
Bu nedir? | Nasıl kullanılır? | Nasıl okumalı/anlamalı? | Sıkça Sorulan Sorular | Yenilikler | İletişim
DAVRANIŞ ve TUTUMLAR'da
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
EN SON YAPILMIŞ OLAN EKLEMELER
[ 06 March - 09 May 2025 arasında... ]
Bugün itibariyle yapılmış olan eklemeler aşağıdaki gibidir.
[ 06 March - 09 May 2025 arasında... ]
( 119 yeni ekleme, 40 katkı(bilgi/açıklama) )
- DÜNYA ...:
"DÜZDÜR" değil DÜZ DUR
[Eklenme Tarih ve Saati: 08 May | 14:06 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71712(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( Ya da değildir. DEĞİL Önce sen, düz dur! )
- SAKLAMAK ile/ve/||/<>/> SAYIKLAMAK
[Eklenme Tarih ve Saati: 07 May | 20:53 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71710(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( Aşkı/nı. İLE/VE/||/<> Adı/nı. )
- KENDİNİ ...:
"AKLAMAK" ile/değil/yerine/>< YOKLAMAK
[Eklenme Tarih ve Saati: 05 May | 13:13 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71695(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( Kendini tanımayan, bilgisiz/cahil. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Kendini tanıyan, bilge. )
- BEKÂ ve/||/<>/>/< VEFÂ
[Eklenme Tarih ve Saati: 04 May | 19:17 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71687(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- TIKMAK ile/ve/||/<>/> TIKAMAK
[Eklenme Tarih ve Saati: 04 May | 15:31 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71678(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- KAYGILAN/MAK / KORK/MAK:
KÖTÜLÜK EDENDEN VE ETTİĞİNDEN
ile/ve/değil/yerine/daha çok/||/<>/<
İYİLİK EDENDEN VE ETTİĞİNDEN
[Eklenme Tarih ve Saati: 02 May | 20:56 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71673(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- (SENİN) DEDİĞİN (GİBİ) OLSUN (DİYE) ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GÖNLÜN OLSUN (DİYE)
[Eklenme Tarih ve Saati: 02 May | 01:27 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71661(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- SİLMEK ile/değil/yerine/>< SEVMEK
[Eklenme Tarih ve Saati: 01 May | 03:13 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71657(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- MIZMIZ/LIK ile/ve/ne yazık ki/||/<>/> BASKIN/LIK / BASKICI/LIK
[Eklenme Tarih ve Saati: 01 May | 02:48 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71656(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- CIVIK ile/= MIÇÇIK
[Eklenme Tarih ve Saati: 01 May | 01:53 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71655(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- KOLAY OLDUĞUNDAN YAPMAMAK
ile/ve/değil/yerine/||/<>/<
(YETERİNCE)
(B)İLGİLENMEDİĞİNDEN/ANLAMADIĞINDAN YAPMAMAK/ERTELEMEK
[Eklenme Tarih ve Saati: 01 May | 01:49 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71654(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- KOMİK ile/ve/değil/||/<>/> SAÇMA
[Eklenme Tarih ve Saati: 30 April | 23:39 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71651(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- KOMİK ile/ve/değil/||/<>/> YAZIK
[Eklenme Tarih ve Saati: 30 April | 23:38 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71650(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- İLERİDE OLUR" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ŞİMDİ YAPARSA/M OLUR
[Eklenme Tarih ve Saati: 30 April | 13:19 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71641(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- KADIN ile/ve/||/<>/> MÜCEVHER ile/ve/||/<>/> ERKEK ile/ve/||/<>/> KADIN
[Eklenme Tarih ve Saati: 28 April | 21:15 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71635(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( Birbirini tüketen döngü. )
- KENDİNİ AŞ!(MAK) ile/ve/değil/fakat/||/<>/< HADDİNİ AŞMA!(MAK)
[Eklenme Tarih ve Saati: 28 April | 21:09 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71633(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- KENDİ/M ile/ve/değil/||/<>/< YAPMAYABİLME OLANAĞI/BİLGİSİ/BİLİNCİ / İHTİYÂR/IM
[Eklenme Tarih ve Saati: 28 April | 02:03 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71623(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- DOSTLARINLA DÜŞMAN OL(MA)MAK/OLABİLMEK ile/||/<> DÜŞMANLARINLA DOST OL(MA)MAK/OLABİLMEK
[Eklenme Tarih ve Saati: 28 April | 01:55 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71622(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- İTAAT" ile/ve/||/<>/> "RAHAT"
[Eklenme Tarih ve Saati: 28 April | 01:52 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71621(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- SERSERİ[Fars.] ile/ve/||/<> HERCÂÎ[Fars.]
[Eklenme Tarih ve Saati: 27 April | 21:39 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71618(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( Başı boş.[baş başa][kendi kendine] İLE/VE/||/<> İsteğinde kararlı olmayan ya da konudan konuya geçiveren. | Aşkta, değişken, vefâsız. )
- SEN BİLİRSİN ile SEN, BİLİRSİN
[Eklenme Tarih ve Saati: 27 April | 21:27 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71615(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( Kişide ya da kişiye yönelik. [Bilinenin ya da verilecek kararın, öteki tekil kişi("senin") tarafından sağlanabileceğini belirtmek üzere.] İLE Bilgi ve bilinen üzerine. [Kendimizin ve başkalarının bildiği/bilmediği bir durum ya da ayrıntının (tekil kişi["senin"]) tarafından bilindiği (bilgi/haber/ayrıntı) üzerine.] )
- YAŞINDAN-BAŞINDAN (UTAN[MA]MAK)
[Eklenme Tarih ve Saati: 27 April | 21:09 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71613(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- NE DEMEYE ...? ile/değil/yerine/||/<>/< NEDEN ...?
[Eklenme Tarih ve Saati: 27 April | 21:05 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71612(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- DÂHİYÂNE ile/ve/||/<>/> ÂHİYÂNE
[Eklenme Tarih ve Saati: 25 April | 23:05 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71608(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- [ne yazık ki]
BASKICI/LIK ile/ve/||/<> DAYATMACI/LIK
[Eklenme Tarih ve Saati: 25 April | 23:01 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71606(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- İSRAF ile/ve/||/<> ABARTI
[Eklenme Tarih ve Saati: 25 April | 17:52 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71600(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- CANINI ÇIKARMAK ile/değil/yerine/>< TADINI ÇIKARMAK
[Eklenme Tarih ve Saati: 25 April | 17:30 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71599(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- SÖZ DİNLEMEK ile SÖZ DİNLEMEK
[Eklenme Tarih ve Saati: 25 April | 16:25 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71598(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( "Yapma ve yap" denileni yerine getirmek, uygulamak. İLE Konuşulanları dinlemek/dinlemeye çalışmak, konuşulanlara dikkatini yöneltmek/kulak kabartmak. )
- YOZLAŞMA ile/ve/||/<> KANIKSAMA
[Eklenme Tarih ve Saati: 24 April | 20:21 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71590(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- YOZLAŞMA ile/ve/||/<> KURUMLAŞMA
[Eklenme Tarih ve Saati: 24 April | 20:19 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71589(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- DAYATMAK ile/ve/||/<>/> BOZMAK
[Eklenme Tarih ve Saati: 24 April | 02:32 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71587(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- YARGILAMAK ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/> ZORLAMAK
[Eklenme Tarih ve Saati: 24 April | 02:05 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71585(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- KIYIYOR/UM ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KINIYOR/UM
[Eklenme Tarih ve Saati: 23 April | 15:01 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71571(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- İT ve/||/<>/> BİT
[Eklenme Tarih ve Saati: 23 April | 13:44 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71570(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( ile yatan. VE/||/<>/> ile kalkar. )
- HAYYİZ[Ar.] ile/ve/||/<>/> TAHAYYÜZ[Ar.]
[Eklenme Tarih ve Saati: 22 April | 13:38 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71569(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( Mekân, mevki, sâha. İLE/VE/||/<>/> Yer tutma, önemli bir yeri olma, saygıya/hürmete, îtibâra nâil olma. | [nesneler için] Boşlukta bir yer tutma, yer işgal etme. )
- ESKİCİ ile/değil/yerine/>< KUYUMCU
[Eklenme Tarih ve Saati: 21 April | 19:47 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71559(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( [İş/alıcı/satıcı (bulmak) için...] Bağırır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Bağırmaz. )
- OLDUĞUN GİBİ OLMAK ile/ve/değil/||/<>/< YALINLIK
[Eklenme Tarih ve Saati: 18 April | 23:29 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71556(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- BAZI "DAVRANIŞLAR/TUTUMLAR":
APTALLIK/TAN / BİLGİSİZLİK/TEN ile/ve/değil/||/<>/< "DURUŞUNU/ÇİZGİNİ" BOZMAMAK/TAN/EŞİĞİ GEÇMEMEK/TEN
[Eklenme Tarih ve Saati: 18 April | 23:25 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71555(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- GİDECEKSEN KALMA! ve/||/<> KALACAKSAN GİTME!
[Eklenme Tarih ve Saati: 18 April | 18:01 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71553(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- AYRILMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> AYILMAK
[Eklenme Tarih ve Saati: 18 April | 17:55 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71551(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- [ne yazık ki]
KAYDIR ile/ve/||/<>/> KAKTIR
[Eklenme Tarih ve Saati: 16 April | 16:24 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71545(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- BAKMAK ile/ve/değil/||/<>/< DALMAK
[Eklenme Tarih ve Saati: 16 April | 13:54 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71543(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- YAPARIM ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YAPAYIM
[Eklenme Tarih ve Saati: 15 April | 02:57 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71539(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- İRÂDE[Ar.] ile/ve/değil/yerine/||/<>/> İDÂRE[Ar.]
[Eklenme Tarih ve Saati: 13 April | 16:52 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71531(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- KÂMİL ile/ve/||/<> KÂZIM
[Eklenme Tarih ve Saati: 13 April | 14:37 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71523(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( Olgun. İLE/VE/||/<> Öfkesini tutan/yutan. )
- DENGE ile/ve/||/<> JİROSKOP/GYROSCOPE[İng.]
[Eklenme Tarih ve Saati: 13 April | 14:40 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71522(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- SİKE SİKE ile/ve/değil/||/<> SİKKE SİKKE (ÖDEMEK)
[Eklenme Tarih ve Saati: 09 April | 15:07 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71514(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- SEÇME ... ile/değil SEÇMELİ ...
[Eklenme Tarih ve Saati: 09 April | 15:06 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71513(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- AYAKKABI ile KASKAL(/LAMAK)
[Eklenme Tarih ve Saati: 08 April | 23:10 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71511(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( ... İLE Eski ayakkabı. )
- UZLAŞIM ile/ve/||/<> ALT/ASGARİ KOŞUl
[Eklenme Tarih ve Saati: 07 April | 14:56 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71506(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- SAÇILIM ile/değil/yerine/>< AÇILIM
[Eklenme Tarih ve Saati: 06 April | 23:13 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71505(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- UNUTMAK ile/ve/değil/||/<>/< UMURSAMAMAK/ÖZENMEMEK/ÖNEMSEMEMEK
[Eklenme Tarih ve Saati: 06 April | 20:32 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71504(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- GERE GERE ile GEĞİRE GEĞİRE
[Eklenme Tarih ve Saati: 06 April | 19:27 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71501(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- TELÂFİ ile/ve/||/<> PANZEHİR
[Eklenme Tarih ve Saati: 05 April | 10:14 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71498(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- YALAN ile/ve/||/<>/> UTAN(DIR/IL)MAK
[Eklenme Tarih ve Saati: 05 April | 10:12 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71497(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- UTANMAK ile/ve/||/<>/> UTANDIRILMAK
[Eklenme Tarih ve Saati: 05 April | 10:00 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71494(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( Erdem. İLE/VE/||/<>/> Karabasan/kâbus. )
- HAZIR OLMAK/OLAN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TÂLİP OLMAK/OLAN
[Eklenme Tarih ve Saati: 05 April | 09:51 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71493(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- NASİHAT ile/ve/değil/||/<>/< NASIL
[Eklenme Tarih ve Saati: 04 April | 17:11 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71492(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- NASİHAT ile/ve/||/<> NASİP[Ar. NASİB]
[Eklenme Tarih ve Saati: 04 April | 17:08 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71491(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- ÇIĞLIĞA:
"SAĞIR OLMAK" ile/değil/yerine/>< ÇIĞLIK OLMAK
[Eklenme Tarih ve Saati: 04 April | 02:21 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71484(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- SAHİPLENME ile/ve/değil/||/<> KIŞKIRTMA/AJİTASYON
[Eklenme Tarih ve Saati: 04 April | 02:16 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71481(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- AYMAZLIK ile/ve/değil/||/<>/< BOŞLAMA/İHMAL
[Eklenme Tarih ve Saati: 03 April | 23:44 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71477(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- TETİKTE" OLMAK/KALMAK ile/ve/||/<> TEYAKKUZ
[Eklenme Tarih ve Saati: 03 April | 21:48 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71472(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- RÜKÛ[Ar.] ile/ve/||/<>/> RÜCÛ[Ar.]
[Eklenme Tarih ve Saati: 03 April | 21:39 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71470(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- VERİLENİ/SUNULANI:
"YUT" DİYE değil TUT DİYE!
[Eklenme Tarih ve Saati: 29 March | 22:23 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71450(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- KISASTA ...:
HAYIR ile/ve/||/<>/> HAYAT
[Eklenme Tarih ve Saati: 29 March | 22:17 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71448(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- MAHCUBİYET ile/ve/değil/||/<> MAHVİYET
[Eklenme Tarih ve Saati: 29 March | 22:09 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71446(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- NAZ ile NAS
[Eklenme Tarih ve Saati: 29 March | 22:08 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71445(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- KİBİR ile/değil/yerine ÖZDEĞER
[Eklenme Tarih ve Saati: 29 March | 22:03 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71443(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- ÇIKAR ile/ve/değil/yerine/||/<>/< FIRSAT
[Eklenme Tarih ve Saati: 29 March | 21:51 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71439(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( davranis-tutum ypma ypa psikolojip bdvn )
- ÇALMAK ile/ve/||/<>/> ÇAR ÇUR ETMEK
[Eklenme Tarih ve Saati: 29 March | 13:43 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71434(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- ŞECAAT ve/||/<>/> İFFET ve/||/<>/> FELSEFE ve/||/<>/> ADÂLET
[Eklenme Tarih ve Saati: 28 March | 01:32 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71429(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( Öfke yerine. VE/||/<>/> Şehvet yerine. VE/||/<>/> Bilgisizlik/erdemsizlik yerine. VE/||/<>/> Ölçüsüzlük/dayatma yerine. )
- DÖVÜNMEK ile/değil/yerine/>< ÖVÜNMEK
[Eklenme Tarih ve Saati: 27 March | 23:46 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71424(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- KISTIRMAK ile KISTIRMAK
[Eklenme Tarih ve Saati: 26 March | 02:00 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71420(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( Kaçamayacak bir duruma getirmek, köşeye sıkıştırmak. İLE Birinin/birinden sesi kısmasını sağlatmak/istemek. )
- ATABİLİYOR ile/değil ATAYABİLİYOR
[Eklenme Tarih ve Saati: 25 March | 00:29 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71413(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- BİLMEMEK ile/ve/||/<>/> KABALIK
[Eklenme Tarih ve Saati: 25 March | 00:28 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71412(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- KÖŞE ile/ve/değil/yerine/>< GEZİ
[Eklenme Tarih ve Saati: 23 March | 11:37 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71411(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- HINBIL ile/değil HIMBIL
[Eklenme Tarih ve Saati: 22 March | 10:52 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71407(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( Şişman ve uyuşuk kişi. | Aciz, zavallı. | Bir çeşit iskambil oyunu. İLE/DEĞİL Hizmetçi. | Eşek. )
- SOĞUK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SOLUK
[Eklenme Tarih ve Saati: 22 March | 10:19 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71406(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- ŞANS (VERMEK) ile/ve/değil/||/<>/< KOZ (VERMEK)
[Eklenme Tarih ve Saati: 20 March | 00:59 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71395(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- GÜÇ/DAYANIKLILIK/DENGE:
KOL/DA ile/ve/değil/||/<>/< BACAK/TA
[Eklenme Tarih ve Saati: 18 March | 10:57 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71392(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( Yüzmede[özellikle suyun üstünde durmada], tutunma ve tırmanmada kolun gücüne değil bacakların gücüne ve olanaklarına yönelmek/odaklanmanın önceliği ve farkındalığı... )
- TAKI:
SAHTE ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GERÇEK
[Eklenme Tarih ve Saati: 18 March | 10:51 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71390(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( Varsıl taksa bile "gerçek". İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Yoksul taksa bile "sahte". )
- SINIR ve/||/<>/> HAYIR
[Eklenme Tarih ve Saati: 18 March | 10:35 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71388(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- [ne yazık ki]
EN ÇOK KONUŞULANLAR:
MAAŞ ve/||/<> MAÇ ve/||/<> MAGAZİN
[Eklenme Tarih ve Saati: 18 March | 10:16 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71385(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- TAHRİK ile/ve/ne yazık ki/||/<>/> TAHRİP
[Eklenme Tarih ve Saati: 18 March | 10:11 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71384(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- İLTİFAT DEĞİL!:
[ya] KİNÂYE ile/değil/ya da GERÇEK
[Eklenme Tarih ve Saati: 16 March | 22:18 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71376(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- KÖTÜ NİYETLİ/LİK ile/ve/değil/||/<>/< APTAL/LIK
[Eklenme Tarih ve Saati: 16 March | 21:36 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71375(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- OŞ ile OŞ ile OŞ OŞ
[< <a href="https://www.FaRkLaR.net/divanlugatturk" target="_blank">Divân-ü Lugât-it-Türk</a>]
[Eklenme Tarih ve Saati: 16 March | 17:11 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71357(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( Böyle, bu biçimde. İLE Şimdi. İLE Öküzü su içmeye teşvik etmek için çıkarılan ses. )
- OSUG ile UYUM
[< <a href="https://www.FaRkLaR.net/divanlugatturk" target="_blank">Divân-ü Lugât-it-Türk</a>]
[Eklenme Tarih ve Saati: 16 March | 17:11 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71356(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( Bir şeyin başka bir şeye uygun olması. İLE ... )
- OLUK/OLUQ ile OLUK/OLUQ / OLAK/OLAQ ile OLUK/OLUQ ile OLUK/OLUQ ile OLUT ile OPRI ile OYTURMAK/OYTURMAQ ile OYUŞMAK/OYUŞMAQ ile OYULMAK/OYULMAQ ile OYUQ[Oğuz]
[< <a href="https://www.FaRkLaR.net/divanlugatturk" target="_blank">Divân-ü Lugât-it-Türk</a>]
[Eklenme Tarih ve Saati: 16 March | 17:11 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71337(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( Dayanıklı, azimli kişi. İLE Ağaç kütüğünün içi oyularak yapılmış herhangi bir şey. | Yalak. İLE Küçük kayık.[Ağaç kütüğünün içi oyularak yapılmış olan.] İLE Eskimiş ve yıpranmış [giyecek]. İLE Yetişkin. | Olgunluk evresini yaşayan kişi. İLE Çukur ya da oyuk. İLE İçini boşaltmak. İLE İçini boşaltmada karşılıklılık, yardımlaşma. İLE Zeminin/toprağın çökmesi. İLE Korkuluk. | Yolu işaret eden taş. )
- LAÇİN ile LAÇİN
[< <a href="https://www.FaRkLaR.net/divanlugatturk" target="_blank">Divân-ü Lugât-it-Türk</a>]
[Eklenme Tarih ve Saati: 15 March | 21:24 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71267(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( Şahin. | Yırtıcı bir kuş. İLE Savaşta cesaret gösteren kişi. )
- KIŞI GEÇİRMEK ile/ve/fakat/||/<>/> AYAZI UNUTMAMAK
[Eklenme Tarih ve Saati: 14 March | 23:45 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71246(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- ZİHİN/ANLIK ile/ve/=/||/<> ZAMAN
[Eklenme Tarih ve Saati: 14 March | 15:34 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71238(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( Düşünce ve zihnin, kişinin üzerinde olması DEĞİL/YERİNE kişinin düşüncelerini ve zihnini/n üzerinde olması/olabilmesi, yönetebilmesi. İLE/VE/=/||/<> Zamanın, kişinin ve yaşamın üzerin(d)e olması/devrilmesi. DEĞİL/YERİNE Kişinin, zamanın/ı/n ve yaşamın/ı/n üzerinde olması/olabilmesi, yönetebilmesi. )
- TRAJEDİ ve KÖTÜMSERLİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> GÜLDÜRÜ ve İYİMSERLİK
[Eklenme Tarih ve Saati: 14 March | 15:04 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71232(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- HAZCILIK/HEDONİZM ile ÇİLECİLİK/ASCETİZM
[Eklenme Tarih ve Saati: 13 March | 17:20 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71177(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( Hazza ulaşmayı yaşamın temel amacı olarak gören felsefi görüş. İLE Keyiflerden ve maddi hazlardan uzak durmayı savunan felsefi görüş. )
- ÖDEVBİLİM/DEONTOLOJİ ile EREKBİLİM/TELEOLOJİ
[Eklenme Tarih ve Saati: 13 March | 17:20 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71162(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( Eylemlerin ahlâki görev ve yükümlülükler temelinde değerlendirilmesi. İLE Eylemlerin sonuçları ve amaçları üzerinden değerlendirilmesi. )
- KARŞI ile/ve/değil/yerine/></< TAMAMLAYICI
[Eklenme Tarih ve Saati: 13 March | 15:00 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71159(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- OH OLSUN ile/değil/yerine/>< O OLSUN
[Eklenme Tarih ve Saati: 13 March | 14:23 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71156(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- PİRİNÇ ile/ve/||/<> BUĞDAY
[Eklenme Tarih ve Saati: 12 March | 20:23 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71071(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
(
Ölçüt | "Pirinç Kültürü" | "Buğday Kültürü" |
---|---|---|
Tarımsal Yapı | Yoğun iş gücü gerektirir, sulama düzenekleri ve topluluk iş birliği zorunludur. | Bireysel olarak yapılabilir, daha az iş gücü gerektirir. |
Toplumsal Etki | İş bölümü ve dayanışma baskındır, topluluk iş birliği ön plandadır. | Bireycilik baskındır, bağımsız çalışma olanaklıdır. |
Düşünce Tarzı | Bütüncül ve bağlamsal düşünme eğilimi vardır. | Çözümleyici ve bireysel düşünme eğilimi vardır. |
Thomas Talhelm'in "İddiası" | Bireylerin ortaklık içinde olduğu, topluluk içinde iş birliğine yatkın olduğu savunulur. | Bireyci yapının daha güçlü olduğu, bağımsızlığın vurgulandığı savunulur. |
- SORUNLARDAN RAHATSIZ OLMAMAK/SORUNLARLA BAŞ ETMEK:
(AYRINTILARDA ...)
BİLGİSİZLİKLE/BİLİNÇSİZLİKLE ile/değil/yerine/>/>< BİLGİYLE/BİLİNÇLE
[Eklenme Tarih ve Saati: 10 March | 21:25 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71069(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- GÜÇ (FİZİKSEL) ile/ve/değil/yerine/||/<>/< AKIL
[Eklenme Tarih ve Saati: 09 March | 01:50 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71067(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- EVCİL ile EVCİMEN
[Eklenme Tarih ve Saati: 08 March | 13:44 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/70881(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- TAPINMA ile/değil/yerine/>< TUTARLILIK (ÇABASI)
[Eklenme Tarih ve Saati: 08 March | 12:56 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/70880(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- KIRIK ile/ve/||/<> BÜKÜK ile/ve/||/<> EĞİK
[Eklenme Tarih ve Saati: 07 March | 23:30 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/70878(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- O PARAYI:
"BAYILMAK" ile/ve/||/<>/> "DOMALMAK"
[Eklenme Tarih ve Saati: 07 March | 23:07 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/70875(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- SAĞ ile/ve/||/<>/> SELÂMET
[Eklenme Tarih ve Saati: 07 March | 22:51 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/70870(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( Sen. İLE/VE/||/<>/> Ben. )
- GEBELİK ile/ve/||/<>/> EBELİK
[Eklenme Tarih ve Saati: 07 March | 22:49 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/70869(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( Ben/sen. İLE/VE/||/<>/> Ben/o. )
- ATAR ile YATAR
[Eklenme Tarih ve Saati: 07 March | 15:05 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/70868(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- İSÂLE[Ar. < SEYL | çoğ. SEYELÂN] ile İZÂLE[Ar. < ZEVÂL]
[Eklenme Tarih ve Saati: 07 March | 15:00 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/70867(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( Akıtmak. İLE Yok etme, giderme. )
- AFOROZ[Yun.]["AFAROZ" değil!] ile/ve/değil/||/<>/< REFÜZE[İng./Fr. REFUSE] (ETMEK/OLMAK)
[Eklenme Tarih ve Saati: 07 May | 16:04 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/56876(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- SENİ:
SEVMEYENİ ile/ve/değil/yerine/>< SEVENİ
[Eklenme Tarih ve Saati: 16 April | 14:51 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/51603(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( Sevme! İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/>< Sev... [Sevenin/sevginin ölçütü de tüm davranış, tutum ve sözlerinde ne kadar saygılı olduğu/davrandığıdır.] )
- TUTKU = İHTİRAS = PASSION[İng., Fr.] = LEIDENSCHAFT[Alm.] = PASSIO[Lat.] = PATHOS[Yun.] = PASION[İsp.]
[Eklenme Tarih ve Saati: 28 March | 01:24 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/39673(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( Tutuklu kalmak. )
- EVLİLİK:
AİLE KARARI(GÖRÜCÜ) ile/ve/<> BEŞİK KERTMESİ ile/ve/<> DEĞİŞ-TOKUŞ
[Eklenme Tarih ve Saati: 13 March | 21:41 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/32250(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
(
Öteki Evlilik Türleri
Evlilik Türü | Tanım | Amacı | Yaygın Olduğu Bölgeler |
---|---|---|---|
Levirat Evlilik | Dul kalan kadının, ölen kocasının erkek kardeşiyle evlendirilmesi. | Dul kadının korunması, çocukların aile içinde kalması, miras bütünlüğü. | Türkler, Yahudiler, bazı Afrika kabileleri, Orta Asya, Güney Asya. |
Sororat Evlilik | Bir erkeğin, eşi öldüğünde ya da doğurgan olmadığında eşinin kız kardeşiyle evlenmesi. | Aile bağlarını koruma, çocukların aynı aile içinde büyümesini sağlama. | Kızılderili kabileleri, Afrika kabileleri, Tibet, Nepal. |
Zorla Evlilik | Bireyin isteği dışında, ailesi ya da toplumu tarafından evlendirilmesi. | Aile çıkarlarını koruma, sosyal ya da ekonomik kazanç sağlama. | Dünya genelinde bazı geleneksel topluluklar. |
Görücü Usulü Evlilik | Ailelerin uygun gördüğü kişilerin evlendirilmesi ancak tarafların onayı alınır. | Ailelerin söz sahibi olması, uyumlu evliliklerin sağlanması. | Türkiye, Hindistan, Orta Doğu, Asya. |
Çok Eşli Evlilik (Poligami) | Bir bireyin aynı anda birden fazla eşe sahip olması. | Soyun devamlılığı, sosyal veya ekonomik avantajlar. | Orta Doğu, Afrika, bazı Asya ülkeleri. |
Tek Eşlilik (Monogami) | Bir bireyin yaşamı boyunca ya da evlilik süresince tek bir eşe sahip olması. | Aile yapısının istikrarlı olması, duygusal bağlılık. | Batı dünyası, Türkiye, modern hukuk düzenine sahip ülkeler. |
- SOLUK ÇEŞİTLERİ ve/||/<>/> SOLUK EGZERSİZLERİ!!!
[Eklenme Tarih ve Saati: 06 May | 00:37 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/16015(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( Kimyacı Lavoisier, 1781'de yanmanın oksijenle olanaklı olan kimyasal bir işlem olduğunu ortaya koyar, ayrıca oksijenin soluk alma yoluyla gövdede yandığı anlaşılır.
FaRkLaR [Karıştırılmaması Gerekenler] - TRACT: Solunum sistemi.
( Solunum sistemi, sağ ve sol olmak üzere iki akciğerden oluşur ve bunlar mediastin ile ayrılırlar. )
( Toplardamar kanını atardamar kanına çevirirler. ) - SAĞ AKCİĞER ile/ve SOL AKCİĞER
( 3 lob vardır.[üst-orta-alt] İLE/VE 2 lob vardır.[üst-alt] ) - YARIKLAR ile/ve LOBLAR - ANAXIMENES - SOLUK BORUSU ile YEMEK BORUSU
( WEASAND/TRACHEA with ESOPHAGUS ) - SOLUK DELİĞİ ile/ve/<> SOLUK YOLU
( [Ar.] MENFES ile/ve/<> HANÇERE, MİZMÂR[Ar.] ) - SOLUK ile İLK SOLUK(GASPING) - SOLUK ile SOLUK VERMEK
( Derin ve sakin şekilde solunum ile canlılık artar, o da beyni etkiler ve zihnin arınmasına ve istikrar bulmasına ve derin düşünmeye elverişli hale gelmesine yardım eder. )
( Tekrarlama, soluğunuza istikrar kazandırır. )
( [Ar.] NEFES, ŞEHÎK ile ZEFÎR )
( BREATH(ING)/INHALE with EXPIRATION/EXHALE )
( With deep and quiet breathing vitality will improve, which will influence the brain and help the mind to grow pure and stable and fit for meditation. )
( Repetition will stabilise your breath. ) - SOLUK ALMA ile/ve/değil SOLUK VERME
( [Ar.] ŞEHÎK[< ŞEHKA] ile/ve/ ( TEBEHHÜR: Kısa ve sık soluk alma. ) - TENEFFÜS-İ CİLDÎ ile TENEFFÜS-İ KASABÎ ile TENEFFÜS-İ SAFÎRÎ ile TENEFFÜS-İ SINÂÎ ile TENEFFÜS Bİ-L-HEVÂ
( Deri solunumu. İLE
Trake solunumu. [biyolojide] İLE
Havanın soluk borularına girdiği ya da çıktığı sırada doğal olmayan ses. (tıp'ta) İLE
Boğazdan açılan yapay bir delik aracılığıyla sayrının soluk alması. (tıp'ta) İLE
Hava ile solunum. )
( TENEFFÜS[< NEFES]: Nefes, soluk alma; Yorgunluk almak için dinlenme; Tan yeri ağarma; Deniz suyunun dalga ile sahile vurması. ) - AĞIZDAN SOLUK ALMAK ile/yerine BURUNDAN SOLUK ALMAK - EUPNE ile APNE
( Solunumun normal hali. İLE Solunumun durması. ) - APNE ile ASFİKSİ
( Solunumun durması. İLE Oksijen yetersizliğinden dolayı boğulma. ) - HIPOPNE ile HIPERPNE
( Solunum derinliğinin azalması(yüzeysel solunum). İLE Solunum derinliğinin artması. ) - TAKIPNE ile BRADIPNE
( Solunum sayısının artması. İLE Solunum sayısının azalması. ) - HİPOVENTİLASYON ile HİPERVENTİLASYON
( 1 dakikada akciğerlere giren hava miktarının azalması. İLE 1 dakikada akciğerlere giren hava miktarının artması. ) - ANOKSİ ile HİPOKSİ
( Dokuda oksijen(O2) yokluğu. İLE Dokuda oksijen(O2) azalması. ) - ANOKSEMİ ile HİPOKSEMİ
( Kanda oksijen(O2) yokluğu. İLE Kanda oksijen(O2) azalması. ) - HİPERKAPNİ ile AKAPNİ ile HİPOKAPNİ
( Kanda ve dokuda karbondioksit(CO2) artması. İLE Kanda ve dokuda karbondioksit(CO2) yokluğu. İLE Kanda ve dokuda karbondioksit(CO2) azalması. ) - HAPŞIRMAK ile ÖKSÜRMEK
( [Ar.] NAHNAHA: Öksürük. | Hırıltılı soluma. )
( TO SNEEZE/STERNUTATION with TO COUGH ) - HAPŞIRMA ile AKSIRMA - SUÂL-İ DÎKÎ ile SUÂL-İ KELBÎ
( Boğmaca öksürüğü. İLE Durup durup gelen şiddetli öksürük. ) - HIÇKIRIK: Çok yemek yeme ya da sinirsel bir nedenle ve istemsiz olarak diyafram kasının kasılmasıyla hava akciğerlere geçerken boğazdan çıkan ve düzgün aralıklarla yinelenen ses.
( FUÂK, ŞEHÎK[Ar.], NUHÂT: Hıçkırma. | HICCUP[İng.] | SCHLUCKAUF[Alm.] | HOQUET/SANGLOT[Fr.] | SINGHIOZZO[.] | [İt.] | HIPO[İsp.] ) - NEHM[Ar.]: Horlayarak soluma, hırıltılı soluk alma. - SOLUK DARLIĞI/DİSPNE
( [Ar.] ZÎK-I NEFES ile/ve ZÎK-İ SADR[: Göğüs darlığı.] )
( DYSPNEA ) - SOLUK BORUSU YANGISI(İLTİHABI): TRAKEİT
Solunum, sağlıklı olma ve iyileşmede temel anahtarlardan birisidir ve soluk almadan tam olarak yararlanmak için tüm yeteneklerimizi kullanmamız gerekir. "İnsanlara kendiliğinden iyileşmeye ulaşabilmeleri için tek bir şey yapmalarını söylemek zorunda kalsaydınız söyleceğiniz şey ne olurdu?" diye sorulsa şu yanıtı vermek gerek. "Soluğunuzla çalışın!" Bazı soluk alma tekniklerini gözden geçirelim;
1.) Soluk Alma Gözlemi: Soluk alma sistemlerinden en basit olanı onu gözlemlemek, herhangi bir şekilde etkilemeye çalışmadan soluk alma temponuzu zihninizle izlemekten başka bir adım atmamaktır. Bunu sağlamak için;
1) Rahat bir pozisyonda dik, gözleriniz hafif kapalı olarak oturun.
2) Dikkatinizi soluğunuza yoğunlaştırın ve mümkünse aşamalar arasındaki değişiklikleri takip ederek, içe çekip dışa vererek soluk temponuzun ritmini izleyin.
Bunun her gün beş dakika boyunca uygulanması yerinde olur. Dikkatinizi soluk temponuzda yoğunlaştırıp onu izlemekten başka bir amacınız olmamalı. Soluğunuz nasıl değişirse değişsin, titreşimler çok küçük olsa bile, onları izlemeye devam edin. Bu temel bir meditasyon biçimi, bir gevşeme yöntemi ve beden ile zihni uyumlaştırmaya başlamanın bir yoludur. 2.) Dışa Vererek Başlama : Soluk alma süreklidir, başı ya da sonu yoktur, ama doğrusu, bir soluğun içe çekerek başladığı, dışa vererek sona erdiği gibi bir düşüncemiz de vardır. Bu yaklaşımı tersine çevirmeye çalışalım. Beş dakikalık Soluk Alma Gözlemi`nin sonunda bunu deneyin. Yine, dikkatinizi onu etkilemeye çalışmadan soluk almaya yoğunlaştırın, ama soluğu dışa vermeyi her yeni soluğun başlangıcı olarak deneyin. Bunu sadece bir dakikalığına yapın. Bu şekilde tersine çevrilmiş soluk almanın ne kadar farklı olduğunu göreceksiniz. Soluk almaya dışa vererek başladığınız zaman, kendinizi soluğunuza çok daha yakın hissedip, pasif biçimde izlemektense aktif biçimde onunla içiçe olduğunu düşünebileceksiniz.
Bu yön değişikliğini yapmanın önemli bir psikolojik nedeni var: Soluğu dışa vermeyi denetleme potansiyeliniz soluğu içe çekmeyle kıyaslandığında daha fazladır. Çünkü ciğerlerinizden çıkan havayı sıkıştırmak için kaburgalarınız arasındaki iradenizle yönlendirdiğiniz kasları kullanabilirsiniz ve bu kas sistemi havayı içeri çekerken kullanılandan çok daha güçlüdür. Dışarı daha fazla hava verdiğinizde, kendiliğinden içeriye daha fazla hava alırsınız. Solunum, derinleştirmek istenilir bir şeydir ve bunu yapmanın en kolay yolu da soluğu dışa vermeyi her ayrı soluğun ilk kısmı olarak düşünmeye başlamak, soluğu içe çekme konusunda hiçbir kaygı duymamaktır. Çin abecesinde "soluk"un iki parçası vardır; bunların birisi "dışa verme", diğeri ise "içe çekme" anlamına gelir ve dışa verme önce gelmektedir. 3.) Kendinizi Soluğunuza Bırakma : Bu egzersiz en iyi biçimde sırt üstü yatarken yapılır, böylece uyurken ya da yeni uyanmış bir halde de denemek isteyebilirsiniz.
1) Gözlerinizi kapatın, kollarınızı bedeninizin yanında tutun ve dikkatinizi onu etkilemeye çalışmadan soluk almanızda yoğunlaştırın.
2) Şimdi soluğunuzu her içeri alışınızda evrenin rüzgarının size doğru estiğini, her dışarı verdiğinizde ise geri çekildiğini hayal edin. Soluğun pasif alıcısı olduğunuzu düşünün. Evrenin soluğu sizin içinize girdikçe, bırakın bu soluk, el ve ayak parmaklarınızın uçlarına kadar bedeninizin her parçasına işlesin.
3) Soluğu on defa dışa verip içe çekmeniz süresince algılamanızı durdurmaya çalışın. Bu işlemi günde bir defa yapın. 4.) Gevşeme Soluğu : Dilinizi yoga pozisyonuna getirin;
Diinizin ucunu üst ön dişlerinizin iç yüzeyine değdirin, sonra minesine, dişiniz ile ağzınızın üstü arasındaki yumuşak dokuya dayanana kadar dişlerinizin üstüne kaydırın. Tüm egzersiz boyunca dilinizi orada tutun. Tamamen ağzınızdan, duyulabilir bir ses çıkararak (bir whoosh sesi), dışarı soluk verin ve soluk alın. Ağzınızı kapatın ve (içinizden) 4'e kadar sayarak sakince burnunuzdan içeri soluk alın. Sonra soluğunuzu 7'e kadar sayarak tutun. Son olarak, sekize kadar sayıp ağzınızdan ses çıkararak soluk alın. Bu bir soluk döngüsünü oluşturur. Toplam dört defa tekrarladıktan sonra her zamanki gibi soluk alın. Diliniz o haldeyken dışa soluk vermekte zorlanıyorsanız dudaklarınızı büzmeyi deneyin; bunu yapmayı kısa sürede öğrenebilirsiniz. Egzersizi yapma hızınız burada önemli değildir. Önemli olan, "içe çek, tut, dışa ver" şeklindeki 4-7-8 oranını takip etmektir. Soluğunuzu rahatça uzun bir süre tutabilmeniz sizi sınırlayacağından, sayınızı buna göre ayarlayın. Bu egzersizi yaparken yavaşlatabilirsiniz, ki bu da istenilir bir şeydir. Bunu en azından günde iki defa yapın.
Gevşeme Soluğu`nu herhangi bir yerde yapabilirsiniz, ancak bir yerde oturuyorsanız dik durmaya çalışın. Akşamları yatağa giderken, uyumadan hemen önce yapmanızı salık veririz. Gece uyanırsanız da tekrar uyumanızı, düşüncelerinizden kopup duygusal çalkantılar yaşamamanızı sağlar. Ayrıca sinir sistemine harika etkilerde bulunur. Özel olarak da, içselleşmiş kaygıyı azaltıp, sindirim, dolaşım ve diğer sistemlerin daha uyumlu biçimde işlemesini sağlayarak sempatik-parasempatik sinir sisteminin faaliyetlerinin hızını düzenliyor. Bu çalışmanın yararları süreç içinde ve katlamalı olarak ortaya çıkar, en sonunda tüm sinir sisteminin daha sağlıklı biçimde işlemesini sağlar. Ayrıca kan basıncının yükselmesi, ellerin üşümesi, bağırsakların tahriş olması, kalp aritmileri görülmesi, düzensiz anksiyete ve panik ile birçok yaygın hastalıkta da özel bir tedavi işlevi görür. Bu yöntem en etkili ve süreli gevşeme yöntemlerinden biridir. 5.) Uyarıcı Soluk : Bu egzersiz gevşetici olmaktan ziyade uyarıcıdır. Dolayısıyla bu teknikten kendinizi uyuşuk ya da zihinsel bakımdan tembel hissettiğiniz zamanlarda canlanmak amacıyla yararlanabilirsiniz. 1) Dik durarak ve gözleriniz kapalı olarak rahatça oturun ve gevşeme soluğunda tanımlandığı şekilde dilinizi yoga pozisyonuna getirin.
2) Ağzınızı hafif kapalı tutarak burnunuzdan hızla soluk alıp verin. Soluğu içe çekme ve dışa verme eşit sürede ve kısa olmalı, köprücük kemiğinin hemen üstünde, boynunuzdaki kasların ve diyaframınızın gerildiğini hissetmelisiniz. (Hareketliliği hissetmek için ellerinizi bu bölgelere koymayı deneyin.) Göğsün hareketi, hava basan bir körük gibi hızlı ve mekanik olmalıdır. Aslında bu egzersizin Sanskrit adı da "körük soluğu" anlamına gelmektedir. Hem içe çekerken hem dışa verirken soluk alışınızın sesi duyulmalıdır. Eğer rahat olarak yapabiliyorsanız hızı saniyede üç devire çıkarabilirsiniz.
Bu egzersizi ilk denemede sadece onbeş saniye süreyle yapın, daha sonra her zamanki gibi soluk alın. Her seferinde süreyi beş saniye kadar artırın ve tam bir dakikaya ulaşmaya çalışın. Bu gerçek bir egzersizdir. Dolayısıyla kullandığınız kasların yorulduğunu hissedebilirsiniz. (Kuşkusuz bu egzersiz kaslarınızı kuvvetlendirecektir.) Ayrıca başka birşeyi daha hissetmeye başlayacaksınız: Her zamanki gibi soluk almaya döndüğünüzde bedeninizde belli belirsiz ama kesin bir enerji hareketi olacaktır. Belki, bunu kollarınızda bir titreme ya da karıncalanma olarak hissedebilirsiniz. Bunun yanında kendinizi daha uyanık hissedebilir ve yorgunluğunuzun kalmadığını görebilirsiniz. Bu olay, aşırı karbondioksit vermenin sonucunda psikolojik değişikliklere yol açan, hızlı hızlı ve derin soluk alma durumu değildir. Körük soluğunu tam bir dakika sürdürebilmeniz durumunda, bunu öğleden sonraları, kendinizi canlandıracak kafeinli bir içecek yerine deneyin. Bu yöntemin yararını özellikle araba kullanırken uyuklamaya başladığınız durumlarda da görürsünüz. Ayrıca bu egzersizi üşüdüğünüzü hissettiğiniz zaman kendinizi ısıtmak için kullanabilirsiniz. Bu egzersizi ne kadar çok yaparsanız, onun yarattığı enerjinin o kadar çok farkında olursunuz. Bu sistemleri bir kere daha gözden geçirelim ve bundan sonraki günlük yaşantınızda nasıl kullanabileceğinizi özetleyelim.
Soluk Gözlemi gevşemenize yardımcı olacak bir meditasyon pratiğidir ve soluk alma tekniği yoga geleneğinin eski bir tekniğidir. Düzenli yapma alışkanlığını edinirseniz kendi adınıza büyük bir kazanç olacaktır. Günde beş dakika yapılması istenmişti bu nefes gözleminin tanımında ancak istediğiniz kadar yapmakta da tabii ki serbestsiniz. Bu uygulamayı sabahları beş dakika yapmanızı özellikle salık veririm. Bu süreyi artırırsanız kendinize daha uygun şekillerde düzenleyebilirsiniz.
Soluğu tersine çevirme tekniği, soluk alma kapasitenizin gelişmesine katkıda bulunarak sağlığınızı genel olarak olumlu yönde etkileyecektir. Bu tekniği günde bir dakika yapmanız salık verilmişti fakat her aklınıza gelişinde ya da her boş zaman bulduğunuzu düşündüğünüzde de yapabilirsiniz. Bunu beş dakikalık Soluk Gözlemine dahil etmeniz de olanaklıdır.
Kendinizi Soluğunuza Bırakma tekniğinde, günde bir defa yapmanız istenilen zihinde canlandırma oyunu da her yerde ve her zaman yapılabilir, yalnız gece yatmaya gittiğinizde ya da sabah ilk uyandığınızda yattığınız yerden yapmak daha kolayınıza gelebilir.
Gevşeme Soluğu, her biri dört soluk alıp vermeden oluşan en az iki seansı gerektirmektedir. Bu egzersizi günde iki kere ve sekiz devire çıkarmanız daha yerinde olur. Kuşkusuz bu egzersizi kendinizi kaygılı, morali bozuk ya da fiziksel bir sıkıntı çektiğiniz herhangi bir zamanda da yapabilirsiniz, fakat iki seansı zorunlu bir asgari ölçü olarak benimsemenizde ısrar etmek gerekir. Bu egzersizlerden birini sabahları, doğal olarak meditasyon konumuna getirdiğnden, meditasyon yapmadan önce de tercih edebilirsiniz.
Uyarıcı Soluk da her zaman yapılabilir. Kendinizi uyuşuk ya da zihinsel açıdan tembel hissettiğiniz zamanlarda canlanmanız açısından son derece yararlı bir egzersizdir ancak bunu her koşulda günde en az bir defa yapmanızı öneriyorum. Gevşeme Soluğu`ndan önce yapmak da sizi daha kolay biçimde bir meditasyon ortamına getireceğinden sabah ritüellerinizle birleştirmeniz de uygun olacaktır.
Bu beş soluk egzersizini şu şekilde düzenleyebiliriz:
Sabah :
Uyarıcı Soluk
Gevşeme Soluğu (uyarıcı soluğun hemen arkasından)
Soluk Gözlemi (asgari beş dakika ve gevşeme soluğunun hemen arkasından)
Soluğu İçe Çekme ve Dışa Vermeyi Tersine Çevirme
Yatarken :
Kendinizi Soluğunuza Bırakma (on soluk)
Gevşeme Soluğu (on soluğun hemen arkasından)
Bunların hepsi on dakika bile sürmezken, sağlığınızda önemli gelişmeler sağlamanıza yarayabilir. Bu sistemleri seveceğinizi ve gece seansından sonra harika bir uykuya dalacağınızı düşünüyorum. Soluk alma çalışmasının yararlarının günlük uygulamalara bağlı olduğunu, yavaş yavaş ve katlamalı biçimde artarak görüldüğünü unutmayın.
"8 HAFTADA İDEAL SAĞLIK"
adlı kitabından
SOLUK ALMANIN GÜCÜ : Sağlığın temeli, sağlıklı bir kan dolaşımıdır. Çünkü dolaşım sistemi oksijen ve besinleri vücudun tüm hücrelerine taşıyan sistemdir. Sağlıklı bir dolaşım sistemine sahipseniz, uzun ve sağlıklı bir yaşamınız olacak demektir. Sistemin çevresi dolanımdaki kandır. Bu sistemin kontrol düğmesi nedir? Kontrol düğmesi soluk almadır. Bedeninize uygun şekilde oksijen verebilirseniz; bu oksijen her hücrenin elektriksel sürecini uyaracaktır.
Bedenin nasıl çalıştığına biraz daha yakından bakalım. Soluk almak sadece hücrelerin oksijenlenmesini kontrol etmez, aynı zamanda bedeni koruyan beyaz hücreleri içeren lenf(akkan) sıvısının akışını da ayarlar. Lenf sisteminin görevi nedir? Bazıları onu vücudun kanalizasyon sistemi olarak düşünürler. Şimdi lenf sisteminin nasıl çalıştığına bakalım. Kan kalpten atardamarlar aracılığıyla ince, geçirgen kılcal damarlara pompalanır. Kan kılcal damarlara oksijen ve besin taşır ve bunlar hücrelerin etrafında bulunan akkana(lenf sıvısına) geçirilir. Hücreler gereksinimi olan şeyleri bilecek kadar akıllı ya da çekicidir. Hücre kendi sağlığı için gerekli olan besin ve oksijeni alır, bir kısmı tekrar kılcal damarlara dönecek olan toksinleri(zehirleri) dışarı atar. Fakat ölü hücreleri, kan proteinlerini ve öteki zehirli maddeleri dışarı atma görevi lenf sisteminindir. Lenf sistemi de derin soluk almakla eyleme geçirilebilir.
Hücrelerin oksijen miktarını kısıtlayan fazla sıvı ve çok miktardaki toksik madde; lenf sistemi tarafından dışarıya atıldığı için bedenin hücreleri lenf sistemine bağlıdır. Sıvı, kan proteinleri hariç, ölü hücreleri ve diğer zehirli maddeleri nötralize ve tahrip eden lenf bezlerinin içinden geçer. Lenf sistemi ne kadar önemlidir? Lenf sistemi yirmi dört saat çalışmazsa, hücrelerin etrafında oluşan fazla sıvı ve kan proteinleri yüzünden insan ölür.
Kalp, dolanımdaki kanın pompasıdır, fakat lenf sistemi böyle bir pompaya sahip değildir. Lenflerde kalbin görevini, kas hareketleri ve soluk alma yerine getirir. Etkin bir lenf ve bağışıklık sistemiyle birlikte sağlıklı bir kan dolaşımına sahip olmak istiyorsanız; bu sistemleri harekete geçirecek şekilde derin soluk almak zorundasınız.
Meşhur bir lenf uzmanı olan Dr. Jack Shields son zamanlarda bağışıklık sistemi üzerinde ilginç çalışmalar yapmıştır. Shields insan bedenin içine koyduğu kameralarla lenf sistemini temizleyen uyarıcıların neler olduğunu gözlemiştir. Bu görevi en iyi şekilde diyaframa alınan derin soluğun yerine getirdiğini görmüştür. Derin soluk, vakum gibi kan dolaşımı aracılığıyla lenfi çeker ve bedenin toksinleri yok etme hızını artırır. Gerçekten de derin soluk ve alıştırmalar bu süreci on beş kat daha hızlandırabilir.
Bu bölümde anlatılanlardan sadece derin soluk almanın önemini anlayıp uygulamak bile beden sağlığını önemli oranda artırabilir. Yogada soluk almanın üzerinde bu kadar çok durulması bu yüzdendir ve derin soluk alma kadar bedeni temizleyen başka hiçbir şey yoktur.
Sağlıklı olmada soluk almanın çok önemli olduğunu kavramak için sağduyunun çok zorlanması gerekmez. Sadece önemi üzerinde biraz düşünmek yeterlidir. Nobel ödüllü Dr. Otto Warburg oksijenin hücrelere etkisi üzerinde çalışmıştır. Warburg sağlıklı ve normal hücrelere verilen oksijeni azalttığında; bu hücrelerin habis haline dönüştüklerini gördü. Daha sonra benzer bir çalışmada Dr. Harry Goldblatt hiçbir hastalığı olmadığı bilinen farelerin denek olduğu bir deney yaptı. Deneyinde yeni doğmuş farelerden alınan hücreleri üç gruba ayırdı. Deney tüpüne aldığı bir grubu otuz dakika oksijensiz bıraktı. Birkaç hafta sonra bu hücrelerin bir çoğu öldü, kalanlardan bir kısmının hareketleri yavaşladı ve geriye kalanlar da habis hücre görünümünü alacak şekilde yapılarını değiştirmeye başladılar. Bu arada diğer iki grup hücre de sürekli atmosferik koşullarda oksijen alabilecek şekilde deney tüplerinde incelemeye alındılar. Otuz gün sonra Dr. Goldblatt bu hücreleri üç ayrı grup fareye enjekte etti. İki hafta sonra iki normal grup hücrenin enjekte edildiği farelerde herhangi bir anormallik görülmedi. Ancak oksijensiz bırakılan hücrelerin enjekte edildiği farelerde habis büyümenin gerçekleştiği görüldü. Bir yıl sonra aynı fareler tekrar gözlendiğinde habis büyümenin devam ettiği, normal hücrelerin ise normal kaldığı gözlendi.
Bu deney bize ne anlatıyor? Araştırmacılar hücrelerde habis ya da kanser oluşumunda temel etkenin oksijen azlığı olduğuna inanmaktadırlar. Oksijen azlığının hücrelerin yaşam kalitesini etkilediği kesindir. Sağlığımızın kalitesi de hücrelerimizin kalitesine bağlıdır. Bu nedenle sağlık için ilk öncelik, soluk almaya verilmelidir.
Sorun birçok kimsenin nasıl soluk alınacağını bilmemesidir. Üç Amerikalıdan biri kansere yakalanmaktadır. Fakat yedi Amerikalı atletten ancak biri kansere yakalanmaktadır. Yukarıdaki deneyler bu durumu açıklığa kavuşturmaktadır. Atletler dolaşan kana en hayati elementi, yani oksijeni vermektedir. Bir diğer açıklama da lenf sisteminin hareketini uyararak bağışıklık sisteminin en üst düzeyde çalışmasını sağlamaktadır.
Sistemi temizlemek için en etkin soluk alma şekli nedir? Bir birim zamanda soluk alıyorsanız; dört birim zaman da içinizde tutmalısınız, iki birim zamanda dışarı vermelisiniz. Dört saniye soluk alıyorsanız; on altı saniye içinizde tutup, sekiz saniyede dışarı vermelisiniz. Soluğu niçin bir birimde alıp iki birimde veriyorsunuz? Lenf sistemi aracılığıyla toksinleri atmak için. Soluğu niçin dört birim tutuyorsunuz? Kan ve lenf sistemini tam olarak oksijenlendirmek için. Soluk alırken kan sisteminden vakumda olduğu gibi tüm toksinleri dışarı atabilmek için karın bölgesinin en altına soluk almaya başlanmalıdır.
Spordan sonra ne kadar açlık hissedersiniz? Beş kilometre koştuktan hemen sonra oturup kocaman bir biftek mi yersiniz? Şüphesiz hayır. Spordan hemen sonra derin derin soluk alırız. Çünkü o anda bedenin en çok gereksinim duyduğu şey oksijendir. Bu nedenle sağlıklı yaşamanın ilk prensibi derin soluk almaktır. Günde en az üç defa yukarıdaki kurala göre on derin soluk almalısınız. Soluk alışlar burundan, verişler ağızdan yapılmalıdır. Uzun süre soluk alacağım diye kendinizi zorlamamalısınız. Bu süre, zamanla yavaş yavaş artacaktır. Günde en az üç defa on derin soluk almaya başlarsanız; sağlığınızda büyük gelişmeler olacağını göreceksiniz. İyi soluk almanın sağladığı yararı sağlayacak hiçbir vitamin ilâcı ya da yiyecek yoktur.
Genel olarak soluk almanın uygun yollarından birisi de havayla alıştırma yapmak anlamına gelen aerobik yapmaktır. Koşmak güzel, fakat streslidir. Yüzmek mükemmeldir. Tüm bu alıştırmaları kurallara uygun olarak yapmak gerekir.
"SINIRSIZ GÜÇ"
adlı kitabından
Beş duyu uzuvlarının her birinin ayrı işlevi olduğu gibi burun "soluk almak" içindir.
Ağızdan alınan ve verilen soluk, yanlış olup evrensel enerji kanallarının giriş noktası olduğu hatırlanarak meditasyon ve egzersizler haricinde de soluk burundan alınmalı ve verilmelidir... Bedenimizin yaşamsal gereksinimi olan prana (Ki,chi,evrensel enerji) ETERİK Bedene ait bir organ sistemi olan Sanskrit dilinde Nadi adı verilen kanallar vasıtası ile tüm bedende devinir. Nadilerin ana kanalı olan Sushumna Nadi omurga, omurilik boyunca kuyruk sokumuna dek uzanır. Sol burun deliğinden başlayan kanal(İda Nadi) soğuk ay enerjisini taşırken, sağ kanal olan Pingala Nadi ya da Surya Nadi sıcak güneş enerjisi olarak adlandırılan eril enerjiyi taşır. Bu iki enerjinin nadiler vasıtası ile döngülerini temin ettiği enerji girdaplarının dengede olması bedenin sağlığı ile birebir ilişkidedir. Enerji girdapları Chakra adı verilen 7 ana açılımda dönerler. Her bir girdap bir salgı bezini harekete geçirir ve dengede olmaları bu bezlere bağlı olan organların da dengede çalışmasını sağlar. Aşırı dönen herhangi bir girdap aşırı salgıya ve o organa bağlı hücrenin dejenerasyonuna sebep verir ki sonuç olarak bu dengesizliği haber veren hastalık ortaya çıkar. Girdapları dengede tutmak ; doğru soluk almak ve Tibet 5 li ayin çalışması ile mümkündür. Soluk Çalışması Evrensel enerjinin bedenimizde sağlıklı ve kesintisiz akabilmesi için;
- Dik ve düz bir omurga duruşuna gereksinim vardır.
- Ayrıca gevşek omuz ve boyun kaslarına da gereksinim vardır ki bu kaslar stres ve toksin birikiminden dolayı daima kasılmış durumda olduğundan bedende oksijenle taşınan prana, beyne yeterince ulaşamaz bu da farkındalık düzeyini düşürür.
- Burun deliklerini kullanmanın yanı sıra, tam kapasite tümü kullanılan ve temiz olan akciğerlere gereksinim de ilk şarttır. Bebek Soluğu Üç kısımdan oluşan akciğerlerimizin en alt bölümü yeterince ve doğru soluk almadığımızdan toksin biriktirir ve kapasitesi düşük prana devindirir. Boşaltılmış ciğerlere;
- Üst karın şişirilerek alt ciğerin ilk alınan solukla doldurulması - Ve sırası ile orta ciğerin kaburgaları yanlara iterek doldurulması - Ve en son üst ciğer bölümünün omuzları yukarı iter şekilde doldurulması 4 sayısına denk düşecek şekilde alınması ile başlar. - Verişte üst karın içeri çekilerek ilk alınan soluk salınır, - Kaburgalar geriye çekilerek ikinci bölüm salındıktan sonra omuzların serbest bırakılıp gevşemesi ile son bulur. Bu soluğa diafram soluğu da denir.
İki çeşit soluk vardır. Durağan soluk ve hareket halinde soluk. Durağan soluk: Akciğerlerin soluğu alması, vermesi, bir süre durduktan sonra tekrar alması ve vermesidir. Bu, yaşamak için bedenin yinelediği bir hareketler zinciridir. Bu eylemler dizisi durduğu anda yaşam da durur. Hareket halinde solunum, konuşurken, zorlu hareketler yaparken, koşarken aldığımız soluktur. Bu durumda beden, daha çok solunum gereksinimi duyar. Ancak, yukarıda saydığımız eylemleri daha rahat ve iyi bir biçimde gerçekleştirebilmemiz için solunum kapasitemizin fazla olması gerekir. Zorlu hareketler yaparken, koşarken ya da spor yaparken, solunum kapasitemiz yeterli değilse çabuk yoruluruz. Yani, "kondisyon" denilen beden direncinin solunum kapasitesiyle yakından ilgisi vardır. Konuşmada da durağan soluktan daha çok soluğa gereksinim vardır. Çünkü sesi oluşturan, tonun yoğunluğunu ve sürekliliğini sağlayan güç soluktur. Solunum sorunu ülkemizde daha yeni yeni gündeme gelmekte. Oysa özellikle Doğu ve Uzakdoğu'ya bakacak olursanız soluğun binlerce yıldır gündemde olduğunu görürsünüz. Bu ülkeler, sağlık açısndan sık sık soluğun yardımına başvururlar ve tarih boyunca da başvurmuşlardır. Üzülerek söylüyorum, neredeyse yüzde doksanımız yanlış soluk alıyor. Yanlış soluk alınca da soluğunu yanlış kullanıyor. O kadar ki, sanatını solukla gerçekleştirmeleri gereken pek çok tiyatro ve opera sanatçısının soluğunu yanlış alıp, yanlış kullandıklarına tanık oldum. Yine üzülerek söylüyorum, ülkemizde, tiyatro ve opera sanatçısı yetiştiren kurumların bu konudaki eğitimi ya yetersiz ya eski yöntemlerle yapılmakta ya da hiç yapılmamaktadır. Bunu söylemeye gerek yok sanırım, bir oyuncu ya da operacının en önemli donanımlarından biri sesi olmalıdır. İki sanatın da iyi, güzel ve etkileyici bir biçimde gerçekleşebilmesi için önde gelen ve ayrıcalıklı gereklilik sestir. Soluğunuz yeterli değilse bu yaşamsal gerekliliği nasıl elde edebilirsiniz? Yeterli sesi olmayan ya da sesini iyi bir biçimde kullanamayan opera ya da tiyatro santçısı, istediği kadar yetenekli olsun, sanatında yarım kalmıştır. Yanlış soluk ya da soluğun yanlış alınması ne demektir? Soluğun, yalnızca göğüs bölgesine alınması demektir. Bunun nedeni de, soluk alış sırasında, bel ve mide kaslarımızın görevlerini yapmamalarıdır. Bu görevlerin neler olduğunu bir süre sonra göreceğiz. Soluğumuzu göğüse aldığımız zaman, havayı akciğerlerimizin üst kısmına almış oluruz. Bu da almamız gerekenden daha az oksijenin akciğerlerimize girmesini sağlar. Çünkü, akciğerlerimiz üstü dar, altı geniş bir koniye benzer. Soluğu göğüse aldığımız zaman akciğerlerimizin üçte birine ya da yarısına kadar dolmuş olur. Soluğu doğru almak, konuşma açısından olduğu kadar sağlık açısından da çok önemlidir. Yanlış soluk, tansiyon, migren, astım ve psikolojik bunalım gibi pek çok sağlık sorununa neden olmaktadır. Anımsamaya çalışın, en son ne zaman derin bir soluk aldınız? Belki de anımsamıyorsunuz bile. Yeni yapılan bir araştırmada, bir kişinin lenf bölgelerine kameralar yerleştrilmiş, kişi doğru ve derin soluk aldığı zaman, sanki bir maddeyi sabunlu suyla yıkar gibi, bu bölgelerin de yıkanıp temizlendiği gözlenmiş. Çok doğru, çünkü, alınan ve bedene dağılan madde oksijen. Bu nedenle de konunun uzmanları günde 2 litre su içmenin yanında, en az 6-7 kez derin soluk almanın gerekli olduğu görüşünde. Soluğun yanlış alınıp, yanlış kullanılması konuşma açısından da çok önemli sorunlar doğurur. Soluğumuzu doğru alıp, doğru bir biçimde kullanamıyorsak tonsuz bir ses çıkar ağzımızdan. Bu da cılız bir sestir. Hele bir de gergin bir bedene sahipsek, özellikle gırtlak, omuz ve boyun kaslarımızda gerginlik varsa, güzel ve rahat bir ton elde edemeyiz. Kasların gerilip gevşemesi organlarımızın hareket etmesine neden olduğu için, soluk sese dönüşmeden önce, sayısız yolla değişikliğe uğrar. Bu nedenle, ses ve soluğun dengeli bir biçimde kullanılabilmesi için, kasların gergin olması bu eşgüdümü engeller. Bu engelleme soluğun, dolayısıyla sesin bozulmasına neden olur. Konuşurken soluk ne zaman alınır? Soluk, cümle başında alınır. Eğer, tümce uzunsa, anlamı bölmeyecek bir virgülden sonra alınır. Soluk almanın bilincinden uzaksak, bize soluğu bilinçaltımız aldırır. Bilinçaltımızın da, soluk alma konusunda bize ne gibi sorunlar yaratacağı belli olmaz. Bu belirsizlik ve düzensizlik, soluğun yanlış kullanımı nedeniyle pek çok konuşma sorunu yaratır. Sözgelimi, cümleye başladınız ve cümleyi bitirecek soluğunuz var, ama bilinçaltınız devreye girip size cümlenin ortasında soluk aldırabilir. Cümlenin ortasında alacağınız soluk, anlamı ikiye bölecektir. Sizi dinleyen kişi, anlamı toparlayana kadar siz ikinci cümleye geçtiniz, kişi ikinci cümlenin anlamını toparlayana kadar, siz üçüncü cümleye geçtiniz, belki de bilinçaltının gereksiz uyarısıyla üçüncü cümlenin de ortasında bir soluk aldınız. Böylece sizi dinleyen kişiyle sizin aranızda amansız bir yarış başlayacaktır. Dinleyen kişi, cümle anlamlarını derleyip toparlamakta güçlük çekeceğinden yorulacak ve sizi dinlemekten vazgeçecektir. Ya da konuşma süreci içinde yeni bir cümleye başlayacaksınız ama, cümleyi bitirmek için yeterli soluğunuz yok. Cümle başında soluk almanız gerektiği halde, bilinçaltınız "Soluğun var, devam et" diyebilir. Soluk almadığınız için de cümlenin sonuna doğru soluğunuz tükenir ve sesiniz duyulmaz. Yani, cümlenin son bir ya da iki sözcüğünü söylememiş olursunuz. Oysa, Türkçe'de cümle sonları çok önemlidir. Çünkü yüklem, yani eylem cümlenin sonundadır. Oturdun mu? Geldin mi? Gittin mi? Aldın mı? Cümlenin sonunda soluğunuz tükendiğinde eylemi yok etmiş olursunuz, eylem yok olunca da anlamda önemli ölçüde zedelenme olur. Bugüne kadar pek çoğumuz, soluğumuzu nasıl aldığımızı ve özellikle konuşurken onu nasıl kullanmamız gerektiğini düşünmemişizdir. Bu da çok doğal. Çünkü, şimdiye kadar hiç kimse bize, "Nasıl soluk alıyorsun?" gibi bir soru sormamıştır. Ama, sanıyorum, şu anda, yavaş yavaş, soluk alıp verme konusunda düşünmeye başladık. Çeşitli çalışma ve araştırmalarla bedenimize doğru soluk almayı öğretip, soluk kapasitemizin genişlemesini sağlayabiliriz demiştim. Ancak, doğru soluk almayı bedenin işleyişi içine oturtmak az da olsa zaman alabilir. Doğru soluk sistemi, bedenin işleyişi içine oturduktan sonra kendi kendine çalışmaya başlar. Yani, kişi hiçbir zaman, "Acaba ben şimdi doğru soluk alıyor muyum ?" diye düşünüp, kendini sürekli bir denetim altında bulundurmamalıdır.
"KONUŞAN İNSAN"
adlı kitabından (YKY)
Solunum aletimizin ödevi iki yönlüdür: Bir yönü, soluk almadır, soluk alarak dışta bulunan hava akciğerlere çekilir ve besinlerin yanmasını sağlayan oksijenin kanla değinmesi elde edilir. Diğer yönüyse, soluğu vermekle, bu yanmadan ortaya çıkan karbondioksidin dışarı atılmasıdır. Soluk alma sırasında, hava, burun boşluğundan geçip gırtlak, soluk borusu ve iki kalın bronş aracılığıyla akciğerlere gider. Soluk verme sırasındaysa, tekrar aynı yolu izleyerek çıkar. Solunum örgenlerinin sistemi, bir ağaç gövdesinin bir çok dallara ayrılmasına benzetilebilir. Gövde soluk borusu, iki kalın bronşa, onlar da, kendi aralarında bronş keseciklerine ayrılırlar. Akciğerler oldukça büyük iki örgendir. (Normal ağırlığı, baylarda 1300 gramdır.) Akciğer kesecikleri alanına havanın kanla değinmesi sırasında değişirler. Eğer kaba taslak bir benzetme yaparsak, diyebiliriz ki, akciğerler havayla dolduğu zaman genişleyip, havayı bıraktığı zaman daralan büyük bir süngere benzer. Akciğerler oylumunu kendi kendine büyültüp genişletemez. Ancak bu genişletmeyi göğüs kafesi yönetir. Göğüs kafesi, vücutta omurganın, kaburgaların ve göğüs kemiğiyle bunları saran kasların oluşturduğu yürek ve akciğerleri koruyan boşluktur. Onun tabanı diyafram ile örtülmüştür. Diyafram alt yönü içbükey, üst yönü dışbükey durumunda çok yumuşak bir kastan yapılmış olup göğüs boşluğu ile karın boşluğunu birbirinden ayırır. Kaburga kemiklerinin kıkırdakları ve göğüs kasları yardımıyla göğüs kafesi genişleyerek göğüs boşluğunun oylumu çoğalır. Bu sırada diyafram da aşağı doğru alçalarak bu boşluğu daha çok büyültür. Denilebilir ki, göğüs boşluğunun büyüyüp yükselmesi, kaburga kemiklerinin hareketiyle paralel biçimde, diyaframın hareketiyle de dikey biçimde olur. Akciğerler "akciğer zarı" (plevra) ile örtülmüş olup onun üstü de kaburga kemikleriyle çevrilmiştir. Akciğer zarının her biri sağ ve sol olmak üzere iki yaprakçıktan meydana gelir. Bunlardan biri iç örgenler zarıdır ve akciğeri sarar; öteki çeper zarıdır, göğüs boşluğu çeperini kaplar. Bu iki yaprakçık, akciğer zarı veya plevra kovuğunu sınırlar. Sonuç olarak akciğerlerin hareketi bir pompanın hareketine benzer. Göğüs kaslarının açılmasıyla kaburgalar ayrılıp diyafram alçalır ve zarlar da bu hareketi izlerler. Böylece akciğerler genişleyerek havayı çekerler. İkinci bir hareketle, çekilen havayı, göğüs kafesinin daralmasıyla dışarı verirler. Yaşamımız sürüp giderken sürekli olarak soluk alıp veririz. Bu sırada soluk alırken solunum örgenlerimizin hareketini düşünmeyiz, bu iş kendiliğinden olur. Halbuki topluluk karşısında söz söyleyenlerin alıştırmalarla solunumunu geliştirmesi kesinlikle gereklidir. Bunu herkes de yapabilir ve böylece onu isteminin kontroluna uyan bilinçli bir hareket haline koyar. Solunum için yapılan alıştırmalar göğsün de kuvvetlenmesine ve genişlemesine yardım eder. Bunun için vücudun gelişmesi bakımından da yararlıdır. "Göğüs cimnastiği" toplum karşısında söz söyleyenlere büyük yararlar sağlar. Vücudu fazla yormamak ve soluk soluğa gelmemek şartıyla, koşmak ve merdiven çıkmak gibi, solunumun gelişmesine yardım eden çalışmalar yapılabilir. Soluk alırken gözönünde tutulması gereken noktalar şunlardır: Soluk: 1-derin, 2-sık, 3-çabuk, 4-düzenli, 5-sinirlenmeden, 6-gürültüsüz alınmalıdır. Gürültülü soluk alma büyük bir kusurdur. Dinleyiciyi rahatsız eder ve bu halin önüne geçilemezse günün birinde söyleyicinin başarısızlığına neden olur. Doğal solunumda ağız hep kapalı tutulmalı ve burundan soluk almalıdır. Burundan soluk alınırsa alınan hava ısınır ve temizlenir. Çünkü burun içindeki kıvrımlarla küçük kıllar süzgeç görevini görürler. Ağızdan soluk almanın büyük zararları vardır. Böyle soluk almaya alışmış olanlar, tehlikeli olmamakla beraber, günün birinde ameliyat olmak zorunda kalırlar. (Koriza, ahtapot gibi) Özellikle ahtapotların önce sesi, sonra bellek, işitme, dişlerin çıkması, boy atma bakımından büyük zararları olduğu bilinir. Bununla beraber, diksiyonda bazen ağızdan soluk almak da gerekir. Söyleyici söz söylerken her zaman gereken yerde soluk almak için ağzını kapayacak zaman bulamaz; öyle bir zaman gelir ki, duraklama zamanının kısaltılması gerekir. Sözün hareketi arttıkça duraklama zamanı daha kısalır ve gitgide solunum fazlalaşır ve o zaman burundan soluk almaya kalkışmak gülünç olur. Böyle hallerde ağızdan soluk almak gerekir. İki türlü soluk alma vardır: 1- Diyaframa soluk alma. 2- Göğüse soluk alma. Diyaframa soluk alma, diyaframın alçalıp yükselmesiyle olur. (Çoğunlukla baylarda böyledir) Bu biçimde derin soluk alma, her zaman öğüt verilen bir biçimdir. Yalnız diyaframı aşırı bir halde kasıp gevşetmemelidir. Çünkü karın boşluğundaki bağırsaklara ve diğer örgenlere zarar verebilir. Bunun için yalnız diyaframa soluk almak da doğru değildir. Göğüse soluk alma, kaburgaların alçalıp yükselmesiyle olur. (Çoğunlukla bayanlarda böyledir) Göğüse soluk almanın yukarı kesimiyle yapılanı hiç bir zaman öğütlenemez. Çünkü karnın içerisini sıkıştırır, çabucak yorgunluk ve soluk kesikliği verir. Göğüse soluk almanın aşağı kesimiyle yapılanı, diyaframın hafif büzülmesiyle olursa, en iyi olan biçimidir. Bir hatip çoğunlukla, sözlerini ayakta söylediği için o durumda soluk alarak solunumunu ona göre ayarlar. Halbuki bir tiyatro oyuncusu bir çok değişen durumlarda soluk almak zorundadır. Solunumunu da ona göre düzenlemesi gerekir. Sözün kısası, akciğerlerin alt kesimiyle soluk almaya alışmalıdır. Soluk verme, solunumun ikinci zamanı olup soluk alma sırasında akciğerlere giren hava dışarı çıkar. Soluk verirken onu tutumlu kullanmak, birden soluk vermemek gerekir. Bu çok önemli kurala uyulmadığı için söz söyleyenlerin çoğu soluklarını boşuna harcadıklarından çabuk yorulurlar. Soluğu verirken söze başlamalıdır. Soluk vermenin sonunda olduğu gibi, soluk almanın sonunda da söz söylemek zararlıdır. Söze, soluk vermenin başlangıcında başlamalıdır. Şaşkınlığı anlatan tümcelere, çoğunlukla gürültüsüz bir soluk verdikten sonra başlanır. Bu gülmek için de böyledir. Hiçbir zaman soluğun sonuna kadar söz söylenmemelidir. Çünkü solukla beraber ses de kuvvetini kaybeder ve "Bitiriş = Finale" duyulmaz bir hal alır. Halbuki söyleyici için pek çok soluk alma fırsatı vardır. Soluk verme, her zaman eşit ve sarsıntısız olmalıdır. Böyle olmadığı zaman ses kulağa hoş gelmeyen bir keçi sesi gibi titrer. Bu ses titremesi göğüs solunumunda daha çok meydana çıkar. Soluk verme bir tümcenin başındaki kadar, sonunda da yeterli olmalıdır ve söyleyici tümce sonlarını iyi, belirli söylemeye çalışmalıdır. Günlük yaşantımızda, yani tüm diksiyon alıştırmalarının dışında, yukarıda söylenen kurallara uygun bir biçimde soluk almaya alışmak yararlıdır. Örgenlerimiz alışır ve söz söyleyen de soluk zorluğu ve ondan doğan yorgunluğu duymaz. Solunumun sıklığı her kişinin gücüyle, anlatmak istediği duyguların şiddetine bağlı olduğundan belirli bir zamanda kaç kez soluk alıp vermek gerekeceğini tam olarak saptamak olanağı yoktur. Fakat halkın söz söylerken yeterli ölçüde soluk alıp vermediği bilinir. Söz söylemeye başlamadan önce iyi bir soluk alıp verme tekniğine ulaşmamız gerekir. Sesi dinleyicilere ulaştıran soluktur. Eğer soluk zayıf olursa ses de zayıf olur. Eğer soluğun çıkışı çok bol olursa hem bir yarar sağlamaz, hem de söyleyiciyi çabuk yorar. Eğer soluk alıp verme düzensizse "sözakımı (le débid)" da eksik kesik, duraklamalarla anlamsız, sıkıcı olur. Solunum, söylenen bir parçanın durak yerlerini işaret eder ve söz söyleyenin yorulmasına engel olur.
adlı kitabından (YKY)
SWAMI RAMA, RUDOLPH B., ALAN HYMES'ın - ÖTESİ yayıncılıktan
NEFES adlı kitabını okumanızı salık veririz.
BEBEĞiN SOLUK ALMAYA BAŞLAMASI: Uterus içindeyken çocuğun hava yolları, akciğer alveolleri bir sıvı ile doludur(80-100 cc.). Bu sıvı amniyos sıvısı değildir. Alveolleri duvarından sızan plazma ultrafiltratı olarak kabul olunmaktadır. Son üç ayda oluşur ve alveollerin açılma ve gelişmesini sağlar. Vagus etkisi altında bir sphincter işlevi yapan larynx zaman zama açılır, hava yollarını dolduran suyun bir bölümü dışarı çıkar. Bu su ya yutulur, yutulamayan bölümü de amniyos suyuna karışır. Çocuk doğumda kemik pelvisi geçerken büyük bir baskı altında sıkışır. Hava yollarını dolduran suyun 1/3'ü (özellikle üst hava yollarındaki su) ağız ve burundan dışarıya atılır. Doğumla beraber, toraks baskıdan kurtulur, kendi elastik gücüyle açılır ve göğüs içinde ortaya çıkan negatif basınçla dışarıdan havanın trakeaya kadar girmesi sağlanır(7-42 ml.). Yine toraksın genişlemesine bağlı olarak, lenf kanalları, kapillerler, venalar da açılır. Hava yollarından dışarı atılamayan suyun bir bölümü de, vegatif basıncın açtığı perivasküler lenfatiklere ve kapillerlere emilir(rezorbe olur). Alveollere kadar hava yollarında su kalmaz. Akciğerlerin tüm alanlarında rezorpsiyonun tamamlanması birkaç gün sürebilir. Doğumla beraber vagus dominansının yerini sempatik tonus alır. Larenks ve pulmoner arter dallarındaki vazospazm çözülür. Kan, açılan ve direnci birden düşen pulmoner arterlere yönelerek, akciğerlerin açılmasına katkıda bulunur. Alveolleri dolduran sıvı rezorbe olurken, alveol epitellerinin salgıladığı ve sürfaktan adı verilen maddeler alveollerin iç yüzünde ince bir film halinde rezorbe olmadan kalırlar. Fosfolipid-protein yapılı bu maddelerin işlevi, alveol içi yüzeysel gerilimi nötralize etmektir. Soluk verme sonunda, alveollerin tamamen boşalma ve duvarlarının kollabe olmasını(atelektazi) önlerler. Bu maddelere antiatelektazik maddeler adı da verilmiştir. Solunum başlayınca oksijen alınması ve karbondioksit verilmesinin normal akışı, alveollerin açık kalmasına bağlıdır. Elastik bir organ olan akciğer şişirildikten sonra kendi haline bırakılırsa yine eski durumlarına dönerler. Soluk alırken, toraks kasları ve diafragma kasılarak göğüs kafesi genişler, ortaya çıkan negatif basınca uyarak akciğerler de açılırlar. Kasların kasılması geçince kendi elastik güçleriyle ve pasif olarak küçülürler ve soluk verilmiş olur. Eğer sürfaktan maddeler yüzeysel gerilimi önlerlerse, alveoller kapanmaz, rezidüel ve fonksiyonel bir hava kitlesi geri kalır. Sürfaktan maddeler, insan akciğerinde 20. - 24. gebelik haftalarından sonra ortaya çıkar ve giderek miktarları artar. En büyük bölümü lecithin'dir. Alveol epitellerinin(iki tip kuboid alveol epitelleri) yaptığı bu maddeler zaman zaman alveol içerisine salgılanır, bir taraftan da oksijen karşısında harcanır, fakat sürekli olarak yapım ve salgılanmaları devam eder ve açık kapatılır. Sürfaktanlar azaldıkça alveol iç yüzeylerinin gerilimi artar. 28-30 haftalık gebelikten sonra, sürfaktanlar fonksiyonel ve yeterli bir düzeye ulaşırlar. Ayrıca 35. haftadan sonra daha etkin sürfaktanlar da yapılmaya başlar. Çünkü sentezi iki ayrı enzim sistemi aracılığı ile iki ayrı yoldan yapılmaktadır. DÜZENLİ SOLUK ALMALARIN BAŞLAMASI: Solunumun neden başladığı tam olarak aydınlatılmamıştır. Bilinenler, koyun ve maymunlarda yapılan denemelere ve klinik gözlemlere dayanmaktadır. Daha doğumdan önce uterus içinde solunum hareketlerinin varlıği bilinmektedir. Üst solunum yollarını dolduran sıvının yoğunluk ve viskozitesi yüksek olduğu için, soluk alma hareketleri larenksten öteye geçmemektedir. Solunum yollarını dolduran sıvının 1/3'ünün göğüsün sıkışmasıyla doğum kanalını geçerken ağız ve burundan dışarıya atıldığı, doğumla baskıdan kurtulan goğüs kafesi açılınca, ilk havanın (7-42 ml.) trakeaya kadar girdiğine yukarıda değinmiştik, geri kalan sıvının perivasküler lenfatik ve kapillere emildiği de anlatılmıştı. İlk inspirium'la giren hava, yarı kapalı glottis'e çarparak gürültü ile ve bebeğin bağirmasıyla tekrar dışarı atılır. Bu sırada göğüs içinde (40 - 80 cm. su) basınç yükselir. Birkaç dakikada akciğerlerin tam açılması ve normal rezidual kapasite (3/4) sağlanır. İlk güçlü bağırmalar akciğerlerin tam açılmasına yardım eder. İlk soluk almayı çözen etkenler değişiktir. Bunlar: Hipoksi, asidoz, kordonda kan dolaşımının durması(bağlanma, pensle sıkıştırma vb.) çevrenin ısı farkıdır. a) Doğuma yakın çocukta hafif birhipoksi ve asidoz başlar. Anne çocuk arasındaki oksijen ve karbondioksit alışverışi biraz zorlaşır. Asidoz respiratuvar tiptedir. Tek başına hipoksi ve asidozun solunumu başlattığı söylenemez. b) Kordonda sirkülasyonun durmasının soluk almayı başlatmada önemli rolü vardır. Kordon pense edilir edilmez, aniden hemodinamik koşullarda köklü bir değişme başlar. Vagus tonusu yerini sempatik tonusa bırakır. Kan basıncı yükselir. Aortadaki baroseptörler uyarılır ve ilk soluk alma çabası(gasping) başlar ve düzenli soluk almalar izler. c) Çevrenin düşük ısı derecesi de, çok güçlü bir uyarı yapar, soluk almaların yerleşmesine yardım eder (çocuk doğar doğmaz gövde yüzeyinden buharlaşma ile 600 kalori yitirmektedir). Yukarıda incelenen değişik etkilerle başlayan soluk almalarla, akciğer açılır ve pulmoner alandaki damar yatağının direnci düşer, akciğerlerde kan dolaşımı yerleşir. Sağlam bir çocukta birkaç güçlü bağırma ve derin soluk alma, akciğerlerin tam açılmasına yeterlidir, açılma genellikle 5-15 dakika içinde tüm akciğer alanlarını kapsar. DOĞUM BİLGİSİ
SOLUNUM FiZYOLOJiSi Solunum için serbest molekül O2 gereklidir. Oksijen difüzyonla, deri solungaçla hava delikleri ve akciğerlerle sağlanır. Gögüs-akciğer ilişkisi söz konusudur. Göğüs kasları kasılmasıyla, solunum meydana gelir. Solunum, 1) Dış solunum(havadan O2'nin, hücrelere taşınması), 2) İç solunum(hücre çevresindeki O2'i alıp, CO2'i vermesi). Normal solunum 12-15 dakikadır. 500-600 cm3 hava alınır ve verilir. Gövde O2 kullanımı 250 cm3/dakikadır. Buna karşılık dakikada 200 cm3 CO2 verilir. Akciğerlerde olanlar: 1- Yeterli hava akciğerlere girmelidir.(Ventilasyon=havalanma) 2- Hacim akciğere girdikten sonra dağılım eşit olmalıdır. 3- Diffuzyon kapillerler düzeyine yeterli olmalıdır. 4- Dolaşımın yeterli olması gereklidir. 5- Bazı mekanik faktörler = Akciğere giren hava bir dirençle karşılaşır. 6- Akciğgerlerde elastik ve elastik olmayan yapılar da vardır. Akciğerlerin solunum fonksiyonundan başka koruma rolü de vardır. Havayı ısıtır, nemlendirir. Bronchial sekresyonda immunglobulin(ıgA) vardır. Ayrıca bazı direnç maddeleri vardır. Akciğerlerde alveoler makrofajlar(PAMS) vardır, Lizozomal enzimler ortama yayılıp iltihaba neden olabilir, sigara sonucu vs. fibröz dokular gelişebilir. Tonsil ve adenoidler vardır, lenfoid oldukça zengindir. Bronchial konstriksiyonlar sonucu istenmeyen maddeler alınmaz. öksürük de bir koruma yöntemidir. Akciğerlerde bulunan kirpiksi yapılar dakikada 16 mm. harekete sahiptirler ve madde ilerletirler. Bazı hastalıklarda bu bozulur. Akciğerlerin endokrin ve metabolik fonksiyonlari da vardır. ğSürfaktan, histamin, adrenalin, APUD(Amine Precursor Uptake Decarbocilation) hücreler... vs. Sentezlenerek kullanılan madde sürfaktandır. Sentezlenen, depo edilip kana verilen maddelerse: Prostoglandin, Histamin, Kallikrein'dir. Kandan alınan maddeler= Prostoglandinler, bradikinin, adenin nükleetit, serotonin, norepinefrin, asetil kolin'dir. Aktive edilen= Angiotensini Akciğerler, kalp, timus, büyük damar vs. göğüs boşluğunu doldururlar. Primer lobul; respiratuar bronchiolden sonraki kısma denir. Esas solunum yeri burasıdır. Primer lobul ve terminal bronşcuklar sekonder lobulü yaparlar. OSS bağlı Parasempatik lifler vazokonstriksiyon yaparlar. Adrenalin ise vazodilatasyon yaptırır. Akciğer epitel ile döşelidir. Tip 1 döşeyici yassı epitel, kirpikli bol stoplazmalıdır. Tip 2 ise inklüzyon cisimcikleri içerir ve sürfaktan yapar. Boyle-Mariotte Kanunu= P1 - V1 = P2 . V2 Gay-Lussac(Charles) Kanunu= V ( ) T Dalton Kanunu= Her gazın bir kısmi basıncı vardır. Henry Kanunu= Sıvılarda erimiş gaz miktarı, Parsiyel basıncıyla doğru orantılıdır. 1 cm3 sıvının 76u mmHg basıncında absorbe ettiği gaz miktarına sıvının absorbsiyon katsayısı denir. Avagadro Kanunu= Aynı basınç(P) ve aynı sıcaklıkta(T) aynı molekül sayısı(n) = aynı hacim(V)dir. İdeal Gaz Kanunu= PV = nRt Akciğer Ventilasyonu: Akciğer içi havayı hacim ve kapasite olarak Spirimetre ölçer. 4 önemli hacim ve 4 kapasite vardır. Hacim, Akciğerlerde bulunan havadır. Kapasite birkaç hacmin beraber anlatılmasıdır. Hava hacimleri: (Tidal) 1) Solunum hacmi: Bir seferde alınıp verilen hava hacmidir. Yaklaşık 500-600 m3'dür. 2) İnspirasyon yedek hacmi: Normal ekspirasyondan sonra verilen havadır. Yaklaşık 3000 cm3'dür. 3) Ekspirasyon yedek hacmi: Normal ekspirasyondan sonra verilen havadır. Yaklaşık 1000 cm3'dür. 4) Rezidüel hacim(artık hacim): Akciğerlerden çıkarılamayan hacimdir. Yaklaşık 1200 cm3'dür. Kollaps havası 700 cm3 AC sıkarak çıkarılır. Minimal hava 500 cm3'dür. Hiç çıkmaz. Bunun 700 cm3'ü kollaps havasıdır. Akciğerler sıkılarak ancak çıkarılabilir. 500 cm3'ü ise minimal havadır. Hiçbir şekilde çıkarılamaz. 1) İnspriasyon kapasitesi: Solunum hacmi + inspirasyon yedek hacimdir. Yaklaşık 3500 cm3'tür. 2) Fonksionel rezidüel kapasite: Ekspirasyon yedek hacmi + Rezidiüel hacmidir. Yaklaşık hacmi 2200 cm3'tür. 3) Vital kapasite: İnspirasyon yedek hacmi + Ekspirasyon yedek hacmi 2200 cm3'tür. 4) Zamanlı vital kapasite: Zorunlu Ekspirasyon hacmi de denir. FEV= Force, Ekpiratory, Volume 1. sn. %83 vital kapasite
2. sn. %94
3. sn. %97 1. sn.de %63 vs. ise - Astım'dır. Yatar pozisyonda vital kapasite azdır. Ayakta ise fazladır. 5) Total kapasite: Akciğerlerdeki tüum havayı içerir. Yaklaşık 6000 cm3'dür. Bayanlarda ve baylarda farklıdır. Bayanlarda %25 daha azdır. Baylarda giderek hepsi azalır, ancak elastik hacim arttığı için rezidüel hacim artar. Zorlu ekspirasyon orta akim hızı= 0.25 - 0.75 sn.de ölçülür. Solunum sisteminde iki ölü boşluk vardır. 1) Anatomik ölü boşluk= Terminal bronşcuklara kadar olan kısım gaz alışverişine katılmaz. Yaklaşık 150cm3 bir hacim kaplar. 2) Fizyolojik ölü boşluk= Total ölü boşluk + alveolar ölü boşluktur. Kanla temasa gele alveollerde havalanma olmayabilir. Solunum dakika hacmi= (Pulmoner ventilasyon) Dakikada alınan hava hacmidir. Yaklaşık 6000 cm3=6 lt.dir. Alveolar ventilasyon= Solunum hacmi - ölüboşluk hacmi= 500 - 150= 350 cm3'tür. Maksimum istemli ventilasyon(Maksimal solunum kapasitesi): Kişinin alabileceği hava miktarıdır. Normalin yaklaşık 25 katıdır. Rezidüel hacim: Denge sağlanması açısıdan önemlidir. Soluk tutulduğunda bu hava kullanılır. Spirometreyle ölçülmeyen hacimler; Rezidual hacim, fonksiyonel rezidüel kapasite, total kapasitedir. (TANIMLAR) Eupne : Normal solunum. Apne : Solunum durması. Hipoventilasyon : Bir dakikada akciğerlere giren hava miktariinın azalması. Hiperventilasyon : Bir dakikada akciğerlere giren hava miktarının artması. Hiperne : Solunum derinliğinin artması. Hipopne : Solunum derinliğinin azalması.(Yüzeysel Solunum) Takipne : Solunum sayısının artması. Bradipne : Solunum sayısının azalması. Anoksi : Dokuda O2 yokluğu. Hipoksi : Dokuda O2 azalması. Anoksemi : Kanda O2 yokluğu. Hipoksemi : Kanda O2 azalması. Hiperkapni : Kanda ve dokuda CO2 artmasıdır. Akapni : Kanda ve dokuda CO2 yokluğu. Hipokapni : Kanda ve dokuda CO2 azalması. (Hipoventilasyon) Hipoventilasyon : Bir dakikada akciğerlere giren hava miktarının azalmasıdır. 1) Merkezi etki ile solunum merkezi depresyonu : Anestezi, morfin, serebral travmalarda, barbitüratlar. 2) Nöral iletim ve kesinti: Çocuk felci, nöromusküler blokta,(Kürar vs.) diastanyogravis, botilismus, nikotin zehirlenmesi. 3) Solunum yolu hastalıkları ve myopati(solunum kaslarında). 4) Toraks hareketlerinde sınırlama: Deformite, kifoz, lordoz, skolyoz. 5) Akciğer hareketlerinin sınırlanması= Pleural sıvı, Pnömotoraks vs. 6) Akciğer hastalıkları fonksiyonel olarak akciğer dokusunda azalma yapar. Tümörler, atelektazi, aşırı kollaps, alanı azaltır. Akciğer doku genişlemesinde, akciğer konjesyonunda(aşırı kanlanma) Restriktif tip akciğer hastalıklarında ve obstrüktif tip akciğer hastalıklarında fonksiyonel akciğer dokusu azalır. (Hiperventilasyon) Bir dakikada akciğerlere giren hava miktarının artmasıdır. 1) Anksiyete, sinirlilik solunumu artırır. 2) M.S.S. lezyonları: Menenjik, ansefalit vs. 3) Hormon ve ilaçlar: Antiepileptikler, progesteron, analjezikler, analeptik ilaçlar, yüksek dozda salisilatlar. 4) Metabolizma artması: (Fazla O2 alınsın diye) özellikle metabolik azidozda. 5) Pulmoner reflekslerden kaynaklanan etki: Hipotansiyon sonucu görülür. 6) Mekanik olarak. 7) Hipoksi durumunda. 4 çesit hipoksi görülür: 1) Hipoksik hipoksi: Arterial pO2 azalır. 2) Anemik hipoksi: Arterial pO2 yeterli, ancak kansızlık olduğundan O2 taşınması azalır. 3) Stagnant(istemik) hipoksi: Dokuya az kan gider. pO2, eritrosit sayısı normaldir. Doku kanlanması azalır, havuzlanma olur. Kapillerde havuzlanma vs. olur. Kan akışı yeterli hızda değildir. 4) Histotoksik hipoksi: Herşey normaldir. Ancak hücre duzeyinde solunum olmaz.(Siyanür zehirlenmesi vb. gibi) Hipoksi önce beyni etkiler, başağrısı vs. olur. Atmosfer ve alveoler hava alışverişi: Akış basıncı farkından dolayı olabilir. Atmosfer basıncı genelde sabit kalacağından, alveoldeki basınç değişmelidir. Eğer V= hacim artar, P= basınç azalırsa atmosfere göre akciğer hacmini diafragma hareketleri ve inter kostal kaslar etkiler. İnterkostal kaslar, göğüs ön arka çapını, diafragma ise uzunlamasına çapı genişletir. (İnspirasyon) İnspirasyon: İnspirasyonda diafragma hareketi %75 etkindir. İnspirasyonda diafragma normalde 1,5-7,5 cm. arasında hareket eder. İntraplevral sıvı birikmesi durumunda, diafragma hareketi sınırlanır. İnspirasyon aktif bir harekettir. Eskpirasyon: Pasif oluşur. Kasılmış adale gevşer. Aşırı hareket vb. durumlarda aktif olabilir. İnspirasyon kasları: - Diafragma
- m. serratusanteriörler
- m. sternocleidcmastoideus'lar
- m. levator scapular
- m. scalenus'lar
- omurga kaldırıcıları
- m. intercostalis externuslar Ekspirasyon kasları: - Karın kasları(m. rectus abdominis vs.)
- m. intercostalis interni'ler
- m. serratuus posteriör inferiör
- m. pectoralisler, serratus lateralisler solunuma yardımcı kaslardır. Ayrıca lanynx'in abductor kasları rima glottis'i açar, adductor kasları ise kapatır. (Ortopnea) Ortopnea: Ayakta veya dik duruş halinde rahat soluk alınırken, dik duruş dışındaki herhangi bir pozisyonda soluk alırken güçlük çekilmesidir. Burada hasta ense kasları ile kafa ve omuzunu sabitleştirerek göğsünü iyice genişletir. İntraalveoler basınç her zaman intraplevral basınca göre yüksektir. İntraplevral basınç (-), intraalveoler basınç ise (+)'tir. Elastik yapısından dolayı akciğer gerilmeden sonra büzülmeye yatkındır. Alveol sıvısının bir yüzey gerilimi vardır. Bu durum kollabe olmaya eğilim yaratır. İntraplevral sıvı çok azdır. İçteki alveoler sıvı ve hava basıncı durumu dengeliyor. Alveol yüzeyde bulunan sürfaktan, (dipalmitoil fosfatidil kolin) yüzey gerilimini azaltan bir maddedir. Hava ve su molekülleri arasına girip etkileşimi azaltır. Buna intikollaptik madde de denir. Tip 2 pnömositlerden, ekzositozla alveol yüzeyine salgılanır. Bir kısmı alveoler makrofajlarca uzaklaştırılabilir. Pulmoner ödem, alveollerin sıvıyla dolmasıdır. Yüzey gerilimi aynı zamanda kapillerden sıvı dolmasına da yol açar. Sürfaktan bunu da engeller. Sürfaktan yokluğunda, Hyalen Membran Hastalığı ya da Respiratuar Distress Sendromu meydana gelir. Tiroid hormonları sürfaktan yapımını artırırlar. Sürfaktan yapımı, bronşial obstrüksiyonlarda, sigara içenlerde ve %100 oksijen solunmasında azalır. İntraplevral basınç yaklaşık -4 mmHg'dir. Derin inspirasyonda intraplevral (-) basınç artar. İntraplevral basınç akciğerlerin genişlemesi için daha da negatifleşir. (-14 mmHg.) Göğüste açılan bir delikten plevral kaviteye giren hava akciğer kollapsına neden olur. Buna Pnömotoraks denir. Hava içeri girip çıkamaz, böyle bir yara olursa "Açık pneumotorax" denir. Ventil Pnömotoraks da hava çıkamaz, hayati tehlike artar(subap etkisi vardır). İntraplevral boşlukta, kan olmasına "Hemotoraks", sıvı olmasına "Hidrotoraks", lenf sıvısı olmasına da "Silotoraks" denir. Atelektazi'de ise alveoller tamamen büzüşmüştür, o kısım havalanmaz, bu kısımda damarlar da büzüşür, bu kısma kan gitmez ve zarar minimuma iner. Komplians akciğerin elastik yapısı akciğerin genişleyebilme yeteneği olarak tanımlanır. Belli bir basınçta belli bir hacim genişlemesi olur. C= ^V/^P'dir. C= Komplians. Akciğer C=0.2 lt./cm. H2O Akciğer ve Toraks C=0.13 lt./cm. H2O'dur. Bazı olaylar kompliansı= C'yi azaltır. Amfizemde, belli bir basınçta ^V çok fazladır. Dolayısıyla kompliansta artar. Amfizemde elastikiyet azalmıştır. Elastikiyet azalmış ise az bir basınçla çabuk genişler. Fibröz doku hastalıklarında aşırı kanlanma vs.'de kalp yetmezliğinde akciğerler sertleşir. (Solunum işi) Solunum işi: Elastik kuvvete karşı komplians işi, Doku direnci işi, Akciğer ve göğüs duvarı viskozitesine karşı, Hava yollarına karşı direnç işidir. Hava direnci akan moleküllerin ilişkisiyle, hava yolu uzunluğuyla doğru, borunun r= yarı çapının 4. kuvvetiyle ters orantılıdır. Normalde iş, enerjisinin %2-3'ü harcanır. Egzersizlerde değişebilir. Alveol hava bileşimi atmosferden farklıdır. Akciğerlere giren hava nemlenir, her seferinde havanın 1/7'si yenileşir. Geriye kalan, rezidüel hava yapar. PO2 47 mmHg.'dır. PO2 nemli havada daha azdır. Eksirasyon havası, inspirasyon havasından farklıdır. Ekspirasyon havasında CO2, fazla olmalıdır. Ancak ölü boşluklarda dilüe olmuştur. Akciğerlerde, normalde gazların yarısı 17 sn.de atılır. İki katına çıkan ventilasyon sonucu 9 sn.de yarıya inen ventilasyonla ise 34 sn.de atılır. Ekspirasyon havasındaki CO2 düzeyi, alveoler düzeydeki CO2'ten düşüktür. Ekspirasyon havasındaki O2 ise alveollerdekinden fazladır. Alveoler O2 = 104 mmHg., CO2 = 40 mmHg.'dir. Alveol ventilasyon 4.2 lt./dk.'dır. (Ventilasyon) Ventilasyon-Perfüzyon bozukluğundan oluşacak bozukluklar: Havalanma bozukluğu olursa oran düşer. VA/Q
VA= alveolün aldığı hava
Q= Kan akımı Akciğerlerin tepesinde hava daha azdır. Kan akımı da aynı şekilde tabana doğru gittikçe artar. Kan akım artışı daha keskindir. Tepede ventilasyon kan akımından daha fazla görülür, oran yüksektir. Tabanda ise tam tersi, oran düşüktür. Hava akımı artar, kan akımı az ise gövde oranını sabit tutmak için Histamin, Parasempatik aktivasyon ve CO2 azalması hava yolunda daralma, Epinefrin, Sempatik aktivasyon CO2 artması ise hava yolu genişlemesine neden olur. Düşük O2, Yüksek H+ arteriolde konstrüksiyon, Yüksek O2, düşük H+ arteriolde dilatasyon yapar. Hava akımı fazla, kan akımı azsa oran fazladır. Bu durumda lokal PO2 artar, H+ iyonu konsantrasyonu azalır. Bu da pulmoner damar düz kaslarının konstrüksiyonuna neden olarak vasküler direnç meydana getirir. Hava akımı ve kan akımı artar. (Atmosfer) Atmosfer değişimlerinde karşılaşılacak sorunlar: 3000-4000 m,: Baş ağrısı, baş dönmesi, kusma, dispne, taşikardi ....... ölüm ...... Hipoksi etkilerine ısı, accelerasyon(anfular, lineer) descelerasyon vardır. Uzayda lineer accelerasyon önemlidir. Yükseklerde P azalır. 47 mmHg su buharı basıncıdır, burada kesim ölüm olur. Basınç azalırsa, yanısıra PO2'de azalır. Az yükseklerde azalan PO2'nin karşılanması için ventilasyon artırırlar. Ventilasyon çok artınca CO2 çıkarımı artar. Alveollerdeki CO2 24 mm.ye düşer. Kandan geçecek CO2 akveolü doldurur. O2'ne yer kalmaz. O2 saturasyonunda %50'ye kadar düşmede şuurda bozukluk olmaz. Hipoksi etkileri: 1) Görmede güçlük oluşur. Basil denen gece görme reseptörleri hipoksiden etkilenir. 2) 8000 feetten yukarıda hiperventilasyon olur. Ventilasyon %65 kadar artar. 3) 12000 feette uyuklama hali, zihinsel yorgunluk, anormal davranışlar olur. 4) 15000 feette muhakeme faaliyeti, motor yetenekleri azalır. Çok yüksekte ani ölüm olmaz. Çünkü yedek O2 deposu vardır. Adaptasyon: 1) Hiperventilasyon Hiperpne(derinlik artar).
2) Polistemi.
3) Kapiller proliferasyon CO artırılır. Dolaşıma açık kalma süresi ve miktarlar artar.
4) Diffüzyon kapasitesi artar. Çünkü akciğerlerde temas yüzeyi artmıştır.
5) Enzimlerde artış olur. Oksidatif enzimler daha etkilidir, az O2'de bile etkilidirler. Kromozomal değişikler sonucu bile olabilir. Her 10 m.'de bir 1 atmosfer basınç artar. Caisson Hastalığı'nın(vurgun) da. Azot lipide etkilidir, beyni harap eder. Yüksek O2'de yüksek basınçta CO2 taşınmasında aksaklık olur, oksidatif enzim konsantrasyonu da artar. (Suni Solunum) İtme, çekme, basınç, ağızdan ağıza solunum metodları: İtme-çekmede inspirium ve ekspirium hareketleri yaptırılır. Basınç metodunda ekspirium aktif, inspirium ise pasiftir. 1) Holger-Nielsen İtme-Çekme Metodu: 500-1600 cm3 hava gönderilir. 10-12 dak. yüzüstü yatırılıp kollar yukarı kaldırılır, pectoralis gerilir, goğüs kafesi genişler(inspirium). Göğüs duvarına iyice bastırılır(ekspirium). Sırtüstü yatırmak gerekirse silvester metodu kullanılır. Kollar arkaya uzatılır(inspirium). Kollar göğüs üstüne konup, bastırılır(ekspirium). 2) Sarpey-Safer Basınç Metodu: Belden kaburga altlarından bastırılır(ekspirium). Bırakılınca inspirium kendinden olur. Böylece 400-600 cm3 hava girer, çocuksa başaşağı 45o yukarı, pozisyonda olmalıdır. 3) Ağızdan ağıza solunumda el ense arkasına konur. Bir elle burun kapatılır. FİZYOLOJİ DERS NOTLARI
( DR. OKTAY BANLI / STJ. DR. AHMET ÜNAL - HACETTEPE - METAY ) )
- TECRİT ile/ve/değil/yerine/||/<>/> TEHCİR
[Eklenme Tarih ve Saati: 12 March | 21:35 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/9445(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( Ayırma. | Birini dış dünyadan kopararak kendi durumuna bırakma. | Bulaşıcı hastalığın daha fazla canlıya bulaşmasını önlemek amacıyla sayrının öteki canlılarla olan ilişkilerinin en az seviyeye indirilmesi ya da kesilmesi. | Soyutlama. | Yalıtım. | Mahkûmu cezasını tek başına çekmesi için öteki hükümlülerden ayırma. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Göç ettirmek. )
- EŞEYSELLİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ARKADAŞLIK/DOSTLUK
[Eklenme Tarih ve Saati: 18 April | 16:08 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/6702(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
(
ARKADAŞ-SEVGİLİ OLABİLMEK
Kişi, bazen arkadaşlarına sevgili gibi davranıyor. Sahipleniyor, kıskanıyor ama gırtlağına çökmeden. Tatlı tatlı flört ediyor ama sınırları aşmadan. Birlikte gülmekten ölüyor, çok ama çok eğleniyor, dağıtıyor, yerlere düşüyor, gecenin cılkını çıkarıyor ama o arkadaş ya, sevgili değil ya, hiç sorun olmuyor. Her şeyi konuşuyorlar, pek fazla sansür uygulamıyor, sürekli anlatıyorlar, fazlasıyla ilgili oluyor; kulaklarını kocaman kocaman açıp, dinliyor. En önemlisi de büyük bir coşkuyla sonsuza kadar yapılan işler üzerine konuşabiliyorlar, çünkü iş paylaşılabiliyor, birlikte benzer işler üretiliyor. Müthiş bir "zevkle" dedikodu yapabiliyor, hatta kendi karısını, kocasını, sevgilisini bile çekiştirebiliyor. Arkadaşlık, bu açıdan kişinin yaşamını sürdürebilmesi için büyük bir avantaj oluyor.Ama kişiler, sevgilisine her zaman arkadaş gibi davranamıyor. Bir kere, eleştiriler, haliyle bu kadar net dile getirilemiyor. Sevgiliyle bir arkadaşla konuşulduğu gibi her zaman rahat da konuşulamıyor. Tehlikeli sularda dolaşmaktan kaçınmak gerekiyor. Çünkü sonuçları var bunun, bedelleri var bunun, ödemek gerekiyor, burnundan fitil fitil getirebilir, dikkatli olmak gerekir, çünkü sevgililik onuru yaralanıyor. Kişiler, sevgiliyken, evliyken çok daha duyarlılaşıyor. En küçük davranışa bile "Bana bunu nasıl yapar?" oluyor. Oysa arkadaşının kaldırabileceği sınırlar çok daha geniş. Kişi, her zaman sevgiliyi dinlemek de istemiyor. Tüm gün başkalarını dinlemiş olduğundan sıkılmış oluyor, gına gelmiş oluyor. Ya da öteki, seni dinlemek istemiyor. Eve bir sessizlik çöküyor, "Tetiği ilk kim çekecek?" diye gergin bir bekleyişe giriliyor. Bir de tabii sevgiliyle ya da kocayla sabahlara kadar zıplanıp eğlenilemiyor. Kalabalık içinde işin içine baskalarının ne düşüneceği girdiğinden gerilim artıyor, "biz"i düşünmekten "ben" karambole gidiyor.
Sevgiliyle başka bir koza yaratılıyor, o koza içine giriliyor. Hiç itirazım yok, o da güzel ama ayrı kategorilerdeki ilişkiler gibi sanki: Arkadaş olunca başka şeyler paylaşılıyor, sevgili ya da evli olunca başka şeyler paylaşılıyor. Bana daha iyisi, bu iki kategoriyi birleştirebilmek gibi geliyor. Bunun ideal bir şey olduğunu düşünüyorum: Arkadaş-sevgili olabilmek. Hem arkadaşın, hem de sevgilin gibi olabileceğin biri, hem arkadaşlığı, hem de sevgililiği paylaşabileceğin biriyle üretmek, gülmek, ağlamak, konuşmak, çekiştirmek çok daha heyecan verici geliyor. Kolay bir şeyden söz etmiyorum tabii. Arkadaş gibi zamanı geldiğinde geri çekilebilmek, uygun düştüğünde de sevgili gibi saldırabilmek, bu iki rolü birbirine karıştırmadan oynayabilmek her baba yiğidin harcı değil. Ama yapabilenler de yok değil. Yapabilenler mutluluğu ve güzellikleri yakalayabiliyor.
DEĞERİNİ/Zİ BİLİN!
Kırlangıç, birine âşık olmuş.Penceresinin önüne konmuş, tüm cesaretini toplamış, tüylerini kabartmış, güzel durduğuna ikna olduktan sonra....
Küçük sevimli gagasıyla cama vurmuş.
Tık...tık...tık...
Adam, cama bakmış. Ama içeride kendi işleriyle ugraşıyormuş. Bir meşgulmüş, bir meşgulmüş! Kimmiş onu işinden alıkoyan?
Minik bir kırlangıç!
Heyecanlı kırlangıç, telâşını bastırmaya çalışarak, deriiin bir nefes almış, şirin gagasını açmış, sözcükler dökülmeye başlamış:
- Hey adam! Ben seni seviyorum. Nedenini, niçinini sorma! Uzun zamandır seni izliyorum. Bugün cesaret buldum konuşmaya. Lütfen pencereyi aç ve beni içeri al. Birlikte yaşayalım.
Adam, birden parlamış.
- Yok daha neler?
- Durduk yerde sen de nereden çıktın şimdi? Olmaz alamam! demiş.
Gerekçesi de sersemceymiş:
- Sen kuşsun! Hiç kuş, insana âşık olur mu?
Kırlangıç, mahçup olmuş. Başını önüne eğmiş. Ama pes etmemiş, bir süre sonra tekrar pencereye gelmiş, gülümseyerek bir kez daha denemiş:
- Adam, adam! Haydi aç artık şu pencereni. Al beni içeri! Ben sana dost olurum. Hiç canını sıkmam.
Adam kararlı ve ısrarlı:
- "Yok, yok! Seni içeri alamam" demiş. Biraz da kabaymış, sözü kısa kesmiş:
- İşim gücüm var, git başımdan!
Aradan bir zaman geçmiş, kırlangıç, son kez adamın penceresine gelmiş:
- "Bak soğuklar da başladı, üşüyorum dışarıda. Aç şu pencereyi al beni içeri. Yoksa, sıcak yerlere göç etmek zorunda kalırım. Çünkü, ben ancak sıcakta yaşarım. Pişman olmazsın, seni eğlendiririm. Birlikte yemek yeriz, bak hem sen de yalnızsın! Yalnızlığını paylaşırım..." demiş.
Bazıları, gerçekleri duymayı sevmezmiş. Adam bu yalnızlık sorununa içerlemiş. Pek sinirlenmış.
- Ben yalnızlığımdan memnunum demiş. Kuştan onu rahat bırakmasını istemiş. Düpedüz kovmuş. Kırlangıç, son denemesinden de başarısızlıkla çıkınca, başını önüne eğmiş, çekip gitmiş.
Yine aradan zaman geçmiş. Adam, önce düşünmüş, sonra kendine itiraf etmiş:
- "Hay benim akılsız başım!" demiş.
- Ne kadar aptallık ettim! Beklenmedik bir anda karşıma çıkan bir dostluk fırsatını teptim. Niye onun teklifini kabul etmedim? Şimdi böyle kös kös oturacağıma, zevkli vakit geçirirdik birlikte.
Pişman olmuş olmasına ama iş işten geçmiş. Yine de kendi kendini rahatlatmayı ihmal etmemiş:
- Sıcaklar başlayınca, kırlangıcım nasıl olsa yine gelir. Ben de onu içeri alır, mutlu bir yaşam sürerim.
Ve çok uzunca bir süre, sıcakların gelmesini beklemiş. Gözü yollardaymış. Yaz gelmiş, başka kırlangıçlar gelmiş. Ama... Onunki hiç görünmemış!
Yazın sonuna kadar penceresi açık beklemiş ama boşuna. Kırlangıç yokmuş!
Gelen başka kırlangıçlara sormuş ama gören olmamış. Sonunda danışmak ve bilgi almak için bir bilge kişiye gitmiş.
Olanları anlatmış. Bilge kışi, gözlerini adama dikmiş ve demiş ki:
- Kırlangıçların ömrü altı aydır...
* * * * *
Yaşamda bazı fırsatlar vardır, sadece bir kez elimize geçer ve değerlendiremezsek uçup gider.
Yaşamda bazı kişiler vardır, sadece bir kez karşımıza çıkar, değerini bilemezsek kaçıp gider. Ve asla geri gelmez. )
( [not] SEXUALITY vs./and/but/||/<>/< FRIENDSHIP
FRIENDSHIP instead of SEXUALITY )
- YARGILAMA" ile/değil/yerine/||/></< SORGULAMA
[Eklenme Tarih ve Saati: 27 March | 16:19 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/5066(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( [Daha ...]
Az [olsun/olmalı!]. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Çok [olsun/olmalı!].
)
- SEVGİ ile/ve/değil/||/<>/< SAYGI
[Eklenme Tarih ve Saati: 22 March | 10:16 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/3212(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( [Bağlamına/koşullarına göre ...] Yetebilir/yetmeyebilir. | Yetersiz. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Yeter/yeterli. )
( [en az] %1 olmalı [ve geri kalan her şey] İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< %99 olmalı! )
( [not] LOVE vs./and/but/||/<>/< RESPECT, REVERENCE )
( ... cum/et/||/<>/< VENERATIO )
( ... ile/ve/||/<>/< JING )
- KÖTÜ/LÜK(TE) ile/ve/değil/yerine/>< İYİ/LİK(TE)
[Eklenme Tarih ve Saati: 30 April | 23:28 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/2701(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( Seçme. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/>< Yeğleme. )
( [not] BAD/NESS vs./and/but/>< GOOD/NESS
GOOD/NESS instead of BAD/NESS )
( MAUVAIS avec/et/>< BON )
( SCHLECHT mit/und/>< GUT )
( MALUM cum/et/>< BONUM )
( MALO con/y/>< BUENO )
( CATTIVO con/e/>< BUONO )
( SEYYİ', RADİ' ile/ve/>< CEYYİD, HASEN )
itibariyle 9622 başlık/FaRk ile birlikte,
10852 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(1/11)
- 0 - 10 ile/ve/||/<>/> 10 - 20 ile/ve/||/<>/> 20 - 30 ile/ve/||/<>/> 30 - 40 ile/ve/||/<>/> 40 - 50 ile/ve/||/<>/> 50 - 60 ile/ve/||/<>/> 60 - 70 ile/ve/||/<>/> 70 - 80 ile/ve/||/<>/> 80 - 90 ile/ve/||/<>/> 90 - 100
( Büyüme/gelişme yaşları/mız. İLE/VE/||/<>/> Dinleme ya da dinlememe/direnme yaşları/mız. İLE/VE/||/<>/> Anlama/anlamama yaşları/mız. İLE/VE/||/<>/> Deneyimleme yaşları/mız. İLE/VE/||/<>/> Değerlendirme(me) yaşları/mız. İLE/VE/||/<>/> "Demlenme" yaşları/mız. İLE/VE/||/<>/> Verimlilik yaşları/mız. İLE/VE/||/<>/> Destek olma yaşları/mız. İLE/VE/||/<>/> "Dertlenme" yaşları/mız. İLE/VE/||/<>/> Destek alma yaşları/mız. )
- 0/SIFIR:
YUTAN ile ETKİSİZ
( Çarpmada. [... x ...] İLE Toplamada/çıkarmada. [ ... + ... ] )
- 0-2 YAŞ ARASI/DÖNEMİ ve/||/<> 0-5 YAŞ ARASI/DÖNEMİ
( Kişinin, yaşamındaki en önemli[öncelikli] dönemleri... )
- 0-7 ile/ve 7-15 ile/ve 15-30 ile/ve 30-50 ile/ve 50->
( SİNN-İ SABÂVET ile/ve SİNN-İ ŞEBÂB ile/ve SİNN-İ CEVÂNÎ ile/ve SİNN-İ KÜHÛLET ile/ve SİNN-İ ŞEYHÛHET )
- 0.99365 = 0.03
ile/değil/yerine/><
1.01365 = 3.78
( Her gün yaptığımız işi (ya da kendimizi), %1 iyileştirdiğimizde, 365 gün sonra vardığımız sonuç ile her gün, %1 gerilettiğimizde vardığımız sonuç arasında, ne kadar büyük FaRkLaR olduğunu görüyoruz!... )
- 1 ve/<> 150
( İnsan. VE/<> Ağaç. )
( Bir ağaç, 150 kişinin neden olduğu hava kirliliğini önlemekte/temizlemektedir. )
- 1 ve/||/<>/>/< 2 ve/||/<>/>/< 4 ve/||/<>/>/< 8
( Konuş. VE/||/<>/>/< Yaz! VE/||/<>/>/< Oku! VE/||/<>/>/< Dinle! )
- 1 ile 2 ile ÇOK
( Şaşma! İLE Aşma! )
( 1 vs. 2 vs. MANY )
- 110 km. ile/değil/yerine 90 km.
( Ölüm ile[/değil/yerine] Yaşam arasındaki fark kadardır. )
( )
- 23 NİSAN ve/<>/||/= NEŞE
( Bugün, 23 Nisan! Neşe doluyor insan! :) )
- A
( SAYGI[Çince'de] )
- ABANMAK ile/ve/||/<> BOCA ETMEK
- ABARTI ile/ve/||/<>/< BİLGİSİZLİK
- ABARTI ile KABARTI
( Bir şeyi/olayı, olduğundan büyük ya da çok gösterme, mübalağa. İLE Tümsek, çıkıntı, kabarmış yer. )
- ABARTI ile PALAVRA[İsp. < PALABRA]
- ABARTI ile/değil/yerine/>< ZARÂFET
- ABARTMA ile/ve/değil/||/<> FAZLA ÖNEMSEME
- ABARTMA/EKSAJERE ile/ve/||/<> KABALAŞTIRMA/VULGARİZE
- ABARTMAK ile APARTMAK[< APARMAK]
( Bir nesneyi ya da durumu olduğundan daha önemli, daha büyük ya da daha çok göstermek. | Bir iş, bir davranış ve benzerlerinde gereğinden fazlasına kaçmak, aşırıya kaçmak. İLE Alıp götürmek. | Gizlice almak, alıp kaçmak, çalmak. )
- ABARTMAK ile/değil/yerine/>< AZALTMAK
- ABARTMAK ile/ve/değil/<> DURMAYI BİL(E)MEMEK/BECEREMEMEK
- ABARTMAK ile/ve/değil/yerine ÖNE ÇIKARMAK
- [ne yazık ki]
KONULARI/AYRINTILARI/OLAYLARI/SORUNLARI:
ABARTMAK ile SAPTIRMAK ile TIRMANDIRMAK
- ABES ile/ve/<> AYIP
- ABUS ile ABUZAMBAK
( Somurtkan. | Çatık/asık yüz. | Garip, acayip. İLE Garip sözler söyleyen, tuhaf hareketlerde bulunan kişi. )
- ABÛS[Ar.] ile SOMURTKAN | ÇATIK/ASIK YÜZ | GARİP, ACAYİP
- ACELE/ACİLEN/ALELACELE/DERHAL[Fars. der + Ar. ḥāl]/HEMEN[Fars. < HEMÂN] değil/yerine/= İVECE/İVEDİ/EVGİN/ÇABUCAK/ÇABUKÇA/ÇARÇABUK
- ACELE ETMEK ile/değil/yerine HIZLI HAREKET ETMEK
( Hızlı hareket edin ama önce kendi kendinizle barışmanın ve çevreye uyum sağlamanın bir yolunu bulun. )
( Fazla ağırdan almayın ama gereksiz yere acele de etmeyin; yolunuzda ilerleyin yeter. )
( Fazla acele eden kişi, kendini her zaman ya birkaç adım önde ya da birkaç dakika geride bulur. )
- ACELE ETMEK değil/yerine/= İVMEK/ÇABUK DAVRANMAK
- ACELE ETMEK ile SABIRSIZLANMAK
( TO HASTEN vs. TO GROW IMPATIENT )
- [ne yazık ki]
ACELE İŞ = ŞIPIN İŞİ
( Özensiz, acele yapılan iş. )
- [ne yazık ki]
ACELECİLİK ile/ve/||/<> DAYATMA
- ACELECİLİK değil/yerine/= İVECENLİK/EVGİNLİK
- AÇGÖZLÜ/LÜK ile DOYMAZ/LIK
( Aç doyar fakat açgözlü doyamaz. )
( ÂZ ile ... )
( GREED vs. INSATIABLE )
( AVARITIA cum ... )
- AÇGÖZLÜLÜK ile/değil/yerine/>< GEREKSİNİM
( [not] GREED vs./but/>< NEED
NEED instead of GREED )
- AÇGÖZLÜLÜK ile İŞTAH
( GREED vs. APPETITE )
- AÇGÖZLÜLÜK = TAMAH = AVARICE[İng.] = AVARICE/AVIDITÉ[Fr.]
- ACI ÇEKTİĞİMİZDE ve/||/<> KORKTUĞUMUZDA ve/||/<> BAZI ŞEYLER, YOLUNDA GİTMEDİĞİNDE
( Kendimize kızmayalım. VE/||/<> Kendimizi aşağılamayalım. VE/||/<> Kendimizi suçlamayalım. )
- ACI DUYABİLEN ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< (KENDİ)/(ONUN/ÖTEKİNİN) ACISINI DUYABİLEN
( Canlı. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< İnsan. )
( )
- ACI/ISTIRAP:
KÖTÜLERİN ŞİDDETİNDEN ile/ve/değil/||/<>/< İYİLERİN SESSİZLİĞİNDEN
- ACI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BAKIŞ AÇISI
( Kişi, bakış açısını değiştirmedikçe "ıstırabını/acısını" değiştiremez. )
- ACI ve/||/<> İYİ NİYET
( Kuma yazılmalı. VE/||/<> Taşa kazınmalı. )
- ACI ile/ve/<>/değil/yerine SUSKU/SÜKÛT
- ACIDAN KAÇINMAK ile HAZZA YÖNELMEK
- AÇIK E ile KAPALI E
( Ben, sen, pembe, yelken, semt, kent.
İLE
Benzin, rende, önemli, cem, mendil, eldiven, pencere, kendi, elbise, tencere, renk, genç, elli, zengin. )
( Edebi, edepsizden öğren!
Bir elin nesi var, iki elin sesi var.
İLE
Penceredeki benekli tekir kedi, kendi tenceresindeki eti yedi.
)
( - Kenya Büyükelçiliği, genç hakemlere, renkli kalem verdi.
- Hem Cem, hem öteki Cem, hem de Emre, mühendistir.
- Beni en beğenen, hep benim; beni, en beğenen, hep kendimim.
- Sendikanın pembe mendillerini, kendi elbisesine ekledi. )
- AÇIK KONUŞMAK ile/ve/değil/yerine AYRINTILI İFADE ETMEK
( [not] TO TALK FRANKLY vs./and EXPRESS IN DETAIL
EXPRESS IN DETAIL instead of TO TALK FRANKLY )
- AÇIK SÖZLÜ ile/değil AHMAK
- AÇIK SÖZLÜ//DOBRA[Bulg.] ile/değil PATAVATSIZ
( ... İLE/DEĞİL Sözlerinin nereye varacağını düşünmeden, saygısızca konuşan, davranışlarına dikkat etmeyen. )
- AÇIK SÖZLÜ/LÜK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< NEZÂKET
- AÇIK TUT! ve/||/<> BAĞLI TUT!
( Elini, sofranı ve kapını. VE/||/<> Gözünü, dilini ve belini. )
- AÇIK ile/ve/||/<> AYIK
- AÇIK ile/ve/değil/<> ZAAF
- AÇILIM ile AÇILIŞ/KÜŞAT[Fars. < GUŞÂD]
( Açılma eylemi. | Bir yıldızla, gök eşleği arasındaki uzaklık. [Kuzey'e doğru olanı, eksi imiyle ölçülür.][Güneşin, bir yıldaki açılımı, -23 derece, 27 dakikadan; +23 derece, 27 dakikaya kadar değişir.] İLE Açılma eylemi ya da biçimi. | Yeni bir yapının, yerin ya da yeni bir kurumun çalışmaya başlaması. | Tavlada bir tür oyun. | Güzellik, hoşluk. )
- AÇILIM ile DIŞAVURUM
- ACIMA ile ACIMAK
( Acımak eylemi. | Başka bir kişinin ya da canlının mutsuzluğuna yönelik duyulan üzüntü, merhamet. İLE Tadı, acı duruma gelme, acılaşma. | Acılı, ağrılı olma. | Başkasının acısına ortak olmak ya da durumundan üzüntü duymak. | Başkasının uğradığı/uğrayacağı kötü bir duruma üzülmek, merhamet etmek. | Bir şeyi vermeye kıyamamak ya da verdiğine, elden çıkardığına üzülmek. )
- ACIMA ve/ne yazık ki/||/<>/> CİDDİYE ALMAMA
- ACIMA ile DUYGUDAŞLIK
- ACIMA! ile/değil FAZLA ACIMA!
- ACIMA ile/değil/yerine KORUYUCU SEVGİ
- ACIMA ile/ve/||/<>/> SEMPATİ ile/ve/||/<>/> EMPATİ ile/ve/||/<>/> ŞEFKÂT
( Sana acıyorum. İLE/VE/||/<>/> Acını anlıyorum. İLE/VE/||/<>/> Acını paylaşıyorum. İLE/VE/||/<>/> Yardım etmek için yanındayım. )
( )
- ACIMAK değil/yerine ANLAMAK
- ACIMAK ile KAYGILANMAK
- ACIMAK ile/ve/değil/||/<>/< ÜZÜLMEK
- ACIMA(MA)K ile/ve/||/<> AFFETME(ME)K
( ... İLE/VE/||/<> Acıma(ma) düşüncesi/duygusu barındırabilir de, barındırmayabilir de. )
( Tüm varolanlar için geçerli olabilir. İLE/VE/||/<> Sadece insan için geçerlidir. )
( Nesnesine ve/ya da olgusuna, doğrudan ve/ya da dolaylı etkisi olmayabilir/olmaz. İLE/VE/||/<> Kişisine ve/ya da kendine, doğrudan ve/ya da dolaylı etkisi/katkısı/artısı olabilir/olur. )
- ACIMASIZLIK ile/ve/değil/||/<>/< GÜÇ EŞİĞİNİN YÜKSELMİŞLİĞİ
- ACIMASIZ/LIK ile/ve/değil/||/<>/< KAYITSIZ/LIK
- AÇIP GÖSTERME/GÖSTERİLEN ile ÇIKARIP GÖSTERME/GÖSTERİLEN
( Vajina. İLE Penis. )
- ACİZ ile ÂCİZ
( Gücü, bir işe yetmez olanın durumu, güçsüzlük. | Beceriksizlik. | Birinin, borcunu, zamanında ödeyememesi durumu. İLE Gücü bir işe yetmez olan, güçsüz. | Beceriksiz. )
- ÂCİZ ile/ve/<> ÂTIL
( ZEBUN ile/ve/<> ... )
(1/11)
FaRkLaR'ın devamı için burayı tıklayınız...
( Click here to see further differences!... )
KÜPELER...
BİR ŞEY Kİ...YAPMASAN DA OLUR! YAPMA!!!
BİR ŞEY Kİ...
SÖYLEMESEN DE OLUR! SÖYLEME!!!
BİR ŞEY Kİ...
YEMESEN DE OLUR! YEME!!!
BİR ŞEY Kİ...
İÇMESEN DE OLUR! İÇME!!!
[tüm abur-cuburlar, et ve tüm hayvansal "ürünler",
kahve ve de özellikle sigara!]
(Yaptığımız, "kâr"; yapmadığımız, yarar!)
(Aldığımız, "kâr"; verdiğimiz, yarar!)
(Yediğimiz, "kâr"; yemediğimiz, yarar!)
(Söylediğimiz, "kâr"; söylemediğimiz, yarar!)
ÇARESİZSENİZ, ÇARE SİZSİNİZ!!!
Kolları, elleri ve ayakları olmayan adam bir takım komiklikler yapıp, yere düştükten sonra şunları söylüyor:"Her kişi yaşamda zaman zaman bu derece umutsuz olduğu zannedilen durumlara düşebilir; Hatta tekrar ayağa kalkabilmek için her türlü olanak ve araçtan yoksun da kalabilir...
Şimdi size soruyorum diyor:
"Ben 100 kere tekrar ayağa kalkmayı denesem ve 100'ünde de başarısızlığa uğrasam, tekrar ayağa kalkabilme konusunda tüm umutlarımı yitirmeye hakkım ya da olanağım var mı?"
"Yani artık sizce 101. seferi hiç denemeyi dahi düşünmemeli miyim?
Ne yazık ki benim öyle bir olanağım yok; yaşamımı devam ettirebilmek için ne yapıp edip tekrar ayağa dikilmek zorundayım! Ne yapıp edip kendime ayağa kalkmak için bir destek noktası hayal etmek bunu YARATMAK zorundayım...
İşte şimdi yapacağım gibi!!!..." diyor.
Aşağıdaki bağlantıyı tıklayın ve bu muhteşem gösteriyi sonuna kadar izleyin!
ÇARE SİZSİNİZ!!!
Bir haksızlık, zulüm görürseniz
Gücünüz yetiyorsa elinizle,ona gücünüz yetmiyorsa dilinizle,
ona da gücünüz yetmiyorsa kalbinizle karşı çıkın.
GÜLÜMSEMENİN SIRLARI
Bir gülümseme insana hiçbir şeye mal olmaz. Fakat çok şey kazandırır.Vereni fakirleştirmeden alanı zengin eder.
Gülümseme sadece bir an sürer, fakat anısı bazen sonsuza dek yaşar.
Hiç kimse onsuz yaşayacak kadar zengin veya güçlü değildir.
Gülümseme evde mutluluk, işte başarı yaratır.
Dostluğun ve içtenliğin parolasıdır.
O, yorguna dinlenme, üzgüne neşe verir.
Böyle olmakla birlikte, satın alınamaz, rica ve minnetle elde edilemez.
Ödünç alınamaz ya da çalınmaz, zorla sahip olunamaz.
Çünkü kendiliğinden verilmedikçe hiç kimsenin işine yaramaz.
Bazı kimseler size gülümsemeyecek kadar yorgundurlar, onlara siz gülümseyiniz.
Gülümsemeyenlerin güleryüz görmeye gereksinimleri herkesten çoktur.
"Her zaman gülümse, dudaklarından tebessüm eksik olmasın, hatta bu acıtsa bile."
:) :) :) :) :) :) :) :) :) :)
NE YAPMAYABİLECEĞİNİ! BİLMEK!!!
Kendini gerçekleştirmiş, saygın ve önemli birine sormuşlar:Nasıl bu noktaya geldiniz?
Yakınlarında bulunan bir kişiyi göstererek, herşeyi ondan öğrendiğini söylemiş.
Çevresindekiler hayret içinde ve inanamayarak demişler ki:
Nasıl olur? O işaret ettiğiniz kişi, her türlü, düzenbazlığı, yalanı, rezilliği yapan biridir.
Yanıt: Heh işte!
O ne yaptıysa ben yapmadım!
DİKKAT EDİN!
Söylediklerinize dikkat edin,düşüncelere dönüşür...
Düşüncelerinize dikkat edin,
duygularınıza dönüşür...
Duygularınıza dikkat edin,
davranışlarınıza dönüşür...
Davranışlarınıza dikkat edin,
alışkanlıklarınıza dönüşür...
Alışkanlıklarınıza dikkat edin,
değerlerinize dönüşür...
Değerlerinize dikkat edin,
karakterinize dönüşür...
Karakterinize dikkat edin,
kaderinize dönüşür...
DENİZ YILDIZI
Bir gün sahilde dans eder gibi hareketler yapan bir adam dikkat çekti. Bunu gören adam merak edip hızlı hızlı ona doğru yürüdü. Yaklaşınca bir gencin yerden bir şey alıp denize attığını, sonra birkaç adım koşup aynı hareketi sürekli tekrarladığını gördü.Biraz daha yaklaşıp genci selamladı ve aralarında şu konuşma geçti:
- Ne yapıyorsun böyle?
- Okyanusa denizyıldızı atıyorum.
- Denizyıldızı mı?
- Evet... Güneş yükseldi ve sular çekiliyor. Eğer onları hemen suya atmazsam az sonra ölecekler.
- Ama görmüyor musun ki, kilometrelerce sahil var ve baştan aşağıya denizyıldızı ile dolu, ne farkedecek?
Genç adam eğilerek yerden bir denizyıldızı daha aldı, denize fırlatırken:
- Bakın! Bunun için fark etti!
ADÂLET DAİRESİ
Adâlet, dünya barışının temelidir.Dünya bağının sınırlarını devlet belirler.
İşte bu devlet duvarını inşâ edecek, devlete düzen sağlayacak olan hukuktur.
Siyasi güç olmaksızın hukuk, yaptırımlarını yerine getiremez.
Siyasi gücü, askeriye korur.
Askeri gücün yaşamasını ekonomi sağlar.
Ekonomik gücü halk sunar.
Halkın birliğini sağlayacak olan ise adâlettir.
Adl'dir mucib-i salâh-ı cihan
Cihan bir bağdır, divan devlet
Devletin nâzımı şeriattır
Şeriata olamaz hiç hâris illâ mülk
Mülk zabteylemez illâ leşker
Leşkeri cem edemez illâ mal
Malı cem eyleyen raiyettir
Raiyeti kul eder padişah-ı âleme adl.


YAZIT
Gürültü patırtının ortasında sükûnetle dolaş; sessizliğin içinde huzur bulunduğunu unutma. Başka türlü davranmak açıkça gerekmedikçe herkesle dost olmaya çalış. Sana bir kötülük yapıldığında verebileceğin en iyi karşılık unutmak olsun. Bağışla ve unut. Ama kimseye teslim olma. İçten ol; telaşsız, kısa ve açık seçik konuş. Başkalarına da kulak ver. Aptal ve cahil oldukları zaman bile dinle onları; çünkü, dünyada herkesin bir öyküsü vardır.Yalnız plânlarının değil, başarılarının da tadını çıkarmaya çalış. İşinle ne kadar küçük olursa olsun ilgilen; hayattaki dayanağın odur. Seveceğin bir iş seçersen yaşamında bir an bile çalışmış ve yorulmuş olmazsın. İşini öyle seveceksin ki, başarıların gövdeni ve yüreğini güçlendirirken verdiklerinle de yepyeni hayatlar başlatmış olacaksın.
Olduğun gibi görün ve göründüğün gibi ol. Sevmediğin zaman sever gibi yapma. Çevrene önerilerde bulun ama hükmetme. İnsanları yargılarsan onları sevmeye zamanın kalmaz. Ve unutma ki, insanlığın yüzyıllardır öğrendikleri, sonsuz uzunlukta bir kumsaldaki tek bir kum taneciğinden daha fazla değildir.
Aşka burun kıvırma sakın; o çöl ortasındaki yemyeşil bir bahçedir. O bahçeye layık bir bahçıvan olmak için her bitkinin sürekli bakıma gereksinimi olduğunu unutma.
Kaybetmeyi ahlâksız kazanca tercih et. İlkinin acısı bir an, ötekinin vicdan azabı bir ömür boyu sürer. Bazı idealler o kadar değerlidir ki, o yolda yenilmen bile zafer sayılır. Bu dünyada bırakacağın en büyük miras dürüstlüktür.
Yılların geçmesine öfkelenme; gençliğe yakışan şeyleri gülümseyerek teslim et geçmişe. Yapamayacağın şeylerin yapabileceklerini engellemesine izin verme.
Rüzgârın yönünü değiştiremediğin zaman, yelkenlerini rüzgâra göre ayarla. Çünkü dünya, karşılaştığın fırtınalarla değil, gemiyi limana getirip getiremediğinle ilgilenir. Arasıra isyana yönelecek olsan da hatırla ki, evreni yargılamak olanaksızdır. Onun için kavgalarını sürdürürken bile kendi kendinle barış içinde ol.
Anımsar mısın doğduğun zamanları: Sen ağlarken herkes sevinçle gülüşüyordu. Öyle bir ömür geçir ki, herkes ağlasın öldüğünde, sen mutlulukla gülümse. Sabırlı, sevecen, erdemli ol. Önünde sonunda tüm servetin sensin. Görmeye çalış ki, tüm pisliğine ve kalleşliğine karşın dünya yine de insanın biricik güzel mekânıdır.
Eski Bir Tapınak Yazıtı (Xsenius İ.Ö. IX. yy.)
DİLEK
Tanrım,Beni yavaşlat!
Aklımı sakinleştirerek kalbimi dinlendir...
Zamanın sonsuzluğunu göstererek bu telâşlı hızımı dengele...
Günün karmaşası içinde, bana, sonsuza kadar yaşayacak tepelerin sükûnetini ver.
Sinirlerim ve kaslarımdaki gerginliği, belleğimde yaşayan akarsuların melodisiyle yıka, götür.
Öykünün o büyüleyici ve iyileştirici gücünü duymama yardımcı ol...
Anlık zevkleri yaşayabilme sanatını öğret; bir çiçeğe bakmak için yavaşlamayı, güzel bir köpek ya da kediyi okşamak için durmayı, güzel bir kitaptan birkaç satır okumayı, hülyalara dalabilmeyi öğret...
Her gün bana kaplumbağa ve tavşanın masalını anımsat!
Anımsat ki, yarışı, her zaman hızlı koşanın bitirmediğini, yaşamda hızı artırmaktan çok daha önemli şeyler olduğunu bileyim...
Heybetli meşe ağacının dallarından yukarıya doğru bakmamı sağla!
Göreyim ki, onun böyle güçlü ve büyük olması, yavaş ve iyi büyümesine bağlıdır...
Beni yavaşlat Tanrım!
Ve, köklerimi, yaşam toprağının kalıcı değerlerine doğru göndermeme yardım et.
Yardım et ki, kaderimin yıldızlarına doğru daha olgun ve daha sağlıklı olarak yükseleyim.
Ve en önemlisi,
Bana değiştirebileceğim şeyleri değiştirmek için CESARET,
Değiştiremeyeceğim şeyleri kabul etmek için SABIR,
İkisi arasındaki farkı bilmek için AKIL,
Ve
Beni aşkın körlüğünden ve yalanlarından koruyacak DOSTLAR ver...
ÖĞÜTLER I
Belirli bir saatte yat! Belirli aralıklarla ye! Tıka basa yeme, tam doymadan kalk!Yalnızken davranışın neyse, bir konuk varken de öyle olsun! Konuk ağarlarken nasıl davranıyorsan, yalnızken de öyle ol!
Söylediklerine dikkat et; söylediklerini uygula!
Koşullar elverişliyse, bu durumdan yararlan; ama eyleme geçmeden önce iki kez düşün hep.
Geçmişe yakınma! Geleceğe bak!
Yiğit gibi korkusuz ol; yüreğini bir çocuğunki gibi sevgi dolu tut!
Yatınca, son uykuna yatmışçasına uyu! Uyanınca, iğneli fıçıdan kaçar gibi, yatağından fırla!
ÖĞÜTLER II
Birinin iyi bir hareketine tanık olduğunda, onu örnek almak için kendini yüreklendir. Bir başkasının yanlış hareketini duyarsan, ona benzememeye çalış.Karanlık bir odada yalnız başına olsan da karşında soylu bir konuk varmış gibi davran. Duygularını açığa vur ama gerçek yaradılışındakinden fazlasını ifade etmek için çabalama.
Yoksulluğunu hazine say. Kolay yaşamla değiş-tokuş etme onu.
Bir kimse alık görünebilir ama belki de öyle değildir. Bilgeliğini korumak olabilir salt amacı.
Erdemler, özdüzencenin(self-discipline) ürünüdür; yağmur ya da kar gibi kendiliğinden düşmez gökten yere.
Alçakgönüllülük tüm erdemlerin temelidir. Bırak komşuların keşfetsin seni, sen çabalama göstermeye kendini.
Soylu yürek öne sürmez kendini. Sözcükleri nadir inciler gibi seyrek görülür; değerleri çok yüksektir.
İçtenlikli bir öğrencinin her günü kutlu gündür. Zaman yürür ama, o geri kalmaz. Ne utku ne de utanç, öylesini sarsamaz.
Kendini suçla, başkalarını değil! Doğruyu yanlışı tartışma!
Kimi şeyler, doğru da olsa, kuşaklar boyunca yanlış sayılmışlardır. Doğruluğun değeri ortaya yüzyıllar sonra çıkabileceği için, birdenbire anlaşılma özlemine gerek kalmaz.
Yaşamında erek olsun! Ama sonuçları evrenin ulu yasasına bırak. Her gününü dingin düşünceyle geçir!
ŞEYH EDEBÂLİ'den OSMAN GAZİ'ye
Ey Oğul!Bey'sin...
Bundan sonra öfke bize, uysallık sana...
Gücengenlik bize, gönül almak sana...
Suçlamak bize, katlanmak sana...
Geçimsizlikler, çatışmalar, uyumsuzluklar,
anlaşmazlıklar bize, adâlet sana...
Kötü söz, şom ağız, haksız yorum bize,
bağışlamak sana...
Ey Oğul!
Bundan sonra bölmek bize, bütünlemek sana...
Üşengeçlik bize, uyarmak, gayretlendirmek,
şekillendirmek sana...
Ey Oğul!
Sabretmesini bil! Vaktinden önce çiçek açmaz.
Şunu da unutma! İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın.
Ey Oğul!
Yükün ağır, işin çetin, gücün kıla bağlı.
Allah yardımcın olsun.
1299
SU OLDUĞUNU DÜŞÜN...
Su denli özel, su denli yararlı ve su denli çok, tükenmez... İnanıyorum ki, gerçekten de öylesin. Ama ister çeşmelerden dökül, ister göklerden yağ, ister nehirler dolusu ak; dibi olmayan bir kovayı dolduramazsın. Yani seni dinlemeyenlere sesini duyuramazsın. Unutma! Daha çok bağırdığında, daha çok dinlenmezsin, gürültünün parçası olursun yalnızca!... Suyun yanında olanlar, suyu en az içenlerdir. Çünkü "Su nasılsa burada. Gerek yok ki, suyu kana kana içmeye" diye düşünürler... Tıpkı, sesini sürekli duyanların seni dinlemedikleri gibi! Ormandaki hiçbir hayvan, ırmağın gürültüler koparan yerinden su içmeye çalışmadı şimdiye dek. Hepsi, hep sabahın en sakin ÂN'ını bekledi; suyun durgun yerlerini bulabilmek için... Gittiler ve sakin sakin gereksinimlerini giderdiler. Onlar için en uygun olan, kendi istedikleri zamandı. Sen, hep bir su olduğunu düşün. Su gibi güzel, su gibi vazgeçilmez... Ve su gibi yaşam kaynağı olduğunu düşün. Ama su gibi yaşatıcı ol. Su gibi yıkıcı, sürükleyici ve öldürücü değil!... Suysan tarlalarını basma insanların, yuvalarını yıkma, ocaklarını söndürme; sana "felaket" denmesin! Suysan bir bardağa sığabil ki, damarlara girebilesin!...Su gibi özel, su gibi güzel, su gibi yararlı, su gibi gerekli ve su gibi bitmez tükenmez olduğunu da unutma! Ayrıca, su gibi sakin olabileceğin gibi, su gibi de "kıyametler koparıcı" olabileceğini unutma!... Vadiler varken önünde ve ovalar varken, yayılabileceğin küçük ırmaklara ayırabiliyorsan kendini ve bardaklara bölebiliyorsan, yaşam verirsin çevrene. Yoksa hep duyulmayan, dinlenmeyen, korkulan ve kaçılan olursun seller, afetler gibi. Tercih elindeydi hep ve hep "senin" ellerinde olacak... Ya tutmayı öğreneceksin dilini ya da hiç durmadan konuştuğun için, yalnızca bomboş ve anlamsız sesler çıkartan biri olduğunu zannettireceksin çevrendeki insanlara! Ama yapman gereken su değil mi? Düşüneceksin, ne zaman, ne söyleyeceğini. Düşüneceksin, kimin dinleyip dinlemediğini, kimin anlayıp anlamadığını...
Düşüneceksin, anlatmak istediklerinin ne kadarını anlatabildiğini... Hatta anlayanların anladıklarının da, senin anlattıklarının ne kadarı olduğunu düşüneceksin... Konuşmak için en uygun zamanı bekleyecek, en az ama en uygun sözcükleri seçmeye çalışacaksın... Yolcuların, önceden aldıkları biletleri ceplerinde olduğu halde, saatlerini kontrol ederek, zaman yaklaştığında, vapurun kalkacağı iskelede hazır olmaları gibi, sen de fikrini bildireceğin kişinin "kıyıya yanaşmasını" bekleyeceksin!... Demeyeceksin, "Ben canım isteyince giderim iskeleye, vapur da o saniyede gelmek zorunda!" Demeyeceksin, "Ben aklıma geleni geldiği biçimde söylerim. Karşımdaki de değil duymak, değil dinlemek, anlattığımdan bile fazlasını anlamak zorunda!" Keşke öyle olsaydı. Keşke haklı olsaydın, ama maalesef değil! Ağzını açıp "Şelâleden dökülen suyu" içmeye çalışan bir tavşan gördün mü hiç? Ya da önüne çıkan ağaçları bile sürükleyen bir selden susuzluk gidermeye uğraşan bir ceylan gördün mü? Kaplanlar bile içebilmek için suyun durulmasını bekler; beyni olan her canlı gibi!
Haydi... Sen şimdi "su olduğunu" düşün ve kendini "su gibi" hisset... Su gibi özel, su gibi güzel, su gibi berrak, su gibi yararlı... Su gibi yaşam kaynağı ve su gibi bitmez tükenmez olduğunu anımsa... Ama yine su gibi "küçük bir bardağın içine" sığdır ki kendini, girebilmeyi öğren insanların damarlarına.
Yaşam ver, yardımcı ol, vazgeçilmez ol...
YA, ÖYLE Mİ?
Komşuları, Zen ustası Hakuin'i sade bir yaşam sürdüğü için severler, överlermiş.Ustanın yakınlarında, anası ve babası bakkal dükkânı işleten güzel bir Japon kızı oturmaktadır. Bir gün, ana ve babası, kızın gebe kaldığını öğrenirler.
Öfkelenirler. Kız bir türlü erkeğin kimliğini açığa vurmaz. Ama epey sıkıştırmalardan sonra, Hakuin olduğunu söyler.
Küplere binen ana ve baba, ustaya koşarlar. Hakuin, onları dinledikten sonra, "Ya, öyle mi?" der, başka bir şey demez.
Çocuk doğunca, onu Hakuin'e götürürler. Saygın Zen Ustası, bu ettiğinden sonra, artık ününü yitirmiştir. Ama aldırış ettiği yoktur. Çocuğu çok iyi yetiştirir. Komşularından süt ile çocuğun gereksindiği herşeyi sağlar.
Ertesi yıl genç ana dayanamaz. Ana ve babasına gerçeği, çocuğun babasının balık pazarında çalışan bir delikanlı olduğunu anlatır. Kızın ana ve babası Hakuin'e koşarlar, uzun uzadıya özür dilerler; bağışlanmalarını ve çocuğu geri vermesini isterler.
Hakuin ses çıkarmaz. Çocuğu uzatırken, "Ya, öyle mi?" der, başka hiçbir şey söylemez.
IŞIĞI YANAN EVLER...
"Tıp fakültesini yeni bitirmiş, pratisyen hekim olarak ilk görev yaptığım yere, Konya'ya bağlı bir beldenin sağlık ocağına gitmiştim. Gençtim, bekârdım. Küçük bir beldeydi gittiğim yer. İlk gece bir eve misafir olmuştum. Tren istasyonunun hemen yanında bir evdi. Akşam yemeğinden sonra çaylarımız gelmiş, sohbetler edilmişti. Üzerimde yol yorgunluğu, geldiğim yeni yerin yabancılığı vardı. Saatler ilerliyor, ağır bir uyku beni içine çekiyordu. Ev sahibine bir şey de diyemiyordum. Bir süre daha geçti; yine bir hareket yoktu. Evin büyüğü olan Hacıanne'ye sıkılarak:
"Anneciğim, sizin buralarda kaçta yatılıyor?" dedim.
Hacıanne:
"Evlâdım treni bekliyoruz. Az sonra tren gelecek, onu bekliyoruz" dedi.
Merak ettim, tekrar sordum:
"Trenden sizin bir yakınınız mı inecek?"
Hacıanne:
"Hayır evlâdım, beklediğimiz trende bir tanıdığımız yok. Ancak burası uzak bir yer. Trenden buraların yabancısı birileri inebilir. Bu saatte, yakınlarda, ışığı yanan bir ev bulamazsa, sokakta kalır. Buraların yabancısı biri geldiğinde, "ışığı yanan bir ev" bulsun diye bekliyoruz."
Konya Ovası'nda, ya da bir başka yerinde Türkiye'nin, trenden inen yabancılar için "ışığı yanan evler" yerinde hâlâ duruyor mudur? Yabancılar, yorgun gövdelerini yün yataklarda dinlendirmeye devam ediyorlar mı? Aç bir köpeğin önüne bir kap yemek bırakan kadınlar yaşıyorlar mı? Kuşlara yuva yapan mimarlar sahi şimdi neredeler? Bu güzel insanlar, atlarına binip gitmişler. Bizler, atlarına binip giden güzel insanlara sahip bir medeniyetin yetimleriyiz. Çekip gidenlerin doldurulmamış boşluklarında savrulup duran yoksullarız.
Şâir öyle diyordu:
"Güzel insanlar, güzel atlara binip gittiler." Şimdi bu güzel insanlar, neden ve nasıl atlarına binip gittiler? Onları ne yıldırdı da bir daha dönmemek üzere, sessiz sedasız gittiler?
Ey güzel yurdumun güzel insanları! Neredesiniz?
AFFEDELİM!!!
Lise öğretmeni bir gün derste öğrencilerine bir teklifte bulunur:"Bir hayat deneyimine katılmak ister misiniz?"
Öğrenciler çok sevdikleri hocalarının bu teklifini tereddütsüz kabul ederler. "O zaman" der öğretmen. "Bundan sonra ne dersem yapacağınıza da söz verin"
Öğrenciler bunu da yaparlar. "Şimdi yarınki ödevinize hazır olun. Yarın hepiniz birer plastik torba ve beşer kilo patates getireceksiniz!"
Öğrenciler, bu işten pek birşey anlamamışlardır. Ama ertesi sabah hepsinin sıralarını üzerinde patatesler ve torbalar hazırdır. Kendisine meraklı gözlerle bakan öğrencilerine şöyle der öğretmen:
"Şimdi, bugüne dek affetmeyi reddettiğiniz her kişi için bir patates alın,o kişinin adını o patatesin üzerine yazıp torbanın içine koyun."
Bazı öğrenciler torbalarına üçer-beşer tane patates koyarken, bazılarının torbası neredeyse ağzına kadar dolmuştur. Öğretmen, kendisine "Peki şimdi ne olacak?" der gibi bakan öğrencilerine ikinci açıklamasını yapar:
"Bir hafta boyunca nereye giderseniz gidin, bu torbaları yanınızda taşıyacaksınız. Yattığınız yatakta, bindiğiniz otobüste, okuldayken sıranızın üstünde? Hep yanınızda olacaklar."
Aradan bir hafta geçmiştir. Hocaları sınıfa girer girmez, denileni yapmış olan öğrenciler şikâyete başlarlar:
"Hocam, bu kadar ağır torbayı her yere taşımak çok zor."
"Hocam, patatesler kokmaya başladı. Vallahi, insanlar tuhaf bakıyorlar bana artık. Hem sıkıldık, Hem yorulduk!"
Öğretmen gülümseyerek öğrencilerine şu dersi verir:
"Görüyorsunuz ki, affetmeyerek asıl kendimizi cezalandırıyoruz. Kendimizi ruhumuzda ağır yükler taşımaya mahkum ediyoruz. Affetmeyi karşımızdaki kişiye bir ihsan olarak düşünüyoruz,
halbuki affetmek en başta kendimize yaptığımız bir iyiliktir.
ÖRNEK
Konfüçyus, bazı insanlara bir şey öğretmenin en iyi yolunun bunu örneklerle göstermek olduğunu biliyordu. Bu yüzden sınıfın tam karşısına geçti.Eline bir vazo aldı, tüm öğrencilerin görebileceği şekilde vazoyu havada tuttu. Diğer elinde bir elma vardı. Öğrencilerin meraklı bakışları arasında, elmayı vazonun içinde bıraktıktan sonra, vazoyu yere koydu ve şöyle dedi:
"Elmayı vazodan çıkarmayı başaran öğrenci, elmayı yiyebilir."
Çocuklardan biri acıkmıştı, ilk o davrandı ve elini vazonun dar ağzından içeri soktu. Elmayı yakaladı, çıkarmaya çalışıyor, ama başaramıyordu.
"Elimi çıkaramıyorum!"
Konfüçyus, "Elmayı sıkı sıkı tutmaktan vazgeçmediğin sürece, elini çıkarman mümkün olmayacaktır," dedi.
Çocuk elmayı elinden bırakmak istemiyordu; ama sonunda zorunlu olarak bıraktı. Elini vazodan çıkardığında, yüzünde şaşkınlık okunuyordu.
Elmanın vazodan nasıl çıkarılabileceği konusunda sizin bir fikriniz var mı?
Konfüçyus, vazoyu yerden alıp ters çevirdi. Elma vazonun içinden yuvarlanıp avucunun içine düştü. Çocukların hepsi gülmeye başladı. Aslında o kadar basit bir şeydi ki bu!
Konfüçyus, "Fakat bu, göründüğü kadar basit değil," dedi.
Elmayı havada tutuyordu konuşurken.
"Bazen bir şeyi gerektiğinde bırakabilmek, zor bir iştir. Onu bırakabilmek de bir beceridir. Eğer bir şeyi zorla tuttuğunuzda, ulaşmak istediğiniz şeyi engellediğini görüyorsanız, o zaman onu özgür bırakmalısınız. Eğer yanlış bir şey yapıyorsanız, o zaman buna son vermelisiniz. Eğer kendinize ve başkalarına karşı dürüst davranmıyorsanız, bu hilekarlığı hemen durdurmalısınız. İşte, ancak o zaman hedefinize ulaşabilirsiniz."
BİR FİL DAHA
Timur'un, köy halkına, bakmaları için bıraktığı fil, köyün tüm erzağını tüketiyormuş.Sonunda, dostu olduğunu bildikleri Nasreddin Hoca'dan, Timur'a bu durumu anlatmasını rica etmişler.
Hoca da, "Haydi, hep beraber gidelim!" demiş.
Yola koyulmuşlar.
Timur'un korkusundan, hocanın arkasındaki kalabalık yavaş yavaş azalmış.
Hoca, Timur'un karşısına çıktığında, arkasına bir bakmış ki, kimse yok!
Timur: "Ne var hoca? Ne istiyorsun?" diye, merakla sormuş.
Nasreddin Hoca: "Bizim köy ahalisi, fili çok sevmiş. Sizden, bir tane daha istiyorlar." demiş.
DAHA FAZLASINI YAPACAĞIM
Ait olmaktan daha fazlasını yapacağım,Katılacağım.
İlgilenmekten daha fazlasını yapacağım,
Yardımcı olacağım.
İnanmaktan daha fazlasını yapacağım,
Anlayışlı olacağım.
Hayal kurmaktan daha fazlasını yapacağım,
Çalışacağım.
Ögretmekten daha fazlasını yapacağım,
İlham vereceğim.
Kazanmaktan daha fazlasını yapacağım,
Kazandıracağım.
Vermekten daha fazlasını yapacağım,
Hizmet edeceğim.
Yaşamaktan daha fazlasını yapacağım,
Büyüyeceğim.
Arkadaşlıktan daha fazlasını yapacağım,
Dost olacağım.
Denemekten daha fazlasını yapacağım,
BAŞARACAĞIM!
... ÖĞRENDİM
Sonsuz bir karanlığın içinden doğdum.Işığı gördüm, korktum.
Ağladım.
Zamanla ışıkta yaşamayı öğrendim.
Karanlığı gördüm, korktum.
Gün geldi sonsuz karanlığa uğurladım sevdiklerimi...
Ağladım.
Yaşamayı öğrendim.
Doğumun, hayatın bitmeye başladığı an olduğunu;
aradaki bölümün, ölümden çalınan zamanlar olduğunu öğrendim.
Zamanı öğrendim.
Yarıştım onunla...
Zamanla yarışılmayacağını,
zamanla barışılacağını, zamanla öğrendim...
İnsanı öğrendim.
Sonra insanların içinde iyiler ve kötüler olduğunu...
Sonra da her insanın içinde
iyilik ve kötülük bulunduğunu öğrendim.
Sevmeyi öğrendim.
Sonra güvenmeyi...
Sonra da güvenin sevgiden daha kalıcı olduğunu,
sevginin güvenin sağlam zemini üzerine kurulduğunu öğrendim.
İnsan tenini öğrendim.
Sonra tenin altında bir ruh bulunduğunu...
Sonra da ruhun aslında tenin üstünde olduğunu öğrendim.
Evreni öğrendim.
Sonra evreni aydınlatmanın yollarını öğrendim.
Sonunda evreni aydınlatabilmek için
önce çevreni aydınlatabilmek gerektiğini öğrendim.
Ekmeği öğrendim.
Sonra barış için ekmeğin bolca üretilmesi gerektiğini.
Sonra da ekmeği hakça üleşmenin,
bolca üretmek kadar önemli olduğunu öğrendim.
Okumayı öğrendim.
Kendime yazıyı öğrettim sonra...
Ve bir süre sonra yazı, kendimi öğretti bana...
Gitmeyi öğrendim.
Sonra dayanamayıp dönmeyi...
Daha da sonra kendime karşın gitmeyi...
Dünyaya tek başına meydan okumayı öğrendim genç yaşta...
Sonra kalabalıklarla birlikte yürümek gerektiği fikrine vardım.
Sonra da asil yürüyüşün kalabalıklara karşı olması gerektiğine vardım.
Düşünmeyi öğrendim.
Sonra kalıplar içinde düşünmeyi öğrendim.
Sonra sağlıklı düşünmenin kalıpları yıkarak
düşünmek olduğunu öğrendim.
Namusun önemini öğrendim evde...
Sonra yoksuldan namus beklemenin namussuzluk olduğunu;
gerçek namusun, günah elinin altındayken,
günaha el sürmemek olduğunu öğrendim.
Gerçeği öğrendim bir gün...
Ve gerçeğin acı olduğunu...
Sonra dozunda acının, yemeğe olduğu kadar
hayata da "lezzet" kattığını öğrendim.
Her canlının ölümü tadacağını ama sadece
bazılarının hayatı tadacağını öğrendim.
Ben dostlarımı ne kalbimle ne de aklımla severim.
Olur ya ...
Kalp durur...
Akıl unutur...
Ben dostlarımı ruhumla severim.
O ne durur, ne de unutur...
ZENGİNLİKLE İLGİLİ ONBİR YANLIŞ İNANIŞ
1. Zenginliğin şansa bağlı olduğunu düşünmek yanlıştır.2. Zenginliğin yalnızca "para kazanma" yeteneğine bağlı olduğunu düşünmek yanlıştır.
3. Paranın kötü bir şey olduğunu düşünmek yanlıştır.
4. Zengin olmanın günahkarlık olduğunu düşünmek yanlıştır.
5. Cimriliğin erdem olduğunu düşünmek yanlıştır.
6. Ekonomik sistemin hatalı olduğunu ve bu yüzden zengin olmanın olanaksız olduğunu düşünmek yanlıştır.
7. Zengin bir hayat sürmenin gelecek için para ve mal depolamak olduğuna inanmak yanlıştır.
8. Zengin olmaya layık olmadığınızı düşünmek yanlıştır.
9. Sefalette erdem olduğunu düşünmek yanlıştır.
10. Hayatın bize karşı olduğunu kanıtlamak yolunda kendimizi feda etmek yanlıştır.
11. Zengin olmak için kötü olmanın şart olduğunu düşünmek yanlıştır.
BİZ BİLİNCİ
Öğrenci ermişe gidip ondan Cennet ve Cehennem arasındaki farkı göstermesini istemiş.Ermiş, öğrenciyi evrenin derinliklerine, Cehennem ülkesine götürmüş.
Öğrenci orada, insanların üzerinde büyük bir yemek tenceresinin bulunduğu kocaman bir masanın etrafında, ellerinde tencereye ancak uzanabilen altı kulaçlık kaşıklarla oturduğunu görmüş. Bu yemek dünyanın en muhteşem yemeğiymiş ve kokusu, duyanın iştahını kabartıyormuş.
Ama Cehenneme mahkum insanlar kaşıkları ağızlarına götüremiyorlarmış çünkü kaşıklar çok uzunmuş. Cehennem insanları acıdan kıvranıyorlarmış. Kendilerini besleyemiyor, açlık çekiyorlarmış.
Öğrenci saygıyla karışık bir korkuya kapılmış ama daha Cenneti görmemiş.
Ermiş öğrenciyi engin kozmosdan geçirmiş, Cennet ülkesine varmışlar.
Burada öğrenci aynı kocaman masanın etrafında insanların oturduğunu, aynı muhteşem yemeği ve herkesin ellerinde aynı altı kulaçlık kaşıkları görmüş.
Ama Cennette herkes mutluymuş ve gülüyorlarmış çünkü orada insanlar birbirlerini besliyorlarmış.
AMPULLERDEKİ TEHLİKE
Ampul Patladığında...1) Derhal odadaki herkesin, kırıklara basmadan terk etmesini sağlayınız. En az 15 dakika boyunca odaya girmeyiniz ve bir cam açarak odayı havalandırınız.
2) Kırıkları ve yerlere saçılan cıva parçacıklarını temizlemek için elektrik süpürgesi kullanmayınız. Saçılan cıva parçacıkları elektrik süpürgesinin yapısından dolayı ortama yayılarak evde zehirli bir durum yaratabilir.
3) Plastik eldiven takınız ve yerdeki cam kırıklarını bir faraşın içine süpürünüz ve cıva parçacıklarını ise paspaslayınız.
4) Faraşta topladığınız parçaları bir plastik torbanın içine atınız ve ağzını iyice kapatınız.
5) Plastik torbayı evdeki normal çöp kovasına atmayınız.
6) Onun yerine pil atık kutusuna ya da belediyelerce atıkların güvenle imha edildiği yere götürünüz.
7) Kırık ampulden çıkan tozu solumamaya çalışınız.
8) Eğer ampul kırılırken, giysi ya da yatakla temas ettiyse ve cıva bulaştıysa, sakın yıkamayınız - makinaya da cıva bulaşır. Bu giysi ve yatak malzemelerini atınız.
DÜNDEN HIZLI MISINIZ?
Her sabah bir ceylan uyanır Afrika'da. Kafasında tekbir düşünce vardır: En hızlı koşan aslandan daha hızlı
koşabilmek... Yoksa aslana yem olacaktır.
Her sabah bir aslan uyanır Afrika'da. Kafasında tek
bir düşünce vardır: En yavaş kosan ceylandan daha
hızlı koşabilmek... Yoksa açlıktan ölecektir.
İster aslan, ister ceylan olun hiç önemi yok. Yeter ki,
güneş doğduğunda koşuyor olmanız gerektiğini, hem de
bir önceki günden daha hızlı koşuyor olmanız
gerektiğini bilin...
Yaşam adlı koşuyu ne kadar güzel anlatmış Afrika atasözü.
Bir önceki günden daha hızlı koşmak gerekmektedir.
Çünkü eğer aslansanız ve en yavaş kosan ceylanı bir
önceki gün yakalamışsanız ve bugün bir ceylan
yakalamak niyetindeyseniz... Artık bilmelisiniz ki, en
yavaş ceylan dünkünden daha hızlıdır. O halde düne
göre hızınızı artırmanız gerekmektedir...
Yok eğer ceylansanız,
Ve henüz aslana yem olmamışsanız,
Hızınızı düne göre mutlaka artırmalısınız,
Çünkü sıra size gelmiş demektir...
Yani, hayat koşusunda, devam edebilmenin tek koşulu var:
Dünden daha hızlı olabilmek...
Bakın bakalım şimdi kendinize:
Ondan, şundan, bundan değil "DÜNDEN" hızlı mısınız?
KAÇ SAAT ÇALIŞIYORSUN?
Seksen yaşını aşmış bir akademisyenin, odasındaki duvarda fotoğrafı asılı duran hocası ile arasında geçen bir konuşma, belki de başarısının sırrını, başka bir deyişle ilmin görkeminin sırrını veriyordu:"Günde kaç saat çalışıyorsun?"
Vereceği rakamın etkisinden emin olan akademisyen, ikirciksiz şöyle der:
"Onyedi saat Hocam!"
Yüzünü ekşiten hocası,
"Günde onyedi saat çalışarak âlim olamazsın!"
diye karşılık verince şaşıran akademisyen:
"Peki Hocam! Âlim olmam için günde kaç saat çalışmam gerekiyor?" diye sorar.
Hocası'nın yanıtı ilginç, bir o kadar da çarpıcıdır:
"Benim hocam günde 26 saat çalışırdı;
ben ancak 25 saat çalışabiliyorum;
senin de âlim olmak için günde en az 24 saat çalışman gerek!"