE/DEĞİL Hiçbir biçimde kullanımı uygun görülmeyen sözcükler. )
- GALETE değil GALETA
- GALİ-BA değil GALİBA
- GALİBA[Ar.] ile SANIRIM/ANLAŞILAN/GÖRÜNÜŞE GÖRE/BAKILIRSA
- GALİBA ile SANKİ
- GALİP BAŞLAMAK ile/değil ÖNDE BAŞLAMAK
- GALİSİZM -ile
( Kuraldışı olarak Fransızca'da yapılan bazı dil özellikleri. )
- GALVENİZ değil GALVANİZ
- GAM-KEDER (İÇİNDE)
- GANÎ GANÎ[Ar.] (RAHMET EYLESİN!)
( Bol bol, çok çok. )
- GARÂBET[Ar.] ile KARABET
( Yadırganacak yönü olma, gariplik, tuhaflık. | Ne demek olduğu herkesçe anlışılmayacak sözcük ve tâbirlerin söz arasında kullanılması. İLE Yakınlık. | Hısımlık. )
- GARAMAFON değil GRAMOFON
- GARANTİ" ile/ve/değil/||/<>/< "CEPTE"
- GARAZ değil GAREZ
- GARC-GURC
( Gıcırdamada. )
- GARDOLAP" değil GARDROP
- GARİZ değil GALİZ
( Kaba ve çirkin. )
- GARS ile/||/<> KAL ile/||/<> KÂL
( Ağaç, fidan dikmek. İLE/||/<> Ağaç sökme, çıkarmak. İLE/||/<> Söz, konuşmak. )
- GASTE/GAZTE değil GAZETE
- GAYE[Ar.]/AMAÇ[Fars.] değil/yerine/= EREK
- GAYET TABİİ Kİ" değil GAYET TABİİ (YA DA TABİİ Kİ)
- GAYET[Ar.] değil/yerine/= PEK
- GAYRET[Ar.]/EFOR[Fr./İng. < EFFORT] (ETMEK) değil/yerine/= ÇABA/LAMAK
- GAYRET ve/||/<>/< HAYRET
- GAYRI ... ile/ve/||/<> NA...
- GAYRİ İHTİYARİ ile DİRENÇ/İSTEM/İSTENÇ DIŞI/KENDİLİĞİNDEN
- GAYRI ile GAYRİ
( Artık. İLE Başka. )
- GAYRIYET TEMEYYÜZÜ ile/ve/||/<>/> HÜVİYET TEMEYYÜZÜ
- GAYYÛR değil GAYÛR
- GAZ VERMEK" ile/değil/yerine/||/<>/>< "GAZ ALMAK"
- GEBE/LİK ve/||/<> GEBERMEK[< KABARMAK/GABARMAK]
(
)
- GEBELİK ile/ve/||/<>/> EBELİK
( Ben/sen. İLE/VE/||/<>/> Ben/o. )
- GEÇ KALMIŞLIK ile/ve/||/<> GERİ DÖNÜLEMEZLİK
- GEÇ TANIMA/ANLAMA! değil/yerine GENÇKEN TANI/ANLA!
- GEÇ ile GEÇ
( Zamanın sarkması, erken olmayan. İLE Geçmenin buyruk kipi. )
- GECE-GÜNDÜZ (DÜŞÜNMEK, ÇALIŞMAK)
- GEÇEBİLEMEZ değil GEÇEMEZ
- GEÇERLİ BİLGİ ile GEÇERSİZ BİLGİ
( Bilginin yanlış olduğu yerde yorumun doğruluğu yanlışlığı konuşulmaz. / Usûlü yanlışın füruğu tartışılmaz. )
- GEÇERLİ ile/ve/||/<> İŞLEYEN
- GEÇERLİLİK ile/ve/<> BAĞLAYICILIK
- GEÇERLİLİK ve/||/<> TUTARLILIK ve/||/<> TARİHSELLİK
- GECESİ-GÜNDÜZÜ (BELİRLİ OLMAMAK)
- GEÇİCİ/LİK ile/ve/<> GEÇİŞLİ/LİK
- GEÇİCİ ile/ve/değil ÖZEL
- GEÇİRİMLİ / BİRLEŞİMSEL ile/>< GEÇİRİMSİZ
- GEÇİRMEK ile GEÇİŞTİRMEK
- GEÇİRMEK ile GİYDİRMEK
- GEÇİRMEK ile KAKALAMAK
- GEÇİRMEK ile/ve/değil/||/<>/< ULAŞTIRMAK
- GEÇİŞKEN/LİK ile/ve/||/<> İLİŞKİLİ/LİK
- GEÇİŞLİ ile/>< GEÇİŞSİZ
( TRANSITIVE vs./>< INTRANSITIVE )
- GEÇİŞTİRMEK ile/ve/<> "İDARE ETMEK"
- GEÇİŞTİRMEK ile/ve/||/<> ATLAMAK
- GEÇİŞTİRMEK ile/değil/yerine DİNDİRMEK
- GEÇİŞTİRMEK ile/ve/<> ÖTELEMEK
- GEÇİT ile GEÇİŞ
- GEÇMEDİ" ile/ve/||/<>/> DUVARA TOSLAMIŞ O ZAMAN
- GEÇMEK/GEÇKİN ile/ve/||/<> AŞMAK/AŞKIN
- GEÇMEK ile AKMAK
- GEÇMEK ile/ve AŞMAK
- GEÇMİŞ ANLATIMINDA:
DÜN değil BİR ÖNCEKİ GÜN
- GEÇMİŞ YAŞAMIMIZDA ... değil GEÇMİŞİMİZDE ...
- GEÇMİŞ ile/ve/<>/> ŞİMDİ ile/ve/<>/> GELECEK
( Anılardadır. İLE/VE/<>/> Hayal gücündedir. )
( Değişmezdir. İLE/VE/<>/> Belirsizdir. )
( Değiştiremeyiz fakat bilebiliriz. İLE/VE/<>/> Bilemeyiz fakat değiştirebiliriz. )
( Constant. vs./AND/<>/> Unknown/indefinite.
In memory. vs./AND/<>/> In imagination.
We cannot change but we can/should know. vs./AND/<>/> We cannot know but we can/might/should change. )
( "Şimdi"ye odaklanmış olan bir şey, benimledir. Çünkü ben, sonsuz şimdiyim, an içinde var olanım. Şimdi olan olaya verdiğim de kendi gerçekliğimdir. )
( A thing focussed in the now is with me, for I am ever present; it is my own reality that I impart to the present event. )
( Nesneler ve düşünceler, sürekli değişmektedir. Şu anda olanın gerçek olduğu deneyimi ise asla değişmez; düşlerde bile. )
( Things and thoughts have been changing all the time. But the feeling/experience that what is now is real has never changed, even in dream. )
(1996'dan beri)