İlk ve Son Yazaç/Sözcük Değişken'leri olan FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibarı ile 23.065 başlık/FaRk ile birlikte,
23.065 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(49/94)
- KAYGAN/ZIYPAK ile KAYAĞAN
( Islak ya da düz olduğundan kaydırıcı özelliği bulunan ya da üzerinde kayılan. İLE Üzerinde kolaylıkla kayılan. )
- KAYGI ile/ve/değil/||/<>/< "CAN/İÇ" SIKINTISI
- KAYGI/ENDİŞE[Fars. :Düşünce.] ile ÇEKİNME/ÇEKİNCE
( ANXIETY vs. AVOID )
- KAYGI ile/ve/||/<>/> KAÇINMA
- KAYGI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< "KANI"
- KAYGI ile/değil/ne yazık ki/||/<>/> KAYGININ "YORUMU"
- KAYGI ile/ve/||/<> PARÇALILIK KAYGISI
- KAYGI değil/yerine/>< SAYGI
( "Kaygı..." yazısı için burayı tıklayınız... )
- KAYGI ile/ve/||/<>/>/< ÜST KAYGI
- BAĞLANMA:
KAYGILI <> KAÇINGAN
ile
GÜVENLİ <> KAYITSIZ-KAÇINGAN <> KORKULU-KAÇINGAN <> TAKINTILI
(
Düşük Kaygı
Düşük Kaygı
Yüksek Kaygı
Yüksek Kaygı
Yetişkin bağlanma biçimleri, iki temel bağlamda sınıflandırılır...
- Kaygı: İlişkilerde terk edilme korkusunun şiddetini gösterir.
- Kaçınma: Yakınlık kurmaktan rahatsızlık duyma derecesini yansıtır.
Dört Temel Biçim:
- Güvenli (Secure): Dengeli ilişkiler kurabilenler.
- Kayıtsız-Kaçıngan (Dismissing-Avoidant): Yakınlıktan kaçınan, bağımsızlığı vurgulayanlar.
- Takıntılı (Preoccupied): Aşırı ilişki odaklı, onay gereksinimi yüksek bireyler.
- Korkulu-Kaçıngan (Fearful-Avoidant): Yakınlık istemesine karşın reddedilmekten korkanlar.
)(
Bağlanmada, Güvenli, Kaçıngan, Kaygılı, Takıntılı FaRkLaR'ı...
| Türkçe | İngilizce | Kaygı Seviyesi | Kaçınma Seviyesi |
|---|---|---|---|
| Güvenli Bağlanma | Secure Attachment | Düşük | Düşük |
| Kayıtsız-Kaçıngan | Dismissive-Avoidant Attachment | Düşük | Yüksek |
| Korkulu-Kaçıngan | Fearful-Avoidant Attachment | Yüksek | Yüksek |
| Takıntılı | Anxious-Preoccupied Attachment | Yüksek | Düşük |
- Bağlanma Kuramı: Attachment Theory (John Bowlby)
- Kaygılı Bağlanma: Anxious Attachment (genel)
- Kaçıngan Bağlanma: Avoidant Attachment (genel)
- Düzensiz Bağlanma: Disorganized Attachment (çocuklukta görülen karmaşık biçim)
( ATTACHMENT: AVOIDANCE <> ANXIETY vs. SECURE <> DISMISSING AVOIDANT <> FEARFUL AVOIDANT <> PREOCCUPIED )
- KAYGUSUZ ABDAL ve/< ABDAL MUSA EFENDİ < HÂCE BEKTAŞ-I VELÎ
- KAYIBIN:
KAYBI ile/ve/||/<> KAYIP OLMAYANI
- KAYIBOYU ile KARAKEÇELİ
- KAYICI ile/ve/||/<>/>< YAKICI (< bağlamında/terslikte YIKICI/KIYICI)
( Sevdâlı/âşık.[Bilinci kaymış olan kişi.] [Durum, koşul ve karşılıksızlık durumlarında olasılık olarak davranışlarında kıyıcı ve yıkıcı olabilir.] İLE/VE/||/<>/>< ... İLE/VE/||/<>/>< Sevilen/mâşuk. [Herhangi bir ölçüt olmaksızın âşık olana ya da "kendine yönelmiş olana" karşı, davranışlarında ve sözlerinde, bağlam, olanak ve terslik olarak (%1 - 99 arası) kıyıcı ve yıkıcı[0/1 (Evet/Hayır!)] olabilir.] )
- KAYIK ile İMAMİIN "KAYIĞI"/TABUT
- KAYIK ile/ve KAYAK
( ... İLE/VE Eskimoların kullandığı tek kişilik kayık. )
- KAYINBABA/ANA değil KAİMBABA/ANA
- KAYIP:
GERİ GEL(E)MEYECEK OLAN ile/ve/||/<> YERİ DOLDURULAMAYACAK OLAN
- KAYIP SANILAN KAZANÇ ile/ve/||/<> KAZANÇ SAYILAN KAYIP
- KAYIP ile/değil KAYMA
- [ne yazık ki]
KAYIP ile KOPUK
- KAYIP ile/||/<> TEHLİKE
( Öğrenip düşünmeyen kişiler. İLE/||/<> Düşünüp öğrenmeyen kişiler. )
- KAYIP değil/yerine/= YİTİK
- KAYIPLA:
"BAŞA ÇIKAMAMAK" ile/değil/yerine/>< BAŞA ÇIKMAK
- KAYIPTA:
KAÇAK ile KAÇIRILMA
- KAYISI ile KAMAREDDİN
( [eskiden] [umarız günümüzde de vardır!] Antalya bölgesinde yetişen çok özel bir kayısıymış. [İbn Haldun'un eserlerinde geçer] )
- KAYISI[Fars. KAYSİ]/MIŞMIŞ[Ar.] ile ŞEKERPARE[Fars.]
( Gülgillerden, sıcak ya da ılık iklimlerde yetişen, çiçekleri pembemsi beyaz bir ağaç. | Bu ağacın, açık turuncu renkte, eti sulu, güzel kokulu, tek ve sert çekirdekli tatlı meyvesi. İLE Çok tatlı bir tür kayısı. | Bir tür hamur tatlısı. )
( KAYISI:
KAJSZIJA[Bulgarca]
CAIS/CAISI/CASIA[Romence]
KAJSIJA[Hırvatça]
KAJSI[Arnavutça]
KAJSZI[Macarca, Tatarca] )
( PRUNUS ARMENIACA cum ... )
- KAYIŞKIRAN = SABANKIRAN
( Baklagillerden, kökleri toprağa derince girdiği için tarlalar sürülürken sabanı tutan, çiçekleri kırmızı bir bitki. )
( ONOSIS SPINOSA )
- KAYIT-KUYUT (ALTINA GİRMEK(ME)K)
- KAYIT[Ar. < KAYD] ile KAYIT
( Bir yere mal ederek deftere geçirme. | Bir yazının, bir hesabın tarih, numara vb.nin ya da kopyasının bir yerde yazılı bulunması. | Önem verme. | Resmî belge. | Sesi ya da görüntüyü manyetik bant üzerine geçirme işlemi. | Şart. | Sınırlama, davranışlarını çerçeveleme. İLE Pencere çerçevesi. | Araç, eşya. | Yiyecek. )
- KAYIT ile ZABIT (/TUTMAK)
- KAYITLI(RESMî) ile KAYITSIZ(GAYRIRESMî)
- KAYIT/LI ile/ve/değil/||/<>/< KANIT/LI
- KAYITSIZ KAYGISIZ
- KAYITSIZ/LIK ile/ve/||/<>/>/< ÂTIL/ATÂLET
- KAYLÛLE[Ar.]/SİESTA[İsp.]/RİPOSO[İt.]/İNEMURİ[Jap.] değil/yerine/= ÖĞLE ARASI/UYKUSU/DİNLENMESİ
- KAYMA OLANAĞI değil OLASILIĞI
- KAYMA ile/ve/||/<> YOZLAŞMA
- KAYNAĞA/KİTABA/SÖZE/SÖYLEYENE GÜVENMEK ile/ve/değil/yerine ANLAMA GÜVENMEK
( [not] TO TRUST TO SOURCE/BOOK/WORD vs./and/but TO TRUST TO MEANING
TO TRUST TO MEANING instead of TO TRUST TO SOURCE/BOOK/WORD )
- KAYNAK/KAYNARCA/GÖZ/PINAR/MEMBA[Ar. < MENBA] ile/ve/||/<> KAYNAÇ/GAYZER[Fr. < GEYSÉR]
( Bir suyun çıktığı yer. İLE Volkan bölgelerinde, belirli aralıklarla su ve buhar fışkırtan sıcak kaynak. )
- KAYNAK/REFERANS[İng. < REFERENCE] ile/ve/||/<>/> KAYNAKÇA
( Araştırma ve incelemede yararlanılan belge. | Herhangi bir bilim dalında yazılmış olan yazı ya da yapıtların tümü. İLE/VE/||/<>/> Belirli bir konu, yer ve dönemle ilgili yayınları kapsayan ya da en iyilerini seçen yapıt. )
- KAYNAKLANMA ile/ve/değil/||/<>/< KAYNAK ALMA
- KAYNARCA ile Kaynarca
( Kaynak. | Sıcak su kaynağı. | Hastalara kaynatılarak içirilen pekmez, yağ ve baharat karışımı. İLE Sakarya iline bağlı ilçelerden biri. )
- KAYPAK ile/ve/||/<> KAYTAK
( Dönek. İLE/VE/||/<> Kuytu. | Sözünde durmayan. | Yağcı, dalkavuk, numaracı. )
- KAYPAK ile/değil PAYTAK
- [ne yazık ki]
KAYPAK/LIK ile/ve/||/<> YAVŞAK/LIK
- KAYSI değil KAYISI
- KAYTAN ile/ve/||/<> ŞEYTAN
( Büküle büküle... İLE/VE/||/<> Düzüle düzüle...( / s.kile s.kile...) )
- KAYYUM/KAYYIM ile MÜTEVELLİ
( Belirli bir malın yönetilmesi ya da belirli bir işin yapılması için görevlendirilen kişi. | Cami görevlisi. İLE Bir vakfın yönetimi, kendine verilmiş kişi. )
- KAYYUM ile/ve/||/<> Kayyûm
( Cami hizmetlisi. | Birinin yerine geçen, mütevellî. İLE/VE Ebedî ve ezelî olan. Allah. )
- KAZ ile AK YANAKLI KAZ
( ... İLE Yaşama, henüz yavruyken, Grönland'ın Orsted Dal Vadisi'nin dik kayalıklarından aşağı atlayarak ve ancak birkaçı bu atlayıştan başarıyla çıkarak başlar. )
( NTV - Yaşam Öyküsü 1. Bölüm (İlk Adımlar) )
- KAZ ile HİNT KAZI
( 10.000 m.'de, saatte 80 km. hızla uçabilmektelerdir. )
- KAZ ile KANADA KAZI
- KAZ ile/ve KAR KAZI
( ... İLE/VE Her yıl, 5 milyon kaz, Meksika Körfezi'nden kuzey kutbuna [Tundralara], yumurtlamak üzere, 5000 km. yolculuk yapar. [3 ayda] )
- KAZ ile MAVİ KAZ
- KAZ ile MISIR KAZI
- KAZ ile NİL KAZI
(
)
- KAZ ile PUFLA KAZI
( ... İLE Kuzey Kutbu kazları. )
- KAZ ile SİBİRYA KAZI
- KAZ ile YABANKAZI
( ... İLE Ördekgillerden, tüyleri beyaz, kahve ve külrengi olan, kazların en büyük türü. )
( ... cum ANSER )
- KAZÂ-NİZÂ
- KAZÂ ile GAZÂ
- KAZÂ/KADÂ ile/ve/||/<>/> KADER/KADAR
( Gereksinim. İLE/VE/||/<>/> Ölçü. )
( Gerekeni/gereksinimi ölçülendirmek. )
( Tekil. İLE/VE/||/<>/> Çoğul. )
( Kaderin gerçekleşmesi/vukû bulması, bilinmesi, görülmesi. İLE/VE/||/<>/> Bilinmez. )
( Göz. İLE/VE/||/<>/> Bakış/bakma. )
( Zorunluluk/cebr. İLE/VE/||/<>/> Özgürlük[seçenek/yeğleme]. )
( Tümel. İLE/VE/||/<>/> Tikel. )
( Var oluş/olan. İLE/VE/||/<>/> Bilgi. )
- KAZA ile KASIT
( ACCIDENT vs. PURPOSE )
- KAZAN ile/ve/<> ESKİ KAZAN
( Kazanka Irmağı'nın bir büklüm yaparak Volga'ya karıştığı topraklarda kurulmuştur. İLE/VE/<> Bölgeyi ikiye bölen Kazanka Irmağı'nın 45 km. kuzeyinde yer alıyordu. )
( Türk geleneklerine göre, Kazan, "Birleşme"yi simgeler. )
- KAZANA/NA YANAŞIRSAK ve/||/<> KÖTÜYE YANAŞIRSAK
( Karası bulaşır. VE/||/<> Belâsı bulaşır. )
- KAZANAMAMAK ile KAYBETMEK
( NOT ABLE TO EARN/WIN vs. TO LOSE )
- KAZANÇ ile/ve/değil KAZANIM ile/ve/değil KÂR ile/ve/değil ÇIKAR
- KAZANÇ/KÂR ile/değil/yerine YARAR/FAYDA
( Ne denli güzel ve kârlı olsa da, hiçbir şey sonsuza kadar sürmez. )
( Yaptığımız/söylediğimiz/yediğimiz. İLE/DEĞİL/YERİNE Yapmadığımız/söylemediğimiz/yemediğimiz. )
( RİBH/RIBH ile ... )
( PROFIT vs. BENEFIT )
- KAZANÇ'TA:
TİCARET ile/ve/yerine ÜRETİM
- KAZANILMIŞ YETİLER ile/ve İŞLETİLEBİLİR YETİLER ile/ve GELİŞTİRİLEBİLİR YETİLER
( OBTAINED FACULTIES vs./and OPERATABLE FACULTIES vs./and IMPROVABLE FACULTIES )
- KAZANMAK ile/ve/değil/yerine KAZANÇLI ÇIKMAK
( Hiçkimse, sürekli olarak ve herşeyi kazanamaz fakat görülmesi gerekeni görebilirse herşeyde ve sürekli kazançlı çıkabilir. )
- KAZARA değil/yerine/= KAZAYLA/İSTEMEDEN
- KAZA/SIZ BELÂ/SIZ (GİTMEK)
- KAZASKER MUSTAFA İZZET EFENDİ ile YESERİZÂDE KAZASKER MUSTAFA İZZET EFENDİ
- [ne yazık ki]
KAZF-İ ...:
Bİ-TARÎK-İL KİNÂYE ile MUALLAK ile MUZÂF ile SARÎH
( Birine, kinâyî bir tâbir ile zinâ isnâd etmek.[Hadd cezasını gerektirmez.] İLE Bir koşula talik sûretiyle gerçekleşen hakaret.[Hadd cezasını gerektirmez.]["şuraya giden zânîdir" denilmedikçe] İLE Bir vakte izâfe sûretiyle gerçekleşen hakaret.[Hadd cezasını gerektirmez.]["şu hâneye girerse zânîdir" denilmedikçe] İLE Sarâhâtten zînâya müşir bir söz ile gerçekleşen hakaret.["Şu kişi, zânîdir" gibi.] )
- KÂZIM ile/ve/||/<>/> KÂZÎM
( Öfkesini tutan. [ara sıra] İLE/VE/||/<>/> Öfkesini tutan. [sürekli] )
- KÂZIM/KEZÎM[Ar. çoğ. KÂZIMÎN] ile KÂZIM/KAZIMA["ka" uzun okunur] ile KAZIM
( Kızgınlığını, öfkesini, hırsını yenen. İLE Kemirici.[hayvan] İLE Kazmak eylemi. )
- KÂZIM ve/||/<>/> NÂZIM
( Öfkesini tutan. VE/||/<>/> Düzenleyen, düzene koyan, tertip eden. )
- KAZLIÇEŞME ile/ve KAZLI ÇEŞME
( Yedikule'de bulunan bir semt. İLE/VE Yedikule dışında, Demirhane Caddesi'nde bulunan, ön yüzü kaz kabartmalı bir çeşme. [1537] [Su aranırken kazların konduğu yerde su bulunmasından dolayı] )
- KAZMA ile KİRİZMA[Yun.]
( Herhangi bir araçla toprağı açmak, oymak. | Bu yolla çukur, kuyu, yol vb. oluşturmak. İLE Toprağı derince kazarak altını üstüne getirme. )
- KAZMAK ile KAZIMAK
- KAZULET[Ar. < KAZÛRÂT] = KOCAMAN
- KEBÂD[Ar.] ile KEBBÂD[Ar.]
( İri limon. İLE Ağaç kavununa benzer bir çeşit büyük ve yumuşak bir limon.[dilim dilim kesilerek tatlısı yapılır] )
- [Ar.] KEBÂD ile KEBBÂD/KÜBBÂD
( İri limon. İLE Ağaç kavununa benzer bir çeşit büyük ve yumuşak bir limon.[dilim dilim kesilerek tatlısı yapılır] )
- KEBED değil/yerine/= DİK DURMAK | MEŞEKKÂT
- KEBEZLİK/KEBEZLİG ile PAMUK
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Pamuk tarlası. İLE ... )
- KEBS[Ar.] ile KEBŞ[Ar. çoğ. KİBÂŞ]
( Çukurluğu doldurup düzleme. İLE Koç[eril koyun], çebiş. )
- KEÇE[Oğuz] ile KEÇE ile KEÇE
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Keçe. İLE Sebze ve meyveleri taşımaya yarayan sepet. İLE Gece. )
- KEÇECİ-ZÂDE İZZET MOLLA ve/||/<>/> KEÇECİ-ZÂDE FUAD PAŞA
( Babası. VE/||/<>/> Oğlu. )
( 1786 - Ağustos 1829 VE/||/<>/> 1814 - 12 Şubat 1869 )
- KEÇİ ile/ve BAZUA/BEZUVAR DAĞ KEÇİSİ
- KEÇİ ile HALEP KEÇİSİ
- KEÇİ[Oğuz] ile KEÇİG
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Keçi. İLE Irmaktaki sığ yer, geçit. )
- KEÇİ ile/ve MALTIZ KEÇİSİ
( ... İLE/VE Kısa tüylü, küçük bir cins. Malta Adası'nda bulunur. )
- KEÇİ ile/ve OĞLAK/OGLAK/OGLAQ/DÖRÜKLÜ
( ... İLE/VE Keçi yavrusu, genç/küçük keçi. )
( ... ile/ve YA'MÛR, CEDÎ[astr.] )
( BÜZ ile/ve BÜZÎÇE, BÜZBEÇE, BÜZGALE[ga uzun okunur] )
- KEÇİBOYNUZU ve ÇİTLEMBİK/MELENGİÇ/MENENGİÇ/MERLENGİÇ/MERLENGEÇ/DAVUN
( İkisinde de azcık fakat etkili/hoş bir tad için çok fazla uğraş vermek gerekir. )
- KEDGÜ = KEDÜT
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Her türlü giyilecek nesne. İLE Düğünlerde, gelinin ve damadın akrabalarının, evlenecek çiftin onuruna giydiği belirli bir giysi. )
- KEDİ AYAĞI ile KEDİAYAĞI
( ... İLE Birleşikgillerden, süs bitkisi olarak da yetiştirilen, beyazımsı, yumuşak, sık tüylü bir bitki. )
( ... cum ANTENNARIA DIOICA )
- KEDİ-KÖPEK (GİBİ OLMAK)
- KEDİ ile ASYA ALTIN KEDİ
( ... ile
)
- KEDİ ile AYI KEDİSİ
( ... ile
)
- KEDİ ile BATAKLIK/ORMAN KEDİSİ
( ... İLE Asya ve Ortadoğu'da yaşayan, vahşi bir kedi türüdür. Tüyleri, grimsi ya da kızıl tonlarda olabilir, bacak ve kuyruklarında soluk çizgiler vardır. Boyları, ev kedilerine göre daha büyüktür. [60-70 cm’yi bulurken 12-16 kiloya kadar ulaşabilirler.] Ayrıca, bu kedinin, ev kedisinin vahşi atalarından biri olduğu bilinmektedir. )
- KEDİ ile BENGAL KEDİSİ
- KEDİ ile BURMA KEDİSİ
- KEDİ ile DAĞ KEDİSİ/MANUL
( ... ile SİNNEVR-İ CEBELÎ )
- KEDİ ile GELİNCİK KEDİSİ
- KEDİ ile GEOFFREY KEDİSİ
(
)
( ... İLE Bolivya ve Güney Brezilya'dan itibaren güneye doğru Patagonya'ya kadar, Güney Amerika'nın güney yarısında yaşar. Sadece Andlar'ın doğusunda bulunur. Ağaç bulunan tundralar ve aynı biçimdeki ormanlar yaşam alanıdır. )
( Alt türleri
Leopardus geoffroyi geoffroyi: Merkezî Arjantin
Leopardus geoffroyi euxantha: Kuzey Arjantin, Batı Bolivya
Leopardus geoffroyi leucobapta: Patagonya
Leopardus geoffroyi paraguae: Paraguay, Güneydoğu Brezilya, Uruguay, Kuzey Arjantin
Leopardus geoffroyi salinarum: Kuzeybatı ve Merkezî Arjantin )
( ... cum LEOPARDUS GEOFFROYI )
- KEDİ ile HİMALAYA KEDİSİ
- KEDİ ile KAPLAN KESELİ KEDİ
- KEDİ ile KARA AYAKLI KEDİ(GYRA)
( ... İLE En ölümcül vahşi kedi.[%60 başarı oranıyla] )
- KEDİ ile KUM KEDİSİ
( ... İLE Kulakları sayesinde işitme duyusunu inanılmaz gelişmiştir. Kum kedileri, Arabistan ve Afrika çöllerinde yaşarlar. Çöl şartlarına uyum sağlayacak özelliklere sahipkerdir. Öteki vahşi kedi türlerine göre daha ufaktır, kısa bacakları ve uzun kuyrukları vardır. )
(
)
- KEDİ ile MANKEDİSİ
( ... İLE Kuyruksuz bir kedi. [Man Adası'nda yaşarlar.] )
- KEDİ ile NORVEÇ ORMAN KEDİSİ
- KEDİ ile PALLAS KEDİSİ
( ... İLE Ufak yapılı kedi. | Kabarık gri tüyleri vardır. Orta Asya'nın kayalık bölgelerinde, su kaynaklarına yakın olarak yaşar. Yaklaşık 10 milyon yıl önce evrilmiştir. Kedigillerin, yaşayan en eski türlerinden biridir. Soyu tükenme tehlikesi altına girebilecek olan bu kedilerin nüfusu, avlanmalardan etkilenmektedir. Bu vahşi kediler, hemen hemen ev kedisi boylarındadır. )
(
)
- KEDİ ile PARS (KEDİSİ)
( ... ile NEMİR )
( ... ile YÛZ )
( ... vs. ... )
( ... cum FELİS PARDUS )
- KEDİ ile PASLI KEDİ
( Hindistan'ın güney ucu ve Sri Lanka'da yaşarlar. )
(
)
( Yetişkinliğe eriştiğinde gövde boyu en falza 40 cm.'e ulaşan kedinin ağırlığı, en fazla 1.4 kg.'ya kadar ulaşabilen, dünyanın en küçük kedisidir. Kuyruk boyu ise 20 cm. )
( )
( CAT vs. RUSTY SPOTTED CAT )
( ... cum PRIONAILURUS RUBIGINOSUS )
- KEDİ ile REKSKEDİSİ
- KEDİ ile SAVANNA KEDİSİ
( ... İLE Evde beslenilen kediler ile vahşi kedi türünün birleşmesiyle ortaya çıkar. )
- KEDİ ile SAZ KEDİSİ
( ... İLE Nesli tehlike altında olan 3 canlıdan biri. [Saz Kedisi, Orfoz, Deniz Kaplumbağası] )
- KEDİ ile SAZLIK KEDİSİ
(
)
( ... İLE Hindiçin Yarımadası ve Sri Lanka'dan, Hindistan ve Mezopotamya üzerinden İdil Deltası ve Sincan Uygur Bölgesi'ne kadar geniş alana dağılmıştır. Afrika kıtasındaki tek popülasyonu, Mısır'da, aşağı Nil Vadisi'nde ve Türkiye'de[Eğirdir Gölü, Nallıhan, Manavgat Çayı, Akyatan Gölü, Porsuk Çayı'nda] bulunan bir kedi türüdür. )
- KEDİ ile VAHŞİ SERVAL KEDİSİ
( SİNNEVR[çoğ. SENÂNÎR], HİRR, HİRRE[dişil kedi] ile ... )
( GÜRBE ile ... )
( CAT vs. WILDCAT/LYNX )
( FELIS DOMESTICA cum CARACAL MELANOTIS/LYNX PARDINA/LYNX LYNX )
- KEDİ ile YABANKEDİSİ
( ... İLE Kedigillerden, kırçıl renkli, 60 cm. uzunluğuna bir memeli türü. )
( ... cum FELIS SILVESTRIS )
- KEDİLERDE:
ÖN AYAK ile ARKA AYAK
( Beş parmak bulunur. İLE Dört parmak bulunur.[Genetik bozukluğu olanlarda, ek parmaklar görülebilir.] )
( Yürürken, aynı anda hareket ettirirler. Sol/sağ ayak öndeyse arka ayak da öne çıkar.[Kedi dışında, sadece deve ve zürafalar bu biçimde yürür.] )
- ALERJİ:
"KEDİYE" değil KEDİ TÜYÜNE
- KEF[Ar.] ile KEF[Ar., Fars.] ile KEFF[Ar. çoğ. KÜFÛF]
( Köpük. | Sünger taşı. İLE Eski Türkçe abecesinin yirmibeşinci harfidir.[ebced hesabında yirmi sayısının karşılığıdır] İLE Eliçi, aya, avuç. RÂHE[Ar.] | Ayağın altı, taban. | El çekme, vazgeçme. | [edebiyatta] Arûz'un yedinci sâkin harfini çıkarma. )
- KEFÂF/KİFÂF[Ar.] ile AZIK
( Ancak yetecek, yaşayacak kadar olan azık/yiyecek. İLE Ekmek. )
- KEFAL ile İNCİ KEFALİ
( ... İLE Sadece Van Gölü'nde yaşar/bulunur. )
( )
- KEFAL ile PAÇOZ/PAÇUZ
( ... İLE Kefal türünden bir balık. | [argo] Fahişe. )
( ... cum MUGIL CEPHALUS )
- KEFAL ile UÇARKEFAL
( ... İLE Turnabalğıgillerden, kefala benzer, uzun kanatlı bir balık. )
( ... cum EXOCOETUS )
- KEFE[Ar. < KEFFE]["KEVE" değil!] ile KEFE
( Terazi gözlerinden her biri. İLE ... )
- KEFE ile/ve/||/<> KESE
- KEFFÂRET[Ar.] ile KEFÂLET[Ar.]
( Örtücü ve imhâ edici. | Bir mecburiyet altında ya da yanlışlıkla işlenmiş günahı affettirmek ümidiyle şeriata uygun olarak verilen sadaka ya da tutulan oruç. | Günahtan arınma. İLE Kefillik, birine kefil olma. )
- KEHF[Ar.] ile KEYF[Ar.]
( Mağara. İLE Araçlı "duyum"/haz.[bkz. 6532] )
- KEHL[Ar.] ile KEHL[Ar. çoğ. KİHÂL, KÜHÛL, KÜHLÂN] ile KEHL[Ar.]
( Göze sürme çekme. İLE 30 - 50 yaş arasında bulunan kişi, olgun çağı. İLE Bit. )
- KEKA = KEKAH
( Zevkli bir durum anlatılırken, "ne güzel, ne iyi" anlamlarında söylenilen bir söz. )
- KEKELEME ile/ve/değil/||/<>/< GEVELEME
- KEKE / KEKEME/LİK ile/ve/||/<> GEÇ KONUŞMA
- KEKİK ile İZMİR KEKİĞİ
( THYME cum OREGANO )
- KEKİK ile/ve/||/<>/> KEKİK YAĞI
( ... İLE/VE/||/<>/> Kekikten elde edilen ve genellikle geleneksel halk tedavisinde kullanılan kokulu yağ. )
- KEKİK ile/ve TARHANA/EŞEK KEKİĞİ
( ... İLE/VE Daha serttir. )
- KEKLİK ile KINALI KEKLİK
( ... İLE Sülüngillerden, Balkan Yarımadası, Orta ve Doğu Asya'da yaşayan, uzunluğu 38 cm. olan bir tür kuş. )
( ... cum ALECTORIS GRAECA )
- KEKLİK ile KUM KEKLİĞİ
- KEL KARTAL ile AK KUYRUKLU KARTAL
( ... vs. WHITE-TAILED EAGLE )
( ... cum HALIAEETUS ALBICILLA )
- KEL[Fars.] ile/ve/||/<> KELEK
- KELÂM ERBÂBI ile/ve/<> KALEM ERBÂBI
- KELÂM ile/ve/||/<> AKAİD/AKÎDE
( Amacı dinî olmakla birlikte temellendirmesi akılsal olan bilim dalı. İLE/VE İnanca ilişkin ve sem'î[ilgili dinin kutsal metninden alınma] kanıtlara dayalı bilim dalı. )
( Matematik mutlak, fizik mukayyettir. Akaid mutlaktır. )
( NESEF-İ AKAİD'ini okumanızı salık veririz. [TAFTAZÂNİ'nin şerhinden yararlanılabilir.] )
- KELÂM ile/ve/||/<> AKÂİD
( Gövdemizi nasıl gıda büyütüyorsa, aklımızı da sevgi ve kelâm büyütür. )
( Kelâmı anladıktan sonra harfler canlanır. )
( Kelâm, söyleyenin değil, dinleyenindir! )
- KELÂM ve/||/<>/< ARAP DİLBİLGİSİ/GELENEĞİ/ANLAYIŞI
- KELÂM ile/ve/<>/> CAMİ-ül-KELÂM
( Doğa varolanları. İLE/VE/<>/> İnsan. )
- KELÂM ile/ve FELSEFÎ KELÂM
( Sem'î Kelâm. İLE/VE Nazarî kelâm. )
( CELiL'ÜL KELÂM ile/ve DAKİK'ÜL KELÂM )
( İslâm kelâm tarihinde, naklî kanıtlara dayanarak temellendirilen bilgilerin oluşturduğu dizge. Özellikle akaid ve itikada ilişkin bilgiler. İLE/VE Aklî felsefe [varlık, doğa, kişi, toplum vs...]. İslâm kelâm geleneğinde, naklî kanıtlara dayanmaksızın olgu ve olaylar hakkında aklî sınırlar içerinde üretilen bilgilerin oluşturduğu dizge. )
- KELÂM ile KELÂM-I KADÎM ile KELÂM-I KİBAR
( Söz. | Söyleyiş biçimi, söyleme. | Başta Tanrı'nın varlığı, birliği, peygamberlik ve ahiret olmak üzere İslâmiyet'in ana ilkelerini konu edinen bilim. İLE Kur'ân-ı Ker3im. İLE Özdeyiş. )
- KELÂM ile "ŞİÎ KELÂMI"
( ... İLE Varolanbilimi[ontoloji] ve bilgibilimi[epistemoloji] farklı. )
- KELÂM ile/ve VAHDET-İ VÜCÛD
- KELÂMÂT-I DİNNİYE ile/ve/değil/yerine/<>/> KELÂMÂT-I FENNİYE
- KELÂM-I İHBARÎ ile KELÂM-I İNŞAİ
( Önerme. İLE Temenni, emir ve benzeri tümceler. )
- KELÂM'IN:
İHMÂLİ değil/yerine/>< İMÂLİ
( Kelâmın imâli, ihmâlinden evlâdır. )
( Kelâmın imâli, mümkün olmaz ise ihmâl olunur. / Kelâm, imâl olunmazsa, ihmâl olunur. )
- KELEBEK OTU ile KELEBEK ÇİÇEĞİ
( Bir cins yaban yoncası. İLE İki çeneklilerden, aydınlık oda ve salonlarda zengin renkli ve çok dallı bir süs bitkisi. )
- KELEBEK ile AKKELEBEK
( ... İLE Hemen hemen tüm meyve ağaçlarında tomurcuk düşmanı sayılan, iri ak kanatları bulunan, kalın ve kara damarlı bir kelebek. )
( ... cum APORIA CRATAEGI )
- KELEBEK ile AMİRAL KELEBEĞİ
- KELEBEK ile ANADOLU MELİKESİ KELEBEĞİ
- KELEBEK ile BALKELEBEĞİ
( Bal kovanlarına çok zarar veren bir böcek. [Lat. GALLERIA CEREANA] )
- KELEBEK ile BAYKUŞ KELEBEĞİ
(
)
( ... cum CALIGO )
- KELEBEK/FERÂŞE[Ar. FİRÂŞA] ile FELFELEK
- KELEBEK ile/ve GECE KELEBEĞİ/PERVÂNE
( Tad alma duyusu ayağında olan hayvan. İLE/VE Geceleri ışığın etrafında dönen küçük kelebek. )
( Işık pervaneleri çekmez, onlara yönlerini şaşırtır. )
( Pervaneler giysileri yemezler. Giysileri yiyen onların tırtıllarıdır. )
- KELEBEK/KEPELİ[dvnlgttrk] ile KRAL KELEBEĞİ
( İspanya'dan Rusya'ya kadarlık coğrafyada 500 tür varken sadece Türkiye'de 400 tür kelebek bulunmaktadır. )
( TENÂSÜH: Bazı hayvanların kurttan kelebek haline dönüşmesi durumu. )
( "Türkiye'nin Kelebekleri" (Ahmet BAYTAŞ) kitabını incelemenizi salık veririz. )
(
ile ... )
( Kelebekler, arka ayakları ile koku alır ve duyargaları, dokunma ile etkinleşir. )
( BUTTERFLY vs. ... )
( EL MARIPOSA con ... )
- KELEBEK ile KRALİÇE ALEXANDRA KELEBEĞİ
( ... İLE Papua Yeni Gine'de yaşar. [Dişileri, erillerine oranla çok daha büyüktür. Yaklaşık olarak erillerin üç katı büyüklüğe sahiptir. Kanat genişliği, yaklaşık 30 santime kadar çıkabilmektedir.] )
- KELEBEK ile MADEİRAN BÜYÜK BEYAZ KELEBEĞİ
- KELEBEK ile/ve/<> SÖĞÜT KELEBEĞİ
- KELEÇÜ[Oğuz] ile KELEGÜ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Sözcüklerle anlatma, konuşmak. İLE Tarla sıçanı soyundan, uzun arka ayakları olan küçük bir hayvan. )
- KELEM/DÜRME/KAPUSKA[Slav]/LAHANA[Yun.] ile BRÜKSEL LAHANASI
( Turpgillerden, güz ve kış sebzesi olarak yetiştirilen ve çok çeşitli türü olan bitki. İLE Ceviz büyüklüğünde, bir lahana türü. )
( KOLZA: Lahana tohumu. )
( MELFUF ile ... )
( CABBAGE vs. BRUSSELS SPROUTS )
( BRASSICA OLERACEA cum BRASSICA OLERACEA GEMMIFERA )
- KELEPÇE[Fars. < KELEBÇE] ile/ve/||/<>/> PRANGA[İt. < BRANCA]
( El bileklerine takılan. İLE/VE/||/<>/> Ayak bileklerine takılan. )
- KELER ile KAFKAS KELERİ
( ... İLE Ağrı Dağı eteklerindeki kayalıklarda yaşar. )
( ... cum PARALAUDAKIA CAUCASIA )
- KELÎM[Ar. < KİLÂM] ile KELİM[Ar. < KELİME]
( Söz söyleyen, konuşan. | İkinci kişi.[muhâtab] İLE Sözler. )
- KELÎME değil KELİME
- KELÎMULLAH ile KELİMETULLAH
( Hz. Musa. İLE Hz. İsa. )
( [Eski Ahit'e göre] Hakk'la yüzyüze konuşan. İLE ... )
- KELLİ FELLİ değil KERLİ FERLİ
( Saçı olmayan ve yarmak. DEĞİL Güç/kuvvet ve erk/iktidar. )
- KEM-KÜM (ETMEK)
( Sözü ağızda gevelemek, söylenmek isteneni söyleyememek. )
- KEM KÜM (ETMEK) GAK GUK (ETMEK)
- KEMÂL ve/||/<>/< KELÂM
( Olgunluğumuz/olgunlaşmamız(kemâlimiz], sözlerimizin altındadır/ardındadır.
[Kemâlimiz, kelâmımızın altındadır.]
)
( PERFECTION and/||/<>/< THEOLOGY/SPEECH )
- KEMÂL ve/||/<>/< KELÂM
( PERFECTION and/||/<>/< THEOLOGY/SPEECH )
- KEMÂL ve/> ZEVÂL
- KEMAN/VARDI GELDİ ile/ve/<>/> VİYOLA ile/ve/<>/> ÇELLO/VİYOLONSEL[İt. < VIOLONCELLO] ile/ve/<>/> KONTRBAS[Fr.]
( Çenenin altına dayanarak çalınan telli çalgı. İLE/VE/<>/> Kemandan biraz büyükçe dört sürtme telli saz. İLE/VE/<>/> Viyoladan büyük, kontrobastan küçük dört sürtme telli saz. İLE/VE/<>/> En kalın sesli yaylı çalgı. )
( )
- KEMANCI YENGECİNİN:
ERİLİNDE ile DİŞİSİNDE
( [Beslenme kıskaçları] Tektir. İLE Çifttir. )
- KEMENÇE ile/ve KEMANÇE
( SMALL VIOLIN OTTOMAN vs./and ... )
- KEMER-BEND ile KEMER-BESTE
( Derviş. İLE Bekâşî dervişi. | Eline, beline ve diline sahip olan. )
- KEMER ile Kemer ile Kemer
( Bele dolayarak toka ile tutturulan, kumaş, ya da metalden yapılan bel bağı. | Etek, pantolon vb. giysilerin bele gelen bölümü. | Emniyet kemeri. | Tümsekli. | Kemiklerden oluşan yay biçimindeki yapı. | Katmanlı kayaçlarda bir kıvrımın kabarık tepe yeri, tekne karşıtı. | İki sütun ya da ayağı birbirine üstten yarım çember, basık eğri, yonca yaprağı vb. biçimlerde bağlayan ve üzerine gelen duvar ağırlıklarını, iki yanındaki ayaklara bindiren tonoz bağlantı. | Özellikle yolculukta kullanılan, üzerinde altın, para yerleştirmeye yarar gözleri olan kuşak. İLE Antalya iline bağlı ilçelerden biri. İLE Burdur iline bağlı ilçelerden biri. )
- KEMİK YANGISI ile/ve KIKIRDAK DOKUSU YANGISI ile/ve EKLEM YANGISI ile/ve EKLEM SIVISI İÇEREN KESELERİN YANGISI
( OSTEOMİYELİT ile/ve POLİKONDRİT ile/ve ARTRİT ile/ve BURŞİT )
- KEMİK ile KABURGA/GÖĞÜS KEMİĞİ
( EĞE KEMİĞİ(AZM-İ DIL'Î): (HZ. ADEM'İN) SOL KABURGA(SI) )
( ... ile BEVÂNÎ )
( BONE vs. RIB/STERNUM/BREAST BONE )
- KEMİK ile KALBUR KEMİĞİ
( ... İLE Alın kemiğinin arkasında, kalbur gibi küçük delikleri olan, kafatasının alt ve ön bölümünü oluşturan kemik. )
- KEMİK ile KEMİKÇİK
( ... İLE Küçük kemik. )
- KEMİK ile PARMAK KEMİĞİ
( BONE vs. PHALANX )
- KEMİK ile SABANKEMİĞİ
( ... İLE Burun boşluklarını birbirinden ayıran çeperin arkasında bulunan, ince, uzun bir kemik. )
- KEMİRGEN ile BÜYÜK KEMİRGEN
( ... İLE Ne yazık ki, soyu tükenmiştir. :( )
( ... cum JOSEPHOARTIGASIA MONES )
- KEMOSENTEZ ile FOTOSENTEZ
( Bazı bakterilerin kimyasal nesnelerden enerji üreterek besin üretmesi ve üretme süreci. İLE Bitkilerin güneş ışığını kullanarak besin üretmesi ve üretme süreci. )
- KEMOTROP ile FOTOTROP
( Kemotrop, kimyasal nesnelere yönelen organizmalar. İLE Fototrop, ışığa yönelen organizmalar. )
- KEMRÜK = KERTÜK
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Tahtanın üzerindeki çentik. )
- KEN ile KEND/KENT[Soğd] ile KEND[Oğuz]
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Doğu bölgelerindeki tüm kentlere verilen genel ad. İLE Yüksek sayıda kişinin yaşadığı yer. İLE Köy. )
( SEMERKAND[Fars. < SEMİZ KEND]: Büyüklüğü nedeniyle "besili kent". )
- KENAR(IN)DA/Kİ ile/ve/değil/||/<>/< YAN(IN)DA/Kİ
- KENARINDAN-KIYISINDAN (UĞRAŞMAK, BULAŞMAK, DEĞİNMEK)
- KENARIYA değil KENARA
- KENÇ ile/||/<> KENCE
( Genç. İLE/||/<> En küçük/son çocuk, "tekne kazıntısı". )
- KENÇEK ile KENÇEK SENGİR
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Bir Türk kavmi. İLE Taraz[Talas] yakınlarındaki bir kentin adı.[Kıpçak/Qıfçâq sınırıdır.] )
- KENDİ BAŞINA DİL ile İNSAN DİLİ
- KENDİ BAŞINA OLAN ile KENDİNE YETEN
- KENDİ BAŞINA ile/ve/değil TEK BAŞINA
- KENDİ DIŞINDAKİ DÜNYAYI: BİLMEYEN >< BİLEN ile İÇ DÜNYASINI: BİLMEYEN >< BİLEN
( Câhil. >< Âlim. İLE Gâfil. >< Ârif. )
- KENDİ:
"DIŞINDAKİNLER" değil KENDİ DIŞINDAKİLER
- KENDİ DÜNYANDA YAŞAMAK ile/ve/değil/yerine KENDİ DÜNYANI YAŞAMAK
( Sizi tutsak etmiş olan, kendi hakkınızda beslediğiniz fikirdir. )
( Bizi içeri kilitlemiş olan kapı, aynı zamanda bizi dışarı bırakacak olan kapıdır. )
( Bazıları. [Çoğunlukta olsa da herkes değil.] İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Herkes. )
( The idea you have of yourself that keeps you in bondage.
The door that locks you in, is also the door that lets you out. )
( [not] TO LIVE THE PERSONAL LIFE vs./and/but TO LIVE IN THE PERSONAL LIFE
TO LIVE IN THE PERSONAL LIFE instead of TO LIVE THE PERSONAL LIFE )
- KENDİ DÜNYASINDA OLAN ile/ve/değil KENDİ DÜNYASI OLAN
- KENDİ DÜNYASINDA OLMAK/OLAN ile/ve "KENDİNİ BEĞENMİŞ"LİK
( Olgun kişi, kendini beğenmiş değildir ve işlerinde âdil ve tutarlıdır. )
( NAHVET[Ar.]: Kibir, gurur, böbürlenme. Kendini beğenme. )
- KENDİ GİBİ OLMAYANDAN UZAKLAŞMA ile/ve KENDİ GİBİ OLMAYANI DIŞLAMA
- KENDİ HAKKIN ile/ve/değil/yerine/||/<> KİŞİ(İNSAN) HAKLARI
- KENDİ İŞİNİ YAPTIRMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İŞİNİ KOLAYLAŞTIRMAK
- KENDİ İŞLERİNE KAPTIRIP GİTMEK değil KENDİ İŞLERİNE KAPILIP GİTMEK
- KENDİ KENDİNE DÜŞÜNMEK ile KENDİ ÜZERİNE DÜŞÜNMEK
( Düşünceleri denetleme/dayanakça gereksinimi duymadan. İLE Düzenli, uyumlu ve bütünlüklü. )
( Bırak çeşitli düşünce/duygu kuşları başının üzerinden uçsunlar. Sen ancak başının üzerinde yuva yapmamalarını sağla!/[sağlayabilirsin!] )
- KENDİ KENDİNE/KENDİNİ değil KENDİNİ
- KENDİ KENDİNE ile/ve/değil KENDİ YAPISI GEREĞİ
- KENDİ KENDİNE ile/ve KENDİNDEN KENDİNE
- KENDİ KENDİNİ (.../BİLMEK) değil KENDİNİ (.../BİLMEK)
- KENDİ KENDİNİ değil KENDİ KENDİNE
- KENDİ KENDİNLE değil KENDİNLE
- KENDİ YAZAN ile YAZDIRAN
- KENDİ ...:
ZAVİYEM(/DEN BAKINCA) değil/yerine/= AÇIM(/DAN BAKINCA)
- KENDİ ile/ve/||/<>/> KENDİNE
- KENDİ ile/ve/ne yazık ki KENDİNE YABANCI/UZAK OLAN KENDİ
( THE SELF vs./and THE SELF WHICH THE SELF STRANGE/FARAWAY )
- KENDİ ile/ve "KENDİNİN" YANISIRA KENDİ
- KENDİBESLENEN = ÖZBESLENEN
- KENDİLİĞİNDENLİK ile/ve/||/<> YARATICILIK ile/ve/||/<> ÜRETİCİLİK ile/ve/||/<> KENDİNİ ÜRETİM(POLİTERASYON)
- KENDİLİK EDİMLERİ ile/ve/||/<> BAŞKALARININ TEPKİLERİNE ÖZGÜ BEKLENTİLER ile/ve/||/<> BAŞKALARININ EDİMLERİ ile/ve/||/<> KENDİLİĞİN, KENDİLİĞE KARŞI EDİMLERİ(İÇE YANSITMA)
- KENDİLİK ile/ve/||/<>/> KENDİLİK EVRELERİ
- KENDİLİK ile/ve/||/<> KENDİLİK NESNESİ
- KENDİLİK ile/ve/||/<> KENDİLİK TASARIMLARI
- KENDİLİK ile/ve KENDİNİ SÜRDÜRME
( "SELF-NESS" vs./and TO KEEP ON SELF )
- KENDİLİK ile/ve/||/<>/> KİMLİK ile/ve/||/<>/> KİŞİLİK
( Mizaç, karakter, deneyim ve sınırsız algıdaki çeşitliliğin birlikteliğinin yansıması. [benlik kimliği] İLE/VE/||/<>/> Düzenin ve/ya da çevrenin etkisi/katkısı ile oluşturulmuş olan. İLE/VE/||/<>/> Kişinin, takip ederek ve farkındalıkla oluşturduğu. )
( Kişi, davranışları ve kişiliğinin doğru kalması için zor ya da keyifsiz görevlerden kaçmamalıdır. Ayrıca elde ettiklerinin, hırsını öldürmemesine de özen göstermelidir. )
( Nasıl, bir gövde, ışığın yolunu kestiğinde gölge görünürse, öylece, saf "öz [kendini] farkındalık" durumu da "ben-bedenim" düşüncesiyle engellendiği zaman "kişi" ortaya çıkar. )
( Sizdeki kişi ile birlikte kalın ve size neler olduğunu gözlemleyin. )
( Bilinenin bileni'ni, yani gerçek kimliğinizi bulun. )
( Kişilik, dilde yansır. )
( SABIR GEREK EVVELÂ,
SONRA TAHAMMÜL,
SONRA TENEZZÜL,
SONRA İLİM, İRFAN GEREK,
SONRA AŞK, ŞEVK GEREK,
SONRA YOKLUK,
EN SONUNDA KİŞİLİK! [OLUŞUR] )
( Personality reflects on language. )
( Exactly as a shadow appears when light is intercepted by the body, so does the person arise when pure self-awareness is obstructed by the 'I-am-the-body' idea.
Stay with the person and watch what happens to you.
Find out who you are, the knower of the known. )
( SELF/NESS vs./and/< IDENTITY vs./and/< PERSONALITY )
- KENDİ/M ile/ve/değil/||/<>/< YAPMAYABİLME OLANAĞI/BİLGİSİ/BİLİNCİ / İHTİYÂR/IM
- "KENDİMİ TANIYORUM" YANILGISI değil/yerine KENDİNİ TANIMAK
- KENDİ/MİZ) İÇİN ile (KENDİ/MİZ) OLARAK
- KENDİMİZİ:
DEV AYNASINDA GÖRMEK ile/değil/yerine/>< DEVÂ AYNASINDA GÖRMEK
- KENDİMİ/Zİ TATMİN ETMEK/EDEMEMEK değil KENDİMİ/Zİ TATMİN ETMEK/EDEMEMEK
- KENDİMİZİ:
"YÜCELTMEK" değil/yerine DÜZELTMEK
- KENDİMİZLE İLGİLİ ile/ve/değil/||/<> KİŞİNİN KENDİYLE İLGİLİ
- KENDİMLE OYNUYORUM değil KENDİ KENDİME OYNUYORUM
- KENDİN OLABİLMEK ve/||/<>/> KENDİN KALABİLMEK
- [ne yazık ki]
"KENDİNDE":
!AYRICALIK/ÖNCELİK ("ARAMAK"/"BULMAK") ile !"ÖLÜMSÜZLÜK" ZANNETMEK ile !EGEMENLİK "KURMAK"
( Adâletten en uzakta olanların, en bilgisiz olanların ve kendinin en yüksekte olduğunu zannedenlerin, "kabul" ya da dayatmaları... )
- KENDİNDE DÜŞÜNCE ile/ve KENDİ İÇİN DÜŞÜNCE ile/ve KENDİNDE KENDİ İÇİN DÜŞÜNCE
- KENDİNDE KALMAK ile/ve KENDİNİ SÜRDÜRMEK
- KENDİNDE, KENDİNİ BİLMEK ile/ve KENDİNE, HESABINI VERMEK
( Aşk. İLE/VE Tefekkür. )
( Kişi, ne yaparsa kendi yapar, kendine yapar. )
( Eden kendine eder; yapan bulur ve çeker. Sürekli anımsa! Kazanmak, koca bir yaşam ister. Kaybetmeye ise anlık gaflet yeter. )
( TO KNOW THE SELF IN THE SELF vs./and TO ACCOUNT FOR THE SELF )
- KENDİNDE ŞEY ile/ve/||/<> KENDİ BAŞINA ŞEY
( bkz. KANT )
( DING AN SICH mit/und/||/<> ... )
- KENDİNDE ŞEY ile/ve KENDİ İÇİN ŞEY
( NEFS'ÜL EMR ile/ve ... )
( DING AN SICH ile/ve FUR SICH )
( RES cum/et REBUS )
- KENDİNDE (VARLIK/ŞEY) ile/ve/||/<>/+ KENDİ İÇİN (VARLIK/ŞEY) ile KENDİNDE VE KENDİ İÇİN VARLIK
( EXISTENCE IN SELF vs. EXISTENCE FOR SELF vs. EXISTENCE IN SELF AND FOR SELF )
itibarı ile 23.065 başlık/FaRk ile birlikte,
23.065 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(49/94)
(1996'dan beri)