
Bu nedir? | Nasıl kullanılır? | Nasıl okumalı/anlamalı? | Sıkça Sorulan Sorular | Yenilikler | İletişim
[... değil/yerine ...] BAĞLAÇLI
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibariyle 13515 başlık/FaRk yer almaktadır.
- HÜKMETMEK değil/yerine/= EGEMENLENMEK
- HUKUK'UN:
KÖRELTİLMESİ değil/yerine/>< YAYGINLAŞTIRILMASI
- HUKUKU:
DELMEK ile/değil/yerine DEĞİŞTİRMEK
- HÜKÜMDAR["KRAL/PAPA"]:
"YASALARLA BAĞLANMIŞ/SINIRLANDIRILMIŞ DEĞİLDİR" ve/||/<> AKILLA BAĞLANMIŞ/SINIRLANDIRILMIŞ DEĞİLDİR
( LEGIBUS SOLUTUS et/||/<> RATIONE ALLIGATUS )
- HÜKÜMDAR ile/değil/yerine/=/<> İLHAN
( ... İLE/DEĞİL/YERİNE/=/<> Bir ilhanlığın başında bulunan hükümdar/imparator. | İran Moğollarında hükümdarın sanı. )
- HÜKÜMET[Ar.]/KABİNE[Fr./İng.] değil/yerine/= YÖNETKE
- HÜKÜMRAN[Fars.] değil/yerine/= EGEMEN
- HÜKÜMRANLIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/<
DİSİPLİN ile/ve/> YÖNETİMSELLİK
- HÜKÜMSÜZ değil/yerine/= GEÇERSİZ
- HÜKÜMSÜZLÜK değil/yerine/= GEÇERSİZLİK
- HULÛS değil/yerine/= SAFLIK, GÖNÜL TEMİZLİĞİ, SAMİMİYET
- HUM değil/yerine/= UĞULTU
- HÜMANİZM/HÜMANİST değil/yerine/= İNSANCIL
( Bilgelik/hikmet/irfan ile hak arayışı. )
- HUMAR[Ar.] ile/değil/yerine SERSEMLİK
( ... İLE/DEĞİL/YERİNE İçki ya da uyku sersemliği. )
- HÜMORAL/HUMORAL[İng.] değil/yerine/= SALGISAL
- HÜNER[Fars.] değil/yerine/= BECERİ
- HUNHAR(/CA)[Fars. < HUNHVÂR] değil/yerine/= KAN DÖKÜCÜ, KANA SUSAMIŞ(/ÇA/SINA)
- HUNNAK[Ar.]/ANJİN[Fr. < Yun. < ANGINE] değil/yerine/= BOĞAK
( Boğaz mukozasının şişmesi. )
- HURDA/CI ile/ve/değil/yerine/<>/>< ANTİKA/CI
( Bağırır. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<>/>< Bağırmaz. )
- HURDA/LIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< AVADANLIK
- HURDA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İKİNCİ EL
- HÜRMETKÂR[Ar.] değil/yerine/= SAYGILI
- HÜRMETTE KUSUR ETMEMEK[Ar.] değil/yerine/= SAYGIYI EKSİK ETMEMEK
- HURRA[İng.] değil/yerine/= YAŞA!
- HURÛŞ[Ar.] değil/yerine/= COŞMA, TAŞMA, ŞAMATA, TELÂŞ, GÜRÜLTÜ
- HÜSN-Ü NİYET değil/yerine/= SAĞİSTEM
( İyi niyet. )
- HÜSNÜHAL KAĞIDI değil/yerine/= İYİ DURUM BELGESİ
- HÜSNÜNİYET değil/yerine/= İYİCİLLİK
- HÜSNÜYUSUF değil/yerine/= GUGUÇİÇEĞİ
( Karanfilgillerden, bazı türleri bahçelere süs olarak dikilen bir bitki. )
( DIANTHUS BARBATUS )
- HÜSRAN[Ar.] değil/yerine/= BATKI, DÜŞ KIRIKLIĞI
- HUSÛL[Ar.] değil/yerine/= ÜREME, TÜREME, ORTAYA/MEYDANA ÇIKIŞ
- HÜSÜN[Ar. < HÜSN] ile/ve/değil/yerine/||/<>/< CEMÂL[Ar.]
( Görünüşün/sıfatın güzelliği. | Bezenerek, bir etkiyle oluşturulan güzellik. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Var olanın/oluşun, özün[zât] "güzelliği". )
- HUSÛSEN değil/yerine/= ÖZELLİKLE
- HUSUSİ/MAHSUS/MÜNHASIR değil/yerine/= ÖZEL
- HUSUSİYET değil/yerine/= ÖZELLİK
- HÜVİYET[Ar.] değil/yerine/= KİMLİK
- HUY[Aniden "gelen"/çıkan.] değil/yerine/>< ERDEM
- HUY değil/yerine/= ALIŞKI/ÂDET[Ar.]
- HUY değil/yerine HUY EDİNMEK
( Bilinçsiz. DEĞİL/YERİNE Farkındalıkla. )
- HUY ile/ve/değil/yerine TUTUM
- HUZUR ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ANLAM
- HUZUR değil/yerine/= ERİNÇ/DİRLİK
- HUZUREVİ değil/yerine YAŞAMEVİ
- HZ. EBÛ BEKİR CAMİLERİ ile/ve/değil/yerine HZ. ÖMER CAMİLERİ
- HZ. İSA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SOKRATES
( Sevgi > Saygı > Hakikat. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Hakikat > Saygı > Sevgi. )
( Kişi üzerinden. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Kavram[olgu/bilgi/felsefe/bilim] üzerinden. )
- HZ. MUHAMMED GİBİ OLMAK ile/ve/değil/yerine/<> MUHAMMED OLMAK
- HZ. MUHAMMED'E SEVDİRİLMİŞ OLANLAR["SEVDİKLERİ" olarak değil!]:
KOKU ve/||/<>/> DİŞİL(KADIN) ve/||/<>/> (GÖZÜMÜN NURU) NAMAZ
- İ < D ile İ > D ile İ < D ile/değil/yerine/<>/> İ <> D
( Doğa, insanı/kişiyi belirler. İLE Kişi, doğayı bilir/belirler. İLE ... İLE/DEĞİL/YERİNE İkisi de birbirini belirler. )
- i. inf.[Lat. < INFUSUM] değil/yerine/= ENFÜZYON
- IABP/INTRAAORTIC BALLOON PUMP INTRAAORTIC[İng.] değil/yerine/= BALON POMPASI, AORT İÇİ BALON POMPASI, ANA ATARDAMAR İÇİ BALON POMPASI
- İADE[Ar.] ETMEK değil/yerine/= GERİVERİ/GERİ VERMEK/ÇEVİRMEK
- İADE/Lİ TAAHHÜTLÜ değil/yerine/= GERİ GÖNDERİM/Lİ
- İBÂRE değil/yerine/= SÖZCE
- İBARET/MÜREKKEP değil/yerine/= OLUŞAN
- İBÂRET değil/yerine/= OLUŞMAKTA
- İBE/HUMAN COMPUTER INTERACTION[İng.] değil/yerine/= INSAN BİLGİSAYAR ETKİLEŞİMİ
- İBRÂ/TEBRİYE[Ar.] değil/yerine/= AKLAMA, TEMİZE ÇIKARMA
- İBRAZ BANKASI/PRESENTİNG BANK değil/yerine/= SUNUM BANKASI
- İBRE değil/yerine/= GÖSTERGE/İĞNE
- İBRE değil/yerine/= İMGİ
- İBRET[Ar.] değil/yerine/= ÖĞÜTÖRNEK
- İBTİDÂ'[< BED] değil/yerine/= BAŞLAMA | BAŞLANGIÇ | BAŞTA, EN ÖNCE
- İÇ(İN)E ATMA ile/ve/değil/yerine/<>/></ya da YANSITMA
- IC/INSPIRATUVAR KAPASITE INSPIRATORY CAPACITY[İng.] değil/yerine/= SOLUK ALIM SIĞASI
- IC50/YÜZDE ELLİ İNHİBİTÖR KONSANTRASYON HALF MAXIMAL[ İNHİBİTORY CONCENTRATION[İng.] değil/yerine/= YÜZDE ELLİ YOĞUNLUK ÖNLEYİCİ
- İCÂB-I HÂL[Ar.] değil/yerine/= DURUM GEREĞİ/İSTERİ
- İCABINA BAKMAK değil/yerine/= GEREĞİNİ YAPMAK
- İCAP ETMEK değil/yerine/= GEREKMEK
- İCAP/ÎCÂB değil/yerine/= GEREK/GEREKLİLİK
- İCAPÇI değil/yerine/= GEREKÇİ
- İCAT/ÎCÂD değil/yerine/= BULGU; BULUŞ/YARATMA; TÜRETİ
- İCÂZET-İ LÂHİKA değil/yerine/= SONRADAN OLURLAMA
- İCÂZET(NÂME) değil/yerine/= OLURLUK(BELGE)
- İCÂZET[Ar.]/DİPLOMA[Fr./İng.] değil/yerine/= İZİN | ESKİ BİR YAZI TÜRÜ
- İCBAR ETMEK/MECBUR ETMEK değil/yerine/= GÜCEMEK
- İCBÂR[Ar.] ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İCRÂ[Ar.]
- İCBÂR/CEBRETME[Ar.] değil/yerine/= ZORLA(N)MA
- İCBAR değil/yerine/= GÜCEM
- İCBÂR ile/değil/yerine İTİBÂR
- ICD-O/INTERNATIONAL CLASSIFICATION OF DISEASES-ONCOLOGY[İng.] değil/yerine/= ULUSLARARASI HASTALIK SINIFLANDIRMASI-ONKOLOJİ
- ICD/INTERNATIONAL CLASSIFICATION OF DISEASES | İMPLANTABLE CARDIOVERTER DEFİBRİLLATOR[İng.] değil/yerine/= ULUSLARARASI HASTALIK SINIFLANDIRMASI | YÜREK İÇİ DİZEMDÜZELTİR (AYGIT)
- İÇEKAPANIK/LIK ile/ve/değil/yerine İÇEDÖNÜK/LÜK
- İÇERİK ÖNEMLİ DEĞİL değil İÇERİĞİ, (BURADA/BUGÜN[ÇAĞIMIZDA]) ÖNEMLİ DEĞİL
- İÇGÖRÜ:
"DUYGUSAL" ile/ve/değil/yerine/||/<> DÜŞÜNSEL/ZİHİNSEL
- İÇİÇELİK ile/değil/yerine İLİŞKİ/LİLİK
- İÇİÇELİK ile/ve/değil/yerine İLİŞKİLİLİK
- İÇİNE GİRMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İNCELEMEK
- İÇKİ ile/ve/değil/yerine İÇECEK
- İÇKİ ile/değil/yerine İÇİT
( İçinde alkol bulunan içecek. | İçki içme işi. İLE/DEĞİL/YERİNE İçilecek şey. )
- İÇKİYLE SARHOŞ/LUK ile/değil/yerine AŞK İLE SARHOŞ/LUK
( Biri, iki gösterir. İLE/DEĞİL/YERİNE İkiyi [çeşitliliği/herşeyi], bir gösterir. )
- İCRÂ HEYETİ değil/yerine/= YÜRÜTME KURULU
- İCRÂ KUVVETİ değil/yerine/= YÜRÜTME GÜCÜ
- İCRÂ[Ar.] değil/yerine/= YÜRÜTME
- İCRAAT[Ar.] değil/yerine/= İŞ YAPMA; UYGULAMALAR
- ICT/INFORMATION AND COMMUNICATION TECHNOLOGY[İng.] değil/yerine/= BİLGİ VE İLETİŞİM TEKNOLOJİLERİ
- İÇTİHAT, İÇTİHÂD değil/yerine/= GÖRÜŞ; ANLAYIŞ/KAVRAYIŞ
( Görüş, özel görüş, anlayış, kavrayış. | Yasada ya da örf ve âdet tüzesinde uygulanacak kuralın açıkça ve ikirciksiz olarak bulunmadığı konularda, yargıcın ya da tüzecinin düşüncelerinden doğan sonuç. )
- İÇTİHAT değil/yerine/= ÖZGÖRÜ
- İÇTİMA/İNİKAT değil/yerine/= TOPLANMA/TOPLANTI
( Toplanma, toplantı. | Askerlerin, silahlı ve donatılı olarak toplanmaları. | [gökbilim] Kavuşum. )
- İÇTİMA değil/yerine/= KAVUŞUM
- İCTİMÂÎ/YYE[Ar.] değil/yerine/= TOPLUMSAL
- İCTİNÂB/İHTİYAT[Ar.] değil/yerine/= SAKINMA, ÇEKİNME, UZAKLAŞMA
- ICU/İNTENSIVE CARE UNİT[İng.] değil/yerine/= YOĞUN BAKIM ÜNİTESİ, YOĞUN BAKIM BİRİMİ
- ÎD[çoğ. A'YÂD] değil/yerine/= BAYRAM
- İD değil/yerine/= ALTBENLİK
- İDAM değil/yerine ADÂLET
( [not] DEATH PENALTY but JUSTICE
JUSTICE instead of DEATH PENALTY )
- İDANTİK/IDENTICAL[İng.] değil/yerine/= ÖZDEŞ
- İDARE ETMEK ile/değil/yerine ÇÖZÜM BULMAK
- İDARE ETMEK değil/yerine/= YETMEK
- İDÂRE[Ar.] ETMEK değil/yerine/= YÖNETMEK/YÖNETİM
- İDARE değil/yerine/= YÖNETİM
- İDAREİ HUSUSİYYE[Ar.] değil/yerine/= İL ÖZEL YÖNETİMİ
- İDARİ değil/yerine/= YÖNETSEL
- İDDİA ETMEK/EDİLEN ile/değil/yerine İLERİ SÜRMEK/SÜRÜLEN
- İDDİA ETMEK ile/ve/değil/yerine/fakat/<> SÖYLEMEK
( Edilemez. İLE/VE/FAKAT/<>/DEĞİL/YERİNE Söylenilebilir. )
- İDDİA MAKAMI değil/yerine/= SAVCILIK ORUNU
- İDDİA ile/değil/yerine DAVET
- İDDİA ile/değil/yerine DAYANAKÇA
- İDDİA ile/ve/değil/yerine GÖRÜŞ
( [not] CLAIM vs./and/but OPINION
OPINION instead of CLAIM )
- İDDİA ile/değil/yerine HAKİKAT
- İDDİA ile/değil/yerine İBÂDET
- İDDİA değil/yerine NEŞE
- İDDİA ile/ve/değil/yerine ÖNESÜRÜM
- İDDİA ile/değil/yerine/> ÖZGÜVEN
( Özgüven oluşunca/oluşursa, "iddia" sonlanır. )
- İDDİA ile/değil/yerine SALİH AMEL
- İDDİÂ değil/yerine/= SAV
- İDDİA ile YÂDES/T[< Fars. YÂD DÂŞ][LÂDES değil!]
( ... İLE Bellekte/hatırda tutulan şey. )
- İDDİACI OLMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İDDİALI OLMAK
- İDDİALI DEĞİL değil İDDİA ETMİYOR
- İDDİANÂME[Ar.] değil/yerine/= SAVCA
( Savcılığın soruşturma sonunda elde ettiği kanıtları ve savlarını içinde toplamış olduğu, mahkemede okuduğu yazı. )
- İDDİANÂME değil/yerine/= SAVBELGE/SAVCA/SAVLIK/SAVYAZI
- İDEAL OLAN değil/yerine UYGUN/LUK
- İDEAL değil/yerine/= DÜŞÜNSEL
- İDEAL ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GEREKLİLİK
- İDEAL ile/değil/yerine ÜLKÜ
- İDEALİST" OLMAK değil/yerine İLKELİ OLMAK / HAYIR DİYEBİLME GÜCÜ
- İDEALİZASYON/IDEALIZATION[İng.] değil/yerine/= ÜLKÜLEŞTİRME
- İDEFİKS değil/yerine/= SAPLANTI
- IDENTIFIKASYON/IDENTIFICATION[İng.] değil/yerine/= TANIMLAMA | ÖZDEŞLEŞTİRME
- İDEOGRAFİ(K)/LOGOGRAFİ(K) değil/yerine/= DÜŞÜNYAZIM(SAL)/İMLEKYAZIM(SAL)
- İDEOGRAM/LOGOGRAM değil/yerine/= DÜŞÜNYAZI/İMLEKYAZI
- İDEOLOG değil/yerine/= DÜŞÜNGÜMEN
- İDEOLOJİ değil/yerine/= DÜŞÜNGÜ
- İDEOLOJİ değil/yerine/= ÖĞRETİ
- İDEOLOJİDE ile/ve/değil/yerine TİNDE
( Destek. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Zevk ediş. )
- İDEOLOJİK değil/yerine/= DÜŞÜNGÜSEL
- İDİODYNAMİCS değil/yerine/= ÖZGÜDEVİNİM
- İDİOPATİ değil/yerine/= ÖZGÜSAYRILIK
- İDİYOPATİK/IDIOPATHIC[İng.] değil/yerine/= NEDENİ BİLİNMEYEN
- İDİYOSENKRAZİ/IDIOSYNCRACY[İng.] değil/yerine/= ÖZGÜN DUYARLIK
- İDLÂL değil/yerine/= NAZ ETME, NAZLANMA | AŞIRI DERECEDE NAZLANMA
- İDMAN[Ar.]/ANTRENMAN[Fr. < ENTRAINEMENT] değil/yerine/= ALIŞTIRMA
( Alıştırma. | Herhangi bir konuda yapılan hazırlık. )
- İDMÂN değil/yerine/= ALIŞTIRMA
- İDRAK[Ar.] değil/yerine/= ALIMLAMA
- İDRÂR[Ar.] değil/yerine/= SİDİK
( OURON )
- IEEE/THE INSTITUTE OF ELECTRICAL AND ELECTRONICS ENGINEERS[İng.] değil/yerine/= ELEKTRİK VE ELEKTRONİK MÜHENDISLERİ ENSTİTÜSÜ
- IETF/INTERNET ENGINEERING TASK FORCE[İng.] değil/yerine/= INTERNET MÜHENDISLİĞİ GÖREV GRUBU
- IF-THEN LOOPS[İng.] değil/yerine/= EĞER-İSE DÖNGÜLERİ
- İFÂ[< VEFÂ] değil/yerine/= YERİNE GETİRME | BİR İŞİ YAPMA | İŞ GÖRME
- İFADE[Ar.] değil/yerine/= DEYİŞ/SÖYLEYİŞ
- İFADE değil/yerine/= DIŞAVURUM
- İFLÂS[Ar.] ile/değil/yerine/>< İFLÂH[Ar.]
( Borçlarını ödeyemediği mahkeme kararı ile tespit ve ilân olunan iş adamının durumu. | Yenilgiye uğrama, değerini yitirme. | İşlevini ya da görevini yapamama. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Kutlu, başarılı olma. | Kötü bir durumdan kurtulup iyi bir duruma girme, felâh bulma, selâmete çıkma. )
- İFLÂS[Ar.] ile/değil/yerine/>< İHLÂS[Ar.]
- İFNÂ / İCBÂR değil/yerine İKNÂ
- İFNÂ ile/değil/yerine İCBAR ile/değil/yerine İKNÂ
- İFNÂ ile/ve/değil/yerine İHYÂ
- İFRÂD >< TEFRÎT değil/yerine İTİDAL
( Tek olarak söyleme, müfred. | Ayırma. | Tek başına hacca gitme. | Aşırı gitme, aşırılık. >< Tersine aşırılık, ortalamanın çok altında kalma.
DEĞİL/YERİNE
Denge, ölçülülük. | Aşırı olmama durumu, ılımlılık. | İnce oranlarda karışım. )
- İFRAĞ[Ar.] değil/yerine BOŞALTIM
( Bir şeyi, başka bir biçime çevirme. | Boşaltım. DEĞİL/YERİNE ... )
- İFSÂD[< FESAD] değil/yerine/= BOZMA, FESÂDÂ UĞRATMA/UĞRATILMA
- İFTÂR[< FITR] ||/<>/> İSRAF |
ile/değil/yerine/><
ORUÇ
( "Kaptırıp koyvermek." İLE/DEĞİL/YERİNE Kendini tutmak. )
- İFTİHÂR (ETMEK)/MEMNUNİYET değil/yerine/= KIVANÇ (DUYMAK)/ÖVÜNÇ, ÖĞÜNMEK
- İFTİRA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İDDİA
- IG/IMMÜNGLOBÜLIN IMMUNOGLOBULIN[İng.] değil/yerine/=
- İĞBİRAR[Ar.] değil/yerine/= GÜCENME
- İĞFÂL ile/değil/yerine/>< İFÂ
( Bir kadını aldatma, baştan çıkarma. | Bir ya da kadının ırzına geçme; tecavüz etme. | Aldatma, ayartma, kandırma, baştan çıkarma. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Bir işi yapma, yerine getirme. | Ödeme. )
- İĞNE ile/ve/değil/yerine/||/<> İBRE
( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Ölçü aygıtlarında, sayı ya da im göstermeye yarayan, devingen iğne. | Çam, ardıç, sedir gibi ağaçların yaprağı. )
- İĞTİNAM[Ar.] değil/yerine/= YAĞMA
- İHANET ETMEK değil/yerine/= SATKINLIK ETMEK
- İHÂNET değil/yerine/>< SADÂKAT
( Sözler verilir, sözler unutulur; gün gelir, ihânet eden, sadâkat ister. )
- İHÂNET değil/yerine/>< SEVGİ
( İhânet, sevgiyi öldürür. )
( KÂBİL >< HÂBİL )
- İHÂTA değil/yerine/= KAVRAYIŞ/ANLAYIŞ
( Bir şeyin etrafını çevirme, sarma, kuşatma. | Tam kavrayış, anlayış, geniş bilgi. )
- IHE/INTEGRATING THE HEALTHCARE ENTERPRISE[İng.] değil/yerine/= SAĞLIK GİRİŞİMCİLERİ BİRLİĞİ
- İHMAL ETMEK ile/ve/değil/yerine İMAL ETMEK
- İHMAL/İHMALKÂRLIK değil/yerine/= SAVSAMA/SAVSAKLAMA/SAVSAKLIK/BOŞLAMA
- İHMAL ile/ve/değil/yerine İMHAL
( Boşlama, önemsememe, bırakma. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Mühlet verme. )
( ["]Allah, ihmal etmez, imhal eder.["] [Mühlet verir.] )
- İHMAL değil/yerine/= SAVSAKLAMA/SAVSAMA
- İHMALKÂR değil/yerine/= SAVSAK/SAVSAGAN/SAVSAMACI/BOŞLAGAN/BOŞLAMACI
- İHRAÇ (ETMEK) değil/yerine/= ÇIKARMAK/DIŞARI ATMAK
- İHRAÇ ETMEK değil/yerine/= DIŞA SATMAK
- İHRACAT/İHRAÇ değil/yerine/= DIŞSATIM
- İHSAN ile/ve/değil/yerine İKRAM
( İsteyene verilen/vermek. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE İstenmeden verilen/vermek. )
- İHSAS[Ar.] değil/yerine/= DUYUM
- İHTÂR[Ar.] değil/yerine/= UYARI/UYARMA
- İHTİBÂRSIZ İHTİYÂR ile/değil/yerine İHTİYÂR
( Deneyimsiz/ihtibarsız ihtiyâr, ne doğru, ne de sağlıklı olur. )
- İHTİFÂL[Ar.] değil/yerine/= ANMA TÖRENİ
- İHTİLÂC[Ar.] değil/yerine/= ÇARPINTI | ÇIRPINMA | SEĞİRME
- İHTİLÂF EKOLÜ ile/değil/yerine İTTİFAK EKOLÜ
- ÎHTİLÂF-ÜL MENZAR/PARALAKS değil/yerine/= IRAKLIK
- İHTİLÂL[Ar.] değil/yerine/= DEVİRİ/DEVRİM
- İHTİLÂL ile/değil/yerine İNKILÂP
- İHTİMAL DAHİLİNDE[Ar.] değil/yerine/= OLASILIK İÇİNDE
- İHTİMÂL değil/yerine/= OLASILIK
- İHTİMÂM[Ar. < HEMM] (GÖSTERMEK) değil/yerine/= ÖZEN (GÖSTERMEK)
- İHTİRÂS[< HIRS] ile/ve/değil/yerine İŞTİYÂK[< ŞEVK]
( Gövdeye/fiziğe yönelik. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Aşkınlığa yönelik. )
- İHTİRÂS değil/yerine/= TUTKU
- İHTİŞÂM değil/yerine/= GÖRKEM/GÖZALICILIK
- İHTİSÂR değil/yerine/= SADELEŞTİRME
- İHTİSAS ile/ve/değil/yerine İHSAS
- İHTİVÂ ETMEK değil/yerine/= İÇERMEK
- İHTİVA(EDEN) değil/yerine/= İÇERME/İÇEREN
- İHTİVÂ değil/yerine/= KAPSAMA
- İHTİYAÇ HALİNDE[Ar.] değil/yerine/= GEREK OLDUĞUNDA
- İHTİYAÇ HASIL OLUNCA değil/yerine/= GEREKTİĞİNDE
- İHTİYACA CEVAP VERMEK değil/yerine/= GEREKSİNİMİ KARŞILAMAK
- İHTİYÂR ile/değil/yerine/=/<>/> YAŞLI
- İHTİYARLAMA ile/değil/yerine YAŞLANMA
- İHTİYAT KAYDI İLE değil/yerine/= SAKINARAK/SAKINILARAK
- İHTİYAT/Î[Ar.] değil/yerine/= SAKINTI/L
- İHTİYAT/LI[Ar.] değil/yerine/= SAKINMA/SAKINGAN
( Herhangi bir korku ya da düşünce ile bir şeyi yapmaktan uzak uzak durmak, içtinap etmek. | Olabileceği düşünülen kötülüklere karşı önlemler almak. | Korumak, esirgemek, gözetmek. )
- İHTİYATÎ TEDBİR değil/yerine/= SAKINTIL ÖNLEM
- İHTİYATLI/İHTİYATKÂR değil/yerine/= SAKINGAN
- İHTİYOLOJİ değil/yerine/= BALIK BİLİMİ
- İHTİZAZ[Ar.]/VİBRASYON[Fr./İng.]/REZONANS[Fr./İng. < RESONANCE] değil/yerine/= TİTREŞİM/SESELİM/TINLAŞIM
- İHTİZÂZ değil/yerine/= KENDİNİ ALÇAK TUTMA, ALÇALMA [bkz. TEZELLÜL] | TİTREME | SIÇRAYIP OYNAMA | SALLANMA | HAZZETME, GÖNLÜ FERAHLAMA )
- İKÂME (ETME) değil/yerine/= ORNATMA
( Bir türün yerine onun değişik bir biçiminin geçmesi. | [kimya] Molekülün geri kalan bölümünde değişikliğe yol açmadan, bir atom ya da bir kök yerine bir başka atom ya da kökün geçmesi. | [mat.] Bir cebirsel ifadenin yerine bir başkasını koyma işlemi. )
- İKÂME[Ar.] ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İKMAL[Ar.]
- İKÂMET[Ar.] ETMEK değil/yerine/= OTURMAK/KONA YAŞAMAK
- İKÂMET/İZAZ ile/ve/değil/yerine/<> KONUK AĞIRLAMA
- İKÂMETGÂH İLMÜHABERİ[Ar.] değil/yerine/= KONUT/OTURUM/YERLEŞİM BELGESİ
- İKÂMETGÂH[Ar. + Fars.]/MESKEN[Ar.] değil/yerine/= KONUT
- ÎKÂZ[Ar.] değil/yerine/= UYARI
- İKBALPEREST değil/yerine/= GÜN DÜŞKÜNÜ
- İKİ "HAFTADIR" ... ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İKİ OTURUMDUR/DERSTİR ...
- İKİ KİŞİ ARASINDAKİ İLİŞKİYE/İLETİŞİME:
[ne yazık ki]
| "BEL ALTI/NDAN" "BAKAN/YAKLAŞAN" ile/ve/||/<> "KARINDAN" "BAKAN/YAKLAŞAN" ile/ve/||/<> "ZİHİN/DEN" "BAKAN/YAKLAŞAN" |
ile/değil/yerine/><
KALP/TEN BAKAN/YAKLAŞAN
( [ne yazık ki]
| "Eşeysel/cinsel ilişki ("olarak") görür." İLE/VE/||/<> "Çıkar ilişkisi ("olarak") görür." İLE/VE/||/<> "İdeolojik ilişki ("olarak") görür." |
İLE/DEĞİL/YERİNE/><
Yalnızca/koşulsuz, ilişki görür. / Yalnızca/koşulsuz, saygı ve sevgi ilişkisi görür. )
- İKİ YIL ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ALTMIŞ YIL
( Konuşabilmek için gerekli zaman. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Susabilmek ve susabilmeyi anlayabilmek için geçen [ya da bu kadar uzun sürmeyebilecek] zaman. )
- İKİLİK değil/yerine/>< BİREŞİM/TEVHİD
- İKİLİLİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> ÜÇLÜLÜK
- İKİNCİL KAYNAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BİRİNCİL KAYNAKLAR
- İKİNCİL KAYNAKLAR ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ANA KAYNAKLAR
( Petrol, Doğalgaz, Uranyum. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Güneş, akarsu, rüzgâr, jeotermal, hidrojen. )
- İKİNCİL KAYNAKLARLA:
ÇÖZÜMLEME değil/yerine BETİMLEME
( İkincil kaynaklarla, belki betimleyici(tasvirî) çalışmalar yapılabilir fakat çözümleyici(tahlilî) çalışmalar yapılamaz! )
- İKİSİ DE ile/ve/değil/yerine İKİSİ BİRLİKTE
- İKİYÜZLÜLÜK ile/ve/değil/yerine ÇELİŞKİ
( CONTRADICTION instead fo RİYÂ )
( [not] RİYÂ vs./and/but CONTRADICTION )
- İKİYÜZLÜLÜK ile/ve/>/değil/yerine GÖSTERİŞ BUDALALIĞI
- İKLİM HARİTASI ile/ve/değil/yerine/||/<>/> ANAKARA/KITA HARİTASI
( LEVAMİ'U'N NUR - KÂTİP ÇELEBİ )
- İKNA EDİCİ değil/yerine/= İŞANDIRMACI
- İKNA ETMEK değil/yerine/= İŞANDIRMAK
- İKNA OLMAK değil/yerine/= İŞANMAK
- İKRAH[Ar.] ETMEK değil/yerine/= İĞRENMEK/TİKSİNMEK
- İKRAM (ETMEK) değil/yerine/= SUNUNÇ/LAMAK
- İKRAMİYE değil/yerine/= SUNUNÇLUK
- İKSÂ'[< KİSVET(KİSVE değil!)] ile İKSÂ'
( Giydirme, giydirilme. İLE Kasvet, sıkıntı ver[il]me. )
- İKTER/JAUNDICE[İng.] değil/yerine/= SARILIK
- İKTİBÂS ile/değil/yerine TAHSİL
- İKTİDAR PARTİSİ değil/yerine/= ERK BİRELİ
- İKTİDAR:
"EYLEMSEL" değil/yerine/></< HUKUKÎ
- İKTİDAR[Ar.] değil/yerine/= ERK
- İKTİDAR değil/yerine İTİBAR
- İKTİDARDA KALMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İTİBARDA KALMAK
- İKTİFA'[Ar. < KİFÂYET] değil/yerine/= YETİNME
- İKTİSÂB[< KESB] değil/yerine/= KAZANMA, EDİNME
- İKTİSABÎ MÜRÛR-U ZAMAN değil/yerine/= KAZANDIRICI YILLANMA
- İKTİSÂD[< KASD] değil/yerine/= AŞIRI GİTMEME, DAVRANMAMA | TUTUM | BİRİKTİRME, ARTIRMA | EKONOMİ (AMELDE/EYLEMDE İTİDÂL/DENGE)
- İKTİSADİ DEVLET TEŞEKKÜLÜ değil/yerine/= GENERKİL GEÇİMGE KURULUŞU
- İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ değil/yerine/= GEÇİMGE VE YÖNETİM BİLİMLERİ ALANDALI
- İKTİSAP ETMEK değil/yerine/= KAZANMAK/EDİNMEK
- İKTİSAT/İKTİSADİ[Ar.]/EKONOMİ/K[İng. < ECONOMY] değil/yerine/= GEÇİMGE/GEÇİMSEL
- İLA/HUMAN LEUKOCYTE ANTIGEN[İng.] değil/yerine/= İNSAN AKYUVAR ANTİJENİ, İNSAN LÖKOSIT ANTİJENİ
- İLAÇ TOLERANSI/DRUG TOLERANCE[İng.] değil/yerine/= İLAÇ DOZ YETERSİZLİĞİ
- İLÂÇ[Ar.] ile/ve/değil/yerine/<>/< BESİN
( Besininiz, ilâcınız; ilâcınız, besininiz olsun! )
- İLÂÇ değil/yerine/= EM
- İLÂM[Ar.] değil/yerine/= YARGI BELGESİ
- İLÂN[Ar.]/ANONS[Fr. < ANNONCE] değil/yerine/= DUYURU/DUYURMAK/DUYUT
( Söz ve yazı yoluyla verilen kısa haber. )
( ANONSE[Fr.]: Bildirilmiş, ilân edilmiş. )
- İLAN değil/yerine/= DUYURU
- İLÂVE (ETMEK) değil/yerine/= EK/KATKI, ULAMA
- İLÂVE ETMEK değil/yerine/= EKLEMEK/KATMAK/KATKI/ULAMAK
- İLÂVETEN[Ar. + Fars.] değil/yerine/= EK OLARAK/EK YOLUYLA/EKLEYEREK
- İLCAM[Ar.] değil/yerine/= GEMLEMEK, DİZGİNLEMEK
- İLELEBET[Ar.] değil/yerine/= SÜRGİT
- İLERİDE OLUR" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ŞİMDİ YAPARSA/M OLUR
- İLERLEME:
HIZLI ile/ve/değil/yerine UZAK
( Yalnız. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Birlikte/beraber. )
( Hızlı ilerlemek/gitmek istiyorsan, yalnız git; uzağa gitmek istiyorsan, beraber! )
- İLERLEMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SÜRDÜRMEK
- İLETKEN ile/değil/yerine/||/></< YALITKAN
( Elektrik akımını kolayca geçiren nesne. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/>< Elektrik akımını geçirmeyen nesne. )
- İLGİ ÇEKİCİ ile/değil/yerine SIRADIŞI
- İLGİNÇ/LİK ile/ve/değil/yerine/||/<> SIRADIŞI/LIK
- İLHÂD değil/yerine/= GERÇEK İNANÇTAN DÖNME | ALLAH'IN VARLIĞINA BİRLİĞİNE İNANMAMA | TANRI TANIMAZLIK, ATEİZM [bkz. ŞİRK, İŞRÂK]
- İLHAM ALMAK değil/yerine/= ESİNLENMEK
- İLHAM VERMEK değil/yerine/= ESİNLEMEK
- İLHÂM[Ar.] değil/yerine/= ESİN(LENME)/İÇE DOĞMA/BERGÜ
- İLHAMÎ değil/yerine/= ESİNSEL/BERGÜSEL
- İLİM ile/ve/değil/yerine ANLAYIŞ
( [not] SCIENCE vs./and/but PARADIGM
PARADIGM instead of SCIENCE )
- İLİMLER:
(")GÜMÜŞ(") ile/ve/değil/yerine/||/<>/< (")ALTIN(")
( Dışsal/zâhirî/dünyevi. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< İçsel/bâtınî/manevî. )
- İLİNEK/SEL ile/ve/değil/yerine TÖZ/SEL
- İLİŞKÌ:
"DİKEY" ile/değil/yerine/<>/< "YATAY"
- İLİŞKİ ile/değil/yerine BAĞINTI
- İLİŞKİDE/EVLİLİKTE:
İKİ KİŞİNİN "BİR KİŞİ OLMASI" (VE BEKLENTİSİ) ile/değil/yerine/>< BİR KİŞİNİN İKİ KİŞİ OLABİLMESİ
- İLİŞKİLENDİRMEK ile/ve/değil/yerine/<>/> AN'A GETİRMEK
- İLİŞKİLERDE:
"GÜVENİLİRLİK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< "ELDE TUTULABİLİRLİK/TUTULAMAZLIK"
- İLİŞKİLERDE:
DEVRİLMEK değil/yerine EVRİLMEK
- İLİŞKİLERİ:
BİTİRMEK ile/değil/yerine DONDURMAK
- İLİŞKİYİ:
YÜRÜYÜŞ GİBİ SÜRDÜRMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> DANS GİBİ SÜRDÜRMEK
- İLK YARDIMDA ÖNCELİKLER:
HASTANIN DURUMU ile/ve/değil/yerine/||/<>/< OLAY YERİ GÜVENLİĞİ
( Önce kendi güvenliğimiz, sonra çevrenin/trafiğin vs. güvenliği ve daha sonra hastanın güvenliği. )
- İLKEL/LİK değil/yerine/>< İLKELİ/LİK
( Kişiyi ayakta tutan, iskelet ve kas sistemi değil ilkeliliğidir. )
( )
( İlkel olmak istemiyorsak ilkeli olmak durumundayız. )
- İLKELERİM ile/değil/yerine İLKELER (VE İLKESELLİK)
- İLKELLİK ile/ve/değil/yerine/||/=/<>/></> UYGARLIK
- İLLEGAL değil/yerine/= YASADIŞI
- İLLİYET BAĞI değil/yerine/= NEDENSELLİK BAĞI
- İLLÜZYON[İng./Fr. < ILLUSION] değil/yerine/= YANILSAMA
- İLMÎ TEVHÎD ile/ve/değil/yerine HÂL TEVHÎDİ
( Ham. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Olgun. )
( Tevhidi anlayan, mağaradan çıkar. )
( Evvelâ hâl gerek, neylesin ilim. )
- İLMULLÂH ile/ve/değil/yerine MARİFETULLÂH
( Allah'ı bildim" cümlesinde bilmek anlamında ilim sözcüğü kullanılmaz. Çünkü, filozof ve kelâmcılara göre ilim, tümellere ilişkin olduğundan, Allah'ın zâtını bilmek(ilim) mümkün değildir. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Bilmek(ilim) yerine Marifet kullanılır. Çünkü Marifet filozof ve kelâmcılara göre tikellere ilişkindir. )
( Mârifetullah'ta, fikir/tefekkür kalmaz. )
- ILR/İMPLANTABLE LOOP RECORDER[İng.] değil/yerine/= YÜREK İÇİ DÖNGÜ KAYDEDICİ
- İLTİFAT DEĞİL!:
[ya] KİNÂYE ile/değil/ya da GERÇEK
- İLTİFAT ETMEK değil/yerine/= İLGİKAYRI GÖSTERMEK
- İLTİFAT[Ar. < İLTAFAT] değil/yerine/= İLGİKAYRI(/DÖNMEK/İLGİLENMEK/YÖNELMEK)
- İLTİFAT ile/ve/değil/yerine/<> ŞÜKRAN
- İLTİHAP[Ar. değil/yerine/= YANGI
- İLTİMAS[Ar.] değil/yerine/= KAYIRMA/KAYIRIŞ
- İLTİSAKLI[Ar.] değil/yerine/= İLİŞKİLİ
- İLÜSTRASYON ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SANAT
( Yöntemli. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Yöntemsiz. )
- İLÜZYON değil/yerine GÖZBAĞI
- İM/İNTRAMÜSKÜLER İNTRAMUSCULAR[İng.] değil/yerine/= KAS İÇİ
- IMAGO[İng.] değil/yerine/= BÜYÜKLER İMGESİ
- İMAJ/IMAGE[İng.] değil/yerine/= GÖRÜNTÜ | İMGE
- İMAJ değil/yerine/= İMGE/GÖRÜNTÜ
- İMAJİNASYON/IMAGINATION[İng.] değil/yerine/= İMGELEM
- İMÂL(ÂT) değil/yerine/= YAPIM (İŞLERİ)
- İMÂL/İMÂLAT değil/yerine/= İŞLEYİM
- İMÂLATHANE değil/yerine/= İŞLEYİMEVİ
- İMÂLL ETMEK değil/yerine/= İŞLEYİMLEMEK
- İMÂR değil/yerine/= BAYINDIRLIK
- İMBİK değil/yerine/= DAMITICI
- İMEYL/E-MAIL NUMARASI değil/yerine/= E-POSTA BULUNAĞI
- İMGESEL ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KAVRAMSAL
( Bireysel. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Toplumsal. )
- İMKÂN değil/yerine/= OLANAK
- IMMATÜR/IMMATURE[İng.] değil/yerine/= OLGUNLAŞMAMIŞ
- IMMOBIL/IMMOBILE[İng.] değil/yerine/= HAREKETSİZ
- IMMOBİLİZASYON/IMMOBILIZATION[İng.] değil/yerine/= SABİTLEME
- IMMORAL/ITY[Fr./İng.] değil/yerine/= TÖRETANIMAZ/LIK
( Daha üstün saydığı bir töre adına geçerli töreyi tanımayan. | Töre kurallarına aykırı olan. )
- IMMÜN/IMMUNE[İng.] değil/yerine/= BAĞIŞIK
- IMMUNE-MEDIATED/IMMUNE-MEDIATED[İng.] değil/yerine/= BAĞIŞIKLIK ARACILI
- IMMÜNİTE/IMMUNITY[İng.] değil/yerine/= BAĞIŞIKLIK
- IMMÜNİZASYON/IMMUNIZATION[İng.] değil/yerine/= BAĞIŞIKLAMA
- IMMÜNOJENİK/IMMUNOGENIC[İng.] değil/yerine/= BAĞIŞIKLAŞTIRAN
- IMMÜNOJENİTE/IMMUNOGENICITY[İng.] değil/yerine/= BAĞIŞIKLILIK YETISİ
- IMMÜNOLOJİ/IMMUNOLOGY[İng.] değil/yerine/= BAĞIŞIKLIK BİLİMİ
- IMMÜNOMEDİYATÖR/IMMUNE-MEDIATED[İng.] değil/yerine/= BAĞIŞIKLIK ARACILI
- IMMÜNOMODÜLASYON/IMMUNOMODULATION[İng.] değil/yerine/= BAĞIŞIKLIK UYUMLAMASI
- IMMÜNOMODÜLATÖR/IMMUNOMODULATORY[İng.] değil/yerine/= BAĞIŞIKLIK UYUMLAŞTIRICI
- IMMÜNOSÜPRESİF/IMMUNOSUPPRESSIVE[İng.] değil/yerine/= BAĞIŞIKLIK BASKILAYICI
- IMMÜNOTERAPİ/IMMUNOTHERAPY[İng.] değil/yerine/= AŞI TEDAVİSİ, BAĞIŞIKLIK SAĞALTIMI
- IMMUTABLE[İng.] değil/yerine/= DEĞİŞMEZ
- İMPAKSİYON/IMPACTION[İng.] değil/yerine/= TAKILMA
- İMPAKT/IMPACT[İng.] değil/yerine/= ETKİ
- İMPARATOR[İt. < IMPARATORE] değil/yerine/= İLHAN
- İMPARATORİÇELİK değil/yerine/= İLHATUN/LUK
- İMPARATORLUK değil/yerine/= İLHANLIK
- İMPEDANS/IMPEDANCE[İng.] değil/yerine/= DİRENÇ
- İMPERMEABL/IMPERMEABLE[İng.] değil/yerine/= GEÇİRİMSİZ
- IMPLANT[İng.] değil/yerine/= EKİT, DOKU EKİMİ
- İMPLANTASYON/IMPLANTATION değil/yerine/= EKİM
- İMPLİSİT BİLGİ/IMPLICIT KNOWLEDGE[İng.] değil/yerine/= ÖRTÜK BİLGİ
- İMPLİSİT/IMPLICIT[İng.] değil/yerine/= ÖRTÜK
- İMPRESYON/IMPRESSION[İng.] değil/yerine/= İZLENİM | ÇÖKÜNTÜ, | BASI İZİ
- IMPRINTING[İng.] değil/yerine/= BASIMLAMA
- İMPULS[İng. < IMPULSE] değil/yerine/= UYARIM/UYARAN
- İMPULS/IMPULSE[İng.] değil/yerine/= UYARI | DÜRTÜ
- İMPULSİF/IMPULSIVE[İng.] değil/yerine/= DÜRTÜSEL
- İMTİDÂD[< MEDD] değil/yerine/= UZAMA, UZANMA; YAYILMA, UZUN SÜRME | UZAY | NESNE (RES EXTENSA)
- İMTİHÂN[Ar. < MEHN] değil/yerine/= DENEME, SINAMA | SINAV
- İMTİHAN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İMKÂN
- İMTİNA ETMEK değil/yerine/= KAÇINMAK/SAKINMAK/GERİ DURMAK
- İMTİNÂ değil/yerine/= KAÇINMA/SAKINMA/ÇEKİNME/GERİ DURMA
- İMTİYÂZ değil/yerine/= AYRICALIK
- İMTİYÂZ değil/yerine/= AYRICALIK | FARKLI OLMA
- İMZA ATMAK ADIN ÜSTÜNE ATMAK[altına değil!]
- İMZA/SİGNATÜR değil/yerine/= ÖZİM
- İMZAYI:
ADIN ALTINA ATMAK ile/ve/değil/yerine ÜSTÜNE ATMAK
- in d[Lat. < IN DIES] değil/yerine/= HER GÜN
- IN SILICO[İng.] değil/yerine/= SANAL ORTAMDA
- IN SITU[İng.] değil/yerine/= YERİNDE
- IN VITRO[İng.] değil/yerine/= ORGANİZMA DIŞINDA
- İN VİVO DESENSITİZASYON/IN VIVO DESENSITIZATION[İng.] değil/yerine/= ORGANİZMADA DUYARSIZLAŞTIRMA
- IN VIVO EKSPOJUR[İng.] değil/yerine/= ORGANİZMADA KARŞI KARŞIYA GELME
- İN'İSÂB[Ar.]/INNERVATION[İng./Fr.] değil/yerine/= SİNİRLERİ GÜÇLENDİRME | SİNİRLERİN GÖVDEDEKİ DAĞILIŞI
- İN'İSÂM[Ar.] ile/değil/yerine/>< İN'İSÂR[Ar.]
( Sıkılma. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Koruma. )
- İNAKTİF/İNACTIVE[İng.] değil/yerine/= EYLEMSİZ | ETKİSİZ
- İNAKTIVASYON/INACTIVATION[İng.] değil/yerine/= ETKINSİZLEŞME
- İNANÇ" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İNSANLIK
( Sadece kişiyi ilgilendiriyor. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Herkesi ilgilendiriyor. )
( )
- İNANÇ"TA:
KATI "AKILCILIK" ile/||/<> "İMANCILIK" |
ile/değil/yerine/><
ELEŞTİRİCİ AKILCILIK
- İNANÇ(İTİKAT) ile/ve/değil/yerine/<>/>< MÜŞÂHEDE
- İNANÇ ile/ve/değil/yerine "BAKIŞ/GÖRÜŞ"
- İNANÇ ile/değil/yerine İLKE
- İNANÇ ile/ve/değil/yerine/<>/>/< İTİBAR
- İNANÇ ile/ve/değil/yerine TESPİT
( [not] BELIEF vs./and/but ESTABLISHING
ESTABLISHING instead of BELIEF )
- İNANÇLAR(IM) İÇİN (YAŞIYORUM) ile/değil/yerine İNANÇLAR(IMIN) DOĞRULTUSUNDA (YAŞIYORUM)
- İNANDIĞINI BİLMEK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/></< BİLDİĞİNE İNANMAK
- İNANILACAK BİLİM değil/yerine GÜVENİLİR BİLİM
- İNANILMAZ BİR ŞEY/İŞ YAPMAMIZ ile/değil/yerine YAPTIĞIMIZ ŞEYİ/İŞİ, İNANILMAZ BİR BİÇİMDE YAPMAMIZ
- İNANMAK ile/ve/değil/yerine AKLETMEK
( [not] TO BELIEVE vs./and/but TO REALIZE
TO REALIZE instead of TO BELIEVE )
- İNANMAK ile/değil/yerine/>< BİLMEK
( [not] TO BELIEVE vs./but/>< TO KNOW
TO KNOW instead of TO BELIEVE )
- İNANMAK ile/değil/yerine KABUL ETME(ME)K
- İNAT (ETMEK/EDEN) ile/ve/değil/yerine/<> DİRENÇ/İHTİYÂR[< HAYIR] (GÖSTERMEK/GÖSTEREN)
- İNAT ETMEK değil/yerine/= DİRETMEK
- İNAT değil/yerine/= DİRETİ
- İNAT değil/yerine/>< İNCELİK
( İnat gördüğümüzde, ince/lâtif olalım.
[Keskin kılıç, yumuşak ipliği kesmez.] )
- İNAT değil/yerine/>< İNSAF
- İNATÇI/ANUT değil/yerine/= DİRETEK/DİRETKEN
- İNATLA değil/yerine/= DİRETİYLE
- İNCELİK/KALINLIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ARALIK
- İNCİL ile/değil/yerine YENİ AHİT
- INCLUSIVE[İng.] değil/yerine/= İÇLEYİCİ
- İNDEKS VAKA/INDEX CASE[İng.] değil/yerine/= İLK GÖSTERGE OLGU
- İNDEKS/LEME / ENDEKS/LEME / INDEX[İng.] değil/yerine/= DİZİNLEME | LİSTE | İŞARET | GÖSTERGE
- INDEPENDENT VARIABLE[İng.] değil/yerine/= BAĞIMSIZ DEĞİŞKEN
- İNDİFA[Ar.] değil/yerine/= PÜSKÜRME
( Yanardağlardaki püskürme. | Kızamık, kızıl vb. sayrılıklarda, gövdede kırmızı lekeler görülmesi. )
- INDIFERANSİYE/UNDIFFERENTIATED[İng.] değil/yerine/= FARKLILAŞMAMIŞ
- INDIKATÖR/INDICATOR[İng.] değil/yerine/= ENDİKATÖR
- İNDİRGEME ile/değil/yerine ATIF
- İNDİRGEME ile/değil/yerine AZALTMA
- İNDİRGEME ile/değil/yerine BİLME/BİLEREK
- İNDİRGEME ile/ve/değil/yerine/>< DAYANDIRMA
- İNDİRGEME ile/değil/yerine DÖNÜŞ/KAYITIM/RÜCÛ/İRCÂ
- İNDİRGEME ile/ve/değil/yerine MODELLEME
- İNDİRGEME ile/değil/yerine/>< ÖRTÜŞTÜRME
- İNDİRGEME ile/değil/yerine YORUM/LAMA
( [not] TO REDUCE vs./but TO INTERPRET
TO INTERPRET instead of TO REDUCE )
- İNDİRGEMEK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YALINLAŞTIRMAK
- İNDİRGEMEK ile/değil/yerine ANLAMAYA ÇALIŞMAK
- İNDİRGEMEK ile/ve/değil/yerine/||/<> KISINGILAMAK/HAPSETMEK
- İNDİRGENMİŞ RASYONEL/LİK ile/ve/değil/yerine RASYONEL/LİK
- İNDİRİM/ISKONTO[İt.][İSKONTO değil!] ile/ve/değil/yerine "İYİLEŞTİRME"
- INDIVIDUAL[İng.] değil/yerine/= BİREY
- İNDÜKSİYON/INDUCTION[İng.] değil/yerine/= UYARTIM
- İNDÜKSİYON/INDUCTION değil/yerine/= İRGİTİM
- İNEKSİZ KALMAK ile/değil/yerine/>< İNEĞİ KAZANMAK
( Gelenekten kopmak, ilâhî feyzin kesilmesi. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Tanrılarla yeniden bağ kurmak. )
( "İnek, Ateş ve Kahraman" (İzzet Erş) kitabını da okumanızı salık veririz... )
( )
- INERT[İng.] değil/yerine/= ASAL
- INERVASYON/INNERVATION[İng.] değil/yerine/= SİNİR DONATISI
- İNFAK değil/yerine/= GEÇİNDİRİ
- INFANT[İng.] değil/yerine/= BEBEK
- INFANTILİZM/INFANTILISM[İng.] değil/yerine/= BEBEKSİLİK
- İNFAZ MASASI değil/yerine/= YÜRÜTÜM BİRİMİ
- İNFAZ MEMURU değil/yerine/= YÜRÜTÜM İŞYARI
- İNFÂZ[Ar. < NÜFÛZ | çoğ. İNFÂZÂT]/EXECUTION[İng.] değil/yerine/= YÜRÜTÜM, YERİNE GETİRME, UYGULAMA
- İNFAZ[Ar.] ETMEK değil/yerine/= YÜRÜTÜMLEMEK
- INFERANS/INFERENCE[İng.] değil/yerine/= ÇIKARSAMA
- INFERIOR[İng.] değil/yerine/= AŞAĞI
- INFERTILITE/INFERTILITY[İng.] değil/yerine/= KISIRLIK
- İNFİAL değil/yerine/= EDİLGİ
- İNFİAL değil/yerine/= ETKİLENME
- İNFİAL değil/yerine/= KIZGINLIK/ÖFKE
- İNFİLÂK[Ar.] (ETMEK) değil/yerine/= PATLAMA
- INFİLTRASYON/INFILTRATION[İng.] değil/yerine/= İÇE SIZMA
- INFIX değil/yerine/= İÇEK
- INFIXATION değil/yerine/= İÇEKLEME
- INFLAKS/INFLUX[İng.] değil/yerine/= İÇ AKIM
- INFLOW[İng.] değil/yerine/= İÇE AKIŞ | GİRİŞ
- INFRARED RADYASYON/INFRARED RADIATION[İng.] değil/yerine/= KIZILÖTESİ IŞINIM
- INFRARED/INFRARUJ INFRARED[İng.] değil/yerine/= KIZILÖTESİ
- INFÜZYON/INFUSION[İng.] değil/yerine/= DAMARDAN SIVI AKTARIMI
- İngilizce değil TÜRKÇE KONUŞ!!!
- İNGİLİZCE'Yİ:
İng.-TÜRKÇE SÖZLÜKTEN ÇALIŞMAK ile/ve/<>/||/değil/yerine TÜRKÇE-İng. SÖZLÜKTEN ÇALIŞMAK
- inhal.[Lat. < INHALETUR] değil/yerine/= SOLUKLA İÇERİ ÇEK
- İNHALAN/INHALANT[İng.] değil/yerine/= UÇUCU MADDE
- İNHALASYON/INHALATION[İng.] değil/yerine/= SOLUKLA ALMA
- İNHALER[İng.] değil/yerine/= SOLUMLATICI
- İNHİBE/INHIBITED[İng.] değil/yerine/= ENGELLENMİŞ
- İNHİBİSYON/INHIBITION[İng.] değil/yerine/= ENGELLE(N)ME
- İNHİBİTÖR[İng.] değil/yerine/= ENGELLEYİCİ
- İNHİDAM[Ar.] değil/yerine/= ÇÖKME/YIKILMA
- İNHİMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> BAĞIMLILIK
( Bir şeye, aşırı düşkünlük gösterme, kapılma. İLE/VE/||/<>/> ... )
- İNHİRAF[Ar.]/ABERASYON[Fr.] değil/yerine/= SAPKINLIK, SAPINÇ | SAPITMA
- İNHİSÂR[Ar. < HASR]/MONOPOL[Fr.] değil/yerine/= TEKEL
( Bir malın yapımının yalnızca bir kuruluşun elinde bulunduğu durum. | Devletin herhangi bir üretim alanını elinde tutması, satışı tek elden yönetmesi ve fiyata hâkim olması durumu. | Bir kişi ya da kuruluşun herhangi bir alanda kazandığı büyük güç. )
- İNİSİYATİF[Fr./İng. < INITIATIVE] değil/yerine/= ÖNCE(Cİ)LİK, ÖNCÜLÜK
- inj./inject.[Lat. < INJECTIO, INJICIATUR] değil/yerine/= ENJEKSİYON, ENJEKTE EDİNİZ
- İNKÂR ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İNSAN
- İNKÂR ile/ve/değil/yerine OLUMSUZLAMA
( İnkârın inkârı yapılarak ikrâra varılır. )
( [not] TO DENY vs./and/but NEGATORY
NEGATORY instead of TO DENY )
- İNKILÂP değil/değil/yerine/=/= DEVRİM
- İNKİŞÂF[< KEŞF] değil/yerine/= AÇILMA, AÇINIM | MEYDANA ÇIKMA | MANEVİ SIRLARIN GÖRÜNMESİ
( AÇILMA | MEYDANA ÇIKMA | MANEVİ SIRLARIN GÖRÜNMESİ )
- İNKİŞAF/TEKÂMÜL[Ar.] değil/yerine/= GELİŞİM/GELİŞME
- İNKLINASYON/INCLINATION[İng.] değil/yerine/= EĞİM
- İNKOMPATIBIL/INCOMPATIBLE[İng.] değil/yerine/= UYUŞMAZ, | GEÇİMSİZ
- İNKOMPLET/INCOMPLETE[İng.] değil/yerine/= TAM OLMAYAN | TAMAMLANMAMIŞ
- İNKORPORASYON/INCORPORATION[İng.] değil/yerine/= İÇE KATIM
- İNLEME ile/değil/yerine/>< DİNLEME
( Bilgisizlikten, geç kalmış olmaktan dolayı inlemek istemiyorsan, (daha çok) dinlemelisin! )
- INLET[İng.] değil/yerine/= GİRİM
- İNOKÜLASYON/INOCULATION[İng.] değil/yerine/= AŞILAMA
- İNOMINA/T / INNOMINATE[İng.] değil/yerine/= ADSIZ
- İNOP./INOPERABIL/INOPERABLE[İng.] değil/yerine/= AMELİYAT EDİLEMEZ
- İNOTROPİ/INOTROPY[İng.] değil/yerine/= KASILMA GÜCÜ
- İNOTROPİK/INOTROPIC[İng.] değil/yerine/= KASILIM ETKİLER
- İNOVASYON/INNOVATION[İng.] değil/yerine/= YENİLEŞİM
- İNOVATİF/INNOVATIVE[İng.] değil/yerine/= YENİLİKÇİ
- INPUT[İng.] değil/yerine/= GİRDİ
- INR/INTERNATIONAL NORMALIZED RATIO[İng.] değil/yerine/= ULUSLARARASI NORMALLEŞTİRİLMİŞ ORAN
- İNSAF/LI değil/yerine/= DUYUŞ/LU
- İNSAN YAPITI ile/değil/yerine/< DOĞA VAROLANI
- İNSAN YAŞAMI değil/yerine YAŞAM
( Hayvanların yaşamı değil yaşam süresi olur. )
( Nesnelerin, varoluş süresi olur. )
- İNSAN(KİŞİ/KENDİN):
OKYANUSUN İÇİNDE BİR DAMLA ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< BİR DAMLANIN İÇİNDEKİ OKYANUS
- İNSAN ve/<> DOĞA["DOA" değil!]
( Doğa, senin herşeyindir. Herşey, senin doğandır! )
( Kişi, doğayla arasındaki derin samimiyeti yitirdiğinde, tapınaklar, önemli bir duruma geçer. )
- İNSANÎ KONULAR/DURUMLAR/OLAYLAR:
AŞILMASI GEREKEN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ANLAŞILMASI GEREKEN
- İNSANÎ değil/yerine/= KİŞİCİL
- İNSANIN ÇÖPÜ ile/değil/yerine DOĞANIN DÜZENİ
- İNSANLIK:
"KURUŞ" İLE ile/değil/yerine DURUŞ İLE
- INSEKTISIT/INSECTICIDE[İng.] değil/yerine/= BÖCEKKIRAN
- INSEMINASYON/INSEMINATION[İng.] değil/yerine/= TOHUMLAMA
- INSIDANS/INCIDENCE[İng.] değil/yerine/= GÖRÜLME SIKLIĞI
- İNŞİKAK-I/ŞAKK-I KAMER değil/yerine/= AYIN YARILMASI
- İNŞİKÂK[< ŞAKK] değil/yerine/= YARILMA, ÇATLAMA | İKİYE AYRILMA
- İNSİYÂK[Ar.] değil/yerine/= İÇGÜDÜ | ARDI SIRA GİTME | BİR GÜCÜN ETKİSİYLE ÇEKİLİP GİTME
- INSİZYON/INCISION[İng.] değil/yerine/= KESİ
- İNSOMNİ/INSOMNIA[İng.] değil/yerine/= UYKUSUZLUK, UYUYAMA, UYKU YİTİMİ, UYKU ZORU
- INSPEKSİYON/INSPECTION[İng.] değil/yerine/= GÖZLE İZLEME
- INSPIRASYON/INSPIRATION[İng.] değil/yerine/= SOLUKALIM
- İNSPİRATIONAL değil/yerine/= ESİN VERİCİ
- INSPIRATUVAR/INSPIRATORY[İng.] değil/yerine/= SOLUKALIM İLİŞKİLİ
- INSPIRYUM/INSPIRIUM[İng.] değil/yerine/= SOLUKALIM
- INSTABIL/INSTABLE[İng.] değil/yerine/= DENGESİZ
- INSTABILITE/INSTABILITY[İng.] değil/yerine/= DENGESİZLİK
- instill.[Lat. < INSTILLANDUS] değil/yerine/= DAMLA DAMLA AKITILSIN
- INSÜFLATÖR/INSUFFLATOR[İng.] değil/yerine/= GAZ ÜFLEYİCİ
- INSULA[İng.] değil/yerine/= ADACIK
- int.[Lat. < INTERNUS] değil/yerine/= DAHİLÎ, İÇİLİR
- İNTÂ[Ar.] değil/yerine/= ÇOK TERLEMEK | KUSMAK
- İNTAKT/İNTACT[İng.] değil/yerine/= ETKİLENMEMIŞ
- İNTENSİF/İNTENSIVE[İng.] değil/yerine/= YOĞUN
- INTERAKSİYON/INTERACTION[İng.] değil/yerine/= ETKİLEŞİM
- İNTERAKSİYON değil/yerine/= ETKİLEŞİM
- INTERAKTİF/INTERACTIVE[İng.] değil/yerine/= ETKİLEŞİMLİ
- İNTERAKTİF değil/yerine/= ETKİLEŞİMLİ
- İNTERAKTİVİTE değil/yerine/= ETKİLEŞİMLİLİK
- INTERFERANS/INTERFERENCE[İng.] değil/yerine/= PARAZİT | KARIŞMA
- INTERİKTAL/INTERICTAL[İng.] değil/yerine/= NÖBETLER ARASI
- INTERİYOR/INTERIOR[İng.] değil/yerine/= İÇ BÖLÜM
- INTERMEDİYER/INTERMEDIATE[İng.] değil/yerine/= ORTA, ARA
- INTERMITAN/INTERMİTTENT[İng.] değil/yerine/= ARALIKLARLA GELEN, ARALIKLI
- INTERNAL STRUCTURE değil/yerine/= İÇYAPI
- INTERNAL[İng.] değil/yerine/= İÇ | İÇERLİ
- INTERNALİZASYON/INTERNALIZATION[İng.] değil/yerine/= İÇSELLES¸TİRME
- INTEROPERABILITE/INTEROPERABILITY[İng.] değil/yerine/= BİRLİKTE ÇALIŞABİLİRLİK
- INTERPOZİSYON/INTERPOSITION[İng.] değil/yerine/= ARAYA KONUMLAMA
- INTERPRETASYON/INTERPRETATION[İng.] değil/yerine/= YORUM
- INTERSELÜLER/INTERCELLULAR[İng.] değil/yerine/= GÖZELERARASI
- INTERSTISYEL/INTERSTITIAL[İng.] değil/yerine/= DOKULAR ARASI
- INTERSTISYUM/INTERSTITIAL[İng.] değil/yerine/= TISSUE ARA DOKU
- INTERVAL[İng.] değil/yerine/= ZAMAN ARALIĞI
- İNTIBÂ[Ar.] değil/yerine/= İZLENİM
- İNTİBAK[Ar.]/ENTEGRASYON[İng. < INTEGRATION] değil/yerine/= ÖLÇÜDEŞLİK/ÖLÇÜ UYUM, UYUM
- İNTİHAL/PLAJİRİZM değil/yerine/= ALINTI
- İNTİHAR TEŞEBBÜSÜ değil/yerine/= ÖZKIYIM GİRİŞİMİ
- İNTİHAR[Ar.]["İNTAHAR" değil!]/SUİSİT[İng. < SUICIDE] değil/yerine/= ÖZKIYIM
- İNTİHAR/MÜNTEHİR[: İntihar eden.] ile/değil ÖTANAZİ["ÖTENAZİ" değil!]
- İNTİHARÎ[Ar.]/SUİSİDAL değil/yerine/= ÖZKIYIMSAL
- İNTİKAL[Ar.] değil/yerine/= GEÇİNÇ | GEÇİŞ | GEÇİŞSİZ
- İNTİKAM ALMAK" ile/değil/yerine/>< GÖNÜL ALMAK
- İNTİKAM ile/değil/yerine ADÂLET
( "Öfke", "kıskançlık" ve "nefret" "kaynaklıdır". İLE/DEĞİL/YERİNE Gücünü, sevgiden alır. )
- İNTİKAM değil/yerine/>< AFFETMEK
( En etkili/büyük intikam, affetmektir. )
- İNTİKAM ile/ve/değil/yerine/<> DENGE
- İNTİKAM değil/yerine/= ÖÇ
- İNTİSÂF değil/yerine/= ZAMAN, YARIYI BULMA
- İNTİŞÂR[Ar. < NEŞR] değil/yerine/= YAYILMA, DAĞILMA | ÜREME
- İNTİZAM[Ar.] değil/yerine/= DÜZEN/ÇEKİDÜZEN
- İNTRAAORTİK/INTRAAORTIC[İng.] değil/yerine/= ANA ATARDAMAR İÇİ, AORT İÇİ
- İNTRAARTERİYEL/İNTRAARTERIAL[İng.] değil/yerine/= ATARDAMAR İÇİ
- İNTRADERMAL[İng.] değil/yerine/= DERİ İÇİ
- İNTRAKARDİYAK/İNTRACARDİAC[İng.] değil/yerine/= KALP İÇİ, YÜREK İÇİ
- İNTRAKORPOREYAL/İNTRACORPOREAL[İng.] değil/yerine/= GÖVDE İÇİ
- İNTRAKRANİYAL/İNTRACRANIAL[İng.] değil/yerine/= KAFA İÇİ
- İNTRAMÜRAL/İNTRAMURAL[İng.] değil/yerine/= DUVAR İÇİ
- İNTRAMÜSKÜLER/İNTRAMUSCULAR[İng.] değil/yerine/= KAS İÇİ
- İNTRANÜKLEER/İNTRANUCLEAR[İng.] değil/yerine/= ÇEKİRDEK İÇİ
- İNTRAOPERATİF/İNTRAOPERATIVE[İng.] değil/yerine/= AMELİYAT SIRASINDA
- İNTRAVENÖZ/İNTRAVENOUS[İng.] değil/yerine/= TOPLARDAMAR İÇİ
- INTRODUCER[İng.] değil/yerine/= GİRGEÇ
- INTROITUS[İng.] değil/yerine/= GİRİM
- İNTROJEKSİYON/INTROJECTION[İng.] değil/yerine/= İÇE ATIM
- İNTROSPEKSİYON/INTROSPECTION[İng.] değil/yerine/= İÇE BAKIS¸
- İNTROVERSİYON/INTROVERSION[İng.] değil/yerine/= İÇE DÖNÜKLÜK
- INTROVERT[İng.] değil/yerine/= İÇE DÖNÜK BİREY/ÖRGEN
- İNTUİTIONİSM değil/yerine/= SEZGİCİLİK
- İNVAJİNASYON/INVAGINATION[İng.] değil/yerine/= İÇ İÇE GEÇME
- İNVAZİV RADYOLOJİ/INTERVENTIONAL RADIOLOGY[İng.] değil/yerine/= GİRİŞİMSEL RADYOLOJİ
- İNVAZİV/INVASIVE[İng.] değil/yerine/= GİRİŞİMSEL | YAYILMACI
- İNVAZYON/İNVASION[İng.] değil/yerine/= YAYILMA
- İNVERSİYON/INVERSION[İng.] değil/yerine/= TERSINE DÖNME
- İNVOLÜSYON/İNVOLUTION[İng.] değil/yerine/= İÇE ÇEKİLME
- İNZİBAT değil/yerine/= DÜZENERİ
- İNZİVÂ değil/yerine/= ÇEKİLGİ
- İNZİVAYA ÇEKİLMEK değil/yerine/= ÇEKİLGİYE GİRMEK
- IOE/INTERNET OF EVERYTHING[İng.] değil/yerine/= HER ŞEYİN INTERNETİ
- IOM/INSTITUTE OF MEDICINE[İng.] değil/yerine/= TIP ENSTİTÜSÜ
- IOMT-SAF/INTERNET OF MEDICAL THINGS SECURITY ASSESSMENT FRAMEWORK[İng.] değil/yerine/= TIBBİ NESNELERİN INTERNETİ GÜVENLİK DEĞERLENDİRME ÇERÇEVESİ
- IOMT/INTERNET OF MEDICAL THINGS değil/yerine/= TIBBİ NESNELERİN INTERNETİ
- IONOSPHERE değil/yerine/= YÜKÜNYUVAR
- IOT/INTERNET OF THINGS[İng.] değil/yerine/= NESNELERİN INTERNETİ
- IP/INTERNET PROTOKOL[İng.] değil/yerine/= INTERNET PROTOKOLÜ
- İPEK ile/değil/yerine CUPRO
( Dünyanın ilk vegan kumaşı... Cupro )
- IPL/INTENSE PULSE LIGHT[İng.] değil/yerine/= YOĞUN ATIMLI IŞIK
- İPSİLATERAL/IPSILATERAL[İng.] değil/yerine/= AYNI YAN
- İPTİDAİ İTİRAZ değil/yerine/= İLK KARŞIÇIKI
- İPTİDAİ[Ar.]/PRİMİTİF[Fr./İng.] değil/yerine/= İLK(S)EL
- IQ[AYKÜU] değil/yerine ZEKÂ
- IR/INFRARED[İng.] değil/yerine/= KIZILÖTESİ
- İRÂDE BEYÂNI değil/yerine/= İSTENÇ BİLDİRİMİ
- İRÂDE[Ar.] ile/ve/değil/yerine/||/<>/> İDÂRE[Ar.]
- İRÂDESİZLİK değil/yerine/= İSTENÇSİZLİK
- İRAT SENEDİ değil/yerine/= GELİR BELGİTİ
- İRCÂ ETMEK değil/yerine/= DÖNDÜRMEK
- İRCÂ ETMEK değil/yerine/= İNDİRGEMEK
- İRCÂ[Ar.]/REDÜKSİYON/REDUCTION[İng.] değil/yerine/= İNDİRGEME | YERINE YERLEŞTİRME
- İRİGASYON/IRRIGATION[İng.] değil/yerine/= YIKAMA
- İRİGATÖR[İng.] değil/yerine/= YIKATIMLIK
- İRITABILITE/IRRITABILITY[İng.] değil/yerine/= HUZURSUZLUK | TEPKİSELLİK
- İRITABL[İng.] değil/yerine/= BAĞIRSAK SENDROMU
- İRİTASYON/IRRITATION[İng.]/TAHRİŞ[Ar.] değil/yerine/= TIRMALAMA | YAKIŞ, KAŞINDIRMA
- İRİTE[Fr. < IRRITÉ] değil/yerine/= SİNİRLENDİRME, RAHATSIZ ETME | AŞINDIRMA(TAHRİŞ), KAŞINDIRMA
- IRK değil/yerine/= SOY
- IRK ile/değil/yerine ULUS/MİLLET
( [not] RACE vs./but NATION
NATION instead of RACE )
( ... ile/değil/yerine GUO/GUOJIA )
- İRONİ[Fr. IRONIE] değil/yerine/= ALAYSILAMA
- IRRADYASYON/IRRADİATION[İng.] değil/yerine/= IŞINLANIM
- IRRASYONEL[İng. < IRRATIONAL] değil/yerine/= US DIŞI
- IRREGÜLER/IRREGULAR[İng.] değil/yerine/= DÜZENSİZ
- IRREVERSİBIL/IRREVERSIBLE[İng.] değil/yerine/= GERİ DÖNÜŞSÜZ
- IRRITABLE BOWEL SYNDROME[İng.] değil/yerine/= HUZURSUZ BAĞIRSAK BELİRGESİ
- İRSALİYE ile/ve/değil/yerine İRSALİYELİ FATURA
- IRSEN değil/yerine/= KALITIMLA
- IRSİ/YET[Ar.] değil/yerine/= KALITIM/SAL
- IRSÎ değil/yerine/= KALITSAL
- İRTİCA değil/yerine/= GERİCİLİK
- İRTİCAL değil/yerine/= DOĞAÇ/DOĞUNÇ
- İRTİCALEN[Ar.] değil/yerine/= DOĞAÇLAMA
- İRTİCALEN/EMPROVİZE değil/yerine/= DOĞAÇTAN/DOĞAÇLAMA/DOĞUNÇTAN
- İRTİFA KAYBETMEK değil/yerine/= YÜKSEKLİK YİTİRMEK
- İRTİFÂ/RAKIM[Ar.] değil/yerine/= YÜKSELTİ
( Bir noktanın, deniz yüzeyinden olan yüksekliği. | Bir yıldızdan bir bir gözlemcinin gözüne gelen ışın ile ufuk düzleminin oluşturduğu açı. )
- İRTİFA değil/yerine/= YÜKSEKLİK
- İRTİFAK HAKLARI değil/yerine/= YÜKÜMLENİM ÜLEVLERİ
- İŞ GÖREMEMEZLİK ile/ve/değil/yerine ENGELLİLİK ORANI
- IS/INFORMATION SYSTEMS[İng.] değil/yerine/= BİLGİ DÜZENİ
- İSABET ALMAK değil/yerine/= GİRTVURULMAK
- İSABET ETMEK değil/yerine/= GİRTVURMAK
- İSABET değil/yerine/= GİRTVURUŞ
- İSABETSİZ "HAKLILIK" ile/değil/yerine İSABETLİ "HAKLILIK"
- İSABETSİZ/LİK ile/ve/değil/yerine HEDEFİ TUTTURAMAMA
- ÎSÂR değil/yerine/= SEÇME
- İŞARET PARMAĞIYLA GÖSTERMEK ile/ve/değil/yerine/|| AYAK İZİ
- İŞARET değil/yerine/= İM/BELİRTİ/İZ, SİM
- İŞARETLEMEK değil/yerine/= İMLEMEK
- ISDS/INTERNATIONAL SOCIETY FOR DISEASE SURVEILLANCE[İng.] değil/yerine/= ULUSLARARASI HASTALIK GÖZETIM BİRLİĞİ
- İSG/OCCUPATIONAL HEALTH AND SAFETY[İng.] değil/yerine/= İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ
- İŞGAL/MEŞGUL ETMEK değil/yerine/= İŞTEN ALIKOYMAK, OYALAMAK
- İŞGAL ile/değil/yerine ETKİLEME
- İSHAL[< SEHL]["isal" değil!]/AMEL/LİNET[Ar.]/DİARE[İng.] değil/yerine/= SÜRGÜN/SÜRÜK/ÖTÜRÜK
( DIARRHEA )
- ISI YALITIMINDA:
BETON ile/değil/yerine/< AHŞAP ile/değil/yerine/< KÜTÜK ile/değil/yerine/< TAŞ ile/değil/yerine/< KERPİÇ ile/değil/yerine/< SAMAN
( Daha/en düşük. İLE/DEĞİL/YERİNE/< Daha/en yüksek. )
- İŞİ:
BİLMEYEN ile/değil/yerine/>< BİLEN
( "Hocası". İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Yapıcısı. )
- IŞIĞI HAYAL ETMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KARANLIĞI ANLAMAK
- IŞIK ile/değil/yerine/||/<>/< GELECEK (VAR/VAAD EDİYOR)
- IŞIK ile/ve/değil/yerine/||/></< KARANLIK
( Görmek isteyenler için. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/>< Görmek istemeyenler için. )
- İSİM değil/yerine/= AD
- İŞİNE GELİRSE ile/ve/değil/yerine/||/<>/< UYARSA/UYUYORSA
- ISIRMAK ile/değil/yerine "DİŞLERİNİ GÖSTERMEK"
- ISITILAN KURBAĞA ÖYKÜSÜ değil/yerine SARI ÖKÜZ ÖYKÜSÜ
( ... DEĞİL/YERİNE Otlakların birinde bir öküz sürüsü yaşarmış. Çevredeki aslan sürüsünün de gözü öküzlerdeymiş. Ancak, öküzler saldırı anında bir araya geldiği zaman, aslanların yapılacak bir şeyi kalmazmış. Bu yüzden küçük hayvanlarla beslenmek zorunda kalan aslanlar, iyi beslenememeye başlayınca bir çare düşünmüşler. Topal aslan yanına bir iki aslanı da alarak, beyaz bayrak çekmiş ve öküz sürüsüne yanaşmış.
"SUÇ, HEP O SARI ÖKÜZ'DE..."
Öküzlerin önderi Boz Öküz ve yanındakilere tatlı dille konuşmaya başlamış:
"Saygıdeğer öküz efendiler. Bugün buraya sizden özür dilemeye geldik. Biliyorum. Bugüne kadar size zarar verdik. Ama inanın ki, bunların hiçbirini isteyerek yapmadık. Tüm suç hep o Sarı Öküz''de. Onun rengi sizinkilerden farklı ve bizim de gözümüzü kamaştırıyor, aklımızı başımızdan alıyor. Biz de barışseverliğimizi unutuyor ve saldırganlaşıyoruz. Sizle bir sorunumuz yok. Verin onu bize, siz kurtulun, yine barış içinde yaşayalım."
Boz Öküz ve heyeti, bu sözler üzerine, aralarında tartışmış ve teklifi haklı bularak, Sarı Öküz'ü vermişler aslanlara. Bir tek, Benekli Öküz karşı çıkmış ama kimseye derdini anlatamamış.
"AFERİN! SİZİ KUTLARIZ!"
Bir süre sonra, aslanlar yine aynı yöntemle gelip, bu kez Uzun Kuyruk'u istemişler:
"Gördünüz mü ne kadar barış severiz. Sizi de kararınızdan dolayı kutlarız. Ancak, şu sizin Uzun Kuyruk var ya, kuyruğunu salladıkça nereden baksak görünüyor ve aklımızı başımızdan alıyor. Size saldırmamak için kendimizi zor tutuyoruz. Oysa siz normal kuyruklusunuz. Verin onu bize, bu konuyu kapatıp, barış içinde yaşamaya devam edelim."
Boz Öküz ve heyeti, Uzun Kuyruk''u teslim etmiş, yine Benekli Öküz karşı çıkmış. Uzun Kuyruk, aslanların pençesi altında can vermiş.
"NEREDE KAYBETTİK BİZ BU SAVAŞI?"
Bu olay, sürekli tekrarlanmış, her seferinde farklı bahanelerle. Sonunda, öküzler zayıflamış, aslanlar küstahlaşmış. Artık, hiçbir bahane ileri sürmeden, doğrudan müdahale ederek, "Verin bize şunu, yoksa karışmayız" demeye başlamışlar. Birer birer aslanların pençesinde can verirken, Boz Öküz ve birkaç öküz kalmış geride. İçlerinden biri, önderlerine, "Ne oldu bize? Nerede kaybettik biz bu savaşı? Oysa, zamanında ne kadar da güçlüydük" diye sormuş.
Boz Öküz, Benekli Öküz'ün sözlerini anımsayarak, gözleri nemli... "Biz, Sarı Öküz'ü verdiğimiz gün kaybettik bu savaşı..." )
- ISITMAK ile/ve/değil/yerine SICAK TUTMAK
- İŞKAL ETMEK değil/yerine/= GÜÇLEŞTİRMEK/ÇETİNLEŞTİRMEK
- İŞKAL değil/yerine/= GÜÇLEŞTİRME
- İSKAN (ETMEK) değil/yerine/= YURTLANDIRMAK / YURTLANMA/YERLEŞİM
- İSKAN RUHSATI[Ar.] değil/yerine/= OTURULUR BELGESİ
- İSKEMI/İSCHEMIA[İng.] değil/yerine/= YETERSİZ KANLANMA
- İSKEMİK PERİYOT/ISCHEMIC PERIOD[İng.] değil/yerine/= YETERSİZ KANLANAN DÖNEM
- İSKEMIK/İSCHEMIC[İng.] değil/yerine/= YETERSİZ KANLANAN
- İSKEMLE/TABURE değil/yerine/= OTURAK
- İŞKENCE ile/değil/yerine CEZA
- İŞKOLİK ile/değil/yerine VERİMLİ ÇALIŞAN
( )
- ISKONTO[İt.]/TENZİLÂT[Ar.] değil/yerine/= İNDİRİM
- İSKONTO/TENZİLAT değil/yerine/= İNDİRİM
- ISLAH ETMEK değil/yerine/= İYİLTMEK
- ISLAH OLMAK değil/yerine/= İYİLTİLMEK
- ISLÂH[Ar.] değil/yerine/= DÜZELTME/İYİLEŞTİRME
- ISLAH/ISLAHATÇ[Ar.] / REFORM/İST[İng.] değil/yerine/= İYİLTİM/Cİ, İYİLEŞTİRME/İYİLEŞTİRİCİ / DEĞİŞİKLİK/DEĞİŞTİRİCİ
- ISLAHHANE değil/yerine/= İYİLTKE
- İSLÂM:
"İNANCI" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DÜŞÜNCESİ
- İŞLENMİŞ/RAFİNE/PAKETLİ/KONSERVE/DONMUŞ/HAZIR GIDALAR ile/değil/yerine OLABİLDİĞİ KADAR DOĞAL OLANI
( )
- İŞLENMİŞ ile/ve/değil/yerine DÖNÜŞMÜŞ
- İŞLENMİŞ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÖĞÜTÜLMÜŞ
- İŞLERİ(MİZİ)/GEREKSİNİMLERİ(MİZİ)(EŞİMİZE/YAKINLARIMIZA/ÇALIŞANLARA/BİRİLERİNE/TOPLUMA/ÖTEKİNE):
"YIKMAK(/YIKILMAK)" ile/değil/yerine/>< (HER KOŞULDA) KONUŞMAK/KONUŞABİLMEK
- İŞLEV ile/ve/değil/yerine/<> EYLEM
( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<> Bilinçli, amaçlı etkinlik. )
( Kişi, eylemiyle tanınır. )
( İşlet fiilin, duysun kulağın. )
( Human recognize by action. )
( Alkışı, en sessiz biçimde karşılayan, alkışı, hak etmiş demektir. )
( [not] FUNCTION vs./and/but ACTION
ACTION instead of FUNCTION )
- İSNÂD[çoğ. İSNÂDÂT] değil/yerine/= DAYANDIRMA/DAYANDIRI
- İSNAD ile/değil/yerine/||/>< ELEŞTİRİ
- İSNAT GRUBU değil/yerine/= İLİŞİK, ÖBEK
- İSNAT/İSNAD ETMEK değil/yerine/= DAYANDIRMAK
- ISO/INTERNATIONAL ORGANIZATION FOR STANDARDIZATION[İng.] değil/yerine/= ULUSLARARASI STANDARTLAR ÖRGÜTÜ
- İSPAT değil/yerine/= TANITLAMA
- İSRAF (EKONOMİSİ) değil/yerine/>< İNSAF (EKONOMİSİ)
- İSRAF ET(TİR)MEK değil/yerine/= SAYPA(T)MAK
- İSRAF değil/yerine/>< İKTİSAT
( Çok şeyi, azaltır. DEĞİL/YERİNE/>< Az şeyi, çoğaltır. )
- İSRAF ve/değil/yerine İNFÂK
- İSRAF değil/yerine/= SAYPAMA/TUTUMSUZLUK/SAVURGANLIK
- ISRAR ETMEK değil/yerine/>< AŞMAK
- ISRAR ETMEK ile/değil/yerine/||/>< SADECE İSTEMEK/SORMAK
- ISRAR/CI/LIK ile/değil/yerine KARARLI/LIK
- ISRAR ile/değil/yerine ÇÖZÜMCÜLÜK
- ISRÂR değil/yerine/= DİRENME | ÜSTELEME
- ISRAR ile/değil/yerine TEKLİF
( Teklif et fakat ısrar etme! )
( Yok. İLE/DEĞİL/YERİNE Var. )
( [not] INSISTENCE vs./but PROPOSAL/OFFER
PROPOSAL/OFFER instead of INSISTENCE )
- İSSİ değil/yerine/= SAHİBİ
- IST/IMMÜNOSÜPRESİF TEDAVİ/IMMUNOSUPPRESSIVE THERAPY[İng.] değil/yerine/= BAĞIŞIKLIK BASKILAYICI SAĞALTIM
- İŞTAH değil/yerine/= İSTEK
- İSTANBUL'U GÖRMEK ile/ve/değil/yerine İSTANBUL'A GÖRÜNMEK
- İSTASYON[İng. < STATION] değil/yerine/= DURAK
- İSTASYON değil/yerine/= DURALGA
- İSTATİSTİK değil/yerine/= SAYIMBİLİM/SAYIMLAMA
- İSTATİSTİKÎ değil/yerine/= SAYIMLAMALI
- İSTATİSYEN değil/yerine/= SAYIMLAMACI
- İŞTE:
"GÖNÜL EĞLENDİRMEK" ile/ve/değil/yerine/||/></< GÖNÜLLÜLÜK
- İSTEDİĞİM ile/ve/değil/yerine SENİN İSTEDİĞİNİ İSTEMEMİ İSTET!
- İSTEDİĞİN GİBİ YAŞAMAK değil/yerine/>< İSTENİLEN/BEKLENİLEN BİÇİMDE YAŞAMAK
( "Cehennemi istiyorsak..." DEĞİL/YERİNE/>< Cenneti (ne kadar çok) istiyorsak... )
- İSTEDİĞİNİ/AĞZINA GELENİ" "SÖYLEMEK" ile/değil/yerine/>/>< İSTEMEDİĞİN SÖZLERİ DUYMAK (ZORUNDA KALMAK/KALIR)
- İSTEK DIŞI/DOĞAL ÖLÜM ile/ve/değil/yerine/< İSTEYEREK ÖLÜM
( Kişinin ölümü. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/< Kişiliğin ölümü. )
( Ölmeden önce ölünüz. - MÛTÛ KABLE EN TE-MÛT )
( MEVT-İ TABİÎ ile/ve/değil/yerine/< MEVT-İ İRADÎ/İHTİYARÎ )
- İSTEK/LER ile/ve/değil/yerine GEREKSİNİM/LER
( Sınırsız. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Sınırlı. )
( [not] REQUEST/S vs./and/but NEED/S
NEED/S instead of REQUEST/S )
- İSTEK/TALEP değil/yerine ADÂLET
- İSTEK/TAMAH ile/ve/değil/yerine/>< KANAAT
( Zahmet. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/>< Rahatlık. )
- İSTEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> AMAÇ
( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> (Daha) İleri düşünenlerin sahip olduğu, peşinde gittiği. )
- İSTEMEDİĞİ ile/ve/değil/yerine SORMADIĞI
- İSTEMEK/SORMAK(SUAL ETMEK):
KİŞİDEN ile/ve/değil/yerine/||/<> ALLAH'TAN
( Verirse, (")minnet("); vermezse, (")zillet("). İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Verirse, nimet; vermezse, hikmet. )
- İSTEMEK ile/ve/değil/yerine/hem de/+/||/<>/> GERÇEKTEN İSTEMEK
( Zihindeki günlük 40-50.000 düşüncenin büyük bir bölümünün tanımlanmamış/netleşmemiş, pasif temelli, sıradan, dayanaksız, isteme eylemi. İLE Sıradan isteğin bir üst aşaması olan gerçekten istemenin, gerekeni yaparak ve istenenin umudu ve çabası, içtenliği, samimiyeti ve ciddiyeti ile istemek. )
( İstemekle tamamına ve daha da fazlasına sahip olabilirsiniz. )
( EĞİNİK: İçten istemek. )
( İSTİD'Â'[Ar. < DUA]: Yalvararak isteme. | Dilekçe. )
( You can have the whole of it and more for the mere asking. )
( [not] TO ASK/REQUIRE vs./and/but/also REALLY/DEEPLY WANT/REQUEST
REALLY/DEEPLY WANT/REQUEST instead of TO ASK/REQUIRE )
( [nicht] FORDERN/WOLLEN mit/und TATSÄCHLICH FORDERN/WOLLEN )
- İSTEMEK ile/ve/değil/yerine/||/<> YEĞLEMEK
- İSTEMEMEK ile/ve/<>/değil/yerine GEREK GÖRMEMEK
- İSTEMEMEK ile/ve/<>/değil/yerine YEĞLEMEMEK/TERCİH ETMEMEK
- İSTENÇ/DİRETME/İRÂDE[EVET]
ile/ve/değil/yerine/önce/||/+/<>/></>/<
DİRENÇ/DİRENME/İHTİYÂR[< HAYIR]
( ile/ve/değil/yerine/önce/||/+/<>/></>/<
REVİYE[Ar.][>< BEDİHE])
( Yapma/yapabilme becerisi/isteği/coşkusu/olanağı/gücü. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>>/< Yapmama/yapmayabilme becerisi/isteği/coşkusu/olanağı/gücü. )
( "Zekâda", nefiste. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>>/< Akılda. )
( Seçim. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>>/< Yeğleme/tercih. )
( Cins. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>>/< Fasl. )
( Varoluş/sal. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>>/< Varoluşunun sürekliliği için/yönünde. )
( Doğadaki tüm varolanlar gibi insanın gövdesi de gelişerek ve değişerek sürecini tamamlar. Gövdemiz itibariyle bitki ve hayvanların koşullarıyla birlikte bülûğa ermesiyle tanımlanan belirli yaş, dönem ve zihinsel seviyelerden geçerek herkesle eşit olanaklara, haklara ve kararlara sahip olmak üzere birey olmaya, reşit olmaya hak kazanırız.
Olanaklarımız, 18 yılımızı tamamlayana kadar, ağırlıklı olarak bitki ve hayvanlarla ortak olduğumuz gövdemizde, varoluşsal ve canlılık gereksinimlerimize, istediklerimize gözümüzü, ağzımızı, elimizi ve dilimizi, "Evet"lerimizi yöneltmeyle yani "yapma isteği/bilgisi" anlamına gelen irâdemiz aracılığıyla sağlanır.
Bu süreç, özellikle 1 yaşında, bazı sözcükleri söylemeye başlayarak; 2 yaşında, benlik algımızın kısmen gelişmişliğiyle erk karşısında, varolduğunu gösterebilmek üzere dışkı tutarak; 4 yaşında, kısmen başlayan öğrenim/eğitim becerisiyle; 7 yaşından itibaren bilinçlenerek; 18'den önce dereceli olarak, 12 - 15 yaş arasında ve 15 - 18 yaş arasında, ayırd etme[temyîz] ve hukuksal cezâ görme eşiğiyle; 16 yaşında, ebeveynin resmî izniyle dünyanın her yerine gidebilme; yine ebeveyn izniyle 17 yaşında evlenebilme eşiklerindeki kısmî hakları ile 18'den sonra da gözümüzü, ağzımızı, elimizi, belimizi ve dilimizi uzatmayabileceklerimiz için "Hayır!" diyerek, "yapmama bilgisi/isteği" olarak tanımlanan ihtiyârımız ve muhtariyetimizle yani kendimize ve çevremizdekilere zarar vermemek üzere, ancak bu koşullarla özgürlük hakkımızı elde ederiz ve yaşamımızı, yapmayabileceklerimiz üzerinden sürdürürüz.
Atacağımız her adımda, yapacağımız ve söyleyeceğimiz herşeyde, önce "Evet"imiz(irâdemiz) değil "Hayır!"ımız(ihtiyârımız) devrede olmak zorundadır. Birilerini yaralamak, öldürmek ya da insanlık suçlarına giren uyuşturucu("sigara vb". da) satmak gibi çevremize çeşitli zarar verebilecek eylemler ise en önemli ve olmazsa olmazımız, Sağlık ve Özgürlük'ün yitirilmesi, hastahane ya da hapishaneyle sınırlandırılmasıyla son bulmasıdır.
İlim ve irfanın öncelikleri, ilkeleri olan eline, diline ve beline hâkim olmak, tüm kadîm geleneklerin ortak uyarısıdır. Şiddet kontrolü, şiddetsizlik, zararsızlık; başkalarını, düşünce, söz ve hareketle incitmemek; yalan kontrolü ve dürüstlük; benimseme kontrolü ya da çalmama; eşeysel(cinsel) enerji kontrolü; mal/eşya biriktirme kontrolü, biriktirmemek; nefret kontrolü ve merhamet; kızgınlık kontrolü ve affetme; güçsüzlük kontrolü ve dayanıklılık; aşırılık kontrolü ve ılımlılık; yanlışlık kontrolü ve doğruluk da insan haklarının dışına çıkmamayı sağlayacak olan uyarılardır.
[ www.FaRkLaR.net/kisiselgelisim ve www.FaRkLaR.net/ilim-irfan sayfalarından da yararlanılabilir.]
Kendi haklarımızı ve başkalarının haklarını tanımamıza yardımcı olabilecek çok önemli iki çalışma ise bir kâğıda ya da bilgisayarda/cep telefonunda, iki ayrı sayfa oluşturup öncelikle "Ne yapmayabileceklerim"i/zi, ötekine ise tam ve kesin olarak "Hayır!" dediklerimizi, diyebileceklerimizi yazmamızdır.
Giyinmek, öncelikle toplum (ve düzeni/sağlığı) için
ancak daha sonra kişinin kendi içindir. )
( Bir şeyi yapmanın, tek bir yolu yoktur. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>>/< Yolu, tektir! [Yapmamaktır!] )
( Başı, ortası/süreci ve sonucu, akıl iledir. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>>/< Özgüven iledir ve öz/güven sağlatır. )
( Parça. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>>/< Bütün. )
( Özgürlüğümüzü yitirdiğimizde, değerini bilmeye başladığımız, anladığımız ve anımsadığımız. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>>/< Özgürlüğümüzde, sürekli bilmemiz ve anımsamamız gereken. )
( Gereksinimimize yönelterek, önceleyerek.[Kısa ve uzun süreli olarak tehlikeli/riskli/zararlı olup olmadığına fazla bakmaksızın.] İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>>/< Var oluşumuzu ve var oluşumuzun sürekliliğini önemseten, önceleyen.[Hem şu anda, hem de uzun süreli olarak.] )
( Bir şey ki, yapmasan da olur... YAPMA!
Bir şey ki, söylemesen de olur... SÖYLEME!
Yaptığımız, "kâr"; yapmadığımız, yarar!
Aldığımız, "kâr"; verdiğimiz, yarar!
Yediğimiz/içtiğimiz, "kâr"; yemediğimiz/içmediğimiz, yarar!
Söz(cük)leri/ni ve tutumu/nu değiştir/geliştir... Dünya/n değişsin//gelişsin! )
( Belediye. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>>/< Muhtarlık. )
( Görülen, gösterilen/gösterilebilen. | Görülebilir/lik, gösterilebilir/lik. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>>/< Görülmeyen, gösterilmeyen ve gösterilemeyen. | Görülemez/lik, gösterilemez/lik. )
( "Evet!" diyebilme (olanağı/gücü). İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>>/< "Hayır!" diyebilme (olanağı/gücü). )
( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>>/< Nefsine muhâlefet etmek/edebilmek.[MUHALEFET-ÜN-NEFS] )
(
İhtiyâr ve İrâde | "Kader" - "İrâdenin Özgürce Kullanımı" Tartışması | Huyların Değişmesinin Olanağı | Mantıksal Belirlenimcilik | |
---|---|---|---|---|
Kindî | Bağdaşırcı | Belirlenimci/Bağdaşırcı | - | - |
Fârâbî | Bağdaşırcı | Bağdaşırcı | Bağdaşırcı | Bağdaşırcı |
Yahyâ İbn Adî | - | Bağdaşırcı | Belirlenimci | İrâdenin Özgürce Kullanımı |
Âmirî | Bağdaşırcı | Bağdaşırcı | - | - |
İbn Sînâ | Belirlenimci | Belirlenimci | Bağdaşırcı | Belirlenimci |
İbn Bâcce | Bağdaşırcı/İrâdeci | - | - | - |
İbn Rüşd | Belirlenimci/Bağdaşırcı | Belirlenimci/Bağdaşırcı | - | Bağdaşırcı |
"Meşşâî Felsefede Ahlâkî Determinizm ve Özgürlük" - Emre Çeliker

( WILL/WILLPOWER vs. RESISTANCE )
- İSTENİLEN ile/ve/<>/değil/yerine GEREKSİNİM
( "Bilir/ler." İLE/VE/<>/DEĞİL/YERİNE Bil(e)mez/ler. )
( Gereksiniminiz olmayan şeyler alırsanız, çok yakın gelecekte, gereksinim duyduğunuz şeyleri satmak zorunda kalırsınız. )
- İSTER İSTEMEZ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KENDİLİĞİNDEN
- İSTİ'DÂD[Ar.] değil/yerine/= AKILLILIK | ANLAYIŞLILIK | DOĞAL EĞİLİM, BECERİ/KABİLİYET
- İSTİARE değil/yerine EĞRETİLEME
- İSTİCVÂB[< CEVÂB] değil/yerine/= SORUP YANIT ALMA, YANIT ALMA AMACIYLA SÖYLETME | SORGU
- İSTİDLÂL[Ar.] değil/yerine/= ÇIKARIM
- ISTIFÂ' değil/yerine/= AYIKLAMA, AYIKLANMA | BİR ŞEYİN HÂLİSİNİ, TEMİZİNİ SEÇİP ALMA | SEÇME, SEÇKİNLİK
- İSTİFÂ[Ar.] (ETMEK) değil/yerine/= İŞBIRAKI, İŞİ/GÖREVİ BIRAKMAK, İŞTEN/GÖREVDEN AYRILMAK
- İSTİFÂNÂME değil/yerine/= İŞBIRAKIYAZI
- İSTİFSÂR[Ar. < FESR] değil/yerine/= SORGULAMA
( Bir şeyin açıklanmasını, aydınlığa kavuşmasını isteme, anlamaya çalışma, sorma. )
- İŞTİGAL (ETMEK) değil/yerine/= İŞLİ OLMA/UĞRAŞMA/K
- İSTİĞASE[Ar.] değil/yerine/= YARDIM İSTEMEK
- İSTİGRÂK[< GARK] değil/yerine/= DALMA, İÇİNE GÖMÜLME | KENDİNDEN GEÇİP DÜNYAYI UNUTMA | BOĞULMA | FAZLA ABARTMA [bkz. GULÜVV]
- İSTİHBARAT TEŞKİLÂTI[Ar.] değil/yerine/= BİLGİTOPLAV ÖRGÜTÜ
- İSTİHDAM (ETMEK) değil/yerine/= İŞLENDİRME/K
- İSTİHDAM değil/yerine/= İŞLENDİRME
- İSTİHKAK değil/yerine/= ÜLEVLEM/ÜLEVLİK
- İSTİHKAM SINIFI[Ar.] değil/yerine/= (SÜEL) SAVUNAK
( Savunma oluşturma. )
- İSTİHLÂF[Ar. < HALEF] değil/yerine/= YERİNE BIRAKMA
- İSTİHRAÇ[Ar.] (ETMEK) değil/yerine/= ÇIKARSAMA YAPMAK/SONUÇ ÇIKARMAK
- İSTİKAMET[Ar.] değil/yerine/= DOĞRULTU
- İSTİKÂMET[Ar.] değil/yerine/= YÖN, DOĞRULTU
- İSTİKBAL değil/yerine/= GELECEK
- İSTİKLÂL[Ar.] değil/yerine/= BAĞIMSIZLIK
- İSTİKRAR/STABİLİZASYON değil/yerine/= SÜRDENGE
- İSTİKRARSIZLIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DALGALANMA
- İSTİKŞÂF[< KEŞF | çoğ. İSTİKŞÂFÂT][İSTİŞKÂF değil!] ile/ve/<>/> İSTİŞÂRE
( Keşfetmeye çalışma, ne olup bittiğini öğrenmek için araştırmada bulunma. | [coğr.] Açınsama. İLE Fikir sorma, danışma. )
- ISTILAH[< SULH] değil/yerine/= TERİM, İLİM SÖZÜ, TÂBİR
- İSTİMA değil/yerine/= DİNLEYİ
- İSTİMDÂT[Ar. < MEDED] değil/yerine/= YARDIM İSTEME
- İSTİMLÂK[Ar.] değil/yerine/= KAMULAŞTIRMA
- İSTİNABE[Ar.] değil/yerine/= DAYANAKÇA
- İSTİNAT ETMEK değil/yerine/= DAYANMAK/YASLANMAK
- İSTİNCÂ' değil/yerine/= PİSLİKTEN/NECASETTEN TEMİZLENME
- İSTİRÂHAT[Ar.] değil/yerine/= DİNLENME
- İŞTİRAK HİSSESİ[Ar.] değil/yerine/= KATILIM PAYI
- İŞTİRÂK[< ŞİRKET] değil/yerine/= ORTAK OLMA, ORTAKLIK | KATILIM
- ISTIRAP:
SAĞLIKSIZ/KİRLİ ile/değil/yerine/>< SAĞLIKLI/TEMİZ
- İSTİRDAT[Ar.] değil/yerine/= KURTARMA, GERİ ALMA
- İSTİRHÂM[Ar. < RUHM]["İSTİRÂM" değil!] değil/yerine/= YALVARMA
- İSTİŞÂRE HEYETİ/ŞURA değil/yerine/= DANIŞMA KURULU/DANIŞ
- İSTİŞÂRE[< ŞÛRÂ (çoğ. İSTİŞÂRÂT)] değil/yerine/= DÜŞÜNCE SORMA, DANIŞMA
- İSTİSKAL[< SIKLET] değil/yerine/= SOĞUK DAVRANMA
( Ağır görme, huzurundan hoşlanmama. | Soğuk davranışlarla hoşlanmadığını belirginleştirme. Yüz vermeme, kovarcasına davranma, kovma. )
- İSTİSNA OLMAK" değil/yerine/>< İNSAN/KİŞİ/ADAM OLMAK
( [istiyorsan] "Egemen olmak." DEĞİL/YERİNE Özgür olmak. )
- İSTİSNA[Ar.] değil/yerine/= AYRINCA
- İŞTİYÂK[< ŞEVK] değil/yerine/= ÖZLEM, HASRET | YOĞUN İSTEK/ARZU
- İSTİZAH[Ar.] değil/yerine/= GENSORU
( Herhangi bir konuda, açıklayıcı bilgi isteme, bir sorunun açıklanmasını isteme. )
- İSTİZAH değil/yerine/= GENSORU
- İSTİZAN[Ar.] değil/yerine/= YETKİ/İZİN İSTEME
- İSTOP değil/yerine STOP değil/yerine DURMA/DURDU
- İSYAN (MECLİSİ) değil/yerine İSTİŞARE (MECLİSİ)
- İSYAN/KÂR/LIK ile/ve/değil/yerine/<> TEPKİ/SEL/LİK
- İSYAN ile/ve/değil/yerine FERYAD
- İSYAN ile/değil/yerine YAS
- İŞYERİNE, ÖZELLİKLE EVE YENİ GELMİŞ EŞİNİZE/BİRİNE GİRER GİRMEZ BİRŞEY SÖYLEMEK ile/yerine 5-10 DAKİKA SONRA SÖYLEMEK
- IT/INFORMATION TECHNOLOGIES[İng.] değil/yerine/= BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ
- İTÂ ÂMİRİ değil/yerine/= ÖDEME YETKİLİSİ
- İTAAT ile/ve/değil/yerine/<> "TAPMAK" ile/ve/değil/yerine/<> TESLİMİYET
( [not] OBEY vs./and "WORSHIP" vs./and/but/<> SUBMISSION
SUBMISSION instead of OBEY and "WORSHIP" )
- İTAAT ile/değil/yerine/>< İTTİHAT
- İTAAT ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KABUL
- İTAAT ile/ve/değil/yerine/||/<>/< RIZÂ
- İTAATKÂR/MUTÎ[Ar. < TÂAT] değil/yerine ESLEK
( Başkasının buyruk ya da dileklerini yerine getiren, yumuşak başlı. )
- İTFA[Ar.] ile/değil/yerine BORÇ ÖDEME
( ... İLE Söndürme. | Sönüm. | Bir borcu, azar azar ödeyerek kapatma, sönüm. )
- İTFA değil/yerine/= SÖNÜM
- İTFAİYE değil/yerine/= SÖNDÜRE
- İTGES/CONTENT-BASED İMAGE RETRİEVAL SYSTEM[İng.] değil/yerine/= İÇERİK TABANLI GÖRÜNTÜ ERİŞİM DÜZENİ
- İTHAF[Ar.] değil/yerine/= SUNMA/SUNGULAMA/ADAMA
- İTHAL ETMEK değil/yerine/= DIŞTAN ALMAK
- İTHAL ETMEK değil/yerine İHDAS ETMEK
- İTHAL/İTHALAT değil/yerine/= DIŞALIM
- İTHAM/NÂME["İTAM" değil!] değil/yerine/= SUÇLAMA/LIK
- İTHAM ile/değil/yerine/||/>< ELEŞTİRİ
- İTİ, AN; ÇOMAĞI HAZIRLA!" ile/değil/yerine "İYİ KİŞİ, SÖZÜNÜN ÜZERİNE GELİR"
- İTİBAR ETMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SAYGI GÖSTERMEK
- İTİBAR/HAYSİYET[Ar.] değil/yerine/= SAYGINLIK/ÖZSAYGI
- İTİBÂR/LI değil/yerine/= SAYGIN/LIK
- İTİBAR/PRESTİJ değil/yerine/= SAYGINLIK
- İTİBAREN değil/yerine/= SONRA
- İTİBARÎ[Ar.] değil/yerine/= SAYMACA
- İTİBÂRÎ ile/ve/değil/yerine UZLAŞIMSAL
- İTİBARIYLA değil/yerine/= İLE BİRLİKTE
- İTİDAL[Ar.] değil/yerine/= ILIMLIK
- İTİMAT EMNİYET ETMEK değil/yerine/= GÜVENMEK/GÜVEN DUYMAK
- İTİMAT MEKTUBU değil/yerine/= GÜVEN İLETESİ
- İTİMAT TELKİN ETMEK değil/yerine/= GÜVEN AŞILAMAK
- İTİMAT[Ar.] değil/yerine/= GÜVEN/GÜVENÇ
- İTİMAT değil/yerine/= GÜVEN/GÜVENÇ
- İTİMATLI değil/yerine/= GÜVENİLİR
- İTİMATSIZ/EMNİYETSİZ değil/yerine/= GÜVENİLMEZ
- İTİMATSIZ/EMNİYETSİZLİK değil/yerine/= GÜVENSİZLİK / GÜVENMEZ/LİK
- İTİNA[Ar.] ETMEK değil/yerine/= ÖZENMEK
- İTİNÂ[Ar.] değil/yerine/= ÖZEN
- İTİRAF[Ar.] (ETMEK) değil/yerine/= EYDİVERME/K
- İTİRAF ile/ve/değil/yerine/||/<>/< AÇIKLAMA
- İTİRAZ (ETMEK) değil/yerine/= KARŞIÇIKI / KARŞI ÇIKMAK
- İTİRAZ (ETMEK) ile/ve/<>/değil/yerine SORU (SORMAK)
- İTİRAZ ile/ve/değil/yerine İLÂVE/EK, KATKI
( Li-kâilin en-yekûl: Güçlü bir itirazı imler; yanıtın da bu itiraza orantılı olması amaçlanır. İn kulte: Orta seviyeli bir itiraza işaret eder. Fe-in kîle: Zayıf bir itiraz olduğu anlamına gelir. La-yukâl: Çok zayıf bir karşı düşüncenin dile getirilmesinde kullanılır. )
( [not] OBJECTION vs./and/but CONTRIBUTION
CONTRIBUTION instead of OBJECTION )
- İTLE DALAŞMAK ile/değil/yerine/>< YAMACI DOLANMAK
- İTMİNAN değil/yerine/= İNANMA, GÜVENME
- İTMÎNÂN değil/yerine/= KESİN OLARAK BİLME | EMİN OLMA | BİRİNE İNANMA, GÜVENME )
- İTS/PHARMACEUTICAL TRACKING SYSTEM[İng.] değil/yerine/= İLAÇ TAKİP DÜZENİ
- İTTİBÂ[Ar.] değil/yerine/= UYMA, ARDISIRA GİTME, TÂBÎ OLMA
- İTTİHÂD[< VAHDET] değil/yerine/= BİR OLMA, BİRLEŞME, BİRLİK | AYNI OLMA, AYNI ANLAMI TAŞIMA | ALLAH VARLIĞINDA YOK OLMAK
- İTTİHÂZ[< AHZ] değil/yerine/= EDİNME, EDİNİLME | KABUL ETME | SAYMA, SAYGI DUYMA
- İTTİKA[< Ar. VİKAYE] değil/yerine/= SAKINMA, ÇEKİNME | ALLAH'TAN KORKMA
- İTTİKAN değil/yerine/= İYİ VE SAĞLAM BİLME
- İTTİZAL[Ar.] değil/yerine/= BİTİŞME, DOKUNMA/DEĞME
- IU/INTERNATIONAL UNIT[İng.] değil/yerine/= ULUSLARARASI BİRİM
- İV/İNTRAVENÖZ/İNTRAVENOUS[İng.] değil/yerine/= TOPLARDAMAR İÇİ
- İVAZ/AVAZ değil/yerine/= KARŞILIK, BEDEL
- İVAZLI AKİT değil/yerine/= KARŞILIKLI BAĞIT
- İVEDİ/MÜSTACEL değil/yerine EVGİN
( Öncelikle yapılması gereken. )
- IVUS/İNTRAVASKÜLER ULTRASONOGRAFİ INTRAVASCULAR ULTRASONOGRAPHY[İng.] değil/yerine/= DAMAR İÇİ ULTRASONOGRAFİ
- İVYS/RELATIONAL DATABASE SYSTEM[İng.] değil/yerine/= İLİŞKİSEL VERITABANI YÖNETİM DÜZENİ
- İYİ BİR YÖNETİCİ OLMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İYİ BİR KİŞİ OLMAK
( AKIL ve/<> ADÂLET ve/<> SİYASET ve/<> DOĞRULUK ve/<> AHLAK BİLGİ
İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/<
ADÂLET DAİRESİ
)
- İYİ HİSSETMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İYİCE HİSSETMEK
- İYİ NİYET(Lİ YAKLAŞIM) ile/ve/<>/değil/yerine ÇÖZÜMCÜ (VE YAPICI) YAKLAŞIM
( İyi niyet, bir şeyleri çözmekte/aşmakta yeterli değildir/olmayabilir. )
- İYİ OYNAYAN/LAR ile/değil/yerine/>< İYİ OLAN/LAR
- İYİ YAŞAMAK değil/yerine UYGUN OLMAK
- İYİ-KÖTÜ AYRIMI YAPMAK/TELKİN ETMEK değil/yerine (SADECE) NE OLMADIĞINI BELİRTME (ÇABASI)
- İYİ ile/ve/değil/yerine/<> İYİLİK İÇEREN
- İYİ ile/ve/değil/yerine OLUMLU
- İYİLİK (YAPMAK):
"HERKESE ANLATILAN/ANLATIRSAK" ile/değil/yerine/||/<>/< HİÇKİMSEYE SÖYLEMESEK DE KENDİMİZ ANIMSIYORSAK ile/değil/yerine/||/<>/< KENDİMİZ BİLE UNUTMUŞSAK
( Ne vazgeçmek, ne de vazgeçmekten vazgeçmek. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Vazgeçmek. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Vazgeçmekten, vazgeçmek. )
( Kibir, kabalık. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Alçakgönüllülük, tevâzu. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Yokluk bilinci, mahviyet. )
- İYİLİK YAPMAK ÜZERE/İÇİN ile/ve/değil/yerine/||/<> GEREĞİNİ YAPMAK/YAPARAK
- İYİLİK YAPMAK ile/ve/değil/yerine/||/<> İYİ OLMAK
- İYİLİK ile/ve/değil/yerine/||/<> HİZMET
- İYİLİKTE:
SAYMAK ile/değil/yerine SAÇMAK
- İYİMSER/LİK VE/VEYA ANLAYIŞLI/LIK değil/yerine GERÇEKÇİLİK VE/VEYA (İSABETLİ) ÖNGÖRÜ
- İYON[İng. < Yun.] değil/yerine/= YÜKÜN
( Bir ya da daha çok elektron kazanmış ya da yitirmiş bir atom ya da atom grubundan oluşmuş, elektrik yüklü parçacık. )
- İYON/ION[İng.] değil/yerine/= YÜKÜN
- İYON değil/yerine/= YÜKÜN
- İYONİZASYON/IONIZATION[İng.] değil/yerine/= YÜKÜNLEŞME
- İYONTOFOREZ/IONTOPHORESIS[İng.] değil/yerine/= YÜKÜN SAĞALTIMI
- İYS/CONTENT MANAGEMENT SYSTEM[İng.] değil/yerine/= İÇERİK YÖNETİN DÜZENİ
- İZ'ÂN değil/yerine/= ANLAYIŞ, KAVRAYIŞ, AKIL | SÖZ DİNLEME | TERBİYE, EDEP
- İZABE[Ar.] değil/yerine/= ERGİTME
( Madenleri ergitme, sıvı duruma getirme. )
- İZABE değil/yerine/= ERİTME
- İZAÇ[Ar.] değil/yerine/= BUNALTMA
( Bunaltma, tedirgin etme. )
- İZÂFİ[Ar.]/RÖLATİF[İng.] değil/yerine/= GÖRELİ
- İZÂH değil/yerine/= AÇIKLAMA
- İZALE [< ZEVAL] değil/yerine/= GİDERME, GİDERİLME; YOK ETME
- İZALE-İ ŞÜYUU değil/yerine/= ORTAKLIĞIN GİDERİLMESİ
- İZDİHAM[Ar.] değil/yerine/= İNSAN YIĞILMASI/YIĞILIŞMA
- IZDIRAP[Ar.] değil/yerine/= İÇVURAN
- İZDİVAÇ[Ar.] değil/yerine/= EVLENME
- İZDİVAÇ değil/yerine/= EVLİLİK
- İZİN (VERMEK) ile/ve/değil/yerine FIRSAT (VERMEK)
( Kendine kapı açıldığı halde içeri girmeyen, kovulmayı (da) hak eder. )
( TO GIVE PERMISSION vs. TO GIVE AN OPPORTUNITY
TO GIVE AN OPPORTUNITY instead of TO GIVE PERMISSION )
- İZİN İSTEMEK ile/ve/değil/yerine OLUR ALMA, BİLGİ VERME (GEREKLİLİĞİ)
- İZİN VERMEK(/"VERİRSENİZ) ile/değil/yerine UYGUN GÖRMEK(/"GÖRÜRSENİZ)
( [not] TO ALLOW vs./but TO SEE FIT
TO SEE FIT instead of TO ALLOW )
- İZİN ile/ve/değil/yerine OLUR VERMEK
- İZİN ile/ve/değil/yerine ONAY
( [not] PERMISSION vs./and/but TO APPROVE
TO APPROVE instead of PERMISSION )
- İZİN ile/ve/değil/yerine/< RIZÂ
- İZİNSİZ GÖSTERİ/YÜRÜYÜŞ değil/yerine GÜVENLİK İÇİN HABER VERME GEREKLİLİĞİ
- İZLEMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< EYLEMEK
- İZMARİT" değil/yerine/= MENEKŞE
- İZNİN(İZ)LE ... ile/değil/yerine BİLGİNİZLE ...
- İZOBAR[Yun. ISOS: Eşit. | BAROS: Basınç.] değil/yerine/= EŞBASINÇ
- İZOBAR değil/yerine EŞBASINÇ
- İZOBAR değil/yerine/= EŞBASINÇ
- İZOHİPS[Yun. ISOS: Eşit. | HYPSOS: Yükseklik.] değil/yerine/= EŞYÜKSELTİ
- İZOIMMÜNİZASYON/ISOIMMUNIZATION[İng.] değil/yerine/= EŞ BAĞIŞIKLAMA
- İZOKINETİK/ISOKINETIC[İng.] değil/yerine/= EŞ DEVİNIMLİ
- İZOLASYON/ISOLATION[İng./Fr.]/TECRİT[Ar.] değil/yerine/= YALITIM | AYIRMA | YALNIZLAŞTIRMA
( Elektrik akımının olumsuz etkilerini önlemek için, iletkeni kauçuk, lastik, porselen vb. ile kaplama, yalıtma. )
- İZOLE/ISOLATED[İng.] değil/yerine/= YALITIK | AYRI
- İZOMER/İSOMER[İng.] değil/yerine/= EŞİZ
- İZOMETRİK/ISOMETRIC değil/yerine/= EŞ ÖLÇÜLÜ
- İZOMORF değil/yerine/= EŞBİÇİM
( Başka bir şeyin biçim ya da yapı bakımından aynısı olan şey. )
- İZOMORFİK/ISOMORPHİC[İng.] değil/yerine/= EŞ YAPILI
- İZOMORFİK değil/yerine/= EŞBİÇİMLİ
- İZOMORFİZM değil/yerine/= EŞBİÇİMLİLİK
- İZOTERM[Yun. ISOS: Eşit. | THERMOS: Sıcak.] değil/yerine/= EŞSICAK
- İZOTERM değil/yerine/= EŞSICAK
- İZOTONİK/ISOTONIC[İng.] değil/yerine/= EŞ GEÇİŞİMLİ
- İZOTOP[Fr. < Yun. ISOS: Eşit. | TOPOS: Yer.] değil/yerine/= EŞYER/YERDEŞ
( Yalnız atomlarının kitleleri yönünden birbirinden farklı olan, aynı kimyasal öğe. )
- İZOVELOSITE/ISOVELOCITY[İng.] değil/yerine/= EŞ HIZ
- İZOVOLÜMETRİK/ISOVOLUMETRIC[İng.] değil/yerine/= EŞ OYLUMLU
- JAMAIS VU[Fr./İng.] değil/yerine/= ASLA GÖRMEDİM SANISI
- JANDARMA değil/yerine/= SÜERKOL
- JANT[Lat.]/İSPİT[Yun.] değil/yerine/= KURÇ
- JENERALİZE/GENERALIZED[İng.] değil/yerine/= YAYGIN
- JENERASYON/GENERATION[İng.] değil/yerine/= KUŞAK
- JENERATÖR[Fr.] değil/yerine/= ÜRETEÇ
- JENERATÖR/GENERATOR[İng.] değil/yerine/= ÜRETEÇ
- JENERİK değil/yerine/= TANITIMLIK
- JEODEZİ[Fr.] değil/yerine/= YERÖLÇÜM
- JET LAG[İng.] değil/yerine/= BOYLAM AŞMA SERSEMLİĞİ
- JİMNASTİK değil/yerine/= ÇEYNİK
- JIT/JUST-IN-TIME[İng.] değil/yerine/= TAM ZAMANINDA
- JOYSTICK[İng.] değil/yerine/= YÖNETME KOLU
- JPG/JPEG/JOINT PHOTOGRAPHİC EXPERTS GROUP[İng.] değil/yerine/= BİRLEŞMİŞ FOTOĞRAF UZMANLARI GRUBU (SAYISAL GÖRÜNTÜ KODLAMASI)
- JUDGEMENT ABILITY[İng.] değil/yerine/= YARGILAMA YETISİ/MUHAKEME BECERİSİ
- JÜRİ[Fr. < İng.] değil/yerine/= KURUL/SEÇİCİ KURUL
( Seçiciler kurulu, seçici kurul. | Yargıcılar kurulu. )
- JÜVENİL/JUVENILE[İng.] değil/yerine/= GENÇ
- Kaba değil argo KONUŞ!!!
- KABA OLMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KİTABIN ORTASINDAN KONUŞMAK
- KABA ile/değil/yerine ENGİN
- KABACA ... değil/yerine ANA AKIŞI İÇİNDE ...
- KABACA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ANA HATLARIYLA
- KABACA ile/değil/yerine KISACA
- KABACA ile/değil/yerine ÖZETLE
- KABAHAT, ...:
SENDE ile/ve/değil/yerine/ne yazık ki/||/<>/< SENİ SEVENDE
- KABÂHAT ile/değil/yerine/= SUÇ
( Uygunsuz hareket, çirkin, yakışıksız davranış, suç, kusur, töhmet. | Hafif hapis, para cezası ya da meslek ve sanattan alıkonulma ile cezalandırılan suç. İLE Törelere, ahlâk kurallarına aykırı davranış. | Yasalara aykırı davranış. )
- KÂBİL-İ DEVİR değil/yerine/= GEÇİRİLEBİLİR
- KABİLİ RÜCÛ değil/yerine/= DÖNÜLEBİLİR
- KÂBİLİY(Y)ET değil/yerine/= YETENEK
- KÂBİLİYET-İ TAKSİM değil/yerine/= BÖLÜNEBİLME
- KABİLİYET[Ar.] değil/yerine/= YETENEK/BECERİ
- KABİN[Fr. < CABINE] değil/yerine/= BÖLÜM
( Küçük, özel bölme. | Gemilerde, uçaklarda, uzay gemilerinde, küçük bölme. | Uçakta, yolcuların oturduğu bölüm. | Plajda, soyunma yeri. )
- KABLELMİLAT değil/yerine/= MİLÂTTAN ÖNCE
- KABOTAJ[Fr. < CABOTAGE] değil/yerine/= GEMİ İŞLETME
( Bir ülkenin iskele ya da limanları arasında gemi işletme işi. )
- KABUĞUNA ÇEKİLMEK ile/değil/yerine/>< KABUĞUNU KIRMAK
- KABUL EDERSE/NİZ ile/ve/değil/yerine UYGUNSA/NIZ, UYGUN GÖRÜRSENİZ
- KABUL EDİLEMEZLİK ile/ve/<>/değil/yerine SİNDİRİLEMEZLİK
- KABUL ETMEK ile/ve/değil/yerine "GÖZE ALMAK"
- KABUL ETMEK ile/ve/değil/yerine TANIMAK
- KABUL ETMEMEK ile/değil/yerine/< FARKINDA OLMAK
- KABUL İLİŞKİSİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YADSIMA İLİŞKİSİ
- KABUL ile/değil/yerine TEMELLENDİRME
- KABULLENMEK değil/yerine DÜŞÜNMEK
- KÂBUS[Ar.] değil/yerine/= KARADÜŞ/KARABASAN
( Sıkıntılı ve korkulu düş. | Birinin, içinde bulunduğu karmakarışık, sıkıntılı durum. | Acı, sıkıntı, korku veren olay. )
- KABZ/KONSTİPASYON değil/yerine/= PEKLİK
- KABZ değil/yerine/>< FERÂGAT
- KABZA değil/yerine/= TUTAK/SAP
- KAÇAN/LAR ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KALAN/LAR
- KAÇAN ile/değil/yerine/>< KAZANAN
( Kazanamaz. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Kaçmaz. )
- KAÇMAK/KAÇIŞ ile/değil/yerine/>< ÖZGÜRLÜK
- KAÇMAK ile/ve/değil/yerine (GERİ) ÇEKİLMEK
- KAÇMAK ile/ve/değil/yerine/<> GİTMEK
( Sevdiklerinle arana mesafe girdiği oranda, varış yerinin de hiçbir anlamı kalmaz. )
- KAÇMAK ile/değil/yerine KAÇINMAK
( Tüm canlılarda. İLE/DEĞİL/YERİNE Hayvanlarda[kısmen] ve insanda. )
- KAÇMAK ile/değil/yerine/>< KALMAK
- KAÇMAK ile/ve/değil/yerine ÜSTLENMEMEK
- KAÇMAK ile/ve/değil/yerine UZAK DURMAK
( UZAK DUR!
* Karnı tokken sızlanandan
* Zevk sürerken sıkılandan
* El içinde ağlayandan
* Dost sözünden gocunandan
* Kuşkusuyla buz tutandan
* Düşmanına dost durandan
* Suretiyle kandırandan
* Aynalardan kovulandan
* Şeytanıyla yarışandan
* Sevabını anlatandan
* Günahına kulp takandan
Mete Özgencil )
- KAÇMAK ile/değil/yerine UZAK DURMAK
- KAÇMAK ile/değil/yerine VAZGEÇMEYİ BİLMEK/BECERMEK
- KADAR değil/yerine/= ... DEK/... DEĞİN
- KADAR değil/yerine/= DENLİ
- KADAVERİK/CADAVERIC[İng.] değil/yerine/= KADAVRA KAYNAKLI
- KADAVRA DONÖR/CADAVERIC DONOR[İng.] değil/yerine/= ÖLÜ GÖVDESİNİ BAĞIŞLAYAN
- KADAVRA/CADAVER[İng.] değil/yerine/= ÖLÜ GÖVDE
- KADEH ile/ve/değil/yerine PİSAGOR'UN KADEHİ
( ... İLE Ölçüyü kaybedersen, herşeyi/ni kaybedersin. )
( ... İLE İçine konulan şarabın, kadehin ortasındaki çıkıntının seviyesini geçmesiyle, fazla olanı değil kadehin içindeki tüm sıvıyı, altındaki deliklerden akıtır. [Nerede duracağını ve ne kadar içmesi gerektiğini bilmeyenler için ve sınırlarını öğrenmeleri için yapılmıştır.] )
( |
)
( )
- KADER ve/değil/yerine/||/<>/>/< EYLEM
- KADÎM değil/yerine/= ESKİL
- KADIN OLMAK değil/yerine ÖNCE ADAM/İNSAN OLMAK SONRA KADIN OLMAK
( Ayrımlar yerine bütünlük üzerine düşünülerek yapılanmak gerek! )
- KADIN/ERKEK GÖVDESİ/BEDENİ" değil/yerine/< DİŞİL/ERİL GÖVDE/BEDEN
- KADIN değil/yerine DİŞİ/L
( Erkek, dişi sorulmaz, muhabbetin dilinde,
Hakkın yarattığı her şey yerli yerinde.
Nazarımızda kadın, erkek farkı yok.
Noksanlıkla senin görüşlerinde. )
- KADİRŞİNAS[Ar. + Fars.] değil/yerine/= DEĞERBİLİR
- KADİRŞİNAS/LIK değil/yerine/= DEĞERBİLİR(LİK)/İYİLİKBİLİR(LİK)
- KADRAJ[Fr. CADRAGE] değil/yerine/= ÇERÇEVEYE ALMAK
( Sinema ve fotoğrafçılıkta, görüntüyü, çerçeve içine alma. )
- KADRAJ değil/yerine/= DÖRDEN
- KADRAN/QUADRANT[İng.] değil/yerine/= DÖRTTE BİR
- KADRAN değil/yerine/= ÖLÇEK
- KADÜK[Fr. < CADUC] değil/yerine/= DEĞERİNİ/ÖNEMİNİ YİTİRMİŞ, GEÇERLİLİĞİ KALMAMIŞ, ESKİMİŞ
- KAF/CUFF[İng.] değil/yerine/= SARGAN
- KAFA/KELLE[Fars.] değil/yerine/= BAŞ
- KAFADÂR[Ar. + Fars.] değil/yerine/= İYİ/YAKIN ARKADAŞ
( Görüş ve anlayışları birbirine uyan kişilerden her biri, kafadaş, kafa dengi. )
- KAFAM KARIŞTI ile/ve/değil/yerine BİLMİYORUM
- KAFES değil/yerine/= KISLAK
- KÂFFE/Sİ[Ar.] değil/yerine/= TÜMÜ, HEPSİ, TAMAMI
- KÂFİ değil/yerine/= YETERLİ
- KÂFİ değil/yerine/= YETERLİ
- KÂFİLE[Ar.] değil/yerine/= TOPLULUK
- KAFİLE değil/yerine/= YOLCUBİRLİK
- KÂFİYE değil/yerine/= UYAK
- KÂGİR/KÂRGİR[Fars.] değil/yerine/= TAŞ YA DA TUĞLADAN YAPILAN YAPI
- KAHİR EKSERİYET[Ar.] değil/yerine/= EZİCİ ÇOĞUNLUK
- KAHIR değil/yerine/= EZER
- KAHVE değil/yerine ELMA
( Elma, kahveden daha fazla uyku açıcıdır. )
- KAHVERENGİ[Ar.] değil/yerine/= KULA
- KAHYA değil/yerine/= EVBAŞ
- KAİDE[Ar.] değil/yerine/= KURAL
- KAİDE değil/yerine/= DURAÇ/TABAN/AYAKLIK
- KAİDE değil/yerine/= KURAL
- KÂİNAT[Ar.] ile/ve/değil/yerine/<>/= EVREN
( Ay altı [olan/lar(/kâin)]. İLE/VE/<> Ay üstü. )
- KAİNAT/KOZMOS değil/yerine/= EVREN
- KAKAFONİ[Fr.]/TENÂFÜR[Ar.] değil/yerine/= KAKIŞMA, DÜRTÜŞME, İTİŞME
- KÂKÜL[Fars.]["KAHKÜL" değil!] ile PERÇEM[Fars. :Bayrak.]
( Alna düşen, kısa kesilmiş saç. İLE Başlarını traş edenlerin, tepede bıraktığı saç tutamı. | Yele. | Kâkül. )