İlk ve Son Yazaç/Sözcük Değişken'leri olan FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibarı ile 23.065 başlık/FaRk ile birlikte,
23.065 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(54/94)
- KÜÇÜK DERT ile/ve/||/<> BÜYÜK DERT
( Konuşur/konuşturur. İLE/VE/||/<> Dilsizdir. )
- KÜÇÜK GÜNAH ile BÜYÜK GÜNAH
( Allah'ın, adâletiyle muamele edeceği zaman küçük günah yoktur. İLE Allah'ın, faziletiyle muamele edeceği zaman büyük günah yoktur. )
- KÜÇÜK GÜVENCELİK/KASKO ile/ve/||/<> DAR GÜVENCELİK/KASKO
( Küçük güvencelik/kasko, araçlarda oluşan küçük ölçekli kayıpların sigorta şirketi tarafından üstlenilmesi için hazırlanan bir üründür. Dolayısıyla güvence kapsamları sınırlıdır. Güvenceleri, sigorta şirketi bazında değişiklik gösterse de çoğunlukla boyasız araç kaportası onarımı, döşeme tamiri, göçük kurtarma, leke çıkarma gibi küçük onarımları kapsar. Bu tür, araçta farklı nedenlerle oluşan kozmetik sorunların poliçe kapsamında giderilmesini olanaklı kılar. İLE/VE/||/<> İçerdiği güvenceler nedeniyle genelde yoğun trafikte uzun süre araç kullanan sürücüler tarafından yeğlenir. Boyada ya da çamurlukta oluşan hafif çizikler de dâhil olmak üzere küçük hasarlarda devreye girmesi sayesinde aracın hasarsızlık oranı bozulmamış olur ve araç sahipleri bir sonraki yenileme döneminde avantajlı fiyatlarla kasko poliçelerini devam ettirebilme olanağına kavuşur. [Standart kasko paketleriyle beraber kullanımı sık karşılaşılan bir uygulamadır.] )
- KÜÇÜK HESAP ile/değil/yerine/>< AYRINTI
( "Küçük/güdük zihin"liler "uğraşır". İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Profesyoneller uğraşır. )
( Gözü, tanede olan kuşun, ayağı, tuzaktan kurtulmaz. )
( FERİ[Ar.]: Ayrıntılarla ilgili, ayrıntı niteliğinde olan. | İkinci derecede/n olan. )
- [ne yazık ki]
KÜÇÜK HESAP ile/ve/||/<>/>/< BİLGİSİZLİK
( İkirciğe neden olur. İLE/VE/||/<>/>/< Hesapsızlığa ve fazla/yersiz "atılganlığa" neden olur. )
- KÜÇÜK İŞ ile/ve/<> BÜYÜK İŞ
( [iş/çalışma/etkinlik] Kent içindeyse. İLE/VE/<> Kent dışındaysa. )
( Küçük çocuklara, işe gitmenin ve geri dönüşün ne kadar süreceğini anlatmak üzere kullanılabilecek sözler. )
- KÜÇÜK KAN DOLAŞIMI ile/ve/<> BÜYÜK KAN DOLAŞIMI
( Sağ karıncıktan çıkan akiğer atardamarı kalbin hemen üzerinde ikiye ayrılarak biri sağ öbürü sol akciğere ider. Akciğerde kan temizlendikten sonra her akciğerden bir çift toplardamar halinde çıkarak sol kulakçığa dört koldan dökülür. Kalple akciğer arasındaki bu dolaşıma "Küçük Dolaşım" denir. İLE/VE/<> Sol karıncıktan çıkan aort, sola doğru kıvrılarak bir yay yapar. Bu yaydan başa ve kollara damarlar ayrılır. Daha sonra aort aşağı doğru kıvrılarak diyaframı deler ve karın boşluğuna geçer; kalça hizasında ikiye ayrılarak bacaklara uzanır. Bu aralıkta, iç organlara ve kaslara dallar verir. Gövdenin alt kısımlarında oksijensiz kan al ana toplardamarı ile gövdenin üst kısmından toplanan oksijensiz kan ise üst ana toplardamarı ile kalbin sağ kulakçığına dökülür. Bu dolaşım sistemine de "Büyük Dolaşım" denir. )
( KÜÇÜK KAN DOLAŞIMI - İBN. NEFİS, FAZIL b. NÂTIK ve HARVEY )
( Kanımızın, gövdemizi dolaşması, yalnızca 22-23 saniye sürmektedir. )
(
)
- KÜÇÜK KOL ÖRTÜLERİ ile/ve/<> ORTA KOL ÖRTÜLERİ
- YILDIZLAR:
KÜÇÜK KÜTLELİ ile/ve/||/<>/> BÜYÜK KÜTLELİ
( Sessiz. İLE/VE/||/<>/> Büyük bir patlama ile. )
- KÜÇÜK OLASILIK değil DÜŞÜK OLASILIK
- KÜÇÜK ORMAN KARTALI ile YILAN KARTALI
( Tüyleri, kemiklerinden iki kat daha ağırdır. İLE ... )
( ... vs. SPOTTED EAGLE )
( ... cum AQUILA POMARINA )
- KÜÇÜK ROK ile BÜYÜK ROK
- KÜÇÜK ŞALGAM = YAĞ ŞALGAMI
( Turpgillerden, çiçekleri kokulu, tohumlarından ışık araçlarında ve sabun yapımında kullanılan bir yağ çıkarılan, kolzaya benzeyen bir bitki. )
( BRASSICA RAPA )
- KÜÇÜK ÜNLÜ(LER) ile BÜYÜK ÜNLÜ(LER)
- KÜÇÜK YEŞİL AĞAÇKAKAN ile YEŞİL AĞAÇKAKAN
( ... İLE Avrupa'da bulunur. )
( ... İLE "Yağmur kuşları" olarak da bilinir. [kahkahaya benzeyen farklı bir sesi duyuluyorsa yağmur geliyor demektir.] )
( ... İLE Bir zamanlar İngilizce'de 40'a yakın bölgesel adı vardı. [Hewhole, Wudewale, Galley Bird, Yaffle(halen kullanılmaktadır! [anlamı: "doymak bilmeden yemek"tir. Bir oturuşta 2000 karınca yiyebildiği için])]
GREY-HEADED WOODPECKER vs. HEWHOLE )
( PICUS CANUS cum PICUS VIRIDIS )
- KÜÇÜK ZİHİN ile/değil/yerine/<>/> ORTA ZİHİN ile/değil/yerine/<>/> İLERİ ZİHİN
( Kişilerle uğraşır. İLE/DEĞİL/YERİNE Olaylarla uğraşır. İLE/DEĞİL/YERİNE Düzenle/sistemle uğraşır. )
( "Her sorunun" kendince bir yanıtı/açıklaması vardır. İLE/DEĞİL/YERİNE Deneyimlerinden öğrenir. İLE/DEĞİL/YERİNE Herşeyden ve herkesten öğrenir. )
( "Dengini" arar. İLE ... İLE/DEĞİL/YERİNE Kendini arar. )
( "İleri zihinler, kendi çağının ötesindedir, zekiler, kendine bir şeyler çıkarır ve ahmak olan da buna karşı koyar.[The great person is ahead of their time, the smart make something out of it, and the blockhead, sets themselves against it.]" )
- KÜÇÜK ile GÜDÜK
- KÜÇÜK ile/ve/<> KÜÇÜLTÜLMÜŞ
- KÜÇÜKÇEKMECE ile/ve KÜÇÜKÇEKMECE GÖLÜ
( Büyükçekmece - Florya arasında bir semt. [1987] [Adını "Çekdiri" adlı gemilerin çekildiği yer olmasından dolayı almıştır.] İLE/VE Küçükçekmece'de, Marmara Denizi kıyısında bulunan kıyı ve baraj gölüdür. [Suyu tuzludur.] [Yüzölçümü 16 km2, derinliği 20 m., denizden yüksekliği 3 m.] [28 Ocak 1969'da donmuştur.] )
- KÜÇÜK-MÜÇÜK
- KÜÇÜKTEN BERİ ile/değil KÜÇÜKLÜKTEN BERİ
- KUÇUKUÇU ile KUÇU KUÇU
( Köpek. İLE Ünlem. )
- KÜÇÜLTMEK ile ...
( DIMINUTIVE )
- KÜÇÜMSEMEK ile ÖNEMSEMEK/ÖNEMSEMEMEK
( "Sahip olduklarını/olduklarında." İLE "Sahip olamadıklarını/olamadıklarında." )
- KÜÇÜREK ile KÜÇÜMEN
( Biraz küçük. İLE Benzerlerinden daha küçük olan, pek küçük. )
- KUDRET ile/ve EDEB
- KUDUR(T)MAK ile ÇILDIR(T)MAK
- KUDUZ ile KUNDUZ
- KUELA ile KIRMIZI GAGALI KUELA
( ... İLE Dünya üzerindeki en geniş nüfusa sahip kuş türüdür. )
( )
- KÛFİ ile/ve SATRANÇ KÛFÎ
- KÜFÜR[Ar. KFR/KÂFİR: Örten. | Çiftçi.] (ETMEK) değil/yerine/= SÖVGÜ/SÖVMEK
- KÜFÜR[Ar. KÜFR] ile/ve/||/<> HİCÂB[Ar.]
- KÜFÜRBAZ[Ar. + Fars.(-bâz)] değil/yerine/= SÖVGEN/SÖVÜCÜ/AĞZI BOZUK/KARA
- KUĞU ile/değil ÖTÜCÜ KUĞU
- KÜKÜRTATAR ile KÜKÜRTÇİÇEĞİ
( Kükürtlü buhar çıkaran ve üzerinde kükürt biriken alan. İLE Kükürt buharının birdenbire soğutulmasıyla elde edilen kükürt. )
- KÜL OLMAK" ile/ve/||/<> "GÜL OLMAK"
( Nefsini yakarak. İLE/VE/||/<> İyilik yaparak. )
- KUL OLMAK ile/ve/<> KÜL OLMAK
- KÜL RENGİ ile GÜL RENGİ
( Odunun yanmasıyla oluşan, külün akla kara arasındaki rengi, gri. | Bu renkte olan. İLE Gül çiçeğinin rengi. | Bu renkte olan. )
- KÜL SERMEK ile/ve/||/<> GÜL SERMEK
( Bin kere gelenin önüne. İLE/VE/||/<> Bir kere gelenin önüne. )
- [ya/hem] KÜL ile/değil/yerine/hem de/ya da/||/<>/>< GÜL
( [ya/hem] Bir "bakış/algı/yorum". İLE/DEĞİL/YERİNE/HEM DE/YA DA/||/<>/>< Başka bir "bakış/algı/yorum". )
- KUL ile/ve/||/<> KÜL
( Neye "inanıyorsak". İLE/VE/||/<> Neye "yanıyorsak". )
- KÜL ile KÜL/L[Ar.]
( Yanan şeylerden artakalan toz nesne. İLE Bütün, tüm. )
- KÜL ve/<> KURŞUN ve/<> SİRKE
( Herhangi bir nesnenin, bir sonraki aşaması bulunmayan, fiziksel ve/ya da kimyasal sonları/eşikleri. )
- KÜLÂH ile KALENSÖVE[Ar. < KALENSUVE]
( Başa giyilen. | Mevlevî sikkesi. İLE Sivri tepeli külah. | Yüksük. )
- KULAK ASMAK ile KULAK KABARTMAK
- KULAK ÇUKURU ile KULAK DIŞ BOŞLUĞU ile KULAK KEPÇESİ ile ...
( SADEFE-İ ÜZN[Ar.] ile SAHN[Ar.] ile SEDEFE[Ar.] )
( ... vs. ... vs. PINNA )
( CONQUE avec ... avec ... )
- KULAK KEPÇESİ ile/ve KULAK MEMESİ
( EARLAP, AURICLE vs./and EAR LOBE )
- KULAK KİRİ ile KULAK YANGISI ile KULAK ZARI
( WAX vs. OTIT vs. TABL[Ar.]' )
- KULAK SALYANGOZU ile/ve KULAK SALYANGOZU KANALI
( COCHLEA vs./and COCHLEAR DUCT )
- KULAK ile/değil !GULAG
- KULAK ile/ve/<> İÇ KULAK
( ... İLE/VE/<> Kulağın işitme sinirlerinin bulunduğu bölümü. )
- KULAK ile/ve/||/<>/> KALBİN KULAĞI
- KULAK ile/ve KALP KULAĞI/KULAKCIK
- KULAKTA/İŞİTMEDE (OKTAV):
9 ve/||/<> 11
- KULA/KULAA" değil KULAĞA
- KULE/KALE ile BELEM KULESİ
( ... İLE Lizbon-Portekiz. )
- KÜLFET[Ar.] ile/ve/değil/yerine/||/<>/> ÜLFET[Ar.]
( Zahmet, sıkıntı, zorluk, yorgunluk, zorlu iş. | Tören, merasim. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Alışma, kaynaşma. | Görüşme, konuşma. | Dostluk, ahbaplık. | Huy etme. )
( Külfetsiz ülfet olmaz. )
- KÜLGÜ/KÜLTGÜ/KÜLÜNÇ ile KÜLÜT ile KÜLGÜ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Gülüş, kahkaha. İLE Halk için gülünç olan şey. İLE Felç. )
- KÜLHANBEYİ/KÜLHANÎ ile KABADAYI
( Eskiden, geceleri, sokağa fenersiz çıkmak yasaktı. Gece vakti sokakta fenersiz gezenlerden biçim ve kıyâfeti kendinden şüpheyi davet ettiren kişiler, kollu kuvvetlerince çevrilir, sabaha kadar çalıştırılmak suretiyle cezalandırılmak üzere külhanlara hapsedilirlerdi. Külhancılar, devriye gezen zabitin emriyle kabahatlıları sabaha kadar odun taşımak, külhan ocaklarını temizlemek gibi işlerde kullanır ve sabahleyin üstleri başları kurum ve kir içinde olduğu halde salıverilirlerdi. Bu gibi kişilerin üst ve başlarının pisliği, elbiseleriyle ve kişilikleriyle uygun olmadığından külhandan çıkıp evlerine giderken, herkes bunları görür ve geceleyin bir yerde basılıp kollular tarafından çevrilerek külhana hapsedilmiş olduğunu anlar ve bunlara alay yoluyla "Külhanbeyi" derlerdi. "Külhanbeyi" ya da "Külhânî" denilmesi bundan ileri gelmiştir. [İstanbul Argosu ve Halk Tabirleri - Mehmet Halit Bayrı / Argo Kitabı - Mehmet Arslan] İLE ... )
( LOLO[argo]: Gösteriş, kabadayılık )
( Çok sevgili Şener Şen'imizin, "Kabadayı" adlı filmini özellikle izlemenizi salık veririz. )
- KÜLİ ile/ve/||/<>/> OKSAK/OXAQ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( İkiye ayrılmadan, içinde çekirdeğiyle birlikte kurutulan kayısı ve şeftali. İLE/VE/||/<>/> Kurutulmuş kayısılardan yapılan meyve şuyu. )
- KÜLL ile/ve/||/<> KÜNH
( Bütün, tüm. İLE/VE/||/<> Bir şeyin aslı, hakikati, temeli. | Kök, dip. | Esas, öz. )
- KULLANAN ile/ve/değil/||/<>/< KULLANMIŞ
- [ne yazık ki]
KULLANILMAYAN METİN/KİTAP ||/<>/> MEZAR
- KULLANIM DEĞERİ ile/ve/<> DEĞİŞİM DEĞERİ ile/ve/<> SİMGESEL/GÖSTERİM DEĞERİ
( THE VALUE IN USE vs./and/<> THE VALUE IN CHANGE vs./and/<> SYMBOLICAL VALUE )
- KULLANIM DEĞERİ ile/ve/<> UYGULANIM DEĞERİ
( THE VALUE IN USE vs./and/<> THE VALUE IN APPLYNESS )
- KULLANMA (KILAVUZU) ile/ve/||/<>/>/< KILLANMA (KILAVUZU)
- KULLANMAK ve/<> YAŞA(T)MAK
( TO USE and/<> TO REALIZE )
- KULLARI İKNÂ ile VİCDÂNI İKNÂ
- KÜLLÎ ile KÜLL
( Zihnî. İLE Vücudî. )
- KÜLLÎ-İ MÜŞEKKEK ile KÜLLÎ-İ MÜTEVÂTI
( Kavramın kendi cüzlerine eşit olarak dağılmaması. İLE Kavramın kendi cüzlerine eşit olarak dağılması. )
- KÜLLÎ-İ TABİÎ ile KÜLLÎ-İ MANTIKÎ ile KÜLLÎ-İ AKLÎ
- KULLUK İÇİN değil İNSANLIK İÇİN/İNSANLIĞINDAN DOLAYI
- KULP[Yun.] ile Kulp
( Kazan, tencere, fincan, dolap, altın vb.nin tutulacak yeri. | Uydurma neden, bahane. İLE Diyarbakır iline bağlı ilçelerden biri. )
- KÜLT ile/değil/yerine/<> KÜLTÜR
( Din. | Yerel özellikler taşıyan dinî törenler. | Belirli bir dönemde aşırı ilgi gören film vb. İLE/DEĞİL/YERİNE/<> ... )
- KÜLT[Fr. < Lat.] değil/yerine/= TAPINÇ/TAPMA | DİN | DİNSEL TÖREN
- KÜLTE ile KÜLTE ile KÜLTE ile KÜTLE[Ar. < KUTLE]
( Külçe. İLE Kayaç. İLE Demet, bağlam. İLE Katı nesnelerin büyük parçası. | Kitle. | Bir nesneye uygulanan güçle, oluşan ivme arasındaki orantıyı veren katsayı ya da nesne niceliği. )
- KÜLTÜR EKONOMİSİ ve/||/<> KÜLTÜR POLİTİKASI ve/||/<> KÜLTÜR YÖNETİMİ
( Grafiklerle Türkiye'nin Kültür Ekonisi 2016 için burayı tıklayınız... )
- KÜLTÜR:
KÂĞIT ÜZERİNE ile/ve/||/<>/< KÂĞIT DIŞINDAKİ NESNELERLE
- KÜLTÜR MANTARI ile ZEHİRLİ/ŞAPKALI MANTAR
( ... vs. TOADSTOOL )
- KÜLTÜR ORTAKLIĞI ve/||/<> ORTAMI
- KÜLTÜR YAPITI ile/ve/||/<>/< BARBARLIK YAPITI
- KÜLTÜR ile/ve/||/<> GELİŞİM ODAKLI DEĞERLER KÜLTÜRÜ
- EKİN, ÖZGEN, "KÜLTÜR" = HARS = CULTURE[İng., Fr.] = KULTUR[Alm.] = CULTURA < COLERE:BAKMAK, ÖZENMEK[Lat.] = CULTURA[İsp.]
- KÜLTÜR ile/ve/değil/yerine İNSANLIK/İNSANLIĞIN KÜLTÜRÜ
( [not] CULTURE vs./and/but CULTURE OF HUMANITY
CULTURE OF HUMANITY instead of CULTURE )
- KÜLTÜREL GELENEK ile/ve/<> FELSEFÎ GELENEK
( CULTURAL TRADITION vs./and/<> PHILOSOPHICAL TRADITION )
- KÜLTÜREL GELENEK ile/ve FELSEFÎ GELENEK
( CULTURAL TRADITION vs./and PHILOSOPHICAL TRADITION )
- KÜLTÜREL KOŞULLANMIŞLIKLAR ile/değil/yerine KÜLTÜREL COŞKULAR
- KÜLTÜRLERARASI/LIK ile/ve/<> UYGARLIKLARARASI/LIK
- KULÛB[< KALB] ile ...
( KALPLER, GÖNÜLLER )
- KULVAR AÇMAK ile KULVAR YARATMAK
- KUM ÇÖLÜ ile/ve TAŞ ÇÖLÜ ile/ve KAYA ÇÖLÜ
- KUM KAPLANI KÖPEKBALIĞI ile BOĞA KÖPEKBALIĞI
( Boyu 1.8 ile 3.6 metre arasında değişmektedir. Ahtapot ve küçük balıklarla beslenir. Yüzeye çıkıp hava yutarak, suda hareket etmeden süzülebilen tek köpek balığıdır. İLE En tehlikeli köpekbalığı. )
- KUM KÖPEKBALIĞI ile KUMKAPLANI KÖPEKBALIĞI
( Ayrıntıları için burayı tıklayınız... )
- KUM ile GÖKKUMU
( ... İLE Göktaşlarında görülen, küresel tanecikler. )
- KUMANYA[İt. < COMPAGNA] ile KUMPANYA[İt. < COMPAGNIA]
( Yolculuk için hazırlanan yiyecek. | Sefer durumundaki askerler için hazırlanan yiyecek. İLE Genellikle yabancı sınai, ticari ortaklık. | Tiyatro topluluğu. | Aynı görüşü paylaşan, aynı eylemi yapanlar topluluğu. )
- KUMAR[Ar. < KİMÂR]/KERİZ[argo < KERES] ile/ve/<>/değil MEYSİR
( ... İLE/VE/DEĞİL/<> Kişiyi, Allah'ın zikrinden alıkoyan her şey. )
- KUMAŞ DESENİNDE:
PÖTİKARE[Fr.][PİTİKARE değil!] ile/ve/değil/<> KAZ AYAĞI
( )
- KUMAŞ PANTOLON İZİ ile KOT PANTOLON İZİ
( Kot pantolona, kumaş pantolon izi yapılmaması daha yerinde olur. )
- KUMAŞ ile BÂKEND
( Renkli ipeklerle dokunmuş kumaş. )
- KUMAŞ ile/değil (BULUNMAZ) HİNT KUMAŞI
( ... İLE/DEĞİL Kumaş, defalarca boya tankına daldırılıp güneşte kurutulur ve bu işlem, kumaşın rengi, güneşte solmayana kadar edermiş. Böylece, rengi solmayan, değerli bir kumaş elde edilirmiş. )
( Değerli ve "değersiz"[kinâyeli olarak kullanılan] nesneler/"şey"ler için, "Bulunmaz, Hint Kumaşı" (mı?) deyimi de, kumaşın elde edilmesindeki bu sürecin kolay ve kısa olmamasındaki gibi, bazı değerli eşyaların/olanakların da hiçbir uğraş göstermeden, kolaylıkla edinilemeyeceğine/erişilemeyeceğine "gönderme" olarak da kullanılmaktadır. )
- KUMAŞ = KÂLÂ, BÂFT[Fars. BÂFTE: Dokunmuş.]
- KÜME ile/ve/||/<> ALT KÜME
- KÜME ile/ve/||/<>/> GÜÇ KÜMESİ
- KÜME ile KÜLÇE[Fars. < KÜLİÇE]
( Birbirine benzer ya da aynı cinsten olan şeylerin oluşturduğu bütün. | Tümsek biçimindeki yığın. | Tomar. | | Bir sınıfta öğrencilerin, belirli bir eğitim ve öğretim amacıyla bir süre için oluşturdukları takım ya da öbek. | Durum ve nitelikleri göz önünde bulundurularak belirli sayıdaki takımdan oluşturulan alt öbek. | Koşularda, kendiliğinden oluşan yarışçı öbeklerinden her biri. İLE Eritilerek kalıba dökülmüş maden ya da alaşım, külte. | Yığın durumundaki nesnelerin oluşturduğu küme. )
- KÜMEDEN DÜŞMEK değil KÜME DÜŞMEK
- KÜMELEŞME/AGLOMERASYON[Fr.] ile KÜMELEŞİM/AGLÜTİNASYON[Fr.]/AGGLUTINATION[İng.]
- KUMKAPI NİŞANCASI ile/ve FATİH NİŞANCASI ile/ve EYÜP NİŞANCASI
- KUMSAL ile/||/<> KUMLA
( Kumu olan yer. | Denize, göle vb. yerlere girilebilen genellikle kumluk alan. İLE/||/<> Kumluk yer, geniş kumsal. )
- KÜMÜLATİF/CUMULATIVE[İng.] değil/yerine/= TOPLU
- KÜMÜLÜS değil/yerine/= KÜME BULUT
( Üst bölümleri bembeyaz ve küme durumunda, tabanı da çoğu kez yatay ve esmer bulut. )
- KÜMÜŞ ile KÜMÜŞ ile KÜMÜŞ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Gümüş. İLE Akçe.[içinde gümüş olduğundan] İLE Bir cariyenin adı. )
- KÜN ile KÜN ile KÜNDÜZ ile KÜNLÜK
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Gün. İLE Güneş. İLE Gündüz, gün ışığı. İLE Günlük bir konu. )
- KUNDALİNİ YOGA = LAYA YOGA
( Hinduizm, Şaktizm ve Tantra okullarından etkilenen bir yoga okuludur. Adını, meditasyon, pranayama, mantraların söylenmesi ve yoga duruşlarıyla/asanalarıyla kundalini enerjisini uyandırma üzerine odaklanarak üretir. Uygulayıcılar, "farkındalığın yogası" olarak adlandırır. Kundalini Yoga, "bir kişinin, yaratıcı olanaklarının, yeteneklerini değerlendirebilmek, gerçeği konuş(tur)mak ve başkalarına hizmet et(tir)mek, iyileş(tir)mek için gerekli merhamet ve bilinç üzerinde yoğunlaş(tır)mayı" amaçlar. )
- KUNDUZ/SUİTİ/KASTOR[< Fr. < CASTOR] ile DUCKBILL
( Yorkshire'da bulunan Beverly kasabası [< Beaver], adını kunduzlardan almıştır. [Bazı bilimkişileri Pennine ormanlarının yok olarak yerini Fens ormanlarına bırakmasını, XIII. yüzyılın başına kadar İngiltere'de yaşayan kunduzların varoluşuna bağlar.] )
( KUNDÜS, KAZIME-İ ZÂT-ÜT-TERKOVA ile ... )
( BÎDESTER/BÂDESTER, SEG-ÂBÎ ile ... )
( BEAVER vs. DUCKBILL )
( CASTOR FIBER cum ORNITHORHYNCHUS ANATINUS )
- KUNDUZ ile/ve DAĞKUNDUZU
( Avrasya kunduzu. İLE/VE Kuzey Amerika'da yaşar. )
( Bu iki tür, 24.000 yıl önce ayrılmıştır ve artık çiftleşememektelerdir. )
( Kunduzlar 15 dakikaya kadar suyun altında kalabilirler. [Suyun altındayken su girmemesi için dudakları ön dişlerinin arkasında sımsıkı kapanır] )
( Öndeki dört kesici dişleri açık turuncu renktedir. [Büyümesi hiç durmayan bu dişlerin minelerinde, fazladan kuvvet sağlayan demir bulunur] )
( İlkbahar ve sonbahar aylarında kunduzların kuyruk boyu ikiye katlanır. [Enerjilerini kuyruklarında depoladıkları için, yağın kullanıldığı kış aylarında hacmini kaybeder] )
( CASTOR FIBER cum CASTOR CANADENSIS )
- KUNDUZ ile/ve DEV KUNDUZ
( ... İLE/VE 10.000 yıl önce nesli tükenmiştir. )
( Kunduzlar düşünebileceğinizden çok daha büyüktür. [Gelişimini tamamlamış bir kunduz 8 yaşındaki bir çocuğun boyundadır] )
( ... cum CASTOR OHIOENSIS )
- KÜNEFE ile KÜNEFİ
( Tatlı. İLE Bir tür üzüm. )
- KUNPİR değil KUMPİR
- KUNT/KUND[Fars.] değil/yerine/= DAYANIKLI, SAĞLAM, KALIN, AĞIR
- KÜP:
KÖP ETMEK[Eski Türkçe]/KOP[Kofti] ile HUMBARA/HUM-PÂRE[Fars.]
( Ayrıca "Copy"[İng.] sözcüğünün de köp ile bağlantılı olduğu düşünülmektedir. İLE Küçük küp. Kumbara. )
( Hititler döneminde kapalı bir alanda büyük küpler yere gömülürdü. Yiyeceklerin aynı ısı ortamında uzun zaman, bozulmadan kalmasını sağlayan bu yöntemde ne kadar çok küpünüz varsa o kadar zenginsinizdir. Baysınız, beysinizdir. En çok küpü olan yani köpetli/kuvvatlı olan şüphesiz ki devletin başı, aynı zamanda Tanrı vekili olan kraldır. )
- KÜP[Ar.] ile KÜP[Fr./ing. CUBE]
( Su, pekmez, yağ vb. sıvıları ya un, buğday gibi tahılları saklamaya yarayan, geniş karınlı, dibi dar toprak kap. | Sarhoş. İLE Birbirine eşit karelerden oluşan altı yüzlü dikdörtgen. | Altı yüzü birbirine eşit kareden oluşan dik prizma. | Bu biçimdeki nesne. | Bir cismin hacim hesabında kullanılan ölçü birimi. | Bir sayının üçüncü kuvveti. [4³ = 4 x 4 x 4 = 64] )
- KÜPE:
SAĞ KULAKTA ile SOL KULAKTA
( Sadece sağ kulağa takılan küpenin anlamı, o kişinin eşeşeysel(homoseksüel) bir tercihi olduğunu belirtir. İLE Sadece sol kulakta ise çeşitli anlamları/mesajları olabileceği gibi, herhangi birinin ikisine birden küpe takmak istememesi durumunda tercih ettiği/etmesi gereken kulak. İLE İkisine de takılmışsa, tamamen takan kişinin tercihiyle/beğenisiyle ilgili. )
- KUPÜR[Fr. < COUPURE] ile KUPUR
( Giyside kesim. | Kesik. İLE ... )
- KÜR[Fr. < CURE] ile KÜR
( İyi bakım ve ilaç tedavisi. | Özel tedavi yöntemi. İLE İnatçı, hırslı kişi. )
- KURA KURA (KURUMAK) -
- KUR'A[Ar. çoğ. KURÂ'] ile KURÂ[Ar. < KARYE] ile KURRÂ'[Ar. < KARİ]
( Sadece tesadüfe ve şansa bağlı bir ayırma yapmak üzere başvurulan her türlü araç, ad çekme. İLE Köyler, kasabalar. İLE Kur'ân'ı, Yedi Kırâet ve On Rivâyet dahilinde okuyan üstad hafızlar. )
- KURAL KOYMAK ile/ve/değil/yerine KURAL/LARI BELİRLEMEK
( Bilenler kurallar koyar, bilmeyenler kurallara uyar. )
( Kuraldan çok kuralcı, kraldan çok kralcı olmamak gerek! )
( [not] "TO MAKE THE RULE" vs./and/but "TO DETERMINE THE RULE/S"
"TO DETERMINE THE RULE/S" vs./and "TO MAKE THE RULE" )
- KURAL KOYUCU/LUK ile/ve/değil/yerine KURAL BULUCU/LUK
- KURAL ile/ve/değil KURAM
( [not] RULE vs./and/but THEORY )
- KURAL ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KURUL
- KURALA UY/MAK ile/ve/||/<> KUR'AN'A UY/MAK
- ALLEN ile/||/<> AYRILMA ile/||/<> HAECKEL BİYOGENETİK ile/||/<> HAMİLTON ile/||/<> HARDY-WEİNBERG ile/||/<> VON BAER
( Soğuk bölgelerde yaşayan sıcakkanlı hayvanların, sıcak bölgelerde yaşayanlara göre daha kısa uzuvlarının olduğunu belirten kural.[< Joel Asaph Allen(zoolog ve ornitolog)] İLE/||/<> Bir genin iki farklı alelinin ayrılarak farklı gametlere dağılması.[Tamamen rastgele gerçekleşir. Eğer genler homozigot ise gametlerdeki ayrılan genler %100 aynı olur. Fakat eğer ayrılan genler heterozigot ise gametlerin %50'si baskın aleli, öteki %50'si ise çekinik aleli alır.] İLE/||/<> 1874 yılında öne sürülen bu kural, ontogeni ile filogeni arasındaki ilişkiyi açıklar.[< Ernst Haeckel][Ontogeni, filogeniyi yineler. Bir canlının embriyolok dönemdeki gelişimi, atalarının evrimsel geçmişindeki değişimlerini yineler. Bu kural, dirimbilim, insanbilim ve gelişim psikolojisi gibi bazı disiplinlerce kabul görmüş ya da genişletilmiştir.] İLE/||/<> Akraba seçilimi konusunda ileri sürdüğü kural.[< William Hamilton][Hamilton, akrabalar için fedakârlık gerektiren durumları matematiksel tanıma dökmüştür. Fedakârlık gerektiren bir devinimde, "c" fedakârlık yapanın ödediği bedel, "r" akrabalık derecesi ve "b" fedakârlık sonucu olası kazanç olmak üzere: C < R * B ise bu devinim, akraba seçilimi için yararlı bir devinimdir.] İLE/||/<> Gen frekanslarının hesaplanması için Harold Hardy[matematikçi] ve Wilhelm Weinberg'in, 1908 yılında geliştirdiği formül. İLE/||/<> Embriyoloji hakkında öne sürülen kural.[< Karl Ernst von Baer] )
- KURALSIZLIK ile/değil/yerine/>< KURALLILIK
( En kötü "kurallılık", en iyi kuralsızlıktan iyidir. )
- KURAM ile KURAN ile KURAL
- KURAM = NAZARİYE = FUAD = THEORY[İng.] = THEÉORIE[Fr.] = THEORIE[Alm.] = THEORIA, THEOREIN[Yun.] = TEORIA[İsp.]
- KURAMSAL BİLGİ ile/ve ESTETİK BİLGİ ile/ve DEĞER/AKSİYOLOJİK[Fr.] BİLGİ
( THEORICAL KNOWLEDGE vs./and AESTHETICAL KNOWLEDGE vs./and AXIOLOGICAL KNOWLEDGE )
- KURAMSAL(TEORİK) BİLGİ ile TEKNİK BİLGİ
( Kuram, yanlışlanamadığı sürece geçerlidir. İLE Kullanımdaki/uygulamadaki başarılı yansıması oranında geçerlidir. )
- KURAMSAL/TEORİK FİZİK ile MATEMATİKSEL FİZİK
- KURAMSAL/TEORİK KİMYA ile/||/<> DENEYSEL KİMYA
( Kimyasal süreçleri kuramsal modellerle inceleyen bilim dalı. İLE/||/<> Kimyasal süreçleri deneylerle inceleyen bilim dalı. )
- KURAMSAL/TEORİK AHLÂK(MORAL) ile/ve UYGULAYIMSAL/KILGISAL/PRATİK AHLÂK
( THEORICAL MORALS vs./and PRACTICAL MORALS )
- KURAMSAL(NAZARÎ) TASAVVUF ile/ve UYGULAYIMSAL/KILGISAL/AMELÎ TASAVVUF
- KURAMSAL(TEORİK) FELSEFE ile UYGULAYIMSAL(PRATİK) FELSEFE
- KURAMSAL/TEORİK KİMYA ile/||/<> KUVANTUM KİMYASI
( Kimyasal süreçleri kuramsal modellerle inceleyen bilim dalı. İLE/||/<> Kuvantum mekaniği ile kimyasal süreçleri inceleyen bilim dalı. )
- KUR'AN HAFIZLIĞI ile/ve/<>/değil KURRÂ' HAFIZLIĞI
- KUR'AN OKUMAK:
"AĞLAMAK İÇİN" değil ANLAMAK İÇİN
- KUR'AN OKUMAK değil KUR'AN'I TİLÂVET ETMEK
- Kur'ân[Ar.] ile KÛRÂN[Fars. < KÛR] ile KÜRÂN[Ar.]
( Kur'ân-ı Kerîm. [FURKAN] İLE Körler. İLE Kırmızı/al renkli at. )
- KUR'AN-I KERÎM AHKÂMINDA:
İBÂRET-İ NASS ile/ve İŞÂRET-İ NASS ile/ve DELÂLET-İ NASS ile/ve MAZMÛN-İ NASS ile/ve İLTİZÂM-İ NASS ile/ve İKTİZÂ-İ NASS
( Her âyette, ibâret, işâret, delâlet, iltizâm, iktizâ ve tazammün bakımından çeşitli anlamlar ve hükümler vardır. )
( NASS: Anlamları açık ve meydanda olan ayet ve hadislere denilir. )
- KUR'ÂN-I KERÎM:
KİTAB ile/ve/||/<>/< HİTAB
- KUR'AN-I KERÎM:
TEVHİD ile/ve/<> HAŞR/ÂHİRET ile/ve/<> NÜBÜVVET ile/ve/<> İBÂDET ve ADÂLET
- KUR'ÂN-I KERÎM'İN LAFZI değil KUR'ÂN-I KERÎM'İN NAZMI
- KUR'AN-I NÂTIK ile KUR'AN-I SÂMİT
( Âşıklar, Kur'ân'ı, canlı Kur'ân'dan okur. )
- KUR'ÂN'I TEFSİR ile/ve/<> KENDİNİ TEFSİR
( Kur'ân-ı Kerîm'i tefsir etmeye kalkışmadan önce kendini tefsir etmelisin. )
- KURBAĞA OTU ile KURBAĞAZEHRİ
( Düğün çiçeğigillerden bir bitki. İLE Kurbağazehrigillerden, tatlı sularda yaşayan, beyaz çiçekli, yaprakları yürek biçiminde olan bir süs bitkisi. )
( BUFONIA cum HYDROCHARIS )
- KURBAĞA ile AFRİKA YAĞMURU KURBAĞASI
(
)
- KURBAĞA ile ALASKA KURBAĞASI
( ... ile
)
( )
- KURBAĞA ile BREZİLYA ZEHİRLİ KURBAĞASI
- KURBAĞA ile ÇÖL KURBAĞASI
- KURBAĞA ile ÇÖL YAĞMURU KURBAĞASI
( ... İLE )
- KURBAĞA ile GECE KURBAĞASI
(
)
( ... cum BUFOTES VIRIDIS )
- KURBAĞA ile HİNT KURBAĞASI
( ... İLE Muson yağmurlarıyla birlikte ortaya çıkan Hint kurbağalarının yeşil olan rengi, üreme döneminde sarıya döner.[Renk değişiminin nedeni, dişileri etkilemektir.] )
- KURBAĞA ile KARA KURBAĞA/OTLUBAĞA
( 5000'in üzerinde kurbağa türü vardır. [Sri Lanka'da, 2002 yılında, 100 yeni tür daha bulunmuştur] )
( 2.600 değişik cins kurbağa vardır. Türkiye'de ise 29 kurbağa türü bulunmaktadır. )
( Ne yazık ki, kurbağaların nesli, hızla tükenmektedir. :( [Kurbağalar, derileri aracılığıyla soluk alan canlılar olduklarından, tüm türlerin üçte biri tehlike altındadır.][Zehirleri, bizim için tehlikeli olabilir fakat kişilerin etrafa saçtığı zehirler, onlar için çok daha öldürücüdür.] )
(
ile
)
( MUKNİA: Kurbağa yavrusunun, yumurtadan çıktığı ilk durumu.
VAKVAKA: Kurbağa sesi. )
( BÜRKE, DIFDEA/DIFDA'[DIFDAİYYE: Kurbağagiller] ile ... )
( GÛK ile ... )
( FROG vs. TOAD )
( RANUCULA cum BUFA )
( LA RANA con ... )
- KURBAĞA ile (KIÇI) KILLI KURBAĞA
( FROG vs. ... )
- KURBAĞA ile KURBAĞA BALIĞI
( )
( FROG vs. FROG FISH )
- KURBAĞA ile KURBAĞACIK
( ... İLE Kurbağa yavrusu, küçük kurbağa. | Küçük İngiliz anahtarı. | Ayarlanabilir somun anahtarı. | Pencere çerçevesi gibi yukarıya sürülen nesnelerin alt kenarlarına yerleştirilen tutacak. | Ağız tabanında çıkan sıvı içeren bir tür küçük kist. )
- KURBAĞA ile MAYMUN KURBAĞASI
( FROG vs. MONKEY FROG )
( ... cum PHYLLOMEDUSA CAMBA )
- KURBAĞA ile MİKROHİLİD KURBAĞA/NOKTALI VINLAYAN KURBAĞA
( ... İLE Peru, Hindistan ve Sri Lanka'da yaşarlar. )
( ... cum CHIASMOCLEIS VENTRIMACULATA )
- KURBAĞA ile NİNJA KURBAĞA
- KURBAĞA ile ÖKÜZ KURBAĞASI
( ... İLE Güney Afrika'da yaşar. )
( )
- KURBAĞA ile OVA KURBAĞASI
- KURBAĞA ile TOROS KURBAĞASI
( ... İLE Dünyanın, vraklamayan tek kurbağa türü. [Bolkar Dağları'nda, Karagöl-Ulukışla-Niğde'de yaşar.] )
- KURBAĞA ile (ZEHİRLİ) CAM KURBAĞA
(
)
- KURBAĞANIN ile KURBANIN
- KURBAN BAYRAMI değil/yerine/= YAKINLIK BAYRAMI
- KURBAN KESMEK değil KURBAN/YAKINLIK KESBETMEK[: Çalışarak kazanma.]
- KURBAN ile/<> SUÇLAYICI/ZORBA ile/<> KURTARICI
( Kendine değer vermeyen ve başkalarının kararlarını kabul eden, yönlendirici, sürekli yakınan ve kendine ötekileri koltuk değneği gibi arayan.[Çaresizlik, onun için bir "sığınak" olmuştur.] İLE/<> Başkalarının görüş ve değerlerine önem vermeyen, öfkeli, saldırgan ve yargılayıcı bir tutum içinde olan. İLE/<> Ötekilerin yardım etme kapasitesini önemsemeyen, fedâkâr görünen ama gereksiz yere işlere karışan.[Zehirli bir "kendine yetme" ve başkalarına adanma durumu vardır. Bu kadar iyilik sonrası alacaklarını sağlayamayınca bir zorbaya dönüşmesi de hiç şaşırtmaz.] )
- KURBANIN ... ile/değil KURBAĞANIN ...
- KURBİYET ile/ve KUTBİYET
( Görebilme hali. İLE/VE Yapabilme hali. )
- KURB-U FERAİZ ile/ve KURB-U NEVÂFİL
( Özün aşkı. İLE/VE Kabuğun aşkı. )
( Farz olan yakınlık. İLE/VE Nafile olan yakınlık. )
( Düşünce ve kararların emir olarak organlara ulaştırılması. İLE/VE Sinirler aracılığıyla dış uyarıların beyne iletilmesi. )
( Kabuk öze, öz de kabuğa âşıktır. )
- KURD ile BİDRE
( ... İLE Ağaç kurdu. )
( Zİ'B[çoğ. ZU-BÂN] ile ...
Zİ'B-İ BAHRÎ: Deniz kurdu denilen bir cins yırtıcı büyük balık. )
- KURD ile TENYA(SOLİTER SOLUCAN)/TENYA[Fr.]/DÎDÂN-I EM'A[Ar.]
( ... İLE Bağırsak kurdu. )
- KURD yerine YIRTICI
- KURDA KUŞA (YEM ETMEMEK)
- KURDELA değil KURDELE
- KURDELEBALIĞI/FLANDRA ile FLANDRE
( Kurdelebalığıgillerden, uzun, yassı gövdeli, pulları çok küçük, kuyruk yüzgeci ipliğe benzeyen, kemikli bir Akdeniz balığı. İLE Bir tür çoban köpeği. )
( CEPOLA RUBESCENS cum ... )
- KURDU KUZUYU (BİR TUTMAK)
- KÜRE ile/ve/<> DAİRE
( Daire, bir küre kesitidir. )
( SPHERE vs./and/<> CIRCLE )
- KÜRE ile/ve KARE
( Tanrıyı simgeler. İLE/VE Halkı ve doğayı simgeler. )
( Zorunluluk aranır/aranabilir. İLE/VE Zorunluluk aranamaz. )
( Bir düzlemin içinde, aynı anda iki noktaya birden temas edemez. İLE/VE ... )
( Hacim. İLE/VE Alan. )
( 2³ İLE/VE 2² )
( SPHERE vs./and SQUARE )
- KÜRE ile/ve KÜME
( SPHERE vs./and SET )
- KÜRE[çoğ. KÜRÂT] ile ...
( BEKTÂŞİYE'DE MEYDAN OCAĞI )
- KÜRE ile KÜRE ile Küre
( Tüm noktaları merkezden aynı uzaklıkta bulunan bir yüzeyle sınırlı nesne. | Yeryüzü, dünya. İLE Madenci ocağı, maden fırını. İLE Kastamonu iline bağlı ilçelerden biri. )
- KÜRE ile SAHTE KÜRE
( SPHERE vs. PSEUDO SPHERE )
- KÜRE ile YARIKÜRE
( ... İLE Yer ya da gökküresinin, ekvatorla bölünmüş iki yarısından her biri. )
- KÜREMEK/KÜRÜMEK = KÜRELEMEK
( Kürekle atıp temizlemek. )
- KÜRESEL AYNA ile DÜZLEM AYNA
( Işığı bir noktada toplayan ya da dağıtan eğimli ayna. İLE Işığı düz bir biçimde yansıtan düz ayna. )
- [ne yazık ki]
KÜRESEL ISINMA ile/ve/değil/||/<>/> KÜRESEL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ
( KÜRESEL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ sunumları!!!
Küresel İklim Değişimi ve Türkiye
Kuraklıkta Kriz Yönetiminden Risk Yönetimine Geçmeliyiz...
Kuraklık Kıranı Risk Yönetimi
Günümüzden 2100 Yılına Küresel İklim Değişimi
Küresel İklim Değişikliğine Uyum Stratejileri
Sel, Heyelan ve Çığ için Risk Yönetimi
Depremde İlk 72 Saat )
( Dünya genelinde ortalama sıcaklıkların artması. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> İklimde uzun süreli değişiklikler ve dalgalanmalar. )
- KÜRESELLEŞ(TİR)MEK ile/ve/değil/yerine EVRENSELLEŞ(TİR)MEK
( )
- KÜRGEK ile KÜRGEK
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Sandal küreği. İLE Toprağı kazmaya ya da kar küremeye yarayan her tür kürek. )
- KURGU-BİLİM değil BİLİM-KURGU
- KURGU ile KURUNTU
- KURGU ile/ve/değil/yerine/></< OLGU
( [not] FICTION vs./> FACT instead of FICTION )
- KURGU/LAMAK ile/ve/<> VURGU/LAMAK
- KURGULU değil KURULU
- ÖYKÜSEL KENDİLİK'TE:
KURGUSAL ile TÖZSEL
( [ÖYKÜSEL KENDİLİK: Zamana yayılmış, geçmiş ve geleceğe sahip kendilik.]
Öznenin ve ötekilerin özne hakkında anlattığı öykülerden oluşan "soyut" kendilik. İLE/VE/||/<> Öznenin ve ötekilerin özne hakkında anlattığı öykülerin toplamından oluşan "gerçek" kendilik. )
( DAVID HUME: "Kendilik, anlık izlenimler demetidir. Fakat bu izlenimler demetinin bir gerçekliği yoktur."
DANIEL DENNETT: "Kendimiz hakkında anlattığımı öyküler, bizi inşâ eder. Kendilik, bu öykülerin soyut bir kesişim noktasıdır. Fakat öykülerimizin inşâ ettiği kendilik, boş bir soyutlamadır."
ile/ve/||/<>
RICOEUR: "Öznenin, kendi hakkında anlattığı öykülerin toplamıdır. Bu öyküler, kendi aralarında çelişki, kararsızlık ve kendini aldatmayı içerse de bütünlüklü ve gerçek bir yaşamı oluşturur." )
- KURGUSAL TARİH FELSEFESİ ile/ve ELEŞTİREL TARİH FELSEFESİ
- KURGU/SAL ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KURAM/SAL
- KÜRİYUM[Fr. < CURIUM] ile KÜRİT[Fr. < CURIDE]
( Atom numarası 96, atom ağırlığı 248 olan, aktinitlerden, plütonyum 239'un helyum çekirdekleriyle bombardımanından elde edilen radyoaktif bir öğe. [simgesi: Cm] İLE Atom numaraları, 96 - 103 arasında bulunan öğelerin genel adı. )
- KURMACA AÇMAZI ile/ve/||/<> TRAJEDİ AÇMAZI
- KURMACA GERÇEKLİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GÜNDELİK GERÇEKLİK
- KURMACA ile KURGULAMA
( Nesne. İLE Olay. )
- KURMACA ile/||/<> ÜST KURMACA
- KURMAK ve/> KORUMAK
- KURMAK ile/ve YÜRÜ(T)MEK
- KURNA[Ar. < KURNE] ile/ve/||/<> ZURNA[Fars. < SURNÂY]
( Hamama gidildiğinde/gidip beğenilmeyen/beğenmeyen. İLE/VE/||/<> Düğüne gidildiğinde/gidip beğenilmeyen/beğenmeyen. )
( Hamam ve banyolarda musluk altında bulunan, içinde su biriktirilen, yuvarlak, mermer, taş ya da plastik tekne. İLE/VE/||/<> Ağaçtan yapılan, iki karış boyunda, ağız bölümü yayvan, keskin bir ses çıkaran ve çoğu zaman davulla ya da dümbelekle birlikte çalınan nefesli çalgı. )
- KURNAZ ile/ve/||/<> TATLI SU KURNAZI
- KURNAZLIK ile/değil/yerine ZEKÂ/ZEKİ
- KURS[Ar. < KURŞ] ile KURS[Fr.]
( Ağırşak. | Bir gök cisminin teker biçimde görülen yüzü, çörek. İLE Resmî ve özel kuruluşlarca ilgililere belirli bir konuda bilgi, beceri ve davranış kazandırmak amacıyla düzenlenen derslere dayanan ve belirli bir süresi olan eğitim etkinliği. )
- KÜRSÜ[Ar. < KÜRSİ] değil/yerine/= KONUŞAK
- KÜRSÜ[Ar. < KÜRSÎ] ile PODYUM
- KÜRT BÖREĞİ değil KÜT BÖREK
- KURT ile AMERİKA BOZKURDU
( ... İLE ABD ve Kanada ormanlarında yaşar. )
( WOLF vs. TIMBER WOLF )
( CANIS LUPUS vs. CANIS LUPUS OCCIDENTALIS )
- KURT ile ETİYOPYA KURDU
- KURT ile KESELİ KURT
( ... İLE Genellikle omurgalılarda, kasların içinde gelişen şerit kurtçuklarının genel adı. )
- KURT ile KIR KURDU
- KURT ile KIZIL KURT
( ... İLE Amerika'da yaşarlar. )
( Gebelik süreleri 63-70 gündür. İLE ... )
( KELBİYYE-İ ZENEBİYYE, SİRHÂN[çoğ. SERÂHÎN], ZİB/DİB ile ... )
( GÜRG ile ... )
- KÜRT ile KÜRT
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Yay, kamçı ve değnek gibi şeylerin yapımında kullanılan bir dağ ağacı. İLE Ön Asya'da yaşayan bir topluluk ve bu topluluktan olan kişi. )
- KURT ile KURT ile KANCALI KURT
( Köpekgillerden, Avrupa, Asya ve Kuzey Amerika'da yaşayan, postu gri sarı renkli, yırtıcı, etçil memeli hayvan (Canis lupus). | Bir yeri, bir şeyi iyi bilen. | İşini iyi bilen, aldanmaz, kurnaz. İLE Yumuşak vücutlu, uzun gövdeli, omurgasız, bacaksız, ayaksız ya da çok ilkel ayaklı küçük hayvan. | Bazı böceklere ya da bazı böcek kurtçuklarına verilen ad. İLE İpsiler familyasından, 10 milimetre boyunda, ağzı çift çengelli, ince bağırsakta yaşayan asalak solucan. )
- KURT ile MOĞOL KURDU
- KURT ile SİYAH KURT
( ... İLE Bozkurtun melanistik bir renk çeşididir. Kuzey Amerika dağlarında ve Asya'nın yüksek kesimlerinde yaşar. )
- KURT ile/ve/||/<> TEL KURDU
( ... İLE Ekin ve sebze köklerini kemirerek büyük zararlara yol açması nedeniyle tarım için çok zararlı tarla böceği kurtçuklarına verilen ad. )
- KURT ile YELELİ KURT
( WOLF vs. MANED WOLF )
- KURTAĞZI ile KURTAYAĞI ile KURTBAĞRI
( Gemi ve sandallarda halatın geçmesi için teknenin kenarına tutturulmuş, açık ağız biçiminde metal parça. | Doğramanın birbirine geçen dişleri. | Çatıdaki dışa açılan küçük pencere. İLE Damarlı çiçeksizlerden, küçük yapraklarla örtülü ince bir sap görünüşünde olan bir bitki. İLE Zeytingillerden, yaprakları mızrağa benzer, çiçekleri beyaz, kokulu ve salkım durumunda olan, çit yapmakta kullanılan bir süs bitkisi. )
( ... cum LYCOPODIUM CLAVATUM cum LIGUSTRUM VULGARE )
- KURTÇUK ve/||/<>/> KURTÇUL
( Bazı hayvanların, özellikle böceklerin yumurtadan çıktıktan sonra, krizalit ya da ergin karakterlerini kazanmadan önceki evresi. VE/||/<>/> Kurtçuklarla beslenen hayvan. )
- KURTLUCA/MEŞECİK/YERMEŞESİ/YERPALAMUDU/SUSARMISAĞI ile KURTMANTARI
( Ballıbabagillerden, tırmanıcı sarı çiçekleri olan, kokusu sarmısağı andıran, göl ve akarsu kıyıları gibi nemli yerlerde yetişen bir bitki. İLE Tazeyken yenebilen, olgunlaştığında, basılınca sporlar saçan, beyaz renkli, yuvarlak biçimli, bazitli bir mantar. )
( ARISTOLOCHIA cum LYCOPERDON )
- KURTPENÇESİ = KURTTIRNAĞI
( Karabuğdaygillerden, 20-50 cm. yüksekliğinde, pembe çiçekleri salkım biçiminde, sap ve kökünde bol tanen bulunan çok yıllık otsu bir bitki. )
( POLYGONUM BISTORTA )
- HURMA[Fars.] ile TRABZON HURMASI/ASYA/JAPON HURMASI/TAZE HURMA/CENNET ELMASI
( Hurma ağacı. | Palmiyegillerin eski çağlardan beri Kuzey Afrika'da kültürü yapılan, yemişlerinden yararlanılan, gövdesi uzun, yaprakları büyük ve dikenli bir ağaç. | Bu ağacın tatlı meyvesi. İLE Abanozgillerden, 15 metre kadar yükselebilen büyük bir ağaç. | Bu ağacın elma büyüklüğünde, turuncu renkte, hamken kekre olan, olgunlaştığında tatlılaşan meyvesi. )
( DATE vs. PERSIMMON )
( PHOENIX DACTYLIFERA cum DIOSPYROS KAKI )
- KURU MEYVE ile/ve TAZE MEYVE
( KAK: Meyve kurusu, dilimlenmeden kurutulmuş meyve. )
- KURU OT ile/ve/değil/||/<>/< TAZE OT
- KURU SARIMSAK ile/ve TAZE SARIMSAK
( ... İLE/VE Yedikten sonraki ağız kokusu daha fazla olabilir. )
- KURU ile KUPKURU
- KURUCU BAĞLILIK ile NEDENSEL BAĞLILIK
- KURUCU İKTİDAR ile "KURULMUŞ İKTİDAR"
( POUVOIR CONSTITUANT avec POUVOIR CONSTITUE )
- KURUCU KLÂSİK ile BÜYÜK SENTEZ KLÂSİĞİ ile MEDENİYETLERİ YATAY/DİKEY(/HEM YATAY, HEM DİKEY) KESEN KLÂSİKLER
( FOUNDER CLASSIC vs. BIG SYNTHESIS CLASSIC vs. CLASSICS IN, TO CEASE THE CIVILIZATIONS VERTICAL/HORIZONTAL(/BOTH) )
- [ne yazık ki]
KURUCU ŞİDDET ile/ve/||/<>/> KORUYUCU ŞİDDET
- KURUCU/YAPICI SURETLER(ES-SUVERU'L-MUKAVVİME) ile TAMAMLAYICI SURETLER(ES-SUVERU'L-MUTEMMİME)
( Nutkiyet/düşünmenin kişinin faslı/ayrımı olması gibi. İLE ... )
- KURUCU/LUK ile/ve/||/<>/< KURGUCU/LUK
- KURUL/HEYET[Ar.]/KONSEY[Fr. < CONSEIL]/ASAMBLE[ASSEMBLEE] ile KURULTAY/KONGRE[Fr. < CONGRES]
( Bir işi yapmak, yönetmek ya da bir kurum ve kuruluşu temsil etmek için görevlendirilmiş kişilerden oluşmuş topluluk. İLE Ulusal ya da uluslararası bilimsel toplantı. | Bir kuruluşun, gündemindeki sorunları, temel konuları konuşmak ve yeni kurullar seçmek üzere belirli sürelerle ya da gerektikçe yaptığı genel toplantı. | Eski Türklerde devlet işlerinin görüşülüp karara bağlandığı meclis. )
- KURUL ile/ve/||/<> KOL
- KURUL/HEYET ile/||/<> HEYET-İ TEMSİLİYE
( ... İLE/||/<> Temsil kurulu. Sivas Kongresi sonucu oluşturulan ve Anadolu'yu temsil eden kurul. )
- KURUL/KONSEY ile/ve/||/<>/> ALT KURUL/KOMİSYON
itibarı ile 23.065 başlık/FaRk ile birlikte,
23.065 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(54/94)
(1996'dan beri)