EŞEYSEL KILAVUZ/SÖZLÜK
(Sürüm 1.0)

 

( Bu bölümün içeriğinin bazıları, 12 yaşının altındaki kişiler için uygun olmayabilir! )

 

Gövdenin tümü, tam bir uyum ve bütünlük içindedir. Sağ veya sol taraf ayrımı gibi yaklaşımlar, duyu örgenlerinin daha üstün olduğu, ayağın daha değersizmiş gibi görülmesi, iç örgenlere ve dış görünümüne verilen önemin farklılıklarının tamamı yanlıştır. Bunun gibi, elimiz, gözümüz, beynimiz, dalağımız, herhangi bir kasımız ve örgenimiz gibi eşeysel örgen olarak ifade ettiğimiz/nitelendirdiğimiz örgenlerin de diğerlerinden ne fazlası, ne eksiği vardır. Tüm örgenler, aralarında kesinlikle hiçbir ayrımın yapılamayacağı, varlığın en iyi konumdaki devamlılığı için elbirliğiyle işleyen, gövdenin uyumlu ve üstün parçalarıdır. Üzerlerine yapılacak her türlü derinlemesine çalışma, yadırganacak, ayıplanacak, gizlenecek bir durum/düşünce/yaklaşım olmaksızın insan ve insanlığın gelişimine katkıda bulunması açısından çok önemlidir.

 

Erkek, dişi sorulmaz, muhabbetin dilinde,
Hakkın yarattığı her şey yerli yerinde.
Nazarımızda kadın, erkek farkı yok.
Noksanlıkla senin görüşlerinde.

 

 

Sadece tek bir insan/gövde/fetüs var. Dişi diye, erkek diye ayrılacak birşey yok.
Erilliği daha yoğun olan İNSAN(eril), dişilliği daha yoğun olan İNSAN(dişil) var.

Varolan "erkek" ve "kız/kadın" tanımları ise, günlük yaşam ve zihin, dil açısından bir kısaltma, pratikleştirme, kolaylaştırmadır. Zihindeki, dildeki ve pratik hayattaki bayağılık içindeki anlamlandırılışlarının kendi özleriyle ilgisi olmadığı gibi, bizim de hiçbir durumda yanlış değerlendirmeme ve kavramları karıştırmamamızı gerektirir. Daha da ileriye adımlar atarak, daha derin, daha doğru ve sağlam karşılıklarına sahip olup, doğru olarak kullanmamızı gerektirir.

Bu sayfadaki bilgiler pis, kötü, günah, ayıp, çirkin, utanılacak, aşırı kavramlar değillerdir.

Ön yargılar, ön kabuller, ön belirlemelerle (maalesef çoğunlukla dayanaksızlar) doğru bulmama ya da yanlış/ters olarak değerlendirilmemeleri gerekmektedir.

Kabul edilsin ya da edilmesin, zihinde, dilde, pratikte, günlük yaşamda var olan ve işleyen bilgiler ve kullanımlardır.

Bu çalışmanın amaçlarından biri, eksik, yanlış, saptırılmış bilgilerden bir nebze de olsa zihinleri arındırabilmek, paradigmalarda değişiklik yaratabilmek, doğru bilgileri ortak alanlarda paylaşabilmek ve uygulayabilmektir.


 

EŞEYSELLİKTE TEMEL İLKELER

- Eşeysellik sağlıklı bir yaşamın doğal unsurudur.
- Eşeysellik her bireyin hakkıdır.
- Her birey, kendi eşeyselliği ile ilgili özgürce seçim yapabilmelidir.
- Eşeysellik, fiziksel, psikolojik, duygusal, sosyal, etik ve tinsel boyutları olan bir kavramdır.
- Bireyler kendi eşeyselliklerini özgürce ve farklı biçimlerde ortaya koyabilirler.
- Demokratik bir toplumda insanlar, toplum içerisinde eşeysellik ile ilgili farklı değer ve inanışların olabileceğini kabul etmeli ve buna saygı göstermelidirler.
- Eşeysel bir ilişki asla zorlayıcı ya da istismar edici bir biçimde olmamalıdır.
- Ebeveynler bir çocuğun ilk ve en temel eşeysel eğitmenleri olmalıdırlar.
- Aileler eşeysellikle ilgili kendi değerlerini çocuklarıyla paylaşmalıdırlar.
- Çocukların kendi aileleriyle ya da çevrelerindeki güvenilir yetişkinlerle eşeyselliği konuşmaları ya da soru sormaları hem o çocuk, hem aile hem de toplum için olumlu bir unsurdur.
- Gençler eşeysel olgunluklarına ulaşabilmek için kendi eşeyselliklerini araştırır, sınar ya da sorgularlar.
- Gençlerin kendi eşeysel değerlerini geliştirmeleri yetişkin bir birey olabilme yolunda önemli bir adımdır.


 

Eşeysellikte İlk Bilgiler, Baylarda ve Bayanlarda Ergenlik ve genel Eşey Bilim sayfalarımızı da okumanızı/incelemenizi salık veririz.


 

EŞEYSELLİK (SEKS) :
- Eşey Bilim: Seksoloji.

- Latince "sexus".

- Eşeysel çekim(cazibe): seksapel (ingilizce "sexappeal").

- Orpheus("Nur ile şifa veren"). (Fenike dilinde Nur anlamına gelen Aur, Yunancada Arpha ile şifa anlamına gelen Rafae sözcüklerinden oluşmuştur ve "Nur ile şifa veren" anlamına gelmektedir.)

- Üçlemeler(Triad'lar)... (Sevgi-Sezgi-Bilgi), (Güzellik-Bilgi-Güç), (Sevgi-Arınma-Aydınlanma), (Güzel-İyi-Doğru).

 

American Heritage Sözlüğü'nde

- Sex: 1. a. The property or quality by which organisms are classified according to their reproductive functions. b. Either of two divisions, designated male and female, of this classification.
2. Males or females collectively.
3. The condition or character of being male or female; the physiological, functional, and psychological differences that distinguish the male and the female.
4. The sexual urge or instinct as it manifests itself in behavior.
5. Sexual intercourse.
6. The genitalia.
sexed, sexing, sex.es: To determine the sex of (young chickens).

- Devamı...

 

MASTÜRBASYON :
- Sigortadır.(eşin/partnerin/sevgilinin olmadığı/olamadığı durumlarda, yalnız kalındığında, hamilelikte, regl döneminde, dağda/çölde/kampta kalındığında, her türlü sosyal sınırlılıkta başvurulan, vücudun enerji düzeni yönetimi açısından gerekli ve sigorta işlevi gören uygulama)

- Elle uyarma/boşalma.

- Elle ya da bir araçla yapılan zihinsel/fiziksel uyarım.

- Kendi kendini tatmin.

- İngilizcesi "handjob", "jackoff".

- Tesellî(avuntu, avutma, avundurma, avunç)

- Hayalinizdeki, kafanızdaki ortam, kişi, pozisyon, fantazi.

- Dokunmak suç değil. Suçluluk hissettirmemeli ya da anlamsızlık olarak değerlendirilmemeli!(mastürbasyon sigortadır)

- Sahte değil!

- Sayısı ve sıklığı önemli değil! İstediğiniz kadar, hissettiğiniz, gereksinim duyduğunuz kadar yapılabilir. Zaten fazlasını yapamazsınız. Gövdeyi dinlemek esastır. Gövde ve zihin bütünlüğü vardır. Bozmaya uğraşmamalıdır. Bu düzen zaten bozulamaz, sadece ayak uydurulur/uydurmak gerekir.

- Dişil gövdeler arka arkaya 50 defa yapabilir. Eril gövdede en fazla 5-6 ile sınırlı.(o da çok fazla zorlanırsa. çok zorlandığında da damarlarda çatlama olacağından iç kanama olur, deride de aşınma olur)

- Heyecansal ve eşeysel olarak iki ayrı yapısı vardır(yani herhangi bir mutluluğu, sevinci, coşkuyu, heyecanı dönüştürerek ya da eşeysel düşünce ve enerji ile)

- Memeli hayvanların bir kısmında, eşey örgenlerinin gövdenin bazı yerlerine ve öteki cisimlere sürtmek suretiyle kendi kendine tatmin görülmektedir. Mastürbasyon, insanlarda, erginliğe ulaşmadan önceki devrelerde başlar. Erillerde dişilere göre daha yaygın olarak görülür. Örnekse batı memleketlerinde erillerin 9/10'u, dişillerin 1/2-2/3'ü mastürbasyon yapar. Eriller mastürbasyonu dişilere göre çok daha sık yaparlar. Yapılmasındaki temel neden, çiftleşme olanağının bulunmaması; herhangi bir nedenle, özellikle ruhsal nedenlerle, çiftleşmenin başarılamaması veya çiftleşmeden kaçma gibi sorunlardır. Özellikle gençlik çağlarında, beslenmeye bağlı olarak kendi kendine boşalmak, birçok bakımlardan yarar getirmesine karşılık, aşırısı, gövdenin yorulmasına ve yıpranmasına neden olabilir. Kendi kendini tatminde, tam bir ruhsal doyum olmaksızın sadece fizyolojik bir boşalma olduğundan, insanın tam tatmin olması söz konusu değildir. Fakat ülkemizde de yaygın bir kanı, mastürbasyonun ilerideki eşeysel yaşamı kötü yönde etkilediğidir. Fakat bugüne kadar, önyargıların neden olduğu psikolojik bozukluklar dışında, bunu destekleyen herhangi bir kanıt bulunamamıştır.

Eşeysel örgenlerin elle uyarılması hem erilde, hem dişilde çok yaygındır. Bunun yanında, vajinaya bazı nesnelerin sokulması veya penisin herhangi birşeyin içerisine sokulması çok daha az kullanılan bir yöntemdir. Dişiller kendi kendilerini tatminde, normalden çok daha çabuk orgazma ulaşırlar. Çünkü mastürbasyonda uyarılmanın hızı ve şiddeti dişilin kendisi tarafından düzenlenir; kavuşmada ise, bu, hemen hemen erilin davranışına bağlı kalmaktadır. Mastürbasyon yapılırken kişinin istediği birtakım hayaller de, mastürbasyonun şiddetini düzenler.

Uyku sırasında orgazm hayvanlarda çok nadir olarak gösterilmiştir. Fakat insanlarda, erillerin 3/4-9/10'u, dişillerin 2/5'i uykuda orgazm olurlar. Şiddeti normaldekinden çok daha azdır. Erillerde gençken çok görülür; yaş ilerledikçe azalır. Dişillerde gençken az görülür, 30-40 yaşlarında sayı olarak maksimuma ulaşır. Çünkü dişillerin orgazma ulaşmaları yaşları ilerledikçe daha sıklaşmakta ve kolay olmaktadır. Uykudaki orgazma çok kez erotik(şehvetli) rüyalar eşlik eder. Çoğunun inandığı gibi tam anlamıyla eşeysel gerilimi azaltan bir mekanizma değildir. Uykudaki orgazmada diğer eşeysel davranışların birçoğu görülür de görülmez de. Ateşli hastalıklarda ve soğuk yerde yatmada kaslarda kısmen bir gevşeme olduğundan uykudaki orgazm hali daha sık görülür.

- Devamı...

 

31 ya da 31 ÇEKMEK :
- Elle uyarma, boşalma.

- Mastürbasyon.

- 31 sayısı, Türkçe "el" sözcüğünün Arap abecesindeki sayısal(ebced) değeridir.

- İngilizcesi "jackoff" ya da "handjob".

- Sahte değil!

- Ayrı bir şey, apayrı bir şey!

- Devamı...

 

DÜZÜŞMEK :
- Penisin, vajen içinde pozisyon fark etmeksizin içe-dışa, giriş-çıkış durumu, bu durumun devinim, dinamik ve sürekliliği hali.

- İngilizcesi "screw".

- Bknz. Sik-iş-me-k.

 

SİK-İŞ-ME-K :
- Siklon'un/siklus'un (yani döngünün) oluşumu, sürekliliği, devinimi ve dinamiği.

- Jenital/Genital ilişki.("genesis"="başlangıç", varlığın başlangıcı için gerçekleştirilen eylem)

- Kavuşma(coitus).

- Üreme için gerekli eylem.

- Çiftleşme.

- Eşeysel birleşme, eşeysel birliktelik.

- Gerdek gecesinde gerçekleşen.

-@ Mektebe(kerhaneye) gitmek.

- Eşeysel birlikteliğin tüm pozisyonlarda gerçekleşmesi.

- Sikmek ya da sikilmek diye bir şey yok. (Dolayısıyla) siken ya da sikilen de yok. (Farklı pozisyonlarda aktif olanın, gövdesel enerjisini daha fazla kullanımıyla bağdaştırılmıştır. Sınırlı bir algılayış/yaklaşım/sözcüktür. "-iş" sözcüğü/durumu ("sik-iş-me-k" sözcüğü/durumu(siklus/döngü)) aynı anda yapılanın, iki tarafın da aynı anda dahil/etkin ve etken olduğunun tam karşılığıdır.)

- Sevgi(am/vajina) ve döngü yaratma aracının(sik/penis) birlikte olan eylemi.

- Sevginin doruk noktası.

- "Sevişmek" ve sevişmenin bütünleştirildiği, tamamlandığı fiziksel birliktelik.

- Ön sevişme çok önemli!

- Bir şarkının sözleri: Ah içimizde, ne aç hevesler / Arada hicaz, arada caz nefesler / Bir yanımız, her duruma müsait / Ne kadar uyarsa, o kadar ister

- Devamı...

 

Yaşamın Temel Kuralları - Prof. Ali DEMİRSOY

Dişilde Kavuşma Fizyolojisi

1. Uyarılma Evresi: Gövdenin birçok kısmı, özellikle dudaklar, boyun, kulak arkası, meme, sırt, eşeysel örgenler vs. uyarılmaya tepki gösterirler. Kalp atışı ve kan basıncı yükselir; göğüsler kabarır, meme uçları dikleşir; vajina dudakları ve klitoris şişer. Tüm bu belirtiler kan hücumuyla meydana gelir. Eşeysel uyarılmaya ilk tepki bu organların şişmesidir. Tepki, göğüslerden, karına ve omuzlara doğru hızla yayılır. Kaslarda gerilme başlar, istemli ve istemsiz bazı kaslar kasılmaya başlar. Eşin pozisyonu(özellikle çiftleşme pozisyonlarında) belirli kasların kasılmasını sağlar. Klitoris başı oldukça genişler ve vajina kayganlaşır. Gözler donuklaşır ve çoğu dişilde kapanır. Vajinanın içinin kaygınlaşması, vajina dokusundaki porlardan geçen sıvıyla olur. Çünkü vajinanın iç duvarında bez yoktur. Bu yağlanma bir çeşit terleme gibidir ve kan basıncıyla meydana gelir. Vajinanın yağlanması ve genişlemesi isteme dışıdır.

2. Plato Evresi: Birinci fazın devamıdır; fakat kas gerilmesi, soluk alma, kan basıncı, kalp atışı ve göğüs genişlemesi üst düzeye çıkmıştır. Klitoris başı ve gövdesi kısmen geri çekilmiştir; ancak daha kuvvetli uyarılmalarla başlangıçtaki dikliğine ulaşabilir. Uyarılma evresinde genişleyen vajina, bu evrede dışarıya doğru taşmaya başlar ve bu taşan kısmın içine bol miktarda venöz kan hücum eder. Gerek küçük dudakların, gerekse vajinanın içteki 1/3'nin dışarıya dönmesi orgazmik evreye girdiğini gösterir. Solunum dakikada 40'a, nabız 170'e, kan basıncı sistolde 30-80 mm. Hg.'ye, diyastolde ise 20-40 mm. Hg.'ye çıkar.

Dölyatağı(rahim) bundan önceki evrede kısmen kalkmıştır. Bu evrede omurgaya doğru iyice kalkar ve gevşeme evresine kadar böyle kalır. Rahimin bu şekilde kalkmasının fizyolojik nedeni bilinmemektedir. Tüm bu belirtiler doruk noktasına ulaştığı anda orgazm başlar. 3. Orgazmik Evre: Orgazmın başladığı, belirli organların kasılması ile anlaşılır. 2-4 saniye süren ilk kasılmaları, daha sonra 0.8 saniye süren kasılmalar izler. Bu kasılmaları başlatan faktörün ne olduğu tam anlamıyla bilinmemektedir. Sinirsel ve hormonal kas işlevi olarak kabul edilebilir. Bu kasılmalara rahim de katılır. En belirgin kasılmalar, rektus sfinkterinde(anüs yuvarlak kasında) ve vajina ile anüs arasındaki kaslarda görülür. Rektal kasılmanın sıklığı orgazmın kuvveti hakkında bilgi verir. Göğüste ve klitoriste orgazmla ilgili bir değişikliğe rastlanmamıştır. Birçok dişil bu evrede üst üste defalarca orgazmı tekrarladıklarını söylemektedir. Bu arada genellikle kendine hakimiyet yitirilir, bağırma, titreme, bazen ağlama ve/veya gülme görülebilir.

Araştırıcılar uzun zaman vajinal orgazm ile(çiftleşme ile meydana gelen orgazm) klitorisin uyarılmasından meydana gelen orgazmın(mastürbasyon vs. ile) birbirinden farklı olduğuna inandılar. FREUD'un kuramına göre dişiller normal gelişimleri sırasında klitoral orgazmdan vajinal orgazma geçmektedirler. Fakat MASTER ve JOHNSON'un araştırmasına göre her iki orgazm arasında fizyolojik ve anatomik bir fark yoktur.

4. Gevşeme Evresi: Normale dönüş olarak bilinir. Eğer orgazma ulaşılmışsa bu dönüş oldukça hızlı olur. Ortalama süre 5-10 dakikadır. Kasların gerilimi, seks heyecanı ve orgazmik platform derhal düşer. Klitoris normal büyüklüğüne ulaşır. Kan hücum edilen yerler normale döner. Fakat eğer orgazma ulaşılmamışsa geriye dönüş çok uzun sürer ve çok kez de ruhsal bozukluklara neden olur. Bu durumda normale dönüş en az 30 dakika sürer. İki orgazm arasında herhangi bir dinlenme görülmemiştir.

Dişillerin tümü her zaman orgazma ulaşamazlar; %20'sinin hiçbir zaman orgazma ulaşmadığı sanılmaktadır; %20'si her zaman; ötekileri zaman zaman orgazma ulaşabilir. Ancak orgazma ulaşma dişillerde yaşla da ilgilidir; ileri yaşlarda orgazma ulaşma oranı yükselir. Orgazma ulaşmanın klitorisin büyüklüğü ile ilgisi yoktur. Hatta eşeysel örgenlerin dışında, bazı örgenlerin uyarılmasıyla da orgazma ulaşılabilir. Dinlerin de yasak ettiği gibi aybaşı görüldüğü zamanlarda eşeysel birleşme yapılması sakıncalı olabilir. Fakat yapılan anketlerde, dişillerin %10'unun bu evrede çiftleşmekten büyük zevk aldıkları, %40'ının düşüncesine göre fark olmadığı ve geri kalanların açıklamasına göre de bu evrede çiftleşmeden hiç hoşlanmadıkları veya iğrendikleri belirtilmiştir. Yine %10'u bu evrede kendi kendini tatminden zevk almaktadır. Gerçek olan, bu evrede eğer hijyenik kurallara, temizliğe dikkat edilmezse eşeysel birleşmenin yarardan çok sorun getirdiğidir.

 

Erilde Kavuşma Fizyolojisi

MASTER ve JOHNSON'un araştırmasına göre dişilinkiyle fizyolojik yönden büyük benzerlikler vardır. Yalnız -özellikle- aralarındaki farklara değineceğiz.

1. Uyarılma Evresi: Göğüs ve meme uçlarının büyümesi dişilere göre çok daha az ve seyrektir. Kan basıncı ve kalp atışı yükselir. İstemli ve istemsiz kaslardaki tansiyonun yükselmesi yine bu fazda görülür. En göze çarpan belirtisi penisin içerisinde uzanan iç cavernousa(süngerimsi dokuya) kan pompalanmasıyla meydana gelen penis sertleşmesidir(ereksiyon). Bu arada testis kesesi(skrotumun derisi) kalınlaşır ve yukarıya doğru çekilir.

2. Plato Evresi: Birinci fazda kaskatı kesilen penis, bu evrede biraz incelir. Testisin hacmi büyür. Bazen plato evresi uzar ve sonradan orgazm olmazsa, bu şişme normal büyüklüğünün %50-100 misline ulaşır.

Orgazma yaklaşıldığında kasılma, dişilin gövdesine bastırma, kucaklama ve sıkma hareketleri kuvvetlenir; soluk sıklaşır ve terleme başlar. Bu arada Cowper Bezi'nden çıkan ön sıvı, penisin başını yağlar. Fakat bu sıvı genellikle sperma da içerir. Orgazma ulaşma sırasındaki aşırı hareketler ve penis başının(glans) ritmik genişlemesi dişil tarafından algılanır. Omuzlarla, kalçalarla ve göğüsle dişil örtülmeye, kapatılmaya çalışılır. Bu arada soluk alma ve kalp atışı doruğa ulaşır ve orgazm başlar.

3. Orgazmik Evre: Erilde orgazm ve boşalma(ejakülasyon) farklı olaylar ise de birbirlerinden ayırmak olanaklı değildir. Ejekülasyonsuz orgazma yalnız eşeysel erginliğe ulaşmayan çocuklarda rastlanır. Semen(ersuyu/meni)'nun boşaltılmasıyla beraber, özellikle eşeysel örgenlerin bulunduğu bölgedeki kaslarda kasılma ve ritmik hareketler görülür ve keza rektal sfinkter(anüs yuvarlak kası) de kasılır. Orgazm sırasında eşeysel örgenlerin çevresi ve penis uretrası 0.8 saniyelik aralıklarla kasılır. Bu arada her iki eşeyde de kalp atışı ve kan basıncı en yüksek düzeye ulaşır.

4. Gevşeme Evresi: Orgazmdan sonra penis derhal yumuşar; testisler tekrar sarkar. Beş dakika kadar sonra kas tansiyonu düşer. Eğer meme uçları dikleşmişse normale dönmesi bir saat kadar sürer. Bu devrede her nedense dişilden uzaklaşma eğilimi görülür.

Eril eşey örgeninin dıştan belirli olarak görünmesi, onun hakkında mitolojik birtakım efsanelerin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Eşeysel birleşme sırasında sünnetlilerin sünnetsizlerden daha başarılı olması, penis başının sünnetlilerde daha az duyarlı(sürtünmeden dolayı) ve daha kalın derili olmasıyla ve dolayısıyla penisin daha uzun zaman dik kalabilmesiyle açıklanabilir. Penisin yeterince sertleşmemeye veya ancak çok kısa bir süre için sertleşmeye(impotenz) rastlanabilir. Her erilin yaşamında kısa sürelerde veya bazı çiftleşmelerde geçici iktidarsızlık görülebilir.

Penisin büyüklüğünün eşeysel tatmin için sanıldığı gibi büyük bir rolü yoktur. 7-17 cm. boyundaki penisler rahatlıkla eşeysel tatmini yaşayabilir. Gövde yapısıyla penisin boyutu arasında da şimdiye kadar belirli bir ilişki kurulamamıştır. Öteki bir inanç da sünmüşken büyük olan penislerin, ereksiyon halinde de büyük olacağıdır. MASTER ve JOHNSON'un araştırmasına göre sünmüşken küçük olan penisler, ereksiyon halinde iki misli olurken, sünmüşken büyük olanlar ancak 1.5 defa büyümektedir. Sağlıklı bir penis sünmüşken küçük, ereksiyon halinde büyük olanıdır. Yaş ilerledikçe aradaki bu oran, kan damarlarının bozulması ve öteki nedenlerle küçülür.

 

Öteki Sözcüklerle Tanımlama ve Bağlantılandırmalar

Türkçe...
- Açı, açık anlatma, açıklık, açık olan, ad, akım, albeni, alımlılık, alıştırıcı, almaşık(alternatif), andırış, anımsama, anlamdaş, anlamlı, ansıma, antlaşma, aracılığıyla, arasıra, ara vermeden, araya girme, ardarda, ardı ardına, ardından gelen, ardı sıra, ardışık, artağan, artağanlık, asal, âteş, ateşli, ayışığı, ayrıntı.

- Bağ, bağdaşık, bağı, bağıl, bağıllık, bağırma, bağışıklık, bağım, bağıt, bağrışma, barış, basınç, başkalaşan, başkalaşım, beceri, becermek, belirli süre, benimseme, benzeme, benzer, benzerini yapma, benzeri olmayan, besi, besin, beslenme, beyin, bildik, bilgi akımı, bilim, bilimler, birbiri, birleşik, birleşim, birleşme, birleştirme, birlik, birlikteş, birlikte bulunan, birtakım, boşalma, boşalım, boşaltma, boşaltıcı, budun, budunbilim.

- Çaba, çabalama, çağrı, çağrıcı, çağrılı, çağrışım, çalkantı, çevreleyen, çevren, çıplaklık, çoğalma, çoğaltıcı, çoğaltma, çok anlamlı, çok değerli, çok gerekli, çok güzel, çok iyi, çok kez.

- Daha, dalga, dalınç, dalış, dalma, danışıklı, dayanılmaz, değer, değerli, değişken, denge, dengeleme, dengeleşme, denkleştirme, denklik, destek, devim, devindirme, dinçlik, dindirme, dingin, dirimbilim, dizem, doğumsal, doğuş, doku, doygu.

- Eğitbilim, eğitim bilimi, elbirliği, eşey, eşeysel.

- Fışkırma, fışkırtma.

- Gönülalan, görülmeye değer, görüntü, görüşüm, gözalıcı, göze, gözgü, gözönüne gelme, güç katımı, güçlendirme, güldürücü, güneş, güney(cenup), güneysel(cenubî), gürlük, güven, güvenç, güvenle, güvenme, güzelduyu, güzelleme, güzellik.

- Hep.

- I, İ, K, ...... Ü, V, Y için devamı...

Öteki dillerin kökleriyle...
- Âne(kasık), abonman(fransızca(fr.))(sürdürüm), acele(arapça(a.))(ivedi), âcilen(a.)(gecikmeden, ivedilikle), adâlet(a.)(tüze), adapte olmak(frt.)(uyum sağlamak, uymak, alışmak), âdem(a.)(kişi), âdet(a.)(görenek, alışkı, alışkanlık), afsun/efsûn(f.)(büyü), âhenk(f.)(uyum; uygunluk, uyuşma; düzen), ahit/ahd(a.)(ant, söz verme, antlaşma), ahsen(a.)(en güzel, pek güzel), ahter(f.)(yıldız), ahval(a.)(durumlar, durum, oluşlar), aidiyet(a.)(ilgi, ilinti, ilişkinlik, iyelik), aile(a.)(soyocak), akabinde(at.)(arkasından, ardından), akort(fr.)(uygunluk, uyarlık; uyum; düzen), akredite(fr.)(yetkinleştirilmiş), akrostiş(yun.)(adlama), aksiyon(fr.)(iş, eylem, davranış, olay), aktif(fr.)(çalışkan; etkin; etken), âlâ(a.)(iyi, pek iyi), alâka(a.)(ilgi, ilişki, ilinti, ilişik), alâkabahş(af.)(ilgi çeken, ilgi çekici), alelekser(a.)(çoğunlukla, çokluk), alemşümul(a.)(evrensel), alenen(a.)(açıktan açığa), aleni(a.)(açık, belli, ortada), âli(a.)(yüce, ulu), aliterasyon(fr.)(ses yinelemesi), amik(a.)(derin), âmil(a.)(etmen, etken), an(a.)(kıpı), analoji(fr.)(andırış; örnekseme, örnekleme), anane(a.)(gelenek), anatomi(yun.)(yinbilim, gövde bilim), anestezi(yun.)(duyum yitimi, uyuşturma), âni(a.)(birdenbire), aposteriori(lât.)(sonsal), apriori(lât.)(önsel), arzu(a.)(istek, dilek), âsân(f.)(kolay), asgarî(a.)(en az), asıl(a.)(kök, töz, kaynak), asistan(fr.)(yardımcı), aslî(a.)(birincil, köklü, baş), asûde(f.)(sessiz, dingin), aş(f.)(yemek), âşık(a.)(tutkun), âşinalık(ft.)(tanışıklık), aşk(a.)(sevi, sevgi, tutkunluk), âteş(f.)(od, ısı), âti(a.)(gelecek, ilerisi, yarın), ayân(a.)(açık), âyin(f.)(tören), ayna(f.)(gözgü), aynı(a.)(özdeş), aysberg(fr.)(buzdağı)

- Bâb(a.)(kapı), bahis(a.)(konu, söz), bâki(a.)(ölümsüz, kalımlı), bâlâ(f.)(yukarı, üst; yüksek, yüce), balans(fr.)(denge), bâliğ(a.)(erişmiş, erin), bâriz(a.)(açık, belirgin, göze çarpan), basarî(a.)(görsel), baz(fr.)(taban), becâyiş(a.)(yer değiştirme), beden(a.)(gövde), bedihî(a.)(apaçık; kanıtsız), bediî(a.)(güzellik, güzel), beraber(f.)(birlikte, birarada), bidâyet(a.)(başlangıç, başlama), biteviye,bitevi(o.)(sürekli olarak), biyoloji(yun.)(doğabilim, yaşambilim), bülent(/d)(f.)(yüksek, yüce), bülûğ(a.)(erginlik, erinlik)

- Cânân(f.)(sevgili), câzibe(a.)(çekim, alım, albeni), cebr(a.)(güç), ceht(/d)(a.)(çaba, çabalama), cemâl(a.)(güzellik), cemîle(a.)(iyilik), cemileştirme(at.)(çoğullaştırma), cenin(a.)(dölüt, döl), cesâret(a.)(yüreklilik; yiğitlik), cevher(a.)(töz), cevvâl(a.)(kıpırdak, devingen), cezbe(a.)(kendinden geçme), cezbetme(at.)(çekme), cezr,cezir(a.)(kök), cibiliyet,cibillet(a.)(yaratılış), cihân(f.)(evren), cihet(a.)(yön, yan), cisr(a.)(köprü)

- Ç, D, E, ...... V, Y, Z için devamı...

 

POZİSYONLAR :
Penisin fiziki yapısının vajina içinde çok çeşitli uyarıcı etki etme potansiyeli olduğundan, 360 derecelik alandaki tüm uyarıları yaşayabilmek için çeşitli pozisyonlarla bunu sağlamak gerekir. İnsan, beyninin potansiyeli, gövdeyi ve mekânı kullanabilme becerisi ile tüm alanlardaki gereksinimlerini geliştirme ve gerçekleştirme imkanına sahip bir varlıktır. İnsan yüzyüze çiftleşebilen/sevişebilen tek varlıktır. Dolayısıyla tüm bu olanaklar doğrultusunda eşeyselliğini de daha zengin yaşayabilmekte, daha da zenginleştirebilmektedir. Bir hesaplamaya göre olası pozisyonların toplamı 608 olarak tesbit edilmiştir.

Pozisyonları üç kategoride ele alabiliyoruz. Eril gövdenin etkin/dominant olduğu; Dişil gövdenin etkin/dominant olduğu ve Eşit Pozisyonlar.

Eril Gövdenin Etkin/Dominant Olduğu Pozisyonlar;
- "Misyoner Pozisyonu" en çok uygulananı/bilineni. Bu pozisyonda, dişil gövde bacaklarını ileri uzatmış durumda sırtüstü yatarken, onun üzerine uzanan eril gövde vajinaya girer. Bu pozisyonda dişil gövde için pasiflik ağır basar olarak algılansa da, pelvis hareketleriyle karşılık verebilir. Bu pozisyonda penisin klitorisi kolayca uyardığı unutulmamalıdır.

- "Lokomotif Pozisyonu" Sırtüstü yatan dişil gövde, bacaklarını, gövdesiyle dik açı oluşturacak şekilde kaldırarak ayaklarını partnerinin omuzlarına dayar. Bu pozisyonda penisin daha derinlerde hissedilmesi fırsatı vardır.

- "Ayakta Gerçekleşen Pozisyonlar" da çok tercih edilenlerdendir. Bu pozisyonlar için duvardan desteğe gereksinim vardır. "Papoose" adlı pozisyonda ise hiçbir destek almadan gerçekleştirilir.

Dişil Gövdenin Etkin/Dominant Olduğu Pozisyonlar;
- "Roma Pozisyonu" dişil gövdenin sırtüstü yatan eril gövde ve penis üzerinde inip-kalkmasıyla, ata binmeye benzetilen bir pozisyondur. Bu pozisyonda, dişil gövde sayısız orgazma ulaşırken, penisin boşalma uyarısı azalır, böylece ilişkinin süresi uzar. En önemli avantajlarından biri de gövdesini sağa-sola hareket ettirerek penisi vajinanın içinde kendisine en çok haz veren konuma yerleştirebilmesidir.

- "Oturan Eril Gövde Pozisyonu" yoğun klitoris uyarısı istendiğinde uygulanabilir. Bu pozisyonu yatak, sandalye, puf, klozet üstünde uygulamak olanaklıdır. Yüzyüze(Jokey pozisyonu) ya da sırt dönük şekilde(Loto pozisyonu) gerçekleştirilebilir. Çeşitli açılarda iki taraf da yoğun etkiler yaşayacaktır.

Eşit Pozisyonlar;
- İngilizcede "Doggy" ya da "doggy style", Türkçe'si "köpekleme/domalmak(eğilmek)" adıyla anılan, dişil gövdenin kalçasını arkaya doğru çıkartarak ya da gövdesini çeşitli açılarda eğerek(dizüstü/emekleme şeklinde de olabilir) penisin vajinaya arkadan girişinin gerçekleştiği pozisyondur. Bu pozisyonda klitoris, göğüs(memeler), kalçalar uyarılarak etki artırılabilir.

- "Yanyana Pozisyonu" yüzyüze ya da dişil gövdenin sırtı dönük şekilde gerçekleştiği pozisyondur. Çiftler birlikte hareket edebilirler. Hamilelik döneminde en uygun pozisyondur.

- Jokey ve Loto Pozisyonları!

Kama Sutra'da;
- Dişil gövdeler Yoni'lerinin(am/vajina) derinliğine göre 3'e ayrılır. Geyik, kısrak ve fil.

Eril gövdeler Lingam'larının(sik/penis) boyutuna göre 3'e ayrılır. Tavşan, boğa ve at.

Büyüklükleri birbirlerine uyanlar arasında 3 eşit birleşme, birbirine uymayanlar arasında 6 eşit olmayan birleşme vardır. Farklı büyüklükteki örgenler arasında toplam 9 çeşit birleşme olanaklıdır.

- Eşit olanlar: Tavşan - Geyik, Boğa - Kısrak, At - Fil.

- Eşit olmayanlar: Tavşan - Kısrak, Tavşan - Fil; Boğa - Geyik, Boğa - Fil; At - Geyik, At - Kısrak.

Çeşitli Öneriler
- Gövdeyi esneterek, fazla kilolardan arınarak daha rahat ve daha çok çeşit pozisyonu gerçekleştirme imkanı bulabilirsiniz.

- Mekânın(......), evin(......), odanın her köşesinde birleşmek olanaklıdır.

- Devamı...

 


EŞEYSEL ÖRGENLER
( ÜREME/KAVUŞMA/BOŞALTIM ÖRGENLERİ )

GONATLARIN(EŞEYSEL BEZLERİN) GELİŞİMİ

Eşeysel örgenlerin gelişiminde, eşeysel gözeleri(hücreleri) meydana getiren bir gonat kısmı bir de bu gözeleri dışarıya taşıyan kanal kısmı ayırt edilir. Eşeysel bezler, yani gonatlar iki tip hücreden meydana gelmiştir: Bunlar eşeysel gözeeler ve somatik gözelerdir. Somatik gözeler, öteki bir deyimle "Gonadosoma"lar dişillerde yumurta follikülünü; erillerde tohum kanallarını ve ara gözelerini meydana getirir. Gonadosomlar eşeysel hormonları üretirler.

Eril çiftleşme örgeni penis, eşeysel hormonların etkisi altında farklılaşmamış bir eşey çıkıntısından gelişir. Dişillerde bu çıkıntıdan bızır(klitoris) oluşur. Eşeysel hormonların etkisi altında, prostat ve tohum kesesi gibi spermanın dölleme yeteneği kazanmasını sağlayan spermaları ileten yan bezler ve oluşumlar gelişir.

ÖRGENLERİ ALGILAMA VE YORUMLAMADA BAŞLANGIÇ

Sadece tek bir insan/gövde/fetüs var. Dişi diye, erkek diye ayrılacak birşey yok.
Erilliği daha yoğun olan insan, dişilliği daha yoğun olan insan var.
Varolan erkek ve kadın tanımları ise, günlük yaşam ve zihin, dil açısından bir kısaltma, pratikleştirme, kolaylaştırma.
280 günlük oluşumda, gövde içinde oluşan yumurtaların aşağı inerek, potansiyel büyük dudakların torba haline dönüşmesiyle ve potansiyel klitorisin uzayarak penise dönüşmesi şeklinde bir oluşumdur.

Testis spermaları meydana getiren bezdir. Doğumdan önce karın boşluğu içerisinde bulunur; daha sonra bir miktar sölomik kese ile yani "Tunica Vaginalis" ile birlikte "Scrotum"a, yani testis torbasına iner. Ancak testis, karın boşluğundan çıktıktan sonra spermatogoniyumlar bölünebilir. Hatta bazı bireylerde testis, doğumdan sonra hâlâ karın boşluğu içerisinde kaldığından, eğer zamanından ameliyat edilmezse, bu bireyler kısır olur. Fakat bazı memeli türlerinde, örneğin, kemiricilerde testisler yalnız üreme mevsiminde torba içerisine iner; öteki zamanlarda karın boşluğu içerisinde olduğundan aktif değildirler. Spermatogenezis yalnız belirli sıcaklık sınırları içerisinde meydana gelebilir. Örneğin karın boşluğundaki sıcaklık spermaların oluşumuna engel olur. Dışarıya çıkınca, testis torbasındaki sıcaklık gövdeye göre bir miktar düşer(4º C kadar). Ancak bu düşük sıcaklıkta sperma oluşumu görülebilir. Evrimsel gelişme sırasında, memelilerin iç sıcaklık yükselmesine, spermatogenez olayı uyum yapamamıştır. Bu nedenle testisler dışarıya göç etmektedir. Günlük yaşantımız sırasında, testis torbasının, yani skrotumun, soğukta büzülmesi, sıcakta sarkması yine ısı düzenlemesiyle ilgilidir. Bu torba gençlerde toplu, yaşlılarda sarkıktır. Genellikle sol taraftaki torba sağ taraftakinden biraz daha sarkık olur. Çünkü bu suretle iki testis yanyana gelmeyeceğinden sıkışma esnasında ezilmeleri önlenir. Bazı bireylerde testis iki değil bir tanedir(ötekisi çoğunlukla karın içerisinde kalmıştır). Bu, döllenmeyi herhangi bir şekilde etkilemez. Testisin normal ağırlığı 20 gr., uzunluğu 4-4.5 ve genişliği 2-3.5 cm. kadardır.

 

MEME :
- Göğüs.

- Küçük göğüs kası, büyük göğüs kası, kaburga, yağ dokusu, süt bezesi, süt kanalı, meme çevresi, meme ucu.

- Gövdenin üst kısmının ortasında bulunur ve ikinci kaburgadan altıncı kaburgaya kadar yayılır.

- İki göğüsün her biri, bağ dokuları ve göğsün formunu, boyutlarını ve yapısını belirleyen yağ depolarıyla çevrili değişik sayıda bezelerden oluşur.

- Her bir göğüs 15-20 beze grubundan oluşur.

- En duyarlı bölgeleri meme uçları ve onları çevreleyen koyu renkli bölgedir(areola).

- Bu koyu renkli bölgenin çapı yaklaşık 3-5 cm.'dir. Rengi de değişkendir.

- Orgazm sırasında memeler asimetrik bir biçimde büyürler. Genellikle sağ meme, soldan daha şişkindir.

- Göğüslerin büyüklüğünün gövdenin fiziği, boyu ya da duygusal yapısı ile bir ilgisi yoktur.

- Göğüsler hamilelik süresince büyürler. Ayrıca ergenlikte, âdet dönemlerinde, emzirme esnasında, eşeysel uyarılma anında ve menopoz dönemlerinde de göğüslerde değişiklikler olur.

- Meme bezeleri yalnızca hamilelikte tam olarak gelişir ve doğumdan sonra da fonksiyonunu yerine getirerek süt salgılar.

- Kalkık, sarkık, yarım küre, yarım küreye yakın, dolgun, elma, armut, konik, halka, koltuk altı göğüs gibi çeşitlendirmeleri/tipleri var.

- Ergenlik döneminde...

- Bebeğin beslenme alanı.

- Meme kontrolü.

- Devamı...

 

AM :
1. Sevgi.
- AM-ON-RA:Kozmik Sevgi Güneşi.
- AM-ON: Mısır Tanrısı ya da Tanrı kavramı.
- AM-OR, AM-UR: Aşk. OR: Altın.
- AM-RAK: Sevimli.

2. - İste-mek. İstenen. am-ra-mak. Am-ra-nan(yani iste-nen).
- AM-RA, zaman içinde EMRE.

3. Âm: Yıl(Arapça "sene").

4. Amerikyum'un simgesi. Am
Atom No. 95 / Atom Ağırlığı (223) / Kaynama Noktası - 2607 / Erime Noktası - 995 / Yoğunluğu - 11.7

(Kökensel(Etimolojik), Dilbilimsel ve Sözcüğün temel anlamlarıdır.)

5. Varlıkbilim (ontoloji).

6. İnsan.

7. Başlangıç alanı/noktası.

8. Kutsal olan.

9. Koşulsuz Sevgi.

10. Onüçüncü delik.

11. "Var eden".

(Bu anlamlar, en doğru, tam karşılığı olanları ve baz alınması gerekenleri. Bu şekilde düşünüldüğü/ifade edildiğinde, utanılmaması, çirkin, pis, argo olarak düşünülmemesi gerekir!)

12. Vulva, ferç, vajina.

 

Çeşitli Anlamları, Bağlantılandırma, Bağdaştırma ve Çağrışımlar

- İnsanlığın zaman içinde düşünmemekten, diline ve arkasındaki derin yapıyı merak etmeme ve incelememesinden kaynaklanan, baskı altında kalmış sözcüklerden biri.(maalesef)(Sizin için artık bu değişmiş olmalı)

- Tanımaktan, bilgi sahibi olmaktan, üzerine konuşmaktan utanılan, çekinilen örgen.(maalesef)

- Ergenlik döneminde...

- O, kafanızdaki ayıp olan değil!

- Utanılacak birşey değil!

- Açık açık söylenemediği zaman "Rahim" olarak geçen.

- Dişil üreme örgeni/eşey(sel)/jenital örgen. Vajina, vulva, ferç. (Venüs Tepesi, Büyük dudaklar, Küçük Dudaklar, Klitoris, Sidik Deliği ve Yolu, Bortolin bezi, Uretra, Zar, Döl Yolu, Döl Yatağı, Döl Yatağı Ağzı, Döl Borusu, Mesane)

- Boşaltım örgeni. Sidik(arapçası "idrar") deliği. İşeme eylemi/örgeni. (İşemek, ing."peepee" ("pipi/pi-pi" diye seslendirildiğinden şaşırmamalı, garipsenmemeli; Türkçe'deki anlamıyla alakası yok)).

- \l/ [klavyede, chat'de yazılışı: ters bölü işareti(slash) "\" (AltGr + \ (*?)(sıfırın ve tire'nin ortasındaki, ğ'nin üstündeki), küçük harlfe "l", bölü, slash "/" ]

- Tenasül(üreme,türeme) uzvu/örgeni.

- Aşk üçgeni.(arapça "müselles"=üçgen)

- Estetiğin ve güzelliğin son noktası.

- Güzellik abidesi.

- Manzara.

- KARTAL KALKAR DAL SARKAR, DAL SARKAR KARTAL KALKAR(DAL'ın ve KARTAL'ın ne olduğu tahmin edilebilir herhalde.) (Ama neyse, biz yine de sunalım: DAL=SİK, KARTAL=AM)

 

Bazı Bilgiler

- Adetler hakkında:
* 9 yaşından önce başlamışsa,
* 16 yaşına kadar meme gelişimi, tüylenme, gövde şeklinin değişmesi gibi, ikincil eşeysel karakterler denilen değişiklikler başlamamış ve henüz adet görülmemiş ise,
* 18 yaşına gelindiğinde ikincil seks karakterleri adı verilen değişiklikler başlamış, ancak henüz adet görme gerçekleşmemiş ise,
* Adet kanamaları 21 günden daha sık, 35 günden daha uzun aralıklarla oluyorsa,
* Adet kanamaları 7 günden uzun 1 günden kısa sürüyorsa,
* İki adet arasında kanamalar, lekelenmeler oluyorsa,
* Adet kanamaları aşırı miktarda oluyorsa,
bir yerde yanlışlık var demektir. Uzman hekimlerce, hepsi çok kolay tanınır ve tedavi edilebilir.

- Akıntılar hakkında:
* Sarı-yeşil renkli ve kötü kokulu ise,
* Beyaz çökelek peyniri gibi pütür pütürse ve ekşi kokuyorsa,
* Şeffaf beyaz akıntı her zamankinden daha çok olmaya başlamışsa,
* Beraberinde kaşıntı ve yanma hissi ve o bölgede kıazrıklık varsa,
bir sorun var demektir. Akıntıların uzmanlarca tanınması ve tedavileri oldukça basittir. Bir uzman hekimin görüp doğru tanı koyması ve tedaviyi düzenlemesi gereklidir.

- Devamı...

 

Öteki Sözcüklerle Tanımlama ve Bağlantılandırmalar

Türkçe...
- Açı, açık anlatma, açıklık, açık olan, ad, ağırlayan, ağırlayıcı, akım, albeni, alımlı, alımlılık, alışmış, alıştırıcı, almaşık(alternatif), andırış, anımsama, anlamdaş, anlamlı, anlayışlı, ansıma, antlaşma, apak(bembeyaz), aracılığıyla, aracılık eden, aralıklı, aralıkyol, arasıra, araştıran, ara vermeden, araya girme, ardarda, ardı ardına, ardından gelen, ardı sıra, ardışık, artağan, artağanlık, asal, âteş, ateşli, ayartma, ayışığı, ayrık, ayrıntı.

- Bağ, bağdaşık, bağı, bağıl, bağıllık, bağırma, bağışık, bağışıklık, bağım, bağıt, bağrışma, barış, basınç, başkalaşan, başkalaşım, beceri, becermek, belirli süre, bengisu, benimseme, benzeme, benzer, benzerini yapma, benzeri olmayan, besi, besin, beslenme, beyin, bildik, bilgi akımı, bilim, bilimler, birbiri, birbirine uyan, birleşik, birleşim, birleşme, birleştirme, birlik, birlikteş, birlikte bulunan, bir örnek, birtakım, boşalma, boşalım, boşaltma, boşaltıcı, budun, budunbilim, büzülme.

- Çaba, çabalama, çağrı, çağrıcı, çağrılı, çağrışım, çalkantı, çekirdek, çevreleyen, çevren, çıkak, çıkış yeri, çıplak, çıplaklık, çoğalma, çoğaltıcı, çoğaltma, çok anlamlı, çok değerli, çok gerekli, çok güzel, çok iyi, çok istekli, çok kez, çukur.

- Daha, dalga, dalınç, dalış, dalma, danışıklı, dayanılmaz, değer, değerli, değişken, denek, denge, dengeleme, dengeleşme, denk, denkleştirme, denklik, deri, destek, devim, devindirme, dışbükey, dinçlik, dindirme, dingin, dirimbilim, dizem, doğumsal, doğuran, doğurgan, doğurma, doğuş, doku, don, doygu, döl, dölyatağı, dölyolu.

- Eğitbilim, eğitim bilimi, elbirliği, eşey, eşeysel.

- Fışkırtma.

- G, H, I, ....... U, Ü, V, Y için devamı...

Öteki dillerin kökleriyle...
- Âbdâr(farsça(f.))(parlak), abonman(fransızca(fr.))(sürdürüm), adâlet(a.)(tüze), adapte olmak(frt.)(uyum sağlamak, uymak, alışmak), âdem(a.)(kişi), âdet(a.)(görenek, alışkı, alışkanlık), âfet(a.)(çok güzel), afsun/efsûn(f.)(büyü), agrandizör(fr.)(büyülteç), ahbap/ahbâb(a.)(bildik, tanıdık, arkadaş), âhenk(f.)(uyum; uygunluk, uyuşma; düzen), ahit/ahd(a.)(ant, söz verme, antlaşma), ahsen(a.)(en güzel, pek güzel), ahter(f.)(yıldız), âhû(f.)(ceylân, karaca), ahval(a.)(durumlar, durum, oluşlar), aidiyet(a.)(ilgi, ilinti, ilişkinlik, iyelik), aile(a.)(soyocak), akabinde(at.)(arkasından, ardından), akort(fr.)(uygunluk, uyarlık; uyum; düzen), akredite(fr.)(yetkinleştirilmiş), akrostiş(yun.)(adlama), aksiyon(fr.)(iş, eylem, davranış, olay), aktif(fr.)(çalışkan; etkin; etken), âlâ(a.)(iyi, pek iyi), alâka(a.)(ilgi, ilişki, ilinti, ilişik), alâkabahş(af.)(ilgi çeken, ilgi çekici), alâkadar(af.)(ilgili, ilintili), alâmet(a.)(iz, belirti), alelekser(a.)(çoğunlukla, çokluk), alemşümul(a.)(evrensel), âli(a.)(yüce, ulu), amik(a.)(derin), âmil(a.)(etmen, etken), an(a.)(kıpı), analoji(fr.)(andırış; örnekseme, örnekleme), anane(a.)(gelenek), anatomi(yun.)(yinbilim, gövde bilim), anestezi(yun.)(duyum yitimi, uyuşturma), angaje(fr.)(bağımlı), âni(a.)(birdenbire), anot(fr.)(artı uç), aposteriori(lât.)(sonsal), apriori(lât.)(önsel), arz(a.)(sunma, sunu; gösterme, bildirme), arzu(a.)(istek, dilek), âsân(f.)(kolay), asgarî(a.)(en az), asıl(a.)(kök, töz, kaynak), asistan(fr.)(yardımcı), aslî(a.)(birincil, köklü, baş), asûde(f.)(sessiz, dingin), aş(f.)(yemek), âşık(a.)(tutkun), âşinalık(ft.)(tanışıklık), aşk(a.)(sevi, sevgi, tutkunluk), âteş(f.)(od, ısı), âti(a.)(gelecek, ilerisi, yarın), ayân(a.)(açık), ayna(f.)(gözgü), aynı(a.)(özdeş), aysberg(fr.)(buzdağı)

- Bâb(a.)(kapı), bahis(a.)(konu, söz), bâki(a.)(ölümsüz, kalımlı), bâlâ(f.)(yukarı, üst; yüksek, yüce), balans(fr.)(denge), bâliğ(a.)(erişmiş, erin), bâriz(a.)(açık, belirgin, göze çarpan), basarî(a.)(görsel), baz(fr.)(taban), becâyiş(a.)(yer değiştirme), beden(a.)(gövde), bedihî(a.)(apaçık; kanıtsız), bediî(a.)(güzellik, güzel), beraber(f.)(birlikte, birarada), beşûş(a.)(güleryüzlü, güleç), beyaz(a.)(ak), biberon(fr.)(emzik), biblo(fr.)(süslük), bidâyet(a.)(başlangıç, başlama), biteviye, bitevi(o.)(sürekli olarak), biyoloji(yun.)(doğabilim, yaşambilim), bombe(fr.)(kabarık, tümsek), bûse(f.)(öpücük), bülent(/d)(f.)(yüksek, yüce), bülûğ(a.)(erginlik, erinlik)

- Cânân(f.)(sevgili), câzibe(a.)(çekim, alım, albeni), cebr(a.)(güç), ceht(/d)(a.)(çaba, çabalama), cemâl(a.)(güzellik), cemîle(a.)(iyilik), cemileştirme(at.)(çoğullaştırma), cenin(a.)(dölüt, döl), cesâret(a.)(yüreklilik; yiğitlik), cevher(a.)(töz), cevvâl(a.)(kıpırdak, devingen), cezbe(a.)(kendinden geçme), cezbetme(at.)(çekme), cezr,cezir(a.)(kök), cibiliyet,cibillet(a.)(yaratılış), cihân(f.)(evren), cihet(a.)(yön, yan)

- Ç, D, E, ....... V, Y, Z için devamı...

- Üzerine bu kadar şey yazılıp/okunup/düşünülüp de, dişinin/erilin uyarılmama durumu olmayan en güzel şey.

 

VENÜS TEPESİ :
- Vajina büyük dudaklarında yarığın başladığı yerin üzerindeki çıkıntı.

- Yoğun kıllı bölge.

- Mons veneris.

- İngilizcesi "Pubic area".

 

YARIK :
Venüs Tepesi'nin altından başlayarak vajen girişine doğru büyük dudakları(labia/labium major) ayıran.

 

BÜYÜK(DIŞ/DİKEY) DUDAKLAR :
- Venüs tepesiyle başlayan, klitoris, sidik yolu/deliğini ve rahim yolunu koruyan büyük/dış dudaklar. (Labia/Labium Major)

- Piercing(hızma) yapmayın/taktırmayın!

 

KÜÇÜK(İÇ) DUDAKLAR :
- Vajina girişini ve sidik deliğini koruyan, küçük dudaklar. (Labia/Labium Minor)

- Büyük dudakların hemen altında vajina girişini çevreleyen yaprak biçiminde iki küçük deri kıvrımıdır.

- Kıl ve deri altı dokusu bulunmaz.

- Kan damarları ve sinirler açısından zengindir.

- Piercing(hızma) yapmayın/taktırmayın!

 

BIZIR :
- Klitoris (ing. clitoris).

- Maalesef bazı kültürlerde "sünnet" ediliyor.

- Hem içte, hem dışta ucu vardır.

- Çok hassas, çok uyarıcı.

- İlişki sırasında sertleşir ve duyarlılık sağlar.

- Çıldırtıcı, kışkırtıcı.

- Keşfedilmesi gereken.

- Devamı...

 

SİK :
1. Siklon ya da siklus köklerinden gelen bir anlam. (yani döngü)

2. Döngüyü yaratmanın aracı.

3. Köprü.

(Bu anlamlar, en doğru, tam karşılığı olanları ve baz alınması gerekenleri. Bu şekilde düşünüldüğü/ifade edildiğinde, utanılmaması, çirkin, pis, argo olarak düşünülmemesi gerekir!)

 

Çeşitli Anlamları, Bağlantılandırma, Bağdaştırma ve Çağrışımlar

- Eril üreme örgeni/eşey(sel)/jenital örgen. Penis. Kamış. (Glans(ucu/kafası/mantar(/pileus) görünümü), mesane, belsuyu(meni) keseciği, fışkırtıcı kas, prostat, cowper bezi, kordon, uretra, toplayıcı borular, erbezi(testis))

- Ergenlik döneminde...

- Boşaltım örgeni. Sidik(arapçası "idrar") deliği. İşeme eylemi/örgeni. (İşemek, ing."peepee").

- 8======>. Normal hali 8=> [klavyede, chat'de yazılışı: "8" rakamı, eşittir işaretleri "=", büyüktür işareti ">"]

- 11 ayrı yapıda tanımlanmış erillik(erkeklik) örgeni. (Şimdilik adlarını verelim.)
- El ayr, el kilden(demirci körüğü), Hamame(güvercin), El tünane(çıngırak), El hürmak(yılmaz), El Ahlil(kurtarıcı), Ez zeb(çomak), El hammaşe(tahrikçi), En nâase(uykucu), Ez Zudamme(manivela), El hayyat(terzi), Müşafi er relil(aşk ateşi söndürücüsü). (Şeyh Muhammed el Nefzavi - 16 yy. klasiği - Itırlı Bahçe'ler)

- Kama Sutra'daki adı "Lingam"dır. Eril gövdeler Lingam'larının boyutuna göre 3'e ayrılır. Tavşan, boğa ve at.

- Ereksiyon, erekte olan(kalkan, kaldırılan). İnen.

- Sertleşir, dikleşir, küçülür(hatta neredeyse yok olur).

-@ Yerçekimine karşı koyabilen.

- Libido(eşeysel enerji)'ya göre aktivitesi artan/artabilen.

- Fiziksel, zihinsel ve enerjetik temasa gereksinim duyan.

- Belsuyu/ersuyu (arapça "meni") ile sperm karıştırılmamalı! Sperm, belsuyu/ersuyu içinde varolan birşeydir. Ortalama olarak 1 cm3'de 100-150 milyon sperm bulunur. Embriyo/bebek oluşması için, belsuyunun içinde en az 60 milyon spermin varolması ve birinin yumurtalara döneminde ulaşması gereklidir.

- Belsuyu/ersuyu ile Cowper Bezi sıvısı karıştırılmamalı! Belsuyu/ersuyu, erilin/penisin boşaldığı anda fışkırarak çıkan, koyu, süt rengine yakın salgı(ing. "sexgland")/sekresyondur(gövde salgılarının genel adı)(arapça "ifrazat"). Sevişme/düzüşme esnasında, boşalma öncesi penisten akan/akmaya devam eden şeffaf sıvı/salgı, Cowper Bezi'nden gelen kaydırıcılığa/ıslaklığa yarayan sıvıdır.

- Devamı...

 

Öteki Sözcüklerle Tanımlama ve Bağlantılandırmalar

Türkçe...
- Açı, açık anlatma, açıklık, açık olan, açkı, ad, ağırlayan, ağırlayıcı, akım, albeni, alımlı, alımlılık, alışmış, alıştırıcı, almaşık(alternatif), andırış, anımsama, anlamdaş, anlamlı, anlayışlı, ansıma, antlaşma, aracılığıyla, aracılık eden, arasıra, araştıran, ara vermeden, araya girme, ardarda, ardı ardına, ardından gelen, ardı sıra, ardışık, artağan, artağanlık, asal, âteş, ateşli, atmık(ersuyu/belsuyu), ayartma, ayıraç, ayıran, ayraç, ayrıntı.

- Bağ, bağdaşık, bağı, bağıl, bağıllık, bağırma, bağışık, bağışıklık, bağım, bağıt, bağrışma, barış, basınç, başkalaşan, başkalaşım, beceri, becermek, belirli süre, bengisu, benimseme, benzeme, benzer, benzerini yapma, benzeri olmayan, besi, besin, beslenme, beyin, bildik, bilgi akımı, bilim, bilimler, birbiri, birbirine uyan, birleşik, birleşim, birleşme, birleştirme, birlik, birlikteş, birlikte bulunan, bir örnek, birtakım, boşalma, boşalım, boşaltma, boşaltıcı, budun, budunbilim, büzülme.

- Çaba, çabalama, çağrı, çağrıcı, çağrılı, çağrışım, çalkantı, çekirdek, çıkak, çıkış yeri, çıplak, çıplaklık, çoğalma, çoğaltıcı, çoğaltma, çok anlamlı, çok değerli, çok gerekli, çok güzel, çok iyi, çok istekli, çok kez.

- Daha, dalga, dalınç, dalış, dalma, danışıklı, dayanılmaz, değer, değerli, değişken, denek, denge, dengeleme, dengeleşme, denk, denkleştirme, denklik, deri, destek, devim, devindirme, dik, dikbaşlı, dinçlik, dindirme, dingin, dirimbilim, dizem, doğumsal, doğurgan, doğuş, doku, don, doygu.

- Eğitbilim, eğitim bilimi, elbirliği, eşey, eşeysel.

- Fışkırma, fışkırtma.

- G, H, I, İ, K, M, N, O, Ö, P, S, T, U, Ü, V, Y için devamı...

Öteki dillerin kökleriyle...
- Acele(arapça(a.))(ivedi), aceleci(arapça-Türkçe(at.))(evecen, ivecen), âcilen(a.)(gecikmeden, ivedilikle), adale(a.)(kas), adapte olmak(frt.)(uyum sağlamak, uymak, alışmak), âdet(a.)(görenek, alışkı, alışkanlık), âfet(a.)(çok güzel), afsun/efsûn(f.)(büyü), ahbap/ahbâb(a.)(bildik, tanıdık, arkadaş), ahsen(a.)(en güzel, pek güzel), ahter(f.)(yıldız), aidiyet(a.)(ilgi, ilinti, ilişkinlik, iyelik), akabinde(at.)(arkasından, ardından), akort(fr.)(uygunluk, uyarlık; uyum; düzen), akredite(fr.)(yetkinleştirilmiş), akrostiş(yun.)(adlama), aksiyon(fr.)(iş, eylem, davranış, olay), aktif(fr.)(çalışkan; etkin; etken), âlâ(a.)(iyi, pek iyi), alâka(a.)(ilgi, ilişki, ilinti, ilişik), alâkabahş(af.)(ilgi çeken, ilgi çekici), alâkadar(af.)(ilgili, ilintili), alâmet(a.)(iz, belirti), alelekser(a.)(çoğunlukla, çokluk), alemşümul(a.)(evrensel), alenen(a.)(açıktan açığa), aleni(a.)(açık, belli, ortada), âli(a.)(yüce, ulu), âmil(a.)(etmen, etken), an(a.)(kıpı), analoji(fr.)(andırış; örnekseme, örnekleme), anatomi(yun.)(yinbilim, gövde bilim), anestezi(yun.)(duyum yitimi, uyuşturma), angaje(fr.)(bağımlı), âni(a.)(birdenbire), anot(fr.)(artı uç), aposteriori(lât.)(sonsal), apriori(lât.)(önsel), arz(a.)(sunma, sunu; gösterme, bildirme), arzu(a.)(istek, dilek), âsân(f.)(kolay), asgarî(a.)(en az), asıl(a.)(kök, töz, kaynak), asistan(fr.)(yardımcı), aslî(a.)(birincil, köklü, baş), asûde(f.)(sessiz, dingin), aş(f.)(yemek), âşık(a.)(tutkun), âşinalık(ft.)(tanışıklık), aşk(a.)(sevi, sevgi, tutkunluk), âteş(f.)(od, ısı), âti(a.)(gelecek, ilerisi, yarın), ayân(a.)(açık), aynı(a.)(özdeş), aysberg(fr.)(buzdağı)

- Bâb(a.)(kapı), bahis(a.)(konu, söz), bâki(a.)(ölümsüz, kalımlı), bâlâ(f.)(yukarı, üst; yüksek, yüce), balans(fr.)(denge), bâliğ(a.)(erişmiş, erin), bâriz(a.)(açık, belirgin, göze çarpan), basarî(a.)(görsel), baz(fr.)(taban), becâyiş(a.)(yer değiştirme), beden(a.)(gövde), bedihî(a.)(apaçık; kanıtsız), bediî(a.)(güzellik, güzel), beraber(f.)(birlikte, birarada), beşûş(a.)(güleryüzlü, güleç), biberon(fr.)(emzik), biblo(fr.)(süslük), bidâyet(a.)(başlangıç, başlama), biteviye, bitevi(o.)(sürekli olarak), biyoloji(yun.)(doğabilim, yaşambilim), bûse(f.)(öpücük), bülent(/d)(f.)(yüksek, yüce), bülûğ(a.)(erginlik, erinlik)

- Cânân(f.)(sevgili), câzibe(a.)(çekim, alım, albeni), cebr(a.)(güç), ceht(/d)(a.)(çaba, çabalama), cemâl(a.)(güzellik), cemîle(a.)(iyilik), cemileştirme(at.)(çoğullaştırma), cesâret(a.)(yüreklilik; yiğitlik), cevher(a.)(töz), cevvâl(a.)(kıpırdak, devingen), cezbe(a.)(kendinden geçme), cezbetme(at.)(çekme), cezr,cezir(a.)(kök), cibiliyet,cibillet(a.)(yaratılış), cihet(a.)(yön, yan), cisr(a.)(köprü)

- Ç, D, E, ....... V, Y, Z için devamı...

 

- Üzerine bu kadar şey yazılıp/okunup/düşünülüp de, dişinin uyarılmama durumu olmayan en güzel şey.

 

YARAK :
- Durak, uçak, tarak, yatak gibi sözcüklerin kullanım ve sözcük yapılarına dayalı düşünce yapısıyla ("-ak" eki ile) oluşturulmuş, yarığa etki eden(yaran) anlamına gelen sözcük.

- Tek "r" ile yazılır ve telaffuz edilir. (çift "rr" ile anlam vurgulama/pekiştirme amaçlı yanlış bir kullanımdır)

 

Çeşitli Anlamları, Bağlantılandırma, Bağdaştırma ve Çağrışımlar

- "Salatayı nasıl seversiniz?" sorusuna cevap verirken tuzağa düşmemek gerekir. Limonl(u)(a)yarak, tuzluyarak, yağlıyarak.

- Bknz. Sik.

- Ayıp, kötü, çirkin, argo saçma değiller! Aksine bilgelik dolu.

 

TAŞAK :
- Taş-an, taşmış olan.

- Testis(erbezi).

Testis spermaları meydana getiren bezdir. Doğumdan önce karın boşluğu içerisinde bulunur; daha sonra bir miktar sölomik kese ile yani "Tunica Vaginalis" ile birlikte "Scrotum"a, yani testis torbasına iner. Ancak testis, karın boşluğundan çıktıktan sonra spermatogoniyumlar bölünebilir. Hatta bazı bireylerde testis, doğumdan sonra hâlâ karın boşluğu içerisinde kaldığından, eğer zamanından ameliyat edilmezse, bu bireyler kısır olur. Fakat bazı memeli türlerinde, örneğin, kemiricilerde testisler yalnız üreme mevsiminde torba içerisine iner; öteki zamanlarda karın boşluğu içerisinde olduğundan aktif değildirler. Spermatogenezis yalnız belirli sıcaklık sınırları içerisinde meydana gelebilir. Örneğin karın boşluğundaki sıcaklık spermaların oluşumuna engel olur. Dışarıya çıkınca, testis torbasındaki sıcaklık gövdeye göre bir miktar düşer(4º C kadar). Ancak bu düşük sıcaklıkta sperma oluşumu görülebilir. Evrimsel gelişme sırasında, memelilerin iç sıcaklık yükselmesine, spermatogenez olayı uyum yapamamıştır. Bu nedenle testisler dışarıya göç etmektedir. Günlük yaşantımız sırasında, testis torbasının, yani skrotumun, soğukta büzülmesi, sıcakta sarkması yine ısı düzenlemesiyle ilgilidir. Bu torba gençlerde toplu, yaşlılarda sarkıktır. Genellikle sol taraftaki torba sağ taraftakinden biraz daha sarkık olur. Çünkü bu suretle iki testis yanyana gelmeyeceğinden sıkışma esnasında ezilmeleri önlenir. Bazı bireylerde testis iki değil bir tanedir(ötekisi çoğunlukla karın içerisinde kalmıştır). Bu, döllenmeyi herhangi bir şekilde etkilemez. Testisin normal ağırlığı 20 gr., uzunluğu 4-4.5 ve genişliği 2-3.5 cm. kadardır.

- Eril gövdedeki çıkıntı/taşan.

(Sadece tek bir insan/gövde/fetüs var. Dişi diye, erkek diye ayrılacak birşey yok.
Erilliği daha yoğun olan insan, dişilliği daha yoğun olan insan var.
Varolan erkek ve kadın tanımları ise, günlük yaşam ve zihin, dil açısından bir kısaltma, pratikleştirme, kolaylaştırma.
280 günlük oluşumda, gövde içinde oluşan yumurtaların aşağı inerek, potansiyel büyük dudakların torba haline dönüşmesiyle ve potansiyel klitorisin uzayarak penise dönüşmesi şeklinde bir oluşumdur.)

- Durak, uçak, tarak, yatak gibi sözcüklerin kullanım ve sözcük yapılarına dayalı düşünce yapısıyla ("-ak" eki ile) oluşturulmuş gövdedeki yumurtalıkların dışa çıktığını, bir anlamda taştığını imleyen ve simgeleyen sözcük.

- Tek "ş" ile yazılır ve söylenir. (çift "şş" ile anlam vurgulama/pekiştirme amaçlı yanlış bir kullanımdır)

 

Çeşitli Anlamları, Bağlantılandırma, Bağdaştırma ve Çağrışımlar

- Yumurtalık, haya.

- İngilizcesi "balls".

- Partnerin elle ya da ağız yoluyla uyarması çok yerinde/gerekli, uyarıcı, müthiş olur.

- Düzüşme esnasında testislerin teması/dokunması/çarpması(tabiiki eril gövde açısından yavaş/dozunda) dişil gövdede büyük etki yaratır.

- Avucu dolduran.

- Eril gövdelilerin bacaklarını kapalı tutamamalarının nedeni. Bacak bacak üstüne atmaları da pek kolay olmuyor.

- Suspansuvar(taşak sutyeni/koruması).

- Vazektomi(dönüşsüz/temelli/sürekli doğum kontrol yöntemi).

- Gaylerin aralarında "comcom"muş("c" yazacıyla/(ce) sesiyle okunuyor).

- Siki taşağına denk.(Deyim) = Keyfi yerinde, "tuzu kuru" insanlar için söylenen söz.

 

DİL :
- Duyarlılığı en yüksek, en kuvvetli kasımız.

- İkinci eşeysel organımız.

- Etkisi!

- Pütürlü. (dolayısıyla da uyarıcı etkisi çok yüksek).

- Yüksek uyaran.

- Çekici.

- Islak.

- Kaydırıcı.

- Keşfeden, kâşif.

- Öpüşmenin en hareketli parçası.

- Devamı...

- Çapa Tıp Fakültesi'nde okuyan arkadaşlar, Anatomi hocamız Sami Zan'ın ününü bilirler.
Sami hoca sırf üreme organlarını kendi üslubuyla anlatan ve her dersinde 400 kişilik anfide dışarıdan gelenlerle birlikte yaklaşık 700-1000 kişiyle dolduran çok değerli bir hocamızdı... Bu yazıyı yazarken de kendisini rahmetle anıyorum...

Anatomi derslerinin birinde erkek belsuyundaki yüksek glikoz, yani bizim bildiğimiz şekerin seviyesini anlatıyordu. O yıl liseden mezun genç bir ögrenci kız arkadaşımız el kaldırdı ve bombayı patlattı.

"Anladığım kadarı ile, belsuyunda çok şeker olduğunu söylüyorsunuz.."

"Evet aynen öyle" dedi Sami hoca ve dediklerini destekleyen istatistik oranların tablosunu gösterdi.

Arkadaşımız yine elini kaldırıp söz istedi.
"O zaman tadı neden şekerli değil?..."

Anfide büyük bir sessizlik oldu... Ve sonra tüm anfi gökgürültüsü gibi bir kahkaha koyverdi...
Yüzü birden kıpkırmızı olan arkadaşımız, hızla defter ve kitaplarını topladı ve sırasından hızla fırladı. O kapıya koşarken, Sami Hoca çok ciddi bir yüz ve buz gibi sesle derse devam etti...

"Şeker tadı alınamaz. Çünkü şekeri hisseden tad alma hücreleri insanın dilinin ucundadır...
Gırtlak derinliğinde ise, acıyı ve ekşi tadı algılayan reseptörler var...

 

DUDAK :
- En hassas bölgelerden biri.

- İki parça.

- İkiye ayrılan ve tekrar birleşebilen.

- Keşfeden, kâşif.

- Dokunan.

- Hisseden.

- Öpmek, öpen, öpücü.

- Devamı...

 

EL ve PARMAKLAR :
- Beynin uzantısı.

- Çok fonksiyonel.

- Hisseden.

- Dokunan.

- Okşayan.

- 31 sayısı, Türkçe "el" sözcüğünün Arap abecesindeki sayısal(ebced) değeridir.

- Üçüncü bir gözünüz olacak olsa, işaret parmağınızın ucuna ekleyebilirdiniz.

- Devamı...



 

BOŞALTIM ÖRGENLERİNDEN BİRİ
(EŞEYSEL ÖRGEN DEĞİLDİR!)

GÖT:
-@ GÖT (< GÖDEN[Arapça]): Kalınbağırsağın son bölümü.

- Bacakların başlangıcı ya da sonu, ya da devamı, ya da bel ile bacak arasındaki bağlantı bölgesi.

- Eşeysel örgen değildir! Gövdeye, beslenme sistemimize ve devam eden tüm sürecine saygı duymak gerekir!

- Anal seks'e/ilişkiye HAYIR!

- Hak yolu varken, bok yolu OLMAZ !!!

- Sadece çıkış içindir !!!

- Üstüne oturduğumuz.

- O, kafanızdaki ayıp olan değil!

- Utanılacak birşey değil!

- "Pis" değil!(yani o kafanızdaki "pis" anlamıyla pis değil!)(kirlilik anlamında olan değil)(tabii ki ima edilen şekilde düşünenler için!)

- Popo, kıç.

- Kaba et.

- Rektum.

- Anüs.

- Şerç.

- Makat.

- Büzük.

- Dübür, dübr.

- Mâbad[Arapça](alttaki)

- Bohça, boyata, cura, çukur, davul, defans, diferansiyel, ense, kaide, karanfil, kâse, küfe, menekşe, paket, pilâv, semer, şişe, toto.

- (_x_)   [klavyede, chat'de yazılışı: parantez aç "(", alt çizgi "_", küçük "x", alt çizgi "_", parantez kapat ")"]

- Gövdedeki temiz tutulması gereken hijyenik bölgelerden biri.

- Tuvalet kağıdı kullanımı. (Dişil gövdenin daha çok dikkat etmesi gerekiyor. Arkadan öne değil, önden arkaya doğru silinmeli.)

- Gövdeye aldığımız gıdaların sindirim sisteminde değerlendirildikten sonra gövdeden atılması gerekenlerin çıktığı delik.

- Kalın bağırsakların sonu.

- Devamı ...

 

- Bu bilgilere arkadaşlarınızın/kişisel gelişime gereksinimi olanların da ulaşmalarını düşünüyorsanız, bu sayfayı tavsiye edebilirsiniz.

- Sürüm 2.0 için tıklayınız.

- Bu bölüme katkısı olacağını düşündüğünüz bilgileri bize ulaştırabilirsiniz.