Bugün[17 Aralık 2025]
itibarı ile 1.758 başlık/FaRk ile birlikte,
1.758 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.


Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(7/8)


- ZEVK ile/ve/değil/<> ÖRTÜ

( Anlayana. İLE/VE/<>/DEĞİL Anlamayana. )


- ZEVK ile/ve SEFA/SAFÂ[ZEVK Ü SEFÂ]

( ENJOYMENT vs./and TO ENJOY )

( SUKHA )


- ZEVK ile/ve/<> SEVİNÇ


- ZEVK ile/ve/||/<>/>/< ŞEVK


- ZEVK ile/ve TEVHİD

( Tevhidin tadı, onu kullananındır. )

( Ham tevhidden yararlanılmaz. )

( Her boyaya boyanmak tevhid değildir. )

( Tevhidin hali, kullanandan sarf olunur. )

( Zevk, deryada kaybolmaktır. )

( Tevhidin tadını, aletleri kullanarak dolabı yapanlar bilirler. )

( Birinci tevhid, ağacı kesenin tevhididir. İkincisi mobilyacının, üçüncüsü de o mobilyayı kullananın tevhididir. Tahtacı kestiği ağaca, mobilyacı dolaba imrenmiştir. O tevhid dolabını taşıyan hamalın ise ambalajın içindeki eşyadan haberi yoktur. )


- ZEVK ve/||/<>/< ZEKÂ


- ZEVKİ SÜREN ve/<> ZEKİ MÜREN


- ZEVKİNDE/LİK ile/ve/değil/yerine/<> KENDİNDE/LİK


- ZEVKİNE ERMEK ile/ve/||/<>/< ZEVK VERMEK


- ZEVKİNİ ALMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< HİKMETİNE ERMEK

( Lâf-ü-Güzâf ve kıl-ü-kâl kalktığında, geriye, zevk ve vicdan kalır. )


- ZEVRÂK[Ar.] ile/değil/yerine/= KAYIK

( Suya en dayanaklı olan sandal ağacından, hiç çivi kullanmadan yapılır. [Atatürk'ün kullandığı -fotoğraftaki- kayık.] İLE ... )


- ZEVZEK/LİK ile PATAVATSIZ/LIK


- ZEYBEK, GÖKAN (BAYBURT, 1964) :

( İşadamı ve siyasetçi. Darüşşafaka mahallesinde oturuyor. İ.T.Ü. Mimarlık Fakültesini bitirdi (1985). Kuleli Askeri Lisesi onarımında şantiye şefliği ile iş hayatına atıldı. Siyasi hayata CHP saflarında başladı. Kâğıthane İlçe Belediye Başkanlığı adaylığı (1994), CHP İl Yönetim Kurulu Üyeliği (2001 - 2008), Şirintepe Spor Kulübü Başkanlığı (1999 - 2003), İstanbul Amatör Spor Kulüpleri Federasyonu Yönetim Kurulu üyesi ve başkan yardımcısı (2001 - 2008), Toplumsal Saydamlık Hareketi Derneği Yönetim Kurulu Üyesi (2001 - 2003), Mimarlar Odası ve TMMOB Genel Kurul delegeliği, Bayburt Eğitim Kültür Vakfı Kurucu Meclis Üyeliği (2002 - 2008) gibi görevlerde bulundu. 1999 yerel seçimlerde CHP den Sarıyer Belediye Meclisine üye seçildi. 2018 genel seçimlerinde CHP'den İstanbul Milletvekili seçildi. Şirintepe Spor Kulübü, Sarıyer Spor Kulübü, Atlıspor kulübü gibi pek çok dernekte üye olup, 2012/2013 döneminde Sarıyer Spor Kulübü Yönetim Kuruluda Asbaşkan olarak görev yaptı. )


- ZEYBEK ile KIRIK ZEYBEK


- ZEYBEK'TE:
"ALTTAN ÇIRPMA" değil ÜSTTEN ÇIRPMA


- ZEYG[Ar.] ile MEYL[Ar.]


- ZEYİL[Ar.] değil/yerine/= EK

( Bir yazıya ek olarak katılan parça. | Bir yapıtı tamamlamak için sonradan yazılan ek yapıt. )


- ZEYL[Ar.] ile ZEYL[Ar. çoğ. EZYÂL, ZÜYÛL]

( Ayırma, tefrik. | Betiğin başı ya da sonundaki ek. İLE Etek. )


- ZEYNEB ile/ve FÂTIMA

( Salih'lerin annesi. İLE Muhammed'lerin annesi. )

( ZEYNEP[ZEYN - EB: Babasının süsü/güzelliği.] )


- ZEYNEL ABİDİN ve/<> ZEYNEB


- ZEYNEL[Ar.] değil/yerine/= GÜZEL, HOŞ, ONURLU/ŞEREFLİ


- ZEYNEP HATUN ÇEŞMESİ :

( Rumelihisarı'nda Kayalar mevkiinde bulunan bu çeşme (H.1308, M.1890) sahil yolunun genişletilmesi sırasında yıkılarak yok edilmiştir. )


- ZEYREK[Fars.] ile ZEYREK[Fars.] ile ZEYREK

( Anlayışlı, uyanık, zeki. İLE Ketentohumu. İLE Fatih Sultan Mehmet'in, fetih sonrasında, "benim" diye belirlediği yerler. )


- ZEYTİN AĞACI -ile


- ZEYTİN "ÇEKİRDEĞİ" ile "İNCİR ÇEKİRDEĞİ"


- ZEYTİN DALI ve/||/<> ZEYTİN TANELERİ ve/||/<> ZEYTİNYAĞI

( [gibi] Barış. VE/||/<> Bereket. VE/||/<> Sağlık. )


- ZEYTİN ile ANTİPASTİ[İt.]

( ... İLE Zeytin, çiğ sebze, turşu. )


- ZEYTİN ile DELİ/CE ZEYTİN

( OLIVE vs. ... )

( OLEA EUROPAEA/OLEA SATIVA cum/et ... )


- ZEYTİN ile MÜRVER

( ... İLE Hanımeligillerden, yaprakları karşılıklı, demet durumundaki çiçeklerinden tıpta yararlanılan, meyvesi zeytine benzer bir bitki. )

( Dünyada 40 tür Mürver bulunur.

Mürverin ülkemizde yöreye göre değişen adları vardır...
Melesir, Mındarağ, Mindiraç, Patlak, Patlangaç, Patlangıç, Patlangoz, Patlankuç, Patlavuç, Patlayak, Şişni, Yalangoz, Yalankoz. )

( image )

( ... cum SAMBUCUS )


- ZEYTİNBURNU ile/ve ZEYTİN BURNU

( Bakırköy - Kazlıçeşme arasında bulunan bir ilçe. İLE/VE Bakırköy - Yedikule arasında bulunan bir burun. )

( ZEYTİNLİ BURUN: Zeytinburnu'nun ilk adı. )


- ZEYTİN-EKMEĞİ BİRLİKTE YEMEK ile ZEYTİN, ÜSTTE VE KÜRDAN SAPLI YEMEK

( "Gariban olursun." İLE "Havalı/üst sınıf vs. olursun." )


- ZEYTİNLER'DE:
ÇOLUR ile/ve HAL ile/ve KALİ ile/ve KALAMATA ile/ve KALEMBEZİ ile/ve MEMECİK ile/ve MEMİLİK ile/ve SARIULAK ile/ve SELE ile/ve USLU ile/ve YOĞULIĞ


- ZEYTİNYAĞI ve (ÇİĞ) FINDIK/CEVİZ/BADEM/ŞAM FISTIĞI


- ZEYTİNYAĞI ile PAMUKYAĞI

( ... İLE Pamuk çekirdeklerinden elde edilen, zeytinyağına benzer bitkisel yağ. )


- ZEYTİNYAĞINDA:
ACILIK ile/ve/||/<> YAKICILIK

( Bir yemek kaşığı zeytinyağı ağızda yaydıktan sonra yavaşça yutulduğunda, 16. - 20. saniyeler arasında dilin yanlarında ve arka tarafında acılık duyumsanır.[Acılık duyumu uzun sürmez.] İLE/VE/||/<> Gerçek zeytinyağının yakıcılığı, 26. - 29. saniyelerde ortaya çıkar. Yakıcılık, biraz kalıcıdır.[Yakıcılığa neden olan oleocanthal olarak adlandırılan yağa antioksidan özelliği veren, polifenol bileşenidir.] )

( )


- ZEYTİNYAĞI'NDA:
BURUN YAĞI ile/ve AYAK YAĞI


- ZEYTİNYAĞI'NDA:
RİVİERA ile/ve/değil/yerine SIZMA

( )


- ZEYTİNYAĞLI ile/ve/||/<> MEZE


- ZFC İLE NBG İLE MK ile/||/<> KÜME KURAMSİ AKSİYOMLARI

( Farklı aksiyomatik küme kuramları. )

( Formül: AC: Seçim Aksiyomu )


- ZÎ-[Ar.] ile Zİ[Ar.]

( "sahip" anlamına gelmek üzere, sözcüklerin başına getirilerek birleşik sözcükler yapar. [ZÎ-NÜFÛZ: Sözü geçer, nüfuzlu. | ZÎ-KIYMET: Değerli. | ZÎ-ŞAN: Şanlı, şerefli.] İLE Giysi/elbise, kılık, kıyâfet, heyet. )


- ZIA[Ar.] değil/yerine/= TARLA


- ZÎB[Ar.] ile Zİ'B[Ar. çoğ. ZİÂB, ZU'BÂN]

( Süz, bezek. İLE Kurd, canavar. )


- ZIBÂBİYE[Ar.] ile ...

( Kertenkele, timsah, bukalemun, kör yılan gibi hayvanları içine alan bir sınıf. )


- ZIBÂBİYE-İ BERRİYYE[Ar.] ile ZIBÂBİYE-İ MÂİYYE[Ar.]

( Kertenkele ve benzeri hayvanlar. İLE Bu sınıfın suda yaşayan bölümü. )


- ZİBİDİ[Fars.] ile ZÜPPE/DANDİ[Fr. DANDY]/DIDON[Fr. < DIS DONC]

( Gülünç olacak derecede kısa ve dar giyinmiş olan. | Yersiz ve zamansız davranışları olan kişi. | Süslü ve yakışıklı. İLE Giyinişte, söz söyleyişte, dilde, düşünüşte, toplumun gülünç ve aykırı saydığı yapmacıklıklara ve aşırılıklara kaçan. )


- ZIBIN ile/ve/<> TULUM

( Bebeklere, iç çamaşırı olarak giydirilen, ince pamukludan, kısa ve kollu giysi. | Kolsuz giysi. İLE/VE/<> ... )


- ZİBL[Ar.] ile ZİBR[Ar. çoğ. ZÜBÛR]

( Süprüntü, gübre. İLE Mektup. | Kitap. | Yazı. )


- ZIDD[Ar.] ile TERK[Ar.]


- ZI'F[Ar.] değil/yerine/= İKİ KAT


- ZİFİRİ[Ar.] değil/yerine/= ÇOK KOYU


- ZİFİRİ değil/yerine/= KOPKOYU


- ZİFOS[Yun.] değil/yerine/= YERDEN SIÇRAYAN ÇAMUR


- ZİFT[Ar.] ile KATRAN[Ar.]

( Katran ve öteki organik maddelerin buharlaşmasından ya da damıtılmasından elde edilen, kolay kırılan, az ısı ile ergiyen, katı, siyah, parlak madde, kara sakız. İLE Organik maddelerden, kuru damıtma yoluyla elde edilen, sıvı yağ kıvamında, kara renkte, ağır, is kokulu, suda erimeyen bir madde. )


- ZİGANKA ile ...

( Rus köylü dansı. )


- ZİGON SEHPA ile FİSKOS SEHPA

( İçiçe geçmeli servis sehpası. İLE İki tekli koltuk arasında bulunan sehpa. )


- DÖL GÖZE/ZİGOT[Fr. < Yun. ZYGOTE] ile/ve/> ÖNDÖLÜT/EMBRİYON[İng. < EMBRYO] ile/ve/> DÖLÜT/CENİN/FETÜS

( MELFÛHA[çoğ. MELÂFÎH]: Anne karnındaki eril çocuk.
TAKLİYE: Anne karnındaki çocuğun yedinci aya doğru hareket etmesi, dönmesi. )

( MELFÛHA[çoğ. MELÂFÎH]: Anne karnındaki eril çocuk.
TAKLİYE: Anne karnındaki çocuğun yedinci aya doğru hareket etmesi, dönmesi. )

( MELFÛHA[çoğ. MELÂFÎH]: Anne karnındaki eril çocuk.
TAKLİYE: Anne karnındaki çocuğun yedinci aya doğru hareket etmesi, dönmesi. )

( MELFÛHA[çoğ. MELÂFÎH]: Anne karnındaki eril çocuk.
TAKLİYE: Anne karnındaki çocuğun yedinci aya doğru hareket etmesi, dönmesi. )

( MELFÛHA[çoğ. MELÂFÎH]: Anne karnındaki eril çocuk.
TAKLİYE: Anne karnındaki çocuğun yedinci aya doğru hareket etmesi, dönmesi. )

( MELFÛHA[çoğ. MELÂFÎH]: Anne karnındaki eril çocuk.
TAKLİYE: Anne karnındaki çocuğun yedinci aya doğru hareket etmesi, dönmesi. )

( MELFÛHA[çoğ. MELÂFÎH]: Anne karnındaki eril çocuk.
TAKLİYE: Anne karnındaki çocuğun yedinci aya doğru hareket etmesi, dönmesi. )

( MELFÛHA[çoğ. MELÂFÎH]: Anne karnındaki eril çocuk.
TAKLİYE: Anne karnındaki çocuğun yedinci aya doğru hareket etmesi, dönmesi. )

( MELFÛHA[çoğ. MELÂFÎH]: Anne karnındaki eril çocuk.
TAKLİYE: Anne karnındaki çocuğun yedinci aya doğru hareket etmesi, dönmesi. )

( MELFÛHA[çoğ. MELÂFÎH]: Anne karnındaki eril çocuk.
TAKLİYE: Anne karnındaki çocuğun yedinci aya doğru hareket etmesi, dönmesi. )

( MELFÛHA[çoğ. MELÂFÎH]: Anne karnındaki eril çocuk.
TAKLİYE: Anne karnındaki çocuğun yedinci aya doğru hareket etmesi, dönmesi. )

( MELFÛHA[çoğ. MELÂFÎH]: Anne karnındaki eril çocuk.
TAKLİYE: Anne karnındaki çocuğun yedinci aya doğru hareket etmesi, dönmesi. )

( MELFÛHA[çoğ. MELÂFÎH]: Anne karnındaki eril çocuk.
TAKLİYE: Anne karnındaki çocuğun yedinci aya doğru hareket etmesi, dönmesi. )

( ZYGOTE vs./and/> EMBRYO vs./and/> FETUS/FOETUS )


- ZİGOT ile/||/<> ZİGOT ÖNCESİ YALITIM/BARİYER/İZOLASYON ile/||/<> ZİGOT SONRASI YALITIM/BARİYER/İZOLASYON ile/||/<> ZİGOTAKSİ ile/||/<> YUMURTA/OVUM

( Bir yumurta ve spermin birleşmesiyle oluşan ilk göze.[Anneden ve babadan birer set olmak üzere iki set kromozom bulundurur. Ancak yumurta ve sperm gözelerinin her biri, mayoz bölünme nedeniyle sadece bir set kromozom içerir. Zigotun bölünmesi ve büyümesiyle embriyo oluşur.] İLE/||/<> Eş seçimi, zamanlama ve benzeri farklardan ötürü popülasyonlar arasında zigot, henüz oluşmadan önce ortaya çıkan yalıtım durumu. Böylece hibrit zigotlar oluşamaz. İLE Türler arası çiftleşme sonucu oluşan hibrit biçimlerde görülen gelişim bozuklukları ya da kısırlık durumlarından ötürü popülasyon içinde üremeye dayalı yalıtımın oluşması. İLE Dişi ve eril gametler arasındaki doğal çekim. İLE/||/<> İnsan fizyolojisinde, bir sperm gözesi ile döllendiğinde yeni bir organizma durumuna gelebilen, dişi üreme örgenlerinin birinden salınan tek göze. )


- ZIH[Fars.] değil/yerine/= KAYTAN/YAKA

( Giysilerin kol, yaka, etek vb. kenarlarına dikilen şerit ya da kaytan. | Pamuk sicim. | Marangoz işlerinde, ince kenar pervazı. | Sayfa çevresine çekilen çizgi. | Yelkeni yarı kapatmak için kullanılan örgü halat. )


- ZİHAYAT[Ar.] değil/yerine/= CANLI/YAŞAYAN


- ZİHİ[Ar.] ile ZİHÎ[Ar.]

( Arapça'da, "şu, bu" anlamına gelen işaret sözü. İLE Ne güzel, ne hoş. | Aferin, bravo. )


- ZİHİN FELSEFESİ ile/ve ESTETİK FELSEFESİ


- ZİHİN FELSEFESİ ile/ve YORUM FELSEFESİ


- ZİHİN HESABI değil/yerine/= AN SAYIŞI/USTAN SAYIŞ


- ZİHİN SÖZLÜĞÜ ile ...


- ZİHİN YOĞUNLUĞU ile/ve LİBİDO DÜŞÜKLÜĞÜ


- ZİHİN değil/yerine/= ANLIK


- ZİHİN ile/||/<> BEDEN

( Bilinç sorunu )

( David Chalmers tarafından 1996 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1966-) (Ülke: Avustralya) (Alan: Felsefe) (Önemli katkıları: Bilinç problemi, zombi argümanı) )


- ZİHİN ile/ve/||/<>/< BEYİN

( Örümcek ağı. İLE/VE/||/<>/< Örümcek. )

( MIND vs./and/||/<>/< BRAIN )


- ZİHİN ile/ve/değil/yerine BİRLEŞTİRİCİ/KAPSAYICI ZİHİN

( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Koşullara karşı mücadele eden, başlangıçta düş kırıklığına uğrasa da zafere ulaşan, eylem halindeki sevgi. )


- ZİHİN ve/||/<>/> BİR(LİK)


- ZİHİN(/DÜŞÜNCE) ve/||/<> DİL ve/||/<> YAŞAM(/UZAY)

( Ne ki, dilinde, aynı zihninde; ne ki, zihninde, aynı dilinde! )

( Dil, ne kadar zengin; zihin, o kadar engin. )

( "Dilin, Zihin Yapısı ve Kültür Üzerindeki Etkileri" başlıklı yazıyı okumak için burayı tıklayınız... )


- ZİHİN ile DOĞA

( MIND vs. NATURE )


- ZİHİN ile/ve/<> DOĞA

( REASON vs./and/<> NATURE )


- ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK

( Zihin, olaylarla ilgilenir, farkındalık ise zihnin kendiyle ilgilenir. )

( Zihin, her durumu ile kendini bilmelidir. )

( Zihnimizi içiyle dışıyla bilmedikçe, bağımlılıklar bizi terk etmeyecektir. )

( Zihin, iki halde bulunur; su gibi ve bal gibi. Su en ufak bir sallanışta titreşir, halbuki bal ne kadar karıştırılırsa karıştırılsın, hemen hareketsizliğe döner. )

( Yanılsamayı yaratan zihindir ve ondan kurtulan da zihindir. )

( Zihnin bize yardım edeceğinden değil fakat zihni iyi bilirsek, onun bizi sınırlamasından sakınabiliriz. )

( Başlangıçta önde gelenin zihin olması gerekir. )

( Zihin dili biçimlendirir ve dil de zihne biçim verir. )

( Zihnin bilgisi gerçek bilgi değildir. )

( Zihne ait olan göreli olandır, onu bir "mutlak" haline getirmek hatadır. )

( Zihin, arzudan azade ve rahat olmalıdır. )

( Anlayan bir zihin, arzulardan ve korkulardan azâdedir. )

( Zihin yanlış anlar, yanlış anlama onun doğası gereğidir. )

( Zihin anlayamaz, çünkü zihin kavramak, tutmak ve devam ettirmek üzere eğitilmiştir. )

( Şimdiye kadar zihni bilen olarak kabul ettiniz, fakat öyle değildir. )

( Zihin, bizi imgelerle ve düşüncelerle tıkamakta ve onlar, bellekte yara izleri bırakmakta. )

( Zihin diye bir şey yoktur. Düşünceler vardır ve bunlardan bazıları yanlıştır. Yanlış olan düşünceleri terk edin, çünkü onlar sahtelerdir ve kendi hakkınızdaki görüşünüzü bulandırırlar. )

( Zihnin kurduğunu, zihin yıkmalıdır. )

( Sakin bir zihin, doğru bir idrak için şarttır, ki bu da kendini-biliş için gereklidir. )

( Zihin, karanlık ya da çalkantılıyken, kaynak fark edilmez. )

( Zihin, sakin olduğu zaman gerçeği yansıtır. )

( Zihin, telaş halinde olmadığı ve endişelerden uzak olduğu zaman sessizleşir ve sessizlik içinde, genelde kolay idrak edilemeyecek kadar süptil olan bazı şeylerin işitilebilmesi olanaklaşır. )

( Zihin, görebilmek için açık ve sessiz olmalıdır. )

( Zihin yatıştırıldığında ve artık iç âlemi rahatsız etmediğinde, gövde yeni bir anlam kazanır ve onun değişimi hem gerekli hem olanaklı hale gelir. )

( Zihin tamamen hareketsiz olduğu zaman, erir, yalnızca gerçek kalır. )

( Zihninizi ya da gövdenizi değiştirebilirsiniz fakat değişmiş olan sürekli sizin dışınızda olan bir şeydir, kendiniz değil. )

( Zihin ve gönül olgunluğu vazgeçilmez gerekliliktir. )

( Durgun ya da huzursuz olan zihindir, siz değilsiniz. )

( Cildinizin dış tarafındaki dünya ile iç tarafındaki dünyayı birbirinden ayıran ve onları karşıt konumlara getiren sizin zihninizdir. )

( Dünyayı projekte eden zihin onu kendi tarzında renklendirir. )

( Zihni huzursuz eden arzular ve korkulardır. )

( Sürekli düşünmek, zihninizi yıpratır ve bozar. )

( Zihninizi durmadan çalıştırmayın. )

( Zihin, büyük bir işçidir ve dinlenmeye gereksinimi vardır. )

( Zihninizi toparlayıp güçlendirin, göreceksiniz ki düşünceleriniz ve duygularınız, sözleriniz ve eylemleriniz sizin iradeniz yönünde hizaya gireceklerdir. )

( Onun istekleri sayısız ve sınırsızdır. Zihninizi büyük dikkatle, sebatla gözlemleyin, çünkü tutsaklığınız da özgürlüğünüzün anahtarı da onda yatar. )

( Elbette ki gövdemizi ve zihnimizi işletelim fakat onların bizi sınırlamasına izin vermeyelim. )

( Tüm gereksiniminiz sakin bir uyanıklığı koruyarak kendi gerçek doğanızı araştırmaktır. )

( Tüm yapılması gereken, Öz ile özdeşliğinin farkına varılabilmesi için zihni arındırmaktır. )

( Tüm gereksiniminiz sadece sakin bir zihindir. )

( Zihninize, tarafsızlıkla bakın, bu onu sakinleştirmeye yeter. )

( Zihin, aşırı meşguliyetlerden uzak tutulduğu zaman sakinleşir. )

( Sessizlikten başka hiçbir belirli düşünce zihnin doğal hali olamaz. )

( Zihnin ötesinde tüm farklar biter. )

( Zihnin ötesindesiniz fakat zihninizle bilirsiniz. )

( Zihin, hazır olur olmaz güneş onun içinde parlar. )

( Zihninizi yatıştırın ve arındırın, berraklaştırın, o zaman kendinizi gerçekte olduğunuz gibi göreceksiniz. )

( Zihniniz sakinleştiğinde öteki herşey gereğince ve doğru biçimde gerçekleşecektir. )

( Kişinin kendi gerçek doğasına nüfuz etmesini engelleyen şey, zihnin zayıflığı, duygusuzluğu ve süptil olanı atlayıp sadece kaba olan üzerinde odaklanmasıdır. )

( Zihninizi durdurun ve sadece OLun! )

( Kendinizi her şey ve her şeyden öte olarak bilmenize engel olan, belleğe dayanan zihindir. )

( Kendiniz olarak imgelediğiniz kişiyi, zihninizde algıladığınız dünyanın bir parçası olarak görün ve zihninize dışarıdan bakın, çünkü siz zihin değilsiniz. )

( Kendi zihninizi anlayın, böylece onun sizin üzerinizdeki bağlayıcılığı son bulacaktır. )

( Öz varlığınız olmanız için zihnin ötesine geçmeniz, kendinizi bulmanız gerekir. )

( Zihnin ötesine geçmek için sessiz ve sakin olmak zorundasınız. )

( Zihninizin aynasında imgeler görünür ve kaybolurlar. Ayna kalır. )

( Zihni, olması gereken yerde ve kendi işiyle meşgul tutarsanız, bu zihnin kurtuluşudur. )

( Yapmaya çalışacağımız şey, gerçek olanı anlamak için zihni uygun duruma getirmektir. )

( Dünya, zihnin sadece yüzeyidir ve zihin sonsuzdur. )

( Düşünceler dediklerimiz, zihnin yüzeyindeki dalgacıklardır ancak. )

( Her şeyin sizin zihninizde olduğunu, sizin zihinden öte olduğunuzu ve gerçekten yalnız başınıza olduğunuzu ne zaman idrak ederseniz, işte o zaman her şey sizsiniz. )

( Bağımsız, yaratılmamış, ebedi ve değişmez ama yeni ve taze olan, zihnin ötesidir. )

( Resim, ressamın zihninde ve resmin içinde; resim, ressamın zihnindeki resmin içindeki ressamın zihninde! )

( Zihninizi düzene koyun, doğrultun, herşey düzelecektir. )

( Kendinizi bilmeyi engelleyen yalnızca zihindir. )

( Mind is interested in what happens, while awareness is interested in the mind itself.
The mind must know itself in every mood.
What is of the mind is relative, it is a mistake to make it into an absolute.
The mind exists in two states: as water and as honey. The water vibrates at the least disturbance, while the honey, however disturbed, returns quickly to immobility.
It is the mind that creates illusion and it is the mind that gets free of it.
Not that the mind will help you, but by knowing your mind you may avoid your mind disabling you.
The mind cannot understand, for the mind is trained for grasping and holding.
For it is the mind that is primary in the beginning.
The mind shapes the language and the language shapes the mind.
To keep the mind in its own place and on its own work is the liberation of the mind.
There is no such thing as mind. There are ideas and some of them are wrong. Abandon the wrong ideas, for they are false and obstruct your vision of yourself.
When the mind is dark or turbulent, the source is not perceived.
What the mind has done the mind must undo.
The mind misunderstands, misunderstanding is its very nature.
All else will happen rightly, once your mind is quiet.
Ripeness of heart and mind is indispensable.
You took the mind for the knower, but it is just not so.
The mind clogs you up with images and ideas, which leave scars in memory.
It is the mind that is dull or restless, not you.
It is your mind that has separated the world outside your skin from the world inside and put them in opposition.
The mind that projects the world, colours it its own way.
It is desires and fears that make the mind restless.
Constant thinking makes the mind decay.
Do not keep your mind busy all the time.
Mind is the great worker and it needs rest.
Collect and strengthen your mind and you will find that your thoughts and feelings, words and actions will align themselves in the direction of your will.
You may change your mind or your body, but it is always something external to you that has changed, not yourself.
It's appetites are numberless and limitless. Watch your mind with great diligence, for there lies your bondage and also the key to freedom.
When you are not in a hurry and the mind is free from anxieties, it becomes quiet and in the silence something may be heard which is ordinarily too fine and subtle for perception.
The mind must be open and quiet to see.
When the mind has been put to rest and disturbs no longer the inner space (chidakash), the body acquires a new meaning and its transformation becomes both necessary and possible.
All you need is to keep quietly alert, enquiring into the real nature of yourself.
When it is motionless through and through, it dissolves and only reality remains.
A quiet mind is all you need.
Look at your mind dispassionately; this is enough to calm it.
When the mind is kept away from its preoccupations, it becomes quiet.
You are beyond the mind, but you know with your mind.
As soon as the mind is ready, the sun shines in it.
Calm and clarify your mind and you will know yourself as you are.
Understand your own mind and its hold on you will snap.
To go beyond the mind, you must be silent and quiet.
What prevents the insight into one's true nature is the weakness and obtuseness of the mind and its tendency to skip the subtle and focus on the gross only.
Stop your mind - and just be.
What prevents you from knowing yourself as all and beyond all, is the mind based on memory.
Just see the person you imagine yourself to be as a part of the world you perceive within your mind and look at the mind from the outside, for you are not the mind.
To be what you are, you must go beyond the mind, into your own being.
What we are trying to do here is to bring our minds into the right state for understanding what is real.
The world is but the surface of the mind and the mind is infinite.
What we call thoughts are just ripples in the mind.
What is independent, uncreated, timeless and changeless, and yet ever new and fresh, is beyond the mind.
The picture is in the mind of the painter and the painter is in the picture, which is in the mind of the painter who is in the picture!
It is your mind's attitude that determines what he is to you. )

( MIND vs./and/<> AWARENESS )


- ZİHİN ile FİKİR/YORUM

( Fukarâ ise ukalâ olur. )


- ZİHİN ile HARİÇ ile NEFS EL-EMR


- ZİHİN ve/||/<> KALP/GÖNÜL

( Eril. VE/||/<> Dişil. )

( Dışa açıktır. VE/||/<> Herkese ve her zaman açılmaz/açılmamalıdır. )

( Karanlık, dipsiz uçurumu yaratır. VE/||/<> Tüm sınırları aşıp geçer. )

( "Olmaz"ından öte olmaz, zihninden öte konmazın yok! )

( Kendimizi yönetmek üzere... VE/||/<> Başkalarını yönetmek üzere... )

( ÂB-GÎNE: Sevgilinin kalbi. )


- ZİHİN ve/||/<> PARAŞÜT

( İkisi de açık olmadığı sürece bir işe yaramaz. )


- ZİHİN ile/ve/||/<> PARAŞÜT

( Zihin, paraşüt gibidir. Açık değilse işe yaramaz. )


- ZİHİN/ANLIK ile/ve/=/||/<> ZAMAN

( Düşünce ve zihnin, kişinin üzerinde olması DEĞİL/YERİNE kişinin düşüncelerini ve zihnini/n üzerinde olması/olabilmesi, yönetebilmesi. İLE/VE/=/||/<> Zamanın, kişinin ve yaşamın üzerin(d)e olması/devrilmesi. DEĞİL/YERİNE Kişinin, zamanın/ı/n ve yaşamın/ı/n üzerinde olması/olabilmesi, yönetebilmesi. )


- ZİHİN ile/ve ZEVK


- ZİHİNDE:
OLGU değil [ya] NESNE [ya da] OLAY


- YORULMA:
ZİHİNDE ile/ve/||/<> GÖVDEDE

( Uyku kaçar. İLE/VE/||/<> Uyku gelir. )

( Yeterince düşünmekten kaçmak ve/ya da uykunuzun gelmesini istiyorsanız, fiziksel işler yapınız, (daha çok) hizmet ediniz. )


- ZİHİNLE KONUŞMAK ile/ve/değil/yerine/<> "KALBİNLE" BAKMAK


- ZİHİN/LER ve/<> GÜNEŞ

( Kırık ayna parçaları. VE/<> Bütünlük. )


- ZİHİNSEL ENGELLİ/LİK ile/ve DÜŞÜNME ENGELLİ/LİK

( Hastalık/ta. İLE/VE Olumsuz alışkanlık/ta. )

( Bazı bireylerde. İLE/VE Toplum(lar)da. )


- ZİHİNSEL FELSEFE ile/ve SAPTAMAK


- ZİHİNSEL SEZGİ ile/ve/değil AKILSAL SEZGİ

( Zihin, fukarâ olursa akıl, ukalâ olur. )


- ZİHİNSEL YALNIZ/LIK ile GÖVDESEL(BEDENSEL) YALNIZ/LIK

( Adam adama yük değil, can gövdeye mülk değil. )

( "Ben Gövde'yim" düşüncesinin ötesine geçelim! )

( Yalnızlık çekmenize gerek yok. )

( Tek başına olsa da bir ağaç kadar sağlam durabilmeli ve yaşamı neşeyle algılamalıdır. )

( LONELINESS vs. SOLITUDE/ALONE
Go beyond the l-am-the-body idea.
You need not feel alone. )


- Zihne KONUŞ!!!


- ZİHNEN[Ar.] ile ZİHNÎ[Ar.]

( Zihince, zihinde, zihinle, zihinden. İLE Zihne özgü, zihinle ilgili. )


- ZİHN-İ DAKÎK ile/ve/||/<>/>/< ZİHN-İ RAKÎK


- ZİHNİ:
"DALGALI" ile/ve/||/<> "ÇALKANTILI"


- ZİHNİ ve GÖNLÜ:
DAR OLAN ile/değil/yerine/>< ZENGİN OLAN

( Dünyayı da sunsan, "Daha yok mu?" der. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Kuru ekmek de versen, şükreder. :) )

( Yüzünü asar. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Yüzü güler. :) )


- ZİHNİ YORMAK ile/değil/yerine ZİHNİ ZORLAMAK

( Körü körüne zorlukların üstüne gitmek şanssızlığa yol açar. Uyumlu zaman koşullarını beklerken gelişmelerle mutlu olun. )


- ZİHNÎ ile/ve AYNÎ

( MENTAL vs./and ... )


- ZİHNİN ALTINDA EZİLİRSEK ile/değil/yerine/>< ZİHNİ AŞABİLİRSEK

( Deli oluruz. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Veli oluruz. )


- ZİHNİN BURUŞMASI ile/değil/>< TENİN BURUŞMASI

( "Heyecanımızdan vazgeçmemizle".[Olmamalı!] İLE/DEĞİL/>< Yıllarla.[Olabilir.] )


- ZİHNİN:
"DOLULUĞU" ile/ve/değil/yerine/||/<> "YÜKLÜLÜĞÜ"


- Zihnin için DİNLE!!!


- Zihnin için SUS!!!


- ZİHNİN İSTEĞİ ile/ve/değil/||/<>/>/< TENİN İSTEĞİ


- ZİHNİN: "KÖLESİ OLMAK" değil/yerine/>< USTASI OLMAK


- ZİHNİN/AKLIN, ONA ...:
KAYMASI/KAYAR ile/ve/||/<>/> KAÇMASI/KAÇAR


- ZİHNİN OYUNLARI ve NEFSİN TERBİYESİ


- ZİHNİN VE YAŞAMIN:
ARINARAK DÖNÜŞMESİ ile/ve/||/<> DÖNÜŞEREK ARINMASI


- ZİHNİNDE ve/=/||/<>/>/< DİLİNDE

( Ne ki, var zihninde; aynı var dilinde!
Ne ki, var dilinde; aynı var zihninde! )


- Zihnini DİNLE!!!


- Zihnini dizginlemek için DİNLE!!!


- Zihnini dizginlemek için SUS!!!


- ZİHNİNİ ...:
"YORMAK" değil KULLANMAK


- ZİHNİYET ile/ve/<> NİYET


- ZİHNİYET ile YAKLAŞIM


- ZİKİR/SEMÂ ile/ve/||/<> DEVRÂN

( ... İLE/VE/DEĞİL/||/<> Dînî folklor, zikrullah. | Dünya, felek, zaman, tâlih, kader. | Devir. )


- ZİKİR ve/<> DARB-I ESMÂ

( Zihinde ve dilde. VE/<> Kalpte/gönülde, kalbe/gönüle. )


- ZİKİR ile/ve DEM TUTMAK


- ZİKİR ile/ve HECÎR

( Allah'ın hatırlanması ve anılması. İLE Salikin sık sık andığı ve dilinden eksik etmediği zikir. )

( KUHUD ZİKRİ: Fiziksel etkinliği en fazla olan zikir. )


- ZİKİR ile/ve MANTRA


- ZİKİR ile/ve ŞEVK


- ZİKİR ile/ve/<> ŞÜKÜR


- ZİKİR ile/ve TASDİK


- ZİKİR ile/ve TESBİH

( Bilinçlidir, anımsama eylemidir. İLE/VE ... )


- ZİKİR ile/ve USÜL


- ZİKİR ile/ve ZİKR-İ HABÎB


- ZİKIYMET[Ar.] değil/yerine/= DEĞERLİ


- ZİKR ETMEK ile İFŞÂ ETMEK


- ZİKR ETMEK ile/ve YÂD ETMEK


- ZİKR (ETMEK) ile/değil ZERK (ETMEK)


- ZİKR:
ŞERİAT'TA ile/ve RUHULLAH'TA

( Etmezsen olmaz. İLE/VE "Edersen olmaz." )


- ZİKR ile ...

( ANMA, ANILMA, ŞEREF Ü ŞAN. ALLAH İSİMLERİNİN TEKRARLANMASI(ZİKRULLAH) (EZKÂR) | BİLDİRME, BİLDİRİLME | DÜŞÜNCE YOLUYLA KENDİNİ DİNLEME )


- ZİKR ve/<>/=/+ AMEL


- ZİKR[Ar.] ile HÂTIR[Ar.]


- ZİKR-İ HÂS ile/ve ZİKR-İ ZÂT


- ZİL-ZURNA (SARHOŞ OLMAK)


- ZİL[Fars. :Alt.] ile GONK[Malezya dilinden]

( ... İLE Keçe ya da bez kaplı bir tokmakla vurularak titreşmesi sağlanan bir kurstan oluşan vurgulu çalgı. )


- ZİL ile KASTANYET[Fr. < CASTAGNETTE]


- ZİL[Azr.] = TİZ[Tr.]


- ZİLC[Pehlevice] ile ...

( Gökyüzü haritası. )


- ZİL'DE:
PARMAK ZİLİ ile/ve ZİLLİ MAŞA (ARAP)[Çankırı sohbet toplantılarında elden ele özel ezgisi ve gezdirme uygulamalarından.]


- ZILF[Ar. çoğ. EZLÂF, ZULÛF] ile ...

( İnek, koyun, keçi gibi hayvanların çatal tırnağı. )


- ZİLKAR İNİ/MAĞARASI ve/<> KÜRE DAĞLARI


- ZILL[Ar.] ile FEY'[Ar.]


- ZİLLET ile/değil/yerine/>< İZZET

( Hor görülme. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Büyüklük, yücelik, ululuk. )

( Hor görmeyi/göstermeyi[zilleti] "olağan/alışıldık" duruma getirmiş kişiler, izzetli kişilerden rahatsız olur ve onlara hakaret eder. )

( Eğer ahlâksızlığı meşrûlaştırmakla ilgili çabası olan için ahlâklı olanlar rahatsızlık verici olur. )

( Belirli düzen ve disiplinlerde "yaşayamayanlar" için düzenli olanlar, düşmandır. )


- ZİLLET ile/değil/yerine/>< MİLLET


- ZİLLET ile TENEZZÜL


- ZİLYET[Ar.] değil/yerine/= ELDECİ

( İyesi kendi olsun ya da olmasın, bir malı kullanmakta olan, elinde tutan kişi. )


- ZİLYET değil/yerine/= ELDECİ


- ZİMÂM-DÂR[Ar., Fars.] ile ZİLYED[Ar.]

( Bir işi elinde tutan, yöneten, yürüten. İLE Bir malı/gayrımenkulü elinde tutan, malı -sahibi olsun ya da olmasın kullanmakta bulunan kişi. )


- ZIMAR ile ZIMÂR


- ZİMBABWE < ZİMBA ZE MAHWE ya da ZİMBA WAYE

( [Şuna kabilesi dilinde/n] "Ulu Taş Evler" YA DA "Değerli Taş Evler" )


- ZİMMET ile KABZ


- ZİMMET ile/ve MATLUB

( Borç. İLE/VE Alacak. )


- ZIMNEN[Ar.] ile ZIMNÎ[Ar. çoğ. EZYÂL, ZÜYÛL]

( Açıktan olmayarak, dolayısıyla, kapalıca, üstü kapalı olarak. İLE Üstü kapalı, örtülü, açıktan olmayarak, dolayısıyla anlatılan. | Kendiliğinden. )


- ZİMOGEN ile/||/<> AKTİF ENZİM

( Zimogen inaktif öncül, aktif proteolitik kesim. )

( Formül: Pepsinojen İLE pepsin )


- ZİMOJEN/ZYMOGEN[İng.] değil/yerine/= ÖN ENZİM


- ZİNÂ ile CİMÂ'


- ZİNCİR REAKSİYONU ile/||/<> KONTROLLÜ REAKSİYON

( Zincir kendini besler üstel, kontrollü sabit güçtedir. )

( Formül: k > 1 İLE k = 1 )


- ZİNCİR ile APİKO[İt. < A PICCO]

( ... İLE Geminin, zinciri toplayıp demirini kaldırmaya hazır olması. | Hazır, tetik. | Derli toplu, süslü, şık. )


- ZİNCİR ile/ve/değil/yerine/||/<> BLOK ZİNCİR

( İki uclu/yönlü. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Altı yönlü/yanlı/yüzlü. )


- ZİNCİR ile BOSA, MANTİLYE

( ... İLE Gemide kullanılan bir zincir. )


- ZİNCİR ile/ve/<> ÇİPO

( ... İLE/VE/<> Gemiyi, istenilen yerde tutmak için bir zincirle denize atılan, iki ya da daha çok kolu bulunan gemi demiri. )


- ZİNCİR ile HALİÇ ZİNCİRİ

( ... İLE Sayın Uğur Genç´in, Haliç Zinciri adlı kitabından, ayrıntılarını inceleyebilirsiniz... )


- ZİNCİR değil/yerine/= İRBAĞ


- ZİNCİR ile/<> ISPARMAÇA[İt.]

( ... İLE/<> Deniz içinde, birkaç zincirin birbirine dolanması. )


- ZİNCİR ile ISTRUMAÇA

( ... İLE Birbirine takılmış zincir. )


- ZİNCİR ile/ve/||/<> KARAMUSAL[İt. < PARAMUSSELLI]

( ... İLE/VE/||/<> Çifte demir atıldığında, geminin dönmesiyle zincirlerin karışmasını önlemek için kullanılan, fırdöndüye bağlı zincir düzeni. )


- ZİNCİR ile KORZA[İt. < CROSE]

( ... İLE Denizin içinde iki zincirin birbirine dolaşması. )


- ZİNCİR ile PRANGA[İt.]

( ... İLE Ağır cezalıların ayaklarına takılan kalın zincir. )


- ZİNCİRİN GÜCÜ ile/ve/||/<>/< ZAYIF HALKA

( Zincirin gücü, en zayıf halkası kadardır. )


- ZİNCİRLEME TASIM = KIYAS-I MÜSELSEL = SORITES[İng., Yun.] = SORITE[Fr.] = KETTENSCHLUSS[Alm.]


- ZİNDAN BAYIRI :

( Demirciköy'deki Zindan Bayırı mevki ismini Bizanslar döneminde burada bulunan zindandan aldığı sanılıyor. Suçluların bu zindana konularak cezalarını çektikleri bu zindan Osmanlılar tarafından kullanılmış olduğu söylenmektedir. )


- ZİNDE[Fars.] değil/yerine/= DİNÇ/DİRİMLİ/DİRİ/SAĞLAM


- ZİNDE[Fars.] ile/ve/||/<>/> İZİNDE


- ZİNDE/LİK[Fars.] değil/yerine/= DİNGİN/LİK, DİNÇ/LİK


- ZINDIK KOKLATMAMAK değil ZIRNIK KOKLATMAMAK


- ZİNHAR[Fars.] değil/yerine/= SAKIN


- ZİNK/CORNET ile ...

( Nefesli bir çalgı. )


- ZİNNAR ÜZÜMÜ ile/ve MAZRUNA ÜZÜMÜ

( Mardin'de. )


- ZİNNİA

( Uzayda yetişen ilk çiçek. )

( )


- ZİNNÛREYN ile ...

( HZ. OSMAN | EDEB VE HAYÂ )


- ZİNTL İLE LAVES İLE HEUSLER ile/||/<> İNTERMETALİK FAZLAR

( Metal alaşımlarında özel kristal yapılar. )

( Formül: MgZn₂ İLE MgCu₂ (Laves) )


- ZIP ÇIKTI ile/ve/||/<> NEV ZUHUR


- ZIPÇIKTI değil/yerine/= TÜREDİ


- ZIPKIN GİBİ ile/ve/||/<> DİPÇİK GİBİ


- ZIPLAMA ile/ve/değil/yerine SIÇRAMA


- ZIPLAMAK ile/değil ATILMAK


- ZIPLAMALI!


- YÜRÜMEK:
ZIPLAYARAK değil YAYLANARAK


- ZIR ZIR (AĞLAMAK)


- ZİR ZİR/ZİV ZİV (GEZMEK)


- ZIRR[Ar. çoğ. ZURÛR] değil/yerine/= DÖĞME | TOMURCUK


- ZÎR[Ar.] ile ZÎR[Ar.]

( Sazın en ince teli. İLE Alt, aşağı. | Tîz perde. )


- ZİRA[Fars.] değil/yerine/= ÇÜNKÜ


- ZİRÂ'[Ar.] ile ZÎRÂ[Ar.]

( Dirsekten orta parmak ucuna kadar olan bir uzunluk ölçüsü.[75-90 cm. arasındadır.] | Ay menzillerinden biri. İLE Çünkü, şundan dolayı ki. )


- [Ar.] ZİRÂ ile ZİRÂ-İ A'ŞÂRÎ ile ZİRÂ-İ AMME ile ZİRÂ-İ KİRBÂSÎ ile ZİRÂ-İ KİSRÂ/MELİK ile ZİRÂ-İ MESAHA ile ZİRÂ-I Mİ'MÂRÎ ile ...


- ZİRÂÂT[Ar. < ZİRÂ] ile ZİRÂÂT[Ar.] ile ZİRÂÂT[Ar. < ZİRÂAT]

( Uzunluk ölçüleri. İLE Ekincilikler, çiftçiler, tarımlar. İLE Ekincilik, çiftçilik, tarım. )


- ZİRÂAT değil/yerine/= TARIM


- ZİRAAT ile/ve ZANAAT


- ZIR/DELİ ile/değil DÂHİ

( Kişilerin/toplumun anlayamadıkları ve/ya da kabul edemedikleri. İLE/DEĞİL Deliliğini, topluma kabul ettire(bile)n. )

(
Özellikle sözlük çalışması, dilin önemi, bireyin farkı ve değeri, yaşam hakkı, aşk, dostluk, psikoloji, ümit, hizmet, hukuksal süreç bağlamında ve daha çoğu bireysel (||/<>) toplumsal düşünce, duygu ve değerler açısından izlenilmesi gerekli olan, gerçek bir yaşam öyküsünün işlenilmiş olduğu etkileyici, ilginç ve harika bir film. )

( "Oxford İngilizce Sözlüğü'nü Olanaklı Kılan Şizofren Cerrah: William Chester Minor" ve James Augustus Henry Murray hakkındaki ve sözlük yazma sürecindeki ilişkiyi okumak için burayı tıklayınız... )


- ZIRH ile ÇOKAL

( ... İLE Savaşlarda giyilen zırh. )


- ZIRH ile KALKAN


- ZIRH değil/yerine/= SAVUT


- ZIRH ile/||/<> YANÇAK

( ... İLE/VE/||/<> Atın yanlarına bağlanan zırh. )


- ZIRIL ZIRIL (AĞLAMAK)


- ZİRKON[Fr.] ile ZİRKONYUM[Fr. < Lat.]

( Zirkonyum'un doğal durumda bulunan en önemli bileşiği. Renkszi, sarı, yeşil, kahverengi türleri olan, doğal ve saydam, değerli taş. | Ergime noktası 2700 °C'ye yaklaşan, ateşe çok dayanıklı, beyaz renkli, katı, zirkonyum bileşiği. ZrO2 İLE Atom sayısı 40, atom ağırlığı 91,22, yoğunluğu 6.25 olan, siyah toz biçiminde bir öğe. Simgesi: Zr )


- ZİRKONYUM ile/ve/<> HAFNİYUM[< HOFNIA: Kopenhag kentinin önceki adı]

( Atom numarası 40, atomik ağırlığı 91.22, ergime sıcaklığı 1852 °C, kaynama sıcaklığı 4377 °C, yoğunluğu 6.5 g/cm³, kütle numarası87-97 arasında izotopları bulunan, beta ve gama yayınlayan, 63 gün yarılanma süreli, 95 kütle numaralı izotoplu [Zr95] petrol boru hatlarında, izleyici olarak kullanılan, ısıl [0.0253eV enerjili ya da 2200 m/s hızlı] nötronlar için soğurma etki kesiti çok düşük [185mb], saçılma etki kesiti büyük [6.4b] olduğundan, reaktörlerde yakıt kılıfı [zarfı] malzemelerinde yavaşlatıcı olarak kullanılan ve suda çözünmeyen, derişik asitlerde çözünen, cevherlerinde hafniyumla birlikte bulunan, beyazımtrak-gri metal. [Simgesi: Zr]
İLE/VE/<>
Atom numarası 72, atomik ağırlığı 178.49, kütle numarası 166-184 arasında izotopları bulunan, ancak 176 [%5.21], 177 [%18.56], 178 [%27.1] kütle numaralı izotopları tam kararlı, 179 [%13.75] ve 180 [%35.22] kütle numaralı izotopları da iç dönüşümlerde kararlı duruma geçen, ergime sıcaklığı 2231 °C, kaynama noktası 4602 °C, yoğunluğu 13.3 g/cm³ olan, ısıl [0.0253eV enerjili ya da 2200 m/s hızlı] nötronlar için soğurma etki kesiti yüksek [102b], saçılma etki kesiti küçük [8b] olduğundan, reaktör denetim çubuklarında kullanılan, doğada zirkonyum cevheriyle birlikte bulunan ve ona çok benzeyen, beyaz metalik öğe. [Simgesi: Hf] )


- ZIRNIK/ZIRNÎH[Fars.] ile ...

( Sıçanotu, arsenik madeni ile kükürt karışımı bir madde. | Herhangi bir şeyin en küçük, önemsiz ve işe yaramaz parçası. )


- ZIRT ile/değil/yerine/>< SIRT


- ZIRT-FIRT ile ZIRT-PIRT ile ZIRT-ZIRT


- ZIRVA ile ZIRVA[Fars. < ZİRE-BÂ] ile/değil/yerine/>< ZİRVE/DORUK

( Zirvelerin, zırvalar ile işi olmaz. )

( Saçma, saçma sapan, boş, anlamsız söz. İLE Nohut ve çeşitli meyveler yapılan bir tür yemek. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Dağın/tepenin en üst noktası. | Bir işte ulaşılan en üst aşama. )


- ZIRVA/LAMAK ile SAÇMA/LAMAK

( TO TALK NONSENSE/ROT vs. TO BULLSHIT )


- ZİRVE[Ar.]/ŞÂHİKA değil/yerine/= DORUK


- ZİRVE ile SON SINIR


- ZİRVE-İ HÎÇ ile ZİRVE-İ ASLÎYE


- Zİ-ŞÂN[Ar.] ile Zİ-ŞÂN[Ar.]

( Onurlu/şerefli. İLE Bir çeşit lâle. )


- ZIT/KONTRAST değil/yerine/= KARŞIT


- ZIT ile/değil İHTİLÂF

( [not] OPPOSITE vs./but CONFLICT )


- ZIT değil/yerine/= KARŞIT


- ZIT ile/yerine/değil ÖBÜR UC


- ZIT ile/yerine/değil ÖBÜR/ÖTEKİ UC

( [not] OPPOSITE vs./but OTHER TIP
OTHER TIP instead of OPPOSITE )


- ZITLAR ile/değil/yerine FARKLAR

( Zıtlar vardır fakat zıtlık yoktur. )

( Zıtları, birbirinden farklı ve ayrı haller olarak düşünürüz. Değillerdir. )

( Zihnin ötesinde, tüm farklar biter. )

( Fark gözetmeyin ve ayrılmaz olanı ayırmayın. )

( There are opposites, but no opposition.
You imagine that they are distinct and separate states. They are not.
Beyond the mind all distinctions cease.
Make no distinction, don't separate the inseparable. )

( DIDD ile/değil/yerine FURKAN )

( ÂHŞÎG/ÂN ile/değil/yerine ... )

( [not] CONTRARIES/ANTONYMS vs./but DIFFERENCES
DIFFERENCES instead of CONTRARIES/ANTONYMS )


- ZIT/LAR değil/yerine UC/LAR!!!

( "Zıt" ve "zıtlık" kavramları, iki uc arasındaki ilişkiyi/süreci ifade eder.["lık" ekiyle üst bir soyutlama oluşur/oluşturulur]. İki ucta olanların varoluş biçimleri ve olgusallıkları sabittir.[Yorum/değerlendirme kabul etmez.] Aralarındaki ilişkiye zihnin katılımıyla bir anlam ve soyutlama yüklenir. Bu yükleme sonrasında elde ettiğimiz sonuç ise bir süre sonra -büyük bir yanılsamayla- zihnimizdeki haline indirgenerek ve tek tanım halini alarak kullanıma katılır. Daha sonra da kendi keşfimizmiş gibi ve hareket/düşünce bu sondan başlatılarak aktarıma/mirasa sokulur. [Buradaki ilişki ve geçişler gözlenmedikçe, sorgulanmadıkça da doğanın değişmez bir parçasıymışcasına zihnimizdeki başlangıç olarak yanlış kullanıma devam edilmektedir.] )

( Zıt'ı anlamak için Tezad ve Tenâkuz'u çok iyi anlamak ve aralarındaki ilişkiyi oturtmuş olmak gerekir! )

( Zıtlar vardır fakat zıtlık yoktur! )


- ZITLARIN BİRLİĞİ ile PARADOKSLARIN BİRLİĞİ


- [ne yazık ki]
"ZITLAŞMA" ile/ve/değil İNATLAŞMA


- ZIT/LIK ile/değil İKİ/LİK

( [not] ANTONYM vs./but DICHOTOMY )


- ZIT/LIK ile/değil İKİ/LİK


- ZITLIK ile İKİLİK

( CONTRARINESS vs. DICHOTOMY/DUALITY )


- ZIT/LIK ile OLUMSUZ/LUK

( CONTRARINESS vs. NEGATIVE/NESS )


- ZITLIK ile/değil SORUNSALLIK


- ZIT/LIK ile/ve/değil/yerine TAMAMLAYICI/LIK / TAMAMLAYICI/LAR

( [not] ANTONYM vs./and/but COMPLEMENTARY
COMPLEMENTARY instead of ANTONYM )


- ZIVANA[Fars.] ve/<> HAMPAYI

( Bir kilit dilinin yerleşmesi için açılmış delik. | İki ucu açık küçük boru. | Eskiden, trafik polisinin içinde olduğu metal koruma. VE/<> Zıvanalı geçmeleri sağlamlaştırmak amacı ile zıvanadan genellikle üçte biri oranında çıkarılan parça. )


- ZİYA KALKAVAN YALISI :

( Yeniköy Köybaşı caddesi üzerinde ve küçük balıkçı barınağının bitişiğindedir. 19. yy. ikinci yarısında inşâ edilmiştir. (Yalı Sultan II. Abdülhamid döneminden evvel) Damatyan Yalısı idi" Yalının son sahibi Armatörler Kooperatifidir. )


- ZİYÂ[Ar.] değil/yerine/= IŞIK/AYDINLIK


- ZİYÂ[Ar.] ile/ve/||/<>/> NUR[Ar.] ile/ve/||/<>/> ŞUA ile/ve/||/<>/> TAYF

( Güneşin ışığı. İLE/VE/||/<>/> Ayın ışığı. İLE/VE/||/<>/> Devinen ışık. İLE/VE/||/<>/> Güneşin yoğunlaşan ışığı.[Bulutun arasından bir boru gibi düşen ışık.] )

( Celâl. İLE/VE/||/<>/> Celâl ve cemâl. İLE/VE/||/<>/> ... İLE/VE/||/<>/> ... )


- ZIYA'/ZIYÂ'[Ar. < ZAY] ile ZIYA'[Ar.]

( Tarlalar, küçük çiftlikler. İLE Kayıp, yitim, kaybolma. )


- ZİYÂDE[Ar.] değil/yerine/= ÇOK, DAHA ÇOK | ARTMA, ÇOĞALMA | ARTAN, FAZLA KALAN | ÇOK BOL | AŞIRI, FAZLA


- ZİYÂDE[Ar.] değil/yerine/= ÇOK/DAHA ÇOK


- ZİYÂDE[Ar.] ile NEMÂ[Ar.]


- ZİYÂDESİYLE değil/yerine/= OLAĞANDAN/GEREKENDEN ÇOK/AŞIRICA


- ZİYÂFET değil/yerine/= TOY, YEMEK, GÖRKEMLİ YEMEK


- ZÎYÂFET[Ar.] ile ZÎYÂFET[Ar.]

( Değişik ve karışık olma. İLE Konuk kabul etme. | Konuğa yedirip içirme, şölen. )


- ZİYAN ile/değil/yerine/>< EHLİYET/EHİL

( Ehline denk gelmeyen hizmetler[/işler, kişiler, konular/sorunlar, araçlar/nesneler], ziyan olur. )


- ZİYAN ve HASRET


- ZİYAN ve HÜSRAN


- ZİYAN ile İSRAF


- ZİYARET:
"BASKIN" ile/değil SÜRPRİZ


- ZİYARET ETMEK değil/yerine/= GÖRMELİĞE GİTMEK


- ZİYARET ETMELİ!


- ZİYÂRET değil/yerine/= GÖRMEYE/GÖRÜŞMEYE GİTME


- ZİYARET ve/<> ZEVK

( Fânî. VE/<> Bâkî. )