Bugün[25 Ekim 2025]
itibarı ile 23.065 başlık/FaRk ile birlikte,
23.065 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.


Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(93/94)


- ZAMANI ÖLDÜRMEK" ile/değil "ZAMANI DEĞERLENDİRMEK"


- ZÂMÂN-I/ASR-I SAADET -ile

( HZ. MUHAMMED'İN YAŞADIĞI DÖNEM | ÖMRÜNÜ SAADETE KAVUŞTURAN KİŞİ )


- ZAMANIN "RUHU" değil/yerine ZAMANIN "PETEKLERİ"


- ÖĞRENME/ÖĞRENENLER:
ZAMANINDA ile/ve/||/<> OTORİTEDEN ile/ve/||/<> DENEYEREK ile/ve/||/<> YAŞAMDAN ile/ve/||/<> YAŞAMDAN BİLE (ÖĞRENEMEME/ÖĞRENEMEYENLER)

( İndirimli fiyattan. İLE/VE/||/<> Özgürlük bedeliyle. İLE/VE/||/<> Etiket fiyatından. İLE/VE/||/<> Gecikme zammıyla. İLE/VE/||/<> Boşa geçmiş, koskoca bir yaşamla. )


- ZAMANINDA YA DA ZAMANSIZ SÖYLENMİŞ SÖZLER ile/ve GERÇEK YA DA YANLIŞ SÖZLER ile/ve HOŞ YA DA ACI SÖZLER ile/ve YARARLI YA DA YARARSIZ SÖZLER ile/ve NAZİK VE GÜCENDİRİCİ SÖZLER

( WORDS AT THE RIGHT TIME OR UNTIMELY vs./and TRUE OR FALSE WORDS vs./and NICE/SWEET OR GRIEF WORDS vs./and BENEFICIAL OR USELESS WORDS vs./and POLITE AND OFFEND WORDS )


- ZAMANINI:
"ÇALMAK" ile/değil ALMAK


- ZAMANI/VAKTİ HARCAMAK değil/yerine ZAMANI/VAKTİ KULLANMAK


- ZAMBAK ile/= AKZAMBAK

( Zambakgillerden, 90-100 cm. yüksekliğinde, güzel ve iri çiçekli, çok yıllık bir süs bitkisi, top zambak. İLE/= Zambakgillerden, süs bitkisi olarak yetiştirilen, çiçeği diş ve yüz şişlerinin tedavisinde kullanılan bir bitki. )

( LILIUM CANDIDUM )


- ZAMBAK ile KUM ZAMBAĞI

( LILIUM cum PANCRATIUM MARITIMUM )


- ZÂMİN[Ar.] ile ZAMÎN[Ar.]

( Tazmine zorunlu olan, kefil. İLE Tazmîn eden, kefil olan. )


- ZÂMİR[Ar.] ile ZAMÎR[Ar. çoğ. ZAMÂİR]

( Neyzen, düdük çalan. İLE İç, içyüz. | Kalp, vicdan. | Gönülde gizli olan sır. | [dilbilgisinde] Adın yerini tutan sözcük. )


- ZAMK[Ar. < ŞAMĞ] ile ARAP ZAMKI/ZAMK-I ARABÎ

( Akasya, kitre, sütleğen vb. ağaçların kabuklarından sızarak donan, eriyiği yapıştırıcı olarak kullanılan, renksiz ya da sarı kırmızımtırak renkte biçimsiz nesne. | Bu nesnenin yapıştırıcı olarak kullanılan eriyiği. İLE Akasyadan elde edilen bir zamk. )


- ZAMK ile LAK/LAKA[İt. < Fars.]

( Akasya, kitre, süsleğen gibi bazı ağaçların kabuklarından sızarak donan, renksiz ya da sarı kırmızımtırak renkte, biçimsiz nesne. İLE Uzakdoğu'da yetişen amerikaelmasından çıkan yapıştırıcı. )

( LAKE: Laka ile cilâlanmış eşya. )


- ZAMLI SÛRE değil ZAMM-I SÛRE

( "Zamm-ı Sûre okunur." DEĞİL Zamm-ı Sûre yapılır. )


- ZAN (ETMEK) ile/ve/||/<>/> İDDİA (ETMEK)


- ZAN ETMEK ile/ve/||/<> ÜMİT ETMEK


- ZAN:
"ÖNE SÜRÜLEBİLECEK BİR ŞEY"
değil
ANCAK, KABUL EDİLECEK BİR ŞEY


- ZAN değil/yerine/>< ZEN


- ZANAAT OLARAK SİMYA ile FELSEFÎ SİMYA ile DİNÎ SİMYA

( Uygulamalar arasında nedensel ilişki kurmadan, herhangi bir teoriye dayanmadan nesneler üzerinde simyevi işlemler yapmak. Burada esas olan nesneleri kullanmaktır. İLE Belirli bir teoriye dayalı olarak ve nedensel ilişkiler kurarak nesneleri tespit ve tasvir etmek. Burada esas olan nesneler içinde kalmaktır. İLE Doğaüstü, mistik ve spritüel güçleri de dikkate alarak belirli ritüeller içinde nesneleri anlamaya çalışmak. Burada esas olan nesnelerin doğaüstü güçlerin işaretleri olduğunu anlamaktır. )

( Bolos (M.Ö. II. yy.) simyayı felsefi bir yöntem haline getiren. )

( Zosimus (M.S. III. sonu, IV yy. başı) simyayı bir din haline getiren. )

( İslâm dünyasında ise simya ilk önce felsefî açıdan dikkate alınmıştır. Cabir b. Hayyân sadece madenleri değil, bitkileri ve hayvanları da simyanın konusu kılmıştır. Civa ve kükürt teorisini geliştirerek tüm varolanları yekpare bir sistem içerisinde açıklamaya çalıştı. Bunun için bazı sayısal simgeleri kullandı. Aynı zamanda kurduğu laboratuvarlarla felsefi simyadan 'bilimsel simya'ya(kimya'ya) geçiş yaptı. )


- ZANAAT/ZANAATKÂR ve FELSEFE/FİLOZOF


- ZANBAK değil ZAMBAK

( Doğruları aşağıdaki biçimdedir! "..." bulunan yerlerde ayrık(yanlış) halini düşününüz! )

( YAZIM(İMLÂ) KILAVUZU! | KÖKENBİLİM/ETİMOLOJİ )

( Masumiyeti simgeler. )

( LILIUM )


- ZANGIR ZANGIR / ZINGIL ZINGIL / ZINGIR ZINGIR (TİTREMEK)


- ZAN(N) ile/değil/yerine/>< İLM/İLİM


- ZANN ile ZANN-I GALİB

( %49 İLE %1 )


- ZÂNN[Ar.] ile ZANN/ZAN[Ar. çoğ. ZUNÛN]

( Zannedici, sanan. İLE Sanma, sanı, sezme. | Şüphe, işkil. )


- ZANNETME! ile/ve/||/<> FARZ ETME! ile/ve/||/<> SOR! ile/ve/||/<> SÖYLE!


- ZANNETMEDEN ÖNCE ve/<> YARGILAMADAN ÖNCE ve/<> YARALAMADAN ÖNCE ve/<> KONUŞMADAN ÖNCE

( Öğren! VE/<> Anla! VE/<> Hisset! VE/<> Düşün! )


- ZANNETMEK/ZEHAP[Ar.] ile ZAMMETMEK[Ar.]

( Sanı, kuşku/şüphe. İLE Katmak. )


- ZAP ZAP ile RAP RAP
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Adımların hızlı atılmasına ilişkin yansıma bir ilgeç. İLE Adımların atılmasına ilişkin yansıma bir ilgeç. )


- ZAR-ZOR (HALLETMEK)


- ZAR ile/ve/<> İÇZAR

( ... İLE/VE/<> Çiçektozunu saran iki zardan, içte olanı. )


- ZAR ile İNCE ZAR

( MEMBRANE vs. PELLICLE )


- ZAR ile ZAR[Ar. çoğ. ZURÛ']

( İnce deri. İLE İnek vb. hayvanların memesi. )


- ZAR' ile -ZÂR[Fars.] ile -ZÂR[Fars.]

( Meme. | Süt veren hayvan memesi. İLE Ağlayan, inleyen. | Zayıf, dermansız. | İnleme, ağlayış. İLE Adlara eklenerek yer adı bildirir.[ÇEMEN-ZÂR: Çimenlik. | GÜL-ZÂR: Güllük. | LÂLE-ZÂR: Lâle bahçesi.] )


- ZARÂFET:
"GÖZE BATMAK" değil/yerine/>< AKILDA VE GÖNÜLDE KALMAK


- ZARÂFET ile/ve/<> LETÂFET


- ZARÂFET ile/ve/||/<>/> ZİYÂFET ile/ve/||/<>/> ZİYÂRET


- ZARANZA ile/ve/||/<>/< ZARANZA URGI
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Yalancısafran. İLE/VE/||/<>/< Yalancısafran tohumu. )


- ZARAR ile/değil/yerine DAHA AZ ZARAR


- ZARAR ile/değil/yerine KARAR

( Çoğu. İLE/DEĞİL/YERİNE Azı. )


- ZARAR ile KÂRDAN ZARAR

( LOSS vs. LOSS IN PROFIT )


- ZARAR ile ZIRAR

( ... İLE Zarara zararla karşılık verme. )


- ZARARI, AZA İNDİRGEMEK değil ZARARI, AZA İNDİRMEK


- ZARARLI/YANLIŞ/KÖTÜ/GÜNAH/HARAM AMA ... ile/değil/yerine ... VE ZARARLI/YANLIŞ/KÖTÜ/GÜNAH/HARAM


- ZARARLI OLMAK ile/ve ZARARDA OLMAK


- ZARARLI SABİT GELENEĞE SAPLANMA değil/yerine/>< YARARLI SABİTİN TAKLİDİ


- ZARARLI ile ZARARSIZ

( HARMFUL vs. HARMLESS )


- ZARARSIZ OLMAK ile/ve/||/<>/> YARARLI OLMAK


- | ZARF-I MÜSTEKÂR ve ZARF-I LAĞV | ile/ve/<> ZARF-I HÂS

( ... İLE/VE/<> Kur'ân-ı Kerîm, âyet ve hadislerdeki için, incelik sağlamak/sunmak üzere geçerlidir. )


- ZARGANA[Yun.] ile TİMSAH ZARGANA

( ... ile )

( Uskumrusugillerden, gövdesi silindir biçiminde, gaga gibi ince, uzun, sivri ağızlı bir balık. İLE ... )

( BELONE ACUS cum ATRACTOSTEUS SPATULA )


- ZARÎ[Ar.] ile ZARÎ[Ar.] ile ZÂRİ'[Ar.] ile ZÂRÎ[Ar.]

( Kanı durmayan damar. İLE Memesi büyük olan. İLE Ekin eken, çiftçi. İLE Ağlayıp sızlama. )


- ZARÎF değil/yerine/= GÜZEL, ŞIK, ZARÂFETLİ | NÂZİK, İNCE, YAKIŞIKLI | İNCE NÜKTELİ, İNCE NÜKTELERLE KONUŞAN


- ZARÎFE[Ar.] ile ZÂRİFE[Ar.]

( Zarif şey. İLE Fazla, gereksiz söz. )


- ZARLA-ZORLA


- ZARR[Ar.] ile ZÂRR[Ar.] ile ZARR[Ar.] ile ZAR[Ar.]

( Zarar. İLE Zararlı. İLE Zarara neden olan. İLE İnce perde ya da örtü. | İnce ve yumuşak yaprak biçimindeki organlar ya da örgen bölümleri, çeper. | Birbirine sımsıkı yapışık hücre ya da moleküllerden oluşan ve bitkilerin çeşitli bölümlerini bir kın gibi saran ince tabaka, cidar, çeper. | Tavla ve başka oyunlarda kullanılan nesnelerden küp olarak yapılan ve altı yüzünde, birden altıya kadar benekler bulunan oyun aracı. )


- ZARUNLU:
ZARURÎ ile/ve/değil ZORUNLU

( Bazı/çoğu sözler hatalı seslendirildikleri için değil konuşurken, birbirine yakın ya da eş iki sözcüğü bir anda söyleme ya da birini söyleyecekken ani bir karar ve hızla ötekine geçme sonucu çıkan söz(cük)lerdir. )


- GEREKSİNİMLER:
ZARÛRÎ ile/ve/||/<>/> HÂCÎ ile/ve/||/<>/> KEMÂLÎ

( Yaşamak için gerekli olan beslenme ve güvenlikle ilgili gereksinimler. İLE/VE/||/<>/> Zorunlu olmayan, ama varoluşu, insanı rahatlatan unsurlara duyulan gereksinimler. İLE/VE/||/<>/> Kişilerin kaygılarını ve estetik beklentilerini karşılayan gereksinimler. )


- ZÂT:
BİLİNMEZ değil TEK BİLİNEN

( ... DEĞİL Şüphe edil(e)meyen tek şey. )


- ZÂT ile/ve/<> MEVCUD


- ZÂT ile/ve/||/<>/> SIFAT ile/ve/||/<>/> EFAL ile/ve/||/<>/> ESÂR[< ESER]

( Öz/İnsan. VE/||/<>/> Bilgi. VE/||/<>/> Eylem. VE/||/<>/> Yapıt/eser. )


- ZÂTEN ŞÖYLEYDİ değil/yerine DAHA ÖNCE DE ŞÖYLEYDİ


- ZÂT-EN ile/ve/||/<> HAKİKAT-EN


- ZÂT[Ar.]-EN[Fars.][<>/||/>< SIFAT-EN] değil/yerine/=/: ÖZCE, ÖZ OLARAK, ÖZÜ İTİBARİYLE["doğrusu" değil!]
[<>/||/>< SIFATEN: görünüşçe, görünüş olarak, görünüşü itibariyle]

( NOUMENON vs./||/<>/>< PHENOMENON )

( I vs./||/<>/>< ME )


- ZATİ[Ar.] ile ZATÎ[Ar.] ile ZÂTÎ[Ar.] ile Zâtî[Ar.]

( Zâten. İLE Kendine özgü. İLE Kendiyle ilgili, kendine ait, kişilik, özlük, özel. İLE Ünlü Türk şairi. [1471 - 1546] )


- ZÂVİYE ile/||/<> ZÂVİYE MUSATTAHA

( Açı. İLE/||/<> Düzlemsel açı. )


- ZAY'A[Ar. < ZIYÂ/ZIYA'] ile ZAYÂ'[Ar.]

( Binasız arsa. | Geliri olan bina. | Tarla, çiftlik. İLE Elden çıkma, yok olma, kaybolma. )


- ZAYIF ELEKTROLİT ile GÜÇLÜ ELEKTROLİT

( Suda kısmen iyonlaşan bileşik. İLE Suda tamamen iyonlaşan bileşik. )


- ZAYIF "YAPAY ZEKÂ" YAKLAŞIMI
ile/değil
GÜÇLÜ "YAPAY ZEKÂ" YAKLAŞIMI


- ZAYIF[Ar. < ZA'ÎF] ile/ve/||/<> KADİT[Ar. KADÎD]

( Eti, yağı az olan, sıska, cılız, arık (insan ya da hayvan). | Görevini yapacak kadar yeterli gücü olmayan. | Sağlamlığı, dayanıklılığı olmayan. | Önemli, güvenilir olmayan. | Çok az. | Enerjisi, etkisi, yoğunluğu az olan. | Başarısızlığı gösteren not. | Bilgi yönünden yeterli olmayan, yeteneksiz. | Kişilik ve ruhsal yönden gereği kadar güçlü olmayan. İLE/VE/||/<> Çok zayıf. | İskelet. )


- ZAYIF ile SÜZÜK/SÜZGÜN

( ... İLE Zayıf, güçsüz, süzgün. | Süzgünleşmiş, süzülmüş. )


- ZAYIFLAMAK ile/ve/değil/||/<> KEMERİN/LASTİĞİN ZAYIFLAMASI


- KAYGI:
ZAYIFLAŞTIRICI ile/ve/değil/yerine/||/<> KOLAYLAŞTIRICI

( ANXIETY:
DEBILITATIVE vs. FACILITATIVE )


- ZAYIFLIK ile ZAAF


- ZEBÎB[Ar.] ile ZEHR-İ MÂR[Fars.]

( Yılan, akrep gibi hayvanların zehiri. İLE Yılan zehiri. )


- ZEBÎL[Ar.] ile ZEBÎR[Ar.] ile ZEBL / ZEBR[Ar.]

( Gübre, fışkı. | Pislik. İLE Mihnet, sıkıntı. | Mektup, yazılmış şey. İLE ... )


- ZEBL[Ar.] ile ZEBR[Ar.]

( Deniz kaplumbağasının kabuğu. İLE Kitap, cüz. | Kitap yaprağı. | Yazı yazma. | Söz. | Yazı. | Zekâ. | Güçlü, sağlam kişi. )

( ... İLE "Vuran/vurucu" anlamına gelerek birleşik sözcükler yapar.[GÛŞ-ZED: Kulağa çalınan. | ZEBÂN-ZED: Yayılmış söz, dil persengi(gereksiz sözcük/ifade tekrarları).] )


- ZEBRA ile QUAGGA ZEBRASI

( ... İLE Ne yazık ki, soyu tükenmiştir. :( )


- ZEBSE değil SEBZE


- ZECREN[Ar.] ile ZECRİ[Ar.]

( Yasaklayarak. | Zorlayarak. | Eziyet ederek. İLE Zorlayıcı, zorlayan, yasaklayan. )


- ZEHİR/AĞI/SEM[Ar.] ile/ve/||/<>/>< PANZEHİR[Fars. < PÂD-İ ZEHR(PÂD: Saklayan. | Koruyan, bekleyen. | Büyük, ulu.)]

( SEMM ile ... )

( ZEHR ile BÂD-ZEHR )

( POISON vs. ANTIDOTE )

( VENOM vs./and/< ANTI-VENOM )


- ZEHİR-ZEMBEREK (ETMEK/OLMAK)

( Pişman olunduğunda. )


- ZEHİR ile/ve/||/<> ZEHİRLEYİCİ/ZEHİRLİ ile/ve/||/<> ZEHİRCİ

( image )

( Ayrıntılarını okumak için burayı tıklayınız... )

( )

( "Arasındaki FaRkLaR neler?" yazısını okumak için burayı tıklayınız... )


- ZEHİRLENMELER:
SİNDİRİM YOLUYLA ile/ve/||/<> SOLUNUM YOLUYLA ile/ve/||/<> DERİ YOLUYLA

( En sık rastlanan zehirlenme yoludur. Sindirim yoluyla alınan zehirler, genellikle ev ya da bahçede kullanılan kimyasal maddeler, zehirli mantarlar, bozuk besinler, ilaç ve aşırı alkoldür. İLE/VE/||/<> Zehirli maddenin solunum yolu ile alınmasıyla oluşur. Genellikle karbonmonoksit[tüp kaçakları, şofben, bütan gaz sobaları], lağım çukuru ya da kayalarda biriken karbondioksit, havuz hijyeninde kullanılan klor, yapıştırıcılar, boyalar ev temizleyicileri gibi maddeler ile oluşur. İLE/VE/||/<> Zehirli madde, vücuda doğrudan deri aracılığı ile girer. Bu yolla olan zehirlenmeler, böcek sokmaları, hayvan ısırıkları, ilaç enjeksiyonları, saç boyaları, ziraî ilaçlar gibi zehirli maddelerin deriden emilmesi ile oluşur. )


- ZEHİRLEYİCİ(/"ZEHİRLİ") GAZ ile BOĞUCU(ASFİKSİYAN) GAZ

( ... İLE Yanardağ ya da maden ocağı gibi yerlerde çıkan tehlikeli gaz. )

(

Zehirleyici(/"Zehirli") Gazlar ile Boğucu Gazlar Arasındaki Farklar

1. Zehirleyici Gazlar (Toksik Gazlar)

Tanım: Solunduğunda gövdeye kimyasal olarak zarar veren, genellikle gözelere, örgenlere ya da sinir düzenine doğrudan etki eden gazlar.

Etkileri:

  • Gözesel işleyişi bozar.
  • Örgen yetmezliğine ya da ölümcül zehirlenmelere yol açabilir.
  • Etkileri genellikle kalıcı ya da gecikmelidir.
GazÖzelliği
Fosgen (COCl₂)İkinci Dünya Savaşı'nda kullanılan; akciğerlerde sıvı birikmesine neden olur.
Klor (Cl₂)Mukozalarda yanma, öksürük, boğulma hissi.
Hidrojen Siyanür (HCN)Hücrelerin oksijen kullanmasını engeller.
Kükürt Dioksit (SO₂)Solunum yollarında yakışa(tahrişe) neden olur.
Amonyak (NH₃)Göz ve solunum yollarında yanık etkisi oluşturabilir.

2. Boğucu Gazlar (Asfiksiyanlar)

Tanım: Solunduğunda doğrudan oksijenin yerini alarak ya da oksijenin kullanımını engelleyerek boğulmaya yol açan gazlar.

Etkileri:

  • Oksijenin yerini alarak ortamda boğulmaya neden olur.
  • Bazıları kandaki oksijen taşıma işlevini bozar.
  • Bilinç kaybı, baş dönmesi ve ani ölümle sonuçlanabilir.

a) Yalın Boğucular

GazÖzelliği
Azot (N₂)Kapalı ortamda oksijenin yerini alarak boğulmaya yol açabilir.
Metan (CH₄)Yanıcıdır; yüksek yoğunlukta oksijen yetersizliğine neden olur.
Helyum (He)Solunum yerine geçerek boğulmaya neden olabilir.

b) Kimyasal Boğucular

GazÖzelliği
Karbonmonoksit (CO)Hemoglobinle birleşerek oksijen taşınmasını engeller.
Hidrojen Sülfit (H₂S)Sinir düzenine hızla etki eder, solunumu durdurabilir.

Temel Farklar

Özellik Zehirleyici Gazlar Boğucu Gazlar
Etki biçimi Kimyasal zehirleyici etki Oksijen eksikliğiyle boğulma
Hedef Örgenler, gözeler, sinir düzeni Solunum düzeni ve kan dolaşımı
Örnek Gazlar Fosgen, HCN, Klor, NH₃ CO, CH₄, N₂, H₂S
Sonuç Zehirlenme, doku hasarı Bilinç kaybı, ölüm
Kalıcılık Kalıcı ya da gecikmeli etki Genellikle ani etki
)


- ZEHİRLİ/TOKSİK KALORİ değil/yerine TOK KALORİ


- ZEHİRLİ YILANLAR ile ZEHİRSİZ YILANLAR

( Yerde olanlar. İLE Dallarda olanlar. )

( Gözbebekleri elips biçimindedir. İLE Gözbebekleri yuvarlaktır. )

( Doğururlar. İLE Yumurtlarlar. [Anaconda dışında] )

( Amazonlar'da, Hindistan kobrası dışında hemen hemen her tür yılanı bulmak olanaklıdır. )

( Fransa Guyana'larındaki ormanlarda bulunan çok çeşitli yılanların sadece %10'u zehirlidir. Yerlilerin zehirli yılanı derisinden tanıması, "kırmızı renkten sonra sarı renk varsa zehirlidir" biçimindeymiş. )

( )

( ZEHİRLİLER:
* Gözbebekleri elipstir.
* Soluk delikleri(nostril) fotodaki gibidir.
* Oyuk(pit) vardır.
* Derilerinin kuyruk bölgesi alt tarafı tekil sıralıdır.

ile

ZEHİRSİZLER:
* Gözbebekleri yuvarlaktır.
* Soluk delikleri(nostril) fotodaki gibidir.
* Oyuk(pit) yoktur.
* Derilerinin kuyruk bölgesi alt tarafı çift sıralıdır. )


- ZEHL[Ar.] ile ZEHR[Ar. çoğ. EZHÂR] ile ZEHR[Ar.] ile ZEİR/ZE'R / ZEÎR[Ar.]

( Dalgınlıkla unutma ya da geciktirme. | İşin çokluğu yüzünden geciktirme. İLE Çiçek. İLE Zehir, ağu. İLE ... )


- ZEİR/ZE'R[Ar.] ile ZEÎR[Ar. çoğ. ZEÎRÂT]

( Aslan kükremesi. İLE Gövdenin içinden duyulan doğal ya da hastalıklı ince ses. )


- ZEKÂ GÖSTERGESİ:
YANITLAR(IY)LA ile/ve/değil/yerine/||/<>/> SORULAR(IY)LA


- ZEKÂ:
(HIZLI) (İSÂBETLİ) "BİRLEŞTİRME/BAĞLANTILANDIRMA/KESKİNLEŞTİRME" BİLGİSİ ile/ve/değil/||/<> AYIRMA BİLGİSİ/YETİSİ


- ZEKÂ-İÇGÜDÜ ile ZEKÂ-İÇTEPİ


- ZEKÂ ile/ve/değil CESARET


- ZEKÂ ile/ve/<>/değil EDEP/EDEB


- ZEKÂ ile/ve/||/<>/>/< ZEUS

( ... İLE/VE/||/<>/>/< Tümel zekâ. )


- ZEKÂT ve/||/<>/>/< ZEKÂ


- ZEKÎ[< ZEKÂ), ZEKİYYE değil/yerine/= TEMİZ, HÂLİS, HÂLİ TEMİZ OLAN KİMSE | AKLINI SAFLAŞTIRMIŞ, ARI, DURU HALE GETİRMİŞ KİŞİ


- ZEKÎ[Ar. < ZEKÂ] ile ZEKÎ[Ar. çoğ. EZKİYÂ] ile ZEKÎR[Ar.]

( Temiz, halis, hali temiz olan kişi. İLE Zeyrek, zekâ sahibi, çabuk anlayışlı. İLE Unutmayan, belleği güçlü. )


- YALNIZLIK:
ZEKİLERDE ile/ve/||/<> ÇIKARSIZLARDA ile/ve/||/<> SAĞDUYULULARDA


- ZELÎL[Ar.] ile ZELÎL[Ar. < ZİLLET | çoğ. EZİLLÂ, EZİLLE, ZİLÂL, ZULLÂN]

( Sürçüp düşen, yanılan. İLE Hor, hakir, alçak, aşağı tutulan, aşağılanan. )


- ZELLE(T) ile ZULÜM

( Sürçüp kayma. İLE Güçlü birinin yasaya ya da vicdana aykırı olarak başkalarına yaptığı her türlü kötülük, haksızlık. )


- DEPREM / ZELZELE/ZİLZÂL/ZELZAL/ZÜLZAL[Ar.] değil/yerine/= YER SARSINTISI/YER SARSAN


- ZEL/ZELL[Ar.] ile ZELL[Ar.]

( Osmanlı abecesinin 11. harfidir.[Ebced hesabında 700 sayısının karşılığıdır.] İLE Kayma, ayağı sürçme. | Yanılma, yanlış yapma. )


- ZEN:
ANLAMI (")ANLAMSIZLIĞI/NDA(") ile/ve/||/<> (")ANLAMSIZLIĞI(") DA ANLAMLILIĞINDA


- ZEN:
ANLAŞILABİLMESİ ANLAŞILAMAMASINDA ile/ve/||/<> ANLAŞILMAMASI DA ANLAŞILABİLMESİNDE


- ZEN[Jap. < ZENNA < CHENNA(Çince)] ile ZEN[Fars.]

( Felsefe, düşünüş, yaşam biçimi. İLE Kadın. )


- ZENAAT değil ZANAAT


- ZENÂBÎL[Ar. < ZENBÎL/ZİNBÎL] ile ZENÂBÎR[Ar. < ZÜNBÛR]

( Zenbiller. İLE Eşek arıları. )

( Kadınlar. | Vurucular, dövücüler. İLE "Vurarak" anlamıyla birleşik sözcükler oluşturur. [TA'NE-ZENÂN: Söverek, küfür ederek.] )


- ZENCEBÎL[Ar.] ile ZENCEFÎL[Ar.]

( Zencefil. | Şarap. İLE Hindistan ve Malezya'da kalın ve yumuşak köksaplı bir bitki. )


- ZENCİ[Ar.]/SİYAHÎ[Fars. + Ar.] ile/değil/yerine/<> KARAŞIN

( ... İLE/DEĞİL/YERİNE/<> Rengi karaya çalan, esmer kişi. )


- ZENDAKA/ZINDIKLIK ile/ve/||/<> İLHÂD


- ZENGİNİN YÜRÜDÜĞÜ ile/ne yazık ki FAKİRİN YÜRÜDÜĞÜ

( Sindirebilmek için. İLE/NE YAZIK Kİ Bulmak için. )


- ZENGİNLİK:
[ya] ÇOK PARA ile/değil/yerine/ya da/>< ÇOK DOST

( Belki ikisinden biri olur fakat ikisi birden olmaz! )

( Dostlarım! Dünyada, dost yoktur! )


- ZENGİN/LİK ile/ve/değil/yerine/||/< ENGİN/LİK


- ZER'[çoğ. ZÜRÛ] ile ZER[Fars.] ile ZER[Fars.]

( Ekme, tohum saçma. | Ekilmiş ekin. İLE Altın. | Akçe, para. | Nevbet, oruç, çile. İLE Sarı. )


- ZERÂFET değil ZARÂFET(KİYÂSE/T: Akıllıca davranış, akıllılık.)


- ZERD/ZERED[Ar. çoğ. ZÜRÛD] ile ZERD[Ar.]

( Halka halka örülmüş savaşçı zırhı. İLE Sarı. | Solgun, soluk. )


- ZER-İ DEH-PENCÎ[Fars.] ile ZER-İ KAMER-TÂB[Fars.] ile ZER-İ KÂMİL[Fars.] ile ZER-İ MAHBÛB[Fars.] ile ZER-İ MAKLÛB[Fars.] ile ZER-İ SÂV/SÂVE[Fars.] ile ZER-İ ŞEŞ-SERÎ/VÎJE[Fars.]

( Yarısı bakır olan altın.[onda beşi] İLE Üzerinde ay simgesi bulunan bir altın para. İLE Tam, hâlis, ayarı tamam altın. İLE Yirmibeş kuruş değerinde bir altın para.[1787'de 3,5 kuruş değer konulmuş ve II. Mustafa devrinde çıkarılmıştı.] İLE Kalıp altın. İLE Ayarı tam altın ya da kırıntısı. İLE Hâlis altın. )


- ZERÎ' ile ZER'Î ile ZERİ'

( Araya giren, şefaat edici. İLE Arşınla ölçülen şey. İLE Çabuk, kolay olan. )


- ZERÎ'[Ar.] ile ZER'Î[Ar. çoğ. ZER'İYYÂT] ile ZERİ'[Ar.]

( Araya giren, şefaat edici. İLE Arşınla ölçülen şey. İLE Çabuk, kolay olan. )


- ZERRÂ'[Ar. < ZER'Î]/ZÜRRÂ[Ar.] ile ZERRÂH/ZÜRRÂH[Ar. çoğ. ZERÂRÎH]

( Ekinci, çiftçi. İLE Kuduz böceği. )


- ZERRE MİSKAL (İLGİSİ BULUNMAMAK) -ile


- ZERRE ile/ve/||/<> KÜRRE[Ar. < KURE]

( Çok küçük parçacık. | 0,00156 gram olan ağırlık ölçü birimi. İLE/VE/||/<> Tüm noktaları merkezden aynı uzaklıkta bulunan bir yüzeyle sınırlı nesne. | Yeryüzü, acun/dünya. )


- ZERZEVÂT değil SEBZEVÂT


- ZERZEVÂT/SEBZEVÂT[Fars.] değil/yerine/= GÖVERİ/GÖVERTİ


- ZEVÂD[Ar. < ZÂD] ile ZEVÂT[Ar. < ZÂT] ile ZEVÂD[Fars.]

( Azıklar, yiyintiler. İLE Kişiler/şahıslar, kimseler. İLE Azık, erzak stoku. )


- ZEVÂHİRİ[Ar.] KURTARMAK değil/yerine/= GÖRÜNÜŞÜ KURTARMAK


- ZEVÂL ile/ve/<> FEY-İ ZEVÂL

( Güneşin tam tepede olduğu an/vakit. İLE/VE/<> Güneşin zevâlden çıkmaya başladığı an. )


- ZEVCE-İ MEDHÛLETÜN BİHÂ[Ar.] ile ZEVCE-İ GAYR-İ MEDHÛLETÜN BİHÂ[Ar.]

( Gerdeğe girmiş eş/zevce. İLE Henüz gerdeğe girmemiş eş/zevce. )


- ZEVK ALARAK ile ZEVK VEREREK


- ZEVK ALMAK İÇİN/ÜZERE ile ZEVK VERMEK İÇİN/ÜZERE


- ZEVK ile BEĞENİ/İÇ TAT

( ENJOYMENT vs. LIKE )


- ZEVK ile/ve BİRLİK/TEVHİD


- ZEVK ile/ve SEFA/SAFÂ[ZEVK Ü SEFÂ]

( ENJOYMENT vs./and TO ENJOY )

( SUKHA )


- ZEVK ile/ve/||/<>/>/< ŞEVK


- ZEVK ile/ve TEVHİD

( Tevhidin tadı, onu kullananındır. )

( Ham tevhidden yararlanılmaz. )

( Her boyaya boyanmak tevhid değildir. )

( Tevhidin hali, kullanandan sarf olunur. )

( Zevk, deryada kaybolmaktır. )

( Tevhidin tadını, aletleri kullanarak dolabı yapanlar bilirler. )

( Birinci tevhid, ağacı kesenin tevhididir. İkincisi mobilyacının, üçüncüsü de o mobilyayı kullananın tevhididir. Tahtacı kestiği ağaca, mobilyacı dolaba imrenmiştir. O tevhid dolabını taşıyan hamalın ise ambalajın içindeki eşyadan haberi yoktur. )


- ZEVK ve/||/<>/< ZEKÂ


- ZEVKİ SÜREN ve/<> ZEKİ MÜREN


- ZEVKİNE ERMEK ile/ve/||/<>/< ZEVK VERMEK


- ZEYBEK ile KIRIK ZEYBEK


- ZEYBEK'TE:
"ALTTAN ÇIRPMA" değil ÜSTTEN ÇIRPMA


- ZEYNEB ile/ve FÂTIMA

( Salih'lerin annesi. İLE Muhammed'lerin annesi. )

( ZEYNEP[ZEYN - EB: Babasının süsü/güzelliği.] )


- ZEYNEL ABİDİN ve/<> ZEYNEB


- ZEYTİN "ÇEKİRDEĞİ" ile "İNCİR ÇEKİRDEĞİ"


- ZEYTİN DALI ve/||/<> ZEYTİN TANELERİ ve/||/<> ZEYTİNYAĞI

( [gibi] Barış. VE/||/<> Bereket. VE/||/<> Sağlık. )


- ZEYTİN ile DELİ/CE ZEYTİN

( OLIVE vs. ... )

( OLEA EUROPAEA/OLEA SATIVA cum/et ... )


- ZEYTİNBURNU ile/ve ZEYTİN BURNU

( Bakırköy - Kazlıçeşme arasında bulunan bir ilçe. İLE/VE Bakırköy - Yedikule arasında bulunan bir burun. )

( ZEYTİNLİ BURUN: Zeytinburnu'nun ilk adı. )


- ZEYTİN-EKMEĞİ BİRLİKTE YEMEK ile ZEYTİN, ÜSTTE VE KÜRDAN SAPLI YEMEK

( "Gariban olursun." İLE "Havalı/üst sınıf vs. olursun." )


- ZEYTİNLER'DE:
ÇOLUR ile/ve HAL ile/ve KALİ ile/ve KALAMATA ile/ve KALEMBEZİ ile/ve MEMECİK ile/ve MEMİLİK ile/ve SARIULAK ile/ve SELE ile/ve USLU ile/ve YOĞULIĞ


- ZEYTİNYAĞI ve (ÇİĞ) FINDIK/CEVİZ/BADEM/ŞAM FISTIĞI


- ZEYTİNYAĞI ile PAMUKYAĞI

( ... İLE Pamuk çekirdeklerinden elde edilen, zeytinyağına benzer bitkisel yağ. )


- ZEYTİNYAĞINDA:
ACILIK ile/ve/||/<> YAKICILIK

( Bir yemek kaşığı zeytinyağı ağızda yaydıktan sonra yavaşça yutulduğunda, 16. - 20. saniyeler arasında dilin yanlarında ve arka tarafında acılık duyumsanır.[Acılık duyumu uzun sürmez.] İLE/VE/||/<> Gerçek zeytinyağının yakıcılığı, 26. - 29. saniyelerde ortaya çıkar. Yakıcılık, biraz kalıcıdır.[Yakıcılığa neden olan oleocanthal olarak adlandırılan yağa antioksidan özelliği veren, polifenol bileşenidir.] )

( )


- ZEYTİNYAĞI'NDA:
BURUN YAĞI ile/ve AYAK YAĞI


- ZÎ-[Ar.] ile Zİ[Ar.]

( "sahip" anlamına gelmek üzere, sözcüklerin başına getirilerek birleşik sözcükler yapar. [ZÎ-NÜFÛZ: Sözü geçer, nüfuzlu. | ZÎ-KIYMET: Değerli. | ZÎ-ŞAN: Şanlı, şerefli.] İLE Giysi/elbise, kılık, kıyâfet, heyet. )


- ZÎB[Ar.] ile Zİ'B[Ar. çoğ. ZİÂB, ZU'BÂN]

( Süz, bezek. İLE Kurd, canavar. )


- ZIBÂBİYE-İ BERRİYYE[Ar.] ile ZIBÂBİYE-İ MÂİYYE[Ar.]

( Kertenkele ve benzeri hayvanlar. İLE Bu sınıfın suda yaşayan bölümü. )


- ZİBİDİ[Fars.] ile ZÜPPE/DANDİ[Fr. DANDY]/DIDON[Fr. < DIS DONC]

( Gülünç olacak derecede kısa ve dar giyinmiş olan. | Yersiz ve zamansız davranışları olan kişi. | Süslü ve yakışıklı. İLE Giyinişte, söz söyleyişte, dilde, düşünüşte, toplumun gülünç ve aykırı saydığı yapmacıklıklara ve aşırılıklara kaçan. )


- ZİBL[Ar.] ile ZİBR[Ar. çoğ. ZÜBÛR]

( Süprüntü, gübre. İLE Mektup. | Kitap. | Yazı. )


- ZİGON SEHPA ile FİSKOS SEHPA

( İçiçe geçmeli servis sehpası. İLE İki tekli koltuk arasında bulunan sehpa. )


- DÖL GÖZE/ZİGOT[Fr. < Yun. ZYGOTE] ile/ve/> ÖNDÖLÜT/EMBRİYON[İng. < EMBRYO] ile/ve/> DÖLÜT/CENİN/FETÜS

( MELFÛHA[çoğ. MELÂFÎH]: Anne karnındaki eril çocuk.
TAKLİYE: Anne karnındaki çocuğun yedinci aya doğru hareket etmesi, dönmesi. )

( MELFÛHA[çoğ. MELÂFÎH]: Anne karnındaki eril çocuk.
TAKLİYE: Anne karnındaki çocuğun yedinci aya doğru hareket etmesi, dönmesi. )

( MELFÛHA[çoğ. MELÂFÎH]: Anne karnındaki eril çocuk.
TAKLİYE: Anne karnındaki çocuğun yedinci aya doğru hareket etmesi, dönmesi. )

( MELFÛHA[çoğ. MELÂFÎH]: Anne karnındaki eril çocuk.
TAKLİYE: Anne karnındaki çocuğun yedinci aya doğru hareket etmesi, dönmesi. )

( MELFÛHA[çoğ. MELÂFÎH]: Anne karnındaki eril çocuk.
TAKLİYE: Anne karnındaki çocuğun yedinci aya doğru hareket etmesi, dönmesi. )

( MELFÛHA[çoğ. MELÂFÎH]: Anne karnındaki eril çocuk.
TAKLİYE: Anne karnındaki çocuğun yedinci aya doğru hareket etmesi, dönmesi. )

( MELFÛHA[çoğ. MELÂFÎH]: Anne karnındaki eril çocuk.
TAKLİYE: Anne karnındaki çocuğun yedinci aya doğru hareket etmesi, dönmesi. )

( MELFÛHA[çoğ. MELÂFÎH]: Anne karnındaki eril çocuk.
TAKLİYE: Anne karnındaki çocuğun yedinci aya doğru hareket etmesi, dönmesi. )

( MELFÛHA[çoğ. MELÂFÎH]: Anne karnındaki eril çocuk.
TAKLİYE: Anne karnındaki çocuğun yedinci aya doğru hareket etmesi, dönmesi. )

( MELFÛHA[çoğ. MELÂFÎH]: Anne karnındaki eril çocuk.
TAKLİYE: Anne karnındaki çocuğun yedinci aya doğru hareket etmesi, dönmesi. )

( MELFÛHA[çoğ. MELÂFÎH]: Anne karnındaki eril çocuk.
TAKLİYE: Anne karnındaki çocuğun yedinci aya doğru hareket etmesi, dönmesi. )

( MELFÛHA[çoğ. MELÂFÎH]: Anne karnındaki eril çocuk.
TAKLİYE: Anne karnındaki çocuğun yedinci aya doğru hareket etmesi, dönmesi. )

( MELFÛHA[çoğ. MELÂFÎH]: Anne karnındaki eril çocuk.
TAKLİYE: Anne karnındaki çocuğun yedinci aya doğru hareket etmesi, dönmesi. )

( ZYGOTE vs./and/> EMBRYO vs./and/> FETUS/FOETUS )


- ZİGOT ile/||/<> ZİGOT ÖNCESİ YALITIM/BARİYER/İZOLASYON ile/||/<> ZİGOT SONRASI YALITIM/BARİYER/İZOLASYON ile/||/<> ZİGOTAKSİ ile/||/<> YUMURTA/OVUM

( Bir yumurta ve spermin birleşmesiyle oluşan ilk göze.[Anneden ve babadan birer set olmak üzere iki set kromozom bulundurur. Ancak yumurta ve sperm gözelerinin her biri, mayoz bölünme nedeniyle sadece bir set kromozom içerir. Zigotun bölünmesi ve büyümesiyle embriyo oluşur.] İLE/||/<> Eş seçimi, zamanlama ve benzeri farklardan ötürü popülasyonlar arasında zigot, henüz oluşmadan önce ortaya çıkan yalıtım durumu. Böylece hibrit zigotlar oluşamaz. İLE Türler arası çiftleşme sonucu oluşan hibrit biçimlerde görülen gelişim bozuklukları ya da kısırlık durumlarından ötürü popülasyon içinde üremeye dayalı yalıtımın oluşması. İLE Dişi ve eril gametler arasındaki doğal çekim. İLE/||/<> İnsan fizyolojisinde, bir sperm gözesi ile döllendiğinde yeni bir organizma durumuna gelebilen, dişi üreme örgenlerinin birinden salınan tek göze. )


- ZİHİ[Ar.] ile ZİHÎ[Ar.]

( Arapça'da, "şu, bu" anlamına gelen işaret sözü. İLE Ne güzel, ne hoş. | Aferin, bravo. )


- ZİHİN FELSEFESİ ile/ve ESTETİK FELSEFESİ


- ZİHİN FELSEFESİ ile/ve YORUM FELSEFESİ


- ZİHİN HESABI değil/yerine/= AN SAYIŞI/USTAN SAYIŞ


- ZİHİN ile/ve/değil/yerine BİRLEŞTİRİCİ/KAPSAYICI ZİHİN

( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Koşullara karşı mücadele eden, başlangıçta düş kırıklığına uğrasa da zafere ulaşan, eylem halindeki sevgi. )


- ZİHİN/ANLIK ile/ve/=/||/<> ZAMAN

( Düşünce ve zihnin, kişinin üzerinde olması DEĞİL/YERİNE kişinin düşüncelerini ve zihnini/n üzerinde olması/olabilmesi, yönetebilmesi. İLE/VE/=/||/<> Zamanın, kişinin ve yaşamın üzerin(d)e olması/devrilmesi. DEĞİL/YERİNE Kişinin, zamanın/ı/n ve yaşamın/ı/n üzerinde olması/olabilmesi, yönetebilmesi. )


- ZİHİNDE:
OLGU değil [ya] NESNE [ya da] OLAY


- YORULMA:
ZİHİNDE ile/ve/||/<> GÖVDEDE

( Uyku kaçar. İLE/VE/||/<> Uyku gelir. )

( Yeterince düşünmekten kaçmak ve/ya da uykunuzun gelmesini istiyorsanız, fiziksel işler yapınız, (daha çok) hizmet ediniz. )


- ZİHİNSEL ENGELLİ/LİK ile/ve DÜŞÜNME ENGELLİ/LİK

( Hastalık/ta. İLE/VE Olumsuz alışkanlık/ta. )

( Bazı bireylerde. İLE/VE Toplum(lar)da. )


- ZİHİNSEL SEZGİ ile/ve/değil AKILSAL SEZGİ

( Zihin, fukarâ olursa akıl, ukalâ olur. )


- ZİHİNSEL YALNIZ/LIK ile GÖVDESEL(BEDENSEL) YALNIZ/LIK

( Adam adama yük değil, can gövdeye mülk değil. )

( "Ben Gövde'yim" düşüncesinin ötesine geçelim! )

( Yalnızlık çekmenize gerek yok. )

( Tek başına olsa da bir ağaç kadar sağlam durabilmeli ve yaşamı neşeyle algılamalıdır. )

( LONELINESS vs. SOLITUDE/ALONE
Go beyond the l-am-the-body idea.
You need not feel alone. )


- ZİHNEN[Ar.] ile ZİHNÎ[Ar.]

( Zihince, zihinde, zihinle, zihinden. İLE Zihne özgü, zihinle ilgili. )


- ZİHN-İ DAKÎK ile/ve/||/<>/>/< ZİHN-İ RAKÎK


- ZİHNİ ve GÖNLÜ:
DAR OLAN ile/değil/yerine/>< ZENGİN OLAN

( Dünyayı da sunsan, "Daha yok mu?" der. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Kuru ekmek de versen, şükreder. :) )

( Yüzünü asar. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Yüzü güler. :) )


- ZİHNİ YORMAK ile/değil/yerine ZİHNİ ZORLAMAK

( Körü körüne zorlukların üstüne gitmek şanssızlığa yol açar. Uyumlu zaman koşullarını beklerken gelişmelerle mutlu olun. )


- ZİHNİN ALTINDA EZİLİRSEK ile/değil/yerine/>< ZİHNİ AŞABİLİRSEK

( Deli oluruz. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Veli oluruz. )


- ZİHNİN BURUŞMASI ile/değil/>< TENİN BURUŞMASI

( "Heyecanımızdan vazgeçmemizle".[Olmamalı!] İLE/DEĞİL/>< Yıllarla.[Olabilir.] )


- ZİHNİN:
"DOLULUĞU" ile/ve/değil/yerine/||/<> "YÜKLÜLÜĞÜ"


- ZİHNİN/AKLIN, ONA ...:
KAYMASI/KAYAR ile/ve/||/<>/> KAÇMASI/KAÇAR


- ZİHNİYET ile/ve/<> NİYET


- ZİKİR ile/ve ZİKR-İ HABÎB


- ZİKR ETMEK ile İFŞÂ ETMEK


- ZİKR (ETMEK) ile/değil ZERK (ETMEK)


- ZİKR-İ HÂS ile/ve ZİKR-İ ZÂT


- ZİL'DE:
PARMAK ZİLİ ile/ve ZİLLİ MAŞA (ARAP)[Çankırı sohbet toplantılarında elden ele özel ezgisi ve gezdirme uygulamalarından.]


- ZILF[Ar. çoğ. EZLÂF, ZULÛF] ile ...

( İnek, koyun, keçi gibi hayvanların çatal tırnağı. )


- ZİLKAR İNİ/MAĞARASI ve/<> KÜRE DAĞLARI


- ZİLLET ile/değil/yerine/>< İZZET

( Hor görülme. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Büyüklük, yücelik, ululuk. )

( Hor görmeyi/göstermeyi[zilleti] "olağan/alışıldık" duruma getirmiş kişiler, izzetli kişilerden rahatsız olur ve onlara hakaret eder. )

( Eğer ahlâksızlığı meşrûlaştırmakla ilgili çabası olan için ahlâklı olanlar rahatsızlık verici olur. )

( Belirli düzen ve disiplinlerde "yaşayamayanlar" için düzenli olanlar, düşmandır. )


- ZİLLET ile/değil/yerine/>< MİLLET


- ZİMÂM-DÂR[Ar., Fars.] ile ZİLYED[Ar.]

( Bir işi elinde tutan, yöneten, yürüten. İLE Bir malı/gayrımenkulü elinde tutan, malı -sahibi olsun ya da olmasın kullanmakta bulunan kişi. )


- ZIMAR ile ZIMÂR


- ZİMBABWE < ZİMBA ZE MAHWE ya da ZİMBA WAYE

( [Şuna kabilesi dilinde/n] "Ulu Taş Evler" YA DA "Değerli Taş Evler" )


- ZIMNEN[Ar.] ile ZIMNÎ[Ar. çoğ. EZYÂL, ZÜYÛL]

( Açıktan olmayarak, dolayısıyla, kapalıca, üstü kapalı olarak. İLE Üstü kapalı, örtülü, açıktan olmayarak, dolayısıyla anlatılan. | Kendiliğinden. )


- ZİMOJEN/ZYMOGEN[İng.] değil/yerine/= ÖN ENZİM


- ZİNCİR ile HALİÇ ZİNCİRİ

( ... İLE Sayın Uğur Genç´in, Haliç Zinciri adlı kitabından, ayrıntılarını inceleyebilirsiniz... )


- ZİNDE[Fars.] ile/ve/||/<>/> İZİNDE


- ZINDIK KOKLATMAMAK değil ZIRNIK KOKLATMAMAK


- ZİNNAR ÜZÜMÜ ile/ve MAZRUNA ÜZÜMÜ

( Mardin'de. )


- ZIPKIN GİBİ ile/ve/||/<> DİPÇİK GİBİ


- YÜRÜMEK:
ZIPLAYARAK değil YAYLANARAK


- ZİR ZİR/ZİV ZİV (GEZMEK)


- ZIRR[Ar. çoğ. ZURÛR] değil/yerine/= DÖĞME | TOMURCUK


- ZİRÂ'[Ar.] ile ZÎRÂ[Ar.]

( Dirsekten orta parmak ucuna kadar olan bir uzunluk ölçüsü.[75-90 cm. arasındadır.] | Ay menzillerinden biri. İLE Çünkü, şundan dolayı ki. )


- [Ar.] ZİRÂ ile ZİRÂ-İ A'ŞÂRÎ ile ZİRÂ-İ AMME ile ZİRÂ-İ KİRBÂSÎ ile ZİRÂ-İ KİSRÂ/MELİK ile ZİRÂ-İ MESAHA ile ZİRÂ-I Mİ'MÂRÎ ile ...


- ZİRÂÂT[Ar. < ZİRÂ] ile ZİRÂÂT[Ar.] ile ZİRÂÂT[Ar. < ZİRÂAT]

( Uzunluk ölçüleri. İLE Ekincilikler, çiftçiler, tarımlar. İLE Ekincilik, çiftçilik, tarım. )


- ZİRAAT ile/ve ZANAAT


- ZIR/DELİ ile/değil DÂHİ

( Kişilerin/toplumun anlayamadıkları ve/ya da kabul edemedikleri. İLE/DEĞİL Deliliğini, topluma kabul ettire(bile)n. )

(
Özellikle sözlük çalışması, dilin önemi, bireyin farkı ve değeri, yaşam hakkı, aşk, dostluk, psikoloji, ümit, hizmet, hukuksal süreç bağlamında ve daha çoğu bireysel (||/<>) toplumsal düşünce, duygu ve değerler açısından izlenilmesi gerekli olan, gerçek bir yaşam öyküsünün işlenilmiş olduğu etkileyici, ilginç ve harika bir film. )

( "Oxford İngilizce Sözlüğü'nü Olanaklı Kılan Şizofren Cerrah: William Chester Minor" ve James Augustus Henry Murray hakkındaki ve sözlük yazma sürecindeki ilişkiyi okumak için burayı tıklayınız... )


- ZIRH ile/||/<> YANÇAK

( ... İLE/VE/||/<> Atın yanlarına bağlanan zırh. )


- ZİRKON[Fr.] ile ZİRKONYUM[Fr. < Lat.]

( Zirkonyum'un doğal durumda bulunan en önemli bileşiği. Renkszi, sarı, yeşil, kahverengi türleri olan, doğal ve saydam, değerli taş. | Ergime noktası 2700 °C'ye yaklaşan, ateşe çok dayanıklı, beyaz renkli, katı, zirkonyum bileşiği. ZrO2 İLE Atom sayısı 40, atom ağırlığı 91,22, yoğunluğu 6.25 olan, siyah toz biçiminde bir öğe. Simgesi: Zr )


- ZIRNIK/ZIRNÎH[Fars.] ile ...

( Sıçanotu, arsenik madeni ile kükürt karışımı bir madde. | Herhangi bir şeyin en küçük, önemsiz ve işe yaramaz parçası. )


- ZIRT ile/değil/yerine/>< SIRT


- ZIRT-FIRT ile ZIRT-PIRT ile ZIRT-ZIRT


- ZIRVA ile ZIRVA[Fars. < ZİRE-BÂ] ile/değil/yerine/>< ZİRVE/DORUK

( Zirvelerin, zırvalar ile işi olmaz. )

( Saçma, saçma sapan, boş, anlamsız söz. İLE Nohut ve çeşitli meyveler yapılan bir tür yemek. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Dağın/tepenin en üst noktası. | Bir işte ulaşılan en üst aşama. )


- ZİRVE-İ HÎÇ ile ZİRVE-İ ASLÎYE


- ZIT ile/değil İHTİLÂF

( [not] OPPOSITE vs./but CONFLICT )


- ZIT ile/yerine/değil ÖBÜR/ÖTEKİ UC

( [not] OPPOSITE vs./but OTHER TIP
OTHER TIP instead of OPPOSITE )


- ZITLARIN BİRLİĞİ ile PARADOKSLARIN BİRLİĞİ


- ZIT/LIK ile/ve/değil/yerine TAMAMLAYICI/LIK / TAMAMLAYICI/LAR

( [not] ANTONYM vs./and/but COMPLEMENTARY
COMPLEMENTARY instead of ANTONYM )


- ZIYA'/ZIYÂ'[Ar. < ZAY] ile ZIYA'[Ar.]

( Tarlalar, küçük çiftlikler. İLE Kayıp, yitim, kaybolma. )


- ZİYÂDE[Ar.] değil/yerine/= ÇOK, DAHA ÇOK | ARTMA, ÇOĞALMA | ARTAN, FAZLA KALAN | ÇOK BOL | AŞIRI, FAZLA


- ZİYÂDE[Ar.] değil/yerine/= ÇOK/DAHA ÇOK


- ZİYÂRET[Ar.] ile/ve/||/<>/> ZİYÂFET[Ar.]


- ZİYARETÇİ ile KONUK/MİSAFİR[< Ar. MÜSÂFİR(< SEFER/SEYAHAT EDEN):
Yolculuk ve yolculuk eden. | ZAYF[çoğ. ZÎFÂN, ZUYÛF]


- ZİYARETİN, "KISA"SI MAKBULDÜR ile/ve/değil/||/<>/< ZİYARETİN, "KISAS"I[KARŞILIKLI OLANI] MAKBULDÜR


- ZİYÂ-Yİ KAMER[Ar.] ile ZİYÂ-Yİ MUNTAFÎ[Ar.]

( Ayışığı. İLE Bazı akşamlar, güneş battıktan sonra Batı ufkunda ve sabahları güneş doğmadan önce doğu ufkunda görülen hafif ışık. )


- ZİYÂ-Yİ KAMER[Ar.] ile ZİYÂ-Yİ MUNTAFÎ[Ar.] ile ...

( Ayışığı. İLE Bazı akşamlar, güneş battıktan sonra Batı ufkunda ve sabahları güneş doğmadan önce doğu ufkunda görülen hafif ışık. )


- ZN-FE2+ (İNDİRGEME POTANSİYELİ) ile STANDART ELEKTROT POTANSİYELİ

( Çinko ve Demir(II) iyonları arasındaki redoks potansiyel farkı. İLE Bir standart hidrojen elektrotla karşılaştırıldığında yarı hücre potansiyeli. )


- ZOM ile ZUM(< ZOOM)

( Sarhoş. | Olgun olan kişi. İLE Odaklanma. )


- ZON/ZONE[İng.] değil/yerine/= KUŞAK


- ZON" değil SON


- ZONTA[Yun.] ile ZORBA[Fars. < ZORBAZ]

( Kaba ve kültürsüz kişi. İLE Güç gösterisi yapan, ağırlık kaldıran sporcu. )


- ZOR/ZORLUK/ZAHMET/MÜŞKÜLAT[Ar.] değil/yerine/= ÇETİNLİK/GÜÇLÜK/KIYINLIK


- ZOR ile ZOR DEĞİL

( DIFFICULT vs. NOT DIFFICULT )


- ZOR ile/ve ZORLA(N)MA!

( İse sev! İLE/VE Sevmiyorsa.
[Zor ise sev, sevmiyorsa zorlama!] )


- ZORA DAYANAMAYAN/LAR ile/>< ÖDÜLE "DAYANAMAYAN/LAR"


- ZORA-KÎ değil ZORÂKÎ


- ZORBA[Fars. < ZURBÂZ] ile/ve/||/<> ZALİM[Ar.]

( Gücüne güvenerek buyruğu altında bulunanlara söz hakkı ve davranış olanağı tanımayan "kişi". İLE/VE/||/<> Acımasız ve haksız davranan, zulmeden. )


- ZORBA ve/< ZORDA


- [ne yazık ki]
ZORBALIK ile/ve/değil/<>/> AKRAN ZORBALIĞI


- ZORLA GÜZELLİK OLMAZ değil ZORLAMAYLA/ZORLAYARAK, GÜZELLİK OLMAZ


- ZORLAMA ile ZORBALIK


- ZORLAMA ile/ve/değil/< ZORUNDA BIRAKMA


- ZORLAMA ile/ve/değil/yerine/<> ZORUNLULUK

( Kişilerde/insanda. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<> Doğada. )


- ZORLAMAK ile/ve/||/<>/> ZORTLAMAK


- ZORLANARAK ile/değil ZORLAYARAK


- ZORLAŞTIRMAK değil ZORLAMAK


- ZORLU ile/ve/değil ZORUNLU


- ZORLUKLARI GÖZE ALMAK ile/ve ZORLUKLARA GÖĞÜS GERMEK


- ZORLUKLARI:
"ÜSTLENMEK" ile/ve/değil "GÖĞÜSLEMEK"


- ZORUNDA DEĞİL/İM ile/değil/yerine/>< ZORUNLULUĞU YOK/OLMAZ

Bugün[25 Ekim 2025]
itibarı ile 23.065 başlık/FaRk ile birlikte,
23.065 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(93/94)