Söz(cük)leri/ni ve tutumu/nu değiştir... Dünya/n değişsin!

Bu nedir? | Nasıl kullanılır? | Nasıl okumalı/anlamalı? | Sıkça Sorulan Sorular | Yenilikler | İletişim

[... değil/yerine ...] BAĞLAÇLI

KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!

(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)



Bugün[ 02 May 2025 ]
itibariyle 13514 başlık/FaRk yer almaktadır.

- BURN-OUT değil/yerine/= TÜKENMİŞLİK


- BURNU BÜYÜK/LÜK ile/değil/yerine SEÇKİN/LİK


- BURNUN AKMASI ile/ve/değil/yerine SÜMKÜRMEK

( MÜTEMAHHIT: Sümküren, temahhut eden. )


- BÜROKRASİ değil/yerine/= KAMUÜSTLER


- BÜROKRAT değil/yerine/= KAMUÜST


- BÜROKRATİK değil/yerine/= KAMUYÖNETSEL


- BURUNDİ'DE:
FRANSIZCA ile/ve/değil/yerine KURUNDİ

( UMUGOFE: Kadın. | IZUBU: Gündüz. | UKWEZI: Gece )


- BÜRÜNME ile/ve/değil/yerine ÖRTÜNME


- BÜSBÜTÜN ile/değil/yerine TÜMÜYLE/TAMAMEN


- BÛSE değil/yerine/= ÖPÜCÜK/ÖPÜŞ


- BÜŞRÂ[Ar.]/MÜJDE değil/yerine/= SEVİNÇLİ SAVA/ÇAV(HABER)


- BUSTIR AŞI/BOOSTER SHOT değil/yerine/= PEKİŞTİRME AŞISI


- BUSTIR DOZ/BOOSTER DOSE değil/yerine/= PEKİŞTİRME DOZU


- BUTON değil/yerine/= DÜĞME


- BÜTÜN ile/değil/yerine TÜM

( Parçası bulunur. İLE/DEĞİL/YERİNE Parçası bulunmaz. )

( Nitelikse. İLE/DEĞİL/YERİNE Nicelikse. )

( Tekse. İLE/DEĞİL/YERİNE Çoksa. )

( Bütün, ("Parçaların biraradalığı", "Bütünlük", "Entegrasyon/Integration/Integrity") anlamını taşıyan bir sözcüktür. Tüm ise, (ingilizce "Whole/All") ile karşılık bulur. Parça parça olsa da, çeşitli oranlarda eksiklikler de olsa istisnasız ve ayırımsız, tamamıyla/tümüyle kapsamadır.

Bütün elmalar, bütün insanlar, bütün arabalar, bütün kitaplar, olmaz! Parçalarının ayrı ayrı kullanılma durumu olmayanlar için gereksiz/yersiz/fazladan bir sözcüktür "bütün".

Bir saksıdaki çiçeğin tüm yaprakları söz konusuysa, "bütün yapraklar" denildiğinde, --her sözcüğün, kendi anlamını taşıdığı bilgisiyle--, ucu sararmış/kırılmış, bir parçası kopmuş yapraklar devredışı bırakılmış olur, ki biz tamamını, hepsini demek istiyoruzdur.

"Bütün parçalar" diyemeyeceğimiz ve
"Bütünden Gelim/Bütüne Varım" olamayacağı gibi! )


- BUY-I GÜL[Fars.] değil/yerine/= GÜL YAĞI


- BUYRUK/EMİR ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DİLEK/TEMENNİ


- BÜYÜ/CADI[Fars.] ile/değil/yerine/>< DİN


- BÜYÜĞÜN İÇİNDEKİ KÜÇÜK ile/ve/değil/yerine KÜÇÜĞÜN İÇİNDEKİ BÜYÜK


- BÜYÜK DEVLET ile/ve/değil/yerine KÜÇÜK DEVLET


- BÜYÜK ŞEYLER ile/ve/değil/yerine KÜÇÜK ŞEYLER

( Yok olur. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Sürekli[bâki] kalır. )


- BÜYÜK/LÜK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YÜCE/LİK


- BÜYÜK ile/ve/değil/yerine/||/<> OYLUMLU/HACİMLİ


- BÜYÜME" ile/ve/değil/yerine HAREKET


- BÜZ-BÂN[Fars.] değil/yerine/= KEÇİ ÇOBANI


- BUZAĞI["BUZA" değil!] ile/<>/> DANA ile/<>/> DÜVE ile/<>/> İNEK ile/<>/> TOSUN ile/<>/> BOĞA/KELE ile/<>/> ÖKÜZ ile/<>/> SIĞIR

( Yeni doğmuş, ana sütüyle beslenen sığır yavrusu. İLE/<>/> İneğin, sütten kesildikten sonra 15 aylığa kadar olan yavrusu. İLE/<>/> Doğum yapmamış dişi inek yavrusu. İLE/<>/> 2 yaş ve üzeri dişi sığır. İLE/<>/> Danalıktan yeni çıkmış 15 - 24 ay arasındaki genç boğa. | [mecaz] Sağlıklı, tıknaz delikanlı. İLE/<>/> 2 yaş ve üzeri erkek boğa/sığır. İLE/<>/> Kısırlaştırılmış/burulmuş boğa. İLE/<>/> Geviş getirenlerden, boynuzlu büyükbaş evcil hayvanların genel adı. )

( VATSA ile/<>/> DAM ile/<>/> BACHHIYA ile/<>/> GO/GOU ile/<>/> BACHHRA ile/<>/> VRSABHA ile/<>/> PRSTHA ile/<>/> GAAY/BAIL [PASHU/GODHAN] [AGHNYA: Öldürülmemesi gereken, kesilmeyecek olan.] )

( VEAL vs./<>/> CALF vs./<>/> HEIFER vs./<>/> COW vs./<>/> STIRK vs./<>/> BULL vs./<>/> OX/OAF vs./<>/> CATTLE )


- BUZDOLABINDA SAKLANMASI GEREKEN SEBZELER ile/değil/yerine BUZDOLABINDA SAKLANMAMASI GEREKENLER

( ... İLE/DEĞİL/YERİNE Kabak, soğan, patates, sarımsak. )


- BVK/BIG DATA SETS değil/yerine/= BÜYÜK VERİ KÜMELERİ


- c.[Lat. < CUM] değil/yerine/= İLE


- CA/CLUSTERING ANALYSIS değil/yerine/= KÜMELEME ÇÖZÜMLEMESİ


- ÇABA HARCAMADAN ... ile/değil/yerine DAHA KOLAYCA ...


- CABG/CORONARY ARTERY BYPASS GRAFTING değil/yerine/= KORONER ARTER BAYPAS GREFTLEMESİ


- ÇABUK ile/değil/yerine BİLENMİŞ


- CAD/COMPUTER AIDED DESIGN/MANUFACTURING değil/yerine/= BİLGİSAYAR DESTEKLİ TASARIM/ÜRETIM


- CADDE değil/yerine/= ANAYOL


- CAFCAF/LI[Fars.] değil/yerine/= GÖSTERİŞ

( Ağız kalabalığı ile bir şeyi elde eden. | Karışık, gürültülü patırtılı, tehlikeli olan. )


- ÇAĞ ile/ve/değil/yerine SÜREÇ

( [not] AGE vs./and/but PROCESS
PROCESS instead of AGE )


- ÇAĞIRMAK ile/ve/<>/değil/yerine DAVET ETMEK

( [not] MESSAGE vs./and/<>/but TO INVITE
TO INVITE instead of MESSAGE )


- ÇAĞLAYAN ile/değil/yerine/= ÇAVLAN

( ... İLE/DEĞİL/YERİNE/= Çağlayanın/şelâlenin büyüğü. )


- ÇAĞRIŞIM/LI ile/değil/yerine/&gt;&lt;/< ANLAMAK | ANLAM/LI

( [not] ASSOCIATION/ASSOCIATED vs./> MEANING/FUL instead of ASSOCIATION/ASSOCIATED )


- ÇAĞRIŞIM ile/ve/değil/yerine/&gt;/&lt;/||/>< KAVRAM


- CÂHİL ile/değil/yerine ÂLİM ve ÂRİF

( Kişiyi, hedef yapar. İLE/DEĞİL/YERİNE Kişiye hitap eder. )

( Bilmeyenle/câhille oturup pekmez yiyeceğine, bilenle oturup kuru ekmek ye. )

( "Keser atar." İLE/DEĞİL/YERİNE Temkinli/ihtiyatlı konuşur. )

( [Her sözünde] Kendini aklar. İLE/DEĞİL/YERİNE Kendini yoklar. )

( "Cahil" dediğimizde, mektepte okumamış olanları kastetmiyoruz. Kastettiğimiz ilim, hakikati bilmektir.

Yoksa, okumuş olanlardan, en büyük cahiller çıktığı gibi, hiç okuma bilmeyenlerden de hakikati gören, gerçek âlimler çıkabilir. )

( [Hatasını gösterdiğinde ...] Küfür ve hakaret eder. İLE/DEĞİL/YERİNE Teşekkür eder. )

( (Kendi) "Sonuçlar"/ı ile hareket eder. İLE/DEĞİL/YERİNE Süreçleri bilir ve takip eder. VE Hem süreç, hem sonuç birliği ve bütünlüğüyle hareket eder. )


- CAHİL ile/ve/değil/yerine DÜŞÜNEMEYEN

( Herkes düşünür fakat herkes düşünmeyi düşünemez! )


- CAHİLİN AĞLAYIŞI ile/değil/yerine ÂLİMİN AĞLAYIŞI


- CAHİLLİKTE ile/değil/yerine/&gt;&lt;/> BİLGELİKTE

( Bilgisizlik/deneyimsizlik, bir yerlere düşürür ya da "çıkarır/taşır". İLE/DEĞİL/YERİNE/> Varolmak, tek başına ve sürekli olarak yeterlidir. )

( [Gösterge] Kavrayamadığın şeyin "doğruluğuna inanmak". İLE/DEĞİL/YERİNE/> Kavrayamadığı şeyin cahili olduğunu bilmek. )

( Kin çoğalır. İLE/DEĞİL/YERİNE/> Sevgi çoğalır. )


- CÂİZ[Ar. < CEVAZ] değil/yerine/= UYGUN / OLABİLİR, OLUR


- ÇAKILIŞ ile/değil/yerine/>< ÇIKIŞ


- ÇALINMASIN DİYE değil/yerine SAHİP ÇIKMAK ÜZERE


- ÇALIŞMA SÜRESİ/SAATİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< EMEK YOĞUNLUĞU/NİTELİĞİ


- ÇALIŞMADA (KENDİNDEN/İŞLERİNDEN) ÖDÜN VERMEK ile/ve/<>/değil/yerine ÖZVERİLİ ÇALIŞMAK


- ÇALIŞMAK İÇİN DİNLENMEK ile/ve/<>/değil/yerine ÇALIŞTIKTAN SONRA DİNLENMEK


- ÇALIŞMAMAK değil/yerine/>< (B)AĞ KURMAK

( [not] NOT WORKING but NETWORKING
NETWORKING instead of NOT WORKING )


- ÇALMAK ile/değil/yerine/>< ÇALIŞMAK

( image )


- CAM | CAMDAN YAPILMIŞ değil/yerine/= SIRÇA


- CAMİA/ZÜMRE[Ar.] değil/yerine/= KESİM/TOPLULUK

( Belirli ortak amaçlara sahip kişilerden oluşan öbek/küme. )


- CAMİDE:
HARİM/MUHAVVATA değil/yerine/= DIŞ AVLU


- CAN SIKINTISINDAN (DOLAYI) YEMEK ile/değil/yerine AÇLIKTAN (DOLAYI) YEMEK


- CAN/HAYAT değil/yerine/= DİRİM/YAŞAY


- ÇANAK TUTMA(MA)K ile/ve/değil/yerine MEYDAN VERME(ME)K


- CANCERS değil/yerine/= YENGEÇ BURCU


- CANHIRAŞ değil/yerine/= İÇYAKAN


- CANIMIZI, TEN EYLEMEK/SANMAK/VARSAYMAK ile/değil/yerine/>< TENİMİZİ, CAN EYLEMEK


- CANINI ÇIKARMAK ile/değil/yerine/>< TADINI ÇIKARMAK


- CANLI/CANSIZ ile/ve/değil/yerine VAROLAN


- CANLI ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< BİLİNÇLİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< BİLİNCİNİN BİLİNCİNDE OLAN/OLABİLEN

( Uyurken. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< "Uyurgezer". İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Uyanıkken. )

( Bitki. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Hayvan. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< İnsan. )


- cap.[Lat. < CAPE] değil/yerine/= ALINIZ


- CAPABLE OF DISCRİMINATING[İng.] değil/yerine/= ERGINLİK VE SEZGINLİK


- CAPR/COMPUTER AIDED PATIENT REGISTRATION değil/yerine/= BİLGİSAYAR DESTEKLİ SAYRI KAYDI


- CAPRICORN değil/yerine/= OĞLAK BURCU


- caps. amyl.[Lat. < CAPSULA AMYLACEA] değil/yerine/= KAŞE


- caps.[Lat. < CAPSULA] değil/yerine/= KAPSÜL


- CARDIOVERTER-DEFİBRİLLATOR değil/yerine/= YÜREK İÇİ DİZEMDÜZELTİR


- ÇARE[Fars.] değil/yerine/= ÇÖZGE


- ÇARE değil/yerine/= UMAR


- ÇARESİZ KALMAK ile/ve/değil/yerine/<> ÜMİTLİ OLMAK


- ÇARESİZLİK ile/ve/değil/yerine/<> SABIR


- CARİ HESAP değil/yerine/= SÜREN SAYIŞ


- CÂRİ MASRAF değil/yerine/= DÖNEM GİDERİ


- CARİ PARA değil/yerine/= GEÇER PARA


- CARİ ÜCRET değil/yerine/= GEÇER ÖDENÇ


- CARİ[Ar.] değil/yerine/= GEÇERLİ/YÜRÜRLÜKTE


- ÇARK ETMEK ile/değil/yerine/>< FARK ETMEK


- ÇARPAN ile/değil/yerine/||/<>/< DEĞİŞKEN


- ÇARPICI ile/ve/değil/yerine/<> ŞAŞIRTICI


- ÇARPIŞMAK ile/ve/değil/yerine/>< TARTIŞMAK


- CÂRÛ/CÂRUB[Fars.] değil/yerine/= SÜPÜRGE


- CASTING[İng.] değil/yerine/= DENEME ÇEKİMİ/OYUNCU SEÇİMİ


- CASUS[Ar.]/AJAN[Fr./İng. < AGENT] değil/yerine/= ÇAŞIT


- CASUSLUK YAPMAK değil/yerine/= ÇAŞITLAMAK


- catapl.[Lat. < CATAPLASMA] değil/yerine/= LAPA


- CATERING[İng.] değil/yerine/= TOPLU YEMEK SUNUMU


- ÇATIŞAN(I) ile/değil/yerine BÜTÜNLEYEN(İ)


- ÇATIŞMA değil/yerine/>< ÇALIŞMA


- ÇATIŞMA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KESİŞME


- ÇATIŞMA değil/yerine/>< UZLAŞMA


- ÇATIŞMA ile/ve/değil/yerine/||/<>/> UZLAŞMA BECERİSİ


- ÇATIŞMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>< ÇALIŞMAK


- ÇAY değil/yerine IHLAMUR

( ... cum TILIA )


- ÇAY ile/ve/değil/yerine/<> YEŞİL/KÖK ÇAY

( THEA CHINENSIS cum ... )


- CAZİBE[Ar.] değil/yerine/= ALIMLILIK/ALBENİ


- CAZİBE/TRAKSİYON değil/yerine/= ÇEKİM


- CAZİBE değil/yerine/= ÇEKİCİLİK/ALIM/ALIMLILIK/ALBENİ


- CAZİP[Ar.] değil/yerine/= ÇEKİM


- CAZİP/CAZİBELİ/CAZİBEDAR değil/yerine/= ÇEKİCİ/ALIMLI/ALBENİLİ


- CBCT/CONE BEAM COMPUTERIZED/COMPUTED TOMOGRAPHY değil/yerine/= KONİ IŞINLI BİLGİSAYARLI TOMOGRAFİ


- CBIRS/CONTENT-BASED IMAGE RETRIEVAL SYSTEM değil/yerine/= İÇERİK TABANLI GÖRÜNTÜ ERİŞİM SİSTEMİ


- CBS/GEOGRAPHIC INFORMATION SYSTEM değil/yerine/= COĞRAFİ BİLGİ DÜZENİ


- cc[Lat. < CENTIMETRUM CUBICUM] değil/yerine/= SANTİMETRE KÜP


- CC/CORRELATION COEFFICIENT | CLOUD COMPUTING değil/yerine/= KORELASYON KATSAYISI | BULUT BİLİŞİM


- CCMM/CONTİNUITY OF CARE MATURITY MODEL değil/yerine/= BAKIM OLGUNLUĞUNUN SÜREKLİLİĞİ MODELİ


- CCTA/CORONARY COMPUTERIZED TOMOGRAPHY-ANGIOGRAHY, CORONARY COMPUTED TOMOGRAPHY-ANGIOGRAHY değil/yerine/= KORONER BİLGİSAYARLI TOMOGRAFİ ANJIOGRAFİ


- CDC/CENTERS FOR DISEASE CONTROL AND PREVENTION değil/yerine/= HASTALIK KONTROL VE ÖNLEME MERKEZLERİ(ABD)


- CDSS/CLINICAL DECİSION SUPPORT SYSTEM değil/yerine/= KLINİK KARAR DESTEK DÜZENİ


- CEB(İ)R[Ar.] değil/yerine/= ZOR, ZORLAMA | DÜZELTME, TAMİR ETME


- CEBE[< Fars.] değil/yerine/= ZIRH, SİLAH


- CEBERÛT/LUK / ZORBALIK değil/yerine/= GÜCEGEN/LİK


- CEBÎN[Ar.] değil/yerine/= KORKAK, YÜREKSİZ | ALÇAK | ALIN


- CEBİR değil/yerine/= GÜCER


- CEBR ile/ve/değil/yerine/<>/< CEZB

( Dışsal. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< İçsel. )


- CEBREN değil/yerine/= GÜCERLE


- CEBRÎ İCRA değil/yerine/= GÜCERLE TÜZRE


- CEBRÎ SATIM değil/yerine/= GÜCERLE SATIM


- CEDEL ile/değil/yerine/<> BURHAN

( Bir bilginin, yanlışları göstermesi. İLE/DEĞİL/YERİNE/<> Savını temellendirmek. )


- CEFÂKÂR değil/yerine/= KIRAV/CI


- CEFÂKEŞ değil/yerine/= KIRAVÇEKEN


- CEFÂLI değil/yerine/= KIRAVLI


- CEHÂLET KİBARLIĞI ile/değil/yerine KİBARLIK

( "Kibarlığını" yüzüne-gözüne bulaştırır. İLE/DEĞİL/YERİNE Zamanını, zeminini, gerektiği kadar ve ölçüsünü bilerek/tutturarak, bilinçle. )


- CEHÂLET["CAHÂLET" değil!] ile/ve/yerine/değil İLİM

( Dönüp dolaşmak. İLE Bilinenden bilinmeyene gitmek. )

( Dünyaya sizin cahilliğe son vermenizden daha çok yardımı olabilecek bir başka şey yoktur. )

( İLMİ: - Ya Öğreten, - Ya öğrenen, - Ya seven olmak gerek. )

( İlmin saati, feyzi belirli olmaz. )

( İlim öğrendikçe, ilim onun niyetini tashih eder. )

( There is nothing that can help the world more than your putting an end to ignorance. )

( [not] IGNORANCE vs./and/but KNOWLEDGE
KNOWLEDGE instead of IGNORANCE )


- CEHD değil/yerine/= ÇALIŞMA, ÇABALAMA


- ÇEK AUT[İng. < CHECK-OUT] değil/yerine/= ÇIKIŞ İŞLEMİ


- ÇEK CUMHURİYETİ değil/yerine/> ÇEKYA[CZECHIA]


- ÇEKAP/CHECK-UP[İng.] değil/yerine/= SAĞLIK TARAMASI/YOKLAMASI, TÜM/TAM BAKIM


- ÇEKİMİN/KAMERANIN:
ÖNÜNDEN GEÇMEK değil/yerine/>< ARKASINDAN GEÇMEK


- ÇEKİNCE ile/değil/yerine SAYGI

( [not] AVOID vs./but RESPECT
RESPECT instead of AVOID )


- ÇEKİNGEN/LİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> MESAFELİ/LİK


- ÇEKİŞME değil/yerine/>< UYUM


- CELÂLLENMEK değil/yerine/= ÖFKELENMEK


- CELB-İ MENÂFİ değil/yerine/>< DEF-İ MEFÂSID

( Yanlışları önlemek ve işlememek; çıkarları, iyilikleri getirmek ve işlemekten öncelik kazanır. )

( Def-i mefâsıd, celb-i menâfiden evlâdır. )


- CELEP/CELEB[Ar.] değil/yerine/= İÇOĞLANI

( Saraylarda, çeşitli devlet hizmeti için aday olarak yetiştirilen gençlere verilen ad. )


- CELESÂT-I ÂTÎ değil/yerine/= GELECEK OTURUMLAR


- CELESTIAL değil/yerine/= GÖK,GÖKÇE, GÖK İLE İLGİLİ


- ÇELİŞKİ ile/ve/değil/yerine EYTİŞİM

( CONTRADICTION vs. DIALECTIC )


- ÇELİŞKİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İLİŞKİ

( [not] CONTRADICTION vs./and/but/||/<>/< RELATION
RELATION instead of CONTRADICTION )


- ÇELİŞKİ ile/değil/yerine/>< İLİŞKİ


- ÇELİŞKİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< UYUMSUZLUK


- CELLAT[Ar. < CELLAD] değil/yerine/= ÖLDÜRMEN


- CELSE[Ar.] değil/yerine/= DURUŞMA/OTURUM


- ÇEMBER/ÇENBER[Fars.] değil/yerine/= DÖNGE


- CEMİYET değil/yerine/= DERNEK


- CEN/COMİTÉ EUROPÉEN DE NORMALISATION, EUROPEAN COMMİTTEE FOR STANDARDIZATION değil/yerine/= AVRUPA STANDARTLAR KURULU


- CENAZEYE GİDİYORUM ile/değil/yerine AĞLAMAYA GİDİYORUM

( Lazlar ve Mingreller, cenazenin adı yerine halini ifade etmeyi tercih ederler. )


- ÇENEYİ "ÇALIŞTIRMAK" değil/yerine ELİNİ "ÇALIŞTIRMAK"


- ÇENEYİ KULLANMADA:
(FAZLA) KONUŞMAK İÇİN ile/ve/değil/yerine ÇİĞNEMEK İÇİN


- CENİN[Ar.] değil/yerine/= DÖLÜT/DÖL


- CEP TEL'DA:
KULAKLIKSIZ KULLANMAK değil/yerine KULAKLIĞIYLA KULLANMAK

( [not] TO USE EARPHONELESS - TO USE WITH EARPHONE/WIRELESS :ON MOBILE PHONES) ( TO USE WITH EARPHONE/WIRELESS instead of TO USE EARPHONELESS :ON MOBILE PHONES )


- ÇEPTIR/CHAPTER[İng.] değil/yerine/= BÖLÜM


- ÇER değil/yerine/= SATRANÇ


- ÇERAG/Ğ[Fars.]/ÇIRA değil/yerine/= KANDİL, MUM, IŞIK | OTLAMA, OTLAK


- CERAHAT ile/değil/yerine/>< CEMAAT


- CEREYAN değil/yerine/= AKIM


- ÇERH[Fars. < ÇARH/ÇERYH]/FELEK[Ar.] değil/yerine/= ÇARK


- CERİDE[Ar.]/GAZETE[İt. < GAZZETTA] değil/yerine/= ÇAĞIM/ÇAVBET


- CESARET ETMEK değil/yerine/= GÖZE ALMAK


- CESÂRET ile/ve/değil/yerine ŞEHÂMET

( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Akıllıca olan cesâret. )

( [not] COURAGE vs./and/but REASONAL COURAGE
REASONAL COURAGE instead of COURAGE )


- CESARET değil/yerine/= YÜREKLİLİK/GÖZÜPEKLİK


- CESARETLEN(DİR)MEK değil/yerine/= YÜREKLEN(DİR)MEK


- CESET/NAAŞ[Ar.] değil/yerine/= ÖLÜYİN/GÖVRE


- CESUR ÖNDERİN ANLATACAĞI:
"BAŞARI/SIZLIK" değil/yerine/< GELİŞİM


- CESUR/CESURCA değil/yerine/= YÜREKLİ/KORKUSUZ/GÖZÜPEK


- ÇETE[Bulg.] ile/değil/yerine/||/<>/< ÖRGÜT

( Yasa dışı işler yapmak ya da etrafındakileri korkutmak amacıyla bir araya gelmiş topluluk. | Ordu birliklerinden olmayan silahlı küçük birlik. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Ortak bir amacı ya da işi gerçekleştirmek için bir araya gelmiş kurumların ya da kişilerin oluşturduğu birlik. | Bir kuruluşa bağlı alt bölümlerin bütünü. )


- CETVEL/LİSTE değil/yerine/= DİZELGE


- CETVEL değil/yerine/= ÇİZELGE


- CETVEL değil/yerine/= ÇİZGİLİK/ÇİZGEÇ


- CEVAZ BAHŞ değil/yerine/= OLUR VEREN


- CEVÂZ-I İSTİHDAM değil/yerine/= İŞLENDİRME OLURU


- CEVAZ değil/yerine/= OLUR


- CEVHER[Ar.] değil/yerine/= TÖZ


- ÇEVİRİDEN OKUMAK ile/ve/değil/yerine İLK KAYNAKTAN OKUMAK


- ÇEVİRİDEN OKUMAK ile/ve/değil/yerine İLK KAYNAKTAN OKUMAK


- ÇEVRE İÇİN YAŞAMAK değil/yerine ÇEVRE İLE BİRLİKTE YAŞAMAK


- ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK değil/yerine/= ÇEVRE VE URELCİLİK


- ÇEVREMDEKİ ON(10) KİŞİ YAPIYORSA, BEN DE YAPARIM/ALIRIM değil/yerine ÇEVREMDEKİ ON(10) KİŞİ YAPIYORSA, BEN DE KENDİMİ YAPAR/ALIR BULUYORUM


- CEZA SAHASI değil/yerine/= KIZIT ALANI


- CEZA YARGILAMASINDA:
CEZA KARARNAMESİ ile/değil/yerine/||/<>/> BASİT YARGILAMA USÛLÜ

( )

( )

( )


- CEZA:
AMAÇ değil/yerine/>< ARAÇ

( [bkz.] CESARE BECCARIA[15 Mart 1738 - 28 Kasım 1794] )


- CEZA:
GELECEĞE YÖNELİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GEÇMİŞE DÖNÜK


- CEZA:
SUÇ İŞLEDİĞİNDEN DOLAYI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SUÇ İŞLENMEMESİ İÇİN


- CEZÂ ile/ve/değil/yerine/||/<> CEFÂ


- CEZA değil/yerine/= KIZIT


- CEZÂ ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< LÜTÛF


- CEZÂDA AŞIRIYA DÜŞMEK değil/yerine/>< HATAYLA BERAAT


- CEZAEVİ değil/yerine/= KIZITEVİ


- CEZAÎ ŞART değil/yerine/= KIZITSAL KOŞUL


- chart.[Lat. < CHARTA] değil/yerine/= İLÂÇLI KÂĞIT


- CHATBOT değil/yerine/= SOHBET ROBOTU


- CHATGPT ile/ve/değil/yerine/||/<>/> TURGPT

( [Dil Desteği]
Çok sayıda dilde, metin anlama ve üretme yeteneğine sahip bir yapıdır. Ancak, özellikle İngilizce odaklıdır.[Öteki dillerdeki etkililiği, İngilizce kadar yüksek olmayabilir.]
İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>
Özellikle Türkçe dilinde üstün performans gösteren ve Türkçe içerik oluşturmak ve anlamak için odaklandırılmış bir yapıdır. )

( [Eğitim verileri ve kaynaklar]
Çok sayıda İngilizce metin kaynağından eğitilmiştir ve İngilizce'ye odaklanır.[Öteki dillerdeki veri kaynaklarına da erişimi vardır.]
İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>
Özellikle Türkçe içeriklerden eğitilmiş ve Türkçe'deki metinleri daha iyi anlayabilen ve yansıtabilen bir yapıdır. )

( [Türkçe kültür ve aktarım anlayışı]
Türk kültürü ve tanımları konusunda sınırlı bilgiye sahip olabilir ve bu nedenle Türkçe içerikleri daha az doğru biçimde işleyebilir.
İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>
Türk kültürünü ve tanımlarını daha iyi anlar ve bu nedenle Türkçe metinleri daha iyi işleyebilir. )

( [Uygulama Alanları]
Genel sohbet, metin oluşturma, soru-yanıt uygulamaları, metin tabanlı oyunlar ve daha fazlası gibi geniş bir uygulama yelpazesi için kullanılabilir.
İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>
Özellikle Türkçe içeriğe sahip web siteleri, müşteri hizmetleri botları, özel Türkçe metin oluşturma görevleri ve Türkçe'deki çeşitli uygulamalar için daha uygundur. )


- CHECK POİNT[İng.] değil/yerine/= DENETİM NOKTASI


- CI/CARDIAC INDEX | CONFIDENCE INTERVAL değil/yerine/= KALP İNDEKSİ | GÜVEN ARALIĞI


- cib.[Lat. < CIBUM] değil/yerine/= GIDA, YEMEK


- cib.[Lat. < CUM cibis] değil/yerine/= YEMEKLER ARASINDA


- CİDDİYET ile/ve/değil/yerine TUTARLILIK

( KONSEKAN: Tutarlı, mantıklı davranan. Yargıları mantığa uygun olan. )


- CIED/CARDIOVASCULAR IMPLANTABLE ELECTRONIC DEVICE değil/yerine/= KALP-DAMAR İÇİ ELEKTRONİK AYGIT


- ÇİFT-Çİ ile/değil/yerine İKİ-Cİ


- ÇİFTE "STANDART" değil/yerine/= STANDART


- ÇİFTE STANDART değil/yerine/= İKİLİ ÖLÇÜN


- ÇİĞ SARIMSAK ile/ve/değil/yerine PİŞMİŞ SARIMSAK

( Yedikten sonra ağız kokusu olur. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE [pek] Kokusu olmaz. )

( Keskindir. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Keskinliği gider. )


- ÇIĞLIĞA:
"SAĞIR OLMAK" ile/değil/yerine/>< ÇIĞLIK OLMAK


- CİHAZ[Ar.] değil/yerine/= AYGIT

( Aygıt, alet, takım. | Çeyiz, kadının evlenirken birlikte getirdiği eşyalar. )


- CİHET/TARAF değil/yerine/= YÖN/DOĞRULTU


- ÇIKAR "AHLÂKI" ile/değil/yerine FERÂGAT AHLÂKI

( MORALS OF PROFIT vs. MORALS OF ABNEGATION )


- ÇIKAR(LAR)INI "DÜŞÜNMEK/İSTEMEK/BEKLEMEK" değil/yerine/>< HAK ETTİKLERİNE VE/VEYA ETTİĞİN KADARINA RIZÂ GÖSTERMEK


- ÇIKAR(LAR)INI DÜŞÜNME/K ile/değil/yerine ONU(N)/ÖTEKİ(Nİ/N)/SENİ(N)/KENDİ (İYİLİĞİN/ÇIKARIN) (İÇİN) DÜŞÜNME/K


- ÇIKAR(MENFAAT) ÇATIŞMASI ile/değil/yerine ÇIKAR İLİŞKİSİ


- ÇIKAR ile/değil/yerine/>< ADÂLET

( Düşüncesiz ya da alçak düşünceleri olanlar için. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Yüksek düşünceleri olanlar için. )


- ÇIKAR ile/ve/değil/yerine ALIŞVERİŞ

( [not] PROFIT vs./and/but RELATIONS
RELATIONS instead of PROFIT )


- ÇIKAR ile/değil/yerine/>< ÇIKARIM


- ÇIKAR ile/değil/yerine DEĞER


- ÇIKAR ile/ve/değil/yerine/||/<>/< FIRSAT

( davranis-tutum ypma ypa psikolojip bdvn )


- ÇIKAR ile/değil/yerine/>< HAK

( Bir şey, çıkar ise hak değildir.
Hak ise çıkar değildir.

Hukukun abecesi budur. )


- ÇIKAR ile/değil/yerine HİZMET


- ÇIKAR ile/değil/yerine İLKE

( [not] PROFIT vs./but PRINCIPLE
PRINCIPLE instead of PROFIT )


- ÇIKAR ile/değil/yerine KATKI


- ÇIKAR ile/değil/yerine OLASI ZARARLARI AZALTMA


- ÇIKAR ile/değil/yerine TAD/ZEVK


- ÇIKAR ile/değil/yerine/>< VİCDAN

( Çıkar konuşunca, vicdan susar fakat sus(turul)mamalıdır! )


- ÇIKARDAŞ ile/değil/yerine/>< ANLAMDAŞ


- ÇIKARIM ile/değil/yerine (SADECE) DÜŞÜNME

( [not] INFERENCE vs./but (ONLY) THINKING
(ONLY) THINKING instead of INFERENCE )


- ÇIKARIM ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DOLAYIM


- ÇIKARIMIZI GÖZETMEK ile/ve/değil/yerine/<> ZARAR GÖRMEMEK


- ÇIKARLAR/IMIZ GEREĞİNCE değil/yerine İLİŞKİLER GEREĞİNCE


- ÇIKARLARIMIZI, BİRİLERİNDEN/ÖTEKİLERDEN ...:
!ÖNDE/ÜSTTE TUTMA(MA)K ile/değil/yerine AYRI TUTMA(MA)K


- CİKLET[İng.] değil/yerine/= SAKIZ


- ÇİLE[Fars. < ÇİLLE] değil/yerine/= SIKINTI/KIRKÇA


- ÇİLEKEŞ değil/yerine/= KIRKÇI


- CIMBIZ ile/değil/yerine BÜYÜTEÇ

( [not] TWEEZERS vs./but MAGNIFYING/BURNING GLASS
MAGNIFYING/BURNING GLASS instead of TWEEZERS )


- ÇİMENTO değil/yerine/= TAŞÖZÜ


- CİMNASTİK/JİMLASTİK değil JİMNASTİK[Fr.] değil ESNETİM


- CİMRİ/LİK, HASİS/LİK, PİNTİ/LİK ile/değil/yerine TUTUMLU/LUK

( BUHL/BUHÛL, HİSSET ile/değil/yerine ... )

( STINGI/NESS, PARSIMONIOUS vs./and THRIFTY/NESS
THRIFTY/NESS instead of STINGI/NESS, PARSIMONIOUS )


- CİMRİ/NEKES[Fars. < NÂ+KES]/PİNTİ/MIHSIÇTI[argo] değil/yerine/= KISMIK

( Aşırı derecede tutumlu. )


- CİMRİ/PİNTİ/NEKES değil/yerine/= ELİSIKI/KISMIK/VARYEMEZ


- CİN KÜLTÜRÜ ile/değil/yerine/| DİN KÜLTÜRÜ

( Din kültürünün bittiği yerde/zaman cin kültürü başlar. )


- CİNÂYET VAKASI değil/yerine/= ÖLDÜRÜM OLAYI


- CİNÂYET değil/yerine/= ÖLDÜRÜM


- Çince değil TÜRKÇE KONUŞ!!!


- ÇİNGENE/KIPTİ[Ar. < KIBTİ] değil/yerine/= ROMAN

( ... DEĞİL/YERİNE/= Sözcük karşılığı, "İnsan". )


- CİNNET[Ar.] değil/yerine/= DELİLİK


- CİNSELLİK YAŞAMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DÜZÜŞMEK


- CİNSİ/CİNSEL[Ar.]/SEKSÜEL[İng.] değil/yerine/= EŞEYSEL


- CİNSİYET değil/yerine/= EŞEY


- CIO/CHIEF INFORMATION OFFICER değil/yerine/= BİLİŞİM KURULU SORUMLUSU


- ÇİP[İng. < CHIP] değil/yerine/= KAMGA/YONGA

( Kesilen, yontulan ya da rendelenen bir şeyden çıkan parça. | Milimetrik yüzeyler üzerinde onbinlerce devre öğesinden oluşan ve son derece karmaşık elektronik devrelerin yerleştirildiği, genellikle silikon benzeri yarı iletken ürün. )


- ÇİP[İng. CHIP] değil/yerine/= YONGA


- CIRILMAK ile/değil/yerine/>< (AZ/KARARINDA/ORANTILI) YEMEK

( Çatlayıncaya kadar yemek. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Az, ölçülü ve sağlıklı yemeği yeğleyelim! )


- ÇİRKİN[Fars. KİRLİ] ile/ve/değil/yerine/<> YANLIŞ


- ÇİRKİN/LİK ARAMAK/BULMAK ile/değil/yerine MAZERET ARAMAK/BULMAK


- ÇİRKİN/LİK ile/değil/yerine BAKIMSIZ/LIK

( "Çirkinlik"ten değil bakımsızlıktandır! )


- ÇİRKİN ile/değil/yerine ELVERİŞSİZ


- ÇİRKİN ile/değil/yerine ŞEKLEN ÇİRKİN


- ÇİRKİN ile/değil YETERİNCE GÜZEL DEĞİL


- CIS/CARCINOMA İN SITU değil/yerine/= KANSER, YERİNDE KANSER


- ÇİŞİ OLAN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İŞİ OLAN


- CİSİM değil/yerine/= EYİN


- CİSMANİ[Ar.] değil/yerine/= EYİNSEL


- CİSMİ CAMİD değil/yerine/= DİRİMSİZ EYİN


- CISO/CHIEF INFORMATION SECURITY OFFICER değil/yerine/= BİLGİ GÜVENLİĞİ SORUMLUSU


- ÇİT ile/değil/yerine GEÇİT


- CIVA(Hg)["CİVA" değil!] ANLAK/ZEKÂ

( Atom numarası 80, atom ağırlığı 200.6, donma noktası -38.9 °C olduğundan, oda sıcaklığında, sıvı olarak bulunan, kaynama sıcaklığı 356.6 °C, yoğunluğu 13.59 g/cm³ olan, kütle numarası 196-205 arasında izotopları bulunan, sıcaklıkölçer, basınçölçer, emme pompaları, cıva buharlı lambaların yapımında, aynaların sırlanmasında, altın ve gümüşün özümlenmesinde kullanılan, gümüş renginde bir öğe. )

( ZÎBAK/ZEYBAK )

( MERCURY )

( HYDRARGYRUM )

( QUECKSILBER )

( LE MERCURE )


- CİVAR değil/yerine/= DOLAY


- ÇİVİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/> BETON ÇİVİSİ


- ÇİVİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/>< ÜTÜ

( Bozan/delen [olmak]. İLE/VE/||/<>/>< Düzelten [olmak]. )


- ÇİVİ ile/ve/değil/yerine/||/<> VİDA[İt. < VITE]

( İki şeyi birbirine tutturmak, bir nesneyi, bir yere sabitlemek için çakılan, ucu sivri, başlı, metal ya da ağaçtan yapılmış ufak çubuk. | Kalkan balığının üzerindeki düğmeye benzer kemiksi oluşum. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Döndürülerek bir yere sokulan burmalı çivi. )

( image )


- ÇİZGİSEL ile/değil/yerine DOĞRUSAL


- CLUBBING değil/yerine/= ÇOMAKLAŞMA


- CLUSTER/ING değil/yerine/= KÜME/LEME


- CMR/CARDIAC MAGNETIC RESONANCE değil/yerine/= KARDİYAK MANYETİK REZONANS


- CMS/CONTENT MANAGEMENT SYSTEM değil/yerine/= İÇERİK YÖNETİM DÜZENİ


- CNC/COMPUTER NUMERICAL CONTROL değil/yerine/= BİLGİSAYAR SAYISAL DENETIMİ


- CNN/CONVOLUTIONAL NEURAL NETWORK değil/yerine/= EVRİŞİMSEL SİNİR AĞI


- COAP/CONSTRAINED APPLICATION PROTOCOL değil/yerine/= SINIRLI UYGULAMA PROTOKOLÜ


- coch. mag.[Lat. < COCHLEARE MAGNUM] değil/yerine/= ÇORBA KAŞIĞI, YEMEK KAŞIĞI DOLUSU


- coch. parv.[Lat. < COCHLEARE PARVUM] değil/yerine/= ÇAY KAŞIĞI DOLUSU


- ÇOCUĞA İFADEDE/HİTAPTA:
"KIRARSIN/KIRACAKSIN" / "DÖKERSİN/DÖKECEKSİN" / "DÜŞERSİN/DÜŞECEKSİN" değil/yerine SIKI TUT! / DİKKAT ET!


- ÇOCUĞA, PARMAĞINI TUTTURMAK ile/değil/yerine ÇOCUĞUN, ELİNDEN TUTMAK

( ... İLE/DEĞİL/YERİNE Güven, güç, ümit ve cesâret verir. Birlik ve bütünlük düşünce ve duygusu yaratır. )


- ÇOCUĞUMUZ, BÜYÜR VE GELİŞİRKEN:
"BEKLEDİĞİMİZ" ile/değil/yerine/>< GERÇEKTE OLAN

( )


- ÇOCUK DÜŞÜNCESİ ile/değil/yerine ŞİZOİD DÜŞÜNCE ile/değil/yerine BİRLİK DÜŞÜNCESİ


- ÇOCUK YETİŞTİRMEDE:
"OLDUĞU KADAR" ile/ve/değil/yerine/ ||/<>/> OLABİLDİĞİ KADAR


- ÇOCUK:
OBEZ ile/değil/yerine GÜRBÜZ


- ÇOCUKÇA/LIK ile/değil/yerine ÇOCUKSU/LUK

( Belirli bir yaşa/"bilince" kadar ve kısmen kabul edilebilir. İLE/DEĞİL/YERİNE Her yaşta kabul edilir, hoş ve uygundur. )

( Bilgisiz ve bilinçsizcedir. İLE/DEĞİL/YERİNE Bilgecedir. )

( Hamakatle/ahmaklıkla. İLE/DEĞİL/YERİNE Neşeyle, sevinçle, coşkuyla. )

( İrâdeyle. İLE/DEĞİL/YERİNE İhtiyârla. )


- ÇOCUKLAR:
"İSTEDİĞİMİZ GİBİ" değil/yerine/< YETİŞTİRDİĞİMİZ GİBİ


- ÇOCUKLARA, DAHA İYİ BİR DÜNYA BIRAKMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DÜNYAYA, DAHA İYİ ÇOCUKLAR BIRAKMAK


- ÇOCUKLARA:
KONUŞMAYI "ÖĞRETMEK" ile/ve/değil/yerine DİNLEMEYİ GÖSTERMEK/ÖĞRETMEK


- ÇOCUKLARI TERBİYE ETMEK ile/ve/değil/yerine KENDİMİZİ TERBİYE ETMEK


- ÇOCUKLARIN:
!YÜZÜNE TOKAT ATMAK değil/yerine !KIÇLARINA VURMAK


- COGNITIVE ATTENTIONAL SYNDROME[CAS] değil/yerine/= BİLİŞSEL DİKKAT SENDROMU[BDS]


- ÇOĞU ŞEYİ BİLMEMEK/BİLMİYOR OLMAK ile/değil/yerine BAZI ŞEYLERİ BİLMEMEK/BİLMİYOR OLMAK


- ÇOĞUNLUK/AZINLIK değil/yerine HEP BİRLİKTE


- ÇOĞUNLUK ile/değil/yerine/<> YETERSAYI

( ... ile/değil/yerine/<> NİSAP )


- ÇOĞUNLUKÇULUK ile/değil/yerine ÇOĞULCULUK


- ÇOĞUNLUKLA ile/ve/değil/yerine BAZEN


- ÇOK (FAZLA) ŞEY BİLMEK ile/ve/<>/değil/yerine İŞE YARAYACAK ÇOK (FAZLA) ŞEY BİLMEK


- ÇOK BİLMEK/BİLEN ile/ve/değil/yerine/||/<>/>
ÇOK BİLMEK/BİLEN / ÇOK BİLGİSİ OLMAK/OLAN

( Hiç yanıltmaz. [Her bilinen, her zaman, zemin ve koşul için "yeterince" hatta tamamen bilinir, emin olunan/olunur "kabul edilir."] İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Çok yanıltır. [Veriyle/bilgiyle uğraşmak, varolanlar ve varolabileceklerin tüm (olası) çeşitlilikleriyle uğraşmak demek olduğundan dolayı her ilerleyişte, çok sayıda, yeni bilinmez(lik)ler/veriler açığa çıkar. Dolayısıyla da bilinemeyecek sayıda (sonsuzlukta), bilmenin/verinin ve yeninin sınırı olmadığı kadar yanılmanın da sınırı olmaz/yoktur. Bu durum ve süreçten dolayı da yeni olanların karşısında, yanılma da kaçınılmazdır. Tabii bu süreç/yol da bir o kadar tetikleyicidir. Bilme isteğinin pek sonu olmadığından ve olmayacağından dolayı da yanılmaktan da kurtulma olanağı yoktur. Süreç ve sonuç itibariyle de iyi bir durum ve süreçtir.] )


- ÇOK DÜŞÜNME" ile/ve/değil/yerine İYİ/DOĞRU/YETERLİ/NİTELİKLİ DÜŞÜNME

( Çok düşün(ül)memeli, iyi/doğru/yeterli/nitelikli düşün(ül)meli! )

( [not] TO THINK MUCH vs./and/but TO THINK WELL/RIGHT/ENOUGH/QUALIFIED
TO THINK WELL/RIGHT/ENOUGH/QUALIFIED instead of TO THINK MUCH )


- ÇOK GÖRMEK/GÖRDÜĞÜMÜZ ile/değil/yerine HAK GÖRMEK/GÖRDÜĞÜMÜZ

( "Kendimize" hak gördüğümüzü, başkasına "çok" görmeyelim! )


- ÇOK KONUŞMAK değil/yerine/>< AZ KONUŞMAK

( Sık sık pişman olunur. DEĞİL/YERİNE/>< Pek az pişman olunur. )


- ÇOK KÜLTÜRCÜLÜK ile/değil/yerine ÇOK KÜLTÜRLÜLÜK


- ÇOK MUHABBET, TEZ AYRILIK GETİRİR ile/ve/değil/yerine/||/<> VUSLATTA, GINA VARDIR ile/ve/değil/yerine/||/<> GÖZDEN IRAK/UZAK OLAN, GÖNÜLDEN DE UZAK OLUR


- ÇOK SEVMEK değil/yerine SEVMEK

( Neyi çok[gereğinden fazla] seversek, canımızdan olduran odur. )


- ÇOK SEVMEK ile/değil/yerine SEVMEK


- ÇOK ŞEY BİLMEK ile/ve/değil/yerine ÇOK ÖNEMLİ(ÖNCELİKLİ) ŞEYLERİ BİLMEK

( [not] TO KNOW MANY THINGS vs./and/but TO KNOW THE MOST IMPORTANTS
TO KNOW THE MOST IMPORTANTS instead of TO KNOW MANY THINGS )


- ÇOK ŞEYDEN HABERDAR OLMAK ile/ve/değil/yerine BİRBİRİMİZİ DİNLEMEK


- ÇOK ULUSLULUK ile/değil/yerine EVRENSELLİK

( ... İLE/DEĞİL/YERİNE Dil, hukuk ve kavramsallık. )


- ÇOK YAŞAMAK ile/ve/değil/yerine İYİ/NİTELİKLİ YAŞAMAK

( Nicelikli. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Nitelikli. )

( Yaşlanılan gün/saat/dakika/ÂN. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Yaşanılan gün/saat/dakika/ÂN. )


- ÇOK YEMEK/YİYEN değil/yerine/>< AZ YEMEK/YİYEN

( Hastalığın başıdır. DEĞİL/YERİNE/>< Tedavinin başıdır. )

( Az tad alır. DEĞİL/YERİNE/>< Çok tad alır. )


- ÇOK YEMEK ile/değil/yerine YEMEYİ SEVMEK

( [not] TO EAT MUCH vs. TO LOVE TO EAT
TO LOVE TO EAT instead of TO EAT MUCH )


- ÇOK YEMİŞİM/YEDİM ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YEDİKLERİM ÇOK GELDİ


- ÇOK/LUK ile/ve/<>/değil/yerine YAYGIN/LIK


- ÇOK değil/yerine GEREKTİĞİ KADAR


- ÇOKLUK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BEREKET


- col.[Lat. < COLA] değil/yerine/= SÜZ


- collut.[Lat. < COLLUTORIUM] değil/yerine/= AĞIZ VE BOĞAZ GARGARASI İÇİN ANTİSEPTİK SIVI


- COLORIST değil/yerine/= RENK UZMANI


- colyr.[Lat. < COLLYRIUM] değil/yerine/= GÖZ BANYOSU İÇİN ANTİSEPTİK SIVI


- CÖMERT/BONKÖR/AHİ/SEMİH değil/yerine/= ELİAÇIK/AKI/ELİBOL/GÖNLÜBOL/SELEK


- COMPUTATİONAL NEUROSCİENCE değil/yerine/= BERİMSEL SİNİRBİLİM


- CONFİDENCE İNTERVAL değil/yerine/= GÜVEN ARALIĞI


- CONSENSUS ALGORITHMS değil/yerine/= UZLAŞMA ALGORITMALARI


- CONSENSUS değil/yerine/= UZLAŞMA, DÜŞÜNCE BİRLİĞİ


- ÇÖPE değil/yerine GERİ DÖNÜŞÜME


- coq. in quant. sut. aq.[Lat. < COQUE IN QUANTITATE SUFFICIANTE AQUAE] değil/yerine/= YETERİ KADAR SU İÇİNDE KAYNAT


- coq.[Lat. < COQUE] değil/yerine/= KAYNATINIZ


- COST-EFFECTIVE değil/yerine/= MALİYET-ETKIN


- COUPLING değil/yerine/= EŞLEŞME


- ÇÖZ(ÜL)ME/Sİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÇÖZÜM/LE(N)ME/Sİ

( Tüm durum, sorun, koşul ve ayrıntıları, çözemeyebiliriz fakat çözebiliriz. )


- ÇÖZMEK ile/ve/değil/yerine SÜZMEK


- ÇÖZÜM ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ARA ÇÖZÜM

( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Yukarı çekersek, ayak açıkta kalır. Aşağı çekersek, omuz. Neşeli kişiler, çözüm üreterek[dizlerini karnına çekerek] rahat uyur. )


- ÇÖZÜM ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÇÖZÜMLEME

( Çözümleme/sorgulama(analiz), her durum/konu/ayrıntı için söz konusuyken; ("kökten/toptan") "çözüm", her durum için olanaklı değildir.

Sorumluluğumuz ve önceliğimiz de çözmek değil çözümlemektir.

Çözümleme varsa çözüm ya da ara çözüm de yakınında bir yerde bulunacaktır. )


- ÇÖZÜM ile/ve/değil/yerine/> SÜREKLİ/ESASLI/KALICI/KÖKLÜ/GERÇEK ÇÖZÜM

( Bir olay ya da kişinin bir durumu/sorunu ile sınırlı/özel kalabilen. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/> Sürekli ve her koşulda, herhangi bir özel durumla sınırlı kalmayacak sürekli/kalıcı olan. )

( Seninle. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/> Senden sonra da! )

( Ne olduğu. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/> Ne/nasıl[ne/yin asıl] olması gerektiği. )

( [not] SOLUTION vs./and/>/but CONTINUAL/REAL SOLUTION
CONTINUAL/REAL SOLUTION instead of SOLUTION )


- ÇÖZÜMÜN BİR PARÇASI DEĞİLSEK, SORUNUN BİR PARÇASIYIZDIR ile/ve/||/<> YAŞAMAKLA MEŞGUL OLMAZSAK, ÖLMEKLE MEŞGUL OLURUZ


- ÇÖZÜMÜNÜN BASİT/KOLAY OLMASI/OLMAMASI ile/ve/değil/yerine BİR ÇÖZÜMÜNÜN (VAR) OLMASI


- CPB/CARDIOPULMONARY BYPASS KARDİYOPULMONER BAYPAS değil/yerine/= KALP-AKCİĞER KÖPRÜLEMESİ


- CPOE/COMPUTERIZED PHYSİCIAN ORDER ENTRY değil/yerine/= BİLGİSAYARDAN DOKTOR İSTEM GİRİŞİ


- CPR/CARDIOPULMONARY RESUSCITATION KARDİYOPULMONER RESÜSITASYON değil/yerine/= KALP-AKCİĞER CANLANDIRMASI


- CPS/CYBER PHYSICAL SYSTEMS değil/yerine/= SİBER-FİZİKSEL DÜZENLER


- CPU/CENTRAL PROCESSING UNİT değil/yerine/= MERKEZİ İŞLEM BİRİMİ


- CROSS-OVER STUDY değil/yerine/= ÇAPRAZ KARŞILAŞTIRMALI ARAŞTIRMA


- CROSS-OVER değil/yerine/= ÇAPRAZLANMA


- CROSS-SECTIONAL STUDY değil/yerine/= KESITSEL ÇALIŞMA


- CRS/CONFORMAL RADIOSURGERY değil/yerine/= UYUMLU RADYOCERRAHİ


- CRT/CARDIAC RESYNCRONIZATION THERAPY değil/yerine/= KALP EŞ ZAMANLAMA SAĞALTIMI


- CRUSH SYNDROME değil/yerine/= EZİLME BELİRGESİ


- CRYPTO CURRENY değil/yerine/= KRIPTO PARA


- CS-DA/SENTENCE LEVEL SENTIMENT ANALYSİS değil/yerine/= TÜMCE SEVİYESİ DUYGU ÇÖZÜMLEMESİ


- CSPR/COMPUTER SUPPORT PATIENT REGISTRATION değil/yerine/= BİLGİSAYAR DESTEKLİ SAYRI KAYDI


- CSTE/COUNCIL OF STATE AND TERRITORIAL EPIDEMIOLOGISTS değil/yerine/= ULUSAL VE BÖLGESEL EPIDEMIYOLOGLAR KURULU


- CÜCE BUĞDAY ile/değil/yerine BUĞDAY


- CÛD ile/ve/> VÜCÛD ile/ve/> MEVCÛD ile/ve/> VİCDAN["VİJDAN" değil!]

( Taşma, coşma. İLE/VE/> Varlık, varoluş. İLE/VE/> Varolan. İLE/VE/> Bulunç, bulma/buluş. )

( VİCDAN: Görünmez/semâvî mâbed. )


- CUFF değil/yerine/= BALON | MANŞET | KILIF


- CUL DE SAC değil/yerine/= KÖR KESE


- CÜRET ile/değil/yerine CESÂRET

( [not] INSOLENCE | IMPUDENCE vs./but COURAGE )


- CÜRET değil/yerine/= GÖZSÜZLÜK


- CÜRETKÂR değil/yerine/= GÖZSÜZ


- CÜRM-Ü MEŞHUT değil/yerine/= SUÇ ÜSTÜ


- CÜRÜM TASNİİ değil/yerine/= SUÇ UYDURMA


- CÜRÜMDAŞ[Ar.] değil/yerine/= SUÇ ORTAĞI


- CUT OFF VALUE değil/yerine/= KESİM DEĞERİ


- CUT-OFF VALUE değil/yerine/= KESİM DEĞERİ


- CÜZDAN(/LI) değil/yerine VİCDAN(/LI)


- CV/CARDIOVASCULAR | CURRICULUM VITAE değil/yerine/= KARDİYOVASKÜLER, KALP-DAMAR | ÖZGEÇMİŞ


- CVP/CENTRAL VENOUS PRESSURE SANTRAL değil/yerine/= MERKEZÎ TOPLARDAMAR BASINCI


- CYBERKNIFE değil/yerine/= IŞIN BIÇAĞI


- d. in.p. aeq.[Lat. < DIVIDE IN PARTES AEQUALES] değil/yerine/= EŞİT PARÇALARA BÖLÜNÜZ


- DÂ'-İ DALTON[Ar.]/DALTONISM[İng.]/AKROMATOPSİ[Yun] değil/yerine/= RENK KÖRLÜĞÜ


- DAĞ OLMAK ile/değil/yerine VADİ OLMAK

( Yağmur yağar ama akar gider. İLE/DEĞİL/YERİNE Yağmuru toplar, göl olursun. )


- DAĞ ile/ve/değil/yerine/<>/>/>< BAĞ

( Bakmazsak/özenmezsek. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<>/>/>< Bakarsak/özenirsek. )


- DAĞ ile/değil/yerine/>< DENİZ

( Uzaklaştırır, ayırır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Yakınlaştırır, birleştirir. )


- DAĞILMAK değil/yerine/>< DALMAK


- DAĞILMIŞLIK ile/ve/değil/yerine BOĞULMUŞLUK


- DAĞLAR ile/ve/değil/yerine/||/<>/< FARKLAR


- DAHA "AKILLI" OLMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DAHA DİSİPLİNLİ OLMAK


- DAHA "İYİ"/"KÖTÜ" değil/yerine NEŞE


- DAHA "STERİL ZAMAN/DA" değil/yerine/= DAHA UYGUN BİR ZAMAN/DA (DİYELİM)


- DAHA ÇOK OLANI ARAMAK değil/yerine DAHA AZ OLANIN TADINI ÇIKARMAK


- DAHA ÇOK ile/ve/<>/değil/yerine BİR DAHA


- DAHA DEĞİL değil HENÜZ DEĞİL


- DAHA FAZLA/SI ile/ve/değil/yerine İSABETLİ OLMASI


- DAHA FAZLASI ile/ve/değil/yerine DAHA İLERİSİ

( [not] MORE EXCESS vs./and/but MORE FURTHER
MORE FURTHER instead of MORE EXCESS )


- DAHA GÜZEL değil/yerine BAŞKA/AYRI BİR GÜZEL


- DAHA ÖTE ile/ve/değil/yerine DAHA FARKLI


- DAHA) ("ÜST") GÜCE[OLANAKLARA/KİŞİLERE] TAPARLIK ile/ve/değil/yerine/||/<> ÖYKÜNME

( Düşük bilgi/bilinç seviyesindeki ya da çıkarcı kişilerin(zihinlerin), iyiliğ(in)e yönelimde, güdülenmesini ve kötülüğ(ün)e başvurmada da kendini tutmasını sağlatan en etkili/etkin iki durum/tutum. )


- DAHA ile/değil/yerine HÂLÂ


- DAHA ile/ve/değil/yerine/=/||/<> HENÜZ ile/ve/değil/yerine/=/||/<> HÂLÂ ile/ve/değil/yerine/=/||/<> ARTIK


- DÂHİL[Ar.] OLMAK değil/yerine/= İÇİNDE YER ALMAK/KATILMAK


- DAHİL değil/yerine/= İÇİNDE/İLE BİRLİKTE


- DÂHİLÎ değil/yerine/= İÇSEL


- DAHİLİYE değil/yerine/= İÇSAYRILIK


- DAHİYÂNE[Ar.] değil/yerine/= ÖKECE


- DAİRE[Ar. çoğ. EDVÂR] değil/yerine/= DEĞRE/YÜRÜTKE


- DAİREVİ değil/yerine/= DAİRESEL

( ... DEĞİL/YERİNE/= Daire ile ilgili. | Daire biçiminde olan. )


- DAKİK değil/yerine/= ÖYCÜL


- DAKİKA değil/yerine/= ÖYCE


- DALE/DISABILITY ADJUSTED LIFE EXPECTANCY[İng.] değil/yerine/= YETİ YİTIMINE AYARLANMIŞ YAŞAM BEKLENTISİ


- DALGA GEÇMEK ile/değil/yerine (SADECE) TAKLİT ETMEK

( Bozarak, yamultarak tekrar/taklit. İLE/DEĞİL/YERİNE Birinin davranışını/tutumunu, sözünü/sesisini gerçeğine en yakın durum çabasıyla tekrarlama. )

( Olumsuz. İLE/DEĞİL/YERİNE Olumlu ya da nötr. )

( Gereksiz, yersiz, anlamsız. İLE/DEĞİL/YERİNE Belirli bir ölçüde kabul görebilecek kadar/biçimde. )


- DALGI/GAFLET[Ar.] ile/ve/<>/değil/yerine BOŞLAMA/İHMAL[Ar.]

( CARELESSNESS vs./and/<>/but NEGLIGENCE
NEGLIGENCE instead of CARELESSNESS )


- DALKAVUK OLMAK değil/yerine DAL OLMAK


- DALKAVUK ile/değil/yerine/>< SOYTARI

( "Erke/kişiye/saraya". İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Halka. )


- DALMADAN ile/değil/yerine DAĞILMADAN


- DALY/DISABILITY ADJUSTED LIFE YEARS[İng.] değil/yerine/= YETİ YİTIMINE AYARLANMIŞ YAŞAM YILLARI


- DAMA ile/değil/yerine SATRANÇ

( 2000 sonrası. İLE/DEĞİL/YERİNE 2000 öncesi. )


- DAMARDAN" değil/yerine DOĞRUDAN


- DAMAT[Fars. < DAMAD] değil/yerine/= GÜVEY


- DAMLAYA DAMLAYA GÖL OLUR ile/ve/||/<> TAŞI DELEN, SUYUN GÜCÜ DEĞİL DAMLALARIN SÜREKLİLİĞİDİR


- DAMPING[İng.] değil/yerine/= DÜŞÜRÜM


- DAR'ÜL-HARB ile/değil/yerine/>< DAR'ÜL-İSLÂM

( Savaş. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Barış. )


- DARILMA ile/değil/yerine/>< DAYANMA


- DARILMAK ile/değil/yerine/>< SARILMAK


- DARLIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>< FERAHLIK


- DARPHANE değil/yerine/= DAMGAEVİ


- DARÜLACEZE değil/yerine/= DÜŞKÜNLEREVİ/BAKIM YURDU


- DATA INTEGRITY[İng.] değil/yerine/= VERİ BÜTÜNLÜĞÜ


- DATA MINING[İng.] değil/yerine/= VERİ MADENCİLİĞİ


- DATA OBJECT[İng.] değil/yerine/= VERİ NESNESİ


- DATA TAG[İng.] değil/yerine/= VERİ ETİKETLEME


- DATA WAREHOUSE[İng.] değil/yerine/= VERİ SAKLAĞI


- DATA[İng.] değil/yerine/= VERİ


- DATABEYZ[İng. < DATABASE] değil/yerine/= VERİTABANI


- DATUM[İng.] değil/yerine/= VERİ


- DÂVÂ "GÜTMEK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/> "DÂVÂ GÖRMEK"


- DAVÂ ile/ve/değil/yerine HİZMET


- DAVÂ ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< MÂNÂ

( Bilmezler mânâsını, ederler dâvâsını. )


- DAVÂ değil/yerine/>< TERK-İ DAVÂ


- DAVAR ile/değil/yerine BU DA VAR

( … İLE/DEĞİL/YERİNE )


- DAVET/İYE değil/yerine/= ÇAĞRI KÂĞIDI, OKUNTU


- DAVLUMBAZ/TAVLUMBAZ/DAVLUNBAZ[Ar. TABL + Fars. -BÂZ]/KÜLÂH[Fars. < KULAH: Şapka.] değil/yerine/= TÜMSEK/ÇIKINTI

( Mutfak duvarlarında ocak, fırın vb.nin dumanını toplayıp bacaya vermeye yarayan emici ile donatılmış, piramidimsi biçimde çıkıntı. | Ocağın üzerinde, eşya koymaya yarayan raf. | Üzeri oymalı, işlemeli, birkaç gözü olan bir çeşit dolap. | Yandan çarklı vapurların çarklarını örten yarım daire biçimindeki kapak. | Otomobillerin tekerleklerini örten yarım daire biçimindeki kapak. | Kaptan köşkü, gemilerdeki yönetim yeri. | Aralık, antre. | Gözenek. | Yüksek. )


- DAVNLOD[İng. < DOWNLOAD] değil/yerine/= İNDİRMEK


- DAVRANIŞ:
"KİŞİYE GÖRE" değil/yerine/>< İNSAN GİBİ


- DAVUL" ile/değil/yerine "SİVRİSİNEK"

( Anlamayana. İLE/DEĞİL/YERİNE Anlayana. )

( Az. İLE/DEĞİL/YERİNE Saz. )


- DAYAKLAR ile/ve/değil/yerine PENANLAR

( [kafatası avcılığı] Yapmışlardır. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Yapmamışlardır. )

( Iban, Kayan, Kenyan, Melanau ve Murat aşiretleri olarak ayrılmışlardır. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Nereden geldikleri kesin olarak bilinmiyor. [Miri kentinin 100 km. güneyinde yer alan Nia Mağarası'nda yapılan arkeolojik kazılar, Penanlar'ın atalarının 50.000 yıl önce bu topraklara yerleştiğini ortaya çıkarmıştır.] )


- DAYANÇ/SABIR:
BOYUN EĞMEK değil/yerine ÇABA GÖSTERMEK


- DAYANIŞMA:
MEKANİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ORGANİK


- DAYANMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BIRAKMAK


- DAYATILAN ile/değil/yerine BENİMSETİLEN


- DAYATMA/CI "ÇÖZÜMLER" ile/değil/yerine/>< GERÇEK/SAĞLAM ÇÖZÜMLER


- DAYATMA değil/yerine/>< DAYANIŞMA


- DAYATMA değil/yerine ESİNLENME

( [not] TO INSIST but TO BE INSPIRED
TO BE INSPIRED instead of TO INSIST )


- DAYATMA ile/değil/yerine ÖĞRETME[ANLATMA/GÖSTERME]


- DAYATMA ile/ve/değil/yerine SINIRLAMA


- DAYATMA ile/değil/yerine ZORUNLULUK


- DAYATMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÇÖZÜMSÜZ/ÇARESİZ OLMAK/KALMAK


- DB/DATABASE[İng.] değil/yerine/= VERITABANI


- DBB/PHYSICIAN INFORMATION BANK[İng.] değil/yerine/= DOKTOR BİLGİ BANKASI


- DBSCAN/DENSITY-BASED SPATIAL CLUSTERING OF APPLICATIONS WİTH NOİSE[İng.] değil/yerine/= YOĞUNLUĞA DAYALI UZAMSAL KÜMELEME


- DBU/DBS DEEP BRAIN STIMULATION[İng.] değil/yerine/= DERİN BEYİN UYARIMI


- DDİ/NATUREL LANGUAGE PROCESS[İng.] değil/yerine/= DOĞAL DİL İŞLEME


- DDOS/DISTRIBUTED DENIAL OF SERVICE[İng.] değil/yerine/= DAĞITIK SERVİS HİZMET REDDİ


- de d. in di.[Lat. < DE DIE IN DIEM] değil/yerine/= GÜNDEN GÜNE


- DE FACTO[İng.] değil/yerine/= GERÇEKTE, UYGULAMADA


- DE NOVO[İng.] değil/yerine/= YENİDEN


- DE NOVO değil/yerine/= YENİ | YENİDEN


- DEAKTİVE ETMEK değil/yerine/= ETKİNSİZLEŞTİRMEK


- DEBDEBE[Fars.] değil/yerine/= GÜRÜLTÜ/PATIRTI/TANTANA

( Ululuk, haşmet, büyük bir gösteriş. | Gürültü, tantana. )


- DEBDEBELİ/HAŞMETLİ/İHTİŞAMLI/MUHTEŞEM/ŞAŞAALI/ŞATAFATLI/HACCAL/TANTANALI/LÜKS değil/yerine/= GÖRKLÜ/GÖRKEMLİ/GÖSTERİŞLİ/IŞIGÖRKLÜ/İRİGÖRKLÜ


- DEBİLİTE değil/yerine/= DÜŞKÜNLÜK | GERİ ZEKÂLILIK


- DEBRİDMAN değil/yerine/= ÖLÜ DOKU TEMİZLİĞİ, KAZIMA


- DECENTRALIZED[İng.] değil/yerine/= MERKEZİ OLMAYAN


- DECISION TREE[İng.] değil/yerine/= KARAR AĞACI


- DEDEKTİF/HAFİYE değil/yerine/= İZSÜREN


- DEDEKTÖR[İng.] değil/yerine/= EYBULUR/ARARBULUR


- DEDİKODU/GIYBET[Ar.] ile/değil/yerine ELEŞTİRİ/TENKİD[Ar.]

( )


- DEDİKODU ile/değil/yerine HATA

( Çalışmayanın "yaptığı". İLE/DEĞİL/YERİNE Çalışanın yaptığı. )


- DEEP ECOLOGY değil/yerine/= DERİN ÇEVREBİLİM


- DEF-İ DEF değil/yerine/= SAVUYA SAVU


- DEF değil/yerine/= SAVU


- DEFA/KERE[Ar.] değil/yerine/= KEZ


- DEFAATLE değil/yerine/= KEZLERCE


- DEFAULT[İng.] değil/yerine/= VARSAYILAN


- DEFEKASYON değil/yerine/= DIŞKILAMA


- DEFEKT/DEFECT[İng.] değil/yerine/= KUSUR


- DEFEKTİF/DEFECTIVE[İng.] değil/yerine/= KUSURLU


- DEFETMEK değil/yerine/= SAVMAK/SAVUŞTURMAK


- DEFEYANS[İng. < DEFEASANCE] değil/yerine/= BAYILMA, BAYGINLIK


- DEFİBRİNASYON değil/yerine/= FİBRİNSİZLEŞ(TİR)ME


- DEFİNE değil/yerine/= GÖMÜ


- DEFİSİT/DEFICIT[İng.] değil/yerine/= EKSİKLİK


- DEFLEKSİYON/DEFLECTION[İng.] değil/yerine/= SAPIŞ


- DEFLEKSİYON/DEFLECTION[İng.] değil/yerine/= SAPIŞ


- DEFORMASYON/DEFORMATION[İng.] değil/yerine/= BİÇİMSİZLEŞME


- DEFORMASYON değil/yerine BİÇİM BOZULMASI


- DEFORMİTE/DEFORMITY[İng.] değil/yerine/= BİÇİM BOZUKLUĞU


- DEFTER-İ KEBİR/LEDGER[İng.] değil/yerine/= BÜYÜK DEFTER


- DEFTERDAR değil/yerine/= İLSAYMAN


- DEĞER "YARGISI" ile/değil/yerine/>< DEĞER BİLGİSİ


- DEĞER BAHA değil/yerine/= DEĞER EDER


- DEĞERLERİ BELİRLEMEK değil/yerine/< DEĞERLERİN, BİZİM İÇİN DEĞERİ


- DEĞERLERİMİZİ, ÇÖP DURUMUNA DÜŞÜRMEK değil/yerine ÇÖPLERİMİZİ, DEĞER DURUMUNA ÇIKARMAK


- DEĞERLİ OLAN BİR ŞEYİ/ŞEYLERİ SEVMEK ile/ve/<>/değil/yerine DEĞERİ SEVMEK

( [not] TO LOVE WHICH ARE VALUED vs./and/<>/but TO LOVE THE VALUE
TO LOVE THE VALUE instead of TO LOVE WHICH ARE VALUED )


- DEĞERLİ OLDUĞUNDAN ÖNEMLİ ile/değil/yerine ÖNEMLİ OLDUĞUNDAN DEĞERLİ


- DEĞERLİ/LİK / DEĞERSİZ/LİK ile/ve/değil/yerine/<> GEÇERLİ/LİK / GEÇERSİZ/LİK


- Değil! de DİNLE!!!


- Değil! de, SUS!!!


- DEĞİL!!!


- DEĞİL/LİK ile/ve OLAMAZ/LIK

( NEGATION vs./and NOT POSSIBLE, IMPOSSIBILITY )


- DEĞİL ile "YOK"


- DEĞİL ile BİLE DEĞİL

( NOT vs. EVEN NOT )


- DEĞİL ile BİLE DEĞİL


- DEĞİL ile/ve HAYIR!

( NOT vs./and NO )


- DEĞİL ile OLMAMA

( NOT vs. NON-BEING )


- DEĞİL ile OLMAYAN

( NOT vs. UN )


- DEĞİL ile/ve/değil/yerine YERİNE


- DEĞİLDİRLER değil DEĞİLLERDİR


- DEĞİLLEME ve/> AŞKINLIK


- DEĞİLLEME ve BÜTÜNLÜK

( NEGATION and INTEGRITY )


- DEĞİLLEME ve DEĞİLLEYEREK

( NEGATION and IN NEGATION )


- DEĞİLLEME = NEFİY, İNKÂR, SELB = NEGATION[İng., Fr., Alm.] = NEGATIO[Lat.] = APOPHASIS[Yun.]


- DEĞİLLEMELİ!


- DEĞİLLİK ile ...

( NEGATIVE )


- DEĞİŞ(TİR)MEYE ÇALIŞMAK ile/ve/değil/yerine/< ANLAMAYA ÇALIŞMAK


- DEĞİŞİMDE:
KATILAŞMIŞLIK değil/yerine AKILLANMIŞLIK

( Canı çok acıyarak. DEĞİL/YERİNE Yeterince/çok şey öğrenerek/bilerek. )


- DEĞİŞİMİN:
KURBANI OLMAK değil/yerine/>< USTASI OLMAK

( [not] TO BE VICTIM OF CHANGE vs./but BEING MASTER OF CHANGE
BEING MASTER OF CHANGE instead of TO BE VICTIM OF CHANGE )


- DEĞİŞMEYEN ile/ve/>/değil/yerine DÖNÜŞÜMDE, DEĞİŞMEYEN


- DEĞİŞMEZ/LİK ile/ve/değil/yerine BENZER/LİK


- DEĞİŞTİRMEK ile/değil/yerine DEĞİŞİM

( [not] TO CHANGE vs./but ALTERATION
ALTERATION instead of TO CHANGE )


- DEĞİŞTİRMEK ile/ve/değil/yerine DEĞİŞİME KATKIDA BULUNMAK

( Değişimin sırrı, tüm enerjini, yeniyi inşâ etmek üzerine odaklamandır! Eskiyle savaşmak üzerine değil! )

( The secret of change is to focus all of your energy, not on fighting the old, but on building the new. )


- DEĞİŞTİRMEK ile/ve/değil/yerine GÜNCELLEŞTİRMEK


- DEĞİŞTİRMEK ile/ve/değil/yerine ZENGİNLEŞTİRMEK


- deglut.[Lat. < DEGLUTIATUR] değil/yerine/= YUT, YUTUNUZ


- DEGRADASYON/DEGRADATION[İng.] değil/yerine/= BOZUNMA | YIKILIM


- DEGRADASYON değil/yerine/= BOZUNMA, YIKIM


- DEHİDRATASYON/DEHYDRATION[İng.] değil/yerine/= SU-YÜKÜN YİTIMİ/SU KAYBI


- DEHİSANS/DEHISCENCE[İng.] değil/yerine/= DOKU AYRILIM | AYRILMA


- DEHLİZ[Fars.]/KORİDOR[Fr. < CORRIDOR] değil/yerine/= GEÇENEK


- DEHŞET değil/yerine/= YILGI


- DÉJÀ ENTENDU[İng.] değil/yerine/= SANKİ İŞİTTIM SANISI


- DÉJÀ PENSÉ[İng.] değil/yerine/= SANKİ DÜŞÜNDÜM SANISI


- DÉJÀ VU[Fr./İng.] değil/yerine/= SANKİ GÖRDÜM SANISI


- DEJENERASYON/DEGENERATION[İng.] değil/yerine/= YOZLAŞMA | BOZUNMA


- DEJENERATİF/DEGENERATIVE[İng.] değil/yerine/= BOZUNDURAN


- DEJENERE değil/yerine/= YOZ

( Doğada olduğu gibi kalarak işlenmemiş olan. | Kaba, adi, bayağı. | Yozlaşmış. | Kısır. )


- DEKADANS[Fr., İng. < DECADENCE] değil/yerine/= ÇÖKÜŞ, GERİLEME


- DEKALSİFİKASYON değil/yerine/= KİREÇSİZLEŞME


- DEKAN değil/yerine/= YETİLBEY

( Mâlî Papaz. DEĞİL/YERİNE ... )


- DEKAT/DECADE[İng.] değil/yerine/= ON YIL


- DEKLARASYON değil/yerine/= BİLDİRİM


- DEKLARE (ETMEK) değil/yerine/= BİLDİRMEK


- DEKODER[İng. < DECODER] değil/yerine/= ÇÖZÜCÜ


- DEKOLMAN/DETACHMENT[İng.] değil/yerine/= DOKU AYRILMASI


- DEKOLMAN değil/yerine/= AYRILMA


- DEKOMPANSE/DECOMPENSATED[İng.] değil/yerine/= DENGELENEMEMIŞ | DAĞILMIŞ


- DEKOMPANZASYON/DECOMPENSATION[İng.] değil/yerine/= DENGELENEMEME | DAĞILMA


- DEKOMPRESYON/DECOMPRESSION SICKNESS[İng.] değil/yerine/= BASI GİDERME | BASINÇ GİDERME | VURGUN


- DEKOR[İng.] değil/yerine/= KURULGU


- DEKOVİL[Fr. < DECAUVILLE] değil/yerine/= KÜÇÜK DEMİRYOLU

( Ray aralığı 60 santimetre ya da daha az olan, araçları buhar ya da insan gücüyle yürütülen küçük demiryolu. )


- DEKREŞENDO/DECRESCENDO[İng.] değil/yerine/= GİDEREK AZALAN


- DEKREŞENDO değil/yerine/= GİDEREK AZALAN


- DEKSTER/DEXTER[İng.] değil/yerine/= SAĞ


- DEKSTROKARDİ değil/yerine/= SAĞDA YÜREK


- DELESYON değil/yerine/= SİLİNME | YİTİM


- DELGİ(MATKAP[Ar. < MİSKAB]): DARBESİZ ile/değil/yerine/> DARBELİ

( Delme işlemi yapılırken darbe uygulamaz. Delme işlemi yalnızca dönerek yapılır. Genelde basit tadilat işlemleri için kullanılır. Basit delik açma işlemleri ya da vidalama işlemleri için kullanımı yaygındır. [Eğer yüksek devire sahipse o zaman sert malzemelerin delinmesinde de kullanılabilir.] İLE/DEĞİL/YERİNE/> Sert malzemelerin delinmesi işleminde kullanılır. Delme işlemi dönerek ve aynı zamanda ileri geri hareketler ile gerçekleştirilir. Delme işlemi daha hızlı biçimde gerçekleştirilir. Delme işlemi çok daha kolay yapılır. [Beton ya da metal gibi oldukça sert malzemelerin delinmesinde darbeli matkap yeğlenilmelidir. Hem profesyonel, hem de basit tadilatlarda kullanılabilen araçlardır. Farklı watt gücünde olanları bulunur.] )


- DELİ/LER ile/değil/yerine/>< DELİL/LER


- DELİ/LİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BİLGİLİ/LİK

( Bilgisizler/cahiller ve düşün[e]meyenler için anlayamadıkları her şey [ve herkes] "deli/lik"tir. )


- DELİ ile/değil/yerine "AKLI DALGALI"


- DELİ ile/değil/yerine/<>/>< AKILLI

( Sadece, aklı başında olanlar, deli olduklarını kabul ederler. )

( Dışından, kendi kendine konuşunca. İLE/DEĞİL/YERİNE/<>/>< İçinden, kendi kendine konuşunca. )


- DELİCİ/LİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/</>< VERİCİ/LİK


- DELİK ile/değil/yerine AÇIKLIK


- DELİL/REHBER değil/yerine/= KILAVUZ


- DELİL değil/yerine/= TUTAMAK


- DELİLİK ile/değil/yerine GÜVENİLİR "DELİLİK"


- DELİRTME değil/yerine/>< BELİRTME

( Zihnin başedemediği tek şey belirsizliktir. Eğer yakınlarımızı "delirtmek" istemiyorsak, ancak zihnimizden/düşünce(ler)mizden/niyetimizden/yaklaşımımızdan ve/ya da durumumuzdan çevremizi haberdar ederek buna engel olabiliriz. Konuşmayarak, "susmayı"/"az konuşmayı" bir "beceri/fark" görerek iletişim ve paylaşım içinde olamaz, ortak alanda, birlikte hareket edemeyiz. )


- DELİSİ OLMAK/OLAN ile/değil/yerine DÜŞKÜN


- DEMAGOJİ[Fr. DÉMAGOGIE]["DEMOGOJİ" değil!] ile POLEMİK

( ... İLE Yazarak/yazılı tartışma.[söz dalaşı vs. değildir!] [İSTİŞ'ÂR: Yazı ile bildirilmesini isteme.] )


- DEMARKASYON değil/yerine/= AYRIM ÇİZGİSİ


- DEMEDİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DENİLMEDİ

( Karl Marx, "Din, halk için afyondur" demedi!
Adam Smith, "Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler" demedi!
Thomas Hobbes, "İnsan, insanın kurdudur" demedi!
Niccolò Machiavelli, "Her şey mübahtır" demedi!
İbn Haldun, "Coğrafya, kaderdir" demedi!!! )


- DEMEDİKLERİMİZİ DEMESİNLER ile/değil/yerine/||/<>/< "İSTEDİKLERİNİ DESİNLER"


- DEMEK İSTİYOR/UM Kİ, ... ile/değil/yerine DİYOR/UM Kİ, ...


- DEMEK Kİ ... ile/değil/yerine BELKİ DE ...


- DEMOGRAFİ/K / DEMOGRAPHY/DEMOGRAPHIC[İng.] değil/yerine/= ÇOĞA BİLİMİ


- DEMOGRAFİ değil/yerine/= ÇOĞABİLİM


- DEMOGRAFİK değil/yerine/= ÇOĞABİLİMSEL/ÇOĞASAL


- DEMOKRASİ değil/yerine/= ELERKİ


- DEMONSTRASYON/DEMONSTRATION[İng.] değil/yerine/= TANITIM GÖSTERİSİ


- DEMORALİZASYON değil/yerine/= ÖZCÜL GÜÇ YİTİMİ


- DEMORALİZE OLMAK/ETMEK değil/yerine/= ÖZCÜL GÜCÜNÜ YİTİRMEK/BOZMAK


- DENEME-YANILMA değil/yerine YAŞANMIŞLIKLARDAN DERS ALMAK


- DENEMEK > TAKLİT ETMEK değil/yerine/></> DÜŞÜNMEK

( En acı olan. > En kolay olan. DEĞİL/YERİNE/<>/> En akıllıca olan. )


- DENERVASYON değil/yerine/= SİNİRSİZLEŞME


- DENEY BİLİMLERİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BİLİM


- DENEY ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GİRİŞİM


- DENEYEN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GÖZLEMLEYEN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DİNLEYEN

( "Aptal/ahmak". İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< "Yarı akıllı". İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Akıllı. )

( DİNLEYEN, DİNLENİR [DİNLEYENİ, DİNLERLER]
DİNLEYEN, DİNLENİR [DİNLEYEN, RAHAT EDER]
DİNLEYEN, DİNLENİR [DİNLEYEN, DİN SAHİBİ OLUR] )


- DENEYİM ile/değil/yerine/> ÜMİT

( Ümit, her zaman, deneyimi yener. )


- DENEYİMLENİLEBİLECEK OLANIN "İSTENİLMESİ/BEKLENİLMESİ" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DENEYİMLEMEKTE OLUNAN


- DENEYSEL ile/ve/<>/değil/yerine RASTLANTISAL


- DENGESİZ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DALGALI


- DENGESİZ ile/değil DENGİ(/N/M) DEĞİL


- DENGİNİ ARAMAK/ARAYAN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KENDİNİ ARAMAK/ARAYAN

( "Küçük zihinliler". DEĞİL/YERİNE İleri zihinliler. )


- DENİZİN:
"KABARMASI" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DALGALANMASI


- DENSİZ/LİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< HEVESLİ/LİK


- DEONTOLOJİ/DEONTOLOGY[İng.] değil/yerine/= DAVRANIŞ KURALLARI BİLİMİ MESLEK AHLÂKI BİLİMİ, DAVRANIŞ KURALLARI BİLİMİ


- DEONTOLOJİ/K değil/yerine/= ÖDEVBİLİM/SEL / ÖDEVSEL


- DEONTOLOJİST değil/yerine/= ÖDEVBİLİMCİ


- DEONTOLOJİZM değil/yerine/= ÖDEVBİLİMCİLİK


- DEPAR[Fr.] değil/yerine ÇIKIŞ


- DEPARTMAN değil/yerine/= BÖLÜM | ANA BİLİM DALI


- DEPLASMAN/DISPLACEMENT[İng.] değil/yerine/= YER DEĞİŞTİRME


- DEPLAZMOLİZ değil/yerine/= SU ALMA/YUTMA


- DEPLESYON/DEPLETION[İng.] değil/yerine/= TÜKENME | SİLINME


- DEPLESYON değil/yerine/= TÜKENME


- DEPO/KÖMÜRLÜK değil/yerine EV/OFİS/APARTMAN/PARK


- DEPO değil/yerine/= YIĞ


- DEPOLANANIN DİLİ ile/ve/değil/yerine KULLANILANIN DİLİ


- DEPOLARİZASYON/DEPOLARIZATION[İng.] değil/yerine/= KUTUPSUZLAŞMA


- DEPOLARİZASYON değil/yerine/= KUTUPSUZLAŞMA


- DEPOZİT değil/yerine/= GÜVENCE AKÇESİ


- DEPREM / ZELZELE/ZİLZÂL/ZELZAL/ZÜLZAL[Ar.] değil/yerine/= YER SARSINTISI/YER SARSAN


- DEPRESAN değil/yerine/= BASKILAYICI


- DEPRESÖR/DEPRESSOR[İng.] değil/yerine/= AŞAĞI ÇEKEN


- DEPRESYON/KRİZ değil/yerine/= BUNALIM, ÇÖKÜNTÜ


- DEPRESYON ile MELANKOLİ ile HİSTERİ/K["İSTERİK" değil!]

( Modern çağda. İLE Ortaçağda. İLE Antik çağda. )

( Daha çok kadınlarda görülen ortak hastalıklardan. )

( Dünyada her yıl, kadınların %10'u, beylerin %3-4'ü ciddi boyutta depresyona girmektedir. )


- DER-UHDE[Fars.] değil/yerine/= ÜSTÜNE ALMA, YÜKLENME


- DERDE:
DERMAN ile/ve/değil/yerine/||/<> TESELLİ


- DERDE:
DEVÂ ile/ve/değil/yerine/<> TESELLİ

( Gövdede. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<> Zihinde. )


- DEREBEYLİK ile/değil/yerine/<>/> DEVLET


- DERECE[Ar.]/DEGREE[İng.] değil/yerine/= DİZİL


- DERECE/TERMOMETRE değil/yerine/= DİZİLGE/SICAKLIKÖLÇER


- DERGİ/GAZETE OKUMAK ZAMANINI VE YERİNİ BİLMEK[ARKADAŞ VE YAKINLARIN YANINDA değil!]


- DERİ KARARMASI/DİFTERİ[Fr. < Yun.] değil/yerine/= KUŞPALAZI

( Çoğunlukla çocuklarda görülen, boğaz, yutak çeperine yerleşen mikropların yol açtığı bulaşıcı hastalık. )


- DERİMİZİN "RENGİ" değil/yerine DEĞERLERİMİZİN RENGİ


- Derin kalın değil! KONUŞ!!!


- DERİVASYON/DERIVATION[İng.] değil/yerine/= ELEKTRİK GERILIM FARKI | TÜRETME


- DERİVATİF/DERIVATIVE[İng.] değil/yerine/= TÜREMIŞ


- DERİVE/DERIVED[İng.] değil/yerine/= TÜREMİŞ


- DERM[İng.] değil/yerine/= DERİ | KATMAN | YAPRAK


- DERMA-/DERMATO/DERMO- değil/yerine/= DERİ [İLE İLGİLİ]


- DERMAN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DEVRÂN


- DERPİŞ ETMEK değil/yerine/= ÖNGÖRMEK/GÖZ ÖNÜNDE TUTMAK/USUNDAN GEÇİRMEK


- DERS YAPMAK ile/değil/yerine DERS(İ) İŞLEMEK


- DERS[Ar.] değil/yerine/= ÖĞRENCE/ÖĞREŞ


- DERS ile/ve/değil/yerine/||/<>/< OTURUM


- DERT/LERİNİ ANLATMAK ile/değil/yerine (NİTELİKLİ VE YÜKSÜZ) İLİŞKİ (KURMAK)


- DERT ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< DERS


- DERT ile/değil/yerine UĞRAŞ


- DESANDAN/DESCENDING[İng.] değil/yerine/= INEN, AZALAN


- DESANDAN değil/yerine/= İNEN


- DEŞARJ/DISCHARGE[İng.] değil/yerine/= BOŞALIM


- DEŞARJ değil/yerine/= BOŞALIM


- DEŞARJ ile/ve/değil/yerine ORGAZM

( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Küçük ölüm. )


- DEŞEKSİYON değil/yerine/= HAREKET SAPMASI


- DESELERASYON/DECELERATION[İng.] değil/yerine/= YAVAŞLAMA


- DESELERASYON değil/yerine/= YAVAŞLAMA


- DESENSİTİZASYON/DESENSITIZATION[İng.] değil/yerine/= DUYARSIZLAŞTIRMA


- DESENSİTİZASYON değil/yerine/= DUYARSIZLAŞMA, DUYARSIZLAŞTIRMA


- DEŞİFRE değil/yerine/= GİZİ ÇÖZÜLMÜŞ


- DESİNLER DİYE YAPMAK değil/yerine İŞLET FİİLİN, DUYSUN KULAĞIN


- DESKUAMASYON değil/yerine/= DÖKÜLME


- DESPOT[Fr.] değil/yerine/= BUYURGAN


- DESTÂN[Fars.]/EPOPE[Fr. < Yun.] değil/yerine/= OZYIR


- DESTANÎ/EPİK değil/yerine/= OZYIRSI


- DESTEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DAYANAKÇA


- DESTRÜKSİYON/DESTRUCTION[İng.] değil/yerine/= YIKIM


- DESTRÜKTİF/DESTRUCTIVE[İng.] değil/yerine/= YIKICI


- det.[Lat. < DETUR] değil/yerine/= VERİLSİN


- DETAŞMAN/DETACHMENT[İng.] değil/yerine/= AYRILMA


- DETAY[İng./Fr. < DETAIL]/TEFERRUAT[Ar.] değil/yerine/= AYRINTI/LAR


- DETERMINAN/DETERMINANT[İng.] değil/yerine/= BELİRLEYİCİ


- DETERMİNASYON/DETERMINATION[İng.] değil/yerine/= BELİRLEME


- DETERMİNİZM/DETERMINISM[İng.] değil/yerine/= BELİRLEYİMCİLİK


- DETOKSİFİKASYON/DETOXIFICATION[İng.] değil/yerine/= ARINDIRMA


- DEVALÜASYON/DEVALUATION[İng.] değil/yerine/= DEĞERSİZLEŞTİRME


- DEVALÜASYON değil/yerine/= DEĞER DÜŞÜRÜMÜ


- DEVAM EDEN değil/yerine/= SÜREGELEN


- DEVAM ETMEK değil/yerine/= SÜRDÜRMEK / SÜRMEK/SÜRÜP GİTMEK


- DEVAM ETTİRMEK/İDAME("İTAM/İTAME" değil!) ETTİRMEK değil/yerine/= SÜRDÜRMEK/SÜRMESİNİ SAĞLAMAK


- DEVAM değil/yerine/= SÜREY


- DEVAMEN değil/yerine/= SÜREYİNDE


- DEVAMLI[Ar.] değil/yerine/= SÜREKLİ


- DEVAMLILIK değil/yerine/= SÜREYLİK


- DEVE ile/ve/||/<> "ASLAN" ile/ve/değil/yerine/||/<>/> BEBEK


- DEVE-CÜCE OYUNU ile/değil/yerine AŞURE OYUNU


- DEVİR[Ar.] değil/yerine/= ÇAĞ/DÖNEM


- DEVİR/ASIR değil/yerine/= ÇAĞ/DÖNEM


- DEVİR/DEVİR TESLİM değil/yerine/= GÖREV GEÇİŞ


- DEVİR/DEVR ile/değil/yerine BEREKET


- DEVİR/DEVRE[Ar.]/PERİYOT[İng. < PERIOD] değil/yerine/= DÖNEM/ÇEVRİM

( ... DEĞİL/YERİNE/= Sürekli ve düzenli değişme, devir. | Bir elektrik akımının, iletken üzerinde aldığı yol, devre. )


- DEVİR/PERİYOT değil/yerine/= GEÇİSÜRE


- DEVİR/TEMLİK değil/yerine/= GEÇİRİ


- DEVİR değil/yerine/= DÖNME/DÖNÜŞ


- DEVİR değil/yerine/= GEÇİRİLME


- DEVİYASYON değil/yerine/= SAPMA


- DEVLET (ANLAYIŞI) ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DEĞER (ANLAYIŞI)


- DEVLET HAZİNESİ[Ar.] değil/yerine/= GENERK AĞIŞI


- DEVLET İDARESİ değil/yerine/= GENERK YÖNETİMİ


- DEVLET TAHVİLİ değil/yerine/= GENERK ÇEVRİLİ


- DEVLET TEŞKİLÂTI değil/yerine/= GENERK ÖRGÜTÜ


- DEVLET değil/yerine/= GENERK


- DEVLET ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TÜZE/HUKUK

( "Yüce". İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< En yüce. )


- DEVR-İ DAİM değil/yerine/= SÜRER GİDER


- DEVRALMAK[Ar.] değil/yerine/= GEÇİRALMAK


- DEVREDİLMEK/DEVROLMAK değil/yerine/= GEÇİRİLENMEK


- DEVREMÜLK HAKKI değil/yerine/= DÖNEMEV ÜLEVİ


- DEVREMÜLK değil/yerine/= DÖNEMEV


- DEVRETMEK değil/yerine/= GEÇİRİLEMEK


- DEVRİLE DEVRİLE ile/değil/yerine/||/<>/></> EVRİLE EVRİLE


- DEVRİM "YAPMAK" ile/ve/<>/değil/yerine DEVRİM "YARATMAK"


- DEVRİM ile/ve/değil/yerine/<> DEĞİŞİKLİK


- DEVRİM ile/ve/değil/yerine/<>/> DEVİNİM

( [not] REVOLUTION vs./and/but/<>/> MOVEMENT
MOVEMENT instead of REVOLUTION )


- DEVRİM ile/ve/>/değil/yerine EVRİM

( Nedenlerini bilmediğimiz olaylara verdiğimiz ad. İLE/VE/>/DEĞİL/YERİNE Nedenlerini/nasıllarını, süreçlerini ve sonuçlarını bildiklerimiz. )


- DEVRİM ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SİVİL İTAATSİZLİK


- DEVRİYE değil/yerine/= GEZENKOL


- DEVRİYE değil/yerine GEZGE


- DEVŞİRME ile/değil/yerine ÖZÜMSEME


- DEYİL" değil DEĞİL


- DEZENFEKSİYON/DISINFECTION[İng.] değil/yerine/= BULAŞ SAVMA


- DEZENFEKTAN/DISINFECTANT[İng.] değil/yerine/= BULAŞSAVAR


- DEZENFORMASYON değil/yerine/= BİLGİ ÇARPITMA


- DEZENTEGRASYON/DISİNTEGRATION[İng.] değil/yerine/= PARÇALANMA | BENLİK DAĞILMA


- DEZORYANTASYON/DISORIENTATION[İng.] değil/yerine/= YÖNELIM BOZUKLUĞU


- DEZORYANTASYON değil/yerine/= YÖNELİM KAYBI


- DF/DOCUMENT FREQUENCY[İng.] değil/yerine/= BELGE SIKLIĞI


- DG/DIRECT RADIOGRAPHY[İng.] değil/yerine/= DİREKT GRAFİ, DOĞRUDAN X-IŞINLI GÖRÜNTÜLEME


- Dİ/DIABETES INSIPIDUS[İng.] değil/yerine/= ŞEKERSİZ ŞEKER HASTALIĞI


- DIABETES MELLITUS[İng.] değil/yerine/= ŞEKER HASTALIĞI


- DIAM/DIGITAL IMAGING ADOPTION MODEL[İng.] değil/yerine/= DİJİTAL GÖRÜNTÜLEME BENIMSEME MODELİ


- DİASPORA[Fr.] değil/yerine/= KOPUNTU | AZINLIK

( Herhangi bir ulusun ya da inanç mensuplarının ana yurtları dışında azınlık olarak yaşadıkları yer. | Herhangi bir ulusun yurdundan ayrılmış kolu, kopuntu. | Yahudilerin ana yurtlarından ayrılarak yabancı ülkelerde yerleşen kolları. | Kopmuş parça. )


- DİASTOLIC BLOOD PRESSURE[İng.] değil/yerine/= GEVŞEM KAN BASINCI


- DİBÂCE[Ar.] değil/yerine/= BAŞLANGIÇ, ÖNSÖZ


- DICOM/DIGITAL IMAGING AND COMMUNICATIONS IN MEDICINE[İng.] değil/yerine/= TIPTA SAYISAL GÖRÜNTÜLEME VE İLETİŞİM


- DİDİŞME ile/değil/yerine/>< TARTIŞMA


- dieb. alt.[Lat. < DIEBUS ALTERNIS] değil/yerine/= GÜN AŞIRI


- dieb. secund.[Lat. < DIEBUS SECUNDIS] değil/yerine/= İKİ GÜNDE BİR


- dieb. TERT.[Lat. < DIEBUS TERTIIS] değil/yerine/= ÜÇ GÜNDE BİR


- DİFAZİK/DİPHASİC[İng.] değil/yerine/= İKİ EVRELİ


- DİFAZİK değil/yerine/= İKİ DEVRELİ


- DİFERANSİYASYON/DIFFERENTIATION[İng.] değil/yerine/= FARKLILAŞMA


- DİFERANSİYE/DIFFERENTIATED[İng.] değil/yerine/= FARKLILAŞMIŞ


- DİFERANSİYEL HESAP değil/yerine/= AYRIMSAL SAYIŞ


- DİFRAKSİYON[Fr./İng. < DIFFRACTION] değil/yerine/= KIRINIM

( Işık, ses ve radyoelektrik dalgalarının karşılaştığı bazı engelleri dolanarak geçmesi. )


- DİFÜZ/DIFFUSE[İng.] değil/yerine/= YAYGIN


- DİĞER TARAFTAN değil/yerine/= ÖTE YANDAN


- DİĞER ile/ve/değil/yerine/||/<>/&gt;&lt;/< DEĞER

( "DEĞER"lerimizi, "DİĞER"lerimizden ayıramıyorsak;
"MEĞER"lerimizi bir cebimize, "KEŞKE"lerimizi öteki cebimize koymak durumunda kalırız. )


- DİĞER değil/yerine/= ÖTEKİ/ÖTE/ÖBÜR/BAŞKA


- DIGITAL SIGNATURE[İng.] değil/yerine/= DİJITAL İMZA


- DIGITAL[İng.] değil/yerine/= SAYISAL | PARMAKLA | PARMAKSI


- DİJİTAL değil/yerine/= SAYISAL


- DİJİTAL değil/yerine/= SAYISAL | PARMAKLA


- DİJİTALİN değil/yerine/= YÜKSÜKOTU

( Sıracagillerden, kalp sayrılıklarında kullanılan bir alkaloit veren, çiçekleri yüksük biçiminde olan bitki. )


- DİJITALİZASYON/DİGITALIZATION[İng.] değil/yerine/= SAYISALLAŞTIRMA


- DİKİŞ:
EL İLE ile/ve/değil/yerine/||/<>/> MAKİNE İLE


- DİKİŞTE:
OVERLOK ile/değil/yerine LOK


- DİKKAT ÇEKMEK ile/ve/değil/yerine/<> DİKKAT ETMEK


- DİKKAT ÇEKMEK ile/ve/değil/yerine ÖNEMİNİ BELİRTMEK


- DİKKAT ETMEK değil/yerine/= GÖZEÇLEMEK


- DİKKAT ETMEMEK/ETMEMİŞ OLMAK ile/ve/değil/yerine ANIMSA(YA)MAMAK


- DİKKAT değil/yerine/= GÖZEÇ


- DİKKATE ŞAYAN değil/yerine/= GÖZECE DEĞER


- DİKKATİNİ TOPLAMAK/KONSANTRE OLMAK değil/yerine/= GÖZEÇLENMEK/YOĞUNLAŞMAK


- DİKOTOMİ/[İng. DICHOTOMY] değil/yerine/= İKİLİK | İKİLEM/Lİ / İKİLEMSEL


- DİKOTOMİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/> TRİKOTOMİ


- DİKROTİK/DICROTIC[İng.] değil/yerine/= ÇİFT VURULU


- DIKW/DATA-INFORMATION-KNOWLEGDE-WISDOM HIERARCHY[İng.] değil/yerine/= VERİ-BİLİ-BİLGİ-BİLGELİK SIRADÜZENİ


- DİL-HÛN[Fars.] değil/yerine/= İÇİ KAN AĞLAYAN


- dil.[Lat. < DILUE] değil/yerine/= SULANDIR, SEYRELT


- DİL ile "Dİ:L"[< DEĞİL]


- DİL ile/ve/<>/değil/yerine ÜSLÛB

( Üslûb-u beyân/lisân, aynıyla insan. )


- DİLATASYON/DİLATATION[İng.] değil/yerine/= GENİŞLEME


- DİLATE/DİLATED[İng.] değil/yerine/= GENİŞLEMIŞ


- DİLATOMETRE[Fr.] değil/yerine GENLEŞMEÖLÇER


- DİLATÖR/DİLATORY[İng.] değil/yerine/= GENİŞLETEN


- DİLDEN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TELDEN


- DİLEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/</>< GERÇEK/LİK


- DİLEMMA/KIYAS-I MUKASSEM değil/yerine/= İKİLEM


- DİLENMEK ile/ve/değil/yerine DİLEMEK

( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Beklenti içinde olmadan istemek. )


- DİLUE/DİLUTED[İng.] değil/yerine/= SEYRELTİK


- DİLÜSYON/DİLUTION[İng.] değil/yerine/= SEYRELTME


- DİMİ ile/değil "Dİ Mİ?" [DEĞİL Mİ?]

( Sıkı dokunmuş, bir tür pamuklu kumaş. İLE/DEĞİL Soru kipi olduğunu gösteren ayrık mi'lere, hangi zaman, zemin ve koşul olursa olsun, yazımlarımızda, boşlukların önemine ve okuyuculara gösterilmesi gereken saygının olmazsa olmazlığı! )


- DİN ANLATIMINDA:
BÖLÜNMÜŞLÜK ile/değil/yerine KAPSAMLI/LIK


- DİN/RELİGİON değil/yerine/= KÖNE


- DİN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< FELSEFE

( Anlama ilişkin soruların akıl ile değil kurguyla yapılacağına yönelik yaklaşımı, felsefenin soruları içinde kalarak yanıtlamaya çalışmak. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Kişinin [ve evrenin] sorularına aklın sınırları içinde kalarak yanıt vermeye çalışmak. )

( GAZÂLÎ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KANT )

( Avam'ın "felsefesi". İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Havas'ın "dini". )


- DİNAMİK/DYNAMIC[İng.] değil/yerine/= DEVİNGEN


- DİNAMİK değil/yerine/= DEVİMBİLİM


- DİNAMİK değil/yerine/= DEVİMLİ/DEVİNGEN/DİRİMLİ/ETKİN/DEVİMSEL


- DİNAMİZM değil/yerine/= DEVİMSELLİK / DEVİMSELCİLİK


- DİNAMO/JENERATÖR değil/yerine/= ÜRETEÇ


- DİNAMO değil/yerine/= SÜRÜKLEÇ


- DİNAMOMETRE değil/yerine/= KUVVETÖLÇER

( Güçleri/kuvvetleri ölçmeye yarayan araç. )


- DİNE SAHİP OLMAK değil/yerine DİNİ/Nİ İZLEMEK


- DİNGİL ile/değil/yerine/>< DİNGİN


- DİNİ:
ANLADIKTAN SONRA YAŞAMAK ile/ve/değil/yerine YAŞADIKTAN SONRA ANLAMAK


- DİNÎ/RELIGIOUS değil/yerine/= KÖNEL


- DİNLEMEMEK ile/ve/||/<> BASTIRMAYA ÇALIŞMAK ile/ve/||/<> ORTAMDA DEĞİLMİŞ GİBİ DAVRANMAK


- DİNLEMİŞ/DİNLİYOR GİBİ GÖRÜNMEK ile/değil/yerine DİNLEMEK


- DİNSEL ile/ve/değil/yerine DİLSEL

( Sınırlayıcı olabilir. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Birleştirici, buluşturucu, uzlaştırıcı[dır]. )


- DİPFRİZ[İng. < DEEP FREEZE] değil/yerine DONDURAÇ / DERİN DONDURUCU


- DİPLEJİ/DİPLEGIA[İng.] değil/yerine/= İKİ TARAFLI FELÇ


- DİPLEJİ değil/yerine/= ÜST YARI FELCİ


- DİPLOPİ/DİPLOPIA[İng.] değil/yerine/= ÇİFT GÖRME


- DIRAFT[İng. < DRAFT] değil/yerine/= TASLAK


- DİREKSİYON değil/yerine/= YÖNELTEÇ


- DİREKSİYON değil/yerine/= YÖNELTEÇ


- DİREKSİYONEL/DİRECTIONAL[İng.] değil/yerine/= YÖNLENDİRİLMİŞ


- DİREKSİYONEL değil/yerine/= YÖNLENDİRİLMİŞ


- DİREKT OLARAK değil/yerine DOĞRUDAN


- DİREKT/DİRECT[İng.] değil/yerine/= DOĞRUDAN


- DİREKT değil/yerine/= DOĞRUCA


- DİREKT değil/yerine/= DOĞRUDAN


- DİREKT değil/yerine/= DOLAYSIZ/DOĞRUDAN/ARACISIZ


- DİREKTİF/TÂLİMAT değil/yerine/= YÖNERGE/BUYURU


- DİRENGEN/LİK(İNATÇI/LIK) ile/değil/yerine KARARLI/LIK

( Bilgisizlikte/cahillikte, donanımsızlıkta, beşerde. İLE/DEĞİL/YERİNE Bilgilide, bilgede, insanda, adam olmuşta. )

( [not] OBSTINACY vs./but DECISIVENESS
DECISIVENESS instead of OBSTINACY )

( ANUT/MUANNİT ile ... )


- DİRENİŞ değil/yerine DİRİLİŞ


- DİRETMEK ile/ve/değil/yerine/önce/+/||/<>/&gt;&lt;/>/< DİRENMEK

( "İrâde"[yapma bilgisi/"isteği"]. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< İhtiyâr[yapma bilgisi/"isteği"]. )

( [not] TO INSIST vs./and/but/+/||/<>/>/< TO RESIST
TO RESIST instead of TO INSIST )


- DİRETMEK ile/değil/yerine/>< DİRİLTMEK


- DIŞ "GÜZELLİK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İÇ GÜZELLİK


- DIŞ DÜNYA ile/ve/değil/yerine TOPLUM


- DİŞ PROTEZİNDE:
PORSELEN ile/değil/yerine/> ZİRKONYUM

( )


- DİŞ TELİ ile/değil/yerine/||/<>/> SAYDAM PLAK

(
ile/değil/yerine/||/<>/>
)


- DIŞA BAKAN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İÇE BAKAN

( Düş görür. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Uyanır/uyandırır. )


- DİSABİLİTE/DISABILITY[İng.] değil/yerine/= ENGELLİLİK | YETİ YİTIMİ


- DIŞARIDA ARAMAK ile/ve/değil/yerine İÇERİDE/YAKINDA ARAMAK/BULMAK

( Dışarıda aranan/bulunan, kaybedilir de. )


- DİSDİYADOKİNEZİ/DYSDİADOCHOKINESIA[İng.] değil/yerine/= ARDIŞIK DEVİNIM BOZUKLUĞU


- DİSEKAN değil/yerine/= DİLİNİK


- DİSEKİLİBRİUM/DYSEQUILIBRIUM[İng.] değil/yerine/= DENGESİZLEŞME


- DİSEKSİYON değil/yerine/= KES AYIR | DİLİNME


- DİSEMİNASYON/DISSEMINATION[İng.] değil/yerine/= YAYILMA


- DİSEMİNASYON değil/yerine/= SERPİLME | YAYILMA


- DİSFONKSİYON/DYSFUNCTION[İng.] değil/yerine/= İŞLEV BOZUKLUĞU


- DİSGRAFİ/DYSGRAPHIA[İng.] değil/yerine/= YAZI-ÇİZİ BOZUKLUĞU


- DİSGUZİ/DYSGEUSIA[İng.] değil/yerine/= TAT ALMA BOZUKLUĞU


- DİŞİL ile/değil/yerine ANAÇ


- DİSİMİLASYON[Fr.] değil/yerine/= BENZEŞMEZLİK


- DIŞINDA/GAYRI ile/değil/yerine RIZÂ


- DİSİPLİN CEZÂSI değil/yerine/= DÜZENCE KIZITI


- DİSİPLİN değil/yerine/= DÜZENCE


- DİSKİNEZİ/DYSKINESIA[İng.] değil/yerine/= DEVİNIM BOZUKLUĞU


- DİSKONEKSİYON/DISCONNECTION[İng.] değil/yerine/= BAĞLANTI KESİLMESİ


- DİSKORDAN/S değil/yerine/= BENZEŞMEZ/LİK | UYUMSUZ/LUK


- DİSKORDANS/DISCORDANCE[İng.] değil/yerine/= UYUMSUZLUK


- DİSKRİMINAN/DISCRIMINANT[İng.] değil/yerine/= AYIRT EDICİ


- DİSKUR değil/yerine/= SÖYLEM


- DIŞLAMA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DIŞARIDA BIRAKMA


- DIŞLAMA ile/değil/yerine UYANDIRMA (ÇABASI/VESİLESİ)


- DIŞLAMAK ile/ve/değil/yerine DIŞARIDA BIRAKMAK

( [not] TO EXCLUDE vs./and/but TO LEAVE OUT
TO LEAVE OUT instead of TO EXCLUDE )


- DIŞLAMAK ile/değil/yerine UZAKLAŞTIRMAK


- DIŞLAYICI ile/değil/yerine KAPSAYICI


- DİSLEKSİ/DYSLEXIA[İng.] değil/yerine/= OKUMA BOZUKLUĞU


- DİŞLERİ FIRÇALAMAK 10-15 DAKİKA SONRA FIRÇALAMAK[YEMEKTEN HEMEN SONRA/YER-YEMEZ değil!]


- DİSLOKASYON/DISLOCATION[İng.] değil/yerine/= ÇIKIK


- DISMETRİ/DYSMETRIA[İng.] değil/yerine/= UZAKLIK KESTİRİMSİZLİĞİ


- DISMORFİK/DISMORPHİC[İng.] değil/yerine/= BOZUK BİÇİMLİ


- diso.[Lat. < DISPENSA] değil/yerine/= DAĞITINIZ


- DISORDER[İng.] değil/yerine/= BOZUKLUK


- DİSOSİYASYON/DISSOCIATION[İng.] değil/yerine/= AYRIŞMA | RUHSAL ÇÖZÜLME


- DİSPANSER değil/yerine/= SAĞLIKEVİ/SAĞLIK OCAĞI


- DİSPERSİYON değil/yerine/= DAĞILIM


- DISPOSABLE[İng.] değil/yerine/= TEK KULLANIMLIK / KULLAN AT


- DİSPOSİBLE değil/yerine/= KULLAN AT


- DİSPRAKSİ/DYSPRAXIA[İng.] değil/yerine/= DEVİNIMSEL BECERİ BOZUKLUĞU


- DİSPROPORSİYON/DISPROPORTION[İng.] değil/yerine/= ORANTISIZLIK


- DİSPROPORSİYON değil/yerine/= ORANTISIZLIK


- DİSPROSODİ/DYSPROSODIA[İng.] değil/yerine/= SÖZ EZGISİ BOZUKLUĞU


- DİSRAFİ/DISRAPHY[İng.] değil/yerine/= BİTİŞİM BOZUKLUĞU


- DİSRITMİ/DYSRHYTHMIA[İng.] değil/yerine/= DİZEM BOZUKLUĞU


- DİSRİTMİ değil/yerine/= DİZEM BOZUKLUĞU


- DIŞSALLAYICI/LIK ile/değil/yerine/>< KAPSAYICI/LIK


- DİSSEMİNE İNTRAVASKÜLER KOAGÜLASYON değil/yerine/= YAYGIN DAMARİÇİ PIHTILAŞMA


- DISTAL[İng.] değil/yerine/= BAŞLANGICA UZAK


- DİSTAL değil/yerine/= BAŞLANGICA UZAK


- DİSTANSİYON değil/yerine/= GERGİNLİK, ŞİŞKİNLİK


- DİSTİLASYON/DISTILLATION[İng.] değil/yerine/= DAMITMA


- DİSTİLE/DISTILLED[İng.] değil/yerine/= DAMITIK


- DİSTONİ değil/yerine/= GERİM BOZUKLUĞU


- DİSTORSİYON değil/yerine/= BURKULMA | ÇARPITMA | SAPMA


- DİSTRES/DISTRESS[İng.] değil/yerine/= SIKINTI | ZORLANMA


- DİSTRES değil/yerine/= SIKINTI


- DİSTRİBÜSYON/DISTRIBUTION[İng.] değil/yerine/= DAĞILIM


- DİSTRİBÜTÖR["DİSPÜTÖR" değil!][İng. DISTRIBUTOR][Fr. DISTRIBUTEUR] değil/yerine/= DAĞITICI/DAĞITIM


- DİSTROFİ/DYSTROPHY[İng.] değil/yerine/= YOZLAŞIM, YOZLAŞMA


- DİURNAL[İng.] değil/yerine/= GÜN BOYU


- div.[Lat. < DIVIDE] değil/yerine/= BÖL, BÖLÜNÜZ


- DİVALAN/DİVALENT[İng.] değil/yerine/= İKİ DEĞERLİKLİ


- DİVÂN-I MUHASEBAT[Ar.] değil/yerine/= SAYIŞTAY


- DİVERJANS/DIVERGENCE[İng.] değil/yerine/= IRAKSAMA, | AYRIKLAŞMA


- DİVERTİKÜL değil/yerine/= CEPÇİK


- DİYABET/DİABETES MELLITUS[DM][İng.] değil/yerine/= ŞEKER HASTALIĞI


- DİYABETİK/DİABETIC[İng.] değil/yerine/= ŞEKER HASTASI | ŞEKER HASTALIĞI (İLİŞKİLİ)


- DİYABETOJENİK/DİABETOGENIC[İng.] değil/yerine/= ŞEKER HASTALIĞI YAPAN


- DİYADOKINEZİ/DİADOCHOKINESIS[İng.] değil/yerine/= ARDIŞIK DEVİNIM


- DİYAFOREZ değil/yerine/= TERLEME


- DİYAFRAM/DİYAFRAGMA değil/yerine/= BÖLEÇ

( Göğüs boşluğu ve karın boşluğunu birbirinden ayırır. )


- DİYAGNOSTİK/DİAGNOSTIC[İng.] değil/yerine/= TANISAL


- DİYAGNOZ/DİAGNOSIS[İng.] değil/yerine/= TANI


- DİYALEKTİK değil/yerine/= EYTİŞİM


- DİYALİZ/DIALYSIS[İng.] değil/yerine/= ARITIM, SÜZDÜRÜM


- DİYASTAZ/DİASTASIS[İng.] değil/yerine/= YAVAŞ DOLUŞ | AYRILIM


- DİYASTAZ değil/yerine/= YAVAŞ DOLUŞ | AYRILIM


- DİYASTOL/DİASTOLE[İng.] değil/yerine/= YÜREK KASI GEVŞEMESİ


- DİYASTOLİK[İng.] değil/yerine/= KAN BASINCI


- DİYATERMİ/DİATHERMY[İng.] değil/yerine/= ISI UYGULAMASI


- DİYATERMİ değil/yerine/= ISI UYGULAMASI


- DİYATEZ/DIATHESIS[İng.] değil/yerine/= DOĞAL YATKINLIK


- DİYATEZ değil/yerine/= YATKINLIK


- DİZARTRİ/DYSARTHRIA[İng.] değil/yerine/= DEVİNIMSEL KONUS¸MA BOZUKLUGˆU


- DİZARTRİ değil/yerine/= SÖYLEYİŞ BOZUKLUĞU


- DİZAYN EDİLMİŞTİR değil/yerine/= TASARLANMIŞTIR


- DİZAYN/DESİGN[İng.] değil/yerine/= TASARIM


- DİZÜRİ değil/yerine/= AĞRILI İŞEME | İŞEME GÜÇLÜĞÜ


- DL/DEEP LEARNING[İng.] değil/yerine/= DERİN ÖĞRENME


- DLT/DISTRİBUTED LEDGER TECHNOLOGY[İng.] değil/yerine/= DAĞITIK DEFTER TEKNOLOJİSİ


- DMS/DATABASE MANAGEMENT SYSTEM[İng.] değil/yerine/= VERİTABANI YÖNETİM SİSTEMİ


- DNA MISMATCH REPAIR[İng.] değil/yerine/= DNA YANLIŞ EŞLEŞME ONARIMI


- DNN/DEEP NEURAL NETWORK[İng.] değil/yerine/= DERİN SİNİR AĞI


- DOÇENT değil/yerine/= BİLGEN


- DOĞA VAROLANI ile/ve/değil/yerine EYLEM VAROLANI (OLMAK)


- DOĞA/(")TANRI(") "YAPTI/YARATTI" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DOĞANIN PARÇASI


- DOĞACILIK/"DOĞASEVERLİK":
[ne yazık ki]
BAHÇE/DE İSE ile/ve/değil/yerine/||/>< ORMAN/DA İSE

( Çoğunlukta. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/>< Azınlıkta. )

( Bilgisizlik ve bilinçsizlikte. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/>< Bilgi ve bilinçlilikte. )


- DOĞAL OLANI O/ŞU/BU ile/ve/değil/yerine DENGELİ/UYUMLU OLANI O/ŞU/BU


- DOĞAL OLANLARIN:
REDDİ, YOK SAYILMASI değil/yerine DENETİM ALTINDA TUTULMASI


- DOĞAL OLARAK ile/değil/yerine ARAYA, ZAMANIN GİRMESİ NEDENİYLE


- DOĞAL OLARAK ile/ve/değil/yerine KENDİLİĞİNDEN


- DOĞAL VE ZORUNLU ile DOĞAL AMA ZORUNLU DEĞİL ile NE DOĞAL, NE DE ZORUNLU

( Doğal Hal'de, "Ben şuyum, ben oyum" yoktur. )

( There is no 'I am this', 'I am that', in the natural state. )

( NATURAL AND COMPULSORY vs. NATURAL BUT NOT COMPULSORY vs. NEITHER NATURAL, NOR COMPULSORY )


- DOĞAL/LIK ile/ve/değil/yerine/||/<> KENDİLİĞİNDEN/LİK


- DOĞAL ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DOĞAYA UYUMLU


- DOĞAN ile/değil/yerine ESPERİ

( ... İLE/DEĞİL/YERİNE Ava alıştırılmayan, bir tür doğan. )


- DOĞDUĞUMUZ YER ile/ve/değil/yerine/> DOYDUĞUMUZ YER ile/ve/değil/yerine/> DOLDUĞUMUZ YER


- DOGMA[Yun.] değil/yerine/= İNAK


- DOĞRU BİLDİĞİNİ YAPMAK ile/değil CANININ İSTEDİĞİNİ YAPMAK [değil/yerine/daha iyisi YAPMAMAK]


- DOĞRU SÖYLEYEN ile/değil/yerine/ya da/>< "ÇOK İYİ YALAN SÖYLEYEBİLEN"


- DOĞRU-DÜRÜST[Fars.] ile/değil/yerine/||/<> DOĞRU-DÜZGÜN


- DOĞRU/LUK ile/ve/değil/yerine OLANAKLI/LIK


- DOĞRU/LUK ile/ve/değil/yerine UYGUN/LUK


- DOĞRU/SÂDIK ile/ve/değil/yerine OLDUĞU GİBİ

( Doğru, gün gibi âşikârdır. )

( RIGHT vs./and AS WHAT IT IS )


- DOĞRU/YANLIŞ ile/ve/değil/yerine EN AZ YANLIŞ

( Bazen/bazı durum/konu/olaylarda, doğru ya da yanlış üzerinden değil, en az yanlışı düşünerek[hesaplayarak, göze alarak] hareket etmek, karar almak durumunda/zorunda kalabilir/olabilirsiniz. )


- DOĞRU ile/ve/değil/yerine/||/<> KISMEN DOĞRU


- DOĞRUDAN YARDIM ile/değil/yerine DOLAYLI YARDIM

( Politikacıdan gelir. İLE/DEĞİL/YERİNE Bilgelerden gelir. )


- DOĞRUDUR YA DA YANLIŞTIR ile/değil/yerine ÖYLEDİR YA DA DEĞİLDİR


- DOĞRUDUR" ile/değil/yerine "ÖYLEDİR"


- DOĞRUYSA ile/ve/değil/yerine NE KADAR DOĞRUYSA


- DOĞRUYU BİLMEK/BULMAK:
...'DAN DOLAYI ile/ve/değil/yerine/||/<> ...'YA KARŞIN


- DOĞRUYU SÖYLEMEK, HER ZAMAN DOĞRU DEĞİLDİR değil HER DOĞRUYU, HER ZAMAN VE HER YERDE SÖYLEMEMEK GEREK

( "Doğruyu söylemek, her zaman doğru değildir" diyenler, kendileri için "en yararlı olabilecek" yanlışı söylemek için en uygun zamanı bekleyenlerdir... )


- DOĞU TOPLUMU ile/değil/yerine DOĞULU TOPLUM


- DOĞUCU ile/ve/değil/yerine/||/>< DOĞULU


- DOĞUŞTAN/LIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KENDİLİĞİNDEN/LİK


- DOKTOR değil/yerine/= ÖKE


- DOKTRİN değil/yerine/= ÖĞRETİ


- DOKTRİN değil/yerine/= ÖĞRETİ


- DOKÜMAN[Fr., İng. < DOCUMENT]["DÖKÜMAN" da değil!] değil/yerine/= BELGE


- DOKUNARAK ile/ve/değil/yerine/||/<> YOKLAYARAK


- DOKUNMA COŞKUSU/TUTKUSU ile/ve/değil/yerine/<> GÖRME COŞKUSU/TUTKUSU


- DOKUNULABİLİR/LER ile/ve/değil/yerine/||/<> GÖZLE(MLE)NEBİLİR/LER

( MELMÛS[< LEMS | çoğ. MELÂMÎS] ile/ve MERSÛD[< RASAD] )


- DOKUNULMAZ/LIK ile/değil/yerine AYRICALIK/LI


- DOKUNULMAZLIK ile/ve/değil/yerine KORUMA


- dol. urg.[Lat. < DOLORE URGENTE] değil/yerine/= AĞRI SIKIŞTIRINCA


- DOLANA KADAR ile/ve/değil/yerine//||/<>/> OLANA KADAR

( Nicelik. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/> Nitelik. )


- DOLAYISIYLA ile/ve/değil/yerine ARACILIĞIYLA/VESİLESİYLE


- DOLAYLI ELERKİ(DEMOKRASİ) ile/değil/yerine DOLAYSIZ/TEMSİLSİZ ELERKİ(DEMOKRASİ)


- DOLOR, PAIN[İng.] değil/yerine/= AĞRI


- DOLOR değil/yerine/= AĞRI


- DOM/DOCUMENT OBJECT MODEL[İng.] değil/yerine/= BELGE NESNESİ MODELİ


- DOM/DOME[İng.] değil/yerine/= KUBBE


- DOMESTİK[İng./Fr. < DOMESTIC/DOMESTIQUE] değil/yerine/= YEREL/İÇ, ÜLKE İÇİ


- DOMİNANS/DOMINANCE[İng.] değil/yerine/= BASKINLIK


- DOMİNE ETMEK değil/yerine/= YÖNLENDİRMEK


- DOMING[İng.] değil/yerine/= KUBBELEŞME


- DONAKALMAK değil/yerine/>< ODAKLANMAK


- DONASYON/DONATION[İng.] değil/yerine/= BAĞIŞ | BAĞIŞLAMA


- DONE[Fr.] değil/yerine/= VERİ


- DONMA ile/değil/yerine KRİSTALİZE OLMA


- DONÖR/DONOR[İng.] değil/yerine/= VERICİ, BAĞIŞLAYICI, BAĞIŞLAYAN


- DÖNÜŞTÜRME ile/ve/değil/yerine/||/<> UYARLAMA


- DÖNÜŞTÜRÜCÜ ile/ve/değil/yerine UZLAŞTIRICI


- DÖNÜŞÜM ile/ve/değil/yerine YERİNİ BULMA


- DOPİNG TESTİ değil/yerine/= GÜÇKATIM YOKLAMASI


- DOPİNG değil/yerine/= GÜÇKATIM


- DORSAL[İng.] değil/yerine/= SIRT/ARKA (İLİŞKİLİ)


- DORSO-LOMBER değil/yerine/= SIRT-BEL


- DORSUM[İng.] değil/yerine/= SIRT


- DÖRT ETRAFI değil/yerine DÖRT BİR YANI/TARAFI


- DÖRT PARMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SERÇE PARMAK

( Bazı yiyecekleri tadarken ya da nesneyi temizlerken baş, işaret, orta ve yüzük parmağı yerine serçe parmağın kullanılması, daha az mikrop bulaştırma olanağı ve sağlık koşulları nedeniyle yeğlenebilir/yeğlenmeli. )


- DOS/DENIAL OF SERVICE[İng.] değil/yerine/= İŞGÖRÜ(HİZMET/SERVİS) REDDİ


- DOS/DISK OPERATING SYSTEM[İng.] değil/yerine/= DİSK İŞLETIM DÜZENİ


- DOST / KİŞİ/LERİ KAZANMAK ile/ve/değil/yerine DOSTU/DOSTLARI/KİŞİ/LERİ KAYBETMEMEK

( Dost kazanmak yerine varolan dostları [tanıyarak/anlayarak] kaybetmemeye çalışmalı! )


- DOST OL(A)MAYAN/A ile/değil/yerine DOST (OLAN/A, OLABİLEN/E)

( Yol ver. İLE/DEĞİL/YERİNE "Yaşamını ver." )

( KIYIM-KIYIM, KIYIL Kİ, DOST ÖNÜNE ÇIK(ABİL) )


- DOST, ACI SÖYLER değil/yerine DOST, ACIYI, TATLI SÖYLEYEBİLİR/SÖYLEYEBİLENDİR


- DOSTLUK:
"KUSURSUZ/LUK" değil/yerine SAMİMİYET


- DOSYA değil/yerine/= KOVLUK


- DOUBLE CORTEX[İng.] değil/yerine/= ÇİFT BEYİN KABUĞU


- DOUBLE-BLIND[İng.] değil/yerine/= ÇİFT-KÖR


- DÖVİZİN "YÜKSELMESİ" ile/değil/yerine/||/<>/< ÜLKENİN PARA DEĞERİNİN KAYBETMESİ


- DÖVÜNMEK ile/değil/yerine/>< ÖVÜNMEK


- DOWN-REGULATION değil/yerine/= AZALTARAK DÜZENLEME


- DOWNREGULATION[İng.] değil/yerine/= AZALARAK DÜZENLENİM


- DOWNSTREAM[İng.] değil/yerine/= AŞAĞI AKIŞ


- DOYGU/RIZK:
BOL ile/ve/<>/değil/yerine BEREKETLİ


- DOYGUNLUK ile/ve/değil/yerine TADINA VARMAK


- DOYURMAK ÜZERE ile/ve/değil/yerine HAREKETE GEÇİRMEK


- DOZAJ/DOSAGE[İng.] değil/yerine DOZLAMA/DÜZEM

( Bir bileşiğe ya da bir karışıma girecek madde miktarlarının belirtilmesi. )


- DOZİMETRE/DOSİMETER[İng.] değil/yerine/= IŞINÖLÇER, IŞINÖLÇÜMÜ


- DRAM ile/değil/yerine/||/<>/> SDRAM


- DRAYVIR [İng. < DRİVER] değil/yerine/= SÜRÜCÜ


- DREN/DRAIN[İng.] değil/yerine/= AKITAÇ


- DRG/DIAGNOSTIC-RELATED GROUPS[İng.] değil/yerine/= TANI İLİŞKİLİ ÖBEKLER


- DRUG ELUTİNG STENT değil/yerine/= İLAÇSALAR KAFES


- DS-DA/DOCUMENT LEVEL SENTIMENT ANALYSIS[İng.] değil/yerine/= BELGE DÜZEYİ DUYGU ÇÖZÜMLEMESİ



(4/9)

FaRkLaR'ın devamı için burayı tıklayınız...
( Click here to see further differences!... )




Bu sayfa 01 Ocak 2025 itibariyle 301 kez incelenmiş/okunmuştur.