
Değil/yerine (... değil/yerine ... bağlaçlı FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibarı ile 13.366 başlık/FaRk ile birlikte,
13.366 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(17/55)
- FORNİKS/FORNIX[İng.] değil/yerine/= KEMERSİ YAPI | ÇIKMAZ | KATLANTI
- FORSEPS/FORCEPS[İng.] değil/yerine/= TUT ÇEK
- FÖRST KLAS/FIRST CLASS değil/yerine/= BİRİNCİ SINIF, SEÇKİN YER, BAŞTAPKI
- FÖRST LEYDİ/FIRST LADY değil/yerine/= BAŞBAYAN
- FORTRAN/FORMULA TRANSLATOR[İng.] değil/yerine/= FORMÜL DÖNÜŞTÜRÜCÜ (PROGRAMLAMA DİLİ)
- FORUM[Lat.] değil/yerine/= TOPLU TARTIŞI/TARTIŞMA
- FORWARD GRUPLAMA/FORWARD TYPING[İng.] değil/yerine/= DOĞRUDAN ÖBEKLENDİRME
- FOSİLBİLİM değil/yerine/= TAŞILBİLİM
- FOSİLLEŞME değil/yerine/= TAŞILLAŞMA
- FOSSA[İng.] değil/yerine/= ÇUKUR
- FOTOĞRAF değil/yerine/= EKİZ
- FOTOKOPİ (ÇEKMEK) değil/yerine/= TIPKIÇEKİM EŞLEMLEMEK, GÖÇÜRTMEK
- FOTOTERAPİ/PHOTOTHERAPY[İng.] değil/yerine/= IŞIK SAĞALTIMI
- FOVEA[İng.] değil/yerine/= ÇUKURCUK
- FPGA/FİELD-PROGRAMMABLE GATE ARRAY[İng.] değil/yerine/= PROGRAMLANABİLİR KAPI DİZİSİ
- FRAGMANTASYON/FRAGMENTATION[İng.] değil/yerine/= PARÇALAMA
- FRAJİL[İng./Fr. FRAGILE] değil/yerine/= KIRILGAN
- FRAJİLITE/FRAGILITY[İng.] değil/yerine/= KIRILGANLIK
- FRAKSİYON/FRACTION[İng.] değil/yerine/= PARÇA | BÖLÜM | KESİM
- FRAKSİYONASYON/FRACTIONATION[İng.] değil/yerine/= AYRIŞMA
- FRAKTÜR/FRACTURE[İng.] değil/yerine/= KIRIK
- FRAME[İng.] değil/yerine/= ÇERÇEVE, KARE KARE
- FRC/FRK/FUNCTIONAL RESIDUAL CAPACITY[İng.] değil/yerine/= FONKSİYONEL İŞLEVSEL ARTAKALAN SIĞA, REZİDÜEL KAPASITE
- FREKANS[Fr. FRÉQUENCE/İng. FREQUENCY] değil/yerine/= SIKLIK
( Birim zamandaki titreşim sayısı. )
- FREMITUS[İng.] değil/yerine/= ELE GELEN TİTREŞİM
- FREN YAPMAK ile/ve/değil/yerine/||/<> HIZ KESMEK
- FRİ ŞOP[İng. < FREE SHOP] değil/yerine/= GÜMRÜKSÜZ MAĞAZA
- FRİGORİFİK değil/yerine/= SOĞUTMALI
- FRİKSİYON/FRICTION[İng.] değil/yerine/= SÜRTÜNME
- FRONTAL DÜZLEM/FRONTAL PLANE[İng.] değil/yerine/= KORONAL DÜZLEM
- FRONTAL[İng.] değil/yerine/= ALNA İLİŞKIN | ÖNDEN
- FROTMAN/FRICTION RUB[İng.] değil/yerine/= SÜRTÜNME SESİ
- FROZEN SECTION[İng.] değil/yerine/= DONUKKESIT INCELEME
- FROSTBİTE/FROZEN[İng.] değil/yerine/= DONUK
- FRUSTRASYON/FRUSTRATION[İng.] değil/yerine/= ENGELLENME
- FT-IR/FOURIER TRANSFORM INFRARED SPECTROSCOPY[İng.] değil/yerine/= FOURİER DÖNÜŞÜMÜ KIZILÖTESİ SPEKTROSKOPİSİ
- ft. pulv.[Lat. < FIAT PULVIS] değil/yerine/= TOZ DURUMUNA GETİRİNİZ
- FTA/FAULT TREE ANALYSIS[İng.] değil/yerine/= HATA AĞACI ÇÖZÜMLEMESİ/ANALİZİ
- FTP/FILE TRANSFER PROTOCOL[İng.] değil/yerine/= DOSYA AKTARIM PROTOKOLÜ
- FTR/PHYSICAL THERAPY AND REHABILITATION[İng.] değil/yerine/= FİZİK TEDAVİ VE REHABILITASYON
- FUAYE değil/yerine/= DİNLENMELİK
- FUAYE[Fr. < FOYER] değil/yerine/= DİNLENMELİK
- FUEL-OIL[İng.] değil/yerine/= YAĞYAKIT
- FÜG/FUGUE[İng.] değil/yerine/= ZİHINSEL KAÇIŞ
- FULGURASYON/FULGURATION[İng.] değil/yerine/= ŞİMŞEKLEME
- FULL-TİME değil/yerine/= İŞGÜN
- FULL-TIME[İng.] değil/yerine/= TAM GÜN
- FULL değil/yerine/= DOLU
- FULMINAN/FULMINANT[İng.] değil/yerine/= TEZ KÖTÜLEŞEN
- FULTAYM değil/yerine/= TÜM GÜN/TÜM SÜRE
- FUNDAMENTALİST değil/yerine/= KÖKTENKÖNECİ
- FUNDAMENTALİZM değil/yerine/= KÖKTENKÖNECİLİK
- FUNDUS[İng.] değil/yerine/= DİP | ÇANAK
- FUNGUS[İng.] değil/yerine/= MANTAR
- FUNNEL EFFECT[İng.] değil/yerine/= HUNİ ETKİSİ
- FURŞET/FOURCHETTE[İng.] değil/yerine/= ÇATAL
- FUTBOL[İng. < FOOT BALL] değil/yerine/= AYAK TOPU
- FÜTÜRİST değil/yerine/= GELECEKÇİ
- FÜTÜRİZM değil/yerine/= GELECEKÇİLİK
- FÜZİFORM/FUSIFORM[İng.] değil/yerine/= İĞSİ
- FUZÛLÎ[Ar.] değil/yerine/= ERDEMLİ | GEREKSİZ/YERSİZ/BOŞUNA
- FÜZYON/FUSION[İng./Fr.] değil/yerine/= KAYNAŞMA
- FUZZY LOGIC[İng.] değil/yerine/= BULANIK MANTIK
- FUZZY[İng.] değil/yerine/= BULANIK
- FVK/FORCED VITAL CAPACITY[İng.] değil/yerine/= ZORLU YAŞAMSAL SIĞA, ZORLU VİTAL KAPASİTE
- G-LOC/G-INDUCED LOSS OF CONSCIOUSNESS GRAVITE[İng.] değil/yerine/= (YER ÇEKİMİ) UYARIMLI BİLİNÇ KAYBI
- GABİN/GABN[Ar.] değil/yerine/= SÖMÜRGÜ
( Alışverişte satın alınan mala ödenen karşılığın, malın değerinden çok fazla olması, alışverişte hile yapma. | Edimler arasında açık oransızlık. )
- GAZAP/GADAB[Ar.] değil/yerine/= ÖFKE, HİDDET, KIZGINLIK
- GADDAR[Ar.] değil/yerine/= KIYGICI
- GÂFİL (OLMAK) değil/yerine/>< ÂRİF (OLMAK)
- GÂFİL ile/değil/yerine/>< AGÂH
- [ne yazık ki]:
GAFLET ile/değil/yerine/||/> İHÂNET
- GAG[Fr.] değil/yerine/= GÜLÜT
- GAİB[< GAYB,GIYÂB] ile/değil/yerine/= KAYIP
( Göze konu ol(a)mayan. | Hazır olmayan, yok olan, kayıp. | Görünmeyen [hakikat ile bilinir]. | Belirsiz, bilinmeyen, gayb-ı izâfî, gayb-ı mutlak. | Üçüncü kişi, O. )
- GAİLE[Ar.] değil/yerine/= UĞRAŞ
( DERT, SIKINTI, KEDER | FELÂKET, MUSÎBET | UĞRAŞTIRICI VE SIKINTILI İŞ | SAVAŞ, MUHÂREBE )
- GAİP/GAİB değil/yerine/= GÖRÜNMEZ
- GAİPLİK değil/yerine/= YİTİKLİK
- GALAKSİ değil/yerine GÖKADA
- GALETA[İt. < GALLETTA] değil/yerine/= KIRIKKIRAK
( Çubuk biçiminde gevrek peksimet. )
- GALİBA değil/yerine/= SANIRIM/ANLAŞILAN/GÖRÜNÜŞE BAKILIRSA/GÖRÜNÜŞE GÖRE
- GALİBİYET ile/ve/değil/yerine FETİH
( [not] VICTORY/TRIUMPH vs./and/but CONQUEST
CONQUEST instead of VICTORY/TRIUMPH )
- GALİBİYET[Ar.] değil/yerine/= YENGİ
( Yenmek, utku, zafer. )
- GALİP[Ar.] değil/yerine/= BASKIN/YENEN/KAZANAN/UTKAN
- GALO RİTMİ/GALLOP RHYTHM[İng.] değil/yerine/= DÖRTNAL DİZEMI
- GALSAME[Ar.] değil/yerine/= SOLUNGAÇ
- GALVANOMETRE değil/yerine AKIMÖLÇER
- GAM ile/değil/yerine KAYGI
( Uyku getirir. İLE Uyutmaz. )
( Kalbe zarar verenler. )
- GAMBOT[İng. < GUN-BOAT] değil/yerine/= TOPÇEKER / SAVAŞ GEMİSİ
( Ağır top taşıyan küçük savaş gemisi. | Top çeken araç. )
- GAMET/GAMETE[İng.] değil/yerine/= EŞEY GÖZESİ
- GAMGÎN değil/yerine/= GAMLANAN
- GANGLİYON/GANGLION[İng.] değil/yerine/= DÜĞÜM | SİNİRÇEKİRDEK
- GANİMET[Ar.] değil/yerine/= ELDELİK
- GAP[İng.] değil/yerine/= ARALIK, AÇIKLIK, BOŞLUK
- GARAJ[Fr. < GARAGE] değil/yerine/= ARABALIK
( Otomobil vb. taşıtların konulduğu üstü örtülü yer, arabalık. | Otomobillerin bakım ve onarımının yapıldığı yer. | Toplu taşıma ve aktarım araçlarına hareket ve varış noktası olarak belediyelerce ayrılan yer. )
- GARANTİ ile/ve/<>/||/değil/yerine SİGORTA
( [not] GUARANTEE vs./and/<>/||/but INSURANCE
INSURANCE instead of GUARANTEE )
- GARANTİ ile/ve/değil/yerine TEDBİR
( [not] GUARANTEE vs./and/but PRECAUTION
PRECAUTION instead of GUARANTEE )
- GARANTÖR değil/yerine/= GÜVENCECİ
- GARAZ değil/yerine/= HEDEF, GAYE, MEYİL, İSTEK
- GARDIROP değil/yerine/= GİYSİLİK
- GARDROP/GARDIROP[Fr. < GARDE-ROBE] değil/yerine/= GİYSİLİK, GİYSİ DOLABI
- garg.[Lat. < GARGARISMA] değil/yerine/= GARGARA
- GARİP[Ar.] değil/yerine/= ELGİN
- GARİP/GARİBAN[Ar.] değil/yerine/= KİMSESİZ
- GARİPÇE ile/değil/yerine GEREKÇE
- GARNİTÜR değil/yerine/= YANLIK
- GARNİZON[Fr. < GARNISON] değil/yerine/= ASKERÎ BİRLİKLERİN BULUNDUĞU YER/KENT/BÖLGE/ALAN
( Bir kenti savunan ya da yalnız orada bulunan askerî birlikler. )
- GASBETMEK değil/yerine/= KAPALLAMAK
- GASP değil/yerine/>< FERÂGAT
- GASP değil/yerine/= KAPAL
- GASTROENTEROLOG değil/yerine/= SİNDİRİMBİLİMCİ
- GASTROENTEROLOJİ/GASTROENTEROLOGY[İng.] değil/yerine/= SINDIRİM BİLİMİ
- GASTROENTEROLOJİ/K değil/yerine/= SİNDİRİMBİLİM/SEL
- GASTRONOMİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/> ASTRONOMİ
( Damağını tatmin etmek için yaşamını yok etmek/eden olmak. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Uzayın/doğanın derinliklerini araştırmak/araştıran olmak. [gerek] )
- GATE[İng.] değil/yerine/= KAPI
- GAVAJ/GAVAGE[İng.] değil/yerine/= BORUCUKLA BESLEME
- GAYE[Ar.]/AMAÇ[Fars.] değil/yerine/= EREK
- GÂYE/LİMİT değil/yerine/= SINIR
- GAYET[Ar.] değil/yerine/= PEK
- GAYR değil/yerine AKIL
- GAYR'A BENZEMEK değil/yerine HAKK'A BENZEMEK
- GAYRET[Ar.]/EFOR[Fr./İng. < EFFORT] (ETMEK) değil/yerine/= ÇABA/LAMAK
- GAYRETKÂR değil/yerine/= ÇABACIL
- GAYRİ AHLÂKÎ değil/yerine/= KILINÇ DIŞI
- GAYR-I MÜMKÜN değil/yerine/= OLANAKSIZ
- GAYRÎ ile/değil/yerine DAHİLÎ
- GAYRİMENKUL[Ar.] değil/yerine/= TAŞINMAZ
- GAYRİSAFİ MİLLİ HÂSILA değil/yerine/= KESİNTİSİZ ULUSAL GELİR
- GAYTA[Ar.] ile/değil/yerine GAYDA[Bulgarca]/TULUM
( İnsan dışkısı. İLE/DEĞİL Müzik aleti.[Trakya'lı, Bulgar, Makedon ve İskoçlar'ın ulusal çalgısı.] )
( ... ile/değil DANKİYO )
( ... ile/değil TSIMPONA )
( [Lazca] ... ile/değil GUDA )
- GAYÛR[< GAYRET] değil/yerine/= GAYRETLİ, ÇOK ÇALIŞKAN | DAYANIKLI [GAYYÛR değil!]
- GAYZ değil/yerine/= HINÇ
- GAYZERİT[Fr. < GEYSÉRITE] değil/yerine/= KAYNAÇTAŞI
( Volkan bölgelerinde oluşan silisli çökelti. )
- GAZ VERMEK" ile/değil/yerine/||/<>/>< "GAZ ALMAK"
- GAZETE OKUMAK ile/ve/<>/||/değil/yerine KİTAP OKUMAK
- CERİDE[Ar.]/GAZETE[İt. < GAZZETTA] değil/yerine/= ÇAĞIM/ÇAVBET
- GAZETECİ değil/yerine/= ÇAĞIMCI, BİLDİRİCİ
- GBK/TEMPORARY LOSS OF CONSCIOUSNESS[İng.] değil/yerine/= GEÇİCİ BİLİNÇ KAYBI
- GCS/GLASGOW COMA SCALE[İng.] değil/yerine/= GLASGOW KOMA ÖLÇEĞİ, GLASGOW KOMA SKALASI
- GDM/GENERALIZED LINEAR MODEL[İng.] değil/yerine/= GENELLEŞTİRİLMİŞ DOĞRUSAL MODEL
- GDPR/GENERAL DATA PROTECTION REGULATION[İng.] değil/yerine/= GENEL VERİ KORUMA YÖNETMELİĞİ
- GEÇ EVLENMEK ile/değil/yerine/>< GENÇ EVLENMEK
- GEÇ KALMAK ile/değil/yerine GENÇ KALMAK
- GEÇ TANIMA/ANLAMA! değil/yerine GENÇKEN TANI/ANLA!
- GEÇ YAŞTA ile/değil/yerine GENÇ YAŞTA
- GECE[< GEÇ(>< ERKEN)]/TÜN/DÜN ile/ve/değil/yerine/<>/>< GÜN/DÜZ
( Birlik/Vahdet. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<>/>< Çokluk/Kesret. )
( Gece/karanlık önceliklidir. )
( [Fars., Ar.] ŞEB-TÂ-BE-SEHER: Geceden sabaha kadar. )
( ŞEB Ü RÛZ: Gece gündüz. | RÛZ Ü ŞEB: Gündüz gece. )
( MELEVÂN: Gece ile gündüz.[MÂ-DÂM-EL-MELEVÂN: Gece ve gündüz devam ettikçe. | MÂ-TEÂKAB-EL-MELEVÂN: Gece ile gündüz birbiri ardı sıra geldikçe.] YA'FUR[çoğ. YAÂFÎR]: Gecenin beşte/altıda bir gibi bölümü. )
( Hakikat. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<>/>< Şeriat. )
( TÜNMEK: Havanın kararıp gece olması. )
( LEYL ile/ve/değil/yerine/<>/>< ... )
( DÜN, ŞEV, ŞEB[çoğ. ŞEBÂN], TAHT-I ABNÛSÎ ile/ve/değil/yerine/<>/>< NEHÂR, RÛZ, TAHT-I ÂC )
( [not] NIGHT vs./and/but/<>/>< DAYTIME/DAYLIGHT
DAYTIME/DAYLIGHT instead of NIGHT )
- GEÇİCİ TESCİL değil/yerine/= GEÇİCİ KÜTÜK
- GECİKTİRME ile/ve/değil/yerine/<> ÖTELEME
- BAĞIRSAK:
GEÇİRGEN/SIZDIRAN ile/değil/yerine/>< SAĞLIKLI
( )
- GEÇİŞ KARTINI:
YAVAŞ BASMAK ile/değil/yerine ÜZERİNDE TUTMAK/BEKLEMEK
- GEÇİŞLER/KAPILAR:
DAR değil/yerine GENİŞ
- GEÇİŞTİRMEK ile/değil/yerine DİNDİRMEK
- GEÇİŞTİRMEK ile/ve/değil/yerine HIZLANDIRMAK
- GEÇMİŞ:
"EV GİBİ" değil/yerine/>< KİTAP GİBİ
- GEÇMİŞ İNANÇ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GEÇMİŞİN KOŞULLARI
- GEÇMİŞE DÖNME İSTEĞİ ile/değil/yerine GEÇMİŞLE İLİŞKİ KURMAK
- GEÇMİŞE SAPLANIP KALMAK değil/yerine/>< GEÇMİŞİ DE DİKKATE ALMAK
- GEÇMİŞİN, BİZİ BIRAKMAMASI değil/yerine/></> BİZİM, GEÇMİŞİ BIRAKMAMIZ
- GEÇMİŞİN KÖLESİ OLMAK değil/yerine/>< GELECEĞİN MİMARI OLMAK
- GEÇMİŞİNDE YAŞAMAK" ile/ve/<>
"GELECEKTE YAŞAMAK" |
değil/yerine/><
ŞU ANDA OLMAK
( | Pişmanlık, suçluluk, şikâyet, üzüntü ve kızgınlık yaşatır. İLE/VE/<> Kaygı, gerginlik, huzursuzluk yaşatır. |
DEĞİL/YERİNE/><
Özgürlük, neşe, hafiflik, bilgelik yaşatır. )
- GEDO ZEN ile/değil/yerine/>< ZEN
( Sadece olağanüstü, doğaüstü güçler elde etmek için yapılan uygulamalar. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< ... )
- GELECEĞE (BİR/KAÇ) ÇOCUK BIRAKMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÇOCUK(LAR)A GELECEK BIRAKMAK
- GELECEĞİ "MERAK EDENLER"İN BAKACAKLARI:
"FALLAR/BURÇLAR" değil/yerine MEZAR(LIK)LAR
( Bin "merak", bir borcu (bile) ödemez. )
( Merak, kişinin, kendi başına (g)ördüğü bir "iştir". )
- GELECEĞİ MERAK ETME!(K) ile/değil/yerine GEÇECEK OLANI İYİ DÜŞÜN!(MEK)
( Nasıl olsa gelecek. İLE/DEĞİL/YERİNE Zihninden hiç silinmeyecek. )
- GELECEĞİ "TAHMİN ETMEK" değil/yerine GELECEĞİ YARATMAK
- GELENEKÇİLİK ile/değil/yerine/>< GELENEK
( Yaşayanların, ölmüş durumudur. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Ölmüşlerin, yaşayan durumudur. )
- GELENEKSEL ile/ve/değil/yerine/||/<> KAVRAMSAL
- GELİP GEÇEN ile/ve/değil/yerine SÜREKLİLİK
- GELİŞİGÜZEL "ÇOK ANLAMLILIK" ile/değil/yerine ÇOK ANLAMLILIK
- GELİŞİGÜZEL ile/ve/değil/yerine/||/<>/>< KENDİNCE
- GELİŞİM ODAKLI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GELİŞİME YÖNELİK
- GELİŞİM/DEĞİŞİM:
YUKARIDAN, AŞAĞI ile/ve/değil/yerine/||/<> İÇTEN, DIŞA
(
)
- GELİŞME ile/ve/değil/yerine/||/<> OLGUNLAŞMA
- GELİŞMİŞ ÜLKE:
YOKSULLARIN BİLE ARABAYA BİNDİĞİ ÜLKE
değil/yerine/><
VARSILLARIN BİLE OTOBÜSE BİNDİĞİ ÜLKE
- GELİŞ(TİR)MEK ile/ve/değil/yerine/||/<> İYİLEŞ(TİR)MEK
- GELMEYİN! ile/değil/yerine/= (SÜREKLİ) GELENLER GELMEDİĞİ ZAMAN GEL/İRSİN
- GEMIFİKASYON/GAMİFICATION[İng.] değil/yerine/= OYUNLAŞTIRMA
- GEN EKSPRESYONU/GENE EXPRESSION[İng.] değil/yerine/= GEN İFADESİ
- GEN/GENE[İng.] değil/yerine/= KALITLIK
- GEN MUTASYONU/GENE MUTATION[İng.] değil/yerine/= GEN DEĞİŞİNIMİ
- GENÇ OLMA İSTEĞİ/GENÇLEŞMEK değil/yerine DİNÇ OLMA İSTEĞİ/DİNÇLEŞMEK
- GENÇKEN ÇABALA!:
"PARA/ÇIKAR KAZANMAK" İÇİN değil/yerine ÖĞRENMEK İÇİN
( WHEN YOU ARE YOUNG: [not] TO EARN but WORK TO LEARN
WORK TO LEARN instead of TO EARN :WHEN YOU ARE YOUNG )
- GENDER[İng.] değil/yerine/= TOPLUMSAL CINSİYET
- GENE değil/yerine/= YİNE
- GENEL İDARE değil/yerine/= GENEL YÖNETİM
- GENEL <> ÖZEL ile/ve/değil/yerine BİÇİM <> ÖZ
- GENEL VEKÂLETNÂME değil/yerine/= GENEL YETKİDEŞLİK BELGESİ
- GENEL ile/ve/değil/yerine/||/<> "AĞIRLIKLI"
- GENEL" ile/ve/değil/yerine/||/<> YAYGINLIK
- GENELLEME ile/ve/değil/yerine DEĞİLLEME
( [not] GENERALIZATION vs./and/but NEGATION
NEGATION instead of GENERALIZATION )
- GENELLEME ile/değil/yerine/>< EMİN OLARAK
- GENELLEME ile/değil/yerine/>< İCTİHÂD
- GENELLEME ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YORUM
- GENELLEMEK" ile/ve/değil/yerine/||/<> ADLANDIRMAK
- GENELLİYORSAK/GENELLEYECEKSEK
ile/değil/yerine/><
GENELLEMİYORSAK/GENELLEMEYECEKSEK
( [söyleyeceğimizi] Söylemeyelim ve daha çok düşünmeye devam edelim. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Söyleyebiliriz/konuşabiliriz, düşünebiliriz. )
- GENERAL değil/yerine/= ORDUHAN
- GENESIS BLOCK[İng.] değil/yerine/= AKILLI BLOK
- GENETİK/GENETICS[İng.] değil/yerine/= GEN BİLİMİ
- GENETİK SEKANS/GENETIC SEQUENCE[İng.] değil/yerine/= GENETİK DİZİ/DİZİLIM
- GENETİK[Alm./İng.] değil/yerine/= KALITIMBİLİM
( Kalıtım bilimi.| Genlerle ilgili, genlerin belirlediği, genlerle geçen. | Genlerle ilgili, kalıtımla ilgili. )
- GENİŞ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KAPSAMLI
- GENİŞLETİLEBİLİR İŞARET DİLİ/EXTENSIBLE MARKUP LANGUAGE/XML[İng.] ile/ve/değil/yerine/||/<>/> (YAPILANDIRILMIŞ VERİ DEĞİŞİMINDE) JAVASCRIPT NESNE GÖSTERİMİ/JAVASCRIPT OBJECT NOTATION/JSON[İng.]
( Bir biçimlendirme dilidir ve verileri tanımlamak için etiketleri kullanır. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Verileri nesneler biçiminde tanımlamak için anahtar/değer çiftlerini, diziyi vb. kullanır. )
( Karmaşık veriler için etiketleri tekrarlamamız gerekebilir. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Veriler, nesneler olarak temsil edilebilir. [Bu nedenle, JSON hafiftir ve XML'den daha hızlıdır.] )
- GENOM/GENOME[İng.] değil/yerine/= SOY KALITI
- GENOM SEQUENCING[İng.] değil/yerine/= GENOM DİZİLEME
- [ne yazık ki]
!GENOSİT[İng./Fr. < GENOCIDE] değil/yerine/= SOYKIRIM
- GENOTİP/GENOTYPE[İng.] değil/yerine/= SOY YAPI
- GENOTOKSİSİTE/GENOTOXICITY[İng.] değil/yerine/= SOY YAPI AĞULANDIRICILIK
- GEOİD değil/yerine/= YERGİN, YERİMSİ
- GEOMETRİ değil/yerine/= UZAMBİLİM
- GERÇEK ile/ve/değil/yerine KESİN/LİK
( [not] REAL vs./and/but DEFINITE/NESS
DEFINITE/NESS instead of REAL )
- GERÇEK ile/ve/değil/yerine ORGANİK
( [not] REAL vs./and/but ORGANIC
ORGANIC instead of REAL )
- GERÇEK" ile/ve/değil/yerine "SAĞLAM"
- GERÇEKLEŞTİREBİLECEKLERİMİZ/ÖĞÜTLEYEBİLECEKLERİMİZ:
BAŞARILI "OLUP/OLMAMAK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< MUTLU OLMAK
- GERÇEKLİK ile/ve/değil/yerine DURUMUN CİDDİYETİ
( [not] REALITY vs./and/but SERIOUSNESS OF THE SITUATION
SERIOUSNESS OF THE SITUATION instead of REALITY )
- GERÇEKLİK ile/ve/<>/değil/yerine GÖRÜNÜŞ
( Düzen vardır. İLE/VE/<>/DEĞİL/YERİNE Düzen yoktur. )
( Kişinin durduğu yere göre değişir. )
( Suda dans eden ay suda görünür, ama onun nedeni su değil, gökteki aydır. )
( Dünya size, karşı konulmaz biçimde gerçek görünür, çünkü her an onu düşünmektesiniz; onu düşünmeyi bırakın, o sis içinde eriyip gidecektir. )
( Berrak görebilmeniz için zihniniz saf ve bağımlılıktan yoksun olmalıdır. )
( Sadece söze dayanan kanı yeterli değildir. Ancak katı gerçekler, kişinin, kendi hakkında kurduğu imajın hiçbir şey ifade etmediğini gösterebilir. )
( Kendiniz olduğuna inandığınız varolana bakın ve anımsayın - siz, gördüğünüz değilsiniz. )
( Kendi gerçeğinizi kendi bulduğunuzca, içtenlikle yaşayın. )
( Hareket eden'in içinde devinimsiz olan'ı, değişenin içinde değişmez olanı ayırt edebilmeyi öğrenelim, ta ki tüm farkların sadece görünüşte olduğunu ve birliğin gerçek olduğunu idrak edinceye kadar. )
( Gerçeklik, dönüştürülmesi olanaklı olandır. )
( )
( PHENOMENON instead of REALITY
Changes indepence of the position of the person.
The moon dancing on the water is seen in the water, but it is caused by the moon in the sky and not by the water.
The world appears to you so overwhelmingly real, because you think of it all the time; cease thinking of it and it will dissolve into thin mist.
To see clearly, your mind must be pure and unattached.
Mere verbal conviction is not enough. Hard facts alone can show the absolute nothingness of the self-image.
Look at the being you believe you are and remember - you are not what you see.
Earnestly live your truth as you have found it.
Learn to distinguish the immovable in the movable, the unchanging in the changing, till you realise that all differences are in appearance only and oneness is a fact.
The moon dancing on the water is seen in the water, but it is caused by the moon in the sky and not by the water. )
( ŞE'NİYYET[< ŞE'NÎ: Gerçek] ile/ve/<>/değil/yerine KİSVET[çoğ. KÜSÂ][KİSVE değil!]: Elbise. | Özel kıyafet. | Kisbet, yağlı güreş yapan pehlivanların giydikleri paçalı meşin pantolon. | Bir kimsenin/şeyin dış görünüşü. )
( [not] REALITY vs./and/<>/but PHENOMENON )
( RÉALITÉ avec/et/<> ASPECT )
- GERÇEKTEN ... ile/ve/değil/yerine AYNEN ...
- GERDEL[Yun.] ile/değil/yerine KOVA
( Gemilerde, temizlik işlerinde kullanılan, saç ya da pirinç çemberli tahta kova. İLE/DEĞİL/YERİNE ... )
- GEREKEN TEPKİYE "TEPKİ" ile/değil/yerine/>< OLUMSUZ ETKİYE GEREKEN TEPKİ
- GEREKEN ile/ve/değil/yerine GEREKMEYEN
( İSTİLZAM: Gerektirme, gerekme. )
( NECESSARY vs./and NOT NECESSARY )
( DEBERE cum/et INDIGERE )
- GEREKLİ DURUMDA LÜZUMU HALİNDE/ACİL LÜZUM HALİNDE değil/yerine/= GEREKLİ DURUMDA/İVEDİ
- GEREKLİLİK/ZORUNLULUK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GÖNÜLLÜLÜK
- GEREKSİZ (YERE) HARCAMA/MASRAF ile/ve/<>/değil/yerine FAZLA HARCAMA/MASRAF
- GEREKSİZ/LİK ile/değil/yerine YETERSİZ/LİK
( [not] UNNECESSARY/LACK vs./but INCAPACITY
INCAPACITY instead of UNNECESSARY/LACK )
- GEREKSİZ/YERSİZ/ANLAMSIZ "TEPKİ VERMEK" ile/ve/değil/yerine HAREKETE GEÇMEK
( Sadece aptallar, gereksiz/yersiz/anlamsız "tepki verir". )
- GERİ ADIM ATMAK ile/değil/yerine GEREKEN ADIM(LAR)I ATMAK
- GERİ DÖNÜŞ ile/değil/yerine GERİDEN BESLENME
- GERİ GİDİŞ ile/değil/yerine AŞKINLIK
- GERİ KALMAK ile/ve/değil/yerine/||/<> UZAK KALMAK
- GERİ ZEKÂLI değil/yerine ZEKÂ GERİLİĞİ
( Hakaret. DEĞİL/YERİNE Durum. )
- GERİCİLİK ile/değil/yerine GELENEKÇİLİK
- GERİLİM ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< DENGE
( [not] TENSION/STRESS vs./and/but/||/<>/>/< BALANCE/EQUILIBRIUM
BALANCE/EQUILIBRIUM instead of TENSION/STRESS )
- GERİLİM ile/ve/değil/yerine/||/<>/> DENGE
( [not] TENSION/STRESS vs./and/but/||/<>/> BALANCE/EQUILIBRIUM
BALANCE/EQUILIBRIUM instead of TENSION/STRESS )
- GERİLİM ile/ve/değil/yerine SALINIM
- GERİLİMDE:
GERİLEME ile/değil/yerine İLERLEME
- GERİYATRİ/GERIATRICS[İng.] değil/yerine/= YAŞLILIK BİLİMİ
- GERİYATRİK/GERIATRIC[İng.] değil/yerine/= YAŞLI | YAŞLILIKLA İLGILİ/İLİŞKİLİ
- GERİYE DÖNMEK ile/ve/değil/yerine GERİ DÖNMEK
- GERİZEKÂLI değil/yerine/>< GEZİ ZEKÂLI
- GERMİSİT/GERMICIDE[İng.] değil/yerine/= MİKROPKIRAR, BULAŞSAVAR
- GERONTOLOJİ/GERONTOLOGY[İng.] değil/yerine/= YAŞLANMA BİLİMİ
- GERUNDIUM[Lat.] değil/yerine ULAÇ
( Belirteç olarak kullanılan, eylem kökenli sözcükler. [Koşa koşa / güle güle vb...] )
- GESTALT[İng.] değil/yerine/= BİÇİM
- GESTASYON/GESTATION[İng.] değil/yerine/= GEBELİK
- GETR[Fr.] değil/yerine/= TOZLUK
( Bacağın alt bölümünü ve ayakkabının üstünü örten kumaş vs.'den yapılmış nesne. )
- GEVEZE/YANŞAK, "ÇENESİ DÜŞÜK" ile/değil/yerine KONUŞKAN
- GEVEZELİK ile/değil/yerine/>< KENDİNİ GELİŞTİRMEK
- GEZEGENLERDE ÖZEL GİYSİSİZ YAŞAM SÜRESİ:
| GÜNEŞ ve VENÜS, JÜPİTER, SATÜRN, URANÜS, NEPTÜN ve MERKÜR, MARS |
ile/değil/yerine/><
DÜNYA
( | 1 saniye. VE 1 saniye. VE 2 dakika. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< 80 - 160 yıl. )
( )
- TURİST[İng.]/GEZEN ile/değil/yerine GEZGİN
( Gezen tilki, yatan aslandan evlâdır. )
( Evliyâ Çelebi, [o zamanın koşullarında] 257 şehir, 7600 kale gezmiştir. )
(
)
( [not] TOURIST vs./and/but TRAVELLER
TRAVELLER instead of TOURIST )
- GIA/TRANSIENT ISCHEMIC ATTACK[İng.] değil/yerine/= GEÇİCİ YETERSİZ KANLANMA ATAĞI, GEÇİCİ İSKEMIK ATAK
- GİB/GRAPHICS PROCESSING UNIT[İng.] değil/yerine/= ÇİZGE İŞLEME BİRİMİ, GRAFİK İŞLEME BİRİMİ
- GİBİ GİBİ ile/değil/yerine GİBİ
- GİBİ ile/ve/değil/yerine AYNI TÜR
itibarı ile 13.366 başlık/FaRk ile birlikte,
13.366 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(17/55)